Hayatlarımız bir “mutluluk pazarı”na dönüştü. Mutluluk vaadiyle kıyafet, aksesuar, terapi, atölye, tılsım satıyorlar. Mutluluk içinizde, ifadesi bile bir pazarlama. Doğru yerde mi arıyoruz? Soruları değiştirmek, mutluluk ve huzur arasındaki tercihimizi sorgulamak mümkün mü?
Whatsapp kitap okuma grubumuzun Eylül ayı kitabı Kaybolan’ı yazdı Tarık Tufan ile birlikte değerlendireceğiz. Grubumuza katılmak için profilimizdeki linke tıklayabilirsiniz. @1kitap1fotograf @tarik_tufan #kitap #1kitap1fotograf #tarıktufan #kaybolan (Isparta) https://www.instagram.com/p/CUUYWAesbCv/?utm_medium=tumblr
sen susalı üç hafta oldu ve bazen karıştırıyorum hangimizin öldüğünü önce senin öldüğünü sandım. çok üzüldüm biraz zaman geçince fark ettim ki ölen benmişim ama farkında değilmişim seni arayınca anladım gerçeği çünkü ben her daim bir yaranın sızısıyla sana koşuyorum. kanar kanamaz elimle bastırıp sana koşuyorum. yaramı sar beni öp mırıltıyla dua oku diye sana koşuyorum. üç haftadır sana yetişmeye çalışırken kaç kere öldüğümü sayamadım.
Dışarıdaydık ve kahve içiyorduk. Sonra bir "şey" oldu ve dışarıda kahve içmek kadar sıradan bir alışkanlığı bile yapamaz olduk. İnsanoğlu her an erişebildiği ne varsa, hiç kaybetmeyecekmiş gibi davranıyor. Dışarıda kahve içmek kadar sıradan bulduğumuz çok şey var ve bunların aslında ne kadar büyük "nimet"ler olduğunun farkında değiliz. Burnu büyük olmanın, kibirli olmanın manası yok. İnsan acizdir. En küçüğünü elinde tutmaya kudretin yetmez. Birden çok uzakta kalır. Musibetler öğretir. Şimdi öğrendik ki elimizin altında küçük büyük ne varsa her biri bize verilmiş hediyedir. Dilerim kıymetini bilenlerden ve bereketin artması için paylaşanlardan oluruz.
İnsanın en ölümcül yarası, içinde anbean büyüyen gitme hevesidir, Ölmekle gitmek aynı şey; ne ölenlerin ne de kalbindeki ıstırap verici ağrı dinmek bilmediği için uzaklara gidenlerin geri döndüğünü bu dünyada gören oldu. _______ #Tar��kTufan #Düşerken @tarik_tufan https://www.instagram.com/p/CCPAi0jnVfA/?igshid=1ezbp1xyy8lk5
Ben çiçeklerin samimiyetine inanıyorum. İster tenekeye ekin ister en pahalı saksılara, emeğiniz kadar güzelleşiyorlar.
—
Bazen diyorum ki işimden kovulduğumda yahut istifa ettiğimde ne yaparım. Öncelikle aklımda tasvir ettiğim küçük bir mekânda çay, kitap, ders ortamı oluşturup öğrenci yetiştirmek var. Evlatlarım olarak gördüğüm o öğrencileri iyi bir gözlemle takip ederek dertlerinin sebeplerini ortadan kaldırmak, onlara elimden geldiğince imkan sağlamak gayem olacaktır. Daha sonra onlara öyle bir dert vermeliyim ki o derdini yâri bilip gece gündüz onunla kavrulmalı. Düşlerinde derdiyle yoğrulup sabahın güneşini üzerine doğurmadan herkesten evvel yola koyulmalı. Gündemin işe yaramaz meselelerinden tecrit ederek tefekkür hirasında muhasebesini yapmış bir halde kilit taşlarını bir bir örmeli hayatının oyuklarına. Hayret etmezse bir çiçeğin yaratılışındaki güzelliği ıskalar. Hayret, bizi kendimizden alıp güzelliğe taşır. Hayalim hayatıma yetecek mi bilmiyorum. Daha bir sürü şey var anlatacağım ancak bu kadarı kâfi...