Tumgik
#kaymakami
pazaryerigundem · 2 months
Text
Pazaryeri Kaymakamı Kahraman'dan yatırımlara yerinde inceleme
https://pazaryerigundem.com/haber/185071/pazaryeri-kaymakami-kahramandan-yatirimlara-yerinde-inceleme/
Pazaryeri Kaymakamı Kahraman'dan yatırımlara yerinde inceleme
Tumblr media
Bilecik’in Pazaryeri Kaymakamı Ahmed Tayyib Kahraman ilçede yapımı devam eden çalışmaları inceledi.
Pazaryeri Gündem / BİLECİK (İGFA) -Bilecik’in Pazaryeri ilçesinde geçen yıl yapım çalışmalarına başlanan Yarı Olimpik Yüzme Havuzu, Kapalı Spor Salonu, Yeni Hükümet Konağı binasını, restorasyonu yapılan Kara Mustafa Paşa Camii ve boya ve çatı onarımı gerçekleşen Pazaryeri İlkokulunda Pazaryeri Kaymaamı Ahmed Tayyib Kahraman incelemelerde bulundu.
Kaymakam Kahraman, yetkililerden yapılan çalışmalar hakkında bilgiler aldı.
Tumblr media Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
gundembuca · 3 months
Text
İşte Örnek Orman Şefi Böyle Olur Hikmet Kaya
Tumblr media
Sinop Boyabat'ta 4 bin hektarlık çorak alanı 800 bin kızılçam ağacının olduğu büyük bir ormana dönüştüren orman şefi Hikmet Kaya'nın ünü ülke sınırlarını aştı. Yeşilin kitabını yazan Hikmet Şefin ormana dönüştürdüğü alanın önünde 41 yıl sonra verdiği gurur pozu dünya basınında geniş yer buldu. ABD, İngiliz, İspanyol ve Arap basını Hikmet şeften övgüyle bahsetti.
Tumblr media
Sinop'un Boyabat İlçesinde 1978 yılında Orman İşletme Müdürlüğü'nde ağaçlandırma şefi olarak göreve başlayan Hikmet Kaya, Akyürek Köyünde hayvanların otlatıldığı çorak araziyi ağaçlandırmaya karar verdi. Çayır otu ve çalı dikeninden başka hiç bir şeyin bulunmadığı çıplak arazi, Hikmet şefin önderliğinde köylülerin desteğiyle 800 bin kızılçam ağacının olduğu büyük bir ormana dönüştü.
Tumblr media
Örnek Orman Şefi DÜNYA BASININDA Köylüleri teşvik ederek ağaçlandırdığı alanı gözü gibi koruyan Hikmet Kaya'nın sahip çıktığı alan 41 yılda ormana dönüştü. Orman Genel Müdürlüğü'nden emekli olan Hikmet Kaya, yine boş durmayıp bu kez de yeşilin kitabını yazdı. Kitabındaki bir fotoğraf ise sosyal medyadaki "Orman Bölge Şefi" adlı sayfada paylaşıldı.
Tumblr media
Akyörük Orman Sahası'nın fidan dikimi yapılmadan önceki çorak halinin olduğu fotoğrafla 41 yıl sonra aynı yerde öncesi ve sonrası pozu veren Hikmet Kaya'nın bu fotoğrafı sosyal medyada milyonlarca etkileşim aldı. Kanyak: Sabah.com.tr https://gundembuca.com/buca-kaymakami-mahmut-nedim-tuncer-buca-orman-sefleri-ile-gorustu.html https://gundembuca.com/ak-partili-veli-balyemez-orman-katliami-toplumsal-vicdani-kanamadir.html Read the full article
0 notes
hasanakbal19 · 8 months
Text
OSMANCIK KAYMAKAMI AYHAN AKPAY
Bazı insanlar vardır, bir merhaba dediğinizde, bir selam verdiğinizde tabiri halkla kanınız kaynar. Seversiniz, sayarsınız, muhabbetinden zevk alırsınız. Bu makalemde sizlere Çorum’un incisi olan güzel Osmancık ilçemizin değerli Kaymakamı Ayhan Akpay Bey’den bahsedeceğim. Çünkü güzellikler paylaşıldıkça ziyadeleşirken kötülükler paylaşıldıkça maalesef normalleşir. Diğer taraftan kim olursa olsun…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 8 months
Text
OSMANCIK KAYMAKAMI AYHAN AKPAY
Bazı insanlar vardır, bir merhaba dediğinizde, bir selam verdiğinizde tabiri halkla kanınız kaynar. Seversiniz, sayarsınız, muhabbetinden zevk alırsınız. Bu makalemde sizlere Çorum’un incisi olan güzel Osmancık ilçemizin değerli Kaymakamı Ayhan Akpay Bey’den bahsedeceğim. Çünkü güzellikler paylaşıldıkça ziyadeleşirken kötülükler paylaşıldıkça maalesef normalleşir. Diğer taraftan kim olursa olsun…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gundemsivas · 1 year
Text
Tumblr media
