ekran yaşantısının zorba hükümranlığı tüm yaşamı ele geçiriyor. çözünürlükleri yükselen ekranlar gittikçe daha genişliyor, sayıları ve yaygınlıkları artıyor, kamusal alanları gittikçe daha fazla zapt ediyor ve yaşamın başka bir yerde yaşandığı kuşkusunu sürekli güçlendiriyorlar. ekranlardaki gerçeklik ekranların çevresindekinden, ekran insanlarıysa kendilerine kapılan gerçek insanlardan çok daha gerçek hale geliyor. ekranlar büyüyüp parlaklaştıkça izleyenler ufalıp matlaşıyor. izleyiciler sonunda Platon'un mağarasının sakinleri misali sürekli karanlıkta yaşayan gölgelere dönüşecek, gerçek kusursuzluk sadece ekrandaki parlak dünyaya kalacak.
ekranlar büyüdükleri kadar da küçülüyorlar. taşınabilir, kişisel ekran zaten kaçınılmaz bir gelişmeydi. insanların kişisel telefon ve müzik çalarlar kadar ekranlara da ihtiyacı vardı. bu üçlü yakında tek bir zımbırtıda birleşecek. gözlüklere gömülü ekranlar çoktan piyasaya çıktı ve teknoloji uzmanları yakında lenslerde nano-robotlara gömülü, gözün hareketleriyle çalışan ekranların çıkacağını öngörüyorlar. disney dünyası sırf görüş alanınızda hatta yüzünüzün önünde değil, gözbebeklerinize gömülmüşken garibim gerçekliğin ne şansı olabilir?
- saçmalıklar çağı / michael foley
3 notes
·
View notes
Adalet Nerede!
Ayrımcılığın, nobran bir tahayyül olagelen fişlemelerin, kamusal alanın dışına ötelemeleri takip eden terörün ortasında bir güncellik hasıl oluyor. Biteviye kendi ezberini yeniden ve hiç yılmadan imal eden bir devlet aklının suna geldiği her şey bütün o ayrımcılığı besliyor iş bu sahnede. Her durumda kurtarıcı olarak görülen hamleler fişlemeler sonsuz bir çabayı bildiriyor, sıradan olanın nihai çöküşünü. Kamusal alan daraltılırken, bizden olmayanların takip olunduğunu zikredip duran bir akımla yaşam terörün rehini kılınıyor. Devletin aklını bildiren ön alma çabalarının ortası o terör lafzıyla birlikte hakikati konuşturmamak üstüne güncelleniyor. Anayasanın etkin kılınmadığı, delik deşik, yamalı bir bohça haline dönmüş olagelen o suretin tastamam miadını doldurduğundan dem vurulan bir iklimde hemen her şeyin apaçık bir halde tekinsiz / ikiletmeksizin yıkıma rehin edilmesidir mesele. Dört başı mamur bir menzilden, içinden çıkılamayan bir karabasan ülke tahayyülüne evrimin eksik, gedik olmaksızın var edilmesidir mesel. Ki var ediliyor.
Biteviye kılınan ayrımcılığın gerek ekonomik gerekse de sosyal politik yansıları havanda bir tas su içinde onlarca dövüşün var edildiği bir menzili göstere geliyor. Kimsenin hiçbir kimseye acımadığı bir zemin gerçek kılınıyor. Ne acıların akıbeti sorgulanıyor. Ne tüm o ayrımcılığı var eden karanlığın mimarlarından bahis açılıyor. Bir menzil ki her günü ayrı bir cerahate rehin kılınırken, çivi çiviyi söker denilip daha beter hallerin yolları açılıyor hep bir arada, hep burada. Dayanaksız, temelsiz olmasına bakılmaksızın terör lafzı eksik gedik her yerde kullanıla geliyor. İktidar ve efradı eliyle kurumsallaştırılan bir akılla, dil ve söz birliğiyle “nefret mangaları”, artık tahayyülünün dahi kadük kaçtığı ayrımcılığın neferi o atsızcılar, şu bilmem kimlerin taraftarı olageldiğini zikreden temsillerin nefretini yaymalarına ön ayak olunuyor. Cerahat her yeri kapsarken insan kaybediliyor, insani olan unutturuluyor. Her gün şaşırılacak bir şeyler beklenip durulurken, tastamam bu kadarı da artık olmaz denilenlerin resmi geçidinde bir ülke var ediliyor. Ezberlerin sunduğu ayrımcı konforun aralıksız güncellendiği bir zeminde, hayatiyet kimselerin umurunda değil, haysiyet zaten sizlere ömür kılınıyor. Böyle bir girdabın ortasında ne geriye kalabilir ki koca bir çürümeden, kokuşmadan ibaret bir çukurdan gayri değil mi?
DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına adalet nöbetini TBMM’de sürdüren anne Emine Şenyaşar da katıldı. Toplantının ardından Meclis'in muhalefet bahçesindeki turnikelerden ana binaya girişi engellenen Emine Şenyaşar fenalaştı, hastaneye kaldırıldı.
Ferit Şenyaşar, basın toplantısında, Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra öldürülmüş olarak bulunan Narin Güran cinayetiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Şenyaşar, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un Narin Güran'ın cinayetinin aydınlatılacağına dair sözlerine inanamadıklarını söyleyen Şenyaşar, annesini işaret ederek; "Bunun kanıtı da bir anne ve elindeki fotoğrafta bulunan eşi ve iki oğludur" dedi.
"Adalet Sağlanmadığı İçin Zulüm Devam Ediyor"
Ferit Şenyaşar sözlerine şöyle devam etti:
"Güvenlik kayıtları savcılığa teslim edilmiyor ve bu haksızlığı kabul etmeyen bir anne var. Bu anne 846 gün Urfa Adliyesi'nin önünde adalet aradı. 126 gün Adalet Bakanlığı'nın önünde eylem yaptı. Bu anne son çare olarak da 29 gündür TBMM'ye çağrıda bulunuyor, bu zulmün son bulmasını istiyor. Annenin talebi ‘yargıya müdahale edin’ şeklinde olmayacak, var olan zulmün bitmesini istiyor. Annenin mücadelesinde haklı olduğunu herkes devlet de hükümet de kabul etti. Haklı olmak yetmiyor, adalet sağlanmadığı için zulüm devam ediyor. İktidar partisinin bir milletvekili çıksın bir açıklama yapsın, bunu istiyoruz. Altı yıldır kimseden bir ses çıkmıyor. İktidar partisinden bir yetkili çıksın açıklama yapsın, ‘Anne haksızdır ve eski milletvekilimiz hastanede böyle bir insanlık suçu işlemedi, böyle bir katliam yapmadı’ desin. Adaletin tecelli etmesini engelleyenler de bu zulme ortak oluyor."
Şenyaşar’a Polis Engeli
Şenyaşar, annesi Emine Şenyaşar'ın dün Meclis'e girişte polisler tarafından engellendiğini belirterek, "Anne Meclis'te eyleme devam ettiği sürece adaletten, yargının bağımsızlığından kimse bahsetmesin. Annenin Meclis'ten talebi; hastanede eşimi ve iki oğlumu gözümün önünde katledenler iktidarın gölgesinde dışarıda geziyor. Annenin talebi, tutuklu bulunan oğlunun serbest bırakılması" dedi.
Emine Şenyaşar da altı yıldır karda ve yağmurda adalet talebinde bulunduğunu ve cezaevindeki oğlu serbest bırakılıncaya kadar nöbetine devam edeceğini söyledi.
Emine Şenyaşar Hastaneye Kaldırıldı
Meclis'in muhalefet bahçesindeki turnikelerden ana binaya girişi engellenen Emine Şenyaşar hastaneye kaldırıldı.
Meclis'teki toplantının ardından DEM Parti grubunun bulunduğu ana binaya girişi engellenen Şenyaşar, turnikelerin dibinde oturmaya devam etti. Şenyaşar, bu sırada aniden fenalaştı. Meclis içindeki sağlık birimine haber verilmesi üzerine ambulans geldi ve sağlık çalışanları, Şenyaşar'a müdahalede bulundu. Şenyaşar, daha sonra ambulansla Güven Hastanesi'ne kaldırıldı.
DEM Parti Milletvekili Ferit Şenyaşar, annesinin sinir krizi geçirdiğini, tansiyonu düştüğünü ve kalp sorunu yaşadığını bilgisini paylaştı.
Ne Olmuştu?
“14 Haziran 2018'de seçim çalışmaları kapsamında esnafı ziyaret eden AKP'li vekil İbrahim Halil Yıldız'ın korumaları ve yakınlarının Şenyaşar ailesine ait işyerine ve ardından hastanedeki saldırılarında, Hacı Esvet Şenyaşar, Emine Şenyaşar’ın oğulları Adil ve Celal Şenyaşar ile Yıldız'ın kardeşi Mehmet Şah Yıldız yaşamını yitirdi.
