Tumgik
#görüşmesi
olumluhaber · 2 years
Link
0 notes
cayircimengezegezeoy · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media
mrb anaokulu
24 notes · View notes
reyliika · 10 months
Text
Gız bizim velet staja başlıyo yaa
12 notes · View notes
darkyayincilik · 3 months
Text
İş Görüşmesi Yöntem ve Aşamalarının Nasıl Olduğu Konuşuldu
DÜZCE- Düzce Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi’nin düzenlediği, “İş Görüşmesi Yöntem ve Aşamaları” başlıklı etkinlik, Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Kültür Merkezi, Fatih Sultan Mehmet Amfisi’nde gerçekleştirildi. Programda Düzce Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Senem Çolak Yazıcı, katılımcılara…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
telojicom · 9 months
Text
0 notes
gazetelinkmedya · 11 months
Text
AYM'deki Demirtaş görüşmesini erteletti: Hazırlanamamış!
AYM’deki Demirtaş görüşmesine “üye” engeli AYM’de “iktidar lehine” karar veren üyelerden biri Demirtaş gündemini erteletti. AYM, AİHM kararına rağmen tahliye edilmeyen ve ikinci kez tutuklanan Selahattin Demirtaş’ın başvurusunun görüşülmesini bir üyenin “Dosyaya hazırlanamadım” demesi üzerine erteledi. DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre, Anayasa Mahkemesi, 6 yıl 8 ay 21 gündür…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
danimarka-manset · 2 years
Text
Stoltenberg-Çavuşoğlu görüşmesi: Finlandiya ve İsveç'in NATO üyelikleri artık tamamlanmalı
Stoltenberg-Çavuşoğlu görüşmesi: Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelikleri artık tamamlanmalı
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu İstanbul’da görüştü NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ise Finlandiya ve İsveç’in terörle mücadele konusunda, Türkiye’nin endişelerini gidereceğini söyledi ve iki ülkenin yakın zamanda tam üye olmaları gerektiğini vurguladı. Çavuşoğlu ise adımların atıldığını, ancak henüz memorandumdaki tüm unsurların tamamen uygulandığını…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
olumluhaber · 2 years
Link
0 notes
kullanilanlar · 1 year
Text
Akilliasistan - Mega+ (2)
Akıllı asistan internet sitesi 2022 yılında faaliyet hayatına başlamış olan bir e-ticaret platformudur. Birçok kaliteli ürün arasında keyifli bir alışveriş yapabileceğiniz güvenilir ve popüler bir sitedir. Site içerisinde akıllı bileklikler, akıllı saatler, dönüştürücüler, kulaklıklar, şarj adaptörleri, şarj kabloları, termometre & higrometre gibi teknolojik ürünler mevcuttur. Sitenin en güzel özelliği bütün ürünlerin kaliteli olmasıdır. Şimdi isterseniz site üzerinde en popüler olan ürünleri birlikte inceleyelim.
Z59 Ultra 8 Akıllı Saat oldukça kullanışlı bir modeldir. Sağlık durumunuzu takip etmenize olanak sunar. Kanınızda bulunan oksijeni ölçebilir. Tüm bunların dışında bu model ile cep telefonunuza gelen çağrıları kolay bir şekilde yanıtlayabilir ve bildirimlerinize hızlı bir şekilde ulaşabilirsiniz.
M6 Smart Band Akıllı Bileklik tam size göre. Eğer siz de tarzınıza ve zevkinize uygun olan bir akıllı bileklik modeli arıyorsanız bu model tam size hitap edecektir.
Xiaomi Mi Band 7 Akıllı Bileklik sayesinde günlük antrenmanlarınızın ve egzersizlerinizin takibini kolay bir şekilde yapabilmeniz için tasarlandı. Bu cihaz telefonunuz ile birlikte kullanılır. Bu harika ürün sayesinde yaptığınız sporların bilgilerine ve istatistiklerine tek yerden erişebilirsiniz.
T500 Smart Watch Akıllı Saat birçok telefon ile kolayca eşleşebilir. Bu ürünü satın aldığınızda avantajlarını hemen hissedebilirsiniz. Bu model tansiyon ölçebilen bir akıllı saattir, kalp ritimlerinizi yapay zeka ile dinleyerek telefonunuza bildirim yollar. Bunun yanında telefon görüşmesi de gerçekleştirebilirsiniz. Ailenizle ya da arkadaşlarınızla anında iletişim kurabilirsiniz.
2K notes · View notes
1hikaye-bahcesi · 19 days
Text
KOCAMIN ABİSİ VE ORTAĞI
Tumblr media
Eşimin abisi telefon açtı, iş için geleceğini haber verdi. Ortağıyla beraber iki kişi oldukları için bizi rahatsız etmemek adına onunla beraber otelde kalacaklarmış. 
“Olur mu abi öyle şey?” dedi kocam… “Benim evim varken seni otelde yatırır mıyım hiç? Koca ev, bir sürü oda varken… Bak, Gül de yanımda şu anda, sana çok kırıldı haberin olsun. Ona veriyorum.”
“Evet abi, inan çok kırıldım. Bunca zaman özlettin kendini… Aylar sonra geliyorsun, elin yabancısı gibi otelde kalacaksın. Küstüm ben sana…”
Gerçekten kırılmıştım. Ben bunca özledikten sonra yaptığı şey affedilmezdi. Sonunda ikna ettik kocamla beraber, bize gelmeye razı oldu.
Tam neşe içinde misafirlere oda, yemek hazırlama telaşına düşmüştüm ki gelen bir telefon işleri berbat etti. Eşimin iş yerinde beraber çalıştıkları çok samimi arkadaşının Mersin’de trafik kazası geçirdiğini öğrendik. Hem arkadaş olarak, hem işyerinin görev vermesi nedeniyle kocam apar topar Mersin’e uçtu. 
Akşam üzeri eşimin abisi ve ortağı geldiler. Kahve ikram edip üzücü olayı, kocamın neden evde olmadığının nedenlerini anlattım. Kahvelerini içtikten sonra ikisi de ayaklandılar,
“Neyse, bize müsaade, gidelim.” dediler.
“Nereye gidiyorsunuz, hayrola?” diyerek gitmelerine engel oldum. 
“Gidelim biz, kalacak bir otel buluruz elbeette…” dedi abim. 
“Hiç öyle şey olur mu abi?” dedim isyan ederek… ”Asla otellere bırakmam sizi… Lütfen kalın, koskoca dubleks ev… Hem sizin sayenizde ben de yalnız kalmamış olurum, gece korka korka yatmam bu koca villada…” Ortağı atıldı bu kez,
“Eh, sen kalırsın abi, ben sizi rahatsız etmeyeyim, ben gideyim bari…”
“Rica ederim, abimizin ortağısınız, kendinizi yabancı yerine koymayın, alınırım sonra…” diyerek ona da engel oldum. 
“Hadi ortak, ikimiz de beraber kalırız işte…” diyerek eşimin abisi de destek oldu bana… “Bütün gün yorulduk zaten, uçak yolculuğu, iş görüşmesi filan… Bu saatten sonra otel filan arayamam ben, kalıyoruz.”
