Tumgik
#ustayı
ay-simay · 7 months
Text
Tumblr media
Korkma!
Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
İstiklal Marşımız Milli birlik ve beraberliğimizin mutakabat belgesidir...
...
Rahmetle anıyorum büyük ustayı
-Mehmet Akif Ersoy-
Mekanın cennet olsun...
El Fatiha... 🤲
77 notes · View notes
sallapati · 1 month
Text
Bugün sütlacı doğru yaptım hasan ustayı kızdırmadım aferin bana ama hasan ustayla yalnız kaldığımız zaman en takınılmayacak şeye bile takılıyor galibaa uğraşmak istiyor xndjjxjs
5 notes · View notes
maksurat · 1 year
Text
youtube
Kardeşim yıllar önce bu videoyu izlemiş, buraya gitsem de yesem demiş ama sonra unutmuş. Nara'ya gidince bir dükkanın önünde kalabalık gördük neymiş acaba derken mochi sattıklarını öğrendik, helal olup olmadığını sorduktan sonra biz de aldık. Kardeşim ustayı görünce izlediği videoyu hatırladı, ustanın meşhur olduğunu falan söyledi ve bize videoyu seyrettirdi. O zaman bunu yemeyi istedim ama ihtimal vermedim dedi. Nasip böyle bir şey işte.. Ya Hintten Yemenden geliyor ya da sen ona gidiyorsun...
Bu da böyle bir hikayemizdi.
Tumblr media Tumblr media
17 notes · View notes
29137 · 7 months
Text
Okadar kötü bir gün geçirdim ki. Yolda giderken bir an arabadan yanık kokusu geldi babama söyledim arabayı durdurduk kaputan duman çıkıyordu kaldık öyle doktora da geç kaldım bir saat ustayı bekledik oyla kuzenim geldiler kuzenimin arabasıyla devam etik arabada kuzenim ve usta baktılar artık gidene kadar saat 11:30 oldu gitik doktor da çok kişi vardı sırada beni almazlar diye düşünüyordum çok sitresli ve gergindim zaten neyseki aldılar beni de yine ameliyat olacakmışım ameliyat olmak istemiyorum ilk olduğum zaman çok zor dönemden süreçten geçtim daha kendimi toparlayamadan aynı şeyi tekrar yaşayacağım ruhsal olarak gerçekten çok bitkinim oruç bitikten sonra ameliyat olacağım çok yoruldum ya.
6 notes · View notes
kalansonkauaikusu · 2 months
Note
O salih ustayı sikim kazıkçı
Baaabba kim o kiim
4 notes · View notes
baytard · 3 months
Text
bugün ustayı aradım çalışıyor musunuz diye adamlar sabah 8.30 akşam 7 açıklarmış hem de cumartesi günü? bilader siz bu kazandığınız paraları ne vakit yiceksiniz böyle çalışırsanız?
4 notes · View notes
yalnzardc · 11 months
Text
Eskiden beri dillerde dolanan manidar bir menkıbe vardır, amerika toplanmış açıklama yapacakmış vs vs dedikçe televizyondakiler hatırıma o geliyor.
Eski zamanların birinde çivi imal eden bir usta ile zavallı ustanın karısına göz koyan bir zalim vali varmış. Kadını elde etmek için ustayı ortadan kaldırmayı planlamış zalim vali ve olmayacak bir iş istemiş ondan. Demiş ki:
- Yarına kadar 300 askerim için kebkeb imâl edemezsen yarın kelleni uçururum.
(Kebkeb, pabuç çivisi yani.)
Hâlbuki bir günde en fazla 15 – 20 kebkeb yapılabilirmiş. Zavallı usta çaresiz, valinin kendisini öldürmek için bu emri verdiğini de anladığından, sabaha kadar ağlayıp dua etmiş.
Sabah olunca evinin kapısında valinin adamlarını görünce hepten ümidi kesilmiş vaziyette hanımı ile helalleşip kapıyı açmış.
Valinin adamları demişler ki: -Bu gece valimiz öldü; mismâr almaya geldik.
