Tumgik
#yürüdüğünde
tipitip213 · 2 months
Text
Sınava annemle hazırlandım (ALINTI)
Uzun hikaye olduğu için bir kaç bölüme ayırarak paylaşıyorum.
3. Bölüm ve Son bölüm
Annem kendini çekerek “oğlum istemiyorum ben senin gibi genç değilim” dedi. Benden kurtulmaya çalışıyordu. Ben “sen şimdiye kadar benim yorgunluğumla hiç ilgilenmiyordun ama işin gücün beni sürekli ders çalıştırmaktı” dedim. Annem “fena mı herkesi geçtin işte” dedi. “hadi bırak beni işimi yapayım” dedi. Ben “demek öyle, o zaman şimdi de sıra sende” dedim. Annemin arkadan saçlarını tutarak kanepenin arka kısmına doğru yürüttüm.
Boynundan bastırarak kanepenin arkasından kanepenin üstüne domalttım. Annem bir yandan “ya bırak istemiyorum” diyordu. Annemin elleri kanepenin yastıklarının üstündeydi. “benim vaktim yok ne zaman istersem o zaman beceririm seni
bunu kafana sok” dedim. Annem “ya bana çok kötü davranıyorsun” dedi. “sen de beni kızdıracak laflar söylüyorsun” dedim. “laflarına dikkat etmezsen ben de sana orospu gibi davranırım” dedim. Annem duyduklarından hoşnut değildi. “yeter artık benimle böyle konuşma” dedi. Uzun eteğini kaldırıp kilodunu biraz indirerek kalçalarını ortaya çıkardım. Boxerımı indirirken “böyle konuşunca rahatlıyorum” dedim. Annem “dur bi dakka konuşucam seninle” dedi. Arkadan annemin üstüne yatıp kulağına eğilerek “şu anda sadece bacaklarını açmanı istiyorum konuşmayı sonra yaparız” dedim. Annem daha fazla direnmeden bacaklarını açmaya başladı.
Sikimi amına dayayıp sokmaya çalıştım. Fakat banyodan yeni çıktığım için sikim kupkuruydu ve annemin amı daha ıslanmamıştı. Bu yüzden zor giriyordu. Anneme açsana iyice bacaklarını, şöyle orospu gibi dedim. Annem dediğimi yaparak sikimi içine aldı yavaşça. penisim girip çıkmaya başlayınca omuzlarından tutup sertçe arkadan vurmaya başladım. Annem ileri geri giderken “yavaş biraz” diyordu. Annem zar zor da olsa konuşmaya çalışıyordu. Annem “ben en önde olman için zorladım seni” dedi. Ben de “bak başardın işte” dedim. “beni hem başarılı bir öğrenci hem de tam bir erkek yaptın gurur duymalısın” dedim. “sen olmasan başaramazdım bunları” dedim.
Amına sertçe geçirirken “memnunsun değil mi” diye soruyordum. Annem “haklısın oğlum” dedi ve artık sadece inliyordu. Nefesim sıklaşmaya başladı. Iyice üstüne yatıp sıkıca sarılarak abanmaya devam ettim. Boşalma zamanım gelmişti. “seni mahçup etmeyeceğim anne” diyerek amının içinde patladım. Inleyerek amını spermlerimle iyice doldurdum. Annem “hadi kalk üstümden oğlum” dedi. Ben kalktıktan sonra annem bana bir daha zorla tecavüz eder gibi hareketler yapmamamı söyledi. Biraz konuştuk. Annem gitti ben mutluydum. Ilerleyen günlerde annem artık sorun çıkarmadan bana istediğim zaman vermeye başladı. Ertesi hafta benim doğum günüm vardı. Doğum günümü aile içinde kutlayacaktık. Annem beni kamp hayatına soktuğundan fazla zaman harcamayayım diye sadece teyzemi, dayımın karısını ve iki kuzenimi eve çağırdı. Doğum günümü arkadaşlarımla kutlayacak sosyal hayatım da yoktu zaten. O sabah anneme doğum günümün çok özel olduğunu söyleyerek benim için çok güzel giyinmesini istedim. Annem de kabul etti. önce bacaklarının parlaması için krem sürmesini istedim. Anneme dolabında bulduğum vücudunu sıkıca saran, çok kısa, yazlık, tek parça bir elbise giydirdim. Beyaz renkli elbisenin üstünde çok güzel çiçek desenleri vardı. Etek kısmı çok dar değildi ama kalçalarının hatları belli oluyordu. Dolabından çıkardığım yazlık, bilekten bağlı, beyaz topuklu ayakkabıları da giydirdim. güzel bir makyaj ve açık saçlarıyla mükemmel görünüyordu. Annem masayı hazırlarken ben de onu izliyordum. Bacakları parlıyor, arkasını dönüp yürüdüğünde arkadan müthiş görünüyordu. Daha sonra teyzemler geldi. Uzun zamandır görüşmemiştik.