Gürün Kaymakamı Halil Yazıcı’ya Veda Edildi https://gundemsivas.com/gurun-kaymakami-halil-yaziciya-veda-edildi/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
fisiltihaberleri · 2 years
Photo
Tumblr media
Taraklı Kaymakamı Hacıismailoğlu, Taraklı Belediye Başkanı PİLAVCI dan TBMM Ziyaret Taraklı Kaymakamı #HalisHacıismailoğlu ve Belediye Başkanı #İbrahimPilavcı #TBMM eski Genel Sekreter Yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Daire Başkanı Dr. Yasin Yıldız’ı makamında #ziyaret etti. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/tarakli-kaymakami-haciismailoglu-tarakli-belediye-baskani-pilavci-dan-tbmm-ziyaret-7770.html #sondakika #FısıltıHABERLERİ #haber #haberler #sondakikahaber #takip #turkey #gündem #asker #galatasaray #tbt #turkiye #vatan #bilgi #bayrak #mhp #instagram #rte #magazin  #video #chp #ultraslan #pöh #fatihterim #akp #gundem
0 notes
Text
DİNAR KAYMAKAMI KEMAL DURU’NUN 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI MESAJI
Tumblr media
DİNAR KAYMAKAMI KEMAL DURU’NUN 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI MESAJI   Milletçe 99. Yıldönümünü büyük bir gurur ve coşku içinde kutladığımız Cumhuriyetimizin temellerinde Türk milletinin onurlu duruşu, vatan sevgisi, egemenlik ve bağımsızlık iradesi yatmaktadır.   Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, tüm zorluklara rağmen, büyük bir inanç ve kararlılıkla yürütülen Kurtuluş Savaşımız, tarihte eşine az rastlanır bir zaferle sonuçlandırılmış ve Cumhuriyet’le taçlandırılarak, tarihimizin en büyük dönüm noktalarından birisi olarak gerçekleştirilmiştir.   Millet egemenliğine dayanan Cumhuriyet idaresi, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese fert olma hakkını vermiş ve sorumluluğunu yüklemiştir. İnsanı ön planda tutan bu anlayışla, devletin ve toplumun geleceğinden kendini sorumlu tutma şuuru geliştirilmiş, insanlığın ortak değeri olan medeniyetin gelişimine büyük katkılar sağlanmıştır.   Yaşadığımız zorlu coğrafyada var olabilmenin, büyümenin, güçlü ve mutlu olabilmenin temel koşulu birlik ve beraberlik bilincine sahip olmaktır. Milli birlik ve sosyal dayanışma ruhu içinde birbirimize kenetlenerek; birlik, beraberlik ve dayanışmamızı sürdürmeliyiz. Aziz milletimiz gücünü ve bekasını sağlayan enerjisini bu birlik, beraberlik ve kardeşliğinden almaktadır.   Bu duygu ve düşüncelerle; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, bu aziz vatanı yurt kılmak için şehitlik mertebesine yükselen tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle; gazilerimizi şükranla anıyor; Dinar’lı hemşerilerimizin ve bütün vatandaşlarımızın Cumhuriyet bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.
Tumblr media
Read the full article
0 notes
yenihabergazetesi · 2 years
Text
VALİ AZİZ YILDIRIM HALK TOPLANTILARINDA HEMEN ÇÖZÜM
VALİ AZİZ YILDIRIM HALK TOPLANTILARINDA HEMEN ÇÖZÜM
TEKİRDAĞ VALİSİ AZİZ YILDIRIM BU GÜN SÜLEYMANPAŞA YA BAĞLI BIYIKALİ VE OSMANLI MAHALLELERİNDE VATANDAŞLARLA BULUŞMAYA DEVAM ETTİ.BU GÜNKÜ HALK TOPLANTILARINDA ANINDA YERİN ÇÖZÜME ŞAHİT OLDU.BERABERİNDE SÜLEYMANPAŞA KAYMAKAMI MUSTAFA GÜLER EMNİYETMÜDÜRÜ MEHMET HAKAN FINDIK JANDARMA KOMUTANI AHMET ÇETİN SAĞLIK MÜDÜRÜ DR.ALİ CENGİZ KAKAN MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ ERSAN ULUSAN SÜLEYMANPAŞA İLÇE MİLLİ…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pazaryerigundem · 2 months
Text
Bakırköy Kaymakamı Abdullah Köklü Tokat Valisi oldu
https://pazaryerigundem.com/haber/183918/bakirkoy-kaymakami-abdullah-koklu-tokat-valisi-oldu/
Bakırköy Kaymakamı Abdullah Köklü Tokat Valisi oldu
Tumblr media
İstanbul’un Bakırköy ilçesinde 2 yıldır Kaymakamlık görevinde bulunan Abdullah Köklü, Tokat Valiliği’ne atandı. Vali Abdullah Köklü kimdir?
