Tumgik
#sendikacılık
elazigsurmanset · 3 months
Text
Kamu Sendikaları Platformu Ortak Açıklaması: Örgütlenme Özgürlüğüne Dokunulmaz!
Tumblr media
30 Örgütten Tek Mesaj: Örgütlenme özgürlüğüne ket vuran her girişimin karşısındayız! Kamu Sendikaları Platformu (KSP), 29 sendika ve 1 konfederasyondan oluşan bir platform olarak, kamu emekçilerinin örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırılara karşı ortak bir açıklama yayınladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: Yasal düzenlemeler ve fiili birliktelikler başta olmak üzere, örgütlenme özgürlüğüne ket vurabilecek her türlü girişime karşı ortak bir yol haritası belirledik. Türk kamu sendikacılığının 21. Yüzyıl’a yakışır, modern, özgürlükçü, katılımcı, kapsayıcı ve bir o kadar da etkin bir zemine kavuşturulması için mücadele edeceğiz. Kamu Sendikaları Platformu olarak ilk toplantımızı gerçekleştirdik ve kapsamlı, nitelikli ve sürdürülebilir bir çalışma sürecine resmen başladık. Açıklamada ayrıca şu noktalara dikkat çekildi: Son yıllarda kamu sendikacılığı alanında örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan yasal düzenlemeler yapıldı. %2 sendikalaşma barajı ve sarı sendikacılık uygulamaları kamu emekçilerinin örgütlenme özgürlüğünü engelliyor. Kamu Sendikaları Platformu, bu saldırılara karşı mücadele etmek ve kamu sendikacılığını geliştirmek için bir araya geldi. Platformun paydaşları: ADİL-SEN AHESEN ANADOLU SAĞLIK -SEN BAK-SEN BİZİM-SEN BÜRO LİYAKAT-SEN DES DİYANET GÖR-SEN EĞİTİM SÖZ-SEN HEP-SEN HÜRRİYETÇİ SAĞLIK-SEN KAMU SAĞLIK-SEN LİYAKAT-SEN ÖZ DİYANET-SEN SAĞLIK LİYAKAT-SEN SAHİMSEN SAY-SEN SGK-SEN SİMESEN ŞEHİT GAZİ SEN SAĞLIK TÖS TÜM EĞİTİM BİR-SEN TÜM SAĞLIK-SEN ÜNİPERSEN YURT BÜRO-SEN YURT EĞİTİM-SEN YURT İMAR-SEN YURT SAĞLIK-SEN YURT TARIM-SEN YURT SENDİKALARI KONFEDERASYONU KSP'nin bu açıklaması, kamu sendikacılığı alanında önemli bir gelişmedir. Platformun çalışmaları, kamu emekçilerinin örgütlenme özgürlüğünün korunması ve kamu sendikacılığının geliştirilmesi için önemli bir katkı sağlayacaktır.   Read the full article
0 notes
kamuilanlari · 10 months
Text
Ayıplı sendikacılık!
Ayıplı sendikacılık! Memuru enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz gibi klişeleşmiş sözlerle yapılan sendikacılık sayesinde mevcut ekonomik şartlar karşısında, kamu çalışanları Sendika Teşvik Primine muhtaç edilmiştir.Çalışanlar haklarının korunacağı inancıyla değil, Sendika Teşvik Primi alabilmek için sendika üyesi olmaktalar. Dolayısıyla sendikanın ve sendikacılığın altı boşaltılmış, Sendika Teşvik Primiyle dol... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-haberleri/ayipli-sendikacilik.html?feed_id=24460 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
kamuweb · 10 months
Text
Ayıplı sendikacılık!
Ayıplı sendikacılık! Memuru enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz gibi klişeleşmiş sözlerle yapılan sendikacılık sayesinde mevcut ekonomik şartlar karşısında, kamu çalışanları Sendika Teşvik Primine muhtaç edilmiştir.Çalışanlar haklarının korunacağı inancıyla değil, Sendika Teşvik Primi alabilmek için sendika üyesi olmaktalar. Dolayısıyla sendikanın ve sendikacılığın altı boşaltılmış, Sendika Teşvik Primiyle dol... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-haberleri/ayipli-sendikacilik.html?feed_id=24459 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
antalyamemurlarcom · 11 months
Text
Sağlık-Sen Sekretarya Eğitim Toplantıları Gerçekleştirildi
Tumblr media
Toplantılara Genel Başkan Mahmut Faruk Doğan, Genel Sekreter Durali Baki, Genel Başkan Yardımcısı Sinan Kuluöztürk katıldı. Toplantılarda konuşan Genel Başkan Mahmut Faruk Doğan, hızlı kararlar ve doğru adımlar ile sağlık emekçisinin mali, özlük ve sosyal açıdan refaha ulaştırmak için gayret gösterdiklerini anlattı. Sahanın önemine dikkat çeken Doğan, “Bizim anlayışımızda sendikacılık sahada yapılır. Genel Merkez olarak bizler de sahanın nabzını tutmak için, sahanın taleplerini tam olarak yansıtabilmek için birçok çalışma içerisindeyiz” şeklinde konuştu. “İnsanı ve Emeği Merkeze Aldık” Oluşturdukları komisyonlar ve yaptırdıkları çalıştaylar ile herkesin bilgisini, görüşünü aldıklarına dikkat çeken Doğan, “Kurduğumuz odak çalışma grupları ile tüm konuları detaylandırıyoruz, yaptığımız saha araştırmaları ile beklentileri, talepleri topluyoruz. Bu toplantımız da yine aynı amaca hizmet etmektedir. Şubelerimizden gelen, birbirinden kıymetli başkanlarımızın gerek kendi alanları ile ilgili gerekse genel görüşlerini almak, yol haritamızı belirlemek ve doğru adımlar atmak için bir aradayız” ifadelerini kullandı. İnsanı ve emeği merkeze alarak, Sağlık-Sen’i geleceğe daha güçlü bir biçimde taşımak için durmaksızın çalıştıklarını belirten Doğan, “En büyük gücümüz birlik ve beraberliğimizdir” dedi. 7. Dönem Toplu Sözleşme sürecine de vurgu yapan Doğan, “Sağlık ve sosyal hizmet alanında yetkili sendika olarak, sorunların tespitinden, çözüm önerilerine ve masada etkili, beklentileri karşılayan, bilimsel çalışmalarla da desteklenen bir sözleşme yapmak adına, önem ve öncelikleri belirlenmiş, stratejisi geliştirilmiş bir dosya ile masada olacağız“ diye konuştu. Genel Başkan Doğan’ın konuşmasının ardından sekretarya toplantılarına geçildi. Genel Başkan Yardımcısı Baykan: Kurumsal İletişim Hedeflerimize Ulaşma Noktasında Stratejik Öneme Sahip Basın ve İletişim Sekretaryası Toplantısında Genel Başkan Yardımcısı İdris Baykan bir sunum gerçekleştirdi. Baykan, Sağlık-Sen Genel Merkezi olarak belirlenen hedefler doğrultusunda kurumsallığa büyük önem verdiklerini anlatarak, “Doğru zeminde profesyonel şekilde yürütülen kurumsal iletişim, hedeflerimize ulaşma noktasında stratejik bir öneme sahiptir. Artan rekabet ortamında tutarlı ve güçlü bir şekilde sendikal mücadele verebilmenin yolu birlikte hareket etmekten, söz konusu birliği sağlamak için de teşkilatımızla ve sağlık çalışanlarımızla etkin iletişim yürütmekten geçmektedir” ifadelerini kullandı. Kurumsal sosyal medya mecralarındaki değişim ve gelişimi hakkında da bilgi veren Baykan, şube başkanlarının sorularına yanıt verdi. Genel Başkan Yardımcısı Baykan’ın ardından Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enderhan Karakoç, "Sosyal Medyada Sendika İletişimi" konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Daha sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Göksu ise "Dezenformasyon" konusunda bilgi verdi. Genel Merkez Uzmanlarından Aziz Mahmut Şahin ise Basın ve İletişimden Sorumlu Şube Başkan Yardımcılarına sosyal medya kullanımı hakkında kısa bir eğitim verdi. Genel Başkan Yardımcısı Irgatoğlu: Verilecek Her Bir Katkının Kıymeti Paha Biçilemez Hukuk, Mevzuat ve Toplu Sözleşme Sekretaryası Toplantısında konuşan Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Irgatoğlu, toplu sözleşme sürecine yönelik yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi vererek, “Toplu Sözleşme sürecinin sahadan gelecek talep ve fikir önerileri ile sürdürülmesi ve bu doğrultuda sonuçlandırılması öncelikli hedefimiz. Verilecek her bir katkının kıymeti paha biçilemezdir” ifadelerini kullandı. 