Tumgik
#esansiyel yağlar
Text
Drog Nedir? Tıpta ve Kozmetik Alanlarında Drog Terimi
Drog Nedir? Tıpta ve Kozmetik Alanlarında Drog Terimi
Tumblr media
#Aromaterapi, #BitkiselCiltBakımı, #BitkiselDrog, #BitkiselIçerikler, #BitkiselIlaçlar, #BitkiselKozmetikÜrünler, #BitkiselLosyonlar, #BitkiselÖzler, #BitkiselŞampuanlar, #BitkiselTedaviler, #BitkiselTerapiler, #DoğalÜrünler, #Drog, #DrogKullanımı, #EsansiyelYağlar, #GelenekselTıp, #KozmetikDrog, #ModernTıp, #SağlıklıYaşam, #TıbbiDrog https://is.gd/imcj3Z https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/drog-nedir-tipta-ve-kozmetik-alanlarinda-drog-terimi/
Drog nedir çok soruluyor, bugün “Drog” konusunu ele alacağız. Drog, genellikle bitkilerin, hayvanların veya minerallerin tıbbi veya kozmetik amaçlarla kullanılabilir hale getirilmiş hallerini ifade eder. Bu terim, bitkilerin yaprakları, çiçekleri, kökleri, tohumları veya diğer kısımlarının kurutulmuş veya işlenmiş formunu içerebilir.
Tıbbi alanda drog terimi, genellikle bitkilerin ilaç yapımında kullanılan ham hallerini ifade eder. Bitkilerin öğütülmesi, kurutulması veya belirli işlemlerden geçirilmesiyle elde edilen bu drogler, geleneksel tıp uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin, adaçayı yapraklarından elde edilen drog, içerdiği uçucu yağlar sayesinde solunum yolu enfeksiyonlarına karşı etkili bir çözüm olarak bilinir.
İlginizi çekebilir: Bitkisel Droglarda Kalite Kontrol
Aromaterapi bağlamında drog terimi, bitkilerden elde edilen uçucu yağları ifade eder. Bu uçucu yağlar, esansiyel yağlar olarak adlandırılır ve aromaterapi uygulamalarında kullanılır. Lavanta, nane, biberiye gibi bitkilerden elde edilen esansiyel yağlar, özellikle stresle başa çıkmak, uykusuzluğa karşı mücadele etmek veya enerji artırmak gibi çeşitli amaçlarla kullanılır.
Bitkisel veya kimyasal kökenli, birçok farklı amaç için kullanılabilen ve çeşitli etkilere sahip olan maddeler tıbbi, terapötik, eğlence amaçlı veya başka nedenlerle kullanılabilir.
Drog Nedir ve Nasıl Tanımlanır?
Drog, bir maddenin kimyasal, bitkisel veya başka bir şekilde elde edilmiş olması fark etmeksizin, fizyolojik veya psikolojik etkileri olan bir madde olarak tanımlanabilir. Bu tanım, hem tıbbi hem de rekreasyonel amaçlar için kullanılan maddeleri kapsar.
Bitkisel Droglar ve Sağlığa Katkıları
Birçok bitki, tıbbi amaçlarla kullanılmak üzere özlerinden veya özlerinden elde edilen droglar içerir. Bu bitkilerin birçoğu, geleneksel tıp sistemlerinde ve günümüzde modern tıpta kullanılmaktadır. Örneğin, adaçayı, lavanta ve nane gibi bitkilerin uçucu yağları, aromaterapide yaygın olarak kullanılan doğal droglardır.
Aromaterapi ve Esansiyel Yağlar
Droglar sadece içsel kullanım için değil, aynı zamanda dışsal kullanım için de yaygın olarak kullanılır. Aromaterapi, esansiyel yağların (bitkisel drogların konsantre özleri) çeşitli sağlık sorunlarına ve duygusal durumlara olan olumlu etkilerini keşfetmeye odaklanan bir uygulamadır.
Kozmetik ve Bitkisel Drogların Rolü
Kozmetik endüstrisi, birçok bitkisel öz ve drogu içeren ürünleri benimsemektedir. Bu, cilt bakımı, saç bakımı ve diğer güzellik ürünlerinde doğal içeriklere yönelik bir talep olduğunu gösterir. Bitkisel droglar, güzellik ve kişisel bakım ürünlerine doğallık ve etkili bakım eklemek için kullanılır.
Geleneksel ve Modern Tıpta Drogların Yeri
Geleneksel tıp, birçok kültürde yüzyıllardır kullanılan bitkisel drogları içerir. Modern tıp da bu bitkilerin etkilerini araştırarak, bazılarını ilaçlara dönüştürmekte ve tedavilerde kullanmaktadır. Ancak, bu maddelerin kullanımında dikkatli olunması ve uzman kontrolünde kullanılması önemlidir.
Drogların kullanımı sadece tıpta değil, aynı zamanda kozmetik endüstrisinde de yaygındır. Cilt bakım ürünleri, şampuanlar, losyonlar ve diğer kozmetik ürünlerde bitkisel drogların kullanılması, doğal ve sağlıklı ürün taleplerine cevap vermektedir.
Tıbbi ve Aromaterapi Alanlarında Kullanılan Bazı Drog Örnekleri
Lavanta Yağı (Lavandula angustifolia)
Aromaterapi: Lavanta yağı, stresi azaltmak, uykusuzluğa karşı yardımcı olmak ve genel rahatlama sağlamak için kullanılır.
Tıbbi Kullanım: Yatıştırıcı özellikleri nedeniyle, lavanta yağı bazı tıbbi uygulamalarda kullanılabilir.
Adaçayı (Salvia officinalis)
Aromaterapi: Adaçayı uçucu yağı, zihinsel tazelik sağlama ve odaklanmayı artırma amacıyla aromaterapi uygulamalarında kullanılabilir.
Tıbbi Kullanım: Adaçayı, antimikrobiyal özellikleri nedeniyle geleneksel olarak boğaz ağrısı gibi durumların tedavisinde kullanılmıştır.
Çay Ağacı Yağı (Melaleuca alternifolia)
Aromaterapi: Çay ağacı yağı, cilt sorunlarına karşı kullanılabilir ve temizleyici özellikleri nedeniyle genellikle aromaterapi ürünlerinde bulunur.
Tıbbi Kullanım: Antifungal ve antibakteriyel özellikleri sayesinde, çay ağacı yağı cilt enfeksiyonlarına karşı kullanılır.
Zencefil (Zingiber officinale)
Aromaterapi: Zencefil yağı, enerji artırma ve zihinsel canlılık sağlama amacıyla aromaterapi içinde kullanılabilir.
Tıbbi Kullanım: Zencefil, anti-enflamatuar özellikleri nedeniyle sindirim sorunlarına karşı tıbbi olarak kullanılır.
Papatya (Matricaria chamomilla)
Aromaterapi: Papatya uçucu yağı, rahatlatıcı ve sakinleştirici etkileri nedeniyle aromaterapi uygulamalarında tercih edilir.
Tıbbi Kullanım: Papatya çayı, uykusuzluk, mide rahatsızlıkları ve cilt problemleri gibi çeşitli tıbbi durumların hafifletilmesinde kullanılabilir.
Nane (Mentha piperita)
Aromaterapi: Nane yağı, serinletici etkileri nedeniyle aromaterapi içinde zihinsel canlılık sağlamak için kullanılabilir.
Tıbbi Kullanım: Nane, sindirim sorunlarına karşı rahatlatıcı bir etkiye sahiptir ve bazı ağrıları hafifletmede kullanılabilir.
1 note · View note
birebeden · 2 years
Text
AROMATERAPİ (DOĞUM, LOHUSALIK, MASAJ VE BEBEK BAKIMINDA DOĞAL YAĞLAR)
AROMATERAPİ (DOĞUM, LOHUSALIK, MASAJ VE BEBEK BAKIMINDA DOĞAL YAĞLAR)
ESANSİYEL YAĞLAR Narenciye yağları (strese iyi gelir ) Egzotik yağlar Çiçek yağları Ağaç yağları Bitkisel yağlar Baharat yağları Portakal  Çiçeği : Dilüe et ve güneşe çıkma Baharat yağları : Vanilya,tarçın, karabiber yağı Egzotik yağlar (gres yağı ) : Lenf ve solunum sistemine yardımcıdır. Ağaç yağları : Ocaliptus, sandal ağacı Çiçek yağları : Lavanta, ylang ylang, roman…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ekipsaglik · 6 days
Text
Sağlıklı Beslenmede Yağların Rolü
Tumblr media
Sağlıklı beslenme, vücudun ihtiyaç duyduğu tüm besin ögelerini dengeli bir şekilde almayı gerektirir. Bu ögelerden biri de yağlardır. Uzun süre boyunca yağların sağlıksız olduğu düşünülmüş, kilo aldırdığı ve kalp hastalıklarına yol açtığı iddia edilmiştir. Ancak, bu yanlış bir algıdır. Yağlar, vücut için son derece önemlidir ve sağlık üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Bu yazıda, sağlıklı beslenmede yağların rolü konusuna odaklanacağız ve hangi yağ türlerinin tercih edilmesi gerektiğini açıklayacağız.
