Tumgik
#fetullah gülen
gokhan-gulmez · 8 months
Text
Abdullah Gül ve Ali Babacan,Fetö STK'larını Çin hükümetine dayattı
Abdullah Gül ve Ali Babacan, FETÖ’nün TUSKON, TUÇSİAD ve GUTİAD adlı örgütlenmelerinin Çin’de resmen kurulmasını, Çin hükümetine dayattı. 2007’den itibaren FETÖ’ye yıllardır yeraltında sürdürdükleri faaliyetleri için yasal konum elde etme imkanı kazandırdı. 2007 yılından itibaren Türkiye-Çin ilişkileri FETÖ’ye teslim edilmişti. 2007 yılından itibaren Türkiye-Çin ilişkileri FETÖ’ye teslim…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yikikbeyza · 16 days
Text
Montelladan fetullah gülen vibei alıyorum amk içten içe darbe yapıyor sanki
9 notes · View notes
nesrin-c · 1 year
Text
BİZ BÜTÜN BUNLARI, MAFYA ARTIKLARININ AÇIKLAMALARIYLA, SEKS KASETLERİYLE, ŞANTAJ VE MONTAJLA, MİLLETİN YATAK ODASINA GİRMEYLE VE FETULLAH GÜLEN CEMAATİ İLE DİRSEK TEMASI KURMAYLA SEÇİM KAZANILACAĞINA İNANAN SALAKLAR VE BU SALAKLARI ALKIŞLAYANLAR YÜZÜNDEN YAŞIYORUZ.
Hatırlar mısınız bilmem,
Bir zaman önce, sosyal medyada fenomen olan sıkıntılı bir çocukcağız vardı.
Bu kardeşimiz önceleri ekranın karşısına geçip travmalarını anlatıp ağlıyordu. Sonra beğeniler gelmeye başladıkça, canlı yayınlarda, bu anlatımların yanına, sağını solunu kesmeyi de ekledi. Öyle ki, kan döküldükçe ve çocuk gözyaşları döktükçe, takipçiler daha çoğalmaya başladı. Hatta yüzbinlere dayandı. Takipçilerin tek istekleri vardı. “Bu kadar saçmalama yetmez. Bize daha fazlasını göster.”
En sonunda “reyting” belasına, çıtayı yükseltmek adına ve büyük ihtimalle, sonuçlarını da düşünüp etmeden, parklarda erkek çocuklara “Birbirinizi dudaklarınızdan öperseniz, size para vereceğim.” gibi videolar çekmeye başladı.
Ve en sonunda da sanırım bu videolar başına bela oldu ve hapis cezası aldı.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Bu çocukcağızı destekleyen, ona “Yürü koçum, kim tutar seni.” diye gaz verenler, bu kez de dönüp, “Yahu bu kadar da olmaz ki. Ne kadar rezilsin sen.” falan deyip, hakaret etmeye başladılar.
Sonuç olarak,
“Dün kendi elleriyle yarattıklarını, bugün yerin dibine soktular.”
***
Sabah sabah size bunu neden mi anlattım?
Anlatayım.
Seçim tarihi belli olduktan hemen sonra, halen namusunu, onurunu, kavgasını ve vicdanını kaybetmemiş olan muhalefet kanadını insanları, kolları sıvayıp, nihayet, yıllar sonra, bir seçimden iyi sonuçlar alıp, iktidarı alt etmek için çalışmalara başladı.
Sandıkların nasıl korunacağından tutun da, mahalle mahalle gezip, insanlara nasıl ulaşılması gerektiğine kadar, her şey en ince ayrıntısına kadar düşünüldü ve harekete geçildi.
Ülkenin hor görülenleri, eziyet çekenleri, itilip kakılanları ve ötekileştirilenleri…
Kim varsa, ayağa kalktı.
Bahar…
Umut…
Direniş…
Birlik…
Özgürlük…
Barış…
Eşit bir yaşam…
Çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek, köylü kentli, Kürt Türk, Alevi Sünni…
Artık aklınıza kim gelirse…
“Bu kez olacak!”
***
Ama olmadı.
Olamadı.
Çünkü, nasıl olduysa, bir anda, içimize çöreklenen ve kendilerini bizdenmiş gösteren yaratıklar birer ikişer ortaya çıkmaya başladı.
Kanal belliydi.
Suyun akacağı yol belliydi.
Döküleceği deniz belliydi.
İçimizdeki yaratıklar kanalın önünü kapattı, suyun akışını değiştirdi.
Berrak olan suyu bulandırmaya başladı.
İşte “Kaybetmeye mahkumuz” kısmı da tam burada başlıyor.
Çünkü “Devrim ahlaksızlık ve vicdansızlık” kabul etmez.”
Ahlaksızlığın ve vicdansızlığın olduğu yerde devrim olmaz.
Kazara olsa da, kimseye bir hayrı dokunmaz.
***
Biz işimizde gücümüzdeyken,
Biz tam seçime asılmışken,
Biz tam her şeyi yoluna sokmuşken,
İçimizdeki yaratıklar her zaman yaptıkları şeyi yapmaya başladılar.
“Goygoy”!
Önce ne idüğü belirsiz herifleri parlatıp parlatıp önümüze koydular.
“İşte” dediler “İşte biz bu seçimi bu aslan parçalarının açıklamalarıyla kazanacağız.”
Bir avuç insan hariç, kim çıkıp da sormadı.
Kim bunlar?
Nereden çıktılar?
Neden çıktılar?
Ne anlatıyorlar?
Neden susmuşlar susmuşlar da, şimdi anlatıyorlar?