Teyzemle, dayımın karısı pek güzel değildi. Anneme “ay çok güzel olmuşsun kız” falan dediler. Ama kıskandıkları belli oluyordu. Annem de bu işten hoşnut olmuştu. çünkü zaten kendini herkesten üstün görmeye bayılırdı. Annem de onlarla konuşurken böyle burnu yukarıda bi havalar içindeydi. Kuzenlerimin ikisi de benden küçüktü. Ben de onlarla konuşmaya başladım. Annemin konuşmaları gerçekten çok gıcıktı. Herhalde hiç akıllanmayacak diye düşündüm. Annem pastayı getirdi. Doğum günümü kutladılar. Pasta kesildi. Bana küçük hediyeler almışlardı. Annem herkesin önüne sehpa koyup hazırladığı yiyecekleri bu sehpalara koydu. Bir an ilgimi çeken birşey oldu. Kuzenlerimin ikisinin de gözleri annemin üzerindeydi. Sürekli annemi takip ediyorlardı. Sanırım hayatlarında ilk kez bu kadar seksi bir kadın görüyorlardı.
Annem çaylarına şeker atarken ikisi de önü açılan elbisesinden görünen göğüslerine bakakaldılar. çok heyecanlandıkları belliydi. Annem otururken bacak bacak üstüne atıyor, ikisinin de gözleri annemin bacaklarının arasına kayıyordu. Bu gördüklerim ilgimi çekmişti. Annem bu hareketlerini farketmeyerek bilmeden ergenlik çağındaki bu çocuklara güzel bir şov sunuyordu. Ben geçen bayramda kuzenlerimin aralarında konuştukları şeylere gizliden kulak misafiri olmuştum. Porno dergilere baktıklarından, okuldaki kızların popolarına değdiklerinden falan bahsetmişlerdi. Içimden tebessüm ederek zavallı çocuklar, baktıkları porno dergiler şu anda izledikleri şeyin yanında ikinci planda kalır herhalde diye düşündüm. Daha sonra hava sıcak olduğundan bunlar balkona çıkıp oturdular. Derslerden falan konuştuk. Bir süre daha konuştuktan sonra ben sıkılarak içeri gittim. çocuklar da sıkılarak içeri girip salondaki dergilere bakmaya başladılar. kadınlar balkonda sohbete devam ediyorlardı. Ben odama gidip biraz kitaplara baktım. Canım kitapları görmek bile istemiyordu. Annemin üstündekiler beni de heyecanlandırmıştı. Misafirlerin bir an önce gitmesini istiyordum.