Yağların Vücut Fonksiyonlarındaki Önemi
Tumblr media
Yağların Vücut Fonksiyonlarındaki Önemi Yağlar, vücut için temel enerji kaynaklarından biridir. Karbonhidratlarla birlikte vücuda enerji sağlarlar ve özellikle uzun süreli enerji ihtiyacında devreye girerler. Ayrıca yağlar, vücutta vitaminlerin emilmesine yardımcı olur. A, D, E ve K vitaminleri yağda çözünen vitaminlerdir ve vücuda alınabilmeleri için yeterli miktarda yağ tüketilmesi şarttır. Bununla birlikte, yağlar hücre zarlarının yapısında yer alır ve vücudun yapı taşı olan hücrelerin korunmasına katkı sağlar. Sinir sistemi üzerinde de büyük bir rol oynayan yağlar, beyin gelişimi ve işlevselliği için vazgeçilmezdir. Ayrıca hormon üretimi, vücuttaki yağ asitlerinin düzenlenmesi ve bağışıklık sisteminin desteklenmesinde de görev alır. İyi ve Kötü Yağlar: Hangi Yağları Tercih Etmelisiniz? Sağlıklı yağ tüketimi için doğru yağları seçmek kritik öneme sahiptir. Tüm yağlar aynı değildir ve bazıları sağlığınızı desteklerken bazıları zararlı olabilir. Doymamış Yağlar (İyi Yağlar) Doymamış yağlar, kalp sağlığı için son derece faydalıdır ve sağlıklı beslenmede mutlaka yer alması gereken yağlardır. Bu yağlar, genellikle sıvı formda bulunur ve bitkisel yağlardan elde edilir. Doymamış yağlar, tekli doymamış ve çoklu doymamış yağlar olarak ikiye ayrılır. - Tekli Doymamış Yağlar: Zeytinyağı, avokado, fındık ve badem gibi gıdalarda bulunan bu yağ türü, kötü kolesterolü (LDL) düşürür ve iyi kolesterolü (HDL) artırır. Bu sayede kalp damar sağlığını destekler ve kalp krizi riskini azaltır. - Çoklu Doymamış Yağlar: Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri gibi esansiyel yağ asitleri, bu grupta yer alır. Balık, ceviz, keten tohumu ve chia tohumu gibi besinlerden elde edilen bu yağlar, iltihaplanmayı azaltır, beyin sağlığını korur ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkiler gösterir. İlginizi Çekebilir; Lifli Gıdaların Sağlığa Faydaları Doymuş Yağlar (Orta Karar Yağlar) Doymuş yağlar, oda sıcaklığında katı halde bulunur ve genellikle hayvansal ürünlerde yer alır. Tereyağı, peynir, kırmızı et ve tam yağlı süt ürünleri bu yağlara örnek verilebilir. Doymuş yağların fazla tüketimi, kötü kolesterolü (LDL) artırabilir ve kalp sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Ancak, doymuş yağları tamamen diyetinizden çıkarmanız gerekmez. Özellikle doğal kaynaklardan gelen doymuş yağlar, dengeli ve kontrollü bir şekilde tüketildiğinde zararlı değildir. Trans Yağlar (Kötü Yağlar) Trans yağlar, sağlıklı beslenmede kaçınılması gereken yağlardır. İşlenmiş gıdalar, fast food ürünleri, paketlenmiş atıştırmalıklar ve hazır hamur işlerinde bol miktarda bulunur. Trans yağlar, vücutta iltihaplanmaya yol açar, kötü kolesterolü yükseltir ve kalp hastalıkları riskini ciddi şekilde artırır. Bu nedenle, trans yağlardan mümkün olduğunca uzak durulmalı ve işlenmiş gıdaların tüketimi sınırlandırılmalıdır. Sağlıklı Yağların Dengeli Tüketimi Sağlıklı yağlar, dengeli bir diyetin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak bu yağların tüketimi, miktar olarak kontrollü olmalıdır. Günlük kalori ihtiyacınızın -35’i yağlardan gelmelidir. Bu oranın üzerine çıkılması, kilo alımına ve bazı sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, yağ tüketirken çeşitliliğe dikkat etmek önemlidir. Tek bir yağ türüne ağırlık vermek yerine, farklı kaynaklardan yağ almak daha faydalıdır. Zeytinyağı, ceviz, balık, avokado gibi sağlıklı yağ kaynakları, diyetinizde mutlaka yer almalıdır. Zeytinyağı: Sağlıklı Yağların Şampiyonu Zeytinyağı, sağlıklı yağ denince akla gelen ilk besinlerden biridir ve Akdeniz diyetinin temel taşlarından biri olarak bilinir. Tekli doymamış yağ asitleri açısından son derece zengin olan zeytinyağı, kalp sağlığını korur, iltihaplanmayı azaltır ve antioksidan özelliklere sahiptir. Aynı zamanda yemek pişirmede de son derece kullanışlıdır. Yüksek ısıya dayanıklı yapısı sayesinde, hem kızartmalar hem de salatalar için ideal bir yağ kaynağıdır. İlginizi Çekebilir; Bitkisel Beslenmenin Sağlığa Faydaları Omega-3 ve Omega-6 Yağ Asitlerinin Önemi Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri, vücut tarafından üretilemeyen ve mutlaka besinlerden alınması gereken esansiyel yağ asitleridir. Bu yağ asitleri, beyin gelişimi, kalp sağlığı ve iltihaplanma süreçlerinin kontrolünde önemli rol oynar. - Omega-3: Balık, keten tohumu ve ceviz gibi besinlerde bulunan Omega-3, iltihaplanmayı azaltır, kalp sağlığını korur ve beyin fonksiyonlarını destekler. Özellikle balık yağı takviyeleri, Omega-3 alımını artırmanın etkili bir yoludur. - Omega-6: Bitkisel yağlarda, özellikle ayçiçek yağı ve mısır yağında bulunan Omega-6, vücudun enerji ihtiyacını karşılar. Ancak Omega-6’nın fazla tüketimi, iltihaplanmayı artırabilir. Bu nedenle Omega-3 ile Omega-6 dengesine dikkat edilmelidir. Yağ Kullanımının Spor Performansına Etkisi Yağ, vücudumuzda ve beslenme düzenimizde önemli bir rol oynar. Vücut yağı, hem yalıtım sağlar hem de darbelere karşı koruma görevini üstlenir, ayrıca enerji rezervi olarak da kullanılır. Besinsel yağ ise, enerji sağlar, temel yağ asitlerini temin eder ve yağda eriyen vitaminlerin alınmasına yardımcı olur. Sağlıklı bir vücut için, makul bir yağ düzeyine sahip olmak önemlidir. Bu, dengeli bir beslenme planı ile mümkün olabilir; bu plan doymuş yağlardan kaçınmayı ve tekli doymamış yağlar ile omega-3 yağ asitleri gibi sağlıklı yağları tüketmeyi içerir. Spor dünyasında ise beslenme yaklaşımları sürekli değişir. Bir dönemde yüksek karbonhidratlı diyetler ön plandayken, başka bir dönemde yağ oranı yüksek besinler öne çıkabilir. Yağların spor performansı üzerindeki etkilerini savunan çeşitli teoriler bulunmaktadır. Yağlar Enerji Kaynağı Olarak Egzersiz sırasında, özellikle dayanıklılık gerektiren aktivitelerde, yağ ve karbonhidratlar iki ana enerji kaynağı olarak kullanılır. Yağlar, düşük yoğunluklu egzersizlerde enerji karışımının büyük bir kısmını oluşturur ve egzersiz süresince enerji sağlamaya devam eder. Ayrıca, egzersiz yoğunluğundan bağımsız olarak, fit bireylerin yaktığı yağ miktarı genellikle daha yüksektir. Ancak, en düşük yağ oranına sahip sporcuların bile vücutlarında yeterli yağ rezervi bulunur, bu nedenle egzersizler için gerekli enerjiyi sağlarlar. Karbonhidratların Egzersiz Performansındaki Rolü Kaslarımız, sadece karbonhidrat (glikojen) rezervleri ile 1-2 saatlik egzersizlere dayanabilir. Uzun süreli aktivitelerde bu rezervler tükenebilir ve bu durum hem kaslarda hem de beyinde enerji eksikliğine yol açabilir. Karbonhidrat eksikliği, beyin fonksiyonlarını etkileyerek konsantrasyon ve performans kaybına neden olabilir. Bu nedenle, spor diyetisyenleri sporculara egzersiz öncesi, sırasında ve sonrasında karbonhidrat alımını teşvik eder. Karbonhidratlı gıda ve içeceklerin tüketimi, kasların enerji ihtiyacını karşılamasına ve kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur, böylece spor performansı desteklenir. Yağların Cilt ve Saç Sağlığına Etkisi Sağlıklı yağlar, yalnızca iç organlar ve genel sağlık üzerinde değil, aynı zamanda cilt ve saç sağlığı üzerinde de etkilidir. Omega-3 yağ asitleri, cildin nem dengesini korur ve yaşlanma belirtilerini geciktirir. Aynı zamanda saç köklerini besler, saç dökülmesini önler ve saçın daha parlak ve güçlü görünmesine yardımcı olur. Sonuç olarak, sağlıklı beslenmede yağların rolü büyüktür. Doğru yağları tercih etmek, hem vücut sağlığı hem de dış görünüm üzerinde olumlu etkiler yaratır. Doymamış yağlar, Omega-3 ve Omega-6 gibi esansiyel yağ asitleri, mutlaka diyetinize dahil edilmelidir. Doymuş yağlar kontrollü bir şekilde tüketilmeli, trans yağlardan ise tamamen uzak durulmalıdır. Unutmayın, yağlar sağlık için gereklidir; ancak doğru kaynaklardan ve doğru miktarlarda tüketildiğinde fayda sağlarlar. İlginizi Çekebilir; Çocuklar İçin Sağlıklı Beslenme Alışkanlıkları Protein İhtiyacınızı Karşılamak İçin En İyi Kaynaklar Sağlıklı Beslenme İçin Alışveriş Listesi Hazırlama Read the full article
0 notes
weepingkingdombear · 3 months
Text
Faydaları ve Uygulama Yöntemler
Aromaterapi faydaları arasında stres azaltma, uyku düzenleme, ruh halini iyileştirme ve bağışıklık sistemi desteği bulunur. Esansiyel yağlar, cilt üzerinden emilerek veya buharlaşma yoluyla solunum sistemi aracılığıyla vücuda alınır. Ayrıca, masaj yağları şeklinde doğrudan cilde uygulama da yaygın bir uygulama şeklidir. Aromaterapi, doğal ve holistik bir yaklaşım sunarak, modern tıbbın yanı sıra ruhsal ve duygusal iyilik haline de katkıda bulunur.
