Samanlıkta Yengemi
Ağabeyim benden üç yaş büyük ve evli... Karısı Nagihan, bir de çocukları var beş yaşında. Abimler annemlerle birlikte köyde kalıyor, çiftçilikle uğraşırlar.
Bense şehir merkezinde bir şirkette yönetici pozisyonundayım. Halim vaktim yerinde, merkezde bekar evim var, arabam var. Senede bir kaç kez hafta sonu köye gider ailemle kalırım.
Yine bir cuma günü iş çıkışı biraz mangallık et, meşrubatlarla birlikte bir şişe de rakı, bira aldım, babamdan gizli abimle içeriz diye düşündüm. Köyün yolunu tuttum. Giderken de abimi aradım ki yemek yapmasınlar.
Köye vardığımda mangal yanmış, sofra kurulmuş, salatalar, yoğurtlar, mezeler her şey hazırdı. Hemen etleri mangala atıp sofraya oturduk. Sadece meşrubatları çıkardım koydum masaya, yemeğin yanında içmek için. Babamlar yaşlı, yemeği yer içeri giderler diye ağırdan aldık. Beklediğim gibi de oldu, babamlar içeri gider gitmez, abim,
“Nagihan, şu rakı bardaklarını getir de kardeşimle baş başa bir rakı içelim!” dedi.
Yengem hemen kalktı ve bardakları aldı geldi, masadaki fazlalıkları toparladı. Nagihan 25 yaşında, zayıf, kocaman memeleri, kocaman götü olan, bembeyaz tenli, kapalı ama tüm güzelliği belli olan, çok alımlı bir kadındır. Aşağı köyden görücü usulü ile evlendiler. Abim böyle ilik gibi bir karısı olduğu için çok şanslıydı.
Biz rakımızı içip muhabbet ederken yengem de bizimle sohbet etti. Bir yandan da mangalla ilgilendi, etleri pişirip bize servis etti. Mangalın başında uğraşmaktan terlemiş olacak ki gömleğinin üst düğmesini açmıştı.
Bana her servis yapışında eğildiğinde süt gibi beyaz ve dolgun göğüslerine bakmaktan kendimi alamıyordum. Biz sohbete dalmışken içerden babam seslendi,
“Gelin, biz yatıyoruz, çocuğu al uyut sen de!”
Yengem de bunun üzerine kalktı ve çocuğu uyutmaya gitti. Abimle biz sohbete ve içmeye devam ettik. Abim köyde olduğundan, babamların yanında pek içmezdi. Ayda yılda bir ben gelince böyle oturur içerdik ve hep sarhoş olurdu.
Yine her zamanki gibi sarhoş olmak üzereydi. Az sonra yengem geldi. Çocuğu uyutup üstünü değişmiş, gecelik tipi ince bir elbise giymişti, diz hizasından biraz uzun, beyaz ve desenliydi, içine giydiği siyah çamaşırlar belli oluyordu. Elbisenin göğüs kısmı düğmeliydi sadece, üstten bir düğme açıktı.
Bunca yıllık yengemi yengemi ilk defa böyle görüyordum. Alkolün de etkisiyle olacak ki yengemi baştan aşağı süzdüm. O seksi yuvarlacık kıvrımlı vücut hatlarını ve elbiseden belli olan siyah külodunu görünce çarpıldım. Onu bir an çıplak hayal ettim ve aşırı derecede tahrik oldum.
Bir ara yengem yere dökülen kömür parçalarını toplamak için tam karşımda domalıverdi. O kocaman götü ve siyah dantelli külodu sanki elbise yokmuş gibi belli oluyordu. O an kalkan sikimi nasıl saklayacağımı şaşırdım. Neyse ki abim sarhoş olmuş, önünü zor görüyordu. Son dublesini de içen abim,
“Hadi Nagihan, biz de yatalım!” deyip kalktı, ama dengesini kaybetti. Yengem hemen kolunun altına girerek destek oldu, üst kattaki yatak odalarına doğru hareket ettiler. Abim iyice zom olmalıydı ki, giderken yengeme sarılıp duruyor,
“Aşkımm… Hastayım ulan sana… Hemen yatağa gidelim, çok azdırdın beni…” diye diye orasını burasını mıncıklayıp öpmeye çalışıyor, olmadık hareketler yapıyordu.