“Hadi, odalarınızı göstereyim de, soyunup dökünün, bir güzel duşunuzu alın.” dedim sevinerek… “Ben de yiyecek bir şeyler hazırlarım işiniz bitene kadar…”
Onlar odalarında, banyoda takılırken ben de evin geniş terasında masayı kurdum. Buz gibi Tekirdağ rakısını çıkardım dolaptan, yanında küp buzlar, bir iki çeşit ızgara et pişirdim, salata, mezeler hazırlayıverdim göz açıp kapatana kadar… 
Eşim gibi abisi de rakıyı çok severdi, bıraksanız tek başına şişeyi içer bitirir, öylesine sofra adabına, zevkine düşkündür. Nitekim işleri bitip geldiklerinde sofrayı görür görmez gözleri parladı ikisinin de…
“İşte bu yaa…” dedi abim. “Biz de nasıl yorgunluk atalım diyorduk, süper oldu bu gelin hanım… Harikasın sen, bir tanesin…” 
Sarılıp öptü beni teşekkür anlamında, ama sımsıkı saran kolları eskiyi hatırlattı bana, başımı döndürdü bir an… Fakat ortağını tanımıyordum, her ne kadar yakışıklı herifin tekiyse de benim için yabancı biriydi, onun yanında bir şey diyemedim, istediğim gibi karşılık veremedim abime…
Oturduk, yemeği yerken ufaktan başladılar. Ben de rakıdan pek hoşlanmam, her zaman içtiğim marka soğuk biramı açtım ve masada onlara eşlik etmeye başladım. Bir yandan sohbet ediyor, bir yandan kadehleri, biraları götürüyor, gülüşüp kafa dağıtıyorduk.
Ben erkeklere sakilik yapıyor, meze tabakları, buz bittikçe mutfağa gidip geliyordum bir yandan da… İkisi de hayatlarından pek memnun görünüyorlardı. Ara sıra eşimin abisinin ortağının gözünün bana kaydığını fark ettim. Tabi yan gözle bakışlarını yakaladıkça benim de içim ona kaymaya başladı.
Tumblr media
Üzerimde kalçalarımın yuvarlaklarını meydana çıkaran dar kesim, beyaz keten kısa bir etek, beyaz ve bir hayli dekolte bir badi, içimde beyaz tangam ve badinin ince kumaşından dantellerinin belli olduğu beyaz sütyenim vardı. Dikkat çekiyordu her her yerim… Böyle giyinmeyi sevdiğim için eşimin abisinin yanında da hiç çekinmezdim. 
“Harikasınız Gül hanım…” dedi ortağı kadeh kaldırırken… “Hem bu güzel sofra, hem de sizin güzelliğinize içiyorum.” Abim de ona katıldı,
“Gül’ün şerefine…” diyerek kadehleri tokuşturdular, benim bira bardağıyla da tekrarladılar aynı seremoniyi…
“Ya, utandırıyorsunuz beni… Ne yaptım ki…” diyerek bu iki yakışıklı erkeğin ilgisini çekmekten, bir kadın olarak beğenilmekten ne kadar mutlu olduğumu gizlemeye çalıştım. 
Yine de mutluluğum her hareketimden belli oluyordu ister istemez… Beğeni dolu erkek bakışlarının altında kıvranırken, şuh kahkahalar atıyor, düşük çenemle bir şeyler anlatıyor, onların anlattığı biraz açık saçık, hatta bir kısmı iyice erotik fıkralara gülüp duruyordum.
Anlaşılan eşimin abisi ile ortağı iyice sıkı fıkı ahbap olmalıydılar. Abim çekinmeden benim yanımda erotik fıkra anlatabiliyor, yabancı bir erkek olmasına rağmen ortağının anlattığı fıkralara o da katılırcasına gülüyordu.
“Kusura bakma Gül… Ortağımla çok eski arkadaşız. Aramızda kaç göç yok, böyle açık saçık konuşup seni utandırmayalım.” demek zorunda kaldı abim… Ben de elini tutup
“Aşk olsun. Koca koca insanlarız şurada, iki fıkra anlatamayacak mıyız?” diyerek iyice gaz verdim erkeklere… 
Sonunda saat bir iki civarlarında ikisi rakıyı bitirdiler. Cila olarak ikişer tane de benim bira stoklarımdan götürdüler. Gerçekten iyi içmişlerdi. Onların içtiğini ben içsem komalık olurdum sanırım… 
“İçkiler içimizi ısıttı ama, hava iyice soğudu beyler… Ben üşüdüm, içeriye geçiyorum. Sizin yataklarınız hazır, istediğiniz zaman gider yatarsınız. Haydi iyi geceler…” diyerek yanlarından ayrıldım. İçtiğim biralar başımı döndürmüştü. Sendelememeye çalışarak yatak odamın yolunu tuttum.
Yatak odasına geçtim, üzerimi değiştirdim ve yattım uyudum. Saat 5 civarıydı çalan bir telefon sesine uyandım. Aşağıdan geliyordu sesler, ortağı konuşuyordu. Konuşmalarından anladığım kadarıyla dostu, sevgilisi filandı arayan sanırım,
“Bu saatte aranır mı kızım? Kaç defa söyledim sana… Siktirtme kendini bana… Başımı yakacaksın ulan, amına koduğumun orospusu… Ya evde olsaydım şu anda, karım duysaydı telefon ettiğini…” 
Gecenin o saatinde uyanmanın verdiği sinirle, koridorda ağzına gelen küfürleri saydırıyordu muhatabına… Hem de ne küfürler… Porno edebiyatından şaheser örnekler duyuyordum canlı canlı… Gülmemek için kendimi zor tuttum. Ama küfür etmek yakışıyordu herife… 
Kadına küfür olarak ardı ardına sıraladığı seks pozisyonlarını gözümde canlandırmaya çalıştım bir ara… Offf… Söylediklerinin yarısını bile bana yapmaya kalksa, beni bitirmeye yeter de artardı bile… 
Sesler kesildi sonunda, telefon kapandı. Ayak seslerini duydum. Sanırım yatağına yatmaya gitmişti tekrar… Ben de fena susamışım, öylece geceliğimle mutfağa indim su içmek için… Baktım mutfağın ışığı yanıyor. İçeriye girdim, amerikan mutfağın döner taburesine tünemiş, sigara içiyordu.
“Hayırdır, uyku tutmadı herhalde…” dedim.
“Dengesizin biri aradı, uykumu kaçırdı Gül… Ben de bir sigara içeyim dedim. Yoksa seni de uyandırdık mı? Rahatsız ettiysem özür dilerim canım…” 
Zampara herif, benden özür dilerken bile minik geceliğimin açıkta bıraktığı yerlerimi yiyecek gibi süzüyordu. Ürpererek geceliğimin yakasını çekiştirerek sütyensiz memelerimi onun sikici bakışlarından korumaya çalıştım. 
İçim bir hoş olmuştu yine de… Gecenin bu saatinde, yabancı bir erkekle ve üzerimde minicik bir gecelikle yalnızdık. İçimde tanga bir külottan başka bir şey yoktu. Ben ne kadar çekiştirip örtmeye çalışsam da, dimdik memelerim kabarmış, uçları parmak gibi gecelik kumaşının dantelinin altından iyice görünüyordu.
“Rica ederim, önemli değil. Zaten ben de susamıştım, su içmeye geldim.”
Erkeğin bakışlarını sırtımda hissederek buzdolabının önünde suyumu içtim, iyi geceler diyerek kalçalarımı kıvıra kıvıra tekrar yukarıya çıktım. Ben kaybolana kadar arkamdan kalçalarımı izlediğine, bana yapacağı şeylerle ilgili hayal kurduğuna emindim.
