Tumgik
#iş dünyası dergisi
goksenparlatan · 1 year
Text
İş Dünyası dergisinde hakkımda çıkan yazı❤️🙏👍
İş Dünyası dergisindeki sayfa Merhaba arkadaşlar, Yukarıda İş Dünyası dergisindeki yazıyı paylaşıyorum. Benimle ve işlerimle ilgil tam bir sayfa yer alıyor. Çok teşekkür ediyorum, çok mutlu oldum. Dijital dergi bugün çıktı. Fiziksel olanıyla ilgili bilgi alırsam sizleri de haberdar ederim.
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
psikiyatristalikeyvan · 2 months
Link
0 notes
dakikamagazin · 3 months
Link
Forbes açıkladı! Türkiye'nin konser şampiyonu 12 milyon euroluk gelirle Tarkan oldu
0 notes
teknoloskop · 8 years
Photo
Tumblr media
Yeni yazımıza göz atın https://www.teknoloskop.net/insanlari-genc-tutan-gen-kizil-gen/
İnsanları Genç Tutan Gen: Kızıl Gen
Tumblr media
Bilim insanlarının yıllardır gerçekleştirdikleri çalışmalarla insan hayatını bambaşka seviyelere taşıdıkları biliniyor. Hastalıklar, rahatsızlıklar  ve daha pek çok problem için çeşitli çözüm önerileri geliştiren bilim insanlarının son günlerde olumlu sonuçlar almaya başladıkları gençliğin sırrı noktasında esrar perdesi yavaş yavaş aralanmaya başladı. İnsanoğlunun yüzyıllardır yaşlanmaya karşı bir formül, bir çözüm geliştirme çabası içerisinde olduğunu görmekteyiz.
Beslenme, sağlıklı yaşam gibi faktörlere dikkat eden insanlar yaşlanma belirtilerini çok daha ağır hissedebiliyor olsa da günümüz şartlarında engellenebilen bir durum olmaktan halen uzak. Current Biology adlı bilim dergisi üzerinde yayınlanan bir içeriğe göre insanın ne kadar hızlı yaşlandığı vücudu mor ötesi ışınlardan koruyan genetik faktörlere bağlı bir durummuş. Bahsedilen genetik faktörlerin kızıl saçlara yansıdığı görülüyor.
Kızıl Gen Gençlik Geni mi?
BBC üzerinden açıklama yapan Dr. David Gunn 10 yıl boyunca görülmeyen iki arkadaştan birinin çok değiştiği birinin hiç değişmediğine vurgu yapmıştır. Yapılan araştırmalarada makyajsız 2693 kişinin resmi çevredeki insanlara gösterildi ve kaç yaşında oldukları konusunda tahmin yürütmeleri istendi. Tahminler gerçek yaşamlara indekslendi. Sonraki aşamada 2693 kişinin DNA’ları üzerinde incelemeler yapılarak yıllar geçse de genç görünmeyi başaran insanlardaki ortak farklılık ve benzerlikler incelendi. Elde edilen verilerin neredeyse tamamı melanin üretiminde önemli bir yeri olan MC1R genine işaret etmekteydi. Bu genin insan vücudunda farklı şekillerde ortaya çıkarak çoğu zaman kızıl saçlara neden olduğu biliniyor. Bilim dünyası bu yüzden bu gene “Kızıl Gen” ismini veriyor. Bu zamana kadar bilim dünyasında gerçekleştirilen çalışmalar neden bazı insanların çok çabuk yaşlanırken bazı insanların yıllar geçse de aynı kalmayı başardığını henüz tam olarak açıklayabilmiş değil ancak; kızıl gen denilen gen’in bu iş üzerinde etkisi olduğu kesin!
0 notes
edebiyatsoylesileri · 4 years
Text
Yaşar Nezihe / İlk 1 Mayıs şiirinin yazarı
Tumblr media
Küçük yaşta annesini ve dört kardeşini kaybetti. Dere kenarlarından topladığı tohumları satarak başladığı öğrenimi bir yıl sürebildi. Okuma tutkusu yüzünden evden kovuldu. Okuma yazmayı kendi kendine öğrendi. Gelir sağlamak için İstiklâl madalyalarının kurdelelerini dikti, asker ailelerinin mektuplarını yazdı. Amele Cemiyeti üyesiydi ve komünistlikle suçlanıp tutuklandı. Soyadı Kanunu çıkınca Bükülmez soyadını aldı.
Yaşar Nezihe... Yokluğun ve yoksulluğun, aşkın ve acının, emeğin ve ekmeğin şairi... Yoksulluğun derin acısını açlığın elinden aldığı iki çocuğunda, aşkın acısını hiçbir zaman kavuşamadığı sevgilide en derinden yaşayan Yaşar Nezihe Hanım, aynı zamanda, bu topraklarda yazılan ilk 1 Mayıs şiirinin sahibi olma onurunu da taşır. Şiirlerinde ekmek kavgasını dile getirir, dönemin toplumsal sorunlarına değinir, her zaman emekten yana olur, işçiye ve eylemlerine sahip çıkar, Amele Cemiyeti'ne üye olur... İşte Yaşar Nezihe Hanım'ın Osmanlı döneminin son yıllarından Cumhuriyet Türkiye'sine uzanan acı, hüzün ve bir o kadar da mücadele dolu hayat öyküsü...