ANKARA (İGFA) – İstanbul Bakırköy Kaymakamı Abdullah Köklü’nün Tokat Valiliği’ne atanmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı.
Tokat Valisi Abdullah Köklü, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle kadim şehrimiz Tokat’a Vali olarak atanmış bulunmaktayım. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya ‘ya şahsıma tevdi ettikleri bu onurlu görev için şükranlarımı arz ediyorum” ifadelerini kullandı.
Tumblr media
ABDULLAH KÖKLÜ KİMDİR?
Bilecik- Bozüyük doğumlu olan Abdullah Köklü aslen Ankara – Nallıhanlıdır İlköğrenimini Balıkesir ve Kocaeli, ortaöğrenimini ise İstanbul illerinde tamamladı.2003 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu.
Açılan sınavları kazanarak Kocaeli Kaymakam Adayı olarak mesleğe başladı. Vilayet stajını Kocaeli Valiliğinde, Teftiş stajını Rize’de, Kaymakam Refikliği stajını ise Sakarya-Akyazı’da tamamladı.
Daha sonra sırasıyla Bursa ili Büyükorhan, Harmancık ve Keles ilçelerinde Kaymakam vekilliği görevinde bulundu.
2007 yılında bilgisini artırmak ve yabancı dilini geliştirmek üzere bir yıl süre ile İçişleri Bakanlığı tarafından İngiltere-Leicester Üniversitesine gönderildi. Yurda döndükten sonra Ankara ‘da kamu diplomasisi ve 93. Dönem Kaymakamlık kursunu üstün başarıyla bitirdi.
2009-2011 yıllarında Afyonkarahisar- Hocalar Kaymakamlığı, 2011-2013 yıllarında Artvin- Şavşat Kaymakamlığı, 2013-2016 yıllarında ise Bingöl- Genç Kaymakamlığı görevlerinde bulundu. 2016 yılı Aralık ayındaki Kararname ile İçişleri Bakanlığı Dış İlişkiler Başkan yardımcısı olarak atanan Abdullah Köklü, geçici görevle Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde Köydes ve Özel İdareler biriminde görev aldı. 2017-2022 tarihleri arasında Çanakkale İli Vali Yardımcılığı ve İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği görevinde bulundu. 12 Ağustos 2022-17 Temmuz 2024 tarihlerinde ise Bakırköy Kaymakamlığı yaptı.
Öğretmen Yasemin Hanım ile evli olan Abdullah Köklü iki çocuk babasıdır.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
gundembuca · 3 months
Text
İşte Örnek Orman Şefi Hikmet Kaya
Tumblr media
Sinop Boyabat'ta 4 bin hektarlık çorak alanı 800 bin kızılçam ağacının olduğu büyük bir ormana dönüştüren orman şefi Hikmet Kaya'nın ünü ülke sınırlarını aştı. Yeşilin kitabını yazan Hikmet Şefin ormana dönüştürdüğü alanın önünde 41 yıl sonra verdiği gurur pozu dünya basınında geniş yer buldu. ABD, İngiliz, İspanyol ve Arap basını Hikmet şeften övgüyle bahsetti.
Tumblr media
Sinop'un Boyabat İlçesinde 1978 yılında Orman İşletme Müdürlüğü'nde ağaçlandırma şefi olarak göreve başlayan Hikmet Kaya, Akyürek Köyünde hayvanların otlatıldığı çorak araziyi ağaçlandırmaya karar verdi. Çayır otu ve çalı dikeninden başka hiç bir şeyin bulunmadığı çıplak arazi, Hikmet şefin önderliğinde köylülerin desteğiyle 800 bin kızılçam ağacının olduğu büyük bir ormana dönüştü.
Tumblr media
Örnek Orman Şefi DÜNYA BASININDA Köylüleri teşvik ederek ağaçlandırdığı alanı gözü gibi koruyan Hikmet Kaya'nın sahip çıktığı alan 41 yılda ormana dönüştü. Orman Genel Müdürlüğü'nden emekli olan Hikmet Kaya, yine boş durmayıp bu kez de yeşilin kitabını yazdı. Kitabındaki bir fotoğraf ise sosyal medyadaki "Orman Bölge Şefi" adlı sayfada paylaşıldı.