0 notes
intensenatural · 8 months
Text
intense natural
0 notes
mafaweb · 9 months
Text
Lush kozmetik markası nedir?Lush, doğal ve sürdürülebilir kozmetik ürünleri ile tanınan bir markadır. 1995 yılında İngiltere'de kurulan bu marka, el yapımı ve doğal içerikli ürünleri ile dikkat çekmektedir. Lush'ın temel felsefesi, doğal kaynakları korumak ve hayvanlar üzerinde test yapılmayan ürünler üretmektir. Bu yönüyle Lush, çevre dostu ve hayvansever tüketici kitlesi tarafından tercih edilmektedir.Markanın ürün yelpazesi oldukça geniş olup, cilt bakımı, saç bakımı, makyaj ve kişisel bakım gibi alanlarda ürünler sunmaktadır. %100 doğal ve taze malzemeler kullanılarak üretilen ürünler, kimyasal katkı maddesi içermediği için cilt dostu olarak bilinmektedir. Lush'ın popüler ürünleri arasında, doğal sabunlar, şampuanlar, vücut kremleri ve maske gibi ürünler bulunmaktadır.Markanın kozmetik sektöründeki öncü konumu, sürdürülebilirlik anlayışı ve doğal içerikleri ile öne çıkmaktadır. Müşterilerine sağlıklı ve çevre dostu ürünler sunan Lush, kozmetik markaları arasında kendine özgü bir yer edinmiştir.Lush kozmetik markasının misyonu, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir ürünlerle güzellik ve kişisel bakımı birleştirmektir. Bu misyonunu yıllardır başarıyla sürdüren marka, tüketicilerin güvenini kazanmış ve sektörde önemli bir konuma gelmiştir.Lush ürünleri nelerdir?Lush markasının ürün yelpazesi oldukça geniştir. Cilt bakımı, saç bakımı, vücut bakımı ve parfüm gibi pek çok farklı kategoride ürün sunar. Cilt bakımı ürünleri arasında temizleyici, tonik, nemlendirici ve maskeler bulunur. Saç bakımı ürünleri ise şampuan, saç kremi, saç jölesi gibi çeşitlere sahiptir.Lush'ın vücut bakımı ürünleri arasında vücut losyonları, duş jelleri, peelingler ve sabunlar vardır. Ayrıca markanın doğal ve çekici kokulara sahip parfümleri de mevcuttur. Tüm bu ürünler doğal ve taze içeriklerle üretilir, sentetik katkı maddeleri içermez.Bu sayede Lush ürünleri, cildi yormadan, saçı ve vücudu besleyerek, doğal güzelliklerini destekler. Aynı zamanda markanın vegan ve hayvanlar üzerinde test yapmayan politikası, ürünlerin güvenilirliğini arttırır.Lush ürünleri, çiçek özleri, meyve suları, esansiyel yağlar gibi doğal içeriklerle zenginleştirilmiştir. Bu da ürünlerin cilde ve saça faydalı etkiler sağlamasını sağlar.Lush ürünlerinin özellikleri nelerdir?Lush kozmetik markası, doğal ve çevre dostu ürünleriyle tanınan bir markadır. Lush ürünlerinin özellikleri, doğal içeriklerden oluşması, hayvanlar üzerinde test edilmemesi ve sürdürülebilir ambalajlar kullanılmasıyla dikkat çeker. Lush'ın ürünlerinin özellikleri arasında doğal yağlar, meyve özleri, taze sebzeler ve deniz tuzu gibi doğal ve besleyici bileşenler bulunur. Bu sayede Lush ürünleri, cilde ve saça doğal bir bakım sağlar. Ayrıca, Lush ürünleri vegan ve taze olarak üretilir, kimyasal koruyucular içermez ve geri dönüştürülebilir ambalajlarda sunulur.Lush'ın ürünlerinin özellikleri arasında dikkat çeken bir diğer özellik ise çeşitliliğidir. Cilt bakımından saç bakımına, parfümlerden makyaj ürünlerine kadar geniş bir ürün yelpazesi sunan Lush, her cilt ve saç tipine uygun ürünlerle müşteri memnuniyetini ön planda tutar.Sonuç olarak, Lush ürünlerinin özellikleri, doğal içerikleri, çeşitliliği, sürdürülebilir ambalajları, hayvanlar üzerinde test edilmemesi gibi özelliklerle dikkat çeker. Her yaşa ve cilt-tipine uygun ürünleriyle Lush, doğal güzellik ve bakımın öncüsü markalardan biridir.Lush ürünlerinin doğal içerikleri nelerdir?Lush kozmetik markası, doğal ve organik içeriklere sahip ürünleriyle bilinir.Lush ürünlerinin doğal içerikleri, bitki özleri, meyve suları, esansiyel yağlar ve taze malzemelerden oluşur.Bu ürünlerde kimyasal katkı maddeleri bulunmaz ve %100 doğal ürünler kullanılır.Lush'ın doğal içerikleri, cilt sağlığına zarar vermez ve çevre dostudur.Lush ürünleri nasıl kullanılır?Lush ürünleri kullanım açısından oldukça pratik ve kolaydır. Öncelikle, yüz temizleme jellerini veya köpüklerini kullanmak istiyorsanız, nemli cilde masaj yaparak uygulamanız yeterlidir. Ardından bol su ile durulayarak temizlemeniz gerekmektedir.
Lush markasının vücut losyonları veya kremlerini kullanmak istiyorsanız, bu ürünleri temiz ve kuru bir cilde masaj yaparak uygulamanız önerilir. Cilt tarafından emilmesi için birkaç dakika beklemeniz gerekmektedir.Lush şampuan ve saç kremlerini kullanırken, ıslak saçınıza masaj yaparak uygulayın ve ardından bol su ile durulayın. Saç kremini kullanırken, saç diplerine değil, saç uçlarına uygulamaya özen gösterin.Lush markasının sabunlarını kullanmak istiyorsanız, ellerinizi ıslatarak sabunu köpürtün ve ardından durulayın. Bu adımları takip ederek Lush ürünlerinden en iyi şekilde faydalanabilirsiniz.Lush ürünlerinin sağladığı faydalar nelerdir? Lush kozmetik markasının ürünleri, doğal içerikleri ve çevre dostu yaklaşımıyla bilinir. Bu ürünlerin birçok faydası bulunmaktadır. Öncelikle, Lush ürünleri cilt sağlığını korur ve destekler. İçeriklerindeki doğal maddeler sayesinde cildi besler, nemlendirir ve canlandırır. Lush ürünleri aynı zamanda hayvanlar üzerinde test edilmez ve çevreye zarar vermez. Bu da tüketiciye hem vicdanlı bir seçim yapma imkanı sağlar hem de doğaya katkıda bulunur. Ayrıca, Lush ürünleri genellikle geri dönüştürülebilir veya sıfır atık ambalajlarla sunulur. Bu da markanın çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir yaklaşımının olduğunu gösterir. Ürünlerin etkili ve doğal içerikli olmasının yanı sıra, Lush markası da adil ticaret ve yerel üretim konularında çaba gösterir. Bu da markanın sosyal sorumluluk bilincine sahip olduğunu ve topluma katkı sağladığını gösterir.
0 notes
bakimurunleri · 10 months
Text
Vücut Spreyi Çeşitlri
Vücut spreyleri, genellikle tazelik ve hoş bir koku sağlamak amacıyla kullanılan popüler kişisel bakım ürünleridir. Bu spreyler, hafif formülasyonları ve çeşitli koku seçenekleriyle kullanıcıların günlük bakım rutinlerini tamamlamak ve kendilerini ferah hissetmek için ideal bir seçenek sunar. Vücut spreyi çeşitleri, geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Çiçeksi, meyveli, odunsu, baharatlı veya taze notalardan oluşan birçok farklı koku profili bulunabilir. Kullanıcılar, kendi tercihlerine ve duygusal durumlarına uygun olan spreyi seçerek kişisel tarzlarını ve benzersiz kokularını ifade edebilirler. Aromaterapi ve doğal içerikli vücut spreyleri de popülerdir. Esansiyel yağlar veya bitki özleri içeren bu spreyler, sadece hoş bir koku sunmakla kalmaz, aynı zamanda duygusal ve zihinsel iyilik hali için olumlu etkiler de sağlayabilir. Vücut spreyleri genellikle hafif plastik veya cam şişelerde bulunur ve kullanımı oldukça kolaydır. Sprey, vücuda ince bir tabaka halinde püskürtülerek hızlı bir şekilde emilir ve cilde hoş bir tazelik bırakır.
0 notes
glawi · 10 months
Text
Kuru Cilt Tipine Uygun Bakım Rutini | Biaderm
Kuru cilt bakım rutini, cildin genellikle yeterli miktarda doğal yağ üretemediği ve nemin cilt yüzeyinde korunmadığı bir durumu ifade eder. Bu cilt tipinde, pul pul dökülme, sıkı bir cilt hissi ve kaşıntı gibi belirtilerle kendini göstermektedir. Günlük yaşantımızda karşılaştığımız birçok faktör, cildin doğal nemini kaybetmesine neden olabilmektedir. Canlı ve sağlıklı bir cilde kavuşmak için özel bir bakım rutini oluşturmak önem taşır.
Kuru Cilt Tipi Nedir ve Nasıl Anlaşılır?
Kuru cilt, cildin yeterince sebum üretmemesi ve nemini koruyamaması durumudur. Çevresel faktörler, yanlış cilt bakım ürünleri kullanımı ve genetik yatkınlık kuru cilt problemini etkileyebilmektedir. Kuru cilt genellikle gergin, kaşıntılı ve mat bir görünüm sergiler ve kolayca tahriş olabilir. Soğuk hava koşulları, sıcak duşlar ve uygun içerikli olmayan cilt bakım ürünleri bu durumu kötüleştirmektedir. Kuru cilt ayrıca çizgilenme ve çatlama eğilimi gösterir, bu da erken yaşlanma belirtilerinin görünmesine neden olmaktadır.
Kuru Cilt Bakım Rutini Nasıl Olmalıdır?
Etkili bir kuru cilt bakım rutini, cildi yatıştırmak ve nemlendirmekle kalmaz, aynı zamanda cildin koruyucu bariyerini de onarır. İdeal bir rutin, sabah ve akşam olmak üzere günlük cilt ihtiyaçlarını karşılayan bakım adımlarını içermelidir. Kuru cilt için önerilen ürünlerin hafif, nemlendirici özelliği yüksek ve besleyici özelliklere sahip olması gerekmektedir. Ayrıca, cilt bariyerini güçlendiren ve su kaybını önleyen içerikler tercih edilmelidir. Rutininizdeki her ürünün cildinizi nazikçe temizlemesi, nemlendirmesi ve koruması önemlidir
Kuru Cilt Bakım Rutini Nasıl Olmalıdır?
Kuru ciltler, özellikle soğuk havalarda ve nemin az olduğu ortamlarda rahatsızlık verici olabilir. İyi tasarlanmış bir bakım rutini, cildin ihtiyaç duyduğu nem ve korumayı sağlayarak konfor ve canlılık kazandırabilir. Kuru cilt tipi için önerilen bakım rutini, cildi yumuşatmayı, nemlendirmeyi ve günlük dış etkenlerden korumayı hedefler.
