gezginpandaa
gezginpandaa
Gezgin Panda
7 posts
Seyahati bir bambu dalı kadar çok seviyoruz
Don't wanna be here? Send us removal request.
gezginpandaa · 5 years ago
Text
BODRUM
Yaz tatili denildiğinde ülkemin ilk akla gelen mekanı, Bodrum! Muğla’nın benzersiz tatil beldelerinden (ilçelerinden) biri olan Bodrum, Pandemi süreci nedeniyle bizim de bu yıl tercih ettiğimiz konum oldu. Normalde Tayland gezisi planlamış, her şeyi ona göre ayarlamışken araya sürpriz bir biçimde giren Covid-19 nedeniyle bu planlardan vazgeçmek zorunda kaldık. Biz de hazır kırk yılın başı bir tatile çıkacağız (ki ikimiz de hemşire olduğumuz için tatillerimiz iptal edilmekten bir hal olmuştu) o halde ülke içinde bir program yapalım istedik ve yolumuzu Bodrum’a doğru çevirdik. İlk etapta planlar Kuşadası, Alaçatı, Bodrum, Fethiye gibi sırasıyla gezilecek ve bol aktivite üstlenecek rota üzerineydi fakat yine pandeminin getirdiği yorgunluğun getirisiyle ultra her şey dahil bir otel tatili yapalım dedik. Bodrum içerisinde de bu tanıma en uygun olan otel Voyage Bodrum olarak görünüyordu. Hiç tereddüt etmeden burayı seçtik ve yerimizi ayırttık. (Ufak hatırlatma, söz konusu otel Bodrum Bardakçı Koyu’nda yer alan Voyage Bodrum, Torba’da yer alan aynı isimli otel değil.)
Tumblr media
Öncelikle size standart bir Bodrum tatili nasıl ne şekilde yapılabilir onun kolaylıklarından bahsedeceğim. Böylelikle Bodrum’a tatile gitme planınız varsa, ulaşımdan yemeğe hiç bir sorun yaşamadan kolaylıkla tatilinizi organize edebilirsiniz. OTELLER
Bodrum merkezde pek çok küçük pansiyon, apart veya butik otel mevcut. Bunları tek tek internetten araştırarak öğrenebilirsiniz. Ama hepsi mahalle aralarında olduğu için yüzme konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Çünkü elinizde malzemeleriniz, en yakın halk plajına (ki bu da baya bir mesafe demek) gitmeniz gerekir. Bu tarz sıkıntılar yaşamamanız için, koylarda yer alan ve denize sıfır biçimde konumlanmış otellere göz atmanızı tavsiye ederim. Örneğin bizim gittiğimiz Voyage, yanında yer alan Salmakis ve Azka otelleri yan yana yer alan ve içerisinde hem havuz hem de denize kıyısında olmalarından ötürü deniz imkanı da sunan oteller. Şahsen havuza hiç girmedik, denizden de hiç çıkmadık. Bu söz konusu üç otel Bardakçı Koyu olarak nitelendirilen, merkeze araçla 5, yürüme 25 dk mesafede yer alan oteller.  BODRUMA ULAŞIM
Aman diyim otobüs yolculuğu düşünmeyin. Biz Karadeniz’den kalkıp uçakla gittik fakat eğer otobüsle gitseydik, Ege sınırına geldiğimizde haşat olurduk. Hem yolculuk uzun, hem de sıcaklar illallah ettirecek düzeyde. Uçak tercih etmenizde fayda var. Uçak yolculuğunun da şöyle bir dezavantajı mevcut. Genel olarak İstanbul, İzmir, Antalya veya Ankara hariç Bodrum’a direk uçuş yok. Bu nedenle aktarma yöntemi ile uçmak zorundasınız. Eğer sıkı bir uçuş takipçisi iseniz bekleme süresi az olan uçuşları seçerek bu sorunu ortadan kaldırabilirsiniz. Ama eğer bu durumun üstüne düşmezseniz, uçuşlar arası 4-5 saat bekleme süreniz olur, bu da tatilin başında veya sonunda bir yorgunluk bıkkınlık hissi verir. BODRUM DA ULAŞIM
Diyelim uçakla geldiniz ve Milas havalimanında indiniz. Bundan sonrası çok basit. Havalimanı kapısında sizi iki seçenek bekliyor. Biri Mutaş denilen, Muğla B.Ş. Belediyesi’ne ait otobüsler (Havaş türevi), veya Havaş otobüsleri. MUTAŞ ücreti 2020 Ağustos itibariyle Bodrum merkeze 23 tl. Yıllık değişimleri internetten takip edebilirsiniz. Havaş için de aynı fiyatlarda bir ücret söyleniyordu ama tam emin değilim. Mutaş veya Havaş’a binerek yolculuğunuza başlamanın yanında, eğer tur veya oteller üzerinden tatil aldıysanız onların da sizlere özel ulaşım seçenekleri olacaktır. Fakat bu programlar adam başı 60-70 tl den başlayacağı için en ideali yine Mutaş veya Havaş oluyor.
Otobüs seçerek yolculuğa devam edelim. Havalimanı - Bodrum arası yaklaşık yarım saat sürüyor. Bu yarım saatlik yolculuğun ardından Bodrum otobüs terminaline ulaşıyorsunuz. Burada kime sorsanız gideceğiniz yere gereken ulaşımı tarif edecektir. Her koy, her ilçeye minibüs seferleri mevcut. Fakat bu minibüslerde Kent Kart kullanmanız gerekiyor. Kent Kart’lar ise yine Akbil, Samkart vb gibi paramatik veya veznelerde mevcut. Otobüs terminali içerisinde temin edebilirsiniz. Şimdi bu noktada yine kendi tatilimizden örnek verirsek, eğer Bardakçı Koyu’nda yer alan  yukarıda saydığım 3 otelden birine ulaşım sağlamak istiyorsanız, hiç kent kartla falan uğraşmanıza gerek yok. Otobüs terminalinden 3-4 dakika sahile doğru yürüyerek inip, sahilde yer alan deniz taksileri kullanabilirsiniz. Normal minibüs 5 tl, deniz taksi ise 10 tl ücret alıyor. Minibüste tıkış tıkış gidecek ve covid’e göğüs gereceğinize, 5 tl fazla vererek deniz taksiye binerek direkt otelin iskelesine ulaşabilirsiniz. Hem de 10 dakikalık bir sürede. Oteller harici şehir içi ulaşıma ise hiç gerek yok. Bodrum merkez’de her yer yürüme mesafesinde. Sadece diğer ilçelere (Gümbet, Torba, Gümüşlük vb) gitmek istiyorsanız minibüs kullanmak zorundasınız. Eğerki yürürüm, yürümeyi severim derseniz yine yukarıdaki oteller ve Gümbet, yarım saatlik bir yürüyüş ile ulaşabileceğiniz konumdalar. Bunların yanında Bodrum merkez’de yine yürümek istemiyorum çok sıcak derseniz, Martı Scooter’lar mevcut. Telefonunuza Martı uygulamasını indirerek bu scooter’ları kentin her noktasında alıp dakikası 0.59 krş’a kullanabilirsiniz. Acayip pratiklik sağlıyorlar ve keyifli oluyor.
Tumblr media
BODRUMDA NERELER GEZİLMELİ 
Öncelikle Bodrum merkezde yer alan çarşıyı bir gezmelisiniz. Daha çok İstanbul Galata’yı andıran bir yapıya sahip olsa da, pek çok hediyelik eşya veya kıyafet mağazasına burada ulaşabilirsiniz.  Çarşının bitim noktasında Bodrum Kalesi mevcut. Kaleye girmek, Su Altı Arkeoloji Müzesini gezmek isterseniz sahil kısmında kapısı ve müze giriş bankosu mevcut. Müze kartınız varsa kullanabilir veya bankodan müze kart alarak giriş yapabilirsiniz.  Bodrum denilince akla gelen simgelerden Zeki Müren’i unutur muyuz? Tabii ki hayır! Kendisinin Bodrum��da yaşadığı ve daha sonradan müze haline getirilen evi, merkeze 15 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde. Bodrum çarşı üzerinden yürüyerek ulaşabileceğiniz evin girişi 10 tl ücrete tabii. İçeride ise Müren’in kullandığı malzemeler, plakları, elbiseleri ve hayranlarından gelen mektupları mevcut.  Müren’in evini gezdikten sonra, hemen altında yer alan sahiple inerek halk plajı boyunca güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Tumblr media
Bardakçı Koyu’nun hemen sırt kısmında yer alan ve Bodrum’un eski simgelerinden olan Yel Değirmenleri’de görmeniz gereken yerler arasında. Değirmenlerden geriye pek bir şey kalmamış olsa da, bir yanınızda Bodrum bir yanınızda Gümbet manzarasıyla harika bir ambiyans yaşayacağınız yegane ortam. Bizden tavsiye buraya çıkmayı düşünüyorsanız tam gün batımı öncesi çıkın. Güneş Gümbet üzerinde batarken hem fotoğraf çekimi için, hem de ortamın keyfini çıkarmak için ideal zamanlama oluyor.  BODRUM’DA NE YENİR?
Vallaha açıkcası bunun cevabını biz de çok aradık. Böyle aman aman diyeceğimiz bir lezzet söz konusu değil. Sebzeli dürümleri meşhur fakat bu da normal dönerden pek farklı sayılmaz. Dört bir yanda Bitez Dondurması adıyla dondurmacılar da mevcut fakat öyle aman aman bir lezzetleri yok. Maraş veya Samsun Bafra dondurmasını yedikten sonra Bitez pek makul olmuyor. Ha acıktığınızda yemek yiyeceğiniz, içmek istediğinizde kafayı bulacağınız pek çok mekan merkezde mevcut. Gırla gidiyor ama eğer otel tatili yapıyorsanız zaten otel yemeklerinden bunlara pek fırsat bulmazsınız.
