Kuş ölür, sen uçuşu hatırla. #Lgbti🌈 Psikolojik Danışman📚
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
"Ya siz,
Nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat?
Nasıldı öldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak?"
2 notes
·
View notes
Text
İlk yalanı söyledikten sonra, bir daha konuşmamalı insan.
Tutunamayanlar, Oğuz Atay
1 note
·
View note
Text
YoğunBakın*
Sonra birden ikinci hayat denilen çok az insanın sahip olabileceği bir dünyaya gözlerimi açtım. Açmak istedim mi, açmalı mıydım bilmiyorum. Ama bir şeyler oldu ve ��imdi burdayım. Öylesine karanlık bir yerden gözünü açıp ışıkları gördüğünde hayatının her anı değişiyor. Ve sen hangisini seçmek istediğini bilemediğinde keşke diyorsun. Keşke gözlerini açmak yerine sonsuzluğa kavuşsaydın.
1 note
·
View note
Text
Oysa ben senin elini hiç bırakmazdım, sen beni uçurumdan atmasaydın.
1 note
·
View note
Text
af.et
Kırdığımız, kırıldığımız, yorduğumuz, yorulduğumuz, sevdiğimiz, sevmediğimiz insanlar... hepsi bir bütün. Hepsi zihnimizde yaratılan bir gücün ürünü. Evet böyle işte bunu biliriz, biliyoruz. Böyle olmasına böyle de, derinlerde bir yerde bütünlük bozuluyor. Algıladığımız, kabul ettiğimiz her şey birden son bulabiliyor. Bütünlük paramparça olabiliyor yani. Öyle anlayışla öyle güzelce kalsa iyi.
İnsan zor bir varlık. Hükmetmeyi, değer görmeyi, değer biçmeyi seven bir varlık. Böyle olunca istiyorki, istiyoruzki hep elimizde olsun, hep avucumuzda dursun gücümüz. Ama evren yok diyor. Olmaz. Olamaz. Kozmosta bir takım kurallar vardır. Tabiat vardır. Senden yüce bir güç vardır. Sen dur bakalım. Tabi insan kibirli, inatçı. Durmuyor devam ediyor evrene gücünü göstermeye. Ve sonunda pat! Gücü sana veren gücü senden almasınıda fevkalade bilir. Gücü hayat alınca pek koymaz da bize, allah deriz, yaradandan deriz, hayattan deriz.
Ama gücümüzü olurda biri alırsa ya da almaya kalkışırsa deliririz, vermeyiz. Alırsa affetmeyiz, kinleniriz, böbürleniriz. Oysaki hepimiz hayatın bir anında mutlaka kaybetmişizdir. Mutlaka güçler gitmiştir güç dengesi yeniden kurulmuştur. Doğa bunu öyle uygun görmüştür, dengeyi sağlamıştır. Ne gerek var eski gücün gidişine üzülmeye, kin gütmeye, hayata küsmeye. İşte bu yazı amacım tam da burda böyle. Sen güzel insan, gel dert eyleme af eyle. Hem kendini hem diğerlerini. Af et. Affet ama dersini al. Notunu tut, yaz. Tekrarlama. Hatadan dersi çıkar. Kuru af işe yaramıyor zira. Affı onlara değil kendine bağışla. Sevgiyle.
1 note
·
View note
Text
Gülümse
Hadi gülümse. Bulutlar gitsin. Yoksa ben nasıl yenileneceğim? Hadi gülümse.
Dırırırım. Aklımda bir Sezen şarkısı. Gülümse diyen. Gülümsemeyi hatırlatan. Gülemediğimden değil. Sadece arada eskiyi özlediğimden. O coşkulu gülüşü. Kahkahayı. Akış da olduğum anları. Sevdiğim sevildiğim anları. İşte öyle bir gülüş. İşte onu istediğimden. İnsan hep mi geçmişe özlem duyar? Hep mi zaman geçsin ister. İster de özler? Bilmiyorum. İnsan karışık. Karmakarışık. Ama ben özlüyorum. Bazen bir küçük tatlı anımı, bazen çocukluğumdan bir anı, bazen eski sevgilimi, bazen ağlamayı, bağırmayı, çağırmayı. Duygularımı. Gücümü. Özümü. Hepsi hayati şeyler. Ve bazen hepsi öyle uzakki. Boğazıma tıkandığı oluyor kelimelerin. Tam çıkacak çıkamıyor. Kalıyor, batıyor, geri gidiyor. Konuşamıyorum. Anlatamıyorum. İsteyemiyorum. Sanki olmayacak gibi. Kesin gibi. Aslında ihtiyacım olanı istemek en doğal en yaşamsal hakkım değil mi? Sadece özümden yaşamak özümle gülmek tabiatımla var olmak haykırmak istiyorum. Gelenler gitmesin istiyorum. Gelsin kalsın, sevsin, özlesin, değer nedir bilsin, versin, alsın istiyorum. Sanırım adına aşk diyorum.