Adım Temizleme Jeli
Kuru ciltler için temizleme jeli özel olarak geliştirilmiş, nemlendirici özellikli, hassas formüllerle zenginleştirilmiş temizleme jelleri, cildin doğal yağlarını koruyarak derinlemesine bir temizlik sağlar. Bu ürünler, cildin rahatlamasına ve beslenmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda kuruluğa ve pul pul dökülmeyi önler. Kuru cilt tipine sahip kişiler için yüz temizleme jeli kullanımı, cilt tipine ve ürünün gücüne bağlı olarak değişebilir. Genellikle, kuru ciltlerin temizleyici ile aşırı yıkanmaması ve cildin doğal yağlarını koruyabilmesi için hafif, nemlendirici özellikli temizleyicilerin tercih edilmesi önerilir. Bu tür ciltler için temizleme jelini günde bir kez, tercihen gece yatmadan önce kullanmak yeterli olabilir. Ancak her cilt farklı olduğu için, cilt bakımı rutininizi bir dermatoloğa danışarak kişiselleştirmeniz daha faydalı olacaktır.
Adım Tonik
Kuru ciltler için tonik, Alkolsüz ve besleyici içeriklere sahip tonikler, kuru cildin nem seviyesini artırır ve daha pürüzsüz bir cilt dokusu için gerekli olan esansiyel yağları cilde kazandırır. Cildin pH dengesini düzenleyen bu tonikler, cildin daha yumuşak ve daha esnek olmasını sağlamaktadır. Bu toniği, günlük olarak sabah ve akşam temizlik sonrasında kullanın. Cildinizin pH dengesini düzenleyerek, cildin daha yumuşak ve esnek olmasını destekler.
Adım Nemlendirici 
Yoğun nemlendirici etkiye sahip, kuru ciltler için özel olarak tasarlanmış kremler ve yağlar, cilt tarafından hızla emilir ve uzun süreli hidrasyon sağlar. Bu nemlendiriciler, cildin nem bariyerini güçlendirerek, kuru ve çatlamış cilt yüzeyinin onarılmasına yardımcı olmaktadır.Sabahları ve akşamları temiz cilt üzerine uygulayın, ayrıca cilt çok kuru olduğunda gün içinde tekrar uygulamaktan çekinmeyin. Cildin nem bariyerini güçlendirerek kuru ve çatlamış cilt yüzeyinin onarılmasına yardımcı olmaktadır.
Adım Peeling
Nazik ve hidratasyon sağlayıcı özellikli peeling ürünleri, ölü hücreleri ciltten arındırırken aynı zamanda cildi nemlendirir. Haftalık kullanım için uygun olan bu ürünler, cildin daha canlı ve sağlıklı görünmesine katkıda bulunurken, aşırı kuruluğun önlenmesine de yardımcı olmaktadır. Haftada bir veya iki kez kullanımı idealdir, bu sıklıkta cildinizin canlı ve sağlıklı görünmesine yardımcı olurken aşırı kuruluğun önlenmesini de sağlamaktadır.
Adım Güneş Koruyucu
Kuru ciltler için güneş kremi, günlük kullanımda, kuru ciltler için formüle edilmiş, nemlendirici özelliklere sahip güneş koruyucular, UV ışınlarına karşı etkili koruma sunarken, cildi kurutmadan nemlendirir. Bu ürünler, kuru cilt üzerinde rahatlatıcı bir etki yaratırken güneşin zararlı etkilerine karşı da direnç sağlamaktadır. Ayrıca, uzun süre dışarıda kalacaksanız her iki saatte bir yeniden uygulamak faydalıdır. Bu ürünler kuru cilt üzerinde rahatlatıcı bir etki yaratırken güneşin zararlı etkilerine karşı da direnç sağlamaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Kuru Cilt Tipi İçin Nasıl Krem Kullanılmalıdır?
Kuru cilt tipine sahip kişiler için nemlendirici seçimi ve kullanımı önemlidir. İdeal olarak, kuru ciltler için özel olarak formüle edilmiş, yüksek nemlendirme özelliklerine sahip kremler kullanılmalıdır. İçeriğinde hyaluronik asit, gliserin ve seramid gibi maddeler bulunan kremler cilt bariyerini güçlendirerek nem kaybını önlemeye yardımcı olur.
Pul Pul Dökülen Kuru Cilt İçin Ne Yapılmalıdır?
Pul pul dökülen kuru ciltler için nemlendirici ve onarıcı bakım önemlidir. Kullanılacak ürünlerin yumuşatıcı ve cildin bariyer fonksiyonunu destekleyici ve yoğun içeriklere sahip olması gerekir.
Dudak Kuruluğu İçin Ne Yapılmalıdır?
Dudak kuruluğu ile başa çıkmak için yeterli su içmek, nemlendirici dudak balmı kullanmak, rüzgar ve soğuktan korunmak, iç ve dış mekanlarda nemlendirici kullanmak, ve tahriş edici maddelerden kaçınmak etkili yöntemlerdir. Ayrıca, dudaklarınızı yalamaktan kaçınmak ve beslenmede dengeli vitamin alımına özen göstermek de faydalı olmaktadır. 
0 notes
karaca2508-blog · 10 months
Text
Sağlıklı Yaşam İçin Beslenme
Tumblr media
Sağlıklı yaşam için beslenme hiçbir zaman sadece karın doyurmak anlamına gelmez. Yeterli ve dengeli beslenme, büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besin ögeleri ve diğer biyoaktif maddelerin yeteri kadar alınmasıdır. Besinler çok çeşitlidir. Her çeşit besinin bileşiminde değişik miktarlarda “besin ögesi” denilen kimyasal moleküller bulunur. Besinler yendikten sonra besin ögelerine parçalanır ve vücutta öyle kullanılır. Besin ögeleri makro ve mikro besin ögeleri olmak üzere iki gruba ayrılır. Makro besin ögeleri, karbonhidratlar, protein ve yağlardır. Mikro besin ögeleri vitaminler, mineraller ve sudur. Makro besin ögeleri vücudumuza enerji verir, mikro besin ögeleri ise vücudumuza enerji vermez ancak vücut çalışmasında önemli görevleri vardır. Sağlıklı Yaşam İçin… Karbonhidratlar Karbonhidratlar vücuda enerji sağlayan ana ögelerdir. Günlük enerjinin büyük bölümü (% 55- 60) bu ögelerden sağlanır. Et, süt, yumurta gibi hayvansal kaynaklı ürünlerde az, tüm bitkisel besinlerde en çok bulunan besin ögesidir. Vücudun harcadığı enerjinin büyük bir bölümünü sağlarlar. Bir gram karbonhidrat 4 kalori verir. Ağır beden hareketleri için en elverişli enerji kaynağı karbonhidratlardır. Bitkisel besinlerde bulunan ve sindirilemeyen selüloz, hemiselüloz, lignin gibi karbonhidratlar posayı oluşturur. Posa ise bağırsakların hareketini ve kolay boşaltılmasını sağlayarak kabızlığı önler. Beynin kullandığı tek enerji kaynağı glukoz olduğundan bilişsel fonksiyonlar için karbonhidratlar gereklidir. Yağlar Yağlar en ekonomik enerji kaynağıdır. Yağlar, aynı miktarlardaki karbonhidrat ve proteinlerin iki mislinden fazla kalori vermektedir. Bir gram yağ 9 kalori verir. Ancak, diyette fazla bulunmalarının kalp hastalıkları ile ilişkili olabileceği bildirildiğinden diyette günlük enerjinin % 30’undan fazla olması istenmez. Yağların bileşiminde yer alan ve vücut tarafından yapılmayan bazı yağ asitleri büyüme ve derinin sağlığı için gereklidir. Yine yağlar, yağda eriyen vitaminlerin (A, D, E ve K vitaminleri) vücuda alınması için esastır. Ayrıca, yağlar organların etraflarını kapatarak dış etkilerden zarar görmesini önlemektedir. Proteinler Aminoasitlerden oluşan proteinler, vücudun yapı taşı olarak bilinen büyük moleküllü biyolojik maddelerdir. Bir gram protein 4 kalori enerji verir. Diyette günlük enerjinin % 10-15’i proteinlerden sağlanmalıdır. Hücrelerin yapımında proteinler önemlidir, ayrıca kırmızı kan hücrelerindeki oksijen taşıyan hemoglobinin bir kısmı da protein yapısındadır. Enfeksiyonlardan koruyan bağışıklık (immun) sistemi içinde yer alan immun globulin ve antikorlar da proteindir. Sağlıklı Yaşam ve Egzersiz Proteinlerin fonksiyonları yapıcı, onarıcı, düzenleyici ve koruyucu olarak özetlenebilir. Protein gereksinimi yetişkinler için kilogram başına 1 gram olarak hesaplanabilir. Çocuklarda, genç erişkinlerde, gebelikte, emziklilikte ve yaşlılıkta protein gereksinimi artar. Vücudun proteinlerden azami yarar sağlayabilmesi için karbonhidratlardan alınan enerjinin yeterli olması gerekir. Aksi halde enerji kaynağı olarak proteinler kullanılır, bu da metabolizmanın gereksiz yere çalışması ve böbreğe yük bindiren protein yıkım ürünlerinin artmasına sebep olur Proteini oluşturan amino asitlerin bazıları vücut tarafından sentez edilebilir. Vücut tarafından sentez edilemeyen ve besinlerle belirli miktarlarda alınması gereken 8 amino asit “Elzem (esansiyel) amino asitler” olarak adlandırılır. Besinlerdeki proteinlerin amino asit değerleri farklılık gösterir. Yeterli miktarda elzem amino asit içeren proteinlere “kaliteli protein” denir. Et, süt, yumurta gibi hayvansal proteinler kaliteli proteinlerdir. Bitkisel proteinlerde bazı elzem amino asitler yeterli miktarda yoktur. Örneğin mısır proteininde triptofan, buğday proteininde lizin, kuru baklagillerde metionin yeterli miktarda değildir. Tahılların kuru baklagillerle birlikte tüketilmeleri bu eksiklikleri bir dereceye kadar tamamlayabilir. Vitaminler Vitaminler vücutta sentezlenmeyen, yaşam için gerekli, çok küçük miktarlarıyla hücre metabolizmasında önemli tepkimeleri kolaylaştıran organik bileşiklerdir. Vitaminlerin çoğu vücut tarafından yapılamadığı için besinlerimizle alınması gerekmektedir. Bu besinlerin bir kısmı çiğ olarak, bir kısmı da belirli pişirme süreçlerinden geçerek soframıza gelir. Bu hazırlama ve pişirme süreçleri esnasında oluşabilecek vitamin kayıpları insan sağlığını yakından ilgilendirmektedir. Vitamin gruplarını etkileyen ısı, ışık gibi etkenler ile asidik