Tumgik
#aydınlatmak
baskabirdunyadan · 1 year
Text
Güneş yine en büyük yıldızmışçasına parlıyor, tek aydınlatamadığı ben miyim?
Günaydın. ☀️
2 notes · View notes
solumadokunma · 2 years
Text
İstediğin zaman lambayı söndürür. Senin karanlığında sever ve aydınlatırım...
Tumblr media
1 note · View note
heyecani · 4 months
Text
NURULLAHDOSTER - MEGA+ (2)
Tumblr media
Mezoterapi, cilt sağlığı ve gençleşmesine yönelik çeşitli faydalar sunan, yaygın olarak kullanılan bir kozmetik prosedürdür. Bu teknik, belirli endişeleri gidermek ve genel cilt kalitesini iyileştirmek için çeşitli maddelerin doğrudan cilde mikro enjeksiyonunu içerir. Mezoterapi temel amacı cilt ve saç sorunlarını çözmek veya iyileştirmek, özellikle cilt yaşlanması, saç dökülmesi, selülit ve daha fazlası gibi sorunlarda etkili olmasını sağlamaktır. Mezoterapi, hedeflenen vitaminler, mineraller, amino asitler ve diğer faydalı bileşiklerden oluşan bir kokteyl sunarak, cildin elastikiyetini ve sıkılığını korumak için gerekli olan kolajen ve elastin üretimini uyarır.
Mezoterapinin en önemli faydalarından biri, cilt sağlığı ve görünümü için çok önemli olan kolajen ve elastin sentezini teşvik ederek yaşlanma karşıtı bir avantaj sağlamasıdır. Bu işlem cildin yenilenmesine, yaşlanma karşıtı, bölgesel zayıflamaya, selülitlerin azaltılmasına ve çatlak, leke, yara izi ve saç dökülmesi, cilt bakımı gibi sorunların giderilmesine yardımcı olur. Mezoterapi aynı zamanda cilt lekelerini azaltmak, cildi aydınlatmak ve genel cilt dokusunu ve tonunu iyileştirmek için de faydalı olabilir.
Mezoterapinin etkinliği bireysel özelliklere, cilt tipine ve ele alınan spesifik kaygılara göre değişebilir.
- Mezoterapi kolajen ve elastin üretimini uyarır.
- Mezoterapinin faydaları arasında yaşlanma karşıtı etkileri ve cilt yenilemesi sayılabilir.
- Mezoterapi lekeler, yara izleri ve saç dökülmesi gibi çeşitli cilt sorunlarına çözüm olabilir.
- Mezoterapinin etkinliği bireysel özelliklere ve cilt tipine göre değişiklik gösterebilir.
Mezoterapide cilde hedeflenen faydayı sağlamak için çeşitli dolgu türleri kullanılmaktadır. Tipik olarak hyaluronik asit gibi maddelerden oluşan bu dolgular, işlem sırasında doğrudan derinin içine veya altına küçük miktarlarda enjekte edilir. Hyaluronik asit dolguları yüze hacim kazandırmaya, ciltteki nem seviyelerini iyileştirmeye ve genel cilt kalitesini artırmaya yardımcı olur. En iyi sonuçları ve cilt güvenliğini sağlamak için ucuz yüz dolgularından kaçınmak ve yüksek kaliteli ürünleri tercih etmek önemlidir.
- Mezoterapide hyaluronik asit başta olmak üzere farklı tipte dolgular kullanılmaktadır.
 - Hyaluronik asit dolguları cilde hacim ve nem sağlar.
- Potansiyel risklerden kaçınmak ve etkili sonuçlar elde etmek için yüksek kaliteli dolgu maddelerini tercih etmek çok önemlidir. Daha fazla bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
340 notes · View notes
onbakis · 4 months
Text
HAKANAYDİNLATMADİREKLERİ - DEVASA+ (2)
Tumblr media
Kentsel alanların aydınlatılması söz konusu olduğunda, sokak aydınlatma direkleri görünürlük sağlama ve güvenliği artırma konusunda çok önemli bir rol oynamaktadır. Alanında uzun yıllara dayanan deneyime sahip saygın bir firma olan Hakan Aydınlatma Direkleri, kentsel ortamlara özel çeşitli sokak aydınlatma direkleri seçenekleri sunmaktadır. Bu direkler dış mekan elemanlarına dayanacak ve yollar, caddeler, parklar ve diğer kamusal alanlar için güvenilir aydınlatma çözümleri sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Sokak aydınlatma direkleri sadece çevreyi aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda kentsel peyzajın estetiğine de katkıda bulunarak hem sakinler hem de ziyaretçiler için uyumlu ve iyi aydınlatılmış bir ortam yaratıyor.
Bahçeler ve dış mekan peyzajları için çim aydınlatma seçenekleri, dış mekan ortamını geliştirmek için hem işlevsel aydınlatma hem de dekoratif öğeler sağlar. Hakan Aydınlatma park, bahçe ve yürüyüş yollarında yaygın olarak kullanılan çim aydınlatma armatür ve model çeşitlerini sunmaktadır. Bu aydınlatma direkleri, açık alanları aydınlatmak ve manzaraya zarafet katmak için özel olarak tasarlanmıştır. Çim aydınlatma direkleri ve mantar bariyer modelleri, park ve bahçe gibi dış mekanlar için pratik olmasının yanı sıra balkon ve teraslarda da kullanılabilecek kadar çok yönlü olup, müşterilerin benzersiz dekorasyon fikirlerine katkıda bulunmaktadır.
