Tumgik
#yersiz de değil aslında burası tam yeri
gelbikahveyapayim · 4 years
Text
Herkes üstüme üstüme “Siyah ve beyaz yoktur, griler vardır”larla gelirken ben topuğumu yere vura vura mavinin tek bir tonunu savunuyorum. Savunuyorum dediğim de işte gardım varmış gibi yapıyorum. Son sürat duruyorum. Koşarsam o şiirdeki gibi vurulur muyum bilmiyorum, gardım yok ya bir de, ölürsem mavinin o tonunu kim savunur diye düşünüyorum. Korkuyor muyum diye kendimi tartıyorum, korkmuyor çıkıyorum ki bundan nefret ettiğini biliyorum, kendimi tartınca aşina olduğum bir ağırlıkla göz göze geliyorum, ben de işte bundan nefret ediyorum. Gözlerimi kapatıyorum ama ben bir tek evimde rahat uyuyabiliyorum. Ev nedir neresidir nasıl tanınır sorularını bir çuvala koyup denizin dibine atmak istiyorum. Yine şiirlerden gidiyorum, bu vedayı tanıyorum. Bu defa bir harfini de kendi ellerimle örüyorum. Ürkütücü sessizlik yerini o tanıdık, çirkin, gürültülü şarkıya bırakıyor. “Hatırlıyorum” kelimesindeki o harfi her seferinde atlıyorum. Yazdıklarımı bir yere bağlayamıyorum ama içimdeki sıkıntıyı o harfin unutulmasına bağlıyorum. Çiçek de maviydi, altını çiziyorum.
Öyle.
3 notes · View notes
turkchet · 2 years
Text
Bayanlarla Sohbet
Sohbetin aralıksız ve seri sohbet oluşumunun adıdır ideal sohbet. İdeal arkadaşlıkların , candan cana karışma sevgilerin oluşumuna      http://www.Turkchet.com  sanal sohbet odalarımızda devam edilen yeni ve eski sürüm chatten selam sevgiler sunarız. Dileği olan herkesin buluşma noktası , sesinin çıkacağı yer olan sohbet yeri , adından söz edilen tek sohbet mekan evi , sanal adresin buluşma noktası , yarınlara dem vuran kırk yıl hatırı kalır dediğimiz sohbetçi arkadaşlarımız burada olacaktır.
Dileyen dilediğini sevmekle veya seçmekte özgürdür. Nedensiz ve nedenli sorulan yerli yersiz sohbet soruları , akıllara takılan değişik bir sohbet tarzı herkesin aradığı o eşsiz cazibesini kazanmış deli dolu neşeli sakin hatta geveze bir sohbet şeklinin adresidir burası. Kardeşlik yolunda imza attığımız seviyeli sohbete seviyeli olarak veya seviyesiz baktığımız özelde edilen sohbetlerin yeridir burası. Kanal kanal aramanıza sohbet odaları bakmanıza artık gerek yok dediğimiz , sohbet odalarınızı ararken seviye var mıdır dediğiniz yerdir burası.
Neşesi bol arkadaşlığı hoş sohbet akışı seri olan Dünya sohbet odalarında yerli yerinde koruyan Türk sohbet yeri tam manası ile kalpten gönülden bizlere işleyen sevgi yeridir burası. Her hali ile güzel her hali ile özel sohbettir burası. Neden arama. Sebep bakma. Her halin ile geldiğin noktada nokta ünlem soru cevap her şekilde sohbet edebilirsiniz.
Mobil Bayan Siteleri
Yapman gereken şey Google de yerini konumunu adresinin sohbet başlığı olarak giriş ettiğin taktirde sende kolayca aramızda yer alacaksın. Aramıza katılım etmek tabi ki aralıksız sohbet etmek demektir. Buna istinaden yetkimi almak istiyorsun kolay, seviyeli olduğunuz kavga etmeyen bir yapıda olduğunu ispat ettiğiniz gün sohbet odalarımızda dilersen admin , dilersen aop ve sohbet odalarında sop yetkisi olarak yönetim kadromuzda sende görev alarak gerekli kurallara uyarak sizlere verilen yetkilerle birlikte bunları kullanabilme görevini alabilirsin. Yapması gereken şey aslında açık kolaydır.