Tumblr media
ÖNERİLER
Bodrum’a yaz aylarında tatile gidiyorsanız şunu unutmayın, acayip yanacaksınız. 35-40 derecelerde seyreden bir havası mevcut. Denizi zaten ayrı tuzlu ve Karadeniz insanının garipseyeceği, yüzerken ilk başlarda zorlanacağı bir tuz oranı bu. Sonrasında tabii ki alışıyorsunuz ama o rabdeye gelene kadar boğazınız yanıyor, sinüzitleriniz güzel bir biçimde açılıyor. Burun akmasından bir hal oluyorsunuz :)  Aşırı sıcak bir yer olduğu için gündüz saatlerinde gezme planları sakın yapmayın. Gün batımına doğru çıkın gezin. Yoksa hem bunalır hem kavrulursunuz. Yine aynı şekilde pantolon falan sakın yanınızda götürmeyin boşa yük olur. Şort veya kapri harici giymek istemeyeceksiniz o derece bir bunaltıcı hava var. Yanınızda mümkünse bir su matarası da bulundurun. Sık sık su içme ihtiyacınız olacak. Toplu taşıma yerine mutlaka Martı’ları veya yürümeyi tercih edin. Böyle daha çok keyfi çıkıyor. Bir de internet veya Bodrum içerisinde mutlaka etrafı takip ederek hangi konser hangi aktivite var bir göz atın. Mevcut konser, tiyatro vb tüm aktiviteleri değerlendirin. Bodrum Kalesi’ndeki Açık hava Sahnesi’nde yer alan bu aktiviteler size keyif sunacaktır.  Eğer su sporları, tekne turu, dalış vs yapmak istiyorsanız da, Bodrum merkez’de bunlarla ilgilenen pek çok nokta göreceksiniz. Hepsi sizi kafalama peşine düşecek. Sıkı bir pazarlıkla tüm aktivitelerden yararlanabilirsiniz. Dalışlar genellikle kişi başı 200 tl gibi ücretler istiyorlar bilginiz olsun.
Tumblr media
0 notes
gezginpandaa · 5 years ago
Text
GANDALFO
İtalya seyahatimizin diğer durağı olan Gandalfo, Roma’nın 25 km dışında günümüz Lazio bölgesi içerisinde yer alan küçük bir kasabadan ibaret. Roma içerisinde Castel Gandalfo olarak anılan bu yerin en önemli özelliği, Papalığa ait yazlık sarayı içerisinde barındırmasıdır. 
Tumblr media
Mevcut Papa Vatikan içerisinde idareyi elinde tutsa da, yazları Vatikan’dan ayrılarak burada yer alan sarayına çekilerek dinlenmeye başlar. Bazı üst düzey misafirlerini de burada ağırladığı bilinmekte. 
Gandalfo’ya Roma veya diğer yerlerden otobüs ağıyla ulaşım mümkün. 25 kilometrelik mesafenin yaklaşık 10 kilometrelik kısmı dağlık alana tırmanış üzerine olduğu için araçlarınız ile biraz yokuş yukarı çıkmayı göze almalısınız. Kasaba aslında dağlık alanın zirvesinde 15-20 binanın bir araya gelerek oluşturduğu bir alan desek yanlış olmaz. Oldukça küçük, kendi halinde bir yer. Bu da Papa’nın neden burayı istirahat yeri olarak seçtiğini bizlere çok güzel biçimde gösteriyor. Ama asıl olay kasabanın arkasında yer alan krater gölü. Hem Papalık Sarayı’nın pencereleri, hem de kasabanın ufak dükkanlarından izlenebilen bu krateri, uçurumun kenarına hazırlanan yürüyüş yolu ile rahatlıkla izleyebilirsiniz. Hatta cafelerin masalarına oturarak karşısında bir kahve bile yudumlasanız pişman olmazsınız. Vaktiniz kalırsa Papalık Sarayı’na girerek belli bölümlerini gezme imkanınız da mümkün. 
Tumblr media
Tüm bu güzelliklerinin yanında Gandalfo’nun diğer enteresan yanı (ki bu en önemlisi olabilir) tarihin ilk posta kutusunun burada yer alması. Evet yanlış duymadınız, tarihin ilk posta kutusu tam da bu noktada yer almakta. Zamanında Papalığa ait olarak hazırlanan ve bitişiğinde halen bir postahanenin yer aldığı bu yer, tescilli bir biçimde tarihin ilk posta kutusu olma özelliğini taşıyor. Tescil belgesi de inanmayan gezginler için bizzat üzerine asılarak belirtilmiş vaziyette. 
Tumblr media
Eğer yolunuz Gandalfo’ya düşerse sizden yapmanızı isteyeceğimiz en temel şey, bu posta kutusunun çaprazında yer alan hediyelik eşya dükkanına uğrayarak bir pul ve kartpostal almanız. Kartpostala göndermek istediğiniz adres ve mesajı yazarak pulu üzerine yapıştırın ve bu posta kutusundan gönderin. Göndermesi tabii ki ücretsiz. Pul ve Kartpostalda size en fazla 1-2€ ya mal olur. Posta kutusu halen işlediği için, gönderdiğiniz bu kartpostal 1-2 aya Türkiye’de elinize geçmiş olacaktır. Düşünsenize dünyanın ilk posta kutusundan kendinize bir mesaj gönderiyorsunuz. Bunu kim istemez ki?
Tumblr media
Bu arada, 2020 Oscar ödüllerinde aday olan yapımlar içerisinde yer alan “The Two Popes” filminin büyük bölümü Gandalfo üzerinde geçmekte. Eğer buraya ve Papanın yazlık sarayına dair net bir şeyler görmek isterseniz filme göz atabilirsiniz. 
1 note · View note
gezginpandaa · 6 years ago
Text
VATİKAN
Ekspress İtalya Turumuzun ikinci gününde uğrayacağımız noktalardan biri olan Vatikan’a, diğer gezi noktalarının bitiminde akşam üzeri giriş yapabildik. Vatikan denildiğinde akla gelen her zamanki gibi Papalık ve Katolik Mezhebi oluyor. Peki Vatikan sadece bunlardan ibaret mi? Gezi kısmına değinmeden önce kısa bir Vatikan tarihinden bahsetmem gerekiyor ki, gezerken nereyi gezdiğinizi az buçuk hissedin.
Tumblr media
VATİKAN TARİHİ:
İtalyan tarihine baktığımızda din ve devlet işlerinin kimi zaman ayrı, kimi zaman birleşik şekilde tarih içerisinde değiştiğini görebiliyoruz. Tarihler 1920′leri gösterdiğinde Katolik kilisesi elinde bulundurduğu gücü istediği gibi kullanamamaya başlar. O sıralarda devlet işleri de bir türlü yolunda gitmez. Halkı bir türlü arkasına alarak devlet bilincini kendi istediği şekle sokamayan Mussolini, 1929 yılında hayalindeki faşist devleti kurmak için Laterna Sarayı’nda Papalık ile aynı masaya oturur. Buradaki amacı, halkın değer verdiği din olgusuna saygı ile yaklaşma imajı ve bu imajın kendisine getireceği destekti... Masaya oturan Mussolini, dönemin Papası Pius’un önünde eğilerek hem çıplak ayaklarını, hem de elini öperek Katolik Kilisesini önemsemiş oldu. Bunun neticesinde de Papa, kendisini kutsayarak kutsal bir diktatör ilan etti. Tabii bu aşamada zor günler geçiren Papalık, o masadan eli boş dönecek değildi. Karşılıklı yapılan anlaşmalar neticesinde Mussolini, Roma’da Katolik Kilisesi’ne ait bir devlet kurulmasına izin vermiş oldu. Artık Roma içerisinde ayrı bir devlet yer almaktaydı. Bu izin verilirken de Mussolini’nin bir koşulu mevcuttu, yeni devletin dini İtalyanca olarak kalacaktı! Evet, her ne kadar ülke içinde ülke kurulmasına izin vermiş olsa da, kendi değerleri ve dilinden vazgeçmeyerek yine de bir milliyetçilik sergilemiş oluyordu. Ve Vatikan bu şekilde kurulmuş, Katolik mezhebine ait kutsal bir ülke haline gelmiş oldu...
VATİKAN’A ULAŞIM:
Roma içerisinde yer alan bu ülkeye ulaşım oldukça basit. Yürüyerek bile Roma merkezden rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Hatta vaktiniz varsa Tiber nehri kıyısından keyifli bir yürüyüş en ideal yöntem olacaktır. Vatikan girişinde ufak bir yokuş mevcut. Yürüyecek arkadaşlar bu yokuş haricinde rahatça ulaşım sağlayacaktır. 
Metro ile ulaşım: Kırmızı Hat Roma Metrosu, yani Line A ‘ya Batitstini yönünde biniş sağladığınızda San Pietro durağında inerek Vatikan’a giriş yapabilirsiniz. 
Tumblr media
VATİKAN’A GİRİŞ:
Vatikan’a giriş ücretsiz ve kontrolsüz bir biçimde sağlanmakta. Kontrolsüz dediysem bodoslama değil tabii ki. Her yerde polis yer almakta ama ne kimlik ne de farklı bir kontrolden geçiyorsunuz. Sakin biçimde ilerleyerek bu küçük ülkeye giriş yapıyor, aslında ülkeden çok Roma’nın farklı bir mahallesine girmiş gibi hissediyorsunuz. Vatikan’ın içerisine yani St. Petrus Bazilikası’na girişte ise bazı temel kurallar var ve bu kurallara kesinlikle uyulması gerekmekte. Peki nedir bu kurallar? Aslında bizim Sultan Ahmet Camii’ine girişimizdeki gibi kadınlarda şort, askılı, omuz veya bacak açıklığı vs yasak. Erkeklerde ise şortla içeri girmek yasak. Yaz aylarında gezecek arkadaşlar bu kurallara dikkat etmeliler. Kıyafet haricinde ise aşırı kaba çanta ve tripod benzeri aletlerle içeri girilemiyor. Bunları emanet kısmına bırakmanız lazım. Bir de atlanmaması gereken nokta açılış ve kapanış saatleri. Nisan-Eylül Arası 07:00-19:00, Ekim-Mart arası 07:00-18:00 saatleri arası açık olan bir yer. Bu yüzden “Aman tüm gün gezelim akşam gireriz nasılsa” demeyin. Tamam, gündüz aşırı sıra oluyor bu yüzden öğlen saatlerinde de gitmenizi asla önermem. Buraya giriş için en ideal saat 16:00/17:00 arası diyebilirim. Çünkü hem yoğunluk azalmış oluyor hem de, kapılardan girişte güneşin altında deli sürelere beklemiş olmuyorsunuz.
VATİKAN’DA NEREYİ GEZMELİYİZ?
Vatikan, Bernini tarafından tasarlanan Vatikan’ın dış duvarları sizleri direkt büyüleyecek mekanlardan birisi. Duvarladan içeri adım atarak St. Pietro meydanına girdikten sonra sizin Vatikan serüveniniz başıyor. Alanda genel olarak sandalyelerden kurulu bir kısım göreceksiniz. Burası her hafta Papa’nın katılımıyla gerçekleştirilen ayinin yapıldığı kısım. Bu kısım tekrar kur kaldır olmasın diye genellikle hazır biçimde bırakılıyor. 