Yengem ben yanlarında olduğum için çekinerek abimin elini üstünden çekmeye, yılışık sarhoş ellerinden, dudaklarından kaçınmaya çalışıyordu. Giderlerken başını çevirip biraz da utanarak bana baktı,
“Ümit, abin iyice sarhoşladı yengem… Sen içmen bitince yat. Ben sabah toparlarım masayı!” dedi ve gittiler.
Arkalarından öylece baka kaldım. Off… Bu ilik gibi kadını benim yerime abim becerecekti az sonra… O incecik elbisesini sıyıracak, o kocaman götü okşayıp siyah külodunu çıkaracak, iri memelerine yumulacak, dilediği gibi, evire çevire sikecekti yengemi…
İçimden lanet okuyarak kalkmış sikimi elimle düzelttim. Çaresizce bardağımı doldurdum, son bir duble daha içer yatarım diye düşündüm. Baktım, masadaki sigara paketi boşalmış, sigaram kalmamış. Ayağa kalktım ve yukarı odama sigara almaya gittim.
Evimiz taştan ve ahşaptan yapılmış çok eski bir evdi. Girişte koca bir koridor, koridorun sonunda banyo tuvalet ve merdivenler vardı. Merdivenin biri yukarı yatak odalarına çıkmak için, diğeri de aşağıdaki ahıra ve samanlığa inmek içindi.
Annemler girişteki küçük odada yatıyor. Abimlerin odası ve benim yattığım oda yukarıdaydı. Evin dışı taştan olsa da iç duvarlar boydan boya iç içe geçen tahtalardan yapılmıştı. Tahtaların kimi yerleri yıllara dayanamamış ve esnemiş, açılmıştı.
Kimse uyanmasın diye sessizce yukarı çıktım, ışık bile yakmadım. Abimlerin odayla benim oda yan yanaydı. Tahtaların aralıklarından anlaşılıyordu ki abimlerin odada kırmızı bir gece lambası yanıyordu.
Odama girdim, sigaramı aldım. Tam çıkacaktım ki yan odadan yengemin sesini duydum,
“Hadi Turgay kaldır şunu... Kaç haftadır yorgunsun diye yapmıyoruz zaten... Hadi, canım çok istiyor!” diyordu. Abim ise sarhoş vaziyette, peltek peltek konuşarak,
“Biraz daha oyna yavrum, şimdi kalkacak!” dedi. Anlaşılan bizimkiler sikiş olayına başlamış olmalılardı.
Bırakıp gitmeliydim aslında, normali buydu. Ama şeytan kanıma girdi. Merakıma yenildim ve duvardaki aşınmış tahtalardan en geniş olanın yanına sessizce yanaştım. Delikten abimlerin odayı izlemeye başladım. Vay anasını, daha önce bu delik olayına hiç dikkat etmemiştim. Ev değil, sanki röntgen merkezi…
Çocuk köşede yatağında uyuyordu. Abimlerin yatağı ise tam karşımda, bodoslama her şey görünüyordu. Abim altında bir külot kalmış, yarı çıplaktı. Yatağa sırt üstü uzanmış, yengem de hemen yanına yan yatmış, bütün bedeniyle abime yaslanmıştı. Elini abimin külotunun içine sokmuş, sikini okşuyordu.
Sanki sarhoşluğun da etkisiyle abimin hiç yapası yok gibiydi. Ama yengem belli ki sikişmek için yanıyordu. Kudurmuş gibi abimin külotu içinden sikiyle oynayarak kaldırmaya çalışıyordu. Elbisesinin eteği kalçalarına kadar sıyrılmış, bir bacağını abimin bacaklarının üstüne atmış, sürtünüp duruyordu.