Seviye ve saygı olayı bitiren en belirgin ve en özel yaklaşımdır. Yani bunu yapmak zor olmasa gerek değil mi arkadaşlarım kavgadan uzak, seviye ve saygıya önem verdik mi olay belirginliğini korur. Bu kadar basit bu arkadaşlar. Sizlerden ayrılırken dostlarım yapmanız gerek tek şey ise yorum yapmanız, arkadaşlarınızla paylaşmanızdır. Sizler bunları yaptıkça hem bizlere katkınız olacak, hemde ailemizi birlikte büyüteceğiz.
Bayanlarla Sohbet Mobil Bayan Chat Siteleri – Turkchet.Com
0 notes
seslimeram · 3 years
Text
Yalan Meseli
Tumblr media
Her şeyin ama her bir şeyin yalanlar üstünden bina olunduğu güncelliğin tastamam bariz bir riya, itham ve linç örüntüsünden ibaret olduğu bir sahnedeyiz. Cürümler cürümleri art arda kovalıyor. Bir çürüme halini bir başkası takip ediyor. Yaralar onarılmak bir yana her gün aleni bir biçimde yeninden kanatılıyor. Karanlık güncellenirken yepyeni yaralar bina ediliyor. Her şey birbirinin üstüne yıkılarak bir cerahat güncesinde kapkaranlık yüceltilip, yeniden tasarlanıyor. Ne yazık ki bu çürüme haline bir dur diyecek kimseler kalmamıştır artık. Yalanlar zikredilirken, üstüne bina edilen her yeni eylem, edim bambaşka cerahati güncelleye gelmektedir. Erk, muktedir, iktidar pratiklerinin toptan, toplumu hepten ama her dem dönüştüren yüzeyinin var ettiği bir istikamet kabilinden hepimize paylaştırdığı yön bir çürümedir.
Her durumu, fecaati kendileri için bir fırsat olarak gören siyasetin ol muktedir kanadı sayesinde toptan bir izolasyon hali güncellenir. Bugün yaşadığımız yer ve saha bütün bu cerahatler toplamına evrilmiş ise bunca, sebebi ol muktedirin bizatihi ta kendisidir. Bütün bu şartlanmışlıklar içine rehin edilmiş, sorgulamaları itirazsız def etme dışında vasfı bulunmayanların elinde ülke tanımı yersiz kılınır. Yıkımların menzili, tüm o yalanlara rehin edilip, önayak olunanlarla bir çürüme sahnesi hayatın merkezi kılınır. Hayat diye anılan ve atfedilen ile gerçek arasındaki uçurum kesintisiz kılınır. Burası hayat mefhumu söz konusu dahi edilmeyen bir paldır küldür çürümenin esiri kılınır. Muktedirin doğrudan ve şahsına göre kullandığı, işlettiği ve geleceğine dair tasarruflarda bulunduğu yerdir yeni yeni Türkiye, bunun neresi yenidir? Bu çürümeye, böylesi bir tahakküme rehin bir menzil her yanı yeni olsa kaç yazacaktır, her günü eskinin ta kendisiyken, nasıl?
On yedi günlük ne işe yaradığı son kertede muamma kılınmış olan kısıtlamalar sırası ve sonrasında ortaya saçılan rezillikler varken ne yenisi, neyin yenisinden dem vurulabilir ki sahiden. Covid-19 aşılamasında yüzde 2 gibi ironik olmayacak kadar açık bir biçimde her hayatın kendi haline terk edildiği aşılamanın var edildiği, rakamların önce ters yüz, sonra da geçen seneki olduğu gibi ufak hamlelerle görünmez ve bilinmez addedilmesine devam olunur. Salgın durduğu yeri muhafaza ederken, o muktedir kendi ve eline kan bulaşmış sermayeye verdiği sözü yerine getirsin diye her şey bir daha sümen altı olunur. Aşılamayı halk için değil de bedeli neyse verelim de iki satır kafa dinlesin bari bizimkiler bir de ol üç otuz centine bile muhtaç olunan turizm sektörü için bunca riyaya gerek var mıdır? Hali hazırda zırnık koklatmadan, en muhtaçlara aylık bin yüz liralık yardımı bile onca baskı sonrasında var edip, dünyanın sayılı salgın döneminde halkına ne halin varsa gör diyen bir yer mi yenidir?