Teras aydınlatma modelleri, dış mekanlara hem şıklık hem de pratiklik katan, şık ve fonksiyonel dış aydınlatma çözümleri olarak hizmet vermektedir. Modern ve şık görünümüyle bilinen mantar bariyer aydınlatma ürünleri balkon, bahçe, teras, otopark gibi birçok alana sorunsuz bir şekilde entegre edilebilmektedir. Loş ışık deneyimi sunan bu aydınlatma direkleri, dış ortamlara uygun malzemelerden üretilmekte ve farklı dış ortam ortamlarına uyum sağlayacak küçük boyutlu tasarımlara sahiptir. Teras aydınlatma modelleri, dayanıklı yapısı ve hava koşullarına dayanıklı özellikleriyle her türlü hava koşulunda mükemmel performans sunarak dış mekan aydınlatma ihtiyaçlarında güvenilir bir seçim haline geliyor.
350 notes · View notes
foggyconno · 9 months
Text
TELEFONDAFAL - GOLD
Tumblr media
Hayatınızdaki gizemleri çözmek, geleceği keşfetmek ve içsel rehberliğe ulaşmak için tek yapmanız gereken bir telefon uzaklıkta. TelefondaFal.com, Konya'dan Edirne'ye, şehirler arası bir fal deneyimini sizlere sunuyor. Şimdi, hayatınızdaki sırları telefonda çözmek için bir adım atın ve deneyimli fal uzmanlarımızın rehberliğinde geleceğinizi keşfedin.
Konya Fal:
Konya'nın mistik atmosferi ve tarihî zenginlikleri, Konya fal bakmak isteyenleri bekliyor. TelefondaFal.com, Konya'dan bağlanan kullanıcılara özel deneyimli fal uzmanları ile hizmet sunuyor. Aşk, kariyer veya kişisel gelişimle ilgili sorularınız mı var? Konya fal ekibimiz, size doğru yönlendirmelerde bulunmak için burada.
Edirne Fal:
Edirne'nin tarihi dokusu ve kültürel zenginlikleri, fal baktırmak isteyenleri bekleyen bir diğer şehir. TelefondaFal.com, Edirne'den gelen kullanıcılar için özenle seçilmiş deneyimli fal uzmanları ile buluşuyor. Hayatınızdaki belirsizlikleri aydınlatmak, geleceğinizi netleştirmek mi istiyorsunuz? Edirne fal ekibimiz, size bu konuda yardımcı olmak için burada.
Telefonda Fal:
Telefonda fal, şehirler arası uzaklıkları kaldırarak sizlere telefonda fal deneyimi sunuyor. Telefonunuzdan bize ulaşın ve deneyimli fal uzmanlarımızla anında bağlantı kurun. Geleceğinizi keşfetmek, sorularınıza cevap bulmak ve içsel rehberliğe ulaşmak artık bir telefon kadar yakın.
Neden TelefondaFal.com?
Deneyimli Fal Uzmanları: TelefondaFal.com, her şehirden deneyimli ve yetenekli fal uzmanları ile çalışarak size en doğru rehberliği sunar.
Anında Bağlantı: Telefonunuzdan bize ulaşın ve deneyimli fal uzmanlarımızla anında bağlantı kurun. Geleceğinizi hemen şimdi keşfedin.
Gizlilik ve Güvenlik: TelefondaFal.com, kullanıcılarının gizliliğini ve güvenliğini ön planda tutar. Tüm fal seansları güvenilir ve gizli bir platformda gerçekleşir.
TelefondaFal.com, şehirler arası bir fal deneyimini sizlere telefonunuzdan ulaştırarak hayatınıza rehberlik ediyor. Siz de telefonda fal deneyimini yaşamak, sorularınıza cevap bulmak ve geleceğinizi keşfetmek için http://telefondafal.com/ adresini ziyaret edin. TelefondaFal.com, sizinle bir telefon kadar yakın!
422 notes · View notes
Karanlık bir şehrin
Sokak lambası gibidir ömür..
Birilerini aydınlatmak için,
Kendini yakarsın..
Işığın altından geçenler..
Görmezler bile seni..
Sen ancak yandığınla kalırsın..
youtube
77 notes · View notes
yusuf-krk · 1 year
Text
Tumblr media
Gönül Hanem 🌹
Tumblr media
Güneşi olmak gerek yanındakinin.
Onun gözleri bulutlandığında,
Aydınlatmak gerek gözlerinin içini.
Günaydın öpücüğü olmak lazım ona,
Belki biraz ıslak ama sevecen...
Omuz olmak gerek hüzünlü veya sevinçli başına.
Sıcak sabah yatağında,kokusu olmak gerek.
Sen ona, o da sana mutluluk olmalı.
O günaydın dediğinde aymalı gün.
Yoksa yaşamak dediğin nefesten ibaret...
Seni Seviyorum ❤️
Sağlıklı yaşam dileği ile 🖋️🇹🇷🇦🇿🇹🇷🇦🇿
162 notes · View notes
dolunay66 · 2 months
Text
TESLA'NIN
ÖLÜ BULUNDUĞU OTELDE YAPTIĞI RÖPORTAJ
Nikola Tesla, gelmiş geçmiş en büyük mucitlerden biri, belki de en büyüğü. Buluşları ile birçok açıdan zamanının, hatta günümüzün de önünde biriydi. Hatta Tesla’nın yüz yıldan fazla bir zaman önce araştırdığı bazı konuları bugün bile doğru düzgün gerçekleştiremedik. Tesla, en çok elektrik hakkında yaptığı araştırmalarla adını duyurdu.
Ancak o, elektroniğin çok çok ötesindeydi. Kablosuz iletişim, türbin motorları, helikopterler, florasan ve neon lambalar, torpidolar ve hatta X-ray ile ilgili buluşları var. Yaklaşık 700 patente sahip Tesla’nın birçok buluşu da Edisson tarafından çalındı. Peki Tesla’nın yıllar önceden kalan, gizli bir röportajının olduğunu biliyor muydunuz? İşte bu röportaj.
Gazeteci: Bay Tesla, sizin için kozmik süreçlere karışan biri diyorlar. Sahiden siz kimsiniz?
Tesla: Bu doğru bir soru, tüm sorularına cevap vermeye çalışacağım.
