Tumgik
#tinsellike
blognazanazeri · 5 months
Text
Tumblr media
@ruzygallery ile 20-28 Nisan arası @Artweeks deyiz.. #ritzcarltonresidences #Fulya girişi 4. Kat .. Bekleriz.. 🌸🌿
“ Nazan Azeri’ nin çalışmaları, kişisel bellek ile toplumsal durumların kesişme noktalarından doğuyor.
Unutulmuş Zaman ve Şimdi başlıklı çalışmalarında kadın figürlerinin, cenin ve çocuk imgelerinin çevresine dizilen tüm bitki ve hayvan imgeleri, bakışı yazı öncesi, ana soylu mitik bir belleğin sunduğu düşsel evrenin anlamlarına yönlendiriyor. Bağlantısallık ve ilişkisellik kavramlarıyla diyalog kuruyor.
Doğa ve dişil olanı ötekileştiren, yazı sonrası insan ( eril) merkezli her türden anlatılara karşı figürlerini, sanatın düş gücüne ve bilinçaltına etkisini güçlendiren, hayal gücüne alan açan, hiyerarşileri bozan içkin bir düzleme yerleştiriyor.
Sanat tarihi boyunca, kırmızı ve mavi renklerin yüklendiği sembolik anlamları, uzak doğudan Anadolu’ya uzanan coğrafyanın çini ve seramik sanatlarında, Hristiyan ve Meryem ana ikonografisinde, modern sanatın renk sembolizminde, tinsellik-tensellik, akıl-beden, eril-dişil, doğa-kültür, özne-nesne düalizmi üzerinden kurgulanan hiyerarşileri; ince işlenmiş hakikat arayışı ile, bu sembollerin değişen anlamları arasında dolaşarak onları içkin düzlemde yeniden konumlandırıyor”
0 notes
gothfunx · 2 years
Text
YİN FU JİNG
Yasalara kurallara sığmayan
Bir kaynaktır o, bir mucizedir.
O yaratır tüm tabloları:
Varlığın imlerini, zamanın işaretlerini,
Tanrıların çevirdiği çarkı,
Ve gizini ruhlar aleminin,
Ve gölge ve ışığın birbirini
Yenmesindeki esrarı
Pırıl pırıl berrak durur ortada
En yüce şey: Tinsellik
0 notes
golge-gezgin · 3 years
Photo
Tumblr media
https://golgegezgin.blogspot.com/2021/07/hiking-ankara-124-mamak-kbrs-koyu.html
Hıristiyan hacılar için uzun yolculuk boyunca her gün sıradan bir mucizedir. Çünkü Allah rızası için yürürken Yaradan’ın şaşmaz koruyuculuğunu da bekler. Yolun aman vermezliği umurunda değildir, hacı yürüyüşünün öyküsü içinde görevinin ve inancının arkasında silinmiştir. Her gün, kendisini aynı şekilde tanrıya adamadır ve yürüyüş kutsal ışığın mekanında tamamlanır. Romei’ler Roma’ya gidiyorlardı, Palmirri’ler Santiago de Compostela’ya gidiyorlardı. Peregrinas sözcüğü “yabancı“ anlamına gelir, dışarıdaki, bildik dünyanın dışındaki anlamında... Uzak ortaçağ bu sözcüğe modern anlamını vermiştir; ‘peregrinatio’ artık sürgün değil bilinçli bir çiledir, tinsellik deneyimidir.
( David le Breton, Yürümeye Övgü )
.
.
.
.
.
[ Ankara, Mamak, Kıbrısköy, 19.07.2021 ]
25 notes · View notes
epifizz · 3 years
Note
Tasarım ve mimari ile ilgilenen kişilerin bana önerebileceği kitaplar var mı? Özgün tasarımlar sunmak için hangi kitapları okumalı araştırmalı? Senin de engin bilgilerinden yararlanmak isterim epifizz :)
Direkt tasarım odaklı olmasa da bu hususta da size yeni bir pencere ve algı yaratacağına inandığım için gönül rahatlığı ile Kandinsky'nin, Sanatta Tinsellik Üzerine adlı eserini öneririm :)
4 notes · View notes
mantikutayr · 4 years
Photo
Tumblr media
‘’insanın anlam arayışı’’
logoterapi I varoluş analizi 
varoluş analizinin yapısı, tinsel bilinçdışı, vicdanın varoluş analizi, varoluş analiziyle rüya yorumu, vicdanın aşkınlığı, bilinçdışı dindarlık, psikoterapi ve din, logoterapi ve teoloji, tıbbi ruhsal danışmanlık, anlam organı, düşünmeden kendini ontolojik yolla yolla algılama, nihai anlamı arayan insan bölümlerinden oluşuyor kitap. 
