Tumgik
#çıkartma
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
269 notes · View notes
alperen1emre · 1 year
Text
Arkadaşım benim sohbetten gittiğimi sanarken şu şekil atacak çıkartma ariyorum BAEHSKWNWHDH
Tumblr media
21 notes · View notes
sordumnet · 1 year
Link
0 notes
beyazmantoluu · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
tavada her türlü kek yapılır, servis edilir.
12 notes · View notes
temelisg · 2 months
Text
0 notes
cuneytyardimci · 6 months
Text
Lao Tzu ve Han
LAO TZU ile HAN ‘IN ARKADAŞLIĞI Doğu medeniyetleri adeta, ahlak ile karılan hamuru maneviyat fırınında pişirilmiş, ara harç olarak içine adalet sürülmüş, üzeri de sevgiyle süslenmiş enfes bir pasta gibidir. Milat öncesinde Doğu aleminde bu enfes pastaları yapan üç büyük usta vardır: Buddha, Konfüçyüs ve Lao Tzu… Hemen hemen yerkürenin aynı bölgesinde yaşasalar da her üçünün de kendine ait…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
❄💙Kendime not;
Ne kadar yorgun olduğun kimin umrundaysa, onu asla hayatından çıkartma...
Hüzünlü olduğunu anlayıp, daha gözlerinin dolmasına bile fırsat vermeden yanında oluveren kişi kimse işte onu hayatından çıkartma...
Yollar bitmiş olsa bile, yine de seninle yolculuğa kim devam ediyorsa onu hayatından çıkartma...
Sadece gülerken degil, ağlarken kim yanındaysa onu hayatından çıkartma...
Sen derdini anlatmadan da seni anlayan kimse işte onu hayatından çıkartma...
Sana daima Ayn'ür rıza ile bakan kişi kimse onu asla hayatından çıkartma...
Kendime not;
İnsan çok, arkadaş da çok ama ahretlik dost çok azdır.
Eğer öyle bir dostun varsa sıkı sıkıya tutun ona..
Tumblr media
80 notes · View notes
ozgur-ce · 9 months
Text
Şimdiden sesleniyorum sana eyyy 2024..!
Zaten sormadan kafana göre geliyorsun,
efendi gibi gel, efendi gibi gittt…
İstikrarlı ol, akıllı ol, sağlam ol.
1 verip 2 alma, insanın canını sıkma,
çileden çıkartma, kafamızın tasını da attırma…!
Şunun şurasında 365 gün ömrün var…
Tüm güzelliklerini getir, bizleri mutlu et ve adabınla çirkinleşmeden git…
“ NE YILLAR GÖRDÜM AMA 2024 GİBİSİNİ GÖRMEDİM, süperdi” dedirt.
Sende o potansiyeli görüyorum ben…
Sen 2024'sün, göster farkını, yapabilirsin. 😉😄
Bide bizzat kendim mutlu yıllara diyeyim dedim 12 de balkabağına dönüp yok oldu başka video geldi 🎃🎄😅ona göre duyanlar duymayanlara duyursun 😜😁🫶🥳🥳🥳
177 notes · View notes
onlinemagaza · 2 years
Text
Yesilaymarket - Devasa+
Mükemmel bir hediye mi arıyorsunuz? En güvenilir yerden en iyi ürünleri bulmak mı istiyorsunuz? Yeşilaymarket ile bu mümkün hale geldi. Bir sweatshirt, hediye kutuları, masa oyunu veya bağımlılık kitapları düşünün. Bu öğeler, Yeşilay online satış ile sizleri memnun edeceği kesin olan harika ürünlerdir. İster bir doğum günü hediyesi için alışveriş yapıyor olun, ister ihtiyacınız olanı arıyor olun, bu ürünler kesinlikle yüzünüzü gülümsetecektir. Bugün mükemmel ürünleri doğru yerden alın! Herkes en iyi ürünü doğru yerden almayı hak eder, bugün mevcut olan çok çeşitli seçeneklerle Yeşilay market ile herkes için bir şeyler bulabilirsiniz. İster arkadaşınız için rahat bir sweatshirt, ister aileniz için temel malzemeler olsun, ihtiyacınıza göre her zevke uygun bir şeyler var. Sağlıklı bir şey arayanlar için kutu oyunları, çocuk dergisi, çıkartma kitapları gibi ihtiyacınıza uygun tüm ürünler Yeşilay’ın online satış mağazasında sizleri bekliyor.
2K notes · View notes
nebez · 1 year
Text
İslamda günah çıkartma müessesi yoktur, aziz müslümanlar! İyisimi, siz hak hukuk tanıyın ve insan olun, herkesi insan görün, günah işlemeyin..!!
Hayırlı cumalar!
121 notes · View notes
sillagen · 3 months
Text
Bugün Humeyra benim paylaştığım bütün komik fotoğrafları meğerse kaydediyormuş bana whatsapp'ta çıkartma olarak attı. Hayatimin şokunu yaşadım yani onun telefonunda bu kadar yer kapladığı için şaşırdım ve mutlu oldum. Şunun bile çıkarmasını yapmış NEMDMRKFKRKRKF
Tumblr media
27 notes · View notes
sordumnet · 1 year
Link
0 notes
amezhu · 2 months
Text
Heaven Official's Blessing▪︎
206. BÖLÜM - İki basit cümle - Hayalet Kral Savaş Ruhunu Körüklüyor
“Peki onlar tuzağa düştükten sonra ne olacak?” ‌Shi‌ ‌Qing‌ ‌Xuan‌ sordu.
Hua Cheng ve Xie Lian çoktan insan çemberinin ortasında yerlerini almışlardı. “Bundan sonrasını bize bırakın. Onları yavaş yavaş halletmek için buranın içinde olacağız, sakın bir tanesinin bile kaçmasına izin vermeyin. Tek ihtiyacımız zaman. Şu an en önemli şey dağılmamalarını sağlamak. Beş yüz kişi olamadığımız için tehlikeli olduğunu söyledim, bu yüzden çemberin dayanıp dayanamayacağını veya yaratıkların kaçıp kaçamayacaklarını söylemek zor.”
Birisi sertçe yutkundu ve sordu; “Çemberden dışarı kaçarlarsa ne olacak?”
“Hiç hoş olmaz.”  Xie Lian cevapladı. “Kederli ruhlar sizi ele geçirip vebayı bulaştırır…”
“Eğer, sadece soruyorum ama, biri bırakıp kaçarsa ne olur?”
“Eğer çember parçalanırsa o zaman belki kederli ruhlar sizi de etkiler.” Diye cevapladı Xie Lian.
“Yani iki türlü de ruhlar insanları etkileyecek.”
Daha akıllı olanlar anladı ve şöyle dedi: “Hayır bu farklı, ilkine göre on ruhtan onu da seni ele geçirip veba bulaştıracak, ikincisine göre ‘belki’nin anlamı, eğer bırakıp kaçarsan hâlâ hayatta kalma şansın olabilir.”
“Kesinlikle.” Dedi Xie Lian. “Şimdi, bırakmak isteyen var mı? Bundan sonra kesin olarak başlayacağız ve asla kaçamazsınız ama başlamadan önce kim giderse gitsin fark etmez. Umarım kimse geri adım atanlara laf söylemez çünkü bu görev cidden zorlu.”
Bunların konuşulması gerekiyordu, aksi halde gerekli olan iki şeye, cesaret ve kararlılığa sahip olamazlardı. Biraz zaman sonra bir düzine insan birbiri ardına başları eğik ve aceleci şekilde çekilmeye başladı, böylece çember biraz daha küçüldü. Xie Lian derin bir nefes aldı ve rahatladı, “Tanrıya şükür.”
“Neye teşekkür ediyorsun?” Shi Qing Xuan sordu. “Daha da azaldık şimdi.”
Xie Lian gülümsedi, “Şu an bile oldukça insan var, tahmin ettiğimden daha iyi.” Başlangıçta sayının yarısı ayrılırsa ne yapılması gerektiğini ciddi bir şekilde düşünmüştü, ama sadece bir düzine insan gitti ve bu da şaşırtıcıydı. Tam o sıra aniden uzaktan bir ses geldi, “Durun, bu insanların kim olduğunu biliyor musunuz? Öylece güvenemezsin, dikkat etmezse seni kandırabilirler.”
Xie Lian baktığında cennetin gözü ve ekibinin olduğunu gördü. Shi Qing Xuan hemen söylenmeye başladı, “Eee, peki sen kimsin o zaman? Yardım etmeyeceksen boşuna iş çıkartma. Buradakiler bir ruhu bile incitmeyecek güven bana.”
Tabii ki bu ruhsal büyücüler saçı başı dağınık bu dilencinin lafını dinlemezlerdi. “Ya sen kimsin? Sözlerin kaç kuruş eder?”
Shi Qing Xuan başkalarının ona takıldığını duyunca öfkesi tavan yaptı ve kendi yüzünü işaret ederek, “HAH? GELMİŞ BENİM ÖNÜMDE PARADAN MI BAHSEDİYORSUN? İDDİAYA GİRERİM Kİ KİMİNLE KONUŞTUĞUNA DAİR EN UFAK BİR FİKRİN YOK, EMİNİM BUNDAN ÖNCE HEPİMİZ ÖNÜMDE SECDE BİLE ETMİŞTİNİZ, öhöm öhöm…” Bu kadar çok şey söyledikten sonra boğazını temizledi ve geri çekildi. Ruhsal büyücüler onun daha fazla blöf yapamayacağını o yüzden de geri çekildiğini düşündüklerinden umursamadılar ve onun yerine, “Hiçbiriniz o ikisinin ne yapmayı planladığını bilmiyorsunuz, küçük bir parça yemek için hayatınızı kaybedebilirsiniz.”
Xie Lian onların bir parça yemek için değil arkadaşlık ve adalet amacıyla orada bulunduklarını açıklamak üzereydi ki Hua Cheng onları umursamazca konuştu, “Yanlış, onlar yemek için değil dünyayı kurtarmak için buradalar.”
Xie Lian biraz şaşırmıştı, neden Hua Cheng bunu söylüyordu ki? Ancak diğer grup cıklamaya başlamıştı. “Ne? Dünyayı kurtarmak mı? Neden körü körüne sallıyorsun? Sadece kendi hayatınızı kurtarmaya odaklanın, bu yeterli!”
“Evet, dilencilerin bu işe katılmasına gerek yok, evinize gidin, daha fazla sorun yaratmayı bırakın.”
Hua Cheng tembelce cevap verdi: "Ah? Yani demek istiyorsun ki, dilenciler dünyayı kurtaramaz. Bunu yapabilecek yeteneklere sahip olmadıkları için mi, yoksa layık olmadıkları için mi?”
Bu sözleri duyduklarında dilenciler kabadayılanmaya ve hoşnutsuz olmaya başladılar. Cennetin gözü kızgınca konuştu, “Ben öyle demedim.”
Shi Qing Xuan hemen kafasını tekrar dışarı doğru çıkarttı ve ona işaret etti, “HEY HEY HEY!!! BEN ÖYLE DUYDUM AMA!!!” Sözlerinle kastettiğin tam olarak bu değil mi? Sözlerin de açıkça küçümseme ve aşağılama doluydu. DEĞİL Mİ MİLLET???”
“EVET! O ZAMAN NE KASTETTİN? BİZ LAYIK DEĞİL MİYİZ?”