Tumblr media
Akyörük Orman Sahası'nın fidan dikimi yapılmadan önceki çorak halinin olduğu fotoğrafla 41 yıl sonra aynı yerde öncesi ve sonrası pozu veren Hikmet Kaya'nın bu fotoğrafı sosyal medyada milyonlarca etkileşim aldı. https://gundembuca.com/buca-kaymakami-mahmut-nedim-tuncer-buca-orman-sefleri-ile-gorustu.html https://gundembuca.com/ak-partili-veli-balyemez-orman-katliami-toplumsal-vicdani-kanamadir.html Read the full article
0 notes
hetesiya · 5 years
Text
İZMİR 1913-1914'TEN İZMİR / ÇEŞME KAYMAKAMI VE CHP GENEL SEKRETERİ HİLMİ URAN HATIRALAR’INDA EGE’DEKİ DEHŞET SONRASINDA ÇEŞME İLÇESİNDEKİ ETNİK TEMİZLİĞİ ANLATIYOR
Tumblr media
Çeşme’ye gitmek üzere Menemen’den ayrılarak İzmir’e geldiğimde öğrenmiştim ki, İzmir Polis Müdürlüğü’ ne vilayetçe Çeşme Kaymakamı Hacim Muhittin (Çarıklı) Bey’in getirilmesi gerekli görülmüş ve bu suretle açılan Çeşme’ye de benim naklim uygun görülmüştü. Ben İzmir’de ancak bir iki gün kalarak o zamanlar Çeşme ile İzmir arasında posta müteahhitliği yapan ve bu arada yolcu da taşıyan zatın kapalı, büyük arabasıyla Çeşme’ye hareket ettim. [Hacim Muhittin Çeşme’deki başarısının ardından başarılarının devamı için İzmir emniyet müdürlüğü ile ödüllendiriliyor. Hacim Muhittin Kemalist dönemde mebus ve “İstiklal” Mahkemesi başkanlığı ile ödüllendirilecektir] İşe başladığım ilk günlerde muhitimi pek yadırgadığım inkar edemem. O günlerde adeta yabancı bir aleme gelmiş hissini duymuştum. Kasabada ayrı bir mahallede ve hatta ayrı bir çarşıda sakin Türkler de vardı ve hükümet dairesine yakın, denize bakan eski Çeşme kalesi de Türklerle Rumların arasına girerek onları ikiye ayırmış gibiydi. Fakat daracık bir sahaya ve arkada kalan ikinci bir koy etrafına sıkışmış kalmış olan bu Türkler, Rum çoğunluğun arasında adeta kaybolmuş gibiydi. İnsan Çeşme’de kendini daha ziyade Rum cemiyeti ve cemaati içinde görüyordu. Hakim lisan Rumca idi. Menemenlilerin bir kelime Rumca bilmemelerine mukabil, burada Türkler hep Rumca biliyorlar ve Rumlarla Rumca konuşuyorlardı. Zaten başka hareket etmeye de imkan yoktu. Çünkü Rumların hiç birisi Türkçe bilmiyor ve öğrenmek ihtiyacını da duymuyorlardı. Fakat bütün bu Rum kalabalığı ve Rum varlığı içinde de oradaki bir avuç Türk’ün, milliyetlerini taassupla korudukları her hallerinden belliydi ve ayrı ayrı hepsinde de hem tehlikeye karşı bir uyanıklık, hem de nefse güvenen cesur ve kabadayı bir kimse hali seziliyordu. Ama hepsi o kadar. Çünkü Rumların, gün geçtikçe artan devamlı iktisadi baskısı altında ezile ezile, Türklerde hakim bir millet olma gururunun muhteşem belirtilerinden başka bir şey de kalmamışa benziyordu. Servet Rumlarda, mal ve mülk Rumlarda, ticaret ve sanat Rumlarda idi. Türkler daha ziyade eski bir efendiliğin –artık sayılmaz ve itibar edilmez olmuş—tesellisi ile geçiniyorlardı. İlçenin 45 bin nüfusundan 40 bin’i Rum’du ve Türkler kasabada olduğu gibi, bütün ilçede de azınlıkta idi. Çeşme Rum Muhacereti Çeşme kaymakamlığında işe başladığım günlerde artık Balkan Harbi de sona ermiş bulunuyordu: Harbi kaybetmiştik. Hemen ardından Osmanlılık camiasında bir çöküntü başlamıştı. Ordularımızın geri çekilişini geniş ve acıklı bir muhacir akını takip etmekte ve bir Türk –İslam muhacereti, daha çok İstanbul üzerinden sel gibi Anadolu’ya akmakta idi. İstanbul’da ve diğer geçit yerlerinde, her bozgunda olduğu gibi, yine camiler, Rumeli’nin her tarafından kaçıp kurtulan Türk- Müslüman aileleriyle dolup taşmıştı. Bu büyük bozgunun ve sefalet akını halinde devam eden muhaceretin Anadolu’da ilk tepkisi Çeşme’de Rumlar arasında olmuş, çok ihtiyatlı birkaç Rum ailesinin durup dururken adalara gitmeyi isabetli bir