Az sonra yengem kalktı, kalçalarını kıvıra kıvıra elbisesinin altından siyah külodunu sıyırdı. Sütyenini de fırlatıp attıktan sonra eğilip abimin külodunu çıkardı. Ardından eteklerini toplayıp abimin üstüne çıktı. Kalçalarını ileri geri yapıp tam kalkmamış sikinin üstünde biraz sürtündü.
Sonra da elini elbisenin altına götürüp abimin sikini amının içine sokmaya çalıştı. Çok tuhafıma gitmişti, yengem elbiseyi çıkarmamıştı, belki de köy yerinde herkes böyle sikişiyordu.
Sanırım yengem abimin sikini amına sokmayı başarmıştı ki abimin üstünde ufak hareketlerle git gel yapmaya çalışıyordu. Abim ise sarhoş haliyle yengemin elbisesinin üst düğmelerini açtı ve iyice kendine çekip memelerini elbiseden çıkarttı. O iri memeleri yalamaya çalışıyordu.
Yengem sikin üstünde yavaş yavaş oturup kalkıyor, ara sıra duruyor, elini arkaya götürüp herhalde abimin altta amından çıkan sikini tekrar içine sokmaya çalışıyordu.
Yengem,
“Aşkım biraz çaba göster, hala ölü gibi duruyor içimde!” deyince, abim de,
“Az ağzına alsana sikimi... Yala biraz şunu da kalksın!” dedi. Yengem kalktı ve abimin sikine eğildi.
Abimin siki gerçekten daha tam kalkmamış ve benimkine göre küçüktü. Gece lambasının loş kırmızı ışığında tam seçemesem de boyutları belli oluyordu. Yengem abimin taşaklarına kadar yalıyor, bir eliyle de taşaklarına masaj yapıyordu.
Yengem o kadar istekliydi ki, onun bu halini izlerken benim sikim dimdik olmuştu. Adeta robot gibi sikimi eşofmanımdan çıkarıp yavaştan okşamaya başladım. Biri abim, biri yengemdi içeride sikişenler, bunu yapmamalıydım… Ama şeytan işte… Canlı porno izler gibi izlerken sikimi sıvazlıyordum.
Epey bir uğraşla yengem sonunda abimin sikini sertleştirmeyi becermişti. Abim vakit kaybetmeden ayağa kalktı, ayakta biraz daha sikini yalattıktan sonra yengemi yatağa yüz üstü yatırdı. Yengem de götünü yukarı dikti ve elbisesini beline kadar topladı.
Abim sikini yarı domalmış vaziyette duran yengemin götünün yanakları arasına biraz sürttükten sonra yavaşça soktu. Sanırım amına sokmuştu. İlk başta kısık sesle kısa bir,
“Ohhh!” çeken yengem sikildikçe kısık kısık inlemeye başlamıştı. “İşte bu… Devam et hadi… Sik beni…” diye diye abimi azdırmaya, sikinin vajinasında istediği gibi sert kalmasını sağlamaya çalışıyordu.
Abim ise iki eliyle yengemi belinden tutup yengemin amını hızlı hızlı sikmeye çalışıyordu. Ama yengemin onca uğraşmasına rağmen tam sertleşmeyen siki zırt pırt amdan çıkıyordu.
“Dur bir saniye! Böyle olmayacak, beceremeyeceksin” diyen yengem sırt üstü döndü ve misyoner pozisyonunda abimi bacak arasına aldı. Elini uzatıp abimin sikini tuttu, biraz okşayıp sıvazlayıp diriltti, sonra da kendi eliyle amına soktu. Bacaklarıyla abimi sarmış, içine içine çekiyordu.
Fakat fazla sürmedi, abim birkaç git gelden sonra yengemin üzerine soluk soluğa yığılıp kaldı. Onları izlerken ben de sikimi sıvazlayarak otuzbir çekmiş, boşalırken de çantamda yedek getirdiğim tişörtüme fışkırtmıştım. Tişörtü bohça gibi katlayıp geri çantama koydum. Ama heyecandan sikim inmemiş, hala kazık gibiydi.