‘’arthur schnitzler’den aktarılan bir deyişe göre, aslında yalnızca üç erdem vardır: nesnellik, cesaret ve sorumluluk duygusu.’‘
‘‘psikanaliz, hastaya ‘mekanizmalar’ın hükmettiğini düşünür; hekim ise bu resimde, mekanizmalarla başa çıkabilen, mekanizmalar bozulduğunda onları tekrar düzene sokabilen kişidir.’‘ 
‘‘..parçalara ayrıştıran enerjik ve mekanik bir anlayış ile psikanaliz insanda bir ruhsal cihazın otomatikliğini görür. işte bu noktada varoluş analizi devreye girer ve psikanalist anlayışının karşısında bir başka anlam çıkar: varoluş analizi bir ruhsal cihazın otomatikliği yerine tinsel varoluşun otomatikliğini getiri. 
‘‘..psikanalizle nesnellik erdemini, bireysel psikolojiyle cesaret erdemini eşleştirdiğimiz sürece, varoluş analizinin ‘sorumluluk’ erdemiyle el ele gideceğini söyleyebiliriz.’‘
‘‘varoluş analizi eğer psikoterapik bir metot olmak istiyorsa, özellikle nevrotik varlık durumuna yönelir, ‘çöküş’, yani nevroz durumuna bakar. nihai hedefi, insanı (özellikle nevrotik insanı) taşıdığı sorumluluğa yöneltmek veya varlığın sorumluluğunu bilincine taşımaktır.’‘ - taşınan şey içgüdüsel değil tinsel - 
‘‘..bilinçdışı dürtüsellik - bilinçdışı tinsellik’‘ 
‘‘bilinçdışı ‘derindeki’ insan varoluşunun tam ‘merkezinde‘ yer alır, diyebiliriz. tin doğduğu andan başlayarak bilinçdışı tindir.’‘ 
‘’hem karar vermeyi, hem de ayırt etmeyi yalnız tinsel bir şey yapabilir.’’ 
‘‘..vicdan.. ‘karar veren organ’ insan varlığının bir parçasıdır.’‘ 
‘‘..vicdan aynı zamanda irrasyonel olarak adlandırılabilir; usdışı, veya daha iyi ifade etmek gerekirse mantık öncesidir. nasıl ki, bilim öncesi ve ontolojik olarak onun da öncesinde mantık öncesi bir varoluş anlayışı varsa, bir ahlak öncesi değerler sistemi vardır ki her türlü görünür ahlakın öncesindedir; yani vicdandır.’‘ 
‘‘bilinç olanı kavrar ama vicdan olanı değil, henüz olmayanı, önce -olması gerekeni kavrar. olası-gereken gerçek değildir, gerçekleşmesi gerekendir; gerçek değil, mümkün olandır ( mümkün olan daha üstün anlamda zorunlu olanır. ) vicdanın kavradığı, eriştiği şey daha gerçekleşecek bir şey olduğuna göre akla şu soru geliyor: tinsel olarak kavranmadan önce nasıl gerçekleşebilir? bu kavrayış bu tinsel ön kabul sezgi denilen şeyle olur. tinsel ön kabul bakma eylemiyle gerçekleşir.’‘ 
‘‘..hem vicdan hem aşk mutlak bireysel varoluş ile ilgilidir.’‘ 
‘‘..ibranicede sevişme ve anlama fiilinin aynı kelimeyle ifade edilmesinden beri..’‘
‘‘duygu aklın keskin zekasından çok daha hassas olabilir.’‘ 
‘‘vicdan, yani tinsel bilinçdışı..’‘ 
‘‘dini inancı olmayan insan, vicdanını psikolojik oldu olarak kavrayan insandır; bu olgu karşısında duraksar, çünkü vicdanını hesap vermesi gereken son nokta olarak görür. ama vicdan hesap vermesi gereken son nokta değildir, sondan bir önceki bir noktadır.’‘ 
bilinçdışı dindarlık, psikoterapi ve din, logoterapi ve teoloji bu üç bölümü komple burada düşünün :/  
‘’anlam bulunmak zorundadır, yaratılamaz.’’ 