Acaba geri dönsem mi, adamın kollarına atlasam mı diye düşünerek, tereddütler içinde, adımlarım geri geri giderek yatak odama girdim. Herifin sikici bakışları altında her anlamıyla uyanmış, uyarılmış durumdaydım. Kasıklarım yanıyordu adeta…
Odanın loş kırmızı ışığında yatağın yanına gelmiştim ki, birden irkildim, korkudan ödüm patladı. Yatakta biri yatıyordu. Abim… Eşimin abisi…
“Gül… Gel canım, korkma, benim…” diyerek yattığı yerden elini uzattı. “Ne konuşuyordunuz aşağıda ortakla gecenin bu saatinde?” Uzattığı elini tutup yatağa, onun yanına uzanırken,
“Hiç canım… Kırığından telefon gelmiş, kızmış bu saatte aradığı için… Onun bağırmasına uyandım. Ben de su içmeye inmiştim, ortağın mutfaktaymış.”
“Böyle bu vaziyette, bu seksi gecelikle mi çıktın herifin karşısına bakayım?” diyerek dudaklarıma yumuldu abim… 
Tumblr media
Daha önce de üç beş kez birlikte olmuştuk abimle… Onun sikinin verdiği orgazmlara hasret kalmıştım. Bu geceyi iple çekiyordum. Sarhoş olup beni sikmeyecek diye yemekte rakı çıkardığıma pişman bile olmuştum. Şimdi muradıma erecektim artık…
Zevkle inleyerek dudaklarımı kemirmesine bıraktım kendimi… Boynuna sarılmış, kendime çekiyor, kavun irisi dik memelerimin onun sert erkek göğsünde ezilmesinin verdiği şehvetle kendimden geçiyordum. Dudaklarımı bırakıp boynumu, gerdanımı öpmeye başladığında sorusuna yanıt verebildim ancak,
“Ne bileyiim, mutfakta olduğunu bilmiyordum adamın… Fakat senin ortak zamparanın teki abi… Gözleriyle sikti beni…” Göğsüme kapanmış, geceliğin yakasını aşağıya çekerek meydana çıkardığı meme uçlarımı deli gibi emiyordu abim… Homurdandı yalayıp emerken,
“Ulan, sende bu güzellik,bu seksapel varken ölüyü bile uyandırırsın sen kızım… Ortağım ne yapsın zavallı… Baksana, beni bile baştan çıkardın orospu… Kardeşimin karısını sikiyorum utanmadan…”
“Ohhh… Ama ne yapayım abi… Çok güzel sikiyorsun. Çok yakışıklısın. Erkek gibi erkeksin sen… Şu koca sikinin verdiği zevkleri tatmadan bırakır mıyım seni ben?” 
Bunu söylerken elimi aradan uzatmış, abimin taş gibi olmuş sikini parmaklarımın arasında okşuyor, taşaklarında geziniyordum.
“Deli ediyorsun beni Gül… Elimde olsa, buraya taşınırım inan olsun. Sırf seni sikebilmek için… Ohhh… Bebeğim benim… Taş bebeğim… Gülüm… Aç bacaklarını da şu amının tadına bakayım, benim ufaklık hasret kaldı amcığına aşkım…”
Kendimizi kaybetmiş, birbirimize girmiştik. Sarmaşık gibi bedenlerimiz birbirine dolanmış, zevkten feryatlar koparıyordum. Abimin sikinin o koca başı içim girerken dudaklarımı ısırdım. Bir anda kalın gövdesi içimi dolduruverdi, dibime kadar dayandı. 
“Ahhhh… Harikaa… Sik beni abi… Ohhhh…” diyerek bacaklarımı beline doladım, kendime bastırdım.
Belini hafif hafif kıpırdatmaya, bacaklarımın arasında inip kalkarak beni zevklere boğmaya başlamıştı ki, birden yatak odasının kapısı açılıverdi. İçeriye ortağı girdi. 
Üzerinde sadece bir baksır külot, iri yarı çıplak gövdesi kırmızı ışıkta parlıyor, iri iri açılmış gözleri üzerimizde, cehennemden kaçmış bir şeytanı andırıyordu. 
“Ooo… Kolay gelsin millet…” dedi alaycı bir tavırla… “Demin ben sizi uyandırdım telefon sesiyle, şimdi de siz beni uyandırdınız sikişme seslerinizle… Ortalık yıkılıyor, haberiniz yok.”
O konuşuyor, biz susuyorduk. Ne diyebilirdik ki adama? Ortağı kardeşinin karısını altına almış, bacaklarının arasında sikini amcığa daldırmış, o vaziyette donakalmışız. İkimiz de çırılçıplak… 
“Ben de hazır uykum kaçmış, kendi kendime dedim ki… Gideyim şu yaramazların yanına… Bu seksi ve güzel kadının abisiyle seviştiğinden kocasının haberi var mıdır diye bir sorayım dedim.”
Kapının önündeydi bunları söylerken… Gözlerini bizden ayırmadan ellerini beline götürdü, baksır külodunu aşağıya sıyırdı. Önündeki koca alet kıvrık bir yay gibi, sert görünümlü, kocaman başlı, muhteşem bir şeydi. 
Kaslı bedeninin ortasında tavanı gösteren sikinin altından sarkan koç yumurtası iriliğindeki taşaklarıyla nefis görünüyordu. Sadece sikinin etrafında ve göğsünde bir tutam kıl vardı, geri kalan yerleri güneş yanığı, tüysüz, gelişmiş kaslarıyla sportmen bir yapısı vardı adamın…
Çırılçıplak, kendinden emin bir tavırla, yavaşça geldi, yatağın yanında bir an bize baktı, sonra yanımıza uzanıverdi. Bu zaman zarfında içimden çıkıp diğer yanıma uzanmış olan abime baktım çaresizce… O da bana bakıyordu, tepkimin ne olacağını görmek istercesine, merakla… 
Bakışlarından pek itiraz etmediğini anladım. Ben de omuzumu silktim. Madem abi olarak senin için sorun değil, benim için de hava hoş… Bir yerine iki erkek… İçime girecek iki muhteşem alet…
“Yanlış anlama beni Gül…” dedi abim… “Ortakla çok şeyi paylaştık birlikte… Beraber az escort sikmedik. Grup seks yaptık. Bir tek aileleri katmamıştık işin içine… İzin verirsen seni de ortağımla paylaşmak istiyorum. Senin ne seksi, ne sikişken kadın olduğunu ortağım da görsün. O da güzelliklerinin tadına baksın. Beni kardeşinin karısını siken bir yavşak olarak suçlamadan önce neden bunu yaptığımı o da anlasın.”
Tumblr media
Cevap vermedim önce… Başımı çevirip iki yana baktım, iki yanımda uzanan yakışıklı ve çıplak erkeği süzdüm. Öyle baştan çıkarıcı, öyle güzel görünüyorlardı ki… Kocamın bira göbeğiyle sevişmelerimden sonra bu iki yakışıklı benim için bulunmaz bir zevk olacaktı, emindim buna…
“Madem sen izin veriyorsun abi…” dedim neden sonra… “Madem çok istiyorsunuz… Neden olmasın? Hem biliyor musunuz? Kapıma geldiğiniz andan beri bunu düşünüyormuşum ben de… Başlayalım hadi…”
Sırt üstü uzanmış yatarken iki erkek iki yanımdan üzerime kapandılar. Beni oya gibi işlemeye, her yerimi okşamaya, mıncıklamaya başladılar. Zevkle içimi çektim. 