“Direniş ve mücadeleyle elde edilen zafer.” zor iştir ya,
çoğu insan “Amann, şimdi kim uğraşacak mücadele, sokak, direniş falan. En iyisi biz buradan yürüyelim.” dedi ve yüzlerini bu karanlık heriflere döndü.
Herifler “Hükümetle beraber ihalelerden milyonlar yürüttük.” dedi.
Herifler “Bakanların, politikacıların arasında bir sürü ibne var. dedi.
Herifler “hep birlikte arsalara, evlere çöktük.” dedi.
Herifler “Bilmem hangi politikacı, hangi kadınla sevişmiş.” dedi.
Dediler de dediler…
Normal şartlarda, yolda denk gelsek, yüzlerine bile bakmayacağımız bu herifler, işte bu kendilerini Alevi, Yurtsever ve Sosyalist gösteren yaratıklar tarafından “kurtarıcı” diye sunuldu.
Su bulandı bir kere.
Uyanık davranıp da “Ulan biz halkız halk! Bizim böyle abudik gubidik işlere ihtiyacımız yok. Cukkanızı dolduramadınız diye, burada, gelip bizim sırtımızdan höt höt yapmayın. Kaybedersek de onurumuzla kaybederiz. Gidin ötede oynayın.” denilmediği için, çoğu insan ekranların karşısına geçip, günlerce, bu ağızlardan köpükler saça saça konuşan değişiklerden medet ummaya başladı.
***
Biz burada bir avuçtuk.
Kanallar bizi göstermez.
Gazeteler yüzümüze bakmaz.
Sosyal medya tınlamaz.
Biz burada bir avuçtuk.
“Yapmayın, etmeyin kardeşler, yoldaşlar, dostlar, canlar.” dedik. “Biz bu değiliz ve olmamalıyız. Ne işimiz var lan bizim milletin yatak odasında? Bize ne lan insanların cinsel tercihlerinden? Bizler ne zamandan beri insanların uçkurlarını bekler olduk? Bizler ne zamandan beri, kasetlerden, şantajlardan, montajlardan, linç kampanyalarından medet umar olduk? Bu herifler projeden başka bir şey değiller. Birileri sizi yiyor. Yapmayın, etmeyin. Mücadele bu değil. Devrim böyle gelmez. Biz bu değiliz ve olmamalıyız.” dedik.
Birkaç dost hariç, sesimizi duyan olmadı.
Hatta bunları yazıp çizdiğimiz için “Vayy ne iş olumm, yoksa siz de mi geysiniz, yumuşaklar…” diye ta.ak geçildik.
Sonuç olarak,
Bu karanlık tipler ve bu tipleri “mücadele ve devrim” diye sayfalarına taşıyan ne kadar gereksiz varsa, hepsi bizden çok kabul gördü.
***
Şimdi, yazının başında sizlere anlattığım o çocuğa dönebiliriz.
Yüzyılın en büyük hastalığı olan “Alçalarak Yükselmek” her zaman prim yapar.
Sağ sol, okumuş cahil, din, dil, ırk falan önemli değil.
Ezbere yaşayan ve yaşatan herkes bu hastalığın pençesine düşer ve kendini bir daha sittin sene kurtaramaz.
Üzgünüm dostlar ama çok fena kandırıldınız.
Bu herifler toplumu sizden daha iyi okudular ve göz göre göre sözüm ona “haksızlığa uğrayan” “mazlumlar” ve mağdurlar” yarattılar.
Olay öyle bir hal aldı ki,
sanki, çetesi, metesi, kumpasçısı, şantajcısı, teröristi, kim varsa, birlik olmuş da bunlara saldırıyormuş gibi bir algı yarattılar.
Bunu nasıl becerdiler?
İşte bu içimizdeki yaratıkların ve bu yaratıkların goygoylarına alkış tutanların/sesini çıkarmayanların sayesinde.
Dönün bir paylaşımlara bir bakın.
Bizim uyarılarımıza dönüp bakılmadı ama bu yaratıkların paylaşımları beğenilerden “patladı”.
Kim alkışladı bu rezilliği?
Sizler! (İstisnalar hariç)
Sizler bu herifleri alkışladıkça, bunlar daha da coştu.
Ve olay "Hilal'in kocaları varmış"tan “Muharrem sevişmiş” e kadar geldi.
Eee?
Bunlar kaç oy kazandırdı?
Hiç!
Neden?
Çünkü bu içimizdelki yaratıklar durup dururken başımıza "mağdurlar" yarattı.
Düşünün lütfen.
Bu kaset, şantaj, montaj işlerini kimler hayatımıza soktu?
Fetullah Gülen Cemaati.
Yıllarca milletin anasını ağlatan, çocuklarımızın hakkını yiyen, devletin en uç noktalarına yerleşip hepimizi fişleyen, paranın gücüyle devletin içinde devlet oluşturan Fethullah Gülen Cemaati!
Özellikle de “Kürt” ve “Sosyalist” olduğunu iddia eden ama zerre alakası bulunmayanların Fethullah Gülen Cemaati ile dirsek temasına ne demeli?!
“Kim ne desin? Ben bunlara FETÖ demem. Onlar bizim canımızdır.” diyerek kol kanat gerenleri hiç mi görmüyorsunuz?
Neden “Bizim ne işimiz olur kasetle masetle arkadaş? Devrimciyiz biz ulan.” Demiyorsunuz?
Deniz yaşasaydı,
Yaşasaydı İbo, Mahir, Ulaş.
Yaşasaydı Ape Musa,
Yılmaz, Mazlum, Hüseyin, Ahmet,
Hangisi bu yoldan giderdi?
Delirdiniz mi siz?