7. Dönem Toplu Sözleşme Eylem Planı kapsamında bu zamana kadar yapılan çalıştay, komisyon toplantıları, saha değerlendirmeleri hakkında konuşan Irgatoğlu, toplu sözleşme sonrası devam eden süreçte yapılacak eylemler ve sahadan beklenilen çalışmalar hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Daha sonra şubelerin Hukuk, Mevzuat ve Toplu Sözleşmeden Sorumlu Başkan Yardımcıları sahadan getirdikleri talepleri ve gözlemledikleri diğer sorunları Sağlık-Sen Hukuk Danışmanları ve Mevzuat Uzmanlarına iletti. Toplantı, soru-cevap şeklinde devam etti. Genel Başkan Yardımcısı Duman: “Sendikam İçin Bi’ Fikrim Var” Projemiz Hazır Eğitim ve Sosyal İşler Sekretaryası Toplantısında şube başkan yardımcılarıyla bir araya gelen Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Duman, bilginin güç olduğu günümüzde sahanın nabzını tutmak, sağlık çalışanlarının sorunlarını, beklentilerini belirlemek, ihtiyaçlarını analiz etmek ve çalışmalara bu doğrultuda yön vermenin öncelikleri arasında olduğunu ifade etti. Ulusal ve uluslararası projeler, yönetim ve teşkilat eğitimleri, sosyal ve kültürel çalışmalar, indirim anlaşmaları gibi birçok konuda çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceklerini belirten Duman, Eğitim ve Sosyal İşler Sekretaryasına bağlı SASAM Enstitüsü’nün yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Her şeyin dijitalleştiği ve bir telefona sığdığı bu günlerde sendikal bilgi ve paylaşımları için dijital bir platform hazırlığı içinde olduklarını söyleyen Duman, “Sağlık-Sen Akademi Uzaktan Eğitim Platformu”  çalışmalarına devam ettiklerini anlattı. Aynı zamanda tüm teşkilatın katılabileceği “Sendikam İçin Bi’ Fikrim Var” proje yarışması hazırlıklarının da tamamlandığı bilgisini verdi. Sendikacılık faaliyetlerine büyük katkı sunacağına inandıkları “Kardeş Şube” projesini anlatan Duman, sendika ile ilgili tüm bilgilere ulaşım sağlayabilecek Sağlık-Sen Tanıtım Kartı’nın ise yakın zamanda tüm teşkilata dağıtımının yapılacağını söyledi. Genel Başkan Yardımcısı Duman, daha sonra teşkilat mensuplarının sorularını yanıtladı.       Read the full article
0 notes
deliklicinar · 1 year
Text
7 Konfederasyon, 12 Ocak’ta iş bırakıyor!
Tumblr media
Kamu Konfederasyonları Platformu adına Birleşik Kamu-iş İl Başkanı Namık Kemal Aydoğan, 7 farklı konfederasyonun memur zammı ve ekonimik koşullar nedeniyle 12 Ocak’ta iş bırakma eyleme yapacaklarını açıkladı. Kamu Konfederasyonları Platformu üyeleri Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde basın açıklaması düzenledi. Platform adına açıklama yapan Birleşik Kamu-iş İl Başkanı Namık Kemal Aydoğan, “7 farklı konfederasyonun eylem birlikteliği ile oluşan Kamu Konfederasyonları Platformu olarak 3 ve 4 Ocak’ta açıklanan memur zammı ve içinde bulunduğumuz ekonomik duruma, yetkili konfederasyon Memur Sen ve Kamu Sen’in sarı tavrına karşı haykırıyoruz. Cumhurbaşkanının önce yüzde 25 oranında açıkladığı sonra danışıklı bir şekilde yandaş sendikanın göklere çıkardığı maaş zammını ulufe dağıtırcasına yüzde 30 yapmışlardır. Sadaka niteliğindeki bu komik rakamın müjde olarak sunulması da kamu emekçilerini ayrıca üzmüştür.  İçerisinde bulunduğumuz dönemde doğruları söylemeyen TÜİK verileriyle bile enflasyonun en az yüzde 78 oranında gerçekleştiğini biliyoruz. Yani altı aylık zammın en az yüzde 78 oranında olması gerekirdi” dedi. Aydoğan, “Bizlerin iktidar gücü yok, arkamızda siyasi partiler yok, bizler bağımsız sendikacılık yapmaya çalışıyoruz. Bizler bu devletin onurlu kamu çalışanlarıyız, anayasa kurallarına göre alın teriyle devlete katkı sağlamaya çalışan memurlarız. Tek gücümüz çalıştığımız iş yerinde iş bırakmaktır. 12 Ocak 2023 Perşembe günü tüm Türkiye’de tüm üyelerimizle çalıştığımız alanlarda iş bırakma kararı aldık. 12 Ocakta üretimden gelen gücümüzle tüm Türkiye’de alanlarda olacağız. İş bırakma kararımız hükümete uyarı niteliği taşımaktadır. Herhangi bir çözüm üretilmezse ileriki süreçte farklı eylem yollarına gideceğiz” diye konuştu. “12 Ocak’ta Kamu Konfederasyonları Platformu ve bağlı sendikalarımızla birlikte iş bırakıyoruz ve alanlara çıkıyoruz” diyen Aydoğan, “İş bırakma eylemimize konfederasyon düzeyinde örgütlü olmayan sendikaların da katılmasını bekliyoruz. Perşembe günü Saat: 12.00 de iş bırakma eylemine katılan emekçilerimiz ve sendika üyelerimizle birlikte Çınar Meydanı’nda basın açıklamamızı yapacağız” ifadelerini kullandı. Read the full article
0 notes
saglikagi · 1 year
Text
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Akkol'dan Asgari Ücret Açıklaması https://saglikagi.net/tisk-yonetim-kurulu-baskani-akkoldan-aciklama/?feed_id=53254
0 notes
hakimiyet · 2 years
Photo
Tumblr media
Metin: Biz sendikacılık yapıyoruz! https://ift.tt/ALf6QdN
Tumblr media
Metin: Biz sendikacılık yapıyoruz! Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Üniversite Şube Başkanı Şenol Metin yazılı bir açıklama yaparak sendikalar için Mayıs ayının ayrı bir öneme sahip olduğunu söyledi
May 24, 2022 at 02:31PM
0 notes
birbacklinkci · 4 years
Link
1 note · View note
Photo
Tumblr media
TÜRK EĞİTİM SEN Görele şubesi tarafından özel yaptırılan baskılı anahtarlık sendikaya üyesi öğretmenlere verilmek üzere teslim ettik. Sizde toptan ve perakende yaptırmak isterseniz 05340215455 numaralı telefon numaramızdan mağazamızdan ve sosyal medya hesaplarımızdan sipariş verebilirsiniz. Türkiye nin heryerine kargo ile gönderim yapılır. #türkeğitimsen #turkegitimsen #türkeğitimsendikası #sendika #sendikacılık #türkeğitimsengiresun #anahtarlık #BaskılıÜrünler #promosyonürünleri #promosyonanahtarlık #baskılıanahtarlık #hediye #hediyelik #promosyon #baskılı #tbt #trendyol #tbt #trendhediyeler #trend #giresunanahtarlık (My asortik bijuteri takı - çanta) https://www.instagram.com/p/CIP5QLIjq8c/?igshid=12chats0c1xmq
0 notes
multecibekes · 4 years
Text
Akp = BOP 2. Bölüm.
Küresel emperyalistler BOP projesi her nakadar. ABD İsrail çıkarlarıni garanti için yaklaşık kırk yıldır hayata geçirilmeye adım adım dama oyununda sıçrama taşı gibi hamleri sıra ile hayata geçiriyorsa da süreci ilgili derin bir iki kısa başlıklar
Veregim SSCB karşı ve daha sonra Hamas işit kuluçka dönemlerinde rahat geçirmeleri için avgan mücahitler. Birden bire 1977 önce küçük eylemler. Ne zamanki meşru dönemin avgan hükümeti Sovyet ordusunu goreve çağırdı küresel güçler. Yeni bir figuri sahneye sürüyordu avgan mücahitleri içinde el qaide. Ve bin ladini. Avrupa'daki Orta Doğu'daki medya. Bir kahraman olarak lanse ediyordu avgan mücahitler kozmopolit bir yapı idi pestunlar vardı. Tacik vardı Özbek vardı bir kısım. Pakistan yanlısı. Örgüt vardı hepsi tek çatı altında birlesmisti. Temel hedef. Avganistanda. Sovyet sosyalist cumhuriyetini dünya önünde suçlu ilan etmek. Dünyada geliseň sosyalist devrimci dalgaya. Bir dur demek yada devrim yapılar içinde çelişki yaratıp yüzlerce parçaya bölmek ve bu devrimci yapılar içinde sürekli sızmalar ile anti Sovyet bir revizyonist. Evreye geçilmesi idi öylede oldu başta orta doğu Avrupa. Türkiye'de bir sovyetlere diktatörlük suçlaması yapıldı bir tartışmada birilerine evet. Kardeşim Sovyetler bir diktatörlük ama unuttuğunuz bir çok önemli nokta Sovyetler proleterya diktatörlüğü için yapılan bir devrim. Kapitalist. Demokrasi yalanı ile uyutulun milyonların zengin sınıfa hizmet eden kapitalist çıkarlar için ikdarda olan bir yapı yok Sovyet cumhuriyetleri nereden saldırı gelirse kızıl ordu sadece Ruslardan oluşmuyor kızıl ordu icundeki tüm diyer halkların güvenlik için cagirilarina kayıtsız kalamaz demiştim avganlarin bir diğeri ayağı irandi şah eski gibi emperyal çıkarlara hizmeti yoktu humeyni Paris'te mışıl mışıl derin uykuda bekliyordu İran'da tehliklikeli gelişmeler oluyordu. Türkiye'deki gibi sosyalist. Bir devrimci. Gelişme içinde idi zaten İran devrimini sahi bitiren bu devrimci. Kadroları. Humeyni ABD BOP oyuna gir işaretini almıştı. Şimdi sıkı. Durun humeyni Tahran havaalanında İran'a giriş yaparken havalininda şahin polis istikbarat örgütünden kim korudu sizce eski İran CIA yenin en büyük merkezi Ortadoğu'da idi hatta Bop hazırlayan Graham Fuller İran'da elçilik görevlisi görünüyordu
Şah polis gücü fazla yapacakları bir şeyleri yoktu üst düzey de göreli olanlar şah ve ailesinden önce Arap ülkelerine kaçmıştı humeyni. Kum kentinde Hz Hüseyin'in. Kabrini ziyaret ettikten sonra devrimin rengi değişti bir anda ABD yeşil kuşak projesine döndü halk cephesi merkezi komitesi bir anda kaçmak zorunda kalmıştı. Cephe sahla beraber yenilmişti oysa sah ın işkence merkezlerinde en çok onlar bedel ödemişti binlercesi katledildi binlercesi zindanlarda atıldı yıllarca mahkeme bile edilmeden ölüme terk edildi Gelelim 12 Eylül faşizmin. En önemli gerekçeleri den birine Mehmet Keçeciler konya mitinginde istiklal marsi okunurken. Yere bağdaş kurması kahvenelerin taranması Maraş katligami. Ve irticanın gelişmesi. Evet ana neden buydu evren iti ilk iş Kur'an kurslarını yasal hale getirdi imam hatiplelere kısmı bazı üniversitede kontejan tanındı BOP ısrarla istediği 24 Ocak kararlarını hayata geçirmesi için dünya bankasından Turgut ozali ekonomiden sorumlu müsteşar olarak aradılar hemde hızla Özal çok. Bu kararları hayata geçirdi KDV ondan türk halkına armağan hatta o yıllarda. TV. Daha cazip halde milete giydirmek için TV komu sporun benzer reklamlar verildi TRT tüm kanallarında. Tiyaro sanatçıların oynadığı bu reklamlarda ne kadar alış veriş okadar fiş. 78 kuşağında olanlar hatırlar
12 Eylül işçi sınıfını Halaç pamuğu gibi dayatmisti Disk. 12 gelinceye kadar işçi sınıfına kurtuluş devrimci sendikada sarı sendikalarda deyil örneğin disk yaptırmış olduğu İstanbul'da zeytin burnunda emekçilerin aidatı ile yapılan binlerce konut hala askeriyenin elinde daha sonra disk başında iken DSP vekil olan Rıdvan Budak
Devrimci sendikacı Kemal Türkler Kenan Budak akrabası katileri ile mecliste Kürtlerle içinde olduğu shp ile bir araya gelmemek için DSP seçtim demişti oysa öldürmeden Kenan Budak kısa bir süre önce 1977 seçimlerini boykota. Çağıran biri idi çünkü genel başkanı CHP bin Bülent eceviti eceviti faşist bir zeminde yürümekle karşı devrimci bir safta devrimci solun düşmanı ilan edilmisti o boykot kararına emek partisi eskisi tüm devrimci yapılar ortak kararı idi Kenan budakın amcasının oğlu Rıdvan Budak diski basamak yapıp meclise girmiş Özal'ın çıkarmak istediği kıyak emeklili yasasına rahmetli anapli vekil bakanlıkta Adnan Kahveci bağıra bayira. Karşı çıkmıştı ridvandan tık yoktu devrimci sendikacılık varsa bu gün işçi sınıfı neden yalnız. Ankara necati bey caddesini bilenler bilir bir çok sendika yada lokali vardı ilk gördüğünüz sendikanın akşam yediden sonra bir gidin ya bir caginizi içmeye geldim bir bakın konken partileri her oyun kaç para ve Türk parasimi dovizmi sınıfın kiralık katili taşaronlasmadi. Bir çok fabirkada işyeri temsilcisi yada ilçe il SB başkanların taşaron firması var yoksa unutunuzmu şemsi Denizer eski Türk iş bağlı maden işin başkanı idi hani şhow yapıp Ankara'ya yürüdü sonra anlaşıldı ki makam arabası zırhlı limuzin olduğu emekci iş sınıfına sadece faşiz saldırması işçi sınıfını satan sarı sendikacılıkta çok vurdu hemde çok ,