“Ohhh… Harikaa…” diye inledim sadece… İki yanımda ki dudak, dört el, iki çıplak beden vardı. Vücudumun her santimini dolanıyorlar, her yerime zevk salıyorlardı. Kendimi tamamen onlara teslim etmiş vaziyette gözlerim kapalı, zevkten zevke koşturuyordum. İçimden zevk suları çağlıyor, kasıklarımın yandığını hissediyordum.
Önce abim elimi tutup sikini tutturdu, sonra ortağı… İki elimde, iki güzel, taş gibi kalkmış sik, adeta porno filmi çeviriyorduk kocamın yatağında… Kocam aklıma gelince bir an kendimi adi bir orospu gibi hissettim. Azgın, kudurmuş, yarak delisi bir fahişeden başka bir şey değildim. 
Fakat kısa sürdü bu duygu… İki yakışıklı ve güçlü erkekle yaşayacak olduğum zevklerin beklentisi her şeyi aklımdan silip attı bir anda… 
Abim yan döndürüp dudaklarıma yumulunca ortağı arkamda kaldı. Dudaklarımı kemiren abim memelerimi avuçluyordu bir yandan… Ortağı da arkamdan boynumu, sırtımı öpücüklere boğarken elini arkamdan apış arama atmış amcığımı avuçluyor, parmaklarının arasında sıka sıka suyunu çıkarıyordu. 
Neden sonra abim beni üzerine çekti. Ne istediğini anlamıştım hemen, yükselip sikinin üzerine oturdum. Yavaş yavaş alçalarak içime aldım kocamanını… Ortağı durur mu, hemen arkamdan yanaştı. Abimin siki içimdeyken başını arkama gömdü önce, diliyle minik deliğimi okşamaya başladı. 
“Ohhh… Harika… Devam edin… Sikin beni…” diye zevkle hırladım.
Eşimin abisi hırsla alttan vurdurmaya, beni acıyla karışık zevkten bağırtmaya başlayınca ortağı ister istemez hareket edip duran göt deliğimi yalamayı bıraktı. Tam zevkim yarıya indi diye üzülürken tükürükleyip iyice kayganlaştırdığı sikinin başını arkamda hissettim. 
Abim alttan pompalamayı kesip beklerken, ortağı yavaş yavaş sikini götümün deliğine bastırıyordu. Kendimden emin bir şekilde bekledim. Kocamla sık sık anal seks yaptığımdan alışıktı götümün deliği… Biraz büyüklüğünden zorlanarak fakat yine de canım yanmadan sonuna kadar içime alabildim güzel sikini…
Artık içimde iki erkeğin siki vardı. Zevkten kendimden geçerek, gözlerim kapalı vaziyette kaptanlığı erkeklerime bıraktım. Biri alttan amımı pompalarken, diğeri arka deliğimden tempoyla girip çıkıyor, beni zevkten delirtiyorlardı. 
Öyle bir sikiyorlardı ki beni aralarında, hiç durmayacaklar diye düşünmeye başlamıştım. Bir kaç kez boşaldım, feryat figan, çığlıklar atarak, durmalarını isteyerek, yalvararak… Deli gibi,
“Durun, ne olur durun… Yalvarırım… Ölmek üzereyim…” diye bağırınca insafa geldiler. Durdular. Ben rahatlamış kendimi yana atmak üzereydim ki, belimi mengene gibi elleriyle sıkarak bırakmayan ortağı abime,
“Biraz yer değişelim mi ortak?” dedi. Oh tanrım, durmayacaklardı bu piçler, beni sikmeye devam edeceklerdi.
Yine de biraz acıyıp mola verdiler. Dinlenmemi sağladılar. Biraz kendime gelir gibi olduğumda tekrar kaldırdılar. Bu kez dedikleri gibi yer değişmişlerdi. Abim belimden tutup sırtım ona dönük, sikini götüme yerleştirirken aralanan bacaklarımın arasındaki kıpkırmızı olmuş amcığıma girmek de ortağına kaldı.
O da acımadan, bir hamlede amıma geçirdi sikini, dibime kadar soktu. İçime girmiş, kasıklarım kasıklarına dayanmış iki kocaman penisle kendimi patlayacak gibi hissettim. Ve tekrar içimde gidip gelmeye, senkronize bir şekilde beni sikmeye başladılar. 
Adeta yapay bir makinenin pistonları gibi otomatiğe bağlanmış bir şekilde, biri girerken diğeri çıkıyor, ortağı amıma gömerken, abimin yarağı götümün derinliklerinde sondaj yapıyordu.
Ortak bir yandan amıma girip çıkarken bir yandan üstüme kapanmış, memelerimi avuçluyor, uçlarını kemiriyordu. Altımda pompalayıp duran abimin sikinin verdiği zevkle birleşince ben sürekli bulutların üzerinde dolaşıyor, orgazmdan orgazma koşuyordum. 
“Ahhh… Ben geliyorum ortak…” diye hırladı sonunda amımdaki herif…
“Gel…. Gel artık… Spiral var içimde… Korkma, içime boşal…” diyerek boynuna sarıldım adamın… Böğürerek, kasılarak amıma gömdü yarağını, içime fışkırmaya başladı. Darbeli matkap gibi sert hareketlerle bir kaç kez sokup çıkardı sikini, son kalan damlaları da fışkırttı içime…
O yana devrilince eşimin abisi kaldırdı beni, yatakta domalttı. Arkamdan kalçalarımı kavrayıp az önce götümden çıkardığı sikini tekrar götüme daldırdı. Hızlı hızlı, götümün yanaklarını tutmuş, kasıklarında şaplatarak arkamda gidip geldi. Kısa süre sonra o da kasıldı, bu kez götümün derinliklerine bıraktı döllerini… 
İçimde iki erkeğin dölleriyle serilip kaldım yatakta… Parmağımı kıpırdatacak halim kalmamıştı artık… Kaç kez orgazm olduğumu sayamadım o gece boyunca… 
Hayatımda böyle bir zevk fırtınası yaşamamış, bunca zevk almamıştım. Kendimi yorgun, tükenmiş, bitmiş, fakat bir o kadar da zevklere doymuş hissediyordum. Mutluydum. Öylece sızıp kalmışım.
Tumblr media
Sabah bir elin çıplak vücudumu okşamasıyla gözlerimi açtım. Abimin ortağı yatağın kenarına oturmuş, hayran hayran bakarak her yerimi okşuyordu.
“Gül, biz gidiyoruz canım…” dedi.”Kahvaltımızı yapıp çıkacağız. Sen yatıp dinlen istersen… Haber vereyim demiştim.” Memelerimi okşayan elini tutup dudaklarıma götürdüm, öptüm.
“Ben kahvaltı hazırlarım size…” dedim mahmur sesimle…
Kalkıp duşumu yaptım alelacele, bedenime sardığım havluyla mutfağa gidip kahvaltılık bir şeyler hazırlamaya koyuldum. Biraz sonra arkamdan geldi ortak, belime sarıldı, boyunlarımı öpmeye, beni huylandırmaya başladı.
“Ne o? Bütün gece doymadın galiba…” dedim gülerek gıdıklayan dudaklarından kaçınmaya çalıştım.