***
Sabah şöyle bir seçim yorumlarına bakayım dedim.
Bakmaz olaydım.
“Bu halk aptal.”
“Sürünsünler.”
“Ne halleri varsa görsünler.”
"Türk solu Allah belanı versin."
"HDP yönetimi istifa"
"CHP yanlış yaptı."
Daha neler neler…
Halk aptalmış.
Peh!
Halk aptal değil dostlar.
Halk hiç aptal değil.
Bu halk bizim halkımız.
Bu çocuklar bizim çocuklarımız.
Kendi hatalarımızı, kendi suçlarımızı halka yükleyip aradan sıyrılmaya kalkmak ayıptır, günahtır, zulümdür.
Birleşemeyen biz.
Ortaklaşa mücadele edemeyen biz.
"Türk solu" "Kürt milliyetçiliği" diye birbirimizi dövmeye başlamışız ama asıl ağzımıza sıçanlar içimizdeki yaratıklar oldu.
Bütün mesele bu.
***
Geçenlerde bir genç beni aradı ve “Tamer abi, ben de senin mesleğini yapmak istiyorum.” dedi.
Ben de gence, bunu duyduğuma sevindiğimi ve gerçekten bu alanda çok ihtiyaç olduğunu söyledim.
“Peki nasıl çalışabilirim?” diye sordu.
“Önce bir yıl eğitim. Ardından da üç yıl okul. Ondan sonra kendine çok rahat bir yer bulabilirsin.” dedim.
Telefonun diğer ucundaki genç bir süre sustu ve sonra şaşkın
“Haa, yani okula gitmeden olmuyor, öyle mi?” deyiverdi.
Şaşkındı.
Çünkü emek vermeden, okula gitmeden ve eziyet çekmeden benim işin yapılabileceğini düşünmüştü.
O işler öyle olmuyor!
Emek, mücadele, inanç ve direniş.
Sanırım bu “işin kolayını seçme” bizde huy olmuş!
***
Neyse,
siz yine de bizi yok sayın.
Nasıl olsa bu devran bizim değil, "Ayol, tabi ki, bize ahlak dersi verenlerin yatak odalarına girme hakkımız var. Onların özeli mözeli yok. Neleri varsa genel.." diye dudaklarını büze büze ayar veren "ağır" abi ve ablaların devranıdır!
t a m e r d u r s u n
#tamerdursun
67 notes · View notes
baybaykus · 2 months
Text
2 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 8 months
Text
Huzur İslam'da diyorlar di ya
Para İslam'da dünyada en karlı ticaret din ticareti
İmamlık meslek değildir dinimize göre
Bu ülkede herkes imam olsa Allah'ın egdigini kimse dogrultamaz
Tumblr media
Türkiye'deki tarikatlar:
Tarikatlarda geçinen milyonlarca asalak
Türkiye'de bütün tarikatları biz kurduk diyor İsrail picleri
Yakalanan mossad ajanları
Tumblr media
1.Nakşibendi
2.Menzilciler,
3.İskenderpaşa C.
4.İsmailağa C.
5.Süleymancılar
6.Hazneviler
7.Yahyalı C.
8.Erenköy C.
9.Tufancılar
10.Kıbrısiler
11.Zilan C.
12.Reyhaniler
13.Hacegan C.
14.Işıkçılar
15.Arvasiler
16.Akfırat C.
17.Halidiye
18.Şeyh Muhammed
19.Nayır Erzincani
20.Bilvanis Grubu
21.Kadiri
22.Galibiler
23.İcmalciler
24.Tillocular
25.Muhammediye
26.Halisiye
27.Üveysler
28.Şeyh Osman C.
29.Zenbililer
30.Hüseyniler
31.Farukiler
32.Bilal-i Nadir
33.Kesnizani
34.Şettariye
35.Halveti
36.Cerrahiler
37.Uşşakiler
38.Şabaniye
39.Mısriyye
40.Ticaniler
41. Ruşeniye
42.İpek Yolu Gurubu
43.Sünbüliye
44.Nasuhiyye
45.İbrahimiye
46.Rifai Tarikatı
47.Kubbealtı C.
48.Çorum Dergahı
49.Mehmet Efendi C.
50.Maafiriler
51.Antakiler
52.Marufiler
53.Ayderussiyye
54.Sayyadiye
55.Zeyniyye
56.Sebsebiyye
57.Kantaniye
58.Bayramiler
59. Maşukiler
60.Aksarayiler
61. Edirneviler
62.Yakubi
63.Kabayiler
64.Kemaliler
65.Sühversiyye
66.Zeyniyye
67.Çeştiyye
68.Sabiriye
69.Nizamiyye
70.Fetullah Gülen C.
71.İlim Yayma C.
72.Kırkıncı Hocacılar C.
73.Yeni Asyacılar Grubu
74.Yeni Nesilciler Grubu
75.Aczimendiler
76.l Meşveretçiler
77.Medzehra Gurubu
78.Zehra Vakfı
79.Okuyucular (Kurtoğlu)
80.Yazıcılar
81.Sungurcular Grubu
82.Medrese Alimleri 83.Vakfı
84.Şalvarlı Efe C.
85.Hayrat C.
86.Norşin Dergahı (Şeyh Nurettin Mutlu)
87.Arif Efendi üfürükçü tarikatı
88. Hiranur
89. Adnan Oktarcılar (x)
Eksik varsa tamamlayın
6 notes · View notes
airgatoglu · 1 year
Text
SEÇİME 1 AY KALA...
Bugün itibariyle genel seçimlere tam 1 ay kaldı.