Odamdan çıkarak salona doğru gittim. Salonun kapısına geldiğimde annemi gördüm. Masada çayları doldurarak balkona götürdü. Oğlanlar da onu izliyorlardı. Annem tekrar birşey almak için masanın yanına geldi. Annemin arkası çocuklara dönük şekilde eline bir tabak aldı ve masaya doğru eğilip uzanarak tabağa küçük çöreklerden koymaya başladı. Arada ileridekilere uzanmak için tek bacağını hafifçe kaldırıyordu. Uzanırken eteği yukarı kalkıyor bacakları olduğu gibi ortaya çıkıyordu. Biraz daha eğilse donu gözükecekti. Ben gizliden izlemeye devam ediyordum. çocuklara baktığımda ikisi de gördüklerine inanamıyor, aralarında heyecanlı biçimde konuşuyorlardı. Onların bu hali hoşuma gitmişti. Annem elindeki tabakla tekrar balkona gitti. Annem gidince bunlar aralarında birşeyler konuşmaya başladılar. Ne konuştuklarını merak ediyordum. Annem içeri gelerek çocuklara istedikleri bir şeyin olup olmadığını sordu. Meyve suyu istediler. Annem gelin vereyim dedi. Ben hemen kapıdan ayrıldım. Uzaktan izledim. Annem elinde tabaklarla salondan çıkıp mutfağa gitti. çocuklar da arkasından. Ben de mutfağın kapısına doğru giderek gizlice izlemeye başladım. Annem tabaklardaki artıkları çöpe dökerken domalmıştı. götünün yuvarlaklığı muhteşem görünüyordu. Büyük olan kuzen anneme “al teyzecim” diyerek tabakları veriyordu. Tabakları verirken arkadan götüne hafifçe sürtünmeye başladı. şortunun önünü yavaşça annemin poposuna sürtüyordu. Annem rahatsız olmuştu ki “tamam yavrum ben hallederim” dedi. Mutfağın camı açıktı. Büyük olan cama doğru giderek dışarı baktı. Sonra anneme “teyze bak babam bize yeni araba aldı” dedi. Annem merakla “aa bakayım” diyerek cama gitti. Oğlan çekilerek anneme yer verdi. Annem “hangisi” diye sorunca bu annemin arkasına yapışarak göstermeye başladı. Diğer kuzen de hemen cama gelerek “ben de bakayım” dedi. çocuk anneme “şurda yanda” falan diyerek direktifler veriyordu. Annem görmek için iyice domalmıştı. Bu iki velet, annemin poposunun iki tarafına geçmiş, annemi taciz ediyorlardı. Annem durumu farketmiş, “evet çok güzel, tamam, anladım” gibi şeyler söyleyerek gitmek istiyordu.
Ama oğlan “tekerlekleri şöyle motoru şöyle” diyerek annemi orada tutuyordu. çocuklar annemin arkasında deliye dönmüşlerdi. Annemin kalçalarının ortasından dayanmaya başladılar. Iki oğlan da değişmeli olarak annemin kalçalarının ortasına geçti. Annem “hadi çocuklar size içeceklerinizi vereyim” diyerek oradan kurtuldu. Annem alt raftan meyve suyunu çıkarırken yine domaldı. Büyük olan yine annemin arkasından sürtünerek geçti. Annem kutuyu alıp bu sefer bardak almak için üst dolabı açtı. Uzanıp bardak alırken bu sefer küçük oğlan annemin poposuna arkadan yapışarak anneme istediği bardağı gösterdi. Annem yeğenleri tarafından taciz edilirken bundan hoşnut görünmüyordu. Bardaklarını doldurarak “hadi bakalım salona” dedi. Ben hemen oradan içeri kaçtım. Bunlar mutfaktan çıkarken “teyze çok güzel olmuşsun” falan diyerek anneme övgüler yağdıyorlardı. Salona gittiklerinde ben de arkalarından gittim. Annem salonda bana sinirli bi bakış attı. Annemin durumuna içimden gülüyordum. Annemden hırsımı çıkarıyordum. Bu oğlanlara uzun zaman yetecek 31 malzemesi çıkmıştı. Misafirlerle vedalaşıp onları uğurladıktan sonra annemle konuşmaya başladık. Annem bana “bravo emre beni ne hale soktuğunu biliyor musun” dedi. Ben de “merak etme anne gizlice izledim seni” dedim. “çocuklar sayende biraz sevindi işte ne olacak” dedim. Annem “nasıl utandım ama biliyor musun resmen popoma şeylerini bastırıp arkamda debelenip durdular” dedi. Ben de “tamam anne onlar da benim doğum günümde kendi hediyelerini aldılar” dedim. “akşam evlerinde siklerini sıvazlarken seni düşünecekler” dedim. Annem “ay sus daha fazla duymak istemiyorum” dedi. Ben de “ama ergenlikteki her erkek zaten o çağlarda gördükleri güzel kadınların hayalini kurarlar bu normal birşey zaten” dedim. Annem “neyse beni bir daha böyle durumlara düşürme” dedi.
