soilbindsbreath

[soilbindsbreath]

"şayet, bu gece gidersem yanına, azat edemeyeceğim onu ve yalancı bir bahar gelecek ardımızdan."

aklım, bedenim, kalbim, her biri benliğime ihanet ediyor o akşamüstü zira her biri aşkın gölgesinde birer kukladan ibaret.

[soilbindsbreath]

"monsieur jeon. gafletim." diyorum, usulca, ağlıyor, başını sallıyor deli gibi. gülümsüyorum, genişçe gülümsüyorum. saçlarını okşuyorum, bir güzel. avuçlarım yanaklarında, ruhum ruhunda dinleniyor o gün. titriyorum, dopdoluyum. boynumdan taşmış incilerim, boğuluyorum. gözlerine bakıyor, kocaman gülümsüyorum. gözleriyle yalvarıyor bana, ağlıyor, ağlıyor, bitap. "ben ki solmuş, ak bir zambağım göğsünüzde." "yapma." diyor. deliler gibi, sayıklayıp duruyor, gözleri görmüyor âdeta. ellerimden tutmuş, ölümüm. "yapma, ne olursun, yapma, yalvarıyorum yapma, taehyung, yapma, yapma, yapma." gülümsüyorum, genişçe gülümsüyorum. seneler sonra, gözlerim ona değdiğinde ilk defa dökülmüyor incilerim. öylece gülümsüyorum, öylece, öylece. "monsieur jeon." diyorum, bir kez daha. burnum sızlıyor. "bu benim, size intihar notum." titremeye başlıyor elleri. bırakmıyor, sertçe göğsüne çekiyor beni. bırakmıyor, bırakmak nedir bilmiyor, benim aşkım. lâkin o gün, ben biliyorum, ben öğreniyorum. geri çekiliyorum zorlukla, mengene gibi sarmış bedenimi kolları, yutkunuyorum. eğiliyor, usulca öpüyorum onu, dudaklarımda hayatı bulmuş gibi derin derin öpüyor beni, birkaç damla yaş süzülüyor gözlerimden. geri çekiliyor, gülümsüyorum, gözlerinde yansımam, bir ömürdür bir beni görürmüş gibi, âdeta zamanın başından beri, gözleri beni seyredermiş gibi, kalıcı gibiyim. ölsem sanki, ayrılsam, gitsem önünden, yansımam yine gözlerinde kalırmış gibi. yutkunuyorum, delilercesine ağlıyor jeongguk. "monsieur jeon." diyorum, bir kez daha. dizleri titriyor, düşüveriyor önüme. ruhunu çekmişim gibi. "ben bugün bu bedende eskittiğim her şeyi öldürüyorum." yekpâre dünyayı karşısına alırmış gibi, ölüm onu bulmuş gibi bağırıyor, falezler bağırtısıyla yankılanıyor, dağlar düzleşiyor, öyle ağır bağırıyor jeongguk, acıyı o gün duyuyorum, yankılanıyor kulaklarımda, yine de gülümsemeyi kesmiyorum. huzurluyum. sevgilimle ölüyorum, öylesine huzurluyum ki gülümsüyorum öylece. ellerinden tutuyorum, dizleri titreyerek kalkıyor. jeongguk'u, aşkımı, düşlerimi, güzeller güzelimi, sevgilimi, hayatımı, dünyalarımı, sanatımı, şiirlerimi, bestelerimi, evimi ilk defa bu kadar güçsüz görüyorum. yutkunuyorum. gözlerim doluyor usul usul. "jeon jeongguk." diyorum, bir kez daha. kendini, gücünü kaybediyor, bedenini bırakıveriyor kollarıma, gözleri gözlerimde kalakalıyor. öyle bir bakıyor ki öyle bir bakıyor ki bana onunla yaşamaya değer mi diyorum lâkin aklıma düşüyor göğsümde solmuş her zambak, aksini bağırıyorlar bana. yalvarırcasına bakıyorum. beni anlaması için, güzeller güzeli sevgilime yalvarıyorum. titrek titrek ağlamaya başlıyor önümde. jeongguk'u da beraberimde, öldürüyorum. yutkunuyorum, söyleyeceğim her söz için, topladığım her bavul için, göğsüm titreyerek fısıldıyorum. "özgürsün." diyorum, göğsüme düşüyor başı, bağırarak ağlıyor âdeta, sesi kulaklarımda yankılanıyor, iç çekişleri, deliriyorum, deliriyorum ben. "özgürsün, aşkım." başını göğsümden ayırıyor, gözlerine bakıyorum, ne anlatmak istiyorsam hepsi gözlerimde. görüyor, anlıyor, anlamayacakların aksine. dizleri titriyor, düşüveriyor beraberimde. vazgeçmişliğini görüyorum, belki bayılmak üzere, bilmiyorum. sağ eli, yüzüğümü taşıyan eli, sevdiği eli göğsünde zambağının olduğu yere kapanıyor usulca. kalbi öyle ağrıyor, öyle ağlıyor ki belki de söküp atmak istermişçesine saplanıyor göğsüne incecik, düşlerimin sahibi parmakları. sökmek istercesine yerinden. gülümsüyorum, ağlıyorum, bir kez daha, gözleri orada kaybediyor beni. yıldızları sönüyor. gözlerinde can bulmuş her alevin, usul usul sönüşüne şahit oluyorum. titrek titrek ağlıyorum. elleri, ellerimi terk ediyor. sıcacık avuçları bir daha asla, ellerimi ısıtmıyor. dudaklarına bir daha asla dokunamıyorum. öğreniyorum ki öldürdüğüm benliğim, benden çok onun canını alıyor. yutkunuyorum. öylece, boşluğa bakakalıyor. tüm duygularını yüzünden, içinden, ruhundan çekip almışım gibi. bensiz bir hiçmiş gibi. gözleri öylece, bakakalıyor, "ben seni azat ediyorum."

[soilbindsbreath]

[soilbindsbreath]

seul avec la mer de silenc et les étoiles pour m'entendre.