...
9 notes · View notes
bohemkokusu · 4 years
Text
“Tinsellik –hiçbir çıkarın, kendi dışında hiçbir şeyin aracı olmayan bir tinsellik– işte insanı özgürleştiren, yücelten tek yaşantı budur.”
7 notes · View notes
tolgaulusoy · 3 years
Text
Tumblr media
Hep Aşka Dair: Yeni Vizyonlar (İng. All About Love: New Visions) bell hooks'un aşk ve sevgiye dair görüşlerini içeren kitabı. Kitap sevgi ile bağlantılı kavram, ilke ve değerlerle isimendirilmiş bölümlerden oluşuyor. Bu bölümler şu şekilde: berraklık, adalet, dürüstlük, adanma, tinsellik, değerler, hırs, topluluk, karşılıklılık, aşk, yitim, şifa (merhamet, bağışlayıcılık, umut), kader. bell hooks'un daha önce Feminizm Herkes İçindir, Feminist Theory, Değişme İsteği: Erkekler, Erkeklik ve Sevgi kitaplarını okudum ve bu kitaplar beni oldukça etkilemiş eserlerdir. Ama bu kitap beni çok hayal kırıklığına uğrattı. İlk olarak kitap sevgiye dair çok iyimser hatta safdil bir yaklaşıma sahip. hooks, aşka dair feminist eleştirinin tek bir noktasına bile değinmemiş eserinde. Kitapta yapılan atıflar çoğunlukla ana akım psikoloji biliminin eserlerinden olmuş. Verilen en radikal atıf hümanist Marksist psikanalizci Erich Fromm'un Sevme Sanatı isimli eseri. Bir diğer eleştiri noktası kitabın aşırı heteronormatif bir retorikle yazılmış olması. Kitap aşk ve sevgi sadece kadın ile erkek arasında olan bir ilişkiymişcesine örneklerle bezeli. Son eleştirdiğim nokta ise Hıristiyanlık sevgi söyleminin ve örneklerinin kitaba çok fazla sirayet etmesi. Önemli tavsiyeler içeren bir eser olsa da hooks'un eserleri içerisinde bence bir hayal kırıklığı yaratıyor.
1 note · View note
acid-gramma · 4 years
Note
nej tinsellik hakkında ne düşünüyorsun? sence safsata mı yoksa gerçekten üzerine düşünülmesi ve düşülmesi gereken bi konu mu? yoga, tütsü, bitkiler, doğal taşlar, spiritüel regresyon, a’dan z’ye bir sürü şey... sen ne düşünüyorsun bu konu hakkında? materyalizm mi daha yakın geliyor sana, spiritüalizm mi?
Safsata
4 notes · View notes
semrasnl · 5 years
Photo
Tumblr media
"Gerçek mi bu? Bu yücelikte, bu tinsellik de nasıl sevmiş seni? Baksan bir avuç et ona ait olan!"
https://www.instagram.com/semrasnll/?hl=tr
1 note · View note
jarofglitter · 6 years
Photo
Tumblr media
2019 Reading List!
In 2018, since I was and still am dealing a lot of things, and now with school on top of those, reading at least 12 books were my goal. I exceeded that by 5 books, and read 17 instead. It might not be much but it was a good effort for me to eventually being able to read like this again. 
This year my goal is 20 books, but I made myself a 30+ books-pool to pick instead of strictly limiting myself to 20 pre-decided ones.
