Tumgik
#Baba oğul münasebeti
Photo
Tumblr media
İslamiyet’te Olması Gereken Baba-Oğul İlişkisi
Kendisine ait olmayan herhangi bir kadınlarla cinsi münasebet kurmanın zina olduğunu, zinanın ise Kur’an da kesinlikle yasak kılındığını ve zinanın pek çirkin bir şey olduğunu, birçok yuva ve ailelerin yıkılmasına, bir o, kadar da ocakların sönmesine vasiyle teşkil ettiğini hülâsa zinanın bütün zararlarını henüz yeni akılbalığ olan oğluna anlatması lâzımdır.
Bugün bu görevi yapan babalara pek ender rastlanmaktadır.  Halbuki babanın başlıca görevlerinden bir tanesi de budur. Birçok gencin zinaya itilmesinin, umumhanelere koşmasının, yabancı kadınlarla ilişki kurmasının sebebi budur.
Zavallılar bilmiyorlar. Hatta yabancı kadın veya kızla ilişki kurmanın dinde yasak olduğunu bilmeyen nice delikanlılara şahit olmuşuzdur. Öyleyse delikanlı camiye gitmezse, okulda ve evde de babasından bu gibi şeylerin İslam’da yasak olduğunu öğrenmezse, nereden öğrenecek?
Çocuklarımızı maalesef kendi ellerimizle bozuyoruz. Ahlaklarının bozulmasına biz sebep oluyoruz. Hep onların maddî hayat ve istikballeri ile ilgileniyoruz. Manevi hayatları ile ilgilenmek bizim için adeta büyük bir külfet haline gelmiştir.
Böyle yapmakla acaba sorumluluktan kurtulacağımızı mı sanıyoruz. Nerde? Allah teâla ve tekkaddes hazretleri bütün bunları bizden soracaktır. O büyük günün büyük hesabını göz önünde tutarak her baba oğluna bu hususta gerekli bilgileri vermelidir. Onu her bakımdan aydınlatmalıdır.
Tabii yukarıda da arz ettiğimiz gibi bu hususları erkek çocuğa anne söyleyemez. Fakat baba söyleyebilir. İzah edip öğretebilir. Bir baba evladına vakti gelince bunları öğretmezse, görevini ihmal etmiş olur. Allah katında sorumlu duruma düşer. Allah katında bunun hesabını verir
Ey babalar şimdi görev sırası sizde işte! Oğullarınızla sıcak ve samimi ilişkiler kurun. Onlara dinini öğretin, Dinde cahil olmasınlar. Din cahilliği başka cahilliğe katiyen benzemez. Dikkat edin. Yavrularınızın ahiret istikbalini kendi ellerinizle yıkmayın! Mesül olursunuz.
Şunu da tekrar edelim ki, bugün milletimiz ne çekiyorsa bu yüzden çekiyor. Çocuklarımız bunalımlara, babalarını o kritik devrelerde yanlarında bulamadıkları, ellerinden tutup kurtarmadıkları için sürükleniyorlar.
Onun için bunalım çağlarında, yavrularımızın ellerinden tutalım; kötü yollara sapmalarını önleyelim. Onları kötü arkadaşlarına karşı uyaralım. Kötü kadınların şerrinden koruyalım. Şeytan ve nefsin tuzağına düşmemesi için azam!  Gayret gösterelim.
Doğru olanı öğretelim ki, eğriden kaçsınlar. Yanlış yolu gösterelim ki, doğru yolu bulsunlar. Haramları da bildirelim ki, Helâlleri sevsinler. Kumarın, zinanın, içkinin ve benzeri menhiyatın kötülüklerini, zararlarını sık sık tekrarlayalım ki, onlardan nefret duysunlar. Aldanıp da o menhiyatı irtikâp etmesinler.
Evet eğer baba-oğul ilişkilerinin düzelmesini, kuvvetlenmesini, sarsılmaz ve kopmaz bağlarla takviye edilmesini istiyorsak ki elbette istiyoruz- çocuklarımızı, ihmal etmeyelim. Onları Allah’a, Rasülüllah’a, Kur’ana bağlamak ve bütün mukaddesata gönül verdirmek, bizim en büyük görevimiz olmalıdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
isturbeleri · 8 years
Photo
Tumblr media
İslamiyet’te Olması Gereken Baba-Oğul İlişkisi
Kendisine ait olmayan herhangi bir kadınlarla cinsi münasebet kurmanın zina olduğunu, zinanın ise Kur’an da kesinlikle yasak kılındığını ve zinanın pek çirkin bir şey olduğunu, birçok yuva ve ailelerin yıkılmasına, bir o, kadar da ocakların sönmesine vasiyle teşkil ettiğini hülâsa zinanın bütün zararlarını henüz yeni akılbalığ olan oğluna anlatması lâzımdır.
Bugün bu görevi yapan babalara pek ender rastlanmaktadır.  Halbuki babanın başlıca görevlerinden bir tanesi de budur. Birçok gencin zinaya itilmesinin, umumhanelere koşmasının, yabancı kadınlarla ilişki kurmasının sebebi budur.
Zavallılar bilmiyorlar. Hatta yabancı kadın veya kızla ilişki kurmanın dinde yasak olduğunu bilmeyen nice delikanlılara şahit olmuşuzdur. Öyleyse delikanlı camiye gitmezse, okulda ve evde de babasından bu gibi şeylerin İslam’da yasak olduğunu öğrenmezse, nereden öğrenecek?
Çocuklarımızı maalesef kendi ellerimizle bozuyoruz. Ahlaklarının bozulmasına biz sebep oluyoruz. Hep onların maddî hayat ve istikballeri ile ilgileniyoruz. Manevi hayatları ile ilgilenmek bizim için adeta büyük bir külfet haline gelmiştir.
Böyle yapmakla acaba sorumluluktan kurtulacağımızı mı sanıyoruz. Nerde? Allah teâla ve tekkaddes hazretleri bütün bunları bizden soracaktır. O büyük günün büyük hesabını göz önünde tutarak her baba oğluna bu hususta gerekli bilgileri vermelidir. Onu her bakımdan aydınlatmalıdır.
Tabii yukarıda da arz ettiğimiz gibi bu hususları erkek çocuğa anne söyleyemez. Fakat baba söyleyebilir. İzah edip öğretebilir. Bir baba evladına vakti gelince bunları öğretmezse, görevini ihmal etmiş olur. Allah katında sorumlu duruma düşer. Allah katında bunun hesabını verir
Ey babalar şimdi görev sırası sizde işte! Oğullarınızla sıcak ve samimi ilişkiler kurun. Onlara dinini öğretin, Dinde cahil olmasınlar. Din cahilliği başka cahilliğe katiyen benzemez. Dikkat edin. Yavrularınızın ahiret istikbalini kendi ellerinizle yıkmayın! Mesül olursunuz.
Şunu da tekrar edelim ki, bugün milletimiz ne çekiyorsa bu yüzden çekiyor. Çocuklarımız bunalımlara, babalarını o kritik devrelerde yanlarında bulamadıkları, ellerinden tutup kurtarmadıkları için sürükleniyorlar.
Onun için bunalım çağlarında, yavrularımızın ellerinden tutalım; kötü yollara sapmalarını önleyelim. Onları kötü arkadaşlarına karşı uyaralım. Kötü kadınların şerrinden koruyalım. Şeytan ve nefsin tuzağına düşmemesi için azam!  Gayret gösterelim.
