Tumgik
#baba ve oğul
theginkosakata · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
nesrin-c · 1 month
Text
#TuranEmeksiz
11 Kasım 1940 - 28 Nisan 1960
"Özgürlük kavgasında Beyazıt Meydanı'na, düşen ilk devrim şehidimiz. Yaşamı önünde saygıyla eğiliyorum..."
~~~~~~~
Bir yürüyüş eylediler sabahtan
Ilgıt ılgıt kan gider loy loy!
Dayan dizlerim dayan!'
Ağla gözlerim ağla!
Namlu puşt olmuş, at ayağı puşt.
Yine düşman elindeydi vatan.
Bir oğul çıktı Malatya'dan
Anası Yılmaz çağırırdı.
Haram süt emmemişti anadan.
Ve Beyazıt derler büyük bir alan.
Düşman sarmıştı sağı solu
Düşman çok, cephane yoktu.
Yetişmemişti daha Cemal Paşa kolu
Amandı el aman !
Tank paletleriydi alanda dönen
Kusan namlularda, kalleş ölümcül
Ve vuran ve kıran ve haykıran
Malatyalı şöyle baktı bir
Ana baba günüydü herhal
Her yönde toz duman !
Vay anam vay !
Bu belalı başınan
Kime ne diyem
Kime ne diyem
Nerelere gidem
Ya derdime derman
Ya katlime ferman !
Başı daralınca Yılmaz'ın
Baktı atacak taşı yoktu
Baktı eli durmuş, ayağı durmuştu
Vurulmuştu
Çıkardı yüreğini kan içinde
Çarptı kötünün kafasına
Hay bu nasıl devran?
28
Nisandı
Yavri
Hey !
Ham
Meyveyi
Kopardılar
Dalından.
**Enver Gökçe**
Tumblr media Tumblr media
83 notes · View notes
tipitip213 · 1 month
Text
Sami hep annesini anlatırdı.
Merhaba Sizlere benim hayatımın dönüm noktası olan yaşadığım bir olayı yazıyorum..baska kimselerin basina gelirmi bilmem ama bana geldi ve dünyam degişti...
1999 yılı ydı, o güne kadar hiç cinsel deneyimim olmamıştı çok samimi bir arkadaşım olan Sami ile ara sıra odalarımıza kapanır birbirimize sanki biriyle ilişki yapmışız gibi hikaye anlatır,anlatırkende masturmasyon yaparak boşalırdık,bu okadar çok hoşumuza giderdiki her gün birbirimize ders çalışacaz diye gider masturmasyon seansları yapardık. nedense Sami hep annesini anlatır. bense özel ders aldığım ingilizce hocamı Birgün okulda dersimiz boştu tüm arkadaşlar okulun bahcesine cıkmışlardı bizde sınıfta 2 ders sonraki tarih imtihanı için kitaba göz gezdiriyoduk.
Birden Sami bana telaşla seslenerek " Korhan karşı apt.Balkonuna bak dedi. birde baktımki (apartman ile sınıf penceresi arası 5-10 mt.arası vardır)balkonda bir kadın camasır asıyor eğilincede donuna kadar gözüküyodu acaip etkilenmiş ve azmıştık. tarih dersinden önce beden egitimi vardı eşofmanları giyip cıktık bahceye tabi bu arada benimki inmemiş kazık gibi duruyodu. Hocamız geldi tek sıra dizildik tam kolları açacaktıkki bana seslenerek Korhan derhal dersi terket ve okul girişinde beni bekle dedi,,gittim az sonra geldi ve oğlum bu ne vaziyet sen sapıkmısın kız arkadaslarından utanmıyomusun dedi ve beni dersten cıkardı. Çok üzülmüştüm ve kendimi çok aşağılanmış hissediyodum okuldan sonra eve geldim doğru odama gidip kapıyı kilitledim ,, annem defalarca geldi kapıyı açmadım içerde utancımı yaşıyodum.
annem kapının önüne çokmüş bana kapıyı açmam için yalvarıyodu daha fazla dayanamadım kapıyı açtım annem hemen bana ne olduğunu ve beni bukadar yıkan şey ne olursa olsun anlatmamı istedi babam öleli beri hem anne hemde baba olmuştu bana ,bende utanırım söyliyemem dedim.. israrla söliceksin anne oğul arasında ayıp olmaz dedi sen benim içimden cıktın dedi. ve o an ağzımdan nasıl cıktığını anlamadığım hiç aklıma gelmiyen bir şekilde " o zaman neden evde yanlız ikimizken, iç çamaşırı giyip soyunurken giyinirken banyo yaparken kapıyı kapatıyoruz" dedim benim kadar annemde bu sözlere şaşmıştı. Birden kalkıp üzerindeki askılı diz üstü elbiseyi çıkarıp attı al işte dedi bak utanmıyorum vede senden birşey saklamıyorum ,saklamam için de hiçbir sebep yok dedi incecik bir siyah kilot ve göğüslerini kapayamayan siyah bir sütyenle kalmıştı.
O ana kadar hiç dikkat etmemiş aklıma bile gelmemişti ama annem gercekten inanılmaz güsel bir vücuda sahipti, uzun boylu benbeyaz lekesiz süt gibi bir vücut iri göğüsler,incecik bir bel uzun çok düzgün süt gibi biçimli bacakları vardı..benim onu incelemem belli rahatsız etmişti hadi sende cıkar eşit olalım dedi bende rüya aleminde gibi üzerimdeki t-şortu ve pantolonu cıkardım Kiloduma bakarak onuda dedi,,ben ama seninkiler duruyo anne dedim bir süre düşündü ve sütyenini sıyırdı inanamadım bu kadar güzel ve iri hemde dik memeler playboy ve diğer sex dergilerinde bile görmemiştim.bana kilodumu işaret etti hemen cıkardım,,ama şaşkınlıktanmı yoksa ilk defa canlı bir kadını cıplak gördüğümdenmi benimki hiç kımıldamadı. Tam bu anda annem iki elinin baş parmaklarını kilodunun kenar iplerine takarak sıyırdı ve kilodunu cıkardı. delirmek üzereydim pespembe pamuk gibi iki düzgün dudaklı kadınlığı karşımdaydı bayılacak gibi oldum ama yine benimki kımıldamadı....