Ben “tamam anne anladım ama şimdi benim hediyemi verme vaktin geldi” dedim. Annemi kolundan tutup mutfağa götürdüm. Annem giderken “dur oğlum önce şuraları bi toplasaydım” dedi. “sonra toplarsın” diyip annemi mutfağa soktum. Annemi mutfak setine getirip arkasını kendime çevirdim. Müthiş elbisesinin üstünden kalçalarına dayanarak arkadan göğüslerini avuçladım. Anneme “şu veletler seni iyi sıkıştırdı anne” dedim. Annem “onlar benim yeğenim oğlum çok utandım” dedi. Anne “şu küçük çocukların bile başını döndürdün valla bu yaşta bile çok güzelsin” dedim. Kalkmış sikimi poposuna bastırarak “çocuk arkandan öyle bir yapıştı ki elbisenin üstünden becerecekti seni” dedim. Annemi sırtından bastırarak tezgaha domalttım ve elimi bacaklarına atıp elbisesini yukarıya doğru kaldırdım. Kalçaları ortaya çıktı. Kilodunu iki yanından tutup indirmeye başladım. Anneme “ama onlar bunu yapamaz bir tek ben yaparım” dedim. Kilodunu tamamen çıkarıp kenara koydum. Ben de üstümdekilerden çabucak kurtulup çırılçıplak kaldım.
Sikimi arkadan amına sokup gidip gelmeye başladım. Bir süre böyle siktikten sonra annemi ayağa kaldırıp yüzünü kendime çevirdim ve duvara doğru yürüttüm. Annemin sırtını duvara dayayıp bacaklarını baldırlarından tutup havaya kaldırdım. Bacaklarını belime sarmasını söyleyerek sikimi amına hizalayıp soktum. Annem inlemeye başlamıştı. Bundan da sıkılıp annemi kucaklayıp içinden çıkmadan yatak odasına kadar taşıdım. Annemi yatağa atıp üstüne çıktım. Bacaklarını bileklerinden tutup havaya kaldırdım amına sertçe girip çıkmaya başladım.
Annemi elbisesi ve topuklu ayakkabıları üstündeyken sikmek harika bir şeydi. Annem “devam et daha hızlı” diyordu. Bacaklarını bırakarak kollarını tuttum ve eğilerek dudaklarına yumuldum. Ilk defa dudaklarından öpmüştüm. Annem de şaşırmış suratını benden kaçırmak istiyordu. Geri çekildiğimde “bunu da bari kız arkadaşınla yap iyice suyunu çıkarttın, aramızda ciddiyet kalmadı” dedi. “tamam anne zaten sınavdan sonra seninle işim bitecek merak etme” dedim. “anne konuşma geliyorum” deyip içine boşalmaya başladığımda bulutların üstündeydim. Yine boşalmam durmak bilmiyordu.
Sıcak spermlerim annemin amından taşarken annem yine söyleniyordu. Sınava kadar annemi bu şekilde sikmeye devam ettim. Sınavım da süper geçti ve istediğim okula girdim. Annem sonuçlar geldiğinde başarı ve mutluluğu bir arada yaşıyordu. çünkü onun sayesinde sınava rahatça hazırlanabilmiştim. Bu olanlar aramızda bir sır olarak kalacak, annem de daha iyi karakterli bir insan olmak için uğraşacaktı.
38 notes · View notes
bvcwei · 1 year
Text
sen sandın ki her acıya göğüs gereceksin, naaşını serseler bile yere temiz kalacaksın. sen sandın ki ömür yolu basit, yürüdüğünde yıkılmayacaksın. sen sandın ki yaşayacaksın. ama bak ne oldu, ne hâldesin. insanların yangın diye bahsedip kaçtıkları yerde sen cayır cayır yanarken tahminen ne zaman öleceğini hesaplıyorsun. göğüs mü gerecektin sen acıya? güldürme. göğsünü gere gere dizdin kurşunları tam kalbine. seni aldılar, gömdüler toprağa bir kaç çirkin emelinin bedeli kaldı ruhunda. temiz misin sen güya? ulan kim baksa tiksiniyor senden. ekşitiyor yüzünü herkes. herkes biliyor, sen görmezden geliyorum diyorsun. bak bana! sen yaşamak ne bilmiyorsun. sen nefes almayı biliyorsun sadece. ve şimdi ne yapıyorsan yap unut nefes almayı da. unut, unut ki öleyim.
160 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 5 months
Text
Tumblr media
Hilye-i Şerif nedir?
Hilye-i Şerif, Hz. Muhammed'in (s.a.v) fiziki halinin tasvir edilmiş halidir. Rivayetlere göre Peygamberin, ağır bir hastalık geçirdiği dönemde kızının ağlayarak "senin gül yüzünü bir daha nasıl göreceğiz" demesi üzerine Hz. Ali'ye (r.a) yazdırdığı kelimelerden oluşan resimdir. Rasulullah şöyle buyurmuştur:
"Ya Ali Hilyemi yaz ki, vasıflarımı görmek beni görmek gibidir..."