Doğru olanı öğretelim ki, eğriden kaçsınlar. Yanlış yolu gösterelim ki, doğru yolu bulsunlar. Haramları da bildirelim ki, Helâlleri sevsinler. Kumarın, zinanın, içkinin ve benzeri menhiyatın kötülüklerini, zararlarını sık sık tekrarlayalım ki, onlardan nefret duysunlar. Aldanıp da o menhiyatı irtikâp etmesinler.
Evet eğer baba-oğul ilişkilerinin düzelmesini, kuvvetlenmesini, sarsılmaz ve kopmaz bağlarla takviye edilmesini istiyorsak ki elbette istiyoruz- çocuklarımızı, ihmal etmeyelim. Onları Allah’a, Rasülüllah’a, Kur’ana bağlamak ve bütün mukaddesata gönül verdirmek, bizim en büyük görevimiz olmalıdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
islamsanat-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
İslam’da Baba-Oğul Münasebeti
Toplumun çektiği sıkıntılardan birisi de, baba-oğul münasebetleridir. Baba-oğul ilişkileri nasıl olmalıdır?  Oğul, babasını severken, sayarken, gereken hürmeti yaparken, baba oğluna sert ve haşin davranabilir mi? İlerideki bahislerde, (evlatların ana-baba üzerindeki haklan) konusunu işlerken bu hususta geniş bilgiler verilecektir.
Şimdilik burada şunu belirtelim: Zamanımızda baba-oğul ilişkileri çok bozulmuştur. İkisi de sanki ary dünyaların insanı olmuşlardır. Baba bir yerde… Oğlan başka bir yerde,  Ancak akşamdan akşama buluşuyorlar, görüşüyorlar. Bazen buluşma ve görüşme süresi daha da uzuyor. Günleri, hatta haftaları buluyor.. Oğlan haftalarca eve uğramıyor. Bir de gezdiği, dolaştığı ve düşüp kalktığı kimseler, baba tarafından bilinmiyor.
Neden bunlar? Bu acı duruma sebep olan faktör nedir acaba?
Bunun muhakkak bir çok sebebi vardır.  Hepsini burada zikretmek imkansız. Yalnız şunu kayd edelim ki, bu faktörlerin başında, baba-oğul münasebetlerinin bozulması, duruma uğraması geliyor. Baba-oğul arasındaki bağlar bir defa bir koptu mu, aralarındaki ilişkiler bir kere zaafa uğradı mı, kolay kolay düzelmez. Üstelik her gün durum biraz daha kötüye gider. Onun için mühim olan o bağların kopmaması, oradaki ilişkilerin duruma uğramamasıdır.
Evlat, tarafından sayılan, sevilen baba, mutlaka oğlunu sevmelidir, her vesile ile bağrına basmalıdır. Her zaman oğlunu sevindirmelidir, neşelendirmelidir. Rasülüllah efendimizin çocukları nasıl sevdiğini bir kere düşünün!
Erkek evlatları yaşamamıştır. Oğlu İbrahim vefat ettiği zaman, mübarek gözlerinden yaşlar dökülmüştür. Çünkü son derece üzülmüşlerdi..
Torunları Haşan ile Hüseyni (ranhuma) ’yı pek severlerdi. Adeta evlat sevgisini onlarda çıkarırlardı. Onların sık sık sever ve öperlerdi. Namaz kılarlarken sırtına çıkarlardı. Namazını bozmadan öylece namazını tamamlardı. Bütün bunlar sahih, hadiselerle sabittir. Bu babta İmam Müslim’den şöyle nakl edilmiştir:
“Ekra bin Nabıs, Peygamber aleyhisselamı, Hasan’ı öperken gördü ve şöyle dedi.”
—Benim on çocuğum vardır, (bugüne kadar) hiç birini öpmedim. Rasülüllah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:
—Hiç şübhe yok ki, merhamet etmiyene merhamet edilmez!’
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
bayramlik-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
İslami Aile İçi İlişkiler
Ebeveynler Peygamber aleyhisselamı örnek almalıdır. Çocuklarını sık sık sevmeli, onların gönlünü hoş tutmalıdır. Çocuklar evde, dışarı dan gelecek olan babalarını korku ve dehşet içinde beklememelidirler. Babamız eve gelince, acaba bize bağıracak mı? Bizi dövecek mi? Bizi azarlayacak mı? Gibi düşünceler içinde, babalarının adeta eve gelmemesini temenni eder hale gelmemelidirler.
Bunların aksine: Babam ne zaman gelecek? Acaba çarşıdan bize ne getirecek? Ne zaman gelip de boynuna sarılıp onu doya doya öpeceğiz?. Gibi düşünceler içerisinde, babalarının yolunu şevk ile beklemelidirler. Eve biran önce dönmesini gönülden arzu etmelidirler.
İşte hakiki baba budur! Evet bir baba çocuklara bu hissi vermelidir. Kendisini sevdirmesi de elindedir, yerdirmesi de. Kendisini saydırması da elindedir sördürmesi de. Bütün güç ve imkânlarını seferber ederek kendisini sevmelidir, saydırmalıdır. Babasmı şevk ile bekleyen bir çocuk ile korku ve dehşet içinde bekleyen bir çocuk bir olur mu? Elbeteki bir olmaz!
Evde babalarını şevkle bekleyen çocukların hem ruh yapısı ve hem beden yapısı sağlam olur. Babalarını korku ile bekleyen çocuklara^ beden yapısı sağlam olsa bile ruh yapisı bozuk olur. Toplum içinde çekingen ve içine kapalı olur. Gayet endişeli, tereddütlü ve kuşkulu olur.
İşte bunlara meydan vermemek için, bir babanın oğlu ile olan manevi ilişkisini düzeltmesi, sağlamlaştırması lâzımdır. Bu ilişkiyi bir düzeltirse, gerisi artık kolay olur. Evlâdını artık ondan sonra istediği şekilde idare eder »istediği yöne yöneltir.
Camiye de getirebilir, Kur’an da öğretebilir. Dini bilgilerle de zahmet çekmeden teçhiz edebilir. Kendisine, komşu ve akrabalarına karşı, büyüklere ve küçüklere karşı nasıl davranacağını da kolaylıkla öğretebilir. Okula da rahatlık ile götürebilir, müsbet ilimleri de öğretebilir. Hulasar hem kendisi, hem toplumu, hem ülkesi, hem dünyası ve hem de ahireti için onu yararlı bir eleman olarak yetiştirebilir.
Neden mi? Çünkü O evladı ile artık matlup olan diyaloğu kurmuştur. Aradaki bağlan sağlamlaştırmıştır. Babasının bir sözünü iki yapmaya gönlü razı olmaz bir hale getirmiştir. Ufak tefek kusur ve hatalarını görmediği için, babasına karşı derin bir güven ve itimat duymasını sağlamıştır.
Nice babalar vardır ki, evlatlarının ufak: hatasını büyütürler. Yaptığı küçük bir yaramazlıktan hemen kızarlar, en ufak bir yaramazlığı hazmedemezler. Döverler, hırpalarlar, azarlarlar… Yavruların kendilerine Allah tarafından birer emanet olduklarını unuturlar. Yaramazlıkların sabırla karşılanacağını hatırlayamazlar. Hemen kızarlar, hemen köpürürler. Yahut dışarıda ki kızgınlıklarını öfkelerini evde çıkartmaya kalkarlar.