Cumhur İttifakı'nı oluşturan siyasi partiler arasında ;
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı sayın Destici ağıza alınmayacak şekilde ırkçılık yaparken.
Mevcut cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 'ın başını çektiği AKP'nin Millet İttifakına karşı " bunlar Kandil'in sözcüleri ve terör gruplarıyla (FETÖ,PKK vb.) işbirliği halinde " gibi söylemler üzerinden propoganda yapmalarını adeta şaşırmadan her gün ana akım medyada denk geliyoruz.
Bu yazdığım yazının amacına gelirsek sevgili okur ;
Sayın Erdoğan 'ın PKK ile çözüm sürecinde başbakanlığı döneminde Şivan Perver, İbrahim Tatlıses ve akil insanlar adı altında bir grup sözde sanatçılar tarafından terör örgütleriyle üzülerek söylemek gerekirse barış olmayacağını herkesin kabullenmesini bile terörle masaya oturması acıda olsa gerçektir.
FETÖ ayağına gelirsek yine sayın Erdoğan'ın Türkçe olimpiyatlarında Fetullah Gülen'e ülkenize dönün çağrısı üzerine Gülen'in Herkül. org üzerinden yaptığı açıklamada ayrışmanın ve ortak çıkarlarının temelden sarsılması üzerine 17-25 Aralık ve 15 Temmuz askeri darbe sonucunda çıkarları sert bir şekilde adeta zirveye çıkmıştır.
Yukarıda ki maddeye ek olarak 15 Temmuz darbe girişiminde dönemin Genel Kurmay Başkanı ve günümüzde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar kilit isimlerden birisi halindedir. Nedenini sorarsanız şu şekilde izah etmek istiyorum. Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin'in Dayının Casusları adlı kitabında dikkatimi çeken birşey vardı. Sayın bakan kara kuvvetlerinde öğrenciyken dönemin yüksek rütbeli askerlerinden olan Reha Taşkesen sayın Akar'a Turgut Özakman'ın " Şu Çılgın Türkler" eserini okumasını belirtiyor. Sayın bakanın cevabı ise " önce komutanıma sorayım sonra okurum" şeklinde bir ibarede bulunmuştur.
Sayın Bahçeli ise mevcut cumhurbaşkanı sayın Erdoğan'a karşı " senden cumhurbaşkanı dahi olamaz " şeklinde mitinglerde konuşurken 15 Temmuz askeri darbesinden sonra 180 derece dönüş yaparak bir politika izlemiştir. Benim kendi düşünceme göre sayın Erdoğan 'ın sayın Bahçeli 'ye karşı ne gibi bir kozu var ?
Yazımın başında belirttiğim üzere evet seçime tam 1 ay kaldı ve Cumhur ittifakını meydana getiren siyasi parti liderleri neden Milet ittifakı adaylarına kendi yaptığı yanlış politikayı sanki onlar yapmış gibi lanse ediyor ?
Milet İttifakı'nın herhangibi bir terör örgütü sempatizanıyla özellikle paralel devlet yapılanması olan FETÖ terör örgütü lideri Fetullah Gülen ile çekilmiş bir fotoğrafını gösterebilirmisiniz ?
Terör örgütüyle barış adı altında çözüm süreci sırasında bir muhalefet partisine denk geldiniz mi ?
Köprüden önceki son çıkıştayız....
10 notes · View notes
gundemarsivi · 11 months
Text
Tumblr media
Siz Ümmetsiniz Biz Ulusuz
✍🏻 Anıl Güven
Birkaç gündür sosyal medyada “Biz milletiz” tümceli görsellerle ULUSAL yapımıza yönelik söylemler dolaşıyor. Kendilerini gazeteci olarak adlandıran bu kişiler, geçmiş dönemde Fetullah Gülen cemaati içerisinde parlatılmış; Türk soyuna, Türklük tanımına düşmanlık ve kin dolu düşüncenin çığırtkanları…
15 Temmuz sonrası konumlarını değiştiren akıl satan tüccarlar Reis’in çevresine yalakalık yorganını serdiler.
AKP döneminde butlanan iş insanlarının toplum üzerinde bıraktıkları kötü görüntüyü yok etmek adına kalem oynatıyorlar, o bilinen paçavra nitelikli gazetelerde!
Zatı şahanenin şahsi servetinin korunması için ABD ve AB dayatma ve tehditleriyle, Ulu Türk soyunun kanlarıyla kazanılmış topraklarımız başta Araplar olmak üzere Afganlı, Pakistanlı, Afrikalı İslamcı kitlelerce istila etmeleri için sınır güvenliğini gevşettiler…
Ulus devlet yapısından, laiklikten, Kemalizm’den gönenci bozulan sömürgeci güçler ve onların yerli işbirlikçisi İslamcı, mukadderatçı, kulluk olmayı onurlu bir görev olarak görenler ülkemizde karşı devrim eylemlerine başladı.
Yaygınlaşan Atatürk düşmanlığı, yok edilen hukuk yapısı, talan edilen ekonomi, halkın malvarlığı yönetsel erkin elinde yok edilirken yoksullaşan halka öte dünyanın güzelliklerini sundular…
İslamcı kesimin aydınları lüks bir yaşam sürerken, çöpten karnını doyuranlara dua etmelerini söylerken; çıtayı yükselttiler: Toplumsal yapıyı Müslümanlık aldatmacasıyla Araplaştırılmak hedefte.
Bu dayatmayı durdurabilmemiz için tek bir yolumuz var, devrimci Kemalist birlikteliğini oluşturup sivil halkı örgütlememiz gerekiyor.
Soytarıların bizi Araplaştırmalarına karşı duruşumuzu haykırmalıyız.