Books left to right;
Rönesanstan Günümüze Resim Sanatının Öyküsü / The Story Of Painting: From the Renaissance to the Present - Anna-Carola Kruse 
Jim Henson's The Dark Crystal: Creation Myths, Volume 1 - Brian Holguin, Alex Sheikman, Lizzy John, Brian Froud 
The Wicked + The Divine: Book One - Kieron Gillen, Jamie McKelvie 
Saga: Book Two - Brian K. Vaughan, Fiona Staples 
Modernizmden Postmodernizme Sanat (Art: From Modernism to Post-Modernism) - Mehmet Yılmaz 
Institutional Time: A Critique of Studio Art Education - Judy Chicago 
Women, Art, and Power and Other Essays - Linda Nochlin 
The Adventure Zone: Here There Be Gerblins - Clint McElroy, Griffin McElroy, Justin McElroy 
Neden Bu Sanat?: Çağdaş Sanatta Estetik ve Eleştiri / Why Is That Art?: Aesthetics and Criticism of Contemporary Art - Terry Barrett [BH]  
On the Edge of Gone - Corinne Duyvis 
Iron Cast - Destiny Soria 
20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar (20th Century Western Art Movements) - Ahu Antmen [BH]
Kimlikli Bedenler: Sanat, Kimlik, Cinsiyet (Identitied Bodies: Art, Identity, Gender) - Ahu Antmen 
Labyrinth Lost (Brooklyn Brujas, #1) - Zoraida Córdova 
Karantina (Quarantine) - Beyza Alkoç 
The Book of Madness - Levent Şenyürek, Feyza Howell 
AEDEN: Bir Dünya Hikayesi (AEDEN: A World Story) - Azra Kohen 
Sanat ve Propaganda / Art and Propaganda in the Twentieth-Century - Toby Clark, Esin Hoşsucu [BH] 
Kandinsky: Sanatta Tinsellik Üzerine (Kandinsky: About Spirituality in Art) - Özkan Eroğlu [BH] 
Çalıkuşu / The Wren - Reşat Nuri Güntekin 
The Witches of New York - Ami McKay 
Sanat Terimleri Sözlüğü (Glossary of Terms in Art) - Adnan Turani [BH] 
Leyla'nın Evi (Leyla’s Home) - Zülfü Livaneli 
The Princess Diarist - Carrie Fisher 
Autonomous - Annalee Newitz 
Sanat Komplosu: Yeni Sanat Düzeni ve Çağdaş Estetik / The Conspiracy of Art: Manifestos, Interviews, Essays - Jean Baudrillard, Elçin Gen, Işık Ergüden, Ali Artun [BH] // DONE!
Books on top;
Sanatın Sosyal Sınırları (Social Limits of Art) - M. Demet Ulusoy 
The New Art History: A Critical Introduction - Jonathan Harris [OH]
The Art of Asking - Amanda Palmer
Through the Flower: My Struggle as a Woman Artist - Judy Chicago, Anaïs Nin 
Sanat / Cinsiyet: Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri (Art / Gender: Art History and Feminist Criticism) - Ahu Antmen, Thalia Gouma-Peterson, Patricia Mathews, Esin Soğancılar 
Sanat / Siyaset: Kültür Çağında Sanat Ve Kültürel Politika (Art / Politics: Art and Cultural Politics in the Age of Culture) - Ali Artun, Lev Kreft [BH] 
Alyoşa: Aliye Berger'in Öyküsü (Alyoşa: the Story of Aliye Berger) - Hayati Çitaklar 
Mihri Müşfik Hanımın İzinde (Following the footsteps of Lady Mihri Müşfik) - Emre Caner 
Bloodline - Claudia Gray 
Koko Takes a Holiday (EBK, #1) - Kieran Shea // DONE!
In short, yay books!
