Tumgik
#zarar hep zarar
mayoneziyerim · 6 months
Text
arkadaslar ben bu cocugu ruyamda gorduklm ve flört falandik NEDEN YA IMDAT
0 notes
mel-inoe · 1 year
Text
genelde toplumda sevilirim bana full gıcık olan adam bile bir yerde adil davranmak zorunda hisseder bunu islamın güzelliğinin üstümde sirayet etmesine bağlıyorum
5 notes · View notes
applee--pie · 1 year
Text
Rüya gördüm
influencer arkadaşım bir otelde kutlama yapıyordu. Kalmalı 3 günlük harika bir kutlma. Başlarda çok tatlıydı , elit bir ortam her yer buram buram lüks kokuyor.Sonrasında birisi arkadaşıma zarar vermeye çalışıyor.Bunu hemen farkedip peşinden gidiyorum.Üst kata vardığımda kayboluyor ve ortam değişiyor. Kendimi bir anda akustik bir odada buluyorum. Yanımda 2 tane (tbden tanıştığımı düşündüğüm kişiler ama kim oldukları hakkında fikrim yok) vibe çok tatlı olan kız beliriyor.Beraber takılmaya başlıyoruz. Konuşmak iyi geliyor bana. Etrafımda da elektronik gitar, keman ve bateri var. Ben bateri çalmak istediğim için yanına gidiyorum.İlk severim olmasına rağmen güzel çalmaya başladım hatta 4 defa farklı melodiler çalmayı denedim. Kızlardan bir tanesi tebrik etti beni ve telefondan diğer kızın resmini çekip yüklediğini fark ettim.Estetik durduğu için bende ricada bulundum beni de çeker misin.Kız aniden döndü ve hayır dedi bana hoş olmayan bir tavırla. Rüya olabilir ama aşırı üzülmüştüm. Beni en çok üzen şey ise stüdyodaki tüm enstrümanlar o kızındı ve hepsini çalabiliyordu. Hayallerimindeki hayata kız sahipti ve bu kıskandırıcı
2 notes · View notes
nebez · 6 months
Text
“Hayvan gibidir Hayvan gibi yaşıyor” tabirleri kullanmak yalnıştır!
Hayvanlar, İnsanlar gibi doğayı kirletmiyor çevreye zarar vermiyor!
Dengeyi bozan, çevreyi kirleten , yeryüzünde fitne, kargaşa, savaş çıkaran hep İnsan ırkıdır.
Allâh göğü yükseltti ve denge'yi koydu. Dengeyi bozmayın. (Rahman Sûresi: 8)
Tumblr media
117 notes · View notes
ruhumbipolar · 7 months
Text
hep bir zarar var kafamın içinde hep bir hesap bir neden bir cenaze var.
99 notes · View notes
nesrin-c · 10 months
Text
Mükemmel kadın olmayın.
İyi bir eş, anne, dişi, seksi, ev hanımı, iş kadını, dost, evlat, sevgili ve daha birçok şey olan mükemmel kadın, neden mutsuz olur..….
Çünkü bu kadınlar başkaları için yaşarlar..
Bir ilişkide kadın, eşinin hayatını gereğinden fazla kolaylaştırdığında, iyi bir iş yapmış olmaz.
Her sorunu çözebilen, sorumlulukları üstünde taşıyan, düzeni koruyan ve bunun için insanüstü çaba gösteren kadın, karşısındaki erkeğin genetiğini bozar.
İnsan doğası almaya, tüketmeye eğilimlidir ve rahata çabuk alışır
Mükemmel kadın, her konuda başarılı olduğundan, karşısındakine yapacak bir şey bırakmaz.
Armut piş, ağzıma düş..
İlişkiler, paylaşım olmadan büyümez..
Kadın ve erkeğin gelişimi, yaşamın getirdiği sorumluluklar, dersler ve çaba ile doğru orantılıdır.