Dahası da vardır, geçilmeyen köprü ücretlerinin tıkır tıkır ödeneceği, bunların yükünün de tabi ki halka fatura edileceği bir yer nasıl ilerlemiştir? Cengiz holding gibi, her şeye ama her bir şeye zarar veren, bu ülkenin başına musallat edilmiş beşli çetenin en mimli sureti olana peşkeş çekilen İkizdere’deki cerahati, yıkımı ve talanı var etmiş yer midir yeni ülke nedir? Aralıksız bir biçimde kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesi, sürgit yıkımlarla hep ama hep bir biçimde bir yerin yurdun yıkıntılara dönüşümü varken, bu bir hakikatken ne yenisi allasen? İsrail devletinin, Filistin’de var ettiği cerahate laflar yetiştirip dururken, o ümmet bizi bekliyor demeci daha dumanı üstündeyken, kendi aracı oldukları Azerbaycan devletinin, Karabağ’da var ettiği dehşetin sacayaklarından birisi olan teknolojinin temini, kullanımına, içeride silahlı ya da silahsız hava araçları diye geçiştirilen silahlarda yardım almalara, teknolojiden ve istihbarattan el alınan bir devlete karşı söylenen onca riya neyi değiştirecektir, nasıl? Tümden tümü birden var edilen her tahayyül bir kere daha çürüme halini imlerken hayat ne haldedir, sordunuz, sorguladınız mı?
Gündemin satır aralarında yer verilmeyen aslında görülmemesi için çaba sarf edilen hayat hikayelerinde şurada anlattıklarımızdan daha açık bir hakikat vardır. Her defasında hemen her durumda her nasıl insanın gözlerden kaçırıldığı, hayat hakkının yerle yeksan olunduğu artık gizlenmeyendir. Bütün bütün çürüme hepimize pay olunurken iş bu günce sınırlarında her neler olmaktadır birkaç haber hakikati aksettirecektir. Hasan Alkan’ın Evrensel Gazetesi’ndeki haberidir. “AKP iktidarının turizm geliri için hazırladığı ve turizm işçileri için hazırlanan, “Eğlen! Aşılandım” yazılı maske turizm işçilerinin tepkisini çekti. Pandemi aylarında işsiz kalan turizm işçileri kısa çalışma ödeneğinden dahi yararlanamazken, hükümet aileleriyle birlikte milyonlara destek vermedi. Hükümete tepkisi artan turizm işçileri, “Turizm geliri için onurumuz kırıldı. Hükümet turizm işçilerini sermaye olarak görüyor” dedi. Antalya’daki turizm işçileri ile yaşadıkları sorunları konuştuk.
Pandemi öncesi bir restoranda müdür olarak çalışan İsmail Koplay, pandemi nedeniyle çöküş yaşanan turizmde gelirsiz kalanlardan. Bir yıldır işsiz olmasına rağmen kısa çalışma ödeneğinden dahi yararlanamayan Koplay, Turizm Bakanlığının yayımladığı videoyu ‘ihanet’ olarak değerlendiriyor. Koplay, “Bizim üstümüzden bu şekilde oyunlar oynuyorlar. 1 yıldır cebimden yiyorum. Emeklilikte yaşa takılanlardanım. Sigortam dolduğu halde yaşı bekliyorum” dedi. Koplay, İşsiz ve gelirsiz olmasına rağmen bir de kendisine genel sağlık sigorta borcu çıkarıldığını söyledi.
