Text
221220
Evet başlayalım.
Nereden başlayalım bu sefer?
Eksik olan şeyler mi var yine?
Yine tamamen değişmesi gerek şeyler mi?
Bana böylesine sürekli yanlış zamanda olduğumu hissettiren ne?
İçimde asla geçmeyen, bulmaya çalıştığın o şey ne?
Sıkıldın mı? Elbette. Ama tam olarak neden?
Yine yoruldum.
Hak etmediğim bu hayat beni yoruyor her gün.
Unutmak istediğim şeyler var.
Her şeyi unutmak istiyorum.
Kimselerir tanımamak.
Sevdiklerimin acılarını dindirip gitmek istiyorum artık.
5 notes
·
View notes
Text
baya duygusallı anımda denk gelen mahsul
Zifiri bir karanlıktayken vardın sen karşımda.
Yarını düşünmek yasakken ve imkansızken umut beslemek.
Hiçbir şey yokken elimde yarınıma seni koydum.
Dünümdeki her şey senin için çıkmıştı önüme ve bugün seninle vardı sadece.
Alabora olmak üzereyken durduğum gemi,
Olsun dedim yüzerim eğer sen de düşersen benimle.
Sonsuzluğa doğru süzüleceksek el ele tutarım nefesimi tam şu an
Mücadele ettim çok, senle değil sensizlikle
Kavga ettim, tartıştım
Sen konuşmaz tam aksine susarken
Kırdım kendimi ve kızdım da bazen
Sen fırtınalarda kara bir kutu gibi çarparken kayadan kayaya üzülmedim hiç
O kutuyu hiç açamadım çünkü nedir içindeki bilemedim
Çok uğraştım çok uğraştım ve bilemedim hiç
O kutuyu ben hiç yakalayamadım
Dedim ki eğer isteseydi kurtarırdı kendini fırtınadan.
Gelir çarpardı bana savrulurken, kurtarırdım.
Alırdım elime ve kalkar giderdim buradan.
0 notes
Text
#.1.19
Özlemek değil asla. Seni özlemiyorum. Sadece hissettirdiklerini özlüyorum. Kabuğumdan çıkıp da cesaret edemem dediğim ufak şeyleri nasıl yaptığıma ve söylediğime şaşırdığım o anları özlüyorum. Aslında ben neymişim dediğim o öz güven dolu anları. Seni özlemiyorum asla. neden olduğun güzel şeyleri özlüyorum. Sırıtmalarımı, duygularımı, hislerimi özlüyorum. Neden olduğun her kötü şeyden dolayı da nefret ediyorum senden. Kendimi bu kadar kötü ve saf hissettirdiğin için. Seni özlemiyorum, sevmiyorum da. Sadece nefret ediyorum senden bütün kötü şeyler için.
0 notes
Text
2.5.15
Uzun zamandır kendime zaman ayırıp da buraya bile bir kaç şey karalayamıyorum. İnanılmaz bir kalabalığın ve yoğunluğun içerisindeyim. Ama bu kalabalık ve yoğunluk öylesine boş ki.
Her taraftan bir yol çıkıyor, belki de bir fırsat. Ama bir tanesinin ucundan tutup da o yola koyulamıyorum.
Kampüsteyim şu anda. Yıllardır ders çıkışı en sevdiklerim bir kısmıyla oturduğum, bazen tartıştığım, bazen de gülüp eğlendiğimiz, zaman zaman ay bu dersler bitse ya, şu sınavı da atlatalım dediğim, stresimi, üzüntümü, mutluluğu paylaştığım sıralar. Ama biliyorum 4 yılımı verdiğim bu sıraları, bu kampüsü ve en önemlisi ne kadar yaka silksem de bu insanlara özleyeceğim.
Bazen hatta sık sık buradan başka bir yerde mutlu olamayaca��ımı, güzel şeyler yapamayacağımı düşünüyorum. Ama biliyorum ki buradan gitmeliyim. Bir takım şeyleri, insanları arkada bırakmalı, önümdeki yola bakmalıyım. Ama şöyle ki önümdeki yolu kestiremiyorum. Önümde bir yol var mı? Güzel bir yol mu? Mutlu olacak mıyım? Bu soruları bana düşündüren tek şey mutlu olmayı, mutlu kalmayı istemem.
...
Burada olmayacak insanlar için olmadık mutluluklar, sinir krizleri ve üzüntüler hissettim. Pişman mıyım evet. Ama ne var ki bunlar yaşanması, olması gereken şeylerdir. Bir şeyler öğrendiğin tecrübelerdir. Zaman kaybı olarak görmeye de gerek yoktur. Hepsi bir derstir.
0 notes
Text
#.10.16
I think I feel disappointed.
It felt just like a movie scene with a brown blanket, beer in hands, cigarettes on lips. It is really surprising how time can change everything. Even it is a very limited time. Seven days maybe seen as a short time but surely it was the longest life experience from which I learned and in which I lived a lot of feelings. Feelings that I can’t be sure about.
