Birini uzaktan sevmek iyidir, evet acı çekebilirsiniz ona söyleyemediğiniz için ama söyledikten sonra size karşı değişmesi emin olun daha fazla acıtır. Eğer giderse korkusu başlar, benden sıkılır mı korkusu, başkası var mı korkusu, eskiden böyle konuşmazdı yabancılığı...
Her insan böyle mi bilemem ama ben kime sevgimi açıkça göstersem yabancılaşmaya başladı.
Bugün hasta ziyaretine gittim ve 2 yaşında olan kızı annesine “ağlama anne dedi” ve küçücük eli ile annesinin başını okşadı🥹ve ben o an var ya bittim,çok duygulandım ..bu şahit olduğum artık benim aklımdan hiç çıkmaz. 🥹🥹🥹💔💔
Ellerinle ördüğün örgüyü sökmek gibi bazen hayat. Kurduğun köprüyü yıkmak gibi. Kapının açılmasını beklerken o kapıyı kırıp ne açılmasını ne de artık beklemeyi beklememek gibi.
Hayatın tatlı hikayeleri yoktur. Hayat acıdır ve bazen o acılık seviyeleri değişir sadece. Tatlı sandığımız şey acılığın hafiflemesidir. Hayat hep bir hastane koridorunda o hastane kokusunu hissetmek gibi bişey. Hasta değilseniz bile o kokuyu illa ciğerinize çekersiniz...
Hastaneler her şeyin kabul gördüğü tek ortammış demek, bir kadın tam şurada karşıda bir bankta oturmuş saatlerdir ağlıyor. Kimseye garip gelmiyor. Az önce biri bayıldı, garip gelmedi, sedyeyle içeri taşıdılar ama öyle sakinlerdi ki... İnsanlar gecenin 2'sinde bir yerde oturmuş çekirdek yiyorlar kimseye garip gelmiyor, çünkü ne yapılabilir ki? Beklemeleri gerekiyor. Beklemeleri gereken insanlar, bitmesi gereken ameliyatlar, saati gelecek ilaçlar var...
Bir hastane koridoru acı bir çığlık, sağır olan kulaklar, nefes alamayan ciğerler. Hissiz bir soğukluk, görmek istemediklerine şahit olmak, çocukluğunu bıraktığın o tarifsiz an, duyduğun ama anlamadığın bir konuşma hissizlik içinde hissettiğin o yoğun hisler... renkler sadece acı...
Güne yine çok güzel başladık 🤦🏻♂️ Televizyon izlemeyi bırakmıştım uzun yıllardır, saçma sapan programlar yüzünden. Sanıyorum haberleri, gündemi takip etmeyi bırakmamın da zamanı geliyor. Ruh gibi yaşayıp gitmezsek, ruh sağlığımızı korumamız mümkün olmayacak gibi.
Türkiye gerçekten cinnet geçirmelik bir ülke, insanların evlerinde, sokaklarda, trafikte barut gibi gezmesini yadırgamıyorum artık.
Böyle haberler gördükçe aklımı kaçıracak gibi oluyorum. Nasıl bir sistemde yönetiliyoruz gerçekten anlayamıyorum kafam almıyor bir türlü, denetim mekanizması ancak vergisel/parasal konularda o da küçük orta ölçekli insanlara karşı mı çalışıyor acaba?
Terör örgütü mensubu/destekçisi olduğu bilinen, ispatlanmış, tescillenmiş, hatta hala açıktan destek veren insanlar, doktor olabiliyor, öğretmen olabiliyor, memur olabiliyor, vekil olabiliyor, resmî kurumlarda nasıl çalışabiliyor? Mecliste temsil yetkisine sahip olabiliyor mesela senin ülkene, insanına, bayrağına, toprağına aleni düşmanlık eden insanlar.
Bu nasıl bir kafa yapısı sorun bende mi acaba ya. Adalet ya da eşitlik denen şey böyle bir şey mi gerçekten.
Doktoru korumak adına hastayı ezmek,
İşçiyi korumak adına patronu ezmek,
Kadını korumak adına erkeği ezmek,
Kiracıyı korumak adına ev sahibini ezmek,
Hayvanı korumak adına insanı yok saymak vs vs
ya da tam tersi.
Bir tarafı korumak için diğer tarafı illa ki baskılamak ezmek mi lazım. Tabi korunak için yapıldığı söylenen şeylerin aslında korumadığı gerçeğini düşünmezsek
Neyse yazmaya devam edersem durduramayacağım kendimi…