Tumgik
#duygusal zeka
hasanakbal19 · 1 month
Text
"Duygusal Zekanın Gücü: Doyurucu Bir Yaşam İçin Duygularınızı Anlamak ve Yönetmek"
Hayatımızın her anında olumlu ya da olumsuz duygulara kapılırız. Duygularımız bizimle iç içedir ve hayatımızın merkezini oluşturur. Olumlu veya olumsuz duyguların var olmadığı bir yaşamı hayal edebilir misiniz? Duyguları algılayabilmek, kontrol edebilmek, değerlendirebilmek, yorumlayabilmek ve onlara tepki verebilmektir “duygusal zekâ”. Duygusal zekâ, kişinin duygularını anlaması, başkalarının…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 1 month
Text
"Duygusal Zekanın Gücü: Doyurucu Bir Yaşam İçin Duygularınızı Anlamak ve Yönetmek"
Hayatımızın her anında olumlu ya da olumsuz duygulara kapılırız. Duygularımız bizimle iç içedir ve hayatımızın merkezini oluşturur. Olumlu veya olumsuz duyguların var olmadığı bir yaşamı hayal edebilir misiniz? Duyguları algılayabilmek, kontrol edebilmek, değerlendirebilmek, yorumlayabilmek ve onlara tepki verebilmektir “duygusal zekâ”. Duygusal zekâ, kişinin duygularını anlaması, başkalarının…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mecnun1cinar · 1 year
Text
Evlendiğiniz kişinin zihniyeti çocuklarını yetiştirecek.Vücudu,maddiyatı ve görünüşü değil... Biraz da bu açıdan bakın
129 notes · View notes
lutfiyenet · 4 months
Text
Kadınlar ve Erkeklerin Duygusal Zeka Yeteneklerindeki Farklılıkların Etkisi
Duygusal zeka, insanların duygusal durumları anlama, yönetme ve başkalarıyla etkili bir şekilde iletişim kurma becerisidir. Kadınlar ve erkekler arasında duygusal zeka yetenekleri konusunda bazı farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar, genellikle toplumsal cinsiyet rolleri, hormonal etkiler ve sosyal öğrenmelerle ilişkilendirilir. Bu makalede, kadınlar ve erkekler arasındaki duygusal zeka…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yakamozarda · 1 year
Text
Lfjdkkfc eski bok gibi bir iliskiden soylendikten sonra sevgilime gidip dun yaptigi ve beni uzen bir seyi sakince anlatmam sonra onun da chill bir sekilde bunu anlayip ozur dileyip im gonna make it up to you demesi. Yemin ederim bu bile mucize gibi geliyor ki erkek arkadasim hep boyle chill ve olgundu anlamiyorum ne ara bu kadar standartim dustu
1 note · View note
shockwawe · 28 days
Text
Çok sevginin getirebileceği en büyük büyü ne diye sorsalar ahu, düşünceli olabilmek derim, karşında ki insanın kırılabileceği durumları önceden anlayıp, yüz kızartıcı duruma sokmamak. Duygusal zeka kadını sanat, erkeği heybetli bir çınar yapıyor.
8 notes · View notes
remainingkenobi · 5 months
Text
"Her," 2013 yılında Spike Jonze tarafından yazılıp yönetilen bir bilim kurgu-dram filmidir. Joaquin Phoenix'in başrolünde olduğu filmde, Theodore Twombly adlı karakter, Scarlett Johansson'ın seslendirdiği yapay zeka tabanlı bir işletim sistemi ile duygusal bir bağ kuruyor. Film, yapay zeka, insan ilişkileri ve teknolojinin duygusal etkileri üzerine derinlemesine düşündürücü bir hikayeyi işliyor. Spike Jonze'un yönetmenlik tarzı ve filmdeki görsel estetik, modern ve minimalist bir atmosfer sunuyor. Bu, yapay zekanın insan duygularına ne kadar yaklaşabileceği üzerine düşündürücü bir katkı sağlıyor.Teknoloji ve insan duyguları arasındaki ince çizgiyi keşfetmesi, seyirciyi sorgulamaya ve düşünmeye yönlendiriyor. "Her," eleştirmenlerden büyük övgü almış ve birçok ödül kazanmıştır.
9 notes · View notes
erenist · 5 months
Text
Dünya her şeyin en iyisini bilen, her şeyden herkesten çok anlayan milyarlarca insanın hır gür içinde yaşadığı ve aslında hiçbir şeyin doğru gitmediği bir gezegen mi olacak?
Herkesin zenginlerin dünyasıyla sarhoş hale geldiği bu dünyada, hiçbir şeyi olmayanlar ihtiyaç fazlası olarak görülüp denize mi dökülecek?