(Mismâr: Tabut çivisi)
Ve bir şair bu hadisedeki hikmeti şöyle şiirleştirmiş:
Kebkebi mismâra tebdîl eyleyen Perverdigâr
Lâne-i mürg-i garîbi kul yıkar Allah yapar
12 notes · View notes
maho0326 · 1 year
Text
Tumblr media
Büyük oyuncu ustayı saygı, özlem ve rahmetle anıyoruz. Işıklar içinde uyusun..
9 notes · View notes
direncan · 8 years
Text
Fazla göze batma dedi çaresizce. Havlayan köpeğin ısırmadığını öğrendiğinde mantıksal olarak kızgın olamayacağını farketti. Felaket tellallığı yapmamayı düşündü. Tahrik olmamak için kendini kasmaması güzelliğin bir yansıması olabilirdi. Öyle olduğunu düşünemeden zaman geçti gitti. Elinde hiç bir şey yoktu. Şaşırmadı. Devam etti olanca gücüyle. Enerji bulabileceği bir yer aradı. Kimse bedava enerji vermiyordu o günlerde birbirine. Ne kadar da katıydı insanlar. Çıkarları doğrultusunda çiğ yeşil fasulye düşündü. Aklına pırasa gelene kadar. Pırasayı düşünmenin anlamsızlığı tüm bedenini sardı. Fakat düşünmeden edemiyordu. Bedenini saran bu his ona yabancı değildi. Güney topraklarında yetişmiş unutkanlık gerçek bir kabus olabilirdi o an. Buna aldırmadan olanca gücüyle bağırdı; "gelgelelim burası olmam gereken yer değil" Lakin oradaydı. Ne kadar mantıksızcaydı bu çığlık. Hayalini dillendirdi. Ve fakat konuşamadığını anladığında kendini parmaklıklar arkasında hareketsiz buldu. Göz yaşlarını saklayabileceği bir kap aradı. Tüm bedeni kasılıp sarsılarak sıvıyı gözlere taşıyordu. Tekerleği bulmamış olmayı dilerdi ya da yerçekimini. Vasat bir rüyanın ana karakteri olmaktan çok korktu. Kim vermişti ona bu görevi. Bulmak için hemen yola düştü. Uyandığında bir rüyada olmadığını anladI. Düpedüz gerçekti yaşadığı. Derin bir sızı duydu o an ağaca tırmanmanın yasak olmadığı bir gezegende ışınlanmamış olmayı tercih edebilirdi ya da elma toplayabilirdi. Toplamak yerine koklamayı tercih etti. Karşı kıyıda gördüklerine inanamadı biran. Buna aldırmaksızın elmaları kokladı. Rüyaya nasıl dönebileceğini düşündü. O sıralarda bunun için bir alet tasarlamış olan ustayı aramaya karar verdi. Ağaçtan inmeden bu işi nasıl yapabileceğini düşünmeye başladı. Ağaçta çok mutluydu. Aldığı kokular ve gördükleri makinadan daha önemliydİ. Sağlığına hayıflanmayı beklerken karşıya geçmesi gerektiğini farketti yayalara yeşil yanıyordu. O halde ne işi vardı bu arabanın içinde. Kırmızı ışığa hiç tahammülü olmadığını unutmanın galeyanıyla güneşlenirken kornaya basması saçma olabilirdi. Uzaklardan gelen bi ses ona çok eski bir şarkıyı hatırlattı. Hemen şarkıyı mırıldanmak için boy verdi. Su parmak uçlarını birazcık geçiyordu. Televizyonda en sevdiği program başlamak üzereydi fakat bu güzel günde televizyon izlememeye kararlıydı. Günün tadını çıkarmak için elektriklerin gelmesini bekledi. Bu şekilde kendiyle yüzleşmesi çok anlamsızdı. Hemen mutabık olmaktan vazgeçip, mangal kömüründe kaynayan suyun içinde  yüzmeyi düşledi. Balayına gitmesi mantıklı görünüyor olabilirdi fakat teyzesinin cenazesinde bulunmak istememişti. Derhal düşündüklerinden vazgeçip uçmayı öğrenecekti ki elektriklerin gelmesiyle birlikte televizyon açıldı ve o anda ışınlanma makinesinin reklamlarıyla karşılaşmamak için tası tarağı toplayıp marsa göçmeye karar verdi. Bu sırada ellerinde oy pusulalarıyla üzerine doğru koşan eşe dosta aldırmaksızın tereddüte düştü. Bu halde yoga yapmanın anlamsız olduğuna karar verip tanrı parçacığı deneyinden vazgeçeceği sırada şeytana uyanları uyarmamak için en iyi yolun 4 tekerlekli bisiklet olduğunu düşündü. Düşünmek düşmekten iyidir diyecekti ki önce soluna sonra sağına sonra tekrar soluna baktı ve ne pahasına olursa olsun sanskrit dilinde çekirdek çitlemenin yıpratıcılığını düşünmemeye karar verdi.