Gazeteci: Bazıları sizin Hırvat olduğunuzu söylüyorlar. Küçük bir köyde doğmuşsunuz, öyle mi?
Tesla: Evet, tümü doğru. Aslen Sırbım. Ancak Hırvatistan benim anavatanım, bundan gurur duyuyorum.
Gazeteci: Fütüristler, 20. yy’ın sizin başınızın üstünde doğduğunu söylüyorlar. Manyetik alanı kutsuyor, indüksiyon motoruna ilahiler söylüyorlar. Sizin buluşunuz olan alternatif akım, bugün fizik ve kimyayı dünyanın yarısına hakim kılabilir. Endüstri sizi en büyük hayırsever ilan etmek üzere. Tesla laboratuvarında ilk defa atomu kırabildiniz. Deprem titreşimlerine sebep olabilen bir cihaz yaptınız. Siyah kozmik ışınları keşfettiniz. Beş elementin sırrını araştıran Empedokles gibi, varlığın sırlarına vakıf oldunuz. Birçok kişi için ilahi bir figür gibisiniz.
Tesla: Evet, bu anlattıklarınızın bazıları en önemli buluşlarımdan birkaçı. Ancak ben yenilmiş bir adamım. Yapabileceğim en büyük şeyleri yapamadım.
Gazeteci: Bunlar nelerdir, bay Tesla?
Tesla: Tüm dünyayı aydınlatmak istedim. Dünya’nın Güneş gibi parlaması için yeterli miktarda enerji mevcut. İstediğimi yapmama izin verselerdi, tıpkı Satürn’ün etrafındaki halka gibi Dünya’nın da ekvator kısmında da ışıktan bir halka olacaktı. İnsanoğlu buna hazır değil. Colorado Springs’de yaptığım çalışmada dünyayı elektriğe batırdım. Ayrıca insanlara pozitif zihinsel enerji sunabiliriz. Bach ve Mozart gibi büyük müzisyenler veya büyük şairler geldi geçti. Dünya’nın iç kısmında barışın, neşenin ve sevginin enerjisi var. Dünya tarafından büyütülmüş bir çiçek aldığımda veya topraktan çıkana yiyeceklerde, orayı bir kişinin vatanı yapan her şey vardır. Yıllarımı, bu enerjinin insanları nasıl etkilediğini araştırmakla geçirdim. Gülün güzelliği ve kokusu ilaç olarak ve güneş ışınları yiyecek olarak kullanılabilir. Yaşam sonsuz sayıda biçime sahiptir ve bilim insanının amacı bunları her maddede bulmaktır. Burada üç esas nokta var. Benim yaptığım sadece araştırmak. Bunları bulamayacağımı biliyorum ancak yine de araştırmaktan vazgeçmeyeceğim.
Gazeteci: Bunlar nelerdir?
Tesla: Birinci mesele yiyecek. Aç bir dünyayı beslemek için ne kadar yıldız veya Dünya enerjisi gerekir? Bir diğeri kötülüğün ve acının gücünü yok etmektir. Bu, uzayın derinliklerinde bir salgın olarak görülür. Üçüncüsü de evrende aşırı ışık var mıdır? Tüm astronomik yasaların ortadan kalktığı ve matematiksel denklemlerin işe yaramadığı, değişime uğramayan bir yıldız keşfettim. Bu yıldız bu galakside. Boyutu bir elma kadar, ağırlığı ise tüm Güneş Sistemi’miz kadar. Biliyorum, yer çekimi kanunları uçmak için aşılması gereken bir şey, ancak ben bireylerin fiziksel olarak uçmasını değil, bilinçleriyle bir yerden bir yere gitmesini araştırıyorum. Havadaki enerjiyi uyandırmaya çalışıyorum. Bu gezegende boş bir alan yok. Boş olarak düşünülen alan sadece maddenin farklı bir tezahürü.
Gazeteci: Her gün evinizin penceresine kuşların geldiği söyleniyor.
Tesla: İnsan kuşlara karşı duygusal olmalı. Onlar gerçeğin habercisidirler.
Gazeteci: Smiljan’daki o günlerden beri uçmayı bırakmadınız.
Tesla: Çocukken çatıdan uçmak istedim ve düştüm. Hesaplamaları yanlış yapmışım. Unutma, gençlik yaşamdaki en önemli kanattır!
Gazeteci: Hiç evlendiniz mi?
Tesla: Hayır.
Gazeteci: Rölativite teorisine saldırdığınız için hayranlarınız şikayet ediyor. Eğer enerji her yerde ise nerede bu göremediklerimiz?
Tesla: İlk önce enerji, sonra madde oluşuyor. Evren ışık olarak bildiğimiz özgün ve ebedi enerjiden doğdu. Madde sonsuz ışık formlarının bir tezahürüdür. Evrenin dört temel yasası var. Birincisi, matematiksel bir ölçünün olması. İkincisi karanlığın içinde yayılıyor olması. Üçüncüsü ışığın bir ışınsal maddeye dönüşmesi. Dördüncüsü başı ve sonu olmaması. Yaratılış sonsuzdur.
Gazeteci: Ancak bu teoriye karşı ders vermiyorsunuz, neden?
Tesla: Unutmayın, sonsuzluğu anlayamamamızın nedeni evrenin kavisli yapıda olması değil, insan zihnidir. Ben ışığın bir parçasıyım. Evren tıpkı bir senfoni gibi, düzenli ve harmonik. Einstein bu sesi duysaydı rölativite teorisini yaratmazdı. O, sadece kaosun habercisi.
Gazeteci: Bay Tesla, bir ses mi duyuyorsunuz?
Tesla: Her zaman duydum. Benim manevi kulağım gökyüzü kadar büyük. Einstein bir kısmı çok iyi olan birçok iş yaptı. Ona garezim yok. Yalnız “eter”in olmadığını düşünmesi büyük bir hata.
Gazeteci: Gençliğinizde sık sık hasta olduğunuz söyleniyor, bu doğru mu?
