Tumgik
#hayvansal
elarnn · 2 years
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
Text
Bitkisel Droglarda Kalite Kontrol
Bitkisel Droglarda Kalite Kontrol
Tumblr media
#BitkiselDrog, #BitkiselDrogKaliteKontrol, #Drog, #DrogNedir, #HayvansalDrog, #HerbalDrog, #KaliteKontrol https://is.gd/xX37r2 https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/makaleler/bitkisel-droglarda-kalite-kontrol/
1. GİRİŞ
Tıbbi ve aromatik bitkiler asırlardan beri gıda, baharat, çay, kozmetik ve ilaç olarak kullanılmaktadır. Dünya pazarlarında tıbbi ve aromatik bitkilere olan talep her geçen gün giderek artmaktadır. Türkiye, tıbbi ve aromatik bitkilerin dış satımında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olup, birçok tıbbi bitkinin dış satımını yaparken, aynı zamanda birçok bitkinin de dış alımını gerçekleştirmektedir. Ülkemiz, farklı iklim ve ekolojik koşullara sahip olması, floranın çok sayıda bitki türü ve çeşitliliği içermesi bakımından, doğadan toplanan ve kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler açısından büyük bir ekonomik potansiyele sahiptir.
2. GENEL KAVRAMLAR
2.1. Bitkilerin bilimsel isimlendirilmesi
Her bitkinin tam olarak tanınabilmesi için İsveçli botanikçi Carl Linnaeus tarafından Critica Botanica adlı eserde (1737) “binominal nomenklatür” yani “ikili adlandırma” sistemi ortaya konmuş, “Species Plantarum” adlı eserinde (1753) ise bu kural kullanılmıştır. Bu kural daha sonra temel olarak alınmış ve o noktadan itibaren tüm dünyada bitki adlandırması ile ilgili nomenklatür kuralları “Uluslararası Botanik Adlandırma Kodu” (The International Code of Botanical Nomenclature) adlı eserde yer almış olup devamlı yenilenmektedir.
Bitki türleri ve diğer taksonlar daima Latince bilimsel birer isim taşırlar. Bilimsel bir isim binominal isimlendirme yöntemine göre iki sözcükten oluşur ve Latince ya da Eski Yunanca kökenlidir. Allium cepa L. (Soğan) ve Allium sativum L. (Sarımsak) örneklerinde görüldüğü üzere, bu iki sözcükten birincisi cins adı, ikincisi ise sıfat niteliği olan epitet adıdır. Bu iki sözcük birlikte tür adını oluşturur. Örnekten anlaşılacağı üzere soğan ve sarımsak aynı cinsten bitkiler olup farklı türleri oluştururlar. Cins isminin ilk harfi daima büyük harfle yazılır. Epitet ismi ise küçük harf ile yazılır. O bitkiyi bilim dünyasına tanıtan ilk kişinin adı da bitkinin adından hemen sonra yazılır ve buna otör adı denir. İki sözcükten oluşan bilimsel isimlerin arkasına, alttür ya da varyete ismi de yazılabilir.
2.2. Drogların bilimsel isimlendirilmesi
Droglar bitkisel ya da hayvansal organizmalardan veya organların kurutulması sonucu elde edilirler. Bitkisel droglar; bitki, alg, mantar veya likenlerin bütün ya da parçalanmış kısımlarıdır. Farmasötik dilbilimcilere göre; bitkisel droglar kurutulmuş ya da işlenmiş farmasötik preparatların üretiminde kullanılan bitkiler ya da bitkilerin bir bölümüdür (European Pharmacopoeia, 2002).
Bitkisel droglar; başlıca, genellikle kuru formda, bazen de taze, işlem görmemiş liken, mantar, alg, bitkilerin bir bölümü ya da bitkilerden parçalama veya kesme yoluyla elde edilirler (Gaedcke ve Steinhoff, 2003).
Drog ismi, kaynak bitkinin bilimsel adından türetilmiştir. Cins (genitif) ve/veya epitet (genitif) adlarının ardından kullanılan organın adı (yalın ve tekil) ile oluşturulur.
Bitkinin binominal ismi Bitkinin Türkçe ismi Drog ismi Drog isminin Türkçesi Tilia cordata Miller Ihlamur Tiliae flos Ihlamur çiçeği Mentha x piperita L. Nane Menthae piperitae folium Nane yaprağı Zingiber officinale Roscoe Zencefil Zingiberis rhizoma Zencefil rizomu Althaea officinalis L. Hatmi Althaeae radix Hatmi kökü
Aşağıda yer almakta olan bilgiler kullanılan drogla ilgili spesifikasyona dahil edilmektedir.
Drogun durumu: bütün, parçalanmış, soyulmuş, kesilmiş, tazeveya kurutulmuş; Örnek: Myrtilli fructus siccus – Kurutulmuş yaban mersini meyvesi Örnek: Myrtilli fructus recens – Taze yaban mersini meyvesi
Bitkinin kullanılan kısmı veya kısımları,
Hasat dönemi, bitkinin olgunluk durumu ile hasat yeri belirtilmelidir.
Bitkisel droglar içerisinde yer almakta olan, belirli bir terapötik aktiviteye sahip olduğu bilinen belirteç bileşik veya bileşikler, majör bileşik/bileşikler olarak adlandırılır. Bitkisel droglar bu bileşikleri minimum olarak ne kadar içermesi gerektiği veya aralığı belirtilmelidir. Bazı durumlarda drogların tüm kısımları veya kesilmiş belirli kısımları için ayrı ayrı limitler verilmesi gerekebilmektedir.
2.3. Bitkisel drog preparatı
Bitkisel Drog Preparatı, Avrupa Farmakopesine göre tüm bitki veya bitki parçalarına aşağıdaki işlemlerin uygulanmasıyla elde edilir; • Mekanik bir işleme tabi tutulmasıyla; ufalama ya toz etme gibi.
Fiziksel bir işleme tabi tutulmasıyla; ekstraksiyon, distilasyon, sıkma, fraksiyonlama, saflaştırma, yoğunlaştırma veya fermantasyonla.
Bitkisel drog preparatları; parçalanmış veya toz edilmiş bitkisel droglar, tentürler, ekstreler, uçucu yağlar, sıkılmış usareler ve işlenmiş salgı ürünleri (eksudatlar)dır (European Pharmacopoeia, 2002)
2.4. Tıbbi bitkisel ürün
Tıbbı Bitkisel Ürün; etkin maddelerinin yalnızca bir veya daha fazla sayıda bitkisel drogun ya da bir veya daha fazla sayıda bitkisel drog preparatının oluşturduğu veya bir veya daha fazla sayıda bitkisel drog ve bitkisel drog preparatlarının kombinasyonundan oluşan ambalajlanmış şekilde ticarete sunulan tıbbi ürünler veya farmasötik preparatlardır. (Gaedcke ve Steinhoff, 2003).
Hastalıkları iyileştirmek, şiddetini hafifletmek, hastalıklardan korunmak, tedaviye yardımcı olmak veya teşhis amacıyla kullanılmaktadır (Bölük, 2007). Digitoksin ve mentol gibi bitkilerden izole edilen saf bileşiklerden hazırlanan ilaçlar, homeopatik ürünler, tıbbi bitkisel ürün sayılmazlar (Gaedcke ve Steinhoff, 2003).
2.5. Ekstre
Ekstraksiyon, bir ya da birkaç bileşiğin bulunduğu matrix içerisinden başka bir faza geçiş olayıdır. Materyalin tümü ekstraksiyon fazında çözünmez. Materyal gaz, sıvı ya da katı olabilirken, ekstraksiyon fazı ise genellikle sıvıdır ve bazen katı, süperkritik sıvı ya da nadiren gaz fazı olabilmektedir (European Pharmacopoeia, 2002).
Bitkisel ekstreler sıvı (sıvı ekstreler ya da tentürler) yarı-katı (yumuşak ekstreler) ya da katı (kuru ekstreler) kıvamda preparatlardır. Taze ya da kuru bitkisel droglardan elde edilirler (Gaedcke ve Steinhoff, 2003).
3. BİTKİSEL ORJİNLİ BAŞLANGIÇ MATERYALLERİN KALİTESİNDE İYİ TARIM VE TOPLAMA UYGULAMALARINDA (GACP) DİKKAT EDİLECEKLER
Tıbbi bitki/bitkisel drogların kalitesinin uygun ve tutarlı olduğundan emin olabilmek için bitkisel kaynaklı başlangıç materyalleri için iyi tarım ve toplama uygulamalarının (GACP) oluşturulması gerekmektedir. İyi Üretim Uygulamaları (GMP) konsepti, aynı zamanda tıbbi bitki ve bitkisel droglara; üretim, ürün geliştirme, paketleme ve aktif ilaç hammaddelerinin (APIs) saklanması aşamalarında da uygulanmalıdır (EMA/HMPC, 2006).
Sağlık Bakanlığı onaylı bitkisel ilaç geliştirme söz konusu olduğunda tıbbi bitki veya bitkisel drogların üretimi ve işlenmesi, aktif ilaç hammaddesi (API) olarak kabul edilen tıbbi bitki veya bitkisel drogların kalitesi bitkisel ilacın kalitesini doğrudan etkilemektedir.
Doğadan toplanmış tıbbi bitkilerin veya bitkisel drogların ve onlardan hazırlanan bitkisel kaynaklı başlangıç materyallerinin tekrarlanabilir kaliteye sahip olmaları amacıyla yetiştirilmeleri, toplanmaları ve işlenebilmeleri için uygun bir kalite güvence sistemi oluşturulması gerekmektedir.
İyi tarım ve toplama uygulamalarına ilişkin aşağıda yer almakta olan kurallar, uygun bir kalite güvence sisteminin kurulması için bir temel olarak kullanılmalıdır. Tıbbi amaçlarla kullanılan tıbbi bitkilerin ve bitkisel drogların yetiştirilmesini, toplanmasını ve onların ana üretim işlemlerine özel ilgi gösterilmesi gerekmektedir. Kaliteyi sağlamak için gerekli olan kritik üretim adımlarının belirlenmesiyle birlikte tıbbi bitkilerin/bitkisel drogların üretimi ve işlenmesi için ek standartlar sağlanarak ihtiyaç duyulan düzenlemeler yapılmalıdır.