1 note
·
View note
Text
E-go!
Bir insanı tam egosundan tutup yönetebilirsiniz. Nasıl mı? Çok basit. Bu küçük balonları -küçük ama kişide devasa ve en büyük olma özelliği olan şişkin duygular- küçük tatlı sözlerle, süsleyerek, şirin gülümsemeyle avucunuzun içine alıp kolayca şekle sokup yönlendirebiliyorsunuz. Öyle abartıldığına bakmayın, öyle de kolay aslında. Denedim,gördüm biliyorum.
Çünkü işin özünde şudur: en güçlü yanlarımız en güçsüz en gelişmemiş yanlarımızdan doğar. Bu da psikolojik temeli. Ama siz onu bunu bırakın efendim. Deneyin bizzat görün, öğrenin. Misal, kendini çok güzel gören, en güzel gören kıza -harika görünüyorsun, yeni saçına bayıldım! Vs. Daha da çoğaltılabilir. Deyin. Gülümseyin. İçten olun. E alın size ego balonlarından biri. Biri elinizde. Teşekkürler.
Bunlar tabi ince zarif hoş duygular. Her insanda var olanlar. Olmazsa olmazlar. İşin kötüsü hiç olmayan yeteneğin gösterişi, özgüveni, egosu. Aman efendim ondan direk kaçın ha! Zira o şişen gaz elinizde patlar, bom! Her yerinize bulaşır, sağ salim kalamazsınız. Maazallah.
1 note
·
View note
Text
hayal/hayat/ler-lar
Yaratma isteğimizden kaynaklanan coşku. Hayal. O kadar yoğun, o kadar etkili, o kadar güzel. Yaratamadığımızda bile. Olmasa bile. Sadece küçük bir düşünce balonunda bile. Oturup sanki bir puzzle yapar gibi kurmak istediğimiz o güzel arzular. Ve yaş ilerledikçe büyüdükçe azalan, arası büyüyen boşluklar. Gerçeklik algısı. Öğretilen. Dogmalar. Ve kurbanlık. Sürü psikolojisi. Alın size tatatatam. Karşınızda gerçekler. Hayatlar.
Yo aslında böyle değil. Böyle olmuyor. O algı gökten inmiyor, muhakkak sosyolojik boyutları var. Ama inanın insan psikolojik olarak kendine daha çok duvar örüyor. E zaten her psikoloji sosyolojiyi doğurur özünde. Yani biz kendimizi küçük görüp, hayallerimizi kenara, bir rafa kaldırdığımızda döner ve şöyle deriz: hayallerimi yıktılar! Çaldılar! Aldılar, kaçtılar! Ve unuturuz değerimizi. Toplumu aslında o küçük bizlerin bireylerin yarattığını ve her yaratımın küçük bir hayalden başladığını unuturuz. Ve devreye gerçekler, nam-ı diğer hayatlar girer. Girer dediğime bakmayın, sokarız!
Peki ya çözümü? Oluru, yolu yordamı yok mu? Tamir etmenin? O kırıklıkları onarmanın? Sarmanın, sarmalamanın. Birkaç platin takıp eklesek mi uç uca onları? Kırık bir vazoyu onarmak gibi. Olsun, değmez mi? Bizi harekete geçiren, dopamini, serotonini basan o coşku dolu anlar için? Yapabilsek ne güzel olur tabi. Değmez olur mu değer. Uzun lafın kısası, yine de ve her şeye rağmen tüm kırıklara, kırgınlıklara sevgiler.
1 note
·
View note
Text
Person, emotion, time
İnsani duygularımıza, daha doğrusu duygularımıza, duygulara -ağlamaya, gülmeye, üzülmeye, kızmaya- yaş ilerledikçe ne oluyor? Neden oluyor? Bu katılaşma, bu sivrileşme, bu ciddileşme neden? Nerden geliyor? Ne kadar değerli şeyleri -yaşamsal, hayatsal- bir su kadar aziz şeyleri nasıl da değersizleştiriyoruz, nasıl da kaybediyoruz. Öyle. Alışıyor da insan. İnsanoğlu her şeye alışıyor. Sonra geçmişten bir umut, gelecekten bir yardım bekliyor. An'ı kaybederek. Kendin için değerli olanı yitirerek. İnsan bazen bu duygularını en yakınındakine bile anlatamıyor aslında. Anlatmıyor. Bunu da yapan zaman. Her şeyi alıp götürdüğünden. Güveni de sevgiyi de o bağlılığıda alıyor. Biz zamanla yarışırken aslında o hep kazanıyor. En değerli şeylerimizi farkında bile olmadan ellerine veriyoruz, teslim ediyoruz. Çünkü zorundayız. Çünkü, direnirsen, dirayet etsen de zorla alır. Yasa bu.
