Tumgik
#benimkosem
kasimpati · 4 years
Text
Tumblr media
HANİ MEDENİYETLER ŞEHRİYDİK? Malumunuz gündemimiz covid-19 bu sebeple yaklaşık 4 aydır çarşıya gitmiyordum. Bir kaç gün önce çarşıya gitmek için 44 numaralı otobüsü
kullandım. Çarşıya gidiyorum ama üzerimde de bir tedirginlik. Boş bir koltuk bulup oturdum. O sırada arkadaşımla telefon görüşmesi yapıyorum. Önümde de ayakta duran bir hanımefendi var. Bir kaç durak sonra iki kadın iki çocuk otobüse bindi. Kadınlar Suriye’li ve çarşaflı, çocuklar ise biri 9-10 diğeri de 12-13 yaşlarında var yada yok. Suriye’li hanımların otobüse binmiş olmaları ayakta duran hanımefendiyi aşırı derecede rahatsız etti. Gerek sözleri ile gerek bakışlarıyla Suriye’li hanımefendileri ve çocukları resmen taciz etti.
"Şunlara bak nasılda rahatlar."
"Adamlar bizden rahat "
gibi söylemlerde bulunuyor ve benimde kendisini onaylamam gerekiyormuşçasına yüzüme bakıyor. Telefon görüşmesi yaptığım için hanımefendiye cevap vermedim. Ama o an bir kaç dakika sonra olacak olan olayları az çok hissetmiştim. Arkada çocuklar ufak yaramazlıklar yapıyordu sanırım, arkamda oldukları için göremedim. Bu kez ayakta duran hanımefendi sözleriyle çocuklara şiddet uygulamaya başladı.
"Bana bak adam gibi otur! Onlar benim vergimle yapılıyor. Siz mi ödüyorsunuz?
"Gelirsem oraya gebertirim seni ! " diyor.
Diğer yolculardan kimseden ses çıkmıyor.
Bu kez biraz daha sesini yükseltiyor hedefinde çocukların anneleri var gözlerini büyüterek
" Şunlara bak birde orda gülüyorlar"
Bu hanımefendi bu Suriye’li kardeşlerimizi gördüğü an itibariyle hedef aldı. Sözlü şiddeti ve biz yolcuları dahi kışkırtma çabaları başarısız olunca daha da sinirlendi. Tam zafer durağında inmek için yerimden kalktım bu hanımefendi de kapıya yöneldi düğmeye bastı.
" geri zekalılar " diyerek bu kez haddini aşmıştı. Suriye’li hanımlarda o durakta
ineceklerdi onlarda yerlerinden kalktığı sırada şoför fren yapınca Suriye’li hanımefendi dengesini kaybederek diğer hanımefendiye çarptı.
İşte hani bela geliyorum demez gelir ya tam da bu olmuştu. Sen onca hakareti et insanlara, gerek gözlerinle gerek sözlerinle psikolojik şiddet uygula taciz et. O hanımefendi sana çarptı diye dön arkana tokat at saldır!
Yazık çok yazık!
Sorsak bu hanımefendiye "İstanbul sözleşmesi yasası gelsin! Kadına şiddete hayır! " diye sağda solda naralar atar.
Ama sen gel belediye otobüsünde bir toplu taşıma aracında sırf Suriye’li sırf çarşaflı diye hemcinsine psikolojik ve fiziksel şiddet uygula. Hemde daha vergi nedir bilmeyen çocuklara "benim vergimle alınıyor, benim vergimle yapılıyor gebertirim seni gibi söylemlerde bulun."
Çocuk o çocuk her şeyi geç çocuğun dili,dini,ırkı olmaz olamaz.! Bu nasıl bir ayrımcılık bu nasıl bir ırkçılık ?
Ama dışardan baktığımızda bu hanımefendi gayet çağdaş, kültürlü biri gibi görünüyor.
"Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok!"
Mevlana
Sanırım bu hanıma söylenecek tek cümle bu olurdu. Bu tarz olayların Konya’da yaşanıyor olması ne çok üzdü beni hani biz medeniyetler şehriydik? Mevlana demiyor muydu ki?
"Gel ne olursan ol, yine gel."
bizim ne haddimize insanları hor görmek. Dünya dediğin ne ki eninde sonunda hepimizin gideceği yer bir avuç toprak.
Bizde az değiliz bir iyilik yapıyor bin laf ediyoruz. Ne o çocuklar isterdi başka ülkeye gelip dışlanmak nede o anne isterdi başka ülkeye gidip dışlanmak üstelik çocuklarının yanında böyle bir şiddete maruz kalmak.
