Tumgik
#özge inan
quotesgermanica · 8 months
Text
Vielleicht muss man jemanden richtig geliebt haben, um von ihm so enttäuscht zu sein, dass es einem die Sprache verschlägt.
– Natürlich kann man hier nicht leben, Özge İnan
1 note · View note
listemakale · 1 year
Text
Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri'nde Bu Ay: “Bahar Şarkıları"
Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri nisan ayında “Bahar Şarkıları” konseriyle dinleyicisiyle buluşuyor. Misafir solistler Canan Sezgin Geylan, Yahya Geylan, genç solist Özge Özoğuz ve küçük solist Ayşegül Geylan’ın katılımıyla gerçekleşecek konser, 30 Nisan Pazar günü Pera Müzesi Oditoryumu’nda izlenebilir. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, Türk Müziği Konserleri’ne “Bahar Şarkıları” ile devam…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
oakinci70tr · 2 years
Text
Osmanlı Akıncı Bülent
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
⭐🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷⭐🌙
🌙🌙🌙🌍👉"Osmanlı Destânı"👈🌎🌙🌙🌙
⭐🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷⭐🌙
OSMANLILAR
Bir müjdeyi muştular, insanlık âlemine.
Bozkırdan kopup gelir yeri titreten Kayı.
Ortak olur milletin derdine elemine…
Yüreğinde, hak aşkı, imanı zemzem suyu...
ERTUĞRUL GAZİ
Bu millet; asil, vakur yaşar bu kutlu yerde.
İlim, edep ve töre yoğruldu zuhur geldi.
Subaşı Ertuğrul Bey, korku tanımaz serde,
Onun ile bu yurda, tan attı buhur geldi.
1- OSMAN BEY
Oğuz Kağan neslidir, Kayı Türkmen boyumuz.
Söğüt ile Domaniç, ufkumuza dar geldi.
Kara Osman iledir düğünümüz, toyumuz,
Ertuğrul ocağını şeneltecek er geldi.
2- ORHAN BEY
Serhadde akın akın coşan deli kanımla.
Asya’dan, Avrupa’ya taşan yüce şanımla…
Beylikten devlet kuran, Orhan Gazi Han’ımla,
Ufkumuzu ağartan müjdeli bahar geldi.
3. MURAT HÜDAVENDİGAR
Gazi de o şehit de, bir mübarek toydayız.
Ecdadı anıyorken gönlü daha zindeyiz.
Yaşıyorken alperen, şehitlikte öndeyiz…
Hakanlar can sunarken gözümüze fer geldi.
4- YILDIRIM BEYAZIT HAN
Yücelsin kutlulansın Yüce Allah katında…
Yıldırım Beyazıt Han cihangirlik tadında…
Gönlüm saygıya durur o yiğidi yâdında...
Allah’ın rızasına sunulan bir ser geldi.
5- ÇELEBİ MEHMET HAN
Timur’dan sonra bizi, iç dış düşmanlar sarmış.
Benlik, gurur ve kinin hükmünü o er kırmış…
Bir devleti yeniden, Çelebi Mehmet kurmuş...
Töremin gözesinde yoğrulan nefer geldi.
ODUR SEVDANIN BALI
HACI BAYRAM-I VELİ
Açılır gönlümüzde, sevdanın nazlı gülü,
Ufkumuzda parlarken, Hacı Bayramı Veli...
İhlâs ve edep ile o gönüller yaparken,
Sanki dedem misali saçımı okşar eli.
6- II. MURAT HANAllah’tan ona ilim, ikbal ve şan sunulan…Erliğin, insanlığın gönderinde sanılan…Savaş meydanlarında, Murat Han’dır anılan,Varna’dan, Kosova’dan emsalsiz zafer geldi…ONA BİR DENK OLAN HANİ
AKŞEMSEDDİN PİR’İ FANİ
Gönül gözü kapansa derya yıkamaz kirim,
Paslı gönül kapımı, engin himmetinle aç.
Kapındaki küle ben, sense yârimsin pirim...
Aklımıza ilim ver, kalbimize huzur saç.
7- FATİH SULTAN MEHMET
Karadan gemileri yürüterek almış şan…
Peygamber övgüsüne mazhar olan ulu can...
Çağ kapatıp çağ açan, Fatih Sultan Mehmet Han.
İstanbul semasına ışıl ışıl par geldi.
8. BEYAZIT (VELİ) HAN
Allah rızası için vatana adak serler…
Hakka âşık ol cana, Beyazıt Veli derler,
Velilerdir ahrette, cennetin gülü erler.
Allah’a kulluk ona zannetmeyin zor geldi.
9. YAVUZ SULTAN SELİM HAN
Kötüleri sindirip, güzelliği överek…
Selim, “Yavuz Han” oldu, kötüleri kovarak.
Mekke’yi hâkim değil, hademece severek.
Halifelik tacıyla ufkumuza nur geldi...
10- KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
Kırk altı yıl boyunca şan kattı şanımıza…
Muhteşem der Avrupa, Kanuni Han’ımıza.
Süleyman’dan sonrası dokunur kanımıza.
Onun ile ilim- fen, çağlayarak gür geldi.
11. SARI SELİM HAN (II)
Belini dokuz yerden kırmış nice zalimin.
Engindedir yüreği, Sultan Sarı Selim’in.
Heybetinden lal olup tutulması dilimin,
Hak ve huzur düşleyen bedenimden ter geldi.
12. SULTAN MURAT HAN (III.)
Cümle işi divanda paşalara danıştı…
Osmanlının ülkesi onunla pek genişti…
Murat Han’dan sonrası, sancılara inişti...
Yeniçeri aklına cilve geldi, kur geldi.
13. SULTAN MEHMET HAN (III)
Cihana hükmetse de gönlü güllere esir…
O, öyle bir sultan ki; halim, selim ve cesur.
Üçüncü Mehmet Han’da barınmazsa da kusur…
O, Han’ın zamanında bir garip asır geldi…
14. SULTAN AHMET HAN (I)
Allah aşkından başka varlığım yoktur, inan.
Diyen, Ahmet Sultanı sende hayırlarla an.
Kuyucu Murat Paşa; kimden, nasıl almış can?
Han’ın gönlüne kimin aşkı düştü kor geldi?
15. SULTAN MUSTAFA HAN (I)
Saltanat ve şatafat sevmezdi Mustafa Han.
Âlimden ve fazıldan yüz çevirmedi bir an.
İki kere Han oldu, aklını çelmedi ün…
Gönlü; hak peşindeyken, sultanlık ağır geldi.
16. SULTAN GENÇ OSMAN HAN
Nizam-ı Âlem için adaktı özge canı.
Dünya zor görür daha, Genç Osman gibi Han’ı.
Yedi kat göğe çıkmış, semayı tutmuş ünü…
Mezarına her gece nurlar indi, pir geldi.
17. SULTAN MURAT HAN (IV)
Şecaat denince akla, Sultan Murat Han gelir.
Osmanlıyı yücelten görklü bir sultan gelir…
Vatana ve millete; dirlik, düzen, şan gelir...
Karanlıktan bunalan ülkeye seher geldi.
18. SULTAN İBRAHİM HAN (I.)
Adaletle hükmeden İbrahim Han veliydi,
Dünyaya meyletmeyen sanki gülşen gülüydü.
Vatan, Millet derdiyle divaneydi, deliydi…
Bağrı yanan ümmetin can özüne kar geldi.
19. SULTAN MEHMET HAN (IV.)
O görklü hakanıma yakıştı Alplik, erlik.
Avcı Mehmet Sultanla yeniden geldi dirlik.
Milleti toplar isen aşılır cümle zorluk…
Anlaşılamayan iş bakanlara sır geldi.
20. II. SULTAN SÜLEYMAN HAN (II.)
İç ve dış çalkantılar, O Han’ı sindirmedi.
Süleyman’ın gönlünü sultanlık kandırmadı.