Tumblr media
4 notes · View notes
korayaker · 6 years
Photo
Tumblr media
MODERN ZAMANLARDA İNSAN- 2 Aşırı bir muğlâklık, çağında yaşıyoruz. Hiper bireycilik çağında, istikrasızlık, müphemlik, belirsizlik zaman ve mekândan yalıtılmış, ,kimlik ve ben yaşantısından, muaf bırakılmış, öznenin bu süreksizlik karşısındaki psiko-sosyal konumu nedir? Post-endüstriyel, post modern dünyada, birey neden aşırı mutsuz, endişeli ve güvensizdir. Beklide, post modern olduğumuz için, hayat anlamsızdır. Çünkü post modernliğin, akıl kimlik ve nesnellik nosyonlarını, red ettiği, özneyi, ben kimlik ve nesne yaşantısından, muaf bıraktığı, aşırı muğlâk, belirsiz ve aşırı bireyci bir tüketim dünyasının, kalıplarına hapis ettiği için, anlamsızlık, boşluk, güvensizlik, endişe, bir psikopatoloji olarak, karşımıza çıkmaktadır. Tüm değerlerin, gerçekliği yitirdiği, büyüsünü kaybettiği, bir simülasyon dünyasında, benliğinin inşası, bir o kadar müphemlik kazanmıştır. " Karşılıklı duygusal bağımlılık ciddi biçimde tehlikeye girdiğinde denge bozulur ve ben'in öz güçlerine yabancılaşmış olması acı bir biçimde algılanır, o ana kadar bu yabancılaşma düşlerde ve semptomlarda ele vermektedir kendini. Bundan sonra ben yaşantısına atalet, değersizlik, terkedilmişlik, çaresizlik, yalnızlık, utanç ve suçluluk duyguları hakim olur Rainer Funk, Her üretim biçimi, kendi üretim tarzına, hitap eden, bir toplumsal, siyasal, kültürel ve iktisadı model yaratır ve bu modele uygun sosyal insan tipini üretir. Eğitim, medya aile din, toplum, gibi üstyapı araçları ile üretim biçimine ve onun toplumsal normlarına, uygun ideal kimlik biçimi hedeflenir. Post-endüstriyel dünya, egemen sınıf ebeveynlik rolünü, tamamen ele geçirmiş, reklamlar, medya, eğitim gibi etkin araçlarla, bireyin pişişik, alanını işgal edip ve onun doğasını kışkırtarak, yeni üstyapıya uygun, bir sosyal insan tipi üretmiştir. Post modern toplumda, her birey, kendisi ile özdeşleştirdiği, ideal bir kimlik imgesine sahiptir. Sürekli peşinden koşulan, ulaşılmaya çalışan, hedeflenen bu ideal kimlik, bireyin ben ile ilgili duyduğu, statüsüzlüğün, dışa vurumudur. Post modern toplumda, benlik kırılgan, parçalanmış ve farklı kimlik kalıpları ile örülmüş, melez bir kimliğe dönüşmüştür. Bu yeni ben, tekil, değişmez bir kimlik kavrayışından uzak, maddi koşulara, ani değişimlere ve şartlara bağlı olarak, anlık biçimde üretilen, çeşitli mitler, kahramanlar, rol modeller,arzu biçimleri üzerinden şekillenen heterojen bir kimliktir. Facebook, youtupe, isntegram, gibi güçlü kitle iletişim araçlarının etkisi ve parlak yaşam telaları, tarafından doğası kışkırtılan, çağın kişiliği, ben ile ideal ben arasında, sürekli koşturan, yönünü kaybetmiş, kronik tatminsiz, endişeli, kaygılı, huzursuz ve özgüven kaybına uğramış, tipik narsist kişiliktir. Post endüstriyel, çağa özgü bu duygu bozukluğu, nesnel bir psikopatoloji olarak, eski odpital arzunun bastırılması, sonucu ortaya çıkan klasik nevrozun, yerini almış, başat bir klinisyedir. “Giderek daha çok klinisyenin tespit ettiği semptomatolojideki bu değişim eğilimi asıl olarak altta yatan kişilik örgütlenmesinde önemli bir değişime işaret etmektedir. Semptomatolojik değişim, öyle görünüyor ki, nevrozlardan kişilik bozukluklarına doğru kaymaktadır. Artık, günümüzün tipik hastası belirgin bir arzusuyla çatışma içinde olan nevrotik birey değil, benlik bozukluğuna bağlı özdeğer düşüklüğünü savunmacı çeşitli çabalarla yüksek