Koplay hükümete şu sözlerle tepki gösterdi: “İşsizlik fonundaki parayı bizlere değil, patronlara veriyorlar. Patron da canının istediğini işe çağırıyor. Turizm Bakanı da kendi otellerinin geliri için bizim üstümüzden her türlü oyunu çeviriyor. Burada aç kalıyoruz. Bu yüzden yurt dışında gemide çalışıyordum ama bir senedir gidemedim.”
Bir otelde kat şefi olarak görev yapan bir kadın işçi ise kısa çalışma ödeneği alabilen ‘şanslı’ turizm emekçilerinden. 1.5 aydır çalışmadığını ve temmuz ayına kadar çalışamayacağını söyleyen işçi, “Eski çalışan olduğumuz için bizleri gönderdiler, yeni personele öncelik verildi. Onlar çalışıyor. Şaka gibi bir durum. Bizleri düşünen mi var? Biz turizm emekçilerini düşünseler baştan doğru düzgün önlem alırlardı. Bizleri eve turizm düzelsin diye tıktılar ama yok. Rusya vatandaşını göndermiyor. Gelenler de önceden rezervasyon yaptıranlar. Turisti getirebilmek için bizleri ne hale koyuyorlar, ama bittik artık” dedi.
Eşinin emekli maaşı ile geçindiklerini söyleyen kadın işçi, “Emekli maaşı olmasa açız. Bizleri yine düşünmüyorlar. Geçen yıl da aynısını yaptılar, kapattılar sonra turizm canlansın diye her tarafı açtılar olan bize oldu. Az işçi ile sezonu bizlere tamamlattılar, turistler maskesiz dolaştı; bizler maske dezenfektan kullanmaktan perişan olduk. Bu yıl da bizleri böylemi dolaştıracaklar şaka gibi!” ifadelerini kullandı.
Turizm İşçisi İshak, “Göstermelik önlem ve tedbirlerle buraya kadar geldik. Hükümet turizm işçilerini sermaye olarak görüyor” dedi. Turizm sezonu öncesine kadar hükümetin kendilerini düşünmediğini söyleyen İshak, “Bize bugün iyi bakmak zorunda kaldılar çünkü her şeyin garantisi biz olacağız. Turizm işçilerinin sağlığı da, geleceği de her zaman ipin ucunda bugün para geleceği için iyiyiz ama eylül, ekim ayında herkesi tekrar kapının önüne koyacaklar” dedi.
Çalıştığı otelin ise şu an kapalı olduğunu söyleyen İshak, “Otelin açılıp açılmayacağı belli değil. İşçilerin çoğu aşılanmadı, şimdi aşılansam ikinci dozu olduğumda sezon ortası olacak. Doğal olarak bir anlamı olmuyor. Düne kadar bizi düşünmeyenler bugün iyi bakmak zorunda çünkü her şeyin garantisi biz olacağız, ondan dolayı da bu tip açıklamalar videolar beni şaşırtmıyor” ifadelerini kullandı.
Bir otelde ‘Housekeeping’ (temizlik görevlisi) olarak çalışan Leyla Berber, yayımlanan video nedeniyle turizm işçilerinin onurunun kırıldığını söyledi. “Burada çalışan işçilerin canı yurt dışından gelenlerden daha mı değersiz” diye soran Berber, “Sırf para gelecek diye insanları bu gibi onur kırıcı duruma düşürmeye kimsenin hakkı yok. 1 yıldır insanlar işsiz, kısa çalışma ödeneğinden faydalanan kaç kişi var” diye konuştu.
Patronlara sürekli teşvik paketleri açıklandığını anımsatan Berber, “Biz işçilere sürekli engeller çıkarılıyor. Sigorta günün dolmadıysa kısa çalışma ödeneğinden bile faydalanamıyorsun. Keşke işçilerin sağlığı ve nasıl yaşayacaklarına dair mücadele edilseydi. Bugün para gelmeyince hemen işçilerin sağlığını düşündüklerini ifade ediyorlar. Bu video ile de bizim sağlığımız değil, turistlerin sağlığını ne kadar düşündüklerini bir kez daha gösterdiler” dedi.