Dünyalık karşısında gönlünü indirmedi…
Yanaklara al renkler, gamzelere mor geldi.
21. SULTAN AHMET HAN (II.)
Nizam-ı Âlem için çekilir zahmetimiz.
Kalleş düşman içindir, kahrımız töhmetimiz.
Ecdadının izinde, ikinci Ahmet’imiz.
Yürür iken pervasız, kaçılmaz kader geldi.
22. SULTAN MUSTAFA HAN (II.)
Zevki- sefa ve rahat haramdır canımıza,
Hayır duada bulun, Mustafa Hanımıza.
Cenk havası çalmadı, düşmedi önümüze…
Mihnetsizce yorulan ömrüne heder geldi.
23. SULTAN AHMET HAN (III.)
Ecdadın hatırası ne söyler bizlere gör.
Sultan üçüncü Ahmet, saygıyla anılan er.
Devlet-i Ali Osman onunla çağladı gür…
Çeşmelerden su değil çağıl çağıl nur geldi.
24. SULTAN MAHMUT HAN (I.)
Bir hazan mevsiminde, taze bahar getirdi.
Sultan Mahmut ömrünü, hak peşinde yitirdi.
Gücü yettiği kadar gonca güller yetirdi…
Umuttaki yürekler zannederdi yar geldi.
25. SULTAN OSMAN HAN (III.)
Osman Hanın düşmanı, rüşvet, yalan ve talan.
Adalet ve erdemdir bizlere miras kalan...
Gerçek olan hak birdir, gayrisi toptan yalan…
Hatırasını andım dilimden tekbir geldi.
26. SULTAN MUSTAFA HAN (III.)
Adalet namelerle iç- dış düzeni kurmuş,
Sultan Mustafa Hanı, milletin derdi yormuş.
Orduları vurulmuş, yenilgileri görmüş.
Osmanlı ülkesine büyük bir nazar geldi.
27. SULTAN ABDÜLHAMİT HAN (I.)
Güç ile acizliğin tortusunu, O süzdü.
Pek çok isyan ve savaş Abdülhamit’i üzdü.
Vahşi Rus can özünü katliamlarla ezdi…
Amansız dertler ile taht ona mezar geldi.
28. SULTAN SELİM HAN (III.)
Sultan Selim gücünü vatan için bitirmiş.
Osmanlı ülkesine yeni işler getirmiş.
Nizamı Cedit ile orduya güç yetirmiş…
Art niyetli olana büyük bir azar geldi.
29. SULTAN MUSTAFA HAN (IV.)
Payitahtta o ara kasırgalar esmişti…
Sultan Mustafa Hana kaderi tez küsmüştü.
Yeniçeri azıtmış asil millet susmuştu…
Devlete isyan ile memlekete şer geldi.
30. SULTAN MAHMUT HAN (II.)
Sultan Mahmut emriyle cümle nadan ezildi.
Bozulan devlet işi baştanbaşa düzeldi...
Lakin geri sayımın çatırtısı sezildi…
Altın, gümüş azaldı, meydana bakır geldi.
31. SULTAN ABDÜLMECİT HAN
Abdülmecit yaşadı en karanlık zamanı,
Oyunu geç anladı, duyulmadı âmânı...
Ateş olmayan yerin çıkmaz iken dumanı…
Vatanın yarasından irin geldi, kan geldi.
32. SULTAN ABDÜLAZİZ HAN
Sultan Abdülaziz Han zor zamanda gelmişti.
Gamla zebun yüreği zannetmeyin gülmüştü.
Millete hizmet için hayallere dalmıştı…
Mısır’dan, Avrupa’ya gitti ya tehir deldi.
32. SULTAN ABDÜLAZİZ HAN
Sultan Abdülaziz Han zor zamanda gelmişti.
Gamla zebun yüreği zannetmeyin gülmüştü.
Millete hizmet için hayallere dalmıştı…
Mısır’dan, Avrupa’ya gitti ya tehir geldi.
33. SULTAN MURAT HAN (V.)
Üç aylık saltanatı yar olmadı kendine,
Sultan Murat çekildi, Çırağan’da fendine.
Eceli gelene dek sadık kaldı andına…
Bir karakış misali üzerine kar geldi.
34. SULTAN ABDÜLHAMİT HAN (II.)
Otuz üç yıl boyunca huzur buldu canımız.
Küfre boyun eğmedi milletimiz, dinimiz…
Bilge ve Alp hakandı, Abdülhamit Hanımız.
Vatan dirlik bulunca millete vakar geldi.
35. SULTAN REŞAT HAN
Kader döndü dolaştı, vatanı öksüz buldu.
Bir garip tecellidir, Mehmet Reşat, Han oldu.
Devlet türlü dertlerin elinde zebun oldu...
Yurda düşman doluştu, kan emici sör geldi.
36- MEHMET VAHDETTİN HAN
Müslüman- Türk’e kinli düşmanların öcüdür.
Mehmet Vahdettin Hanın kaderi ne acıdır.
Çalıp- çırpıp gitmedi, dürüstlük baş tacıdır...
Şu ülkeye sığmadı, geniş dünya dar geldi…**********
♡{[MUSTAFA KAYA AKOZAN]}♡
**********
Osmanlı Akıncı Bülent
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
Tumblr media
3 notes · View notes
ahmedozdemir · 3 years
Text
Sana ihtiyacım var
Sana o kadar ihtiyacım var ki
Hiç bir işim rast gitmiyo
Gördüğüm her şey bana senden bahsediyo
İçiyorum, istiyorum ki uyuşayım belki dünya biraz güzelleşir; istiyorum ki ruyalarımda bari yanımda ol.
İstisnasız her göz kırpışta senin yanında uyanayım istiyorum, yaşadığım sanki bi kabus; sanki senin yanında gözüm dalmış ya da uyuyakalmışım da beni sen ayıltıyosun
Bilmiyorum Özge, inan hiç bilmiyorum neden? Ayrılmak zorunda kaldık evet. İkimiz de zor zamanlar geçirdik biliyosun sen de.
Bak ben, ben yapamam. Bunun üstüne çıkamam, aşık olamam çünkü biliyorum nirvanasını sende gördüm. Bitmiyo da. lanet olsun bitmiyo
Ben bu zamana kadar hiç kimsenin peşinde koşmadım. İnan zerre de pişman değilim. Nedenini hep merak ediyodum.
Ben daha önce hiç aşık olmamışım ki. Ve kendimi zerre tanıyosam, daha da olmam. Bunu biz birlikteyken de söylemiştim sana. Sana hiç yalan söylemedim. Seni hiç kandırmadım. Tanıyosun sen de beni.
Umarım sana hasret ölmem. Ve umarım bu yazdıklarımı okumamış olursun ben gelene kadar.
0 notes
seslimeram · 4 years
Text
Hayat Paramparça....
Tumblr media
Hayat mefhumu parçalanıyor. Bir menzilde sözün çürütülmesi, yaraların her gün ayrı ayrı galebe çalması, yıkım yıkım ve yıkımın sürekli güncellenmesiyle birlikte bir yerin ‘hayat’ mefhumu kuşatılıyor. Bir düzlem tahakkümle biçimlendiriliyor. Bir sahanın varlığı, daimi bir biçimde devletli şablonlarıyla birlikte yaşatmayan yerin tam karşılığında güncel / ardıl sıra yinelenen bir mesel kılınıyor. Bir uzam sıradan için bir ülkeyi değil doğrudan hemen her şeyin elden ve avuçtan çalındığı bir çukuru bildiriyor. Görünen, varılan, düzenlenen ve bir istikamet denilip bir yerde hakikat kılınan her şey hayata karşıtlıkla bir / beraber bu sahada güncelleniyor.