Temel amaç, tıbbi bitkiler ve bitkisel droglar için uygun kalite standardının kurulmasıyla birlikte tüketiciye güven sağlamaktır. Tıbbi bitkiler ve bitkisel droglar özellikle:
• Mikrobiyolojik yükün minimuma indirilmesi için hijyenik olarak üretilmelidir.
Toplanma, ekim, işleme ve saklama süreçlerinde zarar görmemeleri için çok dikkatli olunmalıdır.
Tıbbi bitkiler ve bitkisel droglar ile onlardan üretilen preparatlar, üretim sürecinde mikrobiyolojik ve diğer kirletici maddelere karşı önemli ölçüde açıktır. Üreticiler için kirlenmeyi minimuma indirmeyi amaçlayan öneriler sunmaktadır.
Tıbbi bitki/bitkisel drog üreticileri, işleyicileri ve satıcıları bu hususlara uymalı, ilgili tüm faaliyetleri seri dokümantasyonunda belgelendirmeli ve aksi gerekçelendirilmedikçe ortaklarından da aynısını yapmalarını talep etmelidir.
Ürün yetiştiricileri ile tıbbi bitkiler ve bitkisel drogların toplayıcıları mevcut vahşi yaşam habitatlarına zarar vermeyeceğini temin etmeli ve bu çerçevede, CITES’a (Convention on International Trade in Endangered species of Wild Fauna and Flora) bağlı olmalıdır (EMA/HMPC, 2006).
3.1. Kalite güvencesi
Tıbbi bitki/bitkisel drogların üreticileri ve alıcıları arasında etken madde içeriği, makroskopik ve koku özellikleri, mikrobiyal kontaminasyon için sınır değerleri, kimyasal kalıntılar ve ağır metaller vb. kaliteye ilişkin anlaşmalar tanınmış bölgesel ve/veya ulusal spesifikasyonlara dayanmalı ve yazılı olarak belirtilmelidir (EMA/HMPC, 2006).
3.2. Personel ve eğitim
Tüm birincil işleme prosedürleri, gıda hijyeni ile ilgili bölgesel ve/veya ulusal yönergelere tam olarak uymalı ve tıbbi bitkilerin/bitkisel drogların işlenmesiyle görevlendirilen personelin yüksek derecede kişisel hijyene sahip olmalı (tarlada çalışan personel dahil) ve hijyen sorumlulukları konusunda yeterli eğitimi almış olmalıdır. Yetiştirme ve işleme sürecine dahil olan tüm personelin refahı sağlanmalıdır.
Personel, uygun koruyucu giysiler vasıtasıyla toksik veya potansiyel olarak alerjik tıbbi bitkiler/bitkisel droglarla temastan korunmalıdır. İshal de dahil olmak üzere gıda yoluyla bulaşabileceği bilinen bulaşıcı hastalıklardan muzdarip veya bu tür hastalıkların bulaştırıcısı olan kişiler, bölgesel ve/veya ulusal düzenlemelere göre tıbbi bitkiler/bitkisel droglarla temas halinde oldukları alanlardan uzaklaştırılmalıdır.
Açık yaraları, iltihapları ve cilt enfeksiyonları olan kişiler, bitki işlemenin yapıldığı alanlardan uzaklaştırılmalı veya tamamen iyileşene kadar uygun koruyucu giysi/eldiven giymelidir. Personel, botanik bilgileri gerektiren görevleri gerçekleştirmeden önce yeterli botanik eğitimi almalıdır.
Toplayıcılar, toplamak zorunda oldukları bitki hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır. Buna bitkiyi tanımlayabilme, bitkinin özelliklerini ve habitat gereksinimlerini bilme dahildir. Toplayıcılar, halk sağlığı için herhangi bir riskten kaçınmak adına toplanan türler ile botanik olarak ilişkili ve/veya morfolojik olarak benzer türler arasında ayrım yapabilmelidir. Toplayıcılar, mümkün olan en iyi kaliteyi garanti etmek için en iyi hasat zamanı, en iyi hasat tekniği ve birincil işlemenin önemi hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır.
Toplayıcılar yeterli bilgiye sahip değilse yerel bir danışman eğitim, denetim ve belgelendirmeyi garanti etmelidir. Tıbbi bitki/bitkisel madde ile uğraşan tüm personelin ve bitkinin yetiştirilmesiyle uğraşan herkesin, herbisit ve pestisitlerin uygun kullanımı da dahil olmak üzere yetiştirme teknikleri konusunda eğitilmesi tavsiye edilir.
Tıbbi bitki/bitkisel madde toplayıcıları, çevrenin ve bitki türlerinin korunması ile ilgili tüm konularda bilgilendirilmelidir. Bu, korunan türlerle ilgili mevzuatlara ilişkin bilgileri de içermelidir (EMA/HMPC, 2006).
3.3. Bina ve tesisler
Hasat edilen tıbbi bitkilerin/bitkisel maddelerin işlenmesinde kullanılan binalar temiz olmalı, ayrıca iyice havalandırılmalı ve asla hayvancılık için kullanılmamalıdır. Binalar; hasat edilen tıbbi bitkiler/bitkisel maddeler için kuşlara, böceklere, kemirgenlere ve evcil hayvanlara karşı yeterli korumayı sağlamalıdır. Tüm depolama ve işleme alanlarında, yemler ve elektrikli böcek öldürme makineleri gibi uygun haşere kontrol önlemleri, profesyonel olarak kalifiye personel veya yükleniciler tarafından çalıştırılmalı ve bakımları yapılmalıdır.
Paketlenmiş tıbbi bitki/bitkisel maddenin aşağıdaki durumlarda saklanması önerilir:
Beton veya benzeri kolay temizlenebilir zeminlere sahip binalarda,
Paletler üzerinde,
Duvardan yeterli bir mesafe ile,
Çapraz kontaminasyonu önlemek için diğer bitkisel maddelerden iyi ayrılmış.
  Organik ürünler ayrı depolanmalıdır.
Bölgesel ve/veya ulusal mevzuatlara göre, bitki işlemenin gerçekleştirildiği binalarda soyunma odalarının yanı sıra el yıkama imkanlarını da içeren tuvaletler bulunmalıdır (EMA/HMPC, 2006).
3.4. Ekipman
Bitki yetiştirme ve işlemede kullanılan ekipman iyi bir çalışma düzeni sağlamak için temiz olmalı, düzenli olarak bakımı yapılmalı, yağlanmalı ve uygun olduğunda kolayca erişilebilir olacak şekilde monte edilmelidir. Ayrıca gübre ve ilaçlamada kullanılan makineler düzenli olarak kalibre edilmelidir.
Hasat edilen tıbbi bitki/bitkisel droglarla doğrudan temas halinde olan makine parçaları, kalıntıların sonradan çapraz kontaminasyona yol açmamasını sağlamak için kullanımdan sonra temizlenmelidir. Tıbbi bitkilerin/bitkisel drogların kimyasallar ve istenmeyen diğer maddelerle çapraz bulaşmasını önlemek için ekipman uygun malzemelerden yapılmalıdır (EMA/HMPC, 2006).
3.5. Belgelendirme
Ürünün kalitesini etkileyebilecek tüm süreç ve prosedürler belgelendirilmelidir. Büyüme döneminde tıbbi bitkinin/bitkisel drogun kimyasal bileşimini etkileyebilecek olağanüstü durumlar -özellikle hasat döneminde aşırı hava koşulları ve bitki zararlıları- belgelenmelidir.
Kültüre alınmış tıbbi bitkiler/bitkisel droglar için, ekim yeri de dahil olmak üzere tüm işleme aşamaları belgelenmelidir. Daha önceki mahsulleri ve kullanılan bitki koruma ürünlerini gösteren tarla kayıtları tüm yetiştiriciler tarafından muhafaza edilmelidir.
Kültüre alınan tıbbi bitkiler/bitkisel droglar için tür, miktar ve hasat tarihinin yanı sıra üretim sırasında kullanılan gübre, pestisit, herbisit ve büyüme destekleyici gibi kimyasallar ve diğer maddelerin belgelenmesi esastır. Fümigasyon (buharla dezenfeksiyon) ajanlarının uygulanması belgelenmelidir. Toplama alanının coğrafi konumu ve hasat dönemi mümkün olduğunca kesin olarak açıklanmalıdır.
Tıbbi bitki materyallerinin partileri, kaynaklarına kadar açık ve hatasız bir şekilde izlenebilir olmalıdır. Bu nedenle uygun etiketleme ve seri ataması mümkün olduğunca erken yapılmalıdır. Toplanan ve yetiştirilen tıbbi bitki/bitkisel madde materyali farklı seri numaraları taşımalıdır.
Farklı coğrafi bölgelerden gelen partiler ancak karışımın homojen olacağı garanti ediliyorsa karıştırılmalıdır. Bu tür süreçler iyi belgelenmelidir. Üretici veya toplayıcı ile alıcı arasındaki tüm anlaşmalar (üretim yönergeleri, sözleşmeler vb.) yazılı olarak yapılmalıdır.
Yetiştirme, hasat ve üretimin bu anlaşmalara uygun olarak yapıldığı belgelenmelidir. Belgelerde yer alan asgari bilgiler coğrafi konumu, menşe ülkesini ve sorumlu üreticiyi kapsamalıdır. Denetimlerin sonuçları en az 10 yıl süreyle saklanacak bir denetim raporunda (tüm belgelerin kopyaları, denetim raporları, analiz raporları) belgelenmelidir (EMA/HMPC, 2006).
3.6. Tohumlar ve çoğaltma malzemeleri
Tohumlar cins, tür, çeşit/çeşit/kemotip ve menşe açısından doğru bir şekilde tanımlanmış bitkilerden gelmeli ve izlenebilir olmalıdır. Aynısı vejetatif olarak çoğaltılan tıbbi bitkiler için de geçerlidir. Organik üretimde kullanılan tohumlar ve/veya vejetatif olarak çoğaltılan tıbbi bitkiler organik olarak sertifikalandırılmalıdır.
Sağlıklı bitki büyümesini garanti etmek için başlangıç materyali, zararlılardan ve hastalıklardan mümkün olduğunca arınmış olmalıdır. Mümkün olduğunda, hastalığa doğal olarak dirençli veya toleranslı türlerin kullanımı tercih edilmelidir.