İnsan harcamak, küresel ekonominin en fazla kâr getiren ticari faaliyeti haline mi gelecek?
Konuşacak fazla bir şey kalmadığı için işaretler tekrar adım adım kelimelerin yerini mi alacak?
Kişiler kendini yüceltecek imkanları, sahip oldukları yüksek fikirlerde ve zengin meziyetlerde değil, müşterisi olabildiği dev markaların cakasında mı arayacak?
Kendini ifade çabası, her seviyede reyting getiren bir pazarlama faaliyeti olarak mı görülecek?
Bir şeyin yalan ya da iftira olduğu, en iyi ihtimalle malum mecralarda bütün dünyaya yayıldıktan sonra mı anlaşılabilecek?
Hayatımız için neyin önemli olduğunu bize hakim trendler, zıpçıktı fenomenler mi söyleyecek?
Her meselenin doğrusunun ne olduğuna sosyal medya çoğunlukları mı karar verecek?
Herkes her meselede kafasına göre kanaat oluşturacaksa, gerçek bilgi hurafeden mi sayılacak?
Kalabalıklara medyatik ok işaretleri her gün onlarca defa nereye gideceklerini işaret mi edecek?
Kişiler inançlarını oyun hamuru gibi istedikleri gibi yoğurup kendilerine yeniden portatif tanrılar mı üretecek?
Bir meselenin gerçekten önemli olduğunu, pek az kimsenin ona ilgi göstermesinden mi bileceğiz?
Giderek yaygınlaşan zihinsel betonlaşma bütün fikirleri katı ve köşeli hale mi getirecek?
Duygusal standartlaşma neticesinde öznel yönelimler ortadan kalktığı için ilişkiler algoritmik seçimlerle ya da kamusal rotasyonla mı belirlenip tanzim edilecek?
Altı ayı deviren her beraberlik, uzun ilişki sayılıp altın yaldızlı şiltle mi taltif edilecek?
Bir şekilde sosyal medyada ne olup bittiğine göz atma imkanı bulamayanlar, o günü topuna girecek tek bir mevzu bulamadan mı bitirecek?
Herkes bütün önemsediği şeyleri harici belleklerde depoladığından, hayatın aslî belleği boş mu kalacak?
Zevk sahibi sayılmak için herkesin gözünü konfeksiyonlara ve koleksiyonlara çevirmesi mi gerekecek?
Tabiatın nefes kesici güzellikleri, ikinci el pastoral tasarımlarla örtülüp görünmez hale mi getirilecek?
Zeka tek temel değer olarak kabul gördüğünden, kimsenin çözemediği cinayetleri işleyen seri katiller dahi olarak mı kabul edilecek?
Yirmili yaşlarının ortalarına gelmiş ama sınavlara hazırlanmaktan yaşamaya vakit bulamamış gençlerin hayata intibakı için de uzun uzun hazırlanacakları yeni bir sınava mı ihtiyaç olacak?
İnsanlar aynı dünyanın içinde birbirine temas noktası bulamayan hayatlar yaşayarak mı ölüp gidecek?
Bir gün kendimize gelebilmemiz için, insan olmanın yeniden moda olması mı beklenecek?
9 notes · View notes
kontrolze · 26 days
Text
Duygusal zeka çoğu şeydir.
3 notes · View notes
bayanena · 9 months
Text
Size yapılan hiçbir saygısızlığa sessiz kalmayın. Abarttığınızı, hassas olduğunuzu söyleyecekler. Hatta verdiğiniz tepkiyi başka yere çekip dalga bile geçecekler. Bir insanı hayatınızdan çıkarmak sizi duygusal olarak zorlayabilir ama emin olun kendinize olan saygınızı yitirmek, sizi hayatınızın her anında kötü etkileyecektir.
Onları hayatınızdan çıkardığınızda sindiremedikleri için hakkınızda kötü düşünebilir, konuşabilirler. Yani, yolda yürürken her havlayan köpeği susturmaya kalkarsanız yolda asla ilerleyemezsiniz.
Onların hakkınızda yanlış şeyler düşünmesiyle ve zeka seviyeleriyle eğlenmenin bir yolunu bulun.
Kendi iyiliğiniz için gerekirse toxic olun.