İvedilikle direniş başlamalı.
23 Eylül 2023
Anıl Güven
Kavala
2 notes · View notes
korkutkalkan · 2 years
Text
Muhsin Yazıcıoğlu davasının seyri değişebilir! 13 yıl sonra helikopterin içinden görüntü olduğu ortaya çıktı
Muhsin Yazıcıoğlu davasının seyri değişebilir! 13 yıl sonra helikopterin içinden görüntü olduğu ortaya çıktı
Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde 25 Mart 2009’da düşen helikopterde bulunan BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve Pilot Mustafa Kaya İstektepe’nin hayatını kaybetmesiyle ilgili başlatılan soruşturmaya FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
etaali · 2 years
Text
Tumblr media
"İran'da Rejim Değişikliği" Batılı Devletlerin 40 yıllık gündemi...
Bunun ne çarşafla ilgisi var ne de iddia edildiği uzere Diktatoryal yapıyla.
Batı, kendi güdümünde bir yönetim istiyor, mesele bu. Mutevası, uygulanış biçimiyle pek ilgilenmez.
Çevremizdeki yönetim biçimleri ve bunların batıyla ilişkisi ortada. Irak ve Suriye deneyimleri belli. IŞİD gibi bir yapıya vücut veren Batı'nın "İnsan Hakları" iddiası samimi olabilir mi?
Ülkemiz ıdeolojik mahalleleri, maalesef bu konuda henüz toplumu emperyalist kuşatmadan koruyacak bir yetkinlikte değil. Ve hatta son olaylar gösterdi ki, Cübbeli Mahalleyle Muhalefete akredite mahalle, aynı oyun havasında buluşabilen iki orta oyuncu...
Bu çok acınası bir durum. Bir rezil hâl... Ülkemiz aydınlanma ve bilinç seviyesi açısından hepimizi düşündürmesi gereken bir süreç yaşadık kaç gündür. Saçlarını kazıyan Selahaddin Demirtaş ile İşgalci İsrailli Aktivistler aynı fotoğrafta buluştular. Onlara Tekfirci kesimler hoparlör oldu. Faşist mahalleler aynı semtin insanı olduklarını ilan etti. Normalde bir Türk Faşisti Araptan nefret eder ama burada ortaklaştılar. Suud'un fonladığı Tv'ler, seküler oturumlar düzenledi, bakar mısın? Testereyle adam doğrayanlar doğranmış eti siyanürle yok pişirip çuvala koyanlar yaptı bunu. Bizim tatlı su solcularımız onlarla el ele verdi. Eliniz kurusun...
Hani bir deyim var ya "At izi it izine karştı" diye. Tam öyle oldu. Hatta fazlası...
Ve bunların hepisi bir yere, İslâm İnkılâbına vurdu. 2009 "Yeşil Fitne" denilen dönemde de aynısını yaptılar ve hatta o zaman sembol olarak kullandıkları da sakallı-çarşaflı figürler idi... Mir Huseyn Musevi ve eşi Zehra Nehravad üzerinden gidiyorlardı. Kollarında ise yeşil bez bağlı. O dönem renkli devrim modaydı çünkü. Ki, başörtüsünü hiç konu dahi etmiyorlardı. Oysa o günlerde de aynı bugünkü mahfillerdi etki potansiyeline sahip olanlar. Mesele başörtüsü değildi yani. Şimdi de değil. Hesap başka.
Başörtüsü değil ama, bunca yaşanmışlığın etrafımızda döndü��ü, 5 milyon Suriyeli'nin sabah akşam kovulduğu, 15 Temmuz'u yaşamış bir ülkede hâlâ batının düdüğüyle oyun havasına dahil olan solundan sağına, İslamcısından LGTB'sine kadar toplumu emperyalizmin çıkarına yazmaya hevesli taifeden nasıl korunacak bu ülke?
FETÖ'nün algı operasyonları farklı biçim ve muhtevada hâlâ tedavülde. Komşumuz İran'a karşı neredeyse onu aratmayacak kötülük ehli yine korosunu kurmuş durumda.
Çok acı bir durum bu. Aynı Fetullah Gülen gibi Amerika'dan ülkesine kötülük yayanı, bizim insanımıza aktivist olarak tanıtıyorlar. Sürecini bilmesek, yutturacaklar kadını. Bunu yapan, sabah-akşam bize emperyalizm, bağımsızlık falan anlatan...
Hadi İran'da başörtüsü, ya Libya'da neydi mesele? "ABD'nin oyunuydu" diyen sol-mualif kesim şimdi aynı ABD'nin yelkenini şişirdiği gemiyle İran'ı, Libya'ya çevirmek icin yolcu topluyor...
40 kişi öldü olaylarda, o hâlâ kan peşinde. Biri saçını kesiyor, diğeri Suriye'den İran'a tayin olmuş etki ajanslarının elemanlarıyla tv stüdyolarından "Devrim" yapıyor. Ki, bazısı da bizdeki Hendek planını İran'a uygulamaya çalışan Kürt-Türk-Arap Faşizminine çanak... Ellerinden gelse IŞİD'i dahi çağıracak denli gözleri dönmüş.
Yaşanan hadiselere "İran'da Devrim!" adı koyulan tuzak, milyon milyon halk basiretinde bozulunca, moral bozukluğunu organize ol(a)madıklarına bağladılar.
Utancınız büyüsün sizin, daha ne organize, topunuz geldiniz yetmedi mi?
"İftira ettiler bana, onun için cezaevindeyim" diyen adama iftira mektubu dahi yazdırdınız, kel bıraktınız adamı, daha ne olsun?