Öğrenim hayatı sadece bir yıl sürebildi
Ocak 1880'de İstanbul'da, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Yaşar Nezihe, annesini ve dört kız kardeşini küçük yaşta kaybeder. Yaşamının ilk yıllarını şu sözlerle anlatıyor Yaşar Nezihe Hanım:
"Silivrikapı'nın fakir bir sokağında, fırtınanın çatıları titrettiği bir kış gecesinde doğmuşum. Doğduğum gece evimizde damla gaz yokmuş! Annemi altı yaşımda kaybettim. Dört kızı ölmüş bir ailenin tek kızı idim. Yoksulluk içerisinde büyüdüm. Ailemiz, belediyede kantar memuru olan babam sarhoş Kadri Efendi, kötürüm ve yaşlı bir amca ile zalim bir teyzeden oluşuyordu."
Yoksulluk ve yoksunluk içinde, yine de kendine özgü bir dünya oluşturabilen Yaşar Nezihe'nin okumasına babası izin vermedi. Buna rağmen bir yıl okula gitti ve okumayı öğrenebildi.
"İçimdeki okuma hırsını yenemiyordum. Silivrikapı'daki evimizin yakınındaki dere kenarlarından papatya, ısırgan otu, deve dikeni, ebegümeci tohumları toplayarak aktarlara satıp, kazandığımın kırk parasını mahalle mektebinin hocasına, kırk parasını da kalfaya vererek bir süre okuma isteğimi doyurmak için çabaladım. Fakat bu şekilde ancak bir yıl mahalle mektebine devam edebildim. Aldığım eğitim bu kadardır. Yaşamım süresince geçimimi sağlamamda büyük ölçüde yardımcı olacak dikiş, nakış bilgisini de yine bu dönemde komşu kızlarından edindim. Edebiyatı, aruzla şiir yazmayı da kendi kendime öğrendim."
Okuma tutkusu yüzünden evden kovuldu
Yaşar Nezihe'nin okuma inadı evden kovulmasına yol açtı, komşular ve yakınların sahiplenmesinden bir süre sonra yeniden eve döndü ve teyzesinin etkisiyle, edebiyata ve şiire ilgisi yoğunlaştı. İlk şiiri 1895 yılında Malumat gazetesinde, Mazlume ya da Mahmure imzasıyla yayımlandı. Daha sonra Terakki, Hanımlara Mahsus Gazete, Sabah, Menekşe, Kadın Yolu, Kadınlar Dünyası, Aydınlık gibi gazete ve dergilerde yıllarca yazdı.
İlki babasının zoruyla olmak üzere, üç evlilik yaptı Yaşar Nezihe. İkinci evliliğinden olan üç oğlundan ikisini, yoksulluk ve gıdasızlıktan kaybetti. Acılara, yoksulluğu, açlığa, dikiş iğnesiyle ve şiirleriyle dayandı ve tek oğlu Vedat'ı okuttu.
"On yedi sene Esirgeme Derneği'ne, daha sonraki yıllarda Kızılay'a iş işledim. Şark Eşya Pazarı'nda dikişçilik yaptım. Darphane'de İstiklâl madalyalarının kurdelelerini diktim. Geceleri, beş numaralı bir petrol lambasının fersiz ışığı altında, gergef başında sabahları bulduğum çok olmuştur. Bunun yanında kalemimle kendime yan gelir sağladım. Gerek Birinci Dünya Savaşı'nda gerekse İstiklâl Savaşı'nda, elimde divit, komşularımın cephede bulunan kocalarına, oğullarına, kardeşlerine mektuplarını yazarak geçim sağladım."
Babasından kalan maaş 12 yıl sonra bağlandı
Yaşar Nezihe Hanım'a, 1912 yılında koleradan ölen babasından, 1924 yılında 42,5 kuruş aylık bağlandı. Yaşar Nezihe Hanım, on iki yıllık gecikmeyle bağlanan bu komik aylığı gazetelere yolladığı protesto mektuplarıyla kınadı:
"Pederim kırk sene Şehremâneti Kantar İdaresi'nde hizmet etmiş, kırk sene Emanet, pederimin yüzde beş kuruş maaşından tekaüdiyeye kesmiş. Üç yüz yirmi yedi senesi bir kolera gelip pederimi karargâh-ı ebedîsine götürdü. Pederin tekaüdiyesinden Emânet bana kırk iki buçuk kuruş tahsis etti. Bu kırk iki buçuk kuruşun bu kadar senedir her ay kırk beş parasını kat' ederler. Bu seksen beş para da arkaya bırakacağım evlâdım için ihtiyaç parası mıdır, nedir bilmem. Gümüş para zamanında bu parayla hâne kirasını veriyordum. Şu gün hânemin kirası dört liradır. Emânet kâğıt para olarak 42,5 kuruş, kırk on beş de para veriyor. Bu para ile bu hayatı sürüklemek mümkün değil. İhtiyar bir kadınım, evvelki gibi çalışamıyorum. Gözlerim görmüyor. Yağsız en kuvvetli makineler bile işlemez. Hayatım daima açlık ve acılar içinde geçiyor. Açlık alçaklık değildir. Uzun müddet bu hâle tahammül mümkün değil. Bir gün haber-i vefâtım işitilirse açlıktan öldüğüme herkesin vicdanı emin olsun."