Biyopolitik cürümlerin atbaşı gittiği her günün deney sahası olduğu yer artık belirgin bir halde hakikat kılınıyor. Normal, normalleşme tahayyülü açıklandığından bu yana bir cerahat sarmalının en karanlık odaklarına yollanan ülke gerçekliği karşımıza çıkıyor. Ol yazılmış olan haklar, bildirilmiş olan müşterekler, biteviye güncellenmesi elzem bahisler konu sıradan olunca yutturuluyor. Her şey unutuş sahasına yollanıyor. Yıkım bir hakikat, çürüme bariz bir gerçek, kuşatma anlık bir meseleyken, vahamet dört bir yandayken iş bu sahada, anormalliğin ta kendisi yeni normal diye bildiriliyor. Bunca bariz bir gerilemenin insana reva görülüp hakikatin ta kendisi kılındığı sahne bir ülke değildir.
Cürümlerle, cerahatle güncellenen yıkım hamleleri, kuşatma hali ve fazlası durgun, sabit ya da durağan değil sürekli güncellenen, her gün yenilenen bir temsili bildirir. Yeni ülke o baş amirin oyuncağı kılınmış her yerdeki cerahatin, her anlamda yıkıcılığın sahnesi olan, oldurulan bir düzlemdir artık. Bütün, bariz ve belirgi bir biçimde yinelenen şey bütün bu oyuncak tahayyülü ile oyun sahası kılınan denile yerdeki sahici yıkımlardır. Bütün bu hal ve bahislerle bir menzil var edilendir. Bir yer varmış hala, öylesi bir ihtimal “söz konusu” gibi müştereklerimiz de bu hengamede çarçur olunur.
Müştereğimiz olan hayat memat meselleri derdest edilendir. Bu hallerin ortasında bir de o normal meseli var edilendir. Bu kadar ağır bir karanlığın her nesi normalse. Bu kadar açık ve aleni bariz bir kötülüğün hükümranlığının her neresi yaşamla ilintiliyse hayat hala var gibi davranılıyor. Bir normal bırakılmıyor. Cerahatin bu menzildeki yinelenmesinin ne bir sonu ne de bir dibi bırakılıyor. Hayat pervasızca hayat bile isteye çürümeye rehin ediliyor günbegün. Bir sahanın ümit var olma halinin törpülenmesi, yaşama dair mesellerinin bile isteye çözümsüzlüğü bir ömre yaygınlaştırılıyor. Bir ömür boyu çürüten, yıkan, ezen -yer gerçek kılınandır. Hayat mefhumu düpedüz yalın bir halde paramparçadır. Bir biçimde ol hedef kılınan hayatlara her gün saldırılarak, yaşatmama mefhumu dört bir yanda eksiksiz bir biçimde canlandırılan bir meseldir.
Pandeminin orta yerinde “normalleşme” inadına tutunan, bununla var edilmiş karanlığı bir adım daha yükseltme sevdasına düşenlerin var edeceği şey ancak ve kata yıkımın ta kendisi olur / olacaktır / oldurulacak olandır. Hayat mefhumunun ezilip biçildiği hemen her gün var edilen şeylere kayıtsızlığın vaaz olunduğu bir yerde biyopolitik deney sahası mefhumu günbegün yapılanlarla güncellenirken neresidir, neyin nesidir normalleşme? Bu sahanın yaşatmak meseliyle olan alıp veremediği, devlet denilenin sıradanın hayatına bu kadar aleni bir biçimde karşıtlığının hali her nereye varacaktır? Birbiri ardına sorular akla düşerken menzilin yönetim katının bildiğini okumaya devam ettiği göstere gelen haberler ve kayıtlar paylaşılır. Hayatın ucuz konulmasına dair elde avuçta her ne varsa bunların ara ve fasılasız var edilmesi bir güncelliğe kavuşur. Bu mudur ülke?
Gazeteci Çiğdem Toker geçtiğimiz günlerde meramında şu bahsi paylaşır, onu aktaralım: “Emniyet Genel Müdürlüğünün 18-25 Haziran 2020 tarihleri arasındaki ihaleleri bunlar.
Alımların genel profili ve bazı kalemlerdeki “milyon” düzeyindeki sayılar dikkat çekmeyecek gibi değil (Taarruz el bombası, biber gazı, plastik mermideki alım miktarları yüklü görünüyor).
Bununla birlikte, yapılacak alımların çokluğu ya da azlığı konusunda daha sağlıklı bir yorum için önceki yıllarda yapılan alım miktarlarını da bilmek gerekiyor (Bu veriye erişemedim). Fakat ihaleye konu mühimmatın niteliği ile sayılara bakılırsa, “Büyük bir toplumsal hareketlilik mi bekleniyor?” sorusu akla geliyor.
27 Mayıs tarihli KİK bültenine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bir hafta boyunca ardı ardına yapacağı 10 ihale şöyle: 1 Milyon adet plastik mermi, 15 Haziran- 40 bin adet polis, 40 bin adet bekçi montu, 15 Haziran- 40 bin adet polis, 40 bin adet bekçi parkası, 18 Haziran- 103 bin 500 adet OC gaz spreyi (100 ml), (Not: Oc, Oleoresin Capsicum’un kısaltması. Biber gazı demek.) 18 Haziran- 5 bin adet taarruz el bombası, 19 Haziran- 44 bin adet açılır kapanır cop, 22 Haziran- 250 bin adet 338 cal (kalibre) fişek, 24 Haziran- 10 bin adet araç sis havanı mühimmatı, 24 Haziran- 1 milyon adet 5.56 x45 mm zırh delici fişek, 25 Haziran- 1 milyon adet 5.56 x45 mm polimer uçlu fişek (Plastik mermi), 25 Haziran- 10 bin adet gösteri el bombası.”
Hayat vermeyen bir menzil çürütmeyi gündelik bir mesel olarak işlemeye devam edendir.  Bunca bariz bir halde, belirli bir biçimde düşman varmış gibi davranan muktedirin her ne yapmaya çalıştığının muamma dolu sorgusu karşımızdadır. Bir menzildeki hayat hakkının hiç addedilmesinin, cürümlere yenilerini eklemenin her neyi var edeceği afakidir. Birlikte bir toplumsal müştereklerin yaşatıldığı değil, topyekun çürütüldüğü, hayatın eksiltildiği hep saldırılara rehin konulduğu bir cenah var edilmek istenendir. Geleceğin karanlığından bir şüphemiz yoktur da bunca açık zorbalık karşısında, bir insanlık hakkının tükenişinden sonra bu saha her neye dönüşecektir ondan kaygımız devam etmektedir.
Gazete Karınca’dan aktaralım: “Corona virüsü salgını süresince giderek artan polis ve bekçi şiddetine bir yenisi daha eklendi. İstanbul Eyüp’te bir genç yaşadığı sitenin önüne çıktığında polisler tarafından darp edildi. Genç darp edildikten sonra da ters kelepçe takılarak sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği iddiasıyla gözaltına alındı.
Şiddetin görüntülerini sosyal medyada paylaşan Eyüp Dayanışma Ağı “Eyüp / Göktürk Mahallesi’nde Cumhuriyet Caddesi’nde bir yurttaş oturduğu sitenin kapısına çıktığı için sivil polisler tarafından yere yatırılıp üstüne basılarak gözaltına alındı. Sokağa çıkma yasakları evinin önündeki insanlara yönelik polis şiddetini meşrulaştırmaz!” ifadelerini kullandı.”
Tumblr media
Geroge Floyd’un Amerika’da bir kolluk tarafından katledilmesinden kısa bir süre sonra ondan kaç adım, Ali İsmail Korkmaz, Cemile Çağırga, Ethem Sarısülük, Taybet İnan ve Kemal Kurkut’tan kaç hamle öncesidir şu Eyüp’te var edilen polis şiddeti. Düzenin yenisi dününde olduğu gibi yarınlarını da bunca açık bir kindarlıkla, bu kadar kesintisiz olagelen bir yıkım tezahürü ve işkence içerisinde bina etmeye devam ederken, hayata bir yer artık sahiden de bir zemin kalacak mıdır? Görüntülerin resmen yağdığı bir hafta öncesinden bu yana giderek artan kolluk şiddeti bunca görünür kılınırken, yeni normal, faşizmin göndere çekildiği, karanlığın yüceltiminin sınırsız konulacağı bir uzam mı olacaktır, sorular, soru ve sorgularla bir başına bırakılan sıradan insanları daha kaç sınav bekleyecektir, sahiden!