Normalde sabah akşam birbirinize sövdüğünüz kesimler, o nasıl paslaşmalardı öyle?
Bir yalan hamurunu hep beraber açmıyor muydunuz?
Biriniz yorulunca diğeri geçmiyor muydu klavyenin başına, gece boş geçmesin; Sanal devrim sahipsiz kalmasın diye...
Olmadı... Devrimci halk sahip çıktı ülkesine, yenildiniz.
Yenilenmeniz gerekiyor, arınmanız, emperyalizmin kapsama alanından çıkmanız için kendinizi imâr etmeniz gerekiyor.
O halka, halklarımızın tamamına özür borcunuz var sizin. Siz günahı temsil ettiniz, "saçının teli göründüğü için kadın öldürdüler" diye bir yalan 40 insani ayırdı bu dünyadan. Babaların gözyaşını, annelerin feryadını duymadınız siz. Çünkü vicdan özürlüsünüz.
Vataseverlerden helallik almanız gerekiyor, Vatanlarına sahip çıkmak için ölenlerden af dinlemeniz gerekiyor normalde. Ancak ne sizde o ahlak ne de muhatapta sizi görecek göz kaldı.
Ki bizim insanımız Emperyalizmden çok onun maşasından nefret ediyor.
Halklarımıza ettiğiniz kötülüğü görmeniz için Irak ve Suriye'ye ve hatta Libya'ya bakmasına bakıyorsunuz siz, ama görmüyorsunuz. Görm(e)diğiniz için de o yıkımlara İran'ı dahil etmek için gönüllü yazılıyorsunuz Beyaz Baretli oluşa... Beyaz Baret'in onca yalanı sizlerin televizyonlarında yayımlanmadı mı, ülkemin solcuları?! Sahi siz bu kadar balık hafızalı mıydınız? Dedir bu Gurup Yorum Marşıyla Emperyalizme asker yazılmak?!
Hamdolsun, her şeye rağmen Anadolu ruhu var ülkemin yine... Kendinden menkul bir feraseti var. Yunus'un, Mevlana'nın tesiri var. Nasıl ki, İran Milleti binmiyorsa, Türkiye Milleti de binmiyor sizin treninize, lokomotifiniz Amerikan Emperyalizmi, Makinist Siyonizm çünkü. O küçümsediğiniz, kıt aklınızla yönlendireceğinizi umduğunuz halk biliyor bunu.
Ne Fatih'in arka sokakları ne Beyoğlu Meyhaneleri, ne iktidara yalakalık ile kendine alan açmaya çalışan taife ne de muhalefetten istikbal devşirmeye hedefli ülke bünyesine cerahat kesim... Rabbim halklarımızı korusun sizden. Bağımsızlığımızı da...
Ve sen Ey Halkım, Halklarımız!
Sorunların, sıkıntıların var biliyorum.
Biliyorum slogan atanların imza atarken aynı olmadıkları nice tecrübelere sahipsin.
Aman ha aman! Göbek bağını kendin kes yine. Nâmahrem eli değdirme bu coğrafyaya.
Hayini çoktur, hayininin rengi de çoktur ülkelerimizin.
Yılanı, çıyanı...
5 notes · View notes
futbollcunuz-18 · 1 day
Text
Kıblesi Galatasaray olananın hocası Fetullah gülen olur
1 note · View note
erol25030 · 1 month
Video
youtube
Fetullah Gülen Hoca İsa Peygambere Baba ''Bulmuş''! Buhari İse Allah'tan...
0 notes
moonley18 · 4 months
Text
Abdurrahim Albayrak I Love You Hocam T-Shirt
Celebrate a moment of solidarity and defiance with the Abdurrahim Albayrak I Love You Hocam Shirt. Crafted from high-quality fabric, this shirt pays homage to a memorable moment in Turkish football history. When Fenerbahçe lost the 2011-2012 championship due to the July 3 conspiracy, Galatasaray manager Abdurrahim Albayrak showed his support by wearing an "I Love You Hocam" shirt, referring to the Fetullah Gülen community, whom they call "Hocaefendi." This act of solidarity resonated with fans and players alike, symbolizing unity in the face of adversity.
Tumblr media
Whether you're a die-hard football fan or simply appreciate acts of courage and defiance, this shirt allows you to show your support with pride. Join the legacy of resilience and stand up for what you believe in with the I Love You Hocam Shirt.
0 notes
gundemege · 2 years
Text
Necip Hablemitoğlu davasında flaş gelişme! Davaya terör mahkemesi bakacak...
Tumblr media
Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili aralarında FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen ile emekli Albay Levent Göktaş'ın da bulunduğu 10 kişi hakkında açılan davayla ilgili Ankara 36'ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı kabul edildi. Yargılama, terörle yetkili ağır ceza mahkemesinden yapılacak.Ayrıntılar geliyor... Read the full article
0 notes
guzelhaber · 2 years
Text
Necip Hablemitoğlu suikastı davası terör mahkemesinde görülecek
Necip Hablemitoğlu suikastı davası terör mahkemesinde görülecek
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve emekli Albay Levent Göktaş’ın da aralarında bulunduğu 10 sanık hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, 21 Kasım’da Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Ancak mahkeme, cinayetin FETÖ’nün amaçları doğrultusunda işlendiği gerekçesiyle “görevsizlik” kararı verdi ve dava dosyasının terör davalarının görüldüğü ihtisas mahkemesine…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gundemarsivi · 7 months
Text
Tumblr media
Aydınlar ve Kandiller
✍🏻 Anıl Güven
https://www.gundemarsivi.com/aydinlar-ve-kandiller/
Nazım Hikmet’in “Bir umuttur yaşamak” tümcesinden hayata baktığımız zaman, toplumda oluşan ya da oluşmuş umut kırıklıklarının örtüsünü kaldıran; dünyadaki gelişmeleri izleyen, bilgi sahibi olduğu konuları anlatıp yorumlayan, eğitim düzeyi yüksek, ahlaklı bakış açısına iye insanlara aydın kişi diyoruz.
