anlatacaklari-mvar-blog
anlatacaklari-mvar-blog
Gerçekten
8 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
anlatacaklari-mvar-blog · 2 years ago
Text
Yıllar sonra varlığını unuttuğum duvarım, beni uzun ve hüzünlü bir yolculuğa çıkardı.
33 yaşındayım. O zamandan bugüne çok fazla şey yaşadım. Gerçekten.
Sanırım en son aşık olduğum, acısını bu duvara döktüğüm adamı kaybettim. İlk ayrıldığımız zaman bana SFB'nin bir şarkısını göndermişti; '' Senden tek istediğim geçmişin geleceğin benim olsun.''
Bu sözler bir daha hiç unutamayacağım şekilde kafama kazındı. Geçmişim de onun oldu, onu toprağa verdiğim gün geleceğim de. Sanırım ömrümün son gününe kadar onu düşünmeden geçirdiğim bir günüm bile olmayacak.
Ailemden ayrıldım, yalnız yaşadım, gezdim, yedim, içtim, ağladım, acı çektim. Yalnız yaşamayı öğrendim. Sonra bir gün aklımın ucunda bile yokken evlendim.
Şimdi. Yoluma yalnız devam etmeye karar verdim. Geçen bu 10 senede hayat beni, düşüncelerimi, hayata bakış açımı, bedenimi değiştirdi. Yaşadığım her şey için iyi ki diyorum. İyi ki oldu. İyi ki ben, şu anki benim.
Hayat nefes gibi sevgilim. Alıp verdiğinin farkında değilsin. Ne değerli ve ne çabuk geçiyor.
0 notes
anlatacaklari-mvar-blog · 12 years ago
Text
İnsan pek çok sevdiği birine bile ana avrat küfür etmek isteyebiliyormuş bazen.
Bundan 3 yıl öncesine dönelim:çünkü her şey o zaman yaşananlara dayanıyor.Evet,tanıştık ve çıkmaya başladık.4 ay verdiğimiz savaşın ardından ''esrarengiz'' tavırlarından sıkıldım ve bağlanma korkuna daha fazla dayanamadığımdan ayrıldık.Ancak bir türlü birbirimizden kopamamıştık.Sürekli konuşuyor,cilveleşiyor ama bir türlü sevgili olamıyorduk.Bu durum o kadar canımı yakıyordu ki daha fazla konuşup,görüşmemek istediğime karar verdim.
Tam 9 ay geçti.Kah görüşüp buluştuğumuz,kah birbirimizi öptüğümüz ve bazen hiç konuşmadığımız ama onun koyduğu çizgileri asla aşamadığımız 9 ay geçti.
Birdenbire hayatımda beliriverdi yeniden.Beni sevmek istediğini,değiştiğini söylüyordu.Geçen süreçte ben de onu unutamamıştım.Denemeye değer dedim ve sevgili olduk. O günden bu yana 2 yıl 2 ay geçti.Böyle bakınca ne kadar da güzel gözüküyor değil mi?
Meğer ilk çıktığımızda da ikinci kez tekrar başladığımızda da hayatından eski sevgilisini ''çıkaramamış''.Onun şüpheli davranışlarından şüphelenen eski sevgili ne yapıp ne edip benim varlığımı öğrenmiş.Beni de kendisinden haberdar etmek istemiş tabi.Tekrar çıkmaya başladığımızın 2. ayında mail kutuma düşen bir maille ben de her şeyden haberdar oldum.
Her normal insanın yaptığı gibi kıza inanmamayı tercih ettim.Sevgilim ne derse kendimi ona inandırıyordum.
Geçen gün içimi kemiren birtakım belirsizliklere dayanamayarak yaptığım araştırmalar sonucu kızın tüm yazdıklarının kelimesi kelimesine doğru olduğunu öğrendim.Başım göğe erdi.
İlkinde de ikincisinde de bir güzel aldatılıyormuşum.Kızcağız şüphelenmese kimbilir kaç ay üçümüz beraberce çıkacaktık.
Neyse.Ağzıma sıçayım.
Bak valla beceremiyorum ben sevmeyi ya.Olmuyor.Ya çok fazla geliyor ya çok az.Ortasını tutturamıyorum. Hal böyle olunca da gelen ayrı sıçıyor ağzıma giden ayrı.