annemde şaşmış olacakki Senin gercekten sorunun varmış,bumuydu seni bukadar üzen dedi. bende sadece evet anlamında kafamı salladım ne birşey düşünebiliyodum nede diyebiliyodum..Annem Bak oğlum babanı kaybettiğimden beri 7 yıl gecti ve ogünden beri oğlumda olsan hiçbir, erkeğin önünde soyunmadım beni mazur gör bende senin kadar utanıyorum ama sana yardım etmek mecburiyetindeyim ,hiç uyanmadımı erkekliğin dedi,ağzımdan hiç sözcüğü çıktı. bence bu ya hiç çıplak kadın görmediğin ve bu konuda sana yardımcı olan birileri olmadığından yada bir rahatsızlıktan dolayı olabilir dedi annem ve ekledi inşallah birinciden dolayıdır dedi neden anne dedim Cünki sana yanlız bu konuda yardımcı olabilirim dedi ne yapacağımı şaşırdım birde sölediğim yalanın altında eziliyodum sanki bak şimdi dedi yatağıma uzandı bacaklarını ayırdı kadınlığı bu sefer tamamen önümdeydi baktım ve sanki büyülenmiştim.
yine benimkide tık yoktu bana dokun dedi bende memelerini ellemeye başladım sert ve iri inanılmazdı başladım sıkıp oğuşturmaya bir elim göbeğine indi o an o elimi tutup kadınlığının üzerine kodu olamaz yarabbim pamuk gibi ama ateş gibide sıcaktı içimde yangın başlıyodu sanki.. aman tanrım bu bile kaldırmadı dedi.ve yatağın üzerine cıkmamı istedi,,cıktım doğruldu sağ elinın işaret ve baş parmağı ile sikimi tuttu ve dudaklarının arasına alıp öpmeye ve emmeye başladı ve içimdeki yangın büyümüş bu ateş sikimide hareketlendirmiş ti bir anda benimki kazık gibi olmuştu. Yaşasın başardık dedi annem çok sevinmişti ve gülerek mükafatınıda vereyim hemen dedi benimki ağzına sığmıyordu inanılmaz emiyor nerdeyse gırtlağına kadar sokuyodu,boşalacağımı anladı ve bana sakın kıpırdama yutarım bişi olmaz dedi ve emmeye devam etti artık dayanamıyodum inanılmaz emiyo emdikce bayılacak gibi oluyodum tam bayılacakmışgibi olduğum an sarsılarak boşaldım okadar fazla miktarda fışkırmışımki annemim dudaklarından dışarı fışkırdı menilerim ama annem garip bir şekilde her damlayı diliyle yalıyarak yutuyordu ve külçe gibi yatağa serildi Bu kadar büyük bir sikin olduğunu hiç ummazdım babanınkine cok büyük derdim, içime zor girerdi ama seninki ondan en az 3-4 cm.uzun,1-2 cm daha kalın dedi ben baygın bir şekilde kalkarken nereye dedi bende banyoya dedim.
Gitme durbakalım sana daha esas zevki tattırmadım dedi bende zaten gitmek istemediğimi ama ondan çekindiğimi söledim Bu aşamaya geldikten sonra çekinmen saçma olmuyomu dedi gülerek bende pekii anne ozaman mükemmel bir vücudun var seyretmek ve her santimetrekaresini öpmek,yalamak istiyorum dedim Seninim gel dedi başladım boynundan öpüp ,yalamaya göğüslerine indim bırakamıyordum bu kadar haz veren bir meme olacağına hiç imnanamıyorum delirmiştim. benimki kazık gibi olmuştu tam annemin apış arasına inmiştimki annem dön bana dedi döndüm ben onun o pespembe pamuk gibi sonderece biçimli dudaklı kadınlığını emiyor kılitoris ini dilliyor oda benim sikimi yalayıp,emiyordu bir zevk denizinde yüzüyorduk annem altımda yılan gibi çırpınıyor ve zevk çığlıkları atıyodu ki birden kasıldı ağzından garip bir inilti çıkardı ve tırnaklarını sırtıma gömdü acı ve zevkle bağırdım. ilk defa bir kadının organzımına şahit olmuştum,,,bana sırası geldiğini daha fazla dayanamayacağını söledi ve bende döndüm sanki sikim dahada büyümüştü bacaklarını karnına doğru çekti ve iki yana açtı,bende o pespembe hiç kılsız tertemiz kadınlığın dudakları arasına sikimin başını dayadım annemim hala kadınlığından hala zevk sıvıları sızıyodu bastırmaya başladım ama annemim amının içi çok dar benimkide çok büyüktü bir türlü girmiyodu annem bir daha ağzına aldı ıslattı ve tekrar dayadım sert bastır oğlum dedi anca öle girecek var gücümle bastırdım yavaş yavaş girmeye başladı annem de bağırmaya içi vıcık vıcıktı ama sikim yinede çok baskı altında zorla ilerliyodu,, ve annemde kalçalarını bana doğru itip yardımcı oluyodu, biraz tükürük akıttım ve birden sikim şlap diye dibine kadar gömüldü annemim attığı o cığlığı unutamıcam inanılmaz bir zevk alıyodum amı gidip geldikçe alışmış sikim daha az zorlanıyodu tempolu bir şekilde gidip geliyodum tempoyu annem ayarlıyodu ve birden vücudumuz kaskatı oldu ikimizde birden deli gibi sarsıla sarsıla boşaldık,, annem içinden çıkmama izin vermedi ve o gün 5 kere seviştik Banyoya gitmek için yataktan kalkarken annem dönerek bana Baban sağken çok istediğim ama yapamadığımız birşey vardı kabul edersen senle başka bir zaman onu yapmak isterim dedi bende nedir o anne dedim, Arkamdan oğlum kabaca götümden yapmanı istiyorum amıma girmede zorlanan bu kocaman sikin kim bilir götüme nasıl girer ve zevk verir dedi.