Hilye-i Şerif müslümanlar tarafından çok önemsenir. Hz. Ali’den rivayet edilen, “Hilyemi gören beni görmüş gibidir. Beni gören insan bana muhabbetle bağlanırsa Allah ona cehennemi haram kılar; o kişi kabir azabından emin olur, mahşer günü çıplak olarak haşredilmez” meâlindeki hadis de bu rağbetin sebeplerinden birini teşkil etmiştir.
Hilye-i Şerif duası okunuşu:
“Bismillahirrahmanirrahim
Kane ali radiyallahü anhü iza ve safennebiyye sallallahü aleyhi ve selleme gale: lem yekün biddavilil mümmeğidi vela bil gasiril müteredidi ve kane rabaten minel gavmi velem yekün bilcağdilgadadi vela bissebidi kane cagden racilen velem yekün bilmüddahhemi vela bil mükelsemi ve kane fil vechi tedvirun ebyedu müşrabün ed acül ayneyni ehdebü el eşferi celilül müşaşi velketedi ecradü zü mesru betin şesnül keffeyni velgada meyni iza mşa tegallea ke ennema yemşi fi sabebin ve izel tefete mea beyne ketifeyhi hatemünnübvve ti ve hüve hatemünnebiyyine ecvedünnasi keffa ve eşrahuhüm sadran ve esdagunnasi lehceten ve el yenühüm ariketen ve ekra mühüm ışraten men ra ahu bediheten ha behu ve men haledahü marifeten ehabbehu yegulü na ıtühü lem era gablehü vela bagdehu mislehu”
Hilye-i Şerif’i okumadan önce aşağıdaki salavat-ı şerif’in okunması gerekmektedir;
"Allâhümme salli alâ Muhammedin alâ Nuri Muhammed, Allâhümme salli Muhammedin akli Nuri Muhammedin fakülü Allâhümme salli alâ Muhammedin seyyidnâ Muhammedin desduri, Allâhümme salli alâ Muhammedin Duri Muhammedin Duri, Muhammedin cesedi, Muhammedin alâ cesedi. Birahmetike yâ Erhamerrahimin. Ve salamün alel mürselin Velhamdülillâhi Rabbil Âlemin. El Fatiha." şeklinde olmaktadır.
Hilye-i Şerif duası Türkçe anlamı:
Hazret-i Ali (r.a.) Peygamber Efendimiz (sallahu aleyhi ve sellemin) özelliklerini anlatırken şöyle buyurmuştur:
Resulullah (s.a.v.) ne dikkat çekecek kadar uzun nede göze batacak kadar kısa idi. Halkın orta boylusu idi. Saçları ne kıvırcık ne tam düz idi; orta kıvırcıklıkta idi. Tıknaz değildi, yüzü de yuvarlak idi. Rengi kırmızıya çalan bir beyazlıkta idi. Gözlerinin siyahı çok siyahtı. Kirpikleri uzundu. El ve ayakları dolgundu. Yürüdüğünde yokuştan iner gibi hızlıca yürürdü. Bir tarafa döndüğünde vücudu ile dönerdi. İki kürek kemiği arasında peygamberlik mührü vardı. Peygamberlerin sonuncusuydu. İnsanların en cömertti. İnsanların arasında kalbi en rahat olanı idi. Lehçesi en doğru, tabiatı en yumuşak ve insanlar ile muaşereti en ikramlı olanı idi. O'nu ansızın gören ondan korkardı. O'nu tanıyan ise severdi. O'nu anlatmaya çalışan anlatmaktan aciz kalınca; "Ne O'ndan önce nede O'ndan sonra bir benzeri görmedim" derdi. Allah'ım Rahmet Peygamberi ve ümmetin şefaatçisi olan Hazret-i Muhammed'e ve bütün tertemiz âline ve ashabına ve bütün nebilere ve resullere rahmet ve emniyet indir.
Hilye-i Şerif faziletleri nelerdir?
Hilye Şerif duasının bulunduğu yere şeytan giremez.
Duanın bulunduğu kişiye hiçbir hastalık uğramaz.
Hilye Şerif duasını okuyan kişiye fakirlik gelmez ve bir ömür boyu bolluk ve bereket içinde yaşar.
Hilye Şerif duasını hem üzerinde bulunduran hem de düzenli olarak okuyan kişilere hac sevabı müjdelenmiştir.