Tesla: Evet sık sık yaşam gücümün düştüğü doğru. Bazen insanın acı çekmesi gerekebilir. Küçükken koleraya yakalanmıştım. Babam teknoloji üzerinde çalışmalar yapmama izin verince geçti. Bir kişinin zihin gücünü asla küçümsemeyin.
Gazeteci: Bay Tesla, bu bir oyun mu? Bana zihin gücünden bahsediyorsunuz...
Tesla: Evet bir oyun, ben oynadım ve elektrikle çözdüm. Unutma, Nikola Tesla yıldırım hakkındaki gerçekleri keşfeden ilk kişi.
Gazeteci: Kuşkusuz okuyucularımız mizahı seviyor, yalnız bilim ile bazı kişisel görüşlerinizi karıştırıyor gibisiniz.
Tesla: Bay Smith, insanlar fazla ciddiler. Bir Çin atasözü der ki, “Fazla ciddiyet yaşamı kısaltır”.
Gazeteci: Felsefenizi duyduklarında buna bayılacaklar.
Tesla: Hayat bir ritimdir. Her şey birbiri ile derin ve mükemmel bir ilişki içindedir. İnsan, güneş, yıldızlar… Bilgi içinde yaşadığımız evrenin bize sunduğu bir şeydir.
Gazeteci: Bir Budist rahibin veya Taoist birinin sözleri gibi söylediğiniz şeyler.
Tesla: Evet! Bu gibi öğretilerin içinde evrenin bazı sırları gizli. Hakikat daima insanoğlunu büyülemiştir.
Gazeteci: Peki sizin için elektrik neyi ifade ediyor?
Tesla: Her şey elektriktir. İlk önce ışık, evreni temsil eden sonsuz biçim! Siyah ise ışığın gerçek yüzü. Tabi ki biz bunu göremiyoruz.
Gazeteci: Bay Tesla, elektriği fazla abartmıyormusunuz?
Tesla: Ben elektriğim, isterseniz elektriğin insan kılığına bürünmüş şekliyim diyebilirim. Siz de öylesiniz, henüz fark etmemişsiniz.
Gazeteci: Peki bir milyon volt eletriği geçirebilir misiniz?
Tesla: İnsan bedeni büyük miktarda enerjiden meydana gelmiştir. Beynimiz baştan sona elektrikle çalışıyor. Günün birinde bunun gerçekleştiğini göreceğiz.
Gazeteci: Otel yönetimi yaşadığınız bu otel odasında hava şimşekliyken sürekli biriyle konuştuğunuzu söylüyorlar doğru mu?
Tesla: Evet, şimşekler ve yıldırımlarla konuşuyorum.
Gazeteci: Nasıl yani?
Tesla: Çoğunlukla ana dilimde konuşurum.
Gazeteci: Okuyucularımız bu sözlerinizi duyunca çok şaşıracaklar.
Tesla: Şimşek ve yıldırımlar doğanın en güçlü ve parlak güçleri. O kadar şiirseller ki.
Gazeteci: Peki madde nedir?
Tesla: Bak, nasıl da gözlerin parladı. Benim bilmek istediğim şey yıldızlar söndüklerinde ne olduğu. Bir yıldız söndükten sonra oluşan şey ne. İşte o zaman maddeyi ve evrenin sırlarını anlamaya başlayabileğiz.
Gazeteci: Peki ya sonra ne olacak.
Tesla: Tanrı bize gülecek ve bizi tutuklatacak (Tesla bunları söylerken gülüyor..).
Gazeteci: Bu anlattıklarınız yazılarınızda “kozmik acı” diye sıklıkla bahsettiğinizin tam tersi değil mi?
Tesla: Hayır, çünkü biz hala Dünya’da yaşıyoruz. Birçok insanın farkında olmadığı bir hastalığı var. Bu nedenle birçok başka hastalık, acı, kötülük, sefalet ve savaşlar var. Bu hastalık tamamen tedavi edilebilir gibi değil, ancak farkında olmak yaşadığımız kötülükleri kontrol altına alabilmemizi sağlar. Yakın hissettiğim insanların acılarını bazen bedenimde hissediyorum. Bunun temel nedeni vücutlarımızın benzer maddeden yapılmış olması ve ruhlarımızın birbiri ile ilişkili olması. Bir yıldızın yok olmasının görüntüsü, bizi hayal edebileceğimizden daha çok etkiliyor. Dünyadaki yaratıklar arasındaki ilişkiler farkında olduğumuzdan bile fazla. Daha iyi bir gelecek için öğrenmemiz gereken çok şey var.
Tumblr media
21 notes · View notes
polats-posts · 3 months
Text
Tumblr media
SANA SARILMAK İSTİYORUM
Öyle bir sarılmak istiyorum ki sana;
Ruhuna, bedenine,
Hatta düşüncelerine, düşlerine,
O güzel gülüşlerine,
Gecene, gündüzüne…
Kollarımla sımsıkı sarmak istiyorum seni.
Sevdiğin renklere, mevsimlere,
Hatta dinlediğin şiirlere, müziklere…
Umutlarına dokunmak istiyorum senin.
Okşamak istiyorum tutkularını.
Hüzünlerini silmek istiyorum gözlerinden.
Keşkelerden seni uzak tutmak istiyorum.
Ben sana sarılmak istiyorum.
Sımsıkı sarılmak istiyorum sana.
Özlemlerine, gözyaşlarına,
İçinde yaşadığın fırtınalara, sessiz çığlıklarına,
Öfkene, isyanlarına,
Tutunmak istediğin dallara,
Yürüdüğün yollara…
Hem de büyük bir heyecanla…
Hatta, hatta gökteki sana ait olan o yıldıza...
