umuttosunlar
umuttosunlar
Umut Tosunlar
227 posts
ETU Proje Geliştirme ve Danışmanlık ile ilgili her türlü soru, talep ve görüşleriniz için bana [email protected] mail adresinden ulaşabilirsiniz..
Don't wanna be here? Send us removal request.
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Yeni Adres!
Tumblr media
Merhabalar, 
Her hafta yayınladığım yazılarıma bundan sonra https://umuttosunlar.medium.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.. 
2 notes · View notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Üretken Olmak Neden Öz Değerle İlişkilidir?
Tumblr media
Sabah güne başlamak için iyi bir enerji de uyandığınızı hatırlayın. Yataktan fırladığınızı, köpeğinizle uzun bir yürüyüşe çıktığınızı ve sağlıklı bir kahvaltı yaptığınızı. Hissettiğiniz tek şey yüksek enerji.
Sabah gelen kutunuzu temizlediniz, bazı önemli toplantılar planladınız ve büyük bir projeyi tamamlamak için son adımları attınız. Hızlı bir öğle yemeğinden sonra, yapılacaklar listesindeki üç işin üzerini çizdiniz. Nefis bir öğlen arası.
Arkanıza yaslanıp günü düşündüğünüzde kendinizi bir milyoner gibi hissetmeniz olağan. Sonuçta, daha üretken olduğumuzda mutluluk artar. Ve daha iyi bir ruh halinde olduğumuzda, daha çok çalışma eğiliminde oluruz. Bunun için kendinizi ve çevrenizi gözlemlemeniz yeterli. 
Bunun birkaç nedeni var. Listemizdeki öğelerin üzerini çizdiğinizde, endorfinler salınır. Ek olarak, bize bir amaç duygusu verir ve benlik saygısını artırır.
Ancak ertesi gün alarm çaldığında ertelemeye basmak istersiniz. Zihinsel olarak yorgun olursunuz. Çaresizce yorganı açarken, güne aynı şevkle başlayamazsınız. Bu duygu durumunu da hatırladınız mı?
Hepimiz her gün koşuşturma içinde olmaktan gurur duysak da, gerçek şu ki bunu 7/24 sürdüremiyoruz. Düşündüğünüzün aksine, sadece çok fazla zamanımız ve enerjimiz var. Ve her zaman açık olmak sadece tüketmek değildir, üretkenliğiniz ve sağlığınız için zararlıdır .
Üretken olmak neden öz değerle ilişkilidir?
İşleri hallederken kendinizi bir süper kahraman gibi hissedersiniz. Haftada 80 saatten fazla çalışan girişimcileri idolleştirdiğimiz için bu durum iş hayatına da kök salmış durumda.
Bu durum gerçekte olsa da, sürdürülebilir değildir. Sonunda bir duvara çarpacak ve sersemleyeceksin. Sürekli meşgul olmanız, zamanınızı akıllıca harcadığınız anlamına gelmez.
Kendimizi değerli hissettirmek için dışsal şeyler aramak kolay olsa da, bu yaklaşımda değerlilik sürekli olarak bir sonraki en iyi şeyin peşinden koşmaya bağlı hale gelir. Ama onlar “asla hiçbir şey elde edemezler”.
Acelecilik, düşük özsaygı, düşük özgüven ve düşük öz değer ile mücadele ederken "yeterince iyi" hissetmenin bir yolu olabilir. Ne de olsa, meşguliyet, kaos ve hedef peşinde koşmak, sadece oturmaktan ve hissetmekten kaçınmanın bir yoludur. Ayrıca, karar vermekten veya hayatın önünüze çıkardığı her şeyle yüzleşmekten kaçınmanıza da yardımcı olabilir.
Yeterince güçlü, yeterince akıllı ve yeterince iyi olduğunuzu bilmek oldukça önemli. “Sizi doğrulamak için başka insanlara veya başarılara ihtiyacınız yok. Siz zaten değerlisiniz."
Öz değerinizi üretkenliğinizden ayırmak mümkündür. Bunun için de farklı stratejiler geliştirebilirsiniz.
1. Arzu haritasını takip edin.
Danielle LaPorte, “Arzu Haritası” kitabında başarınızı nasıl ölçeceğinizi değiştirecek bir program yarattı. LaPorte, ne kadar başarılı olduğunuzu başarılarınızla ilişkilendirmek yerine, hayatınızda hissetmek istediğiniz ilk beş duyguyu belirlemenizi önerir.
Başarı tanımınızı yeniden tanımlamanıza yardımcı olmak için tasarlanmış nispeten basit bir alıştırmadır. Daha da önemlisi, hayatta gerçekten önemli olan şeyleri başarmanıza sebep olacak hedefler belirlemenize yardımcı olabilir.
LaPorte'un kitapta yazdığı gibi:
“Listemizdeki başarıları kontrol etmekten daha fazla cesur hissetmek istediğimizde ve diğer insanları memnun etmek istediğimizden daha fazla özgür hissedin, o zaman önceliklerimizi sıraya koyarız.” 
2. Daha azı daha fazladır.
Yukarıdakilerin sizin için çok yeni olduğuna inanıyorsanız anlayabilirim. Ancak, bence ana paket, daha azın her zaman daha fazla olmasıdır. Aslında, haftada daha az çalışmak, refahınız ve veriminiz için daha faydalıdır. 
Yeni başlayanlar için, günde sekiz saat art arda çalışmanız gerekmiyor. Temelde bunun nedeni, hepimizin kendi melodimize yürümemizdir. Ayrıca, çok çalışmadığınız zaman daha iyi bir hayat yaşayacaksınız. 
Hala ikna olmadınız mı? Aşırı çalışma haftalarından kurtulmak aynı zamanda hataları ve kazaları azaltabilir ve kişiler arası ilişkileri iyileştirebilir. 
3. Mola vermek için kendinize bir izin kağıdı yazın.
Molaların üretkenliği artırabileceği bir sır değil. Dinlenmek, yeniden şarj olmak ve bir doz neşe almak için aslında onlara ihtiyacımız var. Yine de, bu kadar çok şey olurken, kimin nefes almaya vakti var?
Gerçek şu ki, herkes yapar. Aslında onları bir öncelik haline getirmek için takvimime araları planlıyorum. Ancak, kendinizi suçlu hissetmemek için kendinize bir izin belgesi bile yazabilirsiniz.
Bu kesinti süresini nasıl geçireceğiniz size kalmış. Benim için, telefonsuz kısa bir yürüyüş çok keyifli olabiliyor. Bu bloğun ana fikirlerine uygun, meditasyon yapmak, TED Talk izlemek veya sadece gözlerinizi kapatıp hiçbir şey yapmamakta listenizde olabilir. Hayal kurun!
4. Düşüncelerinizi değiştirin ve değiştirin.
Yaşam koçu Jes Dickerson, “Kendinize söylediğiniz şeyleri değiştirmek üzeresiniz” diye yazıyor. "Bunu yapabilmek için, özellikle düşünceler kafanızın etrafında köpekbalıkları gibi yüzerken, yeni ve daha iyi bir düşünce kalıbıyla hazırlanmanız gerekir."
Jes, "Değiştirme seçimi size kalmış," diye ekliyor. “Değerim ne kadar iş yaptığımla ilgili değil gibi bir şey olabilir.” Başka bir öneri, “kim olduğunuzu oluşturan tüm harika şeyleri kendinize hatırlatmak” iyi fikirler listesinde olabilir. 
Jes, "Bir sonraki adım, düşünceleri değiştirmeye çalışmak," diye devam ediyor. “Düşünce kalıplarını değiştirmek zor iştir. Rahatsız, hantal, garip ve zaman alıcı. Ama kesinlikle buna değer.”
Neyse ki, süreç basittir. “Bir şeyi nasıl yapmanız gerektiğine dair düşünceleriniz olduğunu her fark ettiğinizde o zaman düşünceyi durdurmalı ve değiştirmelisiniz.”
Sadece buna alışmanın biraz zaman alacağını unutmayın. Sabırlı olun ve eski düşünce kalıbınızı kaldırıma atana kadar buna bağlı kalın.
5. Endişelenmenin anlamı nedir?
Ne zaman endişelensem ya da bunalsam, zihnimi farklı düşünce kalıplarının içine çekmeye çalışırım. Neyle ilgili kavramlara ve daha kötü durum senaryolarına kapılmak çok kolay. Ancak, başarmak istediğiniz şeylerin çoğunun nadiren önemli olduğunu söylemek için kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz.
Bu durum zaman zaman sert gelebilir. Ancak, büyük resme bakarsanız, bugün yapılacaklar listenizdeki her şeyi silmemiş olmanız başarısız olduğunuz anlamına gelmez. Bu da bir son değil. Yenilendiğinizde yarına geri dönebilirsiniz.
6. Kelime dağarcığınızdan "koşuşturma" kelimesini çıkarın.
Ben çok çalışmaktan ve her şeyimi vermekten yanayım. Ama aynı zamanda sınırlarımı da biliyorum. Örneğin, her ay toplantıların, sosyal etkileşimlerin ve ağ oluşturma etkinliklerinin sayısını azalttım.
Bunların her biri bir miktar değer sağlasa da, onları hayati bir kaç kişiyle sınırlamak bir nimettir. Artık takvim çakışmalarıyla uğraşmak veya doğrudan ofisten bir buluşmaya gitmek zorunda değilim.
Dahası, katı sınırlar koydum. Mesai dışındayken, e-postalara cevap vermiyorum ya da çalışmıyorum. Arkadaşlarımla, ailemle veya hoşlandığım etkinliklerle zaman geçirmek beni ertesi günü daha iyi hazırlıyor.
Ayrıca kendimi başkalarıyla karşılaştırmayı da bıraktım. Sosyal medyada örneğin “koşuşturma” hakkında konuşan biri varsa, onları takip etmiyorum. Yaşamak istedikleri hayat buysa, o zaman onlara kalmış ve bununla rekabet etmem gerekmiyor.
7. Sürecin tadını çıkarın.
Son olarak, Elizabeth Gilbert'in Big Magic'te yazdığı gibi , "Değerinizi başarılarınız ve başarısızlıklarınızla değil, yolunuza olan bağlılığınızla ölçün." Sonuçlara odaklanmak yerine, oraya ulaşmak için attığınız adımları düşünün. Ve öğrendiklerinizi ve bunun bir insan olarak büyümenize nasıl yardımcı olduğunu düşünün.
3 notes · View notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Üretkenlik ile Stresin Doğru Bağlantısı Başarıya Yol Açar
Tumblr media
Beğenseniz de, beğenmeseniz de, günlük hayatlarımız da kaygı ve stres kaçınılmazdır. Her gün stres ve kaygı yaşayan insanların %72'si, hayatlarının en azından orta derecede etkilendiğini söylüyor. Stresin yedi farklı vücut sistemini etkilediği düşünüldüğünde, yaşamın stresten etkilendiğini anlamak kolaydır. Stresin istilacı niteliğinin bir sonucu olarak, doktorların, stresin depresyon, uykusuzluk ve kalp hastalığı gibi bozukluklara yol açabileceği konusunda uyarıları mevcut.
Mesele şu ki, stres ve kaygı eşit değildir. Basit stres hafif olarak kabul edilir ve bir şekilde kolayca üstesinden gelinebilir. Örneğin tüm ofisin önünde sunum yapmak zorunda kalmadan önce biraz baskı yaşayabilirsiniz. Sakinleşmek için nefes egzersizlerine veya bir meslektaşınızla konuşmaya güvenebilirsiniz.
Epizodik akut stres, şiddetli stres reaksiyonu üreten bir durum ortaya çıktığında meydana gelir. Bazen bu bölümler çok sık görünmeye başlayabilir. Sürekli olarak teslim tarihlerini kaçırıyorsanız, bu bir iç kriz haline gelir. Çözüm, daha organize olmak veya harika bir zaman yönetimi stratejisi geliştirmeyi öğrenmek kadar basit olabilir.
Sonra, yoksulluk, problemli bir aile veya toksik bir kişisel ya da profesyonel ilişki içinde olmak gibi trajik durumlardan kaynaklanan kronik stres var. Bu kalıcı stres ve baskı türü, en çok ilgilenmeniz gereken stresle ilgili sorunlardan biridir. Kronik stres, kalp krizi ve hatta intihar gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Değişmesi muhtemel olmayan yaşam durumlarının bir sonucu olarak ortaya çıkan kalıcı stres türü, hemen yardım için ulaşmanız gereken kategori türüdür.
Farklı stres türleri olduğunu bilerek, stres ve kaygının her zaman korkunç bir şey olmadığını anlamak da değerlidir. Küçük dozlarda stres ve kaygı size yardımcı olabilir ve üretkenliğinizi aşağıdaki farklı yollarla artırmak için kullanılabilir.
1. Düşüncenizi yeniden çerçeveleyin.
Stres ve kaygıyla ilgili zihniyetinizi yeniden çerçevelemeniz veya değiştirmeniz gerekir, çünkü tüm stres türleri sizin için kötü değildir. Baskı altındayken kendinizi biraz rahatsız hissedebilirsiniz, beyniniz stresli hissediyor ve noradrenalin adı verilen bir kimyasal salgılıyor. Noradrenalin kimyasalı, odaklanmayı ve uyanıklığı arttırdığı, hafızanızı geliştirdiği için hem iyi hem de kötü olan benzersiz kimyasallardan biridir. Öte yandan, bu kimyasal aynı zamanda daha endişeli ve huzursuz olmamıza da neden olur.
Duygularınızı ve stres seviyenizi kontrol edebiliyorsanız, stres faydalı olabilir. Şu andaki baskı ve kaygı yaratıcılığı tetikleyebilir, beyin işlevini artırabilir. Sonunda, kişisel, duygusal kontrolünüz sizi zamanla daha az endişeli ve daha mutlu yapabilir. Stresin çerçevesi içindeyken duygularınızı kontrol altında tutmayı öğreneceksiniz.
Peki, stresin gücünden nasıl yararlanabilirsiniz? Arkadaşınızı strese sokmaya başlamanın ilk yolu, stresin her zaman olumsuz veya zararlı olduğunu düşünmemektir. Bunun yerine, kendinize bu rahatsız edici duygunun yardımcı olduğuna inanmayı öğretmeye başlayın, böylece zamanla stresiniz size hizmet edebilir. Bu yeniden programlanmış düşünceyi ne kadar çok uygularsanız, stresinizi daha yönetilebilir hale getirecek pozitif zihinsel bağlantılar yaratacaksınız.
Ve son bir not, mücadelelerinizi bir yük olarak değil, üstesinden gelebileceğiniz zorluklar olarak görmeye başlayın.
2. Bu adrenalini avantajınıza kullanın.
Hem stres hem de kaygı, adrenalin seviyenizi yükseltmenizi sağlar. “Uç ya da savaş” hormonu olarak bilinen adrenalin, hemen tepki vermeniz gereken durumlar olduğunda oradadır. Dövüş ya da kaç hormonunun basit bir örneği, günlük işe gidip gelmenizdir. Şerit değiştiriyorsunuz, sadece kör noktanızdaki başka bir aracı tespit ediyorsunuz ve neredeyse onlara çarpıyorsunuz. Hızla dönmeniz gereken otoyol şeridine geri dönüyorsunuz ve kalbinizin aşırı derecede çarptığını hissediyorsunuz.
Sporcular, bir maçtan önce bu adrenalini, onlara enerji ve uyanıklık artışı sağlamak için kullanmalarıyla bilinir. Ancak performansı yalnızca belirli bir noktaya kadar artırır. Çok fazla adrenalin ters etki yapabilir ve performansınızı engelleyebilir.
Bir dahaki sefere insanların önünde konuşma konusunda gergin olduğunuzda, kendinize biraz adrenalin verin. Adrenalin hormonunu artırmanın amaçlı kullanımı sizi daha enerjik yapar ve sunumunuza odaklanmanızı sağlayabilir.
3. Geçmiş deneyimlerinizden öğrenin.
Bir dahaki sefere stres ve kaygının sizi sardığını hissettiğinizde, derin bir nefes alın ve durumunuzu düşünün. Düşünme size her zaman, hissettiğiniz şekilde gerçekten neyin neden olduğunu ve neden davrandığınız şekilde tepki verdiğinizi daha iyi anlama fırsatı verecektir. Bu bilgiyi alabilir ve gelecekteki durumlara uygulayabilirsiniz.
Örneğin, otobüsünüz geç kaldığı için panik atak geçiriyorsanız ve bir toplantı düzenlemeniz gerekiyorsa, bu durumun tekrar yaşanmasını önlemek için birkaç seçeneğiniz var. İlk seçeneğiniz, her zaman daha erken bir otobüse binmek olacaktır. Toplantınızı beklerken erken gelin ve başka işlerde çalışın.
Düşündüğünüz birçok seçeneğin mümkün olmayacağını göreceksiniz, bu nedenle sizin için en iyi olan diğer işe gidip gelme seçeneklerini görene kadar beyin fırtınası yapın.
4. Arkadaşlarından biraz yardım al.
Zor bir durumun üstesinden gelmeye çalışmak, yalnız başına gittiğinde çok daha zordur. Destek sisteminize yönelerek stres ve kaygılarınızı hafifletebilirsiniz. Bazen bir sorunu veya durumu bir başkasıyla konuşmak, zihninizi rahatlatmaya yardımcı olabilir ve bu her şeyi bedeninizden uzaklaştırır. Diğer zamanlarda bir arkadaşınız veya meslektaşınız, daha önce düşünmediğiniz engeli aşmanız için size yollar önerebilir.
Güçlü bir destek sisteminin bir başka avantajı da, belirli görevleri başka bir kişiye devredebilmenizdir. Yapılacaklar listenizdeki tüm öğeler arasında boğulmak yerine, bir meslektaşınız bu iş yükünün bir kısmını sizin için üstlenebilir. Yardım almak sadece bazı sorumluluklarınızı hafifletmekle kalmaz, bu bireyin diğer gizli yeteneklerini de keşfedebilirsiniz. İleriye dönük olarak, bunalmış hissettiğinizde onlara güvenebileceksiniz. Tabii ki, tüm bu eylemler, karşılık vermek isteyeceğiniz eylemlerdir.
5. Kaygınızı ve stresinizi motivasyona kanalize edin.
Diyelim ki hafta sonuna kadar bir projeyi tamamlamanız gerekiyor. Tarih yaklaştıkça proje bitmediği için stresiniz artmaya başlayabilir. Hiç kimse bu geride kalma hissinden hoşlanmasa da, yaklaşan son tarihin baskısı sizi ertelemeyi bırakmaya ve tüm dikkatinizi bunu yapmaya motive edebilir. Başka bir deyişle, biraz stres sizi teslim tarihlerinize, hedeflerinize daha hızlı ve daha fazla odaklanmaya zorlayabilir.
6. Kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanın.
En iyi çabalarınıza rağmen, her zaman tamamen elinizde olmayan şeyler olacaktır. Sabah işe gidip gelirken otobüsünüzün veya metronuzun geç kalması sinir bozucu mu? Kesinlikle, ama bu konuda yapabileceğin bir şey yok. Kendinize kontrol edemediğiniz şeyler için zaman ve enerji harcamayı bırakmayı öğrenin. Bunun yerine, üzerinde kontrolünüz olan şeylere odaklanın.
Gücünüz olmayan şeyler hakkında takıntılı düşünceler üzerinde kontrol sağlamanın bir yolu, Shawn Achor'un Mutluluk Avantajı kitabından gelir. Achor, “Ada Deneyi”nin uygulanmasını tavsiye ediyor.
Ada Deneyinde, tüm stres etkenlerinizi yazar ve onları “adalar” adı verilen iki daireye yerleştirirsiniz. Bir adada kontrol edebileceğiniz şeyleri listelersiniz. İkinci daire “ada” kontrol edemediğiniz şeylerdir. Achor, ikinci adayı görmezden gelmenizi ve ilk “ada”daki öğelerle mücadele etmek için pratik bir eylem planı geliştirmenizi önerir.
7. “Endişe zamanı” planlayın.
Endişeli hissettiğinizde, bir aciliyet duygusu yaratır ve sonuç olarak, fazla düşünmeye başlarsınız. Daha da kötüsü, aklınızın çalışmasını engelleyemiyorsunuz. Lisanslı bir klinik sosyal hizmet uzmanı olan Katie Krimer, "Gün içinde kendinize endişelenmek için izin verdiğiniz bir zaman ayırın, takviminizde bir hatırlatıcı bile olabilir" diye ilginç bir görüş bildiriyor.
