Tumgik
visage4 · 10 months
Text
Üretim
Bilgi üretimin düşmanı mıdır ? Hayır. Peki ya yaratıcılığın ? .... Bir şeyleri bilmek onları denemekten devamlı alıkoyuyor insanı. Kimi zaman bir kahve almaktan vazgeçiriyor kimi zaman bir kadına aşık olmaktan çoğu zamanda yaşamaktan. Peki korkak mıyız ? Evet. Ve bunun en büyük ironisi de koktuğundan daha beter bir hayata sahip olmandır. En azından doğrusun ! En azından değişmedin ! En azından saygılısın ! Bir hayvan gibi yaşamıyorsun. Peki insan olmanın kusurundan korkmanın bahsi geçen ilkellerden ne farkı vardır ? Neye gerek yok çok iyi biliyorsun ama neye gerek var ? Küçük empatiler , anksiyeteyle savaşmalar , gereksiz insanlara değer vermeler ki unutma bak ''gereksiz her şey neyin gerekli olduğunu hatırlatır''. Baksana neye gerek olduğunu yazarken bile kayboluyorsun. Sadece dene. Yaşam ; gezmek , tatmak , dokunmak ve görmekten kimi zaman da kalmak , seçmek , çekinmek ve bakmaktan ibaret. Kokular zaten hep seni bulur.
Dene.
0 notes
visage4 · 10 months
Text
Kıskanmak
Hiç üzerine düşünmediğin konulara atıfta bulunmak durum ve zamana göre çok zor olabilir ama asla kolay olmamalıdır. Kanayan yarasıdır insanoğlunun aşağılamak ve bazen de temelinde kıskanmak yatıyordur. Kıskanınca aşağılayan insan asla ilerleyemiyor bu kesin ama neden kıskanıyor olduğunun cevabı kötü kavramıyla mı ilişkili yoksa yaşadıklarımı bu hale getiriyor bilinmez . Tarihteki ilk cinayette bu yüzden değil miydi zaten? Bilemediğim ve inanamadığım bir çok şey var bu dünyada .. imrendiğim ve ulaşamadığım şeylerden çok çok azlar, ama bir o kadar da zorlar . Balığın baştan kokması gibi bazı şeyler ulaşılmaz bazı şeyler için de sadece inanıp denemek gerekir çünkü gerçekleşmese dahi bunu yaşarken ulaştığın insan yeni bir benlik yaratır ve bu benlikle barışabilirsin . Barışmazsan da kime ne ! bir şeyler denemişsindir. Hayat zaten bundan ibaret değil mi ? Denemeler ve başarmalar ve başarısızlıklar ve hayal kırıklığı ve düşmeler ve kalkmalar ve düşünmeden hareket etmeler ve düşüne düşüne durmalar ve koşmalar ve durmalar ve ulaşmalar... Nihayetinde bir kartal olmak o dağın tepesinde sivri pençelerle , asil bir tutumla ve keskin gözlerle etrafı izlemek ve o tutumla ulaştığın noktanın tepeden kendini aşağıya bırakmak .... ve avlar ve rüzgar ve hüsran ve efkar ve dirilen duygular ve sömüren tecrübe ve duyulan endişe ve ulaşılan netice. Kalk
0 notes
visage4 · 11 months
Text
Hareket
Klavye üzerinde gezemeyen parmaklar, kalabalık bir ortamda aniden kesilen sohbet , tutum ve davranış özelinde kalitesiz ama aslında virüs denen canlı türü, bir yudum aldıktan sonra tat vermeyen kahve, ses rengi güzel taklitçi kadın vokaller, buzdolabını tek taşıyabilen hamal, uçakta evlilik teklifi, KV 29. bölüm. 49. dakika 10. saniye , balığın baştan kokması , kopmaktan vazgeçmeyen si teli, hisle yazılan eğitici şarkı sözleri, sana bakan seni görmeyen seni seven sana sövmeyen arkadaş, sana bakmayan seni gören seni sevmeyen sana söven düşman.