Saldırıda Mehmet, Ferit ve Fadıl Şenyaşar ile birlikte toplam 8 kişi de yaralandı. Fadıl Şenyaşar ve kardeşleri, tedavileri devam ederken gözaltına alındı, Fadıl Şenyaşar tutuklandı.
Saldırıdan 15 ay sonra, 18 Eylül 2019'da AKP'li vekilin ağabeyi Enver Yıldız, Urfa Adliyesi'nde teslim olduktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Saldırıya ilişkin Urfa Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede sadece işyerindeki olaylar konu edildi, hastanede saldırıya uğrayan ve yaşamını yitiren Hacı Esvet Şenyaşar'ın ölümüne yer verilmedi.
Fadıl Şenyaşar'a 37 yıl 9 ay, Enver Yıldız'a 18 yıl hapis cezası verildi.
Antep Bölge Adliye Mahkemesi, hastanedeki olaylar ile işyerindeki saldırı dosyalarının birleştirilmesi için yerel mahkemenin kararını bozdu. Dava devam ediyor.”
Ayrımcılığın, körlemesine bir karanlığın temsilindeki ısrarın yansılarından sadece birisi olarak Şenyaşar ailesinin başına getirilen yeterince açık bir meseledir. Bir girdap halinin ötesine çoktan geçmiş ol iktidarcılık hamlesinin, benim dediğim olacak vurgusunun basit belirli bir esnaf ziyaretinin dahi katliama dönüştürülebildiği bir zeminde hayatiyetin tüm o adalet tahayyülünün hiçe yazıldığı, yok sayıldığı bir zeminde kimin hesabı nasıl verilir! Emine Şenyaşar’ın ailesinin tarumar edildiği canlarının çalındığı, bir evladının da mahpus kılındığı bir zeminde o eski vekil ve beraberindeki temsilin savurduğu şiddetin hesabının her ne olacağı muamma kılınması dert değil midir? Yolun, yordamın çoktandır zayi edilip silindiği bir zeminde insanların canhıraş meramlarını, ortaya serdikleri adalet çağrılarını bir biçimde engelleme / perdeleme bunca yaygın kılınırken o parti ismindeki adalet her ne şekilde söz konusu edilebilecektir, madem tüm ülkenin partisiyse akp!. Hukukun hiç bariz hiç addedildiği bir zeminde, kamera kayıtlarını kontrol etmek, kolluğun gözetimi altında var edilmiş bir cinayeti çözmek yerine ailenin bir üyesini de ilelebet tutsak etmeyi var eden bir düzlemin her neresinde adalet söz konusu olacaktır, kim duyacaktır ki sahiden de Şenyaşar ailesinin feryat figanını nasıl.
Ezberlerin birbiri ardına yuvarlandığı bir girdabın içinde hakikatin yankısını duyabilecek midir bu saha? Her şekilde nefretin öne çekildiği, ayrımcılığın arşı alaya yükseldiği, hangi durum söz konusu olursa olsun şiddetin meydana çıkartıldığı buyur edildiği bir zeminde ol hakikate sıra hiç gelir mi, getirilebilir mi? Basitten zora doğru, zordan en bitimsiz olana meyil eden, modern beşeriyi yerle bir eden, tarumar ve eksik kılan insani müştereklerin talan ve zayi edilmesinin bir duru, bir sonu söz konusu olabilecek midir? Veryansın ettiğimiz tek bir konu, şahıs, vaka değil, doğrudan doğruya bir kimlik / çatı / yapının her ne olursa olsun el üstünde tutulup diğerlerinin günbegün hedef kılındığı, adaletin, hakkın ve hukukun hiçe sayıldığı bir zeminin normatif kılınmasıdır. Her şeyin sarpa sardığı bir tek iyi günün dahi çok görüldüğü, zeminin giderek daha korunaksız, herkes için istisnasız bir çukura dönüştürüldüğü zeminde hayatın ehemmiyetinin, biricikliğinin farkına ne ara varılacaktır. Bütünüyle, her gün bir öncesini aşan bir yıkıma galebe çalarken. Barbarlık mefhumu göz ardı edilemeyecek bir biçimde hayatı zehirlerken, bir yarın söz konusu olur mu? Hürriyetsiz, adaletsiz, demokrasisiz, nefessiz...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Emine Şenyaşar – Adalet Nöbeti – Yeni Yaşam Gazetesi