“Yine yarıda bıraktın beni beceriksiz herif… Bir gün olsun şu işi tam yap! ” diye homurdanıp duruyordu yengem… Abim nefes nefese kalmıştı üstünde,
“Ne yapayım canım? Geliverdi işte…” diye suçlu suçlu, ezik bir sesle mırıldandı.
“Ben ne yapayım? Kendin boşaldın, zevkini aldın. Sümsük herif, şimdi zıbarıp yatarsın her zamanki gibi… Gidip köy meydanından erkek bulup kendimi siktireyim bari, ateşimi söndürsün.”
“Siktir lan…” diye efelendi abim, yana devrilip kaldı.
“Ben de onu diyorum işte… Siktir dedin, ben de siktiricem kendimi… İzin verdin bak siktirmeme, unutma bunu…”
“Siktireceksen siktir kızım. Yeter ki başımın etini yeme, dırdır yapıp durma, bırak uyuyayım biraz…”
“Ya, sen niye böylesin herif? Bak kardeşine, senden fazla içti, hala zımba gibi, aşağıda devam ediyor. Sen adam gibi sikemedin beni, sızıp kalacaksın şimdi…”
“Bırak şu şehir bebesini… İşi kebap, rahatı yerinde… Gelsin benimle tarlada çift sürsün akşama kadar da göreyim onu…”
Abimin dili iyice yayılmış, gözleri kapanıyordu. Hani yengem dediğini yapıp abimin yanında kendini siktirse umursayacak hali bile yoktu.
Bense onların edepsiz konuşmalarını duydukça olduğum yerde delirecek gibi olmuştum. Onları gözetlememi söyleyen şeytan, şimdi de içeriye dalıp yengemi becermemi, iyice doyurup yarım kalan işini bitirmemi söylüyordu ama uymadım.
Yengem abimi üstünden itekleyip suratı düşük bir şekilde yan taraftaki küloduna uzandı. Sanırım döller yerlere damlamasın diye külodunu amına bastırarak sinirli bir şekilde odadan çıktı, alt katta bulunan banyoya doğru indi. Abim ise öylece sızıp kaldı.
Ben de o gittikten biraz sonra eşofmanımı çekip sessizce odamdan çıktım. Merdivenden aşağıya yavaşça indim. Tam banyonun önünden geçerken kapı açılıverdi ve banyodan çıkan yengemle karşılaştık. Yengem beni gördüğüne şaşırmıştı,
“Aaa… Ümit? Sen ne yapıyorsun burada?” dedi. Herhalde banyonun kapısında kendisini beklediğimi veya banyodayken röntgenlediğimi sandı diye düşünüp utancımdan kıpkırmızı oldum,
“Sigaram bitmişti yenge, odamdan sigara aldım...” diyerek elimdeki sigara paketini gösterdim.
“Haa, iyi madem!” dedi. Az önce yukarıdayken yengem abimin dölleri yere akmasın diye amına bastırdığı siyah külodunu banyoda yıkamış, avucunda tutuyordu. Elbisesinin üst düğmeleri hala iliklenmemişti ve sütyensiz göğüsleri apaçık ortadaydı.
Benimse sikim eşofmanımın içinde çadırı kurmuş vaziyette dimdik duruyordu. Otuzbirden sonra birazcık yumuşasa bile yengemin külodunu ve memelerini görünce anında hazırola geçmişti. Yengemin gözü bir an sikime takıldı ve
“Abin uyudu, ben de gelirim şimdi, masayı bir toparlayayım, sabaha kalmasın!” diyerek yukarı çıktı. Galiba yıkadığı külodu kurusun diye odaya bırakıp gelecekti.
Masaya geçtim ve bir sigara yaktım. Bardaktaki kalan rakımı heyecandan tek seferde fondip yaptım. Sonra kendime bir bira açtım. Birkaç dakika sonra yengem aşağıya geldi. Bira içtiğimi görünce,
“Senin bu akşam yatasın yok galiba?” dedi. Ben de,
“Yok yenge ya, hafta sonu zaten... Erkenden yatıp da sabah işe mi gideceğim sanki, kafa dağıtıyorum işte. Gel otur, muhabbet ederiz. Peki, sen niye uyumadın hem?” dedim.