2 notes · View notes
leblebi-19 · 1 year
Text
Çırak Ustayı Geçmezse Sanat Ölür Hatalı Sollarsa Çırak Ölür ...
11 notes · View notes
ay-simay · 8 months
Text
Tumblr media
youtube
Ölümünün 25. yıldönümünde rahmetle ve özlemle anıyoruz büyük ustayı... 🖤
....
59 notes · View notes
ryk34sworld · 1 year
Text
Tumblr media
Hakan ustayı riyazete geldik 😀😀
4 notes · View notes
otadam · 2 years
Text
İş yerine yeni bir eleman almışlar, ne iş yapacak, kaçta gelecek, kaçta gidecek sosyal haklar vs anlatılmış, en sonunda benim adımı verip, o Usta'dan uzak dur bilmişlik yapma gerekmedikçe muhatap olma uyarısı yapılmış ki gelip bana sebebini sordu.
A be evladım uyarı yapmışlar işte, derdin ne senin..
Ben de işten çıkardım seni deyip muhasebeye yönlendirdim.
Tâbi bu işin espiri kısmıydı, şimdi beni görünce yol değişiyor..
Çırak ustayı sollamazsa meslek ölür, hatalı sollarsa çırak ölür.
Sanayide yazılı olmayan kurallardan biri de bu..
Abi bana kaynak öğretir misin dedi bir ara bir çırak.
Kaynak biliyor musun diye sordum, biraz biliyorum dedi, sana öğretmem deyip gönderdim.
Ertesi gün tekrar sordu ben yine biliyor musun dedim ve cevap hayır oldu.
Bak şimdi oldu deyip kaynak nasıl yapılır gösterdim ki, bu işte oldukça iyiyim..
Evet kibirli olacak ego kasacak kadar..
Tumblr media
Bildiğim işlerden biri sadece, ne ego ne Kibir yaparım, anca burada öyle post olsun diye diyorum.
Neyse yağmurlu bir gün hala, ve benim canım çok acıyor..
4 notes · View notes
acayipyorgun · 4 days
Note
Fena değilim dersen kötü hissedersin iyiyim de iyi olasın ;)
Keyifliyim ya keyfim yerinde şu sıralar hjsxjhxjh darısı sanaa
Barete tamamım ama muhsin ustayı kaldıralım kendimi göbekli emekli usta gibi hissediyorum sjhzhdhxj
Umarım baretli anonim umarım ya sen bana ipucu verecektin noldu iş jxjdjd
Muhsinden bulamadım ama var mı başka ipucu :))
0 notes
gundemarsivi · 22 days
Text
Tumblr media
Yaşam/a Sanatı
✍🏻 Ezbey
https://www.gundemarsivi.com/yasam-a-sanati/
Okur’a hayatıma/yoluma katışan iki kişiden bahsedeceğim.