Tumblr media
St. Pietro meydanına girdiğinizde karşınızda sadece St. Petrus Bazilikasını göreceksiniz. Bu Bazilika’nın üzerinde Hz İsa ve havarilerinin heykeli, bazilikanın sağ ve sol yanlarında ise Pietro ve Petrus’un heykelleri yer almakta. Aziz Petrus’un çarmıha gerildiği noktada inşa edilen bazilikanın kubbe kısmı Michelangelo’ya ait. Ahir zamanda dünyaya tekrar geleceği ve cennetin anahtarını elinde bulundurarak daha sonradan dünyaya geri gelecek Hz. İsa’ya bu anahtarı teslim edeceğine inanıldığı için, bina üzerinde bunu tasvir eden anahtarı elinde bulundurduğu heykeli görebilirsiniz.  Vatikan içerisinde tabii ki sadece bu bazilika yok. Bazilikanın arka tarafında yer alan bahçe içerisinde ise hem Vatikan Müzesi hem de Sistina Şapeli yer almakta. Tüm bunları gezmek istiyorsanız, müze kısmına ücret ödeyerek giriş yapabilirsiniz. Bu kısımda, Bazilikanın tepesinde yer alan kubbeye çıkma fırsatı da sizlere sunuluyor. Vaktiniz varsa kubbeye çıkın ve tüm alanı en tepeden görme fırsatına erişin. Müze biletlerini ister kapıdan, isterseniz internetten almanız mümkün. İnternetten alırsanız içeri girişiniz daha hızlı olacaktır. Fakat şunu da hatırlatmakta fayda var, müze kısmı öyle yarım saatte gezilerek bitirilecek bir yer değil. Oldukça büyük ve geniş bir alana sahip. Bu yüzden en az 4-5 saatinizi ayırmanız gerekecektir. Bunu göze alarak girin. Vaktiniz yoksa ödeyeceğiniz ücrete yazık olur.  ETS ile gidecek misafirler, eğer tur dahilindeki ekstra Vatikan gezisini alırsanız müze kısmına giremeyeceğinizi baştan bilin. Bu gezi sadece St. Petrus Bazilikası ve St. Pietro meydanını kapsamakta. Vatikan müzesi aşırı vakit alan bir yer olduğu için tur dahilinde oraya girilmiyor. Burayı gezmek niyetindeyseniz, ekstra turlar yerine harici olarak turdan ayrılarak bir gününüzü buraya harcamanız gerekir. Bilginiz olsun...
Tumblr media
ST. PETRUS BAZİLİKASI:
Yapımında Michelangelo, Raphael gibi ustaların da dokunuşu bulunan bu bazilikaya giriş yaptıktan sonra merdivenleri tırmanarak devasa kapılarına ulaşıyorsunuz. Kapı girişinde karşınıza pek çok ahşap vari kapı çıkacak. Bunlardan biri giriş diğeri çıkış için açılırken, bir diğeri ise daima kapalı halde durmakta. İşte bu kapı, her 25 yılda bir açılan ve dünya üzerindeki katoliklerin “İnanç Jübilesi” olarak adlandırdığı kutsanma kapısı. Her 25 yılda bir dönemin papası bu kapıyı bir yıllığına açar ve katolikler bu kapıdan girerek hem günahlarından arınmış hem de bir nevi hacı olmuş sayılır. Bu nedenle kapalı kapıyı, yani inanç kapısını mutlaka gözlemleyin.  Kapıları geçip içeriye adım attığınızda büyüleneceksiniz. Çünkü karşınızdaki yapı devasa bir kiliseden ibaret değil. Tam tersine içindeki yaldız ve altın işlemelerle sizleri hayrete düşürecek güzellikte. İçeri girdiğinizde hemen sağ tarafınızda çoğunlukla herkesin ilk önce yöneldiği bir yer göreceksiniz. Bu, Michelangelo’nun Davud ile birlikte en ünlü eseri olarak kabul edilen La Pieta heykeli (yukarıdaki fotoğrafta görebilirsiniz). Burada çarmıhtan indirilen Hz. İsa’nın, Hz. Meryem’in kucağında oluşunu görüyoruz. Şimdi soracaksınız “Bu heykelin diğerlerinden farkı ne?” Farkı, Michelangelo’nun tüm eserleri arasında sadece buna imzasını atmış olması. Evet, üzerinde kendisinin imzası yer alan tek eseri Pieta’dır. 18. yy’da buraya yerleştirilen heykel, bugün bile ziyaretçilerin Vatikan içerisinde koşarak baktıkları en ünlü eser olma özelliğini taşıyor.
Tumblr media
Bazilika içerisinde hem sağ hem de sol kolonlar etrafında türlü heykeller göreceksiniz. Kimi Hz. İsa’yı tasvir ederken, kimi de önceki Papaları birere anlam içerisinde bizlere göstermekte. Sağ kolondan devam ettiğimizde karşımıza dua edilen bir alan çıkacak. Alanda, insanların karşısında diz çökerek dua ettiği duvarın içerisinde bir silüet göze çarpacak. O silüet, katolikler arasında aşırı sempati toplayan ve Türkiye’ye olan ilgisinden dolayı da “Türk Papa” olarak anılan Papa 23’üncü Johannes’in mumyalanmış naaşı. İnsanlar bu naaş karşısına geçerek kendisine dua etmekte. Bu görüntüyle ilk karşılaştığınızda sizlere garip gelebilir ama adamlar hem saygı hem de yaklaşım olarak gerçekten ilgi ve alakalı davranıyorlar. Hatta dua etmeyecekseniz, bu alana girerek insanları rahatsız etmemeniz için görevliler bile mevcut.
Tumblr media
Vatikan’ı gezerken dikkatinizi çekecek bir diğer unsur ise tuhaf giyimli askerler. Bu gördüğünüz tuhaf giyimli askerler, aslında İsviçreli Muhafızlar’ın ta kendisi. “İyi de İsviçre ile Vatikan” ne alaka diyecekseniz hemen anlatalım. Tarihler 1505 yılını gösterdiğinde Papa II. Julius İsviçre’den kendisini koruması üzerine bir askeri birlik istemektedir. İsviçre’de bu isteği geri çevirmez ve 150 askerini Papalığın hizmetine sunar. İsviçreli askerlerin parayla satın alınamaması, kendilerini ölümüne işine adamaları, gerektiğinde Papa için sorgusuz canlarını vermeye hazır olmaları vb nedenlerden ötürü Papalık tarafından devletin resmi koruması olarak atanırlar. Tabii ki tek koruma kendileri değil. Yine Vatikan’ın kendi jandarma birliği ve Roma polisinden de takviye birliği mevcut. İsveçli askerlerin bu ilginç kıyafetinin temeli ise Raphael’in tasarımlarından gelmekte. Rönesans’ın büyük ustasından esinlenilen kıyafet, günümüzde halen aktif olarak kullanılmakta.
Tumblr media
0 notes
gezginpandaa · 6 years ago
Text
ROMA (1. Gün)
Ekspress İtalya turumuzun ilk iki günü Roma’da başlıyor. Roma Leonardo Da Vinci Havalimanı’na inişimizin ardından rehber eşliğinde pasaport kontrolünden geçip bagajlarımızı alarak otobüsüme ilerliyoruz. Koltuklarımıza oturup otobüsümüz hareket ettiği anda da turumuz başlamış oluyor. 
ROMA’DA NERELER GEZİLMELİ?
Aslında bu sorunun cevabı “Tüm şehir, hatta tüm ülke” olmalı. Çünkü İtalya, özellikle de Roma her köşesi ayrı tarih ayrı sanat eseri kokan bir şehir. Bu yüzden şurayı gezin burayı es geçin deme lüksünüz yok. Eğer tur şirketleri ile gidiyorsanız tek seferde bu şehri gezip her yanını görme imkanınız mevcut değil. Bu yüzden İtalya’ya gelecekte tekrar geleceğinizi farz ederek bu serüvene çıkın. İnanın oraya adım attıktan sonra siz de “buraya tekrar gelmeliyim” cümlesini kuracaksınız.
Tumblr media Tumblr media
Turların Roma’da başlangıç noktaları şehrin eski girişi sayılan Popolo Meydanı (Piazza del Popolo) oluyor. Meydan adını “Santa Maria del Popolo Bazilikası’ndan” almakta. Meydana girdiğinizde sizleri direkt olarak Büyük Roma Dikilitaşı karşılıyor. Daha sonrasında ise ikiz kiliseler Santa Maria in Monte Santo ve Santa Maria dei Miracoli kiliselerini görüyoruz. Yukarıdaki fotoğrafta da görebileceğiniz gibi kiliselerin yanlarından ve ortalarından birer yol olmak üzere 3 ayrı yol görüyoruz. Bu üç yolunda birleşim yeri aynı nokta,  İspanya Meydanı’na (Piazza di Spagna) çıkıyor. 
Tumblr media
Soldaki yoldan ilerlediğiniz takdirde yukarıda yer alan binanın yanından geçip gidebilirsiniz. Çoğu turist bu binadan bir haber geçip gitmekte. Oysaki burası hem lüks (aman ha gözünüz korkmasın, tam sizlere göre) bir cafe, hem de ünlü İtalyan heykeltıraş Antonia Canova’nın stüdyosu. Yarım bıraktığı eserleri de dahil olmak üzere çalıştığı tezgaha kadar her şeyi ölmeden önce çırağı Adamo Taşolini’ye bırakmış. Ondan da günümüze kadar ulaşarak hem bir müze hem de bir cafe olarak hizmete sunulmuş. 
Az önce lüks bir yer dedim ya, “lüks” kelimesini Roma’da Türkiye’deki halinden uzak bir literatüre yerleştirin. Çünkü burada mekanlar lüks ama fiyatlar hiç de öyle değil. Çünkü İtalya’da fiyatlar üzerinde ortak bir kanun mevcut. Turistik özel mekanlar haricinde tüm lokanta, cafelerde içtiğiniz sudan yediğiniz makarnaya kadar her şeyin fiyatı aynı olmak zorunda. Şehirlerde rekabeti önlemek ve turistlere güzel bir sunum oluşturabilmek açısından böyle bir karar alınmış ve inanın bu harika bir şey. Tabii fiyatlar aynı olmak zorunda derken bir yerde 8€ olan şey diğer yerde 9€ olabiliyor ama asla 10 olamaz. Sapmalar maksimum 1€ veya 50 cent şeklinde. Fazlası yasak!. Bir mekana girip makarna yiyorsunuz ve fiyatının ne olduğunu az buçuk bilerek oraya oturuyorsunuz. Menüye sadece yemeğinizi seçmek için bakıyorsunuz, fiyatları çoktan ezberlemişsinizdir zaten. Keşke bunu bizim ülkede de yapsalar diyeceğim de, bizde her noktada lokanta, dönerci, market vs ne ararsan var. Orada bu kaos söz konusu dahi değil. Yemek mekanları belli noktalarda toplu biçimde duruyor. Market deseniz tek tük mevcut. Millet alışverişlerini şehrin dışındaki büyük (Metro Market gibi) toptan marketlerde yapıyor. Kısacası şehirde bir kaos ortamı bulamıyorsunuz. Her şey bir düzen içerisinde ilerliyor...