hareket bularak Çeşme’den ayrılması bütün Çeşme Rumları arasında şiddetli bir korku yaratmış ve birkaç gün içinde Çeşme ve havalisinde başlayan bir Rum muhacereti derhal her tarafa yayılarak önüne geçilmez bir hal almıştı. Ben henüz bir ev bulamadığım için otelde idim ve vazifeye başlayalı ancak bir hafta olmuştu. Daha birkaç gün evvel mahalli Rum Metropolit vekili, yeni gelmiş bir kaymakam olarak, bir heyet halinde beni ziyarete gelmiş ve ben henüz bu ziyareti iadeye vakit bulamamıştım. Rum muhacereti benim için de hakiki bir sürpriz olmuştu ve ben ilk tedbir olarak derhal polis ve jandarma kuvvetlerinin vilayete takviyesini temin etmiş, vaziyete hakim olmaya çalışmıştım. Biz Çeşme’de Sakız adasıyla karşı karşıya idik. Mahalli kayıkların Rumları ilk Sakız’a götürmesi üzerine oradan derhal muhtelif Çeşme istikametlerine kayıklar gönderilmiş ve bu da, bir nevi kucak açma kabilinden olarak, Rum muhaceratını teşvik etmişti. Bütün ilçe Rumları, artık birkaç gün içinde Çeşme’den olduğu gibi, kendilerine en yakın ve en münasip iskele olarak seçtikleri, Köste’den, Aşağı Çiftlik’ten, Reisdere’den ve Ildır’dan Sakız’a gitmeye başlamışlardı. Sonradan bazı Yunan vapurları da gelmiş ve taşımaya yardım etmişti. Bununla beraber, pek çok Rum, iskelelerde günlerce vasıta beklemiş ve bu günleri bazıları evlerinde ve bazıları da hep bir arada toplu bulunmayı daha emniyetli telakki ederek deniz kenarında eşyaları içinde geçirmişlerdi. Çeşme’ye İstanbul’dan karma bir tahkikat heyeti gelmişti. Bu heyet büyük devletlerin İstanbul sefaretleri baş tercümanlarından oluşuyordu. Hükümet böyle bir tahkik arzusunu memnunlukla kabul etmiş o vakit Muhacirin Müdürü vazifesini görmekte olan Şükrü Kaya Bey’i de bu heyetin reisliğine tayin etmişti. Heyet gelmiş, Çeşme’de bir çok Rum evlerini gezmiş, bir çok Rumlar’la görüşmüştü. Gitmemeleri, kalmaları tavsiyesini de reddetmişlerdi. Hatta bu baş tercümanlardan birisi, muhaceret için, mutlaka bir sebep bulmak istiyormuş olacak ki, bir aralık bana dönmüş ve sitemli bir bakışla, ‘’Biz gerçek bir şey bulamadık, Fakat kırk bin kişi de dua ile gitmez’’ demişti. Evet, öyledir. Fakat yine inanmak lazım geliyordu ki, kuşkulu dimağlarda hayal gücünün büyüttüğü bir mevhum bir can korkusu, işte böyle koca bir ilçe halkını yerinden oynatabiliyor ve onları zaptedilemez, durdurulamaz hale getiriyordu. Çeşme’nin bir iki hafta içinde tamamen çehresi değiştiriveren Rum muhacereti işte böyle başlamış ve böyle bitmişti. ÇEŞME’NİN RUM MUHACERETİ’NDEN SONRAKİ HALİ Rum Muhacereti’nden sonra, Çeşme’nin asıl hüvviyeti kadar bizim idari meşgalemizin mahiyeti de büsbütün değişmişti. Muhaceretten evvel Çeşme’de Balkan Harbi dolayısıyla memleketlerini bırakmış bir miktar Müslüman Sakız göçmeni vardı. Bunlar kasabada metruk Rum evlerine yerleştirildiği gibi, peyder pey gelen Rum muhacirleri de kasabaya ve köylere yerleştirilmişti. Fakat bize gönderilen muhacirlerin çoğu köylüydü. Ve Rumeli’nin yüksek ve sert iklimli yerlerinden geliyorlardı. Bunlar Çeşme’nin ne iklimine , ne de zirai karakterine intibak edemeyecek kimselerdi; nitekim edemiyorlardı.. Mesela, anasonu hayatında ilk defa görenler vardı ve bilgisizlikleri dolayısıyla onları, daha tarlada iken hayvanlara yedirmeye kalkanlar olmuştu. Her ev, hemen işgal edilemediği için evlerde götürülemeyip de Rumlar tarafından öylece bırakılan eşya da bir müddet, evler gibi sahipsiz kalmıştı. Bu gibi sahipsiz eşya da bir müddet, evler gibi sahipsiz kalmıştı. Bu gibi sahipsiz eşya hiçbir hırsızlık olacağı akla bile gelmeksizin, evler girilip alınıyor ve götürülüyordu ve bunu kimse gayri ahlaki telakki etmiyordu. Çünkü bu eşyaya adeta