Yaşamında tek mutluluğu edebiyat oldu
Edebiyat, sıkıntılı yaşamında tek mutluluğu oldu Yaşar Nezihe Hanım'ın. Şiirlerini Bir Deste Menekşe (Marifet Matbaası, 1915) ve Feryatlarım (Vatan Matbaası, 1924) adlarıyla kitaplaştırdı. Çok sayıda şiir ve yazısı ise gazete ve dergi sayfalarında kaldı.
Urfalı Kazancı Bedih'in seslendirdiği "Mecnun isen e dil sana Leyla mı bulunmaz / Bu goncaya bir bülbül-î şeydâ mı bulunmaz" diye başlayan gazelin sözleri, Yaşar Nezihe Hanım'ın şarkı olarak bestelenen yaklaşık 250 şiirinden birisidir.
Yaşar Nezihe Hanım, şiirlerinde sadece aşkı değil, emek ve ekmek mücadelesini de dile getirdi, dönemin toplumsal sorunlarına değindi. Amele Cemiyeti'ne üye oldu ve işçi eylemlerini destekleyici şiirler yazdı. Bunlardan en önemlisi, 1923 yılında yazılan 1 Mayıs şiiri oldu. Dönemi dikkate alındığında, bir işçinin anlayabileceği sadelikte kaleme alınmış olan bu etkili şiir, Aydınlık dergisinde yayımlandı ve büyük ilgi gördü. Aydınlık dergisi, 1924 ve 1925 yıllarında da, Yaşar Nezihe Hanım'ın, aynı sadelikteki 1 Mayıs şiirlerine yer verdi.
Kurşundan hurûfat o hayatı kemirirken
1923 yılında Mürettipler Cemiyeti ile gazete sahipleri arasında bir anlaşmazlık çıktı ve greve gidildi. Basın dünyasında hiç görülmemiş yeni bir olay olan bu grevin sebebi çalışma saatlerindeki anlaşmazlıktı. Aydınlık şairlerinden olan Yaşar Nezihle Hanım, greve destek amacıyla Gazete Sahiplerine isimli bir şiir yazdı:
"Onlardır eden zevkini, eğlenceni temin / Onlar çalışır etmek için hep seni zengin / Kurşundan hurûfat o hayatı kemirirken / Her gün bir parça solarken ve erirken".
Yaşar Nezihe Hanım, Aydınlık'ta yayımlanan şiirleri, Amele Cemiyeti'ne üyeliği, işçi grevlerine desteği nedeniyle, 3 Haziran 1341 (1925) tarihinde komünistlik suçlaması ile gözaltına alınarak tutuklandı. Bir süre sonra serbest bırakıldı.
1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu'ndan sonra Bükülmez soyadını alan Yaşar Nezihe, 5 Kasım 1971'de, 91 yaşında hayatını kaybetti.
Yaşar Nezihe Hanım'ın Bir Mayıs şiiri
Ey işçi 
Bugün hür yaşamak hakkı seninken 
Patronlar o hakkı, senin almışlar elinden. 
Sa'yınla edersin de "tufeyli"leri zengin 
Kalbinde niçin yok ona karşı, yine bir kin? 
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd; 
Lakin seni fakr etmede günden güne berbâd. 
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden. 
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden, 
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün. 
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün. 
Ey işçi 
Mayıs birde bu birleşme gününde
Bişüphe, bugün kalmadı bir mani önünde.
Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz; 
Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin,
Ta'zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin,
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi,
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say.
Bir gün bırakınca işi halk şaşkına döndü,
Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet.
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvetedir hak. Hakkını haksızlara anlat.
Dipnotlar
1) 1913 - 1921 yılları arasında etkili olan Kadınlar Dünyası Dergisi, kadınların peçesiz fotoğraflarını da yayımladı. Dergide peçesiz fotoğrafı yayınlanan ilk Müslüman kadınlardan birisi de, 1 Mayıs için ilk Türkçe şiiri yazan kadın şair Yaşar Nezihe Hanım oldu.
2) Alman Prof. Dr. Martin Hartmann'ın 1919 yılında Berlin'de yayımlanan, "Dichter Der Neuen Türkei" (Yeni Türkiye'nin Şairleri) adlı antolojisinin 81 - 83. sayfaları Yaşar Nezihe Hanım'a ayrılmıştı.
(Karatahta İş Yazıları Dergisi / Nisan 2017 / Arşiv çalışması: Ferruh Yazıcı)
4 notes · View notes
multecibekes · 5 years
Text
Tumblr media
KÜRTLERİN İLK KADIN GERİLLASI: ZARİFE...!
Eşi Alişêr’e “heval” diye seslenen Zarife, Kürt ulusal çıkarlarının propagandacısı olmakla yetinmedi; eşiyle birlikte elde silah bu uğurda savaştı. Dêrsim’de kalleşçe katledilen Zarife, Kürtlerin ilk kadın gerillası oldu.
Kemalist yönetimler döneminde devam eden “etno-dinsel arındırma”, “tek- tipleştirme” ve “Türk-İslamlaştırma” sürecinde ulus, sınıf ve inanç bağlamında tek tipleştirmeyi sağlamak için çok ulusluluk, çok sınıflılık ve çok inançlılık gerçeği ret ve inkar edilerek, devlet zoruyla tarihsel ve toplumsal gerçekliklere meydan okunarak “tek millet tek din ve tek kitle” temelinde bir yapı kurulmaya çalışılıyordu.
