Tumgik
geceninasiperisi · 5 years
Text
Ne demiş Fuzuli:
Ne benden sana Rükû,
Ne de senden bana Kıyam.
Bundan sonra;
"Selamün Aleylüm"
"Ve Aleyküm Selam"
3 notes · View notes
geceninasiperisi · 6 years
Text
Tumblr media
Bu bir intihar mektubu! Evet evet, hani şu ölmeden önce, insanın hayatını kendi elleriyle sonlandıracağını itiraf ettiği o mektuplardan birisi... Tek farkla... İnsanların; -insanlıkla olan imtihanındaki- mağlubiyetinin "takdiri ilahisi" olan, bir intihar bu.
Reishiyi sürekli tüketerek yavaş yavaş ölmek gibi... Ölümsüzlük adına ölmek, ne traji komik değil mi? Çin imparatorlarının, Firavunların hatta Japon imparatorlarının her derde deva diye kullandıkları, hatta düşmanlarına dostluk nişanesi(!) diye sundukları o zehir...
Bilgiyi öğrenmek herkese, o bilgiyi hakkıyla kullanmak ise sadece ehline mahsustur.
Eğer ailenizde bir kanser geçmişi yoksa, bu bitkiyi hiç duymamış olabilir ya da bir yerlerde karşınıza çıkmış olsa bile muhtemelen unutup gitmişsinizdir. Umarım o şanslı azınlık arasında yer alıyorsunuz ve dudaklarınızda küçücük de olsa bir şükür mırıldanışı taşıyorsunuzdur. "Deva zehirde midir?" ikilemini yaşamanın verdiği o tarifsiz acıyı, hiç yaşamamanızı umudediyorum. Çünkü bu kaygı insanı hemen öldürmüyor, inanın. Kanınızı yavaşça çekiyorlarmışcasına, damarlarınızın an be an kuruduğunu hissediyorsunuz. Sonra ayaklarınızın altından kayıyor dünya ama yine ölmüyorsunuz. Ayağa kalkmaya dermanı olmayan ruhunuzla, günlük rutinlerinize devam edercesine, dahası yalancı bir mutluluk maskesiyle, bedeninizi size bakan gözlere hazırlıyorsunuz "ben güçlüyüm" nidalarıyla. Çünkü elinizden gelen başka hiç bir şey yok. Siz ne kadar güçlü görünürseniz; kanseri taşıyan kişiye, o kadar destek olabilirsiniz ama beyninizde hala aynı soru dönmeye devam ediyor: Deva zehirde mi?
2000 yıldır kullanılan bu bitkiyi, 2002 yılında fda, ilaçlarda kullanımını yasakladı, dahası bileşenlerinin olduğu tüm ürünleri de piyasadan toplattı. Fakat biz hala 'her derde deva' kampanyaları yetmezmiş gibi bir de, 'sıfır yan etki' yalanlarından etkilenerek, satın almaya devam ediyoruz. Boşa para harcadığımız yetmiyor, sağlığımızla dolandırılıyoruz. Çünkü umut ticaretine, "dur" diyebilecek bir dünyada yaşamıyoruz. Yazık ki; çıkar, insanları birleştiren en güçlü tutkal...
Peki kanser olmamak için ne yapıyoruz? Spor yapıyoruz, genetiği değiştirilmiş yiyeceklerle sağlıklı(!) besleniyoruz. Tamam gdoyu hepimiz öğrendik ama diğer kanserojen maddeleri tanımak istemiyoruz bile. Aslında hepimiz kanser hücrelerini umursuzca bedenimizde taşıyoruz. Bir kaç aylık bebeğin biberonuna marketten aldığımız günlük(!) süt katıyoruz mesela, bir an bile düşünmeden. Hani; yemyeşil doğal ortamda otlarken gördüğümüz o süt reklamlarına aldanarak aldığımız, ama aslında felaket bir ortamda, tıklım tıklış yaşayan ineklerin dramını bir canlandırsanıza zihninizde. Buzağı ayrılır anneden, süt emmesin ki; biz daha fazla marketten süt alabilelim diye. Peki o annenin yavrusundan ayrılırkenki feryatları... O acıyı hissedebiliyor musunuz? Siz; bu denli acı çeken bir ineğin, sağlıklı süt vereceğini mi düşünüyorsunuz? Eğer cevabınız evetse lütfen araştırın, -değil bir çocuk- yetişkin bir insanın içmesinin bile ne kadar teklikeli olduğunu... Bal, zeytin, bisküvi ve diğerleri, ne kadar sağlıklı peki? Biliyoruz, hepsini biliyoruz ama karşı çıkamıyoruz. Bu yalancı dünyanın çıkarları için, sağlığımızı riske atarak kumar oynuyoruz. Ama güzel yurdumun güzel insanı 25 kuruşluk poşet için yaygara çıkarabiliyor, almayarak boykot edebiliyor. Yani bu güzel insanlar 25 kuruş ceplerinden çıkmasın diye birleşebiliyor da, sağlığını tehlikeye atan ürünler için elinden bir şey gelmiyor. Demek ki kendi canı 25 kuruş etmiyor. Sorsalar, biz "Müslümanız Elhamdülillah." Yaradanın verdiği emanete sahip çıkamayan kullarız aslında.
