Tumgik
#atatürkün devlet ile ilgili sözleri
resimlisiirler-blog · 7 years
Link
Atatürk’ün Devlet ile ilgili Sözleri                                                      http://www.resimlisiirler.net/ataturkun-devlet-ile-ilgili-sozleri.html
0 notes
dogumgunumesajlari · 7 years
Text
Atatürkün Spor Hakkında Söylediği Sözler
Atatürkün Spor Hakkında Söylediği Sözler, Atatürk'ün sporla ilgili sözleri Mustafa Kemal Atatürk'ün Spor hakkında söylediği özlü sözler Dünya spor hayatı ve spor dünyası çok mühimdir. Bu kadar mühim olan spor hayatı, bizim için daha mühimdir. Çünkü ırk meselesidir, ırkın ıslahı ve kişayişi meselesidir ve hatta biraz da medeniyet meselesidir. Cumhuriyet, fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seviyeli muhafızlar ister. Yurt savunması bakımından bu derece ehemmiyetli olan izcilik, ferdi ve milli eğitim bakımından da o nisbette önemlidir. Müsbet ilimlerin temeline dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan bahtiyar, kuvvetli bir nesil yetiştirmek siyasetimizin açık gayesidir. Her ulus çocuklarının sıhhatli ve gürbüz olmaları için yaşadıkları bölgenin sıhhi şartlarını temin etmek, devlet halinde bulunan siyasi teşekküllerin en birinci ödevidir. Türk çocuklarına sporun bugünkü tekniğini öğretmek ve bunlardan bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor olarak koymak gerekir. Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarfedilen çalışmanın ehemmiyet ve kudsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir. Zafer, zafer benimdir diyebilenin; başarı, başaracağım diye başlayanın ve başardım diyebilenindir. Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim. Açık ve kat´i olarak söyleyeyim ki, sporda muvaffak olabilmek için her türlü yardımdan ziyade, bütün milletce sporun mahiyetinin ve değerinin anlaşılmış olması gerekmekte, onu kalpte muhabbet ve vatani bir vazife olarak telakki eylemek lazımdır. Sizler, yani yeni Türkiye´nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar; Türk gençliği, gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Yorgunluk her insan, her mahluk için tabii bir haldir. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür. En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirme kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz. Dünyada yenilmez kimse, yenilmeyen takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenilgilerden sonra üzülmek de tabiidir. Ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen, toparlanarak kendini yeneni yenmek için olanca gücü ile, azimle daha çok çalışmalıdır. Muhterem Gençler, Hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip gelmek ve mağlup olmak. Size Türk gençliğine tevdi ettiğimiz vicdan emaneti, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız. Spordan yoksun olan bir gençlik nasıl ki vatan müdafaası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve yetersiz olursa, o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz. Türk Çocuğu! Her işte olduğu gibi, havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte, seni bekleyen yerini, az zamanda dolduracaksın. Bundan, gerçek dostlarımız sevinecek, Türk Ulusu mutlu olacaktır. Bir insan hayatında büyük bir muvaffakiyet kazanabilir. Fakat, yalnız onunla övünerek kalmak isterse, o muvaffakiyet de unutulmaya mahkumdur. Onun için çalışmak ve daima muvaffakiyet aramak, herkes için esas olmalıdır. Denizciliği Türk´ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu en kısa zamanda başarmalıyız.