0 notes
visage4 · 1 year
Text
Gelişigüzel
Geldiğimden beri yazıyorum. Belki düzensiz belki hatalı belki bağlamdan kopuk ama yazıyorum işte. Yazmak hakikaten insanı en derin hislere götüren ama oradan bir zafer kazanmışcasına geri getiren faaliyetlerden biri. Bu cümleden sonra bile uzun uzun boşluğa baktım ve geri geldim . Kendini ifade etmekte güçlük yaşayan, başkaları tarafından anlaşılamayan ve '' toplumun '' yalnızlaştırdığı her insanın yegane kurtuluş yoludur bir şeyleri satırlara dökmek ki belki de kendi içindeki en büyük anlaşılmazlıkların çözüme döküldüğü alandır. Bir kurtuluş , bir huzura kavuşma , bir farkındalık .. nasıl isterseniz öyle adlandırabilirsiniz.
Boşa yazım yoktur. Gereksiz insan gibi gereksiz satırlara döküm de iş görür bir faaliyettir. Nasıl gereksiz insan sana nelerin gerekli olduğunu hatırlatarak bir işe yarıyorsa , boşa yazım da dönüp okuduğunda katettiğin yolları sana anlatıyor. Ve nasıl katettiğin yollar sana bir çok değer katıyorsa , bir o kadar daha gerekli oluyorsun.
Kâfi.
0 notes
visage4 · 1 year
Text
Günaydın
Bir rutinde uyanmanın bir monotonluk mu yoksa düzen mi oturttuğuna dair şüphelerim var. Son zamanlarda her sabah uyanıp bir çay koyup, sigara yakıp kitap okuyorum. Her sabah içtiğim çay aynı, okuduğum satırlar farklı. İçtiğim sigara aynı, boğazımda bıraktığı his farklı. Önümden geçen insanlar aynı , günaydınları farklı. Öylesine hızlı yaşıyoruz ki hayatı bir durup sakinleyip etrafı gözlemlemek istediğimizde sanki bir şeyleri kaçırıyormuşuz hissiyatı bizi direkt akışa dalmaya yöneltiyor. Mutlu insanları gözlemlediğimde hep şunu farkediyorum akış ve duruş arasında ki dengeyi çok güzel sağlıyorlar. Hayatlarının belli bir rutini var ama asla monoton değiller. Olay sadece bireyler üretmek değil. Tüketirken bile düzenlerini yitirmeden ve ''toplum''un istediği şeyleri tüketmeden yaşayabiliyorlar.
Dünü , bugünü ve yarını yoktur bazı şeylerin , dünde, bugünde veya yarında yaşanırlar ama oralara ait olmazlar. Ki kanımca böyle insanları hangi döneme koyarsan koy mutlu olmayı becerebileceklerdir. Şeyi de belirtmeden edemeyeceğim mutluluk derken devamlı bir mutlu olma halinden bahsetmiyorum. Eğer bir insan devamlı mutluysa ağır depresyondadır veya köpek gibi yaşıyordur.
Güneşin yaşattığı her duyguya günaydın.