Bu suretle çocuklara karşı hatalı davranırlar. Onların karşısında daima eli sopalı dururlar. Hiç sebep yokken yavrularını kamçılar… Allah’tan korkmazlar… Peygamberden utanmazlar, toplumdan çekinmezler. Komşu ve akrabalardan haya etmezler. En ufak bir şeyden ötürü basarlar yaygarayı. Ev, huzur yurdu değil, sanki bir savaş alanı! Evin her köşesinde bağırmalar. Çağırmalar. Hıçkırık ve ağlama sesleri nerdeyse duvarları deler.
Şimdi şöyle bir düşünelim: böyle bir babadan ülkeye hayır gelir mi? Böyle bir babanın kötü terbiyesi altında yetişen ve ruh yapısı gayet bozuk olan çocuktan memlekete bir fayda gelir mi?     :  Böyle bir babanın, o dövdüğü, sebepsiz yere azarladığı, hararet ettiği o yavrudan saygı görmeğe hakkı var mıdır? Ondan gereken sevgiyi bekleyebilir mi? Yahut böyle bir ilgi, saygı ve sevgi hakkı olabilir mi?
Asla! Neden? Çünkü baba, evladı ile gereken sıcak ilişkiyi kuramamıştır. Baba-oğul arasında fevkalâde lüzumlu olan alâkayı tesis edememiştir. Evladın kendisine gereği gibi bağlayamamıştır. Onun yüreğini Allah ve Rasûlüllah sevgisi ile asla dağlayamamıştır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
inceptionistanbul · 8 years
Photo
Tumblr media
İslami Aile İçi İlişkiler
Ebeveynler Peygamber aleyhisselamı örnek almalıdır. Çocuklarını sık sık sevmeli, onların gönlünü hoş tutmalıdır. Çocuklar evde, dışarı dan gelecek olan babalarını korku ve dehşet içinde beklememelidirler. Babamız eve gelince, acaba bize bağıracak mı? Bizi dövecek mi? Bizi azarlayacak mı? Gibi düşünceler içinde, babalarının adeta eve gelmemesini temenni eder hale gelmemelidirler.
Bunların aksine: Babam ne zaman gelecek? Acaba çarşıdan bize ne getirecek? Ne zaman gelip de boynuna sarılıp onu doya doya öpeceğiz?. Gibi düşünceler içerisinde, babalarının yolunu şevk ile beklemelidirler. Eve biran önce dönmesini gönülden arzu etmelidirler.
İşte hakiki baba budur! Evet bir baba çocuklara bu hissi vermelidir. Kendisini sevdirmesi de elindedir, yerdirmesi de. Kendisini saydırması da elindedir sördürmesi de. Bütün güç ve imkânlarını seferber ederek kendisini sevmelidir, saydırmalıdır. Babasmı şevk ile bekleyen bir çocuk ile korku ve dehşet içinde bekleyen bir çocuk bir olur mu? Elbeteki bir olmaz!
Evde babalarını şevkle bekleyen çocukların hem ruh yapısı ve hem beden yapısı sağlam olur. Babalarını korku ile bekleyen çocuklara^ beden yapısı sağlam olsa bile ruh yapisı bozuk olur. Toplum içinde çekingen ve içine kapalı olur. Gayet endişeli, tereddütlü ve kuşkulu olur.
İşte bunlara meydan vermemek için, bir babanın oğlu ile olan manevi ilişkisini düzeltmesi, sağlamlaştırması lâzımdır. Bu ilişkiyi bir düzeltirse, gerisi artık kolay olur. Evlâdını artık ondan sonra istediği şekilde idare eder »istediği yöne yöneltir.
Camiye de getirebilir, Kur’an da öğretebilir. Dini bilgilerle de zahmet çekmeden teçhiz edebilir. Kendisine, komşu ve akrabalarına karşı, büyüklere ve küçüklere karşı nasıl davranacağını da kolaylıkla öğretebilir. Okula da rahatlık ile götürebilir, müsbet ilimleri de öğretebilir. Hulasar hem kendisi, hem toplumu, hem ülkesi, hem dünyası ve hem de ahireti için onu yararlı bir eleman olarak yetiştirebilir.
Neden mi? Çünkü O evladı ile artık matlup olan diyaloğu kurmuştur. Aradaki bağlan sağlamlaştırmıştır. Babasının bir sözünü iki yapmaya gönlü razı olmaz bir hale getirmiştir. Ufak tefek kusur ve hatalarını görmediği için, babasına karşı derin bir güven ve itimat duymasını sağlamıştır.
Nice babalar vardır ki, evlatlarının ufak: hatasını büyütürler. Yaptığı küçük bir yaramazlıktan hemen kızarlar, en ufak bir yaramazlığı hazmedemezler. Döverler, hırpalarlar, azarlarlar… Yavruların kendilerine Allah tarafından birer emanet olduklarını unuturlar. Yaramazlıkların sabırla karşılanacağını hatırlayamazlar. Hemen kızarlar, hemen köpürürler. Yahut dışarıda ki kızgınlıklarını öfkelerini evde çıkartmaya kalkarlar.
Bu suretle çocuklara karşı hatalı davranırlar. Onların karşısında daima eli sopalı dururlar. Hiç sebep yokken yavrularını kamçılar… Allah’tan korkmazlar… Peygamberden utanmazlar, toplumdan çekinmezler. Komşu ve akrabalardan haya etmezler. En ufak bir şeyden ötürü basarlar yaygarayı. Ev, huzur yurdu değil, sanki bir savaş alanı! Evin her köşesinde bağırmalar. Çağırmalar. Hıçkırık ve ağlama sesleri nerdeyse duvarları deler.
Şimdi şöyle bir düşünelim: böyle bir babadan ülkeye hayır gelir mi? Böyle bir babanın kötü terbiyesi altında yetişen ve ruh yapısı gayet bozuk olan çocuktan memlekete bir fayda gelir mi?     :  Böyle bir babanın, o dövdüğü, sebepsiz yere azarladığı, hararet ettiği o yavrudan saygı görmeğe hakkı var mıdır? Ondan gereken sevgiyi bekleyebilir mi? Yahut böyle bir ilgi, saygı ve sevgi hakkı olabilir mi?
Asla! Neden? Çünkü baba, evladı ile gereken sıcak ilişkiyi kuramamıştır. Baba-oğul arasında fevkalâde lüzumlu olan alâkayı tesis edememiştir. Evladın kendisine gereği gibi bağlayamamıştır. Onun yüreğini Allah ve Rasûlüllah sevgisi ile asla dağlayamamıştır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
medreseler-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
Baba-Oğul İlişkilerinde Olması Gerekenler
Baba-oğul ilişkileri konusunda bilhassa şunu da işaret etmek isterim: Bir ana, oğluna her şey söyleyemez. Erkek evlat, belirli bir yaştan sonra bazı konularda anadan çok babaya muhatap olur. Onun için çocuğa cünüp olduğu zaman, nasıl yıkanacağını, nasıl boy abdesti alacağını öğretmek anadan çok, babaya düşen görevlerdendir.
Evlilik babında oğluna gerekli bilgiyi verecek de hiç şüphe yok ki babadır.