Abdülhamid döneminde “Osmanlı-İslam” şiarıyla başlatılan bu yeni toplum kuramı, İttihad ve Terakki’den sonra “Türk-İslam”a evrildi. Yeni millet “Türk milleti”, yeni din Hanefi Müslümanlığı eksenli “Türk Müslümanlığı” olacak; sınıf gerçeği de reddedilerek “imtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış kitlenin” zoraki kabulü ikame edilecekti.
Bu politikanın en acımasız uygulamalarından biri 1915’teki Ermeni ve Süryani soykırımıydı. Bu dönemde başlayan toplum mühendisliği projeleriyle, ülkenin demografik yapısını değiştirme temelinde birçok uygulamaya başlanmış ve raporlar hazırlanmıştı ki, I. Dünya Savaşı yenilgisiyle bu proje tümüyle hayata geçirilememişti.
1919 yılına gelindiğinde bu projenin askeri uygulayıcılarından Sakallı Nureddin Paşa, Ermeni Kıyımı’nı kastederek, “Zo diyenlerin işini bitirdik, sıra lo diyenlere geldi” diyordu. Bu, sıranın Kürtlere geldiğinin habercisiydi. Zaten bu aşamada Kürt demokratik örgütlenmesi fiilen yasaklanmış ve Kürt aydınlanma hareketi “Kürt Azadî Komitesi” adıyla illegaliteye kaymıştı. Daha sonra Kürt Azadî Cemiyeti’ne evrilen, Osmanlıca’da Kürd İstiklal ve İstihlas Cemiyeti, Kürtçe’de Azadîya Kurdistan Cemiyeti olarak adlandırılan bu örgüt, İstanbul gibi büyük metropollerin yanı sıra Kürdistan’ın birçok ilinde de örgütlenmişti ve bugün elimizde örgütlenme şeması ile programı dahil birçok belge bulunmaktadır. Bu örgüt, 1925 Kürt İhtilali’ni örgütlediği gibi 1927’de kurulup Ağrı-Zîlan Hareketi’ni örgütleyen Kürt Özgürlük Örgütü Xoybûn’un omurgasını da buradan gelen Kürt yurtsever aydınları oluşturuyordu. Ayrıca bu örgütün 1925 Hareketi öncesi ve sonrası Talepler Bildirgesi de bugün elimizde bulunmaktadır.
Lozan ‘güvencesiyle’ ret ve inkar
Abdülhamid yönetiminin başlatıp İttihad ve Terakki Hareketi’nin yarım bıraktığı bu proje, son Osmanlı Meclis-i Mebusanı ile Ankara’daki Meclis’in kabul ettiği Misak-ı Milli Bildirgesi’nin yanı sıra, Erzurum, Amasya, Sivas Kongreleri protokolleri ve Mustafa Kemal’in Ankara’daki Meclis konuşmaları ile rafa kaldırılmış görünüyordu. Nitekim bu yeni süreç, Kürt aydınlanma hareketi içinde de bir bölünmeye ve yarılmaya yol açmıştı. Birkaç yıl sonra 1925 Kürt Milli Hareketi dolayısıyla idam edilecek olan Kürdistan Teali Cemiyeti Başkanı Seyid Abdülkadir ve arkadaşları, “Bu vaatler karşısında Türk kardeşlerini yalnız bırakmanın onları arkadan hançerlemek anlamına geleceğini” söyleyerek bir Kürt milli hareketine karşı çıkarken Bedirxanlar’ın öncülüğündeki kadro ile Cemiyet’in Dêrsim-Koçgirili üyelerinin büyük bölümü bu tutuma karşı çıkarak vaat edilen hakların güvence altına alınması için siyasi ve diplomatik girişimde bulunuyorlardı.
Bu konuda bölge mebusları ile görüşmeler yapılmaktayken dönemin Sivas Valisi Sakallı Nureddin Paşa, Mustafa Kemal’le gizlice haberleşip Karadeniz’den Laz Topal Osman çetelerinin yardımıyla gelip 140 Koçgiri köyünü yerle yeksan ediyor ve büyük bir yıkım yapıyordu. Kemalist rejimin bu katliamı, sonraki uygulamaların habercisi olduğu gibi İttihadçılar’ın eski plan ve projelerinin bu hareketin varisi konumundaki Kemalist yönetim tarafından 1921 Koçgiri Katliamı ve aynı yıl TKP liderlerinin Karadeniz’de boğdurulmasından başlayarak uygulamaya konulduğunu gösteriyordu.
1923’te Lozan Antlaşması’nın imzalanması ve Kemalistler’in kendilerini güvencede görmesiyle birlikte tam bir “ret ve inkar politikası” başlamıştı. Dahası, 1924’te “Türk’ün süngüsünün göründüğü yerde Kürtlük biter” yollu sloganlar dillendirilmeye başlanmıştı.
Demokratik Kürt örgütlenmesinin yayınlarının ve kimliğinin tümden yasaklanmasıyla sonuçlanan bu ret ve inkar politikasının ardından meydana gelen, dönemin aydınlarının “Kürt İhtilali” dedikleri 1925 Kürt Ulusal Direnme Hareketi’nin bastırılmasıyla birlikte artık gerçek “İttihadçı-Kemalist” kimlikle ortaya çıkmanın zamanı gelmişti. Bu yeni dönemde yasaklanan üç temel kimlik vardı: Kürt kimliği, Alevi kimliği ve sınıf kimliği.