75 notes · View notes
murat-o41 · 16 days
Text
Yarak Merakı Annemle Beni Tuzağa Düşürdü! (5). SON
Artık annemin de benim de kaybedecek bir şeyimiz yoktu. Birbirimize anlamsızca bakarken, Tahir'in sözleriyle irkildik, "Evet hanımlar, hadi başlayalım, soyunun bakalım!" dedi. Bu söz üzerine annem üzerindekileri çıkarmaya başladı. Benim öyle durduğumu gören Tahir, "Ne o, sen niye öyle duruyorsun? Yoksa soyunmadan mı sikişmek istiyorsun?" dedi ve Tarık'la beraber kahkaha atmaya başladılar. Ben de soyunmaya başladım ve biraz sonra annemle beraber karşılarında çırılçıplak kalmıştık. Tahir oğluna, "Hadi oğlum, sıra bizde, bekletmeyelim hanımları!" diyerek soyunmaya başladı ve oğlu da onu takip etti. Yatak odasında dördümüz de çırılçıplak kalmıştık...
Baba oğul ikisinin de yarakları kocamandı ve ellerine almış okşuyorlardı. Tahir, "Hadi oturun yatağın kenarına!" dedi. Önce annem sonra da ben yatağa oturduk. Annemle yan yanaydık, ama birbirimizin yüzüne bakmıyorduk. Tahir, "Yalamaya başlayın!" dedi ve kendisi benim önüme geldi. Tarık ta annemin önündeydi. Tahir yarağını eliyle kökünden tutmuş, yüzüme doğru sallıyordu, "Hadi aç ağzını!" diyerek yarağını tam ağzımın önüne getirdi. Ben ağzımı açınca yarağını yavaşça ağzıma soktu. Önce iğrendim, ama daha sonra yalamaya başladım. Tahir zevkten, "Ohhh, yala bebeğim, evet işte böyle, ohhh!" demeye başlamıştı. Annem de Tarık'ın yarağını aynı şekilde yalıyordu. Tahir, "Hanımlar, hiç kaçarınız yok, öyle de sikileceksiniz, böyle de! En iyisi siz de zevk almaya bakın!" diyordu. 
Biraz daha yalattıktan sonra yarağını ağzımdan çıkardı ve Tarık'a işaret yaptı, Tarık da yarağını annemin ağzından çıkarmıştı. Tahir yatağa uzandı ve annemin üzerine çıkmasını söyledi. Tahir'in eliyle kökünden kavradığı yarağı havaya doğru dikilmişti ve annem üzerine çıkarak, çişini yapar gibi çömelerek, yarağın üzerine oturdu. Annemden derin bir, "Ohhh!" sesi geldi. Tahir'in yarağı taşaklarına kadar annemin amındaydı şimdi. Tahir annemin belinden tuttu ve alttan anneme yarağını sokup çıkarmaya başladı. Az sonra annemden, "Ohh, ohh!" sesleri gelmeye başlamıştı. Annem de Tahir'in omuzlarından tutmuş destek alıyordu. Tahir annemin ileri geri sallanan koca memelerini tutup sıkmaya başladı. Artık Tahir alttan anneme yarağını sokmuyor, annem yarağın üzerinde kendiliğindenileri geri, yukarı aşağı hareket ediyordu. Sanki Tahir annemi değil de, annem Tahir'i sikiyor gibiydi... 
Tahir oğluna, "Hadi siz de katılın!" deyince, Tarık benim yatağa sırt üstü uzanmamı istedi. Dediği gibi uzanıp bacaklarını açtım, Tarık yarağına prezervatif taktı ve bacaklarımın arasına girerek amıma soktu. Önce yavaş yavaş, sonra da hızlanarak yarağını sokup çıkarmaya başladı. Müthiş zevk alıyordum. Annem yanımda Tahir'in üzerinde, ben de Tarık'ın altında sikiliyorduk. Dördümüz de büyük zevk alıyorduk ve odanın içi inlemelerimizle yankılanıyordu. Daha sonra Tarık bana, "Hadi babamlar gibi yapalım!" dedi ve kendisi alta yattı ve ben onun üzerine çıktım. Şimdi hem annem, hemde ben erkeklerimizin üzerindeydik. Tarık memelerimi tutmuş, uçlarını sıkıyordu. Ben de onun omuzlarından tutmuş destek alıyordum. Bu şekilde bir süre sonra önce ben, ardından Tarık boşaldı. Yanımda da annem zevkten çıldıracak gibi inliyordu. O da bir süre sonra kendinden geçmiş halde boşaldı. Tahir'in dölleri annemin amından yatağa akıyordu. Annem, babamın ölümünden sonra menopoza girmişti, artık hamile kalamazdı...
Biraz dinlendikten sonra sırayla banyoya girerek duş aldık geldik. Şimdi ise Tarık annemi, Tahir de beni sikecekti. Tahir yarağına bir prezervatif taktı ve beni yatakta dizlerimin üzerine çöktürdü. Arkama geçti. Götümün yanaklarını iyice yanlara açarak amımı ortaya çıkarınca, yarağını yavaşça amıma sokmaya başladı. Ardından hızlı hızlı amımda gidip gelmeye başladı. Tahir sikiş konusunda oğlundan daha deneyimliydi. Amımda bir süre bekliyor, bazen yavaş, bazen hızlı sokup çıkarıyordu. Büyük bir zevk dalgası vücudumu kapladı ve sarsılarak boşaldım. Tahir ise sikmeye devam ediyordu. Saçlarımı eline dolamış, başımı geriye doğruçekiyordu. Bir süre sonra o da boşaldı. 
