Tumgik
#hadi hep beraber
ozgur-ce · 6 months
Text
Mevsim Sonbahar olsada 🍁🍂
Masalara çiçek açtırdığımız doğrudur 😋🪷🌷
170 notes · View notes
limonyesili · 2 days
Text
Arkadaşlar ben zaten sizin url’lerinizi zor aklımda tutmuşum bi de benden nerde yaşadığınızı hatırlamamı beklemeyin bakın benim listem var tb’deki buluşmam gereken güzel kızlar listesi diye ayrıca kabarıyo da bu liste beni dellendirmeyin istanbula geldiğimde hepinizle görüşmem lazım tamam mı of 🥺
5 notes · View notes
sertkiz · 2 months
Text
Tek aşkım İstanbul.
Güzel İstanbul.
Herkese selamlar sevgiler saygılar.
Değerli doslarim.
Gezmeyi seven piskopat.
Sert kız 😁😂😁🤣😏
Tumblr media Tumblr media
Arkadaşlar Antep'ten özel baklava.
Yaptırdım kargo ile teslim aldım.
Hadi buyurun hep beraber afiyet olsun.
😏🤣😁😉😆👌✌️
Güzel Akşamlar.
Güzel dostlar.
Tumblr media Tumblr media
Deliyi akillandiramiyorum.
Ama akilliyi çok güzel delirtebiliyorum.
Yaşasın iyiki varım ben yaa 😁🤣
Ben akillanmam siz delirin gelin.
Sert kızın yanına 😁👍🤘👌✌️
Tumblr media
😏🍂😏🥀😏🍂😏
Tumblr media
170 notes · View notes
Text
Cuckold Arkadaşımın Azgın Karısı! (Sezgin 28 Y., İstanbul)
Selamlar, adım Sezgin, 28 yaşında ve bekarım. Herşey çalıştığım iş yerine Erdal adında yeni evli birisinin işe başlamasıyla başladı. Erdal benden iki yaş büyük, karısı Gül ise benimle aynı yaştaydı. Erdal ile kısa sürede samimiyetimiz arttı, kafalarımız uyuyordu, ama Erdal'da garip bir huy vardı. Bana sürekli karısıyla olan yatak odası ilişkilerini anlatıyordu. "Kanka, benim karı çok azgın!" , "Eve girer girmez üzerime atladı!" , "Şu pozisyonda siktim!" , "Şöyle soktum!" , "Böyle inledi!" , "Kasıla kasıla orgazm oldu!" , "Doymak bilmiyor!" gibi sürekli karısıyla nasıl seks yaptığını anlatması ilk başlarda bana tuhaf gelse de, sonradan bunları anlatmasını bekler oldum.
Zamanla Erdal bu olayı iyice ilerletti, artık karısıyla seks yaparken fotoğraflar ve videolar çekip bana gösteriyordu. Karısına sakso çektirirken, onu altına iki büklüm almış sikerken, sexy iç çamaşırları giymişken veya çırıl çıplakken, bir erkeği delirtebilecek bir sürü fotoğraf ve videolar. Erdal'ın karısı Gül 28 yaşında, 1.70 boylarında, çok sexy, biraz zayıf, bembeyaz teni olan biri, ama özellikle tahrik edici sesi resmen insanın sikini kaldırmaya yetiyor...
Fotoğraflarda ve videolarda Erdal'ın sikinin küçük bir şey olduğunu gördükten sonra benim artık bütün odağım Gül olmuştu. Fırsat buldukça (güya) Erdal'la sohbet etmek ve birşeyler içmek için onlara gidiyordum. Resimlerinden ve videolarından o kaymak gibi amcığının her ayrıntısını bildiğim, sakso çekerken kocasının küçük sikini boylu boyunca kavrayışını, o narin dudakların hırsla emişini, orgazm olurkenki zevk çığlıklarını bildiğim, ama karşımda hanım hanımcık duran bu azgın kadının hep yakınında olmak istiyordum...
İki ay önce ev sahibim kiramı aşırı yükseltmişti ve ben kirası daha uygun başka bir kiralık ev arıyordum. Bir gün Erdal karşılarındaki dairenin boşaldığını, kirasının da uygun olduğunu, kaçırmamamı söyleyince hemen tuttum ve oraya taşındım. Artık hep birlikte yaşıyor gibi olmuştuk. Fırsat buldukça akşam yemeklerini beraber yiyor, içiyor, TV'den dizi, film izliyor, beraber bolca zaman geçiriyorduk. Tabii ben sürekli Gül'ü dikizliyor, adeta gözlerimle sikiyordum.
İlerleyen haftalarda birbirimize iyice kaynaşmış ve bunun neticesinde Gül ile iyice samimi olmuştum. Artık yanımda başörtüsü takmıyor, kısa ve açık şeyler giymekten çekinmiyordu. O bembeyaz güneş görmemiş teni canlı canlı gözlerimin önündeydi, bazen el şakası bahanesiyle dokunuyordum ve o tazeliği, pürüzsüzlüğü beni kendimden geçiriyordu.
Bir hafta sonu onlarda akşam yemeği yeyip, yemeğin üstüne de Erdal'ın açtığı Viskiden içtiğimiz birkaç duble ile gece yarısını etmiştik. TV'de film izlerken içim geçmiş ve kanepede uyuklamışım. Erdal'ın beni dürtmesiyle uyandım. Gül yoktu yanımızda. Erdal, "Kanka, birazdan Gül'ü sikeceğim. Yatak odasının kapısını aralık bırakayım, izlersin!" deyip pis pis sırıtıyordu. Gerçekten tuhaf bir insandı bu Erdal, benim birşey dememe fırsat vermeden karanlıkta süzüldü gitti yatak odasına.
Biraz sonra içerden belli belirsiz fısıltı ve şapurtu sesleri gelmeye başladı. Yavaşça yatak odasının önüne gittim. İçerisi gece lambasının loş kırmızı ışığıyla aydınlanıyordu, ama Gül'ün çıplak beyaz teni ay gibi parlıyordu. Yatağın önündelerdi, Gül ayakta duran Erdal'ın önüne diz çökmüş, benimkinin yarısı kadar büyüklükte olan sikini iştahla yalıyordu. Sikim bir anda kalkmıştı onu böyle görünce. Gül bir süre Erdal'ın sikini yalayıp emdikten sonra, Erdal Gül'ü ayağa kaldırıp dudaklarına yumuldu. Deli gibi şehvetli öpüşüyorlardı. Erdal Gül'ün dolgun dudaklarını öpüp emerken, elleriyle de götünü avuçluyordu. Onları böyle izlemek kafamı allak bullak etmiş, sikim kazık gibi olmuştu.
Erdal, ayağa kaldırdığı Gül'ün arkasına geçip çömeldi. Yüzünü Gül'ün götünün yanakları arasına soktuğunda, Gül çıldıracak gibi oldu ve "Ohhhhh!" diye inledi, sonra da yalvarırcasına, "Yala hadi beni! Hadi yala, ne olursun..." demeye başladı. Erdal Gül'ün götünün yanaklarını iki eliyle iyice ayırıp ağzını Gülü'n amına yapıştırmış, şapırtılı sesler çıkararak amını götünü yalıyordu. Gül ise gözleri kaymış, Erdal'ın götünün yanaklarına yaptığı destekle ayakta durabiliyordu...
Biraz daha yaladıktan sonra Erdal ayağa kalktı, yüzü Gül'ün zevk sıvılarıyla iyice ıslanmış, parlıyordu. Gül yatağa sırt üstü uzanırken, Erdal sinsi bir bakış attı kapıya, beni görünce sırıtarak göz kırptı. Deliydi bu Erdal ve beni de kendine uydurmuştu. Ben de pantolonumu indirip zonklayan sikimi serbest bıraktım ve tekrar içeriyi izlemeye başladım. Erdal, zevkten iyice ıslanmış olan Gül'ün amının girişine dayamıştı sikini. İyice kendinden geçmiş olan Gül iki eliyle Erdal'ı belinden asılarak içine istiyordu, ama Erdal sikini sürekli yukarı aşağı sürtüp Gül'ü delirttikçe delirtiyordu.
Gül, "Hadi aşkım sok içime, hadi yar beni!" deyince sonunda Erdal var gücüyle bastırdı. "Ohhhhh!" diye bir inleme koptu Gül'den. Erdal'ın sikini amında hissetmekten müthiş bir zevk aldığını görebiliyordum saklandığım yerden. Gül Erdal'ın boynuna sarılıp dudaklarına hırsla yumuldu. Erdal belini oynatmaya, yavaşça pompalamaya başladı. Gül'ün zevkten gözleri kaymış, bacaklarını Erdal'ın beline dolamış vaziyetteydi. Dudaklarını ısırarak amına girip çıkan sikin verdiği zevkle inliyordu. Erdal da, "Aşkım... Güzel amcıklım benim... Dar amcıklı orospum benim!" diyerek var gücüyle Gül'ün kaymak gibi amını sikiyordu.
Dakikalarca sürdü bu sahne. Hırsla, vahşice sikişiyorlardı. Gül bacaklarını Erdal'ın bacaklarına sarmıştı şimdi. Kocasının acımasız köklemelerine zevk çığlıkları ile karşılık veriyor, dudakları titriyor, iki eliyle Erdal'ın belini tutmuş, amına daha çok köklemesini istiyordu. "Ohhhh!" diye bir çığlık kopardı Gül, sonra da, "Dayanamıyorummm... Geliyorumm..." diye kıvrandı. Erdal da ona homurtularıyla eşlik ediyordu. Ve birden o videolarında defalarca izlediğim Gül'ün kasılması başladı. Amının o anda Erdal'ın sikini sağdığına emindim. Zaten Erdal da daha fazla dayanamadı ve var gücüyle son bir kez altında çırpınmakta olan Gül'ün amına kökleyip kasılmaya başladı. Erdal boşalmıştı.
Manzara mükemmeldi. Hayvanlar gibi sikişen bu çifti izlerken 31 çekerek deli gibi asılıyordum. Gül'ün o pürüzsüz amının kenarından dışarıya taşan zevk sıvıları ve kocasının dölleri kendimden geçmeme yetmişti. Hiç boşalmadığım kadar boşalıyordum avucuma. Döllerimi yerlere damlatmamaya özen göstererek banyoya gidip temizlendim. Geri geldiğimde içeriye bir bakış attım, çırıl çıplak ve sarmaş dolaş uykuya dalmışlardı. Ben de geri salona döndüm. Artık kafama koymuştum, bir yolunu bulup Gül'ü sikmem lazımdı...
Ertesi gün birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, Erdal Gül'e çaktırmadan benimle konuşmak istediğini söyledi. Benim eve geçip birer bira açtık ve anlatmaya başladı. Uzun zamandan beri Cuckold olayına ilgi duyduğunu ve bu olayın kendisini aşırı tahrik ettiğini söyledi. Şimdi anlaşılmıştı bu değişik davranışlarının sebebi. "Eee, benden ne istiyorsun?" dedim. Erdal, çok düşündüğünü, artık işi bir adım daha öteye taşıyıp karısını sikmemi istediğini söyledi. Zaten fırsat kollayan ben, ağzım kulaklarımda kabul ettim bu teklifi.
Ama ufak bir sıkıntı vardı, Erdal karısının bu konulardan haberi olmasını istemiyordu. Gül, benimle kocasını aldattığını sanmalıydı, en azından şimdilik. Erdal, elinden geldiğince beni Gül'e anlattığını, Gül'ün zaten beni çok sevdiğini söyledi. Erdal ile oturup iyi bir plan yaptık. Öncelikle Erdal yorgun ve keyifsiz olduğunu söyleyip Gül'e bir hafta hiç dokunmayacak, sonra da memlekete gidecekti...
Öyle de oldu. Bir hafta sonra Erdal memlekete diye benim eve geldi saklandı. Plamımıza göre ben de o gün akşam yemeklik malzemeleri alıp, Gül ile birlikte yemek için kapısını çaldım. Kapıyı açtı ve içeri davet etti. Üzerinde göğüslerini belli eden beyaz ince bir tişört vardı. Altında ise siyah renkte tayt vardı. Eli yüzü kıpkırmızıydı, sanki ateşi varmış gibi bir hali vardı. Onu biraz tanıyorsam ben kapıyı çaldığımda kesin masturbasyon yapıyordu. Erdal iki haftadır elini sürmemişti ve Gül kesin azgınlıktan duvara tırmanıyordu.
Birlikte mutfağa geçtik. Ona bu gün güzel bir yemek hazırlayacağımı söyledim. Yine o sik kaldıran şuh kahkahasını attı ve sonra dilini çıkarıp, "Mmmm, desene bu gün tıka basa doyacağım!" dedi. İçimden (Doyuracağım seni yavrum, hem karnını yemeğe, hem amını yarağa!) dedim. Yemekleri hazırlarken mutfakta bana yardım etti. Arada ona sürtünmeyi ve dokunmayı ihmal etmiyordum. Mutfak dardı ve mecburen sürekli birbirimize sürtünmemiz gerekiyordu. Bilerek her seferinde onu önümden geçmeye mecbur bırakıyor ve o güzel götüne önümü bastırıyordum. Gül hiç tepki vermiyor, aksine o geçişlerini elinden geldiğince yavaşlatıyordu. Gerçekten iyice kızışmıştı, benim birşey yapmama gerek kalmadan o üzerime atlayacaktı anlaşılan.
Yemeği masaya servis ederken gecenin biraz daha ısınması için getirdiğim Viskiyi de masaya koydum. Bunu yapmamı Erdal istemiş, içkinin onu daha da isterik bir orospuya çevirdiğini söylemişti. Erdal ile içerken bazen Gül bize eşlik ederdi zaten. Küçük yemek masasında çok yakın oturmuştuk, bacaklarımız birbirlerine değiyordu. Sikim kazık gibi olmuştu. Gül Viskinin verdiği gevşemeyle bacaklarımı okşamaya başlamıştı. Hiç konuşmuyor, sadece birbirimizi süzüyorduk. Kafamdan onun Erdal ile sikişirkenki sesleri ve orgazm kasılmaları geçiyordu. Ve bu gece o güzelliğin tadına bakma fırsatını bana bizzat kocası olacak pezevenk sunmuştu. Ama işi dayanabildiğim kadar uzatmak ve Gül'ü adeta kudurtmak istiyordum. Ne kadar kudurtursam o kadar ateşli sevişeceğini biliyordum.
Yemekten sonra yine elimden geldiğince götüne sürtünerek gelip geçtim. Artık Viski onu iyice gevşetmiş, bilerek gelip önümde oyalanır olmuştu. Götünün o sıcaklığını ince taytının üzerinden hissedebiliyordum, o da götünü iyice bana yaslayıp adeta sikimi içine davet ediyordu. Artık iş o kadar uzamaya başladı ki, nerdeyse boşalacaktım. Neyse ki mutfaktaki işimiz bitmişti, ama ikimizde de artık film koptu kopacaktı. Ben lavaboya giderken, Gül de terlediğini ve üzerini değiştirmesi gerektiğini söyleyip kendini yatak odasına zor atmıştı.
Ben ondan önce lavabodan çıkıp mutfağa geçtim, ikimize birer kadeh daha Viski hazırlayıp salona geçtim. Artık son noktayı koymanın vakti gelmişti. Biraz sonra Gül de salona gelince dilimi yutacaktım, göğüslerinin büyüklüğünü meydana çıkaran minik bir gecelik giymişti. Gecelik tam olarak erotik iç çamaşırı sayılmazdı. Ama anca kendi kocasının yanında yatak odasında giyilebilirdi. Başka bir yerde giyilecek bir giysi değildi. Gül'ün yüzünde de heyecan ve karışık duygular belirmişti. Şeffaf gecelik kumaşından minicik tanga külodunu görebiliyordum. Geceliğin boyu o tanga külodun hemen altında bitiyordu zaten, kısacıktı. Sütyen yoktu içinde. Meme uçlarının pembemsi koyuluğu ve kabarıklığı belli oluyordu.
Gülümseyerek, "Geceliğin çok sexy imiş!" dedim. O da, "Sen yabancı sayılmazsın, iyice sıcak bastı!" dedi. Gerçekten beni istiyordu, onu sikmemi istiyordu. İncecik şeffaf kısa geceliği bütün güzelliğini meydana çıkarmıştı, uzun ve çıplak bacaklarını, güzel götünü zor kapatıyordu. Eline içkisini tutuşturdum. Hemen çaprazıma oturdu. Otururken özenle geceliğinin eteğinin sıyrılmasına dikkat etti. Bacak bacak üstüne atmıştı. Götünün bir yanağına kadar görünse de o beni delirten tazecik şeftalisini bacakları kapatmaktaydı.
Sohbet havadan sudandı, ama oda seks yüklüydü. Tıpkı hayvanların çiftleşmeden önce yaptığı gibi birbirimizi tava getirmeye çalışıyorduk. Bacağını diğer bacağından indirip sürekli hareket ettirmeye başlamıştı. Tangasından taşmış amı bir görünüp bir kayboluyordu. Onun gözleri de önümdeki kabarıklıktaydı. Birden kumandaya uzanıp, "Hadi film izleyelim!" diyerek TV'yi açtı, sonra da kalkıp salonun ışığını dimerden kısıp geldi, yanıma oturdu. O baştan çıkarıcı kokusu kendimi kaybetmeme sebep olmuştu. Bana dönüp, "Ne izleyelim?" dediğinde burunlarımız birbirine değecek kadar yakındı ve birden dudağına yapıştım...
Öyle iştahla öpüşüyordu ki nerdeyse dilimi kopartacaktı. Dudağına bir ısırık atıp kendimi kurtardım. Erdal'a söz vermiştim, karısını sikerken onun da izlemesini sağlayacaktım. Ama Gül, "Seni istiyorum!" deyip açtığı gömleğimden vücuduma öpücükler kondurup aşağılara iniyordu. Öyle azmış bir hali vardı ki, kendini kaybetmiş, zaman kaybetmeden pantolonum ve boxerimden de kurtulmuştu. "Offf, ne kadar büyük sikin!" diyerek 20 santime yakın sikimi eline almış, gözleri parlayarak inceliyor, sikimin başına küçük öpücükler konduruyordu.
Ayağa kalktım ve üzerimdekileri tamamen çıkardım. Çıplak vücudumu hayranlıkla izleyen Gül'ü de ellerinden tutup ayağa kaldırdım ve tekrar dudaklarına yumuldum. Onun üzerindeki gecelikten de kurtuldum. Sonra da ondan yatak odasına geçip jartiyer çorap giymesini istedim. İstemeye istemeye yatak odasının yolunu tuttu Gül. Ben de o arada benim evde beklemekte olan Erdal'a mesaj atıp gelebileceğini söyledim. Garip bir duyguydu, ben karısını sikecektim ve o bizi izleyecekti. Bu durum beni daha da tahrik ediyordu. Artık sikim zonklamaya başlamıştı ve yatak odasına gidip bir an evvel sikimin o sızısını geçirmek istiyordum.
Yatak odasının kapısına geldiğimde, Gül arkası kapıya dönük, siyah dantelli bir jartiyer giyiyordu, zevkli kadındı. Üzerindeki son bez parçası olan tangadan da kurtulmuştu. Gece lambasının loş ışığında kabarmış ve ıslaklıkla parlayan amı ve siyah jartiyerin vücuduyla oluşturduğu kontrast çok tahrik ediciydi. Onu jartiyerini giyene kadar izledim ve arkadan yaklaşıp o dolgun memelerini bir elimle mıncıklayıp boynuna öpücükler kondurmaya başladım. Elini arkaya atıp sikimi avuçladı ve "Mmhhhh!" diye inledi. Gül'ü yavaşça yatağa sırt üstü uzattım. O da beraberinde beni bacaklarının arasına çekmiş, hırsla boynuma sarılmıştı. Dudaklarıma, boynuma her yerime öpücükler konduruyor, elleri sabırsızca omuzlarımda, kollarımda, sırtımda, belimde dolaşıyordu.
Sikim taş gibi olmuş, hareket ettikçe Gül'ün ıslak amına sürtünüp duruyordu. Dudaklarımı öpmüyor, adeta yiyor, somururcasına emiyordu. Dillerimiz birbirini okşuyordu. Dudaklarımı kurtarıp, "Ağzına al yavrum!" diyerek üzerinden kalktım. Doğruldu ve hiç vakit kaybetmeden etli dudaklarını araladı. Kalın sikimi ağzına almaya çalışıyordu. E tabii, Erdal'ın minik boy sikine alışkın olduğundan, benim sikimi almakta zorlanıyordu. Kırmızı loş ışıkta Gül'ün açılıp kapanan o narin dudakları harika görünüyordu...
Birden kapı aralığından bizi izleyen Erdal'ı fark ettim. Benim yönüm kapıya dönüktü, Gül'ün ise sırtı. Erdal sırıtarak bizi izliyordu, küçük sikini çıkarmış bizi izleyerek sıvazlıyordu. Deliydi bu adam, bana karısını ikram etmişti. Birazdan onun taze karısının tadına bakacaktım, var gücümle sikmi onun o narin amına kökleyecek, altımda zevkten bayıltana kadar sikecektim ve bu imkanı bana kocası olacak pezevenk sağlamıştı. Bunu düşünmek bile beni delirtiyordu. Sikimi karısının ağzına kökledikçe duyulan boğuk sesler, nefessiz kalan karısının çırpınmaları, beni daha da kendimden geçiriyordu.
Gül'ün başını tutup sikimi ağzından çıkardım. Dakikalarca sikimi yalayan ıslak dudaklarına yumuldum. Vahşice öpüşmeye başladık. Tekrardan yatağa uzattım ve memelerini yalayıp aşağıya indim, o ıslanıp kabarmış şeftalisine yumuldum. Tadı, kokusu harikaydı, amını şapırtadarak yalıyor, o akan zevk sularını büyük bir iştahla yutuyordum. Gül kendinden geçmiş, saçlarımı çekiştirip duruyor, bir taraftan da kıvranıyor, "Ohhh, çok güzelll, harikaaa!" diye inliyordu. Beni gazladıkça daha bir iştahla yalıyordum, dilimi amının en dibine kadar sokup orda dolandırıyor ve geri çıkarıyordum. Arkadaşımın karısını resmen dilimle sikiyordum.