Hilye Şerif duasını okuyan kişiye cehennem ateşi haram kılınır. Kişi kabir azabı görmez.
Hilye Şerif duasını okuyan kişi Peygamber Efendimizin de şefaatine nail olma şerefine layık olmaktadır.
Düzenli olarak okunarak ve tam niyeti alındığı zaman kişi Peygamber Efendimizi rüyasında görme şerefine nail olur.
42 notes · View notes
demeterkuasar · 7 months
Text
"Birlikte yürümen gereken kişiyle ancak kendi yolunda yürüdüğünde karşılaşacaksın.."
Bugün karşılaştığım en güzel cümlee
34 notes · View notes
gecemdekiyildizlar · 7 months
Text
birlikte yürümen gereken kişiyle ancak kendi yolunda yürüdüğünde karşılaşacaksın
39 notes · View notes
poemvolia · 11 months
Text
şiirler güzeldir, şarkılar acı.. hava soğuktur, o cadde her yürüdüğünde yalnızlığa çıkar, sen unuttun sanarsın ve asıl orda başlar hatıralar seninle alay etmeye. mısraların son bulduğu yerlerde soluklanıp, şarkı sözlerinde uyuya kalır ruhun. yazarsın ve bir o kadar da karalarsın düşüncelerini. açan bir çiçeğe emanet edersin mutluluğunu, umudunu ise son sigaranın dumanıyla salarsın gökyüzüne. saklarsın sonra kendini. şiirlerin güzelliğinde, şarkıların acılığında kaybedersin ruhunu. papatyalar tebessüm, kitaplar mutluluk, zamansa bir oyuncaktır. sense bunlardan bi haber, yenilirsin bi ömür.
20 notes · View notes
tamamsenkazandn · 11 months
Text
Çocukluğumdan beridir hem merak duygusu nasil olacak diye hem korkuyla aklıma kazınmış iki kelime. " ...DAĞLAR YÜRÜDÜĞÜNDE... "
21 notes · View notes
my-other-version · 6 months
Text
Biraz yalnız yürüdüğünde, çok şeyin farkına varacaksın.
7 notes · View notes
milchoro · 6 months
Text
Edebiyat çok güçlü bir varlık aslında.Bunu herkes anlayamaz.Edebiyat kafalardaki düşünceyi nokta koyup susturabilir,ruhun aynası olabilir ve bir düşünce akımının lideri olabilir.Kuralları o koyar lider olduğunda.Toplumun geri kalmış kafasını çekip sürükleyebilir;her şeyi baştan tasarlar,üretir ve geliştirir.Okunan her bir harfin,yazılan her bir kelimenin izi kazınabilir.Çünkü edebiyatta her bir kelimenin amacı seni ilerletmek,hissettirmektir.Gözlerini kapattığında,yürüdüğünde ve hatta nefes aldığında dahi bir şeyleri bağdaştırabilmektir.
9 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 9 months
Text
Tumblr media
Sesini, GüLüşünü ÖzLediğim
________/ Biri Var ...!
KayboLuşLarında GözLerimin
Her Yerde Onu Aradığı..
Yürüdüğünde KaLbimin Peşinden Gittiği,
Benimse ÖyLece Durup Dönmesini BekLediğim..
________/ Biri Var... !
Sevdiğim, DeğerLim..
Beni Sadece VarLığıyLa BiLe MutLu EdebiLen Biri... !
Hiç Dokunmadığım, SarıLamadığım,
Hissettiğim ama Yaşayamadığım,
Kokusunu BiLe BiLmeden ÖzLediğim,
Teninin SıcakLığını
Hiç Duymadan Hasretini Çektiğim
_________/ Biri Var...
Tumblr media
13 notes · View notes
guzyazi · 9 months
Text
sabah sahilde banka oturmuş sandviçimi yiyorum. dedem de sahilde yürüdüğünde dinlenmek için buraya otururdu diye denizi izliyorum huzurla. kulaklığıma rağmen çaprazımdaki çöpün ağzında 1,5 litrelik boş su şişesi kesen amcanın "afiyet olsuuun :)" dediğini işitiyorum. "teşekkür ederiiim" derken, "ben de kedilere su koymak için şişe kesiyorum, mamaları da geldi şurada" deyiveriyor. gözlerim doluyor ya. tanımadığı insana kulaklığına rağmen selam verip gülümsemek, şişeyi neden kestiğini açıklamak, gelen mamalardan oluşan sevincini paylaşmaya çalışmak... bu insanlar ne ümit verici.