Bir de her konuda uzmanlaşmış, hangi okuldan mezun olduğu bilinmeyen, soyu silik; TV kanallarının müdavimi, yalanı doğruymuş gibi topluma şırıngalayan, siyasal erkin önüne yapıştırdığı kağıtları ezberinden okuyan kandiller vardır. Çoğu da İç Anadolu‘nun yoksul mahallelerinin çeperlerinde yetişmiş, abdestli , namazlı (cuma günleri seccadesini koltuk altında taşır), oruçlu kişilerdir.
Ulusumuzun demografik yapısının bozulmasına neden oluşturan; Afganistan’dan, Suriye’den, Afrika’dan, Pakistan’dan gelen kim olduğu belirsiz yığınların kabullenilmesini, bu kişilerin (ki, tamamına yakını erkek!) toplum içinde kabul görmesini, tarımda, hayvan otlatmakta, küçük sanayi kuruluşlarında ucuz iş gücü olarak istihdam edilmesinin ekonomiye olağanüstü yararı olacağını ballı dudakla önermektedirler! Bu önermeyi yapan kişilerin içinde, geçmişin (ya da günümüzün solcusu – ki; özünde bunlar Neo Liberal Solcu! -) anlı şanlı DEVRİMCİSİ olarak saygı gören, imde Ulus devleti modası geçmiş bir yapı olarak değerlendiren yönetsel erkçe satın alınmış (ahlakını para karşılığı terk etmiş) kişiler, kendilerine inanan, onların geçmişine inanılmaz saygı duyan kitleyi kakofonileriyle boğup (hepsinin dili fırıncı küreği gibidir, çok güzel de laf yapar) yarına dair öngörüde bulunurlar!
Fetullah Gülen ve onunla kolkola yürümekten haz alan AKP muktedirleri (Ak parti iktidara geldiğinde devleti yönetecek insan yığınından yoksundu. Bu açığı eğitim düzeyi yüksek olan bu cemaatin kendilerine önerdiği kişilerle kapattı.) zaman içinde çıkar çatışmasına dönüşen paylaşım dolayısıyla bir birlerini boğdular…
Televizyon Kanalları, Yazılı Basın hızlıca el değiştirdi. Laik, Demokratik, Devrimci, Hukuk Devletine karşı İslamcı bir kalkışma olduğunu sezinleyen toplumcu kesim ülkenin her kentinde gösteri düzenledi. Duyarlı aydınlarımız bu mitinglerde kürsüye çıkıp yurttaşlara geleceğimizin karanlığa sürüklediğini anlatmaya çalıştı…
Ne yazık ki; birlikten güç doğurmasını beceremeyen, kişisel çıkarlarını öne çıkaran birileri güzel bir gelecek sunan bu girişimi ne yazık ki baltaladı! Toplumsal muhalefetin içindeki bu karmaşıklığı gören Fetullahçı yapı olağanüstü bir atak yaptı. Sivil Toplum Kuruluşlarına ve TSK’ne saldırı başlattı!
Adları öne çıkmış, ülkenin aydınları gece yarısı, sabaha karşı Terörle Mücadele ve Siyasi şubenin görevli polislerince SAVCILIK buyruğuyla gözaltına alınmaya başlandı… Dalga dalga yayılan Ankara, İstanbul, İzmir, Adana gözaltı ve tutuklamaların ardından, (Hukuk Profesörü Süheyl Batum‘un söylemiyle: ”Kağıttan Kaplan Türk Silahlı Kuvvetleri“) 2000 Yıllık bir ordunun üst düzey komutanları bir BAVULdan çıkan düzmece evraklarla tutsak edildi…
ABD ve AB emperyalizminin yetiştirdiği basın ve iletişim uzmanları ülkeyi inanılmaz yalan sisine boğdu.
TV Kanalları 24 saat boyunca toplumsal muhalefeti darbe yapmakla suçlayan yayınlar yaptı… Yurttaşlar bu söylemin karşısında sustu!
Siyasal yapının bürokrat kedimi İslamcıların eline verilmişti. AKP olanı biteni kenardan sessizce izlemeyi yeğlemişti.
Bir ara sayın Başbakan: ”Ben bu davanın Savcısıyım“ dedi!
Ana muhalefet partisi lideri de: “Ben de bu davanın Avukatıyım“ dedi!
İslamcı yapının tek bir amacı vardı: Üniter yapıyı parçalamak!
Konu buraya gelmişken Üniter Cumhuriyet savunucusu Robespierre, 2 Ağustos 1793 günü Fransız Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada, federalist isyancıları şu sözlerle suçluyordu:
“Güçlü bir fesat komitesi, Avrupa’nın zorbalarıyla gizliden gizliye işbirliği ediyor. Yabancı silahların gücü ve içeride çıkaracağı kargaşalıklarla, bizleri bu yüzkarası uzlaşmayı (üniter cumhuriyet yerine federasyonu) kabul etmek zorunda bırakacağını umuyor.” *
“Ya Cumhuriyet ‘in içerdeki ve dışarıdaki düşmanlarını boğacağız ya da Cumhuriyet’le birlikte yok olup gideceğiz
… içerideki düşmanlar , dışarıdaki düşmanların birleştikleri , yurdumuzu içinden parçalayan katiller değiller mi?