Yan tarafımızda ise Tarık halen annemi sikmeye devam ediyordu. Tarık annemin bacaklarını havaya kaldırarak geriye doğru atmıştı. Annemin ayakları başının üzerine gelmiş, Tarık'ın altında iki büklüm olmuştu. Tarık elleriyle yatağa iyice bastırarak eğilip kalkıyor, her seferinde yarağını annemin amına daha çok sokuyordu. Annem yine zevkten inliyordu. Tarık'ın annemin amına her bir yarak darbesi annemin kıçının yaylanmasına sebep oluyordu. Tarık boşalacağına yakın yarağını annemin amından çıkararak ağzına verdi. Annem iştahla emmeye ve yalamaya başladı. Çok geçmeden Tarık tüm döllerini annemin ağzına boşalttı. Annem ağzındakileri bir çırpıda yutmuştu. Annem, "Tamam, ne istedinizse aldınız. Bizi artık rahat bırakın!" diyerek kalkmak istedi. Ama Tahir, "Olur mu, daha yeni başladık, devam ediyoruz!" dedi. Annem beddualar ederken, Tahir hiçbir şey demiyor, sadece pis pis sırıtıyordu.
Tahir yine yatağa uzandı ve sikini okşayarak, anneme yalamasını söyledi. Annem Tahir'in yarağını emmeye ve yalamaya başladı. Kısa bir süre sonra yarak yine havaya doğru dikilmişti. Onun bu kadar enerjiyi nereden bulduğunu bilmiyordum. Tahir anneme tekrar yarağının üzerine çıkmasını söyleyince, annem bir çırpıda yarağın üzerine çıktı ve amına soktu. Annem yine Tahir'in yarağı üzerinde gidip gelmeye başlamıştı. Biraz sonra Tahir oğluna, "Hadi oğlum sen de götüne sok, tost yapalım orospuyu!" deyince, annem, "Hayır olmaz, götten sadece bir kereye mahsustu!" dedi. Ama Tahir çok ısrar ediyordu. Annem kabul etmeyince, Tahir, "Pekala sen bilirsin, biz de ozaman bu günün görüntülerini, tüm tanıdık ve akrabalarınıza yollarız! Sabahtan beri hepsini kaydediyoruz!" dedi. Annem nasıl ağlıyor ve beddualar ediyordu, ama yapacak birşeyi de yoktu. Bu pis tuzaktan kurtulalım derken, battıkça batmıştık... 
Tarık yatağın üzerine çıktı ve annemin arkasında yerini aldı. Annem ne olduğunu anlamaya fırsat bulamadan Tarık annemin götünün yanaklarını ayırdı ve açılmış göt deliğine yarağını sokmaya başladı. Annem, "Ahhhh, yapma oğlum!" diye yırtınsa da, Tarık dinlemiyor, yarağını annemin götüne daha çok bastırıyordu. Şimdi annemin biri amında, diğeri götünde olmak üzere iki yarak çalışıyordu. Annemden çıkan seslerden onun acı mı çektiğini yoksa zevk mi aldığını anlayamıyordum. Galiba her ikisiydi. Bu şekilde de bir süre annemi siktiler. Bense olanları ağzım açık izliyordum. İkisi de boşalınca önce Tarık yarağını annemin götünden çıkardı. Annem bir süre Tahir'in yarağı amında olduğu halde bekledikten sonra yavaş yavaş doğrularak kalktı...
Sırayla önce Tahir sonra da Tarık banyo yapıp geldi. Annemle ben gitmek istiyorduk, ama kapana kısılmış gibiydik. Bu sefer Tahir ve Tarık yer değiştirdi, Tarık alta uzandı ve anneme üzerine çıkmasını söyledi. Annem itiraz eder gibi oldu, ama sonra Tarık'ın üzerine çıktı. Tahir de annemin götünün arkasında yer aldı ve bu şekilde annemi sikmeye başladılar. Baba oğul inanılmaz bir güçle annemi sikiyorlar, ben olan biteni izliyordum. Artık annemin göt deliği kocaman açılmıştı ve artık Tahirin yarak darbelerinden acı duymadığı belliydi. Annem kendini olayın akışına kaptırmıştı adeta. Birkaç dakika sonunda ikisi de boşalmıştı. Ama annem de pestil gibi olmuştu... 
Ben (Şimdi de beni tost yapacaklar!) diye endişelenirken, Tahir, "Bu kadar yeter, gidebilirsiniz artık!" dedi. Annemle beraber üzerimizi giyindik ve saçımızı başımızı düzelltik. Vakit akşam üzeriydi. Tahir bizi arabayla evimize bırakmak istedi, ama annem kabul etmedi. Tam evden çıkmak üzereyken Tahir'in karısı Zeynep hanım içeri girdi. Bizi karşısında görünce şaşırdı. Biz birşey demeden çıktık. Ama çıktıktan sonra arkamızdan Zeynep hanımın bağırmalarını ve küfürlerini duyabiliyorduk. 
O günden sonra birdaha mağazaya gitmedik. Üstelik birdaha Tahir de, oğlu da bizi aramadı. Birkaç gün sonra evimize kargo ile bir paket geldi. Göndereni belli değildi. Açıp bakınca, içinden o gün t��m kaydettikleri görüntülerin CD'si çıktı. O günden bir hatıra olarak bize göndermişlerdi.