—“ Evet baba oğluna her hususu öğretmelidir. Dinde haya yoktur. Yani dinî bilgileri öğrenmekte çekinecek bir şey yoktur. Evlat babaya istediğini sorabilir” ve babasından öğrenebilir. Yahut baba, evladına münasip bir lisanla bunları rahatlıkla öğretebilir.  Cünüplük hususunda da baba evladına gerekip bilgileri verip elidir ve öğretmelidir. Cünüp gezmenin ne kadar büyük bir günah olduğunu oğluna anlatmalıdır.
Aksi halde evlat, günlerce, haftalarca hatta bazen aylarca cünüp gezer de babanın bundan haberi olmaz. Ve bu yüzden büyük bir sorumluluk ve vebal altına girer. Böyle bir sorumluluk ye vebal altına girmemesi için, çocuk henüz erginlik çağma gelmeden önce, yıkanmasını guslün farzlarım, sünnetlerini, müstahak ve adaplarını öğrenmesi lâzımdır…
Dışarıda gezerken yabancı kadınlara laf atmamasını, genç kızları ve hanımları lafla, gözle, elle rahatsız etmemesini, böyle bir şey yapmanın çok günah olduğunu, Kur’an-ı Kerimde harama bakmanın kesinlikle yasak kılındığını, yabancı yani namahrem kadınlarla baş başa kalmanın dinen caiz olmadığım, şüpheyi mucip yerlerde gezip dolaşmanın da doğru olmadığını evladına telkin etmesi de baba-oğul ilişkilerini, kuvvetlendiren hususlardandır.
Babanın bunu da dikkate alması lâzımdır, oğlunu bu yönlerde de yalnız bırakmaması, ihmali etmemesi gerekmektedir. Delikanlı oğlunun, gece rüyasında şeytan tarafından nasıl aldatılacağım, nasıl ihtilam olacağını, ihtilam olduktan sonra da ne yapması gerektiğini öğretmek te babaya düşen görevlerdendir.
Dinine bağlı olan delikanlı, çok mahcup ve utangaç öldüğü için, ihtilâm olduğu zaman evde yıkanmaktan çekinebilir.  Oğlunun bu kritik durumlarım da göz Önünde tutması, anında tedbir alıp böyle hallerde evde yıkanabileceğini, bunda çekinecek bir şeyin bulunmadığını, her yetişkin gencin böyle şeyler başından1 geçebileceğini, evlâdına münasip bir lisanla anlatıp gereken öğütü vermesi gerekir. Cinsi arzularını tatmin etmek için, umumhanelere gitmesinin dinde yasak olduğunu, kendisine ait olmayan yani nikâhsız kadınlarla cinsi ilişki kurmasının da yasak olduğunu ona münasip bir dille öğretmesi lâzımdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
Text
İslam’da Baba-Oğul Münasebeti
Toplumun çektiği sıkıntılardan birisi de, baba-oğul münasebetleridir. Baba-oğul ilişkileri nasıl olmalıdır?  Oğul, babasını severken, sayarken, gereken hürmeti yaparken, baba oğluna sert ve haşin davranabilir mi? İlerideki bahislerde, (evlatların ana-baba üzerindeki haklan) konusunu işlerken bu hususta geniş bilgiler verilecektir.
Şimdilik burada şunu belirtelim: Zamanımızda baba-oğul ilişkileri çok bozulmuştur. İkisi de sanki ary dünyaların insanı olmuşlardır. Baba bir yerde… Oğlan başka bir yerde,  Ancak akşamdan akşama buluşuyorlar, görüşüyorlar. Bazen buluşma ve görüşme süresi daha da uzuyor. Günleri, hatta haftaları buluyor.. Oğlan haftalarca eve uğramıyor. Bir de gezdiği, dolaştığı ve düşüp kalktığı kimseler, baba tarafından bilinmiyor.
Neden bunlar? Bu acı duruma sebep olan faktör nedir acaba?
Bunun muhakkak bir çok sebebi vardır.  Hepsini burada zikretmek imkansız. Yalnız şunu kayd edelim ki, bu faktörlerin başında, baba-oğul münasebetlerinin bozulması, duruma uğraması geliyor. Baba-oğul arasındaki bağlar bir defa bir koptu mu, aralarındaki ilişkiler bir kere zaafa uğradı mı, kolay kolay düzelmez. Üstelik her gün durum biraz daha kötüye gider. Onun için mühim olan o bağların kopmaması, oradaki ilişkilerin duruma uğramamasıdır.
Evlat, tarafından sayılan, sevilen baba, mutlaka oğlunu sevmelidir, her vesile ile bağrına basmalıdır. Her zaman oğlunu sevindirmelidir, neşelendirmelidir. Rasülüllah efendimizin çocukları nasıl sevdiğini bir kere düşünün!
Erkek evlatları yaşamamıştır. Oğlu İbrahim vefat ettiği zaman, mübarek gözlerinden yaşlar dökülmüştür. Çünkü son derece üzülmüşlerdi..
Torunları Haşan ile Hüseyni (ranhuma) ’yı pek severlerdi. Adeta evlat sevgisini onlarda çıkarırlardı. Onların sık sık sever ve öperlerdi. Namaz kılarlarken sırtına çıkarlardı. Namazını bozmadan öylece namazını tamamlardı. Bütün bunlar sahih, hadiselerle sabittir. Bu babta İmam Müslim’den şöyle nakl edilmiştir:
“Ekra bin Nabıs, Peygamber aleyhisselamı, Hasan’ı öperken gördü ve şöyle dedi.”
—Benim on çocuğum vardır, (bugüne kadar) hiç birini öpmedim. Rasülüllah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:
—Hiç şübhe yok ki, merhamet etmiyene merhamet edilmez!’
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
inanistanbul-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
Baba-Oğul İlişkilerinde Olması Gerekenler
Baba-oğul ilişkileri konusunda bilhassa şunu da işaret etmek isterim: Bir ana, oğluna her şey söyleyemez. Erkek evlat, belirli bir yaştan sonra bazı konularda anadan çok babaya muhatap olur. Onun için çocuğa cünüp olduğu zaman, nasıl yıkanacağını, nasıl boy abdesti alacağını öğretmek anadan çok, babaya düşen görevlerdendir.
Evlilik babında oğluna gerekli bilgiyi verecek de hiç şüphe yok ki babadır.
—“ Evet baba oğluna her hususu öğretmelidir. Dinde haya yoktur. Yani dinî bilgileri öğrenmekte çekinecek bir şey yoktur. Evlat babaya istediğini sorabilir” ve babasından öğrenebilir. Yahut baba, evladına münasip bir lisanla bunları rahatlıkla öğretebilir.  Cünüplük hususunda da baba evladına gerekip bilgileri verip elidir ve öğretmelidir. Cünüp gezmenin ne kadar büyük bir günah olduğunu oğluna anlatmalıdır.