1925’te çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu’nun (Susturma Yasası) ve askeri yönetimlerin gölgesinde Kürt kimliği, hazırlanan gizli Şark Islahat Planı ve resmi İzale-i Şekavet Kanunu’yla; Alevi kimliği, Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nun çıkarılması ve Diyanet örgütlenmesiyle resmen yasaklanıyordu.
Devletin hedeflediği 4 lider: S. Rıza, N. Dêrsimî, Alişêr ve Zarife
İşte Kızılbaş-Kürt kimliğiyle Koçgiri ve Dêrsim, tam da bu politikanın merkezine yerleştirilmişti. Tüm bunların uygulanabilmesi için de Kemalizm’in sorgulanmasını da beraberinde getirecek olan bu trajik olgunun irdelenmesi yakın zamana kadar yasaklanmış ve tabulaştırılmıştır.
Nitekim Koçgiri ve Dêrsim Katliamları’nın bir numaralı tanığı Vet. Dr. M. Nuri Dêrsimî’nin 1952’de Halep’te yayımladığı “Kürdistan Tarihinde Dêrsim” adlı eseri, Türkiye’ye sokulması yasaklanan yayınların başında geliyordu. Yetiştiğimiz dönemde ismi halk arasında “efsane” gibi dolaşan bu kitabı tesadüfen elde edenler ise büyük bir gizlilik içinde okuyor ve bir silahtan daha özenle saklıyorlardı.
Kendi payıma Dêrsim’le ilgili en çok yayın yapan araştırmacılardan biriyim. Nuri Dêrsimî’nin “Hatırat”ı dahil bu konuda birçok yayın yaptım ve kitap yazılmasına ön ayak oldum. Ancak hemen belirteyim ki, bugüne kadar Dêrsim konusunda yaptığım yayınlarla yazdığım yazıların hemen tümünden dava açıldı ve kiminden ceza aldım. İlk ceza aldığım ürün, başta Dêrsim’in efsanevi dinî önderi Seyid Rıza ile bölgenin efsanevi şairi Alişêr ve ilk Kürt kadın gerilla olarak adlandırabileceğimiz eşi, yoldaşı Zarife de dahil on binlerce Dêrsimli’yi işleyen, 1980 başlarında yayımladığım bir Dimilkî/Zazakî ağıtlama/kilam derlemesi olmuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, bizden de Dêrsim’le ilgili kaynak istediği bir süreçte, 1980’li yılların sonlarında Yalova’da, Seyid Rıza ve arkadaşlarının idamını organize eden İhsan Sabri Çağlayangil ile bir röportaj yapar. Çağlayangil, burada açıkça söyler: Dêrsim’e tam yetkiyle kor-komutan olarak atanan Abdullah Alpdoğan, aşiret reisleriyle yaptığı görüşmede, 4 kişinin “başını” istemektedir ki, bunlar Seyid Rıza, Nuri Dêrsimî, Alişêr Efendi ve Zarife Hanım’dır. Bunlar katledildiğinde Dêrsim’in “başsız” kalacağını devlet de bilmektedir.
Dêrsim aşiret reisleri heyeti bu talebi kabul etmeyince Nuri Dêrsimî, Seyid Rıza’nın isteğiyle durumu dünya kamuoyuna bildirmek üzere Suriye’ye çıkar; Koçgiri Katliamı’nın ardından Dêrsim’de Seyid Rıza’nın yanına giden Alişêr Efendi ve eşi Zarife, sığındıkları mağarada kalleşlikle katledilirler; Erzincan’a görüşmeye çağrılan Seyid Rıza ise hileyle yakalanıp düzmece bir mahkemede idam edilir…
Alişêr’in eşi, yoldaşı, “hevali” Zarife
Dêrsim-Koçgiri’nin efsanevi şairi ve toplum önderi Alişêr’e, tüm yaşamında eşlik eden Zarife, dost-düşman tüm gözlemcilerce takdirle karşılanan bir kişiliktir. Dêrsim katliamında bizzat görev alıp devletçe satın alınan ihanetçiler marifetiyle Feri Palaxine mağarasında Alişêr ve Zarife’nin katlini organize eden Nazmi Sevgen bile, “Alişêr’in karısı Zarife dikkate şayan bir tiptir. Kocasının mücadelesinde bu kadının etkisi çoktur. Kocasına silahlı olarak her zaman refakat ve eşlik etmiş, sonunda o da kocasıyla birlikte kaçınılmaz sona ermiş fakat bu anda dahi Vanklı Efendi adında birisinin canına kıymıştır” diyerek dolaylı olarak takdir duygularını dile getirmektedir. (Bkz. N. Sevgen: Yakın Tarihin Esrarla Örtülü Hadiseleri ve Koçkirili Alişir, Tarih Dünyası, Sayı:9/ 1950).
