Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Hamd olsun o Allah’a ki nasıl sabah edicem diye geçirdiğim geceleri alıp uyanmanın heyecan verdiği gün doğumlarıyla nasiplendirdi.
0 notes
Text
Ben, yol kenarında dururken ‘iyiymiş bu ya’ denilerek yerden alınıp gidilecek yere varıldığında gereksiz görülerek atılacak bir çöp müyüm Allah’ım?
0 notes
Text
Anladım. Geri kalanı duvar diplerinden parmak ucumda yürüyerek geçireceğim.
0 notes
Text
En güzel halime ihtiyacım var sevgili blog. Kendimi en sevdiğim halime. Yoksa ben bu şekilde bu hayatı idame ettiremeyeceğim.
0 notes
Text
Kelimeler sevmediğim bir yemeğin lokmasıymış gibi büyüyor ağzımda. Ne dinleyesim ne anlatasım var. Şifa istiyorum.
0 notes
Text
Namazı kılmadan önce müzik dinliyordum. Müzik açtım da denebilir, hangi şarkı çalıyordu az önce dense herhangi bir tahmin yürütemezdim. Namaza başladım keyifsizce, kafamda bi ton düşünce. Son rekata geldiğimde hıııııııIIIIIııııIıııııIIII dediği kısımdan şarkı söylemeye geçtiği anda şaşırıverdim müziği fark etmeden o kadar ilerlediğime. Sonra Allah affetsin hoşuma gitti müzikle kılmak. İnşallah kabul buyurmuştur. Namazı bölmeye çekinen şarkı:
Tam göndere basınca küçük bir sitem belirdi ekranda “Gönderine etiketi çok mu görüyorsun 😔” şeklinde. Ben buna kayıtsız kalamam ☺️ Buyur.
0 notes
Text
Bugün ölsem hiç değmeyecek ölmeye. Ne yüzle öleceğim. Bunun için yaşamadım. Günlerdir canıma ot tıkayan onca düşünceden sonra buna müsaade etmiş olmanın mahcubiyeti günahlarımdan ağır basacak.
3 notes
·
View notes
Text
Twitter’da görülen şehirleri işaretlemek için harita dolaşıyor iki gündür. İşaretlesem diye düşünürken cız etti içim. Nasıl da kaç parçaya bölünmüşüz. Birini orada, öbürünü başka bir yerde bırakmışım, ben buraya sürüklenmişim. Öteki almış başını başka bi yerde. Şu göğsüme çökeni de yalnız sen biliyorsun. Sen al.
0 notes
Text
İki üç gündür bi çiğlik var üzerimde. Fazlaca fanilik. Dünyaya kök salmış gibi yüzeysellik. Aynaya baktığımda sevimsiz buluyorum kendimi ama üstümden bu hali atamıyorum da. İnsanlar tarafından da fark edildiğini düşünüyorum, daha az seviliyorum iki üç gündür. Böyle günlerde kaybediyorum.
0 notes
Text
Yazıya başlamadan önce halime göre bi müzik bulayım dedim 10 kere 7. şarkıda durdum yine de denk getiremedim. Tekrar tekrar ilerletirken bu güzel şarkı gel bakim buraya diye aldı kucakladı beni.
Sadece 6.000 adım atmış birine göre inanılmaz yorgunum. Bacaklarım zonkluyor ağrıdan. İki günü tek günde yaşamış gibi karıştırdığım günlerden oldu. Günün en güzel tarafı güzel hissetmemdi. Epeydir yaşıma yenik geziyordum. Üzülmekten ciğerlerim deforme olmuş gibiydi. Az bi uyuşukluk vardı kalbimde. Normalken iyi ama şu şöyle mi olsaydı diye hayal kurmaya kalktığımda alıp fırlatıyor duvara o güçsüz haliyle bile. Kendimi akışa bırakmaktan havada uçuşan her tarafı delinmiş poşet gibi geziyorum ortalıkta. Bilmiyorum ki nolur.