Tüm üretim süreci boyunca farklı türlerin, varyetelerin veya farklı bitki kısımlarının varlığı kontrol edilmeli ve bu tür tağşişlerden kaçınılmalıdır. Genetiği değiştirilmiş tıbbi bitkilerin veya tohumların kullanımı bölgesel ve/veya ulusal mevzuata uygun olmalıdır (EMA/HMPC, 2006).
3.7. Yetiştirme
Geleneksel veya organik yetiştirme yöntemlerinin kullanılmasına bağlı olarak farklı standart operasyon prosedürleri kabul edilebilir. Ancak, herhangi bir çevresel etkiden kaçınmak için özen gösterilmelidir. Mahsullerin uygun rotasyonu da dahil olmak üzere her adımda iyi mahsul yetiştirme ilkeleri izlenmelidir (EMA/HMPC, 2006).
3.7.1. Toprak ve gübreleme
Atıklar, ağır metaller, kalıntılar, bitki koruma ürünleri veya diğer kimyasallar ile kirlenmiş topraklarda tıbbi bitkiler yetiştirilmemelidir. Mahsulün büyümesinde veya korunmasında kullanılan herhangi bir kimyasal minimumda tutulmalıdır. Uygulanan gübre tamamen kompostlanmalı ve insan dışkısı içermemelidir.
Diğer tüm gübreleme maddeleri, dikkatli bir şekilde ve belirli türlerin ihtiyaçlarına göre uygulanmalıdır. Gübreler, sızıntıyı en aza indirecek şekilde uygulanmalıdır (EMA/HMPC, 2006).
3.7.2. Sulama
Sulama, tıbbi bitkinin ihtiyacına göre kontrol edilmeli ve yapılmalıdır. Sulamada kullanılan su bölgesel/ulusal kalite standartlarına uygun olmalıdır (EMA/HMPC, 2006).
3.7.3. Ekinlerin bakımı ve ürünlerin korunması
Ürünün yetiştirildiği tarlanın sürülmesi, ürünün yetiştirilmesi ve gereksinimlerine göre uygulanmalıdır. Pestisit ve herbisit uygulamalarından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Gereken durumlarda ise onaylı bitki koruyucu ürünler, üretici ve yetkili makamların tavsiyeleri doğrultusunda minimum etkin düzeyde olacak şekilde uygulanmalıdır.
Uygulama sadece onaylı ekipman kullanan kalifiye personel tarafından yapılmalıdır. Bu tür bir işlem ile hasat zamanı arasındaki minimum aralık, alıcı tarafından belirlenmelidir ve bitki koruyucu ürününün üreticisinin önerileriyle tutarlı olmalıdır. Avrupa Farmakopesi, Avrupa Direktifleri, Kodeks Alimentarius vb. bölgesel ve/veya ulusal düzenlemelerde yer alan maksimum kalıntı limitlerine uyulmalıdır (EMA/HMPC, 2006).
3.8. Toplama
Toplanan tıbbi bitkileri/bitkisel maddeleri belirleyip doğrulamak ve toplayıcıları denetlemek üzere kişiler görevlendirilmelidir. Toplama, mevcut bölgesel ve ulusal ve/veya ulusal tür koruma mevzuatına uygun olarak gerçekleştirilmelidir.
Toplama yöntemleri, hasat edilen tıbbi bitkinin/bitkisel maddenin rejenerasyonu için optimum koşulları sağlayan büyüme ortamına zarar vermemelidir. Nesli tükenmekte olan türler listesindeki (CITES, Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme) tıbbi bitkiler/bitkisel maddeler ilgili yetkili makam izin vermedikçe toplanmamalıdır (EMA/HMPC, 2006).
3.9. Hasat
Tıbbi bitkiler/bitkisel maddeler, önerilen kullanım için mümkün olan en iyi kalitede olduklarında hasat edilmelidir. Hasarlı bitkiler veya bitki parçaları, ilgili olduğu durumlarda, belirli bir farmakope monografına göre hariç tutulmalı veya sınırlandırılmalıdır. Tıbbi bitkiler/bitkisel maddeler, ıslak toprak, çiy, yağmur veya olağanüstü yüksek hava neminden kaçınarak mümkün olan en iyi koşullarda hasat edilmelidir. Hasat ıslak koşullarda gerçekleşirse, artan nem seviyelerinin tıbbi bitki/bitkisel madde üzerindeki olası olumsuz etkilerine karşı önlem alınmalıdır.
Kesme cihazları veya biçerdöverler, toprak parçacıklarından kaynaklanan kirlenme minimuma indirilecek şekilde ayarlanmalıdır. Hasat edilen şifalı bitki/bitkisel madde toprakla doğrudan temas etmemelidir. Derhal toplanmalı ve kuru, temiz koşullarda taşınmalıdır. Hasat sırasında, hasat edilen tıbbi bitkiler/bitkisel maddeler ile zehirli yabani otların karışmamasına özen gösterilmelidir. Alınan tüm haşere kontrol önlemleri belgelenmelidir (EMA/HMPC, 2006).
3.10. Ambalajlama
Ürünü korumak ve haşere saldırısı riskini azaltmak için erken paketleme tavsiye edilir. Proses içi kontroller tarafından izlenen işlemeyi takiben ürün temiz, kuru, tercihen yeni çuvallar, torbalar veya kutular içinde paketlenmelidir. Etiket açık, kalıcı olarak sabitlenmiş ve toksik olmayan malzemeden yapılmış olmalıdır.
Bilgiler, bölgesel ve/veya ulusal etiketleme yönetmeliklerine uygun olmalıdır. Yeniden kullanılabilir ambalaj malzemeleri kullanımdan önce iyice temizlenmeli ve uygun şekilde kurutulmalıdır. Torbaların yeniden kullanılmasıyla kontaminasyon oluşmamalıdır. Ambalaj malzemeleri temiz, kuru, haşere içermeyen, çiftlik hayvanları ve evcil hayvanların erişemeyeceği bir yerde saklanmalıdır. Özellikle fiber torbalarda, ambalaj malzemelerinin kullanılmasıyla üründe herhangi bir kontaminasyon oluşmaması garanti edilmelidir (EMA/HMPC, 2006).
3.11. Depolama ve dağıtım
Paketlenmiş kurutulmuş tıbbi bitkiler/uçucu yağlar dahil bitkisel maddeler, kuru, iyi havalandırılmış, günlük sıcaklık dalgalanmalarının sınırlı olduğu ve iyi havalandırmanın sağlandığı bir binada saklanmalıdır. Taze ürünler 1°C ile 5°C arasında, donmuş ürünler ise 18°C’nin altında (veya uzun süreli depolama için -20°C’nin altında) saklanmalıdır.
Yığınsal taşıma durumunda, kuru koşulların sağlanması önemlidir. Ayrıca küf oluşumu veya fermantasyon riskini azaltmak için havalandırmalı konteynerlerin kullanılması tavsiye edilir. Bunun yerine, yeterince havalandırılmış taşıma araçlarının veya diğer havalandırılmış imkanlar da kullanılabilir. Uçucu yağ taşımacılığı ilgili mevzuatlara uygun olmalıdır. Ulaşımla ilgili bölgesel ve/veya ulusal mevzuatlara uyulmalıdır.
Haşere saldırısına karşı fümigasyon (buharla dezenfeksiyon) sadece gerekli olduğu durumlarda yapılmalı ve yalnızca lisanslı personel tarafından gerçekleştirilmelidir. Sadece kayıtlı kimyasallar kullanılmalıdır. Haşere saldırısına karşı herhangi bir fümigasyon, belgelerde bildirilmelidir.
Depoların fümigasyonu için sadece bölgesel ve/veya ulusal yönetmeliklerin izin verdiği maddeler kullanılmalıdır. Haşere kontrolü için donmuş depolama veya doymuş buhar kullanıldığında, işlemden sonra malzemenin nemi kontrol edilmelidir (EMA/HMPC, 2006).
4. BİTKİSEL DROGLARIN SATIŞ ÖNCESİ KALİTE KRİTERLERİ
Bitkisel ürünler, günümüzde tüm dünyada oldukça popüler hale gelmiştir. Kullanımlarının bu denli artması, güvenlik konusunu önemli hale getirmektedir. Bitkisel ürün kullanımına bağlı oluşan yan etkilerin büyük bir kısmı kullanılan bitkisel hammaddenin veya bitmiş ürünün kalitesiz olmasına bağlanmaktadır.
Bitkisel ürünlerin kalitelerinin oluşturulmasında görülen sorunlar bitkiye bağlı olan iç kaynaklı sorunlar ve bitkiye bağlı olmayan dış kaynaklı sorunlar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Kontaminasyon (toksik metaller, pestisit kalıntıları ve mikroorganizmalar), tağşiş ve bitkiyi yanlış tanımlama bitkisel ürünlerde görülen bitkiye bağlı olmayan dış kaynaklı sorunlar arasında yer alırken, bitkisel hammaddelerin karmaşık kimyasal yapıya sahip olmaları ve homojen bir yapıda görülmemeleri ise bitkiye bağlı olan iç kaynaklı sorunlar arasında yer almaktadır.
İyi Tarım ve Toplama Uygulamaları (GACP) ve İyi Üretim Uygulamalarının (GMP) titizlikle uygulanması ile oluşabilecek dış kaynaklı sorunların önüne geçilebilirken, analitik ve farmasötik yöntemler ile de iç kaynaklı sorunlar çözülebilir hale gelmiştir (Zhang ve ark., 2012).
4.1. Bitkiye bağlı iç kaynaklı kalite sorunları
Tıbbi bitkisel ürünlerin üretimi için olan başlangıç materyalleri bitkisel droglardır. Her bir bitkisel drog için kapsamlı spesifikasyonlar geliştirilmelidir. Tıbbi bitkisel ürünlerin aktif maddesi olarak uçucu yağ veya sabit yağının kullanıldığı durumda, eğer tasdik edilmemişse bitkisel drog için bir spesifikasyon gerekmektedir. Bu spesifikasyon en güncel bilimsel verilere dayanmalı ve Avrupa Farmakope monograflarıyla aynı doğrultuda oluşturulmalıdır.
Aşağıdaki testler ve kabul edilmiş kriterler bitkiye bağlı iç kaynaklı kalite sorunlarını meydana getirmektedir ve oluşturulacak spesifikasyon bunları belirtmelidir.