“İsteseniz de istemeseniz de düşünmenin başınıza geleceğini ve bazı ruminasyonlarınızın sizi endişelendirebileceğini kabul edin” diye ekliyor Krimer. "Bu arada, bu endişeli düşünceleri üretkenliğe ve olumlu eyleme dönüştürmenin ne kadar iyi hissettireceğini unutmayın." Krimer, "Altta yatan kaygıyı gidermek için küçük ve olumlu bir şey yapmak bile, onu hafifletmede derin bir etkiye sahip olabilir. Her iki durumda da, endişelenmekten fazlasını yapmış gibi hissedeceksiniz.”
8. Bir zihin dökümü yapın.
Bir defter alın ve endişelerinizi not edin. Bir arkadaşla konuşmak gibi olabilir. Kulağa basit geliyor. Ancak, her şeyi bir zihin dökümüne yazma alıştırması, size içinizde birikmiş ne varsa boşaltmanız için bir çıkış yolu sağlar. Ardından yeni bir bakış açısı geliştirmeye başlayabilir ve bir oyun planı oluşturabilirsiniz.
9. Kaygı ve stresi egzersiz yapmak için bir bahane olarak kullanın.
Son olarak, adrenalininizi ve huzursuzluğunuzu fiziksel aktiviteye kanalize edin. Sonuçta egzersiz, stresi azaltmanın, zihninizi boşaltmanın, sizi daha mutlu etmenin ve üretkenliğinizi artırmanın en iyi yollarından biridir.
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Görevlerin Aksine Neden Zamana Odaklanmalıyız?
Tumblr media
Her sabah uyanıp, egzersiz veya okumak gibi rutininize başlarsınız. Rutininiz yavaşlarken, yapılacaklar listenize, takviminize göz atarsınız. Rahatlatıcı ve üretken sabahınız sona erdi. Ve gününüz başlamadan önce zaten gerginsiniz.
Çoğumuzun yapılacaklar listesi var. Ve bunun için iyi bir sebepte var. Yapılacaklar listeleri, yapılması gerekenler konusunda netlik sağlar, eylemlerinize öncelik verir, planlamaya yardımcı olur ve daha düzenli hissetmenizi sağlayabilir.
Ne yazık ki, en başarılı ve üretken kişiler yapılacaklar listelerine bel bağlamazlar. Bunun yerine, takvimlerinin kendilerine sahip olmasına izin verirler.
Yukarıda belirtildiği gibi, yapılacaklar listelerinin bazı avantajları vardır. Bununla birlikte, çoğu insan sonunda yapılacaklar listelerinden bunalır ve hüsrana uğrar. Çünkü sürekli yapılması gereken her şeye bakıyoruz. Dahası, sürekli olarak listelerimize öğeler ekliyoruz, ancak onları azaltmıyoruz. Ve çoğumuz listedeki öğelere nasıl öncelik vereceğimizden tam olarak emin değiliz.
Yapılacaklar listesi zamanı hesaba katmaz. Önümüzde uzun bir liste olduğunda, hızlı bir şekilde yapılabilecek öğelerin üstünü çizme eğilimindeyiz. Bu, daha zorlu görevleri yarım bırakır. Yapılacaklar listesindeki öğelerin %41'inin asla tamamlanmamasına şaşmamalı.
Seçim paradoksu. Barry Schwartz, seçeneklerin sayısı arttıkça olumsuz duyguların da arttığını buldu. Bunun nedeni fırsat maliyetinin artmasıdır. Sheena Iyengar ise, beynimizin bunalmadan önce sadece yedi maddeyi idare edebildiğini keşfetti.
Heterojen öncelik. Çoğu yapılacaklar listesi, değişen önceliklere sahip öğeler içerir. Bu, “A” öncelikleriyle ilgilenme ve “C” önceliklerini ihmal etme eğiliminde olduğumuz anlamına gelir. Örneğin, aracınızın bakımı genellikle bir "C" önceliğidir, ta ki bozulana kadar. Ancak, "A" önceliği olsaydı, bu, bozulma olasılığını azaltırdı. Başka bir deyişle, neyin acil ve önemli olduğunu ayırt etmezler.
Zeigarnik etkisi. Psikolojide bu, tamamlanmamış görevleri tamamlanmış olanlardan daha fazla hatırladığımız bir olgudur. Sonuç olarak, bitmemiş işler hakkında daha fazla kontrolsüz düşüncelerimiz var. Bu, neden bir e-postaya yanıt verdiyseniz veya ocağı kapattıysanız endişelenerek gecenin bir yarısında uyandığınızı açıklar. Bu, strese, hatta kalp hastalığı ve uykusuzluk gibi sağlık koşullarına da yol açar.
Taahhüt cihazlarının eksikliği. Bu, bir eylemi takip etmek için yerine koyduğunuz bir şeydir. Örneğin, aylık yerine yıllık spor salonu üyeliğine kaydolmak. Ya da evde vakit geçirmemek için ofiste erken ayrılmak. Yapılacaklar listeleri, önemli görevler yerine keyifli görevlere öncelik vermek arasında ayrım yapmanıza yardımcı olmaz.
Takvim ve yapılacaklar listesi
Kevin Kruse, üretkenlik ve zaman yönetimi konusunda 200 kişiden fazla milyarder, girişimci, sporcu ve birinci sınıf öğrenciyle röportaj yaptı. Kruse, Forbes'ta "Tüm araştırmalarımda sürekli ortaya çıkan tutarlı bir tema var" diye yazıyor. "Üstün üretken insanlar bir yapılacaklar listesinden çalışmazlar, ancak takvimleriyle yaşar ve çalışırlar."
Girişimci ve New York Times'ın en çok satan yazarlarından Dave Kerpen Kruse, “Takvimimde yoksa, yapılmayacak. Ama benim takvimimde varsa, yapılır” diyor. Diğer bir girişimci Chris Ducker'da buna benzer sözleri tekrarlıyor.
“Her şeyi programıma koydum. Bu kadar. Günlük olarak yaptığım her şey programıma ekleniyor. 30 dakikalık sosyal medya, programa göre. 45 dakikalık e-posta yönetimi, programa göre. Sanal ekibime yetişmek, programa göre… Sonuç olarak, planlanmazsa tamamlanmaz.”
Bu aslında çok mantıklı. Sonuçta hayatımız zamana göre şekilleniyor. Son teslim tarihleri, randevular, seyahat tahminleri ve çevrimiçi sipariş ettiğiniz bir şeyin ne kadar sürede ulaşacağı. Hepsi hayatımızı oluşturan zaman birimleridir.
Görevlerin aksine zamana odaklandığımızda, etkisiz yapılacaklar listelerini bir takvimle değiştirebiliyoruz. Bunu yaptığınızda, takvimler zamanı merkezi hale getirdiği için günde bir saat odaklanmış olmanın gücünden yararlanabileceksiniz.
Başka bir deyişle, zaman sınırlı olduğundan onu boşa harcamamak için daha çok motive oluyoruz. Toplantılar, yapılacaklar veya hatırlatıcılar olsun, takviminizde olduklarında daha değerli olurlar. Değerli oldukları ve zamanınızı hak ettikleri için, onları takip etme olasılığınız daha yüksek olacaktır.
Takvimlerin yapılacaklar listelerinden daha etkili olmasının birkaç nedeni daha var.
Takvimler davranışlarınızı değiştirebilir.
Sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeye başlamak istiyorsanız, takviminiz bunu başarabilir. Örneğin, günde 30 dakika okumak veya egzersiz yapmak istiyorsanız, bunları takviminize eklemek sizi daha tutarlı hale getirecektir.
İstediğiniz bir eylemi tamamladığınızda, onu takviminizden çıkarırsınız. Sonunda bir zinciriniz olur ve onu kırmamak için motive olursunuz.
Hedeflere ulaşmak için takviminizi kullanabilirsiniz.
İşinizi büyütmek veya kilo vermek istediğiniz de not etmeniz gereken bir şey var. Spesifik olmak ve son teslim tarihlerine sahip olmak başka şeyler. 10 yeni müşteri edinmek istiyorsanız, takviminizde bu hedefe ulaşmak için gereken her görev için bir son tarih belirlemelisiniz.
Takviminiz, görevleri ve hatırlatıcıları hatırlamanıza yardımcı olma konusunda daha iyidir.
Bir çok görevi hatırlamak yerine, bir müşteriyle ne zaman buluşacağınız veya bir faturanın ne zaman geleceği gibi bu öğeleri size hatırlatabilir. Sizi yolda tutmanın etkili bir yolu.
Takvimler, zamanlamayı çocuk oyuncağı haline getirir.
Yapılacaklar listenize “Genel Md. Yrd. ile tanış”ı eklediğinizi varsayalım. Hala onunla iletişime geçmeniz ve ardından herkes bir tarih ve saat üzerinde anlaşana kadar iletişim alışverişinde bulunmanız gerekiyor. Onunla takviminizi paylaştıysanız, o kişi müsaitlik durumunuzu görebilir, ona uygun bir tarih ve saat seçebilir.
Yapılacaklar listenizi bir Takvime dönüştürmek.
Takviminizin yapılacaklar listelerinize sahip olmaya başlamasına hazır mısınız? İşte başlamanız için birkaç işaret.
İlk olarak, önceliklerinizi belirlemek ve planlamak istiyorsunuz. Bunun için, yapılacaklar listenizde ne olduğuna bakarak başlamanız daha mantıklı bir tercih.
Ardından, “Kendinize her bir görevin hedeflerinizi, başarı vizyonunuzu gerçekleştirmenize nasıl katkıda bulunup bulunmadığını sorun. O gerçekten yapılması gereken mi?” Bu bir öncelikse, sizin tarafınızdan yapılması gerekiyor mu?
“Bunlardan herhangi birinin cevabı hayır ise, bu öğeler atılabilir, devredilebilir veya listenizden çıkarılabilir.”
“Sonra, yapılacaklar listenizi oluşturun. Hepsini yapmak için zamandan daha fazlasının olduğunu kabul ettiğinizde, bu aslında özgürleştirici bir kavramdır. Bu farkındalık sizi, muhtemelen asla tamamlayamayacağınız daha düşük öncelikli öğeler olduğunu kabul etmeye zorlar. Gereksiz olanları silin, yapılmayacaklar listenize ekleyin ve onları bırakmayı taahhüt edin.
Yeni görevler açılır penceresi, dahil edilme kriterlerinizi karşılayıp karşılamadıklarını belirler. Listeniz budandıktan ve önceliklendirildikten sonra, her bir görevin tamamlanmasının ne kadar süreceğini tahmin edin.
Bu biraz deneme yanılma gerektirecektir, ancak fikir şu ki, gün boyunca bir dizi bloğunuz olduğunda daha fazlasını yapabilirsiniz. Takviminizde varsayılan 60 dakika yerine 15 veya 30 dakikalık bloklar kullanmanız önerilir.
Her bloktan en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için benzer görevleri bir araya toplayın. Toplu işlem, görevleri belirli gruplar halinde düzenlediğiniz bir üretkenlik biçimidir.
Başka bir deyişle, benzer görevler için takvimde zaman ayırıyorsunuz. Bu, çoklu görevleri önler, yapı sağlar, stresi azaltır ve daha fazlasını yapmanızı garanti eder. Sadece önce hayatınızdaki en önemli şeyleri zaman bloke ettiğinizi unutmayın. Bundan sonra, devam edin ve her şeyi gerçekten yapılacak şekilde planlayın.
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Toplantılar Doğru Kararlar Almanızı Engellemesin!
Tumblr media
Toplantılar etkili bir şekilde yapıldığında, kuruluşlar için önemli bir varlık olabilir. Daha iyi kararların alındığı, hedeflerin hizalandığı, çatışmaların çözüldüğü ve ekip üyelerinin ne kadar önemli olduklarını anladıkları yerlerdir. Ancak yanlış yapıldığında verimsiz olup, ciddi bir zaman ve para kaybına yol açarlar.
Toplantılarınızın etkili, üretken ve kaynak israfı olmadığından emin olmak için, kolayca önleyebileceğiniz 8 toplantı hatası var. Bunlara beraber göz atalım;
1. Gündemin net bir amacı yoktur
Toplantılarınız ne kadar çok yapıya sahipse o kadar verimli olur. Bu hiç akıllıca değil gibi görünüyor değil mi? Mesele şu ki, birçok kişi toplantıları için bir gündem oluşturmaktan vazgeçiyor. İster bir telefon görüşmesi isterse yüz yüze görüşme olsun, her zaman temel bir gündem belirlemek önemlidir.
Bir toplantı için net bir amacınız yok mu? Bu, toplantının gereksiz olduğuna dair bir kırmızı bayrak. Gündem, toplantının tüm akışını belirleyecek, bu nedenle net harekete geçirici mesajlarla ilgili noktalara bağlı kalmaya çalışmak işin en doğrusu.
Net bir amaç geliştirdiğinizde, gündemin kısa ve özlü olduğundan, başlangıç ve bitiş zamanlarının tanımlandığından, maddelerin toplantıdan önce katılımcılara gönderildiğinden emin olun.
2. Katılım eksikliği
Toplantıların üretken olması için, her yetkilinin katılımını sağlamanız gerekir. Bu mümkün değilse, büyük bir zaman ve iş kaybı olur.
Herkesten görüşlerini dile getirmelerini ve endişelerini paylaşmalarını isteyerek bunu kolayca teşvik edebilirsiniz. Eğer toplantıda sessiz kalan kişiler varsa onlara ulaşın ve konuşkan kişilerin sohbete hakim olmasına izin vermek yerine onlardan duygu ve düşüncelerini paylaşmalarını isteyin. Toplantılarda çok konuşmayı seven kim varsa, bu konuda uyarılarda bulunun. 
3. Zamanında başlamıyor veya bitmiyor
Vakit nakittir. Bu nedenle, tüm toplantılarınız için tanımlanmış bir başlangıç ve bitiş zamanı belirleyerek herkesin zamanına değer verdiğinizden emin olun.
Örneğin, toplantının 14:00'de başlay��p 14:30'da bitmesi gerekiyorsa, toplantı tam olarak o saatte başlar ve biter. İstisna yok. Bir konuşma uzuyorsa, oraya bir virgül koyun ve bir sonraki toplantı için kaydedin.
Size ayrılan süreyi aşmadığınızdan emin olmak için odada bir zamanlayıcı bulundurun veya asistanınızdan size beş dakikalık bir uyarı vermesini isteyin.
4. Belirlenmiş bir kolaylaştırıcı yoktur
Toplantıdan sorumlu biri yoksa, o zaman kolayca yoldan çıkılabilir, olay farklı konulara yol alabilir. Gündeme bağlı kalmak yerine, insanlar o sırada alakalı olmayan konuları tartışmaya başlar.
Konu dışı konuşmaların azaltılmasını, tartışmaların olumlu, odaklı kalmasını ve takip görevlerinin atanmasını sağlamak için toplantıyı kolaylaştıracak birini atayın.
Toplantıların önemli olmasını istiyorsanız, herkesin katılımını ve biraz çeşitlilik sağlamak için lideri değiştirmelisiniz.
5. Çok fazla dikkat dağıtıcı davranış
Igloo Software tarafından yapılan bir araştırmaya göre, insanlar toplantılar sırasında dikkat dağıtıcı şeylere sahip oluyorlar. Arama yapma (yüzde 51), yan konuşmalar (yüzde 47) ve yeme-içme (yüzde 22).
Siz veya meslektaşlarınız muhtemelen bunu bilerek yapmıyorsunuz. Ancak, birinin dikkat dağıtmaya başladığı ve diğerlerinin de buna ayak uydurduğu toplantılarda bulundum. Öyle yapmak istememiş olsalar da, odaklanma konusunda problemler yaşanıyor.
Birkaç basit yol var. Herkesten telefonlarını kapatmasını veya en azından bildirimleri kapatmasını isteyin. Ayrıca, konuşmacı sözünü bitirdikten sonra insanlara yorumları veya endişelerini kaydetmelerini hatırlatın. Ve toplantıda yiyecek veya içecek varsa, toplantı yerine mola sırasında tüketmeyi düşünün.
6. Çok fazla insanı davet etmek
Genel araştırmalara göre, verimsiz toplantılarda ayda ortalama 31 saat boşa harcanıyor. O zaman daha önemli projelere ve çalışmalara harcansa o kurum için faydasını kestirmek çok güç olmaz.
Bu sayıyı azaltmanın en kolay yollarından biri, yalnızca girişimlerine ve hedeflerine ulaşmak için gerekli kişileri davet etmektir. Örneğin, yaklaşan bir sosyal medya kampanyasını tartışmak için bir toplantı planladıysanız, yalnızca aşağıdaki rollerden sorumlu ekip üyelerini davet etmelisiniz; sosyal medya yöneticisi, içerik yaratıcısı, içerik küratörü, topluluk yöneticisi, sosyal medya izleyicisi, etkileyici ve reklamcı.
Diğer ekip üyelerinize saygısızlık etmeyin, ancak bu toplantıya katılmalarına gerek yok. Bunun nedeni, daha küçük toplantılar olduğunda daha odaklı, üretken ve yaratıcı olmalarıdır.
Jeff Bezos'un "iki pizza kuralı" dediği temel kuralı hatırlayın. Sadece iki pizzanın besleyebileceği kadar kişiyi bir toplantıya davet edin.
7. Teknolojiyi doğru kullanamamak
Teknoloji, ekranı, videoları ve PowerPoint'leri paylaşmamıza olanak tanır. Ama onları düzgün bir şekilde görüntüleyemezseniz işe yaramazlar. Toplantıdan önce teknik sorunları ele aldığınızdan emin olun. Bu yüzden erken gelmeli ve teknolojinin çalışır durumda olduğundan emin olmalısınız. Ancak, değilse, toplantıyı onsuz tamamlayabileceğinizden emin olun.
Teknolojiyi kullanacaksanız, ona daha fazlasını eklediğinizden emin olun. Sonuçta, katılımcılar verimsiz bir toplantıya katılmak yerine bu PowerPoint sunumunu kendi başlarına okuyabilirdi.
8. Görev vermemek ve takip etmek
Her katılımcı, tam olarak neye ihtiyaç duyulduğunu bilerek bir toplantıdan ayrılmalıdır. Bu sanırım, Steve Jobs'un "Doğrudan Sorumlu Kişiler" dediği şey.
İnsanlara görev ve sorumluluklar atayarak, onlardan ne beklendiğine dair kısa ve öz anlayışlar ortaya koyarak üretkenlik artacak, hedeflere ulaşmak çok daha kolay olacaktır.
Ayrıca, toplantı bittikten sonra lider, takip e-postaları göndermelidir. Takip e-postalarının en azından nelerin kapsandığını, çeşitli üyelere verilen görevleri ve sonraki adımların neler olduğunu içermesi gerekmektedir.
Tüm bunlar ışığında, verimsiz toplantılar ve alınamayan kararlar iş hayatındaki en büyük problem olmaya ne kadar devam eder, bunu gelişen teknoloji bize daha sağlıklı gösterecektir.
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Yapılacaklar Listeniz Başınızı Belaya Sokabilir!
Tumblr media
Bu haftaki yazıya bir soruyla başlayalım; İşleri halletmek için ne kadar mücadele ediyorsun?
Cevabımız yetersizse, sanırım hepimiz zaman zaman bu sorunu yaşıyoruz. Bu nedenle, gün boyunca gerçekten daha fazlasını yapmak için her türlü üretkenlik hilesine başvuruyoruz.
En yaygın ve uzun süredir devam eden üretkenlik hilelerinden biri, yapılacaklar listesi oluşturmak ve tamamlandıktan sonra öğeleri kontrol etmektir.
Aslında bunun arkasında biraz psikoloji var. Yapılacaklar listeleri kaygıyı azaltır, yapı sağlar ve bize neleri başardığımızı gösterir.
Ancak, yapılacaklar listesinden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için öncelikle listelerinize neleri ekleyeceğinizi bilmeniz gerekir.
Yapılacaklar Listenizde Neler Olmalı Veya Neler Olmamalı?
Yapılacaklar listeleriyle ilgili bir nokta varsa, bunların ya çok basit, belirsiz ya da aşırı uzun ve ayrıntılı olabileceğidir. Her iki durumda da, yapılacaklar listeniz muhtemelen size daha fazla stres ve endişe veriyorsa bunun üzerinde düşünmek gerekir.
Örneğin, yapılacaklar listeniz böyle görünüyorsa başınız belaya girmiş olabilir.