Tumblr media
Yolculuğa kaldığımız yerden devam ediyoruz ve yolun sonunda Piazza di Spagna’ya ulaşıyoruz. Burası Roma’ya gelen her turistin ilk etapta görmeyi umduğu mekanların başında gelmekte. Adını alanda yer alan İspanya Konsolosluğu’ndan alan meydanda yer alan merdivenler, hem konsolosluğun yapımındaki desteğinden hem de meydanda yer almasından ötürü İspanyol Merdivenleri olarak anılıyor. Önceleri bu merdivenlerde oturarak yorgunluk atabilir, elinize alacağınız atıştırmalıkların keyfini çıkarabilirdiniz. Fakat 2 yıl önce bu merdivenlere oturarak yemek yenmesi yasaklandı. Daha sonrasında ise 2019 itibariyle merdivenlere oturmak da yasaklanmış oldu. Bunun nedeni herkesin aynı anda buraya oturması ve turistlerin bu davranışından dolayı yukarıda yer alan kiliseye vatandaşların ulaşım sağlayamaması. Hal böyle olunca da merdivenlere polis yerleştirilerek oturulması yasaklanmış. Eğer oturmaya kalkarsanız polisler direkt düdük çalarak sizleri uyarıyor ve kaldırıyor. Bu uyarıya uymazsanız sizi güzel bir para cezası ile ödüllendiriyorlar. 
Tumblr media
Merdivenlerin sonunda ise Fontana della Barcaccia çeşmesi yer alıyor. Bu çeşmeyi G. Lorenze Bernini’nin yaptığı söyleniyor fakat kendisi büyük eserler çıkartmış birisi olduğundan böyle basit bir çeşmeyle uğraşmış olamayacağı için bunu babası Pietro Bernini’nin yaptığı yönünde söylevler de mevcut. Kayık biçimindeki çeşme, alanda huzur verici noktalardan birisi.
Tumblr media
İspanyol merdivenlerine yakınken sizi dünyanın en mükemmel tiramisusunu yemeye yönlendirmemek olmaz. Merdivenlerin yakınında bulunan Pompi’yi yaram yamalak ingilizceniz bile varsa alandaki herkese sorup bulabilirsiniz. Burası üst üste dünyanın en iyi tiramisi yapan yeri seçilmiş. Peki bunu hak ediyor mu? Fazlasıyla ediyor. Tatlı olarak aşırı sevip tüketmeme rağmen burada yediğim tiramisunun daha önce eşi benzerini yemedim. Hatta adamlar o kadar çok satıyor ki, akşam 5 te dükkanı kapatıp gidiyorlar. Bu yüzden 5 ten önce elinizi çabuk tutarak buraya mutlak uğrayın. Muzlu, normal, çikolatalı vb pek çok seçenek mevcut. Siparişinizi veriyorsunuz ve onlar size kutu içerisinde hazırlanmış bir dilim tiramisuyu teslim ediyor. Kutu içerisinden plastik kaşığınız çıkıyor ve başlıyorsunuz afiyetle yemeye. Klasik tiramisu fiyatı 4€. Evet şaka değil, dünyanın en iyi tiramisusunu 4€ ya yiyorsunuz daha ne olsun. Diğer çeşitler ise 4,5€ olarak sunuluyor. Kapıdan çıktığınızda lütfen kutuyu açın ve fazla uzaklaşmadan bir tadın. Çünkü yediğiniz an bir tane daha almak isteyeceksiniz. Bu yüzden fazla uzaklaşmadan bunu tatmalısınız.
Tumblr media
İspanyol merdivenlerinden ilerlemeye devam ettiğinizde karşınıza “Meryem’in Göğe Yükseliş Anıtı” (Colonna Dell'Immacolata) çıkıyor. Bu anıtın da şöyle bir özelliği mevcut. Her yıl 8 Aralık’ta Papa buraya gelerek Meryem’in göğe yükselişine ithafen anıtın en tepesine bir çelenk bırakıyor. Önceleri merdivenleri tırmanarak yukarı çıkan Papa, artık vinç yardımıyla bu noktaya ulaşarak çelengi Meryem anıtının başına bırakıyor. Anıtın alt kısmında ise dört peygamber herkeli yer alıyor. Bunlar Hz. Davut, Hz. Musa, Hz İsa ve Hz. Hezeikel. 
Tumblr media Tumblr media
Heykellere yakından baktığınızda ne denli özenle yapıldıklarını hissedebiliyorsunuz. Anıtın yanından geçerek düz ilerlemeye devam edin. Karşınıza aşağıda göreceğiniz bina gelecek. Bu bina ünlü heykeltıraş G.L. Bernini’nin yaşamış olduğu evin ta kendisi. Yanından geçip gitmeden önce durun ve bir bakın. O usta eller nerede konaklamış bir görün...
Tumblr media
Yoldan sapmadan dümdüz devam edin. Yolun sonunda karşınıza bir cadde çıkacak. Caddeden karşıya geçin ve ara sokaktan ilerlemeye devam edin. Burası sizi turistlerin bir diğer uğrak noktası olan Aşk Çeşmesi’ne ulaştırıyor. Ve işte o an Roma’nın büyüsünü iliklerinize kadar hissetmeye, gezinin gerçekten içerisinde olduğunuzu kavramaya başlıyorsunuz. Çünkü burası öyle basit bir yapı değil, burası öyle “çeşme” diyerek geçilecek bir mekan değil. Karşınızda görüp görebileceğiniz en muazzam sanat yapısı yer alıyor...
Tumblr media
Aşk Çeşmesi, bir diğer adıyla Fontana di Trevi, Roma içerisinde yer alan en muazzam yapı. Öyle Kolezyum falan diye kendinize başka noktaları önemli yer olarak işaretlemeyin. Asıl önemli nokta burası. Asıl büyüleneceğiniz atmosfer burası. Sanatla iç içe olmaya özen gösteren biri olarak böyle bir yapıya daha önce denk gelmediğimi belirtmem gerekir. Alana daha adım atar atmaz büyük bir şaşkınlık yaşıyorsunuz. Hem aşırı bir kalabalıkla karşılaşıyorsunuz hem de daha önce görmediğiniz bir yapı biçimine rastlıyorsunuz. Aman durayım da şurada fotoğraf çekineyim demeye kalksanız alandaki insanlardan size sıra gelene kadar 10-15 dakikanız rahat geçer. Bu kış aylarında böyleyken yaz aylarını hiç düşünemiyorum. Bugün bile Roma’ya tekrar gitsem ilk gideceğim nokta burası olur. Para atanları mı ararsınız, hediyelik satanları mı, Türkiye’deki gibi yerlere tezgah koyup satış yapan insanları mı of of. Kısacası bence şehrin kalbi burası. Buraya uğradıysanız şehri kalbinden feth etmişsiniz demektir.  Çeşmeye dair bir diğer inanış ise para atma olayı. Eğer arkanızı çeşmeye döner ve omuz hizanızdan arkaya para atarsanız Roma’ya tekrar geleceğinize inanılıyor. Çeşmenin içi sırf bu yüzden para kaynıyor. Her ay bu paralar görevliler tarafından toplanıyor ve tamamı çocuk esirgeme ile kimsesizler kurumuna bağışlanıyor. Tabii biz Türkler dahil herkesin aklına “elimi soksam da sudan ben alsam” kurnazlığı geliyordur. Hele bir deneyin de bakın ne oluyor :) Alanda cirit atıp suya yakın insanları süzen polisler mevcut. Bunların görevi sizin elinizi suya sokmanız halinde uyarmak ve 60€ gibi bir cezayı anında size kitlemek. Bu yüzden her 1-2 dakikada bir düdük sesi mutlak duyuluyor. Suya milim yaklaşsanız direk uyarılıyorsunuz. Bu nedenle aklınızdan böyle kurnaz şeyler geçireyim demeyin :)
Tumblr media
Aşk Çeşmesi’nden çıkarak 5 dakikalık yürüme mesafesinde şehrin bir diğer özel yapısı Pantheon’a ulaşıyorsunuz. Pantheon’un iki önemli hususu var. Bunlardan biri çatısı. Evet çoğu kişinin bildiği, fotoğraflarda gördüğü gibi çatısında yuvarlak bir oyuk mevcut. Peki bu neden böyle? Mimarı Apollodorus burayı tasarlarken çatısındaki oyuğu bilerek ve ölçümler yaparak yasarlar. Öyleki oyuktan her yıl belli tarihte (ki o tarihi unuttum kusura bakmayın) saat12 de giren öğlen güneşi giriş kapısına vurur. Böylelikle kapıdan giren herkes, içeridekiler tarafından ışıklar içinde bembeyaz olarak algılanır. Bir nevi Hz Meryem’in yanından geliyorlar mantığıyla o an kapıdan girenler cennetten geldi falan inancı mevcut. Pagan’larda bu kutsal bir durum olduğundan böyle bir tasarımda bulunmuş Apollodorus. Bunu da M.S 126′da düşünüyor. İnsan “ne zeka varmış” diyor değil mi? İşte İtalya bu açıdan sizi şaşırtacak çoğu şeye sahip. Eşi benzeri olmayan bir ülke.
Pantheon’un bir diğer özelliği ise içerisinde sanat tarihinin üst isimlerinden biri Donato di Niccolò di Betto Bardi, diğer adıyla Donatello’nun mezarının mevcut oluşu. Kendisinin mezarını Pantheon içerisinde lahit biçiminde görebiliyorsunuz. Donatello’nun mezarının tam karşısında ise İtalya’nın kurucusu II. Emmanuelle’nin mezarını görebilirsiniz.