4.1.1. Tanımlama
Botanik kaynaklarının niteliksel ifadelendirilmesi; kullanılan bitki parçası ve bunların kullanım hali (küçültme, toz etme, kuru, taze). Ayrıca, bitkisel drogların hangi koşullar altında elde edildiği ve coğrafi kaynaklarının bilinmesi önemlidir.
4.1.2. Karakterler
Organoleptik özellikler hakkındaki niteliksel ifadeler olup, bunlar; karakteristik ve bitkisel drogların makroskopik ve mikroskopik botanik karakterleridir.
4.1.3. Teşhis
Teşhis testleri, optimal bir şekilde, mevcut olmasının muhtemel olduğu durumlarda, ilgili özellikler arasında ayrım yapabilmelidir. Teşhis testleri bitkisel droglar için özel olmalıdır ve genellikle aşağıdakilerden makroskobik karakterler, mikroskobik karakterler, kromotografik prosedürler, kimyasal reaksiyonlardan üç veya daha fazlasının birleşmesinden oluşur.
4.1.4. Testler
Yabancı madde
Kül miktarı tayini
Hidroklorik asit içinde kül miktarı (Bu test tüm bitkisel droglara uygulanamayıp, başvuru sahipleri tarafından istenmesi gerekir.)
Suda çözünürlük (Bu test tüm bitkisel droglara uygulanamayıp, başvuru sahipleri tarafından istenmesi gerekir.)
Ekstre edilebilir madde (Bu test tüm bitkisel droglara uygulanamayıp, başvuru sahipleri tarafından istenmesi gerekir.)
Partikül büyüklüğü (Bitkisel çaylar veya tıbbi bitkisel ürünlerinde kullanılması amaçlanan bazı bitkisel maddeler için partikül büyüklüğünün; çözünme derecesi, biyoyararlanım, ve/veya stabilitesi üzerinde oldukça önemli etkisi vardır. Bu gibi durumlarda, partikül büyüklüğü dağılımı için yapılan testler için uygun prosedürler kullanılmalı ve kabul edilmiş kriterler sağlanmalıdır. Ayrıca, partikül büyüklüğü katı dozaj formun parçalama zamanını etkileyebilmektedir.)
Su içeriği (Eğer bitkisel drog hidroskopik olarak biliniyorsa bu test önemlidir. Farmakopede olmayan bitkisel droglar için nem tutmanın etkisi, kabul kriterlerinde ispatlanmalıdır. Kurutma kaybı metodu yeterli olabilir).
4.1.5. Miktar tayini
Bilinen terapötik etkili bileşenlerden veya aktif belirleyicilerden oluşan bitkisel drogların içeriklerinin analizi için detaylı analitik prosedürler gerekmektedir. Eğer mümkünse, spesifik stabilite gösteren metotlar bitkisel drogun içeriğinin belirlenmesi için dahil edilmelidir. Nonspesifik analizlerin gerektiği durumlarda eğer gerekliyse destekleyici analitik prosedürlerin kullanılması mümkündür.
Bitkisel drogun bileşenlerinin, terapötik aktiviteden sorumlu olması halinde, analitik belirleyicilerin ve diğer ispat edilmiş belirleyicilerin bilinen analizleri gerekmektedir. Örneğin; belirleyici için Avrupa Farmakopesinde ilgili monograflardaki analizlere başvurmak en uygun yoldur.
4.2. Bitkiye bağlı olmayan dış kaynaklı kalite sorunları
Dış kaynaklı kalite sorunları temel olarak kontaminasyon, tağşiş ve yanlış tanımlama olarak gruplandırılmaktadır. Bu sorunların görüldüğü bitkisel ürünlerin kullanılmasıyla kullanıcılara ciddi zararlar verilebilmektedir (Zhang ve ark., 2012).
4.2.1. Kontaminasyon
Bitkisel drog ve ürünlerde görülen en yaygın kontaminantlar arasında; ağır metaller, pestisitler, mikroorganizmalar ve mikotoksinler yer almaktadır. Bu durum tüm dünyada oldukça yaygın olmakla beraber Asya’da özellikle de Çin ve Hindistan’da, bitkisel ürünlerin en büyük üreticilerinin ve tüketicilerinin yaygın olarak bulunduğu ülkelerde görülmektedirler.
4.2.2. Ağır Metaller
Ağır metaller; metalik özellik gösteren, göreceli olarak yüksek yoğunluğa sahip (yoğunluğu 5 g/cm3 ten daha yüksek), düşük derişimlerde bile toksik etki gösterebilen elementlerdir. Ağır metaller başta besinler olmak üzere su veya solunum yollarıyla vücuda alınarak “metal yükü” oluşumuna neden olmaktadırlar.
Metal yükü ile canlılarınbünyesinde yoğunlaşarak birçok kronik ve dejeneratif hastalığa neden olmaktadırlar (Anyanwu ve ark., 2018). Bitkisel drog ve ürünlerde en sık görülen 3 toksik metal cıva, arsenik ve kurşundur. Bunun yanı sıra kadmiyum ve bakır gibi toksik metaller de görülebilmektedir (Gasser ve ark., 2009).
Avrupa Farmakopesinde, bitkisel hammadde ve ürünlerde ağır metal analizi yapmak için gerekli olan yöntem yer almaktadır. Bu yöntem; kurşun, kadmiyum ve cıva gibi metallerin yanı sıra arsenik, bakır, demir, nikel ve çinkoyu da kapsamaktadır. Monograf arsenik (90 mg/kg), kurşun (5 mg/kg), kadmiyum (4 mg/kg) ve cıva (0,1 mg/kg) için belirli limit değerlerini içermektedir (European Pharmacopoeia, 2007). Aynı zamanda, belirli ağır metaller için farklı otoriteler tarafından da oluşturulmuş limit değerler bulunmaktadır. Aşağıda yer almakta olan tabloda bu ağır metallere ve limit değerlerine yer verilmiştir.
Kurşun, kadmiyum ve cıva metalleri için belirli otoriteler tarafından oluşturulmuş limit değerleri.
Referans Kurşun (mg/kg) Kadmiyum (mg/kg) Cıva (mg/kg) Schilcher and Peters (1990) 10 0.5 German Ministry of Health (1991) 5 0.2 0.1 Kabelitz (1998) 10 0.5 DSÖ (1999) 10 0.4 Ph. Eur. monograph Kelp (2007) 5 4 0.1 DSÖ (2007) 10 0.3 Regulation (EC) 396/2005 (2008) 0.020 Regulation (EC) 1881/2006 (2008) 3.0 1.0 0.10
4.2.3. Pestisitler
Pestisitler, böcekler, kemirgenler, mantarlar veya istenmeyen bitkiler (yabani otlar) dahil olmak üzere zararlıları öldürmek için kullanılan kimyasal bileşiklerdir (DSÖ, 2020). Ürünün güvenliğini garanti altına almak amacıyla, tıbbi amaçlı veya gıda olarak tüketilen bitkilerde pestisit kalıntılarına ilişkin limitler farklı yasal çerçeveler içerisinde belirlenmiştir. GACP’ye göre analitik testler gereklidir (EMA/HMPC, 2006). Üreticiler başvururken sunulan dosyada bu testlerin özelliklerini belgelemek zorundadır.
Bitkisel veya homeopatik tıbbi ürünlerin üretimi için kullanılan bitkisel hammaddelerde pestisitlerin potansiyel oluşumu hakkında bilgi, ayrıca ürünün bireysel risk değerlendirmesinde test kapsamını tanımlamak için önemli bir ön koşuldur. Pestisitler ve onların metabolitleri/ bozunma ürünleri bitkisel ürünler için önemli bir kontaminasyon kaynağıdır, bu sebeple de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve diğer kuruluşların, bitkisel materyallerdeki pestisit kalıntılarını sınırlandırmak için belirlemiş oldukları belirli limit değerler bulunmaktadır.
Avrupa Birliği tarafından oluşturulan yönetmelik ile birlikte, bitkisel ürünlerde pestisitlerin kullanımına ve pestisit kalıntıları bulunmasına ilişkin kuralları tanımlayan kapsamlı yasal bir çerçeve oluşturulmuştur. “Maksimum kalıntı seviyeleri (MRL-Maximum Residue Level)” olarak adlandırılan limit değerler, 378 gıda ürünü/gıda grubunu kapsayan 1.300’den fazla pestisit için belirlenmiştir. MRL mevzuatında açıkça belirtilmeyen pestisitlerin ise yaklaşık 690’ında varsayılan MRL değeri 0,01 mg/kg’dır. 396/2005 sayılı tüzük, üye devletlere, piyasaya arz edilen gıdaların yasal sınırlara uygun olmasını sağlamak amacıyla kontroller yapma yükümlülüğü getirmiştir (EFSA, 2021).
Organoklorlu pestisitler (OCP’ler), benzen heksaklorürler (BHC), dikloro-difenil-trikloroetan (DDT) ve pentakloronitrobenzen (PCNB) en yaygın görülen bitkisel pestisitler arasındadır. Organoklorlu pestisitler (OCP’ler), sağlık üzerindeki olumsuz etkileri dolayısıyla birçok ülkede 30 yıldan beri yasaklanmış haldedir ancak günümüzde maalesef, OCP’ler tarafından kirlenen toprak hala çevreyi olumsuz yönde etkilemektedir. Çünkü, bu bileşikler yavaş bozunduklarından, çevrede (toprakta) kalıp besin zincirinde birikebilmektedirler.
Organofosfor ve karbamat bileşikleri gibi diğer pestisitler ise daha hızlı bozunduklarından bitkisel ilaçlarda daha az oranda görülmektedirler. Pestisitlerin yüksek dozlarda veya hasat zamanına yakın dönemde kullanılmaları da kontaminasyon oluşumuna sebebiyet vermektedir. Bunun yanı sıra bitkinin depolanması sırasında pestisitlerin kullanılması da kontaminasyon oluşumuna yol açan diğer durumlardandır.