2 notes
·
View notes
Text
Ne güzel gidiyordum. Harika gidiyordum. Hatta bi gün çok güzel gitmeyi bana bahşettiğin için kendimi duyulan hissediyorum dedim. Nasıl oldu da şimdi yine korktuğum yerlere çekildim. Ben bu zikzaktan, geçmişin tekrarından kusacak kadar bıkmışken, yolda başıma gelecekleri en ince ayrıntısına kadar biliyorken nasıl oluyor da bu kadar ahmak olabiliyorum. Bi bok olmayacak ya. Ben yaşadıkça bu rezil hissediş yakama yapışıp hırpalayacak. Geride bıraktım diye bi şey yok benim için. Benimki aynı yerlerde debelenmek.
0 notes
Text
En çok hangi çiçeği sevdiğimi sordular. Ne bilim hangi çiçek. Şu yaşa kadar hiç düşünmemişim. Düşün dediler ilk aklıma zambak geldi. Zambağı düşününce de mezarlık. Zambaklar mezarlıkların süsü çünkü. Yaşayanlara selamı gibi. Yanında yöresinde zambak açan bir kabrin içinin nur dolu olduğunu düşünüyorum. Kokusu da Cennet’ten.
Gerçekten zambağı mı seviyorum diye düşünürken veronikalar geldi gözümün önüne. Minicik, gösterişsiz, bahar müjdecisi yer boncukları. Allah’ım şükür kışı bitirdin ve yerleri süsledin. Gözlerimizden şenliği eksik etme.
2 notes
·
View notes
Text
Nasıl olduysa gönderilerimden birini sponsorlu yapmışım. Kullanıcı adımı değiştiremiyorum. Taslakları bulamıyorum. Zaten hep de ağlama duvarı olarak kullanıyorum. Kendime sen bu işi beceremiyorsun içim kararıyor dedim, kendim de kime cıvıltı borcum var diye çıkıştı, haklı buldum.
2 notes
·
View notes
Text
1992 yazı. Ne renk olduğunu hatırlayamadığım arabamızın ön yolcu koltuğuna ilk kez oturuyorum sanırım. Beni büyük biriymişim gibi dinlediğini, konuşturup konuşturup güldüğünü hatırlıyorum. Aysun Kocatepe’nin Entel Zonta Sosyetede albümü yeni çıkmış sanırım, nereler olduğunu hatırlayamadığım İstanbul sokaklarında dolaşıyor bir yerlere uğruyoruz. Döndüre döndüre tüm şarkıları dinliyorsun albümün. Başındaki dumanları görecek yaşta değilmişim, meğer aşk musallat olmuş, napacağını bilmemenin çaresizliğini yaşıyormuşsun sustuğun anlarda.
Arabadan inip bir dükkana girmiştik. Hayatımda ilk akvaryumu o gün gördüm. Rengarenk balıklar öyle güzel gelmişti ki ayrılmak istememiştim. İmkansızlıkların o kadar farkındaydım ki bizim olsunlar diye içimden bile geçirmemiştim. Bir ara beni arabada yalnız bıraktığın an çakmaklıkla oynayıp bir güzel ısıttıktan sonra sol işaret parmağıma coss diye bastığımı, çakmak izinin kusursuzca parmağımda duruşunu hatırlıyorum.
Üstünden 31 sene geçti desem inanmazsın. Hele ki sana herhangi bir şey söyleyememin üzerinden 11 sene geçişi.
Her şey nasıl da bir anda bitiyor.
1 note
·
View note
Text
Bir grubu ben hiç önemli günlerde camiye gitmedim Kadir Gecesi birlikte gidelim diye darlıyorum. Diğer grup beni “Ramazan’dan sonra hepimiz birer meze yapalım bir büyük alır kafa dağıtırız programı”na çekiştiriyor. İçimde uzun yıllardan sonra bi şeyler minik minik canlanmışken bomboş şeylere savrulmamak için dua ediyorum.
Ömrümü daha fazla çürütmeme müsaade etme Allah’ım.
2 notes
·
View notes