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Mardin’in Derik ilçesine bağlı Çayköy (Şêba Jêr) kırsal mahallesinde sabah saatlerinde yapılan ev baskınlarında, Bedrettin Özge, Halil Bergin, Aydın Özdurak ve Nezir Demir gözaltına alındı. İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürülen 4 ismin, 17 Aralık 2019 tarihinde mahallede ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve ardından yaşanan çatışmalardan kaynaklı yeniden gözaltına alındıkları öğrenildi.
Çayköy’de 17 Aralık 2019 tarihinde yaşanan çatışmanın ardından aralarında Özge, Bergin, Özdurak ve Demir’in de olduğu 8 kişi gözaltına alınmıştı. Mardin İl Jandarma Komutanlığı’nda sopa ile kaba dayağa maruz bırakılan 8 kişinin hastane raporlarında darp edildikleri ortaya çıkmıştı. Darp edilenlerden 2'si konuya dair Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuruda bulunmuş, ardından ise Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapmıştı. İHD’nin hazırladığı raporda, gözaltındaki yurttaşlarda darp ve cebir izine rastlanıldığı, sopa ile kaba dayak atıldığı belirtilerek, “İşkence yapıldığına dair güçlü bir kanaat oluştu” vurgusu yapılmıştı.”
Bakur Kürdistan’ı gerçekliğine devletin bakışı şu yukarıdaki haber metninde ortaya bir kez daha serilendir. Bunca bariz, bu kadar afaki bir biçimde düşmanlaştırma, bir halkı eksiği gediği olmaksızın düşman görmenin, tahakküme kesintisiz yol / rota belirleme halinin var ettiği her şey iki satırda meydana çıkar. Bir asırdır süre giden muteber bilinen, kılınan yurttaş profili dışında kalan kimliklere karşı var edilen ayrımcılığın dik alasına bir ek daha var edilir. Düzen dünü ile şimdisi arasında, dün onlar bugün bunlarla yoluna devam ederken hayatın gasbedilmesi kesintisiz kılınır. Bu kadar afaki bir biçimde tüm o sorumsuzluklarla birlikte, nasıl olsa hesap verecek makam da kalmadığı için işkenceyle birlikte zulüm de devamlılığa kavuşturulur. Bu kadar afaki bir yıkım tahayyülü ortadayken yaşam her ne hale dönüşür, yaşamaktan ne haberdir!
Bütün bu hallerin yamacında bir de ekonomik çöküşün, kesintisiz dar boğazın varlığının tescillendiği bir panorama karşımıza çıkartılır. Hak yoktur, hukuk yoktur, adalet zaten hiç yoktur, bir de ekmek yoktur, gasbedilen bir tahayyüldür artık bu menzilde iş bu çukurda! Hayat mefhumunun parçalanmasına bir ek olarak her gün yüzlercesi karşımıza çıkan haberlerden birisini buraya aktaralım: Evrensel’den Songül Karakış’ın haberidir: “Dünyada büyük bir yıkıma yol açan Kovid-19 pandemisi devam ediyor. Bu olağan dışı durum, sağlıktan beslenmeye, barınmadan çalışmaya, eğitimden ulaşıma temel insan haklarına ilişkin hak kayıplarını artırdı, artırmaya devam ediyor. Pandemıyle mücadelede, maske, fiziksel mesafe, evde kalmak öncelikli hususlar. Ama evde kalmak kadınlar için tüm bakım yükünü omuzlamak, ev içindeki toplumsal cinsiyet rollerini kabullenmek anlamına da geliyor. Bunlar ekonomik krizle de birleşince kadınların yaşadığı yoksulluk katbekat artıyor. Pendemi koşullarında kadınlara ulaşıp konuyla ilgili sohbet etmek de zorlaştığı için çeşitli yöntemler düşündüm ve marketin yolunu tuttum.
Konuştuğum kadınların hemen hepsi, fiyatların çok arttığından şikayet ederek bu süreçte en büyük sorunun işsizlik olduğuna dikkat çekti. Mahalle kuaförü Sercan, sıkça kullandığı galoş ve eldiven fiyatlarının üç dört katına çıktığını söyleyerek “Her akşam kimlik bilgilerimi bekçilerle sorgulayan devlet, maddi durumumu bilmiyor mu? Elbette biliyorlar. Ama yine de ihtiyacı olanın ihtiyacı karşılanmıyor” dedi.
Salgın sürecinde kuaförlerin kapalı olması ve başka bir gelirinin olmaması sebebiyle kirayı bile ödeyemediğini belirtem Sercan, faturaların da çok arttığını ve birikimi olmadığı için onları da ödeyemediğini söylüyor.
Devletin yardımlarına da Sercan, “Devlet erzak gönderdiğini söylüyor ama benim çevrem de dahil olmak üzere ihtiyacı olan çoğu kişiye yardım gitmedi. Her akşam kimlik bilgilerimi bekçilerle sorgulayan devlet maddi durumumu bilmiyor mu? Elbette biliyorlar. Ama yine de ihtiyacı olanın ihtiyacı karşılanmıyor. Biz de kendi çevremizle, derneklerle bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bu böyle olmamalı” diye konuştu.
Sohbetimize öğretmen emeklisi bir başka kadınla devam ediyoruz. Özellikle market fiyatlarının yaşamlarını çok zorlaştırdığını belirterek "İnsanlar çalışamadıkları için ihtiyaçlarını karşılayamıyor, bu yüzden borca ve kredi kartlarına mecbur kalıyor” dedi.
Genel olarak herkesin zamlardan yakındığını, temel ihtiyaçlarını dahi almaktan vazgeçmek zorunda kaldıklarını gördüm. En çok da yardımların doğru yerlere gitmediğinden yakınıyor sohbet ettiğimiz kadınlar. Sosyal yardımlardan yararlanamayan kadınlar, bu durumdan devleti sorumlu tutuyor.”
Çözülmenin, yaşama karşı saygısızlığın, hakir görmenin, derdest etmenin, denek kılmanın ve sonuna kadar sömürünün var edildiği bir düzlem bugünün hakikatidir. Sıradan olanlar tarafından dillendirilen / ortaya serilen meramlar genel geçer değil doğrudan yıkım haline ne kadar yakın olduğumuzu göstere gelir. Bir biteviyelik içerisinde bildiğiniz fasit döngü dahilinde sürekli gerileyen, süreğen bir biçimde uçurumun kıyısına taşınan, taşınmaya da devam olunan ülkenin gerçekliği karşımıza çıkarılır. Borç yığınlarının, faturaların, arkası hiç kesilmeyen vergilerin / haraçların bağrında sıradan olanın yaşamı üç otuz kuruşluk kılınır.
Bunca afaki, bu kadar doğrudan bir yönelim ile yaşam ihtimallerinin çürütülmesi, yerle bir edilen hayat memat meselinin de derinliği bugünün hakikatini bildirmektedir. Ol yolun, şu normalleşmenin sıradan için yepyeni yıkımları var edeceği birkaç satırlık haber bandında, anlatılanlarla kendiliğinden gerçek kılınır. Yaşam bunca değersiz midir, hayat hep böyle köşeye kıstırılan mıdır? Ekonomik tablodan, kimliklere yönelik tacizlere bir türlü sonlandırılmayan “gündelik” gündem dolgularının arasındaki nefret tahayyüllerine birbiri içerisinde hep dönüşen, ilerleyen bir bütünlüklü yıkım hali bu sahanın geleceğini her ne hale koyacaktır?