… bunlar kardeş kavgasını körüklemek ve manevi karşı- devrim yoluyla politik karşı devrimi ( üniter cumhuriyete’e karşı Federalizmi) hazırlayan satın alınmış yazarlar değil mi?” **
Toplumsal yapının içinde KANDİL görevi gören , satın alınmış beyinler; imbiklerinden sızan uslamlama dışı din sosuna buladıkları düşünceyle inanan kesimi yanlarına alarak Laik Cumhuriyetin karşısında konuşlanmaya başladılar.
TBMM sıralarında oturan bir Milletvekili de: ”85 Yıllık karanlığa son !” Çığırtkanlığında bulununca istemlenen yolun taşları ivedice döşenmeye başlandı.
Ardından Parlementonun içinde yasal siyasi parti gibi duran Kürt ayrılıkçığı, yatmakta olduğu kış uykusundan uyandı. Anadilde eğitim hakkı ve özerklik konusunda yeri göğü inletmeye başladı! Abdullah Öcalan’a özgürlük söylemi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sokağa indi…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde: “Demokrasi bizim için bir trendir, istediğimiz zaman ineriz!” Sözünü söyleyen RTE Başbakanlık koltuğunda oturuyordu! Kardeşim, dediği kişi Abdullah Gül’de Cumhurbaşkanı olmuştu!
Ülkede inanılmaz bir gerginlik, ayrılık ve kopuş yaşanıyordu!… Sokakta gülen insan yüzü kalmamıştı…
…..
………..
…………..
Geçmişte ülkenin ışığını yakan onlarca bilim insanı, düşünür, şair, halk ozanı, yazar, gazeteci öldürülmüştü. Emperyalizm ulusumuzun yıkımına engel olan, direnen Türklük bilincine ermiş kişileri gömmüş olmanın rahatlığıyla yol temizliğini tamamlamıştı. Sırada halkların kardeşliği, Anayasal yurttaşlık kavramlarıyla içi boş söylemlerle yurttaş bilincinden azınlık haklarına oradan da Federasyona doğru yürüyüş başladı; koltuk sevdalısı milletvekilleri kurucu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘ün önerdiği çağcıl dünya değil, ortaçağın karanlığına alkış vurmaya başladılar.
Aydın ahlakı (çok küçük birkaç kişinin dışında) da çöküşe geçti. Silivri soğuk söylemiyle yurttaşların soluğunu da kestiler.
Kandiller TV ekranlarında aydaki madenlerin Türk ekonomisine katkısını tartışırken, 50 milyon $ karşılığında turistik bir seyahate ASTRONOT gönderdik. Oysa birkaç yıl önce Tank Palet Fabrikasını bu hükümet (AKP aslında hükümet değil Devlettir) Katarlılara satmıştı!
Kandilli tayfası bu satışı öve öve bitirmemişti; ekonominin uçtuğuna izleyen ve dinleyenlere inandırmışlardı!
Oysa aydın harcanan bu paranın hesabını yönetenlerden sorar… Uğur Mumcu, Abdi İpekçi yaşasaydı Türkiye’deki yurtseverleri ayağa kaldırırdı. Muammer Aksoy yaşasaydı Türk Yargısı önünde bunların yargılanmasının önünü açardı…
Ulusumuzu boğan bu karanlığın hesabını soracak toplum önderi kalmadı. Aydın olduğunu sanan Neo Liberal p*ç kuruları da azınlık güzellemesi, Türk Edebiyatı yerine Türkiye Edebiyatının halk ağzında yaygınlaşması için var gücüyle çalışıyor!…
Ulus devlet düşmanı olan sözde Marksist Leninist sol çapulcuları “ÖZ BELİRTİM“ hakkının Birleşmiş Milletler, devletlerin toprak bütünlüğünün self determinasyon hakkından daha önde olduğunu kabul etmektedir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dönem sözcüsü Miraslov Lajcak; self determinasyonun bir hak olmakla beraber bu hakkın kullanılabilmesi için iki şart koşulduğunu ifade etmiştir.
1) Bu hak kullanılırken devletlerin toprak bütünlüğü ihlal edilmeyecektir.
2) Bu hak kullanılırken meseleye taraf olan herkes mutabakat halinde olacaktır. Bu ve bunu anıştıran yüzlerce yazılı belge varken; Doğu ve Güneydoğu Anadolu toprağını ”Kendi g*tü gibi gören, önüne gelene vereceğini“ zanneden kandilcilerin söylemlerini de unutmayalım.
Aydın ve kandil arasındaki ayrımı çok iyi yapmak zorundayız.
* Alıntılar: Robespierre / Devrim Notları
Anıl Güven
Selanik
#gundemarsivi #anilguven #aydinlar #kandil #kandiller #siyasalcinayetler #siyaset #haberler #gelismeler #devrimnotlari #hayat #toplum #yasam
0 notes
ozel-buro · 2 years
Text
FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : OPUS DEI, MOON, GÜLEN
FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : OPUS DEI, MOON, GÜLEN
OPUS DEI, MOON, GÜLEN “Kasım Gülek ismi, Gülen için çok önemlidir. Zira, kendisine açılan bütün yollara ilk adımı Kasım Gülek’in aracılığıyla atmıştır. Kasım Gülek’in vasiyeti üzerine cenaze namazı bizzat Fetullah Gülen tarafından kıldırılıyor. (Bkz. 01.09.1997 tarihli Zaman Gazetesi, 21.01.1998 tarihli Yeniyüzyıl Gazetesi) Gülen, 1992 yılında ABD’ye gittiğinde, Kasım Gülek’in Amerikan Ordusu’nda…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes