super-ihsan-blog

[super-ihsan-blog]

TSE kimyasal analiz raporlarında ölçülen serbest alkali %0.0 dır. Dünyada el ile üretilebilecek en saf sabundur SATIŞ NOKTALARI www.storedaphnis.com www.trendyol.com www.amazon.com.tr

[super-ihsan-blog]

[super-ihsan-blog]

Hijyen ve cilt bakımında ve çok çeşitli cilt problemlerini tedavisine yardımcı olmak için nemlendirici ve derine temizlik sabunu olarak kullanılan DAPHNIS Defne Sabunu birleşiminde Defne Meyve Yağı ve zeytinyağı bulunmasından dolayı Dermatolog, Naturopatlar ve Doğal Sağlık uygulayıcıları tarafından kullanılması tavsiye edilmektedir. siparişleriniz için: www.storedaphnis.com

[super-ihsan-blog]

View this post on Instagram

A post shared by Mihriban Üngür (@mihribanungurofficial)

[super-ihsan-blog]

KIŞIN PÜRÜZSÜZ CİLT İÇİN DAPHNIS DEFNE SABUNU KULLANIN

Soğuk ve kuru bir havanın hakim olduğu kış aylarında cildi nemlendirirken kullanılan ürünlerin krem, losyon formları yerine merhem, pomat, Doğal sabun gibi yoğunluğu daha fazla olanları tercih edilmelidir. Yüze kullanılacak nemlendirici seçilmeden önce dermatoloji uzmanı tarafından yapılan analizle cildin kuru, karma veya yağlı olup olmadığı belirlenmeli, daha sonra seçim yapılmalıdır. Kullanılan ürünlerin nem çekme özelliği olan maddeler içermesi arzu edilmektedir. Özellikle havayı kurutan ısıtma araçları ciltte kurumaya neden olarak; gerginlik, pul pul dökülmelere el ve ayaklarda çatlaklara yol açmaktadır. Cilt kuruluğu konusunda önlem alınmadığı takdirde soğuğa en çok maruz kalan bölgelerde egzama oluşabilmektedir. Cildin nem ihtiyacı diğer mevsimlere nazaran kışın artacağı için nemlendirici olarak su bazlı ürünler yerine daha yoğun içerikli ürünler önerilebilir.

GÖZENEKLERİN TIKANMAMASINA ÖZEN GÖSTERİN

Yüze uygulanacak yağ bazlı ürünlerin Defne yağı ve zeytinyağı ile elde edilen gözenekleri tıkamayacak içeriğe sahip olmasına dikkat edilmelidir. Gözeneklerin tıkanmasına neden olan ürünler yüzde yağlanma ve sivilcelenmeye neden olabilmektedir.

ALKOL ORANI YÜKSEK TONİKLERDEN UZAK DURUN

Yüz derisinin çok kuru ve hassas olduğu durumlarda, yoğun peeling sağlayan ürünler, kil maskesi ve alkol oranı yüksek toniklerden uzak durulmalıdır. Yüzdeki yağ bariyerini yok eden bu tür ürürler soğuk havanın olumsuz etkilerine karşı cildi savunmasız bırakmaktadır. Bunların yerine cildi kurutmayan Daphnis doğal defne sabunu ve alkol içermeyen tonikler ve nemlendirici maskeler tercih edilmelidir.

TEMİZLEME JELLERİ YERİNE DAPHNIS DOĞAL DEFNE SABUNU KULLANIN

Soğuk havanın etkilerinden korunmak için eldiven, pamuklu kalın çorap ve kaşkol gibi ürünler kullanılmalıdır.

Bu dönemde el hijyenini sağlamak için ıslak mendil, kolonya, el temizleme jelleri gibi cilt Ph dengesini bozabilen, kimyasal yükü yüksek ürünler yerine Daphnis doğal defne sabunu kullanılmalıdır.

Siparişleriniz için: www.storedaphnis.com

[super-ihsan-blog]

www.storedaphnis.com

[super-ihsan-blog]

Her gün 1 Yeni Bilgi (@HergunYeniBilg) Tweeted:

Düşüncelerinizin sizi nasıl yönlendirdiğini göreceğiniz bir video, trenin geldiğini düşünürseniz o yönde hareket eder eğer gittiğini düşünürseniz o yönde hareket ettiğini göreceksiniz... https://t.co/BxntAMfcja https://twitter.com/HergunYeniBilg/status/1231232178853306369?s=20

[super-ihsan-blog]

Barış,kardeşlik ve hoşgörünün egemen olduğu medeniyetin başkenti Hatay'da yaşayan hıristiyan dostlarımın Noel yortularini tebrik ederim.

[super-ihsan-blog]

AKP İKTİDARININ KARAYOLU KAZIĞI

Ne çok seviniyorlar; ne çok alkışlıyorlar. Heyecanla meydanlarda ve yalaka medya’da . “Deniz altından Asya ile Avrupa kıtalarını karayolu ile birleştiren Avrasya tünelini yaptık, otoyollar yaptık, Osman Gazi Köprüsü’nü yaptık, üçüncü Havaalanı yaptık”, diye anlatıyorlar.