Evren lti bop aldığı talimatla Özal'a karşı imiş gibi hareket et sık sık kamuoyu önünde TV başında saldır onur kırıcı davran Özal sempati yükselmesi gerekiyordu yeni aktör ozald evren. İti Ordu'da emekli ol parti kur dergi sunalpada her fırsata desteğini ima etti halk 12 eylüle karşı bir öfke biriktirmisti. Evrenin ak dediği bok bok dediğine kurtarıcı ak bir çare gördü. Ve ozali 83 seçimlerinde resmen iktidardi. Bu gün tek adam rejimi başkanlık varya Özal'a emri direk ABD vermişti. O günlerde Erdoğan yeni yeni haxirlayiniyordu henüz refah partisi il baskı bile değildi. Ama o günlerde İstanbul il adına başkanlık düşünceleri şuydu başkanlık sistemini ABD istiyor Erdoğan'ın belkide siyasi hayatında söylemiş olduğu tek gerçek söz buydu
2.bolumun sonu
Bedirxan botanll 2020
Tumblr media
5 notes · View notes
hbedebiyatsanat · 4 years
Text
Tumblr media
KRALIN ÖNÜNDE ‘SÖMÜRGECİLİK’ İFŞASI PATRİCE LUMUMBA!
- KAVEL ALPASLAN -
Kongo'nun Belçika'dan kazandığı bağımsızlığın ardından ülkenin ilk başbakanı olarak seçilen Patrice Lumumba: Tarih bir gün sözünü söyleyecek. Brüksel, Paris, Washington veya Birleşmiş Milletler'in öğrettiği tarih değil; bizim sömürgecilik ve kukla hükümdarlarından kurtulmuş, özgürleşmiş ülkelerimizde öğretilecek tarih...
Afrika hakkında bildiklerimiz, kıtanın ‘kötü bir durumda’ olduğuyla sınırlı. Antarktika için nasıl aklımıza ‘soğuk’ geliyorsa, burası için de ‘iç savaş’, ‘açlık’, ‘sömürü’ gibi tonla korkunç olayı anımsıyoruz. Haksız değiliz, ama ne tarihini kurcalıyoruz, ne de ülke isimleri bizim için bir şey ifade ediyor. İlgisizliğimizin kaçınılmaz nedenleri var kuşkusuz, ama kabul edelim bireysel olarak da beylik birkaç sözle yetiniyoruz. Yer yer haritada yerini bile gösteremeyeceğimiz ülkeleri küçümseyerek haklarında aşağılayıcı şakalar yapıyoruz. Belli ki bu alanda ‘olgunlaşmaya’ ihtiyaç var! ‘Medeniyet’ bayrağı altında yüzyıllarca yeryüzünün görüp görebileceği en barbarca katliamları yaşayan gerçek Afrika’yı tanımak ve hak ettiği saygıyı göstermek için, kıtanın başı dik çocuklarının hayatları bize yardımcı olabilir.
“(…) Tüm gücüyle güneş bizim için parlayacak, / gözümüzün yaşını, suratımızdaki tükürükleri kurutarak, / zinciri kopardığın an, koca zinciri, / kötülüklerin, işkencelerin köküne kibrit suyu, / hür ve şen bir Kongo doğacak kara topraktan, / Hür ve şen bir Kongo – kara çiçek, kara tohumdan!”
Afrika’nın bağımsızlıkçı siyah liderlerinin pek çoğunda ‘şairliğe’ rastlıyoruz. Kimisi profesyonel, kimisi daha amatör… Bu dizelerin sahibi Kongo’nun Belçika’dan kazandığı bağımsızlığın ardından ülkenin ilk başbakanı olarak seçilen Patrice Lumumba. Şiirin estetik açıdan yorumu takdirinize kalmış. Ancak yaşamını okuduktan sonra Kongolu Lumumba’nın kaleminden çıkan bu satırlara bambaşka bir gözle bakacağınıza şüphe yok. Birkaç aylık görev süresinde bağımsızlığı gerçek bir bağımsızlık anlamında ele alır, buna göre konuşur, adım atar. Çok geçmeden Belçika, CIA ve diğer Batılı müttefiklerce ‘komünist’ ilan edilir. Tutuklamaları işkenceler, işkenceleri aşağılamalar ve aşağılamaları da sülfürik asitte bedeninin yok edilişi izler. Bugün başkent Kinşasa’da metrelerce uzunlukta heykeli bulunan Lumumba’ya ‘saf bir hayalci’ ya da ‘komünist şeytan’ diyenler var; bir de ‘samimi bir yurtsever’ diyenler. Peki gerçekten kimdi Lumumba?
‘TANRI BEYAZDIR’
Bu nedenle söze Kongo’dan bahsederek başlayalım. Kaderi Belçikalı sömürgecilerce çizilen bölge Afrika’nın tam anlamıyla ‘kalbinde’ yer alıyor. Başta basit madenler ve stratejik konumuyla sömürgecilerin ilgisini çeken Kongo, ileriki dönemde başta uranyum olmak üzere yeni keşfedilen yeraltı zenginlikleriyle dikkatleri üzerine toplayan bir bölgedir. Çeşitli Batılı devletlerin paylaşım planlarının ardından bir dönem Kongo topraklarının yarısı Belçika Kralı’na verilir. Diğer yarısıysa özel şirketlere tahsis edilir. Fazla tarihe boğulmadan şimdilik sadece bölgenin Belçika ile olan kanlı geçmişini ve sömürgecilerin çeşitli açılardan önemsediği bir bölge olduğunu bilmekle yetinelim.