[Sema]
53 notes · View notes
endergelisenataklar · 6 months
Text
"elindi, parmağındı./ etiydi bak tırnağının, ayırmıştın./ dokunduğun okyanusta ölü balıklar vardı, oltanın varoluşu senden öğreniliyordu./ uzanıyordun, uzuyordun. buna rağmen hep eksilmekten bahsetmektin sen biraz./ bu cümlenin tamlanamayışı, bu cümlenin anlam karmaşası, bu cümleyi kuran dilin bilinçsizliği./ sendin. ağaç gibi kök salan şu toprağa./ sendin. yayıla yayıla kendine çığır açan./ çağ kapatan, devir başlatan. sendin./ bütün günahları, sevapları odadan içeri almayış. sana sokulma tekrarı hep aynı yerden./ sana sığınma mucizesi, sendin o./ ölü sevinci, bereket inancı, kutsallık, rahmet. elindi. saçındı. tenindi./ irkildiğim yerden secdelendiğim omuz./ kırılan elmacık, gırtlaktaki adem./ havasını solumadığım cennet, havvasını tanımayan oğul, baba, erk./ hayat diye büyüdüğüm sendin. umut diye beslediğim./ saçlarından cennetime akan ırmak, kasığındaki yasak elma./ ben seni büyütürüm de devrilmekten korkarsın./ neden gözlerindeki putları yıkan muhammed değilim./ dokunan dudaklarıma mı kırıldı saçların. tenine değene mi in cindin hep./ elindi. saçındı. tenindi./ duvarıma değen herkes duvarımı yıktı. duamı duydun evimi yaktın./ dilinde gezdirdiğini anımsamıyorum. dudağına değeni önemsemiyorum./ beni bu yataktan sıyırıp dünyaya karıştıran, beni bu dünyaya sıkıştırıp hayale tıkayan./ ölmek için yaşamadığımın ispatı./ saçların. senindi./ parmaklarımdın./ tüm mucizelere rağmen şimdi. sırtını Kızıldeniz sanıp ortasına çukur açan musa oluveriyorum./ o mucizeden çocuk ve kadınlardan önce saçlarını kurtarıyorum./ saçlarını göğsümdeki kabe'ye doğru tara./ inanacağım."
46 notes · View notes
safasamsa · 2 months
Text
Tumblr media
Baba - Oğul - Kutsal Ruh ve bizim Temel
15 notes · View notes
name-ihumayun · 9 months
Text
Tumblr media
SEMERCİ...
Semerkand’da bir semerci ustası, oğluyla beraber hem semer yapar, hem de eskiyen semerleri tamir eder, baba-oğul hayatlarını böylece devam ettirirlermiş. Semerci ustası, mesleğinin alametlerinden olacak ki; çalışırken üzerinde oturduğu koltuğunu da semerden yapmış. Bu semerin gizli bir bölmesini de para kasası olarak kullanmaktaymış. Semerde kasa olduğunu oğlu bile bilmezmiş. çalışılır kazanılır, paralar bu kasada biriktirilirmiş. Olacak bu ya, baba tüccarın bir aylığına Semerkand’dan ayrılması icap etmiş. Depodaki semerleri ve dükkânı oğluna emanet etmiş. Seyahate çıkmadan önce de oğluna, kendi kullandığı semerin asla satılmamasını sıkı sıkı tembihlemiş... Babası yokken oğul, babasının tembihlediği semerin haricindeki bütün semerleri satmış. Bir akşam, yolcunun biri gelmiş ve semer almak istemiş. Adamın ısrarlarına dayanamayan oğul, biraz da kâr ederim düşüncesiyle 10 akçe olan semeri 30 akçeye satıvermiş. Baba tüccar seyahatten döndüğünde semerden yapma koltuğunun olmadığını görünce koltuğunun nerede olduğunu sormuş. Oğul, satmak zorunda kaldığını; ama üç katı kâr ettiğini heyecanla söyleyince babası şaşkına dönmüş. Kimseye bir şey söylemese de için için yanmaya başlayan baba, işi gücü bırakmış… Semerkand, Buhara, gezmedik yer, uğramadık han bırakmamış; ne çare ki semerini bulamamış. Tüccarın kaç ay, kaç yıl gezdiği bilinmez. Ama yorulduğu belli ki şu beyit dökülmüş dilinden: ” Dizimde kalmadı takat nasip arayı arayı... Dolandırdı bizi kısmet, Semerkand’ı Buhara’yı!...” Semeri bulamayacağına kanaat getiren baba eve dönerek işe koyulmuş. Gel zaman git zaman, bir semer eskitecek kadar vakit geçmiş… Bir gün, bir adam semer tamir ettirmek için dükkâna gelmiş. Semerci, yıllar önce kaybettiği semerini tanımış; ama hiç belli etmemiş. Semer sahibine “Bu semer çok eskimiş, ben size yeni bir semer vereyim; bu bende kalsın ” deyip semeri geri almak istemiş. Bu duruma çok sevinen semer sahibi, yeni semeri alıp gitmiş. Hemen semerini kontrol eden adam, parasını yerinde görünce sevinmiş ve şu beyti mırıldanmış: ” Ne lazımdır sana gezmek Semerkand’ı Buhara’yı Sana Taksim olan kısmet, gelir arayı arayı...” Velhasili ne diyordu Hz.Mevlana : "Kısmet etmiş ise Mevlâ; El getirir, yel getirir, sel getirir… Kısmet etmez ise Mevlâ; El götürür, yel götürür, sel götürür…"
25 notes · View notes
dolunay66 · 1 year
Text
Öğretmen ders anlatırken, George MacManus adlı öğrenci arkadaşının resmini yapmaktadır.
Ne var ki resim sevgisi, lise öğrencisine pahalıya patlar.
Kağıdı hışımla önünden alan öğretmen, onu bir zarfa koyar ve altına da şu notu yazdığı resmi ailesine götürmesini ister:
- ''Oğlunuz ders dinlemek yerine bütün gün bu resmi yaptı.''
George, akşam babasının eve gelmesini beklerken korku içindedir.
Oğlunun ürkek bakışları altında zarfı açan baba hiçbir şey söylemez.
Ertesi sabah baba oğul birlikte çıkarlar evden.
Okula gittiklerini sanıyorsanız, aldanırsınız.
Babası, George MacManus' u The Republican gazetesine götürür ve editöre çizdiği resmi gösterir.
Genç adam, bir hafta sonra çizer olarak işe başlar.