Birçok ‘şanslı’ turizm işçisinin geçici günlük işlerde çalışmak zorunda kaldığını söyleyen Berber, “Kimi inşaatlarda işçilik yapıyor, kimi yeni yapılan rezidanslarda aile olarak kapıcılık yapıyor” diye konuştu.”
Büyük ülke nidaları atılmaya devam olunurken olmakta olan herkese uygun bir yıkımla, yıldırı halinin takdimi olur. Yukarıdaki tanıklılar bu bahsin bir yüzeyidir. Kötülük hemen her anlamda artık mübalağasız var edilen bir meseldir. Turizm emekçilerinin haklarının bunca rahatça gasp edilmesinden biteviye güncellenmiş olagelen her hamleyle biraz ve az biraz daha çürüme afaki bir çürüme güncellenir. Defaatle sunulan ve paylaşılan her fecaat ve insan yerine konulmamanın var ettiği her eşik başka bir kırılmayı var eder. Bunca açık, bu kadar keskin bir biçimlendirme o çalışan nüfusun yüzde yetmişinin çalışmaya devsm ettirildiği kapatma lafzının ortasında asıl olmakta olanı gösterir. Belirtene gerek kalmadan kesintisiz bir halde hayat memat mefhumu hiç kılınır. Bu bahisler birer hakikatken hala, ama hala mı her şey yolundadır, nedir yani? Bütün bu rüya ülkesi, aşısı tam sınırsız tatil ve konfor anonsları var edilirken çürüme her ne yana çıkmaktadır?
Bianet’ten aktaralım: “Irak'ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin başkenti Erbil'den Mersin'e gelen aileye saldırı düzenleyen 3 zanlıdan 2’si tutuklandı.
Jandarmanın yürüttüğü soruşturmada gözaltına alınan S.O., M.F.O. ve M.B. işlemlerinin ardından Anamur Adliyesi’ne sevk edildi. M.F.O. ve M.B. “kasten öldürmeye teşebbüs”, “mala zarar verme” ve “halkı kin ve nefrete teşvik etmek” suçlarından tutuklanırken, S.O. adli kontrolle serbest bırakıldı.
Valilik olayla ilgili yaptığı açıklamada, olayın hasarlı trafik kazasından sonra yaşandığı iddia etti.
Valilik açıklamasında "Olay trafik kazası nedeniyle yaşanmış olup bazı sosyal medya hesaplarında çarpıtılarak yapılan paylaşımlar asılsızdır, tamamen adli bir olaydır. Olayla ilgili olarak 3 şüpheli gözaltına alınmış olup adli süreç devam etmektedir. Irak vatandaşı M.M.K. Anamur Devlet Hastanesinde tamamlanan tedavinin ardından taburcu edilmiştir. Büyük bir üzüntü duyduğumuz olayda yaralanan Iraklı şahıs ve ailesi, ilçemizde bizim misafirimizdir” dedi.
Ne Olmuştu?
Erbil’den Mersin’e gelen Muştaq Mahmood Kareem ile ailesi, dün öğlen saatlerinde Bozyazı’ya bağlı Gözsüzce Sırtlan mevkiinde S.O., M.F.O. ve M.B.’nin saldırısına uğradı. Saldırıda Kareem ile bir aile bireyi yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Yaralılar tedavilerinin ardından taburcu edildi.
Adana’dan Antalya’ya giden ve yolda olayı görerek müdahalede bulunan görgü tanığı Cihan Kutluk Tekeli Jandarma Karakolu’nda şu ifadeyi verdi:
“Virajlı yollarda trafiğin durduğunu gördüm. Neden durduğunu anlamak için araçtan indim ve o esnada yabancı plakalı beyaz bir jipin en önde durduğunu ve birkaç kişinin kavga ettiğini gördüm.