Lumumba’nın hayatını okuduğumuzda aklımızda kalan kimi soru işaretlerinin yanıtlandığını göreceğiz. Örneğin Afrikalı liderin eğitim hayatı oldukça ilginç. Lumumba 1925 yılında Kasai bölgesinde, Katoka-Komba’da doğar. Ülkede de eğitim tekelini elinde bulunduran misyoner okullarında eğitim görür. 13 yaşında Protestan misyoner okulunda bir rahibin ‘Tanrının beyaz olduğunu’ söylemesiyle birlikte yaşadığı tartışmanın ardından okuldan atılır. Bu okulların temel hedefi, eğitim verdiği siyahlara dağıttığı broşürlerde yer alan “yerlinin gerçek kişiliğine (…) dokunmak, zihniyetini dönüştürmek, onu kendi vicdanında yeni toplumsal düzene yaklaştırmak” ifadelerinden anlaşıyor. Ülkede 1954 yılında ‘vatandaşlık’ statüsü alma hakkı ortaya çıkar. Ancak bu hak öyle her Kongolunun erişebileceği bir ‘hak’ değildir. ‘Medenileşen’ Kongolulara tanınan bu ‘ayrıcalığa’ sahip olan Kongoluların sayısı 1958 itibariyle 217’dir. Lumumba da bu statüye sahip olarak nüfusun çok küçük bir kısmına mensup olur.
‘GERÇEK’ BAĞIMSIZLIK DÜŞÜNCESİ
İş hayatı boyunca bira fabrikasından posta ofisine pek çok yerde çalışır. Belçika Liberal Partisi’ne katılır ve Belçika’da kısa bir eğitim hayatı olur. Burada kronolojik detaylardansa Lumumba’nın siyasi düşüncesinde yaşanan evrimden bahsederek devam edebiliriz. Bu dönemde Lumumba’nın tam anlamıyla gerçek bir bağımsızlık ve pan Afrika düşüncesinden uzakta olduğunu söyleyebiliriz. Belçika ve Kongolular arasında olması gereken eşitlikçi bir uyumun yeterli olacağını düşünür. Ancak fikirleri değişir. Siyasi geçmişinde sendikacılık da bulunan Lumumba diğer partilerin kabileci anlayışını kabul etmeyen Mouvement National Congolais’nin (Kongo Ulusal Hareketi–MNC) kuruluşuna katılır ve kısa süre içinde partinin lideri konumuna gelir. MNC’den 4 yıl önce 1954’de kurulan ve liderliğini ünlü bir aile önderi Joseph Kasavubu’nun yaptığı Alliance des Ba-Kongo’yu (Kongo-Bakogo İttifakı–ABAKO) kabileci anlayıştan kopamayan partilerin başındadır. Öyle ki MNC’ye göre kabilecilik bağımsızlık önünde bir engeldir. Bağımsızlık demişken Lumumba’nın hayatındaki belki en büyük dönüm noktası olan Gana’da düzenlenen Akra Pan-Afrika Konferansı’ndan söz etmeliyiz. Lumumba ’emperyalizm’ ve onurlu, gerçek bir bağımsızlık düşüncesiyle böylece tanışır.
Akra’ya gelen Lumumba, Cezayirli Frantz Fanon, Ganalı Kwame Nkrumah gibi bağımsızcılık ve Pan Afrika düşüncesinin önemli isimleriyle tanışır. Konferansta kabilecilik ve sömürgecileri destekleyen ideolojilere net bir çizgi çekilir. Bu çizgi sadece konferans belgeleriyle sınırlı kalmaz, Lumumba’nın hayatına da çekilir: Onun için barışın olmazsa olmaz koşulu artık bağımsızlıktır. Ülkesinde fikirlerini bu çerçeveye oturttuğunda sürekli ‘komünist’ olmakla suçlanır. Bu ‘suçlama’ ömrü hayatı boyunca peşinden gelecektir. Dolaylı yoldan Marksist düşünceye dokunan Lumumba kendisine yakıştırılan bu sözler hakkında şöyle diyor: “Afrika’da ilerlemeci olan, ilerleme eğiliminde olan herkes komünist olmakla, yıkıcı olmakla niteleniyor. Sömürgecilerin önünde eğilmeniz ve size sunduğu her şeyi kabul etmeniz gerek. O zaman sizi övecekler. Biz namuslu insanlarız, kimseyi aldatmayız. Tek bir amacımız var: ülkemizi kurtarmak, özgür ve bağımsız bir ulus kurmak.” Lumumba Afrika tarihinde bu ‘savunmayı’ yapan ilk ve tek kişi değildir. Kimi içten içe, kimi gerçekten komünist olan; kimiyse sadece ‘ülkesini kurtarmak, özgür, bağımsız bir ulus kurma’ amacında olan nice Afrikalı devrimci, benzer sözleri sarf eder.
KRALIN ÖNÜNDE SÖMÜRGECİLİĞİN İFŞASI
Kongo’da Lumumba’nın ekonomik bağımsızlığı ve Afrikalıların birliğini anlatan gösterileri hem kitlelerin hem de sömürgecilerin dikkatini çeker. Bağımsızlığa giden süreç ‘müstakbel’ ülke için oldukça çetindir. ABAKO’nun yasaklanan mitingine yapılan saldırıda resmi rakamlara göre 42 kişi, yerli partilerin rakamlarına göre 710 kişi hayatını kaybeder, Kasavubu tutuklanır. Daha sonra Lumumba da patlak veren başka bir olaydan dolayı ‘halkı kışkırtmak’ suçundan tutuklanır. Belçika, fırsattan istifade ederek hoşnutsuzluğu ufak kayıplarla atlatmaya çalışır ve Kongolu siyasi liderleri Brüksel’e çağırır. Belçika Lumumba’nın yokluğunda yapacakları toplantıdan alınacak verime güvense de diğer parti liderinin çoğu Lumumba’sız görüşmelere başlamayacaklarını belirtir. Nitekim Belçika bu baskıya boyun eğer ve Lumumba serbest bırakılır, hapisten çıkar çıkmaz Brüksel’e hareket eder. Toplantıda tartışılan iki temel hat vardır. Belçikalı sömürgecilerin ayan beyan maşası CONAKAT partisinin lideri Çombe’nin savunduğu ‘yarı özerk eyaletler konfederasyonu’ ile Lumumba’nın savunduğu ‘bağımsız güçlü bir merkezi devlet’ önerisi. Sonuç olarak bağımsızlık tarihi olarak 30 Haziran 1960 belirlenir. Yaklaşık bir ay önce yapılan seçimlerdeyse MNC en yakın rakibinin yaklaşık 10 puan önünde oyların yüzde 23’ünü alarak birinci parti olur. Üçüncü sıradaki Kasavubu ile koalisyon anlaşması yapılır ve aradaki farka rağmen Lumumba başbakan, Kasavubu cumhurbaşkanı olur. Küçük bir hatırlatma: CONAKAT oyların sadece yüzde 4.7’sini alarak 6’ncı parti olur.