ve alkali ortamlar vardır. O nedenle her besin grubunun vitamin kayıplarına neden olmadan tüketilmesi yaşamın sağlıklı sürdürülmesi açısından gereklidir. Vitaminler insan sağlığının korunması için gereklidir. Vitaminler yağda ve suda eriyen vitaminler olarak iki grup altında toplanır. - Yağda eriyen vitaminler: A, D, E ve K vitaminleri - Suda eriyen vitaminler: C vitamini ve B grubu vitaminler A Vitamini A vitamini; görme, büyüme, üreme, embriyo gelişmesi, kan yapımı, bağışıklık sistemi ve doku h��cresi farklılaşmasında gerekli bir vitamindir. A vitamini vücutta depo edilen bir vitamindir. Bu nedenle yetersizlik belirtileri, uzun süre A vitamini alınmadığında görülür. Yetersiz ve dengesiz beslenenlerde ve büyümenin hızlı olduğu çocukluk, gebelik ve emziklilik dönemlerinde sorun ortaya çıkabilir. A vitamini hayvansal kaynaklı karaciğer, balık yağı, süt, tereyağı, yumurta gibi besinlerden alınır. Bitkisel kaynaklardan ise beta karoten gibi karotenoidleri alınır ve bunlar organizmada A vitaminine dönüştürülebilir. Karotenoidlerin (A vitamini ön maddesi) kaynakları kırmızı ve sarı portakal ile koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. En çok sarı, turuncu (havuç, kış kabağı vb.), koyu yeşil yapraklı sebzeler ile sarı ve turuncu meyvelerde (kayısı, şeftali vb.) bulunur. D Vitamini D vitamini; yağda eriyen bir vitamindir. Emilimi için yağ ve safraya ihtiyaç vardır. Balık yağında D vitamini bulunur, güneş ışığı etkisi ile deri tarafından da D vitamini yapılır. En önemli işlevi kalsiyum metabolizmasını denetlemek ve düzenlemektir. Kemikler kalsiyum deposudur. Kalsiyumun kemiklere taşınmasına ve yerleşmesine yardımcı olur. Başlıca D vitamini kaynakları balık, balık yağı, karaciğer, yumurta sarısı ve tereyağıdır. D vitamini eksikliğinde raşitizm görülür. Raşitizmde kemik ve dişlerde bozukluk ve eğrilik görülür. Dişler geç çıkar. Kafa kemikleri yumuşar ve eğrilir. Eklemlerde şişkinlik görülür. Güneş ışığını doğrudan alamayan bireylerde, hızlı büyüyen çocuklarda, az güneş alan ülkelerde D vitamini eksikliği görülür. D vitamini yetersizliğinin yaygın olarak görülme nedeni doğal yiyeceklerde yeterince bulunmamasına bağlıdır. Eksikliğinde çocukluk çağı raşitizmi (rikets) görülür. Bu hastalıktan korunma için güneş ışınlarından yararlanmak gerekir. Osteomalasia erişkin dönemde görülen bir kemik hastalığıdır. Kemikler yeterince sert ve dayanıklı değildir, kalsiyum ve fosfor oranı düşüktür. Sık doğum yapan, yetersiz ve dengesiz beslenen, güneşten yararlanamayan kadınlarda daha sık görülür. D vitamini suda erimediği için fazlası idrarla atılamaz. Fazla alınması eklemlerde ve yumuşak dokularda kireçlenmeye neden olur. Yine çocuklarda fazla ve gelişigüzel kullanıldığında büyümede duraksama, kusma, böbreklerde taş oluşumu gözlenir. E Vitamini Günlük yiyeceklerde yeterli miktarda bulunduğundan, insanlarda yetersizlik belirtilerine sıklıkla rastlanmamaktadır. Yağların emiliminde bir bozukluk oluştuğunda E vitamini emilimi de azalır. E vitamini hücre zarının koruyucusudur, iyi bir antioksidandır, damar içerisinde akışkanlığı sağlar, damar tıkanıklığını önler. Bitkisel yağlar, tahıl taneleri, yağlı tohumlar, soya, yeşil yapraklı sebzeler ve baklagiller E vitamininden zengindir. K Vitamini Kanın pıhtılaşma etmeni olarak tanımlanan K vitamini, günlük yiyeceklerimizde yeteri kadar bulunduğu ve kalın bağırsakta bakterilerce yapıldığı için, yetersizliğinde oluşan bir hastalık tanımlanmamıştır. Yağda eriyen bir vitamindir. Eksikliğinde kanın pıhtılaşması engellendiği için kanamanın durma süresi uzayabilir. K vitamini kemik gelişimi için de önemlidir En zengin K vitamini kaynakları; ıspanak ve benzeri yeşil yapraklı sebzeler, karaciğer, kuru baklagiller ve balıklardır. Tiamin (B1 Vitamini) En önemli görevi enerji metabolizmasındadır. Değişik besinlerle vücuda alınan besin öğelerinin vücutta enerjiye çevrilmesi yine en önemli enerji kaynaklarından olan karbonhidratlardan enerji yapımında önemli bir işlevi vardır. B1 vitamini eksikliğinde yorgunluk ve isteksizlik, iştah azalması, kusma ve sindirim sisteminde bozukluklar, kalp yetmezliği, huzursuzluk sıklıkla görülen belirtilerdir. Beriberi denilen ve sinir sistemi bozukluğu şeklinde tanımlanan, eklemlerde şişlik ve ağrı, denge bozukluklarına neden olan hastalıklar en önemli yetersizlik belirtisidir. Karaciğer, et, süt, kuru baklagiller, tahıllar (buğday, mısır, pirinç), ceviz, fındık ve yumurta iyi birer B1 vitamini kaynağıdır Ribloflavin (B2 Vitamini) Işığa duyarlı olması nedeniyle riboflavin bulunan yiyecekler ışıkta bekletilmemeli, suda eriyen bir vitamin olduğu için de sebzelerin pişirilme suyu ve yoğurdun suyu dökülmemelidir. Karbonhidrat, protein ve yağların metabolizmasında görev alan riboflavin bir düzenleyicidir. Yetersizliğinde deride yaralar (dermatit), dudaklarda çatlaklar (keylozis, angular lezyon) ve göz çevresinde kesik şeklinde yaralar oluşur. Sinir sisteminde bozukluk, anemi (kansızlık) görülebilir. Gözde yanma ve kızarıklık, ishal oluşabilir. Karaciğer, et, süt ve ürünleri, yumurta, peynir, balık, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllar iyi birer riboflavin kaynağıdır. Niasin Diyette yeterince niasin alınmaması sonucu sinir sistemi, sindirim sistemi ve güneş gören deride simetrik yaralarla kendini gösteren pellegra hastalığı oluşur. Pellegra hastalığı daha çok tek yönlü beslenen; özellikle de sadece mısır tüketen toplumlarda görülür. Kimler Malul Sayılır? Et, balık, kümes hayvanları, karaciğer, maya, tahıllar, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler niasin yönünden zengindir Folik Asit Folik asidin vücutta görev yapabilmesi için C vitaminine ihtiyaç vardır. Yetersizliğinde kan yapımında azalma olmaktadır. Özellikle gebe kadınlarda ve çocuklarda yetersizlik belirtileri yaygındır. Yetersizlik nedeni; yetersiz sebze ve meyve tüketimi, emilim bozukluğu ve vücuttan aşırı kayıp olmasıdır. Alkol bağımlılarında da folik asit yetersizliği görülebilir. Karaciğer, et, yeşil yapraklı sebzeler, maya, kuru baklagiller ve tahıllar folik asitten zengindir. Vitamin B6 (Piridoksin) Protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasında yardımcıdır. B6 vitamini aynı zamanda bağışıklık sistemi için de gereklidir. B6 vitamini yetersizliğinde en önemli bulgu sinir sisteminde, kan hücrelerinde görülür. Deride yaralar oluşur. Sinir sistemi bozukluğuna bağlı olarak bayılma nöbetleri görülür. Dudak kenarları ve dilde yaralar, huzursuzluk ve anemi (kansızlık), çocukluk çağında sık görülen B6 vitamini eksikliğinin başlıca belirtileridir. Büyüme geriliği, sindirim sistemi bozukluğu ve böbrekte taş oluşumu da B6 eksikliğinde görülen hastalıklardan bazılarıdır İstanbul İş Sağlığı ve Güvenliği Analizi Et, karaciğer, böbrek, tahıllar ve kuru baklagiller B6 vitamini yönünden zengindir. Vitamin B12 Bağışıklık sisteminde, protein metabolizmasında, sinir sisteminde ve kemik iliğinde kan hücrelerinin yapımında görevlidir. B12 vitamini yetersizliğinde, sinir sisteminde bozukluklar ve pernisiyöz anemi (kansızlık) oluşur. Kol ve bacaklarda uyuşma, duyu azalması, ruhsal bunalım ve kasılmalar en belirgin eksiklik belirtileridir Bu vitamin sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunmaktadır. Et, süt, peynir, yumurta ve balık B12 vitamini yönünden zengindir. B12 vitamini bitkisel besinlerde bulunmaz. Pantotenik Asit Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması için gereklidir. Sinir sisteminin, bazı hormonların çalışmasında ve yağların sentezinde rol oynar. Bu vitamin tüm besinlerde bulunduğu için yetersizlik belirtileri sık görülmez. Tüm hayvansal ve bitkisel besinleri tüketmekle yeteri kadar pantotenik asit alımı sağlanır. Biotin Biotin, vücudumuzda ince bağırsak bakterileri tarafından sentezlenir. Karbonhidrat metabolizmasında görev alır ve enerji oluşumuna katkı verir. Günlük tükettiğimiz besinlerde biotin yeterli miktarda bulunduğundan eksiklik belirtileri görülmemektedir. Çiğ yumurta akında avidin adlı bir protein vardır ve bu protein biotinin vücutta kullanılmasını engeller. Çiğ yumurta yiyenlerde saç dökülmesi, deri yaraları oldukça sık görülen durumlardır. O nedenle yumurtanın pişirilerek tüketilmesi vücut için daha yararlıdır. Yetersiz tüketiminde deri yaraları, iştahsızlık, kas ağrıları, solukluk gibi belirtiler ortaya çıkar. Biotin, vücutta bağırsak bakterileri tarafından üretilmekte ve günlük besinlerle vücuda yeteri kadar alınmaktadır. Tüm yiyeceklerde yeteri kadar bulunur. En çok bulunduğu besinler; karaciğer, yumurta sarısı, soya unu, et ve mayadır Vitamin C (Askorbik Asit) Vitamin C; hava ile temasla kolay