Meramda Paylaşılan Haberler
Meclis’te Fenalaşan Emine Şenyaşar Hastaneye Kaldırıldı - BirGün
https://www.birgun.net/haber/mecliste-fenalasan-emine-senyasar-hastaneye-kaldirildi-560272
Eylemi Engellenen Emine Şenyaşar Hastaneye Kaldırıldı - Bianet
https://bianet.org/haber/eylemi-engellenen-emine-senyasar-hastaneye-kaldirildi-299853
0 notes
🗣️ Türk Çağı
Kam tini Türklerde bedenleniyor
Zamanın sahibi bir soyun farkı
2023, 2024, 2025 .../... ve sonrası Türk çağı başlıyor
Büyük bir yıldız patlıyor
Ve
Dünya da gücüne güvenen sömürgenin hiçbir sistemi çalışamaz, savaşamaz hale geliyor
Robotlar muhatabı robotlar ile iletişim kuramıyor
Anadolu'da dayanışma bir başka sabaha uyanıyor
Şaşkın herkes bir rüyadan uyanmış, büyü kabusundan kurtulmuş gibi
Kam erenleri Horasan'dan yetişip geliyorlar zamanın ham yolcularına destek vermek için
Her biri bir sütun gibi Anadolu'nun bir köşesini dik tutuyor
Yazarken bile tüylerim diken diken oluyor iken yaşarken kendimi ve kimsenin ne halde olacağını düşünemiyorum
Örtüler tek tek kalkıyor
Yeni dünyanın kapısı önceki hapishanenin kapısı kapatılarak açılıyor
Yeni açılan kapıyı aralık bırakmıyoruz ardına kadar açılmasın her isteyen o kapıdan içeri girmesin diye
Atatürk'ün tavsiyesidir
Önceki hapishaneye dönüştürülen yaşamınızda göz yumduklarımız yine göz açtırmazlar çünkü
Türk çağını yaşatmak için ham değiliz kamız
Uzun süren sancılı bir doğumdu bu
Önder KARAÇAY
14 notes
·
View notes
Genel Görelilik, Albert Einstein tarafından 1915 yılında formüle edilen bir fizik teorisidir. Bu teori, kütleli nesnelerin ve enerjinin uzay-zaman dokusunu nasıl etkilediğini açıklar. Temelde, kütle çekimi kuvvetini uzay ve zamanın eğriliği olarak yorumlar.
Genel Görelilik, özel göreliliğin (Einstein'ın 1905 yılında formüle ettiği başka bir teori) genellemesi olarak kabul edilebilir. Özel görelilik, hızlanan olmayan referans çerçevelerinde ışık hızının sabit olduğunu ve zaman ile uzay arasındaki ilişkinin gözlemciye bağlı olduğunu öne sürerken, genel görelilik genel kütle çekimini ele alır.
Bu teorinin temel prensipleri şunlardır:
Eşdeğerlik İlkesi: Yerçekimi, serbest düşme haliyle ivmesiz bir çerçevenin aynı olduğunu belirtir. Yani, serbest düşen bir gözlemci, yerçekimi olmadan uzayda hareket ediyor gibi hisseder.
Uzay-Zamanın Bükülmesi: Kütleli nesneler ve enerji, uzay-zaman dokusunu eğer ve bükerek çevresini etkiler. Büyük kütleli nesneler uzay-zamanı çevrelerine eğriltir ve diğer nesneler bu eğriliğe uyar.
Einstein Alan Denklemleri: Genel Görelilik, Einstein alan denklemleri olarak adlandırılan matematiksel denklemlerle ifade edilir. Bu denklemler, uzay-zaman eğriliğini ve içindeki madde-enerji dağılımını ilişkilendirir.
Yerçekimi Dalgaları: Genel Görelilik, hareket eden kütlelerin uzay-zamanın titreşimlerine neden olabileceğini ve bunların yerçekimi dalgaları olarak adlandırılan dalgalanmalar şeklinde uzaya yayılabileceğini öngörür.
Genel Görelilik, kara deliklerin, galaksilerin, kozmik genişlemenin ve evrenin büyük ölçekli yapısının anlaşılmasında temel bir rol oynar. Aynı zamanda yerçekimi dalgalarının doğrulanması gibi son yıllardaki bilimsel gelişmeler de bu teorinin önemini vurgulamaktadır.
1 note
·
View note