Tumblr media
Aşk Çeşmesi ile Pantheon arasında ilerlerken de karşınıza Vittorio Emanuele II Abidesi çıkıveriyor. Burası hem bir saray hem bir müze. Şehrin tam ortasında yer alan yapının içini gezmek için yarım gününüzü ayırmanız gerekiyor. Hatta şehri tek başınıza gezecekseniz bu alanı en sona ayrı bir gün olarak gezmek üzere planlayın. Çünkü Abidenin arka tarafından (yakınında) Kolezyum ve Roma Forum’u mevcut. Bu yüzden şahsi gezecekseniz bunların tamamını bir anda gezmenizi öneririm. Abideyi vaktiniz varsa gezin, içinde pek de aman aman bir şey yok. Zaten çoğu ziyaretçi sadece fotoğraf çekinmek için merdivenlerine kadar çıkıyor, içini gezmeden gidiyor. İçeri giriş ücretsiz, sizde fotoğraf çekinerek bu alandan ilerleyebilirsiniz. Durum tamamen sizin insiyatifinize kalmış bir şey.
Tumblr media
Artık bu kadar gezmişken ister istemez acıkacak ve yorulacaksınız. Patheon’un hemen arkasında lokantaların yer aldığı bir cadde mevcut. Burada dilediğiniz yere oturarak afiyetle yemeğinizi yiyebilirsiniz. Bizim tavsiyemiz ise Ristorante Pastini. Burası lokantaların yer aldığı “Via Pastini” yani makarnacılar sokağında yer alıyor. Buraya Türk turistler fazlasıyla geldiği için herkes bizlere sıcak yaklaşıyor ve uyum sağlıyor. Burada ne yemeliyiz derseniz bizim tavsiyemiz (rehberimizin de tavsiyesi, teşekkürler Hakan Abi) “Spaghetti Aglio Olio Peperoncino”. İçerisinde tadını neredeyse hiç alamayacağınız ama ayrı bir aroma katmış olan sarımsak, zeytin yağı ve biber mevcut. Sarımsak sevmeyen biri olarak önümüze ilk geldiğinde oldukça yadırgamış ve beğenmeyeceğimizi düşünmüştüm. Fakat işler hiç de öyle olmadı. Gayet lezzetli ve keyifle yiyeceğiniz bir makarna türü. İtalya’da başlangıç açısından oldukça yerinde bir seçim. Eğer makarna değil pizza ile başlamak istiyorum diyorsanız da yine aynı lokantada “Pizza Margherita Con Bresaola” yı deneyin, pişman olmayacaksınız. Bu arada makarna veya pizzanın fiyatı 8€. Yukarıda da söylediğim gibi nereye giderseniz gidin vereceğiniz tutar her yerde aynı. Bu yüzden fiyat değil lezzet arayın derim.
Tumblr media
Şimdi romaya gidip alışveriş yapmadan da olmaz. Eğer kitap, DvD veya Blu-ray tarzı şeyler arıyorsanız bunun İtalya’daki tek noktası La Feltrinelli. Burası bizim D&R gibi her kentte şubesi bulunan bir kültür mağazası. Pantheon’un hemen arka sokağında yer alıyor. Buradan istediğiniz kitap dvd blu-ray çeşidine ulaşabilirsiniz. Hatta diğer şehirlerde bulacaklarınızdan fazlası bu mağazada mevcut. Bu nedenle alacaklarınızı Roma şubesinden bakının. Navigasyon yardımıyla mağazayı bulmanız aşırı kolay aklınızda bulunsun.
Tumblr media
Evet Roma’da ilk günümü böyle geçti. Akıllarda varsa soru, yorum kısmına yazarak sorabilirsiniz yardımcı olurum. Anlattığım noktalarda gezinmek bile bir gününüzü yorucu biçimde geçirmenize neden oluyor. Tabii buraları anlatırken, bir o kadar da anlatamadığım veya atladığım noktalar mevcut. Bu yüzden kusura bakmayın, elimden geldikçe her şeyi anlatmaya çalıştım.
0 notes
gezginpandaa · 6 years ago
Text
ETS TUR İLE EKSPRES İTALYA TURU
Tumblr media
Evet, başlıktanda anlaşılacağı üzere, yıllık izin dönemimizi ETS ile Ekspres İtalya Turu yaparak geçirelim istedik. Öncelikle bu postta ETS ve tur sürecinden bahsederek ardından diğer postlarda İtalya’ya dair notları paylaşacağım. O halde hadi başlayalım...
SÜREÇ NASIL BAŞLIYOR ?
Öncelikle ETS’nin sitesinden gideceğiniz tarih, fiyat ve geziyi kafanızda belirlemeniz gerekiyor. İtalya turları genellikle Ekspres ve Büyük İtalya olarak iki çeşit sunuluyor. Veya farklı ülkelerle karma biçimde İtalya’nın farklı bölgelerine uğrayarak ilerleyen turlar mevcut. Hangisini seçeceğiniz tamamen size kalmış durumda. Biz hem fiyatı, hem de süre bakımından Ekspres İtalya’yı tercih ettik. Fakat imkanınız varsa içerisinde Pompei’nin yer almasından ötürü Büyük İtalya’yı tercih etmenizi öneririm.  Turu kafanızda belirledikten sonra ister ETS sitesi veya telefon uygulaması üzerinden, ister acentelerı üzerinden başvurarak turu alıyorsunuz. Yine benden tavsiye, acente üzeriden almanız sizi daha rahat hallere sokacaktır. En azından karşınızda muhattap alabileceğiniz ve her ayrıntıyı sorarak bilgi alışverişi yapabileceğiniz birisi bulunacak.  Acentede turu alırken isterseniz o an tüm ücreti, isterseniz belli bir kaparo ödemesi gerçekleştirebilirsiniz. Kaparo öderseniz, geri kalan ücreti geziye son 1 ay kala sizden istiyorlar. Ona göre kendinizi sık boğaz etmemiş olursunuz.  PEKİ GEZİ FİYATLARI NASIL ?
Bu yine yukarıda söylediğim gibi, alacağınız tura göre değişiklik gösteren bir durum. Fakat genel olarak unutulmaması gereken bir durum mevcut. Diyelim ki turunuz 399€. Aman bu gösterilen fiyatlara aldanmayın. Çünkü bu sadece belirtilen tarihler içerisinde sizin ulaşım, konaklama ve 1-2 saatlik panoramik gezi ücretiniz. Peki bu ne demek oluyor? Siz 399€’u verdiğinizde, ulaşım + rehberlik + konaklama ve ayaküstü kısa bir şehir turu satın almış oluyorsunuz. Örneğin Roma’ya gittiniz, tur rehberi sizlere 1 saatlik bir ayak üstü Roma turu attırır. Artan zamanınızda serbest zaman bırakır şehri siz gezersiniz. Lakin Vatikan’a götürmez. Orası ya sizin serbest zamanda gideceğiniz bir yer, ya da ekstra tur olarak alacağınız bir yerdir. Yine diyelim Floransa’ya gittiniz. Floransa’da kısa bir tur attırılır serbest zamana bırakılırsınız. Ama siz oraya kadar gitmişken şehirden yaklaşık 50 km uzaktaki Pisa’yı da görmek isteyeceksiniz. İşte oraya gitmek için ya kendi imkanlarınızı kullanacaksınız ya da turun içerisindeki ekstra Pisa turunu satın alacaksınız. Başka türlü oraya gitme imkanınız mevcut değil. Hal böyle olunca da, turun genel fiyatı 399€’nun üzerine ekstra turlar adı altında her önemli noktaya rehber eşliğinde yapılan seyahatler size 280€ gibi fiyatlara satılıyor. Yani tur size 399€+280€=679€ ‘ya geliyor. Tabii ki bu rakamlar farazi. Bunların ayrıntısı alacağınız tur paketi içerisinde güzelce belirtilmiş oluyor. 
Tumblr media
VİZE İŞLEMLERİ NASIL YÜRÜYOR ?
Bu kısım vizesi olmayan veya yeşil pasaportu olmayan gezginleri ilgilendiriyor. Pasaportunuz yoksa önce onu çıkartıyorsunuz (İnternette gerekli bilgiler mevcut). Ardından pasaportunuz ile birlikte 120€ vize + 20€ sigorta (isteğe bağlı) olmak üzere 140€ + gerekli evraklar (acente sizlere söylüyor) ile birlikte acenteye başvuruyorsunuz. Onlar sizin için gerekli vize müracatında bulunuyorlar. Ardından sizler için bir randevu tarihi alarak vize görüşmesine gitmenizi istiyorlar. Belirtilen tarih ve saatte İstanbul IDATA şubesine giderek 10 dakikalık bir vize görüşmesi gerçekleştiriyorsunuz. 10 dakika dediğime bakmayın, sıranın sizlere gelmesi vs derken o süre 2 saati bulabiliyor. 10 dakika sadece sizin yüz yüze görüşme süreniz diyelim. Evraklarınız eksiksiz ve hatasızsa size teşekkür ederek uğurluyorlar ve haber beklemenizi istiyorlar. Ardından 1 hafta sonra olumlu ya da olumsuz geri dönüşünüzü alıyorsunuz. Turla gittiğiniz için yüksek oranda olumlu sonuçlanıyor içiniz rahat olsun.  Yukarıda belirttiğim 20€ luk sigorta ücreti, tur iptal olursa veya vize olumsuz sonuçlanırsa tura ödediğiniz paranızı geri alabilmeniz için gerekli. Ödemezseniz, vizeden veya sizden kaynaklı sorunlarda tur parayı geri iade etmiyor. Bu noktayı aman ha es geçmeyin. 20€ verin kafanız rahat olsun.
TUR REHBERİ NEREDE KARŞILIYOR ?
Bu konuya girmeden önce şunu belirtmem gerekir ki ETS ‘nin İtalya tur rehberi Sn. Hakan Güngör (kendisinden Hakan Abi diye bahsedeceğim) görüp görebileceğiniz en muhteşem rehber. Bakın bu konuda “amma da abartıyor” diyebilirsiniz. Fakat bunu sadece ben değil, hem kendi turumdakiler hem de daha önce kendisiyle seyahat etmiş isimler dile getiriyor. Buyrun bu da bir örneği (Hakan Güngör üzerine makale):
http://benchtenbence.blogspot.com/2012/08/italya-benim-icin-estetik-ve-borc-demek.html
Peki neden Hakan Abi üzerinde bu kadar duruyorum? Çünkü bir yeri gezerken o yeri bilen değil, o yeri yaşamış kendiyle bütünleştirmiş kişinin rehberliği daha etkileyicidir. Hakan Abi’de de bu mevcut. Size bir tabloya bakarken tabloda görmeniz gereken ince ayrıntıları veya İtalya’nın en derin köklerine kadar her şeyi anlatabiliyor. Gezi boyunca bu anlatılardan keyif almamanız imkansız. Hatta en ufak aksaklıkları bile o kadar kısa sürede harika biçimde düzeltiyor ki, takdir etmemek imkansız. Bu nedenle tur acentenize mümkün mertebe Hakan Abi’nin turunu almak istediğinizi söyleyin ve bunu tercih edin...