Biraz sonra o adım gibi bildiğim kasılmaları başladı, orgazm oluyordu. Zevk feryatları eşliğinde beni bacaklarıyla sıkıştırarak dakikalarca kasıldı. Neden sonra durulunca ayağa kalktım ve bacaklarının arasındaki yerimi aldım. Gül başını kaldırmış sikime bakıyordu. Biraz önce yalaya yalaya zevk sularını akıttığım amcığına bu kez kol gibi kalın, kavisli sikimi dokundurdum. "Ohhhh!" diye bir inleme kopardı, müthiş bir zevk aldığını görebiliyordum. Arkadaşımın karısı altımda onu sikmem için kıvranıyordu. "Hadiii!" diyerek bana ellerini uzatıp üzerine çekmeye çalışıyordu.
"Beni mi istiyorsun?" diye sordum. "Evet seni istiyorum!" dedi hırsla, ardından şehvet dolu bir sesle, "Sikini istiyorum... Beni sikmeni istiyorum!" diye ekledi. Bunları kocasının da dinlediğini bilmek beni çileden çıkartıyordu. "Hadi içime sok artık şunu... Sik artık beni... Dayanamıyorum!" diye feryat edip kıvranıyordu. Sikimi gövdesinden tutup o ıslak amcığına sürttüm biraz, klitorisine bastıra bastıra ileri geri yaptım. Jartiyerli dizlerinden tutup bacaklarını ikiye ayırdım. Şimdi amı tam anlamıyla önümde serili vaziyetteydi.
Yavaş yavaş yüklenmeye başladım çizgi gibi duran tazecik amına. O kadar dardı ki, girmekte zorlanıyordum. Olanca gücümle bastırınca nihayet sikimin başını sokabildim. Kalanını da sokacağımda, Gül, "Ahhh, acıyor, acıyor!" diye altımda ciyaklıyor, elleriyle de yüklenmemi engellemeye çalışıyordu. Biraz bekledikten sonra sikimin başıyla yavaş yavaş git gel yapmaya başladım. Rahatlaması için kilitorisini okşuyor, eğilip memesine ve dudağına şehvetli öpücükler konduruyordum. Sikim Gül'ün amında milim milim ilerliyordu. Zevkten gözleri kaymış, belimi tutan elleri kasılmış vaziyetteydi. Dudaklarını ısırarak içine giren sikime dayanmaya çalışıyordu. Amcığı ateş gibiydi, daracıktı ve tazecikti.
Dayanacak gücüm kalmamıştı artık, bir hamlede kalanını kökleyiverdim amına. Kasıklarımız birleşince Gül bir çığlık kopardı, "Aaahhhh! Yandııımmm!" diye. "Ahhh! Yavaş... Yavaş sik ne olur... Yardın beni... İkiye ayrıldım sanki... İçim yanıyor... Amım yanıyor!" diye feryat ediyordu. Üzerine uzanıp iyice altıma aldım, yavaş yavaş gidip gelmeye devam ediyordum. Biraz sonra acının yerini zevk çığlıkları almaya başladı. "Ohhhh, devam et aşkım, sik beni, daha hızlı sik!" diye inliyordu.
Kocaman sikimi arkadaşımın karısına hırsla sokup çıkarıyordum. Gül bacaklarını açabildiği kadar ikiye ayırmış, ellerini belimin kaba etlerinde dolaşıtırıyor, kasılmış, sürekli inliyor, çığlıklar atıyordu. Kendinden iyice geçmiş, gözleri kaymıştı. Teni sıcaktan ve şehvetten kıpkırmızı olmuştu. Yine o defalarca videolardan izlediğim orgazmına ulaşmaya yaklaşmıştı ve bu sefer benim altımdaydı, içindeki benim sikimdi. Hırsla sikiyordum, kapıda bizi izlemekte olan kacasına kadın nasıl sikilirmiş göstermek istercesine, sikimi dibine kadar kökleyip çıkarıyordum...
Gül elektrik çarpmış gibi sarsılmaya başladı. Aslında kendimi kasmasam ben de onunla birlikte boşalabilirdim, ama elimden geldiğince ilk sikişimizi uzatmak istiyordum. Sikimi dibine kökleyip dudaklarına hırsla yumuldum. Gül orgazm olurken ker tarafı titriyordu. Dakikalarca sürdü titremesi.
Titremesi bitip kendine gelince ben de kendimi biraz toparlanmıştım. İçinden çıkıp yana devrildim ve "Hadi bakalım Gül hanım, sıra sizde!" dedim. Zevkten kaymış gözlerle tebessüm ederek kalkıp üstüme çıktı. O koca sikimin kafasını amının girişine hizalayıp yavaş yavaş alçalmaya başladı. İkimiz de yeni bir zevk dalgasının içine giriyorduk. Gözlerim kapıya ilişti yeniden. Erdal da çoktan boşalmıştı, inik sikiyle oynayarak karısını nasıl siktiğimi izliyordu. Göz göze gelince, eliyle 'Süper' işareti yapıp memnuniyetini belli etmeyi de ihmal etmedi...
Artık kasıklarım sızlamaya başlamıştı, ama dayanabildiğim kadar dayanıp Gül yeniden orgazm olurken birlikte gelmeye çabalıyordum. Gül kalın sikimin üstünde yaylanmaya başladı. Ellerini göğsüme dayamış vaziyette, yavaş hareketlerle götünü indirip kaldırıyordu. Amcığı sikimi öyle sıkı sarıyordu ki, delirtiyordu beni. Koca sikim bir görünüp bir kayboluyordu, her kaybolduğunda Gül'den bir inleme sesidir yükseliyordu. "Ohhh... Çok güzelll..." diye mırıldanıyordu arada, "Başını hissediyorum, yumurtalıklarıma dayandı, en derinlerimi okşuyor sikin..." diyordu...
Ben de, "Harikasın Gül! Aşkım! Çok güzel sikişiyorsun bebeğim!" deyip bu kez sımsıkı beline sarıldım, boynunu, memelerini hırsla öperken, üstten sabitlediğim Gül'e alttan hızlı hızlı köklüyordum şimdi. Yine orgazm olmaya yaklaşıyordu. Gözleri kaydı zevkten, inlemeleri sıklaştı, zevk çığlıkları yükselmeye başladı. Orgazmın eşiğindeydi, iyice yükselmiş, gelmek üzereydi tekrar. Bir hamlede içinden çıkmadan altıma aldım onu, artık benim de dayanacak gücüm kalmamıştı, transa girmiştim, var gücümle pompalıyordum...
Kızarmış, ter ve zevk sıvılarımızla ıslanmış kasıklarımızdan çıkan ses ikimizin homurtusuna eşlik ediyordu. "Geliyorum!" dediğimde, "İçime gel, korunuyorum!" diye inledi. Son gücümle sikimi dibine kadar kökleyip hayvan gibi böğürerek boşalmaya başladım. İlk defa böyle iştahla boşalıyordum! Sanki taşaklarım birbiri ardınca kasılıp içindeki yükleri boşaltıyordu. Gül de titreyip kasılmaya, orgazm olmaya başladı. Amı kasılıyor, içindeki sikimi adeta sağıyordu. "Ohhh, içimi yakıyor döllerin, hissediyorum, rahmime ulaşıyor döllerin, ohhhh!" diye mırıldanıyordu halen.
Sonra ikimiz de durulduk. Doğrulup, içinden halen çıkarmadığım ve yavaş yavaş sertliğini kaybeden sikimin olduğu amına baktım. Manzara müthişti. Sevgili arkadaşımın karısının sikilmekten kızarmış, açılmış, kaymak gibi amının etrafından süzülen zevk sıvıları ve benim döllerim. Çıkardığımda ölü bir yılanı andıran ve amıyla mükemmel bir tezatlık oluşturan koyu renk sikim!
Kendine gelen Gül doğrulup dudaklarıma şehvetli bir öpücük kondurdu ve "Çok iyiydin aşkım, kocam beni hiç böyle sikemez!" dedi. Sonra hınzırca gülümseyip omuzlarımı okşayarak, "Kocam ikinci postayı da atamaz, eminim sen sabaha kadar rahat durmazsın!" dedi ve yeniden yatağa uzandı...
O gece uyku çökene kadar sikiştik. Bu böyle bir hafta devam etti. Erdal (güya) memleketten dönünce Gül ile yatakta başbaşa sabahlama olayımız bitse de, sevgili arkadaşımın karısını artık ortak kullanır olmuştuk. Daha doğrusu ben ondan çok kullanır olmuştum. Gül, kocasının bilmediğini sansa da herkes durumundan gayet memnundu. Erdal evin her yerine gizli kameralar kurmuş, benim Gül'ü sikişilerimi gizli gizli izlediği yetmiyormuş gibi bir de kaydedip izliyordu. Niye bize katılmadığını sorduğumdaysa, büyünün bozulmasını istemediğini, karısının o aldatma şehvetini sürekli yaşamasından haz aldığını söyledi. Garip bir adamdı Erdal, ama bu garipliği hiç tahmin edemeyeceğim kadar zevk almama yarıyordu...
Günler böyle geçerken yaz mevsimi geldi. Erdal ile ortak bir tatil planladık. Gül'e anlattığımızda o da çok sevindi. Tatil günü gelip çattığında herşey hazırdı, benim arabayla gidecektik. Erkenden eşyaları yükleyip tam yola koyulacakken, Erdal başka bir firmadan ek iş kabul ettiğini, kıramayacağı biri olduğunu söyledi. Bize, önden gidebileceğimizi, bir hafta sonra kendisinin de geleceğini söyledi. Yine Erdal'ın kafasında tilkiler dolaşıyordu, ama pek birşey demeden Gül ile yola çıktık.
Gül altına mini bir etek giymişti, üzerinde askılı tişört vardı. Yolda sütyenini ve tangasını çıkarttırdım, o güzel memlerini ve amını rahat okşayabilmek için. Güzel bir yolculuk oluyordu. Bir dinlenme tesisine girdiğimde sessizde olan telefonuma Erdal'dan uzun bir mesaj geldiğini fark ettim. Gül lavaboya gidince mesajı açıp okumaya başladım. Erdal, beni çok sevdiğini, onu hiç kırmadığım için kendince bir teşekkür etmek istediğini söylüyordu. Ben, bir hafta bize alan açmasını kastediyor sanmıştım, ama satırları okumaya devam ettikçe işin öyle olmadığını anladım.
Erdal, tatilin hemen öncesinde ezcacı arkadaşıyla anlaşmış ve Gül'ün kullanacağı doğum kontrol haplarının içeriğini gizlice vitaminle değiştirtmiş. Yani Erdal benden karısını hamile bırakmamı istiyordu. Deliydi bu adam. Aslında şimdiye kadar yaptıkları da pek akıl işi değildi, ama bu tamamen delilikti. Ne yapacaktım şimdi? Prezervatif kullansam veya dışarıya boşalsam Gül şüphelenebilirdi. Baba olma fikri garip geliyordu, hem de bir başkasının karısından. Ah Erdal ah, neler açıyordu başıma. Tabii işin şehvet dolu tarafı da beynimi gıcıklıyordu. İçimdeki, dişisini döllemek için yanıp tutuşan hayvanı dizginlemek imkansızdı. Ben bunları düşünürken Gül gelip dudağıma bir öpücük kondurdu. Resmen karı koca gibi takılıyorduk. Gül'e birşey belli etmedim, kaldığımız yerden yolumuza devam ettik...
Tatil yerindeki otele vardığımızda ikimiz de odalarımıza geçip duş alıp biraz yolun yorgunluğunu atmak için birkaç saat uyuduk. Kapımın çalmasıyla uyandım. Gelen Gül idi, "Hadi uykucu, yemek vakti, ben çok acıktım!" diyerek içeri daldı. Akşam olmuştu, ben de acıkmıştım. Gül yine o sexy elbiselerinden birini giymişti. Giysisinin beyaz ipekli kumaşı incecik ve son derece kaygandı. Eteği kısacıktı. Ensesinden dolanan incecik bir bandın tuttuğu çapraz kumaş parçaları memelerini örtüyor mu, yoksa büsbütün göze batar hale mi getiriyor, tartışılabilirdi. Sırtı tüm güzelliğiyle beline kadar açıktı. Yüksek topuklu dekolte ayakkabılarının ince bantları narin ayaklarını sarıyor, renksiz bir ojeyle boyanmış tırnakları nedeniyle büsbütün sexy hale gelen ayakları azdırıcı duruyordu. Kısacası, bir gören gözünü bir daha kolay kolay ayıramazdı.
Karşımda dikilen bu güzelliği izledikçe onu bir an evvel dölleme fikri beni delirtiyordu. Kararımı vermiştim, Erdal'ın bana sunduğu bu fırsatı sonuna kadar değerlendirecektim. Sikimden geldiğince o minik amcığını dölle dolduracaktım. Ama önce yemek için otelin restoranına indik. Gül güzelliği ve elbisesinin sexyliği ile bütün dikkatleri üzerinde topluyordu. Bu beni daha da gururlandırıyordu doğrusu. Yemeklerimizi yedik. Gül birkaç kadeh içki de içmek istedi, ama ben çaktırmadan alkolsüz içeceklere yönlendirdim, ne de olsa onu hamile bırakacaktım.
Yemeğimizi bitirip tam kalkacağımızda, bütün yemek boyunca Gül'ü dikizleyen, orta yaşlı, zengin görünümlü, yakışıklı bir adam masamıza geldi. Kendini tanıttı. Adı Kenan imiş. Otelin sahiplerinden olduğunu söyleyip, meşhur tatlılarını da denememizi istedi, ikramı olduğunu özellikle belirtti. Ben mırın kırın ederken Gül çoktan kabul etmişti. Tatlılar geldi ve yerken sohbet etmeye başladık. Daha doğrusu adam Gül ile kahkahalar eşliğinde sohbet ediyor, ben ise dumur olmuş vaziyette tatlımı yiyordum. Gül de adamın içine düşmüştü resmen, o sik kaldırıcı ses tonuyla kahkahalar atıyor, adamın eline ve dizine dokunuyordu sürekli. Nihayet tatlılarımızı bitirdik. Kalkmamıza yakın Gül lavaboya gidince Kenan beyle başbaşa kaldık. Kenan bey, "Direkt konuya gireceğim, belli ki sizinkisi bir kaçamak, kadının parmağında yüzük var, senin yok. Odalarınız da ayrı tutulmuş. Sana bir teklifim var..." dedi.
İçimden (Çattık!) diye düşünürken, adam lafı dolandırmadı. Gül ile sevişmek istediğini söyleyip bana 25 bin dolar teklif edince gözlerimde dolar işareti belirdi. Gül'ün bu adam tarafından sikilmesi benim için önemli değildi, ama korunmuyor olması ve hamile kalacak olması biraz canımı sıkıyordu. Ama adam zaten yaşlı görünüyordu, belki bir posta anca atar diye kendimi avuttum. Biraz kem küm edip, bir şartla kabul edeceğimi söyledim, ben de onları gizlice izlemek istiyordum. Erdal bana da bulaştırmıştı bu pezevenklik işini. Adam gülerek kabul etti. Telefonunu çıkarıp hesap numaramı istedi. Anında hesabıma geçmişti 25 bin dolar.
Adamla her konuda anlaşmıştık. Biraz sonra Gül lavabodan çıkıp yanımıza geldiğinde, ben, "Biraz midem ağrıyor!" deyip odama çıkıp yatacağımı söyledim. Kenan ise Gül'ü asla bırakmayacağını, otelin gece kulübüne götürmeyi teklif etti. Israr etmesine gerek kalmadan kabul edilmişti bu teklifi. İyi eğlenceler dileyip odama çıktım, onları beklemeye başladım. Olacakları düşündükçe kalbim deli gibi çarpıyordu.
Yaklaşık iki saat sonra Gül'ün kapısının açılma sesini duydum. Hemen balkona gizlenip beklemeye başladım. Odalarımız ve balkonlarımız yan yana olduğundan benim balkondan bakınca Gül'ün odası görünüyordu ve adamla anlaşmamıza göre perdeyi kapatmayacaktı. Gül girdi önce içeri, ardından da Kenan. İkisi de çakır keyifti. Sadece gülüşüyor ve sürekli birbirlerine dokunuyorlardı. Kenan eğilip Gül'ün dudaklarına yapıştı, hırsla emiyordu. Gül de ona şehvetle karşılık veriyordu. Sikim zonklamaya başlamış, pantolonuma sığmıyordu. Odamda pontolonumu çıkarıp, boxerimle çıktım balkona. Zaten balkon karanlıktı ve odalarımız otelin arka tarafında olduğu için ormana bakıyordu, kimse göremezdi beni.
Tekrar içeriye baktığımda Gül eğilmiş adamın haşmetli yarağını iştahla yalıyordu. Canlı canlı porno izliyordum, hem de bu seferki Erdal'ınki gibi pipi de değildi. Adam gözlerini kapatmış anın zevkini çıkarıyor, elleriyle Gül'ün kafasını hırsla bastırıp çekiyor, resmen Gül'ün ağzını sikiyordu. Ben de onları izleyerek sikimi boxerden çıkarmış sıvazlıyordum. Biraz sonra adam Gül'ü ellerinden tutup kaldırdı ve soymaya başladı. Soyarken de sürekli vücudunun çeşitli yerlerine öpücükler konduruyordu. Gül de aynı şekilde adamı soymaya çalışıyordu.
Dikkatimi çeken ilk şey adamın bir hayli kıllı olmasıydı, ama Gül o kadar iştahla adamın her yerine öpücükler konduruyordu ki, hayret ediyordum. Adam Gül'ü tamamen soyduktan sonra biraz geriye çekilip kendi de tamamen soyundu. Adamın, tıpkı göğsü ve kolları gibi, kapkara kıllarla kaplı yarağı kocaman ve dimdikti. İki adımda Gül'ün yanına sokuluverdi. Yiyeşerek birlikte yatağa uzandılar. Sonra adam iki eliyle Gül'ün dizlerinin altından tutup bacaklarını kaldırdı ve karnına doğru bastırdı. O kocaman yarağın morarmış başı hiçbir yardıma gerek kalmadan Gül'ün amını buluverdi ve sert bir hareketle, bir seferde dibine kadar giriverdi.
Çığlığa benzer bir inleme kaçırdı ağzından Gül. Bütün vücudu kasıldı. Adamın kasıklarındaki kıllar Gül'ün amının dudaklarına, kıllı taşakları da götüne yapışmıştı. Eskiden olsa kolay kolay girmezdi diye düşündüm, Gül'ün amını sike sike ben bu hale getirmiştim, izlediğim yerden göğsüm kabarıyordu. Ahhh sevgili Gül'üm, klitorisinden başlayıp yukarı doğru çizgi gibi bir tüy bırakıyordu amının üzerinde, bunu beni çok tahrik ettiği için bırakmasını ben istemiştim. Erdal Gül'ün amını kaymak gibi seviyordu, ama yapacağı birşey yoktu. Gözüme amındaki o tüyler çarptı ve bu beni nedense daha da tahrik etti.
Amın içini alabildiğine dolduran yarak birden hareketlenip, girip çıkmaya başladığında, Gül'den daha da yüksek inleme sesleri ve zevk çığlıkları yükselmeye başladı. Daha birkaç saat önce tanıştığı bir adam, onu altına almış hırsla sikiyordu. Daha karşılaştıkları andan itibaren, adam Gül'ü sikecek gibi bakmıştı. Sonunda sikiyordu işte. Hem de ne biçim sikiyordu. Çılgın bir şeydi bu. Adam Gül'ü öylesine ikiye katlamıştı ki, kımıldamasına bile imkan kalmamıştı. Gül, zevkten yarı kapanmış gözleriyle, içine bir sopa gibi girip çıkan kocaman yarağı seyrediyordu. Amının o narin dudakları yarağın çevresine sımsıkı yapışmıştı. Adam dibine kadar geçirip, ucuna kadar çıkardıkça, Gül'den de zevk çığlıkları yükselmeye devam ediyordu.
Ağzından kaçan boğuk iniltileri kontrol etmesine olanak yoktu. Artık neredeyse zevkten feryat eder hale gelmişti. "Ohhhh, çok güzel sikiyorsun!" diye söyleniyordu, "Ohhh, sikin çok güzelll..." derken birden vücudu sarsılmaya başladı. Götünün yanakları sağa sola çalkalanıyordu. Orgazm oluyordu Gül'üm. Hırsla sikildiği adamın altında sudan çıkmış balık gibi çırpınıyordu, ama adamın durmaya hiç niyeti yoktu. Olanca hırsıyla sikmeye devam ediyor, o koca yarrağı köküne kadar sokuyor, ucuna kadar çıkarıyor, yeniden sokuyordu...
Gül artık, "Hadi fışkırt içime! Hadi döllerini fışkırt içime! En dibime fışkırt, hadi boşal ne olursun!" diye yalvarmaya başladı. Bu sözler adamı daha da delirtti, şimdi daha da hırsla sikiyordu. Adamın ağzından derin bir homurtu çıktı önce. Sonra da dibine kadar geçirdi Gül'ün minik amına. Sevgili arkadaşımın karısı daha birkaç saat önce tanıştığımız bir adam tarafından dölleniyordu. O kapkara taşaklarını da sokacakmış gibi var gücüyle dibine kadar geçirmiş, döllerini rahmine bırakıyordu. Adamın boşalması Gül'ün bir kez daha orgazm olmasına neden olmuştu.
Artık ikisi de inliyor, titriyor, sarsılıyordu. Gül'ün o sikildikçe kızaran teni üstündeki hayvan gibi adamın böğürtüleri beni de daha fazla dayanamaz hale getirmişti. Müthiş bir şehvetle boşalmaya başladım. Döllerim sevgili arkadaşımın karısının gül gibi amı yerine balkona fışkırıyordu. Erdal'ı şimdi daha iyi anlıyordum, izlemenin zevki bir başkaymış...
O hafta Kenan ile paslaşarak Gül'ü siktik, amını dölledik. Tabii Gül'ün bu anlaşmadan hiç haberi olmadı. İkinci hafta Erdal'ın gelmesiyle Kenan yerine Erdal'la paslaşarak Gül'ü sikmeye ve amını döllemeye devam ettik. Tatilimiz bitip döndükten sonraki haftalarda Gül şaşkın vaziyette bana adetinin geciktiğini söyledi. Gül çok şaşırmıştı, ama sevgili arkadaşım sağolsun, ben öyle bir şaşkınlık yaşamadım.