4.2.4. Mikroorganizmalar ve Mikotoksinler
Mikroorganizmalarla oluşan kontaminasyon bitkisel ürünlerde görülen yaygın bir sorundur. Yapılan araştırmalarla bitkisel materyaller üzerinde en çok Enterobacter, Enterococcus, Shigella ve Streptococcus cinslerine ait patojenik organizmaların ürediği gösterilmiştir (de Sousa Lima ve ark., 2020). Aşağıda yer almakta olan tabloda, farklı otoritelere göre çeşitli mikroorganizmalar ve onların bitkisel hammadde ve bitkisel ürünlerde bulunabilecekleri limit değerlere yer verilmiştir.
Bitkisel ürünler için önerilen mikrobiyal limitler (CFU/g cinsinden değerler).
Amerikan Farmakopesi Avrupa Farmakopesi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Kurutulmuş veya Kuru toz ekstreleri, sıvı ekstreleri, tentürleri ve İnfüzyon ve dekoksiyon Kurutulmuş veya Bitkisel tıbbi ürün Bitkisel ham maddeler Ön işleme tabi tutulmuş (örn. kaynatma ile Dahilen kullanılacak bitkisel ürünler Aerobik bakteriler 105 104 102 107 105 * 107 105 Küf ve mantar 103 102 101 105 104 105 104 103 Enterobacter ve diğer gram negatif bakteriler 103 * * * 103 * 104 103 E.coli Bulunmamalı 103 Bulunmamal ı 104 102 101 Salmonella Bulunmamalı * Bulunmamal ı * Bulunmamalı
Bitkisel hammaddelerde en yaygın olarak görülen mikotoksinler arasında ise fusarial toksinler, aflatoksinler, okratoksin, sitreoviridin ve penisilik asit bulunmaktadır. Bunlar arasında da en yaygını ve nispeten daha zehirli olanı ise aflatoksinlerdir. Brezilya pazarında bulunan tıbbi bitki droglarının ve bitkisel ürünlerin araştırıldığı bir çalışmada incelenen örneklerin %50’sinden fazlasının Amerikan Farmakopesi tarafından belirlenen mikrobiyal sayım sınırlarını aştığını göstermiştir.
Aynı zamanda yapılan diğer bilimsel araştırmalarla da Hindistan, Güney Afrika, Malezya, Endonezya ve Çin’den gelen bitkisel ham maddelerin bileşiminde mantar ve mikotoksinler yoluyla oluşmuş kontaminasyon tespit edilmiştir. Avrupa Farmakopesi limit olarak droglarda aflotoksin B1’in maksimum miktarını 2μg/kg; aflotoksin B1, B2, G1 ve G2’nin toplam miktarını ise maksimum 4 μg/kg olarak belirlemiştir (EU Commission, 2010).
Okratoksin limitleri farklı ülke otoritelerinde kullanılan droglara göre farklı olarak belirlenmiştir. Örneğin, küçük Hindistan cevizi, zencefil, zerdeçal, karabiber, meyan kökü ve ekstreleri için 15 μg/kg ile 80 μg/kg arasında değişmektedir. Bu limitler için ülkelerin kendi standartlarına bakılması gerekmektedir (Zhang ve ark., 2018).
Bitkisel ilaçların mikrobiyal kontaminasyonu, üretim ve pazarlamanın herhangi bir aşamasında meydana gelebilmektedir. Depolama ve işleme koşulları, nihai bitkisel ürünün kalitesini önemli ölçüde belirler. Bu sorunlar özellikle de tropikal ve subtropikal bölgelerde daha yaygındır, çünkü yüksek sıcaklık ve yüksek nem miktarı mantar büyümesine ve toksin üretimine daha elverişli bir ortam oluşmasına yol açmaktadır.
4.2.5. Pirolizidin Alkaloitleri
Pirolizidin alkaloidleri (PA), doğal olarak bitkiler tarafından otçullara karşı bir savunma mekanizması olarak üretilen ve temel olarak pirolizidin kimyasal yapısında olan alkaloidlerdir. 6.000’den fazla bitkide 660’tan fazla PA tanımlanmıştır ve bunların yaklaşık yarısı hepatotoksisite göstermektedir.
Pirolizidin alkaloitleri karaciğerde belli bir doz değeri aşıldığında ciddi hasarlara neden olabilen, karsinojenik (kanser yapıcı) ve genotoksik (genetik malzemede hasar oluşturucu) etkilere sahip kimyasal maddelerdir. Pirolizidin alkaloitlerini içeren bitkiler besin olarak tüketilen bitkilerle aynı ortamda bulunabildikleri için gıda maddesi olarak tüketilecek bitkilerin dikkatle toplanması ya da hasat edilmesi önemlidir.
İnsanlar için doğrudan risk oluşturan gıdalar ise bitki çayları, bazı baharatlar, bal ve polen gibi çiçekli bitkilerden elde edilen arıcılık ürünleridir. Tüm farklı gıda ürünlerinde aynı anda yüksek kontaminasyon seviyelerinin varlığı göz önüne alındığında akut maruziyet günde 1 ila 300 ng/kg vücut ağırlığı arasında ve daha genç yaş sınıflarındaki (bebeklerergenler) ortalama tüketiciler için günde 6 ila 170 ng/kg vücut ağırlığı arasında değişmektedir. Gıda takviyelerinin tüketimiyle ilgili PA’lara akut veya kısa süreli maruz kalmanın, takviye türüne bağlı olarak önemli ölçüde değişiklik gösterdiği tahmin edilmektedir.
İnfüzyonu takiben tüketilecek olan PA üreten bitki özlerinin tüketimi, günde 890 ng/kg vücut ağırlığına kadar yüksek maruziyet seviyelerine yol açmıştır. PA üreten bitkilere dayalı bir tablet/kapsülün yutulması, günde yaklaşık 12 veya 26 mcg/kg vücut ağırlığı akut/kısa süreli maruziyet seviyeleri tahminlerine karşılık gelmektedir. Polen bazlı takviyelerin tüketimi yoluyla akut/kısa süreli maruziyet, günde 3-44 ng/kg vücut ağırlığı aralığında çok daha düşük maruziyet tahminleri göstermiştir (EFSA Panel on Contaminants in the Food Chain, 2017).
HMPC’nin tavsiyelerine uygun olarak, bitmiş bitkisel ürünün maksimum günlük kullanım dozu 1.0 μg’dan fazla PA içermemelidir. Bu nedenle üretici, hesaplama için ürünün pozolojisini ve ayrıca bitkisel ekstrelerde drog/ekstre oranını dikkate alarak bitkisel ürünün maksimum PA içeriğini belirtmek zorundadır (EMA/HMPC, 2021).
4.2.6. Tropan Alkaloitleri
Tropan alkaloidleri (TA), Brassicaceae, Convolvulaceae, Moraceae ve Solanaceae cinslerine ait çok sayıda bitki tarafından üretilen sekonder bitki metabolitleridir. Bu türlerin bitki parçaları veya tohumları zehirlidir ve bitkilerin bulunduğu tarlada büyürlerse hasat sırasında bulaş olabilir, bunun sonucunda istenmeden gıdalara ve hayvan yemlerine girebilirler (EU Commission, 2021).
Şimdiye kadar çok sayıda bitkide 200’den fazla farklı tropan alkaloidi tanımlanmış olmasına rağmen, bunların toksikolojisine ilişkin ilgili veriler sınırlıdır. (-)-Hiyosiyamin ve (+)-hiyosiyamin’in rasematına atropin denir, (-)-hiyosiyamin ve (-)-skopolamin en çok çalışılan tropan alkaloidleri arasındadır ve enantiyomerlerinden farklı olarak, bu iki bileşik doğal olarak oluşur. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (European Food Safety Authority – EFSA), 2013 yılında (-)-hiyosiyamin ve (-)- skopolamin toplamı için 0,016 μg/kg vücut ağırlığı olacak şekilde maksimum akut referans dozu (grup ARfD) belirlemiştir (EFSA Panel on Contaminants in the Food Chain, 2013). Daha sonra, Official Journal of the European Union 2021 yılının ağustos ayında “Belirli gıda maddelerindeki maksimum tropan alkaloid seviyelerine ilişkin 1881/2006 Sayılı Yönetmelik (EC)” ile bu konuda limitler belirlemiştir (EU Commission, 2021). Limitler aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Belirli gıda maddelerindeki maksimum tropan alkaloid seviyeleri
Gıda maddeleri Maksimum    tropan    alkaloidi    seviyesi (μg/kg) Bebekler  ve  küçük  çocuklar  için  işlenmiş darı,   sorgum,   karabuğday,   mısır   veya türevlerini   içeren   tahıl   bazlı   gıdalar   ve bebek mamaları 1,0 Atropin ve 1,0 skopolamin İşlenmemiş darı ve sorgum Toplam 5,0 atropin ve skopolamin Aşağıdakiler hariç işlenmemiş mısır; -Islak   öğütme   ile   işlenmesi   amaçlanan işlenmemiş mısır -Patlatmak için işlenmemiş mısır Toplam 15,0 atropin ve skopolamin İşlenmemiş karabuğday Toplam 10,0 atropin ve skopolamin -Patlatmalık mısır -Darı, sorgum ve mısırın nihai tüketici için piyasaya arzı -Darı,    sorgum    ve    mısırın    öğütülmüş ürünleri Toplam 5,0 atropin ve skopolamin -Nihai    tüketici    için    piyasaya    sürülen karabuğday -Karabuğdayın öğütülmüş ürünleri Toplam 10,0 atropin ve skopolamin Anason tohumlarının kuru üründen bitkisel infüzyonları  hariç,  kuru  üründen  bitkisel infüzyonlar Toplam 25,0 atropin ve skopolamin Anason tohumlarının kuru üründen bitkisel infüzyonlar Toplam 50,0 atropin ve skopolamin Sıvı üründen bitkisel infüzyonlar Toplam 0,20 atropin ve skopolamin
  4.3. Dış Kaynaklı Kalite Sorunlarının Çözümüne Yönelik Yaklaşımlar
Dış kaynaklı kalite sorunları üç yönlü açıdan ele alınabilir. Bunlar bitkisel hammaddenin yetiştirilmesi, bitkisel ürünün imalatı ve dağıtımı aşamalarıdır. İyi Tarım ve Toplama Uygulamalarının (GACP) titiz bir şekilde uygulanması, bitkisel hammaddelerin kalitesini artırmaya yönelik çok önemli bir adımdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2003 yılında tıbbi bitkiler için İyi Tarım ve Toplama Uygulamaları (GACP) hakkında kılavuzlar yayınlamıştır, bunun yanı sıra Avrupa Birliği, Çin ve Japonya gibi diğer ülkeler de bölgesel ve ulusal GACP kılavuzları geliştirmiştir. Bitkisel hammaddelerin işlenmesi ve bitkisel ürünlerin üretimi, İyi Üretim Uygulamalarına (GMP) uygun olmalıdır. Son aşama olarak da bitkisel ilaçların pazarlanması İyi Depolama Uygulamalarına (GSP) uygun olmalıdır.
