mrtckrglu - Tumblr blog

[mrtckrglu]

Bu havalar ne böyle

[mrtckrglu]

Kayıtlara geçmezdi büyük bir olay olarak seni sevmem. O an sen gittikten sonra düşündüm... Seni sevemezdim. Seni sevseydim eğer; bu sonum olurdu. O kadar güzeldin ki oysa, şarkılar söyletirdin içimden. Seni sevseydim, tekrar söylüyorum o kadar güzeldin ki ben ben olmaktan öte olurdum. Mesela bir süre acı çekmezdim. Acım bir süre olurdu, sonrası malûm. O kadar zehirliydin ki beni eleme zerk ederdin. Elemden depresyona. Depresyondan takıntıya. Kazara bir gülüşün boşluk anıma gelse o an içimdeki başkent düşerdi. Allah kalanlara selamet versin. Haberin olup olmaması da önemli olmazdı. Oysa bunca işin gücün arasında seni sevmek ziyadesiyle akılsızlık olurdu. Bir erkek seni sevse bir daha eski haline dönmesi, 3 mevsim sürerdi. 3 vaktin üçünde de yeni biri girerdi hayatına, ama unutsa da adını duyuncaya dekti. Biraz anlamışsındır heralde (bu) elim durumu. Bir süre geçince unuturdum. İşe mesela, gide gele zamanla unuturmuş gibi bir hal yaşardım. Varlığın, hayattan bütün beklentimi yalnız başına karşılardı. Oysa senle ben farklıydık. Sen sevilmeyi asla haketmiyordun, o güzelliğinle. Bundan emindim.

[mrtckrglu]

Hava güzeldi. En sevdiğim tütünü çıkarttım cebimden. Yaktım. Sokaklar her zamanki gibiydi. 13:00 suları hep bir canlı olurdu buralar. Sana buraları anlatmak isterdim. Sen yine sevmezdin beni. Oralar da güzeldir eminim.

Gidip bi tatil yapsam unutur muyum seni? Bazen böyle oluyor. Seni düşünüyorum. Yani işte daha güzel yada daha kötü ne olur ki? Hani bazen bir fotoğrafı o kadar güzeldir ki beğenip beğenmemek arasında kalırsın ya; ben de seni nereye koyacağımı bilemiyorum. Enteresan.

Bir süre için bu yazıya devam etmeyeceğim.

Bir süre geçti. Ve sen bu süreyi de bilmeyeceksin. Neyse

Sokakta yürüyorum. Yanımdan geçiyorsun, bakıyorsun. Bir hikayem var bilmiyorsun. 5 saniye yada 10 saniye önce ne düşündüm, bilmiyorsun. Bilmiyorsun da bilmiyorsun.

Bilinmeyene...

[mrtckrglu]

Yüzüne baktım. Bir hikayen var. 5-6 dakika izledim seni. Etrafa boş bakmıyorsun. Belli ki gereksiz insanlar peşinde. Yüzünde bir hikaye var. Dur. Ben anlatırım. Mesela benim müzik zevkimle hemen hemen benzersin. Hatta senle 2011 yılında aynı anda Rumeli Havası şarkısını dinlemişiz. Bir kafede kahve içerken ve saat 21:37 iken her erkeğin başına gelecek en güzel şey olursun tahminen. Nerelerdeydin diye sorasım geldi. Öylesine. Sahi ner... Yok sormayacağım. Arkadaşınla konuşurken dinledim seni, sonra telefonun çaldı; sanki başka biri gibi konuştun. Biraz şaşırdım. Ağlama çizgisi olurmuş kadınlarda eski sevgilim söylemişti sende de var. Senin üzülebilen biri olduğuna inanmıyorum.

[mrtckrglu]

Seni orada gördüm. Bana hissettirdiğin şeyi hiçbir şey hissettirmedi. Üst düzey yazılar yazdım. Sen dışında. İnsan sevdiğini yazar mı? Ondan yazmadım. Hiçbir duygunun üstüne bu kadar gitmedim. Gidemedim. Sonunda ustan oldum. Sana dair herşeyi biliyorum. Ya da bilmiyorum, öğreneceğim daha çok şey var. Sana seni söylerim, anlamazsın. Sana beni anlatırım, inanır mısın? Herkes herşeyi bilir de benim seni sevdiğimi bilmez. Daha doğrusu bilemez. Bir içki masasında, çalan şarkının bir yerinde aklıma düşersin. Belki arkadaşlar da vardır. Önce kalbim sıkışır. İçim içime çekilir. Sonra uzağa bakarım. Kimse bilmez. Yan masadan birine bakarım, anlamaz. İşte böyle. Yani böyledir. Sana ne diyeyim bilmem ki. Zordur sevmek. Kimi ölünce sever, kimi ölse de, kimi hâlâ, kimi kızsa da, kimi durup dururken.