O gece, babası George MacManus' a sıradan bir babanın tepkisini gösterse;
- "Ben adam olasın diye çalışırken, sen derste dalga geçiyorsun'' diye çıkışsa; yani öğretmenin suyuna gitse, ülkemizde Güngörmüşler adıyla yayınlanan, Amerika yüksek sosyetesinde geçen ünlü çizgi roman Bringing Up Father doğmamış olacaktı...
Tumblr media
41 notes · View notes
dreehung · 1 year
Text
Babamın benle sohbet ettiği tek konu futboll ve ligler bittiğinde bizim baba oğul ilişkimizde bitiyor
34 notes · View notes
doriangray1789 · 3 months
Text
İSLAM VE YAHUDİLİK
Tarih, Araplar ve Türklerin birbirlerini o kadar da sevmediğini söyler (kaynak - Zekeriya Kitapçı, Türkistan'ın Müslüman Araplar Tarafından Fethi, - Ebu Müslim Horasani 2. Cilt, "Emeviler devrinde Alevilerin Maveraünnehir ve Horasan'a sürgün edilmesi) Peygamberden sonra meydana gelen Siffin savaşının ardından başlayan Emeviler döneminde İslam daha çok Arap milliyetçiliği ekseninde gelişmekte olan bir din olmuştur. İslam Devleti yeni fetihlerle oldukça genişlemiş, Alevi ve Şiilerin Türk desteğiyle yerleştikleri Maveraünnehir'e kadar ulaşmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle Türkler İslam’ı araplardan ziyade Farslardan ve Yahudilerden öğrenmiştir.
(bir kaç örnek -Havva’nın Adem’in kaburga kemiğinden yaratıldığı Kuran’da yazmaz, Havva adı bile geçmez, Tevrat’ta yazar bunlar. -Miraç kandili, yani önemli kişinin bir hayvanın sırtında göğe yükselme günü kutlaması Zerdüştlük’te Ahura Mazda’dan gelir. -Erkek çocuklarının pipisini kesenler Yahudilerdir. Kuran’da yazmaz, Tevrat’ta yazar.
yom kippur > berat kandili çarşaf giymek bir tesettür alternatifi olarak peruk takmak. adetli, regl dönemindeki kadının ibadet edememesi, pis addedilmesi. turşu kursa bile tutmayacağı inancı. bkz: yahudilerde hayız halindeki kadın murdar sayılmaktaydı. bu sebeple hayızlı kadının dokunduğu her şey murdar sayılmaktaydı. kur'an'da, tevrat ve incil'in değiştirildiğine dair bir söz bulunmaz. koskoca şekilde "allah kitabını korur" diye bir ayet vardır. kur'an; eski ve yeni ahitin arap kültürüyle yorumlanışıdır. kurban etmek yahudiliğinin şanındayken hıristiyanlık'ta kurban yoktur çünkü yesu mesih bütün insanlık için kurban olmuştur. islâmda ise kurban ibadeti farzdır. sünnet antik mısır kökenlidir. yahudilikte adem-havva'dan gelen insanlık günahını temizlemek için erkeklere farzdır. hıristiyanlık'ta bu olay hem dişi, hem de erkeğin günahtan kurtulması için onun yerine vaftiz gelmiştir. islâm dininde sünnet farz değildir, o coğrafyanın kültürlerinde gelenektir. mısır'da bulunan koptik hıristiyanlar sünnet olur. oruç ibadeti yahudilik, hıristiyanlık ve islâm'da vardır. farkları gıda kısıtlamaları ve gün sayısıdır. fakat amaç aşağı yukarı aynıdır.
namaz, gözlemlediğim kadarıyla ortodoks hıristiyan inançta vardır. yahudilerde de varmış. islâmda daha da önemli hale gelmiştir. o üç semavi din tek tanrılı, monoteist olarak da adlandırabileceğimiz dinlerdir. hıristiyanlık'ta bulunan üçleme "üç tanrı" değildir, o üçlülük durumu tanrı'nın tezahürleridir; yaratan ve kadim olan tanrı, tanrı'dan gelen ruhun ete kemiğe bürünmüş, günahsız tek peygamber olan yesu mesih, tanrı'nın evreni ve evrenin içinde bulunan dünya'nın işleyişini etkileyen ruhül-kudüs. ruhül-kudüs'ü kabaca tasvir etmek gerekirse islâm'da bulunan cebrail meleğinin komplike halidir. istavroz çıkarılırken türkçe'ye şu şekilde çevrilebilecek söz söylenir; "baba, oğul, ruhül-kudüs, bir allah'ın adıyla amin" şimdi semavi dinlerler, başta sümer dinleri olmak üzere destan ve efsanelerden de etkilendiğini de sen araştır...bu örnekleri çoğaltmak mümkündür)
752 Talas savaşıyla islamla tanışan Türklerin islama geçiş süreci de uzun olmuştur.... Türklerin İslam'a geçişi, Türklerin İslam dininden önce mensup oldukları Tengricilik inancından vazgeçip dinlerini değiştirmeleridir. Yaklaşık 10. yüzyıla kadar Tengricilik dini Türkler arasında en yaygın din olmuştur. Türklerin İslam diniyle ilk teması Şii ve Alevilerin dördüncü İmam olarak kabul ettikleri İmam Zeynel Abidin'in Türkler tarafından Kerbela'da koruma amaçlı Horasan'a götürmeleriydi. İslamiyet öncesi Türkler ile Müslüman Arapların ilk karşılaşması 7. yüzyıl döneminde Hilafet-İmamet çekişmeleriyle gerçekleşmiştir (Kaynak-Alevi Devletleri - Muharrem Uçan, Horasan'dan Anadolu'ya Horasanlı 90.000 Alevi Türkmen Erenleri ve Tarihi, Can Yayınları, 2. Baskı --Türkler, Cilt I, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları)
Tarihte Yahudilik ile İslam arasındaki etkileşimin tarihi, İslamın Arap Yarımadası'nda doğup buradan yayılmaya başladığı 7. yüzyıla kadar uzanır. Gerek Yahudiliğin gerekse İslamın kökenleri Ortadoğu'da, İbrahim'e dayandığından, her ikisi de İbrahimi (Semavi dinler) olarak kabul edilir. Yahudilik ile İslam'ın paylaştığı birçok ortak yön bulunmaktadır: temel dini görünümü, yapısı, hukuk felsefesi ve uygulaması ile İslam ile Yahudilik birbirine benzer.