Tumblr media
Siz yolculuğa çıkmadan 2 gün önce size tur rehberi bilgisi iletiliyor. Sonrasında da tur rehberiniz kimse, size ulaşım sağlıyor ve havalimanının neresinde buluşacağınızı bildiriyor. Aynı zamanda acente tarafından uçak ve otel bilgileriniz sizlere ulaştırılmış oluyor. Sonrasında da havalimanında belirtilen saat ve noktada tur rehberiniz ile bir araya gelerek yolculuğa başlıyorsunuz. Tüm tur boyunca (ekstra turları almadıysanız gün içlerinde tur rehberinden ayrılıyorsunuz) rehber size eşlik ediyor ve sizlerle birlikte tekrar İstanbul’a dönüş sağlıyor. 
Evet ETS ile tur bu şekilde başlıyor. Yukarıda da belirttiğim gibi tura ödemeniz gereken toplam ücret “Tur Ücreti + Ekstra Gezilerin Ücreti + Vize + Sigorta” şeklinde. Bu da Ekspres İtalya turları için, bu yazıyı yazdığım esnada toplam 800-900€ gibi bir ücrete denk geliyor. 
0 notes
gezginpandaa · 6 years ago
Text
KARSRAİL
Tumblr media
Doğu Ekspresi ile yola çıkanların son durağı, ülkemin doğusunda kalmış gizli güzelliktir Kars. Ermenistan sınırına komşuluğu, sıcak kanlı insanları, tarih kokan binalarıyla sizi büyüleyecek yerdir burası.
Ankara’dan Doğu Ekspresi ile çıktığınız yolculuğun 24. saatinde Kars Gar’ına varıyorsunuz. 18:00′da başlayan yolculuk, ertesi gün 18:00′da karanlık bir havada son buluyor. Trenden iner inmez sizi bir taksici furyası karşılıyor. Gençler ve gezginler, yörenin şu an için en önemli geçim kaynağı haline gelmiş vaziyette. Herkes “Ne koparabilirsem kardır?” kafasında olduğundan sizi garda iner inmez karşılıyorlar.  Eğer Kars için bir planlama yapmadıysanız veya tur şirketleriyle anlaşmadıysanız, bu noktada trenden iner inmez taksicilerle sıkı bir pazarlığa oturarak bu durumu kendi şansınıza çevirebilirsiniz. İlk etapta yüksek fiyatlarla karşılaşmanız gayet doğal olacaktır. Ama pazarlık sonucu makul fiyatlara anlaşacağınıza kuşku yok. Tren içerisinde kaynaştığınız ekstra gezginler varsa onlarla bir olup tek bir taksici ile anlaşmanız daha da karlı sonuçlar doğurur.
- TAKSİLER NE KADAR ÜCRET ALIYOR?
Tren Gar’ından bahsetmeden önce, geziye çıkmadan işlerini halletmeyi sevenler için alternatif bir yöntemden bahsedeyim. Eğerki işinizi son ana bırakmak istemiyorsanız, instagram’da “Kars Taksi”, “Kars Tur Vip” vb isimlerde bu işi sosyal medyaya dökmüş taksiciler mevcut. Onlarla yola çıkmadan önce iletişime geçerek yolculuk öncesi bir anlaşma yapabilirsiniz. İşini yüz yüze halletmek, pazarlıkta şansını denemek isteyenler ise trenden iner inmez karşısında bulduğu taksicilerden biriyle pazarlık masasına oturabilir. Biz Kasım ayında gittiğimiz için Çıldır Gölü donmadığından gezi güzergahımızdan çıkarmış, onun yerine herkes övdüğü için “Boğatepe Köyü” nü güzergahımıza eklemiş, Ani Harabeleri ile Boğatepe üzerinden pazarlık yapmıştık. 300 tl den açılan kapı, otele bırakma+gezi = 225 tl’ye kapatılmış oldu. 3 arkadaş ve 2 de trende tanıştığımız gezginlerle toplamda 5 kişi adam başı 45 tl ye anlaşarak karlı bir sonuç elde ettik.
Tumblr media
- GEZİLECEK YERLER UZAK MI?
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki Kars’ta gezilecek noktalar çok dağınık. Nereden baksanız hepsi birbirine en az 45-50 km uzaklıkta yer alıyor. Bu yüzden de yola çıkmadan önce nereleri gezmek istediğiniz hususunda güzel bir planlama yapmanız gerekiyor. Gezinizi kaç gün üzerinden planladığınız, bu süre zarfında kaç noktayı gezmeyi düşündüğünüz vs çok önemli detaylar haline geliyor. Boğatepe Köyü şehir merkezinden yaklaşık 50 km uzaklıkta. Oradan çıkıp Ani Harabelerine gitmek için bir 30-35 km şehire geri dönmeniz gerekiyor. Döndüğünüz noktadan da yaklaşık 40 km ters istikamette ulaşım sağlamanız lazım. Bu yüzden gününüzün 2-3 saati yolculuk içerisinde geçmek zorunda kalıyor. Eğer Çıldır Gölü, Sarıkamış vs her yeri göreyim diyorsanız 1 günlük değil en az 2 günlük Kars gezisi planlamanız gerekir.
Tumblr media
- NEREDE KALINIR?
Öğrenci veya ucuz yollu bir gezginseniz kesinlikle tercihiniz “Kars Öğretmenevi” olmalı. Geceliği Kamu Personeli veya türevindekilere 60, öğrenciye 72, sivile 90 tl şeklinde bir fiyatlandırmaya sahip. Konfor açısından lüks bir yapısı maalesef yok baştan uyarayım. Devlet öğretmen evlerine desteğini kestiğinden, kendi kendilerine döndürmeye çalışıyorlar artık. Fakat gece konaklaması ve ucuz yollu kalmak için ideal yerler. 3 kişilik veya 2 kişilik odaları var. Şanslıysanız 3 kişilik odada tek kişi olarak kimse gelmeden kalabilirsiniz. Sabah 6-7 arası ufak bir açık büfe kahvaltı sunuyorlar. Odalarsa ortalama sıcaklıklara sahip, üşümüyorsunuz. Temizlik ise 2 gün için idare etmekte sorun yaşanmayacak düzeyde. Eğer burada kalmak istiyorsanız, yola çıkmadan önce kendilerini arayarak rezervasyon yaptırmanız gerekiyor (yaptırmasanız da sorun olmaz ama işi garantiye almak gerekir). ÖĞRETMEN EVİ TEL: (0474) 212 00 49
Öğretmenevinde kalmak istemeyenleri ise merkezde türlü türlü oteller karşılıyor. Artık turizm ağırlıklı bir il olduğundan da fiyatlar 120-130 tl den başlayabiliyor. Gitmeden önce sıkı bir araştırma yapmanız lazım.
Tumblr media
- NE YENİR?
Her gezgin blogunda veya videosunda görerek aşina olduğunuz Kaz Eti olayı, Kars’ın en ünlü yemeklerinden biri. Söz konusu kaz oluncada fiyatlar biraz yüksek rakamları görebiliyor. Örneğin bir porsiyon kaz eti+bulgur pilavı 70 tl gibi rakamlarda yer alıyor. Yöresel lezzetleri Kars merkezde bulunan ve “Kars Kaz Evi” nde veya Hanımeli Restaurant’ta yiyebilirsiniz. Eğer hepsinden tatmak isterim derseniz 90-100 tl gibi rakamları gözden çıkarmalısınız. “Ben öğrenci kafasındayım yöresel lezzetler beni bozar, sıradan şeyler yemek isterim” diyorsanız da şehir merkezinde sizin ihtiyacınızı karşılayacak çok iyi mekanlar mevcut. Mesela Tavuk döner+ayran 6 tl. Durun hemen küçümsemeyin, döner dediysek öyle kuru boş değil. Burada adamlar başka yerde 15-16 tl ye satılan içi dolu dolu döneri 6 tl gibi fiyatlara veriyor. Döner yemem diyenlere de Pizza Pizza (Terra Pizza), Burger King vb alışıldık mekanlar da mevcut. Kısacası Kars’ta bütçenize göre çok iyi mekanlar mevcut. Yeterki siz paradan haber verin. 
Tumblr media
- KARS MERKEZ NASIL?
Soba görmüş bir nesilseniz, Kars sizin için cennet olacaktır. Çünkü kentte her yerde soba yanmakta. Cafelere gidiyorsunuz soba, evlere giriyorsunuz soba, sokakta geziyorsunuz soba. Kısacası soba bacasının tütmediği bir mekan dahi yok. Hal böyle olunca da is kokusu içerisinde bir şehirde gezmeye başlıyorsunuz. Bu duruma alışık değilseniz koku veya is kokusunun üzerinize sinmesi falan sizi rahatsız edebilir.  Merkezde her bina neredeyse Rus mimarisiyle donatılmış halde. Bu da nereye baksanız ilginç yapılar, tarihi binalar görmenizi sağlıyor. Merkez kısmı her yere yürüyerek gitmenizi sağlıyor. Öğretmenevi gar arası 20 dakikalık yürüme mesafesinde. Yine öğretmenevi Kars Kalesi 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Kaleye giderken yolunuzun üzerinde Kars Kaz evi, tarihi binalar, Namık Kemal’in Evi vb pek çok yapıyı aynı anda görebiliyorsunuz. Bu da yürüyerek gezmeyi sevenler için kısa mesafelerde büyük sonuçlar elde etmelerini sağlıyor. 
Kars Merkez için tek olumsuz nokta maalesef kuşlar. Abi o kadar memleket, o kadar şehir gezdim ben böyle sıçan kuş sürüleri görmedim. Gece veya gündüz, hangi ağacın altından geçseniz kuşlar başlıyor kafanıza sıçmaya. Hani öyle bir, iki tanesi de değil. Dalda on, on beş kuştan aşağısı yok. Bunlar sizin alttan geçişinizi gördüğü an direk nişan alıp yapıştırıyorlar. Bu yüzden yerel halk hariç kaldırımdan giden göremezsiniz. Şahsen anayoldan gitmeyi, kaldırımdan gitmeye tercih ederek sokaklarda ilerledim. Siz siz olun, eğer Kars’a giderseniz kaldırımlarda gezerken ya hızlı hareket edin, ya da kaldırımları tercih etmemeye özen gösterin.