tutmaya çalışan narsisistik bireydir. Keza, artık hâkim patoloji arzunun babaerkil otorite tarafından bastırılmasının sonucu ortaya çıkan klasik nevroz değil; arzunun kışkırtıldığı, yörüngesinden saptırıldığı, ne kendisine tatmin bulacağı uygun bir nesnenin sunulduğu ne de tutarlı denetim formlarının sağlandığı modern bir psikopatoloji biçimidir (Joel Kovel, 1976). Her şeyin hızlı tüketildiği, esnek üretim ve tüketime dayalı, bir ekonomik modelin, egemen olduğu, dünyanın bir küresel köye dönüştüğü çağımızda, kaçınılmaz olarak, üstyapı kurumlarıda, hızlı bir nitel dönüşüme uğramıştır. Eski üstyapı kurumları olan, din, kutsal aile, kültür ve cinsellikte, hızlı bir şekilde, dönüşüme uğramış, sembolik alanlarını yitirmiştir. Cinselliğin karlı bir metaya dönüştüğü( fuhuş-porno vb) kültürün safarileştiği, dinin bir ticari nesneye indirgenerek, anlamını yitirdiği bir gösteriş çağındayız “ Sembolik alan kamusal alandan ayrılsa da, onun tarafından istila edildi. Cinsellik, karlı bir meta, olarak ambalajlandı.Buna karşın kültür, çoğunlukla kar peşinde koşturan, kitle iletişim araçları demekti.Sanat, para, iktidar, statü ve kültürel sermaye meselesine dönüştü.Kültürler, artık yabancıl biçimlerde, ambalajlanarak turizm endüstrisi vasıtasıyla, kapı kapı pazarlanıyordu. Televizyon evanjeliklerinin, dindar ve safdil yoksulları, dolandırarak zar zor, kazandıkları paraları ,ellerinden kapmalarında olduğu gibi, din bile karlı bir endüstriye dönüştü. Her iki dünyanın en kötüsüyle baş başa bırakıldık Terry Eagleton- Hayatın Anlamı Metaların bolluğu ve arzın hâkimiyet gücü sayesinde, tüketimin, her şeye hükmettiği ve biricik ahlak biçimini aldığı, evrensel bir yasaya dönüştüğü, uygarlık sürecimizde, kimlikler hızla aşınıyor, akışkanlık kazanıyor. Aşk, sevgi, romantizm, gibi duygular demodeleşirken, onun yerini günlük geçici, hazlar, anlık tatminler alıyor. Kollontai yoldaşın, değimi ile günümüzde, erosun kanatları, yolunmuştur. Aşk, gerçekte doğanın bir ahengimi, yoksa içgüdüsel bir angaryamıdır. Bu post modern toplumda, belirginleşen bir sorudur. Toplumun neo konfirügasyonu, yeni üst yapının şekillenmesi, sonrası ortaya çıkan, toplumsal yapıda başat olan hedonizm( hazcılık) özne açısından kaçınılmaz yıkımlara yol açsada, günümüz toplumlarında aşk tinsellik ve benzeri duygu durumları, birer angarya olarak görülürken, ilişkiler bireylerin piyasadaki değişim değerleri ile ölçülen ve karşıtların vitrin malzemesine dönüştüğü tipik bir hal almıştır. Toplumun artık aşka ihtiyacı yoktur, o bir çocukluk hastalığıdır ve aşılması gereken, modası geçmiş eski bir klişedir. Büyük tutkuların devri artık kapanmıştır. "Başka bir yazar olan Pascale Chapaux-Morelli ,post modern ilişkileri tanımlarken şu tespitte bulunuyor. “Militan bireycilik çagındayız, kendine yeterli olmak kişisel gelişimin en değerli yanı olmuştur. Buna paralel olarak her şey hızlanmaktadır; hatta demografik, toplumsal ve ekonomık bir kaza riski pahasına da olsa her şey hızlanmak zonındadır. Bir sürat spıralı içindeyiz. Daha hızlı tüketiyoruz,dolayısıyla daha çok tüketiyoruz; "çifti'' de tüketi)' oruz. Bireysel düzeyde, aşk ilişkilerinde: Baştan çıkarma sureleri kısaldı. )akınlaşma çabuk, neredeyse hemen sonuç alınıyor. boşanmak "kolay", aileler çözulup yemden oluşuyor.