Büyük tanıtımlı otoyolları açılışları…Köprü-tünel isimleri… Geçiş ücretleri… Ve hiç bitmeyen/bitmeyecek trafik sıkışıklığı…

“ Sınıf atlamanın” sembolü araba sevdası…

ANAP’tan AKP’ye bu partiler otoyol projeleriyle iktidar oldu. Süper otoyollar, köprüler, tüp geçit, havaalanı propagandasıyla iktidara geldiler. Bu propagandalar… İsim- geçiş ücretleri tartışmaları ve bunun neticesinde Araba satışları… Petrol/enerji ihtiyacı… Ve çevresel yıkım.! Arabalar 20 yıl önce 6 milyon ton petrol tüketirken… Bu rakam günümüzde 25 milyon tona( dizel tüketimiyse 30 milyon tondan 100 milyon tona)çıktı. Mesele sadece petrol kullanımı fazlalığı değil; yarattığı kirlilik… Petrole dayalı yakıt kullanımı dünya ekosistemini bozdu/bozmaya hızla devam ediyor. Sürdürülmesi imkansız bu sisteme rağmen, AKP’nin iktidarının sürdürmesi ve arabanın “kutsal” bir sembole dönüşmesi insanlık trajedisi değil mi? Ne kadar otoyol, o kadar gelişmişlik sayıyorlar. “Kutsal arabaların” petrol iştahı hiç bitmiyor.

Alternatif ulaşım projeleri üzerinde durulmuyor. Çünkü “kutsal araba” üreticisi küresel şirketler buna izin vermiyor.. Otoyolu, köprü, tünel vb, inşaatları ve bakımını- uluslar arası kredi olanaklarıyla ve politikalarla rant yaratarak- teşvik ediyorlar.

Oysa, Atatürk’ün (karayolu taşımacılığından doğayı çok daha az kirleten) tren projelerine neden sahip çıkmıyoruz? Doğayı ve insanı gözeten bir geleceğe uygun adımlar atmak için niçin kafa yormuyoruz? Hala… Batı’dan ithal edilmiş toplumsal ve çevresel maliyeti fazla sürdürülemez kalkınma modelinde ısrar ediyoruz.

Bu ülkenin solcuları 1960’larda Boğaz Köprüsü’ne karşı çıkarken, “bu çarpık düzen devam ettikçe, bir değil on köprü yapsanız yeterli olmayacaktır” demişlerdi. Haklı çıktılar.

Mesele, Avrasya tüneli, Osman Gazi Köprüsü ve otoyollar değildir. İnsanı ve doğayı katleden “kutsal araba” ve onun uzantısı tüketimine/kültürüne/diktatörlüğüne son vermektir. Yani, ekoemperyalizme karşı mücadele etmektir. Bir yalanı tuzla buz etmektir.

[super-ihsan-blog]

TÜRKİYE’DE TARIM KOOPERATİFLERİ

Avrupa’da modern kooperatifçiliğin kurucusu bilinen İngiliz Michael Sandown, 19’uncu yüzyılın başında Kayseri, Sivas, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir’de incelemeler yapıp esnaf dayanışma teşkilatı “Ahilik”’ten etkilendi. Gidip ülkesine kooperatif kurdu.!

Bizde ne oldu; 1838 İngiliz Ticaret anlaşmasıyla Ahillik’i öldürttüler. Yetmedi. İlk Tarım Kredi Kooperatifi sayılan “ Memleket Sandıkları” kurucusu Mithat Paşa’yı boğdurttular. Ve… Çeşitli örnek kooperatifler kuran, yaygınlaştırmak için 30 Haziran’ı “Kooperatif Bayramı” ilan eden Atatürk’ü unutturdular.

Kırsal kesimde küçük üreticilere büyük yarar sağlayan tarım satış kooperatifleri Özal’dan Erdoğan’a uzanan neoliberal politikalar sonucu tasfiye edildi.

Antalya Narenciyebirlik, Antalya Antbirlik, Adana Çukobirlik, Giresun Fiskobirlik, Isparta Gülbirlik, Gaziantep Güneydoğubirlik, Samsun Karadenizbirlik, Bursa Kozabirlik, Malatya Kayısıbirlik, Ankara Tiftikbirlik, Edirne Trakyabirlik, Nevsehir Taskobirlik vs.

Atatürk’ün tarım politikaları devam ettirilseydi; Türkiye dünya tarım devlerinden biri olurdu.

[super-ihsan-blog]

HOLLANDA’DA ÇİFTÇİ OLMAK.!

Araziyi aldınız. Öyle kafanıza göre “şunu dikeceğim” demekle olmuyor. Önce tarım arazisinin kayıtlı olduğu kooperatife gidiyorsunuz.! Kooperatif yetkilisi sana “arazinizde şu ürünleri yetiştireceksiniz” diye bir-iki alternatif sunacak. “Olur mu? Geçen yıl hıyarın kilosu kaç liradan satıldı, ben hıyar ekeceğim” filan deme, dinlemezler. Bir ürünü seç.! Ben ayrıca “ ek olarak şunları da dikeyim” filan deme izin yok.