1 note · View note
yenicagkibris · 5 years
Text
Siyasi tarih ile nisan yağmurları ilişkisi – Özkan Yıkıcı
https://wp.me/pXsHy-Kvp Pazarın gecesi ile birlikte 21 Nisan gününün de sonuna doğru ilerliyorum. Oturarak da olsa, yine gecenin gelişimi ile ilgili güne de güle güle diyecek gibiyim! Dışardaki rüzgar, gecenin de etkisiyle havayı soğutuyor. Zaten son günlerde yağmur, güneş ve rüzgar ayrı ayrı veya birlikte yaşamımıza damgasını vuruyordu. Birçok yaşlı insan “böylesi Nisan ayı pek yaşanmadı” şikayetli konuşma da yapıyor. Öyle ki dışarıda güneş ısısı ile rüzgarın bunaltığı çelişkisel koşul ile akşamla soğuk dönüşümlü hava, adeta hastalıklara çağrı ve moral şikayetnamelerine neden oluyor. Nisanın yağışlı anormaliği adeta karmaşalı gelişmelerle darmadarmadağınıklık yaratıyor. Bilinsizlikle iklim okunması eksikliği direk hisedilirken, olaylardaki birikimsiz bakış da bazen şaşkınlıkla tamamlanır hale geldi. Her an yağmurla baharın ötesine ve dolu veya kar duyuşların da baharın gelemediği mesajlar şimşeklik an çakışlar gibi hayatımıza giriyordu. Elbet, Nisanın bahar gerçeği kadar, özellikle de yakın tarih anımsama günlerimiz de oldukça yoğun. Sadece son yaşamakta olduğumuz veya daha doğrusu, önümüzdeki birkaç günün güncel anlamı kadar, yakın siyasal tarih bilinip kıyslamalarla da oldukça ders vericidir. Birkaç gün ile yakın siyasi tarih buluşturması, karşımıza çok önemli mesajlar kadar, kıyasla ezberlerin de bozulup ilerisi için yoğunlaşırken, geçmişi doğru bilme gerçeğinin de bıçak keskinliğini yanağımızda hisedeceğiz. Günü tamamlarken, Sirilanka saldırılarıyla yüzler ölümlü haber, Türkiyede Yerel seçim tartışmaları hala sürerken, Kılıçtaroğluna düzenlenen saldırılar, Ukraynada ki seçimler ve nice başka önemli haberler peşpeşe sıralanıyor. Fakat, havanında bozukluk dengesinden olacak ki bizim siyasi demeçlerimiz hafta sonu biraz kısırlaştı! Ordan oraya savrulan Tufanın artık dedikleriyle gerçek uçurumu daha da artarken, saray hesaplı Akıncının zemin yoklayıp manzümaneli sözleri arada sıkıştırılırken, hala Türkiye işareti net alamayan partilerin oyalanma muhalefetini hafta başı meclise brakmaları gibi garip ama normaleşen şekliyle ülkemizde akmaya devam ediyor. Sadece, kimsenin beklentisi olmadığı halde karşılıklı Kıbrıs sorunu veriştirmesi devam etmektedir. Oysa, burada da siyasi tarihle yüzleşilecek önemli günler de önümüze gelmeye başlıyor.**** Örneğin; K. Kıbrısta 23 Nisan kutlamaları yapılacaktır. Tabi tatil ile birlikte! Fakat, sayısal olarak 21 cıvarında olan gazete veya bol TV veya internet TV yayını olan K. Kıbrısta, 23 Nisanın ayni zamanda 1962 Yılında Cumhuriyet gazetesinin iki gazetecisinin de katlediliş yıldönümü olduğunu belki bir veya iki gazete dışında yazacak dahi olacak yok. Hele, öldürülme nedenlerine pek deyinmek de istenmez. Özellikle de 74 sonrası adaya taşınan veya yeni nesil bu konuyu pek bilen de yoktur. Oysa, 23 Nisan sabahı birisi yatağında ötekisi de evinde ölü bulunan gazeteciler, eğer katledilmeselerdi, O  zamanki önemli provakasyonu yazacak ve Kıbrıs sorunundaki tetiklemelere ışık getirecekti. Zaten, sadece “Bayraktar Camisinin bonbalanması” haberini dahi duyanlar, bunu başka olaylarla bağdaştıracaklardı. Çünkü, Kıbrıs ve Türkiyede cami bonbalayarak ve bunu karşı taraf yaptı denilerek çok kanlı katliyamlar ve siyasal kirli oyunların oynandığı hemen akla gelecektir. Bu katliyamın anımsanması hem Kıbrıs sorunundaki provakasyonları, işbirlikci Emperyalist gerçekleri öğrenme şansı da olacaktı. Hele de TC elçisi Dırvananın dahi raporlarıyla gazetecilerin neden öldürüldüğü bilgisiyle Atmışlardaki Kıbrıs ve Türkiyedeki devlet içi dönüşümle içteki çatışmalar bakımından da ışık tutulacaktı. Kim bilir; böylesi provakasyonlar öğrenilip gereken tavırlar da konulsaydı, günümüz ne Türkiye nede Kıbrıs koşulları böyle olmayacaktı. Ayhan Hikmet ve Muzafer Gürkanın katledilmeleri sonrası bu tip provakasyonlar devam ederken, insanlar da doğru bilgileri bilmeden, politik yönlendirmelere daha kolay kulanılır hale geldiler. Daha vahimi; iki gazeteci öldürülme tehtitlerini o zamanın içişleri bakanına anlatırken,  kendilerini öldürtecek kesimle işbirliklerini de hesaba katmadılar. Nitekim, içişlerine gitmelerini bazı aydınalr eleştirdi. Fakat, sizi katletmek isteyenleri elbet içişlerine şikayet etme şansından başka neyiniz vardı! Fakat, katledilen bu gazetecileri pek anan veya onların doğrularıyla yeniden Kıbrıs resmi siyasetini değiştirmeğe yönelen yok.  