“Sana doyulur mu hiç Gül’üm?” diyerek kendine çevirdi, dudaklarıma yumuldu. Elimdeki bıçağı mutfak bankosuna bırakıp boynuna sarıldım, öpüşüne karşılık vermeye çalıştım hırsla… 
Kısa bir öpüşme faslından sonra aşağıya çekiştirdi havlumu… Üzerimdeki tek giysi olan havlu ayaklarımın dibine serildiğinde çırılçıplaktım. O da şortunu sıyırıp yay gibi kıvrık erkekliğini amıma sürttü biraz… Islanmıştım bile… 
Tutup önünde çevirdi beni, boynumdan bastırıp mutfak masasına domalttı. O harika sikini arkamdan amıma sokup defalarca gidip geldi. Amıma doyunca çıkarıp göt deliğime soktu, bu kez arkamda gidip gelmeye başladı. Bir yandan sikerken, bir yandan da eğilmiş memelerimi avuçluyor, oradan aşağıya inip amımı avuçluyor, klitorisimi parmaklarının arasında sıkıp beni zevkten bağırtıyordu. 
Tumblr media
Biz ortağıyla ayak üstü sikişirken eşimin abisi geldi mutfağa, bizi o durumda görünce güldü. Tereyağı bal sürüp hazırladığım dilim ekmeklerden birini alıp yanımızdaki tabureye oturdu, ekmeğini yerken bizi izlemeye başladı.
“Nasıl ortak? Gelinimiz harika değil mi?” dedi bir ara… 
“Offf… Hem de nasıl ortak… Bu kadar sikişken bir karı sikmedim ben… Kardeşine piyango vurmuş, haberi yok valla…” dedi ortağı da, götümün deliğinde gidip gelmesine ara vermeden… Son bir kasılmayla sikini çıkarıp amıma gömdü, orada boşaldı içime… 
Dizlerim titriyordu artık… Ayakta zor duruyordum. Adamın içime akıttığı döller amımdan sızmaya, bacaklarımdan aşağıya süzülmeye başlamıştı. Abimin ekmeği bitmiş, parlayan gözlerle bana bakmaya başlamıştı. Üzerinde sadece bir şort vardı ve şortun önündeki kabarıklıktan ne istediği belli oluyordu.
“Sen de sikmek istiyorsun, değil mi abicim?” dedim gülümseyerek, yorgun, bitkin…
“Ohh… Evet Gülüm… İzin verirsen ben de sikebilir miyim seni?”
“Tamam ama bittim ben abi… Yatak odasına gidelim. Orada yap ne yapacaksan.”
Yatak odasına gittik. Sadece abim değil, ortağı da geldi. Abim beni sikerken o da bizi izleyerek sikini okşadı, dinlendi. Güya kahvaltıdan sonra gidecek olan ekip akşam kocam gelene kadar sikti beni… Kocamın uçağı inmeden onların uçakları benim ön ve arka pistlerime inip kalktılar, kalkıp kondular. 
Gece kocam geldiğinde ben bitik bir vaziyette yataktaydım. Savaş meydanına dönen yatağı düzeltmiş, örtüleri nevresimleri değiştirmiş, duşumu alıp iki erkeğin döllerini, spermlerini üstümden atmıştım. Çırılçıplak uzanmış, yatıyordum.
“Aşkım, seni çok özledim. Yanıma gel…” diyerek kocamı çağırdım yanıma…
Hiç bir şeyden haberi olmayan zavallı kocam sevinerek, üzerinde ne varsa soyunarak yanıma geldi. Loş ışıkta bedenimdeki çürükleri fark etmeden, iki erkeğin saatlerce, defalarca hırpalayıp durduğu amıma girdi, bir güzel o da sikti beni…
Doymuş, mutlu, huzurluydum. Bir gün içinde, 24 saatte biri kocam, diğer ikisi benim için yabancı üç erkeğin verdiği zevklerle kendimden geçmiş, hayatımda yaşamadığım kadar zevk almıştım. Bir daha bu fırsatı bulabilir miyim bilmiyorum
64 notes · View notes
aykoza · 1 month
Text
kızlar hadi bismillah şimdi hazırlanıp arkadaşımın evlilik görüşmesine gidiyorum ilk gittiğim arkadaşımın evlilik görüşmesi çok güzeldi çok da güzel devam ediyor maşallah sübhanallah barekallah 🥹🥹🥹😭😭🤍🤍 hayırlıysa bu da öyle olsun inşallah
28 notes · View notes
Text
Sevgilimin Amına Boşalırken Annesi Gördü! (2) (Ertunç 24 Y., İzmir)
İlerleyen günlerde okullar açılmıştı yeniden, derslerime gidiyordum. Arada sırada da Ekin'le gece gezmelerine çıkıyorduk. O gecelerin birinde annesi evde yoktu, Ekin'le annesinin yatağında sikişmiştik. Annesinin çift kişilik yatağında uzanmış orgazm sonrası sigarası içiyordum. Ekin de arada sırada bir tane alır yakardı. Göğsüme uzanmış, sigaralarımızı içerken, Ekin'e annesinin nerede olduğunu sordum. "Ankara'ya gitti, görüşmesi varmış." dedi. "Ne görüşmesi?" diye sordum. "Annem sigorta işi yapıyor, çalıştığı şirketin merkezi Ankara'da." diye cevap verdi, sonra başladı annesini anlatmaya. Annesi 43 yaşındaymış. Gençken evlenmiş, ama şiddetli geçimsizlik sonucu ayrılmışlar. "Peki annenin hayatında kimse yok mu?" diye sordum. "Hayır yok, uzun zamandır yok!" dedi. Aslında annesiyle o konuda birbirimize benziyorduk, ikimiz de eski sevgililerimizi, eşlerimizi unutamamıştık. Daha çok annesini düşünmeye başlamıştım artık.
Bu yatakta bir süre önce annesini dikizlemiştim. Bunu hatırladıkça halen heyecanlanıyordum. Ekin de annesine çok benziyordu. İster istemez annesi aklıma gelmiş ve sikimde kımıldanmalar başlamıştı. Annesinin o gün giydiği pembe külot geldi aklıma. Ekin'e, "Pembe külodun var mı?" diye sordum. "Bende yok, ama annemde olacak birkaç tane. Niye ki?" dedi, "Hiiç. Pembe sana çok yakışırdı, anneninkilerden birini giysene!" dedim. Kalktı, annesi gibi gardroba domalarak, annesinin pembe külodunu çıkardı, giydi. Annesinin kopyası gibiydi. "Yakıştı mı?" diye sorunca, "Harika oldun. Şimdi şu yatağın kenarına otursana!" dedim, oturdu. Ben de elim kalkmış sikimde odadan çıkarken, "Nereye?" dedi. "Geliyorum hemen!" deyip çıktım ve kapıyı kapadım. Sanki o anı tekrar yaşamak istiyordum.
Biraz kapının önünde oyalandım, sonra elim sikimde girdim içeri. Ekin yatağın köşesinde oturuyor ve neden böyle birşey yaptığımı soran bakışlarla bana bakıyordu. Birşey demeden yanına oturdum, dudaklarını öpmeye başladım. İri ve dolgun dudaklarını öperken elimle belinden tuttum. Sanki Şennur hanım'la öpüşüyordum. Ekin yavaşça bacaklarını belime doladı, kucağıma oturdu ve öpüşmeye başladık. Bir hamlede Ekin'i altıma aldım, külodunu indirip ama tam olarak çıkartmadan, irileşmiş sikimi Ekin'in sürekli ıslak olan amına soktum. Dudaklarım dudaklarında, yavaşça ileri geri yapmaya başladım. Dillerimiz birbirine dolaşmıştı. Yatağın gevşeyen yayları gacur gucur sesler çıkarırken, benim dilim Ekin'in, iri ve kahverengi göğüs uçlarını bulmuş, sikim de amının derinliklerini dövmeye başlamıştı. Ben amına soktukça, Ekin inliyor, saçlarımdan asılarak başımı göğüslerine daha çok bastırıyordu.
Amından çıktım, tekrar memelerini yalamaya başladım. Ben yaladıkça Ekin'in göğüsuçları daha da sertleşiyordu. Yarağımla amına fırça çekmeye başladım, sokar gibi yapıp Ekin'i delirtiyordum. Sonra göbeğini, amının üstünde belirginleşmeye başlamış olan kıllarını yalamaya başladım. Amına gelince, amının dudaklarını parmaklarımla ikiye ayırdım, pespembe olan içini ve yanındaki kabarık dudaklarını yalamaya koyuldum. Ekin altımda bir yılan gibi kıvranıyordu, adımı sayıklayarak çığlık çığlığa amını yalatıyordu bana. Amının içine dilimi soktum, sağlı sollu darbeler atarak onu mutlu etmeye çalışıyordum. Klitorisini dilimle uyarmaya başladım, aynı zamanda iki parmağım da amının deliğinden içeri kayıyordu. Parmaklarımın bir boğumunu büküp, G noktasını uyarmaya başladığımda, Ekin'in artık gözleri kaymıştı, başını sağa sola atıyor, anlamsız sesler çıkarıyor ve titriyordu. En sonunda orgazm olmuş, amının tüm sıvıları çıkmıştı dışarıya. Yaklaşık bir dakika kasıldı tüm vücudu, ileri geri titremelerle. Kudurtmuştum kızı.
Sonra domalmasını söyledim, aynı işlemi göt deliğine de yapacaktım. Dört ayak pozisyonuna geldi. Önce amından aldığım sıvıları göt deliğinin kenarlarına yaydım ve dudaklarımı hafif kıllı göt deliğine koydum. Delirmiş gibi götünün her yerine dil darbeleri atıyordum, götünün yanaklarını yalıyordum, ısırıyor, uçuruyordum Ekin'i. En sevdiğim şey, bir kızın delirmiş gibi inlemelerini duymak. Sikim artık zonklamaya başlamıştı, sikimin başına okkalı bir tükürük atıp, göt deliğine bir hamlede soktum. Ekin'den, "Ohhhh!" diye bir inleme çıktı.
Sertçe göt deliğine kaymaya başladım. Ben pompaladıkça, Ekin daha çok bağırıyordu, artık komşuların duymaması için ağzına yastığı tıkmıştı. Ama bazen engel olamıyor, "Sik beni aşkım, sik götümü, daha hızlı sik!" diye bağırıyordu. Benim aklımda ise o an Şennur hanım vardı, o bağırıyordu sanki. Ben siktikçe Ekin elleriyle daha çok ayırıyordu kalçalarını. Sikimi götünden tamamen çıkarıp, hızlıca giriyordum içine. Biraz sert olmaya başlamıştım, poposuna tokatlar atarak, saçını çekerek Ekin'in götünü sikiyordum ve yavaş yavaş zirveye gelmiştim. Ekin boşalacağımı hissettiğinde, elini amına attı ve klitorisini okşamaya başladı. Az sonra ikimiz de resmen anırarak, ben Ekin'in götüne, Ekin de eli amında, aynı anda boşalmaya başladık. Götünden çıktığımda, çarşafın ortası Ekin'in amının sıvıları, döllerim ve tükürükle ıslanmıştı.
Resmen yığılarak yattım Ekin'in yanına. Ekin halen nefes nefese bir şekilde kasılıyordu. Ekin dudağıma bir öpücük kondurarak, "Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?" dedi. Ben de öpücüğüne öpücükle karşılık verdim.
Ekin sikiştikten sonra kirli durmaya dayanamazdı, hemen duşa girdi. Ben yatakta bir sigara daha içerken, aklıma annesinin garbrobunu karıştırmak geldi. Kalktım, açtım gardrobu. Şennur hanım'ın kıyafetleri, iç çamaşırları, sütyenleri, herşeyi karşımdaydı. Öyle çok iddalı kıyafetler, iç çamaşırları yoktu. İç çamaşırlarının bir çoğu pamuklu ve dantelliydi. Birkaç tane tanga vardı, bir tanesini aldım kokladım. Sabun kokuyordu, belki onun kokusu vardır diye ümitlenmiştim. Annesinin külotunu koklarken, Ekin'in sertçe, "Napıyorsun?" diyen sesiyle irkildim. Elimdeki külotu fırlatmaya kadar varan bu korku, Ekin'in yatağa havluyla uzanmasıyla azaldı. Benden açıklama bekleyen bakışları vardı.
"Senin külotlarının nasıl koktuğunu merak etmiştim!" diye saçmaladım. Ekin de, "Külotlarımın orda olmadığını biliyorsun şapşal sevgilim benim!" dedi. "Ne bileyim, annelerle kızları genelde aynı gardroptan giyinirler diye düşündüm..." dedim. Kendimce haklı bulduğum bir bahane sunmuştum, Ekin de, saf kız, inanmıştı. Ekin havlusunu açıp, amını göstererek, "Aşkım, gerçek kokum burda zaten! Ergenler gibi külotlarda aramana gerek yok :)" dedi. "Sen nerden biliyorsun bakayım ergenlerin öyle yaptığını?" dedim. Ekin, "Bir iki kere ben de muzurluk yaptım, komşuya misafirliğe gittiğimizde, banyolarına girip kirli sepetini karıştırmıştım, yakışıklı kocasının külodunu bulabilir miyim diye!" deyince, ben gülmeye başladım ve "Bari birşey bulabildin mi?" dedim. "Evet, karısının külodunda dölleri vardı!" dedi. Gülerek, "Naptın, yaladın mı onları?" dedim. "İğrençsin, hayvan!" deyip güldü.
Daha sonra ben de duşa girmeye karar verdim. Ben duşa yürürken, arkamdan Ekin, "Kirlilerde iki üç tane külodum olacak, ergenliğin tutarsa al kokla birini!" diye benle dalga geçiyordu. Acaba annesinin külotları da var mıdır diye aklımdan geçirdim. İçimdeki şeytana uydum, açtım kirli sepetini. Silme çamaşırdı sepetin içi. Biraz karıştırdıktan sonra, klasik tipte bir külot buldum. Ten rengi, biraz genişçe bir külottu bu. Aldım, koklamaya başladım. Biraz ter, biraz sidik kokuyordu, tek bir tane am kılı vardı. Ekin'in amının kılları bu kadar uzun değildi, bulmuştum aradığım şeyi. Annesinin külodunu koklayarak, sikime sararak 31 çektim. İçine boşaldığım külodu yine kirli sepetine, ilk bulduğum gibi biraz derinlere koydum. Sonra duşumu alıp, belimde havlu ile odaya girdim.
Saat 03:00'e geliyordu. Ekin götünü dönmüş, çoktan uyumuştu, havlusu sıyrılmıştı. Ekin'e arkadan sarıldım, annesini düşünerek ben de uyudum. Sabah birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, okullarımıza gittik. İkimiz de uykusuz ve yorgun olduğumuzdan, o gün birdaha görüşmedik Ekinle.