Hz.Muhammed Mekke'de dini yayarken, "ehl-i kitap" olarak adlandırdığı Hristiyanlar ile Yahudileri, öğretilerinin temel ilkelerini paylaştığı doğal müttefikleri olarak görmüş, onay ve desteklerini vermelerini beklemiştir. O dönemde, Müslümanlar da tıpkı Yahudiler gibi ibadetlerinde Kudüs'ü kıble alıyordu.
10 notes · View notes
theginkosakata · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
nesrin-c · 1 year
Text
"Bir ölü yatıyor
ders kitabı bir elinde
bir elinde başlamadan biten rüyası
bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında
İstanbul'da, Beyazıt Meydanı'nda."
Nazım Hikmet
28 Nisan 1960'da Beyazıt Meydanı'nda katledilen #TuranEmeksiz hürriyete adadığı bedeniyle kalbimizde yaşıyor.
"Orman mühendisi olacağım.Bu dağları ağaçlandıracağım."
TURAN EMEKSİZ (1940 Malatya-28 Nisan 1960 İstanbul)
Turan Emeksiz
Bir yürüyüş eylediler sabahtan
Ilgıt Ilgıt kan gider loy loy!
Dayan dizlerim dayan!
Ağla gözlerim ağla!
Namlu puşt olmuş,at ayağı puşt.
Yine düşman elindeydi vatan
Bir oğul çıktı Malatya'dan:
Anası Yılmaz çağırırdı
Haram süt emmemişti anadan.
Ve Beyazıt derler bir büyük alan
Düşman sarmıştı sağı solu
Düşman çok,cephane yoktu.
Yetişmemişti daha Cemal Paşa kolu
Amandı el aman!
Tank paletleriydi alanda dönen
Kusan namlularda,kalleş ölümcül
Ve vuran ve kıran ve haykıran
Malatyalı şöyle bir baktı
Ana baba günüydü herhal
Her yönde toz duman!
Vay anam vay!
Bu belalı başınan
Kime ne diyem
Kime ne diyem
Nerelere gidem
Ya derdime dermen
Ya katlime ferman!
Başı daralınca Yılmaz'ın
Baktı atacak taşı yoktu
Baktı eli durmuş,ayağı durmuştu
Vurulmuştu.
Çıkardı yüreğini kan içinde
Çarptı kötünün kafasına
Hay bu nasıl devran?
28
Nisandı
Yavri
Hey!
Ham
Meyveyi
Kopardılar
Dalından
(Mayıs 1960)
Enver Gökçe
Tumblr media
79 notes · View notes
datcufan-blog · 3 months
Text
Tumblr media
NEŞET’İN LEYLA’SI Kıymetli Leyla,büyük usta Neşet hocanın babasının sahne aldığı gazinoda çalışıyordu.Babasını izlemeye giden Neşet Ertaş,bir gün gazino kapısında Leyla hanıma denk gelir ve o gece ustayı uyku tutmaz.Gönlüne bir yıldırım gibi düşen Leyla’yı görmek için her gün gazinoya gitmeye başlar.Leyla’yı her gördüğünde yüreği uyuşan büyük usta,daha fazla dayanamayıp bu dev sevdadan Leyla’ya bahseder.Neşet’i dinleyen Leyla duygularına saygı duyduğunu ama gönlünün onda olmadığını söyler büyük ustaya.Aldığı cevaba çok üzülen Neşet hoca,leylam beni çok üzdün diyememiş de, “ yazımı kışa çevirdin “ diye bir türkü bestelemiş.Özledikçe yazmış büyük usta.Yazdıkça halkın gönlünde taht kurmaya başlamış.Daha önce hiç kullanılmamış bir dille anlatmış leylasını halka.Sokak ortasında duran taşları bile Leyla’nın ayağına takılır diye toplarmış bu kusursuz adam.Bir gece o kadar çok özler ki Leyla’yı,sabaha kadar uyumayarak niye çattın kaşlarını türküsünü besteler.Leyla’nın sebebine bestelediği her eser,koca Türkiye’nin gündemine oturur.Leyla’dan ümidini kesen kor yürekli hoca,eline bağlamasını alıp çaldığı bir akşam üstü gökteki güneşide koynuna alarak çıkıp gelir Neşet’in Leyla’sı Şaşırıp kalan usta,ah leylam,sen leylamısın ay mısın der.? Leyla hanım,bu özel yürekli adamın gökyüzüne yaydığı o kusursuz enerjiye daha fazla kayıtsız kalamayarak teslim olmuştur.Mutluluktan ne yapacağını şaşırmış olan Neşet Ertaş,Leyla’yı orda bırakıp Babasının yanına giderek Leyla’ya olan kıymet yüklü sevdasından bahsetmiş.Bu aşka karşı çıkan baba Muharrem Ertaş,türkücüden gazinocudan gelin olmaz diyerek kovar büyük ustayı.Aylar geçtikçe Leyla’nın aşkı Neşet’in aşkının daha üstüne çıkar.İki aşık birbirini çok severler ve herkesin karşı olduğu bu Sevda’yı evlilikle taçlandırırlar.Birbiriyle konuşmayan Baba ve oğul aynı gazinoda çalışıyorlardı.Bir gün baba Muharrem Ertaş “ evladım “ diye bir türkü besteler Neşet için.İçinde aslı bozuk alma dedim evladım yer alan türküye Babasının Leyla’ya aslı bozuk demesi,Neşet Ertaş’ın yüreğini yangın yerine çevirdi.Kızdı,kırıldı, küstü atasına.Leyla’dan vazgeçmeye niyeti yoktu.Babasına bir türküyle cevap verdi oğlu da.Analar insandır,biz insanoğlu dedi büyük usta.O gecenin sabahı Leyla’nın hamile olduğunu öğrenen Neşet Ertaş,ulu arıyorsan analar ulu,sevmişiz biz onu olmuşuz kulu türküsünü besteler ve ailesiyle bağları tamamen koparır.Sevdiği kadından üç çocuğu olur ustanın.Leylam da leylam der gezer usta.Yere göğe sığdıramaz güzel gözlüsünü.Neşet’e sevgisi biten leyla bir gün ustayı terk eder. Aklını yitirmiş gibi gezen bu değerli üstat,boşa mecnun eylemişim ben beni diye bir türkü düşürür herkesin bağrına.Peşine cahildim dünyanın rengine kandım türküsü gelir bir anda.Evvelim sen oldun,ahirim sensin der.Yıllardır oğluyla konuşmayan babadan,küsmedim Neşetim,kahrettim sana diye bir ağıt gelir.Babasının çok hasta olduğunu duyan Neşet Ertaş,eline küçük bir valiz alarak Almanya’dan babasını görmeye gelir ama yetişemez.Beni babamın ayaklarının dibine gömün diye vasiyet eder.Yıllar sonra Neşet Ertaş hayatını kaybeder ve babasının ayaklarının ucuna gömülür.