Çağımız hız çağı; onem taşıyan şey, bu baş döndurücü sürece dahil olabilmek için öteki üzerinde belli bir iktidardan yararlanmak.Her koşulda kapı, "iktidar edinmenin" en yeni aygıtı manıpülasyona ardına kadar açık Pascale Chapaux-Morelli, Post modern dönemde, biz kavramının yerini, ben almıştır. Biz kavramı Ortodoksi ile özdeşleştirilirken, ben özgürlük, bağımsızlık ve otonomi demektir. Post modern birey, kendi özerk ve otonom yapısı içerisinde, bir imajlar, rejimi yaratmıştır. O post modern tüketimin, etkin bir öznesi olarak, satın almaktan, mutluluk duyan, sürekli tüketen bir bencildir. Post modernizmin, özgürlük vadi ile kutsanan, yüceltilen, göklere çıkarılan, ancak bir türlü hikmete erişemeyen, sürekli homurdanan, bir bencildir. O bir yandan, özgürlüğünü ilan ederken, aynı zamanda, kendi özerk yapısı içerisine, hapis olmuş, aşkınlık özeliğin yitirmiş, yolunu kaybetmiştir. Post modern birey için mutluluk giyecek yiyecek gibi nesneler satın almak ve tüketmekten ibarettir. Doğa ile insan arasındaki dikotominin ( ikilik) silikleştiği çağımızda,teknoloji, bilgisayarlarlar,telefonlar, televizyonların, post modern bireye, hükmetmekte ve ona ambalaj bir kimlik sunmaktadır... Post modern birey, özeleşmiş kişiliği dışında, hiç kimseye güven duymamaktadır. Bohemlik ve yalnızlık, yeni ideal insan tipinin, bir prestijidir. Ancak bir yandan arayış içinde bulunan dış dünya ile benliği arasında sürekli bir savaş veren birey, nörotik krizler, varoluşal bulanımlar anlamsızlık, yalnızlık amaçsızlık, gibi duygu bozuklukları ve yaygın narsistik semptomlar ile karşı karşıyadır. Devasa boyuta ulaşan, anti depresan kulanımı, hızla artan intihar oranları, toplumun genelinde hakim olan ruhsal hastalıklar ve depresyon, toplumun genelini etkilemektedir. Marxsın değimi ile katı olan her şey buharlaşıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor. Post modern dünyada birey, biyolojik olarak canlı, ruhen bir makineden farksızdır. , " Olgunlaşmış ve dolayısıyla sağlıklı olan insan, aynı zamanda üretken olan insandır. Dünyayla önemli bağlar kurmuş ve dünyaya cevap verebilmiş olan insandır. Yani zengin insandır. Marx'a göre kapitalist düzendeki insan olgunlaşmış insanın zıddıdır. Yararlı nesneleri fazla üretirsek, bir sürü yararsız insan meydana getiririz. Günümüzde insan çok şeye sahiptir fakat bir anlama sahip değildir. Yanılsama Zinciri, Erich From Post modern birey, hakim üretim biçimine ve üst yapıya göre kodlanmış, kültürel mantığın, nesnel bir sonucudur. Geç kapitalizmin çıktısı, olan post modernizmin ürünüdür.O esnek üretim ve tüketim çağında, metaların pazardaki konumuna ve dolaşımına, uygun biçimde formüle, edilmiş bir kültürel kalıptır. Pazarın ihtiyacına, cevap verecek biçimde, aşırı yoğunlaşmış bir itkidir. Post modern toplumda, üretici güçler mücadelesinin yerini, cinsel kimlik, ekoloji vb nosyonlar almıştır. Kadın sorunu, lgbti, ekoloji vb yapılar, sınıf mücadelesinin önüne geçmiştir. Bu elbette post modern, bir yanılsamadır. Post modern dönemde, özgürlük bir belagatan başka bir şey değildir. Post modernizm. öznenin buharlaştığı iddiasını, bağrında taşır, özne yapı çatışmasını ve filli bir sınıf savaşımını şiddetle red eder, sınıf diyalektiğine karşı, metafizik bir posta bürünür ve sınıfları ortodoksi üretmekle suçlar. Böylece sınıflar mücadelesinin yerine, güdük, temelsiz, bir radikal çoğulculuğa sarılır. Sınıfların yerine, çeşitli kimlik kolâjlarını koyar, negatif özgürlük, tam bu noktada, post modernlik nosyonun, sloganı haline dönüşür. Sınıf savaşımına hayır, yaşasın bireyin, yada bireylerin kurtuluşu. KORAY AKER.