Aksi halde evlat, günlerce, haftalarca hatta bazen aylarca cünüp gezer de babanın bundan haberi olmaz. Ve bu yüzden büyük bir sorumluluk ve vebal altına girer. Böyle bir sorumluluk ye vebal altına girmemesi için, çocuk henüz erginlik çağma gelmeden önce, yıkanmasını guslün farzlarım, sünnetlerini, müstahak ve adaplarını öğrenmesi lâzımdır…
Dışarıda gezerken yabancı kadınlara laf atmamasını, genç kızları ve hanımları lafla, gözle, elle rahatsız etmemesini, böyle bir şey yapmanın çok günah olduğunu, Kur’an-ı Kerimde harama bakmanın kesinlikle yasak kılındığını, yabancı yani namahrem kadınlarla baş başa kalmanın dinen caiz olmadığım, şüpheyi mucip yerlerde gezip dolaşmanın da doğru olmadığını evladına telkin etmesi de baba-oğul ilişkilerini, kuvvetlendiren hususlardandır.
Babanın bunu da dikkate alması lâzımdır, oğlunu bu yönlerde de yalnız bırakmaması, ihmali etmemesi gerekmektedir. Delikanlı oğlunun, gece rüyasında şeytan tarafından nasıl aldatılacağım, nasıl ihtilam olacağını, ihtilam olduktan sonra da ne yapması gerektiğini öğretmek te babaya düşen görevlerdendir.
Dinine bağlı olan delikanlı, çok mahcup ve utangaç öldüğü için, ihtilâm olduğu zaman evde yıkanmaktan çekinebilir.  Oğlunun bu kritik durumlarım da göz Önünde tutması, anında tedbir alıp böyle hallerde evde yıkanabileceğini, bunda çekinecek bir şeyin bulunmadığını, her yetişkin gencin böyle şeyler başından1 geçebileceğini, evlâdına münasip bir lisanla anlatıp gereken öğütü vermesi gerekir. Cinsi arzularını tatmin etmek için, umumhanelere gitmesinin dinde yasak olduğunu, kendisine ait olmayan yani nikâhsız kadınlarla cinsi ilişki kurmasının da yasak olduğunu ona münasip bir dille öğretmesi lâzımdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
huzuriste-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
Baba-Oğul İlişkilerinde Olması Gerekenler
Baba-oğul ilişkileri konusunda bilhassa şunu da işaret etmek isterim: Bir ana, oğluna her şey söyleyemez. Erkek evlat, belirli bir yaştan sonra bazı konularda anadan çok babaya muhatap olur. Onun için çocuğa cünüp olduğu zaman, nasıl yıkanacağını, nasıl boy abdesti alacağını öğretmek anadan çok, babaya düşen görevlerdendir.
Evlilik babında oğluna gerekli bilgiyi verecek de hiç şüphe yok ki babadır.
—“ Evet baba oğluna her hususu öğretmelidir. Dinde haya yoktur. Yani dinî bilgileri öğrenmekte çekinecek bir şey yoktur. Evlat babaya istediğini sorabilir” ve babasından öğrenebilir. Yahut baba, evladına münasip bir lisanla bunları rahatlıkla öğretebilir.  Cünüplük hususunda da baba evladına gerekip bilgileri verip elidir ve öğretmelidir. Cünüp gezmenin ne kadar büyük bir günah olduğunu oğluna anlatmalıdır.
Aksi halde evlat, günlerce, haftalarca hatta bazen aylarca cünüp gezer de babanın bundan haberi olmaz. Ve bu yüzden büyük bir sorumluluk ve vebal altına girer. Böyle bir sorumluluk ye vebal altına girmemesi için, çocuk henüz erginlik çağma gelmeden önce, yıkanmasını guslün farzlarım, sünnetlerini, müstahak ve adaplarını öğrenmesi lâzımdır…
Dışarıda gezerken yabancı kadınlara laf atmamasını, genç kızları ve hanımları lafla, gözle, elle rahatsız etmemesini, böyle bir şey yapmanın çok günah olduğunu, Kur’an-ı Kerimde harama bakmanın kesinlikle yasak kılındığını, yabancı yani namahrem kadınlarla baş başa kalmanın dinen caiz olmadığım, şüpheyi mucip yerlerde gezip dolaşmanın da doğru olmadığını evladına telkin etmesi de baba-oğul ilişkilerini, kuvvetlendiren hususlardandır.
Babanın bunu da dikkate alması lâzımdır, oğlunu bu yönlerde de yalnız bırakmaması, ihmali etmemesi gerekmektedir. Delikanlı oğlunun, gece rüyasında şeytan tarafından nasıl aldatılacağım, nasıl ihtilam olacağını, ihtilam olduktan sonra da ne yapması gerektiğini öğretmek te babaya düşen görevlerdendir.
Dinine bağlı olan delikanlı, çok mahcup ve utangaç öldüğü için, ihtilâm olduğu zaman evde yıkanmaktan çekinebilir.  Oğlunun bu kritik durumlarım da göz Önünde tutması, anında tedbir alıp böyle hallerde evde yıkanabileceğini, bunda çekinecek bir şeyin bulunmadığını, her yetişkin gencin böyle şeyler başından1 geçebileceğini, evlâdına münasip bir lisanla anlatıp gereken öğütü vermesi gerekir. Cinsi arzularını tatmin etmek için, umumhanelere gitmesinin dinde yasak olduğunu, kendisine ait olmayan yani nikâhsız kadınlarla cinsi ilişki kurmasının da yasak olduğunu ona münasip bir dille öğretmesi lâzımdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
istesbih · 8 years
Photo
Tumblr media
İslamiyet’te Olması Gereken Baba-Oğul İlişkisi
Kendisine ait olmayan herhangi bir kadınlarla cinsi münasebet kurmanın zina olduğunu, zinanın ise Kur’an da kesinlikle yasak kılındığını ve zinanın pek çirkin bir şey olduğunu, birçok yuva ve ailelerin yıkılmasına, bir o, kadar da ocakların sönmesine vasiyle teşkil ettiğini hülâsa zinanın bütün zararlarını henüz yeni akılbalığ olan oğluna anlatması lâzımdır.
Bugün bu görevi yapan babalara pek ender rastlanmaktadır.  Halbuki babanın başlıca görevlerinden bir tanesi de budur. Birçok gencin zinaya itilmesinin, umumhanelere koşmasının, yabancı kadınlarla ilişki kurmasının sebebi budur.
Zavallılar bilmiyorlar. Hatta yabancı kadın veya kızla ilişki kurmanın dinde yasak olduğunu bilmeyen nice delikanlılara şahit olmuşuzdur. Öyleyse delikanlı camiye gitmezse, okulda ve evde de babasından bu gibi şeylerin İslam’da yasak olduğunu öğrenmezse, nereden öğrenecek?
Çocuklarımızı maalesef kendi ellerimizle bozuyoruz. Ahlaklarının bozulmasına biz sebep oluyoruz. Hep onların maddî hayat ve istikballeri ile ilgileniyoruz. Manevi hayatları ile ilgilenmek bizim için adeta büyük bir külfet haline gelmiştir.
Böyle yapmakla acaba sorumluluktan kurtulacağımızı mı sanıyoruz. Nerde? Allah teâla ve tekkaddes hazretleri bütün bunları bizden soracaktır. O büyük günün büyük hesabını göz önünde tutarak her baba oğluna bu hususta gerekli bilgileri vermelidir. Onu her bakımdan aydınlatmalıdır.