“BİZ GELSEK DE GELMESEK DE BİZE YEMEK VERECEKLER, CİDDEN SADECE YEMEK İÇİN Mİ GELDİK SANDIN? İNSANLARA TEPEDEN BAKMAYI BIRAK!”
Xie Lian Hua Cheng'e döndü, Hua Cheng kaşlarını hafifçe çattı, sanki ‘çantada keklik’ der gibiydi. Geride kalan pek çok kişi olmasına rağmen cidden tam olarak kararlı değillerdi, bu yüzden cennetin gözü ve ekibi bilmeden onları küçümsedi ve Hua Cheng de buna karşılık olarak ‘Sizin gibi pislik dilencilerin böyle şeylere dahil olmasına gerek yok’ gibi bir cümleyle kelime oyunu yaparak onları yüceltti. Böylece o dilencilerin kalplerindeki isyanı heyecanlandırdı; yapamayacağımızı mı düşünüyorsun? O zaman size ne olursa olsun ne gerekiyorsa yapabileceğimizi göstereceğiz.
Böylece savaş ruhları dalgalar halinde arttı. İki tarafda birbirine laf atıyordu. Xie Lian cennetin gözü ve ekibine dönerek, “Eğer cidden endişelendiysen orada dur ve izle. Eğer cidden birilerine zararlı bir şeyler yaparsak bizi durdurmak için geç kalmazsın.”
Yanında Hua Cheng gülümsedi ve ekledi: “Ama yolumuza çıkmazsan senin için daha iyi olur.”
“…”
Ruhsal büyücüler ve grubu tüm yol boyunca Xie Lian ve Hua Cheng’i takip etmişti, artık dayanamayıp tüm cesaretleriyle üstlerine atlayacaklardı ki Hua Cheng’in onlara bakıp attığı korkutucu sahte gülümsemesiyle korkup geri çekildiler. Hua Cheng Xie Lian’a dönerek, “Gege, gökyüzüne bak.”
Beraber gökyüzüne baktılar. Dolunayın etrafında uçuşan kara bulutlar artık daha belirgin sanki daha da yakınlaşmış gibiydiler. Onlar gönüllü yardımcılar ararken kim bilir kaç gün kaç gece geçmişti ve bu yaratıklar da neredeyse artık içeri gireceklerdi.
Xie‌ Lian'ın kalbi yalpaladı; olamaz, daha fazla insan bulacak zaman kalmadı. Tabii bunu yüzüne yansıtmadı ve haykırdı; “MİLLET, POZİSYON ALIN. SIKICA TUTUNUN!”
Shi ‌Qing ‌‌Xuan‌ zaten ilgiyle ayakta duruyordu, “Ekselans… Ol’ Xie, yeterince varız, kolayca içeri giremezler değil mi?”
Sonuçta burası ölümlülerin diyarıydı, rastgele çığlıklar yanlış anlamalara ve gereksiz sorunlara neden olurdu. Xie‌ Lain‌ yanıtladı, “Ben burayı koruyacağım ve hepinizi sürekli kontrol edeceğim ve bir yer kırılmak üzere olduğunda rünü düzeltmek için yukarı çıkacağım. Bu şekilde süreyi uzatabileceğiz.” Yani açılabilecek delikleri sürekli olarak kapatacaktı. Shi Qing Xuan cevapladı, “Hı-hı, pekala o zaman, bizim hayatlarımız senin ellerinde, benimki de dahil ekselan… Ol’ Xie. Çok çalışmalısın tamam mı? Çok çalış. Ben de ölümlüyüm artık!”
“Pekala Ol’ Feng, tüm gücümü vereceğim!”
Herkesin avuç içi terlemiş yüzleri gergindi. Hemen sonrasında hepsi birbirinin ellerinin sıkıca tutmuştu ki birdenbire, yukarıdaki sessiz gecenin gökyüzünden çığlık atan bir ağlama sesleri geldi. Gittikçe daha yakın ve gittikçe daha hızlı.