Çocuğunun okul ödevlerini kendisi yapan bir anne, evladının öğrenmesini ve yeteneklerini geliştirmesini engellediğinin farkında değildir.
Aynı durum ilişkilerde de geçerlidir.
Eşinin işlerini üstlenen, yapması gerekenleri onun yerine yapan, beceremediklerini bir şekilde halleden mükemmel kadın, mutsuz olmaya mahkumdur.
İşin garip tarafı, bu yapıdaki kadınların ilişkileri, genellikle hayal kırıklığı ile biter.
En çok aldatılan, terk edilen kadınlar, kusursuz kadınlardır.
Neden aldatıldıklarını anlayamazlar.
Üstelik, eşlerinin seçtikleri kadınlar, kendilerinden çok daha vasıfsız olanlardır.
“Benim neyim eksikti”
Bu cümlenin cevabı havada kalacaktır, hatta şok etkisi bile yaratabilir ama eksik olan kusurdur.
İlişkiler paylaşım üzerine kuruludur.
Mükemmel kadın, eşinin yapacaklarını üstüne aldığında, zaferlerini de elinden almış olur. ,
Çaba göstermek uğraşmak için ortada sebep bırakmaz.
Heyecanı, hevesi kalmayan bir eş, doğal olarak gidip, kendini göstereceği, yaratacağı başka ortamlar arar.
Çevrenizdeki insanları bir düşünün.
İçlerinde, mükemmel olduğuna inandığınız ama hala neden evlenemediğini ya da mutsuz bir ilişkisi olduğunu anlayamadığınız kişiler yok mu
Dışarıdan bakıp, dört dörtlük kadın dediklerinizle birlikte yaşadığınızı hayal edin.
Hazır bir hayat.
İlk başlarda çok keyifli gelse de, zaman içinde son derece sıkıcı, tek düze ve boş bir yaşam şeklini alır.
İnsani egonuz zarar görür..
Mükemmellik, kendinden vazgeçmek demektir.
Sürekli başkaları için yaşamak,onların ihtiyaçlarını gidermek, onların sevdiklerini seçmek ve hazırlamak, hep başkalarını düşünmek, mükemmel kadını kişiliksiz kılar.
Kendi hayatından vazgeçmek, saçının her telini süpürge etmek, gereksiz özveri ve fedakarlık göstermek, karşı taraftan alkış ve takdir almaz.
Düzenli olarak bunlar yapıldığı için, görevmiş gibi algılanır ve kıymeti bilinmez.
Kusursuz ve mükemmel olmak, sadece zarar verir.
Eşini, çocuğunu, kendini hatta dostlarını bile zor bir psikolojik sürece sokar. ilişkiler paylaştıkça değer kazanır ve keyif verir.
Mükemmel kadın mutlu olamaz.
Başkalarının hayatını düzenlerken, kendine ait bir yaşamı unutur.
İnsan dediğin kusurlu olur. Hataları, yanlışları ile var olur.
Mükemmellik, insana ait değildir.
Kusursuz veya mükemmel kadın olmayın..
Bu sizi ancak, ruhsal köle ve yaşam hizmetçisi yapar.
Sevgiyle kalın…
Candan Ünal.
163 notes · View notes
no-463 · 7 months
Text
Adam arabayı uçurumun kenarında durdurur durdurmaz aşağıya indi, sevdiği kadın uçurumun kenarındaydı.
"Gül?"
"Hoş geldin."
Barış ona doğru ufak adımlar attı.
"N'apıyorsun orada?"
"Çok güzel, değil mi?"
"Gül, uzaklaş oradan."
Gül ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerini sevdiği adama çevirdi ve ona doğru sadece iki adım attı. Çok uzaklaşmış sayılmazdı ancak yine de Barış  rahatlamıştı.
"Neden çağırdın beni buraya?" diye sordu Barış.
"Konuşmak için."
"Konuşmamız gereken her şeyi konuştuk, Gül."