15 notes · View notes
anathemand · 21 days
Text
duygusal ve sosyal zeka olmazsa olmaz
6 notes · View notes
semiramist · 2 months
Text
Hayatımın en eğitici dönemini geçiriyorum ve farkındalıkların ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlıyorum. Binlerce nüans var ve bu nüansları sistematik olarak yazmak gerçekten zor. Yine de bir yerden başlamak lazım çünkü insanın değişimi ancak geçmişi tekrardan değerlendirerek mümkün olabiliyor. Yazmak, aslında insanın o zaman ki algılarını, farkındalıklarını dondurmak anlamına geliyor ve bu sayede, geçmişimize dönüp baktığımızda kendimize karşı ölçülebilir gözlem yapma imkanına sahip oluyoruz. Yazılı olmayan her şey, hafızamız tarafından manipüle edilebilir ve bir yanılgıya inanmamıza sebebiyet verebilir.
Zeka ve farkındalık bir anomalidir. Bireyin kendini toplumdan kopuk hissetmesine sebebiyet veren her farkındalık, bireyin davranış ve düşüncelerinin toplum nezdinde kabul görülmemesiyle sonuçlanır. Toplumdaki insanların büyük bir kısmının olası hayat çizgileri, ne yazık ki genetik faktörler ve çocuklukta yaşanılan eksiklikler ile şekillenmiştir.
Özgür irade çoğu insan için bir ilüzyondur ve yalnızca kendi içine bakmaya cüret edebilen bireyler için gerçek olabilir. Kendi içine bakmak ve temel ruhsal ve duygusal gereksinimlerimizdeki eksikleri fark edebilmek, büyük bir iç rahatsızlığını da beraberinde getirir ve toplumun büyük bir kısmı, bunu yapmak yerine kendi kafasında hep haklı ve alacaklı olduğu yanılgısına kapılır.
Acıdan kaçma davranışı dürtüseldir ancak bu kaçış her zaman dışsal motivasyonlara ihtiyaç duyar. Nitekim dışsal motivasyona ihtiyaç duyan bireyler daha fazla tüketir ve ekonomik sistemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir role sahip olur. Sahip oldukları ile mutlu olmayan birey, sahip olamadıklarıyla da mutlu olamaz ve bireyin hayatı bir kaçış ve çırpınıştan ibaret olur. Yıllar ilerledikçe bunu kabul etmek zorlaşır ve yüzleşmek yerine kendine bir kabuk örer. Bu kabuk, yıllar geçtikçe o kadar kalınlaşır ki, gerçek olan ile bireyin kafasındaki gerçek arasında bir uçurum oluşur.
Kendi yangınından kendi dersini çıkarmak, daha ağır bir şeydir (Nietzsche) ve ders çıkarmak yalnızca içine bakmaya cüret edebilen insanlara özgüdür. Kabuklarını sürekli kalınlaştıran insanlar, içlerindeki derin huzursuzluk hissini, uyarıcılarla doldurmaya çalışırlar. İyileşmeyi reddeden ve kabuklarını kalınlaştıran her birey, kendilerini travmaya sürükleyen kişiye dönüşür.
Toplumun büyük bir kısmı, neyi neden hissettiklerini sorgulamadan sadece yaşarlar. Herhangi bir sorgulama ile karşılaştıklarında, dünyevi olanakların önceliklerinden bahsederler çünkü dünyaları bundan ibarettir ve sahip oldukları dünya algısının mutlak doğru olduğunu düşünürler. Bu düşünceyle çatışan her türlü entellektüel uyarıcıya yoğun bir tepki gösterirler çünkü kimse yıllarca inanmış oldukları düşünceleri değiştirmek istemez. Dar zihniyetlerindeki kaygılarını, gelecek nesillere aktarmak isterler.
Zeka ve farkındalık bir anomalidir, çünkü bireyin subjektif benliğini anlamsız kılar. Olayların nedensellikleri hakkında yeteri kadar derin ve katmanlı düşünüldüğünde herkes biraz mağdurdur. Bazı şeyleri ne kadar çok anlarsak, o kadar çok anlamamış olmayı dileriz.
Özellikle doğu toplumlarında, baskılanmış bireyler kendileri için ilke ve erdem geliştiremezler hatta bunun ne anlama geldiğini bile anlayamazlar. Doğu toplumunda yaşamış ve belirli yokluk durumlarına maruz kalmış bireylerin düşünceleri, başkalarının fikirleri, yaşamları bir taklit ve tutkuları birer alıntıdan ibarettir. Bu bireyler, yaşlandıkça, entellektüel benliklerini geliştirmemiş olduklarından ötürü, çevrelerine karşı daha da talepkar olurlar çünkü ölüm fikri zihinlerinde çok daha ağır hale gelir.
