Tumgik
#hayali arkadaş
sahte-psikopat · 3 months
Text
Ben bir arkadaş hayal etmiştim sanırım yine sadece hayal etmişim, garip bu sefer ki hayalim baya gerçekti oysa.
27 notes · View notes
delipsikolog8888 · 4 months
Text
aze " neydik biz anonim" anonim " sessizliği bile dinleyince seven insanlardık" aze "peki bize ne oldu " anonim "kendi içimizde kendimizi kaybettik ve bir daha bulamadık aze"
15 notes · View notes
xmidnightbluex1 · 3 months
Text
bak gittin iki günlük bir kız için üç seneni sildin ama noldu sonunda pişman oldun neden çünkü o kız ben gibi değildi her istediğin zaman yanında değildi seni anlamıyordu istediğin şeyleri yapmıyordu bu yüzden o kız seni bıraktı senden sıkıldı ama ben her şeye rağmen yanında oldum sen naptın onu seçtin seciminle mutlu ol beni arama gelme geri geliceksin biliyorum ama bende salak gibi seni kabul edicem yaptiklarini hiçe sayicam bu huyumdan nefret ediyorum işte umarım gelmezsin
5 notes · View notes
ladyddnight · 3 months
Text
İnsanlar ne değişik yaaa valla ben artık çözmeyi bıraktım
Herkese de iyi davranmayacağım
Valla billa ya sen üzülmesin diye sürekli alttan al et adam gelsin sana saçma sapan şeyler desin ben hala alttan alayım bıktım valla bıktım
Biriyle birgün sağlam kavga edeceğim ya yeterrrr
Artık ağzıma geleni söylemek istiyorum
1 note · View note
dusuncekatalogu · 2 years
Text
Hayali Arkadaş Çağırma (Nasıl Edinilir, Gerçek mi ve Zararları Neler?)
Hayali Arkadaş Çağırma (Nasıl Edinilir, Gerçek mi ve Zararları Neler?)
Hayali arkadaş çağırma çocuklar arasında popüler olan bir şeydir. Bir çoğumuzun küçük yaşta ki çocukların hayali arkadaşı olduğuna tanıklık etmiş olduğunu biliyoruz. Bu makalede hayali arkadaşlar ile ilgili bir çok bakış açısını derleyeceğiz ve akıllarda kalan hayali arkadaş çağırma ile ilgili bilgiler vereceğiz. Bunun yanı sıra hayali arkadaşların zararlarını, yararlarını ve neden hayali arkadaş…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
pateralba · 6 months
Text
Tumblr media
0 notes
lutfiyenet · 1 month
Text
Çocukların hayali arkadaşları olması normal midir, zararlı mıdır?
Hayali arkadaşları olan çocukların oranı yüzde 45- 65 arasındadır. Kız çocuklarında biraz daha fazla olan bu durum, çoğunlukla ilk ya da tek çocuklarda görülmektedir. Hayali arkadaşlar, çocukların 3-6 yaş arasında ortaya çıkabilir ve 8 yaşına kadar devam edebilir. Fakat daha büyük(11-12) çocuklarda da arada sırada hayali arkadaşı tekrar görme durumu yaşanabilir. Hayali arkadaşlar bazen bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kariminzevki · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Karımın içine ilk ve tek giren bendim.
Ta ki, önce fantezi ile başlayıp, ardından da aklımdan çıkmayan “karımı sike sike terletecek birine vermesinin” hayali ile kaynıyorken!
Karım herkes tarafından sevilen kibar ve efendi bir ev hanımıdır. Ona deli gibi aşığım. Fakat 14-15 santimlik sikim onu ne kadar zorlasada, piyasada dev gibi yarrakların var olduğunu bildiğimden, onun benden fazlasını hak ettiğini düşündürüyordu bana.
Karımı ise layık gördüğüm çocukluk arkadaşımdı. Sikini hiç bir zaman görmedim, fakat 7-8 yaşlarındayken bu benim siki görmüş, küçük diye dalga geçerdi.
Bir gün arkadaş, ben ve karım saunaya gittik. Ben önden ayarlamıştım, birden telefon geliyor acil işten dolayı onları yalnız bırakıyor, 2 saate gelirim diyerek ayrılıyorum.
O iki saat aklıma neler neler geliyor. Hem pişmanlık, hem korku, hem engel olma hissi hem de işi oluruna bırak duygusu. Arkadaşa güvenmesemde, karımın izin vereceğine ihtimal vermiyordum.