Hayat mefhumu parçalanıyor. Bütün bariz ve değişmeksizin bir yaşam sahasının enikonu çürütülmesi güncelleniyor. Kitabi sözcüklerin, büyük cümlelerin, koca koca yazılamaların fark edilmediği, görmeden geçip gittiği bir cerahatle hayat boğuluyor. İki binlerin üçüncü on yılında bir menzil, bir asır öncesine yollanıyor. Bütün bariz ve değişmeksizin bir cüret ile hayat hakkının yağması kesintisizleştiriliyor. Yaygın medyanın bağır çağır Amerika’yı göstermesinin yanında, George Floyd ile insan haklarını hatırlamasının yanında bu sahada şu çukurda her gün yeniden biçimlendirilen devletli şiddeti her anlamda tehdit var halleri örtbas edilmeye çalışılıyor.
Görünen ve kestirmeden anlaşılması gereken bir hayat istenci ile meselinin artık canlı bırakılmadığı hakikatidir. Bir sahadaki yaşama istencinin köküne kibrit suyu dökülmeye devam olunurken, yarının her ne getireceği afakidir. Düşmanlığın, ezmenin, kimlik siyasetinin, ekonomik çökeltinin ve bas bas bağırmaya devam eden bir Covid19 hakikatinin yamacında bir menzildeki her türden sıradanın hayatı paramparça kılınmaya devam olunandır! Böyle bariz bu kadar kesintisiz kılınan şey cerahatle bir menzilin kara, kapkaranlık kılınmasıdır. Anlıyor musunuz....
Misak TUNÇBOYACI - İstan’2020
Görseller: Levante, Caos In Teatro - Beppe CONTI & Lorenzo TAVERNA - Behance
0 notes
menemennpastirma · 7 years
Video
Cem Adrian & Özge Fışkın - Tek Başına (Live)
Sözleri: Uzun zamandır hasret kaldım yüzüne Muhtacım inan senin bir tek sözüne Yalvarsam ağlasam kapansam dizine Döner miyiz yine eski günlere
Söyle buldun mu aradığın aşkı söyle Yoksa yalnız mısın sen yine Benim gibi boynu bükük Gözü yaşlı tek başına
Yine eskisi gibi beraber olsak Ne olur sanki geçenleri unutsak Hayat bitse dünya dursa Ölüm bile olsa biz hiç ayrılmasak
Söyle buldun mu aradığın aşkı söyle Yoksa yalnız mısın sen yine Benim gibi boynu bükük Gözü yaşlı tek başına
#müzik #şarkı #canlı #akustik #cemadrian #özgefışkın #tekbaşına
(via https://youtu.be/ok4ZNAk0e4A)
6 notes · View notes
kafkasli · 7 years
Photo
Tumblr media
Sus Artık, ağlama yeter, Kelebek bugün uçacak izin ver, Zor günler geçer bu rüzgar seni sever. Fırtına sessiz olmaz inan ki her şeye değer. Yok kötü kader, sancılar biter, baharın çiçekleri sanma ki aşkı gölgeler. Ağlama kelebeğim hep seni seveceğim, Aşk güneşin olurum sen uç ben göreyim.
Özge Kalyoncu
78 notes · View notes
yeniyeniseyler · 7 years
Photo
Tumblr media
Zeo Jaweed – Nereden Nereye (“Nereden Nereye” Film Müziği) Yönetmenliğini Volkan Dönmez'in yaptığı ve başrollerini Sarp Levendoğlu, İnan Ulaş Torun, Yosi Mizrahi, Hakan Bilgin,  Aslı Mavitan Balkaş ve…
0 notes
mehmetkali · 7 years
Text
‘Geleceğin Geleceği’ ile tanışmak ister misiniz? http://ift.tt/2kUw4sn
Tüm dünya insanlarının sürdürülebilir ve daha iyi bir gelecek için düşünmesi, üretmesi ve geleceğe odaklanması amacıyla tasarlanan 1 Mart Gelecek Günü’nde, Fütüristler Derneği ve World Future Society iş birliğiyle düzenlenen Gelecek Günü Konferansı’nda yakın geleceğe damgasını vuracak gelişmeler, fütürizm merceğiyle masaya yatırılacak.
‘Geleceğin Geleceği’ temasıyla gerçekleşecek Gelecek Günü Konferansı’nda sizi de aramızda görmekten mutluluk duyacağız.
Tarih: 1 Mart 2017, Çarşamba
Yer: Yeditepe Üniversitesi – İnan Kıraç Konferans Salonu
Saat: 09.00 – 17.30
  Program
09:00 – 09:10 Açılış Konuşması / Eray Yüksek / Fütüristler Derneği Başkanı, Hikaye Anlatıcı, Stratejist, Dijital Dönüştürücü
09:10 – 09:20 Hoş Geldiniz Konuşması / Yeditepe Üniversitesi
09:20 – 09:40 Cem Tarık Yüksel / Unilever Körfez Ülkeleri Genel Müdürü
09:40 – 09:50 Dr. Mustafa Aykut / Turkcell Yönetim Kurulu ve CEO Danışmanı / Gelecekte İnsanlar ve Makineler Bütünleşecek
09:50 – 10:30 Genç Fütüristler Konuşuyor / Moderatör: Murat Şahin / Fütüristler Derneği Yüksek Danışma Kurulu Üyesi -Orijinal Şirketleri Kurucu Ortağı
10:30 – 11:20 Cristina Dolan / Global Head of Marketing -Trading Screen Alumna-Co-Founder, OneMain.com / Bitcoin, Blockchain and the Future of Trust
11:20 – 11:40 Sanem Oktar / Kagider Başkanı & Managing Partner at directComm
11:40 – 12:00 Cavit Yantaç / Microsoft Yazılım Geliştirme Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı / Yeni Para Birimi: Veri.
12:00 – 12:20 Alphan Manas / Fütüristler Derneği Onursal Başkanı – Brightwell Holding Yönetim Kurulu Başkanı
12:20 – 12:40 Ufuk Tarhan / Fütüristler Derneği Yüksek Danışma Kurulu Üyesi-M-GEN Dijital Ajans Başkanı / T-İnsan
  13:40 – 14:20 Sarah Davanzo / Head of Quantum Foresight for Innovation at L’Oreal /The Future of Foresight: Trends
Shaping Foresight, Shaping the World
14:20 – 14:40 Alper Kılıç / Danfoss Strateji ve İş Geliştirme Mühendisi / Bir Genç Neden Fütürist Olmak İster?
14:40 – 15:00 Barış Gürkaş / Klinik Psikolog – Genç Fütürist Başkanlığı / Dijital Mutluluk
15:00 – 15:20 Dr. Özge Akbulut / Surgitate Kurucusu / Silikon-Temelli Kompozitlerle Cerrahi Simülasyon Modellerinin Tasarlanması
  15:40 – 16:00 Dr. Orhan Irmak / Orhan Irmak Tasarım
16:00 – 16:20 Vivi Soryano / insparkus Yönetim Kurulu Başkanı – Profesyonel Koç / Liderlik Geliştiricisi / Gelecekte İnsan
16:20 – 16:40 Emrah Kaya / Youth Holding / Future of Youth
16:40 – 17:20 Ali Kamil Uzun / Deloitte Advisor of B.O.D ve Hakan Erten / Deloitte Partner-Innovation Leader / Geleceğin Sertifikalı Fütüristleri
youtube
youtube
  from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2lhf37K via IFTTT
0 notes
oakinci70tr · 5 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Osmanlı Akıncı Bülent
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
🌷💖⭐🌙💖🌍💖🌙🌙🌙💖🌎💖⭐🌙💖
💟⭐🌙💟"T.C Osmanlı Torunlar"ı💟⭐🌙💟
💖⭐🌙💖🌍💖🌙🌙🌙💖🌎💖⭐🌙💖🌷
💟🌙🌙🌙💟🌷"Osmanlılar"🌷💟🌙🌙🌙💟
Bir müjdeyi muştular, insanlık âlemine.