Nihayetinde Erdal'ın arzusu gerçekleşmiş, Gül hamile kalmıştı. Ama kimden? Asıl şaşkınlığı ise ikiz olduğunu öğrenince hepimiz yaşadık :)
(Sezgin)
371 notes · View notes
chaoticdreamfart · 4 months
Text
Adem Fırat..🎤💯🎤💯🎤💯
Muhteşem sesiyle karşınızda.
Sız değerli kıymetli arkadaşlarima.
Armağanim olsun iyi dinlemeler.
Beğeniler için çok.
Teşekkür ederim 🙃🤪.....✍️
Tumblr media Tumblr media
Birazda Gülek ebesini satayım.
Hadi hep beraber bu akşam ki.
Konum fıkra 😂🤪😁🤣😃🤭
Delikanlı kız der 🙃😁
FİKRA
Diyarbakirlinin biri tepeye çıkmış.
Dua 😃ediyormuş.Allahim bana para.
Ver ev aliyem🤣 araba aliyem arsa
Aliyem derken bir 🤭anda deprem.
Olmuş 🤣😁adam paldur küldür.
Yere yuvarlanmış 🤭🤣
Kalkıp ellerini açmış 🤪 Allah'ım.
Vermiysen vermiysen 😂niye.
Kiziysen hele 😁kiziysen de niye.
Beni itiysen🤣🤭🤪
Gülmekten karnım ağırdı 😂😁....✍️
Tumblr media Tumblr media
FİKRA
Adamın biri ölür ve öbür dünyaya.
Gider cennetemi cehennememi.
Diye bir karar vermesi gerekir.
Adam ilk önce cennete girer.
Bakar herkes nemaz kılıyor.
Sonra cehenneme gider.
Bihter hadise Sibel Can Banu Alkan.
Esenayi görür ve cehenneme.
Girmeye karar verir.
Kapıyı açar adımını atar atmaz.
Ateşin içine düşer.
Adam zebaniye sorar nerde o unliler.
Zebani cevap verir onları reklam için.
Koyduk müşteri çeksin diye.
😃🤣🤭😁😂🤪😁
Tumblr media
Delikanlı kız 😁
Hem deli hem prenses 🌿
Sağlıklı güzel akşamlar🌿
Saygılar.....🤣....✍️
🌿 👑🍂
163 notes · View notes
istekligurbetci · 2 days
Text
KOCAMIN ALTINDA ONU HAYAL ETTİM.
İlhan’la apartmana, yandaki daireye ilk taşındıkları zaman tanıştık. Eşyalar yerleşirken yardımlar, kahve, çay götürmeler derken samimi olduk iyice… Onlar da bizim gibi otuzlu yaşlarda, beş yıllık evlilerdi ve çocukları yoktu. Ben tekstil işinde çalışıyordum. Her sabah işe giderken mutlaka İlhan’la karşılaşıyorduk. Akşam yedi civarı yine evin önünde denk geliyorduk birbirimize… Günaydın iyi akşamlarla başlayan tanışıklığımız evlere gelip gitmeler, çaylar, yemekler derken iyice ilerledi.
Kocam da benimle aynı yerde, fakat vardiyalı çalışıyor. Onun işi akşam başlıyor. Genelde işten geldiğimde kocam uykuda oluyor. Kalkıyor, akşam yemeğimizi yedikten sonra o işe gidiyor, sabah gelirken ben evden çıkıyorum. Bir tek hafta sonları izinli olduğumuz günlerde beraber oluyoruz. Kısacası berbat bir evlilik için gereken ne varsa bizim yaşantımızda… Pek de mutlu değildim.
İlhan’ın karısı çalışmıyordu. Düzenli bir işi vardı, evden işe, işten eve yaşantılarına imreniyordum. Birkaç ay içinde iyice kaynaştık. Yakışıklı, hoşsohbet adamdı İlhan. Tam beğendiğim tipte biriydi. Her karşılaştığımızda espriler yapar, beni güldürürdü. Zamanla ben de ona karşılık verir oldum, birlikte gülmeye başladık. Önceleri selamlaşmadan ileri gitmeyen karşılaşmalarımızda ayaküstü ufak sohbetler yapmaya, şakalaşmalara başlamıştık. Bazen takıldığım olurdu,
“Bugün çok şıksın, kesin çapkınlıktan geliyorsun sen… Senin gibi yakışıklı herifler rahat durmazlar, mutlaka bir kırığın vardır senin…” falan derdim. Önceleri şaşırıp bocalamasına rağmen zamanla o da bana ayak uydurmuş, takılmalarıma gülmeye başlamıştı. O da bana takılıyordu,
“Bu mini etekle otobüse binmeseydin Gül hanım” derdi gülerek. “Öyle güzel bacakların var ki, rahat bırakmazlar seni kalabalıkta…” Ben içten içe bacaklarımın güzelliğine yaptığı komplimandan memnun, gülerek şakalaşmalarımıza devam ederdim.
“Hadi anlat nerden geliyorsun, aramızda kalacak valla, karına söylemem” diye kızdırırdım onu… Öyle alışmıştım ki onun sohbetlerine, şakalarına… İş dönüşü gözlerim hep onu arıyordu. Akşamları kocam işe gidince bazen onlara geçerdim. Karısına ev işlerinde yardım ederdim. Oturur üçümüz beraber güzel vakit geçirirdik. Yatma zamanı geldiğinde ayaklarım geri geri giderken evime geçerdim. Yalnız yatağımda İlhan’ı hayal eder, kendimi parmaklar dururdum. Nasıl sevişiyor acaba? Karısıyla neler yapıyordur şimdi? Senaryolar yazardım kafamın içinde, hayalimde oynatırdım o filmleri… Mastürbasyonumun son anlarında koca gövdesiyle beni altına alıp ezdiğini hayal ederken çırpına çırpına orgazm olurdum.
Böyle böyle günler geçti. Geçen ay İlhan’ın baldızının düğün hazırlıkları için ailesi çağırdı, mutlaka gidilmesi gerekiyordu. Karısını göndermek zorunda kaldı. Gitmesinden bir gün önce akşam onlara gittim yine… Hazırlık yapıyorlar, valiz hazırlıyorlardı. Ben de bir yandan eşyalarını toplamasına yardım ediyor, bir yandan yine şakalaşıp güldürüyordum onları…
“Nasıl bırakıyorsun bu adamı buralarda? Baksana şunun gözüne, mutlaka eve kadın atar bu adam, güven olmaz bunlara…” falan diye kızdırmaya çalışıyordum. Karısı ise yola çıkacağı ve ailesini göreceği için heyecandan hiç oralı bile değildi.
“Ben kocama güvenirim. Kesinlikle öyle şey yapmaz.” diyordu sürekli… Sonunda bombayı patlattı, “Aman Gül, kocam sana emanet, gözün gibi bak kocama…” deyince bir kahkaha patlattım.
“Sen merak etme, ben ona bakarım” dedim. İçimden neden kahkaha attım ki diye pişman oldum. Yanlış anlayacaklardı beni…
Ertesi sabah ben işe giderken onlar otogara gidiyorlardı, uğurlayıp yolcu ettim. Akşam işten dönüşümde gözüm onu aradı ama yoktu. Kocamı işe gönderdim, pencereye oturup İlhan’ın evine gelmesini bekledim nedense… Sanki kocamı bekliyordum. Gece saat onikiye doğru evin önünde bir taksi durdu. İlhan indi taksiden… Sarsak, dikkatli adımlarından alkollü olduğunu anladım. Yukarıya bakınca benim baktığımı gördü, perdeyi kapatıp içeri girdim. Merdivenlerde ayak seslerini duyduğumda kapıyı açıp karşısına çıktım. Yanına gittiğimde alkol kokusu geldi burnuma, epey içmiş olmalıydı,
“Ooh, beyimiz bekar ya, artık yüzünü gören cennetlik… Ne bu İlhan bey? Daha ilk akşamdan alkol almalar… Hemen karına telefon açıyorum” dedim.
“Yaa, saçmalama Gül…” dedi peltek peltek… “İş yemeğiydi, arkadaşlarla birkaç kadeh attık işte fırsattan istifade…” O konuşurken gözlerinin içine bakıyordum. Doğru söylüyordu sanırım.
“Karın giderken bana emanet etti seni, ondan konuşuyorum böyle… Aç mısın İlhan? Bir şeyler hazırlayayım istersen…” dedim ilgiyle… İstemedi. Anahtarlarını çıkarmaya çalışıyor, bir türlü beceremiyordu. Çantasını elinden alıp anahtarlarını çıkardım, kapıyı ben açtım. İçeriye beraber girdik. “Hadi, doğru banyoya…” dedim o anaç tavuk edasıyla… Sendeledi. Ben de koluna girip banyoya kadar ona eşlik ettim. Avuçlarımda pazularının gerginliğini hissetmek daha kötü yaptı beni…
“Yardım etmemi ister misin?” diye sordum banyonun kapısında… Utangaç bir tavırla teşekkür etti, istemediğini söyledi. Nabız atışlarımın yükseldiğini hissediyordum, şakaklarımda damar atıyordu. Evde ikimiz yalnızdık. Yardım istemediğini söyleyince canım sıkıldı biraz… Oysa onunla vakit geçirebilmeyi, sohbet etmeyi umuyordum. Sonrası… Kim bilir…
“İyi o zaman, ben çıkayım.” dedim kırıldığımı belli etmemeye çalışarak… “Yardım lazım olursa, bir ihtiyacın olursa yerimi biliyorsun” derken gözlerinin içine davetkâr bakışlarla baktım. Aptal adam… Sen de ben de, yalnızız işte… Neden gönderiyorsun beni o yapayalnız evime… Dört duvarın arasına… “İyi geceler” diyerek banyodan ve evden çıktım.
Eve girdim ama dediğim gibi dört duvar üzerime geliyor, beni boğuyordu. Saatin tiktaklarından başka bir ses yok evin içinde… Televizyonu açtım, aptal aptal bakındım. Yok. Duramıyordum. Mutfağa gidip soğuk bir bira açtım. Yudumlarken yan daireden, mutfaktan gelen tıkırtılar işittim. İlhan uyumamıştı. Durdum, düşündüm. Yok duramayacaktım.
Gidip üzerime dar bir body, altıma her zaman giydiğim kırmızı kareli mini eteğimi giydim. Ev halim her zamanki gibi, külot giyme alışkanlığım olmadığından külot yoktu altımda… Çekmeceden külot bakarken, kırmızı jartiyer çoraplarım gözüme ilişti. Çorapları elimde evirip çevirip bakarken külot giymeyi boş verdim, ayağıma o kırmızı jartiyer çoraplarımı geçirdim. Yüksekçe topuklu ev içi terliklerimi ayağıma giyip İlhan’ın kapısına dayandım, zili çaldım.
Sanırım gecenin bu saatinde kim bu densiz diye düşünüyordu kapıyı açarken… Beni görünce şaşırdı. Bir şort, bir tişört giymişti üzerine… İçeriye daldım davet etmesini beklemeden… Direkt olarak gidip televizyonun karşısına oturdum. Bacaklarımı hafif aralık bıraktım. İlhan da gelip karşıma oturdu. Havadan sudan sohbet etmeye başladım. Sehpanın üzerinde duran koca kahve fincanına bakarak,
“Sana bir kahve pişireyim diye gelmiştim ama anlaşılan sen işini görmüşsün” dedim.
“Ya, evet, şekersiz kahve yaptım. Bir de duşa girince kendime geldim. Dünya varmış.” dedi.
Baktım, uzunca siyah saçları hala ıslaktı. Elimi uzatıp o ıslak saçlarını okşamamak için kendimi zor tuttum. Bende laf çok, onun yanında olabilmek için, biraz daha yanında kalabilmek için ondan bundan bahsetmeye, onu konuşturmaya çalıştım.
Kafesinden kurtulmuş muhabbet kuşu gibi kocamın gece vardiyasına geçtiğini, evde yalnız başıma uyuyamadığımı, işimin çok yorucu olduğunu falan anlatıp durdum. O da ha, hı diyerek bana katılıyordu ama gözleri bacaklarımdan ayrılmıyordu.
Baktım, benim kırmızı jartiyer çoraplarım görevini yapmış, İlhan’ın dikkatini bacaklarıma toplamıştı. Kırmızı görmüş boğa gibi bana çaktırmamaya çalışarak kırmızı çorap içindeki bacaklarımı süzüp duruyordu karşımda… Kimbilir aklından neler geçiriyordu bakarken…
Konuşmaya devam ederken bacaklarımı araladım. Mini eteğimin de yardımıyla çorabımın dantellerini görüyordu mutlaka şu anda… Ve altımda külot olmadığını… Şortunun önündeki kabarıklık dikkatimi çekti sonra…
Fakat hepsi bu kadar… Ne kalkıp harekete geçti, ne de monolog sohbetime katıldı. Karısı gidiyor diye bir gece önce yatakta kocasını iyice doyurmuştu anlaşılan… Bu gece bir şey yapmak için hem erkendi, hem alkollü olması engeldi. Külotsuz olduğuma kadar göstermiştim adama, daha ne yapmam gerekiyordu üstüme atlaması için? Gidip orospu gibi kucağına oturacak halim yok a… Erkek olarak ilk hareketi onun yapması gerekir diye düşünüyordum.
Bacaklarımı araladım, amımı gösterdim. Bacak bacak üstüne attım, baldırlarım eteğimden sıyrıldı, çorabımın dantelini ucundan gösterdim. Göz süzmeler, frikikler, gerdan kırmalar… Sadece öküz gibi bakıp duruyordu. Baktım olmadı, yarım saat kadar sonra kalktım. İğneli, kinayeli bir tavırla,
“Eh, bana müsaade İlhancım. Senin uykun var gibi, ben kaçayım. Gerçi yarın izinliyim, uykum da yok ama kalkayım ben…” dedim yarım ağızla… Açıkça “gitme, kal” demesini bekledim ama istediğim olmadı. Onun yerine işi saflığa vurdu iyice,
“İyi geceler Gül. Eşine benden selam…” demez mi kapının önünde…
“Ne selamı ayol? Adamı kırk yılın başında bir görüyorum zaten…” diyerek kahkahayı bastım. O da güldü. Her türlü mesajı vermiştim alttan alttan… “Uykum yok, kocam yok, yalnızım, kocamla uzun süredir yatmıyorum, beni sikmiyor, azdım, kudurdum, gel beni sik işte” Fakat duvardan ses geldi, İlhan’dan tık yok. Karısını mı aldatmak istemiyor, sekse mi doymuş, sarhoş mu? Üçgen omuzları, yapılı gövdesiyle kapı gibi herif… Şortunun önü kabarık, sikinin büyüklüğü dışarıdan belli oluyor, sapına kadar erkek işte… Eh, ben de gencecik, güzel, yuvarlak hatlı, üstümde mini eteğimle, kırmızı çoraplarımla tam sikilmeye hazır, civelek afeti devran… Bir türlü istediğim olmuyor. Kapının önünde elim kapının tokmağında,
“İstersen anahtarı ver, gündüz evin temizliğini yaparım eşin yokken…” diyebildim sadece…
Ah, bir harekete geçebilsen, eşin yokken daha neler neler yaparım sana ama… Gidip anahtarı getirdi, elimi uzatıp alırken parmaklarım değdi, titredim. Kös kös kendi evime girerken arkamdan bakıyordu. İçeriye girip kapıyı kapattım, sırtımı kapıya dayadım. Öküz, öküz, öküz… İçimden kapıyı yumruklamak, üstümü başımı yırtmak geliyordu ama çaresizce yatağıma gittim. Üstümde ne varsa çıkarıp attım, çırılçıplak yatağa uzandım. Uyuyana kadar akla karayı seçtim. Gözlerimi kapatıp onun beni nasıl becerdiğini, kırmızı çoraplı uzun bacaklarımı okşadığını, memelerimi emdiğini hayal ede ede kendimi parmakladım. Ancak orgazm olduktan sonra uyuyabildim.
Ertesi gün erken geldim işten… Kocam uyuyordu. İlhan’ın eve geçtim. Ortalığı, mutfağı, salonu topladım. Dağınık yatağını okşaya okşaya düzelttim. Her şeyi yerli yerine koydum. Çamaşır çekmecesindeki baksır külotlarını sevdim. Gardrobu açıp yanımda getirdiğim parfümümden bol bol sıktım. Akşam gelip kapağı açtığında benim kokumu duymalıydı. Kışkırmalıydı.
Televizyonun önünde DVD.ler duruyordu. Anlaşılan onu da uyku tutmamış, ben gittikten sonra film seyretmişti. Düğmesine bastım, içindeki CD kaldığı yerden devam etti. Vurdulu kırdılı bir macera filmiydi. Durdurup çıkardım. Hemen eve gidip kocamın benden sakladığı porno CD’lerden birini alıp getirdim, makineye taktım. Akşam filmini kaldığı yerden seyretmek isterse porno seyretmek zorunda kalacaktı İlhan bey… Belki harekete geçirirdi bu onu… Seçtiğim film beni en çok azdıran, tahrik eden filmlerden biriydi. Kocam işteyken geceleri mastürbasyon yapa yapa seyrederdim hep…
İlhan gelmeden işimi bitirdim, eve geçtim. Benim koca hala uyuyordu. Banyoya girdim, bir güzel temizlendim, kokulandım. Koltuk altlarımı, amımı parfümledim. Misler gibi, pırıl pırıl yaptım kendimi… Yeni aldığım askılı, diz üstü eteği olan elbisemi üzerime geçirdim. Yine çamaşır yoktu içimde, ne sütyen, ne külot… Bu kez incecik, siyah jartiyer çorabımı giydim bacaklarıma… Topuklu terliklerimin üzerinde harika görünüyordum gardrobun aynasında…
Her zamanki saatinde İlhan’ın kapısının açıldığını duydum, gelmişti. Heyecan içinde bekledim. Ona biraz zaman tanımalıydım. Evin temizliğinin yapıldığını görmeliydi. Onun için neler yaptığımı… Üstünü değişmek için gardrobu açtığında benim parfüm kokumu almalıydı. Belki yemek yerken gece yarım kalan filmi izlemek ister, televizyonu açardı. Benim koyduğum porno filmi izlerdi belki… Bekledim… Bekledim… Dakikalar geçmek bilmiyordu, avuçlarım terliyordu heyecandan… Kendimi gerdek gecesindeki yeni gelin gibi hissediyordum..
Yarım saat geçti, bir saat… Duramadım, gidip kapısını çaldım. Baştan aşağıya süzdü beni kapıyı açtığında… Gözleri parladı. Normaldi gözlerinin parlaması… Onun için hazırlanmış, makyajımı yaparken aynada ben de kendimi beğenmiştim. Gözlerinin göğüslerime takıldığını gördüm. İçimde sütyen olmadığını anlamıştı mutlaka… Salona geçtik. Bacak bacak üzerine atıp oturdum. Gözleri hala üstümdeydi.
“Elbisemi beğendin galiba İlhan… Yeni aldım, söylesene gerçekten, yakışmış mı?” dedim, eteğimi çekiştirerek… Yutkundu,
“Çok güzel, çok yakışmış Gül…” dedi. “Zaten güzele ne yakışmaz? Harika olmuşsun. Elbise, çorapların, terliklerin… Hepsi on numara… Çok güzel, çok seksi görünüyorsun.”
Onun beğenerek bakması beni iyice coşturmuştu. Şakımaya, aklıma gelen her şeyden konuşmaya devam ettim. İlhan zavallım, gözlerini benden, bacaklarımdan ayıramıyordu. Bacak bacak üstüne atmış vaziyette otururken, bacağımı değiştirdim. Diz üstü eteğim iyice sıyrıldı. İçimde külot olmadığını görmüş müydü acaba? Becerebilmiş miydim? Sanırım görmüştü. Vurgun yemiş gibi gözlerini bacaklarımdan alamıyordu çocuk…
Terliğimin birini ayak parmaklarıma takıp konuşurken ayağımı sallamaya başladım. İnce siyah çorabın altında kırmızı ojelerim görünüyordu. İlhan ipnotize olmuş gibi ayaklarıma bakıyordu sürekli… Hoşuma gidiyordu onun sikecek gibi bakması, amım sulanmaya başlamıştı. Sonunda,
“İlhaaannn…” dedim gülerek, imalı imalı… İrkilip zorlukla başını kaldırıp yüzüme baktı. Şaşkın şey… Gülümsedim… Yüzü kızarmıştı. Utandığından mı, ayaklarıma, bacaklarıma, külotsuz amıma bakıp tahrik olmaktan mı bilemedim.
“Şey, gözüm dalmış Gül..” dedi mahcup mahcup… Gülümsedim,
“Görüyorum canım gözünün daldığını…” derken bacağımı indirip hafif araladım. Tekrar bakışları orama yönelmişti. Evet, kurbanım hazırdı. Bir çorap, bir külotsuz am görüntüm yetmişti. Biraz sonra kalktım,
“Aç mısın canım? Hadi, bize gel, beraber yiyelim. Kocam işe gidecek biraz sonra… Oturur, yemek yeriz, konuşuruz. Sohbete kaldığımız yerden devam ederiz.” dedim davetkâr, fakat buyurgan, itiraz kabul etmeyen bir tavırla…
“Gelirim” diyebildi sadece, yutkunarak… Sohbetin devamının ne olduğu belliydi. Benim çoraplı frikiklerime, göz ziyafetine devam… Hem de ikimiz yalnız… İster yatır sik, ister otuzbir malzemesi yap… Kabul etmemek için homo olması lazım… Neşeyle evime geçtim, sofrayı kurdum. Ben mutfakta uğraşırken kocam da kalkmıştı. Uykulu uykulu dolaşıp duruyordu evin içinde, giyiniyordu… Biraz sonra kapı çalındı, kocam açtı kapıyı,
“Ooo… İlhancım, hoş geldin, görüşemiyoruz epeydir… Allah kavuştursun, eşin gitmiş…” dediğini duydum.
İçim kıpır kıpır oldu. Gelmişti. Masaya geçip oturdular, ben eksikleri tamamladım, yemeği servis ettim. İlhan bir yandan gözleri uykudan şişmiş kocamla konuşmaya çalışıyor, bir yandan çaktırmadan beni süzüyordu sürekli… Ben de podyumda yürüyen manken gibi kıvırmalarla, çekmeceden bir şey alma bahanesiyle eğilip kalkmalar, çeşitli frikiklerle onu can evinden vurmaya devam ediyordum. O her fırsatta frikiklerime bakarken kocam haldır huldur yemek yiyordu, bana aldırdığı bile yoktu. Ne bu mini etek, çorap olayı bile dememişti, bana aldırdığı, beni gördüğü yoktu ki adamın…
Yemeğe başladık. Heyecandan elim titriyordu. Çatalımı yere düşürdüm. Baktım onlardan tarafa gitmiş. Eşimden almasını istedim. O homurdanınca İlhan eğilip almaya çalıştı. Olmadı, masanın altına girmek zorunda kaldı. O zaman ben de harekete geçtim, bacaklarımı araladım, eteğimi kasıklarıma kadar çektim. Örtünün altında amcığıma varıncaya kadar her yerimi görmüş olmalıydı İlhan… Elinde çatalla çıktığında yüzü kızarmıştı. Göz göze geldik. Ona neleri kaçırdığını anlatabilmiştim sonunda…
Yemek bitti, kocam işe gitmek için kapıya yöneldi. İlhan da,
“Dur ben de geleyim, ben eve geçerim” diyerek onunla beraber çıkmak üzere davranmıştı ki atıldım hemen,
“Nereye gidiyorsun canım? Benimki gibi işe gitmiyorsun ya, otur çay demledim, bir bardak içer öyle gidersin…” Gözünün içine bakıyordum bunları söylerken, yalvarıyordu gözlerim… Kocam da,
“Tabi ya İlhancım, madem bekarsın, çayını iç, öyle git. Kovalayan yok ya seni… Hadi hadi, otur bakalım.” diyerek beni destekledi.
İlhan çaresiz içeriye geçti, ben de kocamı uğurlayıp yanına geldim. İçim içime sığmıyordu. Oh allahım… Yalnızdık evde… Ne benim kocam, ne onun karısı… İkimiz… Masaya, sandalyesine oturmuştu, çayını getirdim. O çayını yudumlayıp sigarasını içerken ben sofrayı toplamaya başladım. Gidip geliyor, eğiliyor, kalkıyor, her yerimi sergiliyordum İlhan’a…
Önündeki tabağı almak için eğiliyordum, sütyensiz memelerimi nerdeyse uçlarına kadar görüyordu. Yere düşen peçeteyi almak için yere uzanıyordum, arkamdan jartiyer çorabımın dantellerini, çıplak baldırlarımı, belki de külotsuz amımı gösteriyordum. Peçeteyi alıp doğruldum, ona doğru döndüğümde gözlerinin kalçalarıma dikilmiş olduğunu gördüm. O da suçüstü yakalamışım gibi telaşlandı, elinin yanında duran kül tablasını yere devirdi. İçindeki izmaritler, küller kucağına, yere saçıldı. Üzüntülü üzüntülü,
“Hay Allah, kusura bakma Gül, ben toplarım şimdi…” dedi, eğilirken ben engel oldum,
“Saçmalama İlhan, lütfen otur sen, ben hallederim” dedim.
O sandalyesinde bacaklarını iki yana açmış küllere basmamak için dururken ben elimi bacağına koyarak, bacağından destek alarak önünde eğildim, yerdekileri toplamaya başladım. İkiye ayrık bacaklarının arasında kıpırdanıp dururken, göğüslerimi rahat rahat görebiliyordu.
İçini çektiğini duydum. Süründüğüm egzotik parfümün kokusunu almış olmalıydı. Elim hala bacağında duruyor, hareket ettikçe nerdeyse sikinin yanlarına kadar gidip geliyordu elim… Az kaldı tutup elimi şortun yanından içeriye daldırmak üzereydim. Siki kalkmıştı. Şortunun önü Kızılay çadırı gibi dikilmişti. Uzattıkça uzatıyor, adamı daha da delirtiyordum. Sonunda kalktım,
“Ay, bittim” dedim nefes nefese… Sanki seks yapmıştık, göğsüm inip kalkıyordu. Gözlerini ayıramıyordu benden, memelerimden… “Hadi içeri geçelim İlhan, çaylarımızı alır, orda içeriz.”
Elimizde çay bardaklarıyla salona geçtik, ben kendimi koltuğa attım. Geriye yaslandığımda eteğim sıyrıldı, çoraplı baldırlarımı gösterdim adama… O da karşımda oturuyor, açılan yerlerimi görebilmek için deli oluyordu.
“Öf ne sıcak…” dedim. “Pencereyi açmaya da gelmiyor, sivrisinek ısırmış gece, baksana şuna, bütün gün kaşıdım durdum, hala kaşınıyor hart hart…” diyerek eteğimi çektim. Çorabın bittiği yerde sol bacağımın içini kaşımaya başladım.
“Evet, bu sene baya sivrisinek var. Ama böyle kaşıma, daha kötü olur” dedi karşıdan gözleri bacağımda…
“Ne yapayım, kaşınıyor. Baksana şuna, nasıl kızarmış?” diyerek yanıma çağırdım, kaşınan yerimi gösterdim. Kalkıp geldi, tepemden sinek ısıran yerimi görmeye çalıştı. Jartiyer çorabımın dantelini, onun bittiği yerde başlayan, yaz ortası olmasına rağmen bembeyaz süt gibi bacağımın çıplak tenini görüyordu şimdi… Tabi yukarıdan meme uçlarıma kadar görülebilen sütyensiz göğüslerim de cabası…
“Erkek sinekti herhalde, ısıracak yeri bulmuş…” dedi yutkunarak… Güldüm,
“Ya, sorma, ağzının tadını biliyor hayvan… Nerden buldun da ısırdın, ta bacağımın içi…” dedim. İçimden de “sen erkek değil misin, ısırsana sen de aptal herif” diyordum.
Isırmadı. Önü kabarık şortuyla döndü, yerine oturdu, çayını yudumlamaya devam etti. Bir eliyle boynunu tutuyordu bu arada sürekli… Ne olduğunu sordum, tutulduğunu söyledi.
“Gel yanıma, ovayım biraz, iyi gelir” dedim.
“O kadar önemli değil Gül, geçer bir iki güne…” diyerek gelmek istemedi, ben kalkıp yanına gittim.
“Dön bakayım arkanı” dedim. Döndü, iki elimle omuzlarını, boynunu ovalamaya başladım. İyi geliyordu sanırım, hoşuna gidiyordu, inlemeye başladı. Sevişirken zevk alır gibi inlemesi hoşuma gitti. Başını arkaya, göğsüme yasladım. Alnını, şakaklarını ovmaya başladım. Boynunu, omuzlarını ovalıyordum, parmaklarımla kasılmış, sertleşmiş etini tutup sıkıp sıkıp bırakıyor, sonra okşarcasına aynı yeri okşuyordum.
“Nasıl, iyi geldi mi?” diye sordum. Gözleri kapalı,
“Hem de çok iyi geldi, eline sağlık…” dedi. Yavaş hareketlerle omuzlarından göğsüne kadar okşaya okşaya, masaj yapa yapa indim. Tişörtün üzerinden yapıyordum,
“İstersen çıkar tişörtünü, daha iyi olur” dedim. Duraklamadan dediğimi yaptı hemen, doğrulup kalktı, tişörtünü üzerinden çıkarıverdi. Gözüm şortunun önündeki kabarıklığa takıldı bir anda… Öyle canım çekti ki onu… Elimi uzatıp kavramamak için kendimi zor tuttum. Dilimi ısırdım. O an göz göze geldik. Benim orasına baktığımı görmüştü. Gülümsedik.
“Hadi dön şimdi, masaja devam edeyim” dedim. Döndü, bana takıldı,
“Öyle güzel masaj yapıyorsun ki… Parmakların harika, sihirbaz gibi… Oldu olacak sırtımı da ov bari…”
“Neden olmasın? Hadi yat, sırtına da masaj yapayım, çok iyi gelir” diyerek yatırdım. Fakat rahat olmuyordu. Bunu ona söyledim.
“Burda olmuyor İlhan. Hadi gel, odama gidelim, orası daha rahat…” diyerek kalktım, cevap vermesini beklemeden yatak odasının yolunu tuttum.
Giderken bir çırpıda müzik setinin düğmesine bastım, hoş, romantik bir müzik yayıldı ortama… Her şey tam istediğim gibi gidiyordu. Kendimi bakire kızı yatağa atmak isteyen Nuri Alço gibi hissettim. Sırf orospu damgası yememek için ilk hareketin ondan gelmesini bekliyordum. Bunu sağlamak için de yapmadığım numara kalmamıştı şimdiye kadar… Sanırım o da eşlerimizi, bir şey yaparsak nasıl yüzyüze bakacağımızı düşünerek buna yanaşmıyordu bir türlü… Oysa ben aşmıştım bunları artık… İlhan’la sevişmekten başka bir şey düşünemiyordum.
“Lütfen çekinme İlhan… Yabancı değilsin sen, şuraya uzan…” diyerek yatağı gösterdim.
O yatağa uzanırken ben de pencerenin güneşliklerini çektim. Karşı balkondaki meraklıların ikimizi yatak odasında görmelerini istemezdim doğrusu… Dönüp baktım. Güneşliği çekince iyice loşlaşan yatak odası daha bir güzel geldi gözüme… Beni sikmesini istediğim erkek yatağımda yatıyordu yarı çıplak… Üzerinde sadece bir şortla…
Elektrik düğmesini açtım. Tavandaki kırmızı spotların yumuşak kırmızı ışığı yayıldı odaya… Yanına gittim. Ellerimi omuzlarına koydum. Masaj yapmaya başladım. Ellerimle sırtını, kollarını, belini, her yerini ovalıyordum. İlhan gözlerini kapatmış, kendini bana bırakmıştı. Ellerim parmaklarım okşarcasına kaslı gövdesinde dolaşırken, kimbilir aklından neler geçiyordu şu anda…
“Yeter Gül” dedi sonunda… Uzandığı yerden doğruldu, oturur vaziyete geldi. Yatağın kenarında ikimiz de oturmuş birbirimize baktık. Gözüm aşağıya indi, şortunun önündeki piramite takıldı. Sanırım yeter demesinin sebebi buydu. Öyle sertleşmişti ki aleti… Biraz daha devam etsem boşalacaktı herhalde… Başımı kaldırdığımda göz göze geldik.
Yatak odamda, kocamla seviştiğim yatakta, yabancı bir erkekle oturuyordum. Yarı çıplak, üzerinde bir şortla duran erkeğin yanında, içimde iç çamaşırım olmadan, bir tek elbise ve jartiyer çoraplarıyla duruyordum. Kasıklarım alev alev yanıyordu. Amımın sulandığını hissedebiliyordum. Bakışlarım istemsizce tekrar aşağıya şortuna kaydı. Bir gözlerinin içine bakıyordum, bir şortuna… Onu ne kadar istediğimi anlamıştı aslında…
“Keşke benim de senin kadar hünerli parmaklarım olsaydı… Ben de sana masaj yapardım” dedi kısık sesle…
“Aman canım, hünerle ne ilgisi var, masaj işte, ovuyorsun tamam…” dedim gülerek… “Ama iyi aklıma getirdin, hadi uzanayım, sen de bana yap. Benim de ihtiyacım var” diyerek yüzükoyun yatağa uzandım.
Uzanınca kısa eteğim baldırlarıma kadar yukarıya çıkmıştı. Düzeltmedim. Parmağıyla hafifçe eteğimi kaldırıverse külotsuz amımı, götümü görebilecekti. Onun yerine parmağının ucuyla eteğimi tutup aşağıya çekti. Elini tuttum,
“Hadi İlhan, nazlanma… Ben sana nazlandım mı? Bir güzel masaj yaptım sana, sıra sende…” dedim.
Ellerini sırtıma götürdü, çekine çekine ovalamaya başladı. Parmaklarını hissedince ürperdim.
“Mmmm…” diye inledim. “Harika… Devam et… Güzel yapıyorsun…” dedim kışkırtıcı bir sesle…
O da devam etti. Bazen okşayarak, bazen parmaklarıyla sıkarak bütün sırtımı, kalçamı dolaştı parmakları… Sonra kalktı, yatağa çıkıp tek bacağını üzerimden aşırdı, üstümde durarak, fakat temas etmeden iki eliyle bastıra bastıra belimi, sırtımı ovuyordu. Ben zevkten kendimden geçmiş, belimi aşağıya bastırırken, popomu olabildiğince havaya kaldırmıştım. Bu durumda ister istemez popom önüne temas etti. Eteğim de tekrar açılmıştı böylece… Eliyle tutup elbisemin eteğini çekiştirince mırıldanarak itiraz ettim,
“Bırak canım, açılırsa açılsın. Önemli değil… Çok sıcak zaten… Açılması daha iyi…” İlhan da titreyerek masajına devam etti. Hissedebiliyordum, parmakları titriyordu tenimin üzerinde…
“Ellerin titriyor İlhan…” dedim mırıltıyla…
“Evet…” dedi sadece…
“Neden peki?”
“Sence?”
Hiç sesimi çıkarmadım. Birbirimize işkence yapıyorduk adeta… Sırtımda dolaşan parmakların verdiği zevkle ürperiyor, hafif hafif inliyordum. Sonunda çileden çıkmış olmalı ki, kendini bırakıverdi. Şortunun önünü zorlayan kabarıklık şimdi göt yanaklarımın arasındaydı. Sertliğini duyuyordum.
Tam deliğimin hizasındaydı sert yarağı… Elleriyle omuzlarıma kadar ileri geri yaparken gayrı ihtiyari götümün deliğine sürtünüyordu sert yarak… Öyle zevk alıyordum ki, içimden keşke hiç bitmese diye geçiriyordum. Öyle zevk alıyordum ki, popomu kaldırabildiğim kadar havaya kaldırıyor, sertliği daha çok hissetmek istiyor, içime girmesini istercesine kaba etlerimi sıkıştırıyordum.
“Yeter mi Gül?” diye sordu bir müddet sonra… Bu sefer de ben ona aynı tonda soruyla cevap verdim,
“Sence?” Biraz daha masaja devam etti. Sonunda dayanamadım,
“Biraz durur musun?” dedim. Durdu. Altında döndüm, sırtüstü uzandım. Kalçalarımın iki yanında dizlerinin üzerinde duruyor, bana tepeden bakıyordu. Ben de altında sere serpe yatıyordum. Gözlerinin içine bakıyordum. Nefes alışverişim sıklaşmış, göğüslerim inip kalkıyordu. Öylece birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk konuşmadan… Hafifçe doğruldum, dirseklerimin üzerinde,
“Ne bekliyorsun hala?” dedim.
“Ben… Şey…” diye kekeledi.
“Aptal olma” diye tısladım. “İçinden ne geçiyorsa onu yap… Anında… Hiç düşünmeden yap istediğini…” dedim.
“Gül… Ben… Karım var… Senin kocan…” diyebildi. Boynuna sarıldım, dudaklarını öpücüklere boğarken,
“Aptal… Aptal… Aptal…” diye inledim. “Seni istiyorum. Seni çok istiyorum İlhan… Ve alacağım… Neye mal olursa olsun…” diyerek dudaklarını kavrayıp emmeye başladım.
O da dayanamadı daha fazla, deliler gibi öpüşmeye başladık. Çok güzeldi. Dudaklarının tadına doyamıyordum. Kocamla bunca senedir hiç böyle bir öpüşme yaşamamıştık. Dilini emiyordum, o da benim dilimi… Yanıma uzandı, birbirimize sarılmış, hala öpüşmeye devam ediyorduk. Elleri boş durmuyor, akşamdan beri gösterip durduğum memelerimde ve çoraplı bacaklarımda dolaşıyordu. Biraz önce eteğini indirmeye çalıştığı elbisemi şimdi yukarıya doğru sıyırıyor, uzaktan gördüğü hazinemi okşayıp ellemeye çalışıyordu.
Elimi uzatıp şortunun fermuarını çektim. Aradan elimi soktum. Elim taş kesilmiş sımsıcak sikine değdi. Külot yoktu içinde… O da benim gibi külotsuzdu. Sikinin o kadar kabarık görünmesinin nedeni buydu demek… Parmaklarımın arasında tutup sıktım. Kalın bir şey vardı elimde… Gözlerinin içine baktım,
“Çok şey mi istiyorum İlhanım” dedim şehvetle…
“Merak etme, alacaksın istediğini…” diyerek inledi. “Benim de sende istediğim şeyler var aslında… Seni gördükçe istediğim, hayalini kurduğum şeyler…” Boynuna sarıldım,
“Sen de merak etme… Ne istiyorsan alabilirsin. Hepsi senin onların…” diyerek öpüşmeye başladım. Elbisem belime kadar sıyrılmıştı zaten, bir çırpıda üzerimden çıkardı. Ben de onun şortunu sıyırdım tabi… Koca siki göbeğine doğru yukarı kavislenmişti. Harika görünüyordu. Elimi çoraplarıma götürdüm çıkarmak için, engel oldu.
“Hayır Gül… Seni böyle istiyorum. Üstünde sadece çorapların varken sikmek istiyorum seni…” dedi.
Sanırım çorap fetişi vardı. Çoraplarımın üzerinden bacaklarımı okşuyor, beni, çıplak bedenimi öpücüklerle kuşatıyordu. İkimiz de çıplaktık benim çoraplarım haricinde… Hayran hayran bakıyordu her yerime… Ayağımı kaldırıp sertleşmiş sikinin üzerine koydum. Çoraplı ayaklarımın arasına aldım sikini, okşamaya başladım. Gözlerini kapatıp hazla inledi. Çorabımın kaygan dokusu sikini okşarken müthiş zevk alıyordu sanırım, biraz ayaklarımın ırzına geçti gidip gelerek…
Ayağımın birini alıp kaldırdı, ağzına götürdü. Kırmızı ojelerimin göründüğü çorabımın üstünden ayak parmaklarımı okşadı, tek tek öpücükler kondurdu her birine… Başparmağımı ağzına sokup emdi. Ayak tabanlarımı yaladı. Elini kaygan çorabın üzerinden kaydırarak uzun uzun bacaklarımı okşadı.
Artık delirmek üzereydim. Altından kalkıp yatağa devirdim, üzerine çıktım, geniş göğsünden başlayarak yılan gibi aşağıya kaydım. Sikini ellerimle kavrayıp öpmeye başladım. Bir elimle sikini tutuyor, diğeriyle taşaklarını okşuyor, yalıyordum. Birden hepsini ağzımın içine soktum. Öyle ateşli ateşli yalıyordum ki, ikimiz de zevkten uçuyorduk. Üstünde ters döndüm, kasıklarımı başının hizasına getirdim. Mesajımı almış, istediğimi yapmaya koyulmuştu hemen…
Bacaklarımı aralayıp başını bacaklarımın arasına aldım, o da amımı yalamaya başladı. Elleri çoraplı bacaklarımı okşarken dili amımda çalışıp duruyordu. İçimden akan suları diliyle toplayıp içiyor, diliyle klitorisime, sinir uçlarıma dokunuyor, dudaklarının arasında kıstırıp emiyordu. Zevkten kıvranıyordum. Sonunda dayanamaz hale geldim. Bir anda sikini yalamayı bırakıp sırt üstü yatağa uzandım, dizlerimi karnıma doğru çektim. Sikilmek için yanan amımın dudakları ikiye ayrıldı onu çağırırcasına pembe pembe…
“Hadi İlhan… Dayanamıyorum artık… Sik beni aşkım, nolur…” diye inledim. Yavaşça bacaklarımın arasına girdi. Daha sikinin kafasını am dudaklarımın arasına yerleştirirken ben zevkten inlemeye başlamıştım. Yavaş yavaş içime bir yılanın yuvasına girdiği gibi içime kaymaya başladı siki…
“Ohhhh… İşte bu…” diye inledim altında… “Seni gördüğüm günden beri istediğim bu işte… Bu… Zevk… Hadi İlhan… Nolur sok şunu içime… Hepsini sok… Dibime kadar sok… Bana kadın olmanın zevkini yaşat aşkım… Sikini göm içime… Yarağını sok köküne kadar… Ooohhh…” Resmen yalvarıyordum adama sikmesi, sikini köküne kadar sokması için…
Ellerimi iki yana götürüp el ele tutuştuk, yatağa bastırdı, amımın içinde gidip gelmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım. Zevkten geberiyordum altında… İyice hızlanmıştı. Sokup çıkarıyordu sikini içime… Bense kendimi kaybetmişcesine, deli gibi sarsılıyordum zevkten… Ellerimi ellerinden kurtarmış, boynuna sarılmış, sımsıkı yakalamıştım erkeğimi, altında yılan gibi kıvrılıyor, kıvranıyor, kalçalarımı ona doğru itiyordum.
“Ahhh… Harikasın Gül… Amcığın daracıkmış bebeğim… Zevkten ölüyorum… Ohhh..” diye inliyordu kulağıma…
“Sen de harikasın… Çok güzel sikiyorsun beni erkeğim… Aşkımm… Ooohhh… Çok güzel sikiyorsun… Ohhhh…” diye inleye inleye beraber boşalmaya başladık. Gözlerim karardı, kendimden geçer gibi oldum. Erkeğim bütün ağırlığıyla üstüme yığıldı. Kendimize gelebilmek için bir süre bekledik. Yanaklarından tutup dudaklarına bir öpücük kondurdum.
Evet, kocamla da sevişiyordum fırsat bulduğumda… Onunla da orgazmlar yaşıyordum seyrek de olsa… Ama hiç böylesini yaşamamıştım. Hiç böylesine korkunç bir zevk almamıştım. Hiç bu denli kendimi kaybedecek derecede boşalmamıştım. Hiç tatmadığım duygulardı bunlar…
Nedir, İlhan’ın sikinin daha iri olmasından mı kaynaklanıyordu bunlar? Yoksa yasak meyveyi tatmanın hazzı mıydı bunu yaşatan? Yasak meyve, günah işlemenin şehveti, kocamı boynuzlamak, kocamın yatağında yabancı bir erkekle sikişmek miydi bu zevklerin nedeni? Dudaklarını öperken,
“Hep bu anı bekledim İlhan… Hep… Beklediğime de değdi… Beklediğim kadar varmış aşkım… Ne olur, bırakma beni… Seni seviyorum…” diyordum sürekli…
Bir kez daha seviştik… Sonra bir kez daha… Tadına vararak… Hiç denemediğim şeyleri deneterek, yaşatarak bana… Zevkten öldürerek… Sonunda her güzel şey gibi bitti. Kalkıp giyindi, evine geçti. Bense yatağımda yorgun argın, yüzümde bir gülümsemeyle uykuya daldım…
Sabah her zamanki gibi kocam gelmeden kalkıp hazırlandım, işe gitmek için çıktım. Kapının önünde karşılaştık. Gülümsedik birbirimize… Gecenin yorgunluğu ikimizin de yüzünden okunabiliyordu. Bir an karşı karşıya durup birbirimize baktık. Gözlerimizle birbirimize sarıldık, öpüştük, sonra dönüp yola koyulduk.
Çalışırken bütün gün olanları düşündüm…Elim defalarca telefona gitti..Ama arayamadım..Ne diyecektim ki..Benden beklentisi olamazdı. İkimiz de evliydik. Eğer sadece seks ise belki evet olabilirdi ama başka beklentiler içerisine sokmamalıydım onu.. Akşam konuşmaya karar verip biraz da erken eve gittim. Biraz sonra o geldi. Tam kapısını açmaya çalışırken ben dışarıya çıktım. Karşıdan
“Aç mısın?” diye sordum. Başını arkaya doğru çevirip evet anlamında başını salladı. Ben de başımla işaret edip,
“Gelsene…” dedim. Kapıyı kilitleyip bana doğru geldi. O arkamdan içeriye girerken, ben önden gidip kocama seslendim yüksek sesle,
“Erkan, hadi kalk miskin, işe geç kalacaksın” diyerek bağırıyordum. Kocamın duyması için adeta tiyatro oynuyorduk.
“Daha kalkmadı mı Erkan abi?” diye sordu o da yüksek sesle…
“Hayır ya, kalkmadı. Bir de sen baksana şuna İlhan, kalksın bir an önce…” diyerek mutfağa girdim.
Yatak odasına gitti, kocamı uyandırmaya çalıştı. Gece aşığımla seviştiğim yataktan kaldırdı kocamı, duş alması için banyoya gönderdi. Kendisi de mutfağa, yanıma geldi hemen… Mutfak tezgahına dayanmış ona bakıyordum. Gece beni zevkten zevke sürükleyen erkeğime… Önümden geçip masaya oturmak istedi, elinden tutup bırakmadım.
“Gözlerimin içine bak İlhan…” dedim. “Görüyor musun çektiğimi… Benimkisi işte bu… Geceleri yastığa sarılıp uyuyorum, gündüzleriyse bu hayvanın horultularını çekiyorum. Anla beni, lütfen…”
Bir anda dudaklarıma yapıştı. Ben de ona karşılık verdim. Aman allahım… Ne yapıyordum ben? Kocam banyoda, ben mutfakta aşığımla öpüşüyordum deli gibi… Kocam her an banyodan çıkabilirdi. İlhan her yanımı okşuyor, öpülmedik, okşanmadık, sıkılmadık yerimi bırakmıyordu. Masadan birsandalye çekerek bir ayağımı o sandalyenin üzerine koydu. Önümde eğildi. Elbisemin eteğini tutup yukarıya kadar çekti, benim elime tutuşturdu. Kendisi de diz çöküp külodumun kenarından amımı yalamaya başladı. Ellerimle saçlarını okşuyor, başını iyice amıma bastırıyordum. Dayanamaz hale getirmişti beni yine… Öyle zevk veriyordu ki bana… Ayağa kalktı, gözleri mutfağın kapısında, kulağı banyodan gelen su sesindeydi.
“Sonraya bırakalım, şimdi olmaz” dedi. Dudakları ıslaktı, sularımdan ıslanmıştı.
“Hayır, durma, devam et, nolur…” diye yalvardım. Elimi pantolonun önüne götürüp fermuarını indirdim. Elimi içeri sokup külotunun içinden yarağını çıkardım dışarıya… Bu kez ben onu yalıyordum. İçerden, banyodan gelen su sesi kesilmişti. Büyük ihtimalle kocam giyiniyordu. Fazla vaktimiz yoktu. Her an çıkabilirdi kocam…
“Hadi, nolur gir içime… Çabuk…” diye yalvardım. Arkamı döndürdü, kıçımı hafif yukarıya kaldırdı ve arkadan amcığıma hızla bastırdı yarağını…
“Ahhh…” diye inledim acı ve zevk karışımı… Kocamın sesi duyuldu içeriden,
“Noldu hayatım?” diyordu.
“Yok bişi kocacım…” diyebildim kocama…
Karısı mutfakta domaltılmış sikiliyordu oysa… İlhan arkamda hızlanmıştı. Kocam hemen yanımızda, banyoda giyinirken aşığım beni sikiyordu. Heyecan, zevk, adrenalin… Bunları düşündükçe aldığım zevk katlanıyordu. İlhan da aynı şeyi yaşıyor olmalı ki gittikçe hızını arttırıyor, daha şiddetli vuruyordu arkama…
Elini ses çıkarmamam için ağzıma bastırmış, kapamaya çalışıyordu. Boşalmak üzereydim. Kasılıyordum. İlhan da aynı durumdaydı. Zevkten kendimi kaybetmiştim yine, erkeğimin parmağını ısırıyordum. Nerdeyse kanatacaktım ısıra ısıra…
Sonunda titreye titreye boşaldık ikimiz de… Dölleri bacaklarımdan süzülürken eteğimi indirip tuvalete koşturdum. Ter içinde kalmıştım. Kendime çeki düzen vermem, amımdan akan dölleri temizlemem gerekiyordu.
Aceleyle temizlenip kağıt havlu getirdim İlhan’a… Isırmaktan parmağı kanamıştı gerçekten… Kuduz köpek gibi ısırmıştım parmağını sikilmenin zevkiyle kıvranırken… O arada kocam geldi mutfağa, yemeğe oturduk. O arada İlhan’ın fermuarının açık kaldığını fark ettim. Bir pundunu bekledim. Kocam su içmek için buzdolabına gidip bize arkasını dönünce masanın altından elimi uzattım. Şaşıran İlhan’ın yüzüne gülerek fermuarını yukarı çektim.
Kocam işe gitti. Biz yine İlhan’la, sikicimle baş başa kaldık. Bu kez onun evine geçtik. Sabaha kadar seviştik. Doymuyorduk birbirimize… Bana defalarca orgazmı tattırdı. Kadınlığı öğretti. Sabaha karşı toplanıp yorgun argın, fena sikilmiş vaziyette evime geçtim, kendimi yatağa atıp uyudum. Deli gibi sikişmekten hiçbir şey konuşamamıştık seksten başka… Oysa bütün gün ne ciddi konuşmalar tasarlamıştım kafamda… Geleceğimiz, şu, bu… Onun sikini görünce her şey uçup gidiyordu aklımdan… Aklımı başımdan alıyordu erkeğim…
Birkaç gün sonra, daha sikinin tadına doyamadan İlhan da düğün için karısının yanına gitti. Zorlukla ayrıldık. Onların geleceği günlerde bu kez biz yaz tatiline çıktık. Yine kavuşamadık.
Sabırsızlıkla tatilin bitmesini bekliyorum şimdi… Şezlongta üstümde bikinilerle uzanıyorum havuz kenarında ve o geçirdiğimiz zevk dolu geceleri tekrar tekrar yaşıyorum. Beş yıldızlı otel odasında, kocamın altında sikilirken İlhan’la yaşadığım doyumsuz, tarifsiz orgazmlar geliyor gözümün önüne, onların yardımıyla boşalabiliyorum.
72 notes · View notes
tipitip213 · 3 days
Text
Yasak sırlar 10
Umarım doğru yerden devam ediyordur.
ilk siktiğim am annemin amı hemde teyzemin evinde acayip zevkli ve heyecanlıydı, annem içime boşalma sakın peçeteye gökhan lütfen pisletme dedi tamam aanne dedim içinden çıktım içinden çıkınca annem bana doğru döndü peçeteleri alıp sikime tutunca boşalamayacığımı anladım anne gerimi gidiyor boşalıcaktım dedim annem hemen elini attı eliyle otuzbir çekmeye başladı annem neler yapıyordu böyle az önce yalvararak ikna ettiğim kadın şimdi amını bana siktirip eliyle beni boşaltmaya çalışıyordu zevk deryasında yüzüyordum resmen hadi yavrum hadi yavruşum gökhanım benimmm diyip yüzüme bakıyordu annemin altı dizlerine kadar çıplak yandan domalık vaziyette kalçalarını görünce çok değişik bi hazla peçeteye annemin ellerinde boşladım hayatımda böyle bişey yaşamamıştım annem yüzüme bakıyordu çok utanmıştım annem çok güzeldi dedim annem çenemi tutup bilmemmi oğlumm dedi gülerek hadi git banyoya peçeteyi atmayı unutma kovaya dedi pijamamı çekip yatağa oturdum anne dur dinleneyim atarım dedim annem iyi ver bana dedi yataktan inip pijamasını götüne çekip toparlanıp banyoya
tekrar geldi oğlum hadi bak Kilodunu pijamanı giy biri gelecek kızıyorum artık diye bana çıkıştı, bende tamam anne ya napayım keyfini çıkartıyorum anın annemi sikmişim birakta keyfini süreyim dedim annem böyle konuşmamdan hoşlanmıyordu, tamam sikme sokma kelimelerini kullanma rahatsız oluyorum beni günaha soktun zaten beni günahın bana annem dedim hee heee dedi odadan çıktı bende kilodumu pijamamı giyip içer geçtim annem sesizce ayaklarını uzatmış sırtınıda yaslamış tv ye bakıyordu annemm seni çok seviyorum dedim bende karşısına oturdum onu daha fazla zorlamak istemiyordum annemde bende seni çok seviyorum yavrum dedi.
annemmle sohbet etmeye başladık annem utanıyordu sorularıma kaçamak cevaplar veriyordu anne evde sikişince sevişicekmiyiz annem oğlum şu kelimeleri kullanma demedimmi ben sana diye uyardı beni tamam özür dilerim dedim hadi cevap ver dedim bakarız dedi anne hadi düzgün söyle ya dedim oğlum normal çiftler gibi yaparız işte dedi her zaman yaparmıyız anne artık hep yapıcaz dimi dedim bilmiyorum gökhan dedi anne her zaman yapalım lütfen lütfen dedim oğlum her zaman olmaz benim kocam var ev işleri var baban görür anlarsa öldürür bizi dedi gündüzleri yaparız anne babam işteyken olmazmı valla pek sana güvenemiyorum baban evdeyken orda burda beni sakın sıkıştırma bak yemin ederim amımın yüzünü göremezsin dedi annem amını yerim senin annem dedim gülerek oda yeme git teyzeninkini ye dedi trip atarak anne sana bişey sorucam sen önce teyzemi sikmeme karşı çıkmıştın ama şimdi sikersen sik diyorsun sen gece bizimi izleyeceksin doğru söyle dedim annem hahahha diye kahkaha attı izliyimmi dedi bilmem sen bilirsin izlemek istiyorsan izle istersen bizi basar gibi yap gel sende bize katıl aa daha neler dedi annem neyse kaptalım bu konuyu gelirler melirler deyip susturdu beni yarım saat sonra teyzem geldi elinde poşetler yardım ettim mutfağa aldık sohbet muhabbet öyle günü öldürdük akşam kuzenler geldi yemekler yeniyordu ben annemin yanına oturmuştum herkez yemek derdinde kuzenler kendi aleminde benim tek düşüncem annemdi masa altından bacağını ellesimmi düşünüyordum elimi yavaşça bacağına götürdüm annem elimi ittirdi oğlum doyduysan mutfağa götür tabaklarını dedi elinize sağlık deyip tabağımı mutfağa götürdüm peşimden annem geldi oğlum sen ne yapıyorsun bak yemin ederim bidaha beni rüyanda görürsün böyle bişey bidaha olursa ya biri fark etse sen sapıttın iyice dedi ben sesizce bön bön yüzüne bakıyordum.
annem çok kızmıştı içeri gittik çay faslıda bittikten sonra kuzenler kendi odalarına gittiler tek odada beraber tekli yataklarında yatıyordular iki ikişi yatamazdı yani ben kimle yatıcaksam diğeri salonda yatmak zorundaydı teyzem tülay uykunuz geldiyse serelim yatakları dedi annem olur abla dedi benim uykum yoktu ama gece olacaklara sabırsızlandığım için benimde uykum geldi dedim annem iyi madem dedi siz gidin teyze yeğen ben bardaklara su geçireyim yatarım dedi tamam aşkım dedi teyzem anneme benim içim kıpır kıpır ediyordu hadi iyi geceler annem diyip öpüp yatak odasına gittim annemle yatarken pijamamı çıkarmamıştım ama teyzeme daha iyi dayayabilmek için boxırla girdim yatağa üstüme yorganı çekip teyzemi beklemeye başladım iki dakka sonra teyzem geldi ışığı söndürmeden üstündeki v yaka kazak ile altındaki taytı çıkardı ilk defa bana teyzemi görüyordum beyaz bir ipli atlet dar altında da da siyah tayt şort gibi bişey vardı hani şu kızlar eteklerinden altı gözükmesin diye giydiklerinden teyzemi öyle görünce sikim birden Şahlandı verdi şortunun altında beyaz basenleri kalçalara kilot izinden taşıyordu ışığı kapatıp yanıma geldi iyi geceler Gökhanım teyzesinin bir tanesi deyip yanağımdan öpüp yorganın altına girdi heyecandan kalbim küt küt atıyordu 15 20 Dakika ikimizde hiçbir şey yapmadan sırt üstü yatarak tavana bakıyorduk ilk hamle teyzemden geldi bana doğru döndü elini göğsümün üzerine koydu sarılıp uyuyormuş gibi yapıyordu kalbimin atışını hissetmemesi inkansızdı bende ne olacaksa olsun dedim alttan elimin tersini teyzemin baldırına sürtmeye başladım ilk önce çok yavaş yapıyordum.
38 notes · View notes
alexay76 · 7 months
Text
Arkadaşımın Azgın Dul Annesi
Selam sex hikayesi severler, bundan 4 ay önce arkadaşımın annesini ilk defa nasıl siktiğimi paylaşmak istiyorum. Gezmeyi eğlenmeyi fazla seven biriyim, haftasonları Klüplere gider, sabaha kadar takılırım. Tabi bu takılmalarımda arkadaşım olan Serkan da olur yanımda. Serkanın dul annesi de kızardı, sabaha kadar gezmelermize, “Ne yapıyosunuz oralarda? Yabancı karılarla mı yatıyorsunuz? Hastalık falan kaparsınız!” diyordu sürekli. Serkanın annesiyle, yani Suna ablayla bayağı samimi konuşur olmuştuk son zamanlarda.
Yine bir akşam Serkanla Klübe gittik, orda daha önceden tanıştıgımız Rus karılarla buluşup, Serkanların evine atacaktık karıları. Serkan, annesinin evde olmadığını söylemişti. Neyse Rus karılarla buluştuk, biraz içip, eğlenip, tam kalkmak üzereyken, Serkana annesi telefon açıp, evde olduğunu söyledi. Planlarımız alt üst oldu tabii. Ama ben Rus karıyı sikmeyi kafaya koymuştum. Serkana, “Hadi karıları alıp otele gidelim!” dedim. Serkan da, “Yok, sen takıl, ben eve gidecem!” dedi. Tabi Serkana kızdım, bu geceyi beraber planlamışız, yavşak sonradan kayış atıyor. Aramızda tartıştık, Serkan bozuk bir şekilde çıkıp gitti. Ben de Rus karıyı alıp otele gittim. Bir posta siktikten sonra Serkanı aradım, her nekadar kızgın da olsam, arkadaş işte, merak ettim. Ama cep telefonu kapalıydı. Ben de evini aradım, eve gitti mi diye sormak için…
Telefona annesi çıktı ve “Serkan evde değil, senle beraber diye biliyordum!” dedi. Ben de, “Aramızda tartıştık, o da çıkıp gitti!” dedim. Annesi de, “Sen nerdesin peki?” dedi. Otelde olduğumu söyledim. Bana, “Yine yabancı karı mı var yanında? Bak birgün hastalık kapacaksın!” gibi şeyler söylemeye başlayınca, ben de dayanamdım ve “Ne yapayım Suna abla, sokaktaki karılara mı tecavüz edeyim?” dedim. O da, “Bul birini, sürekli onla takıl!” dedi. Ben de, “Herzaman aynı yemek yenmez ki!” dedim. Suna abla da, “Ben hep aynı yemeği yiyordum, ama bak şimdi onu da bulamıyorum!” dedi. Hem onun konuşmalarından, hemde alkollü olmamdan aldığım cesaretle, “Biz arayıp buluyoruz, sen de arasan bulursun, taş gibi hatunsun!” deyiverdim. O da, “Erkeler için aramak kolay oluyor da, kadınlar için zor!” dedi. Şakayla karışık, “Suna abla, istersen sana yardımcı olurum!” dedim. Birden ciddileşti, “Sen ne demek istiyorsun?” dedi. Ben de, “Bulalım iyi birini, evlendirelim seni! demek istedim…” dedim. “Tamam, hadi kapatalım telefonu, ben yatacam!” diyerek telefonu kapattı. Yanımda manken gibi Rus karı varken, nedense birden Suna ablayı canım çekti, Rus karıyı sikerken onu sikiyormuş gibi düşünerek siktim sabaha kadar.
Sabah otelden çıktım ve eve geldim. Suna abla benim geldiğimi görmüş, telefonla beni arayıp, “Serkan da yeni geldi eve, nerde sabahladıysa, hemen odasına gitti yattı. İşin yoksa arabayla beni alırmısın? Biraz konuşalım!” dedi. “Olur, işim yok!” dedim. “Tamam ben hazırlanayım, seni ararım!” deyip telefonu kapattı. Akşamdan beri hayalimde siktiğim Suna abla benimle konuşmak istiyordu, belki de sikişecekti benimle diye umutlandım, ama Rus karıyı okadar çok sikmiştim ki, Suna ablayı nasıl sikecektim? Hemen gidip Via.. hapı aldım. İki duble de Wiski içtim, daha rahat olmak için. Daha sonra beni aradı, hazır olduğunu, gelip kendisini almamı söyledi. “Tamam!” deyip almaya gittim…
Suna abla 44 yaşında, esmer, balık etli, gerçekten taş gibi kadın. Evet, o gün o da beni istiyor olmalıydı, giyinişinden anladım. Diz seviyesinde bir etekle, fileli çoraplarını giymiş, gelip arabaya yanıma bindi. Oturup üzerindeki kabanı çıkardığında, eteği yukarı doğru sıyrılmış, baldırlarını görüyordum. Bu da beni tahrik etmeye yetmişti, sikim kalkmış, pantolondan belli oluyordu. Benimle sikişmek istediğini hissediyordum, ama konuya nasıl girecektim, onu düşünüyordum ki, konuyu o açtı, “Akşam sen telefonda ne sapık sapık konuşuyordun?” dedi. “Ne sapıklığı yaptım ki?” dediğimde, “Bana taş gibi karısın falan dedin, bende gözün mü var yoksa?” dedi. “Yok valla, sen kadınlar erkekler kadar rahat bulamıyor deyince, ben de seni evlendirelim demek istemiştim!” dedim. “Ben bu saatten sonra evlenmem!” dedi…
Artık tamamen emindim, evlenmek te istemiyordu, ama azmıştı ve sadece kendini sikecek birini arıyordu. Tüm cesaretimi toplayıp, elimi bacağına koydum ve hafif sıkıp, “Yine kızma da, harbiden taş gibi kadınsın, istesen evlenmeden de herzaman bulursun!” dedim. Bana şöyle bir baktı ve elini önüme attı, sikimi sıkıp, “Sen de taş gibisin!” dedi ve gülümsedi. Artık ok yaydan çıkmıştı, fermuarımı açtım, sikimi çıkartıp eline verdim. O sikimi okşarken, ben de arabayı, akşam Rus karıyla sikiştiğim otele doğru sürdüm. Hemen bir oda kiralayıp anahtarı aldım ve Suna ablayla odaya çıktık. Hapın da etkisiyle sikim kazık gibi olmuştu. Odaya girer girmez, Suna ablanın beni yatağa itip, sikimi ağzına alması bir oldu…
Okadar iştahlı yalıyordu ki, ben de onu yanan amcığını yalamak istedim, hemen soyunup 69 yaptık. Amcığını yeni traş etmiş tertemizdi ve suları akıyordu. Hemen yumuldum amına, yalamaya başladım. Yarım saate yakın amının heryerini yalayıp, dilledim ve Suna ablayı çıldırttım. Resmen yalvarıyordu, “Hadi içime gir, sik beni, içimde patla!” diye. Onun yalvarması beni dahada azdrıdı ve “Tamam, senin amcığını yaracam şimdi!” deyip altıma aldım ve artık patlamak üzere olan yarağımı amına kökledim. Öyle derin bir ‘Ohhhhh!’ çekti ki, sikilmeyi nekadar özlediği belli oluyordu. Ben amına pompalarken nerdeyse mutluluktan ağlamak üzereydi. Altımda nekadar orgazm oldu bilmiyorum ama, ben sabaha kadar sikişmemin ve hapın da etkisiyle, ancak 45 dakika sonra amına boşaldım. “Ohhh erkeğim benim!” diyerek dudaklarımdan öptü ve sigara içmeye başladık.
Sigaralarımız bittikten sonra, Suna abla sikimi ağzına alıp, yine yalamaya emmeye başladı. Kadın gerçekten yarrak hasretiyle yanıyormuş, okadar iştahla yalayıp emiyordu ki, benim yarrak kazık gibi oldu. “Erkeğim boğa gibisin, sabaha kadar karı siktin, halen sikin demir gibi oluyor!” dedi. Konuşmaları yetiyordu zaten sikimin kalkmasına. “Orospummm benim, seni düşünerek siktim Rus karıyı sabaha kadar, şimdi sikim nasıl demir gibi olmasın?” dedim. Hoşuna gitmişti ona orospum demem, “Hadi sikicim, erkeğim, sik beni, doyur yarrağına!” dedi. Bacaklarını omzuma alıp, yanan amcığına kökledim. Abartısız 1 saate yakın, evire çevire, her pozisyonda siktim. Ben onu sikerken, o da beni tahrik edecek sözler söyleyip, daha çok azdırıyordu. “Orospumm, daha önce bu amı neden siktirmedin bana!” diyerek yüzüne tokat attım…
Attığım tokat ta hoşuna gitmiş ki, “Siz nezaman Klübe gitseniz, yabancı karıları sikeceğinizi bildiğimden, her seferinde seni düşünerek, amıma sokmadığım salatalık kalmadı! Ama oğlumun arkadaşısın, beni sikmezsin diye birşey söyleyemedim! Bundan sonra ben senin karınım, orospunum! Bundan sonra istediğin zaman gel sik orospunu, senin kölenim ben, erkeğim, sikicim!” dedi. Artık ikimiz de kopmuştuk, saçlarından tutup bunu domaltım. Belliydi sert sikişten hoşlandığı, kalçalarına tokat vurup, “Orospumm, seni götten sikmek istiyorum! Götünü yarmak istiyorum!” dedim. “Daha önce hiç yapmadım, yapanlardan duyduğuma göre çok acıyormuş, lütfen çok acıtma!” dedi. “Korkmana gerek yok, ben daha önce çoook göt siktim, canını yakmayacağım, çantanda krem var mı?” dedim. “El kremi var!” deyip, çantasından kremi çıkartıp bana verdi…
Kalçalarını elleriyle ayırttırıp, göt deliğine kremi sürdüm. Büzüğünün etrafını kremleyip masaj yaparken zevk almaya başladı, inliyordu. Hakikaten daha önce hiç sikilmemiş, dar ve küçüktü göt deliği, parmağımı soktuğumda bile, “Yavaş!” diye bağırdı. “Alıştırıyorum daha aşkım, birazdan götünün kızlığını bozacam!” dedim. Herhalde fazla parmakladım ki, sabırsızlandı, “Hadi erkeğim yarrağını sok götüme, sik götümü!” diye inlemeye başladım. Artık götü kıvama gelmişti, sikime de kremi sürüp göt deliğine dayadım. Yavaş yavaş kafasını sokup biraz bekledim. Suna abla bağırmamak için çarşafı yırtıyor, yastığı ısırıyordu. Acıtmak istemiyordum, ama böyle yavaş sokarsam, uzun süre acı duyacaktı, onun için kalanını bir seferde kökledim götüne. Attığı çığlık beni daha azdırdı ve hiç bekletmeden, hızlı hızlı pompalamaya başladım götüne…
10 dakika çığlıkları eşliğinde götünü siktikten sonra, götü alışmış, artık zevkten inliyordu, “Sik erkeğim, heryerim senin, dağıt amımı götümü, parçala beni, doldur döllerini götüme!” diyordu. Ben de artık fazla dayanamadım ve götünün içine patladım. İkimiz de yorulmuştuk, sigaralarımızı yakıp içtikten sonra banyoya girdik. Banyoda birbirimizi yıkarken, yine kalkan sikimi, “Kurban olurum ben bu yarrağa!” diyerek ağzına aldı, yalamıyor resmen yiyordu. Ben de ona hakkını verip aslan sütü içirdim. Döllerimin bir pendik escort damlasını ziyan etmeden hepsini yuttu ve sikimin içinde kalan döllerimi de, sikimi sıkarak çıkartıp yaladı…
Serkanla aramız halen bozuk, özellikle aramızı düzeltmiyorum ki, o sabahlara kadar tekbaşına Klüplerde yabancı karılara takılırken, ben evinde annesini rahat rahat sikiyorum :))
118 notes · View notes
shine-babyy · 8 months
Text
hadi kızlarım hep beraber manifestliyoruz 🫠
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
27 notes · View notes
kurtarici0 · 1 year
Text
@yalniz-kizz kardeşimizin doğum günü bugünnnn hadi hep beraber kutlayalım biraz şımarsın elqşspspapd 🫶
57 notes · View notes
eylences-blog · 9 months
Text
SONUNDA DELDİRDİM 6. BÖLÜM (Hakan 32 Y., İzmir)
İzmir'e geldikten sonra Şeref Dayıyı dinleyerek Alper'i pek sağa sola yollamadım. Evde dosyaları düzenleyip bazı birikmiş yazışmaları yaptı. Üniversite sınavı için ise çalışmaya şimdiden başlamıştı. Marmaris'te yaşadıklarımızdan sonra birşey yapmamıştık hiç. Alper'den hiç bir şekilde bir tepki gelmemişti. Ne uzaklaşmıştı benden ne de gelip birşey söylemişti. Yalnız artık soyunurken daha rahattı. Kalkan sikini de pek saklamıyordu. TV izlerken ise azmışsa bir iki sıvazlayıp bana kafası karışmış halde hızlıca bir bakış atıp sonra odasına çekiliyordu. O ara Emrey'i ziyaret etmek istedim. Şehirdışındaymış maalesef. Birkaç kez internette bakındım ama istediğim gibi birini bulamadım hiç...
Yılbaşı gecesi için özel bir planım yoktu. Eskiden bahane yapar arkadaşlarla buluşurduk, ama benim tayfanın çoğu evlenmişti veya İzmir dışındaydı artık. Anlaşılan Alper ile geçirecektik bu yılbaşını. Yılbaşı Alper'in doğum günüydü aynı zamanda. O şekilde kaydetmişler nüfusa. Hayatında hiç doğum günü kutlamamıştı. Beraber alışverişe çıktık onunla akşamüstü. Bazı mezeler, etler, viski, tatlılar, çikolata vesaire aldık. Şaşırmıştı biraz o da bu kadar şey almamıza. Yılbaşının biraz özel bir gece olduğunu, o gece güzelce yiyip içerek eğlenmenin normal olduğunu anlattım. Enerji içeceklerini severdi o. Onun için de iki üç kutu alayım derken dolabın önünde durup güldüm kendi kendime. İki kutu enerji içeceği attım sepete. Gece bunları içince onu seyretmek istiyordum. Bir ara onu bir yere gönderip çaktırmadan bir pasta da aldım.
İşleri erken bitirip sofrayı güzelce hazırladık. Akşam saat 7 gibi oturma odasında sehpayı doldurmuştuk. TV açıktı. Ben rakı içerken Alper'e bira veya şarap vereyim dedim, ama o da rakı içmek istediğini söyledi. Büyüdüğünü düşünüyordu herhalde artık. Gece 11 gibi üçüncü rakısını da içtikten sonra eli hep sikindeydi. Arada bana bakıyordu ama birşey de demiyordu. Sehpayı temizledik biraz. Kuruyemişleri çıkardık. Rakıdan sonra ben de bir viski koydum. Alper viskiyi sevmemişti. Ona da enerji içeceğini açtım. "Ufakmış bu kutu ya!" dedi bir an ama sonra sustu. İçimden gülüyordum ben de. Şimdiden bu haldeysen birazdan görürüz seni diye.
Kalkıp mutfağa gittim ve pastasını getirdim bir anda ışıkları kapatıp. Çok şaşırdı buna. Sarıldık birbirimize. O sırada taş gibi siki de göbeğime değiyordu. Pastasını yerken ona bir bardak votka da koydum. Divana iyice uzanmış sikiyle oynuyordu. Salona gidip bir iki kişiyi aradım. Yeni yıl mesajı çektim. Salondan dönerken içeri girdiğimde bir an kalıverdim. Alper sikinin kafasını çıkarmış oynar gibi okşuyordu. Kafayı iyice bulmuştu. Öbür enerji içeceğini de içtiğini görünce bir an korktum. Dayanamıyordu artık. Yavaşça odaya girip divana oturana kadar fark etmedi beni. Fark ettiğinde ise elini çekti. Ama dışarıdaydı sikinin kafası. Bana baktı birşey diyemedi yine. Benimki de heyecandan kalkmıştı o ara iyice ve gayet belli oluyordu eşofmanımdan. Gülümsedim ona. Ben gülümseyince yüzünde bir an rahatlama oldu.
"Yaa Hakan abi bu yine şey oldu... Offf çok fena oldu. Bu kadar olduğunu hiç hatırlamıyorum. Odama gideyim mi ben?" dedi. "Sen bilirsin. Çok mu azdın, ne oldu hayırdır?" dedim. "Yaa anlamadım. Yani offf yaa şuna baksana ama nasıl oldu!" dedi. "Hımmm, keser sapı gibi dikmişsin yine. Niye bakıyorsun bana öyle bakayım? Yardım mı edeyim yine?" dedim. "Yaa şeyyy ben... Eeee yapar mısın yine öyle?" dedi. "Yanıma gel hadi kerata seni. Azgın puşt. Oğlum biz de genç olduk da senin durum bir farklı yani. Uğraştıracaksın beni haaaa!" dedim.
Sırıtıp bir anda yanıma oturdu. Otururken de sıyırmıştı bile eşofmanını. Siki yine taş gibi sertti. Tutup okşadım yavaşça ona bakarken. "Ohhhh!" diye inledi hemen. "Üstünü çıkar da kirlenmesin!" dedim. Hemen çıkardı üstünü. Çırılçıplaktı yanımda. Yavaş yavaş yapıyordum. Elimin altında damarlarını hissediyordum. Ben sikinin kafasından taşaklarına yavaş yavaş sıvazladıkça Alper iyice kudurmaya başlamıştı. Sarhoştu o an çok. Belini oynatmaya başlamıştı yavaş yavaş elimi siker gibi. Göbeğinin üstüne elimi koydum okşayıp. Ordan iri taşaklarına oradan kasıklarına ve göbeğine gitti elim tekrar. Sikinin kafasını sıkıp bırakıyordum yavaş yavaş yaparken.
"Çok mu hoşuna gidiyor Alper?" deyip sıktım sikini. "Ohhhh abiii evett, çok zevkliii bu. Ohhhh yeni yıla böyle girmek çok güzel!" derken bacağımı sıktı. Gözleri kaymıştı artık. "Kendi yaptığımdan çok daha zevkli bu abicim. Biraz daha yap ne olur. Biraz daha hızlı. Geçen seferki gibi!" dedi. Hızlıca sıvazladım sikini. Sikinin kafasının üstünde bembeyaz bir damla belirmişti bile uzun uzun inlerken. Elimi çekip, "Daha güzel birşey de yapabilirim aslında. Ama alışırsın sonra diye korkuyorum!" dedim. Göbeğinin altını ve kasıklarını okşuyordum o sırada. Ona baktım. Gözlerini hafif açmış bana yalvarır gibi bakıyordu. Ufak bir öpücük kondurdum göğsünün altına. Kasıldı o an. Dilimi sikinin kafasına değdirdiğimde şaşırdı, bir an sanki itiraz edecek gibi olduysa da dudaklarım sikinin kafasını sarıp emdiğinde bıraktı kendini. Sesi iyice çıkmaya başlamıştı. Taşaklarından kafasına kadar yaladım ona bakarken. Bacaklarını açmış, kendini tamamen bana bırakmıştı.
Altından dil attım sikinin kafasına sertçe. Yaladığım anda kasılmıştı zevkten. Bir daha dil attım. Boydan boya sertçe yalayıp dilimle ittirdim sikini. Elimle tutup okşuyordum yalarken. Dudaklarım sikinin kafasını sardı. Dilimi o iri mantar başının etrafına doladım. İçime çektim kafasını. "Ohhhhhh Hakan abiii bu çok fena... Ohhh filmlerde görürdüm bunu da hiç yapan olmadı. Ohhhh abiii çok güzelll!" diye inlerken başımı indirdim birden bire. Yarısına kadar girmişti ağzıma. Koca yarağı doldurmuştu ağzımı. Daha fazla girmiyordu. Dudaklarımı bastırdım ve sikinin kafasına kadar çekip bir daha indirdim. Belini oynatıyordu deli gibi. Eli kolumdaydı. Yaklaşmıştı çok anlaşılan. Aslında döl yutmayı çok sevmesem de Alper için bunu da yapabilirdim. İyice kıvama gelmişti oğlan. Bazı sınırları çok aşmıştık ama. Elime almaya benzemiyordu bu. Resmen ağzıma vermiş emdiriyordu bana sikini. Düşünmedim sonrasını hiç. Onun da hiç düşünmediği çok belli oluyordu. Yavaş yavaş oynatıyordu belini.
"Ohhhh abiii ben dayanamayacağımmm.... ohhh bu çok güzelll!" derken ağzımdan çıkartmak istedi. Elini tutup ittirdim. Eli başıma gitti. Bastırmıyordu. Ama birden bastırdı başımı sikine. Soktu iyice ağzıma. Aynı anda döllerinin boğazımdan akmaya başladığını hissettim. Tam bir hayvan gibi boşalmıştı ağzıma. Boşalırken eli gevşedi başımda ama bırakmadı. Bastırıp çekiyordu yavaş yavaş. Durmadan oluk oluk boşalıyordu ağzımın içine. Boşalması bitince de çıkarmadı ağzımdan hiç. Ben de emmeye yalamaya devam ettim sikini. Hiç bir yumuşama yoktu sikinde. Yavaş yavaş indirip kaldırıyordum başımı. Durmadım ve devam ettim. Ağzımı iyice açıp olabildiğince derine sokmaya çalışıyordum. Ben açtıkça o da başımdan bastırıyordu daha çok sokmak için. Başımı bastırıp belini oynatmaya başladı. Çok azgındı. Ağzımı sikiyordu resmen. Sikini ilk defa sıcak ve ıslak bir yere sokmuştu. Çok da güzel sikiyordu ağzımı. Bacağımı sertçe sıkmıştı o an. Anlamsızca mırıldanır gibi inlerken gözleri kapalıydı. Durmadan sokup çıkartmaya başladım. Delirmiş gibiydim artık ben de. Hayatımda gördüğüm en güzel siki yalıyordum.
Çıkardım yavaşça sikini ağzımdan. Taşaklarını emmeye başladığımda tıslar gibi inledi Alper de. Dudaklarımın arasına alıp çekiştiriyordum taşaklarını. Bir elimle de sikini okşuyordum. Ona baktığımda tamamen kaymış olduğunu fark ettim. Yavaşça taşaklarının altına girdi dilim. Tam deliğinin üstündeydim o an. Dilim değdi. Alper kıvrandı yüzünü buruşturup. Biraz da değdirdim dilimi. Üstünde dolaştırdım deliğinin. Kıpırdandı kıvranır gibi. "Hakan abiii ohhh... orası değil. Ohhhh çok güzell. Ohhh yapma ama orayıııı. Ben ohhh..." diye kıvranıyordu iyice inlerken. Sikini soktum birden ağzıma yine. İyice sokmuştum bu sefer. Birden sesi kesildi. Dudaklarım gerilmiş ve şişmişti. Biraz daha biraz daha derken kafası boğazıma kadar girdi. Dudaklarım kasıklarına değecekti nerdeyse. Yavaşça başımı sallayarak kafasına kadar çıkartıp emdim. Daha çok sokmak için hafifçe eğilmiştim üstünde. O an Alper'in pençe gibi elini götüme yapıştırdığını fark ettim. Sertçe avuçlamıştı. Ama pek kendinde değil gibi görünüyordu.
Hızlı hızlı sokup çıkarmaya başladım. Kıvranır gibiydi iyice. Boğazımın derinliklerine kadar girip çıkıyordu sikinin başı. Hareket ederken damağıma sürtünüyor bazen de yanağımı zorluyordu sikinin iri kafası. Taşaklarını, kasıklarını okşamaya başladım. Deliğine değdi parmağım hafifçe. Yarı baygın gibi bir sesle, "Ohhh abiii ölürüm sana ben. Orası değil... noolur... ohhh dayanamıyorum amaaa... çok güzel emiyorsun yaa... ohhhh..." diye sayıklıyordu. Çenem yorulmaya başlamıştı artık. Bir kez daha soktum ağzıma. Eli başıma gitti ama bastıracak hali kalmamıştı. Salyalarım, tükürüklerim akmıştı iyice kasıklarına. O güzel delik sırılsıklamdı. Parmağımı yavaşça birinci boğuma kadar soktum. İki eliyle birden bileğimi tutmak ister gibi uzattı ama başımı tuttu ve sikine çekti hızla. Son gücünü harcamıştı sanki bu hareketiyle. Boğazıma kadar sokmuşken başı geriye düştü ve inlemeye başladı.
Parmağım içine girdiğinde deliği sımsıkı kavradı. Bastırdım ve kaydırıp soktum parmağı. Çok dar ve sıcaktı içi. Daha önce siktiğim hiçbir göte benzemiyordu bu. İçinde hafifçe oynatınca bir anda titredi. Sesini bile çıkaracak hali kalmamıştı. Boşaldı ağzıma. Fısıldar gibi inlemişti boşalırken. Yutmadım döllerini. Dudaklarımdan kasıklarına akıyordu. Boşalması bitince sikinin kafasını emdim ve emerken ona baktım. Gözleri kapanmıştı. Sikini ağzımdan çıkarttığımda olduğu yerde sızıp kalmıştı. Yüzünde çok rahatlamış bir erkeğin ifadesi vardı. Doğruldum ve yanağından öptüm onu yavaşça. Sikim kazık gibi olmuştu benim de. Çıkardım ben de sikimi, 31 çekmeye başladım hızlı hızlı. Tam boşalmaya yaklaşırken onun sikine değdirdim sikimin kafasını. İnmeye başlayan sikine sürtüyordum sikimin kafasını. Sürterken boşaldım ben de. Kasıkları siki döl içinde kalmıştı.
Rahatladıktan sonra o halde külotunu giydirdim. Eşofmanını giydirirken uyanır gibi oldu ama sarhoş ve yarı baygın gibiydi. "Mmmhhh abiii ne güzel aldın ağzına. Bir daha yapar mısın bana onu. Çok sıcaktı ağzınnnnn..." diye sayıklar gibiyken eşofmanını giydirdim. Divana yığılıp kaldı. Ona bakıp gülümsedim. Bir an siksem mi diye düşünmedim değil, ama her ne olacaksa bu onun isteği ile olmalıydı. Dilimi değdirdiğimde o güzel deliği görmüştüm. Parmağımı çok güzel kabul edip sımsıkı sarmıştı ve ateş gibi yanan o delik için yapmayacağım şey yoktu benim. Üstünü örtüp odama gittim uyumaya.
Ertesi gün uyandığımda ne yapacağımı bilemiyordum hiç. Ağzıma almayı bırak kelimenin tam anlamıyla ağzımı yüzümü sikmişti oğlan. Ağzımda sanki halen döllerinin tadı vardı. Bir süre yatakta yatıp düşündüm. Pişman değildim. Çok hoşuma gitmişti yaptıklarımız. Sadece onun vereceği tepkiyi düşünüyordum. Parmağımı soktuğumda zevkle inlemesi ve boşalmasını da unutamıyordum.
[Hakan]
27 notes · View notes
sertkiz · 2 months
Text
Tumblr media
Beni 10000 beğeniye taşıyan herkese tek tek teşekkürlerimi sunuyorum!
İyi ki varsınız doslar.
Beni 10000 beğeniye taşıyan.
Doslarima gelsin.
Hadi hep beraber izliyek.
Mutlu günler.
🤘😄👌😂✌️😁👍
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Öğlen yemeği hazır buyurun hep beraber.
Afiyet olsun 😁🤣
Doscanlar 🍂🥀🍂🥀
Tumblr media
😉🩷😉♥️😉🩷😉♥️
Tumblr media
195 notes · View notes
Text
Baldızımın İlik Gibi Kızını Siktim! (Kerem 38 Y., Edirne)
Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici görev için Tekirdağ'a gönderilmiştim. Bunu biraz da ben istemiştim, çünkü orada üniversite okuyan (baldızımın kızı) Çilem vardı. Hem bir büyüğü olarak onu kontrol edecektim, hemde işimi yapacaktım. Arabamla Pazar akşamı Tekirdağ'a gittim ve anlaşmalı otelimize yerleştim. Daha önceden de orda kaldığım için, ısrarla çatı katındaki deniz manzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğu hissetmiyordum, saat de erkendi, bizim Çilem'in öğrenci evine bir baskın yapayım dedim. Arabaya atladım ve Çilem'in evinin önüne geldim.
Seslerden anlaşıldığına göre içeride bir hengamedir kopuyordu. Kızlardan biri avaz avaz bağırıyor, bir erkek sesi de cevap vermeye çalışıyordu. Dışarda beklemeye başladım. Ve birazdan, ince uzun bir genç hışımla evden ayrıldı, peşinden de bir kız koşarak gitti. Ve evdedi hengame de sona erdi.
Arabadan çıkıp zile bastım. İçeriden ağlama sesi geliyordu. "Kim O?" dedi ağlayan ses. Çilem'in eniştesi olduğumu söylediğimde kapı açıldı. Yeğenimin ev arkadaşı Leyla'nın ağlamaktan şişmiş gözlerini görünce içim parçalandı. Oysaki 20 gün önce bizim yazlığa geldiklerinde ne kadar neşeliydi. Az önceki bağrışmayı duyduğumu ve ne olduğunu sordum. Leyla ağlayarak, erkek arkadaşını bir başka kızla kendi yatağında yakaladığını, oysa onu sevdiğini falan söyledi. Leyla'yı teselli ettim, kendisinin daha çok genç olduğundan, yarın birgün o çocuğu unutup başkasını bulabileceğinden bahsettim. Leyla halen erkek arkadaşına küfürler savururken, Çilem ve arkadaşları geldi. Tabii onlar da merakla ne olduğunu sordular. Leyla konuyu bir posta da onlara anlatırken, Çilem boynuma sarıldı ve "Canım eniştem!" diye koca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben de onu öpmek isterken yüzünü çevirdi ve kazayla tam dudağının yanından öptüm. Bu küçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusu ben biraz utandım. Çükü Çilem kendi çocuğum gibiydi.
Akşam yemek yeyip yemediklerini sordum. Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise birşeyler atıştırmışlar. Onlara, "Hadi hep beraber çıkıyoruz!" dedim. Benim arabya atladık hep birlikte ve otelin restoranına gittik. Izgara et söyledik. Kızlara, "Ne içersiniz?" dediğimde, Çilem ve Leyla bira istedi. Tuğba ve ben, pek alkol almadığımızdan, önce kola söyledik, ama Leyla ve Çilem'e yarenlik etmek için bizler de bira istedik. Hem manzaranın hemde deniz havasından olacak, bayağı bir içtik. Hesap kaçtı bir tarafımıza diye düşünüyordum. Garson Şeref'i kenara çektim, eline iyi bir bahşiş toka edip, hesaba tenzilat yapmasını ve kızların daha çabuk kelle olması için biralarına votka koymasını söyledim. Başka türlü hesabın altından kalkamayacaktım çünkü. Şeref elinden geleni yapacağını söyledi...
Saat gece 02:00 oluyordu. Çilem ve Tuğba uyukluyor, Leyla ise bana, karşısına ne kadar fırsat çıktığını, ama sevgilisini aldatmayı asla düşünmediği konusundaki resitalinin 35. baskısını yapmaktaydı. Bir ara bana kendini pek iyi hissetmediğini söyledi. Açıkçası ben de pek iyi durumda değildim. Daha önceden böyle birşeyi tahmin edemediğim için yine de kendimi tebrik ettim. Şeref'e bir işaret çakıp hesabı istedim. Hesap pusulası (indirimli) geldi. Şeref'e, "OK, odamın hesabına ekle, yarın görüşürüz!" dedim. Leyla ile birlikte, Tuğba ve Çilemin koluna girerek, yukarıya odama çıktık. Daha sonra kızlar için bir oda daha tutmak için aşağı indim. Resepsyonist Metin abi, bana, "Senin yan oda bu akşam boşaldı, o yüzden başkasına vermeyeceğim, eğer ihtiyacınız varsa o odayı ücret vermeden kullanabilirsiniz!" dedi. Ona teşekkür edip anahtarı aldım ve yukarıya çıktım.
Kızların üçü de alkolün ve sıcağın etkisiyle sızmıştı. Yan odayı bir kolaçan ettim. Odayı tutanlar birkaç saat uzanıp çıkmak zorunda kalmışlar galiba, çünkü ne banyo havluları kullanılmış, nede yatak bozulmuştu. İçinde birkaç izmarit bulunan bir kültablasından başka kirli bir şey yoktu odada.
Önce Tuğba'yı, sonra da Leyla'yı yan odaya götürdüm. Tuğba'nın kemerini ve pantolonunun düğmelerini çözdüm, pantolonunu sıyırdım, gayet kolay çıkmıştı. Ben Tuğba ile ilgilenirken, Leyla'nın üzerine kusmuş olduğunu farkettim. Onun da üzerindekileri çıkartmaya başladım. Önce kotunu, sonra da bluzunu çıkardım. Leyla'yı bikini ile defalarca gördüğüm için bu manzarayı yadırgamamıştım, fakat yinede tahrik olmadığımı söyleyemem. Bir koşu odama gidip benim temiz tişörtlerden birini aldım geldim. Üzerine tişörtü giydirirken parfümü ile kendimden geçtim ve boynuna masum bir öpücük kondurdum. Kızların odaları ile benim oda arasında balkondan geçiş olduğu için, odalarının kapısını içeriden kilitleyip, balkondan kendi odama geçtim.
Çilem kendi kusmuğu içinde uyuyordu. Önce askılı badisini, sonra da leş olmuş kotunu çıkarttım. Külot sütyen kalmıştı, ama halen saçında, kolunda ve sütyeninde kusmuk vardı. Yatağın üzerindeki battaniye kusmuktan kullanılacak gibi değildi zaten. Battaniyeyi balkona attım. Çilem'i kucaklayıp, banyoya götürdüm, küvete yatırdım, üzerine ılık suyu tutmaya başladım. Biraz kendine gelir gibi oldu. Yıkanması gerektiğini, bu şekilde yatamayacağını anlattım. "Ok!" dedi. O yıkanırken ben banyodan çıktım, odaya geçtim. Birkaç dakika sonra havlu istedi. Havluyla birlikte, benim çamaşırlarımdan bir boxer ve tişört verdim. Sonra tekrar odaya geçtim, dolaptan yedek battaniyeyi üzerime alıp, ışığı söndürdüm ve yatağa girdim.
Birazdan Çilem, kurulanmış, benim boxer ve tişörtü giymiş halde geldi. Aslında halen ayılamamıştı, ama en azından temizlenmişti. Benim normalde yatarken iç çamaşır giymek gibi bir adetim yoktur, ama Çilem yanımdayken o halde yatamazdım. Çilem geldiğinde dikkat ettim, ıslanmış sütyenini ve külodunu çıkarmış, sadece benim verdiklerimi giymişti. Geldi ve yatağa süzüldü. Konuşamıyordu, hemen uykuya daldı. Bense bir süre daha uyumamıştım, su içmek için kalktım. Yatağa tekrar girerken Çilem döndü ve bacağıma sarıldı. Ayağımın üzeri tam amına geliyordu, verdiğim boxer bol geldiği için, ayağım amının dudaklarına da değiyordu. Çok tahrik olmuştum. Ayağımı oynattıkça Çilem de hareketlenmeye başladı. Amını benim ayağıma sürttükçe, benim ufaklık artık ufaklık mufaklık kavramını geçmiş, azmanlık mertebesine gelmişti.
Biraz daha aşağıya doğru kaydım ki, ayağımın yerini kasığım ve yarağım aldı. Birazdan Çilem'de hareketlenme tekrar başladı, ama bu sefer benim yarrak Çilemin amına badana çekiyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı, göğüslerini tişörtün üstünden hafiften okşamaya başladım. Çilem uyuduğu için, normal şartlarda biraz sürtündükten sonra uykuya devam etmesi gerekirken, durmuyor ha bire kerkiniyordu. En sonunda durdu. Orgazm olmuştu. Olaydan çok zevk aldığı amından akan sıvılardan belliydi. Ben de durdum, ama ben daha boşalmamıştım. Onu dudaklarından öpmek istiyordum. O ise, sanki (Memelerim ve amımla oynamana izin veriyorum ya, dudaklarımda ne işin var?) der gibi, dudaklarını kaçırıyor, bir türlü öptürmüyordu. Doğrusu biraz sinirlenmiştim.
Kalktım ve balkona çıktım. Balkonda bir sigara yakacakken, yan odadan (kızların odasından) gelen sesler dikkatimi çekmişti, balkondan hemen onların odaya daldım. Hava aydınlanıyordu ve içerisi alaca karanlıktı. Tuğba sağa sola dönerek yatıyordu, herhalde uyuyordu, yine de tam emin değildim. Ama Leyla yatakta yoktu. Banyoya baktığımda Leyla'yı orada yerde yatar buldum. Sanırım tuvalete gitmek istemiş, ama düşmüştü. Hemen kaldırdım. Yerler ıslak ve kaygandı. Yavaş yavaş yürüyerek balkona çıktık. Temiz hava iyi gelecekti. Leyla balkon demirine yaslanmıştı, ama halen kendine gelemiyordu ve düşecek gibi duruyordu. Arkasından sarıldığımda yarağım çıplak tenine değdi, altında külotu yoktu. İşemek için banyoya giderken çıkarmış olmalıydı. Çok kötü tahrik olmuştum, ama ileri gitmedim, Leyla'yı tekrar odalarına götürdüm ve yatağa yatırdım. Bacaklarını öyle bir ayırmıştı ki, bu sefer dayanamadım ve cillop gibi amına bir dil attım. Leyla hiç tepki vermedi, ama ben Tuğba'nın uyanmasından çekindiğim için, üstünü örtüp odama gittim. Çilemin yanına yattım, uyudum...
Uyandığımda yarağım şişmiş, kasıklarımın ağrısından kıvranıyordum. Çilem ise bacağını ve kolunu üzerime atmış, bütün ağırlığını bana vermişti. Dizimi yukarı kaldırdığımda yine benim yarrak Çilem'in amına değiyordu. Azıcık sürtünsem boşalacaktım. Öyle de yapmaya karar verdim ve sürtünmeye başladım. Biraz da o kıpırdadı. Tam icraat başlayacaktı ki, Çilem yatakta doğruldu. Ne olduğunu anlamadım, benim yarrağı tuttu, beni halen uyuyor sanıyordu galiba, yarağımı öptü ve banyoya gitti. Fırsatı kaçırmıştım, peşinden banyoya gitmek istedim, ama nedense yapamadım. Yatakta kendi kendime kızıyordum...
Çilem banyodan gelip yanıma oturduğunda, ben yatakta doğruldum. Yine kirlilerini giymişti. Bana, "Uyandırdım mı?" dedi. "Yok şimdi uyanmadım." deyince, utancından alt dudağını ısırmaya başladı. Güldüm. Akşam olanları sordu, kısaca anlattım. Şimdi duş alma sırası bana gelmişti. Ben yataktan kalkmış, duşa giderken, gözünün ucuyla benim alete bakıyordu. Ona kasıklarımın çok ağrıdığını söyledim. Güldü, konuşmadı. Banyodan çıktığımda, "Acıktım!" dedim. Onun da içi kıyılmıştı. Kızların yan odada olduğunu söylediğimde, hemen koştu, onları da uyandırdı. Kahvaltı edecektik, ama otelde öğlen yemeği servisi başlamıştı bile. Kızlara sordum, "Evde çayınız var mıydı? Ben çaysız kahvaltı yapamam!" dedim. "Var!" dediler. Otelden ayrıldık.
Eve giderken, marketten peynir, zeytin, salam, yumurta, domates, salatalık falan aldım ve kızların evine geldik. Öğrenci evlerini çok iyi bilirim, bir dolap vardır ve içindekiler bozuktur, bir şey yememek gerekir. Kızlar aldığım malzemelerle kahvaltı hazırlamaya girişti, ben de evi dolaştım. Kahvaltıda, Leyla, "Deniz kenarındayız, ama daha denize giremedik!" dedi. Ben hemen, "Bu gün denize gidelim ozaman!" dedim. Tuğba, "Benim erkek arkadaşım gelecek, olmaz!" dedi. Tuğba'ya, "OK! Sizi evde yalnız bırakalım mı?" dedim. Güldü, evet anlamında kafa salladı. Karar verilmişti, denize gidilecekti. Kızlar iki yıldır o evde bir aradaydılar ve gidilecek hiçbir yeri bilmiyorlardı.
Hazırlandılar, atladık arabama, Uzunçiflik tarafına doğru yol aldık. Bu çevreyi biraz biliyordum, ağaçlı ve kıraç bölümler arasında küçük gizli plajlar vardı. Bunlardan birine saptık. Hem hafta içi, hem de Eylül ayında olduğumuzdan çok tenhalaşmıştı her yer. Gözümüzün görebildiği yerde kimsecikler yoktu. İyice yayıldık bir gölgeliğe. Mübarek güneş, Temmuz güneşi gibi yakıyordu. Çilem tişört ve şortunu fora etti, Leyla da çarçabuk üstündekileri çıkardı, denize koştular. Ben daha duba gibi sahilde bekliyordum. Ben pantolonumu çıkarana kadar, ikisi de suya dalmıştı bile.
Yiyecekleri ve biraları gölgeye sakladım, soyunup peşlerine takıldım. Ben tam suya girecekken çıktılar, "Hadi güneşlenelim!" dediler. "Haydaaa!" diye kızdım onlara. Ama su soğuk gelmişti onlara, güneşte yatmak içlerini ısıtacaktı. Ben de geri döndüm onlarla birlikte. Kurulandılar, hasırlarını serdiler ve güneşin altında yattılar. Saat 15:30 falan olmuştu, sandviçleri biralarla yuvarladık. Onlara, "Bakın güneşte fazla durmayın, kötü çarpılırsınız!" dedim, ama dinleyen kim?
Benim arabanın bagajında her zaman, dalma gözlüğü, palet ve zıpkın bulundururum. Benimkisi özel merak işte, dalmayı seviyorum, kısmetim varsa iyi balık avlarım. Bagajdan malzemeleri alıp denize girdim. Denize girdiğimiz yerin etrafında kayalık alanlar olduğundan iyi balık vardı. 2 adet Karagöz, 2 adet de Kefal vurdum. Sahile çıktığımda, kızlar güneşte uyuyordu. Üstlerine su damlattım, aldırış eden olmadı. Güneş kremi döktüm, yine hareket yok. Çilem'in üzerindeki kremi elimle yaydırmaya başladım. Bikinisinin üstünü çözdüm, bütün sırtını kremledim, halen kalkmıyordu. Boynunu, omuzlarını, belini bolca güneş kremi ile sıvadım. Sıra bacaklara gelmişti, bu sefer tacizlerime 'Dur!' diyeceğini düşünüyordum, ama demedi...
Ayak bileklerinden başlayıp yukarı doğru masaj yaparak çıktım. Kalçalar iki posta kremlendi. Elim bacaklarının birleşme yerine geldiğinde, poposunu biraz daha yukarı kaldırdı. Bu, 'Devam et!' dercesine bir işaretti. Leyla'yı kontrol etmek amacıyla baktım, yüzü öbür tarafa dönük uyuyordu. Elimi Çilem'in bikinisinin içine sokup, poposunun yanaklarını yoğura yoğura kremledim. Başparmağımla götünün deliğine masaj yaparken, Çilem poposunu biraz daha kaldırıyordu. Bikinisinin amına gelen kısmı ise çoktan ıslanmıştı. Çok tahrik olmuştum, yarağım patlamak üzereydi. Çilem'in kulağına eğilip, "Devamı akşama, hadi şimdi denize girelim!" diye fısıldadım.
Çilem'le kalktık, denize girdik. Serin suya girince biraz olsun rahatlamıştım. Ama orada da pek sakin duramadık, Çilem'le elleşmelerimiz, oynaşmalarımız devam etti. En sonunda Çilem bacaklarını belime doladı. Ve tam kucağıma yerleştiği esnada bir ses duyduk, "Napıyorsunuz bakiim siz?" diye. Leyla ödümüzü koparmıştı, ikimiz de bir yana attık kendimizi suyun içinde. Çilem, "Gidelim artık, akşam oluyor!" dedi. Oysa benim planımda geceyi burada geçirmek vardı. Leyla güneşte uyuduğundan başı ağrımıştı ve eve gidip uyumak istiyordu. Mecburen toparlandık ve yola çıktık. Leyla'yı eve bırakıp, Çilem de otelde duş almak daha kolay olacak diye, evden üzerine giymek için birkaç parça giysi aldı ve otele döndük.
Otele vardığımızda anahtarı alıp yukarıya çıktık. Odanın kapısına varana kadar ikimiz de sakin ve usluyduk. Ama içeriye girip te kapıyı kilitler kilitlemez, dudaklarımız birbirine yapıştı, hoyratça birbirimizin vücudunu okşamaya başladık. Yarağım kazık gibi olmuştu. Çilem benim pantolonumu indirirken, ben de onun şortunun arkasından elimi içeri sokmuş, götünü amını kurcalıyordum. Şıpır şıpır olmuştu amı yine. O zevk sularını kana kana içmek, kafamı amına gömüp, bütün geceyi o şekilde geçirmek istiyordum. Çilem bu arada özgürlüğüne kavuşturduğu yarağımı ağzına alarak, büyük bir ustalıkla yalayıp emmeye başladı. Boş durmak istemiyordum, Çilem'i ayağa kaldırdım, ikimizi de çırılçıplak soyup, yatağa geçtik, 69 olduk. Birbirimize uzun süre oral yaptık, defalarca birbirimizin ağzına yüzüne patladık. Duş alıp tekrar yatağa geçiyorduk. En son sefer dudaklarımız birleştiğinde, ikimiz de yorgunluktan geberiyorduk. Çilem öpüşürken uyuya kaldı. Ben bir süre daha uyanık kaldım, Çilem'i uyurken izledim. Sonra ben de uyumuşum...
Gözlerimizi açtığımızda sabah ezanı okunuyordu. Tekrar öpüşmeye başladık, herşey yeniden başlıyordu. Ama bu sefer uykumuzu aldığımızdan, ikimiz de dinlenmiştik. Artık Çilem'i sikmek istiyordum. Yarrağım amına badana yaparken, Çilem, "Ben daha kızım!" dediğinde, Zonkkk oldum, "Nasıl yani, bakire misin halen?" diye sordum. Şaşırmıştım, bu kadar porfesyonelce yarak yalayan bir kız nasıl bakire olabilir diye. Çilem, anlattığına göre, okuldan bir çocukla (geçen aya kadar) çıkmış ve sonunda ayrılmışlar. Fakat ilişkileri süresince oral seksten öteye gitmemişler. Kızlığına elletmediğini, hatta arkadan bile yaptırmadığını söyledi. İnanmak istemiyordum, çünkü artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum, ama bakire olması işime de gelmiyordu açıkçası.
Moralimin bozulduğunu gören Çilem, dudaklarıma bir öpücük kondurdu, "Fakat şimdi istiyorum, neremden istiyorsan yapabilirsin aşkım!" diyerek bacaklarını ayırdı. Aslında onu amından sikmeyi çok istiyordum, ama o an için kızlığını bozup bozmamakta kararsızdım. Onun için, "Dön arkanı ve domal!" dedim. Çilem götten sikeceğimi anladı ve banyodan şampuan şişesini getirip uzattı, sonra domaldı. Götünün deliğini önce biraz dilledim, sonra şampuan sürüp, bir parmağımı sokup parmakladım bir süre. Gerçekten de götten sikilmediği belli oluyordu, çok dardı göt deliği. Canını yakmamaya çalışarak, ikinci parmağımı da sokup, göt deliğini esnetip, biraz alıştırdım. Bu arada öteki elimle de sürekli klitorisini okşuyordum...
Şimdi iki parmağımı götüne rahat rahat sokup çıkarıyordum. Amını okşayan elime ise amının suları gelmeye başladığında, Çilem inleyerek, "Sik beni enişte, yarağını sok, hadi!" diye yalvarmaya başladı. Parmaklarımı götünden çıkarıp, yarağımın başına da şampuan sürüp ve arkasına yanaştım. Çilem kafasını yastığa bastırmış ve götünü havaya dikmişti. Bir elimle götünün yanaklarını ayırıp, öbür elimle yarağımın başını göt deline yasladım ve bastırmaya başladım. Yarağımın başı 'Plöp!' diye girdiğinde, Çilem çığlık atmamak için yastığı ısırıyordu. Yarrağımın başı girmişti, kalanını da sokmak için biraz bastırdığımda, Çilem elini arkaya atıp, göbeğimden ittirerek, "Dur enişte! Çıkart, çok acıyor!" dedi. Canını yakmak istemediğim için çıkardım.
Çilem döndü ve "Bu böyle olmayacak enişte, ben yapayım, uzan sen!" dedi. "Tamam!" deyip, sırtüstü uzandım. Çilem götünün deliğine ve yarağımın başına biraz daha şampuan sürüp, Alaturka tuvalete çişini yaparmış gibi yarağımın üstüne çöktü. Eliyle yarağımı tutup, göt deliğinin ağzına denk getirdi ve yavaş yavaş üstüne oturmaya başladı. Acıdan dudaklarını ısırsa da, bu şekilde daha kolay alıyordu götüne. Yarrağımın milim milim götüne girişini seyrediyordum. Sonunda ıhılaya ıhılaya yarrağımı köküne kadar götünün içine almış ve oturup kalmıştı öylece. Halen acı duyduğu yüzünden belli oluyordu. Ben yarağımı alttan oynatacak gibi olduğumda, "Ahhh! Kımıldama ne olursun enişte!" diyordu.
Çilem bir süre daha hareketsiz oturduktan sonra kendiliğinden götünü hafif hafif oynatmaya başladı. Götünü birkaç santim kaldırıyor, sonra tekrar yavaşça oturuyordu. Her seferinde biraz daha, biraz daha derken, belli bir süre sonra artık yarağımın başı görünecek kadar götünü yükseltiyor ve yeniden oturuyordu. Dudaklarını ısırışından, hem acıyı, hem zevki aynı anda yaşadığı belli oluyordu. Elimi amına atıp klitorisini okşamaya başlayınca, Çilem oturup kalkma hareketlerini hızlandırdı. Artık ellerini arkaya atmış, ayak bileklerimden tutunarak, hem inliyor, hem de götüyle yarağımı deli gibi sikiyordu. O kadar hızlı oturup kalkıyordu ki, her seferinde götü kasıklarıma vurduğunda, taşaklarım inanılmaz ağrıyordu.
Fakat bu fazla sürmedi, Çilem, "Geliyorum enişteee!" diye bağırıp, kasılmaya, titremeye başladı. Benim durumum da ondan farklı değildi, ben de uzun bir 'Ohhh!' çekerek götüne fışkırmaya başladım. Çilem kendini öne atarak, göğüslerini göğsüme yapıştırdı ve dudaklarıma yumuldu. Yarrağım götündeyken öpüşmeye, deli gibi birbirimizin dudaklarını kemirmeye başladık. İkimiz de nefes nefeseydik. Bu pozisyonda bir süre kalıp soluklandık. Çilem yarrağımın üstünden kalktığında, götünden çıkan osurukla birlikte döller taşaklarıma püskürdü. Çilem osurduğu için utanmıştı, mahçup bir şekilde elini götüne tutarak banyoya gitti. Ben de arkasından gittim, birlikte duş aldık.
Banyodan çıktığımızda Çilem'e, "Biraz daha uyuyalım!" dedim. Birbirimize sarılıp uyuduk. Sabah birlikte otelin restoranında kahvaltı ettikten sonra Çilem'i okuluna bırakıp, ben de işime gittim. Daha 2 hafta orada olacağım için çok sevinçliydim :)
[Kerem]
188 notes · View notes
dionysos-vine · 1 month
Text
-Dionysus'a aittir.-
Kalktı. Etrafına baktı, her gece olduğu gibi dün gecede içmişti. Salınarak, yüzünü yıkadı. Ensesini ıslattı, serinledi. Yaşadığını hissetti yeniden. Derin bir nefes aldı ve odasını toparladı, ufaktı zaten evi, toparlaması zor olmuyordu. Çekmecesini karıştırdı, şansına kalmıştı bir dal sigara. Hiç tereddüt etmeden götürdü dudağına, yaktı sigarasını. Tüttürdü evin içine, koydu küllüğüne. Sonrasında yavaşça üstünü giydi. Havadaki nahoş sigara dumanını kokladı, gülümsedi. Siyah giydi yine. Nefret ederdi bu renkten. Ama ne yapsın, o ne sarı gibi hissediyordu ne de kırmızı. Siyahtı o, karanlığın kendisiydi. Küllükteki sigarasına yeltendi, sehpanın üzerindeki cüzdanını cebine attıktan sonra, çıktı evden. Ey İstanbul! Yine kalabalıktı. Hava soğuktu, ceketini üzerine daha da yapıştırdı. Salına salına yürüdü otobüs durağına. Yüzü asıktı. Saatine baktığında otobüsün gelmesine daha 10 dakika olduğunu fark etti. Sigarasını derince içine çekti. Bu sigaranın da sonuna gelmişti. Oturduğu banka bastırıp söndürdü sigarayı, kalan külleri üfledi ve ağır bir şekilde kalkıp sigarasını attı. Etrafına baktı, renkli insanlara. Hala hayatının gökkuşağı dönemlerindeki insanlara, gülümsedi çünkü biliyordu, bir çoğu hayatlarındaki huzurun farkında değildi. Onlara kalsa hepsinin vardı bir derdi. Kimisinin işi, kimisinin çocuğu, kimisinin de ailesiydi sorunu. Kıymet bilmezlerdi insanlar, bunu çok iyi bilirdi. Ailesinin kıymetini bilmezdi, sevdiğinin kıymetini bilmezdi, en ufak bir sarılmanın… Bilmezdi kıymetini. Otobüsünün geldiğini fark edip ayağa kalktı, şoförle göz göze geldi: -Yine mi son durak? -Ya neresi olacak abi, ya kime gideceğim ben.
Şoför güldü ama aynı zamanda acıdı çocuğa. Hep aynı yere giderdi. Gününü orada geçirir. Akşam dönerdi. Gül gibi çocuktu aslında. Güzel bir işi, eşi, çocukları ve mükemmel bir hayatı olabilirdi. Sitem etti kendine, defalarca uyarsa da dinletememişti sözünü. Yolcular bindikten sonra otobüse odaklandı. Salına salına yürüdü en arkaya, oturdu. Cüzdanını karıştırdı, buldu onun fotoğrafını. Fotoğrafı kokladı, gözü yaşardı. Yolu izledi, insanları izledi içi yandı. Sonra gözünü kapadı. Sallanarak uyandı. -Kalk, hadi. Geldik son durağa. Gece uyumadın mı yine? Ah, be çocuğum hayatına dön artık, her gününde böyle geçmez be. Şoförün sözlerine kulak asmadan, yalpalayarak indi otobüsten. Durağın yanındaki çiçekçiye girdi. Çiçekçi onu görünce gülümsedi, hiç tereddüt etmeden verdi bir karanfil. Yüzüne bakmadan parayı masaya bıraktı, yola ve arabaların kornalarına aldırmadan karşıya geçti. Trafiğin gürültüsü, kuşların sesi ve çocukların neşesini dinleyerek yürüdü. Durdu, adama selam verdi. Eşikten geçip mezarlığa girdi. İçini çekti, yakasını düzeltti ve her şeye, o soğuk ve solgun tenine, morarmış gözlerine aldırmadan dik durdu, gülümsedi. Köşeyi döndü, ilerledi, duraksadı. Mezar taşını okudu tekrar, dizlerinin üstüne çöktü. Ağladı, ağladı, ağladı durdu. Ne çok severdi onu, kanserden ölmüştü sevgilisi, evleneceklerdi, hayalleri vardı onların. Herkes gibi mutlu olacaklardı, ufak bir karavanları olacaktı, gezeceklerdi eğleneceklerdi ve yaşlanınca, beraber öleceklerdi.
-Dionysus
8 notes · View notes
istekligurbetci · 9 months
Text
Tutucu Komşumun Stajer Kızının Götten Yeme Stajı! (Erol 36 Y., Samsun)
Herkese merhaba. 36 yaşında, kendime ait inşaat şirketi olan biriyim. Bundan iki sene önce komşumun inşaat mühendisliği bölümünü bitirmiş kızı olan Aynur'u, babası benim şirketimde staj yapması için yanıma getirdi. Eee, komşu olunca da babası bana gayet güveniyordu. Benim de zaten stajer bir elemana ihtiyacım vardı, başka da bir amacım yoktu. Aynur oldukça boylu, poslu, güzel göğüsleri olan, çok tatlı dilli ve gayretli biriydi. Kısa zamanda kendini sevdirdi herkese. En çok ta bana tabi. Aynur'a baktıkça kaybettiğim eski aşkımı anıyordum hep.
Birgün şantiyeleri beraber dolaştıktan sonra Aynur bana, "Erol abi sıcaktan çok bunaldık, ne dersin, beraber havuza gidip yüzelim mi?" deyince çok şaşırmıştım. Bu kızın ailesi çok tutucuydu, kendisi de kapalı biriydi, bugüne kadar ne saçının bir tek telini görmüştüm, ne de giydiği uzun eteklerden dolayı ayak bileklerini. Benimle aynı havuzda yüzmeyi nasıl düşünüyor diye kafamdan geçirmeden edemedim. "Olur tabi, neden olmasın... Hadi ozaman önce eve uğrayıp mayolarımızı alalım!" dedim. "Erol abi, ne olur bizimkilerin haberi olmasın. Havuzun ordaki dükkanlarda satıyorlar, ordan ikimize de alırız!" dedi. "Tamam, peki!" dedim, ama aklım karışmıştı bir sefer. Hemen arabama atladık doğru yüzme havuzuna gittik. Dükkanın birine girdik, birer tane mayo beğenip, kabinlere girdik. Ben mayomu giyip çıktım Aynur'u bekliyordum. Aynur'u o ana kadar hep başörtülü, uzun kollu boğazlı kazak ve uzun etekle görmüştüm. Fakat kabinden çıktığında gördüğüm manzara karşısında şok oldum, şaşkınlıktan ağzım açık kaldı resmen. Mayosundan taşacak gibi duran iri göğüsleri, kabarmış fındık gibi meme uçları ve küçücük amının yarığını bile belli eden mayosu ile okadar sexy duruyordu ki karşımda, aptallaşmıştım...
Aynur'un gülerek, "Erol abi bana öyle bakma, utandırıyorsun beni!" demesiyle kendime geldim. "Özür dilerim, ama elimde değil, müthiş sexy görünüyorsun!" dedim. Aynur, "Yaaa Erol abi öyle konuşma... Hadi havuza girelim!" diyerek koluma girdi. Havuza girdik, yüzüyoruz, eğleniyoruz, zaman zaman şakalaşıyoruz derken benim ufaklıkta anlamadığım bazı hareketlenmeler olmuştu. Bazen elim kolum vücuduna dokunuyordu, bazen de onun göğüsleri elime koluma, götü de (bu arada kalkmış sikime) değiyordu. O gün havuzda baya bir yakınlaşmıştık birbirimize. Akşama doğru da, sanki (herzamanki gibi) şirketten geliyormuşuz gibi evine bıraktım Aynur'u. Kendi evime girer girmez ilk işim banyoya girip Aynur'un havuzdaki halini gözlerimin önüne getirip iki posta 31 çekmek oldu. Sonra da düşüncelere daldım, acaba Aynur'u sikebilir miyim diye...
Ertesi gün şirkete gitmek için arabama bindiğinde yüzü gülüyordu. "Bakıyorum da neşen yerinde?" dedim. "Evet erol abi, dün havuza gitmek düşüncelerimden biraz da olsa uzaklaşmama sebeb oldu." dedi. "Hayırdır, ne düşünceleri?" dedim. "Erol abi, ailemin haberi yok, erkek arkadaşımdan ayrlıdığım için düşünceliyim, kafam o yüzden bozuk biraz." dedi. Ben de hemen, "Kafan bozuksa kafayı dağıtmanın en güzel yolu içmektir, ama sen şimdi içiki de içmezsin..." dedim. "Aramızda kalsın Erol abi, arada sırada bira içerim." dedi. "Ozaman bugün öğleden sonra benim dağ evine gidip kafayı dağıtalım mı biraz?" deyince, "Ciddimisin?" diyerek sevincini belli etti ve bu teklifimi hemen kabul etti. Saat 12 gibi şirkettekilere, "Biz şantiyeleri kontrola gidiyoruz, öğleden sonra yokuz!" deyip ofisten çıktık. Yolda nevalelerle birlikte bolca da bira alıp bizim dağevinin yolunu tuttuk...
Dağevine vardığımızda Aynur'un ilk işi başörtüsünü çıkarmak ve saçlarını açmak oldu. Sonra siniye çilingir sofrasını kurduk. Benim orası şark tarzında döşelidir, yer minderleri, hasır yastıklar, kilimler falan. Aynur rahat oturmak için benim şortlardan ve tişörtlerden istedi, verdim. Üzerimizi değiştirerek oturduk, müzik eşliğinde içmeye ve sohbete başladık. İki şişe biradan sonra benim at gibi Aynur'um alkolün, dertlerinin, ortamın ve müziğin etkisiyle iyice gevşemişti. Yan yana yerde minderlerin üzerinde birbirimize yakın oturuyorduk, ama bir türlü cesaret edemiyordum giriş yapmaya. Ne de olsa tutucu bir komşumun kızıydı, yanlış bir hareket yapmam durumunda ortalık karışabilirdi. Sonunda cesaretimi toplayıp, onun alkollü olmasından da medet umarak, "Aynur dans edelim mi?" diye sordum. Hiç itiraz etmeden kalktı ve romantik müzik eşliğinde benimle dansetmeye başladı. Dans ilerledikçe tenimiz birbirine değiyor ve benim yarak kazık gibi olmaya başlıyordu...
Benim toy ama ruhu oruspu stajer komşu kızım Aynur, kollarımın arasında bir müddet dans ettikten sonra, başının döndüğünü söyleyerek başını omzuma yasladı. Ben de bu durumu fırsat bilerek onu boynundan ve kulaklarından öpmeye başladım. Bilirim kadınlar hiç dayanamaz bu duruma. Ve o da dayanamayıp dudaklarını bana yaklaştırmaya başlayınca, ben bütün cesaretimi toplayıp o dolgun dudaklarına yumuldum. Hiç konuşmadan 10 dakika kadar dans ederek öpüştük. Sonra kulağına 'kendisini tamamıyla bana bırakmasını' söyledim. Müthiş bir arzuyla öpüşüyorduk. Yavaş yavaş dolgun gögüslerini okşamaya başladım. Göğüs uçları yine dikilmişti. Aynur hiç tepki vermiyor, tam tersi erkeğe hasret gibi debeleniyordu usta ellerimde...
Hızla yere yuvarlandık ve öpüşmeye yerde devam ettik. Bir müddet sonra ikimiz de çırılçıplak kalmıştık. Aynur'u kucağıma alarak yatağımın olduğu odaya götürdüm ve yatağın üzerine bırakıp, o koca göğüslerinin uçlarını ve tüm bedenini yalayarak kutsal üçgene inmiştim. Çok amcık gördüm ama böylesine temiz, bakımlı ve körpesini ilk kez görüyordum. Nasıl yumuldum Aynur'un o kaymak gibi amcığna anlatamam. Saatlerce yalamak istiyordum amcığını. Ben amının tatlı kıvrımlarını yaladıkça Aynur'um inleyerek sarsılıyordu. Benim komşu kızı stajerim bu şekilde 2 kez orgazm olmuştu ve sıra bana gelmişti. Fakat ne yapacağımı ve nasıl devam edeceğimi bilemiyordum. Benim kararsız olduğumu anlayınca körpe Aynur'um imdadıma yetişti ve "Önden dokunma, ben kızım!" dedi ve arkasını döndü. Ben de, "Hiç merak etme aşkım, kızlığına zarar vermem!" dedim. Ama işin aslı ben daha önce hiç arkadan yapmamıştım. Neyse, Aynur'un karnının altını yastıkla besleyerek kalçalarını yükselttim ve götüne yumuldum. Kalçalarını ayırarak kara incirini dil darbeleriyle ıslattım ve dilimin yarısını götüne sokuyordum. Diğer yandan da amının dudaklarını ve klitorisini parmağımla okşayarak onu çıldırtıyordum. Aynur, alkolün de etkisiyle kendini zevkten kaybetmişti ve deli gibi inliyordu...
10-15 dakika götünü yaladıktan sonra sıra artık götünü sikmeye gelmişti, ama götüne sokmadan önce sikimi yalattırmak istiyordum. Yataktan inerek kazık gibi olan sikimi Aynur'un ağzına verdim. Bu kızları bilirim, ilk başta hep rol keserler, 'Ne yapacağım?' 'Nasıl yapacağım bilmiyorum?' gibi anlamsız tepkiler verirler, ama 5 dakika sonra sik yalama uzmanı olurlar. Aynur sikimi kısa bir süre ağzına aldı, hayatında ilk defa ağzına alıyordu ve acayip etkili somuruyordu. Sikimi hemen çektim ağzından ve tekrar arkadaki kara inciri yalamaya koyuldum. Bir parmağımı götünün deliğine sokup çıkarmaya başlamıştım. Derken iki parmağımı sokarak biraz alıştırdım. Aynur, götten sikeceğimi bildiği için merakla nasıl olacağını bekliyordu. Tabi ben de. Çok zevk aldığı belliydi ve işin ilginç tarafı ikimiz de utancımızdan hiç konuşmuyorduk. Bir müddet parmakladıktan sonra Aynur'un hazır olduğunu görünce, götüne kazık gibi olmuş sikimi geçirdim ve kafası girdi...
"Erolum çok acıyor!" demesi beni daha da çıldırtmaya yetmişti. "Erolun o güzel götüne kurban olsun küçük körpem, bak sana şimdi nasıl götten sikiş stajı yaptırıyorum!" dedim ve yüklenmemle kalanını da soktum. Götü sikime biraz alışınca, ben ufak ufak gitgellere başladım. Ben hızlandıkça Aynur resmen zevkten kuduruyor, "Ohhhh Erolummm!" diye inliyordu. Benim için de harika bir duyguydu bu. Daracık bir göt deliğini sikmek ne kadar hoşmuş. Çok dayanamayıp Aynur'un götüne boşalmıştım, ama sikimin sertliğine güvenerek hemen ikinci kez sikmek istiyordum o götü. Kısa bir ön sevişme faslından sonra açılmış göt deliğine bir daha girdim. Aynur'un götünün kaslarının kasılması ne kadar hoşuma gidiyordu bilemezsiniz. 2. orgazmım da çok sürmemişti, ama beni asıl şaşırtan Aynur'un götünü sikerken bile orgazm olabilmesiydi. Bir süre birbirimize sarılıp öylece yattıktan sonra duşa girdik. Yaz günü olması nedeniyle hava sıcaktı ve banyoda suyun altında ıslak memelerini ve harika amcığını temizleyip dakikalarca yaladım. Ve tabi sonuçta kara incirini bir posta daha siktim. Sonra hiçbirşey olmamış gibi giyindik ve dağevinden çıkıp evlere dağıldık.
Aynur ogün inşaat mühendisliğinin değil, ama hayatının stajını yapmıştı benim altımda. 2 gün boyunca bu konu hakkında hiç konuşmadık. 3. gün ben dayanamayıp konuya girince, Aynur'um da yine sikişmek istediğini söyledi. Aynur'un mühendislik stajı yakında bitiyor, ama götten yeme stajı halen devam ediyor. Bazen acıyorum bu kıza, bu gidişle götü parçalanacak, büzüğünü tutamayacak diye, ama ne yapayım tutucu komşu kızının bekaretini ben bozamam ya!
[Erol]
51 notes · View notes
tipitip213 · 2 days
Text
sevgilim necla teyzemmm…
karşı komşumuz necla teyze ozamanlar 50 yaşındaydı,bense 20…
necla teyze,kendi halinde ,yalnız yaşayan,hiç de bakımlı olmayan,başı örtülü bir kadındı…
ama ben buna rağmen ara sıra masturbasyon yaparken hayal eder ve boşalrdım…birgün bize geldi ve beraber otururken anneme,
yarın oğlumu alıcam senden dedi,bana oğlum der hep,oğlu gibi görürdü…annem nedenini sordu,pazardan bşkaç parça eşy almam lazım,
ama tek başıma gidemem dedi,tamam dedik kabul ettik…beni aldı bir jeyecan,yaırn olmasını beklemeye başladım…
ertesi gün geldi ve hadi oğlum gidiyoruz dedi,tamam teyze dedim ve tren istasyonuna yürüdük,yolumuz yaklaşık 25 dakika kadar sürecekti,
tren geldi ve bindik,oldukça kalabalıktı,ve ben hemen necla teyzemin arkasına geçtim güye onu koruyacaktım,ama ister istemez sikim kalkmaya başladı,
çünkü hiç bukadar yakın olmamıştım necla teyzeme,güzel kokusu beni mahvetmeye yetmişti…sarsıntılar nedeniyle iyice yapıştık birbirimize ve benim
sikim necla teyzemin götüne dayandı,biraz ileri gider gibi oldu,ama sonra mecburen bıraktı kendini ve ben de ona iyice sarıldım,artık boşalmak
üzereydimki ineceğimiz yere geldik…ben tabi önümü kapatmak için uğraşıyorum görünmemsi için sikimin…slscağımızı aldık ve bana istersen sahilde
oturaşlım bitraz dedi tamam dedim ve çaybahçesin oturduk..yiyip içtikten sonra sohbete başladık…ama ben biraz çekingen duruyordum,acaba
ne zaman bana kızacak diye düşünürken,trende neden öyle yaptın dedi?nasıl dedim,açık açık kounşturma beni evladım dedi,biliyosun ne yaptığını
neden yaptın dedi?necla teyze,çok özür diliyorum senden dedim,elimde olmadan yaptım,aklımda yktu böyle bişey ama oldu işte,kalabalıkta sana
dpkununca kendimden geçtim dedim…bak yavrum,ben seni oğlum gibi seviyorum,sakın bidaha böyle bişey yapma ve düşünme dedi,yoksa bozuşuruz dedi…
necla teyze ben seni çok seviyorum dedim,sana içimde beslediğim farklı duyguşlar var dedim,gülümseyerek bak seeeeeeeennnnnnn dedi,neymiş o duyguşlar
dedi?seni seviyıorum,sana aşığım necla teyze dedim utanarak,ne aşkı oğlum ben senin annen yaşındayım,olmaz öyle şey dedi,sen beni teyzen olarak
sevmeye devame t dedi,yapamam bunu dedim,madem konu buraya geldi,söyledim istediklerimi kızma bana dedim…kızmıyorum ama,byle bişey olması imkansız
dedi,lütfen dedim…ne istiyosun tam olarak dedi?bak teyze dedim,seninle cinsel ilişki falan istemiyorum dedim,sen yılalrdır ylnızsın,özel hayatını
bilemem,erkeklerle takılıyomusun bilmem dedimhayır kocamdan boşanalı beri hiç bierkekle beraber olmadım dedi,tamam işte,seninde isteklerin vardır
dedim,var ama ben öyle bikadın değilim,kendi işimi kendim görüyorum dedi..biliyorum ama nolur bana izin ver,senin duygusal açlığını boşluğunu
doldurmak istiyorum dedim,benimde buna ihtiyacım var zaten dedim,lütfen bana hayır deme dedim…iyice rahatlamıştık artık,gülümsemeye başladı ve
bak sen şu çocuğa,nerden öğrendin bu lafları falan dedi…seni istiyorum necla teyze dedim…tamam ama seninle asla yatmam dedi,tamam dedim…
oğlum bak anlamadın beni galba benimle yatamazsın dedşm dedi,evet anladım yatmıcaz dedim,sadece sevgili olcaz dedim…neden böyle bişey istiyosun
aslan gibi çocuksun git yaşıtlarınla yat kalk beraber ol,yaşa istediğini dedi…buna sen karışma,bu benim kararım dedim…tamam dedi görecez
bakalım,ne kadar dayanabilceksin…ama seninle sevişmek istiyorum dedim,nasıl yani dedi,elini tutmak,öpüşmek,şimdi trene binince,yine sana
sürtünmek istiyorum dedim..tamam be dedi,anlaştık…artık iyice rahatlamıştım,sikim daha şimdiden kalkmıştı…trene binfik ve hemen yine arkasına
geçtim ve belinden tutarak kendime çektim…sikimi iyice sürtütm necla tyzemin göüne,iyice çektim kendime,elimi demire uzattım,eşlimin üstüylede
memesine dokunuyorum,artık çok rahattım,oda kendini bıraktı bana,ve ben kulağına eğilip,nasılsın necla teyze,rahatsız oluyomusun dedim?hayır iyi
böyle ama elini çek lütfen dedi,tamam dedim…etraftakiler bize bakmaya baaşladı,çünkü yaşlı bir kadınla genç biçocuk,anne oğul değil,sevgili
olamaz acaba ne?gibisinden…necla teyzeni bana döndürdüm,şimdi sikimi amına bastırmaya başladım,gözgöze geldik artık,biyandan da kalçasını elliyor
okşuyordum…uzun etek giymişti yine,bu beni iyice tahrik ediyo nedense…necla teyze,rahatmısın dedim,evet canım dedi,ama ben iyi değilim dedim
neden dedi,çünkü boşalmak üzereyim dedim,tamam dedi,rahat ol,istediğini yapabilirsin canım benim dedi…bisüre sonra boşaldım…ve gülümsemeye
başladık…trenden indik ve eve geldik,kapıyı kapatır kapatmaz üstüne atladım resmen,yapma canım lütfen dedi,bişey yapmıyorum dedim,eteğini beline
sıyırdım ve bacakarasına girdim,inlemeye başladı arık kendinden geçti,ve titremeye başladı,göğüslerini sıkmaya başladım ve öpüşüyorduk biyandan…
işte benim istediğim sadece bunları yapmak dedim,tamam canım,bende bunu istiyorum ama sana güvenebilir miyim dedi?taibiki dedim,sana karşı açık
oldum dedim,tamam ozaman sorun yok canım anlaştık dedi…ozaman artık git evine dedi,neden dedim,bu anın zevkini yaşamak istiyorum kendi kendime
dedi,tamam anladım dedim ve öpüşüp gittik…evet,artık sevgili olmuştu necka teyzeyle,tam hayallerimdeki gibi yani…duygusal olarak açlığımızı
gidermiştik…bana ara sıra para vermeye başladı,ben reddetitğim okoadar hoşuna gidiyorduk, bu,bana iyice bağlanmasına neden olmuştu bunlar…
ama bana teefon almasına izin verdim,kendine de aldı,o telefondan sadece onunla sikişiyodum geceleri mesajlarak…artık onun için vazgeçilmez
bir erkek olmuştum,müsait oldukça evine gidip sevişiyoruz necla teyzemle,çok mutuluyuz
22 notes · View notes