Bir çocuğa dahi şefkat gösteremiyor sırf o çocuk Suriye’li diye ötekileştiriyorsa ben o insanın vicdanını sorgularım. O insanda ne vicdan nede yüreğinde bir sevgi kırıntısı ararım. Oysa dünyayı sevgi kurtaracak. TV’lerde her gün kadına şiddet olaylarına şahit olurken bir kadının bir kadına uyguladığı şiddeti göz ardı mı edelim? Şiddet sadece erkeğin kadına uygulaması mıydı? Boşuna demiyoruz kadının en büyük düşmanı yine kadındır diye.
Kalbiniz her daim sevgiye çıksın sevgiyle beslenin. Sevginin dili, dini, ırkı olmaz olamaz! Eğer çevrenizde insanları sınıflandıranlar varsa uzaklaşın oradan. Ya sizin sinirinizi bozar yada asabınızı!
9 notes · View notes
kasimpati · 4 years
Text
Tumblr media
Herkese Selam bugün müthiş bir kitapla geldim. George Orgel'in #hayvanciftligi kitabı 1940 yıllarda yazılmış. Dönemin İngiltere siyasetini hayvanlar üzerinden eleştirmekte. Kitap yorumlarını okuduğum zaman yazarın siyaset eleştirisini yaptığını belirtmiş herkes. Evet siyaset eleştirisini ele alan sizi sıkmayan hemen okuyup bitecek bir kitap. Fakat sadece siyasi olarak bakmamanin faydası olacağını düşünüyorum. Bir yerde koltuk varsa, orada mutlaka NAPOLOEN(domuz) gibi koltuk sevdası olan ve bunun için gücünü kullanacak, dostunu arkasindan vuran,kuralları işine geldiği şekilde koyan kişiler mutlaka vardır. Buna yataklık edecek pohpohlayacak güçlünün yanında yer alan haksızı haklı gösteren propaganda yeteneğine sahip kısaca yalaka ve muhbirlik yapan bir kesimde SQUELAR (domuz), Bilgisi,becerisi ahlakı daha iyi olan Napoloen'e rakip olabilecekken doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali aynı zamanda bütün olumsuzlukların sorumlusu gösterilen günah keçisi ilan edilen SNOWBAL (domuz), Fedakarca çalışan,sorgusuz biat eden,okuma yazma dahi bilmeyen asla kötücül düşünceye sahip olmayan emeklilik hayali kuran işçi sınıfından olan BOXER (at), Hiçbirşekilde yorum yapmayan kimseye karışmayan bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın zihniyetinde olan BENJAMİN (at), Rüşvet alarak susan yada istenilen yöne çekilebilen eserin başında "Dört ayak iyi,iki ayak kötü."diye slogan atarken sonlarda "Dört ayak iyi,iki ayak daha iyi." Demeye başlayan çıkarcı sorgulamadan biat eden rüşvetçi kesim KOYUNLAR.
Günümüzde bu karakterlerden oluşan insanlarla hayatın her alanında karşılaşmaktayız. Ister siyaset,ister çalışma hayatı olsun farketmez. Bir yerde koltuk varsa, lider varsa orada bu tarz kişiliklerin olması ne yazıkki kaçınılmaz. Kitaba puanım10/10 😉 #okudumbitti #okuyarakyasa #okurgözünden #books #hayvançiftliği #georgeorwell #kitap #kitaptavsiyesi #kitaponerisi #kitaplayasamak #canyayınları @canyayinlari
2 notes · View notes
kasimpati · 4 years
Text
SULTAN ABLA Bugün akşam üstü eve dönerken şöyle bir bakındım sultan abla buralarda mı ki diye... Biliyorum ki sultan abla her gün sabahın erken saatinde çarşıya gelir kayalı parkta otobüs bekler. Etrafıma bakınırken Sultan ablayı gördüm. Oturmuş çeşmenin altına elinde bir kaç poşet, alışveriş yapmış dinleniyor. Yaklaştım yanına bir selam verdim. Sultan abla nasılsın? dedim. Sanki kırk yıl muhabbetimiz varmışçasına oda bana selam verip halimi hatırımı sordu 😍Çocukken Sultan abladan korkardım büyüyünce anladım, tıpkı psikiyatristlerin dediği gibi "hiç bir zaman bize gerçek hastalar gelmez, gerçek hastaların hasta ettikleri gelir." Tam olarak aslında olay bu Sultan abladan değil de onu bu duruma getirenlerden korkmalıydık. Sultan abla 12-13 yaşlarında kendinden çok büyük öğretmeni ile evlendiriliyor. Adam ilk başta seviyor Sultan ablayı birde kırmızının ona çok yakıştığını söylüyor, hep kırmızı giyinsin istiyor. Zaman geçiyor Sultan ablanın çocuğu olmuyor. Kocası bunu bir eksiklik görüyor ve çocukları olmadığı için Sultan ablayı terk ediyor. Sultan ablada o günden sonra hep kırmızı giyinmeye başlıyor.
