Afgan-Y.Òzdil
Afganistan'dan çıkıp yürüye yürüye Türkiye'ye gelmen demek, Türkiye'den yola çıkıp yürüye yürüye Hollanda'ya gitmen demek…
Arada o kadar mesafe var. Ve hâlâ, bunların yürüye yürüye geldiklerine inanan gerizekalılar var.
Hepsi erkek, hepsi eli silah tutacak yaşta, savaştan kaçıyoruz diyorlar ama, yanlarında hiç kadın yok, hiç çocuk yok, hiç yaşlı yok, gelenlerin arasında kilolu adam bile yok, hepsi zımba gibi, hemen hepsi Pakistan'da üretilen bir spor ayakkabıyı giyiyor.
Bavulları yok, ellerinde donunu fanilasını veya yarım kuru ekmek koyacağı bir poşet bile yok, güya dört bin kilometre uzaktan geliyorlar, yanlarında küçük pet şişe su bile yok, belli ki sınırı geçer geçmez, bu tür imkanların kendilerini hazır beklediğini biliyorlar.
★
Dolayısıyla herkes merak ediyor, neler oluyor?
★
1995 yılıydı.
CIA, dolar yüklü kamyonlar göndererek, peşmergeleri örgütledi, örtülü operasyonlarla Saddam'ı devirmek için düğmeye bastı.
Türkiye'den yola çıkan kamyon konvoylarında, karton kutular içinde yüz dolarlık banknotlar vardı, adam satın almak, milis güç kurmak, sabotajlar, suikastlar için yüz milyonlarca doları nakit dağıttılar.
Olmadı.
Beceremediler.
Peşmerge aşiretlerinden değil silahlı kuvvetler, zabıta teşkilatı bile kurmak mümkün değildi, hem eğitimleri yoktu, hem savaşabilme kabiliyetleri yoktu, fiyaskoyla sonuçlandı.
CIA apar topar tahliye operasyonu başlattı.
Saddam bu işbirlikçi peşmergeleri imha etmesin diye, maşa olarak kullandıkları 10 bin civarında peşmergeyi kaçırdılar.
Habur'dan Türkiye'ye soktular.
Batman'dan nakliye uçaklarına bindirdiler.
Tee pasifik okyanusundaki Guam adasına götürdüler.
Niye oraya götürdüler?
Çünkü, orada ABD'nin en önemli hava ve deniz üslerinden biri vardı.
Bu seferki girişimlerinde başarısız olan peşmergeleri, bir dahaki sefere başarılı olmaları için eğiteceklerdi.
Bazılarını Özel Operasyon Bölümü tarafından eğitip, adı üstünde, örtülü operasyonlarda savaşçı olarak kullanacaklardı, bazılarını da akademik konularda eğitip, merkez bankası, nüfus idaresi, tapu dairesi, vergi dairesi gibi, yakında kurulacak olan Kürdistan'ın bürokrat kadrosunu yetiştireceklerdi.
Küçük bi pürüz vardı…
CIA'in peşmergeleri ABD Adana Konsolosluğu denetiminde sınırdan geçirilip Silopi'deki hac konaklama tesislerine yerleştirilmişti ama, pasaportları yoktu, kimlik bilgileri yoktu.
Daha doğrusu, elbette vardı ama, Amerikalılar yok diyor, yok dedirtiyordu, işbirlikçi peşmergelerin kimlik bilgilerini Türkiye'ye vermek istemiyorlardı.
Bize akıl öğrettiler… “Sizin pasaport kanununuzda bu tür durumlara uygun madde var, parmak izlerini alın, geçirin” dediler.
Bizimkiler hık mık etti ama, elleri mecburdu, geçirmiyoruz birader diyecek halleri yoktu.
Ankara'dan beş kişilik uzman ekip getirildi, peşmergelerin tek tek parmak izleri alındı, buyrun geçin denildi.
Parmak izi bilgileri, MİT arşivine kaldırıldı.
– (Parantez açalım… CIA peşmergelerinin, Habur'dan Batman'a transferi sırasında, ABD Ankara Büyükelçiliği'nde Batman doğumlu bir genç, ekonomist olarak çalışıyordu. Kürt kökenli bu genç, elçilik tarafından Silopi'ye gönderildi, Amerikalılarla peşmergeler arasında tercümanlık yaptı. Gel zaman git zaman, bu kabiliyetli genç adam, Akp iktidarında Türkiye Cumhuriyeti'ne bakan oldu.)