Toplumdaki çoğu insan yalnızca yaşar ve yüzlerce anlayamadığı durum karşısında tamamen çaresizdir. Kafasındaki gerçeklik ile gerçekten olan arasındaki fark ne kadar uzaklaşırsa, o kadar savunmasızdır. Bu savunmasızlık durumu, yalnızca büyük kriz durumlarında ortaya çıkar. Kendilerini dünyevi imkanlarla avutmaya çalışırlar ve sürekli bir iktidar hırsıyla hayatlarını sürdürürler.
İnsan beyni nöroplastisite, yani değişebilme yeteneğine sahiptir ancak toplumun büyük bir kısmı, ailelerinin ya da baskın kültürün bir yansımasından öteye gidemez. Beyin her ne kadar değişebilme yeteneğine sahip olsa da, beyin düzenli olarak maruz kaldığı şeye dönüşür. Özellikle travmatik geçmişe sahip bireyler, hissettikleri eksiklikleri gidermeye çalışırken travmayı yaratan davranışları sergileyen insanlara daha da maruz kalır ve kendilerini, hissettiklerini anlamladıramadıkları bir durumun içinde bulurlar.
Bireylerin iç huzura kavuşması, yüksek düşünceyle mümkün olabilir. Yüksek düşünce yalnızca felsefeden, sanattan ibaret değil, küçük "şeylerin" içindeki güzelliği görebilmekten de gelir. Mutluluk ve huzur anlardadır. Zihniyetleri kaotik, anksiyetik ve muhafazakar olan insanlar, her zaman dahası için koşarlar ama ne için koştuklarını asla bilmezler. Bu zihinler, etraflarındaki insanları da hasta eder. Ucuz ve düşük metaların peşinde koşmanın bedelini, zaman genellikle öğretir.
Buradaki cümlelerin hepsi bir genellemedir ve görüşler değişebilir ki değişmemesi aslında sıkıntılı olandır.
youtube
3 notes · View notes
nyctophilia-35 · 9 months
Note
Bana bakış açınızı değiştiren kitapları önerebilir misiniz rica etsem?
Philip Yancey- Acı Çekilirken Tanrı Nerede Ek olarak Daniel Goleman- Duygusal Zeka
16 notes · View notes
yinedemeliha · 11 months
Text
Yaşlandıkça, bir ilişkideki sorunların çoğunun duygusal zeka ve iyi iletişimle çözülebileceği sonucuna daha çok varıyorum, ancak her iki taraf da aynı niyete sahipse: çözüm bulmak.
11 notes · View notes
arieslexa · 11 months
Text
beyin dalgaları
beyin dalgaları nedir?
Beyin dalgaları beyinde gerçekleşen elektriksel aktiviteler ile ortaya çıkan ritmik ve tekrarlayıcı paternlerdir. 5 tane beyin dalgamız vardır.
Beta dalgası:14 ve 30Hz arasında değişen bir frakanstır.beta dalgaları uyanıkken üretilir ve odaklanma,akıl yürütme özelliğine bu frekansta sahip oluruz.
Teta dalgası:4-8 Hz arasında değişen frekanstır. genel olarak müzisyenlerin,ressamların vs.eserleri bu frekanstan yararlanıp ortaya çıkar.
Alfa dalgası: Alfa Frekansları 8-13 Hz arasında değişen frekanslardır. Bu frekans uykudan yeni uyandığımızda ve uyumadan hemen önce salgılanan dalgadır.Hatta genel olarak bize olumlamalarımızı veya subliminallerimizi bu durumdayken dinlememiz önerilir.Oyüzden zihninizi programlamanız için harika bir frekanstır.
Delta dalgası:Delta dalgaları 0-4 Hz arasında değişen  en yavaş beyin frekansıdır.rüyasız / derin uyku ve meditasyon sırasında ortaya çıkar.
Gama dalgası: Beynin en hızlı dalgası olan gama 30-100Hz arası değişir.Beynin  gama frekansı ile yüksek zeka seviyesi, iyimserlik ve duygusal zeka artışı ve daha iyi duyuş, görme, tatma, dokunma ve koku alma gibi beş duyu farkındalığına ulaşılır.
11 notes · View notes
ecemsu · 4 months
Text
Kusurlar çekicidir.
Çaba çekicidir.
Özgünlük çekicidir.
Güvenlik çekicidir.
Tutarlılık çekicidir.
Duygusal olgunluk çekicidir.
Dürüstlük çekicidir.
Şeffaflık çekicidir.
Sorumluluk almak çekicidir.
Farkındalık çekicidir.
Gerçek niyetler çekicidir.
Samimi özürler çekicidir.
Kendine güven çekicidir.
Zeka çekicidir.
Tutkulu olmak çekicidir.
Partnerinizin istek ve ihtiyaçlarını dinlemek çekicidir.
2 notes · View notes