0 notes
visage4 · 1 year
Text
We could’ve had it all
     Sayısızca etkisi olan, bir bir çok şeye sebep olmuş her defasında kendini dinleten, bazen haykırma isteği uyandıran 7 yıllık bir süreçten falan bahsediyoruz sanırım. Yayınlanışı 2011 olması gerekiyor ki 2018 e kadar da duyardık bu şarkıyı her yerden. Bir Get Lucky değil ama oldukça başarılı. Popüler müziğin hayatımızda ki etkisi gerçekten inanılmaz . Kimi zamanlarda topluca isyan edişlere ,kimi zamanlarda sakin sakin empatiye ve bazen de benmerkezciliğe sebep olabilen bir yapıdan bahsediyoruz. Evet bunu bir şarkı yapıyor hepimize...    Müziğin ruha olan etkisi yadsınamaz bir gerçek ama topluma olan etkisi değer ve anlayışlarımıza hatta kültürlerimize dokunuşu da artık bir gerçek olarak kabul edilebilir. Son zamanlarda dikkat ettiniz mi bir çok kültürlerarası cover ,mashup  bulunuyor. Müziğin her yerde yanımızda oluşundan bahsetmiyorum sadece başarılı müziğin sebep olduğu ve olabileceği tüm etkileri hayal ettirmeye çalışıyorum. Smells like teen spirit mesela döneminde dünyayı değiştirmiş bir şarkı. Baktığınızda müzikalite adına pek bir numarası yok ama öyle bir etki yaratıyor ki bir gençlik marşı edasıyla herkes tarafından benimseniyor , arzusuz ve monoton ruhlara yeni bir umut getiriyor.       Şarkılar o şarkılar... Bazen bir kadına, bazen bir erkeğe , bazen bir kuşa , bazen bir babaanneye , bazen topluma , bazen sadece kendisine yazıldığı bilinen ama etkisiyle yazılanın bambaşka olduğu , kattığı değerlerle yarınlara bir miras olduğu, bazı kişileri ölümsüzleştirdiği hatta ve hatta toplumsal bir bilinç oluşturduğu bilinen ve bazen hiç farkedilmeyen o yegane motifler topluluğu. Bazen bir vokalin taşıdığı duyguyla efsaneleşen ( pray ) bazen bir gitar solosunun anlattığıyla bütünleşen (comfortably numb), bazen prodüksiyon harikası (beat it ) bazen neden hepimizin bildiğine anlam veremediğimiz (satisfaction) bazen bir yakarış ( killing in the name) bazen salınmak ( sway) bazen gülüşmek ( happy ) ... Her duyguyu yaşatan binlerce sanatçı binlerce şarkı tanıdık. Ve  emin olun ki insanlık için bu daha başlangıç herşeye sahip olacağız.
0 notes
visage4 · 1 year
Quote
Vazgeçmek
Ne kadar aktif yaşadığınıza büyük kanıtlar arıyorsanız eğer durduğunuz noktadan geriye doğru bakmak hakikaten sadece yaşadınız anı yok etmeye yarıyor. Durduk yere bir yazı yazmak veya bir şeyler çizmek nasıl rahatlatıyorsa dönüp geçmişi düşünmek de o kadar acı çektiriyor. İşte vazgeçmek tam olarak burada başlıyor. İlk vazgeçme kararını verdiğinizde geleceği düşünerek bu adımı attığınızı düşünüyorsunuz ama vazgeçmek pratiğe dönüştüğü an geçmişe bakınca başlıyor. Yani vazgeçtiğiniz an tamamen geçmişle baş başa kalıyorsunuz. 
İki ihtimal var (en azından şu an için). Ya biten noktadan geçmişe dönük acılarla beslenip yok olup gidiceksiniz ya da GOLOCOĞO BOKOP MOTLO OLOCOKSONOZ. Yok öyle bir ihtimal tabi ki her acının bir zamanı , her duygunun ayrı bir tadı vardır. Özlemse bunun adı çekilmeli, mutsuzluksa katlanılmalı , arzuysa o zaten sizle alakalı. 
Neyse ikinci ihtimal tamamen bununla alakalı zaten. Acıyla yaşarken geleceğe bakabilmek. Buralardan güçlü çıkabilirseniz zaten hayat tadından yenmeyen bir şey halini alıyor. Eğer bunu becerebilirseniz yaşlı değil ‘’olgun’’ oluyorsunuz . Yalnız dikkat çekmek isterim bahsi geçen güçlülük sadece kendi benliğinize odaklanıp artık bende kimseyi umursamayacağım güçlülüğü değil ki zaten en büyük acizlik budur. 
Daha mutlu yarınlara mı desem yoksa daha acı tecrübelere mi bilmiyorum ama arzulanan hayatı yaşamak için temel hareketin adı vazgeçmektir.
0 notes
visage4 · 10 years
Photo
Tumblr media
Camel Soft
0 notes