Çin’de, 2004 yılından 2009 yılına kadar 63 ulusal GACP üssü (GACP’ye uygun olarak bitkisel hammaddelerin yetiştirildiği özel alanlar) sertifikalandırılmıştır. Ayrıca yaklaşık 11.000 km2’lik ekim alanına sahip 430 yerel GACP üssü bulunmaktadır. GACP’nin uygulanmasının ardından Çin’de yetiştirilen bitkisel ham maddelerin kalitesinin arttığı gözlemlenmiştir.
Bitkisel hammadde yetiştirilmesinde GACP yönergeleri uygulamalarına uyulması yasal olarak zorunlu hale getirilmelidir. Bu anlamda bitkisel ürün üretimi yapan şirketler kilit konumundadır. Ulusal yönetmeliklerin gerekliliklerine göre üretim yaparak, ürünlerinin kalitesini garanti etmelidirler (Zhang ve ark., 2012).
5. SONUÇ
Bitkisel droglar dünya genelinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hem ham haliyle hem de farklı hammaddelere dönüştürülerek gıda takviye ürünlerinde, kozmetikte, veterinerlikte, ilaç endüstrisinde kullanılmaktadır. Bu sebeple bitkisel droglar küresel pazarda önemli bir ekonomi oluşturmaktadır. Tıbbi bitkilerin ve bitkisel ürünlerin güvenlik, kalite ve etkinliğinin güvencesi, ele alınması gereken önemli bir konudur. Ülkelerin ilgili otoriteleri ve endüstriler arasındaki işbirliği ile bitkisel endüstrinin bu konuda büyük adımlar atabileceği açıktır.
Bununla birlikte, bitkisel drogların kullanımının doğru anlaşılması için güvenlilik ve etkililiğe ilişkin yöntemlerin ve kalite kontrol verilerinin standardizasyonu gereklidir. Bu nedenle, kalitelerini değerlendirmek için uluslararası kabul görmüş kılavuzlar oluşturmak esastır.
Üreticilerin, yüksek kaliteye sahip bitkisel hammadde ve bitkisel ürün geliştirebilmeleri için yüzleşmeleri gereken bir takım zorluklar bulunmaktadır. Ancak, GACP’nin titizlikle uygulanması ile kontaminasyon, tağşiş ve diğer sorunların riski en aza indirilebilmektedir. Modern analitik yöntemlerin uygulanması ile de kontrol edilebilir kaliteye sahip standart bitkisel ürünler üretilebilmektedir.
Ülkemizde öncelikle birçok firma tarafından dünya standartlarında ve en üst kalitede tıbbi ve aromatik bitki üretimi, sonrasında da gıda, kozmetik ve ilaç sanayinin kullandığı standardize bitkisel hammaddeler (ekstre, uçucu yağ, sabit yağ, vb) üretilmesi gerekmektedir. Çünkü kaliteli ve standardize hammadde bu işin olmazsa olmazıdır. Bitkisel hammaddeleri kullanan sektörlerce bitmiş ürün olarak fonksiyonel gıda, gıda takviyesi, bitkisel çay, bitkisel kozmetik ve bitkisel ilaçlar üretilerek hem Türkiye pazarında hem de dünya pazarlarında hak ettiğimiz noktaya sanayi, üniversite ve kamu kurumları işbirliği ile bir an önce varılmalıdır.
0 notes
hasanakbal19 · 2 years
Text
YURT İÇİNDE CANLI HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERİN NAKİLLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
YURT İÇİNDE CANLI HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERİN NAKİLLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
24 Mayıs 2022 SALI Resmî Gazete Sayı : 31845 YÖNETMELİK Tarım ve Orman Bakanlığından: YURT İÇİNDE CANLI HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERİN NAKİLLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK   MADDE 1- 17/12/2011 tarihli ve 28145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yurt İçinde Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürünlerin Nakilleri Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci…
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 2 years
Text
YURT İÇİNDE CANLI HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERİN NAKİLLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
YURT İÇİNDE CANLI HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERİN NAKİLLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
24 Mayıs 2022 SALI Resmî Gazete Sayı : 31845 YÖNETMELİK Tarım ve Orman Bakanlığından: YURT İÇİNDE CANLI HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERİN NAKİLLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK   MADDE 1- 17/12/2011 tarihli ve 28145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yurt İçinde Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürünlerin Nakilleri Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci…
View On WordPress
0 notes
nefes3534 · 8 months
Text
Burdur’un Eşeler Dağı’nın Karamanlı sınırları içerisinde bulunan yaylasında faaliyet gösteren krom ocağının kapasite artışı, patlayıcı miktarında artış, kırma-eleme-yıkama tesisi yapılması projesine yönelik açılan davada bilirkişi raporu mahkemeye sunuluyor.
Raporda, “Krom ocağı kapasite artışı ve ek tesis tektonik depremsellik açısından bölgedeki su kaynaklarını ve tarım alanlarını olumsuz etkileyecek” deniliyor.
Proje dahilinde Salda Gölü’nün koruma bölgesi sınırındaki Niyazlar köyündeki 100 ton suyun kullanılacak olmasının planlanan projenin yer altı ve yer üstü su kaynaklarının su kalitesi ve miktarlarını olumsuz etkileneceği belirtiliyor. Raporda, proje alanı ve çevresindeki bitkileri, tarımsal üretimi ve hayvansal üretimi olumsuz yönde etkileme potansiyeline vurgu yapılıyor.
Haklısınız dostlarım,
CHP sağa kaydı, belediye başkanları çamura yattı, o aday değil de bu aday olsaydı seçim % 70' le alınacaktı, Kılıçdaroğlu yanlış yaptı, Akşener doğruyu bulamadı, zaten aramıyordu, CHP parti örgütü laçka, partide dinozorlar dolu, bizi dinleselerdi ( biz derken, envai çeşit biz yani) sonuç böyle olmayacaktı, vıdı vıdı, bıdı bıdı, gak guk...
Bırakalım, dünya doğa mirası olan Salda Gölü' nü kurutmak pahasına ranta tapanlar bir kez daha kazansın, ülke yansın yıkılsın, sonra toparlanır, CHP' yi güzelce hizaya getirir, mücadele etmeye başlarız...
Aynen kankalar, aynen...
23 notes · View notes
mania-kolektifdergi · 8 months
Text
ACI GERÇEKLERE SAĞIR KULAKLAR
Hareket halindeki bir trenin içinde düşmekten kaçınıyorsun. Sürekli meşgul olman lazım. Boşluktan, boşluğu dolduracak zaaflardan korkuyorsun. Özgür olduğunu sanıyorsun ama ağa düşmüş balık gibi çırpınıyorsun “normal” hissetmeye. Stabil olmak için ne zamandır efor harcıyorsun? Beyninde kötümser solucanlar, yeni konmuş amaçlar, hep yürümek zorunda olmak hırpalar. Kork! Saçma şeylerden değil, seni tetikte tutacaklardan kork. Korku güçlü kılmaz ama tetikteki bir insanın kontrolü güçten daha kıymetlidir. Farkında olursan zaaflarının, zayıf noktalarını birleştirir doğrularını oluşturursun. En büyük hata, doğrularının değişmeyeceğini sanmaktır. Dönüştürdükte geliştirirsin. Neden hep daha iyisi? Şu anda olduğun kişiyle yetinmez daha nitelikli olmayı hedeflersin. Çünkü ne kadar kültürlü olsan da, hayvansal bir egoya sahipsin. “Mükemmel” olmak için kusurlarından utanırsın. Kusurlarını kabul etmiyorsan onlar senden utansınlar.
-Shaggy
23 notes · View notes
yantekerlek · 24 days
Text
gözlerimden akan uykuyu sahurda bardaklara doldurup içtiğim için koşa koşa uyumaya geçtim. alarm kurdum ki sabahı kılayım. alarmdan 10 saniye kadar önce annem koşa koşa geldi. bizim evde koşmayı herkes çok sever. "kızlar kalkın. kadir gecesi gerçekten. melekler iniyor, kalkın Allah'tan isteyin" dedi. o kadar kesin söyledi ki meleklerin indiğini hakikaten birisini inerken eve davet etmiş de nuruyla heyecanlanmış bize gelmiş gibiydi. uyku sersemi ayılığı diye bir şey var. uykuda bilmem nerede olan ruh yerine gelirken duygusal ve akli olarak tam oturamıyor insan. kimi bu oturma süresini daha kısa tutuyor kimi uykudan uyandıktan sonraki 1-2 dakikayı hayvansal tepkilerle yaşıyor. bende de bi 5 saniyelik ayılık hasıl oldu. bu kadar güzel bir davete "NERDEN BİLİYON MELEK Mİ GÖRDÜN SANKİ" dedim. 6. saniyede şahsıma vay ayı vay diyerek kendime geldim. ne kadar kabasın ya diyerek günlük terbiyeye başladım. her sabah nefsi terbiye ederek başlamalıyız.
kuşlar da bi değişik ötüyordu. güneş bi değişik doğuyordu. yakalamışızdır inşallah. amin. yakaladık gibi ya. bir de elhamdülillah. 🧡
8 notes · View notes
Text
hayvansal gıda diyeti değil de içi yanarken yoğurt yiyememek koyarmış insana
5 notes · View notes
dilsel · 1 year
Text
Gerçekten bu evde vejeteryan olmaya çalışmak çok zor…. İstisnasız hayvansal gıdanın olmadığı gün yok evde….