Seçimlerin sonrasında düzenlenen bağımsızlık töreni, belki bağımsızlığın çok daha ötesinde bir anlam taşıyor. Töreni sıra dışı kılansa Lumumba’dan başkası değildir. Sözü ilk alan Kral Baudouin olur. “Kongo’nun bağımsızlığı, dahi kral II. Leopold tarafından düşünülen bir görevin sonucudur” ifadeleriyle sözlerine başlar ve tüm konuşma boyunca Kongo’nun bağımsızlığını bir lütuf olarak görür. Bir sömürgeci Belçika Kralı’na yakışan bir şekilde konuşmasını bitirdikten sonra kürsüye Kasavubu geçer. O da bağımsızlıkla birlikte Belçika’yı yüzüstü bırakmayacaklarına değinir, sömürgecilere minnetlerini defalarca belirtir. Ardından sıra Lumumba’nındır, onun konuşması kimilerine göre en cesur kimilerine göreyse en safça ve en hazırlıksız bağımsızlık konuşmasıdır:
“Kongolu kadınlar ve erkekler, bugün zafer kazanmış olan bağımsızlık savaşçıları, sizi Kongo Hükümeti adına selamlıyorum. Biz mücadelede ne güçlerimizi, elimizdeki avucumuzdakileri, ne acımızı ne de kanımızı esirgedik. Gözyaşıyla ve kanla yapılan bu mücadeleyle sonuna kadar gurur duyuyoruz, çünkü bu mücadele soylu ve haklı bir mücadele oldu, gücün bize dayattığı kölelik utancına son vermek için kaçınılmaz bir mücadele oldu. Bu bizim seksen yıllık sömürge sisteminden çıkışımız oldu. Yaralarımız çok taze ve hâlâ belleğimizden çıkaramayacağımız kadar acıyor. Ne beslenmemize, ne giyinmemize ne de doğru dürüst barınmamıza, ne de çocuklarımızı insan gibi yetiştirmemize olanak veren ücretlerle yok edici çalışmalara zorlandık. Zenci olduğumuz için sabah akşam alay, aşağılanma ve fiziksel şiddetle karşı karşıya kaldık. (…) Topraklarımız, yalnızca daha güçlü olanın hukukunu tanıyan sözde legal yasa metinleriyle gasp edildi. Yasaların beyaz ya da siyah için hiçbir zaman aynı olmadığını gördük. (…)”
SARTRE: HEM KAYBININ HEM BÜYÜKLÜĞÜNÜN NEDENİ
Bu tarihi konuşma emperyalistlere karşı Afrika halklarının birliği savunusuyla sürerken Belçika Kralı’nın huzursuzluğu ve yanındaki Kasavubu’ya eğilip söyledikleri kameralara yansır. Öte yandan Lumumba sözlerini tamamladığında salondaki siyahların büyük bir çoğunluğu -Kasavubu’nun konuşmasının aksine- başbakanı ayakta alkışlar. Sokaktaki yankıya dairse Patrice Lumumba’nın gazeteci kızı Juliana Lumumba samimiyet vurgusu yapıyor. Ona göre babası kendi söylediklerine yürekten inanıyordu ve insanlar ilk kez seçim odaklı olmayan, söylenmeyen ortak gerçekleri, dertleri içeren bir konuşmaya tanıklık ediyordu. Tabii bu konuşmanın rahatsız ettiği kiliseden sömürgecilere güç odaklarını hatırlatıyor. Karşı cepheden birini dinleyecek olursak o günlerde Binbaşı olarak görev alan Belçikalı François Vanderstraeten’i dinleyebiliriz: “Bazı şeylerin ters gittiğini ilk kez fark ettiğim an, Kinşasa’da Başbakan Lumumba’nın öğle vakti yaptığı konuşmayı dinlediğim andı. Sözlerini duyduğumda dedim ki burada bizim duymak istediğimizle alakalı hiçbir şey yok.”
Yeni bağımsızlığını kazanmış bir Afrika ülkesinin Belçika Kralı’nın yanı başında oynadığı bu kart hakkında sosyolog ve insan hakları savunucusu Said Boumama ‘Afrika Devriminin Figürleri (Çev: Şule Ünsaldı – Nota Bene) kitabında şöyle diyor ve Jean Paul Sartre’ın Lumumba hakkında bir yorumunu paylaşıyor: “Birkaç ay önce Kongo ulusalcılığının simgesel figürü olarak, sözlerinin ve davranışlarının sonuçlarını hesaplamıyordu. Sömürge çerçevesinde ırksal bir eşitlik olasılığından sonra, çok fazla gürültü, entrika, ihanet ve komplo olmadan gerçek bir bağımsızlığa kavuşmak olasılığından söz etmesinde aynı saflık vardı. Jean Paul Sartre, Frantz Fanon’la girdiği bir tartışmayı hatırlatarak, onun Lumumba’nın saflığı konusundaki görüşlerinden söz eder: (…) Onda kılık değiştirmiş emperyalizmin tüm restorasyonlarıyla uzlaşmaz bir muhaliflik görüyordu. Onu yanlızca kendi kaybının hem de kendi büyüklüğünün nedeni olan insana duyduğu bu sarsılmaz güvenle suçluyordu (kuşkusuz büyük bir sevecenlikle). Fanon bana şunları söyledi: ‘Ona bakanlardan birinin kendisine ihanet etmekte olduğunun kanıtları verilmişti. Bakanı çağırdı, belgeleri gösterdi ve şöyle dedi: Sen bir hain misin? Gözlerime bak ve yanıt ver. Adam onun gözlerine bakarak suçlamayı reddetti. Tamam, dedi Lumumba, sana inanıyorum.’”
SSCB’DEN YARDIM İSTEĞİ VE İNFAZ
Bağımsızlık ilanı Lumumba’nın konuşmasından sonra coşkuyla karşılanırken Belçikalı bir generalin başlattığı isyan gelecek kanlı günlerin habercisi olur. Generalin hamlesini Çombe’nin Katanga’da bağımsızlık ilan edip Kongo güçlerine savaş açması izler. Bu sırada Belçika, Çombe’nin yanına önce 300 komando, ardından 9 bin asker sevk eder. Birleşmiş Milletler’den talep edilen Barış Gücü hem geçip hem de çatışmaları engelleme adına fazla rol almayınca Lumumba çok ses getirecek bir hamlede bulunur: Sovyetler Birliği ve Kızıl Ordu’yu Kongo’ya çağırır. Zaten yaşananların önemli bir parçası olan ABD de bu davet üzerine Lumumba’yı doğrudan hedef alır. CIA, bölgedeki casuslarına ne olursa olsun ilk hedefin Lumumba olduğu emrini verir. Lumumba’nın başbakanlık görevi bunun üzerine Kasavubu tarafından elinden alınır. Bir süre çift liderli yönetim devam eder ancak 14 Eylül’de ABD destekli Albay Mobutu yönetimi darbe yapar ve Lumumba’yı ele geçirir. Halk tarafından sevilen bir lider olan Lumumba başta infaz edilemez; ev hapsi cezası verilir. Ancak isyanı örgütlemek üzere kaçıp Mobutu’nun eline düşünce Çombe’ye teslim edilir. Yakalanma anına ait görüntülerde fiziksel işkencenin yanı sıra en dikkat çeken detay, daha önce yaptığı konuşmasının yazılı olduğu kağıdın, işbirlikçiler tarafından Lumumba’ya yedirilmeye çalışılmasıdır.