okside olur, suda erir, ekşi tattadır, ışıkla temasta rengi koyulaşır, ısıya dayanıksız bir vitamindir Vitamin C bağ dokularını bir arada tutar. Zehirlenmeler ve ateşli hastalıklarda vücudu koruyan ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir vitamindir. Vücudumuzda kan yapımı için gerekli olan demir ve folik asidin kana geçmesini kolaylaştırır ve kullanımını artırır. Böylelikle kansızlığı önler. Damar çeperlerini güçlendirerek kanamaya ve gözde katarakt oluşumuna engel olur. Meme kanseri ve güneş ışınlarının oluşturduğu deri kanserlerinin gelişimini yavaşlatır. Kuvvetli bir antioksidandır. Çalışanlara Hamilelik ve Doğum Hallerinde Sağlanan Haklar Vitamin C yetersizliğinde; diş etlerinde kanama, dişlerde anormallikler, yorgunluk, isteksizlik ve eklem ağrıları görülebilir. Aşırı yetersizliği skorbüt hastalığına neden olur. Diş etlerinde kanama, eklemlerde şişlik ve ağrılarla belirti veren skorbüt hastalığını tedavi eden vitamin olarak bilinmektedir. Enfeksiyonlarda ve sigara içenlerde gereksinim 2 kat artmaktadır. Fazla alındığı takdirde böbrekler yoluyla dışarı atılır. Ana metabolitlerinden (yıkım ürünü) birisi oksalattır. Bu nedenle yüksek dozda uzun süre C vitamini alımında böbrek (okzalat) taşları oluşabileceği bildirilmiştir. Limon, portakal, mandalina gibi turunçgiller, çilek, böğürtlen, kuşburnu, domates, lahana, patates ile ıspanak, marul, yeşil biber, asma yaprağı gibi yeşil yapraklı sebzeler zengin kaynaklarıdır. Bu besinleri taze olarak tüketmek, bekletmemek kayıpları önlemek açısından önemlidir Mineraller Mineraller doğada yaygın olarak görülen inorganik maddelerdir. Vücudun büyümesi ve gelişmesi, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için minerallere ihtiyaç vardır. Mineraller vücudumuzda yapıyı oluşturan ve birçok işlevi düzenleyen elzem besin öğeleri grubudur. Vücudunuzun % 4 gibi çok küçük bir kısmını oluşturmalarına rağmen vücut yapısının oluşmasında yardımcıdırlar. Kemik, diş, kas, kan ve diğer dokularda da mineraller bulunur. Kalsiyum Kemiklerin ve dişlerin yapımında, kasların kasılmasında, sinirlerin çalışmasında, normal kan basıncının sağlanmasında, kanın pıhtılaşmasında, hücrelerin bir arada tutulmasında gereklidir. Vücuttaki kalsiyumun % 99’u kemiklerde ve dişlerde, geri kalan % 1’i ise vücut sıvılarında ve hücrelerde bulunmaktadır. Kalsiyum ve D vitamininin yetersizliğinde; çocuklarda raşitizm, yetişkin kadınlarda osteomalasia ve yaşlılarda osteoporoz görülür. Raşitizm ve osteomalasia kemiklerin gelişememesi, yumuşaması ve eğrilmesidir. Osteoporoz ise kemiklerin kırılabilir duruma gelmesidir. D vitamini, sütte bulunan laktoz, C vitamini, organik asitler ve bazı amino asitler kalsiyumun emilimini kolaylaştırır. Mayasız undan yapılan ekmeğin tüketimi, antasitli ilaçların uzun süre ve fazla miktarda kullanılması ise emilimi engeller.   Süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir, dondurma vb.) en iyi kalsiyum kaynağıdır. Süt ve ürünlerinde bulunan kalsiyumun emilimi fazladır. Yumurta sarısı, tahıllar, kuru baklagiller ve yağlı tohumlar da iyi birer kalsiyum kaynağıdır. Yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllarda bulunan kalsiyumun emilimi ise düşüktür. Yeşil yapraklı sebzelerde bulunan okzalatlar (oksalik asit) ve tahıllarda bulunan fitatlar (fitik asit) kalsiyumla birleşerek ince bağırsaklardan emilimi engeller. Diyetin posa miktarının fazla olması da kalsiyum emilimini olumsuz yönde etkiler. Fosfor Fosfor; kalsiyumla birlikte kemiklerin ve dişlerin oluşumunda, besin öğelerinin metabolizmasında görev alan enzimlerin yapısında bulunur ve hücre çalışması için gereklidir. Ayrıca fosfor vücut sıvılarının asit ortama dönüşümünü engeller, hücre içi ve dışı sıvıların dengede tutulmasını sağlar. Vücuttaki fosforun % 90’ı kemiklerde ve dişlerde, geri kalan % 10’u ise vücut sıvılarında ve hücrelerde bulunur. Protein yönünden zengin besinlerin fosfor içeriği de yüksektir. İhbar Tazminatı Hangi Hallerde Ödenir? Süt ve türevleri, et ve türevleri, tavuk, balık, yumurta, tahıllar, kuru baklagiller ve yağlı tohumlar önemli fosfor kaynağı besinlerdir. Demir Demirin çoğunluğu kanda ve kırmızı kan hücrelerinin içinde yer alan hemoglobinde bulunur. Hemoglobinin yapısında bulunan demirin vücuttaki görevi oksijen taşımaktır. Akciğerlerden oksijeni hücrelere, hücrelerden de karbondioksiti akciğerlere taşır. Et ve et ürünleri, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllar demir kaynağıdır. Pekmez ve kuru meyveler de iyi bir demir kaynağıdır. Diyette C vitamininin ve etin bulunması, bitkisel kaynaklı demirin emilimini artırır. Bu nedenle her öğünde C vitamininden zengin besinlere yer verilmelidir. Tahıllarda demir emilimini engelleyen fitatların etkisinin ortadan kaldırılması amacıyla ekmek mayalandırılarak yapılmalıdır. Yemek esnasında çay içilmesi de demirin emilimini azalttığından, çay öğün aralarında ve açık olarak içilmelidir. Demir yetersizliğinde kansızlık görülür. Bağırsak parazitleri, besinlerle alınan demire ortak olur ve kansızlığa neden olur. Anemik olan kişilerde kanda hemoglobin düzeyi düşer ve kırmızı kan hücrelerinin sayısı azalır. Diyetle demiri yetersiz tüketen okul çocuklarının sık hastalandıkları ve okula devam edemedikleri, öğrenme, algılama ve dikkatlerinde azalma görüldüğü ve okul başarılarının düştüğü bilinmektedir. Magnezyum Vücuttaki magnezyumun çoğu kalsiyum ve fosforla birlikte iskeletin yapısında bulunur. Kas dokuları ve vücut sıvılarında magnezyum bulunur. Yağlı tohumlar, kuru baklagiller ve tahıllar magnezyumdan zengin kaynaklardır. İyot Tiroit bezinin çalışması için iyot gerekir. İyot, tiroit bezinde tiroit hormonlarının yapımında görev alır. İyodun yetersiz alınması, iyot yetersizliği hastalıklarına neden olur. Ülkemizin bazı bölgelerinde (Karadeniz ve Akdeniz’in iç kesimleri ile Doğu ve İç Anadolu Bölgesinde) toprakta ve suda iyot yetersizliği olduğu için, bu bölgelerde yetişen besinlerle beslenen kişilerde basit guatr hastalığı görülür. Guatr boynun ön tarafında bulunan tiroit bezinin büyümesidir. Read the full article
0 notes
fiyatinedir · 1 year
Text
Propolis Nedir
Tumblr media
Propolis nedir, Propolis faydaları nelerdir gibi sorularınızın yanıtlarını bulabilmek adına araştırdık ve sizler için paylaşıyoruz. Bağışıklık sistemimizi adeta Kaleye çeviren mucizenin detayları için yazımızı okumaya devam edin.
PROPOLİS NEDİR
Arıcılar arasında preboli ya da arı zamkı olarak da bilinen propolis, arıların kovan içinde yer alan peteklerin sterilizasyonunu sağlamak, dışarıdan gelen böcek, mantar, bakterilere karşı kovanı korumak, bal peteklerini onarmak ve güçlendirmek için kullandığı bir üründür. Arılar, propolisi üretmek için başta iğne yapraklı ağaçlar olmak üzere pek çok bitkinin gövde, yaprak, tomurcuk ve nektarlarından elde ettiği maddeleri, kendi salgılarıyla biyokimyasal değişime uğratırlar.
Tumblr media
Propolisin Faydaları Nelerdir Propolis, antibakteriyel özelliği sayesinde kovanın hijyenini sağlamak ve reçinemsi özelliğiyle de kovanın savunmasını güçlendirmek için de kullanılır. Çoğunlukla koyu kahverengi olan propolisin rengi, toplandığı bölgeye göre şeffaf, kırmızı, sarı ve yeşil renklerde olabilir. Zengin bir içerikten oluşan propolis, tarih boyunca insanlar tarafından ilaç olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise kullanımının sağlığa olumlu etki yarattığına dair bazı bilimsel çalışmalar bulunur. Sıklıkla kullanılan kavak tipi propolisin içeriğinde 150'ye yakın biyoaktif bileşen olmak üzere yaklaşık 300 farklı bileşiğe rastlanmıştır. Arı poleninden farklı olarak B1, B2, C, E vitamini barındıran propolis ayrıca çinko, bakır, demir, kalsiyum, magnezyum, sodyum ve potasyum gibi mineraller açısından da zengindir. İnsanlar tarafından kullanıldığında zararlı virüs ve bakterilerin yok edilmesine yardımcı olduğu bilinen propolis, yetişkinler ve çocuklar tarafından bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için kullanılabilen doğal bir üründür. Mantarlara karşı da etkili olduğu bilinen propolis, tüm bunların yanında antioksidan ihtiyacının karşılanması için de kullanılabilir. Ancak işlenmemiş propolis, sindirilmesi güç, bal mumu benzeri bir maddeyle karışık hâldedir. Doğada bulunan propolisin yaklaşık yarısını oluşturan bal mumu benzeri maddenin, reçine benzeri besleyici kısmından ayrıştırılması önemlidir. Propolisin doğru şekilde bal mumundan ayrıştırılması, ürünün sindirilebilirliği açısından son derece önemlidir. Bu işlem, propolisin bitki ve larva kalıntılarından da ayrışmasını sağlar. Bu yüzden doğadan kazınarak toplanan işlenmemiş ürünlerin tüketilmesi önerilmez.