[mrtckrglu]

Bir an gelir tek çare o gibi. Bazen böyledir. Geri dönüşü yok gibi. Bitti bu ömür dersin. Uzak şehir böyledir. Tanımadan seversin. Anlam yüklersin. Yokluğunu anlamlarla doldurursun. Ona değer dersin. Bir tek o dersin. Gönül katlana katlana bin kat olur. Teşekkür de edersin hiçbir şey için. Zamanında denizde taş sektirmeyi öğretti bana, sağolsun. Sonraları çok şey de öğrendim gerçi, ama o tabi ayrı. Unutmak zor bazen. Hatta bazen taş sektirmeyi mi unutsam diyorsun. Büyük bir olay yok dostlar. Yara açık kalmış, ondan. Cesur değilmişim, ondan. Bu doluluk, bu birikmişlik. Belki Burgaz Ada kıyısına giderim birgün. Yassı bir taş alırım yerden. Kafam da biraz iyiyken. Şöyle bir sallarım bakalım ne olacak.

[mrtckrglu]

Lüzumsuzdur yaşamak.

Laf olsun diye yaşamak en güzeli.

Ya da paldır küldür. Buraya bir kelime esprisi ilişiyor sanki.

Öyle bir sürü hedefin varmış da onları yaparken aynı zamanda hiçbir işe yaramazmışsın gibi.

Hem var hem yok gibi işte.

[mrtckrglu]

Bir keresinde seyir halindeyken takla atan bir arabanın içerisindeydim, merak etmeyin dışarı fırlamadım, daha iyisi arabadan çıktığımda burnum bile kanamamıştı. Doktorla uğraşmamak için de iç kanama riskine karşı bütün gece uyumamayı seçtim. Sonunda da birşey olmadı.

Bazı şeyleri unutmak için çivinin çiviyi sökmesini beklemek lazımmış. O gece ölümden döndüm ve hayata döndüm. Bazı şeylerin kıymetini anladım. Az önce her şey bitebilirdi dedim, her şey. O anı yaşadıktan sonra hem o arabadan hem o arabanın içindekinden dahi uzaklaştım. Hani derler ya herşeyi al bana beni geri ver diye. Tam da onu yaptım.

Bu olay birçoğumuz için dönüm noktası olmayacaktır, lakin umut noktası olabileceğini umarım. Saygılar.

[mrtckrglu]

Sevmek...

Koca dünyada yalnızca insanlara ve hayvanlara verilmiş o -kutsal- duygu. İnsanlara rahmet o duygu.

Şarkıların %90'ı ondan bahseder, şiirlerde bu oran daha fazladır. Kimi evlenmeden sever, kimi konuşmak bile günah olduğundan sadece bir kez görerek. Kimi yıllar sonra sever, kimi ilk görüşte, kimi de son görüşte...

Ateşten de gömlektir, giydin mi bir kere... Atmaya kalktın 1 ay çıkmaz acısı, o da şanslıysan. Bazısı bir ömür sever, bazısı adını bile bilmez, sadece toplu taşımada görmüştür. Büyükşehirdeyse bir daha da görmez. Kimi huyunu sever, kimi yüzünü, kimi de kalbini. Hiç kimse daha az sevmez mesela, ilişkide anatomiler konuşur. Herkes çok sever ama herkes katlanmaz. Kimi hâlâ sever,... Kimi tövbe eder tövbeyi bozar. Kimi artık sevememek için yaşar...

[mrtckrglu]

Hiç yapmadığın bir şey vardır illaki bu hayatta...

Mesela hiç gitmediğin bir yeri özlemek. Hatta orayı bilmiyorsun da. Üstüne üstlük map'dende öylesine gezdiğinde de görmedin. Bulma amacın var, ama nasıl bulacağını bilmiyorsun. Öyle bir yer var, biliyorsun. Ütopya demeyelim şimdi. Gerçek olabilir burası.

Bir yer var, özlüyorsun. Hiç görmedin orayı. Varlığının gerçek olma ihtimali güven veriyor. Var olma ihtimali de -şu an aklından bir şarkı geçirsen karşındakinin onu tahmin etmesi- seviyesinde. Ne dersin güzel ihtimal değil mi? O kadar da zor.