– (Hadi bir parantez daha açalım… Aynı günlerde, ABD İstanbul Başkonsolosluğu'nda siyasi ataşe olarak çalışan arkadaşın ismi neydi biliyor musunuz? James B. Bond'tu! Hem vallahi hem billahi, Amerikalı siyasi ataşenin ismi, James Bond'tu. Üstelik, yine 1995 yılında, Türkiye'de görev yapan CIA ajanlarının listesi Alman basınında yayınlanmıştı, bu arkadaşın ismi o listedeydi. Parantezi kapatalım, devam edelim.)
Üç yıl geçti.
1998 oldu.
Guam adasına götürülen peşmergeler artık iyice pişmişti, olgunlaşmışlardı, “Guamerge” olmuşlardı, gene Türkiye üzerinden, bazıları da Ürdün üzerinden, Kuzey Irak'a sokuldular.
Bu dönemde, Kuzey Irak'taki otorite boşluğundan en çok Pkk faydalanmıştı, Kandil dağına iyiden iyiye yerleşmişti.
Özellikle Guamergeler döndükten sonra, Pkk'nın bölgeye geçişi hızlanmıştı, peşmergeyle Pkk'nın işbirliği ayyuka çıkmıştı.
Acaba, Guam'a götürülenler arasında Pkk'lılar da var mıydı?
Bu sorunun cevabını bulmaya çalışan Türk istihbaratı, Barzani'ye haber saldı, Pkk faaliyetleri hakkında konuşmak üzere, bölgedeki aşiret liderlerini toplantıya davet etti.
Randevu ayarlandı, Kuzey Irak'ta, bizim kontrolümüzdeki bir adreste buluşuldu, biraz sohbet edildi, bilahare mevzuya gelindi.
Türk tarafı rahatsızlığını dile getirdi, aşiret liderleri sessizce dinledi.
O sırada çay servisi yapılıyordu. Garsonlar tabii ki garson değildi. Çaylar içildi, çay bardakları garsonlar (!) tarafından toplandı, mutfağa götürüldü, o bardağı kim kullandıysa onun ismiyle etiketlendi, kolilendi, Ankara'ya getirildi.
Guam'a götürülenlerin parmak izleriyle eşleştirildi.
Evet…
Pkk'ya açık destek veren 17 aşiret lideri, Guamerge'ydi!
★
Bu müthiş tahliyeyi ve Guam operasyonunu Robert Booker Baer yönetmişti, kısaca “Bob” olarak tanınıyordu.
CIA'in Irak şefiydi.
Irak'tan önce Fransa'da Hindistan'da Lübnan'da Sudan'da Fas'ta Tacikistan'da Gine'de Somali'de görev yapmıştı.
Anadili seviyesinde Arapça ve Farsça biliyordu, Fransızca, Almanca, Rusça, Çince, Tacikçe konuşuyordu, anca Belucistan'da duyabileceğiniz Beluçça'yı bile konuşuyordu.
1952 doğumluydu, Georgetown Üniversitesi ve Kaliforniya Berkeley Üniversitesi mezunuydu, 1976 yılında CIA'ye katılmıştı.
Silah uzmanı olan eşi de CIA ajanıydı, vurucu görev yapıyor, Saraybosna'da Hizbullah hedefine suikast düzenlerken tanışmışlardı, çocukları yoktu, Pakistan'dan bir kız çocuğunu evlat edinmişlerdi.
İşbirlikçi peşmergelerin devasa tahliyesi ve Kürdistan'ın temellerini atan Guam operasyonu nedeniyle, olağanüstü başarılar üzerine verilen, CIA kariyer madalyası almıştı.
★
Sekiz yıl daha geçti.
2006 oldu.
Syriana filmi vizyona girdi.
Başrolünde George Clooney vardı.
Senaryosu pek sürükleyiciydi… Amerikan petrol şirketleri, gizli servisler, köktendinci terör örgütleri ve Ortadoğu hükümetleri arasında dönen dolapları anlatıyordu.
Suriye'yi andıran Syriana kelimesi, Ortadoğu'yu yeniden dizayn etme projesinin, yani, Büyük Ortadoğu Projesi'nin kodadıydı.