Genç kadının yüzüne bitkin bir tebessüm kondu.
"Hayır." dedi. "Konuşmadık." Gözleri doldu. "Sen gittin, ben ağladım."
Adam başını dikleştirdi. Diyecek hiçbir şeyi yoktu.
"Neden gittin?"
"Gül, biz bunları defalarca konuştuk." Barış çaresizdi. "Sen beni sevmiyorsun. Bu, sadece bir takıntı. Bunu niye kabul etmiyorsun?"
Gül yüzünü uçuruma döndü.
"Beni hiç mi sevmedin?"
"Gül, bu tarafa gel. Oradan uzak-"
"Beni hiç mi sevmedin?" diye sordu kadın bir kez daha, bu sefer haykırarak.
"Sevdim tabii ki! Seviyorum! Ama boğuluyorum Gül... Bu ilişki ikimize de zarar veriyor."
"Yalan söyleme! Benden Eray için ayrıldığını biliyorum, bana yalan söyleme!"
Barış acıyla yutkundu, kalbi titredi. Buna da diyecek bir şeyi yoktu.
"Ben seni seviyorum, Barış."
Gül neredeyse yalvaracaktı. Barış karşısındaki kadının hareket ettiğini görünce onu durdurmak için ellerini kaldırdı.
"Bak, tamam. Başta öyleydi ama şu hâline baksana. Bir adam için kendinden vazgeçmek istiyorsun. Ben, senin beni kendinden daha çok sevmeni istemiyorum. Bunun sevgi olduğuna da inanmıyorum."
"Bütün bunlar bahane."
"Değil!" Sakin olmayı denedi, gözlerini kapatıp soluklandı. "Tamam. Tamam, özür dilerim. Buradan gidelim. Lütfen gidip sakince konuşalım."
Gül kıpırdanınca Barış ona doğru adımladı ancak Gül'ün bağırışı ayaklarına dolandı.
"Yaklaşma!" Güldü, gülüşü yorgundu. "Bunu sana söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi."
"Gül, iyi görünmüyorsun. Lütfen, buraya gel. Gidelim. Lütfen."
Kadın başını iki yana salladı.
"Bugün ikimizi de özgür bırakacağım." Omzunun üzerinden Barış'a baktı. "Sen hep merhametliydin ama ben hiçbir zaman iyi biri olmadım. Dilerim ki vicdanına rağmen, birini seversin ama şunu unutma, benim olmadığım bir dünyada bile seni en çok ben seveceğim. Hiç kimse ama hiç kimse seni benim kadar sevemez."
"Neden bunları söylüyorsun?" Yutkundu. Barış ona doğru bir adım atmak istedi ancak Gül buna da engel oldu. "Gül, beni korkutuyorsun."
Genç kadının gözünden akan bir damla yaş dudaklarındaki tebessümün arasında kayboldu.
"Seviyorsan niye gidiyorsun diye sorma arkamdan, seven sevdiğine senin yaptığını da yapmazdı Barış."
"Gül!"
"Vâr olduğum için minnet duyardın ya bir zamanlar. Umarım, hoşça kalırsın. Benim olmadığım bir dünyada bile."
Son cümlesi bu oldu. Gül sevdiği adamın gözlerinin önünde kendisini o uçurumdan aşağıya bıraktı.
"Hayır, hayır, hayır!" Barış koşarak uçurumun yanına geldi ve yere çöktü, kısa tırnaklarını yerdeki toprağa geçirdi. "Gül, hayır! Bunu bana yapmadın, hayır!"
Barış defalarca sevdiği kadının ismini haykırdı, öyle büyük bir şiddetle feryat etti ki bir an için bu bağırışların onu geri getireceğine inandı. Ancak nafileydi. Kadın o gün sevdiği adamı konuşmak için çağırdı ancak konuşmadı. Tarih o gün birkaç kelime farkla tekerrür etti. Bu sefer kimse gitmedi. Kadın öldü, adam ağladı.
