İnsanlardan, evlerden, eşyalardan, seslerden, uykulardan, yarınlardan, dünden, bugünden ve dahi kendimden kopup uzaklaştığını hissettiğin, hatta artık bir yerden sonra aradaki mesafeyi karışla ölçemediğini farkettiğin noktadasın, bütün fotoğraflardan yırtıldığın, dikişlerinin attığı noktada...
14 Mayıs günü Denizli merkezde Mustafa Kaynak Anadolu Lisesinde Oy ve Ötesi STK gönüllüsü olarak müşahitlik yaptım. Daha önceki seçimlerde pek çok kez sandık kurulunda parti temsilcisi olarak yer aldığım için ordaki atmosfere alışkındım ve inisiyatif alıp okul sorumlusu oldum.
Seçim sabahı 6:30'da neredeyse hepsi ilk kez müşahit olan hatta ilk kez oy kullanan gönüllü arkadaşlarımla okul bahçesinde buluştuk. Müşahit kartlarını kendilerine teslim ettim saat 07:00'de sınıflara dağıldık çünkü oy verme işlemi başlamadan önce sandık kurulu 07:00-08:00 arası gerekli hazırlıkları yaparken de orada bulunmamız gerektiğini eğitimlerde çok iyi öğrenmiştik.
İlk tutanak oy verme başlamadan hatta saat 07:30 bile olmadan tutuldu. Çünkü "Sandık kurulu yemin ettikten sonra sınıfa gelen diğer sandık kurulu üyeleri geri gönderilir kurula alınmaz" maddesine rağmen; yeminden sonra gelen üye kurula alınmıştı. Üstelik "Aradık hakim'e sorduk yemin ettirip alın dedi" denmişti genelgeye bakmak yerine!
Bir sandık dışında okulda genelgeye aykırı hareket eden kurul olmadı. Zemin katta genelde yaşlı ve engelli vatandaşların oy kullandığı sandıktan akşama kadar gözümüzü ayırmadık. Çünkü sabah saatlerinde kurulun seçmenler sınıfa geldiğinde kimlik kontrolü yaparken imza arttırdığını gördük. Oysa genelgede seçmenler oyunu kullandıktan sonra imza atabilir yazıyordu. Iki kez uyarı aldıktan sonra imzaları kuralına göre attırmaya başladılar. Avukatlar gerekli hallerde tutanak tuttu. Sayım döküm işlemleri sırasında kendim o sandıkta gözlem yaptım her şeyin usulüne uygun yapıldığından emin oldum. Diğer sandıklarda her şey olması gerektiği gibiydi gönüllü arkadaşlar gün boyu kurulla işbirliği halindeydi ıslak imzalı tutanakları alıp bana teslim ettiler ben de Oy ve Ötesi'ne teslim ettim.
Günün sonunda şunu çok net anladım ki ben ilk kez sandık korudum. Özeleştiri yapmak gerekirse müşahit değil de o sandıkta siyasi parti temsilcisi olsaydım ve bana "Seçmenler oylarını kullanmadan önce imza attır" deseler attırırdım. Çünkü genelgeyi bu zamana kadar hiç okumadım. Sandık başkanına güvenirdim. Her şeyi öğrenince, gerekli durumda derhal müdahale etme özgüveni bulunca bir kez daha anladım ki bilgi güçtür.
Gönüllü olduğum okulda siyasi partilerin üyeleri ve müşahitleri ne yazık ki tam donanımlı değillerdi. Eskiden benim de olmadığım gibi. Burada amacım siyasi partiler sandıkları koruyamıyor demek değil. Yetersiz kalıyor demek arkadaşlar. Tam olarak bu yüzden bağımsız gönüllü müşahitlere çok ihtiyaç var. Oluşacak kritik durumlar için herkesi ikinci turda gönüllü olmaya davet ediyorum. Tecrübesiz olmak hiç mühim değil, zehir gibi gençler 2 saatlik eğitimle tam donanımlı müşahit oldular.
Şahit olduklarımdan sonra "Merkezde bunlar yaşanıyorsa ilçeleri ve köyleri düşünemiyorum" dedim. Burası sorun yaşanacağı düşünülmeyen bir bölgeydi. Kaçırdığımız şey şu ki karşı taraf her sandıkta var ve çok örgütlüler. Bu yüzden biz de her sandıkta gönüllü müşahit olmak zorundayız!
Büyükşehirlerde yaşayan gençler, küçük şehirlerde yaşayan, ilçelerde, köylerde yaşayan gençler ve kadınlar size soruyorum şimdi değilse ne zaman? Müşahitlik yapmanın önemini çok iyi anladım. Bilgimizle herşeyin doğru ilerlediğinden emin olalım istiyorum. Ikinci tur için hazırım, gönüllü olmak isteyenlerin sorularını cevaplamaya hazırım.
Gelin oylarınıza sahip çıkın. Geleceğimizi ve özgürlüğümüzü kazanalım!
"Tek bir kelimeden binlerce anlam çıkardığım günler de oldu, yazılan uzun cümleleri görmezden geldiğim günler de. İnsanlara inanmaya çalışmaktan yoruldum."