“Bilmem, uyuyamadım işte, ben şuraları toparlayayım!”
“Bırak yenge ya, sabaha hallederiz, acelesi mi var?" dediysem de beni dinlemedi, ortalığı toparlamaya başladı. Önümde sürekli eğiliyor, memeleri ve koca götü aklımı başımdan alıyordu. Yine şeytana uyup kalkıp arkadan sarılmak geliyordu içimden, ama cesaret edemiyordum.
Sonunda masayı ve ortalığı toparlama işini bitirdi ve geldi yanıma oturdu. O kadar boş yer varken gelip dibime oturması beni şaşırtmıştı. Masadaki paketimden bir sigara yaktı ve
“Anlat bakalım, evlenmiyor musun daha? İş yerinde o kadar kız arkadaşın vardır, ne işin var köyde? Dalyan gibi, yakışıklı, bekar adamsın, takılsana şehirli kızlara!” dedi.
Beni şaşırtmaya devam ediyordu. Ben de evliliğe hazır olmadığımı, üstü kapalı bir şekilde kızlarla olan ilişkilerimi, şimdiki kızların hepsinin yollu olduğunu anlattım
“Senin gibi hem güzel hem hamarat bir ev hanımı bulamadım ki, hemen nikahı basıp alayım yenge!” dedim. Sigarasından bir fırt çekip yüzüme doğru üfleyerek,
“Öyle nikahı basıp karıyı almakla, sonra da eve kapatmakla olmuyor işte... Bak abine, içti içti sızdı, camış gibi yatıyor. Sen öyle olma bari yengem… Evlendiğinde karının değerini bil, yatakta hakkını ver!” deyip gözlerimin içine bakarak iç çekti.
“Sen merak etme yenge…” dedim gözlerimi kaçırmadan… “Yatağıma gelen kadınların hepsi hayatından memnun… Hele bir senin gibi kadın bulup evleneyim de… Gör bakalım.”
Yengem bu şekilde konuştukça daha da tahrik oluyordum. Sikimin kazık gibi durması da yengemin gözünden kaçmıyor, ara sıra kaçamak bakışlarla önüme bakıyordu.
Yengem abimin sorumsuzluğundan bahsetmeye devam ederken ben onu dinleyemiyordum bile… Gözüm sürekli konuştukça oynayıp duran, açılıp kapanan etli dudaklarındaydı. Yatak odalarında kudurmuş gibi abimin sikini emen o dudaklar mıknatıs gibi çekiyordu beni…
Etli dudaklar hareket halinde sürekli… Elbisenin yakası iki düğme açılmış, dolgun memeleri kıpırdandıkça titreşiyor. Bir bacağını altına almış otururken, elbisenin eteği olmuş mini etek, bacakları açılmış süt gibi görünüyor. Daha fazla dayanamadım ve bir anda ensesinden tutarak dudaklarına yapışıverdim.
Yengem ne yapacağını şaşırdı ve bana direnmeye çalıştı. Ama öyle bir tutmuştum ki sımsıkı, kaçamadı, dudaklarını kaçıramadı. Dudaklarını eze eze öperken kendime doğru çektim ve elimi eteğinin altına sokup amını avuçlayıverdim.
Off… Külodunu yıkamak için çıkarmış, yenisini giymemişti. Amı pamuk gibi yumuşak ve ateş gibi sıcacıktı. Alev alev yanıyordu yengem… Hala bana karşı koyuyordu. Bense amını okşayıp parmaklayarak onu kudurtmaya çalışıyordum. Birden dudağımı ısırdı, bırakmak zorunda kaldım. Hışımla ayağa kalktı. O an içimden,
“Şimdi sıçtık, yengem ortalığı ayağa kaldıracak!” dedim.
“Ümit, ne yapıyorsun sen, manyak mısın, ben senin yengenim, abinin karısıyım, kafayı mı yedin sen? Ya biri gelse şu anda, bizi görse, nasıl açıklayacaksın?” diye fırça attı.
“Özür dilerim yenge, bir anda kontrol edemedim kendimi... Ama inan kabahat sende... Çok güzelsin, seksisin, çok hoşuma gidiyorsun!” dedim.