13 notes · View notes
sayiklamalarim · 5 months
Text
O zamanlar kendini ruhsal bir varlık olarak görürken, artık sağlıklı, kanlı canlı, hayvansal bir varlık olarak görüyordu. Bu korkunç değişikliğin tek nedeni, kendine inanmayı bırakıp başkalarına inanmaya başlamasıydı. Kendine inanmaktan vazgeçmiş, başkalarına inanmaya başlamıştı, çünkü kendine inanarak yaşamak çok zordu: Kendine inandığında sorunlarını kolay sevinçler arayan hayvansal “ben”in yararına değil, neredeyse her zaman bu hayvansal “ben”e karşı koyarak çözümlemesi gerekiyordu; oysa başkalarına inandığında ortada çözümlenecek bir sorun olmuyordu. Her şey zaten çoktan çözümlenmişti, hem de ruhsal “ben”e karşı, hayvansal “ben”in yararına çözümlenmişti. Ayrıca kendine inandığı sürece hep insanlar tarafından ayıplanmışken, başkalarına inandığında çevresindeki insanların övgüsünü kazanıyordu.
4 notes · View notes
metehanaksoy · 5 months
Text
İnsanları anlayamıyorum, yahu sevgilim gibi özel bir kelimeyi birkaç günlük insan için nasıl kullanabiliyorsunuz? Bu kadar basit mi birisine sevgiyi kaynaştırma, onu sevgiyle sarıp inanma? Hoş, sevişmek sözünden cinsellik anlayanlardan aşkı hayvansal değil ruhsal yaşamayı nasıl bekleriz ki? Sevgiyi bedenlerde değil, Ruh`da arayın zira o sonsuz, bedenler değil. ~ Mthn ~
2 notes · View notes
arkeolog · 6 months
Text
Öfkenin kökeni acı ya da acıyı hissetmek değil, nefrettir.
Ethica’nın muhtelif yerlerinde şöyle der Spinoza:
"Nefret ettiğimiz kimseye kötülük yapma çabasına öfke denir"
"Öfke, bizi nefret ettiğimiz kimseye kötülük yapmamız için nefretle tetikleyen bir arzudur"
"Nefret karşı bir nefretle çoğalır, ama sevgiyle silinebilir"
"Nefret, dış bir nedenin fikriyle giden kederdir"
"Nefret asla iyi olamaz"
Öfke politik bir tavır değil, hayvansal bir güdüdür. Dolayısıyla öfke propagandası üzerine kurulan örgütlenmenin dağılması da kaçınılmazdır. Çünkü sevgi ve dayanışma geri planda kalır.
Şu açıkça görünüyor ki kaostan sadece egemen güç beslenmez. Egemen olmak isteyen güç de beslenir. Ne diyordu Deleuze: "Kederli ruhları desteklemek ve propagandasını yapmak için bir despota ihtiyaç duydukları gibi, despotun da amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır".
Şimdi Spinoza’yı öfke dili üzerine kurulu politik tavırları üzerinden devşirenler tekrar düşünsün. Bu kişiler Spinoza’yı gerçekten anladı mı? Yoksa felsefesinde sevgi dilini kullanan bir filozofun görüşlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak işlerine mi geliyor?
Politik tavırda bir çizgi olur; bu da idealle olur, hayvansal güdüyle değil.
4 notes · View notes
abolisyonistvegan · 1 year
Text
Vegan Afet Dayanışması / Vegan Disaster Solidarity
Tumblr media
***scroll down for English***
Sevgili Vegan Dostlar,
6 Şubat’ta dünya başımıza yıkıldı. Bazılarımız o dünyanın altında yaşamını kaybetti, bazılarımız da yıkılanların içinde hayatta kalmaya çalışıp, kendisine yeni bir dünya kurmaya hazırlanıyor. Deprem bölgesinde olmayanlarımız, depremin haberini aldığı anda elinde, evinde işe yarayacağını düşündüğü ne varsa deprem bölgesine yollamak için harekete geçti. Deprem bölgesinde hayatta kalanlarımız, tüm değerleriyle birlikte yaşamına sahip çıkmak için çabalıyor. Bazıları yokluktan ya da organizasyon eksikliğinden hayvan kullanımına mecbur kalıyor, bazıları çevresindeki vegan olmayan depremzede ve gönüllüler tarafından, bilinçli ya da bilinçsiz olarak dışlanıp, hayvanlara yönelik ahlaki değerlerini bir kenara bırakmaya zorlanıyor. Ötesinde, metabolizmaları bitkisel beslenmeye alışkın bu kişiler, hayvansal beslenmeye mecbur bırakıldıklarında, vücutları kusma ve karın ağrısı gibi tepkiler veriyor. Tüm bunlar, yaşadıkları sorunların üzerine yeni sorunlar ekliyor, hayatları daha da zorlaşıyor.
Deprem sonrası vegan gıda, giyim ve hijyen ürünü talep eden ya da olası talepler için harekete geçen veganlara yönelik, bizzat veganlar tarafından (şok sebebiyle olsa gerek), şu an veganlığı düşünmenin sırası olmadığına yönelik sosyal medya paylaşımları yapıldığını gördük. Adında vegan geçen, dolayısıyla da varoluşunu veganlık üzerine temellendirdiği varsayılan dernek ve örgütlerin, vegan depremzedelere ve gönüllülere yönelik hiçbir merkezi dayanışma çalışmasını duyamadık. O yüzden de, Türkiye’nin her yerinden veganlar olarak, hiçbir dernek ya da kuruma bel bağlamadan, kendi imkânlarımızla yürüttüğümüz bir vegan afet dayanışması kurmaya karar verdik.
6 Şubatta yaşadıklarımız, Türkiye’de yaşanan ne ilk ne de son afet. Her seferinde veganlar olarak iki mağduriyet birden yaşamamak adına, bir kriz anı yatay örgütlenmesi olarak, Vegan Afet Dayanışmasını kurduk. Bize katılan her veganla güçlenir, katılan her veganı olası bir afete karşı güçlendirmiş oluruz.
Her Çarşamba akşamı saat 21.00’de Online Vegan Dayanışma Forumu yapıyoruz. @veganpiknik instagram hesabından duyuruyoruz; bu hesaba özel mesaj atarak forumlara katılabilir ve/veya dayanışmanın bir parçası olabilirsiniz. Şu an sadece İstanbul’da olmak üzere, Cumartesi günleri saat 15.00’te yüz yüze vegan forumlar düzenliyoruz. Bu forumların duyurusunu yine @veganpiknik hesabından yapıyoruz. Diğer şehirlerde düzenleyeceğiniz vegan dayanışma forumlarına elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız.
Dayanışma sadece ve sadece veganlardan veganlaradır. Vegan-navegan gözetmeksizin tüm afetzedelere destek olabilmeyi elbette isteriz, ki bunu zaten bireysel olarak çeşitli kanallar üzerinden hepimiz yapıyoruz, ama bizi hızlı ve dinamik kılan yatay örgütlenme aynı zamanda imkânlarımızı da sınırladığı için, bu imkânları, vegan afetzedeleri ikinci bir mağduriyetten korumak için kullanmak durumundayız. Afette etkin bir biçimde dayanışmaya dair en önemli koşullardan birinin, sınırlılıkların ve imkânların farkında olmak olduğunu, aksi hâlde, yaşatacağımız hayal kırıklıkları sebebiyle destekten çok zarar vereceğimizi artık hepimiz biliyoruz. O yüzden, hedeflerimizi gerçekçi tutup bu özel dayanışma ağına dair önceliklerimizin farkında olmayı çok önemsiyoruz.
6 Şubat depremine dair üç önceliğimiz var:
1. Deprem bölgesindeki vegan depremzede ve gönüllüler
2. Deprem bölgesinden çıkıp başka şehirlerde hayat kurmaya çalışan veganlar
3. Vegan ve navegan depremzede akraba ve yakınlarını evlerinde ağırlayan veganlar
Bu kişilerden biriyseniz ve bize @veganpiknik hesabından ulaşırsanız, sizinle dayanışmak için elimizden geleni yapacağımıza emin olabilirsiniz. 
Depremzede hayvanlar için hâlihazırda birçok çalışma yapılıyor. Bu çalışmalar kedi ve köpekler için tedavi, gıda ve su sağlamak iken, inek, koyun ve tavuklar için anında kesim ya da deprem öncesindeki hayvan kullanımına devam edilebilecek koşulları sağlama şeklinde oluyor. Bunları yapan birey ya da oluşumların bizim yaptığımız çalışmayı yaptığına ya da merkeze aldığına dair henüz bir duyumumuz yok; o yüzden, bizim dayanışmamızın merkezinde, afetzede inek, koyun ve tavukların da kedi ve köpeklerle aynı muameleyi göreceği bir dünyanın inşasında kilit rol oynayan veganlar olacak. 
Bu günleri omuz omuza atlatabilmek dileğiyle.
*****************
Dear Vegan Friends,
On February 6, the world collapsed on us. Some of us lost their lives beneath that world, and some of us are trying to survive in that destroyed world and are preparing to establish a new world for themselves. The ones who were not in the earthquake zone upon hearing the news of the earthquake, took action to send whatever they thought would be useful at home to the earthquake zone. The ones who are survivors in the earthquake zone are struggling to protect their lives, including their moral values. Some are forced to use animals due to a lack of non-animal products or lack of organization, some are consciously or unconsciously excluded by the non-vegan victims of the earthquake and volunteers around them, and are forced to put aside their moral values towards animals. On top of that, these people whose metabolisms are accustomed to plant-based nutrition, upon being forced to eat animal products, their bodies react like vomiting and stomachache. All of this adds new problems to the problems they experience, making their lives even more difficult.
We have seen social media posts by vegans themselves (presumably due to shock) that now is not the time to think about veganism, for vegans who demand vegan food, clothing and hygiene products or take action for possible demands after the earthquake. We have not heard of any central solidarity work for vegan earthquake victims and volunteers of associations and organizations that have the word “vegan” in their names and therefore presumed to base their existence on veganism. That's why, as vegans from all over Turkey, we decided to establish this vegan disaster solidarity, which we carry out with our own means, without relying on any association or institution.
What we experienced since February 6 is neither the first nor the last disaster in Turkey. We established Vegan Disaster Solidarity as a grassroots organization at times of crisis, in order not to experience two grievances at once as vegans. We become stronger with every vegan who joins us, and we strengthen every vegan who joins in the face of a possible disaster.