- E-posta
- Kemal'i ara
- Blog yazısını yaz ve düzenle
Listeniz çok belirsiz. Gelen kutunuzu sadece bir kez temizleyecek misiniz? Neden Kemal'i arıyorsun? Hangi makaleleri yazacak ve düzenleyeceksin? Kaç makale yazacaksınız?
Yapılacaklar listeniz bu soruları yanıtlamak için biraz daha fazla bilgiye ihtiyaç duyar. Bu yüzden listenizi oluşturmaya başladığınızda o gün için en önemli üç önceliğinize odaklanın. Spesifik ve gerçekçi olun, ancak aynı zamanda basit tutun.
Yapılacaklar listelerinizi daha etkili hale getirmek için aşağıdakileri de eklemelisiniz:
Tamamlandı tiki
Bu, tamamlanmış öğeleri kontrol etmenizi sağlar. Sonuç olarak, bir dopamin patlaması yaşarsınız, bu da sizi bunu tekrar yapmaya motive eder. Uzmanlar, "Dopamin beynin ödül yoluna (zevk, öğrenme ve motivasyondan sorumlu kısım) aktığında, sadece daha fazla konsantrasyon hissetmekle kalmadığını, aynı zamanda kimyasal salınımına neden olan aktiviteyi yeniden deneyimlemek için ilham verdiğini de" söylüyorlar.
Ben Zamanı
Yapılacaklar listeleri genellikle görevleri içerir, "ben" zamanını içermez. Yürüyüş veya en yakın arkadaşınızı aramak gibi 15 dakikalık molaları listenize ekleyin. Bunu yaptığınızda verimliliğinizi %34'e kadar arttırabilirsiniz.
Ayrıntılar
Yapılacaklar listenize ilgili ayrıntıları ekleyin. Örneğin, saat 10:00'da bir aramanız varsa, aşağıdaki bilgileri eklemek istersiniz; isim, telefon, toplantı ayrıntıları, referans bağlantıları ve aramanın amacı.
Devredilen Görevler
Bir görevi başkasına devretmiş olmanız, onu unutabileceğiniz anlamına gelmez. Zaman Yönetimi Ninja'nın sahibi Craig Jarrow, "Tamamlandığına dair bir onay alana kadar, devredilen görevi listenizde tutun" diye belirtiyor.
Görev Süresi
Yapılacaklar listesi öğelerinize sınırlar koymanın yanı sıra, zamanın sizden kaçmasına izin vermemenizi sağlar. Bu nedenle, bir telefon görüşmeniz varsa, 15 dakikalık bir sınır belirleyin. Yazman gereken o blog yazısı? 2 saatlik plan yapın.
En kısa sürede yapılacaklar listenizden çıkarmanız gerekenler:
Listenizde olup olmadığına bakılmaksızın yapacağınız şeyler, e-posta veya diş fırçalama gibi.
Asla tamamlayamayacağınız bir görev.
Tamamlanması 5 dakikadan kısa süren bir görev.
Uzun vadeli bir proje. Bunun yerine, bunu daha küçük, yönetilebilir adımlara bölün.
Hemen Başvurmanız Gereken 9 Yapılacaklar Listesi Hilesi
Yapılacaklar listenizde nelerin olması ve nelerin olmaması gerektiğini bilmek sadece bir başlangıçtır. Ayrıca, işlerinizi gerçekten halletmenizi sağlamak için aşağıdaki 9 tüyoyu da uygulamalısınız.
1. Kağıt yapılacaklar listelerini kullanın
Wunderlist, Todoist ve Remember gibi gerçekten harika yapılacaklar listesi uygulamaları var. Kağıt israfını pek sevmesem de gerçek şu ki bilgiyi yazmak, onu daha iyi hatırlamamıza yardımcı oluyor. Ek olarak, liste yapmak beynimizin hangi bilgileri tutmamız gerektiğini belirlemesine yardımcı olur.
Ama hepsi bu kadar değil.
Kağıt somuttur. Dokunup görebilirsiniz. Ayrıca, tek bir sayfaya ancak bu kadar çok şey sığdırabileceğiniz için listelerinizi de sınırlar.
Ayrıca maddelerin üzerini çizerken derin bir memnuniyet duygusu yaşarız. Hatta ilerlemenizi takip etmek için bu kağıtları saklayabiliriz.
Kullandığınız kağıt miktarını azaltmak istiyorsanız, bir beyaz tahtaya yatırım yapın ve listelerinizi tahtaya yazın.
2. "Odaklama" moduna geçin
En önemli işleriniz için 15-20 dakikalık yoğun bir odaklanma ayırmalısınız. Telefonunuzu ve kapıyı kapatarak dikkat dağıtıcıları ortadan kaldırın veya fişini çekin. Ardından bir zamanlayıcı ayarlayın ve yalnızca eldeki göreve odaklanın.
Kulağa saçma gelebilir, ancak dış dünyayı kapattığınızda ve her seferinde bir şeye odaklandığınızda ne kadar daha fazlasını yapacağınıza şaşıracaksınız. Bu yoğun odaklanma dönemlerine bile bağımlı olabilirsiniz.
3. Silin, devredin, erteleyin veya yapın
Bu, aşağıdakileri yaptığınız popüler bir zaman yönetimi tekniğidir.
Şu anda önemli olmayan görevleri silin. Alışkanlıkları olan ve tamamlanması 5 dakikadan kısa süren öğeleri de silmelisiniz.
Önemli olmayan veya sizin sorumluluğunuzda olmayan görevleri devredin.
Önemli ama acil olmayan bir görevi başka bir zamana erteleyin.
Sadece görevi yapın ve bir sonraki maddeye geçin.
4. Ivy Lee Yöntemi
Bu, 1918'de üretkenlik danışmanı Ivy Lee tarafından geliştirilmiş bir üretkenlik tekniğidir.
Günün sonunda yarın için en önemli altı görevi not edin.
Bu öğeleri önem sırasına göre önceliklendirin.
Bir sonrakine geçmeden önce yalnızca ilk göreve konsantre olun.
Tamamlanmamış görevleri yarının listesine taşıyın.
İşlemi günlük olarak tekrarlayın.
Bunun işe yaramasının nedeni basit olması, sizi zor kararlar almaya zorlaması, çalışmaya başlamayı teşvik etmesi ve tek bir görev gerektirmesidir.
5. Gruplama yoluyla benzer görevleri gruplayın
Toplu işlem, görevleri belirli gruplar halinde düzenlediğiniz bir üretkenlik biçimidir. Başka bir deyişle, benzer görevler için takvimde zaman ayırıyorsunuz.
Bu konsepti yapılacaklar listelerinize de uygulayabilirsiniz.
Örneğin, yapılacaklar listeniz üç blog makalesi yazmak ve diğer üçünü düzenlemek olabilir. Ertesi gün, aramaları yanıtlamak ve ekibinizle görüşmek olabilir.
Toplu işlemenin bu kadar güçlü olmasının nedeni, çoklu görev yapmanızı engellemesi, yapı sağlaması, sizi bir programa bağlı kalmaya zorlaması ve stresi azaltmasıdır. En önemlisi, daha fazlasını yapmanıza yardımcı olur. Bunun nedeni, görevi tamamlamak için ileri geri hareket etmek yerine beyninizin aynı bölümünü kullanmanızdır.
6. 80/20 kuralına uyun
Bunu daha önce de konuşmuştuk. Pareto İlkesi, 80/20 Kuralı olarak da bilinir. Sonuçların yüzde 80'inin çabaların yüzde 20'sinden geldiğini gösteriyor.
Çabalarınızın hangi yüzde 20'sinin en iyi sonuçları ürettiğini belirlemek sizin işiniz. Bu özel çabalara odaklanmak için ya elinizden gelenin en iyisini yapın ya da elinizden gelenin en iyisini yapın.
7. Bir "bitti" listesi oluşturun
Tamamlanmış listelerinizi atmayın. Bunun yerine, bir dosya alın ve bu "bitti" listelerini oraya yerleştirin. İlerlemenizi takip etmenin, tekrar eden görevler olup olmadığını görmenin harika bir yoludur ve moral yükseltir. Ne de olsa, zaten başardığınızı görmek sizi devam etmeye motive edebilir.
8. Gerçekçi ama agresif teslim tarihleri uygulayın
Hızlı bir blog yazısı hazırlamak için kendinize bir saat verdiğinizi düşünelim. Bunu 45 dakikaya indir. Odaklanmanızı sağlamanın basit ve etkili bir yolu. Dahası, bu fazladan 15 dakikayı fişten çekmek, meditasyon yapmak, okumak veya yürüyüşe çıkmak gibi üretken bir şey yapmak için kullanabilirsiniz.
Kişisel olarak, bu aynı zamanda işi oyunlaştırıyor. Görevi verilen sürenin altında tamamlayıp tamamlayamayacağımı görmek benim için bir meydan okuma.
9. Yapılacaklar listelerini eğlenceli hale getirin
Son olarak, sizin için en eğlenceli formatı bulana kadar farklı liste tutma türlerini deneyin. Bu, günlük kaydı, eski okul gün planlayıcısı, günlük görev kartları yoluyla olabilir. Bu konu biraz da sizin tarzınıza ve yaratıcılığınıza kalmış. Görsel olarak size en iyi gelen metodu bulmalısınız.
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
İlham Verici Liderlerden Kritik Başarı Notları
Tumblr media
Okuma seçimlerimde en sevdiğim kitap türlerinden biri de biyografilerdir. Bazen eğlendirici, bazen de bilgilendirici olabiliyorlar. Kitapları esas olarak hem işim, hem de iş dışındaki hayatım için ilham kaynağı olarak kullanıyorum, böylelikle ilham veren liderler hakkında bilgi edinmenin liderlik yeteneklerimi geliştirmeme yardımcı olabileceğine inanıyorum.
Son zamanlarda liderlik becerilerimi daha farklı bir boyuta taşıma arayışımın bazı liderlik yeteneklerimi geliştirdiğini düşünüyorum. Bir değişiklik yapmak, harekete geçmeyi ve çok çalışmayı gerektirir. En ilham verici liderler olarak kabul edilen ve fikirlerini uygulamaya koyabilmeyi umut eden insanlar hakkında mümkün olduğunca çok şey öğreniyorum. Karşılaştığım en ilham verici liderlerden on iki farklı görüşü bu yazımızın konusu:
1. Duygusal zekanın gücü.
Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı hakkında diğer tüm başkanlardan daha fazla biyografi yazılmıştır. Abraham Lincoln hakkındaki bu gerçek, o kadar da şok edici olmamalı. Indiana vahşi doğasında kendi kendini yetiştirmiş bir çocuktan başkanlık yoluna uzanan ilginç bir yaşam. Lincoln, değerleri, ısrarı ve karar verme yeteneği sayesinde ülkeyi iç savaştan çıkarmayı başardı.
Tarihçi Doris Kearns Goodwin, HBR'ye Lincoln'ü istisnai bir lider yapan şeyin güçlü bir EI'ye (duygusal zeka) sahip olması olduğunu söylemişti. "Lincoln'ün sahip olduğu olağanüstü miktarda duygusal zekaydı. Böylelikle hatalarını kabul edebildi ve hatalarından kayda değer ölçüde dersler çıkardı.”
"Lincoln geçmişteki acıları geride bırakmaya özen gösterdi ve asla yaraların iltihaplanmasına izin vermedi. Lincoln'ün birini affedememesine dair bulabildiğim ender örnek, babasıydı." Goodwin, Lincoln'ün ölürken babasını hiç ziyaret etmediğini anlatıyor. Bu duruş, bir tür öfkeden vazgeçemediğini gösterebilir.
Belki de ziyaret etmeme eylemi, bu bireyin etrafında hissettiği üzüntüydü. Muhtemelen Lincoln'ün babası zalim bir adamdı ve Lincoln kendini tekrar o günlerin sıkıntısına sokmak istememiş olabilir. Koşulları bilmiyoruz ve eylemleri hakkında herhangi bir fikir birliğine varmak zor olurdu. Başkanın her zaman şiddetli bir öğrenme arzusu vardı ve babası ona sürekli olarak bunun “tembellik işareti” olduğunu söylerdi.
2. Tüm olası seçenekleri değerlendirin.
Fransız imparatoru Napolyon Bonapart, tüm zamanların en yetenekli askeri liderlerinden biri olarak gösterilir. Bu bahşedilen unvanın nedenlerinden biri, savaşa girmeden önce tüm riskleri göz önünde bulundurmasıdır. Toby Rogers, Napoleon ile ilgili Medium yazısında şöyle diyor: "Derin bir bilge, düşmanla çarpışmayı seçmeden önce, çabalarının iyi ve kötü tüm olası sonuçlarını düşünür."
Bonaparte önce kendi zihnindeki tüm kötü senaryolara hazırlanırdı, bu yüzden ne olursa olsun kesinlikle hazır olurdu. Rogers, “Bu, herhangi bir iş liderinin uygulayabileceği bir yaklaşım” diye ekliyor. “Yeni bir şey yapmadan önce, her konuda ekiple birlikte düşünme ve vakit geçirmek konuya daha farklı yaklaşımlar sunmasına olanak sağlardı" diyor.
3. Liderler fedakarlık yapmalı ve korkularını yenmelidir.
“Cesaretin korkunun yokluğu değil, onun üzerindeki zafer olduğunu öğrendim. Cesur adam korkmayan değil, bu korkuyu yenendir." - Nelson Mandela. 
Ayrıca sabrı ve vizyonerliği ile tanınan Nelson Mandela (en ilham verici lider) Güney Afrika'da demokratik olarak seçilen ilk başkandı.
Mandela inandıkları için fedakarlık yapmaya istekliydi ve eylemlerinin sonuçlarından korkmuyordu. Mandela gibi büyük liderler hedeflerine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacaklardır. Yol boyunca, bu cesur liderler kendilerini sorumlu tutar ve sonuçların sorumluluğunu alırlar.
4. Kendinizi fazla ciddiye almayı bırakın.
Hepimiz kendilerini çok ciddiye alan insanlarla tanıştık. Harika bir işe başladığını anlıyorum ama kimse mükemmel değil. Hepimiz bir noktada hata yaparız. Paha biçilmez bir öğrenme deneyimi olmanın yanı sıra, hatalardan çekinmemek ve onları gizlememek alçakgönüllülüğümüzü ve insanlığımızı gösterir.
OWN üzerine bir realite belgesel dizisi çeken Paul C. Brunson'a göre kendini fazla ciddiye almamak Oprah'tan öğrendiği bir şeydi. (Winfrey) Brunson, Inc.com'a “Oprah'la gülümsemeden ve kahkaha atmadan iki dakikadan fazla sohbet edemezsiniz" diye söylemişti.
5. Hayallerinize inanın.
Eleanor Roosevelt sadece 32. başkan Franklin Delano Roosevelt'in karısı değildi. Onun en başarılı First Lady olduğu düşünülebilir. Eleanor Roosevelt, kadın ve Afrikalı-Amerikalıların hakları için önde gelen bir aktivistti. Günlük bir gazete köşesi yazan ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin hazırlanmasına yardımcı olan ilk First Lady oldu.
1999'da Time'ın onu 20. yüzyılın en etkili insanlarından biri olarak adlandırması bu yüzden şaşırtıcı değil. Roosevelt büyük düşünmeye istekli olmasaydı, Time tarafından etkili bir kişi olarak adlandırılma onuru mümkün olmayabilirdi. Kendisinin dediği gibi, "Gelecek, hayallerinin güzelliğine inananlarındır."
6. Zayıflıkları güçlü yönlere çevirin.
Bu konuda hata yapmayın. Helen Keller, tartışmasız, Dünya'da yürüyen en ilham verici ve moral veren insanlardan biridir. Helen Keller, marka uzmanı Leonard Kim'i daha iyi şeylere ulaşmaya devam etmesi için zorladı. Kim, “Çocukken kör ve sağır olması dışında, ders kitaplarında Helen Keller hakkında pek bir şey söylenmiyor” dedi. “Ama büyüdükçe, zayıf yönlerini güçlü yönlere dönüştürmeyi öğrendi." diye ekledi.
Hellen Keller'ın hayatında, lisans derecesi aldı, kitaplar yayınladı, ACLU'nun kurucu ortağı oldu, dünya çapında konuşmalar yaptı ve ABD'de Başkanlık Özgürlük Madalyası ile ödüllendirildi. "Bir gün Keller'ın yerinde yaşamak zorunda kalsaydık çoğumuz dehşete düşerdik, hatta travma geçirirdik, ama o devam ettikçe ilerledi. Keller sadece Amerikalılara değil, tüm dünya vatandaşlarına ilham vermeyi başardı."
7. Karakter önemlidir.
Cydcor CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkanı Gary Polson, "En büyük tarihi liderler, başkalarına kendi içlerindeki büyüklüğü bulmaları için liderlik etme söz konusu olduğunda, karakterin genellikle fikirlerden daha önemli olabileceğini gösterdi" diye belirtiyor. Belki de bu yüzden "Benjamin Franklin , başarılı bir yaşam için gerekli 13 kritik erdemi ve bunları örnekleme sözü verdi."
Örneğin George Washington'u düşündüğünüzde, dürüstlükle ilişki kurarsınız, Gandhi ise kısıtlaması ve öz disiplini ile hatırlanır. Polson, "George Washington, Ben Franklin, Mahatma Gandhi, Martin Luther King veya Nelson Mandela hakkında bir şeyler okurken kişisel nitelikleri göze çarpıyordu ve onlara saygı kazandırdı, başkalarıyla güven oluşturdu ve saygın bir üne çevrildi" diye ekliyor.
8. Daima daha büyük bir şey hayal edin.
Microsoft'un nasıl bu kadar baskın bir güç haline geldiğini bilmek ister misiniz? Çünkü Bill Gates her zaman daha büyük ve daha iyi bir şey inşa etmeye odaklanmıştı. Sürekli gelişiyordu ve asla kayıtsız olmaya istekli değildi. Bunu hayırsever hayatında bile gördük. Gates, tüm büyük liderler gibi vizyon odaklıdır. Bu liderler, vizyonlarını gerçeğe dönüştürmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırlar. Genellikle “gerekeni yapmak” sürekli eğitim, değişimi kucaklama ve kendinizi ortaya koyma becerisini öğrenmek yoluyla olur.
9. Anında düşünün.
Etkili bir lider olmak için hazırlanmanız biraz zaman alabilir. Aynı zamanda, liderlerin doğaçlama yapabilmeleri ve ayakları üzerinde düşünebilmeleri gerekir. Örneğin, gelmiş geçmiş en ünlü konuşmalardan birini ele alalım; Martin Luther King Jr.'ın “Bir Hayalim Var” efsaneye göre King, hazırladığı konuşmanın üzerinden geçiyordu. Ancak şarkıcı Mahalia Jackson'ın "Onlara rüyayı anlat" dediğini duyduğunda ikonik konuşmasını doğaçlama yaptı. Sonrasın o konuşmanın kitleleri nasıl etkilediğini hepimiz biliyoruz!
10. Başkalarına ilham vermek cesaret ister.
Winston Churchill, II. Dünya Savaşı'nda sadece İngiltere'yi Nazilere karşı değil, tüm Müttefik güçlere karşı yönlendirmek gibi göz korkutucu bir göreve sahipti. Onun ısrarı ve hitabet becerileri sayesinde müttefik güçler galip geldi. Bu nedenle Churchill gelmiş geçmiş en büyük liderlerden biri olarak kabul edilir ve “demokrasinin kurtarıcısı” olarak bilinir.
Churchill, fazlaca cesaret toplayarak başkalarına ilham vermeyi başardı. Onun ikonik "Plajlarda Savaşacağız" konuşmasını okuduktan sonra, kendisinin neden bu kadar insanları etkilediğini daha iyi anlayacaksınız.
11. Mentorluğun değeri.
Büyük İskender, tarihin en büyük askerlerinden biri olarak kabul edilir. Verimli ve yenilikçi olmasıyla tanınan, aynı zamanda mentorlara sahip olmanın, aynı zamanda kendiniz olmanın önemini de biliyordu. Aristoteles aslında İskender'i kültürel, politik ve askeri konularda eğitti. Ayrıca askeri kampanyalarda babasına katıldı. Tahta geçme zamanı geldiğinde, zamanın en sıra dışı beyinleri tarafından akıl hocalığı yapıldığından, İskender hazırdı. Peki sizin akıl hocanız kim?