– (Yine parantez açalım… Büyük Ortadoğu Projesi kavramı, Türkiye'de ilk kez 2004 yılında asrın liderimiz tarafından dile getirilmişti.
Başbakan sıfatıyla ABD'ye gitmiş, Yahudi Komitesi'nden cesaret ödülü almış, Katolik üniversitesi St. Johns'da cübbe giyerek, fahri doktora unvanı almış, bilahare Washington'a geçmiş, ABD başkanı Bush tarafından oval ofis'te ağırlanmış, Türkiye'ye döner dönmez “ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Diyarbakır yıldız olacak” demişti.
Büyük Ortadoğu Projesi nedir, Diyarbakır niye yıldız oluyor, mesela niye Erzurum veya Balıkesir yıldız olmuyor da Diyarbakır yıldız oluyor, kimse merak etmemişti!
Üstelik, asrın liderimiz, Türkiye, İtalya ve Yemen'in Büyük Ortadoğu Projesi'nin “eşbaşkan”ları olduğunu söylemişti.
Bu görevi bize kim, hangi yetkiyle verdi?
Eşbaşkanlık için hangi taahhütlerde bulunuldu?
Türkiye'nin yükümlülükleri neydi?
Madem Türkiye Cumhuriyeti böyle bir görevi üstlenecek, o halde neden Tbmm'nin onayına sunulmadı?
Gene kimse merak etmemişti!
Kapatalım parantezi, devam edelim.)
Syriana…
Büyük Ortadoğu Projesi'nin kodadıydı.
George Clooney bu heyecan dolu filmdeki rolüyle Oscar kazandı.
Tecrübeli CIA ajanı Bob Barnes'ı canlandırıyordu.
Bilmiyorum, Bob Barnes ismi size birini hatırlattı mı?
Tam isabet…
Filmdeki Bob Barnes karakteri, aslında Robert Booker Baer'di.
Çünkü, Syriana filminin senaryosu, bizzat Robert Booker Baer'in 2002 yılında yazdığı “See No Evil” isimli kitabından uyarlanmıştı.
Kitaptaki ve filmdeki hadiseler, Robert Booker Baer'in hatıralarından oluşuyordu.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin kodadı, Syriana'nın ilham kaynağı, devasa tahliye operasyonuyla peşmergeleri Türkiye'ye geçiren, Kuzey Irak'ta Kürdistan'ın temellerini atan CIA istasyon şefiydi.
★
Kendini dünya lideri ülke zannederken, kendini başrolde zannederken, Oscar ödüllü senaryolarda “figüran” olmak, işte böyle hazin bir duygudur maalesef.
★
Yürüye yürüye Türkiye'ye giren Afganlara dönersek…
★
ABD, Afganistan'dan çekiliyor.
20 yıldır oradaydılar, mayıs ayında peyderpey çıkmaya başladılar, bu ay sonu itibariyle Afganistan'da Amerikan askeri kalmayacak.
Amerikan ordusuna çalışan 19 bin işbirlikçi Afgan'ı ABD'ye alacaklar.
Vatandaşlık sözü karşılığında sözleşme imzaladıkları biliniyor.
Bu sözleşmeye güvenerek CIA emrine girdikleri biliniyor.
ABD büyük devlet olarak verdiği sözü tutacak, bu 19 bin işbirlikçiyi illa ki göçmen olarak ülkesine alacak, geriye kalan bir milyon civarındaki işbirlikçiyi Türkiye'ye yıkacak.
Bu geriye kalan bir milyon civarındaki Afgan, diğer 19 bin işbirlikçi gibi savaşçı, ajan veya tercüman değil… Bunlar, Afganistan'daki Amerikan şirketlerinde veya Amerikan himayesindeki şirketlerde çalışanlar… Petrol, doğalgaz, maden, inşaat, gıda, nakliye şirketlerinde çalışıyorlardı.
Amerikan askerlerinin ihtiyaçları ve Afganistan'ı yeniden inşa etmek için dökülen milyar dolarlar, bir milyon civarında Afgan'a düzenli istihdam sağlıyordu, Amerikalılar bavulları toplayınca, bunların hepsi ayazda kaldı.
Afganistan'da kadınların çalışması yasak olduğu için, Amerikalılara çalışanlar arasında kadın yok.