Bozkırdan kopup gelir yeri titreten Kayı.
Ortak olur milletin derdine elemine.…
Yüreğinde, hak aşkı, imanı zemzem suyu....
ERTUĞRUL GAZİ
Bu millet; asil, vakur yaşar bu kutlu yerde.
İlim, edep ve töre yoğruldu zuhur geldi.
Subaşı Ertuğrul Bey, korku tanımaz serde,
Onun ile bu yurda, tan attı buhur geldi.
1- OSMAN BEY
Oğuz Kağan neslidir, Kayı Türkmen boyumuz.
Söğüt ile Domaniç, ufkumuza dar geldi.
Kara Osman iledir düğünümüz, toyumuz,
Ertuğrul ocağını şeneltecek er geldi.
2- ORHAN BEY
Serhadde akın akın coşan deli kanımla.
Asya’dan, Avrupa’ya taşan yüce şanımla…
Beylikten devlet kuran, Orhan Gazi Han’ımla,
Ufkumuzu ağartan müjdeli bahar geldi…
3. MURAT HÜDAVENDİGAR
Gazi de o şehit de, bir mübarek toydayız.
Ecdadı anıyorken gönlü daha zindeyiz.
Yaşıyorken alperen, şehitlikte öndeyiz…
Hakanlar can sunarken gözümüze fer geldi.
4- YILDIRIM BEYAZIT HAN
Yücelsin kutlulansın Yüce Allah katında…
Yıldırım Beyazıt Han cihangirlik tadında…
Gönlüm saygıya durur o yiğidi yâdında...
Allah’ın rızasına sunulan bir ser geldi…
5- ÇELEBİ MEHMET HAN
Timur’dan sonra bizi, iç dış düşmanlar sarmış.
Benlik, gurur ve kinin hükmünü o er kırmış…
Bir devleti yeniden, Çelebi Mehmet kurmuş...
Töremin gözesinde yoğrulan nefer geldi…
ODUR SEVDANIN BALI
HACI BAYRAM-I VELİ
Açılır gönlümüzde, sevdanın nazlı gülü,
Ufkumuzda parlarken, Hacı Bayramı Veli...
İhlâs ve edep ile o gönüller yaparken,
Sanki dedem misali saçımı okşar eli…
6- II. MURAT HAN
Allah’tan ona ilim, ikbal ve şan sunulan…
Erliğin, insanlığın gönderinde sanılan…
Savaş meydanlarında, Murat Han’dır anılan,
Varna’dan, Kosova’dan emsalsiz zafer geldi…ONA BİR DENK OLAN HANİ
AKŞEMSEDDİN PİR’İ FANİ
Gönül gözü kapansa derya yıkamaz kirim,
Paslı gönül kapımı, engin himmetinle aç.
Kapındaki küle ben, sense yârimsin pirim...
Aklımıza ilim ver, kalbimize huzur saç.
7- FATİH SULTAN MEHMET
Karadan gemileri yürüterek almış şan…
Peygamber övgüsüne mazhar olan ulu can...
Çağ kapatıp çağ açan, Fatih Sultan Mehmet Han.
İstanbul semasına ışıl ışıl par geldi…
8. BEYAZIT (VELİ) HAN
Allah rızası için vatana adak serler…
Hakka âşık ol cana, Beyazıt Veli derler,
Velilerdir ahrette, cennetin gülü erler.
Allah’a kulluk ona zannetmeyin zor geldi…
9. YAVUZ SULTAN SELİM HAN
Kötüleri sindirip, güzelliği överek…
Selim, “Yavuz Han” oldu, kötüleri kovarak.
Mekke’yi hâkim değil, hademece severek.
Halifelik tacıyla ufkumuza nur geldi...
10- KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
Kırk altı yıl boyunca şan kattı şanımıza…
Muhteşem der Avrupa, Kanuni Han’ımıza.
Süleyman’dan sonrası dokunur kanımıza.
Onun ile ilim- fen, çağlayarak gür geldi…
11. SARI SELİM HAN (II)
Belini dokuz yerden kırmış nice zalimin.
Engindedir yüreği, Sultan Sarı Selim’in.
Heybetinden lal olup tutulması dilimin,
Hak ve huzur düşleyen bedenimden ter geldi…
12. SULTAN MURAT HAN (III.)
Cümle işi divanda paşalara danıştı…
Osmanlının ülkesi onunla pek genişti…
Murat Han’dan sonrası, sancılara inişti...
Yeniçeri aklına cilve geldi, kur geldi…
13. SULTAN MEHMET HAN (III)
Cihana hükmetse de gönlü güllere esir…
O, öyle bir sultan ki; halim, selim ve cesur.
Üçüncü Mehmet Han’da barınmazsa da kusur…
O, Han’ın zamanında bir garip asır geldi…
14. SULTAN AHMET HAN (I)
Allah aşkından başka varlığım yoktur, inan.
Diyen, Ahmet Sultanı sende hayırlarla an.
Kuyucu Murat Paşa; kimden, nasıl almış can?
Han’ın gönlüne kimin aşkı düştü kor geldi?
15. SULTAN MUSTAFA HAN (I)
Saltanat ve şatafat sevmezdi Mustafa Han.
Âlimden ve fazıldan yüz çevirmedi bir an.
İki kere Han oldu, aklını çelmedi ün…
Gönlü; hak peşindeyken, sultanlık ağır geldi…
16. SULTAN GENÇ OSMAN HAN
Nizam-ı Âlem için adaktı özge canı.
Dünya zor görür daha, Genç Osman gibi Han’ı.
Yedi kat göğe çıkmış, semayı tutmuş ünü…
Mezarına her gece nurlar indi, pir geldi…
17. SULTAN MURAT HAN (IV)
Şecaat denince akla, Sultan Murat Han gelir.
Osmanlıyı yücelten görklü bir sultan gelir…
Vatana ve millete; dirlik, düzen, şan gelir...
Karanlıktan bunalan ülkeye seher geldi.
18. SULTAN İBRAHİM HAN (I.)
Adaletle hükmeden İbrahim Han veliydi,
Dünyaya meyletmeyen sanki gülşen gülüydü.
Vatan, Millet derdiyle divaneydi, deliydi…
Bağrı yanan ümmetin can özüne kar geldi…
19. SULTAN MEHMET HAN (IV.)
O görklü hakanıma yakıştı Alplik, erlik.
Avcı Mehmet Sultanla yeniden geldi dirlik.
Milleti toplar isen aşılır cümle zorluk…
Anlaşılamayan iş bakanlara sır geldi…
20. II. SULTAN SÜLEYMAN HAN (II.)
İç ve dış çalkantılar, O Han’ı sindirmedi.
Süleyman’ın gönlünü sultanlık kandırmadı.
Dünyalık karşısında gönlünü indirmedi…
Yanaklara al renkler, gamzelere mor geldi…
21. SULTAN AHMET HAN (II.)
Nizam-ı Âlem için çekilir zahmetimiz.
Kalleş düşman içindir, kahrımız töhmetimiz.
Ecdadının izinde, ikinci Ahmet’imiz.
Yürür iken pervasız, kaçılmaz kader geldi…
22. SULTAN MUSTAFA HAN (II.)
Zevki- sefa ve rahat haramdır canımıza,
Hayır duada bulun, Mustafa Hanımıza.
Cenk havası çalmadı, düşmedi önümüze…
Mihnetsizce yorulan ömrüne heder geldi…
23. SULTAN AHMET HAN (III.)
Ecdadın hatırası ne söyler bizlere gör.
Sultan üçüncü Ahmet, saygıyla anılan er.
Devlet-i Ali Osman onunla çağladı gür…
Çeşmelerden su değil çağıl çağıl nur geldi…
24. SULTAN MAHMUT HAN (I.)
Bir hazan mevsiminde, taze bahar getirdi.