Bunu şimdi neden mi paylaştım.?
Dinlediğiniz türkülerin çok kıymetli olduğunu bilin istedim.Kalp yanarsa yürek olur.Hasret çekmeyen bir kişi iki cümle yazamaz.Yazabilmen için,yanman gerek.
Leyla,Neşet’in ailesinin yaşattığı huzursuzluktan ötürü gitmiştir. Dünyada aşık sevmezler arkadaşlar.Bu yüzden nerde birbirini seven bir çift görürseniz elinizden gelen her güzelliği yapın derim ben.
Buradan Anne ve Babalara seslenmek istiyorum.Bu muhteşem hissi Allah herkesin yüreğine koymaz.Evlatlarınızdan mutluluğu esirgemeyin.Bir gönüle bir başka gönül sığdıran yaradandır.Lütfen Allah’ın işine karışmayın
Birbirini sevenler,alın yazısının alığıdır.Allah sevenlere keder yüzü göstermesin inşallah 🤲 Neset ERTAŞ ın Leylası💖
8 notes · View notes
behnantugrab · 3 months
Text
Baba-Oğul belgesel akşamımızdan bir kare...
"Bu ne? Ne bu?" sorularına sıkça maruz kaldığım doğrudur. :)
İnsan merakla başladığı bu dünyaya alışılmışlıkla devam etmemeli. Merak insanı diri tutar. İnsana aramayı öğretir. Peki tek başına yeterli midir? Tabi ki hayır. Merak doğru da yönlendirilmeli.
Evlatlarımız inşaallah duygularına yön verebilen ve o duygularını özgürlükleriyle yaşayan insanlardan olurlar.
10 notes · View notes
endergelisenataklar · 8 months
Text
biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.
büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.
piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de ardarda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum aslında.
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
insaf et anna!
gidelim buradan.
senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim. hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim. ölelim diyecektim az kalsın. ölmeyelim. hiç ölmeyelim anna. sarılalım diyecektim az kalsın. içimden böyle şeyler de geçiyor işte. sarılalım, dudakların...
tamam sustum.
gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum. şiir kalsın istersen, sadece otursak. oturmasan da olur benimle, sadece ellerimi tut. ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak. yüzüme bak ama anna, yüzüme bak. gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
gözlerim biraz karanlık. içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler, sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var.
gözlerim biraz yorgun. içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler...
bekleyişler anna. köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela. nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba, babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne.
hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var. ama geçecek hepsi, geçecek. şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek. gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
sen adımını attığın andan itibaren hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
tanrı bizimle de konuşur belki.
25 notes · View notes
kotukarma · 11 months
Text
Tumblr media
Sıradan bir insandım ben.
Gözlerimi kanatırcasına ağladığım gecelerim vardı, ve kahkahalara sarılmış anılarım.
Herkes kadar dertli, bazılarından fakir, bazılarından zengindim.
Taşıdığım hayallerim, söylenecek şarkılarım, paylaşılacak dostluklarım vardı. Bilmeyene sevmeyi öğretecek kadar büyük bir kalbim, gidene yolun açık olsun diyecek bir dilim vardı..
Yüreğimi korkak büyütmedim. Kaybettiklerim; dağıttığım servetimdi.
Artık yüce bir kendinden geçiş halindeyim. Herşeyi uzun uzun düşünmem garip.
Aynadaki adam benim zıttım, ben ne kadar ev haliysem o, o kadar sokak.
Ben sokulgan isem, o başını alıp giden. Ben gündüzüm, o gece...
Çapkın, güçlü, cesur ve artık özgür...
Hangi yıldızlardan düşüp geldi bedenime..
Gözlerim biraz yorgun. içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler….
"Öcü adam" köylü çocukların parasız yatılı sonuçları.
Nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba, babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne.
Ve bu ruh bulantısı çok daraltıyor beni.
Aykırı bir yolcuyum, dünya geniş.
Sen sudaki yapraklardan başka bir şey değilsin! Yağmur seni alıp götürecek!
Belki iki binli yıllara doğru insanlar yazdıklarımı okumaya cesaret edebilir...
Belki benim öğrencilerim henüz dünyaya gelmediler. Benim günlerim yarından sonraki günler. Bazı filozoflar ölümlerinden sonra doğarlar!.. @kotukarma #öcüadam
52 notes · View notes