Dokunmak istiyorum tüm yaşanmışlıklarına,
Geç kalınmışlıklarına, hayal kırıklıklarına,
Fırtınalarına, sakin limanlarına,
İçinde o sürekli kanayan yaralarına,
Kayboluşlarına, var oluşlarına…
Ben senin hayatına dokunmak istiyorum, Sevgili.
Beyaz bulutların üzerine taşımak,
Yüzüne pırlantadan yapılmış gülümseme işlemek istiyorum.
Ruhunu arındırmak istiyorum siyahın tonlarından.
Dünyanı parlak ışıklarla aydınlatmak istiyorum.
Huzurla, mutlulukla tanıştırmak istiyorum seni.
Ben sana sarılmak istiyorum, Sevgili.
İşte o zaman güneş bizim için de doğacak.
Buna inanıyorum.
44 notes · View notes
amezhu · 2 months
Text
Heaven Official's Blessing▪︎
215. BÖLÜM - Yol Sapmaz Ama Emirler Hep Aynıdır -
Ancak Feng Xin çok da uzun bir süre şaşakalmadı ve cevapladı. Ama tam cevaplamadan Jian Lan küçümseyerek gülerek konuştu, “Unut gitsin, bir şey demek zorunda değilsin. Şu an başkasının mahkumusun zaten, çocuğun olarak kabul etmeye cesaret etsen bile hepsi tamamen boş sözler olacak, dediğin hiçbir şeye inanmayacağım. Daha fazla konuşma. Sen istekli olsan bile ben olmayabilirim.”
Cenin ruhu kollarına sarılmış, Feng Xin’e dil çıkartıyor ve yetişkin bir sesle kıs kıs gülüyordu. Jian Lan ona güçlü bir şekilde şaplak attı ve arkasına bir tokat attı, azarlayarak, “Hala ne şekil yüzler yapıyorsun sen? Sana kaçmamanı söylemiştim, beni delirtiyorsun!”
Ceninin küçük çirkin yüzü buruştu ve öyle kalmaya devam etti. Feng Xin arkalarından bağırırken anne ve çocuk hızla Nan Yang sarayından çıkmak için acele ediyorlardı, “JİAN LAN! JİAN LAN!” cevap yoktu. Sonunda, Nan Yang sarayında tek kalan yine o olmuştu, Feng Xin oturduğu yere geri düştü, büyük beyaz turpun üzerinde kalan sıra sıra çarpık diş izlerine kötü kötü baktı. Biraz baktıktan sonra sağ elini başının arkasına alarak yere uzandı, küfretmeye bile enerjisi kalmamıştı.
Nan Yang sarayının üzerindeki Xie Lian da iç çekti.
Tam o sıra Hua Cheng aniden konuştu, “Gege, Yu Jun dağında cenin ruhunun yine ortaya çıktığı geceyi hatırlıyor musun?”
Xie Lian onun konuyu kasıtlı olarak değiştirdiğini biliyordu, ayrıca cenin ruhunun Yu Jun dağında ortaya çıkması sorgulanabilir başka bir meseleydi, Xie Lian iş birliği yapmak ve olayı aydınlatmak için kendini zorladı, “Hatırlıyorum. Evlilik tahtırevanına biniyordum ve o hayalet damat Xuan Ji’yi bulmam için çocuk şarkısıyla bana ipuçları veriyordu. Ayrıca sadece benim duymama izin verdi, başka kimse duymadı, neden merak ediyorum.”
“Muhtemelen Jun Wu’nun emriyle” dedi Hua Cheng.
“O zaman bilmecenin cevabı Jun Wu'nun hedefi olacaktır.” Dedi Xie Lian. “Ve Jun Wu'nun emri altında şiddetli bir ruh haline gelmesinin nedeninin cevapları Guoshi’nin söylemesi gereken şeyler.”
“O zaman gidip soralım.” Dedi Hua Cheng, “Gege için iyi haberlerim var. hayalet kelebekler çoktan Guoshi’nin tutulduğu yeri buldu.”
Xie‌ Lian'ın ruhu anında yükseldi, “Nerede?”
Ling Wen sarayı.
Sarayın içinde ve dışında, ellerinde dağlar kadar yüksek parşömenlerle içeri girip çıkan sayısız sivil tanrı yoktu, onun yerine yeni eklenen şey, sert bir şekilde devriye gezen ifadesiz Cennet Savaş Muhafızlarıydı. Ses çıkarmadan çatılardan birinin köşesine indiler ve Xie Lian konuştu, "Guoshi burada kilitli mi? Ling Wen onu izliyor mu?"
"Doğru." diye yanıtladı Hua Cheng, "Üzerindeki brokarlı Ölümsüz ile Ling Wen şu anda hem bir sivil tanrı hem de bir savaş tanrısı olarak kabul ediliyor."
Etraftaki şeyleri hızlıca inceledikten sonra Xie Lian yorum yaptı, “O zaman biraz çetrefilli olacak.”
Brokarlı ölümsüz onlara eş olamazdı, hala yüksek miktarda kültivasyonu vardı, ayrıca Cennetin büyük caddesinde devriye gezen muhafızlardan daha keskin gözleri olmalıydı.
Eğer Xie Lian ve Hua Cheng dikkatsizce bu şekilde Ling Wen sarayına girerlerse brokarlı ölümsüz onları yenemese de yine de onların yerini tespit edebilirdi ve bunu yaptığı an Ling Wen de nerede olduklarını anlardı.
“Ling Wen ve Jun Wu birbirleri ile ruhsal iletişim rününü kullanabiliyor olmalı. Ling Wen bizi fark ederse Jun Wu da bizi fark etti demektir.” Dedi Xie Lian, “Brokarlı Ölümsüz şu anda onun üzerinde değilse o zaman sadece bir sivil tanrı ve yerimizi tespit edemez; giyilmediğinde brokarlı ölümsüz sadece bir cübbe olarak kaldığından Jun Wu’Yu uyaramaz. Onları ayıracak bir yol bulmalıyız.”