Ek olarak, Büyük İskender yetenekli ve kararlı bir ekiple kendisini kuşatmayı başardı. Nedeni ise gelecek kuşaklara aklındakinleri aktarabilmekti. Eğitim ve gelişim için olağanüstü miktarda kaynak harcadı. O sadece mevcut birliklerini eğitmekle kalmadı, aynı zamanda gelecek nesli geliştirerek geleceğe de baktı.
12. “Hayır” demeyi öğrenin.
Erdemleri ve şiddet içermeyen direnişiyle tanınan Mahatma Gandhi bir keresinde şöyle demişti: "En derin inançla söylenen bir 'Hayır', sadece memnun etmek için söylenmiş bir 'Evet'ten daha iyidir veya beladan kaçınmak için daha kötüdür."
Bir lider olarak, zamanınız için istekleri geri çevirmeniz gerekir. “HAYIR” demek için “ne gerekiyorsa yapmaya” istekli değilseniz, o zaman sürekli olarak başkalarının önceliklerini kendinizin önüne koyuyor olacaksınız. Daha da önemlisi, bence bu alıntı, bu karar en popüler olmasa da zor kararlar vermek zorunda kalacağınız zamanlar olacağı fikrini mükemmel bir şekilde özetliyor.
3 notes · View notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Durgunluk Dönemlerinde Finansal Başarıya Hazırlanın
Tumblr media
Covid-19 daha hayatımıza girmeden önce, uzmanlar ufukta ekonomik bir durgunluktan endişe ediyorlardı. Borsalardan ipuçları, yavaşlayan küresel ekonomi ve diğer işaretler, başta ABD olmak üzere, hazırlıklı olunması gereken bir durgunluğa işaret ediyordu. Bir durgunluğun gerçekten yakın olup olmadığından asla emin olamayız, ancak her zaman finansal başarı için hazırlanabiliriz.
Finansal başarı her zaman değerli bir arayıştır. İyi ve kötü zamanlarda, ailenizi ve yaşam tarzınızı stressiz bir şekilde desteklemek için ihtiyacınız olan paraya sahip olmak güzel bir duygu. Para kesinlikle mutluluğu satın almazken, toplum hayatında kalmak ve gelişmek için en azından bir kısmına sahip olmanızı gerektirir.
Finansal başarıya ulaşmak, uzun bir süre boyunca gayretli çaba gerektirir. Çok az insan bir gecede büyük kazançlar sağlar. Finansal başarıdan hoşlananlar genellikle servetlerini inşa etmek için yıllarını harcadılar. Peki bunun için dikkate almamız gereken konu hakkında ki düşünceleriniz?
Acil Durum Fonu
Henüz yapmadıysanız, acil bir durum fonu oluşturma fikrine sıcak bakmaya başlayın. Covid döneminde kendilerini idare edecek kadar birikime sahip olanlar, işler geri döndükçe ve düzelmeye başladıkça yavaş yavaş ayağa kalkmaya başlayacaklar. Bir tasarruf hesabı, durgun dönemler sona erdikten sonra bile sizi uzun süre stressiz bırakabilecek borçtan uzak kalmanıza yardımcı olur.
Bu duruma, her ay maaş ya da gelirinizin bir kısmını tasarruf hesabına ayırarak başlayabilirsiniz. Yüzdesi size kalmıştır, ancak birçok uzman gelirinizin yaklaşık %10 ile 20'sini önermektedir. Ek olarak, bir acil durum fonunun gelirinizin altı aylık kısmını karşılaması önerilir. Bu nedenle acil durum fonunuzu başlatırken nihai hedefinizi belirleyin. Matematik ve finans bilginiz üzerinde çalışmalar ve oynamalar yapın. Ama her şeyden önemlisi tasarrufa yönelin!
Yan Bir İş
Bir durgunluk sırasında kaybedilecek ilk şeylerden biri işinizdir. İşletmeler, durgunluk düzelene kadar kendilerini bir deliğe düşmekten veya başarısız olmaktan korumak için tabiri caizse fazlalıklarını kesme eğilimindedir. Bu, yine başta Amerika Birleşik Devletleri'nin Covid-19'un zirvesinde rekor sayıda işsizlik iddiası görmesinin yanında, bir çok ülke de benzer sonuçlar doğurmuştur.
İş güvenliğiniz söz konusu olursa, hala bir miktar geliriniz olduğundan emin olmak için, yan bir iş hakkında harekete geçmelisiniz. Finansal olarak zor geçen dönemlerde bu yan iş en azından temel giderlerin karşılanmasına yardımcı olur.
Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde, bu konu üzerine çok farklı fikirler geliştirilebilir. Ekonomi iyi olduğunda, sanat, müzik ya da hayalinizdeki yeni işi kurmak gibi tutkunuzu bir işe dönüştürmekle uğraşabilirsiniz. Ama ekonomi kötüyken!
Bir durgunluk sırasında, lüks harcamalar kişisel bütçelerden çıkarılacak ilk  şeydir. Lüks harcamaları kesmek, kendinizi kıtlık zihniyetine sokmak anlamına gelmez. Bunu yapma! Hızlı düşün, acele değil. İnsanlara uygun fiyatlı, ya da daha da önemlisi, bir sorununu çözecek her ürün ya da hizmet etrafında odaklanılması durumunda muhtemelen beklenenden daha fazla talep görecektir.
Pasif Gelir Üretin
Bir durgunluk sırasında hala para kazandığınızdan emin olmanın bir başka yolu da belli bir miktar pasif gelir elde etmektir. Bu, aslında devamlı işin başında olmadan elde ettiğiniz gelirdir. Elbette çaba gerektirir, ancak dokuzdan beşe kadar uğraşmanıza gerek yoktur. Gerektiğinde uyurken bile kazanç sağlayabilirsiniz.
Pasif gelir için bir çok örnek verebiliriz. Bu durumda da mali yapınız parelelinde gelir durumu değişkenlik gösterebilir. Gayrimenkulleri olan birisi bunlardan kira getirisi sağlarken, bazıları internet üzerinden çok farklı konularda pasif gelir yaratabilir. E-ticaret bunun en bilinen örneği, dropshipping tarzı sermayesiz ticaret akla gelen ilklerden. Bu konulardaki yaratıcılık ve iş bitiricilik sizin vizyonunuza bağlı.    
Borç Kontrolü
Mümkün olan en kısa sürede borç durumunuzun dökümünü ayrıntılı şekilde, madde madde kağıda yazarak incelemelisiniz. Ekonomik bir durgunluk vurursa, kredi kartı borcunuz, banka kredi borcunuz veya benzeri borçlarınız arasında sıkışıp kalmak istemezsiniz. Onlara zamanında ödeme yapmak kredi puanınıza olumlu yardımcı olurken, finansal gelirlerin gelmemeye başlaması esnasında sizi zor durumda bırakır.
Aktif kredileriniz için minimum ödemeden daha fazlasını ödemek adına bütçenizi içi dolu bir şekilde ayarlamalısınız. Bu, ödenmemiş bakiyenizin kaldırılması için gereken süreyi kısaltacak ve oluşan faiz miktarını azaltacaktır. En önemlisi, başa çıkabileceğinizden daha fazla borca girmenize izin vermeyin. Bazı durumlarda bir ipotek ödemesi kaçınılmazdır, ancak kartlarınızı doğru oynarsanız, borçlarınız için faiz yükünden kurtulursunuz.
Şirketinizin Avantajlarından Yararlanın
Şirketiniz bir emeklilik programı veya başka mali avantajlar sunuyor mu? Bu konularda mümkün olduğunca sık araştırma yapın, konulara ve mevzuatlara hakim olun. Örneğin, sigorta planlarından, vergi indirimlerinden ve şirketinizin sunduğu diğer tüm avantajlardan yararlandığınızdan emin olun. Hatta bazı şirketlerin hiç bilinmedik, duymadığımız farklı katkıları ve yardımları dahi olabiliyor. Bu tip avantaj ve çabalar, finansal başarıya giden yolculuğunuzda sizi kendi başınıza yapabileceğinizden daha ileriye götürecektir. Ekonominin sıkıştığı dönemlerde bize imkan verilen her şıkkı önümüze koymalıyız. Bunun için tanıdığınız mali müşavirlerin kapılarını çalmaktan çekinmeyin.
Mali Durumunuzu Kaydedin
Finans hakkında okuduğunuz her yardım ya da bilgilendirme makaleleri size bütçenizi söyleyecektir. Kelimelerin altında yatan anlamlar yanlış değildir. İyi bir bütçe planlaması, akıllıca finansal kararlar almak için belki de en etkili araçtır. Ancak, finansal olarak başarılı olmak için yapabileceğiniz tek şey bu değil.
Bütçenizde hesaba katılması mantıklı olabilecek her ayrıntıyı kaydedin. Genel bir plana esnek bir şekilde bağlı kalmak yerine, tüm işlemlerinizi kayıt altına almak, mali durumunuzun hedeflerinize ulaşmak için tam olarak ne yapabileceğini gösterir. Ek olarak, iyi bir kayıt tutma, hangi vergi indirimlerine hak kazanabileceğinizi belirlemenize yardımcı olur ve her yıl daha iyi bir getiri sağlar. Bunun gibi örnekleri çoğaltabilir, farklı avantajlardan yararlanılabilir.
Zaman içinde finansal alışkanlıklar iyi şekilde geliştirilmelidir. Günümüz de sıkıntılarını bire bir yaşadığımız durumdan dolayı, bugünden itibaren mali durumunuz üzerinde ciddi şekilde çalışmaya başlayın. Bu ciddi çalışmalar, içinde bulunduğumuz dönemlerde, durgunluk vursa bile daha güçlü durmanızı sağlayacaktır.
1 note · View note
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Pareto İlkesi İşinizi Geliştirmeye Nasıl Yardımcı Olabilir?
Tumblr media
Bir işi yürütürken, hiç bitmeyen bir yapılacaklar listeniz olduğunu ve çok az zamanınız olduğunu hissetmek oldukça yaygın bir durumdur. Hayat bu, ancak 7/24 gerçekliğiniz olmak zorunda değil. Benim yazılarımı okuyorsanız veya bir takvim aracı deneme seçeneklerini keşfediyorsanız, doğru kaynakları ve stratejileri kullanarak üretkenliğinizi en üst düzeye çıkarabileceğinizi düşünebilirsiniz.
Hepimiz her gün aynı 24 saate sahibiz, ancak önemli olan bu zamanı nasıl geçirdiğiniz ve gününüzü nasıl planladığınızla ilgili. Küçük işletme sahipleri için en iyi zaman yönetimi stratejilerinden biri, 80/20 kuralı olarak da anılan Pareto ilkesidir. Odağınızı geliştirmek ve daha kısa sürede daha fazlasını yapmak için bu stratejiyi kullanma hakkında bilmeniz gereken bazı noktaları bu yazım da ele almaya çalışacağım.
Pareto Prensibi?
Pareto ilkesi, adını 1895'te, İtalyan bir iktisatçı olan Vilfredo Pareto'dan almıştır. Pareto, yaygın olarak adlandırıldığı şekliyle 80/20 kuralını tanımlamadan önce, çabamızın ve girdimizin nasıl belirli sonuçlar verdiğini inceledi.
Nihayetinde, hemen hemen her ekonomik faaliyetin aslında bu ilkeye tabi olduğunu fark etti. O zamanın İtalyan servetinin %80'inin aslında nüfusun %20'si kadar az bir kısmı tarafından kontrol edildiği üzerine çalışmalar yaptı.
Pareto ilkesi hemen hemen her duruma uygulanabilir. Temelde, sonucun %80'i gerçekte %20 girdiyle üretilir. Prensibi anlayarak, görevleri güne, haftaya ve aya göre nasıl önceliklendireceğinizi de öğrenirsiniz.
İş söz konusu olduğunda, 80/20 kuralı stratejik planlama açısından çok önemlidir. Bu, her ekip liderinin, işin verimli olmasını istiyorsa bilmesi gereken bir durumdur.
80/20 Kuralını İşinizde Nasıl Kullanabilirsiniz?
Mümkün olduğu kadar basit bir şekilde ifade etmek gerekirse, 80/20 kuralı, 10 üründen 2'sinin (yapılacaklar listesinde) diğer 8'e kıyasla daha değerli olduğunu kanıtlayacak bir kavramdır.
Genel olarak üzücü ama doğru olan şey, insanların gerçekten önemli olan görevlerin %20'sini, yani "hayati önem taşıyan azınlığı" erteleme eğiliminde olmaları ve enerjilerini kalan %80'e, "önemsiz çok" a odaklama eğiliminde olmalarıdır. Aslında, bunların yapılması basit olsa da, iş başarısına katkıları oldukça azdır.
Genel Stratejinize Pareto İlkesini Ekleme
Pareto ilkesinin temellerini anladıktan sonra, bunu işinize yardımcı olmak için kolayca kullanabilirsiniz. İşte işinize hız kazandırmanın yolları.
Genel Üretkenliği Artırın
Pareto ilkesi, kaynaklarınızı ve çabalarınızı maksimum verimlilik için odaklamanız gereken alanları belirlemenize yardımcı olacak çok etkili bir yoldur. Bu kuralı kullanarak, %80 sonucun üretilmesinden sorumlu hayati %20'ye odaklanabileceğiniz şekilde görevleri önceliklendirebilirsiniz.
Kabul edelim, tipik bir iş günü boyunca odaklandığımız şeylerin epeyce bir kısmı az önemlidir. Bazı görevler diğerlerinden çok daha iyi getiri sağlarlar. Pareto bize zamanımızın çoğunu önemsiz meselelerle harcamamamız gerektiğini öğretir. Zaman alıcıdır ve uzun vadeli hedefimiz için bize yeterli değer getirmeyecektir.
Pareto ilkesi, şirketinizin neden verimsiz olduğunu belirlemenize de yardımcı olabilir. Bir yönetici olarak, ekibinizin üretken olmamasının nedenlerinin %20'sini bulmak için kuralı gerçekten kullanabilirsiniz.
Kârınızı Artırın
Maksimum sonuç için (%20) işletmenizin hangi alanlarına odaklanacağınızı belirlerseniz, doğal olarak toplam kârınızı artırma olasılığınız yükselecektir. Bunu bir düşünün! Geçmişte, işinizin çok fazla sonuç vermeyen alanlarına daha fazla odaklanmış olabilirsiniz.
20/80 yöntemiyle daha verimli olabilir ve odağınızı daraltabilirsiniz. Ekip üyelerinize gelince, onların sadece yaklaşık %20'sinin istenen sonuçları verdiğini görebilirsiniz. Pareto ilkesi, bu %20 personelin becerilerini daha da geliştirmek isteyip istemediğinizi veya odağınızı zar zor geçmekte olan diğer %80'e odaklamanız gerekip gerekmediğini belirlemek için kullanılabilir. Odak noktanızı nereye koyacağınızı bildiğinizde, kârlılığınız da yükselecektir.
Pazarlamanızı Geliştirin
80/20 kuralına göre, web sitesi analizlerinize genel bakış, trafiğin %80'inin, sayfaların %20'sine ineceğini önerecektir. Bu sayfalar genellikle izleyicilerin çoğunu çekmeye meyillidir. Şirketinizin servis süreci için kritik olan sayfalardır. Aynı şey pazarlama mesajlarınız ve reklamlarınız için de geçerlidir.
Listenize bir e-posta gönderirken, hedef kitlenizin büyük bir kısmının, özellikle uzun bir mesajsa, mesajı yalnızca %20'sinin okuyabileceğini unutmayın.
Pareto ilkesini kullanarak, pazarlamanızı daraltabilmeli ve stratejinizi, hedef kitlenizin yanıt vermesini çok daha kolay hale getirecek şekilde optimize edebilmelisiniz. Bu aynı zamanda size en iyi getirileri alabilmeniz için hangi sayfalarda çalışılması gerektiğini de söylemelidir.
Diğer Alanlardaki Başlıca Sorunları Belirleyin ve Düzeltin
Nasıl Pareto kuralı size işlerin doğru gittiğini söyleyebildiği gibi, işlerin nerede kötü gittiğini de belirleyebilir. Sorunları önceliklendirebilir ve hangi sorunların işletmenizi en çok etkileme olasılığı olan %20'ye girdiğini görebilirsiniz.
Bu sadece sorunu tanımlamanıza yardımcı olmayacak, aynı zamanda düzeltebilmeniz için uygun yaklaşımı bulmanızı da sağlayacaktır. Çok geçmeden farkı görebilirsiniz.
Genel Müşteri Deneyimini Geliştirin
Kaliteli müşteri hizmeti ve desteği çok önemlidir. Müşteri desteğini iyileştirmeye yardımcı olmak için Pareto prensibini kullanarak, şikayetlerin %80'inin ürünlerinizin yaklaşık %20'sine bağlı olduğunu göreceksiniz. Bu da, söz konusu ürünün iyileştirilmesinin üstesinden gelmenize olanak sağlayacaktır.
Benzer şekilde, Pareto kuralını kullanarak, tam olarak hangi müşteri destek üyelerinin en çok şikayeti aldığını da belirleyebilirsiniz. Bu şekilde, personelinizi yeniden düzenleyebilirsiniz, böylece müşterileriniz de aldıkları destekten memnun olurlar.
Son düşünceler
Genel olarak, Pareto ilkesi size durumun en az kritik yönlerinden herhangi birini ortadan kaldırmanızı söylemez. Bunun yerine, odak noktanızı son derece önemli olan ve en iyi sonuçları verecek olan görevlere nasıl kaydıracağınızı öğretecektir. Oradan, sonuçlarınızı en üst düzeye çıkarmak için programınızı değiştirmeye ve zamanınızı buna göre bölmeye başlayabilirsiniz.
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Yüksek Performans için Zihninizi Organize Edin
Tumblr media
Şu anda birden fazla proje üzerinde çalışıyorum. Psikolojik ve fizyolojik parametrelerin yapısının, uygun şekilde değerlendirilmesinin verimli bir program sağlamanın anahtarı olduğunu düşünenlerdenim. Yapı olmadan, tam ve dengeli bir yaşam tarzından zevk alma şansınız önemli ölçüde azalır. Motivasyonunuz ve ruh haliniz saygı açısından zarar görür.
Hayatınızda ne kadar meşgul olursanız olun, bugün önereceğim program verimlilik sisteminize değer katacaktır. Leonardo Da Vinci, "Dolu bir günün kutsanmış uykuyu getirmesi gibi, iyi istihdam edilmiş bir yaşam kutsanmış bir ölüm getirir" demiş.
Dolu bir yaşam arayışında, Da Vinci'nin sözü, bana programımı daha yaratıcı, amaçlı ve eğlenceli hale getirmek için yeniden yaratmaya devam etmem konusunda ilham verdi. Bunun için bazı sorulara cevap arayışımızın gerçekçiliği önemli hale gelmeye başlar.
-  Nasıl yaratıcı olunur ve günlük olarak akışa nasıl girilir?
-  Kesintilerin akışınızı mahvetmesine nasıl izin verilmez?
-  Ertelemeyi bırakıp işleri nasıl halledebilirim?
-  Tükenmişlik yaşamadığınızdan nasıl emin olabilirsiniz?
-  Yeterince sosyalleştiğinizden ve işi oyunla dengelediğinizden nasıl emin olabilirsiniz?
Bunun arkasındaki ana fikir, bol miktarda görevden bunalmadan programınızda kendinize yeterince akışkanlık sağlamaktır.
İşleyiş şekli şöyledir:
Bazı insanlar planlamanın haftanın ilk gününde başlaması gerektiğini öneriyor, böylece hafta sonundan sonra kendinize biraz zaman tanıyabilirsiniz. Bu bana göre yanlış. Planlama Pazar akşamı başlamalı. Çünkü Pazartesi sizin “derin dalış” gününüz olmalıdır. Pazartesiyi sabahın erken saatlerine denk olarak düşünün. Sabahları zihniniz dinlenir ve sağlayabileceği üretkenlikle sizi şaşırtabilir. Hafta için "erken saatleriniz" Pazartesi-Salı-Çarşambadır.
-  Bu paralelden yararlanmak için görevlerinizi Pazar günü planlamanız gerekiyor.
-  Her Pazar akşamı, belli bir saatte masanıza oturun, hafta sonunuzu düşünün, odaklanın ve haftanızı planlamaya başlayın.
-  Planlama söz konusu olduğunda zor olan unsur önceliklendirmedir.
-  Kendinize karşı çok dürüst olmanız, görevlerinizi ne kadar önemli olduklarına ve ne kadar derin çalışma gerektirdiklerine göre dikkatlice sınıflandırmanız gerekir.