Tabii yukarıda da arz ettiğimiz gibi bu hususları erkek çocuğa anne söyleyemez. Fakat baba söyleyebilir. İzah edip öğretebilir. Bir baba evladına vakti gelince bunları öğretmezse, görevini ihmal etmiş olur. Allah katında sorumlu duruma düşer. Allah katında bunun hesabını verir
Ey babalar şimdi görev sırası sizde işte! Oğullarınızla sıcak ve samimi ilişkiler kurun. Onlara dinini öğretin, Dinde cahil olmasınlar. Din cahilliği başka cahilliğe katiyen benzemez. Dikkat edin. Yavrularınızın ahiret istikbalini kendi ellerinizle yıkmayın! Mesül olursunuz.
Şunu da tekrar edelim ki, bugün milletimiz ne çekiyorsa bu yüzden çekiyor. Çocuklarımız bunalımlara, babalarını o kritik devrelerde yanlarında bulamadıkları, ellerinden tutup kurtarmadıkları için sürükleniyorlar.
Onun için bunalım çağlarında, yavrularımızın ellerinden tutalım; kötü yollara sapmalarını önleyelim. Onları kötü arkadaşlarına karşı uyaralım. Kötü kadınların şerrinden koruyalım. Şeytan ve nefsin tuzağına düşmemesi için azam!  Gayret gösterelim.
Doğru olanı öğretelim ki, eğriden kaçsınlar. Yanlış yolu gösterelim ki, doğru yolu bulsunlar. Haramları da bildirelim ki, Helâlleri sevsinler. Kumarın, zinanın, içkinin ve benzeri menhiyatın kötülüklerini, zararlarını sık sık tekrarlayalım ki, onlardan nefret duysunlar. Aldanıp da o menhiyatı irtikâp etmesinler.
Evet eğer baba-oğul ilişkilerinin düzelmesini, kuvvetlenmesini, sarsılmaz ve kopmaz bağlarla takviye edilmesini istiyorsak ki elbette istiyoruz- çocuklarımızı, ihmal etmeyelim. Onları Allah’a, Rasülüllah’a, Kur’ana bağlamak ve bütün mukaddesata gönül verdirmek, bizim en büyük görevimiz olmalıdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
uyanistan · 8 years
Photo
Tumblr media
İslamiyet’te Olması Gereken Baba-Oğul İlişkisi
Kendisine ait olmayan herhangi bir kadınlarla cinsi münasebet kurmanın zina olduğunu, zinanın ise Kur’an da kesinlikle yasak kılındığını ve zinanın pek çirkin bir şey olduğunu, birçok yuva ve ailelerin yıkılmasına, bir o, kadar da ocakların sönmesine vasiyle teşkil ettiğini hülâsa zinanın bütün zararlarını henüz yeni akılbalığ olan oğluna anlatması lâzımdır.
Bugün bu görevi yapan babalara pek ender rastlanmaktadır.  Halbuki babanın başlıca görevlerinden bir tanesi de budur. Birçok gencin zinaya itilmesinin, umumhanelere koşmasının, yabancı kadınlarla ilişki kurmasının sebebi budur.
Zavallılar bilmiyorlar. Hatta yabancı kadın veya kızla ilişki kurmanın dinde yasak olduğunu bilmeyen nice delikanlılara şahit olmuşuzdur. Öyleyse delikanlı camiye gitmezse, okulda ve evde de babasından bu gibi şeylerin İslam’da yasak olduğunu öğrenmezse, nereden öğrenecek?
Çocuklarımızı maalesef kendi ellerimizle bozuyoruz. Ahlaklarının bozulmasına biz sebep oluyoruz. Hep onların maddî hayat ve istikballeri ile ilgileniyoruz. Manevi hayatları ile ilgilenmek bizim için adeta büyük bir külfet haline gelmiştir.
Böyle yapmakla acaba sorumluluktan kurtulacağımızı mı sanıyoruz. Nerde? Allah teâla ve tekkaddes hazretleri bütün bunları bizden soracaktır. O büyük günün büyük hesabını göz önünde tutarak her baba oğluna bu hususta gerekli bilgileri vermelidir. Onu her bakımdan aydınlatmalıdır.
Tabii yukarıda da arz ettiğimiz gibi bu hususları erkek çocuğa anne söyleyemez. Fakat baba söyleyebilir. İzah edip öğretebilir. Bir baba evladına vakti gelince bunları öğretmezse, görevini ihmal etmiş olur. Allah katında sorumlu duruma düşer. Allah katında bunun hesabını verir
Ey babalar şimdi görev sırası sizde işte! Oğullarınızla sıcak ve samimi ilişkiler kurun. Onlara dinini öğretin, Dinde cahil olmasınlar. Din cahilliği başka cahilliğe katiyen benzemez. Dikkat edin. Yavrularınızın ahiret istikbalini kendi ellerinizle yıkmayın! Mesül olursunuz.
Şunu da tekrar edelim ki, bugün milletimiz ne çekiyorsa bu yüzden çekiyor. Çocuklarımız bunalımlara, babalarını o kritik devrelerde yanlarında bulamadıkları, ellerinden tutup kurtarmadıkları için sürükleniyorlar.
Onun için bunalım çağlarında, yavrularımızın ellerinden tutalım; kötü yollara sapmalarını önleyelim. Onları kötü arkadaşlarına karşı uyaralım. Kötü kadınların şerrinden koruyalım. Şeytan ve nefsin tuzağına düşmemesi için azam!  Gayret gösterelim.
Doğru olanı öğretelim ki, eğriden kaçsınlar. Yanlış yolu gösterelim ki, doğru yolu bulsunlar. Haramları da bildirelim ki, Helâlleri sevsinler. Kumarın, zinanın, içkinin ve benzeri menhiyatın kötülüklerini, zararlarını sık sık tekrarlayalım ki, onlardan nefret duysunlar. Aldanıp da o menhiyatı irtikâp etmesinler.
Evet eğer baba-oğul ilişkilerinin düzelmesini, kuvvetlenmesini, sarsılmaz ve kopmaz bağlarla takviye edilmesini istiyorsak ki elbette istiyoruz- çocuklarımızı, ihmal etmeyelim. Onları Allah’a, Rasülüllah’a, Kur’ana bağlamak ve bütün mukaddesata gönül verdirmek, bizim en büyük görevimiz olmalıdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
bayramlik-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
Baba-Oğul İlişkilerinde Olması Gerekenler
Baba-oğul ilişkileri konusunda bilhassa şunu da işaret etmek isterim: Bir ana, oğluna her şey söyleyemez. Erkek evlat, belirli bir yaştan sonra bazı konularda anadan çok babaya muhatap olur. Onun için çocuğa cünüp olduğu zaman, nasıl yıkanacağını, nasıl boy abdesti alacağını öğretmek anadan çok, babaya düşen görevlerdendir.
Evlilik babında oğluna gerekli bilgiyi verecek de hiç şüphe yok ki babadır.
—“ Evet baba oğluna her hususu öğretmelidir. Dinde haya yoktur. Yani dinî bilgileri öğrenmekte çekinecek bir şey yoktur. Evlat babaya istediğini sorabilir” ve babasından öğrenebilir. Yahut baba, evladına münasip bir lisanla bunları rahatlıkla öğretebilir.  Cünüplük hususunda da baba evladına gerekip bilgileri verip elidir ve öğretmelidir. Cünüp gezmenin ne kadar büyük bir günah olduğunu oğluna anlatmalıdır.