İkiliyi yakından tanıyan, yakın dostları Nuri Dêrsimî, Zarife Hanım’ı şöyle değerlendiriyor: “O aslan ki, kendi döneminde okuma yazma bilen, hem siyasi hem de askeri bir Kürt kızıydı. Çok sefer Alişêr, bir şey yapmadan önce onun düşüncesini sorar, fikrini alırdı. Ona sormadan karar vermezdi. Zarife savaşçıydı. Çok sayıda kadın da onunla birlikte savaştılar. Onlar da silahlıydı. Çarpışmalar başlamadan önce ondan silahlı eğitim aldılar.” (Evin Çiçek; Qoçgiri Ulusal Kurtuluş Hareketinin 85. Yıldönümü Vesilesiyle; Kızılbaş Dergisi; Şubat 2008 ve M. Bayrak; Dêrsim-Koçgiri; 2. bas.; Özge Yay.; Ankara; 2012; s.83).
Milli gayelerin propagandacısı
Nuri Dêrsimî, ünlü eserinde de Kürt kadınının kahramanlığı bağlamında bir örnek olarak ona yer verir: “Zarife, kocası gibi Kürt milli davasına bağlı, aynı yüksek gayeleri takip eden, eşsiz bir Kürt kızı olduğunu, hayatında doğrudan ispat etmiştir. Zarife, Kürt kadınları arasında milli uyanış için eşsiz bir propagandacı olmuş ve Alişêr’in milli faaliyetlerinde onun sağ kolu ve iş arkadaşı olmuştur. Zarife, Alişêr’e daima Kürtçe’de ‘arkadaş’ anlamına gelen ‘heval’ sözüyle hitap ederdi. Ne yazık ki fikir ve duygu itibarıyla tam bir birlik olan bu ailenin bir çocuğu olmamıştır.
Zarife, uzun boylu, iri yarı ve her konuda bir Kürt fizyonomisine sahip, simasında bir erkek cesareti ve yiğitliği okunan, eşsiz bir Kürt kızı idi. Her yıl Dêrsim’e gider, milli gayeler hakkında nutuklar söyler ve aşiretler arasındaki çelişkileri ciddi bir hakim gibi hallederdi.” (Vet. Dr. N. Dêrsimî; Kürdistan Tarihinde Dêrsim; Halep; 1952; s. 279).
Zarife’nin bu nitelikleri, olayların doğrudan tanığı Dêrsimlilerce de teslim edilmektedir. Bugün elimizde bu konuda birçok tanıklık ve anekdot bulunmaktadır. (Bunların “savaşçı kadın tipi” ekseninde bazı örnekleri için bakınız: E. Aydar; Sanatı ve Savaşı Birlikte İşleyen İnsan – Alişer ve Zarife; Zülfikar Dergisi; Sayı:25/1998, M. Öztürk; Kürdistan’da İz Bırakan İhanetler; Özgür Politika; 6. 12. 1999, F. Tepeli; Tarih, Unuttuklarımız ve Öncü Bir Kadın Portresi: Zarife Xanım; Zülfikar Dergisi; Sayı:41/ 2001, Munzur Çem; Alîşêr û Zarîfa; Vate Dergisi; Sayı: 16/2002, E. Alataş – S. Yıldız; Tarihe Düşmüş Güçlü Satırlar; Yedinci Gündem; 2-8 Mart 2002 ve İsyanların Kadınları; Özgür Politika, 1 Nisan 2002; D. Munzuroğlu; Dağlara Şecere Yazan Adam: Alişêr ve Zarife; Dêrsim’de İklim; Aralık 2006, H. Tekin; Alişêr ve Zarife’nin Katli; Dêrsim Post; Haziran-2007, R. Çelik �� H. Kartal; Alişêr ve Zarife; Newede Dêrsim; Sayı:6/2009, Der. A. Dêrsimî; Dêrsim-Koçgiri Direnişleri/ Alîşêr Efendi ve Zarîfe Xatun; Peri Yayınları; İstanbul; 2010, S. Şahin; Besê ve Zarife; Politik Art; Sayı:29/2009, A. Tunç; Koçgiri Başladı Harba; Özgür Politika; 11.7.2012)
Dêrsim – Koçgiri konulu kitabımdan giderek 2012 yılında “savaşçı kadın” tipi ekseninde Zarife konusunda özellikle dikkatimi çeken ilk kişi sevgili Zeynep Tozduman olmuş ve bu konuda bir çalışma yapmak için benden kaynak istemişti. Kendisine arşivimdeki konuya ilişkin yayınları yolladıktan bir süre sonra Zeynep, inceleyip görüş bildirmem için şu yazısını yollamıştı: “Kızılbaşlık’tan Kesikbaşlığa Giden Bir Kadın Gerilla: Zarife”. Bu yazı, bir yıl sonra İzmir’deki Dêrsim Derneği’nin yılda bir çıkardığı “Dêrsim” dergisinde yayımlanacaktı.
Kürt kadınının tarihinde en ilginç simalardan biri, 1854’te Osmanlı ordusu bünyesinde, bu devletin İngiliz ve Fransızlarla birlikte ortak cephe halinde Ruslara karşı gerçekleştirdiği Kırım Harbi’ne 300 süvari ve piyadenin başında katılan Maraşlı Kızılbaş Kürt kadını Fataraş’tır (Kara Fatma). Osmanlı kadınını belli bir kimlik olarak Batı literatürüne en çok sokan kadın odur. Bu nedenle de Batı literatüründe o, “Kürdistan kahramanı, Kürt prensesi, Kürt Amazonu” gibi sıfatlarla anılır. O, Osmanlı veya Batı literatüründe bir “kahraman kadın savaşçı“ olarak nitelendirilse de bir “kadın gerilla” olarak adlandırılamaz. Çünkü her şeyden önce halkının kurtuluşu için savaşan bir “savaşçı” değil, devletin ordusunda kahramanlık gösteren bir “milis kuvveti komutanı”dır. Bu nedenle de konumu Koçgiri’de ve Dêrsim’de mücadele veren Zarife’ninkinden çok farklıdır.