“Sen ne yaptığının farkında mısın? Yarım saat önce abinin sikinin girdiği yere sen elini daldırdın, içime parmaklarını soktun. Özür dileyince oluyor mu?” dedi.
Ardından benim cevap vermemi dahi beklemeden dönüp banyoya gitti. Arkasından baka kaldım. Nasıl bir işin içine girdim diye kara kara düşünürken bir sigara yaktım.
Korkudan titreyerek kendime kızıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Tam bir çıkmaza girmiştim. Kesin aileden dışlanacak, sapık damgası yiyecektim. Ben böyle karalar bağlamış düşünürken az sonra banyonun kapısı açıldı, yengem çıkıp tekrar yanıma geldi.
“Sigaranı bitir. Sonra da aşağı ahıra gel, seninle konuşacağız!” dedi ve döndü gitti. Endişeyle iki fırt çekip sigaramı söndürdüm ve aşağıya indim. Işık yanıyordu, ama bakındım, yengemi göremedim. Yavaş bir sesle bana seslendiğini duydum,
“Bu tarafa gel, samanlıktayım!” dedi. Ahırın yanındaki samanlıktaymış meğer, saman balyalarının arkasında beni bekliyormuş. Yanına gittim, karşısında durdum.
“Demek çok güzelim, seksiyim, çok hoşuna gidiyorum, öyle mi?” dedi.
“Özür dilerim yenge... Ama gerçekten öylesin.”
“Ümit? Yoksa sen beni sikmek mi istiyorsun?”
“Yenge beni yanlış anlama lütfen...”
“Ulan bunun yanlış anlayacak daha nesi kaldı? Akşamdan beri bana bakıp bakıp sikini kaldırdın. Sonra da sülük gibi dudaklarımı emcikledin.” deyip dudaklarıma yapıştı. Somurarak öpüyordu beni…
Ben olayın şokunu atlatır atlatmaz hemen karşılık verdim. Yengemin sırtını samanlığın duvarına yasladım, dudaklarını kemirirken elbisesinin eteğini kaldırıp götünü avuçlamaya başladım.
Eşofmanımın içinde sikim yeniden kazık gibi olmuş, yengeme sürtünüyordu. Yengemin dudaklarından sonra boynunu öpüp yaladım, kulak memesini emdim. Elimi amına attığımda parmaklarım ıslandı, amı vıcık vıcık sulanmıştı.
“Ohhh… Yengemm… Acele et ne olur, yakalanmayalım!” dedi.
“Korkma abim yakalasa bile bir şey demez. Daha yarım saat önce köy meydanından erkek bulup siktiricem dedin ya, izin aldın abimden…” dedim boyunlarını, gerdanını aç kurt gibi öperek dolaşırken…
“Bak hele azgına sen… Yoksa bizi mi gözetledin sikişirken?”
“Gözetledim evet, ama... Sizinkine de pek sikiş denmez be yengem… Meydana gitmene gerek yoktu, aradığın erkek yan tarafta sana bakıp otuzbir çekiyordu. Sen şu sikimi ağzına alsana biraz!” deyip omuzlarından bastırdım, önüme çömelttim.
Yengem eşofmanımı külodumla birlikte indirince sikim ok gibi fırladı. Şaşkın bir şekilde parmaklarının ucuyla gövdesinden tutup inceledi iyice,
“Ohaaa! Neyle besledin sen bunu?” dedi.
“Seni görünce böyle oldu yenge… Hadi yala şunu… Abime yaptığın gibi kaldırmak için değil ama, benimki taş gibi zaten, zevk vermek için yala…”
“Ulan bendeki şansın içine tüküreyim. İki kardeşin küçük siklisi bana kalmış, siksin diye herife yalvarıyorum bir de… Şuna bak, bileğim kadar yarağın var.”
Ağzına aldı, daha doğrusu hepsini alamıyordu, sadece sikimin kafasını yalıyor, taşaklarımı emiyor, eliyle de sikimle oynuyor, seviyor, okşuyordu.