mübah bir mal gözüyle bakılır olmuştu. Bu itibarla, bizim büyük bir meşgalemiz de evleri, mağazaları ve dükkanları gezerek bu eşyadan lüzumlu görülebilenleri bir an evvel hazine adına toplamak ve depo etmek olmuştu. Hakikaten de, teşkil edilen çeşitli komisyonların yer yer çalışması ile hem ev eşyası olarak, hem de ticaret metası olarak o günlerde Hazine adına epey mal toplanabilmişti. Muhacirlere o ev bolluğu içinde ev beğendirebilmek de ayrı bir mesele olmuştu. Bazı muhacirler, bulundukları evden çıkarak daha kullanışlı sandıkları veyahut akrabalarına daha yakın buldukları evlere habersiz taşınıyorlardı ve kimse tarafından benimsenmeyen evler de ona civar evlerde oturanların şu veya bu maksatla tahribine maruz kalıyordu. Bir taraftan da her köye bağlar ve tarlalar oradaki muhacirlere dağıtılıyordu. Fakat muhacirlerin büyük çoğunluğu bağcılıktan ve onun ne bakımından, ne de mahsulünün kurutulmasından haberdar değildi. Çeşme ise daha ziyade bağcı bir memleketti. İlçeye iskan edilen Müslüman muhacirlerin bu bilgisizlik, bu sahipsizlik ve bu bakımsızlık içinde dahi yine sıhhatlerini muhafaza ederek, hatta neşe içinde yaşayabilmiş olmaları biraz da onların hayat standartlarının esasında pek düşük olmasından ve yaşamak için zaten ince eleyip sık dokuyan kimseler olmamalarındandı. Neslimizin kara talihi bizi hayatta daima muhacir ve muhaceret meselesi ile karşı karşıya bulundurduğundan bütün idare hayatımda, iskan mevzuunda, ben noksanları görmüş ve bu noksanlar içinde yaşamışımdır. İşin garip tarafı da bütün büyük büyük, küçük , amir, memur, her vazife sahibi bilir, fakat bunlar bir türlü yapılamaz; amirle memur aralıksız karşılıklı yazarlar, çizerler. Muhacirler de, kendileri için eğer hayatta kalmak mukadderse kalırlar ve günlerini her gün sızlanmakla ve avutulmakla geçirip dururlar. Çeşme’ye de o vakit gönderilen ve iskan edilen muhacirler işte bu kör döğüşü hareketin pek acı bir örneğini göstermişti. Bir defa Çeşme toprağının teşekkülü bakımından, bütün ilçe itibariyle, dar sahalardan fazla kıymet kaldırabilme esasına göre ayarlanmış bir ziraat mektebiydi ve mahsulü de, daha ziyade üzüm, tütün ve anason gibi hem toprakta bulunduğu müddet zarfında, hem de ele alındıktan sonra teknik bakım ve terbiye isteyen mahsullerdi. Sonra, Çeşme Rum halkı, geçimleri için, bu çeşit ziraatle birlikte diğer bazı meşgaleleri de bünyelerinde toplamış ve ancak bu suretle geçinebilmeyi sağlamış kimselerdi. Mesela, bir aile reisi köyde veya kasabada hem her hangi bir küçük sanatla meşgul olur, hem de bağcılık ederdi ve söz gelişi, her bakkalın, berberin veya buna benzer bir meşgale sahibinin hem bu meşgalesinden hem de küçücük bağından veya tarlasından bir geliri olurdu. Sonra, Çeşme’nin gelişmiş bir balıkçılığı vardı ve bir kısım halk geçimini bununla sağlardı. Velhasıl Çeşme’de hayatı kazanabilmede bilginin, çalışkanlığın ve bilhassa her mevsimde, her gün hareket halinde bulunma zaruretinin büyük rolü vardı. Halbuki böyle bir yere o vakit gönderilmiş olan muhacirler, büyük çoğunlukla daha hububat ziraatini bile bilmeyen pek zavallı, pek bilgisiz ve pek iptidai köylülerdi ve çoğu Türkçe bilmeyen Akova ve Kolaşın köyleri Boşnakları idi. Bunlar Çeşme’de buldukları ileri hayat standardına katiyen uyabilecek kimseler değildi. Nihayet ellerinden geleni yaptılar ve Çeşme’ yi kısa bir zamanda kendi seviyelerine indirdiler. Bazı muhacirler kıyafet değiştirmişti Çeşme kasabasına ve Çeşme’nin bütün Rum köylerine iskan edilen muhacirlerin bir kısmı, hemen kısa bir zaman sonra kıyafet değiştirmiş olarak sokağa çıkar ve çarşıda dolaşır olmuştu. Bunlar, memleketlerinden herhalde korku ile pek çırılçıplak