Geliyorlardı.
Doğru zamanlamayı yakalamak için Xie Lian talimatını verdi: "Millet, ileri doğru hava üfleyin!”
İnsanlar nedenini anlamadı ama emirleri takip yanaklarını doldurup var güçleriyle hava üflemeye başladılar. Bir kış gecesinin ortasında nefesler çok da uzağa gidemezken büyük bir kalabalığın Yang'ın aurasıyla karışan sıcak, beyaz bir hava üflemesini sağlamak çok şaşırtıcıydı. Ayrıca Hua Cheng yaratıkların neler olup bittiğini görmelerini engelleyen bir kamuflaj büyüsü de eklemişti. Aslında dağılıp haydutluk yapacak olan o kederli ruhlar, özellikle sıcaklığın ve yaşayanların aurasının yoğun olduğu çok canlı bir alan hissettiler. Doğal olarak bunun saldırı hedefi olduğuna inanarak heyecanla oraya koşarak öfkeli bir siyah sütun oluşturdular!‌ ‌
O anda, Xie Lian'ın tüm görüşü neredeyse karanlığa gömüldü, haykırdı; “Herkes dikkatli olsun, tutuşunuzu gevşetmeyin. Kafese girdiler!”‌
Tam o sırada, Hua Cheng'in arkasından binlerce gümüş kelebek ortaya çıktı ve yayıldı.
Unutulmaz güzellikte gümüş ışıklar parladı ve Xie Lian'ın gözlerinin önündeki siyah sis anında dağıldı. Xie Lian, Hua Cheng'in ona doğru bir el uzattığını gördü, "Gege, yanıma gel."‌
Xie Lian hafifçe irkildi ve hemen sıkıca elini tuttu. Hua Cheng, Xie Lian'ı kenara çekmeden önce sadece hafifçe çekti. Bir elini Xie Lian’ın beline sararak bakışlarıyla etrafı sakin bir şekilde taradı. O kederli ruhlar iki bin yıldır ocağın içinde kilitli kalmalarına ve hapsedilmekten akıllarını yitirmiş olmalarına rağmen, yine de yaklaşmaya cesaret edemediler ve ikisinin bir metre yarıçapında tek bir karanlık aura bile yoktu.‌
Ancak o zaman neşeyle çemberin içine düşen küskün ruhlar bir şeylerin ters gittiğini fark etti; etrafı yırtıp parçalıyorlardı ama nasıl oluyordu da yaşayanlardan hiçbirini parçalamıyor, onun yerine birbirlerini parçalıyorlardı? Dokunamadıkları iki kişi daha vardı ve o gümüş kelebekler onlar için keskin bıçaklar ve ok yağmurları gibiydi, kanatlarını çırpıp saldırıyor, çığlıkları gökyüzüne yükselirken onları öldürüyorlardı!
Kederli ruhlar sonunda kapana kısıldıklarını fark ettiler. Ateşten bir kafese kapatılmış vahşi hayvanlar gibiydiler ama o iki yüz küsur insan bu demir kafesin dışındaki oyuncular değil, kafesin demir parmaklıklarının ta kendisiydi!
Bunu fark eden kederli ruhlar öfkenin de ötesine geçerek, el ele önlerini kesen dilencilere şiddetle ve vahşice bağırmaya başladılar; ağızları sanki kafalarını yiyecekmiş gibi sonuna kadar açıktı, tüyleri öfkeyle diken dikendi, yüzleri ve bedenleri acınası bir şekilde buruşmuş ve bükülmüştü. Bazıları korkudan birkaç adım geri çekildi, ancak kısa süre sonra yanlarındakiler tarafından durduruldular, "Kıpırdamayın!"‌
Aynı zamanda Xie‌‌ Lian‌ da seslendi: “HAREKET ETME!‌ RÜN SAĞLAM OLDUĞU SÜRECE SİZE ZARAR VEREMEZLER!”