Sana gelince sevgilim.Bu yaptığının lugatta oldukça ağır karşılıkları var ama ne kadar istesem de küfür edemiyorum.Sadece senin de ağzına sıçayım.
1 note · View note
anlatacaklari-mvar-blog · 12 years ago
Text
Her şeyin bir adabı olduğunu öğrenemedin.
Sevmenin de bir adabı var.Tamam.Sev.Çok sev.Deliler gibi sev.
Ama,sevgin seni doğrularından,inandıklarından saptırmasın.Sevgin,seni şüphesiz geçmeyecek günlere hapsetmesin.
Kendinden çok sevme yani.Çok seviyorsun diye,kendini üzme,Çok seviyorsun diye seni defalarca aynı sebepten üzmesine de izin verme.
Hepsinin bir adabı var kızım.
Ve sadece bilmek asla yetmiyor.Sen tüm bunların farkındasın da n'oluyor?!
İyisi mi sen kimseyi sevme kızım.Kendine saygın kalmıyor.
1 note · View note
anlatacaklari-mvar-blog · 12 years ago
Text
Bahar temizliği için çok geç kalmışım. Bugün bir bir attım giymediklerimi,fırlattım. Eski kağıtları,notları attım.
Eski gitarım elime geçti. Sapı kırılmış yatağın altında. Kılıfını açarken içim acıdı. Koskocaman bir 4 yılı içinde barındırıyordu o gitar. İlk aşkımı,ilk kalp kırıklığımı ama en çok da mutlu günlerimi. Hayata dair henüz çok fazla acı tatmadığım zamanları,herkesin her şeyin masum olduğu zamanları.
Gözlerim dolu dolu oldu ama onu da attım.
Şimdi,bundan 8 yıl öncesiyle,1 hafta öncesi aynı çöplükte duruyor yan yana.
1 note · View note
anlatacaklari-mvar-blog · 12 years ago
Text
Bazı şeyler gerçekleşsin diye çok umut edersin.Deliler gibi istersin ama gerçekleşmez.
Bu hikayeyle ilgili söyleyeceklerim bu kadar.
0 notes
anlatacaklari-mvar-blog · 12 years ago
Text
Zaman ile ilgili ciddi bir problemim olduğunu düşünüyorum. Geçmesi için gözünün içine baktığımda dalga geçermişcesine yavaş akması ya da çok mutluyken ve durması için kafamı verebilecekken inanılmaz hızlı akıyor oluşu kesinlikle benim onu kafama takmamdan kaynaklanmıyor.Yani cidden bir sorun var.
Günlerimin gittikçe sonuna yaklaşıyorum burada.Son 1 ayım.Ne gitmek istiyorum ne de kalmak. Dönüyor olmak hem güzel hem de korkutucu:Çünkü dönünce işlerin neye benzeyeceği konusunda hiçbir fikrim yok.
Gözümü belirsizlikler kadar korkutan,kafamı bu denli meşgul edebilen başka hiçbir şey yok.Tüm soru işaretleri bir cevaba ulaşana kadar kendimi kemiriyorum.Dönünce yine böyle olacak sanki.Burada sahip olduğum ''ya?'' lar orada üzerlerine yenilerini ekleyerek üzerime gelecekler.
Yolculuk denen şey bir sebepten yapılmalı. Her şey yolundayken,olduğun yerden kopmak bazı şeyleri sorgulamana sebep oluyor:çünkü gidince her şeyin aslında o kadar da yolunda olmadığını görüyorsun.Karşındaki insanın sonsuz bir problem çözme sabrı varsa,işler daha da zorlaşıyor:çünkü sana ''başlarım bu işe!'' diyip,dönüp arkanı gitme lüksünü tanımıyor.
Kalmak zorundasın,çözmek zorundasın,mantıklı olmak zorundasın,empati de kurmalısın.Sıkıntılı bir insan için çok fazla zorundalık ve sorumluluk var yani...
0 notes
anlatacaklari-mvar-blog · 12 years ago
Text
Bazı insanlar vardır konuşmak için can attığınız.Bazı insanlarla ise  konuşmamanız gerekir. Bu iki olasılığın aynı insanda birleşmesi durumuysa işlerin tamamiyle karıştığı noktadır.