9 notes · View notes
myouiminart · 4 months
Text
Tumblr media
mina/∞
"Birlikte yürümen gereken kişiyle, ancak kendi yolunda yürüdüğünde karşılaşacaksın"
5 notes · View notes
sa-lvatore · 1 year
Text
Ve hatırlıyorum ki onunla ilk tanıştığımda, benim için tek olduğu çok açıktı. İkimiz de bunu hemen anladık. Ve yıllar geçtikçe, olaylar zorlaşmaya başladı. Zor şeylerle yüzleştik. Kalması için yalvardım. Başlarda sahip olduğumuz şeyi hatırlamaya çalıştım. Karizmatikti, çekiciydi, heyecan vericiydi, herkes bunu biliyordu. O yürüdüğünde tüm kadınlar başlarını çevirirdi. Herkes onunla konuşmak için ayağa kalkardı. Kendini içinde zapt edemeyen bir melez gibiydi. Her zaman şöyle hissederdim ki, o iyi bir insan olmakla hayatın böyle göz alıcı bir erkeğe sunduğu tüm fırsatları yok saymak arasında parçalanıp gidecekti.
Ve bu şekilde onu anladım ve onu sevdim. Onu sevdim, onu sevdim, onu sevdim.
Hâlâ seviyorum. Onu seviyorum.
12 notes · View notes
seytanin-karisi · 9 months
Text
Lucien yüzünde alaycı bir gülümsemeyle bana dönüyor, "seninle bir anlaşma yapalım" dedi, sesinden alaycılık damlıyordu. "Eğer onun yerini alırsan sevgilinin gitmesine izin veririm." Aldığım riskin farkına vardıkça üzerime bir panik dalgasının yayıldığını hissediyorum. Derin bir nefes alıyorum ve zihnim dakikada bir kilometre hızla ilerlerken sakin kalmaya çalışıyorum. Lucien bana kendini beğenmiş bir ifadeyle bakıyor, korktuğumu ve geri adım atmanın eşiğinde olduğumu düşünüyor. Ama Felix'i bu halde bırakamam, Lucien'in gazabına katlanmak zorunda kalsam bile geri adım atmayacağım. "Tamam", sonunda diyorum. Kararlılığıma şaşıran Lucien'in gözleri biraz büyüdü. İnsanların kendisine karşı gelmesine alışkın değil ve neredeyse etkilenmiş görünüyor. Lucien geri çekilip yeni keşfettiği bir saygı duygusuyla beni inceledi. Lucien, "çoğu insan benim gücüm altında eziliyor ve merhamet için yalvarıyor." Bana bilerek gülümsüyor. Ama gözlerinde bir şey var. Kötü niyet değil, beklenti. Beni kucağına almayı sabırsızlıkla bekliyor. Lucien, arkadaşım için panik ve üzüntü içinde beni izlerken, "Onu çözebilirsin" diyor. gümüş gözleri eğlenerek beni takip ediyor. Felix'e baktım, nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Ama ne yapmam gerektiğini biliyorum. Derin bir nefes verdim ve yavaşça Lucien'e başımı salladım. Lucien zafer kazanmışçasına gülümsüyor; emirlerine uyduğum için memnundu. Lucien, hemen Felix'in üzerine gelerek onu direkten ayıran askerlerine sinyali veriyor. Felix ayağa kalkarken bana baktı ve ben de ona başımı salladım. Daha sonra bölgeyi terk etmek için acele ediyor.
