uyusam-gecer-mi
uyusam-gecer-mi
Mrs. Dalloway Çiçekleri
5 posts
Biraz şiir, biraz hikaye, biraz Belçika... En çok da kitaplar... Instagram: @mrs.dallowaycicekleri
Don't wanna be here? Send us removal request.
uyusam-gecer-mi · 3 years ago
Text
Hadi bu hep birlikte yaptigimiz bir tablo olsun ve içimizde, yüzümüzde çiçekler açılsın... 🌸😊
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
uyusam-gecer-mi · 3 years ago
Text
Bu çiçeklerin ortasındaki yangında kendinziden bir şeyler buluyor musunuz? Umarım sizin külleriniz çoktan dağılmış yerini çiçek kokuları almıştır... 🌺
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
uyusam-gecer-mi · 3 years ago
Text
Korkularınızla yüzleştiğiniz ve güçlü şekilde çıktığınız bir labirente girmeye hazır olun! 🌸
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
uyusam-gecer-mi · 3 years ago
Text
Edebiyat dünyasının en çok okunanlarından Stefan Zweig'ın bir solukta bitirdiğim romanı Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu... Aşk, tutku ve nefessiz okunan bir hikaye oldu. Bu şiirde de bu romanın bende bıraktığı izleri yazdım... Umarım seversiniz 🌺
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
uyusam-gecer-mi · 3 years ago
Text
Sanki içinden geldiğim dünyaya öylesine uzağım... Bir canlının anne karnından çıkıp dünyaya geldikten sonra, geri anne karnına baktığında hissettiği gibi hissediyorum bazen... Tamamiyle bambaşka, tamamiyle yabancı. Hem bu öyle bir şey ki fiziksel bir yakınlık yada uzaklık değil, elle tutup gözle görmeyeceğim ve bu yüzden belki de hiç alt edemeyeceğim bir uzaklık... Sanırım bu yüzden annemle her konuşmamda kendime yabancı oluyorum. Küçükken annem bana bir hikaye anlatmıştı. Günün birinde bir seyyah bir kasabadan geçerken atı hastalanmış. Vakit de geç olduğu için seyyah kasabada bir gece konaklamaya, ertesi gün de atını bir baytara göstermeye sonra yola devam etmeye karar vermiş. Dolunayın parlak ışığı öncülüğünde bir han bulmuş. Önce atını bağlamak için kapının önünde duran seyisi uyandırmak istemiş, yanına yaklaşmış ve adamın yüzünde palyaço makyajı olduğunu görmüş. Bu onu şaşırtsa da, "Herhalde, gündüz palyaço oluyor, yorgunluktan sızmış burda." Diye düşünmüş. Yavaş hareketlerle seyisi uyandırmadan atını bağlamış, suyunu, yemini vermiş ve nihayet sıcak bir çorba yahut bir yatağa kavuşacağım ümidiyle hanın kapısını açmış. İçerideki herkesin yüzünde aynı maskeden olduğunu görünce, önce panikle "Delirmiş bunlar, hemen buradan kaçmam lazım!" diye düşünmüş ama sonra hemen atının hasta olduğu, havanın dondurucu soğuğu aklına gelmiş. En azından bunların kim olduğunu bir öğreneyim beğenmezsem çıkarım yine giderim, hem öğrenene kadar biraz ısınmış belki bir tas da çorba içmiş olurum düşünceleriyle yeniden içeriye girme cesaretini toplamış. İçeriye girdiğinde hancının kendisine normal insanlardan bile daha kıymetli davrandığını, büyük bir saygıyla yaklaştığını görmüş. Bu tabii hoşuna gitmiş. Hancı karşısında iki büklüm oluyor, kendisine yapabileceği hizmetleri soruyor, kendisini halden hale sokuyormuş. Bizim seyyah sıcak bir tas çorba ve bir yataktan başka bir isteği olmadığını söylemiş. Bunun üzene hancı, çok çok üzgün olduğunu fakat bu gece için yatacak bir yer olmadığını söylerken, handan başka bir palyaço yüzlü adam kendi yerini seyyaha vermeyi teklif etmiş. Seyyah böyle bir şeye gerek olmadığını kendisinin ocağın başında bile kıvrılıp yapabileceğini ısrarla söylediyse de, adam kendi yerini vermek için neredeyse ayaklarına kapanınca mecburen kabul etmiş. Çorbasını içerken yatağını aldığı adamla ahbap olmuşlar, nereden gelip, nereye gider, kaç yaşındadır, ailesi var mıdır, askerlik yapmış mıdır, ne iş yapar gibi türlü soruları konuştularsa da isimlerini bir türlü sormamışlar. Seyyah bunun önemli bir sorun olmadığını adamın yanlızca söylemeyi unuttuğunu düşünüp pek üstünde durmamış.
0 notes