- BOĞATEPE KÖYÜ NASILDI?
Bu köyün özelliği, dünya üzerinde üç yerde üretilen Gravyer Peyniri’nin üretim yerlerinden birisinin burası olması. Hatta peynirin burada üretilerek İtalya ve İsviçre’ye götürüldüğü, daha sonra bu iki ülkede de üretilmeye başlandığı söyleniyor. Gravyer peynirinin üretildiği yeri görmek istiyorsanız buyrun gidin. Fakat köyden pek bir şey beklemeyin. Çünkü içerisinde 2 odalı bir müze (ki sonradan köylüler tarafından yapılmış, içerisinde fotoğraflardan başka bir şey yok) ve Gravyer satan bir köy bakkalından başka görülecek hiçbir şey yok. Her yeri görmek isteyen biriyseniz bu köyü de rotanıza ekleyin. Ama kısıtlı bir gezi programına sahipseniz, buraya uğramak yerine diğer gezi noktalarını rotanıza eklemeniz daha doğru seçim olacaktır. Zaten Gravyer peyniri almak veya tatmak isterseniz şehir merkezinde tadım yapabileceğiniz pek çok dükkan mevcut. Hatta Gravyer şarapla daha iyi gider diyerek şarap bile ikram edenler var. Bu yüzden Boğatepe kısıtlı programı olanlar için zaman kaybından başka bir şey olmayacaktır. Ayrıca Gravyer’de herkese hitap eden bir peynir değil. Şehir merkezinde fırsatınız varsa deneyin, bizi çok iyi anlayacaksınız...
Tumblr media
- ANİ HARABELERİ NASILDI?
Kars’a gidip, buraya gelmemek olmazdı. Biz de rotamızın ilk sırasına Ani’yi ekledik. Ani, Türklerin Anadolu’ya girişinin ardından ilk yerleştiği ve müslümanlığı ilk kabul ettiği nokta olma özelliğine sahip. Hatta Türklerin ilk cuma namazını burada kıldığı söyleniyor. Şehirden yaklaşık 50 km uzaklıkta. Jandarma tarafından korunan bir bölge. Kapıda bilet uygulaması mevcut. Kasım 2019 itibariyle giriş ücreti 12 tl. Gezi alanı ise yaklaşık 1- 1,5 km diyebiliriz. Adı üzerinde “harabeler” olduğundan içeride yıkılmış pek çok yapı ve Ani Kalesi’ni rahatlıkla görebilirsiniz. Selçuklu’dan günümüze kadar ulaşan bu yapılar tarih sevenleri etkileyecektir. Fotoğraf tutkunu arkadaşlar içinse içeride güzel karelerin yakalanacağı pek çok nokta mevcut. Eğer yolunuz buraya düşerse, 2 saatinizi buraya ayırarak sakin sakin gezmenizi, her yapıda fotoğraf çekinmenizi ve özellikle de kale kısmına çıkmanızı şiddetle tavsiye ederiz. Pek çok gezgin sadece alanı gezerek geri dönüyor. Oysa kale kısmına tırmanmak ve karşınızda yer alan Ermenistan sınırını arkanıza alarak tüm alanı yukarıdan görmek bambaşka bir güzellik sunuyor. Ermenistan bile kendi topraklarında Ani bölgesinden kalmış tarihi yapıları bizim kadar önemsemiş değil. Gittiğinizde göreceksiniz, çoğu yapı veya mağara umarsız biçimde hiçliğe terk edilmiş... Ani içerisinden ayrıca eski İpek Yolu geçtiğinden, bu yolun Ermenistan ile Türkiye’yi bağlayan “İpek Yolu Köprüsü” nü de görmeniz mümkün.
Tumblr media
- ALTERNATİF NE YAPABİLİRİZ ?
Başta da söyledik ya, gidilecek noktalar birbirinden baya uzakta yer aldığından güzel bir planlama yapmanız, bu şehire en az iki gününüzü ayırmanız gerekiyor. Planlama yaparken de farklı seçeneklerle kendinize değişik rotalar çıkarmanız mümkün. İsterseniz bunlardan da bahsedelim.
--- Sarıkamış Dönüşü: Diyelimki siz Merkezi, Çıldırı ve Ani’yi gezdiniz. Gece konaklamanızı tekrar Kars Merkez’de yapmak yerine dolmuş veya diğer ulaşım araçlarıyla Sarıkamış’a geçebilir, sabah trene buradan binebilirsiniz. En azından gecenizi farklı bir noktada geçirme şansınız olur. Hem Sarıkamış içerisinde de öğretmenevi mevcut. Orada da uygun fiyatlara kalma imkanınız var. --- Erzurum Dönüşü: Kars’ı gezdiniz, bitirdiniz. Akşam yine Kars Merkez’de kalmak yerine biraz erken yola çıkarak otobüslerle Erzurum’a geçebilirsiniz. Sonrasında ister Erzurum’dan uçakla, ister otobüsle, isterseniz Doğu Ekspresi’yle yolunuza buradan devam edebilirsiniz. Tercih size kalmış. En azından Kars ve Erzurum olarak iki ili gezip gezinizi noktalamış olursunuz. 
--- Artvin/Batum Güzergahı: Gezi süreniz uzun, önünüzde de bolca zaman varsa, kendinizi farklı bir kaçamakla şımartabilirsiniz. Kars üzerinden Ardahan ve ya Artvin’e otobüslerle geçerek buradan Gürcistan Batum’a geçiş sağlayabilirsiniz. Metro Turizm dahil pek çok firmanın Batum’a seferleri mevcut. Kars’ı gezdikten sonra atlayın Artvin’e geçin, oradan Batum’a güzel bir bilet alarak, TC Kimliğinizle birlikte sınırdan geçip farklı bir güzergahla gezinize devam edebilirsiniz. 
2 notes · View notes
gezginpandaa · 6 years ago
Text
DOĞU EKSPRESİ
Tumblr media
Ülkemizin en popüler tren seyahatlerinden biridir Doğu Ekspresi. Ankara’dan başlanan yolculuk, sırasıyla Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum ve Kars olarak ilerler. Gezi içeriğinden bahsetmeden önce, sizlerle Doğu Ekspresi hakkında biraz konuşmak istedim. Bilet nasıl alınır, trende neler yapılır, yanımızda neler götürmeliyiz vs vs. Bu tarz sorularınıza en kapsamlı biçimde cevap vermek istediğimden umarım bu yazımız sizler için yararlı olur. 
1- BİLET NASIL ve NEREDEN ALINIR?
* Doğru Ekspresi, TCDD’ye bağlı bir tren seferi olduğundan biletleri TCDD’nin bilet sitesi olan 
https://ebilet.tcddtasimacilik.gov.tr/
 adresinden veya yine TCDD’nin mobil uygulaması olan “Eybis” üzerinden temin edebilirsiniz.
Tumblr media
Biletler sefer tarihinden tam bir ay önce satışa çıkmakta. Yani örneğin 10 Kasım’da çıkacağınız yolculuk için en erken 10 veya 11 Ekim’de biletler satışa çıkmış olacaktır. Yaşanan yoğun talep ve izdiham nedeniyle TCDD bilet satışlarını gece genellikle 01:00-02:00 arasında paylaşıma açmakta. Bu yüzden de eğer bilet almayı kafaya koyduysanız, sefer tarihinizden en az bir ay önce bu saatler arasında siteyi veya uygulamayı kontrol etmelisiniz.  2- BİLET FİYATLARI NE KADAR?
Doğu Ekspresi artık iki çeşide sahip. Biri “Turistik Doğu Ekspresi” diğeri ise bizim her zamanki bildiğimiz “Doğu Ekspresi” olarak anılmakta. 
Turistik adı üzerinde turizm için hazırlanmış, TCDD bünyesinde turizm şirketleri ile anlaşılarak hayata geçirilmiş bir tur. Bu tur, diğeri ile aynı güzergaha sahip olmasına rağmen; gidiş yolunda Erzurum/Erzincan, dönüş yolunda ise Sivas Divriği’de 2 saatlik mola verilerek yolculara serbest zaman hakkı tanınıyor. Yine bu noktalarda serbest zaman istemeyenlere az önce bahsettiğimiz tur şirketleri tarafından paket turlar önerilerek kendileri ile gezme şansı sunuluyor. Turistik Doğu Ekspresi’nin bir diğer güzel yanı ise iki kişilik odalarda seyahat edebilme imkanı sunuyor oluşu. Evet, normal düz Doğu Ekspresinde kaldırılan iki kişilik odalar, bu tur içerisinde yer almakta. 2 saatlik molalar ve dönüş bileti içerisinde turun fiyatı ise 500 tl. Doğu Ekspresi’nde ise işler biraz değişik. Öncelikle tek yön bilet alarak işe başlıyorsunuz. Gideceğiniz tarihi aldıktan sonra, dönüş biletinizi de ayrıca almanız gerekiyor. Gidiş biletinizi satışa çıktığı an itibariyle aldıysanız, dönüş biletiniz için biraz beklemeniz gerekecek. Çünkü henüz dönüş tarihiniz için (gidiş tarihinizden ileri olduğundan) biletler henüz satışa açılmamış olacaktır. Bu yüzden sıkı takipte olmanız lazım. Yukarıda dedik ki işler biraz değişik. Evet maalesef durum böyle. Doğu Ekspresi içerisinde 2 çeşit seyahat imkanı mevcut. Biri bizlerin her zaman bildiği otobüs mantığında dümdüz koltuklarda seyahat imkanı. Buna “2+1 Pulman” adı verilmekte. Bir diğeri ise (ki bu hepimizin beklediği) 4 kişilik yataklardan oluşan “Örtülü Kuşetli” adını taşıyan kısım. Bu kısım trenin 6. ve 7. olan son 2 vagonunda yer almakta. Bizim tavsiyemiz ise 6. vagondan bilet almanız. Hem kafeterya vb alanlara daha yakın, hem de genç kesimin tercihinin genellikle bu vagonda olmasından dolayı böyle bir seçim yapmanızı öneririz.  Fiyatlara gelecek olursak, Örtülü Kuşetli kompartımanlarda tek kişi bilet 56 tl. Fakat iş bununla bitmiyor. Bilet alırken ödeme kısmına geldiğinizde fiyat 77 tl olacak. Aman ürkmeyin, size bindirmiyorlar rahat olun. Bu aradaki yaklaşık 20 tl lik fark sizlere sunulan ve seyahat sonunda geri toplanacak olan yastık/pike/çarşaf ürünlerinin farkı. Devlet maalesef bunları size ücretsiz değil, bu miktar üzerinden sunuyor ve almama imkanınız da yine maalesef yok. Örtülü Kuşetli kompartımanlarda da şöyle iki sıkıntı mevcut. Biri, eğer siz diyelim dört kişilik bu kompartımanda 2 veya 3 kişi gitmeyi planladınız bilet aldınız. Seyahat esnasında yanınıza tanımadığınız illaki bir dördüncü kişi verilebilir. Veya 2 kadın 1 erkek seyahat etmeyi planladınız biletinizi aldınız diyelim. Akşam olduğunda görevliler tarafından o erkek arkadaşınız yanınızdan alınarak erkeklerden oluşan başka bir odaya götürülebilir ve yanınıza yine sizin gibi bilet almış bayan arkadaşlar getirilebilir. Söz konusu devletin treni olduğundan böyle saçma uygulamalar ne yazıkki karşınıza çıkabiliyor. Bunun önüne geçmek için de o kompartımanı komple sizin almanız gerekiyor. Örneğin 3 kişi gidecekseniz, boş kalan 4. koltuğu da satın alırsanız bu tür bir sorun yaşamaz, kompartman sizlere ait şekilde yolculuk edersiniz. 