Felix gittikten sonra Lucien yanıma gelip beni yakınına çekti. Lucien beni kendine çekerken geri çekilmiyorum, dudakları benimkilerden yalnızca birkaç santim uzaktaydı. O bana doğru eğilirken, gözlerimiz kilitlendiğinde sıcak nefesini boynumda hissedebiliyorum. Ellerini yavaşça sırtımda gezdiriyor ve omurgamdan aşağı doğru bir ürperti hissediyorum. Lucien beni dudaklarımız arasında yalnızca birkaç kıl kalana kadar daha da yakınına çekti. Elimi tuttu ve direğin arkasına doğru yürüdü. "Arkanı dön" diye emir veriyor. Beni önüne itti ve elimi sıkıca tutarak beni uzakta tuttu. Ellerini sırtımdan aşağıya doğru kaydırıp elbisemin hatlarını çiziyor ve ardından kumaşı çekiştiriyor. Elbisemin kumaşı yırtılıp gevşemeye başladığında tenimi açığa çıkarırken soğuk bir esinti hissettim. Lucien gülümsedi ve yavaşça elbiseyi çekip omuzlarımdan ayırdı. Kumaş yere düşerek sırtımı tamamen açığa çıkardı. Parmağını omurgamda gezdiriyor, tüylerimin diken diken olduğunu hissediyorum. Daha sonra elini yavaşça boynuma doğru kaldırıp tenimi nazikçe okşadı. Midemde bir karıncalanma ve kalp atışlarımın hızlandığını hissediyorum. Orada çaresizce direğe bağlı duruyorum ve Lucien'in güvenlik görevlisiyle konuşmasını izliyorum. "Kırbacı bana ver" diyor, sesi keskin ve talepkar. Arka planda Felix'in gözleri fal taşı gibi açılıyor ve kendisini gardiyanın elinden kurtarmak için çabalıyor, ancak işe yaramıyor. Lucien bana dönüp elindeki kamçıyı sımsıkı tutarak bana doğru yürürken gergin olduğumu hissettim.
Etrafımdaki kalabalığın sesini duyabiliyorum, cezayı izlemek için akın etmiş olmalılar. Kalabalıktan "Ona gerçekten meydan okuduğuna inanabiliyor musun?", "Kim olduğunu sanıyor?", "Hayatta olduğu için bile şanslı." gibi mırıltılar duyuyorum. Eminim bu insanlar Lucien ve yaptığı ağza alınmayacak şeyler hakkında söylentiler duymuşlardır ama hala karşılarındaki manzaraya şaşkınlıkla bakıyorlar. Lucien sonunda bana doğru yürüdüğünde sessizlik bozuldu ve kalbimin göğsümde attığını hissettim. Yüzümü sakin tutmaya ve cesur bir cepheyi korumaya çalışıyorum. "Gösteri başlamak üzere," diyor, sesinden özgüven fışkırıyor. Elinde kırbacı tutuyor ve kalabalığın nefesini tuttuğunu, ilk kırbaçlanmayı bekliyorum. Sessizlik bir atın ayak sesleriyle doluyor. Muhafız ona arkadan yaklaşıyor ve tam olarak anlayamadığım bir şeyler fısıldıyor; anladığım tek kelime Kral ve geri dönüş oluyor. Lucien kırbacı bırakıyor ve ata yaklaşarak zahmetsizce ona biniyor. Lucien gardiyana masum bir tavırla, "Neye ihtiyacı var?" diye soruyor, bilgisizmiş gibi davranıyor. "Majesteleri geri döndü, bu yüzden" diye yanıtladı muhafız, yüzü karararak. Soğukkanlılığımı korumaya çalışarak bakıyorum. Lucien'in egosunun darbe aldığını gördüğümde yüzümde hafif bir gülümseme, küçük bir zafer belirdi. Lucien öne eğiliyor ve gardiyana "Bırak gitsin, borcunu ödedi" diyor. ve sonra tamamen ortadan kaybolmadan önce gözlerini bana kilitlemek için sadece bir anlığına geri dönerek uzaklaşıyor. Bir an orada durdum, her şeyi özümsedim ve sonra rahat bir nefes verdim. Az önce olanlara inanamıyorum ama bittiğine sevindim. Kalabalık dağılırken gardiyanın gelip beni çözmesini izliyorum. Lucien başını salladı ve arkasına bakmadan atına binip uzaklaştı. Onun gidişini izliyorum, hem memnun hem de biraz gergin hissediyorum. Felix şimdi benim hakkımda ne düşünecek? Kızacak mı? Açıklamam gereken çok şey var.
3 notes · View notes
nazdarnazdar · 2 years
Text
Sen hayatı bıraktığın için hayat asla gözyaşı dökmez ,
Ama sen
Yaşamın içinde dimdik yürüdüğünde hayat senle birlikte Gülümser ...
Murat Bozoğlu
Tumblr media
30 notes · View notes
yeniibirben · 10 months
Text
biriyle aranda olan şeyler bitiyor ama hislerin bitmiyor sonra en ufak bir kişi sana yürüdüğünde ona karşı olan hislerini aldatmış gibi hissediyorsun kötü bir şey yapmış gibi içine bir öküz oturuyor
6 notes · View notes