Şimdi, onca gazete dahi katledilen meslektaşlarını yazmıyorlarsa, unutuluyorlarsa ve bunları adamızdaki sosyalist yükselişle veya sol aydınlarla anılıyorlarsa, karşımıza ders alacak kocaman bir gerçek kalıyor.***** Yine de 23 Nisan Çocuk bayramı törenlerle kutlanacak. Çocukların yaptıkalrıyla ve sırf adet yerini bulsun diye içi iyice boşaltılan siaysi demeçelri de duyacağız. TC Meclisinin açılış günü olan 23 Nisanda pek de nerden nereye gelindiği de sorgulanmayacak. Ama, aldatma adına bazı rakamlarla övülünüp, demokrasi yüceltme sözler de vurgulanacak. Kimse son döneme bakarak “nereden nereye doğru gidiyoruz” sorusunu da kimi korkudan kimi de çıkardan dolayı da yapmayacak! Oysa, Türkiyede şimdilerde Tek Adam yönetimi geçişi olup meclis ikincil hat ta daha aşağlarda bir rolu brakıldı. Bakalım, bu gerileme hiçolmazsa vurgulanacak mı? Yalnız yaşam akıyor ve gerçekleri bağıra bağıra işaretliyor. CHP başkanına resmen hem de şehit cenazesinde Linç teşebüsü yapılırken, bunu daha önce direk içişleri bakanı da açıklarken, olay anında savunma bakanının “mesajınız alındı” deyip saldırganlara hitap ederken, TC cumhuriyetinin ilk ayağından nerede ise asra yaklaşan zamanda nereden nereye gelindiğinin de kıyası yapılması gerekmez mi? Elbet, demokratik yapı varsa… Başka bir açıdan bakalım: Türkiye meclisi açılırken veya oluşturulurken amaçlar vardı. Devamında da Cumhuriyet ilan edilip Sultanlık kaldırıldı. Atatürkcülükle bazı siyasi projeler de yapıldı. Meclis başlangıç ile gelinen günümüzde kaçının gerçekleşip veya başarısız olunma muhasebesi yapılacakmı. Buna dahası da eklenir. Örneğin, konulan Laiklik, Çağdaşlaşma, Sultanlığı kaldırma,üniter devlet gibi hedefler şimdi başarılı hale geldimi? Bunları hem de yaklaşık 1 Asra varan uygulamalarla Tek adam yönetimine geçiş süreci yaşanırken ki koşullarda konuşmak pek de mümkün değildir. Kaldırılıp çöplüğe atıldığı söylenen nice kurumun günümüzde hem de başta belediye kesiminden “istanbulda olduğu gibi” önemli destekler alınıp, ticari ve eğitim onlara devredilirken, 23 Nisanda biraz olsun eleştirmek veya yanlışları konuşmak mümkün olacak gibi değildir. Kıbrısta ise bir yanda çocuklu yönle konu geçiştirilecek ken yine klasik ezberle olay yaşatılacak. Hat ta inanın sıkılmadan “kazanılan başarılar” denilecek! Dahası, atatürkcülük etkisini kaybetmişken, sıkılmadan TC Kemalizminden de söz edilecektir. Tabi ihdiyaç duyulup ve Erdoğan endişesi olmazsa!***** Başka siyasal yakın tarih olayları vardır. Bunlar özellikle oluşturulan resmi eksende hiç konuşulmak istenmez! Örneğin; 24 Nisan Ermeni Soykırım veya felaketi adıyla dünyada birçok ülkede mesajlar dahi yayınlanacak. TC resmi ekseni elbet buna deyinmeyecek. Eskiye oranla “Tamer Akçam ve Baskın Oran, Serdar Korucu” gibi aydın ve akademisyenlerin bu konudaki araştırmalarına rağmen, Türkiye hala dünyada değişik yönle anılan ve tartıştırılan Osmanlı uygulanışlı Ermeni konusu pek de konuşturulmaya hala hazır değildir. Yüzleşememenin ve durmadan ötelenmenin, sansürlerle susturmalarla öteki davranış şekleri hala bu konuda adım atılamıyor. Ama, dünyada konuşulup anılıyor******* Son dönemde bir konu da 26 Nisandaki Atatürkün Lenine gönderdiği mektupla, Sovyetlerin Atatürkü destekleme olayı da konuşulmaya başlanıyor. İneboluda düşünülen ve ilk Sovyet yardımlarının buraya gelme gerçeği de yavaş yavaş konuşulmaya başlandı. Genelikle Kemalistlerin etkin olduğu dönemde sanmki Türkiye tek başına bu savaşı dünyaya karşı kazandığı tabusu idolojikleşti. Özellikle de soğuk Savaş döneminde antiSovyetcilik de olması Sovyetlerin tüm net belgelere karşın, Atatürke yaptığı yardımlar görmezden geliniyordu. Öyle ki tam aksi Komonizim düşmanlığı ile Sovyetler hep karşıta konuldu. Bu konuda zaten hep sorular teker teker sürmektedir. Sovyetler Mustafa Supinin dahi arkadaşlarıyla Karadenizde katledilmeleri veya Sovyetler Türkiyeye direk ekonomik katgı yaparken dahi Devrimcilerin kırdırlma çelişkileri hep tartışılarak sürdürüldü. Şimdilerde nihayet İnebolu paneliyle resmen Sovyetlerin Kemalist yönetime Kurtuluş savaşında yaptığı yardımlar konuşulur hale geldi.