İki dakika kadar yaladıktan sonra kalktı, az ilerdeki saman balyasına yaklaştı. Elbisesini beline kadar toplayıp saman balyasından tutunarak ayakta domaldı,
“Hadi gel, sessiz ol!” dedi. Yengemin arkasına yaklaştım. Sikimi, arkaya çıkmış amının dudakları arasında gezdirmeye başladım. Ben oyalandıkça yengem kafasını arkaya çevirip,
“Ne olur sok artık, hadi acele et, yakalanacağız!” diyordu.
Doğru söylüyordu aslında, ev halkından birine yakalanmak ikimizin de işine gelmezdi. Sikimi birden amının dibine kadar köklediğimde, yengem kısık bir sesle,
“Ohhhhhhh!” diye inledi. İki elimle götünün yanaklarını tutup ayırdım ve amına hızlı hızlı pompalamaya başladım. Yengem kafasını saman balyasına gömmüş, götünü iyice yukarı doğru dikmişti. Ben hızlandıkça kısık sesle inim inim inliyor, ses çıkarmamak için kendini zor tutuyordu.
O kadar hızlı sikiyordum ki, yengem çabucak orgazm olmuş, ben kökledikçe amından akan zevk sularıyla birlikte 'Şlap, şlap, şlap!' diye ses çıkıyordu.
Az önce yukarda onları izlerken otuzbir çekip boşaldığım için şimdi bende daha boşalma hissi yoktu. Nerdeyse onbeş dakikadır sikiyordum ve bu sürede yengem iki kez orgazm olmuş, üçüncü orgazmına yaklaşmış, zevkten nefes nefese kalmıştı. Ama ben hiç durmadan pompalamaya devam ediyordum.
Pozisyon değiştirmek istiyordum, ama buna ne vaktimiz vardı, ne de yerimiz müsaitti. Yengem üçüncü kez orgazm olduğunda artık ben de boşalmak üzereydim. Sikimi amından çıkardığım gibi beline boşaldım. O kadar çok boşalmıştım ki, döllerim belinde küçük bir gölcük oluşturmuştu.
Sikimin kafasını iyice sıktım ve çıkan son damla dölleri ve yengemin belindeki dölleri elbisesinin eteğine sildim. Yengem hemen kalkamamış, saman balyasına domalmış vaziyette kalmıştı. Biraz nefeslendikten sonra kalktı ve dudağıma kocaman bir öpücük kondurdu. Sonra da,
“Burada bekle, benden iki dakika sonra çıkarsın! Her yerim saman oldu, gidip yıkanayım bari… Yarın sabah da erken kalk, beni şehire, pazara götüreceksin!” deyip gitti.
Dediği gibi ondan birkaç dakika sonra ben de yukarı çıktım. Hemen bir sigara yaktım. Hayatımda onca karı sikmiştim, ama samanlıkta yengemden aldığım o tadı hiç biri verememişti. Sigaramı içtikten sonra gidip banyo yaptım, ardından yatağıma yattım.
Sabah erkenden yengem beni dürterek uyandırdı,
“Kalk hadi, kalk pazara gideceğiz!” dedi ve dün gece hiçbir şey olmamış gibi davranarak aşağı indi.
Ben de giyindim ve aşağı indim. Abim, yengem ve annemler kahvaltıya oturmuşlardı. Bir şeyler atıştırdım ve yengemle kalktık. Arabaya binince yengem,
“Önce annemlere uğrayalım, annemler çarşıda, onlardan almam gereken şeyler var, hem dönüşte çarşıdan onları da alacağız!” dedi. Sanki dün gece hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Ben de bir şey diyemiyordum.
Annesinin evine geldik. Müstakil bir evdi. Ben arabada beklemeyi düşünüyordum, yengem,
“Alacaklarım ağır, gel yardım et!” dedi. Girdik eve. Yengem ayakkabılarını çıkarmaya uğraşırken,
“Sağdan ikinci odaya git, geliyorum!” dedi. Girdiğim oda yatak odasıydı. Hemen peşimden yengem de odaya geldi ve gülümseyerek dudaklarıma yapıştı. O anda anladım ki pazara gitme olayı dümendi. Yengem,
“Annemler pazarda, bize alınacakları da söyledim, onlar alacaklar. Öğlen saat bir gibi gidip onları alacağız. Dün gece aceleye getirdik, şimdi doyasıya vaktimiz var!” dedi.