Peki, haftalık ve günlük planınız kabaca nasıl görünmeli, bunu şu şekilde  ayrıntılandıralım;
Öncelikle günlük plan için aşağıdaki kategorizasyonu kullanmamız gerekiyor:
-  Derin Çalışma
-  Yönetici Çalışması
-  Toplantılar
-  Spor / İyi Beslenme
-  Ağ / Buluşmalar
-  Sosyal Hayat
Derin çalışma, sert derin çalışma ve yumuşak derin çalışmayı içerir.
Derin çalışmaları bu iki kategoriye ayırmaya karar verdim çünkü derin çalışma bir yelpaze. Bu spektrum, her bireyin tercihlerine duyarlıdır. Örneğin, derin çalışma gerektiren iki faaliyetim var diyelim: Yazma ve programlama.
Örneklemek gerekirse, son zamanlarda programlamaya başladığınızı düşünün. Zorlu bir görev olmasına rağmen, analitik ve matematik odaklı doğanız nedeniyle bunu yazmaktan daha kolay buluyorsunuz. Bu nedenle, sizin için programlama yumuşak derin çalışma, yazma ise sert derin çalışma olarak görünür olabilir.
Temelde, bunun anlamı, derin iş görevlerinizi nasıl değerlendirdiğinize bağlı olarak, zorlu görevlerin Pazartesi’den Çarşamba’ya, yumuşak olanların Perşembe'den Cuma'ya gerçekleştirilmesi gerektiğidir.
Yönetici çalışması
Yönetici çalışması, e-posta, belge düzenleme, malzeme siparişi, toplantı planlama vb. gibi şeyleri içerir. Kısacası, kişisel bir asistan tarafından yapılabilecek her şeyi yeterli bütçeniz olmadığında, kendinizin tamamlaması gerekir.
Bu görevler çok önemlidir ve çoğu zaman beklenenden daha uzun sürebilir. Bu nedenle, deneme yanılma yoluyla bunları tamamlamak ve buna göre planlamak için gereken süreyi değerlendirmek önemli. Bunun için yönetici işlerini organize etmede önemli ölçüde yardımcı olan farklı araçlar ve uygulamalar işinizi kolaylaştırabilir.
Toplantılar
Bir şirkette çalışırken, toplantılar programınızın çok önemli bir unsurudur. Evet, önemlidirler, deneyimlerime göre, ekip oluşturma ve proje akışını kesinlikle iyileştirebilirler, ancak çoğu durumda zaman kaybı da olabilirler.
Bir toplantının derin iş akışınızı kesintiye uğratmamasını sağlamak için, toplantıların sabah erken veya öğleden sonra geç saatlerde planlanması gerekir. Bu saat 10'dan önce ve 3'den sonra gibi. 
Erken aşama çalışanıysanız, bu süreç üzerinde kontrol sahibi olmak zordur. Deneyebileceğiniz şey, kesintisiz derin çalışmanın önemini yetkililerle tartışmak ve önerinizi benimsemelerine yardımcı olmaktır. Bir ekibi yönetiyorsanız, genellikle organizatör olduğunuz için bu alanda kesinlikle daha fazla esnekliğin tadını çıkarabilirsiniz.
Spor
Benim için fitness, koşu ve spor salonunu içerir. Neredeyse haftada 3–4 kez spor salonuna gidiyorum. Koşmak, birazdan bahsedeceğim sabah rutinime zaman zaman dahil edilmiştir. Spor salonu söz konusu olduğunda, akşam geç saatlerdeki yorgunluktan kaçınmak için işten hemen sonra egzersiz yapmayı seviyorum. Öğleden sonra 5 civarında bir şeyler yemeye özen gösteriyorum ve saat 18:30 gibi spor salonuna gidiyorum.
Ağ ve Buluşmalar
Haftada en az bir veya iki kez buluşmaları, diğer ağ oluşturma etkinliklerine katılmayı seviyorum. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum çünkü kendime meydan okumama, satış becerilerimi geliştirmeme, farklı düşünce yapılarını ve yaşam felsefelerini keşfetmeme yardımcı olmama izin veriyor.
Buluşmaların işle ilgili olması gerekmiyor. Bunlar felsefe buluşmaları, edebiyat buluşmaları ve hatta spor buluşmaları dahi olabilir. Bu yaklaşımın arkasındaki fikir, kendinize bağlı kalmanıza, sosyal erişiminizi artırmanıza ve aynı zamanda sosyalleşme ihtiyacınızı karşılamanıza izin vermenizdir.
Sosyalleşme
Bu, kafanızı dağıtabileceğiniz ve zevklere kendinizi kaptırabileceğiniz zamandır. Bu zevkler, Youtube videolarını izlemekten, video oyunları oynamaya ve arkadaşlarla içki içmeye kadar değişebilir.
Bu yalnızca size ve kişisel tercihlerinize bağlıdır, ancak deneyimlerim, planlamanın bu süreçten daha fazla keyif almanıza yardımcı olabileceğini göstermiştir.
Örneğin, hafta içi bazı arkadaşlarıma mesaj atmayı ve onlarla önceden görüşmeyi seviyorum. Ya da çarşamba akşamı bir film planlamayı. Farklı müzikler ve yeni diller öğrenmek gibi bazı hobilerimi uyguladığım belirli bir zaman planlamaları da bana göre.
Görev listesi, en güçlü üretkenlik aracıdır. Gerçekten üretkenliğin özünü özetler ve beyninizin dağınıklığını gidermenize yardımcı olur. Her gün, sabahları en önemli 5 görevinizi yazın ve bunları etkili bir şekilde sınıflandırın. Biri derin çalışmayı içermeli ve geri kalanı yönetici çalışma alanına ait olmalıdır.
Akış
Kendinizi kesintisiz derin çalışmaya daldırdığınızda akış oluşur. Oraya ulaşmanın bir püf noktası, zevk aldığınız müziği dinlemektir (tercihen beyin dalgalarının odaklanmaya yardımcı olabilecek bir ritimle) ve e-posta, telefon ve ilgisiz tarayıcı sekmeleri gibi tüm harici uyaranları kapatmaktır. Akışa girmek için 15 dakikaya ihtiyacınız var ve bu durumda dört saate kadar çalışabilirsiniz.
O zaman yukarıda yazdıklarımızı daha net cümlelerle, alışkanlıklar haline getirmek için bir sabah rutini oluşturalım:
Erken uyanın. Koşabilme imkanımız varsa 2-3 km koşun. Sonrasında soğuk bir duş alın. Cildinize önem vermeyi unutmayın. Kendinize sağlıklı bir kahvaltı hazırlayın. 30 dakika kitap okuyun. 20 dakika ilginizi çeken haberleri veya makaleleri okuyun. 10-15 dakika meditasyon yapın, işe gidin.
Bunları çoğu yerde okumuşsunuzdur, yazması kolay, yapması hiç kolay olmayan şeyler. Peki bunun için ne kadar irade ortaya koyuyorsunuz? Bence bu oran aldukça az!
Şu anda üç farklı projeyle ilgilenmem gerekiyor, bu yüzden zaman zaman hafta sonları da çalışıyorum. Ancak bu, kendimi tamamen kapattığım anlamına gelmez. Gelmemeli!
7-8 saatlik uyku önemli. Gözünüzü her açtığınız da, her zamanki sabah rutininizi tekrarlayarak uyanmak için yeterince güçlü müsünüz? Daha sonra sevdiğin faaliyetlere dalmak için zaman harcıyor musun?
Her durumda, hafta sonunuz her şeye izin verilen zamandır ve yaptığınız her şey stressiz olmalıdır.
Son düşünceler
Yapıyı haftalık ve günlük programınıza getirmek, kişisel alanınızı dağıtmaya benzer. Dağınıklığı ortadan kaldırdığınızda, zihniniz çevrenizi organize bir alan olarak algılar ve bu da kalıpları daha etkili bir şekilde analiz etmesine izin verir. Bu şekilde, etkili bir günlük programın tadını çıkarabilir ve doymuş bir şekilde yatağa gidebilirsiniz.
4 notes · View notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Zaman Yönetiminde Kendi Sisteminizi Oluşturmak Neden Önemli?
Tumblr media
Zaman yönetimi konusunda kendini memnun edecek şekilde ilerletmek istemeyen bir iş insanı arkadaşım henüz olmadı. Sorun şu ki, girişimciler ve iş insanları, yollarına çıkan çok sayıda tavsiyeler karşısında bunalmış durumda. Ancak, kendi değerlendirmenizi başlatmanın en kolay ve en etkili yollarından birinin zaman yönetiminin farklı seçeneklerini denemek olduğunu düşünüyorum.
Bugün bunlardan dördüne değinelim. Bu dörtlü kategoriye dalmak verimliliğinizi artıracaktır çünkü sizi gerçekten önemli olan şeylere daha fazla zaman ayırmaya teşvik eder. Öncelikle, bunların ne olduğunu daha ayrıntılı olarak ve bunları nasıl kendi yararınıza kullanacağınızı bilmeniz gerekir.
Yapma
Bazıları bu durumu farklı isimle ansa da fikir aynı. Önemli veya gerekli olmayan tüm kişisel ve profesyonel taahhütleri bir kenara bırakın. Devamlı aynı konuları düşürmek sizi endişelendirebilir. Ya kritik bir e-postayı çöp kutusuna atarsanız? Bu etkinliğe katılmazsanız, yeni bir bağlantı kurmayı kaçırabilirsiniz. Steve Jobs'un bir zamanlar dediği gibi, "ne yapılmayacağına karar vermek, ne yapılacağına karar vermek kadar önemlidir."
Diğer bir deyişle, hayatınızdaki her şeyi mahvetmek zorunda değilsiniz. Bu strateji, hayatınızı strese sokmak için değil, kolaylaştırmak içindir. Zamanınızı neyin boşa harcadığını değerlendirmek için vakit ayırın ve zaman kaybını önleyenleri programınızdan çıkarın. Zaman kaybı listesi verimsiz toplantıları içerebilir ya da aşağıdaki benzer maddeleri;
-  Üretkenliğin en yüksek olduğu saatlerde çalışırken kesintiler. Bunlar akıllı telefon bildirimleri veya ofisinize giren kişiler olabilir. Bu dikkat dağıtıcı unsurları belirleyin ve ortadan kaldırın.
-  Başladığınız ama asla tamamlamayacağınız projeler.
-  Artık açmadığınız veya önemsemediğiniz haber bülteni abonelikleri gibi e-postalar.
-  Ayaklarını sürükleyen ve sizi bitirme projelerinde geri tutan müşteriler veya çalışanlar.
-  Otomatikleştirilebilen görevler.
-  Spora git, yemek zamanı gibi alışkanlıklarla yapacağınız gereksiz takvim görevleri.
Burada son bir tavsiye. Bazı insanlar, savurgan faaliyetleri bırakmalarına yardımcı olmak için 80/20 kuralı olan Pareto İlkesini de kullanırlar. Bu durum, en çok sonuç odaklı görevlerinize öncelik vermenizi teşvik eder.
Temsilci Ata
Richard Branson, "Bir girişimci olarak gerçekten büyümek istiyorsanız, yetki vermeyi öğrenmelisiniz" der. Tabii ki, bunu söylemek genellikle yapmaktan daha kolaydır. İş insanlarının, güven sorunları, kontrol veya kalitenin düşeceği endişesi nedeniyle her şeyi kendi başlarına yapmak istedikleri bilinmektedir. Bir girişimci veya kurucu, görevleri başkalarına devretmek için gerekli kaynaklara sahip olmayabilir.
Ödüllü üretkenlik uzmanı Laura Stack'ın Forbes'e bahsettiği şu cümleler duruma nasıl yaklaştığını belirtiyor. “Görevleri yetkilendirirken, düzgün dış kaynaklı ve çalışan düzeyinde bağlı olmalıdır. Örneğin, bir bilgisayarı çok iyi eğitimli, yüksek ücretli bir yazılım mühendisine tamir ettirmek düşük maliyetli bir görevi devretmek kapsamında çılgınlık olur."
Kısacası, yapılması gereken, ancak zamanınızı boşa harcayan faaliyetler varsa, bu görevlerin başka birine verilmesi gerekir. Örneğin, kodlamayı biraz biliyorsun ancak, herhangi bir kodlama görevini ne yaptığını bilen birine devrederek zamandan ve paradan tasarruf edilebilir.
Stack, "Evet, işletme sahipleri bunu yapabilir, ancak bunu kendiniz yaparken düşük bir Kişisel Yatırım Getirisi varsa, paranızı çöpe atıyorsunuz" diye açıklıyor. “Bir dahaki sefere ekip üyelerine görev atamayı düşündüğünüzde, onlar için zaman kaybının ne olacağının aksine, onların zamanlarında ne yapmaları gerektiğini düşünün. Görev uymuyorsa, yetkilendirin, dış kaynak kullanın veya sıradanlıktan tatmin olmayı öğrenin."
Ertele
Diğerleri ertelemeyi geciktirme olarak adlandırabilir, ancak kavram aynıdır. Gerekli oldukları için silinemeyen görevler için bunları başka bir tarihe veya saate erteleyebilirsiniz. Bu stratejinin yararlı olmasının nedeni, şu anda yapılması gerekenleri ele almanız için size zaman kazandırmasıdır.
Her şey önemli veya acil göründüğünde, hangi işi daha sonraya ertelemek zor bir karar olabilir. Şahsen bu yolun aşağısındaki aktiviteler için en iyi sonucu verir. Örneğin, ayın sonunda bir toplantınız varsa, devam edin ve bunu takviminizde planlayın. Ancak bugün bir gündem oluşturmak ve davet göndermek için hiç zaman harcamayın.
Bu ilke, gelen kutunuzu yönetmede de uygulanabilir, bu gerçek bir zaman tasarrufu sağlar. Yeni bir klasör oluşturabilir ve okunması gereken yeni mesajları oraya taşıyabilirsiniz. Müsaitlik durumuna sahip olduğunuzda bu e-postaları kontrol edeceksiniz. Ancak acil olmadıklarından, gelen kutunuza ulaşır ulaşmaz onlar için endişelenmenize gerek yok.
Yap
Zaman yönetiminin son maddesi, "Kemerleri bağlayın ve görevi tamamlayın" Takviminize planlanmış bir milyon şey gibi görünen şeylere sahip olduğunuzda, bunu söylemekten daha kolay geldiğini biliyorum. İşinize dalmadan önce görevlerinize öncelik vermeniz en sağlıklı karar. Bu şekilde, aynı anda yalnızca bir şey üzerinde çalışacaksınız. Devam etmekte olan çalışmalara, mevcut bir ödevi bitirene kadar katkıda bulunan başka bir şeyle başlamanızı öneririm.
Görevlerinize öncelik vermenin yanı sıra, 2 dakika kuralını da uygulayabilirsiniz. 2 dakika kuralı, Getting Things Done'ın arkasındaki beyin olan David Allen'dan geliyor. İşin özü, bir e-postaya yanıt vermek gibi bir görevi yerine getirmeniz 2 dakikadan az sürüyorsa, devam edip halletmeniz gerektiğidir. "İki dakika kuralının mantığı, bir öğeyi saklamanın ve takip etmenin, ilk kez elinize aldığınızda onunla ilgilenmekten daha uzun sürmeye başladığı noktadır." Allen, işleri halletmek de buna "verimlilik kesintisi" diyor.
Ayrıca, bir görevi ertelemek gibi yeni bir alışkanlık başlatırken bu yöntemin harika olduğunu keşfettim. Başladığınızda, üzerinde çalıştığınız belirli öğeyi tamamlamak için ivme kazanırsınız. Psikolojide bu, kesintiye uğramış veya bitmemiş görevleri tamamlanmış olanlardan daha fazla hatırladığımızı belirten Zeigarnik etkisiyle ilgilidir. Sonuç olarak, bu zihninizin tepesinde olduğu için zihinsel gerilim yaratır. Rahatlamanın tek yolu görevi bitirmek ve ertelemeyle savaşmaktır.
Zaman yönetiminde ustalaşmak.
Bu basit ve güçlü zaman yönetimi tekniklerinden en iyi şekilde yararlanmak için günlük aktivitelerinizi listeleyin ve takip edin. Zamanınızı nasıl geçirdiğinizi görmenin tek yolu bu. Ve daha da önemlisi, zamanın nerede israf edildiği. Zamanınızı takip etmek için elle yazılmış bir zaman günlüğü, dijital takvim veya benzer bir yazılım kullanabilirsiniz.
Önemli olan, size veya işletmenizin büyümesine yardımcı olmayan faaliyetlerin yanı sıra, hızlı bir şekilde bırakılabilen, başkasına atanabilen veya daha sonrası için kaydedilebilen öğeleri aramaktır. Zamanınızın nasıl harcandığını anladıktan sonra, bir zaman yönetimi tecrübelisi olma yolunda olacaksınız. Ve sonuç olarak, zaten telaşlı günlerinizde daha fazlasını yapacaksınız.
1 note · View note
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Daha Verimli ve Organize Bir Hafta İçin Neler Yapılmalı?
Tumblr media
“Günün başlangıcı, daha fazla disiplin ve enerji gerektiren odaklanmış işler için iyidir.” 
Çalışan insanların büyük bir kısmı hafta sonunun bitişini işaret ettiği için pazar gecelerinin hayranı değildirler. Bazıları, daha çok önümüzdeki hafta yapılması gereken işler adına endişelenmekle ilgilidir. Eğer ilerlemeye odaklanamazsan bu durum zaman zaman üzüntü verici olabilir. 
İyi haber şu ki, zihnimizi rahatlatmanın bir yolu var. Haftayı önceden planlamak, böylece işleri halletmek için yeterince organize ve odaklanmış olmak çoğu stres faktörünü giderir. Bunu ister yapıyor olun,  ister yeni başlayan biri olun gelecek çalışma haftanızı haritalandırmak için kullanmanız gereken bazı ipuçları vardır.
Haftaya Nasıl Başlıyorsun?
Olumlu niyetler, gün boyunca sizi merkezde tutabilir. Ayrıca, hayat sizi yolunuza fırlattığında odaklanmış ve üretken olmanızı da sağlayabilirler. Bu yüzden her haftaya bir niyetle başlamanız oldukça önemli. Örneğin daha nazik olmak, bir konuda örnek olmak veya her gün bir amaç için yataktan kalkmak gibi.
Önümüzdeki haftanın haritasını çıkarmadan önce, bir beyin dökümü veya zihin taraması yapın. Bu, her şeyi kafanızdan çıkarıp bir kağıt parçasına veya dijital nota aktarabileceğiniz basit bir etkinliktir. Bu egzersizin faydaları;
- Artık tüm düşünceleriniz veya fikirleriniz için tek bir yeriniz var.
- Önemli telefon görüşmesi yapmak gibi hatırlamanız gereken fikirleri veya şeyleri unutmanızı önler.
- Sorumluluklarınıza öncelik verme şansı verir.
- Beyninizin önbelleğini temizler.
- Dikkat dağıtıcı unsurları azaltır.
- Bir şeyleri yazmanın hatırlamayı geliştirdiği kanıtlanmıştır.
- Yalnızca haftalık bir takvimi değil, aynı zamanda aylık bir takvimi de planlamayı kolaylaştırır.
Görevlerinize öncelik verin.
Hepimizin her hafta yapması gereken yüzlerce işimiz var. Ancak, hepsini tek bir büyük listede bırakırsak, gerçekte neyin önemli olduğunu belirlemek zor olabilir. Bunun yerine, "hafta boyunca tamamlamamız gereken görevler için öncelikler belirlememiz" daha doğru bir yöntem olacaktır. Bunu yaptığınızda, "bu şeyleri gerçekten başarma olasılığınız daha yüksek."
"Hafta başlamadan önce görevlerinize öncelik verin." İdeal olarak, bunu hafta sonları yapabilirsiniz. 
Geçen hafta?
Geleceği planlamanıza yardımcı olması için geçmiş takvimleri gözden geçirmeli ve düşünmelisiniz. Çünkü tekrar eden olayların ortaya çıkıp çıkmadığını böylelikle görebilirsiniz. Öyleyse, zamanınızı organize etmek biraz daha yönetilebilir. Örneğin, her Salı ekibinizle buluşuyorsanız, bu takviminizde tekrar eden bir etkinlik olarak ayarlanabilir.
Ayrıca otomatikleştirilebilen veya dışarıdan temin edilebilen görevleri de tespit edebilirsiniz. Böylelikle boşa harcadığınız zaman parçaları olduğunu bile fark edebilirsiniz. Bu hatayı tekrarlamadığınızdan emin olmak için o zamanı daha akıllıca kullanabilirsiniz.