Ve sonunda insan kabul ediyor. Her şeyi, herkesi. Olduğu gibi, olmasa da oldurarak. Olduramazsa yok sayarak. Ama bir şekilde durulur. İnsan uyur, duygular unutulur, zaman çalar.
0 notes
Text
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.
Didem Madak
0 notes
Text
Ba 'sü ba'de'l-mevt
Küçük bir şiir daha yazmak istiyorum hayata.
Çiçekler ve kahve kokusu arka fonda.
Anlık yaşanılan her anıya can vermek, renk katmak umuduyla.
Kalemimi yoklamaya biraz da yeniden doğmaya.
Çiçekler, yok olmazlar.
Koparılır yahut kopartılırlar.
Güzelliği ile var olurlar, solarlar, canlanırlar.
Küçük bır ışıkla, tutkulu tonda.
Tohum eken çiftçi oluyorum ben burda.
Her insan gibi aslında.
Pes etmeden ısrarla.
Acıyla, ve çabayla
Küçük bir umutla,
Ba 'sü ba'de'l-mevt
Küçük bir duayla.
0 notes
Text
Koala
Derdin bana, hatırlar mısın? Ben dün gibi hatırlıyorum. Nasıl unuturum ki, hayatımı değiştiren o geceyi. Karanlığı getiren seni, aydınlığı gösterip giden seni, sonra kaybeden beni. Öyle karışık, öyle acıklı, öyle de tatlıydı. Çok kısaydı. Çok masumdu. Çok acımasızdı. Uçtan uca. Çocuktuk, gençliğin başındaydık, bilemezdik, tahmin etmezdik. Ne sen ne ben. Arada aklıma geliyorsun itiraf ediyorum. Bakıyorum 5 yıl olmuş. Keşke o 5 yılda sadece biz olsaydık. Olmadı. Ama ben seni unutmadım. Unutmak istemedim. Hep içimde bir yerlerde sakladım. Öyle oldu işte. Seni bilmiyorum. Seni kimse bilmiyor :) Sahi sen naptın? Devam mı o aşklarda, o bahardan bu bahara. Görüyorum biliyorum. Haber almıyorum sanma :) Ama insan neye alışmıyorki. Kalp denilen bir kuyu var. Oraya gömüyoruz. Gömdüm. Açmamak üzere.
Koala'ndan sevgilerle.
0 notes
Text
Karmandan Bul!
Evet. Git allahın cezası! Yıkıl, defol, beter ol. Karmandan bul!
Öylesine nefret dolu oluyorumki bazen, yoksa çoğu zaman mı? Bilmiyorum işte öyle zamanlarda düşünüyorum. Şimdi insan ne yapacak? Nefreti kendine saplayıp hasta mı olacak depresyon havuzunda mı boğulacak? Yoksa acıyı karşısındakine mi acımadan saplayacak? Çünkü bir şeyler yapılmalı. Çünkü zehir dışarı atılmalı. Ama nasıl? Hem zararsız olmalı hem kendini hem karşındakini kırmadan ezmeden ezilmeden zehri temizlemeli. İşte ben içimden küçük bir beddua ediyorum. Küçük bir kötü dua buldum. Aslında böyle sevimli durduğuna bakmayın. Benim için çok güçlü anlamları var, her açıdan. Onu söylemezsem öbürünü söyleyeceğim zararlı çıkacağım. E ne gerek var? Öfkede her şey gibi geçip gitmiyor mu? O da giderken acıtmıyor mu? Bence sen git karmandan bul. O evirip çevirip o şaplağı da o zehri de sana sunacaktır. Buna emin olmak, bilmek ve minnet duymak harika hissettiriyor. Hem sağlıklı hem olumlu hem küçük hem güzel bir şey. Benim yeni buluşum. Herkesin bol öfkeli günlerde, küçük damlalar halinde ve duayla kullanması dileğimle !:)
0 notes
Text
Uyu-
Saat 01.55- Uyumak ve uyanmak. Uyuyamamak. Yağmur yağıyor. Evdeyim. Bi çekyatta yatıyorum. Yine herkes uyuyor. Ben yağmurun sesini dinliyorum. Yağmur hızlanıyor. İyi diyorum içimden. Sabah olmasını pek istemiyorum. Olsa ne olacak diyorum. Stabilize olmuş halde her şey. Sanki öylece donmuş, dondurulmuş. Bilmiyorum. Büyük ihtimal yaratımını ben yapıyorum. Boşveriyorum, uyuyorum.
0 notes