akrepsozluk - Tumblr blog

[akrepsozluk]

Aynaya da bakmasak güzellik göreceğimiz yok.

[akrepsozluk]

“Bir yığın tedirgin, kendinden sıkılmış, var olandan başka bir şey değildik.”

[akrepsozluk]

[akrepsozluk]

I am astonished, disappointed, pleased with myself. I am distressed, depressed, rapturous. I am all these things at once, and cannot add up the sum. I am incapable of determining ultimate worth or worthlessness; I have no judgment about myself and my life. There is nothing I am quite sure about. I have no definite convictions - not about anything, really. I know only that I was born and exist, and it seems to me that I have been carried along. I exist on the foundation of something I do not know.arl Jung

Carl Jung

[akrepsozluk]

I am astonished, disappointed, pleased with myself. I am distressed, depressed, rapturous. I am all these things at once, and cannot add up the sum. I am incapable of determining ultimate worth or worthlessness; I have no judgment about myself and my life. There is nothing I am quite sure about. I have no definite convictions - not about anything, really. I know only that I was born and exist, and it seems to me that I have been carried along. I exist on the foundation of something I do not know.

Carl Jung

[akrepsozluk]

🦂 Akrep Kadını;

Cumartesi akşamı sevdiği diziyi rahat izlemek için cuma akşamı kocasını/sevgilisini baştan çıkaran plancı kadınlardır.

Korkulur...

[akrepsozluk]

instagram.com/akrepsozluk İNSTAGRAM AKREPSÖZLÜK

[akrepsozluk]

🦂 Akrep;

Görüp görebileceğiniz en güzel kadınlara ait olan burçtur. Karakterlerini anlamak için biraz zaman harcamanız lazım, çünkü genel olarak duygularını pek göstermezler. Ancak genel olarak iyi kalpli, sevecen ve düşüncelidirler. Bir hareketleri ile bir anda bütün gününüzün muazzam geçmesini sağlayabilirler. Aslında pek de bir şey yapmalarına gerek yok çünkü zaten verdikleri enerji ile gününüz zaten hep güzel geçecektir. @akrepsozluk

[akrepsozluk]

Fıkra’m geldi;

Cemiyet hayatından zengin bir adamın kızı benim gibi çulsuz bir delikanlıya aşık olmuş.

Babası kızını vazgeçirmek için her yolu denemiş ama başaramamış. En sonunda damat adayı ile yüz yüze konuşmaya karar vermiş.

Kızına sevgilisini eve çağırıp kendisiyle tanıştırmasını istemiş.

Kızı mutluluktan uçarak sevgilisini alıp eve getirmiş. Babası damat adayıyla özel olarak konuşmak istediğini söyleyip kızını mutfağa göndermiş ve başlamış damat adayını test etmeye...


- Genç adam kızımı gerçekten seviyor musun?
Genç: + evet efendim, hem de dünyalar kadar çok...


Adam: - Peki o zaman kızımın her dileğini karşılaman gerekecek. Benim kızım zengin bir ailede doğup büyüdü. Yani istediği her şeye sahip olmaya alıştı. Örneğin bahçesinde yüzme havuzu olan bir villada oturmak isteyecektir. Nasıl alacaksın?


Genç: + Efendim ben asgari ücretle çalışıyorum. Dişimi sıkar daha çok çalışırım. Bir bankadan uzun vadeli ev kredisi çekerim, tanrı da yardım eder, alırım bir ev...


Adam: - peki benim kızım lüks otomobillere alışık. Ona bir otomobil alabilecek misin?


Genç: + efendim evi aldıktan sonra biraz daha fazla çalışırım, tanrı da yardım eder, alırım bir otomobil...


Adam: - Benim kızım her yıl bodrum’a tatile gider, yatlarda güneşlenmeye alışmıştır. Yapabilecek misin bunları?


Genç: + efendim ben otomobili aldıktan sonra biraz daha fazla çalışırım, tanrı da yardım eder bütün isteklerini karşılarım kızınızın... Demiş.

Bu konuşmaların ardından kız odaya girmiş ve havadan sudan biraz daha sohbet ettikten sonra genç adam izin isteyerek ayrılmış evden... kız hemen merakla babasına sevgilisini nasıl bulduğunu sormuş. Adam:
- kızım genelde iyi niyetli bir gence benziyor, ayrıca seni de çok sevdiğine eminim. Ama bir tek kusuru var; Beni tanrı sanıyor...

[akrepsozluk]

“Başkalarına acı çektirmek tutkusu bir alışkanlıktır. Bu tutkunun gelişme yeteneği vardır ve gelişir, sonunda bir hastalık olur. En mükemmel bir insanın bile alışkanlık sonucu kabalaşabileceğine, rezilleşebileceğine inanıyorum. Kan ve başkaları üzerinde egemenlik sarhoş eder insanı: Kabalık ve rezillik gelişir; insanın aklına, duygularına ulaşır ve sonunda insan normal olmayan şeylerden zevk almaya başlar. Bir canavar olur. Ve insanlığa, pişmanlık duygusuna, yeniden doğuşa dönmesi hemen hemen olanaksızlaşır. Böylesine bir güç sahibi olma isteği salgın bir hastalık gibi bütün topluma bulaşır: Öylesine çekicidir güç sahibi olmak.”