Aksi halde evlat, günlerce, haftalarca hatta bazen aylarca cünüp gezer de babanın bundan haberi olmaz. Ve bu yüzden büyük bir sorumluluk ve vebal altına girer. Böyle bir sorumluluk ye vebal altına girmemesi için, çocuk henüz erginlik çağma gelmeden önce, yıkanmasını guslün farzlarım, sünnetlerini, müstahak ve adaplarını öğrenmesi lâzımdır…
Dışarıda gezerken yabancı kadınlara laf atmamasını, genç kızları ve hanımları lafla, gözle, elle rahatsız etmemesini, böyle bir şey yapmanın çok günah olduğunu, Kur’an-ı Kerimde harama bakmanın kesinlikle yasak kılındığını, yabancı yani namahrem kadınlarla baş başa kalmanın dinen caiz olmadığım, şüpheyi mucip yerlerde gezip dolaşmanın da doğru olmadığını evladına telkin etmesi de baba-oğul ilişkilerini, kuvvetlendiren hususlardandır.
Babanın bunu da dikkate alması lâzımdır, oğlunu bu yönlerde de yalnız bırakmaması, ihmali etmemesi gerekmektedir. Delikanlı oğlunun, gece rüyasında şeytan tarafından nasıl aldatılacağım, nasıl ihtilam olacağını, ihtilam olduktan sonra da ne yapması gerektiğini öğretmek te babaya düşen görevlerdendir.
Dinine bağlı olan delikanlı, çok mahcup ve utangaç öldüğü için, ihtilâm olduğu zaman evde yıkanmaktan çekinebilir.  Oğlunun bu kritik durumlarım da göz Önünde tutması, anında tedbir alıp böyle hallerde evde yıkanabileceğini, bunda çekinecek bir şeyin bulunmadığını, her yetişkin gencin böyle şeyler başından1 geçebileceğini, evlâdına münasip bir lisanla anlatıp gereken öğütü vermesi gerekir. Cinsi arzularını tatmin etmek için, umumhanelere gitmesinin dinde yasak olduğunu, kendisine ait olmayan yani nikâhsız kadınlarla cinsi ilişki kurmasının da yasak olduğunu ona münasip bir dille öğretmesi lâzımdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
Photo
Tumblr media
İslami Aile İçi İlişkiler
Ebeveynler Peygamber aleyhisselamı örnek almalıdır. Çocuklarını sık sık sevmeli, onların gönlünü hoş tutmalıdır. Çocuklar evde, dışarı dan gelecek olan babalarını korku ve dehşet içinde beklememelidirler. Babamız eve gelince, acaba bize bağıracak mı? Bizi dövecek mi? Bizi azarlayacak mı? Gibi düşünceler içinde, babalarının adeta eve gelmemesini temenni eder hale gelmemelidirler.
Bunların aksine: Babam ne zaman gelecek? Acaba çarşıdan bize ne getirecek? Ne zaman gelip de boynuna sarılıp onu doya doya öpeceğiz?. Gibi düşünceler içerisinde, babalarının yolunu şevk ile beklemelidirler. Eve biran önce dönmesini gönülden arzu etmelidirler.
İşte hakiki baba budur! Evet bir baba çocuklara bu hissi vermelidir. Kendisini sevdirmesi de elindedir, yerdirmesi de. Kendisini saydırması da elindedir sördürmesi de. Bütün güç ve imkânlarını seferber ederek kendisini sevmelidir, saydırmalıdır. Babasmı şevk ile bekleyen bir çocuk ile korku ve dehşet içinde bekleyen bir çocuk bir olur mu? Elbeteki bir olmaz!
Evde babalarını şevkle bekleyen çocukların hem ruh yapısı ve hem beden yapısı sağlam olur. Babalarını korku ile bekleyen çocuklara^ beden yapısı sağlam olsa bile ruh yapisı bozuk olur. Toplum içinde çekingen ve içine kapalı olur. Gayet endişeli, tereddütlü ve kuşkulu olur.
İşte bunlara meydan vermemek için, bir babanın oğlu ile olan manevi ilişkisini düzeltmesi, sağlamlaştırması lâzımdır. Bu ilişkiyi bir düzeltirse, gerisi artık kolay olur. Evlâdını artık ondan sonra istediği şekilde idare eder »istediği yöne yöneltir.
Camiye de getirebilir, Kur’an da öğretebilir. Dini bilgilerle de zahmet çekmeden teçhiz edebilir. Kendisine, komşu ve akrabalarına karşı, büyüklere ve küçüklere karşı nasıl davranacağını da kolaylıkla öğretebilir. Okula da rahatlık ile götürebilir, müsbet ilimleri de öğretebilir. Hulasar hem kendisi, hem toplumu, hem ülkesi, hem dünyası ve hem de ahireti için onu yararlı bir eleman olarak yetiştirebilir.
Neden mi? Çünkü O evladı ile artık matlup olan diyaloğu kurmuştur. Aradaki bağlan sağlamlaştırmıştır. Babasının bir sözünü iki yapmaya gönlü razı olmaz bir hale getirmiştir. Ufak tefek kusur ve hatalarını görmediği için, babasına karşı derin bir güven ve itimat duymasını sağlamıştır.
Nice babalar vardır ki, evlatlarının ufak: hatasını büyütürler. Yaptığı küçük bir yaramazlıktan hemen kızarlar, en ufak bir yaramazlığı hazmedemezler. Döverler, hırpalarlar, azarlarlar… Yavruların kendilerine Allah tarafından birer emanet olduklarını unuturlar. Yaramazlıkların sabırla karşılanacağını hatırlayamazlar. Hemen kızarlar, hemen köpürürler. Yahut dışarıda ki kızgınlıklarını öfkelerini evde çıkartmaya kalkarlar.
Bu suretle çocuklara karşı hatalı davranırlar. Onların karşısında daima eli sopalı dururlar. Hiç sebep yokken yavrularını kamçılar… Allah’tan korkmazlar… Peygamberden utanmazlar, toplumdan çekinmezler. Komşu ve akrabalardan haya etmezler. En ufak bir şeyden ötürü basarlar yaygarayı. Ev, huzur yurdu değil, sanki bir savaş alanı! Evin her köşesinde bağırmalar. Çağırmalar. Hıçkırık ve ağlama sesleri nerdeyse duvarları deler.
Şimdi şöyle bir düşünelim: böyle bir babadan ülkeye hayır gelir mi? Böyle bir babanın kötü terbiyesi altında yetişen ve ruh yapısı gayet bozuk olan çocuktan memlekete bir fayda gelir mi?     :  Böyle bir babanın, o dövdüğü, sebepsiz yere azarladığı, hararet ettiği o yavrudan saygı görmeğe hakkı var mıdır? Ondan gereken sevgiyi bekleyebilir mi? Yahut böyle bir ilgi, saygı ve sevgi hakkı olabilir mi?
Asla! Neden? Çünkü baba, evladı ile gereken sıcak ilişkiyi kuramamıştır. Baba-oğul arasında fevkalâde lüzumlu olan alâkayı tesis edememiştir. Evladın kendisine gereği gibi bağlayamamıştır. Onun yüreğini Allah ve Rasûlüllah sevgisi ile asla dağlayamamıştır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
ortakoycamii-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
İslam’da Baba-Oğul Münasebeti
Toplumun çektiği sıkıntılardan birisi de, baba-oğul münasebetleridir. Baba-oğul ilişkileri nasıl olmalıdır?  Oğul, babasını severken, sayarken, gereken hürmeti yaparken, baba oğluna sert ve haşin davranabilir mi? İlerideki bahislerde, (evlatların ana-baba üzerindeki haklan) konusunu işlerken bu hususta geniş bilgiler verilecektir.