Ertesi günü çalan telefonla uyandım. Ekin arıyordu. Telefonu açar açmaz, bana, "Gerizekalı!" diye bir küfür savurdu. Ben daha ne oluyor demeye kalmadan, Ekin taramalı tüfek gibi hakaret ediyordu."Ekin sakin ol! Ne oluyor, söyler misin?" dedim. "Sen biliyorsun ne olduğunu! Ben yetmiyormuyum sana da, banyoda kirli külotlara 31 çekiyorsun! Bundan sonra boklu, sidikli külotları sana yollarım, bir daha da nah sikersin beni, gerizekalı! Ayrıca 31 çektiğin külot ta benim değil, annemin! Mal herif!" deyip kapattı. Muhtemelen kirlileri çamaşır makinesine atarken, annesinin içini döllediğim külodunu görmüştü.
Ekin'le bir hafta falan görüşmedik. Bir akşam defalarca aradığım halde telefonlarıma çıkmayınca, ben de evlerine gittim. Şennur hanım üstünde pijamayla açtı kapıyı, "Ekin içerde, odasında!" dedi, manalı manalı bakarak. Ekin'in odasına gittim, bilgisayarda birşeylere bakıyordu. Ben gelince hiç istifini bozmadı, halen bilgisayarla ilgileniyordu. Bir sigara yaktığımda, "İçme şunu odamda, git balkonda iç!" dedi. Odasına girdiğimden beri kurduğu tek cümle buydu. Kalktım balkona gittim. Balkonda Şennur hanım da sigara içiyordu. Benim geldiğimi görünce terlik verdi. Balkonda birlikte sigara içmeye başladık. İkimiz de konuşmuyorduk, birbirimizin yüzüne de bakmıyorduk.
Sigarası bittiğinde, ikincisini aynı hızla yakınca, Şennur hanım'a, "Canınınz sıkkın galiba?" dedim. "İnsan canı sıkkın olunca peşpeşe yakıyor!" dedi. "Anlatmak isterseniz, dinlerim!" dedim. "Neyi anlatacakmışım Ertunç?" dedi ve sigarasını balkonun korkuluklarında söndürdü, başka da birşey demeden içeri gitti. Sigaram bitene kadar ne demek istediğini düşündüm, ama bir sonuca varamadım. Sonra Ekin'in odasına gittim, yeniden konuşmayı denedim.
Ama Ekin, Nuh diyor Peygamber demiyordu. Sanki birşeylerin farkındaydı kız. Vakit geç olmuştu, Şennur hanım da yatmıştı. Ekin'le saatlerdir konuşuyorduk, ama bir yere varamıyorduk. Bir ara kendimi affettirmek için Ekin'e sarıldım, ama karşılık vermeyince, ben de sarılmayı bıraktım. Ekin, "Vakit geç oldu, uykum geldi, yatacağım! Bu gece burda kalmak istersen salonda yatabilirsin!" diyerek, elime bir yastıkla battaniye tutuşturdu ve beni resmen odasından kovarcasına çıkardı, kapısını kilitledi.
Yastıkla battaniyeyi salondaki kanepenin üstüne atıp, balkonda bir sigara daha içmek istedim. Bu aralar çok içiyordum sigarayı. Balkona giderken, mutfakta Şennur hanım'la karşılaştım, su içmeye gelmişti. Geceliğinden belli olan iri göğüsleri dışarı taşacakmış gibi duruyordu. Yaklaşıp tam önünde durdum, birkaç saniye bakıştık, dayanamayıp dudaklarına yapıştım. Üst dudağını öpmeye başladım. Şennur hanım benden çok daha hızlı ve istekli öpüşüyordu. O anda hiçbir şey umrumda değildi, elinden tutarak balkona çıkardım. Elerini boynuma atmıştı, balkonun korkuluklarına dayanmış öpüşüyorduk.
Elimi geceliğnin eteğinden içeri daldırıp, amına attım. İnanılmaz ıslanmıştı külodu. Külodunu hafif aşağı sıyırıp, amını okşamaya başladım. Boynunu öpmeye, emmeye başladım. Bir yandan amını okşarken, bir yandan da kulak memelerini ve boynunu emiyordum. Diğer elimle tüm vucudunu dolaşıyordum. Sertleşmiş meme uçlarını geceliğinden çıkarıp ısırmaya başladım. Sonra elimi arkasına attım. Kalçasını ayırıp, orta parmağımla, her kadında müptelası olduğum arka deliği zorlamaya başladım. Götünü bir süre parmakladım. Şennur hanım, "Yeter, yeter, Ekin görecek, bırak!" deyince bıraktım. Hemen külodunu düzeltti, memelerini geceliğine yerleştirdi ve banyoya doğru yöneldi. Peşinden gittim, ben de girmek istedim, ama eliyle 'Hayır!' dercesine bir hareket yaptı, kapattı banyonun kapısını. Kapının önünde kalakaldım. İşeme sesi kesilip, sifonu çektikten sonra banyodan çıktı. Sarılıp öpmek istedim, ama beni itip, direkt odasına gitti ve kapısını kilitledi.
Önümde çadırla kalakalmıştım. İnanılmaz da tahrik olmuştum. Parmaklarımda da halen amının sıvıları duruyordu, parmaklarımı koklayıp yaladım. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Mecburen 31 çekerek indirecektim kalkık yarrağımı. 31 çekmek için banyoya girdim. Tanrım, bilerek mi yapıyordu bu kadın bunu? Az önce kıçındaki külodu çıkarıp, duşakabinin camına asmıştı. Külodun içindeki am kokusunu koklayarak 31 çektim ve boşaldım. Külodu geri yerine asıp, evlerini terkettim.
Eve vardığımda sabah saat 06:00 olmuştu. Hemen telefonumu aldım elime, Ekin'e mesaj yazdım, "İlişkimize ara verelim, bu ikimize de iyi gelecek!" diye ve yolladım. Yatağa yattım ve zor bela da olsa uyuyabildim. Saat 09:00 gibi Ekin'den mesaj geldi, "Bence tamamen bitirsek daha iyi olacak!" yazıyordu. Ekin'den ayrılmıştım böylece...