Ancak Hua Cheng cevapladı, “Özellikle bir şey düşünmemize gerek yok, er ya da geç o cübbeyi çıkartacak.”
Hiçbir açıklama gerekmeden Xie Lian anladı.
Sonuçta brokarlı ölümsüz iyi bir şey değildi, aurası karanlık ve ağırdı. Ling Wen resmi olarak hala sürülmediğinden cennet mensubu olarak sayılıyordu ve sürekli onu giymek sağlığına zarar verirdi. Ayrıca onun ruhsal gücünü tüketen erkek formunda kalmaya devam etmesi gerekirdi ve o yorgunlukla devam edebilecek pek kişi olması mümkün değildi. Her gün belli zamanlar çıkartıp dinlendiği bir zaman olmalıydı.
İkisi birbirine planla ilgili fısıldarken elleri arkasında siyah giyimli bir adam Ling Wen sarayından dışarı çıktı. Dışarıdaki korumalara birtakım emirler verip yan odalara yöneldi. Bir süre sonra, yan odalardan tek başına çıktı ve yeniden ana salona girdi.
O adam Ling Wen’di. İçeri girdiğinde erkek formundaydı, dışarı çıktığında ise orijinal formunda. Üzerindeki siyah dış cüppe de ortadan kaybolmuştu, adımları erkek formunda olduğu zamanki kadar dövüş sanatlarında gözle görülür şekilde becerikli, hafif ve enerjik değildi.
Sahiden cübbeyi çıkartmıştı ve şimdi brokarlı ölümsüz yan odadaydı.
İkisi birbirine baktı. Hua Cheng, “Artık ayrıldılar. Gege oldukça iyi şansın var.”
Xie Lian da bir nefes aldı ve ona bir bakış attı, “İyi olan San Lang’ın şansı.”
Hua‌ Cheng‌ sırıttı, “Ana salon mu? Yan oda mı?”
Biraz düşündükten sonra Xie Lian karar verdi, “Yan odaya gidelim! Ling Wen sarayının içindeki durum kim bilir nasıldır, eğer Guoshi Ling Wen'in hemen yanında korunuyorsa o zaman onun etrafından dolaşamayız. Ama brokarlı ölümsüzü ele geçirirsek belki hâlâ konuşacak yerimiz olabilir.”
Böylece ikisi biraz bekledi, muhafızlar nöbet değiştirirken o şansı kullanıp çatıya atladılar, odanın içine gizlice sızdılar.
İçeri atladıkları anda Xie Lian soğuk terlerini sildi.
Ne olursa olsun bir hanımın odasına gizlice sızmak pek de gurur duyulacak bir şey değildi. Ancak odadaki durumu görünce gerginliği yavaşça azaldı.
Xie Lian’ın eski odası bundan daha şaşalıydı, Feng Xin’inki daha dağınık, Mu Qing’inki daha zevkli ve zarifti. Her halükarda bu oda hiç de bir hanımın gizli odası gibi değildi, bu yüzden Xie Lian o kadar gergin değildi.
Odanın içinde fazla mobilya olmadığından bir şeyler saklamak zordu. Xie Lian’ın el yordamıyla bir sandığı bulup çıkartması uzun sürmedi. Ancak sandığı açar açmaz gözleri kararmıştı. Sebebi sandığı açtığında yüzüne vuran karanlık enerji değil, sandığın içinin tıpatıp aynı siyah cübbelerle dolu olmasıydı.
Yine aynısı!
Yine aynı şeyler olmuştu, geçen sefer de binlerce cübbe arasından gerçek brokarlı ölümsüzü aramak zorunda kalmışlardı. O şeyi aramak tam bir karmaşaydı, hatta bir kabustu. Bu sefer çok fazla set yoktu, birkaç düzineydi ama her birinin sadece küçücük farkları vardı. Hangi durumun daha moral bozucu olduğunu söylemek cidden zordu. Gerçek brokarlı ölümsüz burada mıydı?
Başının zonkladığını hisseden Xie Lian perişan bir halde sordu, “San Lang… Jun Wu şu an ne yapıyor? Yeterince zamanımız var mı?”
Hua Cheng her yerdeki tüm hareketleri yakından izliyordu, Xie Lian’ın sorusunu duyduğunda yavaşça cevapladı, “Gege, sakinleş. Oldukça zamanımız var. Jun Wu henüz kaçtığını fark etmedi. Şu an büyük dövüş holünde Mu Qing’i getirtmiş sorguluyor. Görünüşe bakılırsa, biraz zaman alacak.”
Xie Lian bunu duyunca şaşırmıştı, “Mu Qing? Mu Qing’i mi sorguluyor? Neden?”
“Hayalet kelebekler büyük dövüş holüne giremiyor, tam olarak duyamıyorum.” Dedi Hua Cheng, “Ama bilirsin” Xie Lian’a baktı, “İyi bir şey olmadığı kesin.”
Xie Lian, Jun Wu'nun Yin Yu'ya nasıl davrandığını hatırladı ve belli belirsiz endişeli hissetti. Ne kadar endişelense de anlamsız olduğunu biliyordu ve kararlılıkla konuştu, “O zaman acele edelim. Her bir cübbeyi deneyeyim. San Lang, hadi bana emirler ver.”
Eğer brokarlı ölümsüz fark edilmek istemiyorsa ya da onu giyenin canını almak istemiyorsa sıradan bir kıyafet gibi giyilebilirdi. Ancak biri onu giymesini sağlar ve ona emir verirse o kişinin emirlerine uyması gerekirdi. Bu yolu kullanarak gerçek olanı açığa çıkartabilirlerdi, tek dezavantajı biraz tehlikeli olmasıydı. Hua Cheng konuştu, “Ben yaparım.”