Müslümanız... Tavuk yiyoruz, çünkü helal... Bir tesiste dakikada 140, saatte 8400 tavuk kesiliyor. Tavuklar; başları aşağı gelecek şekilde ayaklarından tutamaçlara asılıp, soğuk sudan geçiriliyor ve taşıma bandıyla kesim alanına taşınırarak, bir makinanın kolunun ucundaki döner bıçakla kesiliyor. Helal mi? Rahmetli dedem, keseceği hayvanın gözlerini kapatır ve sürekli "Allahuekber" kelimesini tekrarlardı. Bir hayvanın, acı çektirmeden ve korkutmadan kesilmesi gerektiğini söylerdi. Helal olan bu değil mi? Bilmek istemiyoruz böyle şeyleri, araştırma gereği bile duymuyoruz. Kazların canlı canlı tüğlerinin yolunarak yapıldığı yumuşacık yastıklarımıza başımı koyup, rahat rahat uyumaya devam ediyoruz. Başka bir canlıya acı çektirerek yapılan herşey, bize acı olarak dönüyor, anlayamıyoruz.
Amerikada esrar kullanımı tıbbi açıdan yasal ama sürpriz yumurtalar yasak. Bizde tam tersi. Hatta yurtdışı menşeili dolandırılık firmalarının ülkemizde umut için rant sağladığı ve bir çok kişide ölümle sonuçlanan ilaç adıyla, merdiven altında yapılan haplara ne demeli? "Elhamdülillah müslümanız..." Hadi hepsini geçtim, biri de çıkmış diyor ki: "Herşeyi abartmadan yiyebilirsin, çünkü Allah zararlı birşey yaratmaz." Belki hamamböceklerine yararlıdır senin o çok sevdiğin yiyecek. Kimbilir belki de; o yiyeceğin doğa döngüsündeki yerinin insan ağzından geçmemesi gerekiyor. Yok yok bizim hayatımız 25 kuruş bile etmiyor. Çünkü biz "Müslümanız elhamdülillah..."
İslamın ne olduğunu bilmeden yaşamaya devam ettiğimiz her an intihar mektubumuza bir harf ekliyoruz. O zaman kutlu olsun intiharımız... Çok güzel ölüyoruz.👏👏
0 notes
geceninasiperisi · 6 years
Link
0 notes
geceninasiperisi · 7 years
Photo
Tumblr media
Yalancı bir mutluluk mu istiyorsun yüreğim? Kapat o halde, gönlünün göz kapaklarını… Ya o da aşıksa… Hayal işte! Yanılmışlığın mutluluğuyla baş başa kalırsın!
0 notes
geceninasiperisi · 7 years
Text
Senden vazgeçtiğim gün, bana aşık olacaksın!
0 notes
geceninasiperisi · 7 years
Photo
Tumblr media
Bir ressam olup; eksik yanımızı çizmemiz gerekir bazen hayat tualimize... O zaman şuraya da, seninle başlayan mutlu bir, gün doğumu çiziyorum. Günaydın ömrümün geri kalanı. Bugün de seni yaşıyorum❗
0 notes
geceninasiperisi · 7 years
Video
undefined
tumblr
Vazgeçtim!
1 note · View note
geceninasiperisi · 7 years
Text
"Çok zormuş 'Elveda' diyip gitmesi.
Bu kalbim onu harbiden çok sevdi"
Şimdi sorsalar bana "Kiminle olmaz?" diye, "Geçmişinde deli divane seven adamla olmaz" derim. Oysa ben o adamın aşk acısına tutulmuştum. Sanki sevdasına dahil etmişti ayrılığı, vedadan saymamıştı. Nerden bilebilirdim, onda tutuklu kaldığını? Acısının intikamını, yüreğimden alacağını..? Tam da ona güvenmişken, yarım bırakacağını..? Hiç bir şey olmamış gibi gideceğini, nerden bilebilirdim?
Gitti! Çünkü çok sevildi. Çok değerliydi.
Bitti! Çünkü gözü, gözümün önünde başa göze değdi.
0 notes