arvens-blog

[arvens-blog]

Çok özlediğim şeyler var.

[arvens-blog]

Bugün buraya şarkı koyma günümmüş mesela. 

Bon Jovi - You Give Love a Bad Name

[arvens-blog]

Şu da şurda duruversin. Böyle bi' şeyler.

Kiss - I was Made for Loving You

[arvens-blog]

İzledim : The Carrie Diaries

Bir Sex and The City sever (sevmekten biraz fazla olabilir) olarak The Carrie Diaries de izlemesem olmazdı.

Carrie Bradshaw'un 16 yaşındaki hayatı, New York'a gelmeden önce yaşadıkları -hatta belki gelişi- 'nı konu almış gençlik dizisi.

Şimdilik yayınlanan ilk 3 bölümünü de izlemiş biri olarak hiç SATC izlememiş bir genç daha çok sevebilir diye düşünüyorum, en azından bizim daha önce çok daha iyisini görmüşlüğümüzden doğan önyargılarımız var.

Kötü değil, ama gençlik dizisi olarak izlemek de daha iyi. Hem 80'ler modası da eğlenceli geliyor bana (giy deseler giymem ama eğlenceli yani :) ), kıyafetleri falan da dikkatle inceliyorum açıkcası.  Neyse, Anna Sophia Robb bir Sarah Jessica Parker olur mu? Olmaz bence (evet seviyorum Sarah Jessica Parker'ı), ama gençlik dizileri oyuncuları arasında iyi bir yere gelir kesin. 

Emin olduğum bir şey varsa o da Austin Butler (dizide Sebastian Kydd)'ın genç kızların yeni sevgilisi olacağı. Hatta olmuştur bile?! 

[arvens-blog]

Gittim, gördüm : Mi Minör - Müzikli İktidar Oyunu

Televizyonda şimdi ismini hatırlayamadığım bir programda gördüm ve Memet Ali Alabora ile Pınar Öğün'ün hal ve tavırlarına, ekstradan da yeni oyunlarıyla ilgili anlattıklarına vuruldum! 

Meraktan çatlayacak kadar dinlediğimi farkettikten sonra, girdim Biletix'e aldım biletleri. Fiyatlar özel tiyatrolar için gaayet iyi, ne tiyatro fiyatları gördük sonuç olarak.

Çok uzatmadan da genel fikirlerimi belirteyim (olaylar genel olarak : bir yanda diktatörün dik alası bir başkan, diğer yanda ona karşı duran, haklarını savunmaya çalışan, halkını uyandırmaya çalışan bir piyanist olarak ilerliyor), oyun genel olarak keyifli geçiyor, bazı oyuncular süper profesyonel, bazıları da çok çok amatör (ben bile hissettiğime göre, değil mi?).

Evet, iddia ettikleri "oyun sizin etrafınızda oynanıyor" olayını başarıyla yapıyorlar ve sahne kullanımı da müthiş ; bir yerde geride bile kalsanız (evet belki bazen sahneyi görmek zor olabiliyor ama...), diğer sahnede en önde buluveriyorsunuz kendinizi, ya da oyunculardan biri gelip sizi 'gerçekten' oyuna dahil edebiliyor.

Bu olayın en büyük dezavantajı : Her şeye fazlasıyla dahil olmak isteyen yaşça daha küçük ve hevesli olanlarımız. "Bi' dur bağırma bakiim, bi' izliyim neler oluyo" demek istediğiniz zamanlar oluyor, evet malesef. Buna bağlı (bence) oyundan kopmalar ve takip edememeler olabiliyor. Belki başka zaman gidenler izleyici kitlesi açısından daha şanslı olabilirler, yine de gitmek isteyen olursa bu durumu göze alarak gitsin derim. Ama gitsin mi? Kesin! Hiç bir şeyi sevmesek bile, bu oyundan alacağımız çok ciddi dersler olabilir! Ayrıca; müzikler de çok keyifli! :)

P.s. Pınar Öğün ne kadar güzelmiş öyle, sesi, tavırları, izleyicileri havaya sokmadaki yeteneği, sahneye hakimiyeti falan filan. En çok da kendi güzelliği tabiki. :)

[arvens-blog]

Yine deli günlerimden birindeyim. Bugünü atlatırsam, yarın kolay. Eh bu da ilk ve minicik post'um olsun, devamı daha iyi, daha hoş olsun maadem.