81 notes · View notes
noksanbiri · 5 months
Text
galiba git gide dibe çekiliyorum. kendi benliğimden de uzaklaştığımı hissediyorum. bu aralar bu buhranlı halim o kadar zarar veriyor ki bana. diş etlerim bile bazen üzüntüden kabarıyor. yeni benle tanışıyorum. hep ananem derdi böyle. çok üzüldüm dişlerimi vurdu. çok üzüldüm kafama vurdu diye. şaka maka başka bir benliğe evriliyorum. istediğim şey. sade. soft bir huzur. kavgasız gürültüsüz. insanın kendini açıklamak durumunda kalmayacağı bi hayat. bakmayın son birkaç yazımda baya kötü şeyler yazıyorum buraya. anonim olsun normal ileti kısmından yazıp ediyorsunuz sağ olun. ama şunun farkındayım. insanın dipte oluşu kadar sıçrama yapacağı zamanlarda vardır. sadece o zamanı dört gözle bekliyorum. her şey düzelecek biliyorum. istediğim sadece bu durumda çok kalmamak. çünkü bu durum insanın akıl sağlığını bile etkiliyor. güzel günlerde görüşmek üzere. dualarınıza da talibim. çok sevgiyle. hoşçakalın.
146 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 6 months
Text
İyi akşamlar
Şöyle bir düşünüyorum da, bu zamana kadar yaralarımı hep kendim sarmışım. Ne zaman düşsem kendi elime yine kendim uzatmışım. Bir şey olduğunda yanımda olmasına ihtiyacım olanlara değil, kendime yaslanmışım. O kadar çok yalan duydu ki kulaklarım, o kadar yarım bırakılmış ki umutlarım, o kadar zarar görmüş ki duygularım, bu yüzden bir yerden sonra sadece kendime inanmışım.
Tumblr media
71 notes · View notes
yesiliris · 6 months
Text
Okyanuslarda, balıklardan ve kuklalardan bahsetmeyeceğim bugün. Bugün Tanrı tarafından en çok affedildiğim gün. Yoksa yakmazdı bu kadar canımı. Bırakmazdı kimsesiz. Anlatırdı beni diğerlerine, anlarlardı. Değil mi? Bugün bir af aldım ve insanlar tarafından reddedildim. Olsun Tanrı beni kabul etmek için canımı yaktı.
Nerden baksanız karmaşık bir gün. Her şeyi ile.
Saatlerce konuşmak ve anlatmak istiyorum.
Susmak ve anlaşılmak istiyorum.
Bi sınavdayım belli ki ve belli olan başka bir şey yakınlarıma veda edeceğim gerçeği.
Tek tek değil Bi anda hepsini kaybettim. Ve çıktığım bu yolda yılın sonunda kimseye sırtımı yaslamamam gerektiğini öğrendim. Gülünce geçmiyor, ağlayın ki daha çabuk iyileşsin. Saklayın ama acınızı da yaşayın.
Çünkü içinizde yaşamak sorunu halletmiyor. Kırılınca, üzülünce, sinirlenince bunu size yapana hesap sormasını bilin. Yoksa bir şey yapmadığını sanıp daha çok üstünüze geliyor.
Bazen olmasını istediğimiz şeyler olmaz. Bir aradayken birbirinize zarar verirsiniz ve ayrı ayrı daha mutlu olursunuz. Zorlamamak gerek. Sizler kimse için gururunuzdan vazgeçmeyin. Değmiyor Çünkü. Sevginizi hak etmiyorlar. Sevginizi hak eden insanlara saklayın.