Sultan Mahmut ömrünü, hak peşinde yitirdi.
Gücü yettiği kadar gonca güller yetirdi…
Umuttaki yürekler zannederdi yar geldi…
25. SULTAN OSMAN HAN (III.)
Osman Hanın düşmanı, rüşvet, yalan ve talan.
Adalet ve erdemdir bizlere miras kalan...
Gerçek olan hak birdir, gayrisi toptan yalan…
Hatırasını andım dilimden tekbir geldi…
26. SULTAN MUSTAFA HAN (III.)
Adalet namelerle iç- dış düzeni kurmuş,
Sultan Mustafa Hanı, milletin derdi yormuş.
Orduları vurulmuş, yenilgileri görmüş.
Osmanlı ülkesine büyük bir nazar geldi.
27. SULTAN ABDÜLHAMİT HAN (I.)
Güç ile acizliğin tortusunu, O süzdü.
Pek çok isyan ve savaş Abdülhamit’i üzdü.
Vahşi Rus can özünü katliamlarla ezdi…
Amansız dertler ile taht ona mezar geldi…
28. SULTAN SELİM HAN (III.)
Sultan Selim gücünü vatan için bitirmiş.
Osmanlı ülkesine yeni işler getirmiş.
Nizamı Cedit ile orduya güç yetirmiş…
Art niyetli olana büyük bir azar geldi…
29. SULTAN MUSTAFA HAN (IV.)
Payitahtta o ara kasırgalar esmişti…
Sultan Mustafa Hana kaderi tez küsmüştü.
Yeniçeri azıtmış asil millet susmuştu…
Devlete isyan ile memlekete şer geldi…
30. SULTAN MAHMUT HAN (II.)
Sultan Mahmut emriyle cümle nadan ezildi.
Bozulan devlet işi baştanbaşa düzeldi...
Lakin geri sayımın çatırtısı sezildi…
Altın, gümüş azaldı, meydana bakır geldi.
31. SULTAN ABDÜLMECİT HAN
0 notes
hzrinan · 5 years
Text
undefined
instagram
#YÜCE #TÜRK #ULUSU,
#ARAP #KÜLTÜR #EMPERYALİZMİNE
-DUR! DE...
Binlerce yıldır Anadolu coğrafyasında var olan Türk Milleti en son yüzyıl önce yedi düvele karşı verdiği özgürlük ve bağımsızlık savaşını Eşsiz Devlet Adamı, Ebedi Başkomutan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kazanmıştır.
Dünyadaki bütün mazlum milletlere örnek olmuştur.
Emperyalistler ve işbirlikçileri Türk'ün Anadolu coğrafyasındaki egemenliğini kabul etmemişler ve etmeyeceklerdir. Her zaman; cebren ve hile ile her yolu deneyerek (ekonomik, kültürel, sosyal, siyasal) fiilen savaşarak Türkleri yok etmeye çalışacaklardır.
Halen; ülkemiz yoğun bir emperyalist saldırı altındadır.
Doğal olarakta işbirlikçileri görevlerini ifa etmeye çalışmaktadır.
BOP projeleri henüz akamete uğramamıştır. Küllenmiş vaziyettedir.
Yakın zamanın paralel yapısının, FETÖ'nün gitmeye çalıştığı menzile, halen ulaşma çabası içinde olan bir yönetim anlayışı iktidarda varlığını sürdürmektedir.
TBMM'nin açılışına alternatif olarak, 1,6 milyar nüfusa sahip Müslüman 63 ülkeden sadece bizim ülkemizde Nisan ayında kutlanan ve sonradan vazgeçilen "Kutlu Doğum Haftası" gibi uydurma etkinliklerin bir benzeri, 2012 yılında, Unesco’nun 190. oturumunda, 18 Aralık günü, Dünya Arapça Günü (El Yewmul Alemi lil Luğatil Arabiyye ) ilan edilmesi gerekçe gösterilerek, Ülkemizde, son beş yılda, yaygın bir şekilde İmam-Hatipler de ve diğer devlet kurumlarında Türk diline alternatif "Dünya Arapça Günü" etkinlikleri yapılmaktadır.
Çinliler ve Hintlilerin ardından yaklaşık üçyüz milyon nüfusu ile Dünya'nın en kalabalık üçüncü Milleti olan Türkler; yaklaşık Dünya'nın beşte bir coğrafyasına sahiptirler. Türk dili de Dünya'da en çok konuşulan diller arasında beşincidir. Türkçe yi kullanan Devletler bu zamana kadar, Göktürk, Uygur, Arap, Latin ve Kiril alfabelerini kullanmışlardır. Arap, Latin ve Kiril alfabeleri halen kullanılmaya devam edilmektedir. İçlerinden Arap alfabesinin seçilerek, Arap alfabesine kutsiyet atfedilmesi, yüceltilmesi, dolayısıyla Arap seviciliği yapılarak; kurulurken çağdaş uygarlık seviyesini aşma ülküsüne odaklanan ve bu noktada kalıcı devrimler yaparak, Latin Alfabesine geçen Türkiye Cumhuriyetinin yüzüncü yılında, Cumhuriyet'in devrimlerine ve kazanımlarına karşı yapılan hasımane tutum ve davranışlar anlaşılabilir değildir.
Halen yürürlükte olan 1 Kasım 1928 tarihli, 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun" ile 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nun amir hükümleri:
"Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesi bulunan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı Türk milletinin milli ahlaki insani manevi ve kültürel değerlerini benimseyen koruyan ve geliştiren ailesini vatanını milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan insan haklarına ve anayasanın başlangıcında ki temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev sorumluluklarını bilen ve bunları davranış galine getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek." olarak açıkça ifade edilmiştir.
"Genel Amaç"a aykırı tutum ve davranışlar idari soruşturma ve kovuşturma konusu olması gerekmektedir.
Anadolu coğrafyasında, 1277 yılından beri Karamanoğlu Mehmet Bey'in deyişiyle "Şimden gerü hiç gimesne divânda, dergâhda, bergâhda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye." diyerek "Türk dili" devletin resmi dili olarak ilân edilmiştir. 1932’de de ilk Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül, ülkemizde “ Türk Dili Bayramı” olarak kabul edilmiştir.
Önceleri; dedelerimizin mezar taşlarını okuyamıyoruz, Latin Alfabesine geçişle bir gecede cahil kaldık. Geçmişle, Osmanlıyla bağımız koptu. Bahaneleri ile Osmanlıca öğreniyoruz kampanyası başlatılmıştı. Asıl amacın Arap alfabesine yeniden dönmek olduğu aşikardır.
Son beş yıldır da "Dünya Arapça Günü" bahanesiyle yapılan bu etkinlikler Arap kültür emperyalizminin bir saldırısı olarak nitelendirebileceğimiz bir hal almakta, maksadı aşmaktadır. Bu tutum ve davranışlar gerici ve bölücü hezeyanlara zemin hazırlamakta, ulusal bütünlüğümüze zarar vermektedir.
Kuzeyden, güneyden, doğudan ve batıdan gelebilecek her türlü ekonomik, sosyal ve kültürel emperyalist saldırıya karşı tek vücut, bir bütün olmamız halinde mücadele edebiliriz.
Türk Dil Bayramı'nın kutlanması için bu kadar çaba sarf etmeyen ancak "Dünya Arapça Günü" için adeta seferberlik ilan eden, Devletin memurlarının bu davranışı iyi niyetle bağdaşır bir durum değildir. Temeli kültür olan Türkiye Cumhuriyeti ne karşı, temelini sarsmaya dönük yapılan bu saldırılar kabul edilemez.
Tüm yetkili ve sorumluları bu gaflet, delalet ve hıyanetten vazgeçmeye çağırıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti %99 u Müslüman nüfusa sahip bir ülke olmakla birlikte bir Arap devleti değildir ve olmayacaktır.