Kavgayı ayırmak maksadı ile yanlarına gittiğimde 01 YG 428 plakalı siyah Honda Civic marka aracın beyaz jipin önünde durduğunu ve siyah araçtan inen 3 şahsın beyaz jipin sürücüsünü ailesinin yanında öldüresiye dövdüklerini gördüm.
Araçta yolcu olarak bulunan isminin sonradan M.F.O olduğunu öğrendiğim şahıs eline büyükçe bir taş alarak beyaz jipin sürücüsünün kafasına ve yüzüne 4 kere vurdu. İlk vuruşlarında şahıs dengesini kaybederek yol kenarında bulunan bariyerlere doğru devrildi.
Bariyerlerden uçuruma doğru atmaya çalıştılar. Son vuruşunda şahıs bayılarak yere yığıldı. Yerde baygın olarak yattığı halde vurmaya devam ettiler. Şahsın ağzından, burnundan ve kafasından sürekli kan geliyordu.
Daha sonra çevredekilerin 'öldü yeter' diye bağırmalarından sonra şahsı yerde baygın bir şekilde bırakarak araçlarına doğru yöneldiler. Araca binecekleri esnada MF.O. geriye doğru geriye dönerek, 'Bu olaya şahit edeni ileride bekliyor olacağım ve öldüreceğim. Kim bu olaya şahitlik yaparsa... Size burayı dar edeceğim. ... Kürtleri' diye tehditler savurdu.
Daha sonra baygın şahsı kendi çabalarımla kendi araçlarına bindirerek Tekeli Jandarma Karakolu'na yakın olan Aytemiz isimli petrole getirdim ve jandarma ekiplerine haber verdim.”
Her şeyin, hemen her durumda her şeyin yalanlarla geçiştirildiği bir cenahın meseli artık saklanamayandır. Hewler’den Mersin’e gelen Muştaq Mahmood Kareem ile ailesinin ol başına getirilen şey bir yıkım tahayyülüdür. Cürümler birbiri ardına işlenir, ardılı sıra tüm o suçlar görünmez kılındığı var sayılırken olan biten bir nefretin suça dönüşümüdür artık. Kesintisiz bir biçimde bu mefhum konuşulmasın istenir. Kareem ve beraberindeki insanlara reva görülenler bu fasit döngüye mahkum menzilde aslolan hali bildirir. Cürüm, suç, yıkım hep örtbas edilir. Çürüten, kıran ve zayi eden sorgulanmasın istenir her zaman olduğu üzere. Bu vakada var edilmiş olduğu ilan edilen adalet, görünmez addedilenlerde tüm o Bakur Kürdistan’ında süreğen kılınmış olan yıkımların yekununda ne kadar var edilmiştir, mesele hep buradan başlar, başlamaktadır? Hakkın da hukukun da alaşağı olunduğu bir zeminde aralıksız yalanlar, sürekli iltimas geçilen suçlar var edilirken kim hangi yeni ülkeden bahis açabilir, her nasıl?
Bugün her şeyin giderek sarpa sardığı, artık atılan adımlar, verilen sözlerin yekununda, yalandan, riyadan, itham ve inkardan başkasının var edilmediği bir güzergah önümüzde bina edilendir. Düzayak çürümenin mihmandarlığına tabi olan bir devlet aklı her günü ama her bir günü apayrı zehirlemektedir. Nihayetinde basit gibi görünen her mesele, asıl uzun soluklu bir yıkımın da ara bağlacıdır. Erk, muktedir, iktidar pratiklerinin toptan, toplumu hepten ama her dem dönüştüren yüzeyinin var ettiği bir istikamet kabilinden hepimize paylaştırdığı yön bir çürümedir. Bütünüyle ve aralıksız bir biçimde doğruların yerine ikame edilen her şey bu çürümeyi sabit kılmaya vesiledir. İyi de sahiden her nasıl ve her ne biçimde bu çürümeden muaf olunacaktır?
0 notes