2 saat dememe rağmen hemen gitmemiştim, yarım saat geçikince karım “hemen gel” diye mesaj gönderiyor. Büyük bir korkuyla gidiyor, içeri giriyorum. Kapıyı açan karımın arkasından gözüm arkadaşımı arıyor. Fakat onu aradığımı gören karım, o gitti bile diyerek aramamamı belirtiyor.
O gün söylemiyor, yıllar sonra bu paylaşma fantezileri artık hayatımızın bir parçası olduktan sonra, kızmamam şartıyla bir itirafta bulunmak istediğini ileterek, o saunaya gittiğimiz günü arkadaşıma kendini siktirdiğini anlatıyor.
Hatta sadece o gün değil, daha sonrada defalarca arkadaşıma vermiş. En son ne zaman diye sorunca; “daha 3 gün önce” dedi.
O gün nasıl oldu diye sorunca, benden sonra ikisi jakuziye giriyor, arkadaşım birden bire buna zorla sahip oluyor. Karım kurtulamayacağını çabuk kabullenince hemen teslim olup arkadaşımın içine kolayca girebilmesi için bacaklarını açıyor.
“Siki nasıldı, büyük müydü?” diye sorunca, aşırı büyük olduğunu girdikten sonra fark ediyor, durması için yalvarsada, sikilmekten kurtulamıyor.
Tam bitti derken, arkadaşım karımı kolundan tutup yatağa atıyor. Artık karımda istekli! Ve az önce içine aldığı siki merak ediyor ve görünce inanamıyor. 20 santim civari, fakat ucu ince başlayan sik birden kalınlıkta benim sikimi ikiye katladığını anlatıyor.
“Ağzıma sığmadı” derken o kadar rahat ki, ne diyeceğimi bulamıyorun o an. Bu paylaşımıda kendini 3 gün önce siktirdiği yatağımızdan yapıyorum.
Yıllarca sürmesinin sebebide, arkadaşımın kalın yarrağı, masum karımda bağımlılık yapmış ve benden arkadaşımla devam yatıp yatamayacağının iznini istiyor.
56 notes · View notes
doriangray1789 · 8 months
Text
neden geceyi severim 2
"çünkü yarasalar ve vampirler geceyi sever."
gece kadar siyah yaşamaktandır belki. boş bulanık da değil; kapkara. yüzüne bakıldığında ne geçmişini hatırlarsın bu gece gibi yaşayanların ne de geleceğine dair bir tahmin yürütebilirsin. o an kadar siyahtır.
birde görmekten rahatsız olduğum kişilerin uyuyor oluşu
gece insanın içidir.
sahipsizdir
kimsenindir o nedenle karanlığı herkes kendinin sanır
acelesizdir gece (gündüz ise devamsız)
tatlı hüzündür.bilerek isteyerek hüzünlenmektir.resmen kaşınmaktır yani
sevişmenin tadı bir başkadır gecelerde. kayıp giden yıldızlardan medet uman milyarlarca ruh, gözyaşlarını gizler gecenin saklayan karanlığına. huzuru arayan ruhlar, sevişmekten yorgun düşmüş doğa ana dinlenir bu vakitlerde. güneş ışığında silik kalmış yıldızlar, serpildikleri yerden sevinçle göz kırpar herkese doğan güneşle yeniden görünmez olacaklarını bildikleri halde. rüzgârın tadı bile çok başkadır. ağlamak, gülmek, sarılmak her şey bambaşkadır gecelerde.
gel de güneşe düşman olma arkadaş...
bu durum ortak yenilen bir yemeğin bitmesine yakın oluşan tedirginlikle son lokmasının tadı gibidir.. yani güne başlamaya en yakın saatler de bitmesini istemediğin en tatlı vakitlerdir.
geceyi sevenler yalnızlığı sevenlerdir. yahut kendini özleyenler de diyebiliriz.
dünyada bir kendi var sanıyor insan,
turgut uyar'ın bir şiiridir mesela.
'bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum'
gece bizizdir.
gündüzün yorgun kalabalığından kaçarak kendimize sığındığımız zaman dilimidir. hayatın telaşı içe döner artık. yağmur yağıyorsa bir de, her daim açık pencereden gelen serinlikle ve yaprakların yağmur sesiyle karışan hışırtısıyla loş ışıkta sıcacık kahve kokusudur. sigarayla paylaşılan kitap cümleleri gece sevilir en çok. ucuz bir kırmızı şarabın kadehte yansımasına düşen ışığın ardından, gözyaşıyla sulandırılmış tuzlu tadı, gecenin içinde damağa yapışır. gündüz ortak hayattır, kölelik sisteminin elimizden en çok aldığı saatlerdir. oysa gece bitmeyecek gibi duran yolculukların duraklarıdır.katran gibi bir gece de onun silüetini beyaz portreye değil siyah portreye beyaz nakışlarla işlemektir geceyi sevmemiz. çünkü hiçbir aydınlık o gece de onun silüeti kadar güzel durmaz
yalnızlık değil, bize istediğimiz şekilde eşlik etmesidir.. asla yalan söylemek zorunda değiliz. belki de the piano has been drinking. hiçbir şeyi, hiç bir düşünceyi, hayali saklamak zorunda değiliz. en masumundan en ahlaksızına.. yargılamaz. kandırmaz. aldatmaz. aslında herkes kendini yanında görmekten memnun.. en iyi anlayanı.. yanında en rahat olunanı. bu yüzden bizler gecenin kılığına girer, ona hayat veririz..Bu nedenle kendimi geceye kaçmak zorunda hisseder zamanı kovalarım
Francis Bacon ne demişti " Tüm renkler karanlıkta hemfikirdir. "
Körün beklediği sabah boşuna,
Güneş ne yapar ki göz olmayınca!
yazıyorum geceleri. aklıma bir kış masalı düşüyor bazen. bazen yürüyeduruyorum bulutların üstünde. sonra izliyorum, bakıyorum hiçlik sarmış üstümüzü başımızı. yalnızlık kokmuşuz biraz. sessizlik yine pusu kurmuş buğulanmış gözlerin arkasında ve ben yine yazıyorum işte geceleri.gecenin sessizliğini ve karanlığında hayallerde saklı kalmayı hüzün denizinde yol almayı.. ben geceyi seviyorum
uçsuz bucaksız yazma isteğiyle dolmak. sonra ne olduğunu bilmediğin yaslı haline merhem olsun diye başka bir geceden ateş almak. yazarken her şeyi kül edip sabaha karşı infilak olmak. yazmak ve hüzünlere gark edip yine yazmak en büyük ve en güzel özgürlük. kimse kolunu dürtmez geceleri. elinden kalem düşmez. bastıra bastıra yazarsın. yazacağın her neyse.
sonuç Nietzsche'nin dediği gibi;"Yaşamak için bir 'nedeni' olan her 'nasıl'a katlanır!"
youtube
7 notes · View notes
delipsikolog8888 · 4 months
Text
5 notes · View notes
sahte-psikopat · 1 month
Note
Hiç böyle bir anlığına da olsa değer verdiğin ve sonra ulaşamadığın veya kaybettiğin biri oldu mu?
Evet uzun zamandır arkadaş olmak istediğim biri var ama onunla ne yakınız ne de uzak, ne arkadaşız ne de düşman.
Ben her zaman gerçek bir arkadaş hayali kurardım yani bana değer veren ve beni burakmayacak biri, ve o da öyle birisi diğerleri gibi sahte değil, bir kez bağlandımı kopmayacak birisi ama sorun şu ki ona ulaşamıyorum aramızda bir sınır var ve o sınırdan öteye geçemiyorum.
2 notes · View notes
denizkabuguincisi · 2 months
Text
Buraya uzun zamandır okuduğum kitapların yorumlarını yazmamışım. Zaten sık okuyamıyorum diye yazmayı saldığımı hatırlıyorum. Neredeyse 1.5 senelik birikmişle geldim. O kadar zaman geçmesine rağmen sadece altı kitap bitirebilmişim. Kendimi zorlamayı bıraktım. Bunun dikkat dağınıklığı ve hayat telaşıyla ilgili olduğunu biliyorum. Son bitirdiğim kitap Çalınan Dikkat bu konuda yarama merhem oldu resmen. Kitapları hatırladığım kadarıyla yazayım bakalım neler kalmış…
Görünmez Kentler
Calvino ile Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu kitabıyla tanışmıştım. Okuyucuyla samimiyeti; kurgusunu dantel gibi ya da bir örümcek ağı gibi işlemesi hoşuma gitmişti. Bir Calvino kitabı okurken hep dinç kalmalısınız yoksa tadı çıkmaz. Madem "Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu"yu bu kadar sevdim, Calvino’nun bir kitabını daha okumalıydım. Görünmez Kentler’e de yolum böyle düştü.