halde kaçmaya mecbur kalmış muhacirlerdi ve anlaşılıyordu ki, şimdi iskan edildikleri evlerin gardroplarında sahiplerince beğenilmeyip bırakılanlarla üstlerini başlarını düzene koymaya çalışıyorlardı. İçlerinde şık denilebilecek kostümleri giyerek bastonla gezenler olduğu gibi, çiftçi Rumlar gibi ayaklarına geniş şalvarlar giyip üzerine siyah kuşaklar sarmış ve mintan giymiş muhacirler de vardı. Hele bir papaz evine düştükleri anlaşılan iki muhacir, bir gün papazların günlük giydikleri kısa cübbelerle dışarı çıkmış ve biz de henüz memleketten ayrılmamış iki papaz zannını ve şüphesini uyandırmıştı. Yanlışlıkla dantelli kadın külotlarını ayaklarına geçirmiş erkekler de görülmüştü. Ve bilhassa Çeşme ikliminin adamı olmadıklarının kati bir delili olarak da bazı muhacirlerin, yetiştirmiş oldukları hububatı harman yerinde döverken pek müteessir oldukları, güneşten korunmak için başlarında şemsiye taşıdıkları ve bu şemsiye ile harman dövdükleri görülüyordu. Bu şemsiyeler arasında erkek şemsiyesi olduğu gibi, yine dantelli, her renkte, süslü kadın şemsiyesi de bulunuyordu. Çeşme’nin piresi Rumların Çeşme’den gitmesiyle evlerine İslam muhacirlerinin girip yerleşmesi ve bu arada evlere eşyanın girip çıkması ve sokaklara dökülen her türlü eşya kırıntılarına bakılamaması gibi haller, kasabayı bir müddet için pire istilasına maruz bırakmıştı. Ben Çeşme Rum muhaceretini ve bu muhacereti takiben gelen Müslüman göçmelerin Rumlardan kalan yerlere yerleştirilmesi işini uzun idare hayatımda rastladığım bu gibi mühim vakalardan biri olarak gördüm. Muhaceret, 40 bini Rum olan 45 bin nüfuslu bir ilçeden 40 bin Rum’un burunları dahi kanamaksızın, en ufak bir tecavüze maruz kalmaksızın, hiç kimseden şikayet etmeye mahal görmeksizin çekilip gitmeleri şeklinde olmuştu ve gidiş ayrı ayrı yerlerden, günlerce, hatta haftalarca böyle devam etmişti. Çeşme limanında aynı zamanda demirli, iki vapurdan birinin adalara götürmek için Rumları aldığı, ötekinin de Türk- Müslüman muhacirleri Çeşme’ye çıkardığı oluyordu. Gidenlerde de, gelenlerde de sinirler gergindi. Fakat buna rağmen gidenler sükunetle vapura giriyorlar, gelenler de yine sükunetle karaya çıkıyorlardı. Biz Rumları, tekmil eşyalarını alıp götürmekte serbest bırakmıştık. Yalnız, altın çıkarmalarına izin vermiyor ve bulduklarımızı alıyorduk. Bunun için de ciddi araştırmalar yapıyorduk. Bununla beraber Rumların, anlayamadığımız hilelere başvurmak suretiyle de altın kaçırmamış olduklarını iddia etmek kabil değildi. Türk kati zaferini takip eden Rum muhacereti mevzii kalamadı. Antalya’dan, Alaiye, Manavgat ve Finike gibi bizim limanlarımızdan olduğu kadar, başka Anadolu’nun limanlarından da Anadolu Rumları böyle akın akın süzüldü gitti. Bunlar, yüzlerce senelik ecdat yurdunu bırakıp böyle sefil ve şaşkın halde yola çıkan ve giden kimselerdi. Çoğu Türk adet ve ananesini benimsemiş bulunuyordu. Hele Isparta ve Burdur’dan gelenlerin büyük bir kısmı hiç Rumca bilmiyorlardı. Çocuklar bile büyüklerini mesela ‘’Mariya hala, Despina teyze’’ diye Türkçe çağırıyorlardı. Uzun yıllar, aynı vatan havasını teneffüs etmenin, konu komşusuyla birlikte her hangi bir hadise karşısında, yerine göre aynı sevinci ve yerine göre aynı kederi duyarak onlarla mukadderat birliği yapmış olmanın yarattığı yakınlık ve beraberlik, dikkatle bakılır ve aranırsa seziliyordu.
0 notes
haberimrize · 5 years
Text
İKİZDERE KAYMAKAMI ASKERE GİTTİ
İKİZDERE KAYMAKAMI ASKERE GİTTİ
İSMET KÖSOĞLU
İKİZDERE-İkizdere ilçesinin kısa sürede yaptığı başarılı çalışmasıyla dikkat çeken ve halk tarafından çok sevilen Kaymakam Tarık Buğra Seyhan kısa dönem askerlik görevi için Bolu’ya gitti.