‘Hevalêmin hepimizin doğruları var…’
Alişêr ile Zarife’nin Dêrsim günlerine ilişkin ilginç anekdotlardan birini D. Munzuroğlu aktarmaktadır. Görüşme, Lozan Görüşmeleri sırasında Meclis’e milli giysilerle giden ve 1925’te idam edilen Dêrsim Mebusu Hasan Hayri Bey, Dr. Nuri Dêrsimî, Alişêr Efendi ve Zarife Hanım arasında cereyan etmektedir. Buna göre Hasan Hayri Bey, Mustafa Kemal’in Kürtlerin haklarını kabul edeceğine inanmakta ve diğerlerinin görüşlerine karşı çıkmaktadır. Herkes görüşünü beyan eder ve sonunda Zarife, Alişêr’e dönerek şunları söyeyecektir: “Hevalêmin, anlaşılan o ki, hepimizin kendi doğruları var. Belli ki herkes kendi yolunda yürüyecektir. Dileğim o ki, ileride karşılaşacağımız yer Dêrsim’in selameti olsun. Biz kendi yolumuzu yürüyelim. Kanımca bu müzakerenin devamında bir fayda yoktur. Gelecek, davrananın olacaktır. Bizim daha çok yürüyecek yolumuz var, kalk gidelim.” (Agy)
Bu görüşmeden bir süre sonra Hasan Hayri Bey Elazığ/Harput’ta idam edilecek; Nuri Dêrsimî 13 Eylül 1937’de Suriye’ye geçecek; Alişêr ile Zarife, bulundukları mağarada kalleşlikle katledilecek ve Alişêr’in bir sandık dolusu kitabı ile defterine el konularak Genelkurmay Harp Tarihi’ne gönderilecekti. Nazmi Sevgen, Alişêr’in el konan eserleri arasında bir “Dêrsim Destanı”nın da bulunduğunu söylüyor ki, bunun bugün elimizde bulunan Dêrsim şiirinden farklı bir manzum eser olduğunu sanıyoruz.
Sözlerimizi, katkımızla hazırlanan ve 1992’de yayımladığımız “Koçgiri” ve “Dêrsim” destanlarının şairi, dostumuz Ozan Telli’nin dizeleriyle noktalamak istiyoruz:
Uğrular uğursuzlar
gelip geçmişler buradan
Salgınlar/ saldırganlar
Kabuk kazıyor yaradan
Kan içmişler
Düğümcü İskender
Topal Timur
Barbar Hülagu
Ve Uzun Hasan
Ve kötülük tanrısı Ahriman.
Ve yine de her zaman
Tırnaklarını avuçlarına saplamış
Isırmış dişleriyle dilini Dêrsim
Dilememiş düşmandan aman…
(…)
Söylenmemiş bir başka
türküdür bu
Ermail’den Kermail’den beri
Biraz ateş
Biraz çelik
Biraz su
Bu toprağın tutkusu
Özgürlüktür…
5 notes · View notes
kocnazimyilmaz · 5 years
Text
Tumblr media
Sayın Süleyman Orakçıoğlu ve Sayın Selen Kocabaş ile KTSO yemeğinde ayaküstü sohbette deneyimlerini dinleme mutluluğuna eriştim.Renk ve tarz bu kadar mı uyumlu giyinilir 😀 👏🏿 KEYİAD 7. Ekonomi Forumundan birkaç konuyu paylaşmak isterim. 📊
☑️Alın teri kadar AKIL teride çok değerli.
☑️İş Dünyası yeni heyecanlar ve yeni renkler arıyor.🔍
☑️İşletmeler diğerleri ile ayrışmalı FARK yaratmalılar. (Vizyoner işletme) 🔭
☑️İş dünyası gençlerden mentorluk almalı ( tersine mentorluk) 👶🏽
☑️Yönetim kurullarında aile dışından profesyoneller olmalı. 👨🏼‍💻 🔺Selen Kocabaş : TÜSİAD üyesi, Multinet Grubu ve Simit Sarayı Yönetim Kurulu Üyesi, Turkcell eski GMY, Peryön İnsan Kaynakları Derneği ilk kadın Başkanı ve Fortune Dergisi en güçlü işkadınları listesinde yer aldı. 🔺Süleyman Orakçıoğlu: Orka Grup Yönetim Kurulu Başkanı, Damat-Tween markalarının yaratıcısı, öğretim üyesi,Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili, iKV Yönetim Kurulu Üyesi, BMD Kurucu Başkan, İSO Meclis Üyesi Değerli katkıları için minnettarız.