We hold an Online Vegan Solidarity Forum every Wednesday evening at 21.00. We announce this from @veganpiknik Instagram account; you can join the forums and/or be a part of the solidarity by sending a private message to this account. We are currently holding face-to-face vegan forums at 15.00 on Saturdays, only in Istanbul. We are making the announcement of these forums from the @veganpiknik account. We are ready to give all our support to the vegan solidarity forums you will organize in other cities.
This solidarity is only from vegans to vegans. Of course, we want to be able to support all disaster victims regardless of being vegan or non-vegan, which is what we all do individually through various channels, but since the grassroots organization that makes us fast and dynamic also limits our resources, we have to use these resources to protect vegan victims from secondary victimization. We all know that one of the most important conditions for effective solidarity in disasters is to be aware of the limitations and possibilities, otherwise, we will do more harm than support due to the disappointments we will experience. Therefore, we attach great importance to keeping our goals realistic and being aware of our priorities regarding this special solidarity network.
We have three priorities regarding the February 6 earthquake:
1. Vegan survivors and volunteers in the earthquake area
2. Vegans trying to get out of the earthquake zone and start a life in other cities
3. The vegans hosting vegan and non-vegan earthquake victims in their homes
If you are one of these people and you reach us at @veganpiknik, you can be sure that we will do our best to support you.
Many efforts are currently being carried out for the animals affected by the earthquake. While these works are to provide treatment, food and water for cats and dogs, it is immediate slaughter for cows, sheep and chickens or providing conditions for continued use of these animals in the same conditions as before the earthquake. We haven’t heard yet that the individuals or organizations that do these are doing or centering any similar work to ours; therefore, at the center of our solidarity will be vegans who play a key role in building a world where cows, sheep and chickens will be treated the same as cats and dogs.
We all wish to get through these days shoulder to shoulder.
7 notes · View notes
doriangray1789 · 7 months
Text
KONT MARQUİS DE SADE
the quills filmini izledikten sonra kitaplarını okumaya başladım... kitapları bir fantezi alanı olarak değil dönemlik bir kurgu ve kendiliği tarif etme biçimi olarak okunmalıdır zira "iki yürek arasındaki en kısa yol kamıştır" diyecek kadar naturalist bir zattır ve şiddet yoluyla elde edilen uyarılmayı tatmin olmak için kullanmanın nasıl alışkanlık haline getirilmesi diye de tabir edilebilen psikolojik rahatsızlığın eserlerinde tarifi vardır....Yazılarındaki karakter analizleri, her insanın az yada çok içinde bulunan ama dışarıya çok fazla vurmadıkları bir isteğin dile getirilişi olmakla birlikte içinde bulunduğu zamana göre oldukça radikal fikirleri barındırdığından adı bu anlamda "SADİZM" in kurucusu olarak kabul edilmiştir Sade nin sadizminde illa kadın döven, çocuk döven eli kırbaçlı sadist yoktur.tinsel gadarlık denilen şey bir insanı küçük düşürme arzusu,fiziksel sadizmden çok daha yaygındır. bir bakıma cok daha pistir.namert bir iştir,cünkü sadistin kendisini gizlemesine yarar. sonucta kaba kuvvet degil de, nihayet bir kelime, bir soru, akıl karıştıran bir tabir,bir gülüş kullanılmıştır.sadist herzaman kıvırtabilir. ne ki, psişik acı, en az fiziki acı kadar, hatta ondan daha çok zedeler. etkileri daha uzun surelidir kisi mazoşist ise kendine karşı sadist olmasıda mümkündür bu iki tanım genelde beraber zikredilir acı vermekten haz duymak. karşıdaki kişinin çektiği acıları mutluluk ve tatmin aracı olarak görmek. her insan biraz sadisttir. ne kadar gelişirse gelişsin, ne kadar çağdaşlaşırsa çağdaşlaşsın yine de hep bir hayvansal içgüdü öylece durur içinde. bundan sıyrılmak mümkün değildir. aslında önemli olan sadistik içgüdülerin oluşumudur .çünkü her insan bir cani yada bir seri katil olamaz; ama her insan bir cani yada bir seri katil potansiyeline sahiptir.
bazı ussal ve tinsel fenomenler sonucunda sadist duygular ya silikleşir ya da iyice etkinleşir. bunun yanı sıra sadist eğilimlerin gerçekleşmesinde en önemli unsurlardan birisi de karşıdaki kişiye karşı hissedilen karmaşık duyguların derinliliğidir. herkes bir sadisti tatmin etmeyebilir. sadistin tatmin olmasında karşısındaki kişinin kim oluşunun da önemi yadsınmamalıdır. kitaplarında, haz arayışının insan doğasının gerçek yüzü olması dışında pek bir şey yoktur. felsefesi, -eğer böyle adlandırılabilirse- benzersiz bir ahlaki nihilizm ile birleştirilmiş saf sansasyonalizmdir.
kendisine göre; -kanunlar, din ve ahlak reddedilmelidir. (ovvv haram) -doğal içgüdü iyidir ve tatmin edilmelidir.(hımmmm...) -zevk, insanlığın yasası veya birincil motivasyonudur. (bak sen sefa pzvngine!) -zevk peşinde koşarken suç işlenemez.(nasıl yani?) -devlet veya din tarafından öğretilen erdem, buna inanmayanları avlamakta özgür oldukları bir kurban sınıfı yaratmak için kullanılan bir araçtır. (vuuu) -seks, üremenin değil, zevk almanın bir işlevi olmalıdır. (bak sen?) -insanoğlu ne iyi ne de kötüdür. (doğru ulan) -zevk arzusu, ahlaki olarak kabul edilen her şeyle nihai olarak çelişir. (valla doğru) -yaş, zevk peşinde koşmak için bir engel değildir ve olmamalıdır da. (bak sen kart horoza) -insanlığın yasası zevk olduğu için erkekler ve kadınlar temelde eşittir ve her ikisi de sosyal kısıtlamalar içinde bile, kendi kaderini tayin etme yeteneğine sahiptir. ama netice itibariyla beni korkutuyorsun marki!! kardeş.... okuduğum bir öyküsünde bir kadın yanlışlıkla erkek kardeşine aşık olup ondan çocuk sahibi oluyor. yine yanlışlıkla bu çocuk ona tecavüz etmeye kalkınca kardeşinden olma öz oğlunu öldürüyor. bu kadın yanlışlıkla babasıyla evleniyor ve yine yanlışlıkla annesinin aleyhine ifade vererek onu öldürtüyor. yazarın sadizme adını vermesi çok normal değil mi..HEPİMİZ YADIRGARIZ ZİRA EVRENSEL AHLAK ANLAYIŞIMIZA GÖRE DEĞERLENDİRİRİZ Geçenlerde anadoluda kaybolan bir kız çocuğunun cesedi bulunmuş yapılan otopside küçük kızın tecavüze uğradığı soruşturma derinleştikçe kızın dedesi tarafından tecavüze uğradığı dedesininde aslında dedesi olmadığı oğlunun askerliği sırasında gelinine tecavüz ettiği dolayısıyla ölen kız çocuğununda kendi kızı olduğu ortya çıkmamışmıydı daha neler neler haberlerde izliyoruz...Bunun yanında eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, iç güdüler ya da koşullu buyruklar eylemin ilkesi yapılırsa neler olacağını anlatan Sade bir ateistir de "tanrı öz oğlunu dananın böğrü gibi astı. bana yapabileceklerini düşünmek tüylerimi ürpertiyor." diyebilmiş kendisini diğer filozof ve romancılardan ayıran en önemli özelliği olan aykırılığı öyle bir boyuttadır ki; aristokrat olmasına rağmen kendisini hapse attıran kraliyet yönetimine dahi diş bilemiş, ihtilal sonrası ilan edilen genç cumhuriyetin en ateşli savuncularından birisi olmuştur. yeri geldiğinde, bu cumhuriyete dahi baş kaldırmasını bilmiştir, öyle ki, marquis de sade ya da cumhuriyetten sonra bilinen adıyla, yurttaş sade, simone de beauvoir'ın "sade'ı yakmalı mı?"da belirttiği üzere, pekala cumhuriyet rejimindeki terör döneminden faydalanabilir, gönlünce insanları işkence edebileceği veyahut onları öldürebileceği bir kamu görevine atanabilirdi.
ancak, yaygın kanının aksine sade, fransız ihtilali'nin terör dönemine şiddetle karşı çıkmış, hatta ve hatta "ılımlı" diye fişlenmiştir
4 notes · View notes
hopsivava · 8 months
Text
Annem yarın tekrardan hastaneye yatıyor. Küçük bir operasyon olacak (biyopsi) normalde gece yatış bile verilmeyen bir işlem. Lakin işin içine annem girince olaylar karışıyor. 3 haftadır uğraşıyoruz. Kalbe çok yakın olduğu için tehlikeli bölge diyorlar bir doktor yapılsın diyor diğeri sansa bırakalım. Başkası gerek yok. En sonunda bir doktor ben yaparım biyopsi olarak başlar yapamazsak acık ameliyata döneriz riski kabul ediyorsanız dedi. Entube ise tüm anestezicilerin korkulu rüyası. O kadar zorlanıyorlardı ki kariyerlerine başarısızlık olarak yazılıyor. Son ameliyatına giren anestezi uzmanı ben hastanın fizyolojisini yapısını ogrendim yaparim demiş.operasyonu olacağı servis değil başka bir serviste görevli olmasına rağmen yarın annemin işlemini yapacak. Acil servisten daha ince daha donanımlı aletler ayarlandı her duruma karşı hazır bekleyecekler. Her şey yolunda gitse bile en az bir gün gözlem altında kalacak. Çünkü bir operasyon sonunda her değeri normal diye eve getirilmiş ve 16 saat sonunda ambulans ile hastaneye geri dönmüş. 1 hafta solunum cihazına bağlı yattı.
Her şey hazır. Bakalım yarın ne olacak?
Neyse yazıya başlama amacım bambaşkaydı. Hastanede ne kadar kalacağımız belli olmadığı için kendi yemeklerimi yapıyorum. Çünkü hastane yemekleri asla bir vegana uygun değil. En az birinde sebze yemeğinde bile hayvansal bir şeyler koymayi başarıyorlar. Yemeğe hayvansal bir gıda girince sağlıklı olduğuna kim karar verdi acaba merak ediyoru?
3 notes · View notes