Xie Lian kafasını salladı, “San Lang, sen daha önce brokarlı ölümsüzü giymiştin ama hiçbir etkisi olmamıştı. Beki de hayalet krallara karşı etkisizdir? Bunu yalnızca ben yapabilirim.” Dış cübbesini çıkartırken ve ayağının kenarına doğru koyarken bunları söyledi. Hua Cheng kaşlarını kaldırdı ve ona vermek için siyah bir cüppe seçti. O zaman teklifini kabul ediyorum.”
Xie Lian hızla cübbeyi giydi. Tanrıya şükür, tanrıya şükür, Ling Wen’in siyah cübbesinin göğüs kısmı açık değildi ve hiçbir şekilde şehvetli değildi. Oldukça muhafazakar ve düzgün olduğundan giymesi zor değildi. Xie Lian yukarı baktı, “Pekala, şimdi bana emir verebilirsin.”
“…”
Hua Cheng’in sağ eli sol dirseğinin altında, sol eliyle çenesinin altından kafasını destekliyordu, Xie Lian’a baktı, ciddi bir şekilde düşünüyordu ve konuştu, “O zaman, Gege, sana emrediyorum ki…”
Bir dakika sonra beklenen komut geldi. Hua Cheng mutlu bir şekilde gülümsüyordu, “—Ruhsal güçlerimden ödünç al.”
“…”
Tabii ki Xie Lian “ruhsal güç ödünç almak” derken ne kastettiğini çok iyi biliyordu ve neredeyse kafasından dumanlar çıkacaktı. Xie Lian hızlıca cübbeyi çıkarttı, “Bu, bu yanlış olanmış.”
“Ah, ne yazık. Yanlış olan olması.”  Hua Cheng Yakındı.
Xie Lian ifadesini düzeltti, “San Lang, sen… bu doğru değil. Biraz daha ciddi olmalısın, böyle emirler verme.”
Hua Cheng mütevazılıkla cevapladı, “Yeterince ciddi değil miyim? Peki ne tür emirleri kastediyorsun? Gege bu konuda biraz daha spesifik olabilir mi?”
“…” Xie Lian iki kez hafifçe öksürdü ve ciddilikle cevapladı, “Her halükarda beni senden ruhsal güç aldıramazsın. Bunun dışındakiler olur, etrafında dön, iki kez zıpla gibi, ne istersen.”
Hua Cheng bir kaşını kaldırdı, “Bunun dışındakiler olur, değil mi? Pekala, anladım.”
Ardından Xie Lian’a başka cübbeler verdi, hızlıca giydi ve Hua Cheng’e baktı.
Hua Cheng bir süre ona baktı, “Gege…”
Kısa bir süre sonra kocaman gülümsedi, “Benden ruhsal güç ödünç alma.”
“…”
Çok dikkatsizdi! Hua Cheng bunu nasıl yapar?
Xie Lian hızla cübbeyi çıkarttı, “TAMAM! Bu da değilm…” ama Hua Cheng onu durdurdu, “Bekle, Gege, kim demiş bu olmadığını? Hala kanıtlamadın.”
Hua Cheng’in emri “benden ruhsal güç ödünç alma”ydı. Eğer Xie Lian o cübbenin brokarlı ölümsüz olduğunu kanıtlayacaksa Hua Cheng’in emrine uymalıydı. Yani brokarlı ölümsüz olmadığını kanıtlamak için dediğinin tersini yapmalıydı –Hua Cheng’den ruhsal güç almalıydı.
Sonuç olarak aynı yerde dönmüş ve aynı yere geri gelmişti!
Xie Lian, Hua Cheng'in ciddi yüzüne bakarken sarsılmıştı, “… Sen çok kurnazsın, bunu yapamazsın.”
Hua Cheng kollarını birbirine bağladı, “Neden yapamam? Gege, sen kendin söyledin. Benden ruhsal güç almak dışında diğerlerinin sorun olmadığını söyledin. Verdiğim emri beğenmediğinden ben de tam tersi emir verdim, hala nasıl kurnaz olduğumu söylersin? Senin dediklerine sadık kalmadım mı?”
“…”
Xie Lian karşılık verebilmek için ne demesi gerektiğini bilmiyordu, bir parmağını kaldırdı ve bir süre onu işaret etti, “Sen… sen, ah, sana karşı kazanamam, benimle oynamayı kes!” ardından hiç gecikmeden, aceleyle öptü. Açıkça kimsenin etrafta olmadığını bilse de sanki gözetleme ihtimali olan herkese karşı dikkatliymiş gibi öptükten sonra etrafına bakındı.
Hua Cheng’in yüzünde en küçük bir değişim olmadı, sakince konuştu, “Çok iyi, doğrulandı. Sahiden bu da değilmiş.”
Xie Lian o siyah cübbeyi çıkarttı, “…sakın o emri bir daha verme, tamam mı?”
Hua Cheng ona üçüncü cübbeyi verdi ve gülümsedi, “t-Tamam, tamam. Gege nasıl isterse.”
Xie Lian kendi kendine düşünürken verdiği cübbeyi hüzünle aldı, “San Lang'la baş etmek giderek daha zormuş gibi geliyor… ya da tamamen hayal gücüm mü?”
Hala Hua Cheng'in daha fazla şakacı emirler verebileceğinden endişeliydi ama iki kez ona takılınca Hua Cheng cidden de onunla uğraşmayı kesti. Artık ciddi oluyordu, Xie Lian ise garip hissetmişti.
Ancak sandığın içindeki birkaç düzine cübbeyi denese de Xie Lian hiçbir emre uymuyordu.
Acaba brokarlı ölümsüz burada olmayabilir miydi?
İmkansızdı. Ling Wen onu çoktan çıkarmış olmalıydı ve sandık şeytani bir aura ile lekelenmişti, bu yüzden burada olmalıydı.
Hua Cheng kapının kenarına yaslandı, “Gege, görünen o ki brokarlı ölümsüz bana karşı etkili değil, sana da işlemiyor.”
Sorun neydi?