2 notes · View notes
kokchapress · 2 years
Text
DAEŞ'in ABD'nin eski Başkanı Bush'a suikast planladığı iddia edildi
DAEŞ’in ABD’nin eski Başkanı Bush’a suikast planladığı iddia edildi
ABD’de terör örgütü DAEŞ üyesi bir teröristin ABD’nin eski Başkanı George W. Bush’a geçen Kasım ayında suikast planladığı iddia edildi. FBI’ın suikast planını iki gizli muhbirin çalışmaları ve teröristin WhatsApp yazışmalarına ulaşarak ortaya çıkardığı belirtildi. ABD merkezli iş dünyası dergisi Forbes’in haberine göre, ABD’de olduğu iddia edilen Irak uyruklu DAEŞ üyesi teröristin Bush’u…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ankaralife · 6 years
Photo
Tumblr media
Türk cam sektörünün önde gelen isimlerinden Görkem Özdemir ve #kriscamdekorasyon__ bu ay Ankara Life Dergisi iş dünyası sayfalarında... . . @gorkemozdemir__ . . Ankara Life Dergisi'ne ulaşmak için: 05337673728 . . #AnkaraLife tüm #D&R ve dergi satılan heryerde... . . #business #businessman #işdünyası #lider #cam @ggyd @angiad #GeceGündüzAnkara #instavideo #instabusiness #makale #video #Ankara #Ankara @ankara #dergi #silk #lace #differentcolors #celebrity #society #highsociety #jetset #jetsetlife #luxurycloset #fashion #moda #styleofthedays (2 Osb Temelli) https://www.instagram.com/p/Bniify7gmXF/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=b2sfsv8bdlgh
3 notes · View notes
medyadergisi · 3 years
Text
Binance’den Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım
Binance’den Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım
Binance, Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolarlık stratejik yatırım yapacak. Yatırımla birlikte Binance, Forbes'un en büyük iki ortağından biri de olacak.    Dünyanın önde gelen blok zinciri ekosistemi ve kripto para altyapı sağlayıcısı Binance, 105 yıldır yayın hayatını sürdüren Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolar yatırım yapacak.    Binance, yapılan yatırımla…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
teknoloskop · 2 years
Photo
Tumblr media
Yeni yazımıza göz atın https://www.teknoloskop.net/tiktok-kesfete-mudahale-ettigini-itiraf-etti/
TikTok Keşfet'e Müdahale Ettiğini İtiraf Etti
Tumblr media
Amerikan iş dünyası dergisi Forbes’e röportaj veren TikTok yetkilisi Jamie Favazza TikTok’ta içerik deneyimini artırmak ve çeşitliliği sağlamak için bazı TikTok kullanıcılarının videolarını manuel şekilde öne çıkardıklarını ifade etti. Bunun çok sık olmadığını ve yalnızca %0.002 gibi bir oranda olduğunu belirten Favazza, bu durumun normal bir süreç olduğunu savundu.
TikTok Keşfet’e Düşme Saatleri ve Keşfet Taktikleri
Diğer yandan ABD’de bulunan bir çok TikTok kullanıcısı duruma tepki göstererek, bu durumun adaletsizce olduğunu savundu. Bu tür elle öne çıkarılan videoların üzerinde sponsorludur gibi bir ifade yer alması gerektiği de eleştiriler arasında.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
0 notes
haberkat · 3 years
Text
Binance’den Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım
Binance’den Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım
Binance, Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolarlık stratejik yatırım yapacak. Yatırımla birlikte Binance, Forbes'un en büyük iki ortağından biri de olacak.    Dünyanın önde gelen blok zinciri ekosistemi ve kripto para altyapı sağlayıcısı Binance, 105 yıldır yayın hayatını sürdüren Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolar yatırım yapacak.    Binance, yapılan yatırımla…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sigortahaber · 3 years
Link
Binance, Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolarlık stratejik yatırım yapacak. Yatırımla birlikte Binance, Forbes'un en büyük iki ...
0 notes
mevcutbilgi · 3 years
Text
Binance’den Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım
Binance’den Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım
Binance, Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolarlık stratejik yatırım yapacak. Yatırımla birlikte Binance, Forbes'un en büyük iki ortağından biri de olacak.    Dünyanın önde gelen blok zinciri ekosistemi ve kripto para altyapı sağlayıcısı Binance, 105 yıldır yayın hayatını sürdüren Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolar yatırım yapacak.    Binance, yapılan yatırımla…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sondakikabu · 3 years
Text
Binance’den Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım
Binance’den Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım
Binance, Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolarlık stratejik yatırım yapacak. Yatırımla birlikte Binance, Forbes'un en büyük iki ortağından biri de olacak.    Dünyanın önde gelen blok zinciri ekosistemi ve kripto para altyapı sağlayıcısı Binance, 105 yıldır yayın hayatını sürdüren Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'a 200 milyon dolar yatırım yapacak.    Binance, yapılan yatırımla…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kamuweb · 3 years
Text
SAÜ Uluslararası Ticaret Dergisi İş Dünyasının Nabzını Tutuyor
SAÜ Uluslararası Ticaret Dergisi İş Dünyasının Nabzını Tutuyor 2016 yılından bu yana yıllık olarak yayımlanan dergi, bu günlerde 2022 yılında çıkacak olan 7. sayısının hazırlıklarını yürütüyor. Her sene bahar/yaz aylarında baskıya giren dergi, yaklaşık 1300 adet basılıyor ve bu baskıların büyük bir kısmı Türkiye’nin dört bir yanından iş dünyası temsilcilerine ve girişimcilere gönderiliyor. Ayrıca Aralık 2020’de, derginin daha sık ... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/egitim/sau-uluslararasi-ticaret-dergisi-is-dunyasinin-nabzini-tutuyor.html memur alımı kamu personel alımı
0 notes