-------------------------------------------------------------------------------------------
Tumblr media
-------------------------------------------------------------------------------------------
3- TREN NERDEN KALKIYOR? Ankara-Kars güzergahında seyahat edecekler için tren her gün akşam 18:00′da  Ankara YHT Garı karşısında yer alan eski Ankara Garı 1. Peronundan kalkmakta. Kars-Ankara güzergahında seyahat edecek arkadaşlar içinse tren her sabah 08:00′da Kars Garı’ndan kalkmakta.  Eğer ki Ankara dışından gelecek arkadaşlar varsa, otobüs, tren veya uçakla Ankara’ya ulaşıp, oradan Ankara Gar’ına geçerek Doğu Ekspresine binebilirsiniz. 4- TRENE BİNMEDEN ÖNCE BİR ŞEY YAPMALI MIYIZ? Eğer biletinizi online site veya uygulamadan aldıysanız, PNR kodunuz ile seyahat edebilirsiniz. Fakat bizden tavsiye, Gar içerisinde PNR kodunuzla biletinizi basılı hale getirerek yanınızda taşımanız. Hem tren içerisindeki bilet kontrol esnasında görevliye kolaylık sağlamış olursunuz, hem de bir anı olarak elinizde belge bulunmuş olur. Trende her vagonda 2 adet WC bulunmakta. Biri eski usul, diğeri klozet şeklinde yer almakta. WC kapıları tren kalktıktan ve bilet kontrolü yapıldıktan sonra açılıyor bu da yaklaşık 15 dakikayı bulabiliyor. Amaç biletsiz yolcu WC’ye gizlenerek trene girmesin. Bu yüzden de eğer lavabo ihtiyacınız mevcutsa, bunu trene binmeden önce gar içerisinde gidermeniz, veya biraz bekleyerek sabretmeniz gerekiyor. 
Tren içerisinde kompartımanlarda kapı taraflarında perde mevcut, fakat cam kısmında her trende perde yer almamakta. Bu yüzden gar içerisinde WC’lerde veya uygun bölümlerde üzerinizi değiştirerek rahat bir şeyler ile seyahate başlamanızı tavsiye ederiz.
-------------------------------------------------------------------------------------------
Tumblr media
------------------------------------------------------------------------------------------- 5- YANIMIZDA NE GÖTÜRMELİYİZ?
Öncelikle trenin içerisi cehennem sıcağı dediğimiz tabire sahip. Kaloriferler hiç durmadan yolculuk boyu yanıyor. Bu da içeride bunalmanızı, yer yer camı açmanıza, bazen de cam açıkken kapıyı bile açmanıza neden oluyor. Siz yolculuğa çıkarken yanınızda 2-3 tshirt götürmeyi unutmayın. Tren içerisinde bolca ihtiyacınız olacak. Her kompartımanda 1 adet priz mevcut. O da kapıların üzerinde yer aldığından kullanım olarak çok sapa bir bölümde. Üçlü uzatma kablosu götürürseniz buraya takarak koltuklarınızın yanına kadar prizi taşımış olursunuz. Hatta 2 adet uzatma kablosu götürürseniz birbirine ek yaparak hem üst ranzadakiler hem de alt kısımdakiler rahatlıkla kullanma imkanınız olur. Yolculuk 24 saat sürdüğünden su ve gıda ihtiyacınız fazlasıyla olacak. Yanınıza birer adet 1.5 lt su, imkanınız varsa da bunlara ek bir adet 5 tl su götürmenizi öneririz. Yine yolculuğun uzunluğu sohbetleri doğuracağı için mini bir su ısıtıcısı taşımanız sizler için iyi olacaktır. Görevliler “sigortayı attırır kullanmayın” desede aldırış etmeyin, trende neredeyse herkes yanında getirip kullanıyor. Fazla abartmadan mini bir ısıtıcı götürürseniz işinize fazlasıyla yarayacaktır.
Tren içerisinde verilen yastıklar oldukça küçük. Hatta koltuk yastığı desek yeridir. Bu yüzden imkanınız varsa yanınızda bir yastık götürebilirsiniz. Konfor önemli sonuçta. Üst ranzalarda yatacak olanlar için de gece yukarıdan esme durumu mevcut olabiliyor. Alttakiler fırın gibi kalorifer yanında terden ölürken, siz yukarıda biraz esintiye maruz kalabilirsiniz. Bu yüzden yanınızda bir adette pike götürmenizi öneririz. Örtülü Kuşetli vagonlarda masa yer almadığı için, masa olarak kullanacağınız ufak bir pencere pervazından bozma alan var. Bu konuda bizim tavsiyemiz, orta boy valizle (veya kabin boy. Ama büyük asla) eşyalarınızı götürmeniz, valizi de masa olarak yere yatırarak kullanmanız.  Valiz getirecek arkadaşlar, odada tek valizlik alan mevcut. O da cam kenarına iterek kullanırsanız ancak olabiliyor. Aksi halde birden fazla valiz götürürseniz alanınız aşırı daralır, bu da sizi konforunuzdan eder. Mont, çanta vb şeylerinizi ise pencerelerin üst kısımlarında yer alan sözde valiz koyma yerleri diye anılan ceplere yerleştirebilir, seyahat boyu oradan kullanabilirsiniz. İnstagram pozları yakalayacak arkadaşlar, yanlarında ekstra ışık, cam süsü, kırlent, pike vb süslemeler götürerek ortamı şenlendirebilirsiniz. 
-------------------------------------------------------------------------------------------
Tumblr media
------------------------------------------------------------------------------------------- 6- TRENDE NE YAPABİLİRİZ? Tren içerisinde 4 kişilik odayı (4 kişi olarak) aldıysanız, oda sizlere ait. Burada dilediğiniz gibi seyahat edebilirsiniz, kimse size karışmıyor. Süre 24 saat olduğundan canınız bazen sıkılabilir. Bu yüzden yanınızda müzik çalar, bilgisayar, kitap vb oyalayıcı şeyler getirebilir, telefonunuzda Netflix vb uygulamalar varsa önceden film, dizi indirerek yanınızda götürebilirsiniz. Bunlar ilaç gibi gelecektir, sonuçta sohbette bir yere kadar :)  Baktınız sıkılıyorsunuz, film dizi de kar etmedi o halde yemek vagonuna giderek bir farklılık yaratabilir, fiyatlar makul düzeyde olduğundan belki ufak bir  tost, veya bir içecekle kendinizi ödüllendirebilirsiniz.  Doğru Ekspresi’nin olmazsa olmazı ise “Cağ Kebabı”. Erzurum’a has olan bu kebabı, yine Erzurum’a yaklaşmadan önce sipariş geçerek kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Tren içerisinde herkes bu anı beklediğinden siz de bundan aman ha mahrum kalmayın! Siparişinizi Erzuruma iki durak kala yani Aşkale istasyonuna vardığınızda aşağıdaki numaralardan birine ulaşarak verebilirsiniz. Gara iki firma getirdiğinden bu ikisinden birini tercih etmek size kalmış. Bizim tercihimiz ise hem maddi yönü hem de lezzet açısından “Koç Kebap” tan yana. Siparişinizi verirken sizlere “kaç sıkım olsun?” diye soracaklar. Bu, lavaş içerisine kaç şiş kebap konacağının sorusu. Lavaşlar baya geniş olduğundan içlerine de sadece kebap ve isteğe göre soğan eklendiğinden (domates, yeşillik vb yok) tek sıkım şiş lavaş içerisinde kaybolup gidecektir. Bu yüzden en az iki sıkımlık söylemenizi öneririz. İmkanınız varsa üç yapmanız daha da iyi olacaktır. Fiyatlar Koç Kebap için tek sıkım 9 tl idi. Bu fiyat Gel-Gör Kebap için biraz daha yüksek deniyordu, denemediğimizden bilemiyoruz. KOÇ Kebap : (0442) 213 45 47 GELGÖR Kebap: (0442) 234 21 22 Gittiğiniz vagon gençlerden oluşuyorsa, boş bir anda yan kompartımanlar ile kaynaşmanızda fayda var. Bu hem seyahatinizi güzelleştirir, hem de Kars’a gezme amaçlı giden diğer kişiler ile tanışmanızı sağlar. Bu tanışmalarda da eğerki aynı güzergahları gezmeyi planlıyorsanız araç kiralama hususunda ortaklaşa çözümler bulmanızı sağlar.
-------------------------------------------------------------------------------------------
Tumblr media
------------------------------------------------------------------------------------------- 7- TRENDE NELER YAPILMAZ? Yüksek sesle konuşmamak gerekir. Çünkü iki kompartıman arası sesi çok iyi geçirdiğinden, sizin çıkaracağınız gürültü yan odalara kolaylıkla ulaşacaktır. Trenin dış kapılarınıda aman ha açmayın! Bazı arkadaşlar sırf fotoğraf merakı yüzünden bu tarz tehlikeli hareketler yapmaya yeltenebilir, fakat siz siz olun böyle bir şeye kalkışmayın. Hem sizin için tehlikeli bir durum, hem de tren açısından kötü sonuçlar doğurabilecek bir durum. Doğu Ekspresi için bizim söyleyeceklerimiz ve anlatacaklarımız şu an için bu kadar. Eğer sizlerin aklına gelen farklı sorular varsa, yorum kısmından bize yazarak sorabilir, biz de elimizden geldiğince cevaplayabiliriz.
3 notes · View notes