12 notes · View notes
mumcocuk · 1 year
Text
canımın çiçeği; gününün ne kadar zor geçtiğini bilen günün sonunda sana sarılmayı en azından arayıp sesini duymayı seni dinlemeyi bilecek biriyle kal. seni hasta edebilecek her şeyden uzak dur, bir kumsalda rüzgarın yüzünde dans edişinde huzur bul, şehrin hiç görmediğin bir yerinde gün batımını gör cildine değen sıcaklık içindeki bahçede çiçekler yeşertsin. öz saygını, sevgini kendinden eksiltme insanlar sokaklar kadar karanlık olabiliyor o yolları aydınlatmak için çabalamak zorunda olmadığın gerçeğini benimse belki şimdi bazı şeyler acıtmayı bırakmayacak ama yarın duracak çünkü hala bir geleceğin var.
129 notes · View notes
cninzihni · 1 year
Text
Ya ben şeyi tam anlamıyorum, yargılamak amaçlı değil cidden anlamlandıramadığımdan bu arada, böyle boğazlanan insan görselleri, kesikler, gore diyebileceğimiz bol kanlı gifler vs paylaşan arkadaşlar burada ilgi çekici ne buluyor? Benim kaçırdığım özel bir şey mi var yoksa sadece zevkler/renkler olayından mı ibaret asla oturmuyor kafamda. Birinin kendi kafasına sıktığı gifi rblemek pek de zevk olarak oturmuyor çünkü aklımda. Evet, bu da burada dursun, varsa aramızda ve beni aydınlatmak isteyen olursa sevinirim, teşekkürleer
34 notes · View notes
manoliya · 2 years
Text
Sevmeyi ögrendim..sonra güvenmeyi:
Sonradan güvenin sevgiden daha kalıcı oldugunu.sevginin güvenin saglam zemini üstünde kuruldugunu:
Tumblr media
Evreni ögrendim..sonra evrenin aydınlatmanın yollarını ögrendim..sonunda evreni aydınlatabilmek için,önce çevreni aydınlatmak gerektiğini ögrendim.
hoş saatler:
136 notes · View notes
onbakis · 4 months
Text
HAKANAYDİNLATMADİREKLERİ - DEVASA+ (4)
Tumblr media
LED bahçe aydınlatmasının başlıca faydalarından biri enerji verimliliği ve maliyet tasarrufu avantajlarıdır. LED teknolojisi, geleneksel aydınlatma seçeneklerine kıyasla çok daha az enerji tüketirken yüksek aydınlatma kapasitesi sunar. Bu sadece enerji tüketiminin azaltılmasına yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda karbon emisyonlarını azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe de katkıda bulunuyor. Sonuç olarak, ev sahipleri yüksek enerji faturaları konusunda endişelenmeden iyi aydınlatılmış bir bahçenin veya dış mekanın keyfini çıkarabilir, bu da LED bahçe aydınlatmasını pratik ve çevre dostu bir seçim haline getirir.
Uzun ömürlülüğü ve dayanıklılığıyla öne çıkan Led aydınlatma, dış mekanlar için uzun ömürlü bir aydınlatma çözümü sunuyor. Bu armatürler çeşitli hava koşullarına dayanacak şekilde tasarlanmıştır; bu da onları yağmur, kar ve UV ışınlarına maruz kalmanın yaygın olduğu dış ortamlar için ideal kılar. Ek olarak LED teknolojisi, uzun bir süre boyunca güvenilir ve tutarlı bir aydınlatma deneyimi sağlayan dayanıklılığı ve güç performansıyla bilinir. LED sistemlerdeki doğal renk dağılımı, bahçe aydınlatmasının estetiğini daha da artırarak görsel olarak çekici ve tekdüze bir aydınlatma yaratır.
LED bahçe aydınlatması, enerji verimliliği ve dayanıklılığın yanı sıra tasarım ve işlev açısından çok yönlülük sağlayarak ev sahiplerinin dış mekan aydınlatmalarını tercihlerine göre özelleştirmelerine olanak tanıyor. Yolları aydınlatmak, peyzaj özelliklerini vurgulamak veya dış mekan toplantıları için ambiyans yaratmak olsun, bahçe ışıklandırma farklı dış mekan alanlarına uyacak çok çeşitli tasarım seçenekleri sunar. Ayrıca, LED bahçe aydınlatma modellerinin, armatürlerinin ve direklerinin uygun fiyatlı olması, dış mekan alanlarını şık ve modern aydınlatma çözümleriyle geliştirmek isteyen ev sahipleri için onu erişilebilir kılmaktadır. LED bahçe aydınlatması, iyi aydınlatılmış dış mekanlar aracılığıyla güvenliği artırarak yalnızca bahçelerin estetik çekiciliğini arttırmakla kalmaz, aynı zamanda ev sahipleri ve ziyaretçiler için daha güvenli bir ortam yaratılmasına da katkıda bulunur.
663 notes · View notes
kalbimin-incisii · 2 years
Text
Ben güvenimi
Uğruna kendimi bile unuttuğum Derdini derdim bildiğim,
Hüznüne ortak olduğum,
Her türlü fedakarlığı gözümü bile kırpmadan yaptığım o insanların Aslında umurlarında olmadığımı fark ettiğimde
....KAYBETTİM....
Birbirimizi kırmanın maharetine değil de, gönül almanın zarafetine ihtiyacımız var....⚘⚘
Varsın, zarifliğimizi zayıflıktan sansınlar....⚘⚘
Tumblr media
Karanlık bir şehrin sokak lambası gibidir ömür ....⚘⚘
Birilerini aydınlatmak için kendini yakarsın Işığın altından gecerde görmez seni....⚘⚘
Sen ancak yandığınla kalırsın..⚘⚘
147 notes · View notes
kelimesendromu · 2 years
Text
Tumblr media
"Benim yerim kütüphane. Ben ışık arayan, aydınlanmak ve aydınlatmak isteyen bir insanım."
Cemil Meriç | Bu Ülke
60 notes · View notes