Şu anda, bir adım geri atıp nefes almanın tam zamanı. Şimdi, yaşam hedeflerinizin ve hayallerinizin ne olduğunu düşünün. Kendinize büyük resmi hatırlatmak için bir dakikanızı ayırdığınızda, gerçekten önemli olan şeye odaklanabilirsiniz. Ve sonuç olarak, bunlara ulaşmak için zamanınızı önceliklendirebilecek ve düzenleyebileceksiniz.
Kişisel ve iş başarısını tanımlayın.
Başarı sadece gelişen bir işe sahip olmak anlamına gelmez. Aynı zamanda anlamlı ve doyurucu bir hayat yaşamaktır. Tabii ki, zorluk her ikisi için de zamanı planlamaktır. Ancak yine de uygulanabilir.
Bu kategorilerin her ikisinde de sizin için neyin önemli olduğunu belirleyin. Bir aileye sahibi olmak istiyorsanız, haftada 80 saatten fazla çalışmak bunun gerçekleşmesine yardımcı olmayacaktır. Ancak, aile sizinle o kadar alakalı değilse, başarılı bir iş kurmak için bu kadar çok saat çalışmak, daha öncelikli olacaktır.
Sizin için en önemli olanı belirledikten sonra sınırlar belirlemeniz gerekir. Çocuklarınızla orada olmak istiyorsanız, işten ayrıldığınızda işi ofiste bırakmalısınız. Ayrıca benzer etkinlikleri bir araya toplayabilir ve en yüksek performans gösteren saatleriniz boyunca çalışabilirsiniz.
Planlarınızın sayısını sınırlayın.
Muhtemelen bu hafta yapmanız gereken her şeyden bunalmışsınızdır. Yine de, derin bir nefes alın ve listenizi kısaltın. İdeal olarak, günde en az bir birincil hedefe ulaşmaya odaklanmalısınız. Bunu listenizden çıkarırsanız, bir sonraki hedefinize geçin. 
Doğru uygulamalar kullanın.
En iyi niyetinize rağmen, düzenli kalmanın tek yolu doğru araçları kullanmaktır. Bu hafta yapman gereken aramalar gibi, yapılacak önemli şeyleri hatırlatacak bir uygulama ya da defter kulanman şart. Mesela ben, önceliklerimi planlamak için Google Takvim kullanıyorum. 
Günlerinizi planlayın.
Yakınınızda yapılacaklar listeniz varsa, bu öğeleri takviminize taşıyın. Ancak bunları istediğiniz güne rastgele yerleştirmeyin. Bunun yerine, günlerinizi daha stratejik bir şekilde planlayın:
- Tema günleri oluşturma. (Pazartesi günleri idari görevler için ayrılırken, Salı günleri tüm toplantılarınızı topladığınız zaman olur.)
- Günlerinizi en üretken olduğunuzda organize etmek. (Bunu belirli zamanlarda ve günlerde yapabilirsiniz. Örneğin, sabahları enerjikseniz, o zaman önemli görevleri o zamana göre planlayın)
- Günlerinizi önceliğe göre planlama.
- Belirli bir görevin ne kadar süreceğini tahmin etme ve takviminizde engelleme.
Toplantıları akıllıca planlayın.
Toplantılar etkili ve verimli olabilir, ancak olmadıkları zamanlar da vardır. Müşterilerle, ekip üyeleriyle ve potansiyel müşterilerle toplantı planlayacaksanız, onları hedef odaklı tuttuğunuzdan emin olun. Müşterilerle ve ekiple yapılan toplantıların ve konferans görüşmelerinin sayısını sınırlamakta fayda var. Çünkü bu, herkesin çalışma zamanıdır, gerçek görevleri tamamlamak yerine toplantılarda saatler geçirirseniz, kendinizi çok daha uzun bir iş gününe hazırlamış olursunuz.
Bir toplantı gerekliyse, gerçekçi bir program oluşturmanızı ve konuşmaların görevde kalmasını sağlamanız kulağa daha iyi geliyor.
Dağınıklıktan uzak durun.
Dağınıklık stresli ve dikkat dağıtıcı bir durumdur. Ve genel sağlığınız için iyi de değildir. Bunu, size neşe getirmeyen veya artık gerekli olmayan her şeyi çöpe atarak, geri dönüştürerek veya bağışlayarak başarabilirsiniz. Bir amaca hizmet etmeyen zaman isteklerine hayır demeye başlayın. Hedeflerinizi basitleştirin, farkındalık uygulayın ve çoklu görev yapmayı bırakın. Ayrıca çalışma alanınızı, evinizi ve aracınızı düzenlemek için zaman planlayın.
Rutinlerinize zaman ayırın
Rutinlerin yerine getirilmesi bizi zinde ve genç tutar. Örnekler hobiler, aileyle zaman geçirmek ve kitap okumak olabilir. Ancak çevremizde o kadar çok şey olur ki, onları gözden kaçırmak kolay olabilir. Her gün bu rutinler için zaman ayırdığınızdan emin olun.
Düzenlilik şart.
Mutfak dünyasında, mise-en-place adlı Fransızca bir terim var. "Yerine koyun" anlamına gelir. Ve şefler, mutfaklarının düzenli ve sorunsuz çalışmasını sağlamak için bu konsepti kullanır. Bunu, yemek pişirmek için gerekli tüm malzemeleri ve araçları toplayarak, düzenleyerek yaparlar.
Bunu hayatınıza da uygulayabilirsiniz. Her şeyi düzenlediğinizden ve kullanmadığınız zamanlarda eşyaları geri koyduğunuzdan emin olun. Bu hafta bir görevi tamamlamak için özel bir ürüne ihtiyacınız varsa, işinize dalmadan önce sahip olduğunuzdan emin olun. Ve her gün temizlik ve toparlanma için birkaç dakikanızı ayırın.
Ödülleri tanıtın.
Ödüller, motive olmanın basit ve etkili bir yoludur. Öyleyse, başarılı ve verimli bir hafta geçirdiyseniz, kendinizi istediğiniz bir şeyle şımartın. Cumartesi gecesi arkadaşlarınızla takılmak için planlar yapın. Veya bir hafta sonu yolculuğu planlayın. Bu konuda zihniniz berrak olmalı.
Yeniden Planlayın.
Bu hafta ulaşamadığınız bir şey var mıydı? Kendinizi bunun için üzmeyin. Bunu bir sonraki hafta yapılacaklar listenize eklemeniz yeterli. Ancak, önemli ve acil olmadıkça, önceliklerinizden sonra gelmesini öneririm.
Kendinizi tanıyın.
Son olarak, neyin işe yarayıp neyin yaramadığını görmek için ilerlemenizi gözden geçirin. Diyelim ki belirli bir görevi tamamlamak için gereken doğru süreyi tahmin etmiyorsunuz. Sonra gelecek hafta, daha fazla zaman ekler ya da çıkarırsınız. Düzenli olmanızı sağlayan teknikler için onları kullanmaya devam edin.
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Çoklu Görevler Üretkenliğimizi Nasıl Olumsuz Etkiler?
Tumblr media
Herkes hayatının bir noktasında çoklu görev yapmaya çalışmıştır. Belki de gençlik yıllarında okul çalışmalarını bitirmeye çalışırken, tv izlemeye ya da önemli bir raporu bitirirken telefonda konuşmaya başladığımız zamanların sayısı oldukça fazladır. Çoklu görev, takvimimizdeki zamandan daha fazlasını elde etmeye çalışmamızın bir yoludur. Bu yazı da, bilimin çoklu görev hakkında söylediklerine göz atmaya çalışacağız.
Çoklu görev, günlük görevlerinizi gerçekleştirmenin en sevdiğiniz yolu olabilir. Mantık kusursuz. Bir yerine iki şeyi başarmak her zaman daha iyidir. Peki aslında durum görüldüğü gibi mi? İki görevi aynı anda tamamlaman iki kat daha uzun sürerse, bu gerçekten iyi bir fikir olur mu? Çoklu görevin uygulanabilirliği hakkında bilimin ne söylemesi gerektiğini iyice anlamalıyız.
Çoklu görev nedir?
İnsanların çoklu görevin üstesinden gelip gelemeyeceğini tartışmadan önce, kelimeyi tanımlayalım. Çoklu görev, aynı anda daha fazla şey yapmaya çalışmaktır. Yarım saat aralıklı bir görev için bölümlere ayrılmış sürenin aksine, çoklu görev iki veya daha fazla şeyi aynı anda tamamlamaya çalışır. Vaktinizi görevler arasında bölüyorsanız ve her seferinde bir şeye odaklanıyorsanız, o zaman çoklu görev yapmıyorsunuz demektir. Ancak, bir günde daha fazlasını yapmanın yolları vardır.
İnsanlar çoklu görev yapabilir mi?
Ne yazık ki bilim, insanların aynı anda birden fazla işi yapamayacağı konusunda hemfikir görünüyor. Çoklu görev fikri kulağa harika gelse de, nüfusun yalnızca çok küçük bir yüzdesi bunu gerçekten yapabilir. Yine de bu konuda aynı fikirde olmayabilir ve etkili bir çoklu görev tamamlayıcısı olduğunuza inanabilirsiniz. Bununla birlikte, çoklu görevin verimsiz olduğu sonucunun arkasındaki bilimsel veriler ve çalışmalar var. Çoklu görev yapabilirsiniz, ancak bu sizin üretkenliğinizin azalmasına neden olur.
Bilim Çoklu Görev Hakkında Ne Diyor?
İnsan beyni her seferinde tek bir görevi yerine getirmek için programlanmış görünüyor. Beynimizin kurulum şeklini değiştirmek imkansızdır, bu yüzden gerçeği kabul etmek ve çoklu görevlerden kaçınmak daha iyidir. Çoklu görev yapmayı seçerseniz, o zaman geri alamayacağınız kötü kullanılmış bir zamana ve verimliliğe yol açarsınız. Bu konuda yapılan bir çok bilimsel araştırmanın çıkardığı ortak nokta hep bu oldu.
Bölünmüş dikkat
Dikkatinizi iki ayrı görev arasında bölmek neredeyse hiçbir zaman iyi bir fikir değildir. En iyi senaryolarda, dikkatinizin yarısı için iki ayrı göreve sahipsiniz. En kötü senaryo, her iki göreve de odaklanamaz ve ikisini de tamamlamak için fazladan zaman ayıramazsınız. Çoklu görev yalnızca görevleri tamamlamak için geçen toplam süreyi etkilemekle kalmaz, aynı zamanda çabalarınız için düşük kaliteli bir ürüne de yol açabilir.
Zaman maliyetleri
Çoklu görev yapmaya çalıştığınızda, görevler arasında geçiş yaparsınız. Çoklu görev, ileri geri geçiş yaparken zaman kaybetmek anlamına gelir. Odağınızı sürekli olarak görevler arasında değiştirirken, bir göreve olan konsantrasyonunuzu kaybetmek ve bir sonrakine aktarmak zorunda kalırsınız. Aşamalı olarak, dikkatinizi yeterli sayıda tek bir göreve çevirerek işleri başarabilirsiniz. Böylelikle kayıp zaman görevlerine de vakit bulmuş olursunuz.
Bir göreve odaklanarak, tamamlayarak ve sonunda bir sonraki göreve geçerek zamandan tasarruf edebilirsiniz. Çoklu görevden vazgeçmeyi seçerseniz, tamamlanana kadar tek bir göreve odaklanabileceksiniz. Bu yoğun çaba sayesinde, bir görevi zamanında bitirebilir ve ardından bir sonraki göreve geçebilirsiniz. Böylelikle iş ve molalar arasındaki dinginlik terazisi de sizin lehinize çalışacaktır.
Bir göreve odaklanmada zorluk
Görevleriniz üzerinde çalışırken veya görevler arasında atlamaya devam ederken belirli bir göreve odaklanmakta zorlandığınızı fark edebilirsiniz. Konsantrasyonunuzu bozduğunuzda ve görev değiştirdiğinizde, dikkatinizi yeniden odaklamanız son derece zor hale gelebilir. Herkes için farklı olsa da, kesintiler odak noktanızı kaybetmenize neden olabilir ve bir görevi zamanında tamamlamanızı engelleyebilir. Her gün büyük görevlerinizde kendinizi nasıl motive edeceğinizi öğrenmeniz gerek. Bunun için profesyonel bir yardım alabilir, ya da kendi tecrübelerinizden yararlanabilirsiniz.
Bilimsel bir çalışma, ikili diyaloglardan sonra bir göreve tam olarak geri dönmenin ortalama 25 dakika sürdüğünü kanıtladı. Görevler arasında geçiş yapmayı bir kesinti olarak düşünürseniz, kaybedilen üretkenliği daha iyi anlayabilirsiniz. Bir görevden diğerine yapılan sürekli kesinti, geri getirilmesi zor olan bir odak kopmasına neden olabilir.
İstisnalar var mı?
Evet, bir araştırmaya göre, insanların yaklaşık %2'sinin birden çok işi etkili bir şekilde yapabildiği ortaya kondu. Bu süper görevliler, aslında etkinliklerinde bir azalma olmadan iki görevi aynı anda tamamlayabilirler. Araştırmaya göre, insanların diğer %98'i aynı anda birden fazla işi yapamıyor. Aynı anda birden fazla işi yapamayan insanların yüzde 98'i içinde olma ihtimaliniz oldukça yüksek. Bununla birlikte, seçkin bir kaç kişi çoklu görevi kolaylıkla gerçekleştirebilir. Bundan dolayı bir "süper kahraman" olduğunuza inanabilirsiniz, ancak kendi beyniniz tarafından kandırılmanıza izin vermeyin. Çok görevli iyi bir şekilde çalışamama ihtimaliniz çok daha yüksek.
Peki ya kolay görevler?
Elbette, çamaşırlarınızı katlarken TV izlemek veya evinizi temizlerken bir podcast dinlemek gibi aynı anda tamamlayabileceğiniz bazı kolay görevler var. Kendi başlarına tamamlamak için çok fazla beyin gücü gerektirmeyen basit şeyleri bir araya getirmek genellikle kolaydır.
Bununla birlikte, odaklanma gerektiren herhangi bir görev ayrı ayrı yapılmalıdır. İyi bir örnek, araba kullanırken mesajlaşmaktır. Maalesef bu, birçok insanın aynı anda birden fazla görevi yerine getirme yöntemidir. İncelenen sürücüler sonrası, bu davranışın sarhoş sürücülere benzer kazalara neden olduğunu göstermiştir. Hayatınızı riske atabilecek herhangi bir görev, çoklu görev yapmaya kalkışmanız gereken bir görev değildir.
Odaklanmış dikkat gerektiren herhangi bir görev, rakip bir görev olmadan yapılmalıdır. Örneğin, başka bir görev üzerinde çalışırken önemli iş görevlerini tamamlamaktan kaçınmalısınız. Rakip görev telefonla konuşmak gibi basit görünse bile, dikkatinizi önemli görevden uzaklaştırabilir. Çoklu göreve devam ederseniz, atamanın alt bir versiyonunu oluşturmanız daha uzun sürebilir.
Takviminizden çoklu görev nasıl kaldırılır
Takviminizden çoklu görevleri kaldırmayı düşünmelisiniz. Bilimin bu konudaki görüşlerini yazının başında belirtmiştim; "insanlar etkili bir şekilde çoklu görev yapamaz." Bir "süper görevli" değilseniz, çoklu görev alışkanlığınızı bırakmanın zamanı gelmiştir. Daha az çoklu görevin daha fazlasını başarmanıza yardımcı olacağından şüpheliyseniz, o zaman birkaç hafta bunu deneyin. Belki de aslında çoklu görev yapabilen %2'lik dilimden birisinizdir? Ancak, üretkenliğinizden ödün vermeden çoklu görev yapmadan ne kadar çok şey başarabildiğinize şaşırabilirsiniz, bunu da unutmayın!
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Her hafta iş hayatı, üretkenlik ve başarı üzerine yazdığım yazılarımın düzenli olarak mail adresinize gelmesi için bir “e-bülten” oluşturdum. Bundan sonra yayına alacağım her yazı ve bildirinin mail yoluyla size ulaşması için aşağıdaki linke mail adresinizi bırakmanız, böylelikle bültenime ücretsiz üye olmanız yeterli olacaktır. İlginize şimdiden teşekkür ederim.
https://www.getrevue.co/profile/umuttosunlar?utm_campaign=Issue&utm_content=forwarded&utm_medium=email&utm_source=%C4%B0%C5%9F+Hayat%C4%B1%2C+Verimlilik+ve+B
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Odaklanmanın İş ve Özel Hayatımıza Etkileri Nelerdir?
Tumblr media
Merhum yazar Kurt Vonnegut bir keresinde şöyle demişti: "Herhangi bir insan çabasında başarının en önemli sırrı tam konsantrasyondur."
“Kişinin dikkatini veya zihinsel çabasını odaklamanın eylemi veya gücü” olarak tanımlanan konsantrasyon, hayatınızın her alanında önemli bir rol oynar. Hayatınızda başardığınız her şeyi düşünün. Bir noktada o zamana odak noktası dahil olmuştur.
Finallerinizi geçmek için mi çalışıyorsunuz? Basketbol sahasındayken gürültülü bir kalabalığı mı ayartıyorsun? Proje teslim tarihin olduğundan emin misin? Bir çalışanı veya aile üyesini aktif olarak mı dinliyorsunuz?
Yukarıdakilerin tümü için konsantrasyona ihtiyacınız vardır.
Ancak konsantrasyon, zihninizi odaklayacak süper güce sahip olmaktan çok daha fazlasıdır. Ayrıca:
- Kısa ve uzun süreli hafızanıza fayda sağlar.
- Düşüncelerinizi ve eylemlerinizi kontrol etmenize yardımcı olur.
- Daha kontrollü hissetmenizi sağlar.
- Karar verme becerilerini geliştirir.
- Kendinize daha fazla güvenmenizi ve pozitif hissetmenizi sağlar.
- Problem çözmede daha iyi olmanıza yardımcı olur.
- Kim olduğunuz ve hedeflerinizin ne olduğu konusunda size netlik verir.
Konsantre olmak için olağanüstü bir yetenekle doğmak zorunda değilsin. Aşağıdaki maddeleri dikkate alarak ve pratik yaparak geliştirebileceğiniz bir durumdur.
Zihninizi bir kas olarak düşünün
Fiziksel olarak forma girmek istediğinize karar verirseniz, ancak sıfırdan başlıyorsanız, yapabileceğiniz en kötü şey kendinizi aşırı bir eğitim programına atmaktır. Çünkü sonunda yeni başladığınız için yaralanabilir, bunun sonucunda da cesaretiniz kırılabilir. Veya her ikisi birden olur ve daha başlamadan bu durumdan istifa edersiniz.
Aynı şey, odak noktanızı nasıl konsantre edeceğinizi öğrenmek söz konusu olduğunda da geçerlidir. Diyelim ki, dikkat süreniz şu anda oldukça zayıf. Yapılacak en iyi şey, "kaldırmayı istediğiniz ağırlığı yavaşça oluşturmaktır." Diğer bir deyişle, "oldukça kolay bir hedefle başlayın ve oradan yukarıya doğru ilerleyin."
"Pomodoro Metodu", başlamanıza yardımcı olacak harika bir tekniktir. Evet, yaklaşık 45 dakikanın kesintisiz olduğu ve ardından 5 ve 15'er dakikalık molalar verilen bir tekniktir. Ancak, burada yavaş yavaş odak kaslarınızı oluşturduğunuz için, o zamana çok dikkat edin.
Odaklanma konusuna yeni başlayanlar için uzmanların genel tavsiyelerinden biri de şu şekilde; “5 dakikalık bir zamanlayıcı ayarlamanızı ve o dönem için tamamen işinize/okumanıza odaklanmanızı tavsiye ediyorlar. Ardından, 5 dakika daha devam etmeden önce 2 dakika ara verin." Odaklanmış çalışma sürenize her gün 5 dakika daha ekleyin ve mola zamanınıza 2 dakika daha ekleyin. Sonrasında sadece dokuz günde 45 dakika full odaklı çalışmak sorun olmayacaktır. Ve kendinizi rahat hissettiğinizde, mola sürelerinizi kısaltırken odak seanslarınızı biraz uzatmak için çalışabilirsiniz.
