Genel Yayın Yönetmenimiz Önder Deniz Çavuşlar'ın annesini kaybedişine dair yazısı...
Henüz ellili yaşların ortasındaydı. Altmış bile değil. Soğuk ve fırtınalı beş ocak sabahına karşı, yağmurlara karışan ve hanımeli kokusu eşliğinde “beni unutma yavrum” deyip gözlerini sonsuza değin yuman annem...
Beş yaşındaydım.
İstanbul'da tarihin en yoğun kar yağışı yaşanmıştı. Yaşıtlarım sokaktaydı. Ben de çıkmak istiyordum. Ama “Yavrum üşürsün, olmaz bugün” demiştin. Pencereden arkadaşlarımı izlemiş, dışarı çıkamamış, sana küsmüştüm. O gün canını dişine takıp kalın mavi renkli kardan adam figürlü kazak ile eldivenler diktin. Ertesi gün doyasıya kartopu savaşı yapmıştım. Hem sıcacık kazağım ve eldivenlerim vardı. Çok mutlu etmiştin.
Yedi yaşındaydım. Okula başlayacaktım, korkuyor ve çekiniyordum insanların arasına karışmaktan! Ortama adapte olamayacağımı anladın. Annelik içgüdüsü! Öğretmenimden izin alarak benimle aynı sırada oturdun.
İlk işime girdiğim dönem, maddi sıkıntılar nedeniyle, çamaşırları elinde yıkadığın günlere dek gelmişti.İlk aylığımı aldığımda beyaz eşya satıcısı Asım Abi'nin mağazasından çamaşır makinesi alıp bir sürü senete imza atmıştım, makine eve geldiğindeki tebessümün hala hafızamda...
Bir gün rahatsızlandın. Hastanede tetkikler, kanser dediler. Durum ciddiydi. Ameliyat dediler, oldun. İyileşecek dedi doktorlar, iyileşemedin. Bütün müdahaleleri yapmışlar ve eve göndermişlerdi artık. Bir sabah fenalaştın. Ambulans geldiğinde, bakışlarını unutamam. Son kez baktın hayatının geçtiği, bizi büyüttüğün evimize sanki hiç dönmeyecekmiş gibi. Dönemedin...
Medicana Hastanesi. Bir gece önce acile kaldırdığımızda beklemeyin yoğun bakımda, bir gelişme olursa haber veririz dendi. Dayanamadım. Akşam sekiz gibi geldim sana. Rahatsız oldum yalnız bıraktım diye. Saat dört kere dört. Gecenin körü. Dışarıdayım, yağmurda sigara içmiyor yiyorum. Danışmadan çocuk kapıya çıktı. "Abi, yoğun bakımdan çağırdılar seni" dedi. Koridora koştum. Kat dört, kapı açıldı. "Üzgünüm, başınız sağ olsun" dedi doktor...
Ahh yosun gözlü annem...
Kalbimi yırtan sızım...
Şairin dediği gibi:
"Ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata."
Sessizce kutlayın anneler gününü Yetimlerin, şehitlerin ve hiç anne olamamış Kadınlarımızın canını acıtmadan, aldığınız hediyeleri gözlerine sokmadan, onların duygularını acıtmadan kutlayın bu günü... Uzaktaysanız eğer telefonla, yakındaysa evine giderek elini öperek, ahiret alemine göç ettiyse mezarına ziyaretlerle. kutlayalım SESSİZ. KUTLAYIN ANNELER, GÜNÜNÜ ÇÜNKÜ 6 SUBATTA BIRCOK. EVLAT ANNESİNİ BİR ÇOK ANNE EVLADINI KAYBETİ KİMSENİN GÖZÜNE SOKMADAN SESSİZCE KUTLAYIN