Amerikan veya himayesindeki şirketlerde çalışanlara vize kolaylığı vaadedilmişti. Ama, bu kadar insana vize verip, hobaraa diye ABD'ye götürecek kadar keriz değiller… Bu yüzden, Kabil'deki Amerikan büyükelçiliğinin kapısına yalvar yakar dayanan işbirlikçi Afganlara “siz hemen Türkiye'ye geçin” diyorlar.
İran üzerinden Türkiye'ye geçmelerini bizzat organize ediyorlar.
Zaten aslına bakarsanız, Kabil'deki Amerikan büyükelçiliğinde görevli personel bile neredeyse kalmadı, üç ay önce personeli geri çektiler, elçiliği boşalttılar.
★
Bu transit geçiş için Washington'la Tahran'ın masa altından el sıkıştığı muhakkak… Yoksa İran'ın böyle tabur tabur geçişe izin vermesi mümkün değildi.
Bu transit Afganlı geçişi İran'ın işine geliyor, hem ülkesine kaçak girişi kontrol etmiş oluyor, hem haberi yokmuş gibi davranarak Türkiye'nin başına bela etmiş oluyor.
★
Amerikan medyası bile gizlemiyor, tüm bunları şakır şakır yazıyor.
Sayın “işbirlikçi” medyamız yazmıyor, örtüyor.
★
Ve hal böyleyken, ne diyor asrın liderimiz?
“Zayıf ülke olmadığımız için mültecileri alıyoruz, almaya devam edeceğiz” diyor.
★
Akp sayesinde ABD'den bile daha güçlü ülke olduğumuzu kavrayamayanların hakikaten utanması gerekiyor!
1 note
·
View note
ANAMED müdavimlerince en çok tercih edilen Bizans kitapları
Naz Baydar - ANAMED Birim Kütüphanecisi
“İstanbul'un kargaları İstanbul kadar kocaman
Bağırmak denen bir adam saltanatını kurmuş burada
Birçok şarkının ortasında yürürken İstiklal Caddesi
Tomtom Mahallesi'ne taşıyor beni” 1
Bugün birçok araştırmacının uğrak yeri Tomtom Mahallesi’ndeki ANAMED Kütüphanesi’ne benim yolum henüz acemi bir kütüphaneci olmadan önce, Boğaziçi Üniversitesi’nde Bizans Tarihi üzerine yüksek lisans yaparken düştü. Üniversitenin kütüphanesi yeterince kaynağa sahipti; lakin yeni çıkmış kitapları ya da belli konularda kitapları bulmakta zorlanıyordum. ARIT, Arnavutköy’de, evimin dibindeydi ama benim için fazla sessiz sakin bir yerdi (çalış, çalış nereye kadar?). İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nü ise utanarak söylüyorum ki biraz geç keşfettim (ANAMED Kütüphanesi’ne dadandıktan sonra). İstiklal Caddesi’nde konferansları beklerken sıcak, rahat koltuklarda ders çalışabileceğim, asistanlığını yaptığım HIST 105-106 derslerinin hazırlık notlarını çalışabileceğim, arada da tabiri caizse “goygoy yapabileceğim” bir kütüphane ararken çıktı karşıma ANAMED Kütüphanesi. Tabi ki şartlarım uygun olduğu için sağ olsun eski kütüphanecimiz Akın (Özarslantürk) beni hemen üye yaptı (sonra da bin pişman olmuştur herhalde bitmek bilmeyen isteklerim yüzünden, siz siz olun bana uymayın efendim…) ve benim ANAMED Kütüphanesi ile olan gönül bağım böyle son derece pragmatik sebeplerle başlamış oldu.
Zamanla kütüphaneyi gerçek “kutsal” akademik amaçlarla (yazamadığım tezime selam ederim) ve kitaplarından faydalandığım bir “kütüphane” olarak kullanmaya başladım. A. Kazhdan, J. Haldon, S. Mitchell, T. Gregory, P. Brown, Averil Cameron, David Talbot Rice, Dimitri Obolensky, Donald Nicol John Meyendorff, Margaret Mullett, Liz James, Nikolaos Oikonomides, Peter Charanis, Robert Browning, Speros Vryonis, Steven Runciman, Walter Kaegi, Wolfgang Müller, Paul Magdalino, Anthony Bryer, Judith Herrin, Andrew Dalby, Henry Maguire, Lynda Garland, Barbara Hill gibi birçok tarihçinin (ismini unuttuklarım umarım gece rüyalarıma girmez ve bunun hesabını sormazlar benden) kitaplarını bulabiliyordum burada çünkü burası bir alan kütüphanesiydi. Özellikle Anna Muthesius’un kitaplarını (tekstil çalışanların çok iyi bildiği bir isimdir kendileri) burada bulmam beni buraya adeta bağladı, kütüphanenin müdavimi haline getirdi.