Dostoyevski - Ölüler evinden anılar, dostoyevski neden büyük bir yazar ve sosyolog?

[akrepsozluk]

Dunning-Kruger etkisi:

Efenim bu olayın tam türkçe karşılığı: Olgun başak eğri boş başak dik durur şeklindedir. Nerede tırt içi boş eleman varsa kendini öve öve bitiremez. Sürekli kendinden bahseder. Egosu arşa değer. Kendi işini geç başkalarının işini bile onlardan iyi bilir. İşle değil kişiyle uğraşırlar. Yaptığı herşeyden söylediği her sözden sonuna kadar emindir. Hep takdir beklerler. Öte yandan gerçekten de nitelikli, kaliteli insanların paçalarından mütevazılık akar. Alçakgönüllülüğün kitabını yazmışlardır. Ne kadar zor işler başarmış olurlarsa olsunlar lafını etmezler. Lafı açıldığında başkaları tarafından takdir gördüklerinde de utana sıkıla “eh işte yaptık elimizden ne geliyorsa” der geçerler. Kimseye ilişmez kendi işlerine bakarlar. Değil başkalarının alanında kendi alanlarında nitelikli okullardan iyi eğitim almış olsalar da çok emin konuşmazlar. Takdir edilmekten hoşlanmazlar.
Yeni tanışdığınız bir insanla iki dakika muhabbetten sonra onun nitelik seviyesini bu sayede çok hızlı çözebilirsiniz.

[akrepsozluk]

Açılın alaylı psikolog geldi;

Freud diyor ki; “insan bir şeyden haz alabilmek için o şeyin yokluğunu, ızdırabını tatmaya muhtaç. Açlık gibi, soğuk gibi, yalnızlık gibi. Ama istenen bir kere ele geçti mi verdiği haz yok oluyor. Yani geçici tatminler mümkün ama mutlu bir halde, sürekli kalmak imkansız.

Çünkü bir şeyin kıymeti, o şeyin yokluğunun çokluğu ile aynı doğrultudadır. Ne azsa o kıymetli, ne çoksa o değersizdir. Bu yüzden dünyada her şey zıddı ile kaimdir. İyi ile kötü, güzel ile çirkin, soğuk ile sıcak, gece ile gündüz, kadın ile erkek, hastalık ile sağlık.

Altını, demirden ayıran şey; altının demirden daha az bulunuyor oluşudur. Freudun dediği gibi az olan her şey kıymetlidir ve güzellik zıtlıkların kendisidir. Geceyi güzelleştiren gündüzün var oluşu, sıcağı kıymetlendiren, soğuğun üşütüşüdür. İyiyi iyi yapan kötünün var olmasıdır.

Velhasıl kelam: “bizler arzu edilenden çok arzu etmeye aşığızdır..” Friedrich Nietzsche

[akrepsozluk]

🦂 Akrep Kadını;

- Bir konudaki fikrini beyan ediyorsa onun aksini iddia etmeyin. Çünkü iddia ettiği şey hakkında bilgisi kesin ve nettir.

- Laf kalabalığı yapmayın.

Yapılacak bir durum varsa o yapar zaten. Ukalalık yapmayın.


- Ortamda bir absürtlük, laf koyulması gereken durum, kişi vs. Varsa hemen atlamayın. Bu kadın onun için yaratılmış zaten. Bırakın bu işi en iyisi yapsın.

[akrepsozluk]

Fıkra;

Devlet bir gün geniş ve boş araziye geceleri göz kulak olacak, 1500 tl maaşla bir bekçi almaya karar verir.

“Talimatlar olmadan bekçi nasıl iş yapacak?” bir planlama birimi kurulur ve 2000 tl maaşla iki kişi işe alınır. İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz diye düşünülerek 2500 tl maaşla da 2 denetmen işe alınır. Bir süre sonra bunların maaşları nasıl hesaplanıp ödenecek diye tartışılır. 3000 tl maaşla bir mali müşavir, bir katip bir de istatistikçi işe alınır.

Bir süre sonra bunlardan kim sorumlu olacak diye düşünülür 7000 tl maaşla bir müdür 4500 tl maaşla iki müdür yardımcısı işe alınır.

Çok geçmeden ülkede ekonomik kriz çıkar. Masrafları kısmak için bekçi kovulur.

[akrepsozluk]

Çok fazla da anlam yüklemeyin dünyaya. Yarısı şükür, yarısı sabır. Yarısı teselli, yarısı kahır. Kimseyi de bilmeden yargılamayın, herkesin derdi kendine ağır. Anlatmak ve anlaşılmak için de fazla yormayın kendinizi; insanların yarısı samimiyetsiz, diğer yarısı size sağır. Ve unutmayın asla, ne kadar zorlarsanız zorlayın, sonuçta her şey olacağına varır...!

[akrepsozluk]


Sanata, sinemaya, müziğe, şiire ilgilidir. hemen hemen hepsinin gizli kapaklı yazdığı ya da okuduğu şiirler vardır. He bir de bunların yükseleni akrep burcu olanları pek fena olur. En büyük becerisi gelişine vurmak’tır.
Olduğu gibi.. olduğu kadar.. düşünmeden.. beynini yorma zahmetine katlanmadan..
gelişine..
ya tutarsa..

yeter bu kadar sizlere.