Lam önündeki kâğıda yine ustalıkla ilk bakışta düz bir çizgi sandığım uzun bir Elif harfi yaptı. Konuyu değiştirmek istediğini anladım. “Hurufi inancında Elif harfinin çok özel bir yeri vardır,” dedi. “Elif tecellidir.”
Kâğıda çizdiği Elif harfine baktım. Bir kılıç gibi keskin ve estetikti.
“Her şeyin kelimelerden oluştuğunun kabul edildiği bir inanışta ilk harf elbet önemli olmalı.”
“Doğru,” dedi Lam. “Elif tüm harflerin başlangıcı ve tüm varlığın tohumu olarak kabul edilir. Bütün kelimeler harflerden teşekkül etmiştir ve bütün harfler de Elif harfinin sesinden ibarettir. Bu özelliğiyle de ‘bir’ rakamına benzer. ‘Bir’ rakamının bütün sayılara yayıldığı gibi, Elif de bütün harflere yayılır. Her şey ona ilişir ama o hiçbir şeye ilişmez.”
“Hiçbir harfe ilişmez derken ne demek istiyorsun?”
“Elif harfi yazıda başka bir harfle bitişmez, başka harfler ona bitişir. Bu yüzden elif harfine mukaddes harf denir, yani başkasına ilişmekten uzak olan harf anlamında.”
Düşünceli düşünceli kafamı salladım.
“Yani yalnız bir harf Elif.”
Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.
“Yalnız denemez aslında. Çünkü Elif ne onlardandır, ne de onların dışında. Zatı münezzeh bir harftir.” (s.260).
***
Gece kafamı yastığa koyduğumda bugün Lam’ın anlattıklarını ve Lamelif harfini düşündüm. Elif ve Lam birlikte lamelif’i oluşturuyorlardı.
İki harfin birleşmesinden oluşmasına rağmen bir bütün oluşturacak kadar bir’di Lamelif. Lam’la bir olmak fikri… Lam’ını bulmuş Elif olmak fikri ne kadar güzeldi.
Tek ve bir olmak… Lamelif olmak (s.264).