Tumgik
#kansızlık
sagliklitabaklar · 9 months
Text
Vücudumuzun sağlıklı bir şekilde çalışması için kan yapımı kritik öneme sahiptir. İşte demir, folik asit, B12 vitamini, C vitamini ve bakır içeren 5 güçlü yiyecek. Bu besinler, kırmızı kan hücreleri üretimini destekler ve genel sağlığı artırır. Detayları öğrenmek ve kan sağlığınızı güçlendirmek için videoyu izleyin!
0 notes
stars-quill · 1 year
Text
Tumblr media
kansızlık
0 notes
Text
İnsanlara İlk Kez Yapay Kan Aktarıldı
İnsanlara İlk Kez Yapay Kan Aktarıldı Nadir hastalıklarla mücadele etmeyi amaçlayan dünyanın ilk denemesinde laboratuvarda üretilen kan insanlara aktarıldı. İngiltere’deki araştırmacıların kan bozuklukları ve nadir kan türleri olan insanlar için tedaviyi önemli ölçüde iyileştirebileceğini söylediği dönüm noktası niteliğindeki bir klinik çalışmada, bir laboratuvarda üretilen kan ilk kez…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cokuntu · 24 days
Text
adam üç çocuğunu öldürmüş 'kadının' biri anneyi suçlamış
2 notes · View notes
biowooworganics · 2 years
Text
0 notes
kremyhy · 2 years
Text
Abi bu göz kararması değil bu kısa süreli körlük
0 notes
hissetmedigimacilar · 5 months
Text
"Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor kansızlık der, ben sensizlik derim..."
128 notes · View notes
ikincisira · 2 years
Text
Maslahat - Devasa+ (4)
Hakiki bal, bilinmez hastalıkların şifalarından biridir. Küçük bir hastalık gibi görünen gribin bile şifası hakiki bal da bulunur. Birçok çeşidi bulunan bu şifalı hakiki balların her biri farklı damak zevklerine hitap ettiği için her biri için ayrı birer kitle bulunabilir. Sitemizin favori hakiki balları arasında yer alan karakovan balı da ayrı bir damak tadı sunar. İçerisine neredeyse hiç ışık girmeyen doğal bir kovanda arılar tarafından yetiştirilir.
Dut pekmezi de sitemizde bal kategorisi haricinde satışa sunulmuş doğal ürünler arasında yer almaktadır. Zamanında doğal ortamında toplanan dutlar özel yöntemlerle pekmez haline dönüştürülür. Özellikle kuru öksürük ve kansızlık gibi hastalıkların birebir şifası olan dut pekmezini Maslahat’tan satın alabilirsiniz.
1K notes · View notes
karamyy · 5 months
Text
Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor kansızlık der ben sensizlik derim.
55 notes · View notes
sessizlikkkkkkk · 4 months
Text
Kansızlık bazılarında hastalık değil karaktersizlik olarak kendini gösterir
18 notes · View notes
gecede-kaybolaninci · 11 months
Text
Ellerim hep üşür. Hele bu mevsimler hiç ısınmaz. Doktor kansızlık diyor, ben yalnızlık diyorum...
27 notes · View notes
my-lov3 · 11 months
Text
Ellerim hep üşür doktor kansızlık der ben sensizlik
28 notes · View notes
morsarapsblog · 1 year
Text
hakaret etsen yetmiyor,küfür etsen yetmiyor cumartesi gecesi sabah sekizde işe gitmeyecek diye sokağa bu şekilde dökülen milletin hepsi kansızdır.bir gün olsun ne kendi evlatlarına yapılan işkenceye sesini çıkarttılar ne artan fiyatlara ne kendi ülkelerinde gariban yaşamaya.sizin sorununuz kansızlık. Türk halkı da maşallah pek bir tepkiselmiş.sınırlarını akoyduklarında, paramız pul olduğunda, darbeye mukavemet ayağına mehmetciğin kafası kesildiğinde bu halkın dili götüne kaçmış sanıyordum ben.
kendilerini kahraman hissetmek için her boku yer bunlar
21 notes · View notes
by-hulusi · 5 months
Text
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla imtihanı 😊😊
GARSON: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk!
CEMAL SÜREYA: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın?
GARSON: Anlamadım efendim?
CAN YÜCEL: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun.
GARSON: Anlıyorum efendim… Neyse, ne alırdınız?
NİLGÜN MARMARA: Sen ne getirdin bana çocukluğundan?
GARSON: Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte.
EDİP CANSEVER: Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim.
NİLGÜN MARMARA: Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı.
GARSON: Ekrem klimayı aç oradan, çattık ya!
TOMRİS UYAR: Bazen sessiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur.
GARSON: Estağfurullah efendim, ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için.
YAŞAR KEMAL: Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt.