Bunu duyan kalabalık bir nebze olsun rahatlamıştı. Çığlık atan kederli ruhlara çılgınca tüküren dilenciler bile vardı, tükürürken bağırıyorlardı: "TÜÜ TÜÜ TÜÜ! KİRLETECEĞİM SENİ, KİRLETECEĞİM SENİ! DEFOL BURADAN!" Bunun nedeni muhtemelen hayaletlerin pis şeylerden korktuğunu bir yerlerde duymuş olmalarıydı.
Xie Lian gülse mi ağlasa mı bilemedi, "Bunu da yapmana gerek yok! Korkmayacaklar!"
Tam o sırada, aniden insan dizisinin bir yerinin parçalanmak üzere olduğunu, bir deliğin sızmak üzere olduğunu fark etti ve aceleyle oraya baktı. Gözleri şişkin ve odaklanmamış, nefes alışverişi sert, sanki çok gerginmiş de kasılmak üzereymiş gibi cılız, küçük bir dilenci gördü!‌ ‌
Birçok kederli ruh da bu adamın ruhunun zayıfladığını fark etti ve hepsi ona doğru üşüştü. Xie Lian koşup kırbaçladı, kederli ruhlar kırbaçlanırken uludular, Xie Lian hızla adamı geri çekip sağındakilere ve solundakilere bağlanmalarını emretti. Rahat bir nefes almasına fırsat kalmadan, yaklaşık altı metre ötede güneybatıda yeni bir sızıntı daha belirdi. Xie Lian tam oraya koşmak üzereyken, çok daha uzakta, Shi Qing Xuan'ın hemen yanındaki kişiden bir sızıntı daha olduğunu fark etti!
Ne de olsa küskün ruhların sayısı çok fazlaydı. Bu sadece ilk dalgaydı, sonrasında durmaksızın daha fazlası gelecekti!
O bunu zamanında başaramayacaktı, Xie Lian bağırdı, “SAN LANG!”
Ancak Hua Cheng hareket etmedi, “Gege, endişelenme.”
Xie Lian, Hua Cheng'in fark etmediğine, bazı şeyleri görmezden geleceğine inanmayı reddetti ama bu boşluk küskün ruhlar tarafından kullanılacaktı!
Ancak tam bu kritik anda, sarı bir tılsım uçarak geldi ve Shi Qing Xuan'ın hemen yanında patladı!
Bu tılsım hiçbir kederli ruhu havaya uçurmamış olsa da yine de telaşla geri çekilmelerine ve başlarını geri çekmelerine neden oldu. Meğer bunca zamandır röntgenleyen ruhsal büyücüler grubu koşarak gelmiş: "SİZE KARIŞMAYIN DEMİŞTİM, AMA ŞİMDİ KARIŞTIĞINIZA GÖRE SONUNA KADAR SAHADA KALIN! EĞER KALAMAZSANIZ, YOKSA SADECE SORUNA SORUN KATARSINIZ!!!"
Hua Cheng Xie Lian'a döndü, "Gördün mü, sana endişelenmemeni söylemiştim.”‌
Sonsuza kadar rahat edecekti. Xie Lian cevap verdi, "En!"
Cennetin Gözü ve diğer ustalar sonunda yerlerinde duramadılar ve kendileri de koşarak geldiler. Hızlı ve çevik hareket eden profesyonel dövüş sanatçıları oldukları kesindi ve her biri iki kişinin elini tutarak onları ayırdı ve kendilerini içeri aldı. Onlarca yeni gelen anında çemberin içinde asimile oldu ve insan dizisini genişletti. Cennetin Gözü seslendi, "DOST MESLEKTAŞLARIM! ÇABUK ÇABUK ÇABUK, BURADA BAŞKENTTE OKULLARI VE ÖĞRENCİLERİ OLANLARA ÇABUK GELMELERİNİ SÖYLEYİN!!!"‌
“Koş koş koş!”