Kitaba dair hatırladıklarım, üzerinden geçen aylardan sonra biraz az. Birçok farklı hayali kente gittiğimizi, orayı yazılı satırlarda canlandırdığımızı hatırlıyorum. Kentlerin karakterleri ve içinde yaşayan insanların değerleri arasında bağlar kuruluyordu. Pek çok açıdan ilham vericiydi. Döne döne okunsa lezzetlenir eminim. Kitapla ilgili bir araştırma yaptığımda bu kitabı konu alan bir mimarlık makalesi gördüm. Ki işte gayet de etkisinin görülebileceği bir alan. Bu dünyanın şehirlerinden uzaklaşıp biraz hayal perdemizde yaşayabileceğimiz kentlere dalalım dersek Görünmez Kentler tam bunun için yazılmış.
Baharda Yine Geliriz
Bu kitap benim Barış Bıçakçı’yla tanışma kitabım. Zaman içinde diğer kitaplarını okuma isteği uyandırdı bende. İçinde kısa öykülerin bulunduğu, sakince derdini döken bir kitap. Ben öykü okumayı seviyorum ne olursa olsun. Sait Faik, Sine Ergün, Cemil Kavukçu, Ferit Edgü… Aklıma ilk gelenler. Bende yeri olanlar. Barış Bıçakçı da bunların arasına girdi. İşe Yarar Bir Şey filmini izlediğimde hissetmiştim bu öykü sayfalarını diyebilirim. Öyküler anlatılmaz, okunur. Ve ben okumaya devam edeceğim.
Bilinç Nehri
Aklımda en zor kalan kitaplardan biri bu kitap maalesef. İnce olması akıp gideceğini düşündürse hiç öyle olmadı. Çok uzun sürede bitirebildim. Belki de doğru zaman değildi. Aslında ilgilendiğim alana ve bilime dair ufuk açıcı olabilecek bir kitaptı. Bir başka zaman bir daha buluşmak üzere!
Aşkın Celladı
Öncelikle içeriği böylesine değerli olan bir kitabın New York Times Bestseller kitapları gibi bir isme sahip olmasını kınıyorum. Birçok insan için temel bir psikoloji kitabı olarak değerlendiriliyor. Kitabı okurken sık sık Kırmızı Oda aklıma geldi :) Zaten dizi de buna benzer bir kitabın çıktısıydı.
Aşkın Celladı’nda yanlış hatırlamıyorsam 12 psikoterapi öyküsü var. Okurken hem danışan hem de psikoloğun penceresinden olayları görmek hoşuma gitmişti. Bazı öykülerden kendime not ettiklerim de oldu. Ancak abartılacak da bir yanı yok bence kitabın. Beni, İnsanın Anlam Arayışı daha fazla etkilemişti. Bence bu kitap kullanım yerine göre değerli. Bir psikoloji öğrencisi filan olsam baya ders niteliğinde, üstüne konuşularak ilerlenebilecek şeyler olabilir. Sade bir vatandaş olarak okuması keyifli ve katkısı olan bir kitaptı yorumunu bırakıp zihnimin derinliklerine yolluyorum.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Bakınız şu geçen dönemde ikinci Barış Bıçakçı kitabı. Bu sefer bir romanını okuyayım dedim. Bitmesin diye de yavaş yavaş okudum. Filmi yapılacak bir kitapmış gerçekten. Keşke Mubi’den kalkmadan filmini de izleseydim. Hikayeyi uzun uzun anlatmayacağım. Anlatım dili ve bunun birinci kişiden olması hoştu. Hikaye dair, kocaman iki yakın arkadaş olan adamların bir diğer arkadaşlarının çıtır kız kardeşine aşık olması sığlığında bakarsak… Pek olmaz. Zaman zaman ben ne okudum ya diye düşündüm. Bunu düşündüğüm zamanlar kitaptan uzakta kaldığım zamanlardı. Çünkü okurken hikaye öyle içine alıyor ki okuyucuyu, sadece anlatılanı merak ediyorsunuz. Anlatılan her şey sahne sahne önünde. O yüzden kitabın filminin olması ve aynı yazardan İşe Yarar Bir Şey’in çıkması hiç tesadüf değil. Okumuyor aynı zamanda izliyorsunuz. Filminin kitabı kadar başarılı olmadığı dense de ben şans vermeyi düşünüyorum.