GARSON: Ekrem klimayı kapat,
Tumblr media
15 notes · View notes
endergelisenataklar · 8 months
Note
Neler yaptın bugun?
valla napayım, her zaman olduğu gibi bir otobüsün en arka sırasında, saatler süren cam kenarı bir yolculuk yaptım. hoş, şu ana dek tüm cam kenarları erkenden kapılmış bir otobüsün adıydı adım. ama nedense bu sefer dahi anlamında ayrı yazılmadım. her tarafım zaten mütemadiyen yara izi ve bizde yalnızlık babadan gelir deyişleriyle, giden otobüslerin arkasından el sallamanın hüznü ile, o otobüs kesinlikle geri dönecektir inancıyla. bir otobüse inanmak zaten denize nam salmaktır deyişiyle, görkemsiz kaybeden. ısrarlı mağlup. safi şiir. hiç bir kadraja giremeyen ve anahtara inanan adam sıfatıyla, kafamda dönen güven adıgüzel senaryolarıyla, dışarıda insanların dilinden ne hikmetse hiç düşmeyen; dolgun maaşları, nükleer santralleri, silikonlu dudakları, silah fabrikaları, reality şovları, soğuk çaylarıyla birlikte, tamam lan, tamam. onların olsun kariyer planları, gökdelenler, promosyonlar, steril diller, mutlu sonlar, uyum yasaları, müfredatlar, meclis konuşmaları. onlara kalsın sahne ışıkları, pencere kenarları, banka kredileri, ödüllü konuşmaları, makyajlı yaraları, katsayıları, reklam panoları, düşük faizleri, konforlu beşikleri düşünceleriyle uyuya kalmışım. merkezeden yaklaşık 2.30-3 saat uzakta, memleketim siverek’te muavinin “kalk abi, kars’a, pardon siverek’e geldik” sözüyle otobüsten zar zor inmem bir oldu. dışarıda oldukça soğuk bir hava hakimdi, saat sabahın 5.30’u. kimseler yok etrafta. durağın birinden ilçe otobüsünü bekledim. ses seda yok etrafta. o ara ezan okundu, sabah ezanının o kasvetli tınısıyla beraber aklıma zeki demirkubuz’un “sabah ezanını duymayan adam bir kez bile olsa insanlıktan nasibini alamaz." sözü geldi, günü ilk sabahlayışım değildi elbette, ama türkiye’de şairler müezzinden önce uyanır sözünün somut tahlilini yaptığımı düşündüm nedensizce. derken gelmedi otobüs. anemi hastalığı, kansızlık ne derseniz deyin, bu havalara göre değil. ve bende layığıyla mevcut. bir sigara yakayım dedim, yoktu. o an için sigarayı yakınca otobüsün gelmesi ontolojik bir sorun değildi, ama yine gelmedi. çıktım gittim ben de, sırtımda çantam, elimde bavulumla, sabahın altısına doğru, şehirler arası otobüs terminaline vardım. çay ocağı açık değildi, olsaydı keşke. yarım saate kadar oturdum, hiçbir şey umurumda değildi. sadece çay ocağının açılmasını bekliyor, bir an önce sıcak bir çay içmek istiyordum. derken açıldı, orta yaşlarında, ağzında sigarasıyla etrafını hüzünlü bakışlarla süzen bir abi işletiyordu. çayımı içtim, o an saat yediyi buldu, belimdeki çantam, elimdeki bavulumla ilçeler arası otobüs terminaline gitmem gerekecekti, yaklaşık yirmi dakikalık bir yürüme mesafesindeydi. ama yüküm ve havanın soğukluğu elbette kötü etkiliyordu, ne hikmetse 5-10 dakika yürüdükten sonra önüme düştü otobüsün biri, durdurup bindim. otobüstekilerin hepsi zazaca bir şeyler geveliyorlar, bana da yabancı gözüyle bakıyorlardı. abi, hangi dilde konuşursanız konuşun, burada konuşulan tüm dillere hakimim, hatta ben de zazayım diyemedim. yine en arka sıralarda koltuğun birine oturdum. yorgunluktan uyuyakalmışım o an. uyandığımda eve 2-3 dakika uzaklıkta olduğumu fark ettim. koskoca 2-3 saat çabucak geçmişti. ardından döndüm eve. anneme haber vermemiş, sürpriz yapmıştım. kapıyı ablam açmış, kendisi de uyuyordu. direkt dürtüp ben geldim dedim. sevinçten gözleri parladı. koskocaman sarıldı bana. her anne gibi zayıfladığımı, orada bir şey yiyip yemediğimi sordu. ardından oturduk beraber. geçen pdr’ci abimi ziyarete gitmiş mardin’e. onu anlattı. orada abimin arkadaşlarıyla birlikte çay içmişler, kimisi doktor, kimisi mühendis, kimisi de öğretmen. konu ne hikmetse “cehennemi satın aldım, benimdir” hikayesine gelmiş. yıllar öncesinde anlatmıştım anneme o hikayeyi. o ara da annem, çat pat türkçesiyle ben biliyorum bu hikayeyi, martin luther’in hikayesi değil mi? diye girmiş araya. şaşırmış kalmış hepsi de. nereden bilsin lan martin luther’i, artı 65’ini geçmiş, düzgün türkçe dahi konuşamayan anadolu’lu bir kadın? öyle işte sevgili anonimim, uzun zaman sonra annemin ellerinden, sobalı bir evin, mandalina kokusu aromasıyla çay içtim. bu kadardı.
19 notes · View notes
bert06 · 1 month
Text
Tumblr media
Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim...
👉Edip Cansever
3 notes · View notes