Hayatın bana hazırladığı ve hayatımı değiştiren küçük sürprizle müdavimi olduğum kütüphanede artık bir kullanıcı olarak kırmızı koltuklarda değil, kütüphaneci olarak “daha konforlu” siyah koltukta oturuyorum. Kütüphaneye alınabilecek ve koleksiyonda mutlaka olması gereken Bizans kitaplarını araştırıp, kütüphanenin koleksiyonunu zenginleştirmekle uğraşıyorum, kütüphanede mutlaka olması gereken kitapları buluyorum ve bundan inanılmaz keyif alıyorum. Hal böyle olunca acaba Bizansperver araştırmacılar ve tarihçiler hangi kitaplarımızı kurcalamış diye merak ettim ve bu kitapları sevgili kullanıcılarımız için yemedim içmedim listeledim. İşte kütüphanemizden en çok ödünç alınan Bizans tarihi kitapları (parantez içinde kitapların ödünç alınma sayıları var):
The Oxford dictionary of Byzantium / Alexander P. Kazhdan, editor in chief ; Alice-Mary Talbot, executive editor ; Anthony Cutler, editor for art history ; Timothy E. Gregory, editor for archaeology and historical geography ; Nancy P. Sevcenko, associate editor (15). RCAC.REF/DF521 .O93 1991
A Byzantine settlement in Cappadocia / Robert Ousterhout (8). RCAC/DS156.C3 Q77 2005
Urban and religious spaces in late antiquity and early Byzantium / Jean-Michel Spieser (8). BR115.C45 S65 2001
Materials analysis of Byzantine pottery / edited by Henry Maguire (7). RCAC/CC79.5.P6 M38 1997
The architecture of the Kariye Camii in Istanbul / Robert G. Ousterhout (7). RCAC/NA5870.K3 O9 1987
Visualisierungen von Herrschaft : frühmittelalterliche Residenzen : Gestalt und Zeremoniell : internationales Kolloquium 3./4. Juni 2004 in Istanbul / herausgegeben von Franz Alto Bauer (7). RCAC/DF531 .V57 2006
The Byzantines / Averil Cameron (6). RCAC/DF552 .C36 2006
The Byzantine aristocracy and its military function / Jean-Claude Cheynet (6). DF543 .C47 2006
Art of empire : painting and architecture of the Byzantine periphery : a comparative study of four provinces / Annabel Jane Wharton (6). N6250 .W47 1988
Byzantium in the iconoclast era, c. 680-850 : a history / Leslie Brubaker and John Haldon (6). BR238 .B78 2011
Kapitellplastik Konstantinopels vom 4. bis 6. Jahrhundert n. Chr. : mit einem Beitrag zur Untersuchung des ionischen Kämpferkapitells / von Thomas Zollt (6). RCAC/NA2870 .Z65 1994
A temple for Byzantium : the discovery and excavation of Anicia Juliana's palace-church in Istanbul / Martin Harrison ; with a foreword by Sir Steven Runciman (5). RCAC/NA5870.C48 H37 1989
Architecture and ritual in the churches of Constantinople : ninth to fifteenth centuries / Vasileios Marinis, Assistant Professor of Christian Art and Architecture, The Institute of Sacred Music, Yale University (5). NA2543.S6 M359 2014
New Constantines : the rhythm of imperial renewal in Byzantium, 4th-13th centuries : papers from the Twenty-sixth Spring Symposium of Byzantine Studies, St Andrews, March 1992 / edited by Paul Magdalino (5). DF552 .S68 1992
The von Post Collection of Cypriote late Byzantine glazed pottery / by Elisabeth Piltz (5). RCAC/NK4146.C9 P550 1996
Bibliographie analytique sur la céramique Byzantine a Glaçure : un nouvel outil de travail / Véronique François (5). RCAC/Z6207.B9 F73 1997