2 notes · View notes
oluruvar · 1 year
Text
Sims karakteri olsam şu an sosyallik ve eğlence yerlerde olurdu kesin hayali arkadaş yapardım sonra da delirerek ölürdüm
10 notes · View notes
mesutbahtiyarolacak · 2 years
Text
Tumblr media
Doğanın içerisinde ne kadar küçük bir varlık olduğumuz hissi karşısında, etrafınızı saran yalnızlık hissine bir de kocaman bir korku ekleniyordu.
Devasa büyüklükte bir fabrikanın içerisinde yer alan, o fabrika tarafından üretilmiş ancak hiç piyasaya sürülmemiş bir malzeme gibi deponun en kuytu köşesinde bekliyormuş hissi…
Yanınıza konulan diğer malzemeleri, ne olarak adlandırdığınız size kalmış. Eş, dost, akraba, arkadaş, sevgili… adına ne derseniz deyin, ne eklerseniz ekleyin. Size kalmış.
Güneşin aydınlattığı o ormanın içerisinde, karanlığın bir örtü gibi örttüğü o dakikalarda içinize düşen ürperti tarif edilemez. Bedeninizi saran hayali kollara ilave olarak, her an arkanızdan dokunacak bir el varmış hissi…
Yalnızlığınızın odasında kendinize kurduğunuz dünya, sizin cebinize sığan küçük bir camdan yapılmış misket misali bence, bu kocaman fabrikaya mukayese edersek.
Ellerinizle yaktığınız kamp ateşinde havaya uçuşan kıvılcım taneleri kadar süren kısa hayaller ve hayatlar.
Kulağınıza dokunan yerkürenin uğultusu…
Yalnızlığınızın içinizde, bir kedi miyavlaması misali cılız sesi…
Bir ağacın altında beklemenin derin hazzı.
34 notes · View notes
siyahbayrakolmusuz · 9 months
Text
Neden böyleydim ki ben? Neden sevmezdim insanları, neden annem hep utanarak baktı ki bana, neden abim daha kücücükken beni karşısına alıp, "insanlarla konuş, sessiz sessiz durma. Benim kardeşim olduğuna inanmıyorlar, neden böylesin?" dedi bana, küçük kardeşim, o neden arkadaşlarının yanında onu rahatsız etmememi istedi? Annem neden misafirler gelince beni odama kapatırdı? Kötü mü kokardım ? Kötü kokardım. Hiç de sevmezdim kendimle ilgilenmeyi, gerçi sevdiğim tek şey yıldızlardı. Mesela neden akranlarımın yaptıkları şeyleri yapamazdım? Topa vuramaz, ipten atlayamazdım. Barbielerim vardı ama.. Çok severdim. Onlarla oynamayı, kendi hayali dünyamı. Hâlâ hatırlıyorum, abimin barbiemi parçalayıp beni zorla insan içine sokmasını. Utanırdı benden, çok sessizdim ben. Konuşmaz, kafamı kaldırmaz, birşey istemezdim kimseden. İnsanlar hep sordu bana, "neden böylesin?" bilmiyorum. Yemin ederim ki denedim, yapamadım. Konuşamadım, gülemedim. Sadece ağladım, konuşmaya calıştıklarında, 'kafanı neden eğiyorsun?' dediklerinde, dilim bağlandı, ama hıçkırarak ağladım. Neden teyzem sürekli arkadaş edinmemi söyledi, bunun için zorla insanlarla konuşturuyor beni? Hiç sevemedim, ama çok istedim.
İnsanları sevebilmeyi, çok istedim.