Acılarınızı sevin. Her biri size yeni bir ders olur. Bazen bağırmayı öğrenin ve Bazen de gitmeyi. Ben ikisini de öğrenemedim. Sustum ve beni mahvedenlerle kalmaya devam ettim. Hep kendimden verdim. Hep ben yoruldum. Kimse benim için yorulmadı. En yakınım bile benden vazgeçti. "Aptal mısın?" Öylesine bir soru belki ama çok şey kırdı içimde. Suçluyum belki ya da değilim. Dostumu Hep yanımda istedim. Ama o öyle Bi başkasını sevince ilk orada öldüm. Çekip gittim. Suçluyum. Özür dilemeyeceğim, biliyorum hiç bir işe yaramıyor. Sonra art arda bir sürü yanlış yaptım. Her yanlışım benden beni aldı. İçimde ki sevinci ve enerjiyi bitirdi.
Veda ettim.
İçimde ki her şeyi suratlarına kusarcasına haykırmak istiyorum. Beni öldürdükleri için. Kötü olduğumu bildikleri halde beni daha da derine çektikleri için. Kızmıyorum artık, geçti. Hissedemiyorum ya da bilmiyorum. Çoğu kişi bu yazdığımı okumayacak. Buraya kadar okuduysan teşekkür ederim.
"Vedalar emare bırakır." Aslında her veda Bi şeyi belirliyor. Geri de kalan için enkaz çekip giden için yıkım.
Ben hiç kimse, bu veda herkes için. Her şey için.
3 Aralık 2023
83 notes · View notes
elisaa-suu · 8 months
Text
Sevdiklerime çok fazla mı zarar veriyorum, yoksa ben kendi kendimemi zarar veriyorum bilmiyorum. Çok sevdiğim insanlardan uzaklaşıyorum, istemeye istemeye bunu yapıyorum. İyi gelememişim kendime yakınımdakilere...
Düşünüyorum sürekli neden böyle yaptım nasıl böyle olabiliyorum? Karşımdakini incitmemek için uğraş verdiğimi düşünürken galiba ben karşımdakini çok kırıyorum. Sonuçta bu yazılı bi kural değil ki şöyle yapayım şu seçeneği kullanayım. Onun doğruları benim doğrularımla aynı olamıyor. Ama neden hep zıt oluyor? ben çok mu... ben başlı başına bi yanlışmıyım? 🍂
Yinede onlar iyi ki varlar, iyi ki benimle olmuşlar. İyi ki, iyi ki hayatımdan bana dokunarak geçmişler 🌾
77 notes · View notes
egesizizmir · 7 months
Text
Sevgili günlük...
Az önce içimde garip bir ağlama isteği belirdi ve buraya geldim. Biz ne kadar ağlamışız, neler yaşamış, kaç sınavdan geçmişiz. O zamanlar, üşüyorum anne, diye ağlamak isterdim annemin kucağında, şimdi, o kadar üşüdüm ki kendimi yaktım ben anne... Diye aglayabilirim. Oysa yaptığım tek şey okuldan eve bir rutin. Çok yoruldum. Gözyaşlarım bile o kadar yorgun ki akamiyorlar. Sence ileride mutlu olur muyuz? Sence ileride biri yaralarımızı öper mi? Sence... İleride biri de bizim saçımızın teline zarar gelmesin diye dünyayı yakar mı? Bunca yıl kendime teselli verdim ama ben bittim. Çok yoruldum sevgili günlüğüm. Nefes almak bile zor gelirken ben halâ nasıl ders çalışabilirim? Şu mezardaki ölülerle konuşuyordum az önce, ben sizden daha ölüyüm, dedim. Tek farkımız, onlar orada yatıyor ben burada. Nefes almak demek yaşamak demek sanıyorlar, oysa nefes alanlar almayanlardan daha ölü olabilir. Nefes alıyordum ama kalbim atmıyordu ki... Hatırlar mısın, hani sana demiştim ya, ışıklarım yanmıyor, diye... Benim ışıklarım hiç yanmamış, hep birilerinin ışığının yansımasına aldanmışım. Benim hiç ışığım olmamış ki, sadece var diyerek, birgün yanmasını bekleyerek kendimi kandırmışım. Çünkü karanlıktan korkmuşum. Oysa ben karanlığın ta kendisi olmuşum...