Hiç vakit kaybetmeden soyunup yatağa uzandık ve birbirimizi öpüp yalamaya başladık. Yengem öyle bir azgındı ki, ben memelerini ve amını yalarken evde kimse olmadığı için yüksek sesle inliyor, zevk çığlıkları atıyordu.
Biraz yalaştıktan sonra yengemi domalttım ve arkasına geçtim. Sikimin başını tükürükleyip amının dudaklarına sürtmeye başladım. Fakat bu sefer bir sürpriz yapıp amına degil götüne sokacaktım. Anlamasın diye,
“Ayır ellerinle götünün yanaklarını!” dedim. Dün gece samanlıkta amını öyle siktiğim için dediğimi yaptı. Sikimin başını biraz daha tükürükleyip bir anda götüne soktum, hem de köküne kadar. Yengem,
“Ahhhhhhh, yanlış yere soktun, çıkarrrr!” diye bağırdı. Önümden kaçmasın diye iki elimle omuzlarından tutup kendime çektim ve biraz daha abandım. Artık kaçışı, kurtuluşu yoktu. Ağlar gibi acıyla inlemesi ve
“Çok acıyor, çıkarrrr!” diye bağırması umurumda değildi. Eğilip ensesine bir öpücük kondurdum ve
“Şşşş, kasma kendini, bak gör birazdan o acı geçecek ve çok zevk alacaksın!” dedim.
Yengem götünü sikmeden bırakmayacağımı anlamıştı, ben sikimi götünün içinde hafif hafif oynatmaya başladığımda,
“Bari biraz kımıldama, götüm alışsın!” dedi. Götü daracıktı. İçinde biraz hareketsiz durdum, sonra ufaktan çekip sokmaya başladım.
Fazla sürmedi ve alıştı. Götünü sikerken aynı zamanda da elimi amına attım ve okşamaya başladım. Saatlerce sikerim diye düşünüyordum ki birden götünün içine boşaldım.
Ama boşaldığım halde sikimi götünden çıkarmadım, bir süre daha sikmeye devam ettim. Ben pompaladıkça döllerim götünden çıkıp amına doğru akıyordu.
İlk postamda çabuk boşalacağımı bildiğim için götüne girmek istemiştim. Sikim sertliğini kaybedince götünden çıktım. Yengem hemen elini götüne tutarak banyoya gitti. Yıkayıp geldi, bana sinirli sinirli bakarak,
“Sikini yıka gel!” dedi. Ben de gittim, yıkadım geldim. Yengem kül tablası getirmiş, iki tane de sigara yakmıştı. Sigaralarımızı içerken, yengem,
“Abin hiç arkadan yapmamıştı!” dedi. Ben de sırıtarak,
“Ee, bir farkımız olsun, değil mi?” dedim.
“Evet canım, farklıydı. Başta çok acıdı, fakat sonrasında zevk aldım!” deyip dudağıma öpücük kondurdu.
Biraz sohbet edip dinlendikten sonra tekrar sevişmeye başladık. O gün annesini almaya gidene kadar yengemi iki kere daha siktim, zevkten nerdeyse bayılacaktı. Yengem köylü falan ama gerçekten çok azgın ve doyumsuz bir kadın...
Artık her fırsatta köye gidiyorum ve fırsat bulduğumuzda yengemle sikişiyoruz. Genellikle abim uyuyunca samanlıkta veya bahçede sikişiyoruz.
Bir seferinde yengem hastaneye gitmek için pazartesi benimle şehire geldi ve röntgen, tahlil sonuçları, ikinci muayene, eczane, ilaç falan derken bir hafta bende kaldı.
Tam bir hafta deli gibi sikiştik ve cuma akşamı beraber köye döndük.
47 notes
·
View notes