Sırrı; Ağustos 2022 İskenderun İSdemir’de rölöve alacağız, uçakla Adana’ya vardık oradan kaça kaça İskenderun. İsdemir İSG ofisinde toplantı sonrası anladık ki yanımızda getirdiğimiz iş kıyafetleri kabul görmüyor (yazlık bulundu bizim kıyafetler), İSG’ye dedik ki ne yapacağız? gelen cevap net: ne yaparsanız yapın bu kıyafetlerle içeri giremezsiniz. Ulen siz çağırdınız bizi ….la havvvle velaaa……… neyse. Attık dışarı kendimizi, künefe yiyeceğiz, nasılsa Hatay şurası iki adım, yolda/dağda Belen tava yiyeceğiz önce serin serin, üstüne Hatay da Kral künefe (sonra öğrendik ki Kral künefenin İskenderun şubesi de varmış) kaça kaça (sıcaktan) düştük yola, Belen’de serinledik, indik aşağı Hatay da künefe yedik ve yandık ama, çok güzel oldu, kafamız daha iyi çalışmaya başladı. Neyse akşama doğru döndük tekrar İskenderun düzüne, stres yok ama zaman dar. Sorduk soruşturduk, dediler ki sizin işinizi Terzi Sırrı çözer, vardık bulduk Sırrı ustayı, dedik ki böyle böyle, Sırrı usta dedi ki, kardeş ağustosun ortası 20 güne okullar açılıyor, bütün atölye gece gündüz okul kıyafeti dikiyor, 4 takım iş elbisesi hele de yarın sabaha mümkün değil, gidin bir hafta sonra gelin. Dedik ki Sırrı usta İstanbul’dan misafir geldik böyle mi ağırlıyorsunuz! Çok gücendi Sırrı usta, hemen seslendi içeri doğru bacısına “dört süvari” , süvariler gelmeden Sırrı usta boynundaki mezurayla ölçülerimizi çoktan almıştı. Sırra usta bizi ölçtü iş kıyafetlerimizi dikti, biz İSdemir’i ölçtük rölöve çıkardık işimiz zamanında bitti ve döndük. Terzi Sırrı, Nusayri ocağına doğmuş olsa da kul olamamıştı. O tarafa giderseniz mutlaka uğrayın kime sorsanız “terzi Sırrı” gösterirler, size süvari ikram eder, lokum götürün halini hatırını sorun, eğer yoksa oralarda bir dostunuz olsun, tıpkı benim gibi.
Saim; Mayıs 2011 Tripolide Saimi bir fabrika şantiyesinde ilk gördüğümde, şakirt tişörtü dışında şaşırtıcı bir görüntüsü yoktu, bildiğin kıvırcık saçlı kara mı kara bir zenci uşak (uşak sizi yanıltmasın o zamanlar 40 yaşlarındaydı ve/ya yanıltsın, görüntü uşak görüntüsüydü). O zamanlar Libya’da genel olarak, teknik kadrolar (müh. mim.) Mısırdan, işçiler ise Sudan vb. ülkelerden gelirdi (şimdi bilmiyorum nasıl) bizler de hiç öyle olmasa da/istemesek de, koordinatör/ceo vb. tafralara müstehak edilirdik. Saim ilk karşılaşmamızda elimi sıktı ve “hoşgeldiniz abi” dedi, inanılmaz bir Türkçe, çok şaşırdım hatta şok oldum ama, sonra o şantiyede Saim elim, ayağım, gözüm, kulağım oldu çok rahat ilerledik hiç iletişim sorunu yaşamadık, çünkü Saim hem Arapça hem de genel geçer Afrika dilini de biliyordu. Zaman içinde sohbet ettikçe Saim’in İzmir’li olduğunu öğrendim, dedesinin dedesi levanten gemilerinde köle iken, İzmir’i çok beğenmiş ve gemiden atlayıp yerleşmiş. Bilmem kaçıncı kuşak torun olan Saim ise çok ciddi, çalışkan ve sorumluluk sahibi bir efendi idi, Saim köle (uşak) olamamıştı. Yemekten girdik öyle devam edelim , Tripolinin mumbar’ı, kuskus’u çok muhteşem ama, onlar için bile gidilmez oralara, Saim de zaten İzmir’de yaşıyor, gitmeyin gerek yok. Çok yer gezdim ama Tripoli kadar lanet bir yer görmedim (Afganistan’ın, Irak’ın, Suriye’nin en kötü zamanları dahi, bu kıyasa dahildir). Adamlar denizin dibine, kumsalın üstüne muhteşem evler yapmışlar ama, çevresi 4 m duvarlarla çevrili ve sırtları denize dönük.