20.02.2024
04:16
119 notes · View notes
Text
Farkında mısınız bilmiyorum ama ben bu çağın insanı değilim diyen insan sayısı gün geçtikçe artıyor. Peki bunun sebebi yine bizler değil miyiz? Sorumsuz davranıyoruz ,her şeyi anlık halletme çabasındayız ve ileriye yönelik doğru düzgün şeyler yapmadığımız için hep bunlar oluyor. Bunlara verecek birçok örneğim var mesela yaşadığımız bu depremler ve sonrasında yaşanan büyük yıkımlar..Depremler hep ama hep tekrarlıyor ama biz ne yapıyoruz anlık düşünüyoruz ve binaları hep sahte işe yaramaz malzemelerden yapıyoruz bu yüzden da yıkımlar gerçekleşiyor ve orada sadece yıkılan binalar olmuyor, birçok bedenin hem yaşamı hemde yaşama isteği yıkılıyor. Kadın ölümleri var bir de ki hepimizin en hassas olduğu diğer bir şey bu ve bunun suçlusu olanlar gün geçtikçe azalması gerekirken daha çok artıyor neden mi? Suçlusu yine bu çağın insanları çünkü kadına tecavüz edilince müebbet hapis cezası vermek yerine bir iki yılla sınırlandırıyoruz ya da parayla her şeyden sıyrılıyorlar bu yüzden de zaten yapsak da birşey olmaz diyip ısrarla bu iğrençliklere devam ediyorlar. Onlar bunları yaptıkça daha birçok kız çocuğu ve kadın ölücek ve bizim elimizden gelen ise koca bir hiç. Protesto yapıyoruz ama dikkate alan var mı ki hayır. Eğer dikkate alınsaydı bugün bunları yaşıyor olmazdık ama hayır biz kısa giyinmeseydi kimse ona tecavüz etmezdi ona zarar vermezdi diyen sığ düşünceli zihniyetsiz insanlarlayız . Tek temennim artık bu adalet sisteminin gerçekten ismine yakışır bir şekilde adaleti yerine getirmesi için çaba sarf etmesi yoksa bu gidişle hiçbir şey düzelmeyecek.
20 notes · View notes
nebez · 7 months
Text
Önceden adın bile yoktu.
Tıpkı yaşadığın Dünya'nın da daha önceden bir adı olmadığı gibi.
Zaman yoktu,
Mekân yoktu,
Madde yoktu…
Sende, her şey gibi bir hiçtin.
Bırak yaşadığın alem içindeki yerini, yaşadığın Dünya'da bile bir noktadan ibaretsin, hatta bir zerreden.
Dünya'nın, o koskoca, devasa evrende yok olması, kıyâmetinin kopması ne kadar bir önem arz ediyorsa, senin bu Dünya'dan gidişinde o kadar önem arz ediyor; Sevdiklerin, seni sevenler için başka anlamlar, derin duygular ifade edebilsede.
Seni sevenler de, senin sevdiklerin de daha önceden bir hiçtiler. Tıpkı senin gibi. Onların da bir adı, şânı… yoktu.
Dünya senden kaç yaş büyük?
Doğduğundan bu yana kaç kişi öldü?
Seninle birlikte kaç kişi doğdu?
Şimdi kaç yaşındasın: 15, 20, 30, 40…?
Senden önce kaç kişi yaşadı, kaç kişi öldü?
Bunların bilimsel bağlamda hep cevapları mevcut. İlim öğrenmek basit bir iş değil. Bu hayata geldiğinde, elinde olanlar ve elinde olmayanlar hep seni ilgilendirdi.