[Ertunç]
109 notes · View notes
darkyayincilik · 3 months
Text
İş Görüşmesi Yöntem ve Aşamalarının Nasıl Olduğu Konuşuldu
DÜZCE- Düzce Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi’nin düzenlediği, “İş Görüşmesi Yöntem ve Aşamaları” başlıklı etkinlik, Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Kültür Merkezi, Fatih Sultan Mehmet Amfisi’nde gerçekleştirildi. Programda Düzce Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Senem Çolak Yazıcı, katılımcılara…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
telojicom · 2 years
Link
0 notes
1sairbisikletle · 17 days
Text
Meursault'la Konuşmalar 44
Uzun bir aradan sonra merhaba dijital günlüğüm. Elimde nefretlik seviyesinde sıkıldığım bir iş var. Deadline'ı 3 Haziran'dı, hala bitmedi. Üstelik yarılamadım bile. Başına otursam bitecek ama başında oturmakla da bitmiyor. Tamam saçma oldu. Bu şu demek, her iki sayfada bir dikkatim dağılıyor kaç sayfa olduğuna bakıyorum dakikaya bakıyorum, aslında okusam hızlı gidiyorum diyorum sonra hop bakıyoruz başka bir sekmeye geçmişim. Böyle bir şey yok. Bu daha önce editörlüğünü yaptığım bir cildin son okuması. Piyasaya kıyasla güzel para getiren bir iş ama gel gör ki aynı metni üçüncü kez gözden geçirmek bıkkınlık veriyor ve neredeyse 700 sayfa. Bumerang gibi bir iş, bitti diyoruz başa dönüyor. A. Y.'nin alacağı olsun, bana "ilgini çekeceğini düşündüğüm bir iş var" girizgahıyla işi kabul ettirdi sonra bi baktım bizim bumerangmış. Arada bir de korkunç derecede hatalı yazılmış bir metnin son okumasını yaptım o da editörlüğe dönüştü ve bitirene kadar fenalık geçirdim. Üst üste geldiler yani. Biriyle de tezi için görüşmüştük, güya 1 Haziran'da elimdeki işi bitireceğim için ona tezini okuyup tashih etmeye o tarihte başlayabileceğimi söylemiştim. Daha elimi bile sürmedim. Haftaya çarşamba seansım var, doktor "tezi ne yaptın, hani karar almıştık" diyecek ve ben ne diyeceğim bilmiyorum. Teze bakmaya beş dk bile vaktim olmadığı için bakasım da geliyor biliyor musunuz?
Bu ara moralmanlarım inanılmaz bozuk, öyle böyle değil. Pazar gününü bütünüyle ağlayarak geçirdim mesela. Bu muhtemelen önceki hafta kendime çok yüklenmiş olmamdan oldu. Özellikle cuma günüm sabahtan akşama doluydu. O günün tek güzel yanı @tahrirdefteri ile buluşmuş olmamız. Bana Sevincini Bulmak kitabını almış Mustafa Kutlu'nun. İnşallah sevincimi bulurum falan derken Pazar günü kendimi ağlarken bulmam da çok ironik. Bir de o günün akşamında ders verdim bir platformda, derse başlar başlamaz bir baş ağrısı geldi yerleşti ve 36 saat perişen etti beni. Yeni yeni geçiyor gibi, hatta geçti de sayılmaz. Perşembe günü de tüm gün çalışıp sonrasında akşam konsere gitmiştim. Çarşambayı hatırlamıyorum. Salı günü gündüz İsam'da bahsettiğim tez görüşmesini yapıp üstüne biraz çalıştıktan sonra akşam Abdülmecit Köşkü'ne seminere gittim. Seminer beklediğim perspektiften olmadığı için bir şey katmadı ama öncesinde rehberle Maziden Atiye Zarafet sergisini gezdik, o güzeldi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Lacivert olanı Afet İnan kadınlara seçme seçilme hakkı ile ilgili Türk Ocağı'nda konuşma yaparken giysin diye M. Kemal tasarlamış. Baya iyiydi, kendime diktirsem mi aynısından diye düşündüm. Diğeri de Yunanistan CB'ının şerefine verilen bir davette yine Afet İnan'ın giydiği elbise. Çok güzeldi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Pazartesi akşam yorgun argın eve geldikten sonra hastalanan kuzenimi almaya gittik annemle, yolda kötü oldu eve varmak üzereyken acile gittik, onu bekle al eve gel derken gece yarısı oldu tabii ki. Bir de o hasta olduğu için odamı ona vermem gerekti, bu sefer akşamları uykum gelince perişan oldum çünkü salonda yattım pazar gününe kadar. Öncesinde bir gün kütüphanemi toplayıp kolilemiştim o da çok canımı sıkmıştı ama buraya yazmış mıydım hatırlamıyorum. Kendi evimde göçebe gibi kolilemem gerekti kitaplarımı. İşin kötüsü kolileri koyacak yer de yok evde. Tahammül sınırlarımın burcundayım. Bir an önce evlenmek ve kendi düzenime sahip olmak, kitap alınca "nereye koyacağım" diye düşünmemek, hayatımın her anını benim dışımda gelişen olaylara ve kişilere göre planlamamak istiyorum. Biliyorum son kısımdan evlenince de kaçılmıyor ama en azından kendi evim ve düzenim olur. Onun için de efor sarfedecek durumda değilim bu arada. Hazır bir düzene yerleşmek istiyorum, öyle çeyiz alayım ona bakayım buna bakayım hevesim yok, gücüm de yok.
Geçtiğimiz cumartesi değil ondan önceki cumartesi kendime lale almıştım. Aslında bu renk pembeyi sevmem ama lalede seviyorum. Bu sefer suyuna 1 lira attım, daha uzun dayandılar gibi. Bu süreçte bin tane öğrenci görüşmesi yaptım, o da ayrı tabii.
Tumblr media
Arada mutlaka başka şeyler de olmuştur ama ne hatırlamak istiyorum ne de düşünmek. Aa bir de bu cumartesi halamlarla pikniğe gittik, sofra efsaneydi ama bana bir şey oldu pikniğin yarısında. Halam fark etti, dönüş yolunda bunu anneme söyledim o fark etti sen dalga geçtin benimle "hayırdır nerede nazar oldun" diye dedim annem de hep bana suç buluyorsun zaten dedi. Neyse dedim geçtim.
İyi hissetmiyorum ama deadlinelar benim nasıl hissettiğimi umursamıyor. İşi bitirme hevesim gelsin diye Suadiye Kronotrop'a geldim, dondurmalarında su da olduğu için affogato istediğim gibi olmuyor ama idare eder diye düşünüp aldım, dondurma damla sakızlıymış benim sakızdan midem bulanır. O hisle kalktım Civitas'a geldim, biraz para harcasam ne olur diye düşünüp kendime yemek ısmarladım. Şimdi onun pişmanlığı var içimde ve çalışamıyorum yine. Onun yerine bu yazıyı yazıyorum. EVe gitmek istiyorum. Doktor bu eve gitme isteğimden bahsettiğimde bunun kaçınan tarafım olduğunu, büzüşüp kendimi korumaya alarak yüzleşmekten korktuğumu hatırlatıyor. Biliyorum ama eve gitmek istiyorum. Ben adam olmayacak mıyım?
Ek
Bir önceki günceden sonra aslında ben Seyyid Hüseyin Nasr'ı dinlemeye gitmiştim. Hoca yaşından dolayı bazı kelimeleri yutarak konuşuyor olmasına rağmen kulaklığa gerek duymadan dinledim ve not aldım. Çıkışta da Taksim Camii'ne uğradım, İlhami Atalay'ın öğrencilerinin sergisi vardı, güzel şeyler gördüm. Bir gün önce "bir süre yeni kitap almamalıyım" kararı almış olmama rağmen kitabevinden de bir kitap aldım ama en azından kendimi birde durdurdum. Geçen cuma da İSAM'da İngilizce bir konferans vardı, aksanlı bir konuşmaydı çok zorlanmadım. Arada İngilizcem çok zayıfladı perileri geldiği için iyi geldi bu bana. Bunu da tarihe not düşmüş olalım.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
13 notes · View notes
kizilelma035 · 7 months
Text
Tumblr media
Elon Musk, Netanyahu görüşmesi meyvelerini vermeye başladı.
Bir çok arkadaşımızın X ( Twitter ) hesabı askı oldu.
Filistin paylaşımları artık görünmüyor gibi.
----------------
Elbet bir gün delinir demir kubbe, görünür gök kubbe.
İşte o zaman insanın üstüne rahmet,
İnsan olmayanlara yağacak lanet...
53 notes · View notes