2 notes · View notes
hinatauyuyor · 2 years
Text
Tumblr media
Bella Poarch, 8 Şubat 1997 yılında dünyaya gelmiştir. Henüz 24 yaşında olan yıldızın burcu kovadır. Fiziksel özellikleri; Saç rengi siyah, göz rengi kahverengi, boyu 155 cm kilosu ise 50 kg’dır. Dah ayrıntılı Bella Poarch Kimdir derseniz, Aslen Filipinli olan ünlü yıldız 13 yaşındayken ailesi ile Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınmıştır. Şu an Hawaii’de yaşadığı biliniyor. Ünlü yıldız, 2018 yılı içinde İnstagram hesabında ‘Taylor’ adı taşıyan giydiği bir üniforma ile fotoğraf paylaşmıştır. Bu isim Poarch’ın gerçek adı olduğu hakkında kesin bir bilgi vermiyor. Ek olarak Poarch, hiçbir sosyal medya hesabında bu konuya değinmemiştir. Özellikle Disney karakterlerinin mimiklerini yaptığı, onlar gibi davrandığı videolarla ilgi çektiği görülmektedir.Dünyaca ünlü TikTok yıldızı Bella hipnotik videosunun, TikTok’un en viral videosu olduğunu topluma duyurdu. 2020 yılının nisan ayında Tik Tok hesabı açmasıyla fenomen olmuştur. Çok kısa bir sürede 20 milyondan fazla takipçi elde etmiştir. Genç yıldız şu an 40 milyon civarında takipçiye ulaşmıştır. Bugüne kadar TikTok’ta, 500 milyonun üzerinde görüntülenme ve yaklaşık 41,5 milyon beğeni aldı. Jest ve mimiklerinin senkronizasyonunu çektiği video ile ünlenmiştir. Ünlü yıldız son zamanlarda ise dans yarışmaları, oyun odaklı videolar yayınlamaktadır.HayatıEbeveynleri hakkında henüz bilgi paylaşmayan ünlü yıldızın bekar olduğu ve erkek arkadaşının olmadığı biliniyor. Rapçı Tyga’nın, fenomen ile bazı TikTok videoları çekmek için iş birliği yaptıkları bilinmektedir. Paylaştıkları videolar Tyga’nın evinde çekilmiş ve ikilinin hit hareketlerinin senkronizasyonu içermektedir. Bu videoların çekim anında ikilinin yakınlaştığı hakkında söylentiler oldu. Ancak iki tarafta söylentileri kabul etmediler.Bella, çektiği TikTok videolarıyla ünlü olmadan önce Amerika Birleşik Devletleri askeri donanmasında veterinerlik yapmıştır. Sosyal medyadan elde ettiği yüksek gelir sayesinde ünlü yıldız mesleğini geride bırakmıştır. Bella Poarch, TikTok uygulamasında video başına ortalama 7 bin ile 18 bin dolar arası ücret almaktadır. 16 Kasım’da Poarch ürün satışına başladı. İlk ürün listesini bir web sitesinden yardım alarak yayınladı. Ürünleri kendi tasarladığını söyleyen Bella Poarch’un ürünleri arasında pelüş ve kapüşonlu kıyafetler bulunuyor. Bununla beraber Poarch sattığı ürünlerin sınırlı sayıda olduğunu belirtmiştir.Youtube hesabında henüz video paylaşımında bulunmamasına rağmen yüksek takipçilere ulaşmayı başarmıştır. Fenomen, bir gün oyunculuk yapmak istediğini ve Oscar’a ulaşmanın hayali olduğunusöylemiştir. Bu hayalini daha çok küçük yaşlarda kurmuştur. Bella Poarch, dans etmek ve şarkı söylemenin en sevdiği hobiler olduğunu da belirtmiştir. Ünlü yıldızın PTS adında psikolojik bir hastalığı bulunmaktadır.Bella Tyga ile sadece yakın arkadaş olduklarını savunuyor.Hakkında Bazı OlaylarÜnlü yıldızın kolunda bulunan ‘Yükselen Güneş Dövmesi’ bir ara tartışmalara yol açmıştı. Birçok kişi, Japon militarizmini ve sömürge yönteminin sembolü olduğunu düşündükleri için tepki vermiştir. Bella Poarch, gördüğü yoğun tepkilerden sonraTwitter üzerinden açıklamada bulunmuştur. Açıklamasında herkesten özür dileyen ünlü yıldız dövmeyi yaptığı zaman anlamını bilmediğini söylemiştir. Amerika Birleşik Devletleri donanmasında olduğu zaman 5 kişiyi öldürdüğü söylentiler arasında yer almaktadır.Neden fazla dövmesi olduğu hakkında gelen sorulara Poarch; Küçükken zor bir çocukluk geçirdiği ve tacize uğradığı şeklinde cevap vermiştir. Geçirdiği travmaları yara olarak düşündüğünü ve bunları dövme yaparak kapattığını belirtmiştir.Bella, Facebook’ta birine ırkçı isim taktığı için suçlandı.TikTok‘ta ünlü yıldızın popüler olmak için ruhunu Illuminati’ye sattığına dair komplo teorileri ortaya konuldu. Hızlı ün kazandığından dolayı birçok kişi onu bir endüstri fabrikası olarak görmektedir.Eos CMO’su Soyoung Kang, Bella Poarch’un oldukça hızlı bir yükselme yaşadığını ve tarzının benzersiz olduğunu söylemiştir...
13 notes · View notes