Mobutu, Kasavubu -ve dolayısıyla ABD- Lumumba’yı infaz etmek istese de yine popülaritesinden çekilerek cellatlık görevini Çombe’ye verir. Ocak 1961 yılında teslim edilen Lumumba burada akla hayale gelmeyecek işkenceler görür. İnfazından sonra cesedi parçalara ayrılır ve Belçikalı bir asker tarafından sülfürik asitte yok edilir. Bu hareket, Lumumba’nın ‘varlığının’ ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.
‘AFRİKA KENDİ TARİHİNİ YAZACAK’
Eşine yazdığı son mektubun sonunda şöyle diyor Lumumba: “Hiçbir barbarlık, hiçbir acı, hiçbir işkence beni merhamet dilemeye zorlamadı. Başım dik olarak, sarsılmamış bir inanç ve ülkemin kaderine dair derin bir güvenle ölmeyi, kutsal ilkelerimizin küçümsenmesini izleyerek yaşamaya tercih ederim. Tarih bir gün sözünü söyleyecek. Brüksel, Paris, Washington veya Birleşmiş Milletler’in öğrettiği tarih değil; bizim sömürgecilik ve kukla hükümdarlarından kurtulmuş, özgürleşmiş ülkelerimizde öğretilecek tarih. Afrika kendi tarihini yazacak, Sahara’nın kuzeyinde ve güneyinde, bu zafer ve saygınlığın tarihi olacak. Ağlama sevgilim; biliyorum ki benim çok acı çekmiş ülkem kendi bağımsızlık ve özgürlüğünü savunacak. Yaşasın Kongo! Yaşasın Afrika!”
Lumumba’nın ölümünün sonrasında ülke çeşitli kanlı mücadelelere tanık olur. Onu katledenler ölümünden kısa süre sonra tepkilerden dolayı Lumumba’ya kahramanlık unvanı verseler de, ülkede Lumumba yanlıları var olsa da bugün Kongo için hiç de parlak şeyler söyleyemiyoruz. Öyleyse Lumumba tarihin neresinde duruyordu? Her şeyden önce ‘cesur’ hali de ‘saf’ hali de kendisinden sonra gelecek siyah kurtuluş hareketlerine sömürgecilerin samimi ve tam olarak bir yerden ayrılmayacağını en çıplak bir biçimde öğretti. Yüzlerce yıldır gözle görülen ya da görülmeyen zincirlere vurulan bir kıtanın onurlu geleceği için attığı adımlar siyaseten işine yaramamış olabilir. Ama bu sözlerin sömürgecilerin yüzüne yüzüne telaffuz edilirken ki onurlu duruşun bir Afrikalı için hissettirdiklerini anlayabilmek de pek kolay olmasa gerek.
(Patrice Lumumba'nın katledilişinin yıldönümü anısına Kavel Alpaslan'ın 2 Mart 2019 tarihli yazısını seçtik)
(GAZETE DUVAR)
POLİTİKA'NIN NOTU.
1960 yılında kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği başkenti Moskova'daki "Halkların Dostluğu Üniversitesi", Patrice Lumumba'nın katledilmesinin ardından 22 Şubat 1961 tarihinde "Patrice Lumumba - Halkların Dostluğu Üniversitesi" adını almıştır ve özellikle ulusal kurtuluş savaşı veren birçok Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkesinin liderleri ve yönetici kadroları bu üniversitede yetiştirilmiştir. Rusya Federasyonu Hükümeti'nin 5 Şubat 1992 tarihli kararıyla üniversitenin adı "Rusya Halkların Dostluğu Üniversitesi" olarak değiştirilmiştir.
2 notes · View notes
elazigsurmanset · 6 months
Text
Kamu Birliği Konfederasyonu Kuruldu
Tumblr media
Kamu çalışanları konfederasyonları arasına bir yenisi eklendi. 6 farklı iş kolundaki bağımsız sendikaların birleşmesiyle yaklaşık 100 bin kamu çalışanı üyesi olan Kamu Birliği Konfederasyonu (KAMU BİR) kuruluşunu ilan etti. Kuruluşlarını Cumhuriyetin 100’üncü yılına ithaf eden Kamu Birliği Konfederasyonu Kurucu Genel Başkanı Osman Kaya, konfederasyon genel merkezinde basın açıklaması düzenledi. Kaya, “İnsanlık tarihine bakıldığında görülecektir ki ihtiyaç duyulmayan hiçbir şey doğmamış, ihtiyaç duyulan ise tüm zorluklara rağmen ortaya çıkmıştır. Bizler, kamu çalışanları olarak, uzun yıllar sendikal mücadelede kamu çalışanlarını tam anlamıyla temsil edecek sendikalara ihtiyaç duyduk. Bu ihtiyaç kamuda bağımsız ve ilkeli sendikal mücadele verenleri bir araya getirdi. Gerek sendikalar kanununun genel toplu sözleşme için konfederasyonlar bazında temsil araması ve gerekse kitlelerin gücünün daha etkin kullanılabilmesi için bağımsız ve ilkeli bir sendikal mücadele ortaya koyan altı sendikanın yönetimleri bir araya gelerek kamu çalışanlarının beklentileri doğrultusunda bir konfederasyon oluşturmak için ilk adımı attık” ifadelerini kullandı. Kaya, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, yaklaşık yüz bin kamu çalışanı ile, Türkiye’nin en genç, en dinamik, en üretken konfederasyonu, Kamu Birliği Konfederasyonun kuruluşunu ilan etmenin mutluluğunu ve heyecanını yaşıyoruz. Sağlık ve Sosyal Hizmetler kolunda; Genç Sağlık Sendikası, Büro, Bankacılık ve Sigortacılık Hizmetleri kolunda; Adalet Sen, Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri kolunda; Genç Eğitim Sen, Diyanet ve Vakıf Hizmetleri kolunda; Diva Sen, Yerel Yönetim Hizmetleri Kolunda; Genç Belediye Sen ve Basın Yayın ve İletişim Hizmetleri kolunda; Adil Haber Sen Bir araya gelerek Kamu Birliği Konfederasyonu’nu kurduk. Bağımsız olarak kurulan ve temel ilkeleri tam bağımsız sendikacılık olan bu altı sendika, bir araya gelerek kamu çalışanlarının ihtiyaç ve özlem duyduğu sendikal mücadeleyi başlatmıştır. Kamu Birliği Konfederasyonu; tam bağımsız, ideolojilerden ve siyasetten arı, gücünü anayasa, kanunlar ve üyelerinden alan, yalnızca üyelerinin ve kamu çalışanlarının talep ve beklentileri doğrultusunda hareket eden, şahsi menfaatleri elinin tersiyle iten, kişiler üzerinden değil ilkeler üzerinden bir sendikal mücadele anlayışıyla doğmuştur” dedi. Kamu Birliği Konfederasyonu kuruldu “Kamu Birliği Konfederasyonu, belirli ilkeler ışığında kurulmuş olup, bu ilkeler; hukukun üstünlüğü, adalet, liyakat, objektif kriterler, evrensel insan hakları, etik değerler, şeffaflık ve hesap verilebilirlik, yenilikçi ve çözüm odaklı anlayış, insan onuru ve adil ücrettir” diyen Kaya açıklamasını şöyle sürdürdü: “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında kuruluşunu ilan ettiğimiz Kamu Birliği Konfederasyonu 29 Ekim 2023 tarihini kamu çalışanları için sendikal mücadelenin dönüm noktası olarak kabul etmekte ve bundan sonra ortaya koyacağı mücadele ile sendikalara ve sendikal mücadeleye de hak ettiği