10 notes · View notes
lolonolo-com · 3 years
Text
126 Felsefe 4
126 Felsefe 4 1. Dilthey, yaşanan her dönemin kendi tinselliği olduğunu ve bu tinselliğin de dilde kendine has anlamlar oluşturduğunu ileri sürmektedir. Bu nedenle tarihsel dönemi anlamak için o dönemin tinsel yapısının dile yüklediği anlamlara bakılması gerekir. Verilen parçadan hareketle hangisine ulaşılabilir? Cevap : Tinsellik toplumların dil yapısını etkiler 2. Fransa’da voltaire,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
besinhaberajansi · 5 years
Text
Aforoz edilmiş bir dini düşünür: Tolstoy ve Tinsellik – G. M. Hamburg
http://dlvr.it/R8kwDk
0 notes
sizekitap · 6 years
Text
Avustralya Dinleri
Avustralya Dinleri Mircea Eliade Doğu Batı Yayınları
Antropologlar, sosyologlar, psikologlar ve dinler tarihçileri, yetmiş beş yıldan uzun bir süre boyunca Avustralyalılara tutkulu bir ilgi duymuştur. Bunun nedenleri açıktır: Avustralyalılar avcı toplayıcıdırlar, kültürel olarak yalnızca Güney Amerikalı Fuegianlarla, Kalahari çö-lünün yerli halkı Busbmenlerle ve Kuzey Kutbu’nun bazı Eskimo kabileleriyle kıyaslanabilirler. Dolayısıyla, günümüzde Neolitik-öncesi tipte bir kültür içinde yaşamaya devam ettikleri söylenebilir. Üstelik kıtanın yalıtılmışlığı, hem son derece arkaik hem de bütünsel olan Avustralya uygarlığına duyulan bilimsel ilgiyi yoğunlaştırmıştır.
Birey adım adım mitsel geçmişin muhteşemliginin bilincine varır. Törenler aracılığıyla Düş Zamanını nasıl yeniden canlandıracağını öğrenir. Sonunda kabilesinin kutsal tarihine tamamen gömülür; diğer bir deyişle, kökenini, başlangıcı öğrenir ve kayalar, bitkiler ve hayvanlardan tutun da görenekler, simgeler ve kurallara kadar her şeyin anlamını kavrar. Mitlerde ve ritüellerde muhafaza edilen açıklamayı özümsedikçe, dünya, yaşam ve insan varoluşu anlam kazanır ve kutsal hale gelir çünkü Doğaüstü Varlıklar tarafından yaratılmış veya kusursuz hale getirilmişlerdir. Bir insan, yaşamının belli bir anında doğmadan önce bir ruh olduğunu ve öldükten sonra da bu doğum-öncesi tinsellik koşulu ile yeniden bütünleşeceğini öğrenir. İnsan döngüsünün daha büyük. kozmik bir döngünün parçası olduğunu öğrenir; Yaratılış, Düş Zamanında meydana gelen “tinsel” bir edimdir ve evren (kozmos) her ne kadar artık “gerçek” veya “maddi” bir görünüm kazanmış olsa bile, gene de başlangıçta vuku bulan yaratım edimlerinin yinelenmesiyle periyodik olarak yenilenmelidir.
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
devamı burada => https://is.gd/garsG7
0 notes
epifizz · 3 years
Note
Sizce tinsellik nedir?
Sanırım tinsellik insanın ele aldığı konunun öznesi, nesnesi ve hatta çevresi olarak kendisini konsept özelinde her yandan genişlettiği bir bakıştır. İçe dönük herhangi bir bakış gibi değil ama çok daha kapsamlı bir ele alış halinde, daha doğru içte olanın tüm evrene o anda yayılarak dışsallaştırıldığı bir boyut gibi geliyor bana. Bu ilişkilenme biçiminin içeriği ise oldukça değişkendir, herbir tin kadar.
5 notes · View notes
annapurnaflusu · 7 years
Photo
Tumblr media
göksellik yersellik düşsellik denizsellik tinsellik .. bir nilgün marmara gecesine daha düştüm. tek bi farkla, yıldızsız.
0 notes