Glasierte byzantinische Keramik aus der Türkei / Beate Böhlendorf-Arslan (5). RCAC/NK3873 .B64 2004
Byzantine infantryman : Eastern Roman empire c.900-1204 / Timothy Dawson ; illustrated by Angus McBride (5). DF543 .D38 2007
Byzantium, Eastern Christendom and Islam : art at the crossroads of the medieval Mediterranean / Lucy-Anne Hunt (5). N5345 .H86 1998
Approaches to Byzantine architecture and its decoration : studies in honor of Slobodan Ćurčić / edited by Mark J. Johnson, Robert Ousterhout, and Amy Papalexandrou (5). NA370 .A67 2012
A synopsis of Byzantine history, 811-1057 / John Skylitzes ; translated by John Wortley (5). DF553 .S36 2010
Catalogue of the Byzantine and early medieval antiquities in the Dumbarton Oaks collection (4). NK715 .D84 2005
Change in Byzantine culture in the eleventh and twelfth centuries (4). RCAC/DF601 .K39 1990
Master builders of Byzantium / Robert Ousterhout (4). NA370 .O97 2008
Constantinople during the era of Mohammed the Conqueror, 1453-1481 : maps-explanations-indices / Ali Saim Ülgen (4). RCAC/DR730 .U44 1939
The Byzantine lady : ten portraits : 1250-1500 / Donald M. Nicol (4). RCAC/DF633.3 .N53 1994
The Palgrave atlas of Byzantine history / John Haldon (4). RCAC//DF552 .H35 2005
Europa im XV. Jahrhundert von Byzantinern gesehen (4). RCAC/D117 .E97 1954
İstanbul'un tarihsel topografyası : 17. yüzyıl başlarına kadar Byzantion - Konstantinopolis - İstanbul / Wolfgang Müller-Wiener, Renate ve Schiele'nin işbirliği, Nezih Fıratlı'nın katkısıyla ; çeviren Ülker Sayın (4). RCAC/NA1370 .M8520 2007
The icons of their bodies : saints and their images in Byzantium / Henry Maguire (4). RCAC/N8189.B9 M34 1996
Les trésors monétaires byzantins des Balkans et d'Asie Mineure (491-713) / par Cécile Morrisson, Vladislav Popović et Vujadin Ivanišević ; avec la collaboration de Pascal Culerrier ... [et al.] ; assistés de Mina Galani-Krikou et de Yorka Nikolaou (4). RCAC/CJ1289.B35 M67 2006
Byzantine slavery and the Mediterranean world / Youval Rotman ; translated by Jane Marie Todd (4). RCAC/HT865 .R6713 2009
Bizans döneminde Ephesos/ edited by Sabine Ladstätter, Falko Daim (4). RCAC/DF261.E5 B5920 2011
Mélanges Jean-Pierre Sodini (4). N6250 .M4 2005
Listede de görüldüğü gibi tarih öğreniminde üzerinde çok durulan, altı kalın uçlu kalemlerle çizilen birincil kaynaklar kullanıcılarımız tarafından pek tercih edilmezken; ikincil kaynaklar, mimarlık ve sanat tarihi ile ilgili olan kitaplar müdavimlerin gözbebeği olmuş durumda.
Bizans tarihi alanında, içlerinde politika, ekonomi, sosyal cinsiyet, yemek, kültür, din, diplomasi, edebiyat ve daha nice tarih alt disiplinlerindeki yayınları barındıran Steven Runciman, Jacques Lefort, Slobodan ĆurčiĆ, Eunice Dauterman Maguire & Henry Maguire, Anthony Bryer özel koleksiyonlarına sahip ANAMED Kütüphanesi, koleksiyonunu geliştirmek için müdavimlerin kitap önerilerini bekliyor. Yalnız naçizane bir şartımız var kütüphane ahalisi olarak; lütfen aldığınız kitapları rafa yerleştirmeyin, masada bırakın (evet korkmayın bırakın), sonra bulamıyoruz kitapları, istatistiklerini de alamıyoruz, üzülüyoruz, üzmeyin bizi…
1. Didem Madak, “Büyümüş Çocuk Şiiri,” Pulbiber mahallesi, (İstanbul : Metis Yayınları, 2013), s. 13-14.
2 notes
·
View notes