Konuşmak için en ufak bir durum kollarsınız.Beraber yaşanılmış bir anın siz yalnızken tekrar yaşanması,üzerinde sohbet edilmiş bir konuyla yeniden karşılaşılması,yenen bir Galatasaray,belki bir fotoğrafın kaçak kaçak beğenilmesi ve bazen de en sık yaşanan dayanamama durumu...
Tüm bu yukarıdakileri benim için gerçek kılan bir adam tanıyorum yaklaşık iki buçuk yıldır.Birbirimizin gözlerinin içine gülümseyip,varlığımızı birbirimizin kafasına yerleştirdiğimiz bir Tunalı öğleden sonrası...
Sohbetine doyum olmayan kahveler,bir öğle yemeği.Güzel işte.Güzel bu adam.Bakışı güzel,gözleri güzel,içi güzel...Günlerce anlatmak istediğim zamanlar oluyor onunla konuşurken.Geçen Eylül başı Moda'da bir bankta otururken onunla,bugünümden konuştuğumuzu hatırlıyorum.Sonra gülümsüyorum.
İstanbul'u istiyorum.Kahve istiyorum,onunla saatlerce konuşmak...
0 notes
anlatacaklari-mvar-blog · 12 years ago
Text
Burada bir ayaklarım bir de sağ elimin küçük parmağı hiç ısınmadı.Isınmayan şeyler bir tek onlar değil.Ocaklarda ısınmıyor.
İnsan hayatının belli dönemleri var.Bazen mutlu olunan bazen mutsuz ve bazen de içinde her ikisinin de olduğu. Bense üçüncü aşamadayım.
Hem mutluyum hem mutsuzum.Bazı şeyleri kafama fazla taktığım için suçlanıyorum.Sorguluyorum.Kendimi inanılmaz derecede sorguluyorum.Beni ben yapan insanın,birkaç özelliğimin ciddi değişikliğe uğradığının pekala farkındayım.Mesela artık insanları sevmiyorum.Seçim meselesi dedi G.
Değil.Seçim meselesi değil.Sen ne kadar seçersen seç,en doğrusunu,en mantıklısını,en düzgününü seç, diğerleri de etrafında olacak.Diyaloğa girmek durumunda kalacak bazen günlerini geçirmek,yüzlerini görmek durumunda kalacaksın.
Oldum olası olaylı, atarlı bir insan olamadım ben. Pısırığım. Sesimin yükselmesini pek sevmiyorum.İçime atmaya ise bayılıyorum.Hobilerim arasında.Aman kavga çıkmasın,canım sıkılmasın.İyi de canım her türlü sıkılıyor zaten..
Sesimi çıkarmamamdan mütevellit,insancıklarda biniyor tepeme. Egodan yıkılanı mı dersin,kendine ait hiçbir fikri olamayanını mı ararsın,hepsinden var burada.Hepsi biri çıksa da sinir bozsam birazcık diye bekliyorlar.Kaçıyorsun,ya merdiven başında karşına çıkıyor,ya derste.Konuşmaması bile sinir bozuyor.Varlığının hata oluşu aşikar...
İşte bu yüzden sevmiyorum insanları.Hani bazen yeri geliyor sevdiklerimize tahammül edemiyoruz.Bu insanlara nasıl edesin??
Edemiyorum ben de tabii.Kızıyorum,kafama takıyorum,üzülüyorum.Sonra bunları birine anlatma ihtiyacı duyuyorum.İnsan doğası gereği zaman zaman dertleşmek,yanında sevdiklerini bulmak ister ya. Hah işte ondan.Anlatıyorum ben de en yakın gördüklerime,gördüğüme.Dinliyor beni.Ama sadece dinliyor.
Biliyorum ki anlattıklarım boş geliyor ona.Bazı insanlar doğuştan geniş yaratılıyor.Benimkiler onun için kafaya takılacak şeyler değil.Önemsizler.Dinliyor.
Birkaç gün sonra karşıma çıkıyor sen huzursuz bir insansın,en ufak şeyi kafana takıyorsun diye.Al buradan yak.Anlatmasan bana kendini anlatmıyorsun oluyor,anlatınca huzursuz,takıntılı.
Durumlar böyle olunca ben de kendi kendime birtakım kararlar aldım takdir edersiniz ki. Anlatmıyorum. E anlatmadan da duramıyor ya insan hani,konuşmaya paylaşmaya ihtiyacı var...
İşte ben de o yüzden yazıyorum.
0 notes