Sırrı ve Saim’i cürmümce tarihe kaydetmek istememin yegane sebebi, her iki yaşam ustasının da Türk olmaklığıdır. Din’lerin keşfinden sonra artık Türk doğmak mümkün olamamıştır, dinler ırkçılığın haşin/gaddar/vahşi karakterini sünnet etmiş olsalar da, insan/lığı ya kul ya da köle ederek, ırkçılığı aratır olmuşlardır! Türkden önce insan yoktu, köle vardı! Türkten sonra insan var oldu(!) ve din/ler eli ile kul edildi! Türk yaşam sanatını (töre) keşfettiğinden beri yeryüzünde insan’ın varlığından bahsedilebilir, berisi kaostur (bkz. greko-romen kaos tanımı). Bu yaşam sanatının (töre) ortaya çıkmasında, metodunun yazılmasında herhangi bir ırk’ın katığı var ise amenna, başımın üstünde. Bendeniz naçizane Türk olmaklığı Mustafa Kemal Atatürk’ten öğrendim, gayet net ifade ettiği şekliyle “ilhamımı gökten indiği sanılan kitaplardan değil, bizatihi hayatın kendisinden alarak” öğrendim. Bu yaşama sanatı beni yeryüzünde cürmüm kadar var eder oldu, ne kul oldum ne de köle!
Hülasa insan yaratabildiği kadar var olur ve “insan” sıfatını hak eder. Elinden geldiğince, cürmünce, kendi aklı/fikri/bileği/kiri/teri’nce yaşam sanatını kurabilen(!) şeydir insan. İnsan olmaklığın yegâne metodolojisi Türk Töre’sidir, İbrahim/i ve/ya Grek terminolojisi/mitolojisi değil.
Dogmaların ayağınıza dolanmasına müsaade etmeyin,
Klişelerin zamanınızı çalmasına müsaade etmeyin,
Elde ne var ona bakın,
Ufukta ne var ona bakın,
Ve ilerleyin!
Gözünüz ne/yi görüyorsa o kadar,
Kulağınız ne/yi duyuyorsa o kadar,
Eliniz ne/yi tutuyorsa o kadar,
Ayağınız ne/ye eriyorsa o kadar,
Ve gönlünüz ne/yi emrediyorsa o kadar,
“Tanrı’yı” esir alın ki özgür kalasınız.
Saygı duyacaksanız, iş’lere saygı duyun onlar saygıyı hak eder, inanç’lar iman’lar değil!
Türk’e bir din biçecekseniz illa, ki bunun adı sadeciliktir, mabedi/sarayı gök kubbe, kitabı tabiat ana’dır.
Daha ne/ye gerek!
Varsa bu faz’ın bir ödevi, bundan öte değildir!
Söz’lere değil söyleyene bakın, ki söz’ler tefsire mahkumdur, söyleyen ise yalnızca ardında bıraktığı iz’e. (Martin Luther 500 yıl önce bu sözün tam tersini yani “söz’e bakarım söyleyene değil” diyerek insanlığa çok zarar veren/verecek olan büyük bir kazık attı, ne yazık ki Martin Luther bugün pek çok profesörün idolüdür.)
Bu yazı ile canını sıktığım, kalbini kırdığım insanlar olduysa eğer, haber versinler, ki daha fazla kırayım, elimden geleni ardıma koymayayım.
Vesselam…..
Ezbey
0 notes
mehmetakkayablog · 28 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ne çok cumhuriyet aydını yitirdik bu sene!
- Tiyatronun köşe taşı Sevil Üstekin
- Turizmin teorik öncüsü Fehmi Köfteoğlu
- Tarihçi Necdet Sakaoğlu
Saygıyla selamlıyoruz üç değerli ustayı
1 note · View note