Tumblr media
Propolis Faydası
PROPOLİS FAYFALARI
oranında reçine, bal mumu, esansiyel ve aromatik yağlar, %5 polen ve %5 mineral madde ve organik kalıntılarda oluşan propolisin, insan sağlığı üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunduğu saptanmıştır. Propolis, faydaları bakımından oldukça zengin bir üründür. Antibakteriyel, antiviral, antifungal ve antienflamatuar içeriğinin yanı sıra pek çok farklı rahatsızlık için de önleyici ve tedavi edici özelliği bulunduğu bilinir. Propoliste yer alan etanol ekstraktı (faydalı bileşenlerin ayrıştırılarak tüketime hazır hâle getirilmesi işlemi) bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Etanol ekstraktı, aynı zamanda iltihap önleyici, antibakteriyel, antiviral, antifungal, antioksidan ve lokal anestezik gibi özelliklere sahiptir. Propolis içeriğinde yer alan kafeik asit fenil ester ve clerodane diterpenoidin de kanserli hücrelerin gelişimini engellediği ve sağlıklı hücrelerin, kanserli hücreye dönüşme ihtimalini azalttığı düşünülmektedir. Meme, cilt, gırtlak, karaciğer, kolon, mesane, ve yumurtalık kanseri tedavisinde rol oynadığı öne sürülür. Bu içeriğin karaciğeri zararlı maddelere karşı koruduğu da yapılan sınırlı çalışmalarda görülmüştür. Propolis içeriğindeki diğer etken maddelerin adenovirüs ve influenza gibi virüslere karşı etkili olduğu, yara iyileşmesinde rol oynadığı da aynı sınırlı çalışmalarda saptanmıştır. Propolisin içeriğinde yer alan bioflavonoidler ise virüslere karşı etkin koruma sağlar. Bazı araştırmalar, propolisin soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıkların iyileşmesine yardımcı olduğunu gösterir. Diş macununa eklenerek kullanılan propolisin, ağızda bakteri oluşumunu azalttığı, diş etlerinde var olan bazı rahatsızlıkları iyileştirmeye yardımcı olduğu düşünülür. Propolisin cilde faydaları, çoğunlukla yara ve yanıkların iyileştirilmesi ile sınırlıdır. Hücre büyümesini hızlandırdığı için cilt yanıklarının daha hızlı iyileşmesinde etkili olan propolisin, ülseratif kolit, ülser, mide ve bağırsak kanserlerinin yanı sıra diğer gastrointestinal sistem rahatsızlıklarına karşı koruma sağladığı ve bu hastalıkların tedavisine de yardımcı olduğu yönünde sınırlı çalışmalar bulunur. Aynı çalışmada propolisin, helicobacter pylori gibi sağlık üzerinde olumsuz etkisi bulunan patojenleri etkili bir şekilde yok ettiği de gösterilir. Sıklıkla sorulan "Propolis faydaları nelerdir?" sorusu bu şekilde yanıtlanabilir.
Tumblr media
Propolis Ne işe yarar Propolis Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler Propolis kullanımından önce ürünün kullanım talimatları dikkatlice okunmalı, kişiyi şüpheye düşürecek bir durumun varlığında mutlaka hekime danışılmalıdır. Ayrıca kronik hastalığı olan kişiler de propolis kullanmadan önce mutlaka hekime danışmalıdır. Propolis kullanımından önce dikkat edilmesi gerekenlerin bir kısmı şunlardır: - Propolisin içeriğinde yer alan doğal bileşenlerden bazıları kanın pıhtılaşmasını yavaşlatabilir. Bu yüzden planlanan bir operasyon öncesinde propolis ve diğer doğal, bitkisel ürün ya da ilaçların tüketimi bırakılmalıdır. - Bala alerjisi olan kişilerin propolis tüketmemesi önerilir. - Gebe ve emziren annelerin, propolis kullanmadan önce hekime danışmaları son derece önemlidir. - Propolis alkol ile birlikte kullanılmamalıdır. - Astım gibi solunum ile ilgili rahatsızlığı olanların, propolis kullanımından önce hekimden görüş almaları gerekir. - Propolis de dahil olmak üzere hiçbir doğal ya da bitkisel ürün, yüksek miktarda tüketilmemelidir. - Propolisin uzun süre ile kullanımı alerjik reaksiyonlara yol açabilir. https://www.youtube.com/watch?v=sToOEri-W6c Propolisin Faydaları
Propolis Nasıl Kullanılır?
Arıların, ağaç ve bitkilerden topladığı maddeleri, kendi salgılarıyla biyokimyasal etkileşime sokmaları sonucu oluşturduğu propolisin, insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu bilinir. Özellikle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, ağız ve boğazda var olan rahatsızlıkların giderilmesinde etkili olduğu düşünülen propolis, suda çözünür damla, tablet, kapsül, krem, sprey, şurup ve toz formlarında bulunur. Formlarının çeşitliliği nedeniyle genel olarak propolis kullanımının oral ya da cilt üzerine sürülerek yapıldığı söylenebilir. Damla propolis, ağız yaraları ve boğaz enfeksiyonları için sıvı ve katı gıdalara damlatılarak tüketilebileceği gibi gargara yapılarak da kullanılabilir. Tablet ve kapsül propolis, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve uyku problemlerinin giderilmesi amacıyla su ile birlikte yutularak; krem propolis, küçük yanık ve yaraların tedavisi için cilt üzerine sürülerek kullanılır. Sprey formda olan propolis boğaz enfeksiyonlarının tedavisine yardımcı olarak boğaza sıkılarak, şurup ise öksürük ve ağız yaraları için uygulanır. Toz formunda olan propolisin ise bal ile birlikte tüketildiğinde daha etkili olduğu bilinir. İçeceklere ve yoğurda eklenerek tüketilebilir. Hastalıkların tedavisi için propolis kullanılmadan önce mutlaka hekime danışılmalı ve hekimin belirlediği doz ve sürede kullanılmalıdır. Kaynak: Medicalpark.com.tr ,çeşitli internet siteleri ve televizyon programları pubis nedir Gsb Nedir? Propolis Nedir Fiyat araştırması üzerine hizmet veren Fiyat bilgilendirme sitemiz ürün fiyatlarından, hizmet fiyatlarına kadar geniş bir yelpazede hizmet vermektedir. Bu konumuzda hatalı fiyat var ise iletişim bilgilerimizden bize bildirebilirsiniz. Güncel fiyatları fiyatinedir.net sitemizden anlık olarak takip edebilir, Güncel ve detaylı fiyat listesine ulaşabilirsiniz. Web sitemiz güncel fiyat listelerini araştırarak sizlerle paylaşmaktadır. Sitemizi takip ederek güncel ve detaylı fiyat listelerine ulaşabilir, bilgi alabilirsiniz. Bizimle iletişime geçmek için İLETİŞ��M sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.3
Propolis Nedir, Neden Önemlidir?
Yeterli ve dengeli beslenmede tükettiğimiz gıdalara her zaman dikkat etmemiz gerekir. Bu sebeple vücudun ihtiyacı olan fenolik ve flavonoidleri günlük olarak besinlerden almak çok önemlidir. İşte o besinlerden biri de propolistir. Şimdi gelin tamamen doğal bir arı ürünü olan Propolisi daha yakından tanıyalım…
Propolis
Arıların, bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladığı reçinemsi maddelere propolis adı verilir. Arılar tarafından kovandaki mikropları yok etmek ve sterilizasyonu sağlamak için kullanılır. Arılar petek gözlerini önce propolis ile kaplar sonra ana arı petek gözüne yumurtasını bırakır. Ayrıca arılar, propolisle sıvanan petek gözlerine balını, polenini, arı sütünü koyar. Böylece arının ürünleri kovanda bozulmadan saklanır.  Propolisin rengi farklılık gösterse de genel itibarıyla açık kahveden koyu kahverengine geçişli şekildedir. Geçmişi ise oldukça eskidir. MÖ 460-357 yıllarına dayandığı bilinmektedir. Read the full article
0 notes
Text
Uzun Yapraklı Nane
Uzun Yapraklı Nane
Tumblr media
#AntiEnflamatuar, #Antioksidan, #Antispazmodik, #AromatikBitkiler, #Ballıbabagiller, #BitkiselIlaçlar, #DoğalTedavi, #EsansiyelYağlar, #Lamiaceae, #MenthaLongifolia, #SindirimSorunları, #SolunumYoluSorunları, #SuNanesi, #TıbbiBitkiler, #UzunYapraklıNane https://is.gd/7c2SJi https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/bitkiler/uzun-yaprakli-nane/
Uzun Yapraklı nane ballıbabagiller familyasından gelen bir bitki olup, aromatik özellikleri sayesinde yemeklerde, tatlılarda, çaylarda, kokteyllerde lezzet verici olarak kullanılabilmektedir. Ayrıca bitkinin yaprakları ve yağı, sağlık açısından birçok faydası nedeniyle tıbbi amaçlar için de kullanılmaktadır.
Uzun Yapraklı Nane Bitkisini Tanıyalım
Bitki Yetişme Alanları: Bataklıklar, sulak alanlar, nehir ve göl kıyıları, kıyı kumulları Yaşam Süresi: Çok Yıllık Yetiştiği Şehirler: Ağrı, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Bitlis, Bursa, Çanakkale, Denizli, Eskişehir, Gümüşhane, Hakkari, Karaman, Kars, Kayseri, Kırklareli, Konya, Malatya, Mardin, Mersin, Muş, Rize, Sinop, Tokat, Tunceli, Şanlıurfa, Uşak, Van Anavatanı ve Doğal Yayılış Alanları : Kuzey ve Kuzeydoğu Anadolu yanısıra, Avrupa, Kafkasya ve Kuzaybatı İran doğal yayılışlı olup, Karadeniz kökenlidir. Çiçeklenme Zamanı: Yaz Başı (Haziran)Yaz (Temmuz)Yaz Sonu (Ağustos) Çiçeklilik Süresi: Bir mevsim Rakım (En Düşük): 600 m. Rakım (En Yüksek): 2250 m.
Uzun yapraklı nane (Mentha longifolia) bitkisinin en fazla uzaması, genellikle 30-90 cm arasında değişir. Ancak, bitkinin yetiştiği koşullara ve çevresel faktörlere bağlı olarak bu boyutlar değişebilir. Mentha longifolia bitkisi oldukça yaygın bir bitki türüdür ve geniş bir alanda yayılabilir. Ancak, bitkinin yayılımı, yetiştirildiği bölgenin özelliklerine ve bakım koşullarına bağlı olarak değişebilir.