değeri kazandırmayı hedeflemektedir. Kamu Birliği Konfederasyonu olarak kamu çalışanlarının özlem duyduğu bağımsız ve tarafsız sendikal mücadele ile yıllardır çözülemeyen sorunların çözümü, kamu çalışanlarının mali-sosyal-özlük haklarının iyileştirilmesi, eğitici ve öğretici çalışmalar ile kişisel gelişimlerine destek olunması, sosyal ve kültürel etkinliklerle kamu çalışanlarının iş stresinden uzaklaşıp sosyal hayatın içinde yer almasının sağlanması, doğa ve çevre bilincinin yaygınlaştırılması, bilimsel araştırmaların teşvik edilmesi, sosyal sorumluluk projelerinde yer almalarının sağlanması, üyelerine ve kamu çalışanlarına kreş, burs, misafirhane, otel, motel hizmetleri verilmesi, özel gereksinime ihtiyaç duyanlara destek olunması, engelli çalışanlara ve kadınlara karşı pozitif ayrımcılık yapılması amaçlanmaktadır. Hiçbir siyasi görüşü benimsemeyen ve aynı zamanda her siyasi görüşe eşit mesafede bulunan, klasik ideolojilerinden arınmış, ortak değerlerimiz olan milli ve manevi değerleri kırmızı çizgisi olarak benimsemiş, kamu çalışanlarını evrensel insan hakları şemsiyesi altında birleştirmeyi amaçlayan Kamu Birliği Konfederasyonu (KAMU BİR), tüm kamu çalışanlarına ve milletimize hayırlı olsun. Bugün kuruluşunu ilan ettiğimiz Kamu Birliği Konfederasyonuna; yukarıda belirttiğimiz ilkleri benimseyen, yani adalet isteyen, liyakat isteyen, adil ücret isteyen, insan onuruna yaraşır bir çalışma hayatı isteyen tüm kamu çalışanlarını davet ediyoruz. Gelin birlik olalım… Gelin kamuda ‘BİR’ olalım… Gelin Kamu Bir’de buluşalım” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
scelik2-blog · 5 years
Text
SAMİMİYETSİZLİK ÜZERİNE
          Bir önceki yazıda ‘’hatır için nasıl gelecek karartılır’’ konusunda değindiğimiz ‘’eksik’’ olduğunun bir o kadar farkında olmayan insanların şimdi ki yazıda ne kadar samimiyetsiz olduklarını göstermeye çalışalım.
          ‘’En kötüsü de sahip olmadığın şeylere ait olmandır.’’ der Kafka. Malum gündem ‘’sendikal’’ seçim olunca toplumumuzun karakteri ve davranışları-sanki onlar kendilerine ait değilmiş gibi-ayrı oynamaya başladı. Söyledikleri sözleri daha önce yakındığım nedenlerden ötürü yutar veya-unutmadıklarını hepimiz biliyoruz-geçici süre unutur gibi yapmaya başladılar. Öyle bir davranış serisi ki; sanki o davranışın icadından haberleri yokmuş gibi davranmaya başladılar. En bayağı olan davranışlarından liste başı olacak olanı; normal zamanda kafasını çevirip, seçim zamanı sonu ‘’-ım,-um-,cım’’ ekleri ile biten hitap kelimeleridir. Örneğin ‘’Anıl-ım,Onur-um,Murat-cım’’ tarzı oluk oluk bayağılık akan, sindirmek için çok sağlam duruş, karakter getiren gereksiz samimiyetler seridir. Bu esnada karşılarında iyi bir gözlemci ve unutmayıp zamanını bekleyebilen-hayır buna sinsi değil sabır diyorum- bir birey olabileceğini hesaba katmadan, sanki hafızalarda ki onca birikmiş cümlelerin kaynağı onlar değilmiş gibi çok rahat konuşmaya çalışırlar. Konuşurlar diyemiyorum çünkü konuşmayı bilmedikleri gibi günlük konuşma kelime sayısı da 150′yi geçmeyecek derecede olan insanlar. Konuşmaya çalışırken de bir o kadar gereksiz omuza el atma hareketlerini gözlemlemek ayrı bir keyif verici. Hatır-gönül biatçılığı ile üye adayı oldukları merci ne öğretirse hep bir ağızdan onu tekrarlayan; ya şu kişi de gelirde bunu sorarsa ne yanıt vereceğiz diye o merciye danışan; sorgulama, düşünme organının varlığından haberi olmayan bir güruh.. Bence insan ‘’neyim, ne yapıyorum’’ diyerek kendisini başkasının gözünden görmeye çalışmayı denemeli ki hem kendi düşünceleri ile çelişmesin hem de komik duruma düşmesin. 
        Bütün hayatı boyunca;
-Sendika yada siyaset platformu görmemiş
-Görse bile kendini geliştirememiş
-Bir işçi direnişine gitmemiş 
-Şükür ve dua ile sendikacılık yapmaya çalışan  bu samimiyetsiz, cahil toplumun sahtekarlık akan davranışlarına maruz kalmadan tertemiz kalabilmek en büyük tesellimdir. Tesellim olmayan noktalar ise bu sahtekarların karanlık olduğunu bildiğimiz geleceğimizi belirlemesi ve kendileri ne ki çocukları ne olsun noktalarıdır. Hayır öyle olmuyor. Geleceğini ellerine bırakma demekle olmuyor. Bu edilmiş ve vazgeçilmiş bir mücadelenin eseridir. Koskoca bir iş yerinin bu insanlarla dolu olduğunu görüp Franz Kafka olmamak elde değil.
Vazgeçilmişliktir..
İnsanlıktan nefretin adıdır..
Tek başına mücadelenin sonuç vermeyeceği anlamsız bir son çırpınışlardır..
-Umut olmasına var. Sınırsız denecek kadar çok umut var. Ama bizim için değil..
                                                                                           Franz Kafka
2 notes · View notes
haber-zaman · 2 years
Text
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Ateşkesin sağlanması için yoğun çaba veriyoruz
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Ateşkesin sağlanması için yoğun çaba veriyoruz
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ankara’da bir otelde Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) tarafından düzenlenen ’11’inci Uluslararası Kadın Emeği Buluşması’ programına katıldı. Burada konuşan Oktay, ‘Kadın Bakış açısıyla sendikacılık’ temasıyla düzenlenen programın hayırlı olmasını dileyerek, “Sizlerin desteğiyle kadınlarımız, toplumun hiçbir alanında çifte standartlarla, ön yargı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yenihabergazetesi · 2 years
Text
Kadın Bakış Açısıyla Sendikacılık
Kadın Bakış Açısıyla Sendikacılık
Yapılan paylaşımda; Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sn. Fuat OKTAY’ın da katıldığı, HAK-İŞ Konfederasyonunun Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle The Green Park Otel’de düzenlediği ” Kadın Bakış Açısıyla Sendikacılık” temalı toplantıya AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı adına katılım sağladık. Bu vesileyle tüm emekçi Kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gazetehaberi · 2 years
Photo
Tumblr media
Diktatör Sendikacılık
0 notes