***** Gördüğünüz gibi, Nisan yağışları sadece iklimsel değildir. Hem güncel hem de yakın siyasi tarih bakımından oldukça zengindir. İnsanlar  bol yönlü ele alıp bilgilerle birikim kurararak, geçmişi doğru bilip, derslerini çıkarıp günümüze taşıyarak, geleceği daha doğru kurgulama ve hedefleri koyma şansına erişebilirler. Bundandır ki zaman zaman yakın siaysi tarihe de şöylesine dokunuyorum.
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years
Text
Atatürkün 19 Mayıs İle İlgili Sözleri
Sayfamızda; Atatürk'ün Sözleri, Atatürk'ün 19 Mayıs İle İlgili Güzel Sözleri, 19 Mayıs İle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler, Atatürk'ün 19 Mayıs Sözleri, 19 Mayıs İle İlgili Sözler, 19 Mayıs İle İlgili Söylenen Anlamlı Sözleri yer alıyor.
ATATÜRK'ÜN 19 MAYIS İLE İLGİLİ ANLAMLI SÖZLERİ Ey Türk Gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni, sonsuza dek korumak ve savunmaktır. (Nutuk II, s.897) -Mustafa Kemal Atatürk- Milletin değerli ve seçkin gençleriyle konuşmak benim için mutluluktur. (Vakit gazetesi, 11.11.1930)  -Mustafa Kemal Atatürk- 19 Mayıs, gençlik; gençlik gelecek demektir. Türk genci, Türk İstiklali ve Türk Cumhuriyeti’nin yılmaz bekçisi, bugün ve yarınların tek ve en büyük güvencesidir. -Mustafa Kemal Atatürk- Bütün ümidim gençliktedir. Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik. -Mustafa Kemal Atatürk- Bu kadar kuvvetli ve zinde bir gençlik içinde kendimi gördüğümden dolayı mutluyum. -Mustafa Kemal Atatürk- Önemli olan ufku görmek değil, ufkun ötesini de görebilmektir! -Mustafa Kemal Atatürk- Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik.  -Mustafa Kemal Atatürk- Türk çocuğu, çok zekisin, bu belli; fakat, zekanı unut, daima çalışkan ol... -Mustafa Kemal Atatürk- Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım, gözüm arkada kalmayacak. -Mustafa Kemal Atatürk- Gençler! Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç nesisllerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır. -Mutafa Kemal Atatürk- Bağımsızlığı için ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve şerefinin icabı olan bütün fedakârlığı yapmakla teselli bulur ve elbette esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete nazaran dost ve düşman nazarındaki mevkii farklı olur. -Mustafa Kemal Atatürk- Gençliği kesinlikle ülkü sahibi ve memleketle ilgili olarak yetiştirmek, herkesin, her devlet adamının başta gelen görevidir. (Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri, 1955, s.62) -Mustafa Kemal Atatürk- 19 Mayıs ulusal egemenliğin başlangıç günüdür. -Mustafa Kemal Atatürk- Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum. Buna gerçekten sevinmekteyim. Fakat, beraber yaşadığımız sürece benim hedefime yürümenizi hepinizden istemek, geçerli bir hakkım olarak tanınmalıdır. (Trakya Dergisi, sayı: 9, 1937, s.6) -Mustafa Kemal Atatürk- Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulamaya geçtiği vakit, Türk milleti yükselecektir. (Afet İnan, Atatürk’ün B.M.M., S.37) -Mustafa Kemal Atatürk- Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. Ve şunu kesin olarak söyleyeyim ki, bir millet, varlığı ve bağımsızlığı için her şeye girişir ve bu gaye uğrunda her fedakarlığı yaparsa, başarılı olmaması mümkün değildir. Elbette başarılı olur. Başarılı olamaz ise o millet ölmüş demektir. Şu halde millet yaşadıkça ve her türlü fedakârlıkta bulundukça başarılı olamaması hatıra gelmez ve böyle bir şey söz konusu olamaz. -Mustafa Kemal Atatürk- Millet, millî hakimiyet esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır diyerek Millet gerçeğini ortaya koymuştur. (Atatürk’ün Samsun’a çıktıktan 3 gün sonra 22 Mayıs 1919’da Ordu müfettişi olarak, Samsun’dan İstanbul’a gönderdiği rapordan) -Mustafa Kemal Atatürk- 19 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk safhasıdır. 