Rüyanda bile görmedin yahu. Neden mi? Rüyana yön verebilirsin. Orası o kadar da imkansız. Sadece hayal edebiliyorsun orayı. Bir an görüyorsun. Ayda yılda da bir belki. Belki farklı görüyorsun zaman zaman, ama değişti mi diye düşünüyor, bulamıyorsun.

Orası senin cennetin.

[mrtckrglu]

Bakıyorsun yola, dümdüz. Demiyorsun bunun sonu vardır, yok tam ortasından ikiye ayrılır, yol daralır veya sağa sola kıvrılır demiyorsun. Neden demiyorsun ulan?

Hayatta böyle işte. Bir ustam derdi ki "Bir kere düşmeye başlayınca, çok hızlı oluyor." diye. Bir hatan bütün günü, hatta ve hatta yıllarını etkileyebiliyor. -Kelebek etkisi- gibi.

Ben ustamın o sözüyle farkettim düşüşümü. Ve ben de bir şey katmazsam olur mu!? Dedim madem bir düşüş var, haliyle ivmeye sahip. Bunu bir yay gibi gererek ya da bir boomerang gibi geri döndürmek de neden mümkün olmasın, neden bu bir tecrübeye dönüşmesin?

Hata, yapılır arkadaşlar. Buna gönülden kefilim. Ama o boomerang geri döndüğünde eskisinden çok farklı olacak; bir sürü kuşa yaklaştı o belki, belki de üretiminden beri en yüksek noktaya erişti. Boomerang bunları düşünmez arkadaşlar. Bizim tek yapmamız gereken onu örnek almak.

[mrtckrglu]

İnsan hiç sevmemişse... Bir kere üzülmemiştir. Emek harcamamış, değer görmemiştir. Psikolojisi bozulmamıştır, durup dururken yanlış mı yapıyorum diye düşünmez. Parası da cebinde kalmıştır. İşine kendini verebilmiştir. Şansı varsa terfi almıştır. Sinemaya sık gitmemiştir. Çok anısı olmadığı için hafızası da gelişmemiştir. Sevmeyen insan bomboştur. Bitiktir. Umutsuz vakadır. Eğitilemez. Bir şey anlatırsın anlayamaz. Merhameti yoktur. Empatisi zayıftır. Hatta sempatisi de. Evet gömüyorum seni sevmeyen kişi. Çabuk git birini sev.

[mrtckrglu]

Gülmek ihtiyaçtır. Ekmek, sudur. Gülmeniz gereken bir konu vardır. Kanseri yendirir. İnsanın ahir ömrünün en kaliteli zamanları güldüğü zamanlardır. Bedavadır. Her zaman yanınızdadır. Bir telefon kadar uzağınızdadır hiçbir şey yapamıyorsanız. Endorfindir, candır. Daha önce çalıştığım müdürüm "gerekirse madde kullanın, ne içiyorsanız için ama otelde gülün." demiştir. Haklıdır da. Dedikoduyu önler, kuyu kazmaya düşmandır. Uzun ettik yine. Gülün.

[mrtckrglu]

Ağlamamak olur mu hayatta. Sertçe çıkartıp gözlüğünü masaya bırakacaksın. Sonra kendini varlığına bırakacaksın. Bakkala kola almaya gideyim derken düşüneceksin, ne yazık ki yaşıyorum diye. Onsuz diye. Gereksiz hissedeceksin kendini.

Zaman geçecek.

İki ihtimal var. Ya biri çıkacak karşına ya da yalnız yaşayacaksın.

İki ihtimal de acı vermeyecek. Ve tamamen normal hayatına döneceksin.

Ama adamsan eğer, adam gibi ayrılacaksın. Tutarlı olacaksın. Mantıklı olacaksın. Karşındakinin yıkıldığını bildiğin halde onu bir daha travmaya sokmaya çalışmayacaksın. Ve karşısına bir daha çıkmayacaksın. Çıkarsan bayılana kadar dayak yersin zira.

[mrtckrglu]

Gördüm ne kadar şanssızlık varsa.

Yaşadım en mutlu anları.

Deneyimledim en tepeyi de düştüm en dibe de.

Anlarım en küçük açığı. Bilirim, görürüm sonunu.

Uzun etmeyelim. O güzel sözü paylaşayım:

Olmuştan yana mutluyum, olandan hoşnutum, olacak başımla beraber...

[mrtckrglu]

Yazılarımı bir ince alkollüyken okuyunuz.

[mrtckrglu]

Ölene dek Blues.