Tek ürün seçtin…

Yetkili, ürün maliyetlerini/giderlerini hesaplıyor. İstiyor ki, hasat sonunda başına ne geleceğini bil.! Tahmini bilançoyu aldın. Bu arada paran yeterli değilse borç veriyorlar.

Dur nereye gidiyorsun? Gitme… Yetkili seni kooperatifin tarım mühendisine yönlendirecek.!

Bir gün sonra… Mühendis ve kooperatifin teknik elemanlarıyla arazini teftişe gidiyorsun. Mühendis yetiştireceğin ürün hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunu ölçüyor. Yeterli değilsen sana yardımcı oluyor. Bu arada ürünle makine parkındaki araçlarını bildirmek zorundasın. Eksik aracın varsa tamamlıyorlar.

Bitmedi… Sonunda… Ekim için program yapılıyor. Çalışma başlıyor.

Yine tek başına değilsin. Öncelikle kullanacağın ilaçlar, gübreler, sular ve yapacağın kesim ve kontrolleri kooperatif yetkilileri tarafından sana bildiriliyor.

Tüm kurallara uydun. Geldi hasat zamanı. “Tek başınayım” diye düşünme. Kooperatif hasat zamanı personel desteği veriyor.

Ürünü topladın kooperatifin öncülüğünde kiralık depoya kaldırıyorsun. Bekleyeceksin eksperleri.! Taban fiyatı onlar belirleyecek. Yine “serbest piyasa” diye düşünme.! Korkma Türkiye’de olduğu gibi seni küresel şirketlerin inisiyatifine bırakmıyorlar. Bunlar yeminli eksper. Yemini kofti değil. Ne üretici olarak senden, ne de alıcılardan etkileniyor. Taban fiyat belirlendikten sonra ürün, kooperatif tarafından açık artırmayla satılıyor. Tabii senin onayın şart. Satış belgesine imzanı atıyorsun. En sonunda… Kooperatif, hizmet faturaları düşüldükten sonra paranı ödüyor.

İlk yılı geçirdin…

Şimdi hedefin “A sınıfı” ya da “Yeşil” üretici sertifikasını alman olacak. Bunun için kaliteli ürün yetiştirmen şart. Sertifikayı aldığın anda devlet desteklerine hak kazanıyorsun.

[super-ihsan-blog]

Arap çölleri olmadığı anlaşılsın diye Türk bayrağı asılan bu alan yaşama can veren "Kuzey Ormanları" idi bir zamanlar.

Bu eser Kubizm değil, dejenerasyon kültürünün bir sonucu. #Toprak mutsuz, #Ağaç mutsuz, #Canlı mutsuz, #Hava mutsuz, #İklim mutsuz, #Manzara mutsuz, #Yapı mutsuz, #Ekonomi mutsuz, #İşçi mutsuz, #Aileler mutsuz, #Polis mutsuz!... ve rejenerasyonu na'mümkün..

#İyiUcuşlarTürkiye

[super-ihsan-blog]

Cumhuriyet Halk Partisi, cumhuriyetin mirasını yiyenlerin değil, bu mirası yaratanların bu mirasa sahip çıkıp yarına taşıyanların partisidir.

Kutlu olsun.

[super-ihsan-blog]

General Trikopis ve Digenis savaş alanından kaçarak uzaklaşmıştı fakat takip eden asker tarafından 2 Eylül'de yakalanarak esir alındı. Önce İsmet Paşa'ya götürüldü. Paşa, derhal Atatürk'e haber verdi. Atatürk, bölgeye geldi ve Trikupis'in bulunduğu çadıra girdi. Önce Trikupis'e içecek ikram etti. Akabinde teselli verdi." Üzülmeyin, siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte yenilmekte vardır." dedi ve çadırı terk etti.

Trikupis etrafındakilere az önce konuşan kim olduğunu sordu. Başkomutan Mustafa Kemal cevabını aldığında şaşırmıştı. "Şimdi neden yenildiğimizi daha iyi anlıyorum" dedi ve ekledi " Bizim başkomutanımız savaşı İzmir'den takip ediyordu."

Hacı Anesti Mustafa Kemal'i göremediğini söylemişti. Şimdi Mustafa Kemal ve askerleri İzmir'e giriyordu fakat o çoktan kaçıp gitmişti.

[super-ihsan-blog]

Bir yıla yakın süren gizli hazırlıktan sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın

"ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR, İLERİ"

emri ile Afyon'dan başlayan Büyük Taarruz; İngilizlerin " Türkler bir yılda geçemez" dedikleri Yunan mevzilerinin sadece birkaç günde geçilmesi ve Yunan Başkomutanının esir alınmasıyla birlikte 30 Ağustos 1922'de Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlandı.

Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı savaşan tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnet ile anıyorum.