Sultan abla Konya'nın "Kırmızılı Kadın'ı " oluyor..
Sultan abla beni görünce
-bekar mısın sen? diye soru sorup hemen ekleyiverdi arkasına
-ben hiç aşık olamadan evlendim ya , dedi. Aşık olursa insan korur, kollar, sahip çıkar, sever, ezdirmez diyerek sonuna da mesleğide önemli şimdi... diye iliştiriverdi 😊
Ah sultan abla. Bu zamanda gerçek sevgi mi kalmış herkes çıkarı için yanyana kimsenin kimseye tahammülü kalmamış diyemedim.
5 liralık kıyma almış, etli ekmek yaptırmış.
-15 lira bir boğaz benimki ne olacak, dedi. Poşetlerin içinden küçücük bir meyve suyunu çıkardı;
-bayramda eğer yasak olmazsa arkadaşım gelecek birde şurada çalışan kızlar var onlar gelecek onlara aldım , dedi.
-İyi yapmışsın Sultan abla afiyet olsun , dedim.
Kısa bir zaman önce duymuştum ki Sultan abla artık onunla fotoğraf çekinmek isteyenlere 5 lira karşılığında çekinebileceğini söylüyormuş. Niyetim Sultan ablayı kırmadan, incitmeden ufakta olsa yardım etmekti. Ona binaen,
- Sultan abla fotoğraf çekinebilir miyiz? dedim.
- Şoför dedi, 5 lira verirsen çekiniriz. Günde benle kaç kişi fotoğraf çekiniyor biliyon mu? Dedi.
- Şoför doğru demiş,  Sultan abla. Hem yol paran çıkar, dedim.
Çantamdan telefonu çıkarıyorum, fotoğraf çekinmek için; Sultan ablada kendi telefonunu çıkarıyor kulağına doğru götürüp poz veriyor.
- bakıyım nasıl çıkmışız, dedi.
Gösteriyorum fotoğrafı Sultan ablaya.
Oda beğeniyor , hafiften gülümseyerek
- güzel olmuş arkada da yeşillikler çıkmış, dedi.
Sultan abla ile yaklaşık yarım saat muhabbet ettik o anlattı ben dinledim. Ayrılırken yanından iyi bayramlar diledik birbirimize birde söz verdim bir  sonraki karşılaşmamızda kırmızı bir oje almak için... 😊
Onun kırmızılar içinde olması çoğumuz için bir renkten ibaret peki ya onun için?
Aşkın simgesi mi yoksa ayrılığın mı?
Sahi aşk neydi?
Bir gün karşılaşırsanız Sultan ablayla hiç çekinmeden bir selam verip kısa da olsa muhabbet edin derim.😉
Not: Fotoğraf çektirmeye 5 lira alıyor 😂❤
Tumblr media
2 notes · View notes
kasimpati · 4 years
Text
@drgbudayicioglu nun #hayatadön kitabı uzun zaman önce Istanbullu Gelin dizisine uyarlanmıştı. Kitapta Dr. Gülseren hanım kendisine gelen hastalarını anlatmaktadır. Ana karakter "Ala"... Ala'nin hikayesi gerçekten çok üzücüydü. Dizi ve kitabı kıyasladıığım da şunu söyleyebilirim karekter isimleri dışında herşey çok farklı. Zaten kitaptaki gibi bir diziyi de izlemeye yürek dayanmazdı. Şuanda da tv8 ekranlarında #kırmızıoda da Ala karakterini gorebilirsiniz. Ala hayatta mı bilmiyorum ama. Ona burdan "Artık yalnız değilsin." Demek istiyorum.
Açıkçası yazara karşı ön yargılarım vardı kitabı okuduğum zaman bu biraz değişti. Kitabın konusu hakkında pek bisey söylemeyeceğim. Hastalarla geçen diyaloglar ve ara sıra gülseren hanımın anlattığı kısa hikayelerle dolu. Okurken gülseren hanıma gidip sohbet etme istegi doğuyor içimizde. 🎈 #kitap #okuyarakyasa #kitapkolik #hayatadon #gulserenbudayicioglu #books #okurgözünden #okudumbitti #okuyorum
Tumblr media
1 note · View note