“BEN DE KENDİ ÖĞRENCİLERİMİ ÇAĞIRACAĞIM!”
Kısa bir süre sonra, yüz kadar insan caddeden aşağı doğru akın akın geldi.
Hepsi de keşiş, efsuncu ve büyücü olan bu yüz kadar insan gerçekten etkileyiciydi! Her biri tam teçhizatlıydı, tek bir adımda iki adım atıyorlardı, formları kahramanca ve canlandırıcıydı.
Xie Lian kafasının içinde yüksek sesle tezahürat yaparken, dilencilerin hepsi geniş gözler ve açık ağızlarla bakıyordu. Bu yeni insan dalgası, öfkeli bir tuhaf aura sütununun olağanüstü görüntüsünü gördüklerinde hepsi afalladı ve kısa süre sonra aceleyle onlara katıldılar. Asimile olduklarında çember daha da genişledi; kraliyet başkentinin tüm ana caddesinde yer kalmayacaktı. Yeni gelenlerin cesareti bir yana, hepsi de her türlü ruhani aletle donatılmıştı ve şüphesiz bu diziyi tutma süresini büyük ölçüde uzatabileceklerdi.‌
Bunu gören Xie Lian artık kendinden en az dokuz kat emindi ve kendinden emin bir şekilde sakince seslendi, "KİMSE KORKMASIN, ÇEMBER DÖNÜYOR. BİZİM TARAFIMIZDA ARTIK DAHA FAZLA İNSAN VAR, RÜNÜ SIKI BİR ŞEKİLDE TUTTUĞUMUZ SÜRECE ONLARI YOK ETMEK AN MESELESİ OLACAK!"
Kalabalık da durumun kendi lehlerine gittiğini görebiliyordu. Artık işin içine umut girdiği için her şey daha kolaydı ve bir anda herkesin içi güvenle doldu ve coşkuyla karşılık verdiler: "ONLARI YOK EDİN!"‌
Diğer taraftan Cennetin Gözü, "Bizim tarafımızda yüz altmış sekiz kişi var! Siz kaç kişisiniz? Ne kadar dayanabileceğimizi düşünüyorsunuz?"
Bu tarafta, dilencilerin başı Shi Qing Xuan da birkaç kez saydı ve yüksek sesle cevap verdi, "Burada ründe kalan yüz kırk sekiz kişi var!"‌ ‌
"Toplamda üç yüz on altı kişi var." Xie Lian, "Sadece bulmamız gereken..." dedi.
Ancak Hua Cheng konuştu: "Bu doğru değil."
Xie Lian ona döndü, "Doğru olmayan ne?" Hua Cheng'in bakışları geri döndü ve ciddiyetle ona baktı, "Sayım doğru değil. Şu anda burada üç yüz on yedi kişi var."‌
11 notes · View notes
cuneytyardimci · 6 months
Text
Knut Hamsun ve İhanetin Bedeli
KNUT HAMSUN’UNİHANETİNİN BEDELİ Knut Hamsun Norveç’in yetiştirdiği en önemli edebiyatçılardan biriydi. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, çok sıkıntılı bir gençlik dönemi yaşamıştı. İşsizliğin, açlığın ne olduğunu henüz daha çok küçük yaşta iken öğrenen Knut Hamsun, Ezeni de ezileni de bizatihi görmüştü. Edebiyata meraklıydı; birkaç kitap denemesi oldu, lakin başarıyı bir türlü…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
queenasker · 28 days
Text
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma, boş yere mağaramdan çıkartma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna...
11 notes · View notes
gokyuzuveumuut · 3 months
Text
Alev Alev yanan araç motor bölgesinden kedi çıkartma operasyonu..🐈🐈‍⬛
14 notes · View notes