Meditasyonun Önemi
Meditasyon, zihinsel odaklanmayı geliştirmenin kolay ve kanıtlanmış bir yoludur. Meditasyon yapmanın birçok yolu vardır ve bu seçenek öncelikle bizi şu ana dikkat etmemizi teşvik ettiği için işe yarar. Ama aynı zamanda dikkat dağınıklığından kurtulmamıza ve stres reaksiyonlarını evcilleştirmemize de yardımcı olur. Araştırmacılar ayrıca anksiyete ve depresyon rahatsızlığı olanların tedavisine yardımcı olduğunu da bulmuşlardır.
Bu faydalardan yararlanmak için, günde 10 dakika kadar kısa bir meditasyon başlangıç için yeterlidir.
Daha önce hiç meditasyon yapmadıysanız, Headspace veya Calm gibi bir uygulamaları indirmenizi tavsiye ederim. Her ikisi de yeni başlayanlar için rehberli meditasyonlar sunar.
Ortamınızı optimize edin
Burada sürpriz yok. Tıpkı üretkenliğiniz gibi, çalışma alanınız da odaklanma yeteneğinizi etkileyecektir. Tüm dikkatinizi işinize vermeye çalıştığınızı hayal edin. Bir yol ekibi iş yerinizin dışındaki yolu tamir ettiği için aniden bir kırıcı patladığında durumunuz ne olur? Bu durumda odağınızı koruyabilecek misiniz?
Ani gürültü sarsıntıları ve dikkat dağıtıcı sesler için bir çift gürültü önleyici kulaklığa yatırım yapabilirsiniz. Bu kulaklıklar, ofisinizde veya evinizde arka plan gürültüsü olduğunda kullanışlı olur. Başka bir seçenek de, beyninizin her iki tarafını harekete geçirirken arka plandaki gürültüyü bastırmak için tercihen klasik müzik dinlemek olabilir.
Ortamınızı optimize etmenin diğer yolları şunlar olabilir:
- Çalışma alanınızdan dağınıklığı kaldırın.
- Ergonomik mobilyalar satın alın.
- Çalışma alanınızın etrafına bitkiler ve sanat eserleri yerleştirin.
- Uygun aydınlatmayı kurun ve sıcaklığı kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde ayarlayın.
- Gerektiğinde masanıza veya kapınıza rahatsız etmeyin işareti koyun.
- Televizyonunuz ve akıllı telefonunuz gibi elektronik dikkat dağıtıcı unsurları kapatın.
Kısa molaların Önemi
llinois Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma da, kısa molaların odaklanmayı iyileştirdiğine yönelik bir çalışma yapıldı. Ya da başka bir deyişle, sık sık ara vermek konsantrasyonunuzu ve performansınızı arttırır da diyebiliriz.
Araştırmayı yöneten psikoloji profesörü Alejandro Lleras, "Vijilans azalması üzerine yayınlanan çoğu makale 40 veya 50 yıl boyunca dikkati zamanla tükenecek sınırlı bir kaynak olarak değerlendirildi ve ben bunun yanlış olduğuna inanıyorum" dedi. "Bir görevde kötü performans göstermeye başlıyorsan, ona dikkat etmeyi bıraktın demektir" diye de görüş bildirmiş.
Profesör Lleras, "Hedeflerinizi devre dışı bırakmanın ve yeniden etkinleştirmenin odaklanmanıza izin vermesini öneriyoruz. Pratik bir bakış açısıyla, araştırmamız, uzun görevlerle karşı karşıya kaldığınızda (bir final sınavından önce çalışmak veya vergilerinizi yapmak gibi), kendinize kısa molalar vermenin en iyisi olduğunu gösteriyor. Kısa zihinsel molalar, görevinize ve odaklanmanıza yardımcı olacaktır." diye görüş belirtiyor.
Geri dönün ve Pomodoro Metodunu gözden geçirin. Yaklaşık 45 ila 50 dakika çalışın ve sonra beyninizi dinlendirin. Ancak molalarınızı akıllıca seçin. Sosyal medyaya kapılmak yerine, yürüyüşe çıkın. Arştırmalar, dışarıda zaman geçirmenin odaklanmayı geliştirdiğini göstermektedir.
Çoklu görev efsanesine inanmayın
Konunun uzmanlarının bazıları, "İnsan beyni her seferinde bir görevi yerine getirecek şekilde ayarlanmış gibi görünüyor" ve "Beynimizin kurulum şeklini değiştirmek imkansızdır, bu yüzden gerçeği kabul etmek ve çoklu görevden kaçınmak daha iyidir. Çoklu görev yapmayı seçerseniz, o zaman kendinize geri alamayacağınız zamana ve verimliliğe mal olursunuz." şeklinde görüş bildiriyorlar.
Bu nedenle, bir "süper görevli" olmaya çalışmak yerine, tüm dikkatinizi bir seferde tek bir şeye verin.
Oyununuzu oynayın
Bir Healthline makalesinde belirtildiği gibi, birkaç farklı çalışmada, video oyunları oynamanın dikkati ve odaklanmayı artırabileceği yönünde bilgiler bulundu. Oyunlar, dikkat dağıtıcı şeyleri engellemenize bile yardımcı olabilirler.
Video oyunlarının yanında, satranç, bulmaca, sudoku veya hafıza oyunlarını deneyebilirsiniz. Odağınızı güçlendirmenin yanı sıra, hafızanızı ve problem çözme becerilerinizi de geliştirebilirler. Ayrıca arkadaşlarınız ve ailenizle kaliteli zaman geçirmenin de harika yollarından biridir.
Refahınızı artırın
Yetersiz uyku, kötü beslenme, açlık ve fiziksel hareketsizlik konsantrasyonunuzu olumsuz etkileyecek faktörlerdir. Yine de, bu şok edici bir şey değildir.
Her gece genellikle 6 ila 8 saat arasında, yeterli uykuyu aldığınızdan emin olun. Bol su içmeyi ve omega-3 yağ asitleri, yaban mersini, ceviz ve avokado bakımından zengin balıklar gibi konsantrasyon artırıcı yiyecekler yemeye zaman ayırın.
Ve akıl sağlığınızı ihmal etmeyin. Anksiyete, stres veya depresyon ile mücadele ederken odaklanmak neredeyse imkansızdır. Fiziksel aktivite ve dengeli beslenmek bu konuda size yardımcı olabilir.
Enerjinizi yönetin, zamanınızı değil
James Clear, “Bir görev tüm dikkatinizi gerektiriyorsa, odaklanmak için gereken enerjiye sahip olduğunuz bir gün için onu planlayın” diyor. Örneğin, "yaratıcı enerjimin sabahları en yüksek seviyede olduğunu fark ettim." Bu nedenle, James işiyle ilgili en iyi yazımını ve stratejik kararlarını o zaman yapıyor.
Bunu bilen James, yaratıcı görevlerini sabaha planlamayı tercih ediyor. "Diğer tüm iş görevleri öğleden sonra halledilir. Bu, röportajlar, e-postalara, telefon çağrılarına ve Skype sohbetlerine yanıt verme, veri analizi ve numara hesaplama" işlemlerinin günün ilerleyen saatlerinde planlandığı anlamına gelir.
"Neredeyse her üretkenlik stratejisi zamanınızı daha iyi yönetmeye takıntılıdır, ancak üzerinde çalıştığınız görevi tamamlamak için ihtiyaç duyduğunuz enerjiye sahip değilseniz zaman işe yaramaz."
Son tavsiyeler
Odağınızı nasıl konsantre edeceğinizi öğrenmek tamamen mümkündür. Sadece zaman ve pratik gerektirir. Ancak gerçekçi hedefler koymayı ve bunları tamamladıktan sonra kendinizi ödüllendirmeyi unutmadığınızdan emin olun.
En önemlisi, sonuçlarınızı ölçün ve olayın kendisine değil sürece odaklanın. Tim Cook'un bir keresinde dediği gibi, "Sevinciniz yolculuğunuzda olsun, uzaktaki bir hedefte değil."
------------------------------------------------------------------------
Her hafta iş hayatı, üretkenlik ve başarı üzerine yazdığım yazılarımın düzenli olarak mail adresinize gelmesi için bir "e-bülten" oluşturdum. Bundan sonra yayına alacağım her yazı ve bildirinin mail yoluyla size ulaşması için aşağıdaki linke mail adresinizi bırakmanız, böylelikle bültenime ücretsiz üye olmanız yeterli olacaktır. İlginize şimdiden teşekkür ederim.
https://www.getrevue.co/profile/umuttosunlar?utm_campaign=Issue&utm_content=forwarded&utm_medium=email&utm_source=%C4%B0%C5%9F+Hayat%C4%B1%2C+Verimlilik+ve+Ba%C5%9Far%C4%B1+%C3%9Czerine+Yaz%C4%B1lar#archive
1 note · View note
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Mutluluğun, Verimlilik Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
Tumblr media
Mutluluk “hem bir duygu, hem de bir durumdur. Neşe, gurur, memnuniyet ve minnettarlık gibi çok çeşitli olumlu duyguları tanımlamak için kullanılan öznel bir terimdir." Basitçe söylemek gerekirse, daha mutlu bir insan olmanın birçok yolu vardır. Ve daha da önemlisi, mutlu bir insan olmak üretkenliği artırır.
Tanımı ne olursa olsun mutlu olmak size muhteşem hissettirir. Üretkenliğinizi artırabilir ve bu da sizi daha başarılı kılar. Devamlı dönen bir çark gibi!
Warwick Üniversitesi'ndeki ekonomistler tarafından yapılan bir araştırma, mutluluğun üretkenlikte %12'lik bir artışa yol açtığını, mutsuz işçilerin ise yüzde 10 daha az üretken olduğunu bulmuştur. Araştırma ekibinin incelemeler sonunda edindiği önemli izlenimler var; “İnsan mutluluğunun, verimlilik üzerinde büyük ve olumlu nedensel etkileri olduğunu bulup, olumlu duyguların insanı daha canlı bir varlık haline getirdiğini belirtiyorlar."
Peki, mutlu bireyler neden daha üretkendir? Biraz da bu konuya bakalım:
1. Olumlu hissettiğinizde beyin daha iyi çalışır.
Bu, The Happiness Advantage'ın yazarı Shawn Achor tarafından bulunan araştırmaya dayanmaktadır.
Achor, “İyimserliğin girişimcilik başarısının en büyük göstergesi olduğunu gördük çünkü beyninizin daha fazla olasılık algılamasına izin veriyor” tarzında bir görüşe sahip. “İş başarısının sadece yüzde 25'i IQ'ya dayanıyor. Yüzde yetmiş beş, beyninizin davranışınızın önemli olduğuna, diğer insanlara nasıl bağlandığına ve stresi nasıl yönettiğiyle alakalı."
Başka bir deyişle, daha mutlu olduğunuzda daha yaratıcı ve daha akıllı olursunuz.
2. Mutlu insanlar daha yaratıcıdır ve problem çözmede daha iyidir.
Ek araştırmalar, mutluluğun daha yaratıcı olmanıza ve daha güçlü problem çözme becerileri geliştirmenize yardımcı olabileceğini de kanıtladı.
Profesör Teresa Amabile, "İnsanlar belirli bir günde iyi bir ruh halindeyse, ertesi gün ruh hallerini hesaba katsak bile o gün ve ertesi gün yaratıcı fikirlere sahip olma olasılıkları daha yüksek." diyor.
Profesör Amabile, "İnsanlar kendilerini iyi hissettiğinde, daha esnek, akıcı ve özgün düşünceye yol açan ve aslında ertesi gün bir geçiş, bir kuluçka etkisi olduğu zaman kurulan bilişsel bir süreç var gibi görünüyor" diye de ekliyor.
3. Daha mutlu insanlar daha sağlıklıdır.
Sizi bilmiyorum, ama ortalamanın altında hissediyorsam, kesinlikle en yüksek üretkenlikte değilim. Odaklanmak ve günü atlatmak için yeterli enerjiyi korumak gerçek bir zorluktur.
Neyse ki mutluluk bağışıklık sisteminizi geliştirebilir. Bir şeyi yakalasanız ve ruh haliniz iyi olsa bile, semptomlar genellikle şiddetli değildir. Yani gülmek en iyi ilaçtır.
4. Mutlu olduğunuzda daha çok çalışırsınız.
Yukarıda bahsedilen araştırmaya katılan Warwick Üniversitesi İktisat Bölümü'nden Dr. Daniel Sgroi'e göre, “İtici güç, çalışanların sahip oldukları zamanı daha verimli kullanmaları ve onsuz çalışma hızlarını artırmaları gibi görünüyor."
5. Mutlu insanlar başkalarıyla daha iyi anlaşır.
Bunu desteklemek için fazla kanıta ihtiyacın olduğunu sanmıyorum. İyimser mi yoksa kötümser mi? Kiminle daha fazla vakit geçirmeyi tercih edersiniz?
Çünkü daha mutlu insanlar, meslektaşlarıyla daha etkili bir şekilde işbirliği yapabilir, yöneticilerle daha iyi anlaşabilir ve müşteri memnuniyetini artırabilirler.
6. Mutlu insanlar daha iyi ve daha hızlı kararlar verir.
2011'de Virginia Tech'den Paul Herr ve Derrick Davis, Skidmore College'dan Christine Page ve New Hampshire Üniversitesi'nden Bruce Pfeiffer, alışveriş yapanların alışveriş yaparken daha hızlı ve daha tutarlı kararlar aldıklarını ortaya çıkaran bir çalışma yürüttüler. Sonuç? İlk bakışta neyi sevip neyi sevmediklerini belirleyebildiler.
Daha yakın zamanlarda, Swarthmore College'ın araştırması, tatmin edenlerin (bir dizi kriterleri olan ve en iyi seçeneğe gidenler) maksimize edenlerden (mutlak en iyi seçeneği isteyenler) daha mutlu olma eğiliminde olduğunu buldu.
Bunun doğru olmasının ilk nedeni, en iyisini isteyen insanların çoğu zaman pişman olmaya eğilimli olmasıdır. California Üniversitesi'nde profesör olan Barry Schwartz, "Ne kadar iyi olursa olsun, mümkün olan en iyi işi bulmaya çalışıyorsanız, kötü bir gün geçiriyorsanız, orada daha iyi bir iş olması gerektiğini düşünüyorsunuz," diyor.
İkincisi, maksimize ediciler kendilerini başkalarına karşı ölçer. Schwartz, "En iyisini arıyorsanız, sosyal karşılaştırma kaçınılmazdır" diyor. "En iyinin ne olduğunu bilmenin başka yolu yok."
7. Mutlu olduğunuzda daha iyimser ve motive olursunuz.
Martin Seligman'ın pozitif psikoloji alanındaki çalışması, mutlu insanların daha olumlu ve iyimser bir bakış açısına sahip olduğunu buldu.
Sonuç olarak, daha iyi hayatlar sürerler, daha sağlıklıdırlar, daha fazla arkadaşları vardır, daha üretken ve başarılı olma eğilimindedirler. Ek olarak, mutlu olanlar, olmayanlara göre daha kolay motive olurlar.
8. Mutlu insanlar daha az hata yapar.
İş yerinde mutlu olduğunuzda, aynı zamanda memnun, kendinden emin ve güvendesinizdir.
Bu, bir hata yaparsanız bunun dünyanın sonu olmadığını fark ettiğiniz anlamına gelir. Hatanızı kabul edersiniz, ondan ders alırsınız ve ona zarar vermek yerine onu hareket ettirirsiniz.
İlginç bir şekilde, neyi yanlış yaptığınıza veya geçmiş hatalarınıza takıntılı olmadığınızda, daha az hata yaparsınız. Geri dönüp işinizi düzeltmek zorunda kalmadığınız için bu sizi daha üretken kılar.
9. Yaptığınız işi sevin.
Psikolog ve yazar Sherrie Campbell, “Zorlayıcı, canlandırıcı ve anlamlı işlere veya projelere tamamen daldığımızda, 'bölgemizde' olmayı deneyimliyoruz” diye belirtiyor.
“Mutluluk, işyerinde en derin şekilde, tamamen emildiğimizde ve yaptığımız şeye kapıldığımızda deneyimlenir. Biz ne zaman yaptığımız şeyi seviyorum dersek, 'iş' tutkumuz ve mali bolluğumuza büyük bir yan etkisi olur.”
Kariyerinizi sevmek için, kariyerinizi yapmaya istekli olduğunuz bir şey olarak görmeniz gerekir. Sonuçta, "yapmak zorunda olduğumuz şeyden çok yapmak istediğimiz şeyi yaptığımızda en üretken durumda oluyoruz."
İşyeri Mutluluğu Nasıl Teşvik Edilir?
İnsanları mutlu eden şey kişiden kişiye değişir. Ancak, işte işyerinizde mutluluğu artırmanın farklı birkaç yolu vardır.
Harvard Businbess Review'a göre,
Anlamlı ilişkiler geliştirin.
"Yakın iş arkadaşlıkları çalışan memnuniyetini yüzde 50 artırıyor." Dahası, "işte en iyi arkadaşları olan kişilerin işlerine tam olarak katılma olasılıkları yedi kat daha fazla." Mevcut takımınızı yeni yeteneklere dokunmak için kullanırken arkadaşlıkları geliştirecek takımlar oluşturun. Örneğin, bir üyenin eski bir meslektaş ve arkadaşıyla sağlam bir çalışma ilişkisi varsa, o kişiyi şirketinize getirin.
Takdir gösterin.
Ekibinize sıkı çalışmaları için teşekkür edin. Bu, elle yazılmış bir “teşekkür” kartından hediye kartlarına ve ekip gezilerine kadar her şey olabilir.
Rahat bir çalışma deneyimi.
Ekibinizin işyerlerini dekore etmesine, sık sık resmi olmayan toplantılar yapmasına ve en kısa sürede işyeri çatışmalarını çözmesine izin verin. Örneğin, iki ekip üyesi anlaşamıyorsa, onları ofisin farklı taraflarına taşıyabilirsiniz, böylece birbirleriyle çok fazla etkileşime girmezler.
Net beklentiler belirleyin.
Ne beklediğiniz hakkında etkili bir şekilde iletişim kurduğunuzdan emin olun.
Herhangi bir sorunu veya hatayı erkenden fark ederseniz, herkesin aynı sayfada olması için bunları ele aldığınızdan emin olun.
Kendi mutluluğunuzdan sorumlu olun.
İşyerinde mutluluğu teşvik edebilseniz bile, nihayetinde kendi mutluluğunuzun kontrolü sizdedir. Sizi mutlu eden şeylere dönün ve bunları işyerinde kendi yararınıza kullanın.
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Planlı Olmadan, Üretken Olamayız.
Tumblr media
Bir planınız olmadan uyanıp verimli bir gün geçirseniz güzel olmaz mıydı? Özgürleştirici geliyor ama sistem böyle çalışmıyor. Demek istediğim, bir ev inşa etmek gibi. Temel sağlamsa gerekli malzemeleri ve evi uygun şekilde monte etmek için gereken adımları belirlemek adına bir plana ihtiyacınız var.
Uzun lafın kısası, bir planın olmadan üretken olman oldukça zor. Peki tam olarak bunu yapmanın yolları nelerdir?
Meşgul değil üretken olmayı seçin.
Charles Duhigg, “Smarter Faster Better” adlı kitabında, "Verimlilik, basitçe ifade etmek gerekirse, enerjimizin, zekamızın ve zamanımızın en iyi şekilde kullanılmasını sağlama çabalarımıza verdiğimiz isimdir" diye belirtiyor. "Daha az stres ve mücadele ile nasıl başarılı olunacağını öğrenme sürecidir." diye de ekleme yapıyor.
Duhigg, bunun aynı zamanda “belirli şekillerde, belirli seçimler yapmakla ilgili olduğunu da ekliyor. Kendimizi görmeyi ve günlük kararları çerçevelemeyi seçme şeklimiz, kendimize anlattığımız hikayeler ve görmezden geldiğimiz kolay hedefler." Aynı zamanda “takım arkadaşları arasında oluşturduğumuz topluluk duygusu; liderler olarak kurduğumuz yaratıcı kültürler." Kısacası, bunlar "sadece meşgul olanı gerçekten üretken olandan ayıran şeylerdir."
Ancak, bence, buradaki ana çıkarım, meşgul olmamayı seçmektir. Bunun için de dikkat edilmesi gerekenlerin neler olduğunu bilmeliyiz.
- Neyin gerekli ve gereksiz olduğunu belirleyin. Charles Duhigg'e göre, zamanınızı Smart hedeflerinin eşleştirilmesi ya da başka bir deyişle, doğru hedefler için harcayarak önceliklendirin.