Kaymakamlık görevinden ayrılarak Bolu’daki Komando Birliğine katılan Kaymakam Tarık Buğra Seyhan 21 günlük kısa dönem askerlikten sonra tekrar İkizdere’ye geri dönecek. Kaymakamın…
View On WordPress
0 notes
Text
DİNAR KAYMAKAMI KEMAL DURU’NUN DÜNYA GAZETECİLER GÜNÜ MESAJI
Tumblr media
DİNAR KAYMAKAMI KEMAL DURU’NUN DÜNYA GAZETECİLER GÜNÜ MESAJI   Ülkede ve dünyada yaşanan gelişmeleri en doğru, objektif şekilde vatandaşlara ulaşmasını sağlayan gazetecilik mesleği, dünyada olduğu gibi ülkemizinde kültürel, sosyal ve ekonomik gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Kamuoyunu aydınlatmak için fedakârca çalışan gazetecilerimiz, zor şartlarda ve sorumluluk duygusu içinde toplumumuzu bir taraftan gelişen olaylar karşısında bilgilendirirken bir taraftan da halkımızın talep ve beklentilerini yansıtarak önemli bir kamu görevini yerine getirmektedirler.   Bu vesileyle bu mesleğe emek ve gönül veren tüm basın mensuplarımızın 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’nü kutluyorum.
Tumblr media
Read the full article
0 notes
yenihabergazetesi · 2 years
Text
ŞEHİT MAHALLE BEKÇİSİ FIRAT DOĞAN IN VEFATININ SENEYİ DEVRİYESİNDE MEVLİD İLE ANILDI
ŞEHİT MAHALLE BEKÇİSİ FIRAT DOĞAN IN VEFATININ SENEYİ DEVRİYESİNDE MEVLİD İLE ANILDI
ŞEHİT MAHALLE BEKÇİSİ FIRAT DOĞAN IN VEFATİNİN SENEYİ DEVRİYESİNDE ERZURUMLULAR DERNEĞİNDE KURANI KERİM VE MEVLİT OKUNDU.. YAPILAN ANMA GECESİNE VALİ AZİZ YILDIRIM, SÜLEYMANPAŞA KAYMAKAMI MUSTAFA GÜLER, EMNİYET MÜDÜRÜ MEHMET HAKAN FINDIK, İL JANDARMA ALAY KOMUTANI AHMET ÇETİN, GENÇLİK SPOR İL MÜDÜRÜ AHMET ÜZGÜN, İL MÜFTÜ VEKİLİ YUSUF BEKTAŞ, EM.MÜD YARD.ŞÜBE MÜD, AİLE YAKINLARI, DERNEK ÜYELERİ…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
Beylikdüzü Kaymakamı Bafra’ya atandı
https://pazaryerigundem.com/haber/181136/beylikduzu-kaymakami-bafraya-atandi/
Beylikdüzü Kaymakamı Bafra’ya atandı
Tumblr media
Beylikdüzü Kaymakamı iken Samsun’un Bafra İlçesi’ne atanan Dr. Mustafa Altınpınar, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve meclis üyeleri ile vedalaştı. Altınpınar’a hizmetlerinden ötürü teşekkür eden Başkan Çalık, “6 Şubat depremlerinde vatandaşlarımızın yarasını sarmak için ortak çaba gösterdiğimiz sayın kaymakamımıza teşekkür ediyor yeni görevinde üstün başarılar diliyorum” dedi.
İSTANBUL (İGFA) – Beylikdüzü Kaymakamı Dr. Mustafa Altınpınar, Samsun’un Bafra İlçesi’ne kaymakam olarak atandı. Beylikdüzü Belediye Meclis Salonu’nda; Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve meclis üyeleri ile bir araya gelen Altınpınar’a hizmetlerinden ötürü teşekkür eden Başkan Çalık, “Beylikdüzü’nde birlikte çalıştığımız, 6 Şubat depremlerinde vatandaşlarımızın yarasını sarmak için ortak çaba gösterdiğimiz sayın kaymakamımıza teşekkür ediyor yeni görevinde üstün başarılar diliyorum” dedi. Kaymakam Altınpınar ise “Bir arada olduğumuz süre içinde göstermiş olduğunuz yakınlık, dostluk ve samimiyet için hepinize teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.
Beylikdüzü Kaymakamlığına, Kayseri Melikgazi Kaymakamı Bülent Karacan atandı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
fisiltihaberleri · 2 years
Photo
Tumblr media
Pazaryeri Kaymakamı Ferhat Altay’dan eğitime tam destek Bilecik’in Pazaryeri Kaymakamı Ferhat Altay ilçede bulunan okullara yeni eğitim alanları kazandırmaya devam ediyor. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/pazaryeri-kaymakami-ferhat-altaydan-egitime-tam-destek-6667.html #eğitim #istanbul #çocuk #okul #türkiye #izmir #kurs #öğrenci #antalya #öğretmen #ankara #tbt #sağlık #tasarım #eğlence #üniversite #çocukgelişimi #egitim #turkey #bursa #gelişim #spor #psikoloji #education #saç #haber #galatasaray #mizah #göktürk #sanat
0 notes