Her türlü emperyalist saldırıya karşı; Yüce Türk Milletini; ATA'mızın "Gençliğe Hitabe"sinde verdiği görev ve sorumluluğa sahip çıkmaya davet ediyoruz. Unutmuyoruz!
Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.
VARLIĞIMIZ TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN.
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
Eğitim-İş Ankara 1 No'lu Şube
#hızırinan #hizirinan #inan
0 notes
xlostboi · 7 years
Text
ozgeinan9
Vazgeçme aşamasına gelmek için önce bi sevmek gerekmez mi tuhaf 🤗
— Özge İnan (@ozgeinan9) October 13, 2017
October 13, 2017 at 09:43AM via Twitter https://twitter.com/ozgeinan9
0 notes
ahmedozdemir · 4 years
Text
Belki okursun. Otursana, bi sigara ısmarlıyim sana.
Ben bu hayatta tek bir kişiye değer verdim özge. Hayatımın en büyük aşkı, en büyük acısı, en büyük dostluğu, en büyüğü en değerlisini buldum. Onun uğruna çok savaştım çok kavgalar ettim. Birçoğundan haberi bile olmadı, yine sevdi. En yakının kim dediklerinde “Annem, Babam” demedi, “Erkek arkadaşım” demedi. AHMET dedi. En yakın dostum, etim, tırnağım, kaburgam hep beni söylerdi. Bir an bile yan gözle bakmadım ona. İnanamayacağı kadar çok sevdim. Yıllar oldu beni terk edeli. Şimdi arasa “gel sana ihtiyacım var” dese, inan tereddüt bile etmem. Hiç umurumda olmaz burada ya da çankırıda bi yaşantım varmış işim eşim dostum varmış, zerre düşünmem.
Kimse bilmez, hiçkimse bilmez neler olduğunu, ne kadar değer verdiğimi inan bana. Herkes aşk acısı zannetti ben hayatıma giren hiçbir kadını ciddiye almadım ki. Belki de bütün sevgimi kullandım ona karşı. Düşünürdüm hep, aşk acısı nasıl bişey, çünkü bunca insan yanılıyor olamaz. Muhakkak büyüktür. Ama ESRA hepimizden büyük.
Benim sigaraya başlama sebebimdir kendisi. 22 Kasım 2014. İlk zippomu (kasım 2014 üretimi) aldım o tarihlerde. İstisnasız her yaktığım sigarada onu aradım, onu andım.
Çok çabaladım. Hep merak ettim neden diye. Hiçbir zaman aradığım cevabı bulamadım. Kimse gelip te açıklama da yapmadı. Doğumgünlerimiz arasında 3 gün var. Ben her sene ona içerim. 13 Mayıs 1998 tarihinde teşrif etmiştir dünyaya kendisi. Şuanki zippom ona ilk içtiğim tarihte üretilmiştir. (mayıs 2015) aynı zamanda doğum ayımız. Ben her alkol aldığımda ağlarım. Eğlencesine içmem asla. Çünkü hep aklımda o vardır, odur aslolan.
Bu yüzden çakmaklarım kıymetli olmuştur hep. Kimseye vermem. Hediye etmem. “Benden kıymetli mi?” Diyenlere cevabım da net oldu her zaman. “Evet”. Çünkü ben ona sahip çıktığım gibi onun hatıralarını barındırdığım eşyalara da sahip çıkarım. Ben hiçkimseyi onu sevdiğim gibi sevmedim ki. Kimseyle o kadar yakın ilişki kurmadım.
Yenilerde farkettiğim şeyse şu. Duvarımda asılı saç bandına kimse dokunamaz. Çekmecemdeki eşyalarıma kimse el atamaz, at şu çöpleri diye gösterdiklerinde çok anılar yüklediğim şeyleri atamıyorum her ne kadar fiziki olarak çöpe dönüşseler de.
Aşkı ben sende tattım Özge. İlk defa aşık oldum. Aşk acısını bilmem hiç. Çekerim onu senin elinden çekerim. Olmasın acı yaşamayalım tekrar diye uğraştım uğraşıyorum ama hep kapı duvar.
Biliyorum fazla melankolik ama dost yarası kapanmadı, yanına aşk eklenirse kaldırır mı bu yürek?
Seni seviyorum Özge.
0 notes
alanyasondakika · 7 years
Text
Dinçer 2 yaşında | ALANYA Magazin Haberleri - MAGAZİN
Son dakika haberleri Alanya'nın en hızlı internet haber sitesi Alanya Express'te http://www.alanyaexpress.com/dincer-2-yasinda-alanya-magazin-haberleri-magazin/
Dinçer 2 yaşında | ALANYA Magazin Haberleri - MAGAZİN
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) çalışanlarından Eren İnan ve İsabet Okulları çalışanlarından Armağan Özge İnan’ın küçük oğulları Dinçer, 2. yaşına girmenin mutluluğunu yaşadı
KENDİSİ için evde yapılan renkli kutlamada etrafına gülücükler saçan küçük Dinçer, pastasının mumlarını anne-babası ve ablası Beril ile birlikte söndürdü.
kaynak: Dinçer 2 yaşında | ALANYA Magazin Haberleri – MAGAZİN
Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Facebook sayfamızı takip edin!
Kaynak: http://www.alanyaexpress.com/dincer-2-yasinda-alanya-magazin-haberleri-magazin/
0 notes
dizigundem-blog · 7 years
Text
Rüya Dizisi Oyuncuları Kimler?
New Post has been published on https://www.dizigundem.com/ruya-dizisi-oyunculari-kimler/
Rüya Dizisi Oyuncuları Kimler?
Rüya dizisi gündeme damgasını vurmaya devam eden diziler arasında yerini koruyor. Dizinin her hafta Salı günü saat 20.00 itibari ile yeni bölümü başlarken, bir yandan da dizinin etkisini kısa sürede göstermesinden dolayı dizide oynayan oyuncuların gerçek isimleri ve sosyal medya hesapları izleyiciler tarafından sıklıkla soruluyor.
Gelin hep birlikte Rüya dizisinin oyuncu kadrosunu ve onların gerçekte kullandıkları sosyal medya hesaplarını birlikte inceleyelim…
1- Bulut Giray (Ceyhun Mergiroğlu) Instagram —— Twitter
2- Elif Ardalı (Hazal Filiz Küçükköse) Instagram —- Twitter
3- Ruhşan Giray (Özge Özdener) Instagram ve Twitter Hesabı Şuan İçin Kullanmamaktadır
4- Alaz (Ulaş Tuna Astepe) Instagram —- Twitter
5- Cihan Giray (Atilla Saral) Instagram
6- Gülendam Büküm Ardalı (Özge Sezince) Instagram 
7- Faysal Ardalı (Turgut Tunçalp)
8- Vuslat Akarsu (Goncagül Sunar) Instagram
9- İnan Ardalı (Emir Çubukçu) Instagram
0 notes
sarki-sozleri · 7 years
Text
Özge Doğru - Mutlu Son Şarkı Sözleri
Özge Doğru'nun, DMC aracılığı ile dağıtımı yapılan "Mutlu Son" isimli şarkısını netd müzik katkılarıyla sizler için paylaşıyoruz.
youtube
Aşk bu günah değil yakmaz Hiç bir kitapta da yazmaz Tene can verir gözle durmaz Aşk emir kalp kaçamaz Suskun yalanları öttüm Yemin ettim tövbe bir daha İnan ilk bakışmada gördüm Seninle dünya bir yana Yıldızlara söyledim Mutlu sonu bekledim Ne de yakıştı aşk bana Sevmeli öpmeli uykuna girmeli Her nefes ölmeliyim Her şeyi toplayıp gitmeli buradan Kalbime dönmeliyim Tarifi yok bir satır ne de bir yol Ben seninim meleğim Şu halimi bir de elaleme sorsan Ben delinin tekiyim
0 notes