That night is lost in memories now. As if nothing had been talked and felt. You went to sleep knowing that nothing will change. But actually everyhing has changed. If you ask me.
You were the happiest person in life, remember? You said I’ve never felt this happy in a long time. Then you realized something. Something told ou that the thing you wish will never happen. You still wanted to give a chance. A chance that will ruin everything. Now you are the worst.
I guess we were both someone elses at that time and place. Maybe we’ve met each other a a very wrong time of our lives. Maybe I’m just feeling this wat and you are just struggling with your own delusions. It’s #th October. A week age I met you. I have to tell that It was really exciting.
I’m not sure how to feel excatly. To me all the things I’ve talked and felt for you was special. No doubt about that. But all the special things aren’t supposed to be good, right?
After all, I know that I had to live them.
0 notes
Text
01.01.15
Açıkçası en son ne zaman yazdım hatırlamıyorum. Şu an yazıyorum ama ne yazacağım nasıl yazacağım bilmiyorum. Kulağımda “Ben Geldim” çalıyor ve bir kaç yabancı ile konuşuyorum. Bir kaç arkadaşım uzaklarda eğleniyor, kimisi yakınlarda tek başına oturuyor ben gibi. Bir düzinesi eğleniyor toplanmışlar.
Neden yalnız kalmayı seçtim bugün bilmiyorum. İyi mi? Köyü mü? İnsanlarla da mutsuzum tek başıma da. Yine biraz gereksiz hissediyorum galiba. Sık sık oluyor bu bana. Bazen de çok fazla önemli hissettim kendimi. Nedeni de yok bunların.
Harflerim daha fazla kuvvetli basmaya başladı klavyeye. Aslında şu an uyusam iyi biraz.
Benim galiba birisinin yanında olmaya ihtiyacım var.
İnsanın insana muhtaç olması da üzüyor beni ve bu yazdıklarımı ertesi gün okuyup okuyamayacağım endişelendiriyor.
...
Ne hissedeceğimi bilmiyorum şu an. Bir saat öncesine kadar çok istiyordum bu yazıyı yazmayı. Şu an zorlama gibi geliyor. Çok gereksiz hissediyorum. Kimsenin hayatının önemli bir parçası olmamak, olamamak üzüyor. Bu kadar insana karşı kin beslemek yoruyor. Gereksiz hissediyorum.
Kendimi tanıyamıyorum. Kimseyi tanıyamıyorum. Artık tanımak da istemiyorum. Her şey çok yorucu ve gereksiz geliyor. Bir şeyler için uğraşmak istemiyorum. Risk almak istemiyorum. Mutlu olmak istiyorum sadece. Hakketmeyen insanların sahip oldukları ama benim bir türlü sahip olamayacağım şeylere sahip olmak istiyorum.
Teşekkürler 2015. Valla bok gibiydin. Bir sonrakinden de bi şey beklemiyorum.
Teşekkürler.
0 notes
Text
#.#.15
He eğer unutursan diye söylüyorum. O iki defterdeki sayfaları kopardın. Koparmadın gerçi zor olurdu diye karşında beliren maket bıçağıyla kestin. Gidip yakmadın ama çünkü hala umudun var galiba salak seni. Şimdi gidip onları yok ediyorsun. Kalk git buradan çabuk.
0 notes
Text
19.11.14
Çok fazla şey yapıyor insanlar çok fazla şey oluyor ama farkında değiller. Yaptıkları bir hareketin, söyledikleri bir kelimenin dahi neler hissettirebileceğinden, ne anlama gelebileceğinden oldukça habersizler.
Ben sizden sıkıldım bayağı ya. Baya baya sıkıldım hem de. Yarın severim ama sizi. Dün de sevmemiştim fakat bunu bilin. Bilmeseniz de olur gerçi ne anlamı var.
0 notes
Text
17.10.14
İnsan böcekten falan korkar ya. Yüksekten falan korkar mesela. Yani ne bileyim. İlgisini, sevgisini belli etmekten nasıl korkar insan? Dünyanın en güzel şeyleri değil mi bunlar? Allahım galiba deliriyorum. Galiba delirdim. Bir dakikam diğerine uymuyor deliriyorum. Kağıt kalemi, şu klavyeyi eline aldığında ne varsa taşak geçen ben artık başka bir şey yazamıyorum. Bu yazdıklarım ne? Konuyu sana getirmek istemiyorum. Farklı şeyler yazmak istiyorum artık. Farklı şeyler düşünmek... Ama aklım izin vermiyor.
Ben korkuyorum.
Her şeyden korkuyorum. Şu kapıdan çıkacağım ama sonrasında ne olacak diye korkuyorum. Bunları düşünmekten de korkuyorum. Düşünmek istemiyorum. Ama şu kafam durmuyor. Elinden geleni yapıyor beni yıldırmak için. Galiba deliriyorum. Artık bu yazıları bir gün okuyup dönüp suratıma bakacağın günü hayal etmek istemiyorum. Hayallerimden korkuyorum. Hayallerim bile beni delirtti.