Bir diğer nane çeşidi: Kıvırcık Nane
Mentha longifolia bitkisinin nihai olgunlaşma süresi değişkendir ve yetiştirildiği koşullara bağlı olarak değişebilir. Genellikle, bitki çiçeklenmeye başlamadan önce yaklaşık 2-3 ay sonra hasat edilebilir. Ancak, bitkinin nihai olgunlaşma süresi, yetiştirildiği bölge, toprak koşulları, sulama düzeni ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Ilıman iklimlerde yetişir ve serin, nemli ortamlardan hoşlanır. İyi drene edilmiş topraklarda yetişebilir ve suya ihtiyaç duyar, ancak fazla sulama bitkiyi bozabilir. Bitki aynı zamanda güneşli veya kısmi gölge alanlarda da yetişebilir.
Uzun Yapraklı Nane Etken Maddeleri
Uzun Yapraklı Nane (Mentha longifolia) bitkisinin yaprakları ve yağı birçok farklı bileşik içerir. Başlıca etken maddeleri arasında mentol, menton, pulegon, limonen, eukaliptol, linalool ve flavonoidler gibi uçucu yağlar ve fenolik bileşikler yer alır. Mentol, bitkinin karakteristik nane kokusundan sorumludur ve anti-enflamatuar, analjezik ve antispazmodik özellikleri olan bir bileşiktir. Pulegon, antimikrobiyal özelliklere sahiptir ve bitkinin sağlık yararlarından bazılarına katkıda bulunur. Flavonoidler antioksidan özelliklere sahiptir ve bağışıklık sistemi fonksiyonlarını destekleyebilir.
Uzun Yapraklı Nane Faydaları
Uzun yapraklı nane, sağlık açısından birçok faydası bulunan bir bitkidir.
Sindirim sorunlarına iyi gelir ve hazımsızlık, gaz ve mide bulantısı gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır.
Baş ağrısı ve migren gibi ağrıları hafifletir, stresi azaltır, zihni açar ve yorgunluğu giderir.
Bitkinin antioksidan özellikleri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücudu zararlı serbest radikallerden korur.
İltihap önleyici özellikleri ile de bilinir ve özellikle ağız sağlığına faydalıdır.
Bitki, diş eti hastalıklarını ve ağız kokusunu önler.
Bitkinin uçucu yağları, soğuk algınlığı ve öksürük gibi solunum yolu rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılır.
1 note · View note
Text
Dogal Mum Satis Sitesi
İç mekan mum, iç mekânlarda hoş bir koku yaymak amacıyla kullanılan mumlardır. Bu mumlar, doğal yağlar, esansiyel yağlar veya kimyasal kokular içeren özel mum karışımları ile üretilirler. Kokulu mumlar, atmosferi iyileştirmek, rahatlamak veya romantik bir ortam yaratmak gibi çeşitli nedenlerle tercih edilirler. Doğal mum, balmumu veya soya mumu gibi doğal malzemelerden yapılan mumlardır. Bu tür mumlar, petrokimyasal bazlı mumlara göre daha çevre dostu ve daha az toksik olma eğilimindedir. Doğal mumlar, temiz ve dengeli bir yanma sağlayarak iç mekânlarda daha az duman ve kirletici madde üretirler. LevArt Mum İstanbul tarafından sizlere sunulan tüm ürünler doğal ve kalitelidir.
Soya mumu, soya fasulyesinden elde edilen doğal içerikler kullanılarak yapılan mumlardır. Soya balmumu, doğal bir kaynaktan elde edildiği için sıkça tercih edilir. Ayrıca soya mumları, daha yavaş ve daha temiz bir yanma sağlayarak daha uzun süre yanarlar ve daha az duman üretirler. Bu nedenle çevre dostu bir alternatif olarak kabul edilirler. Kokulu mum, doğal mumlar veya soya mumları gibi farklı türlerde olabilirler. Kokuları ve malzemeleri kişisel tercihlere göre değişebilir, bu nedenle hangi tür mumun kullanılacağına dair birçok seçenek vardır. İç mekânlarda atmosferi iyileştirmek, rahatlatmak veya hoş bir koku oluşturmak istediğinizde bu tür mumlar sıkça tercih edilir. Sizlerde hemen mumistanbul.com sitesinden bilgi alabilir ve online sipariş oluşturabilirsiniz.
0 notes
Text
Dogal Mum Satis Sitesi
İç mekan mum, iç mekânlarda hoş bir koku yaymak amacıyla kullanılan mumlardır. Bu mumlar, doğal yağlar, esansiyel yağlar veya kimyasal kokular içeren özel mum karışımları ile üretilirler. Kokulu mumlar, atmosferi iyileştirmek, rahatlamak veya romantik bir ortam yaratmak gibi çeşitli nedenlerle tercih edilirler. Doğal mum, balmumu veya soya mumu gibi doğal malzemelerden yapılan mumlardır. Bu tür mumlar, petrokimyasal bazlı mumlara göre daha çevre dostu ve daha az toksik olma eğilimindedir. Doğal mumlar, temiz ve dengeli bir yanma sağlayarak iç mekânlarda daha az duman ve kirletici madde üretirler. LevArt Mum İstanbul tarafından sizlere sunulan tüm ürünler doğal ve kalitelidir.
Soya mumu, soya fasulyesinden elde edilen doğal içerikler kullanılarak yapılan mumlardır. Soya balmumu, doğal bir kaynaktan elde edildiği için sıkça tercih edilir. Ayrıca soya mumları, daha yavaş ve daha temiz bir yanma sağlayarak daha uzun süre yanarlar ve daha az duman üretirler. Bu nedenle çevre dostu bir alternatif olarak kabul edilirler. Kokulu mum, doğal mumlar veya soya mumları gibi farklı türlerde olabilirler. Kokuları ve malzemeleri kişisel tercihlere göre değişebilir, bu nedenle hangi tür mumun kullanılacağına dair birçok seçenek vardır. İç mekânlarda atmosferi iyileştirmek, rahatlatmak veya hoş bir koku oluşturmak istediğinizde bu tür mumlar sıkça tercih edilir. Sizlerde hemen mumistanbul.com sitesinden bilgi alabilir ve online sipariş oluşturabilirsiniz.
0 notes
weepingkingdombear · 3 months
Text
Tanım ve Kullanım Alanları
Aromaterapi, bitkisel esansiyel yağların kullanımıyla bedenin ve zihnin sağlığını destekleyen bir tedavi yöntemidir. Bu esansiyel yağlar genellikle buharlaştırıcılar veya masaj yağlarıyla kullanılır ve doğal kokularıyla insanların ruh halini iyileştirmeye ve stresi azaltmaya yardımcı olur. Aromaterapinin kullanıldığı alanlar arasında spa merkezleri, masaj terapisi, ev bakımı ve meditasyon bulunur. Her esansiyel yağın farklı özellikleri ve sağlık faydaları vardır; örneğin lavanta sakinleştirici etkiye sahiptir, nane ise canlandırıcı ve rahatlatıcı özelliklere sahiptir.
0 notes
modahaberlerini · 1 year
Text
Dogal Mum Satis Sitesi
İç mekan mum, iç mekânlarda hoş bir koku yaymak amacıyla kullanılan mumlardır. Bu mumlar, doğal yağlar, esansiyel yağlar veya kimyasal kokular içeren özel mum karışımları ile üretilirler. Kokulu mumlar, atmosferi iyileştirmek, rahatlamak veya romantik bir ortam yaratmak gibi çeşitli nedenlerle tercih edilirler. Doğal mum, balmumu veya soya mumu gibi doğal malzemelerden yapılan mumlardır. Bu tür mumlar, petrokimyasal bazlı mumlara göre daha çevre dostu ve daha az toksik olma eğilimindedir. Doğal mumlar, temiz ve dengeli bir yanma sağlayarak iç mekânlarda daha az duman ve kirletici madde üretirler. LevArt Mum İstanbul tarafından sizlere sunulan tüm ürünler doğal ve kalitelidir.
Soya mumu, soya fasulyesinden elde edilen doğal içerikler kullanılarak yapılan mumlardır. Soya balmumu, doğal bir kaynaktan elde edildiği için sıkça tercih edilir. Ayrıca soya mumları, daha yavaş ve daha temiz bir yanma sağlayarak daha uzun süre yanarlar ve daha az duman üretirler. Bu nedenle çevre dostu bir alternatif olarak kabul edilirler. Kokulu mum, doğal mumlar veya soya mumları gibi farklı türlerde olabilirler. Kokuları ve malzemeleri kişisel tercihlere göre değişebilir, bu nedenle hangi tür mumun kullanılacağına dair birçok seçenek vardır. İç mekânlarda atmosferi iyileştirmek, rahatlatmak veya hoş bir koku oluşturmak istediğinizde bu tür mumlar sıkça tercih edilir. Sizlerde hemen mumistanbul.com sitesinden bilgi alabilir ve online sipariş oluşturabilirsiniz.
0 notes
Text
Dogal Mum Satis Sitesi
İç mekan mum, iç mekânlarda hoş bir koku yaymak amacıyla kullanılan mumlardır. Bu mumlar, doğal yağlar, esansiyel yağlar veya kimyasal kokular içeren özel mum karışımları ile üretilirler. Kokulu mumlar, atmosferi iyileştirmek, rahatlamak veya romantik bir ortam yaratmak gibi çeşitli nedenlerle tercih edilirler. Doğal mum, balmumu veya soya mumu gibi doğal malzemelerden yapılan mumlardır. Bu tür mumlar, petrokimyasal bazlı mumlara göre daha çevre dostu ve daha az toksik olma eğilimindedir. Doğal mumlar, temiz ve dengeli bir yanma sağlayarak iç mekânlarda daha az duman ve kirletici madde üretirler. LevArt Mum İstanbul tarafından sizlere sunulan tüm ürünler doğal ve kalitelidir.
Soya mumu, soya fasulyesinden elde edilen doğal içerikler kullanılarak yapılan mumlardır. Soya balmumu, doğal bir kaynaktan elde edildiği için sıkça tercih edilir. Ayrıca soya mumları, daha yavaş ve daha temiz bir yanma sağlayarak daha uzun süre yanarlar ve daha az duman üretirler. Bu nedenle çevre dostu bir alternatif olarak kabul edilirler. Kokulu mum, doğal mumlar veya soya mumları gibi farklı türlerde olabilirler. Kokuları ve malzemeleri kişisel tercihlere göre değişebilir, bu nedenle hangi tür mumun kullanılacağına dair birçok seçenek vardır. İç mekânlarda atmosferi iyileştirmek, rahatlatmak veya hoş bir koku oluşturmak istediğinizde bu tür mumlar sıkça tercih edilir. Sizlerde hemen mumistanbul.com sitesinden bilgi alabilir ve online sipariş oluşturabilirsiniz.
0 notes