19 Mayıs kökleri tarihin en eski çağlarına uzanan türk ulusunun gençleşmesinin simgesidir. -Mustafa Kemal Atatürk- Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir. -Mustafa Kemal Atatürk- Bugün savaştan galip çıkmış şanlı bir ulusun düğün günü gençlik günüdür. bugün güçlü aydın türkiyenin yüreği ve beyni genç olan insanların .... yıl dönümünü kutladığı şerefli gündür.bizler bayram coşkusu nedeniyle toplanmış yüce türk halkıyız. -Mustafa Kemal Atatürk- Rica ile, merhamet dilenmekle bir millet ve devletin şeref ve istiklâli kurtarılmaz. Türk milleti, gelecek nesiller için bunu unutmamalıdır. -Mustafa Kemal Atatürk- Bugünün gençleri de kahraman atalarına layık olabilmek için gerekirse canlarını verirler. Vatanımızın bir karış toprağı için sel olur akar, ateş olur yakarlar. Önüne çıkacak her türlü engeli aşmak için azim ve kararlılıkla doludurlar. Cumhuriyetin ve bağımsızlığın yılmaz bekçileridirler. Atatürk ilkeleri ışığı, onun inkılapları yoludur. Bu yoldan asla geri dönmez ve döndürülemezler. -Mustafa Kemal Atatürk- 19 Mayıs, sadece Türk millî kurtuluş hareketinin başlangıcı değil, yeni Türk devletinin de çağdaş değerlerle milletler ailesi içerisinde yerini almasının adıdır. -Mustafa Kemal Atatürk- Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak! -Mustafa Kemal Atatürk- Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir. -Mustafa Kemal Atatürk- Ben 1919 senesi Mayıs’ı içinde Samsun’a çıktığım gün, elimde hiç bir maddi kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milleti’nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milleti’ne güvenerek işe başladım. Samsun’dan Anadolu içlerine kırık bir otomobille gidiyordum... O kırık otomobil Anadolu içlerinde ilerlerken ben daima düşünür ve yaverime “Dağ Başını Duman Almış” marşını söyletirdim. Ben Türk ufuklarından bir gün behemahal bir güneş doğacağına, bunun hareket ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki, bunu âdeta gözlerimle görüyordum. O marşı okutup tekrar ettirmekteki maksadım, Türk’ün bu güneşi doğunca, muvaffak olacağını anlatmaktı. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, s.284) -Mustafa Kemal Atatürk- Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız da beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla yorulmazlar. Türk gençliği, gayeye, idealizme durmadan ve yorulmadan yürüyecektir. Bütün ümidim gençliktedir. -Mustafa Kemal Atatürk- Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! Bu belli.. Fakat zekânı unut! Daima çalışkan ol... -Mustafa Kemal Atatürk- Ben Samsun’u ve Samsun Halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın yerine getirilebileceğine dair bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsun’luların hal ve durumlarında gördüğüm gözlerinden okuduğum vatanseverlik ve fedakarlık ; ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca götürmeye yetmişti. -Mustafa Kemal Atatürk- Türk gençliğinin özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına sesleniyorum. Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Anlamda, fikirde, tarihte bu söylendi. Eğer bugün batı, nihayet teknikte bir üstünlük gösteriyorsa... Ey Türk çocuğu! O suç da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki çok zekisin! Bu belli fakat zekanı unut! Daima çalışkan ol! -Mustafa Kemal Atatürk- Sizler yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar. -Mustafa Kemal Atatürk- Gençler, Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz... benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. -Mustafa Kemal Atatürk- Bütün ümidim gençliktedir. -Mustafa Kemal Atatürk- Sizler de sitemize katkıda bulunmak istiyorsanız; yorum bölümünü kullanarak yeni güzel sözler ekleyebilirsiniz.
0 notes