0 notes
Text
4.10.14
Kendimi hep bir deniz kenarında bir bankta tek başıma otururken hayal ederdim. Hala ederim. Aslında korkarım yalnızlıktan. Bazen sevdirir kendini ama korkarım. Bazen de yalnız kalmayı çok isterim. Çok isterim.
Hobaa nereden çıktı şimdi bu diyorum kendime ama aşk gibi bir şey bu sanırsam. Aşka benzetiyorum. En güzel şey yalnız kalmak ve aşk ama aynı zamanda korkunç biraz. Bana aşk korkunç gelir. Sevmek korkunçtur. Bazen saçma olduğunu söylerim, dalga geçerim aşk ile. Ama aslında çok korktuğumdan yaparım bunu. Aynı zamanda çok sevdiğimden.
Sevdiğim şeylerden kaçmaya yeltendim hep. Kimisinden kaçabildim de. Senden hala kaçıyorum mesela. Şu ana kadar gördüğüm en güzel şeylerden birisin aslında. Hayalin ya da rüyan çok mutlu etti beni bazen. Hala daha eder. Ama kimse bilmez bunu tabii. Böyle şeyleri kimselere söylemem. Uzun süredir kendime ve çevremdekilere yalan söylüyorum bu konu hakkında. Unuttuğum yok yani. Nasıl unutayım? Unutmak istedim ama. Bir ara da unutuyor gibiydim hatta. Unutamadım ama belli ki.
Biraz üzülüyorum bensiz büyüdüğüne. Ayrı ayrı büyüdüğümüze üzülüyorum. Paylaşabileceğimiz çok şey varken bunları kendimize saklıyor olmamıza üzülüyorum.
Kettle bozuk bir de. Çay kahve falan içemiyorum. Tek terdim sen değilsin yani. Senle alakalı bir şey de yazmayacaktım buraya. Konu yine sana geldi.
0 notes
Text
28.05.14
I used to write and talk about you much more than I do now. These words won’t change anything but I still have the dream that one day you’ll read all these pages. I love that idea. It is a little bit creepy I know. Maybe that’s the reason why I still keep writing. Something strange happened but it has been always strange, you and me. I could never reach out to you. Am I the one who is running away or is it you? Why are you so cold? So cold to me? I’m fed up with talking about you all the time, thinking about you day and night. Pls, get lost.
“Take care, in case we don’t see each other again.”
“You too. See you.”
0 notes
Text
23.06.2016
Başını göğsüne yaslayıp saçlarını okşamaya başladığında gecenin bir yarısıydı. Sadece şömineden yankılanan çıtırtıların duyulduğu odanın içinde bu zamana kadar fark etmediği duvardaki saatin sesine verdi dikkatini. Artık çıtırtıların yanına tik tak sesleri de eklenmişti. Uzun uzun izlediği akrep ve yelkovana bakarken düşündüğü şey zamanı durdurmak isteyişiydi. Çünkü yanındaki o adam ve bu güzel dakikalar tekrar kaybolacaktı. Gidecekti ve günlerce, haftalarca hatta aylarca dönmeyecekti.
“Bir şarkı mı dinlesek birlikte?” dedi. Eline aldı telefonunu ve sevdiği şarkılardan bir tanesini açtı. Birlikte mırıldandılar şarkıyı.
Bir eli köprücük kemiğindeydi artık, diğer eliyle o soğuk eline dokunuyordu hafifçe. Hep sevmişti bu hafif dokunuşlarını. Nasıl olduğunu bilmiyordu gerçi. Yaptıkları konuşmaları, yaşadıkları uzun soluklu gerginlikleri düşündü. Öylesine sert, duygusuz davranan bir adam nasıl böyle güzel, narin dokunabilirdi? Aklındaki bir çok cevapsız soru gibi bunu da cevapsız bıraktı ve gözlerini yukarı çevirerek o keskin çenesine doğru bir bakış attı. Gözleri tavana dikiliydi aynı zamanda da derin derin nefes alıyordu. Her nefes alışında göğsüyle birlikte başı yükselip iniyordu.
Düşünmek istemiyordu artık sonrasında ne olacağını. Zaten biliyordu. Bu döngü içinde yaşamaya kendini o teslim etmişti. Tekrar gidecek, tekrar gelecek adam ama asla ve asla bırakmayacaktı kadın. Bu döngünün içine hapsolmuştu.

0 notes
Audio
I'd sit for hours staring into open flame, something in it had a power I could barely take my eyes away #NowPlaying Arsonist's Lullabye by Hozier
1 note
·
View note
Audio
No he don't give a fucking shit about you, he will let you run away, So just run away.
0 notes