- Kuruluşunuzu optimize edin. Bunu ifade etmenin bir başka yolu da hayatınızı sistematik hale getirmektir. Örnekler, sıkıcı görevleri otomatikleştirmek, yetkilendirmek ve yapılacaklar listelerinizi, yalnızca en önemli üç görevinizi içerecek şekilde azaltmak olabilir.
- Akıllı telefonunuzu kapatmak veya sessiz bir yerde çalışmak gibi dikkat dağıtıcı unsurları belirleyin ve ortadan kaldırın.
- Mükemmellik için endişelenmeyi bırakın. Bu durum zamanınızın ve enerjinizin boşa harcanmasıdır.
- Daha stratejik bir şekilde "evet" deyin. Diyelim ki bir toplantı isteğiniz var. Hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı oluyor mu? Değilse, reddedin.
- "Psikolojik güvenlik" sağlayın. Çalışma saatleriniz ile ne zaman ve nasıl olduğuna karar verin. Liderlik pozisyonundaysanız, ekibinize de bu sahiplenme duygusunu verin.
- Bilişsel tünellerden çıkın. Tepkili olmayın. Olası senaryoları tahmin edin ve nasıl oynanacaklarını görselleştirin, böylece hazırlıklı olun.
- İlerlemeniz konusunda kendinize karşı dürüst olun. Yaptığınız şeyin sizi hedeflerinize yaklaştırıp yaklaştırmadığını kendinize sorun.
24 saati değil, 168 saati düşünün.
Birçoğumuz egzersiz yapmaya, okumaya veya arkadaşlarımızla, ailemizle vakit geçirmeye vaktimiz olmadığına inanıyoruz. Laura Vanderkam aynı fikirde değil. Düşündüğümüzden daha fazla zamanımız olduğuna inanıyor.
Vanderkam, "168 Saat; Düşündüğünüzden Daha Fazla Zamanınız Var" isimli kitabında, "Sorun hepimizin fazla çalışmış veya yeterince dinlenmemiş olmamız değil, çoğumuzun 168 saatimizi nasıl harcadığımız hakkında hiçbir fikrinin olmamasıdır" diye belirtiyor. 
Peki, bu 168 saati nasıl maksimize edebilirsiniz?
Başlangıç olarak, zamanınızı nasıl geçirdiğinizi öğrenin. Bunu bir kaç hafta gözlemleyerek, netleştirin.
Notlarınızı gözden geçirin. Delege edilebilecek, ertelenebilecek veya iptal edilebilecek zaman kaybettiren faaliyetler için uyanık olmak istersiniz. Eğer etrafınızda bir rutin ve zamanlama inşa edebilirseniz, verimlilik konusunda oldukça ileri adımlar atmış oluruz.
Haftanızı nasıl planlayacağınız tamamen size kalmış. Ancak, burada organize olmanıza yardımcı olacak bazı ipuçları olabilir;
- Her hafta için bir büyük hedef belirleyin.
- Görevlerinizi önceliklendirin ve önce takviminize ekleyin. İpucu, bunlar önemli, acil ve büyük resme bağlanan şeylerdir.
- Günlerinizi, temalı günler oluşturmak gibi daha stratejik bir şekilde planlayın.
- Hobileriniz gibi beklenmedik ve tatmin edici rutinler için zaman ayırın.
- Arıza süresini kendi yararınıza kullanın. Örneğin, pazar günleri öğünlerinizi haftalık olarak hazırlayın. Spor salonuna giderken veya yürüyüşe çıkarken, aramanız gereken bir arkadaşınıza alo deyin. Böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz.
RPM (Hızlı Planlama Yöntemi)
Girişimci, yazar ve konuşmacı Tony Robbins tarafından yaratılan Hızlı Planlama Yöntemi (RPM), insanların gerçekten önemli olanı yapmaya odaklanmasını sağlıyor. Ancak, diğer birçok yöntemin aksine RPM, insanları yalnızca en önemli görevlerine odaklanmaya değil, aynı zamanda kendileri için neden en önemli olduklarını anlamaya teşvik ediyor.
RPM, bir zaman yönetimi sistemi ile kişisel gerçekleştirme sürecini birleştiren esnek bir plandır, böylece sadece işleri hallediyormuşsunuz gibi hissetmekle kalmaz, aynı zamanda onların da bir amacı olduğunu hissedersiniz.
RPM sistemini denemek için yapmanız gereken beş adım:
- Tüm fikirlerinizi ve isteklerinizi yakalayın. 
Tony Ekibi'nin işaret ettiği gibi, "Bu, yapılacaklar listesi oluşturmanın ötesine geçiyor ve bunun yerine motivasyonlarınıza odaklanıyor."
- Oluşturmak.
Sonra, "Gerçekten ne istiyorum?" diye sorarak RPM planınızı oluşturun. Neden onu gerçekten istiyorum? Bunun gerçekleşmesi için hangi özel önlemleri almam gerekiyor?
- Kaydet.
Hedeflerinize ulaşmak için gereken adımları belirleyin ve bunları takviminize ekleyin.
- Tamamlayın.
Şimdi hedefinize ulaşmak için büyük bir eylemde bulunmanın zamanı geldi. Merak ediyorsanız, bu RPM'deki "M" dir.
- Kutlamak.
Son olarak, zamanınızı nasıl daha iyi yöneteceğinizi ve hedeflerinize nasıl ulaşacağınızı öğrendikten sonra, sonuçlarınızı kutlama zamanı
Ortamınızı optimize edin.
Farkında olsanız da olmasanız da, çevreniz üretkenliğinizi etkileyebilir, duruma göre ofisinizin düzeni dahi! Dolap olarak tanımlanabilecek, beyaza ve loş bir şekilde boyanmış bir şeye takıldıysanız, o zaman bu tam olarak verimli bir çalışma ortamı değildir.
Üretken bir iş yeri, harekete izin veren bir iş yeri olmalıdır. Ayrıca doğal ışığın içeri girmesine izin vermeli ve doğru renklerde boyanmalıdır. Ayrıca bu duruma bitkileri ve kişisel eşyaları da dahil etmelisiniz. Kendinizi en iyi üretkenlik teknolojisiyle donatmak gibi, iş akışını kolaylaştırmak için ihtiyaç duyduğunuz araçlara her zaman kolayca erişebildiğinizden emin olun.
Diğer hususlar, ergonomik mobilyalara yatırım yapmak, ofis içi ısı derecesini belirli seviyelerde tutmak ve genel olarak iş yerinizdeki ve hayatınızdaki dağınıklığı ortadan kaldırmak olacaktır. Sağlıklı atıştırmalıklar konusuna değinmiyorum bile! Ofis için de, arka planda gürültü varsa bir çift gürültü önleyici kulaklık takmanız veriminiz açısında önemli.
Kararsızlık yorgunluğuyla mücadele edin.
Doğal vücut saatinize karşı savaşmak yerine, bununla çalışın. Bu, biyolojik hazırlık zamanınızı belirlemek ve bu bloklar sırasında en önemli veya zorlu görevlerinize odaklanmak anlamına gelir. Çoğumuz için bu, uyandıktan birkaç saat sonrasıdır.
Dahası, bu değerli enerjiyi korumak için karar verme mekanizmanızı geliştirmelisiniz. Bunu başarmanın kolay bir yolu, vermeniz gereken kararların sayısını azaltmaktır. Örneğin, bu seçimi her sabah yapmak zorunda kalmamak için haftanın her günü için kıyafetlerinizi önceden belirleyin.
Deneyebileceğiniz diğer stratejiler şunlar olabilir:
- Beyninizin her iki tarafını da kullanabilmeniz için bir maliyet-fayda analizi yapmak.
- "Kararları destekleyebilmeniz için" savaş alanını basitleştirmek.
- Dinlenmiş ve açık fikirli olduğunuzda kararınızı vermek.
- Zaman sınırlarını ayarlayın.
- Bilişsel önyargınızı zekice alt edin.
- Size rehberlik etmesi için geçmişinizi ve sezginizi kullanın.
Bir gecede olmaz.
Son olarak, ne kadar planlamış olursanız olun, anında sonuç beklemeyin. Sağlığınızda bazı değişiklikler yapmaya karar verip, spor salonuna gittiniz diyelim. Çabalarınızın sonuçlarının hayatınızda gösterilmesi biraz zaman alacaktır. İlk birkaç ziyaretinizden sonra ve hatta ilk aydan sonra ciddi değişiklikler görmeyeceksiniz. Sonuçları görmeniz haftalar veya aylar sürebilir.
Ayrıca, yol boyunca aksilikler yaşayabilirsiniz. Ayarlamalarınızı yapın ve bunun yardımcı olup olmadığına bakın. Değilse, farklı bir teknik deneyin. Anahtar, üretkenliğinizi artıran bir plan oluşturmak ve uygulamaktır. Planınız ve stratejiniz başkaları için işe yaramayabilir. Siz kendinize uygun olanı bulmak zorundasınız.
0 notes
umuttosunlar · 4 years ago
Text
Duygusal Zekamızı Nasıl Arttırabiliriz?
Tumblr media
Duygusal sağlığımız kötü bir durumda olduğunda, öz saygı seviyemiz de bundan etkilenir. Bu tip durumlarda yavaşlamalıyız ve bizi rahatsız eden şeyle başa çıkmalıyız, böylece mutlu olmanın ve kendimizle barışık olmanın basit neşesini yaşayabiliriz.
Duygusal Zeka, kişinin kendi duygularını anlama, yönetme, etkili bir şekilde ifade etme ve aynı zamanda başkalarınınkilerle başarılı bir şekilde ilgilenme yeteneği olarak tanımlanabilir. Talent Smart'a göre, iş yerindeki yüksek performans gösterenlerin %90'ı yüksek EQ'ya sahipken, düşük performans gösterenlerin %80'i düşük EQ'ya sahip. Duygusal Zeka, yakın kişisel ilişkilerin oluşumu, geliştirilmesi, sürdürülmesi ve güçlendirilmesi için kesinlikle gereklidir. Bir ömür boyu önemli ölçüde değişmeyen IQ'nun aksine, EQ'muz öğrenme ve büyüme arzumuzla gelişebilir ve artabilir. Peki ama nasıl?
1. Olumsuz Duyguları Azaltma Yeteneği
Belki de EQ'nun hiçbir yönü, kendi olumsuz duygularımızı etkin bir şekilde yönetme yeteneğimizden daha önemli değildir, bu yüzden bizi bunaltmaz ve muhakememizi etkilemez. Bir durum hakkında hissettiklerimizi değiştirmek için önce onun hakkında düşünme şeklimizi değiştirmeliyiz. İşte sadece iki örnek:
A. Negatif Kişiselleştirmeyi Azaltma. 
Birinin davranışı hakkında olumsuz hissettiğinizde, hemen olumsuz bir sonuca varmaktan kaçının. Bunun yerine, tepki vermeden önce durumu görmenin birden fazla yolunu bulun. Örneğin, arkadaşımın beni görmezden geldiği için aramama cevap vermediğini düşünmek cazip gelebilir veya çok meşgul olma olasılığını düşünebilirim. Başkalarının davranışlarını kişiselleştirmekten kaçındığımızda, onların ifadelerini daha objektif bir şekilde algılayabiliriz. Bakış açımızı genişletmek, yanlış anlama olasılığını azaltabilir.
B. Reddedilme Korkusunu Azaltma. 
Reddedilme korkunuzu yönetmenin etkili bir yolu, önemli durumlarda kendinize birden fazla seçenek sunmaktır, böylece ne olursa olsun, ileriye dönük güçlü alternatifleriniz olur. Plan A işe yaramazsa, uygulanabilir bir B Planı ve ayrıca bir C Planı belirleyerek tüm yumurtalarınızı tek bir sepete (duygusal olarak) koymaktan kaçının. Örneğin:
Artan reddedilme korkusu: “Hayalimdeki iş için başvuruyorum. Beni işe almazlarsa mahvolurum. "
Reddedilme korkusunun azalması: “Üç heyecan verici pozisyona başvuruyorum. Biri çıkmazsa, nitelikli olduğum iki tane daha var."
2. Serin Kalma ve Stresi Yönetme Yeteneği
Çoğumuz hayatta bir miktar stres yaşarız. Stresli durumlarla nasıl başa çıktığımız, iddialı olmak ile tepkisel olmak ve dengeli olmak ile yıpranmış olmak arasındaki farkı yaratabilir. Baskı altındayken akılda tutulması gereken en önemli şey soğukkanlılığımızı korumaktır. İşte iki hızlı ipucu:
A. Eğer gergin ve endişeli hissediyorsanız, yüzünüze soğuk su tutun ve biraz temiz hava alın. Soğuk hava, endişe seviyemizi azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca sinirliliğinizi tetikleyebilecek kafeinli içeceklerden kaçının.
B. Korkunç, depresif veya cesaretiniz kırılmış hissediyorsanız, yoğun aerobik egzersizleri deneyin. Kendinize enerji verin. Vücudumuzu kullanma şeklimiz, hissetme şeklimizi büyük ölçüde etkiler. Söylendiği gibi, hareket duyguyu belirler. Vücudunuzun canlılığını deneyimledikçe, özgüveniniz de artacaktır.
3. Girişken Olma ve Gerektiğinde Zor Duyguları İfade Etme Yeteneği
Kim olduğumuz, bizim için önemli olan şeyler hakkında açıkça konuşabilmemizi, önemli duygusal konularda nerede durduğumuz konusunda net bir pozisyon almamızı ve bizim için neyin kabul edilebilir olduğunu netleştirmemizi gerektirir.
Hayatımızın tamamında sınırlarımızı uygun şekilde belirlemenin önemli olduğu zamanlar vardır, böylece insanlar nerede durduğumuzu bilirler. Bunlar, aynı fikirde olmama hakkımızı kullanmayı, suçlu hissetmeden "hayır" demeyi, kendi önceliklerimizi belirlemeyi, ödediğimizin karşılığını almayı, kendimizi baskı ve zarardan korumayı içerebilir.
Zor duyguları ifade etmek gerektiğinde göz önünde bulundurulması gereken bir yöntem XYZ tekniğidir. Z durumunda Y yaptığınızda X'i hissediyorum. İşte bazı örnekler:
"Katkılarıma dayanarak şirketten takdir görmem gerektiğini kuvvetle hissediyorum."
"Kendi önceliklerim konusunda sana yardım etmemi beklemenden rahatsızlık duyuyorum."
"Bana yapacağını söylediğinde, devam etmediğinde hayal kırıklığına uğradım."
"Siz" ile başlayan ve ardından "siz ...", "yapmanız gereken ..." veya "yapmanız gereken ...." gibi suçlama veya yargılama içeren cümleler kullanmaktan kaçının. "Siz" dili ve ardından bu tür direktifler dinleyiciyi savunmaya geçirir ve söylediklerinize daha az açık olmasını sağlar.
4. Zor Bir Kişi Karşısında Reaktif Değil, Proaktif Kalma Yeteneği
Çoğumuz hayatımızda mantıksız insanlarla karşılaşırız. İşyerinde veya evde zor bir kişiyle "sıkışmış" olabiliriz. Zorlu birinin bizi etkilemesine ve günümüzü mahvetmesine izin vermek kolaydır. Bu tür durumlarda proaktif kalmanın anahtarlarından bazıları nelerdir? İşte üç hızlı ipucu:
A. Birine kızgın ve üzgün hissettiğinizde, sonradan pişman olabileceğiniz bir şey söylemeden önce derin bir nefes alın ve yavaşça ona kadar sayın. Çoğu durumda, ona ulaştığınızda, sorunu daha karmaşık bir şekilde anlatmanın daha iyi bir yolunu bulmuş olursunuz, böylece sorunu karmaşıklaştırmak yerine azaltabilirsiniz. 10'a kadar saydıktan sonra hala üzgünseniz, mümkünse bir mola verin ve sakinleştikten sonra sorunu tekrar gözden geçirin.
B. Tepkiselliği azaltmanın bir başka yolu da, bir an için bile kendinizi zor bireyin yerine koymaya çalışmaktır. Örneğin, uğraştığınız kişiyi düşünün ve şu cümleyi tamamlayın: "Kolay olmamalı…."
Elbette empatik ifadeler, kabul edilemez davranışları mazur göstermez. Buradaki önemli nokta, insanların kendi sorunları nedeniyle yaptıklarını kendinize hatırlatmaktır. Makul ve düşünceli olduğumuz sürece, başkalarının zor davranışları onlar hakkında bizim hakkımızda yaptıklarından çok daha fazlasını söyler. Kişiselleştirmeyi kaldırarak, durumu daha nesnel olarak görebilir ve sorunu çözmenin daha iyi yollarını bulabiliriz.
C. Sonuçları Ayarlayın. Sonuç (ları) belirleme ve ileri sürme yeteneği, zor bir kişiyi "geride bırakmak" için kullanabileceğiniz en önemli becerilerden biridir. Etkili bir şekilde ifade edilen sonuç, zor kişiyi duraklatır ve onu ihlalden saygıya geçmeye zorlar.
5. Zorluklardan Kurtulma Yeteneği
“Kariyerim boyunca 9000'den fazla atış kaçırdım. Neredeyse 300 oyun kaybettim. 26 kez, oyunu kazanan şutu atmam için bana güvenildi ve kaçırdım. Hayatımda defalarca başarısız oldum. İşte bu yüzden başardım." Michael Jordan
Hayat her zaman kolay değildir. Hepimiz bunu biliyoruz. Yaşamın zorluklarıyla ilgili olarak düşünme, hissetme ve hareket etme şeklimizi nasıl seçtiğimiz, genellikle umutla umutsuzluğa karşı, iyimserliğe karşı hüsrana ve yenilgiye karşı zafer arasındaki farkı yaratabilir. Karşılaştığımız her zorlu durumla birlikte, "Buradan alınacak ders nedir?" gibi sorular sorun. "Bu deneyimden ne öğrenebilirim?" "Şimdi en önemli olan nedir?" ve "Kutunun dışında düşünürsem, daha iyi cevaplar nelerdir?" Sorduğumuz soruların kalitesi ne kadar yüksek olursa, alacağımız yanıtların kalitesi o kadar iyi olur. Öğrenmeye ve önceliklere dayalı yapıcı sorular sorun ve böylelikle elimizdeki durumla başa çıkmamıza yardımcı olacak uygun perspektifi edinebiliriz.
"Abraham Lincoln sekiz seçimi kaybetti, iş hayatında iki kez başarısız oldu ve Amerika Birleşik Devletleri başkanı olmadan önce sinir krizi geçirdi." Wall Street Journal
6. Yakın Duyguları Kişisel İlişkilerde İfade Etme Yeteneği
Hassas, sevgi dolu duyguları etkili bir şekilde ifade etme ve doğrulama yeteneği, yakın kişisel ilişkileri sürdürmek için çok önemlidir. Bu durumda "etkili", yakın duyguları uygun bir ilişki içinde, besleyici ve yapıcı bir şekilde paylaşmak ve diğer kişi de aynı şeyi yaptığında olumlu yanıt verebilmek anlamına gelir.
“Bir kişinin kalbi başka bir kalbe cevap vermezse çürür." İnci Buck
Psikolog Jonh Gottman, samimi duyguların ifadesine "teklif verme" diyor. İhale, yakın bir ilişki isteyen iki kişi arasında herhangi bir pozitif bağlantı yöntemi olabilir. Örneğin:
Sözlü teklif verme: "Nasılsın?" "Nasıl hissediyorsun?" "Seni seviyorum." "Seni takdir ediyorum." "Böyle konuşmamızı seviyorum." "Bu zamanı birlikte geçirdiğimize sevindim." "sen çok iyi bir arkadaşsın." "Üzgünüm."
Beden dili teklifi: olumlu göz teması, sarılma, gülümseme vs.
Davranışsal teklif verme: yiyecek veya içecek sunmak, kişiselleştirilmiş bir kart, düşünceli bir hediye, gerekli bir iyilik. Empatik listeleme. Daha yakın bir bağ oluşturan ortak faaliyetlerde bulunmak.
Dr. Gottman'ın araştırması, yakın, sağlıklı ilişkilerin, birbirleriyle büyük ve küçük yollardan günde yüzlerce kez olmak üzere birbirini etkilediğini ortaya koyuyor. Sözler ve jestlerin milyonlarca varyasyonu olabilir, bunların hepsi özünde "seni önemsiyorum", "seninle bağlantı kurmak istiyorum" ve "sen benim hayatımda önemlisin" der. Yakın, kişisel ilişkilerin sürdürülmesi ve geliştirilmesinde sürekli ve tutarlı teklif vermek çok önemlidir.
1 note · View note