Kalbin, elinde olmadan atıyor; Senin bir yardımın oluyor mu ona? Ciğerlerin, senin komutlarının dışında nefes alıp vermekte. Sen istesen, kendi başına bunu becerebilecek misin?Hadi bir yere kadar engel olabilirsin. Elinde olmayanlara daha bir yığın örnek verilebilir.
Peki bu elinde olmayan, ama senin hayatta kalmanı sağlayan etkenler senin elinde olsaydı, yaşamaktan nasıl zevk alabilecektin bir düşün bakalım. Bazen oluyor, eline batan dikenin acısıyla iki dakika geçiremiyorsun. O güzelim tasarımı ve akıllara zarar sistemi ile işleyen kalbi nasıl idare edecektin?
Elinde olanlara bakalım bir de; Gözlerini istediğin yere çevirebiliyorsun. Göz kapakların senin emrinde. (istisnalar dışında) Ellerini, ayaklarını (yine istisnalar hâricinde) istediğin gibi hareket ettirebiliyorsun. Peki bunlar senin elinde olmayanlar içinde olsaydı.
Hepsi, daha önce kendilerine verilmiş bir komut eşliğinde, kafalarına göre veya hareket etselerdi; Hayattan nasıl zevk alabileceğini bir düşün? Alabilir miydin? Demek ki, elinde olmayanların elinde olmaması, elinde olanların elinde olması gerekmekteymiş. Bu gerekli denklemi sana kim sağladı? Tabiki yüce Yaratıcın.
Bu yaşına kadar bu denli kusursuz ve dâimi düzenle birlikte olduğun için sanırım o Yaratıcına bir şükrü çok görmüyorsun. Onun istediği gibi de ona secde ediyorsundur umarım.
Şunu da asla unutma; Senin, emirleri yerine getirmemenden ötürü, sana emri veren o yaratıcın bir şey kaybetmez, ondan bir şey eksilmez. Sen, onun emirlerini yerine getirdiğin taktirde de o bir şey kazanmaz, bunlara da muhtaç değil. Ama sen, ama sen yaparsan çok şey kazanır, yapmazsan çok şey kaybedersin. Denemesi bedava.
Şimdi görmezsen bile alem değiştirince son noktasına kadar idrak edeceksin.
Tumblr media
108 notes · View notes
selcandy · 21 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Şekil A1’deki uzun menzilli su tabancam Trendyol’da “eğlenceli ve coşkulu yaz günlerinin vazgeçilmezi” başlığıyla satılıyordu ama ben neredeyse ağlayarak aldım sayılır. Pazar gecesi önü arkası tam bir kedi yuvası olan bahçemize önlü arkalı sürü saldırdı; Badem, Şımarık, Çitlembik, hepsi öldü sanırken gün aydınlanınca sadece bir kedinin cansız yattığını gördüm sokakta, onunla da henüz hiç tanışmamışız :(
İki gecedir su şişesiyle bu gece de su tabancasıyla nöbetteyim. Dün gece gelen giden olmadı, ondan önceki gece de Şekil A2’deki arkadaş tek başına uğradı. Önceki gün kediyi öldürenlerden biri bu. Soğumamış öfkemle “şşşt yine mi sen, git olm hadi burdan” falan diye seslenmemle karşıma yatıp kuyruğunu sallaya sallaya bana bakmaya başladı. Baya da durdu öyle, o kadar kalbim tükendi ki ne olursa olsun hiçbirini diğerinden ayrı tutamadığımı anladım. Ona öfkelenmeye hakkım da yok ki - ekonun düzeni bu.
Yine de uzun menzilli tabancamla nöbetimi sürdürüyorum, kulağım üç gündür hep dışarıda. Artık civar semtlerdeki köpek seslerini duyacak kadar kulak yaptım, kedilerime bir kere daha ilişirlerse acımam, sıkarım. Kimseye zarar vermeyecek şekilde işe yarayacak tek yol suymuş.
Sabah 8’de de iş var…
30 notes · View notes
Text
ben hep bile bile kendime zarar verdim
20 notes · View notes