Şimdilik burada şunu belirtelim: Zamanımızda baba-oğul ilişkileri çok bozulmuştur. İkisi de sanki ary dünyaların insanı olmuşlardır. Baba bir yerde… Oğlan başka bir yerde,  Ancak akşamdan akşama buluşuyorlar, görüşüyorlar. Bazen buluşma ve görüşme süresi daha da uzuyor. Günleri, hatta haftaları buluyor.. Oğlan haftalarca eve uğramıyor. Bir de gezdiği, dolaştığı ve düşüp kalktığı kimseler, baba tarafından bilinmiyor.
Neden bunlar? Bu acı duruma sebep olan faktör nedir acaba?
Bunun muhakkak bir çok sebebi vardır.  Hepsini burada zikretmek imkansız. Yalnız şunu kayd edelim ki, bu faktörlerin başında, baba-oğul münasebetlerinin bozulması, duruma uğraması geliyor. Baba-oğul arasındaki bağlar bir defa bir koptu mu, aralarındaki ilişkiler bir kere zaafa uğradı mı, kolay kolay düzelmez. Üstelik her gün durum biraz daha kötüye gider. Onun için mühim olan o bağların kopmaması, oradaki ilişkilerin duruma uğramamasıdır.
Evlat, tarafından sayılan, sevilen baba, mutlaka oğlunu sevmelidir, her vesile ile bağrına basmalıdır. Her zaman oğlunu sevindirmelidir, neşelendirmelidir. Rasülüllah efendimizin çocukları nasıl sevdiğini bir kere düşünün!
Erkek evlatları yaşamamıştır. Oğlu İbrahim vefat ettiği zaman, mübarek gözlerinden yaşlar dökülmüştür. Çünkü son derece üzülmüşlerdi..
Torunları Haşan ile Hüseyni (ranhuma) ’yı pek severlerdi. Adeta evlat sevgisini onlarda çıkarırlardı. Onların sık sık sever ve öperlerdi. Namaz kılarlarken sırtına çıkarlardı. Namazını bozmadan öylece namazını tamamlardı. Bütün bunlar sahih, hadiselerle sabittir. Bu babta İmam Müslim’den şöyle nakl edilmiştir:
“Ekra bin Nabıs, Peygamber aleyhisselamı, Hasan’ı öperken gördü ve şöyle dedi.”
—Benim on çocuğum vardır, (bugüne kadar) hiç birini öpmedim. Rasülüllah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:
—Hiç şübhe yok ki, merhamet etmiyene merhamet edilmez!’
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
istanbulmedrese · 8 years
Photo
Tumblr media
İslami Aile İçi İlişkiler
Ebeveynler Peygamber aleyhisselamı örnek almalıdır. Çocuklarını sık sık sevmeli, onların gönlünü hoş tutmalıdır. Çocuklar evde, dışarı dan gelecek olan babalarını korku ve dehşet içinde beklememelidirler. Babamız eve gelince, acaba bize bağıracak mı? Bizi dövecek mi? Bizi azarlayacak mı? Gibi düşünceler içinde, babalarının adeta eve gelmemesini temenni eder hale gelmemelidirler.
Bunların aksine: Babam ne zaman gelecek? Acaba çarşıdan bize ne getirecek? Ne zaman gelip de boynuna sarılıp onu doya doya öpeceğiz?. Gibi düşünceler içerisinde, babalarının yolunu şevk ile beklemelidirler. Eve biran önce dönmesini gönülden arzu etmelidirler.
İşte hakiki baba budur! Evet bir baba çocuklara bu hissi vermelidir. Kendisini sevdirmesi de elindedir, yerdirmesi de. Kendisini saydırması da elindedir sördürmesi de. Bütün güç ve imkânlarını seferber ederek kendisini sevmelidir, saydırmalıdır. Babasmı şevk ile bekleyen bir çocuk ile korku ve dehşet içinde bekleyen bir çocuk bir olur mu? Elbeteki bir olmaz!
Evde babalarını şevkle bekleyen çocukların hem ruh yapısı ve hem beden yapısı sağlam olur. Babalarını korku ile bekleyen çocuklara^ beden yapısı sağlam olsa bile ruh yapisı bozuk olur. Toplum içinde çekingen ve içine kapalı olur. Gayet endişeli, tereddütlü ve kuşkulu olur.
İşte bunlara meydan vermemek için, bir babanın oğlu ile olan manevi ilişkisini düzeltmesi, sağlamlaştırması lâzımdır. Bu ilişkiyi bir düzeltirse, gerisi artık kolay olur. Evlâdını artık ondan sonra istediği şekilde idare eder »istediği yöne yöneltir.
Camiye de getirebilir, Kur’an da öğretebilir. Dini bilgilerle de zahmet çekmeden teçhiz edebilir. Kendisine, komşu ve akrabalarına karşı, büyüklere ve küçüklere karşı nasıl davranacağını da kolaylıkla öğretebilir. Okula da rahatlık ile götürebilir, müsbet ilimleri de öğretebilir. Hulasar hem kendisi, hem toplumu, hem ülkesi, hem dünyası ve hem de ahireti için onu yararlı bir eleman olarak yetiştirebilir.
Neden mi? Çünkü O evladı ile artık matlup olan diyaloğu kurmuştur. Aradaki bağlan sağlamlaştırmıştır. Babasının bir sözünü iki yapmaya gönlü razı olmaz bir hale getirmiştir. Ufak tefek kusur ve hatalarını görmediği için, babasına karşı derin bir güven ve itimat duymasını sağlamıştır.
Nice babalar vardır ki, evlatlarının ufak: hatasını büyütürler. Yaptığı küçük bir yaramazlıktan hemen kızarlar, en ufak bir yaramazlığı hazmedemezler. Döverler, hırpalarlar, azarlarlar… Yavruların kendilerine Allah tarafından birer emanet olduklarını unuturlar. Yaramazlıkların sabırla karşılanacağını hatırlayamazlar. Hemen kızarlar, hemen köpürürler. Yahut dışarıda ki kızgınlıklarını öfkelerini evde çıkartmaya kalkarlar.
Bu suretle çocuklara karşı hatalı davranırlar. Onların karşısında daima eli sopalı dururlar. Hiç sebep yokken yavrularını kamçılar… Allah’tan korkmazlar… Peygamberden utanmazlar, toplumdan çekinmezler. Komşu ve akrabalardan haya etmezler. En ufak bir şeyden ötürü basarlar yaygarayı. Ev, huzur yurdu değil, sanki bir savaş alanı! Evin her köşesinde bağırmalar. Çağırmalar. Hıçkırık ve ağlama sesleri nerdeyse duvarları deler.
Şimdi şöyle bir düşünelim: böyle bir babadan ülkeye hayır gelir mi? Böyle bir babanın kötü terbiyesi altında yetişen ve ruh yapısı gayet bozuk olan çocuktan memlekete bir fayda gelir mi?     :  Böyle bir babanın, o dövdüğü, sebepsiz yere azarladığı, hararet ettiği o yavrudan saygı görmeğe hakkı var mıdır? Ondan gereken sevgiyi bekleyebilir mi? Yahut böyle bir ilgi, saygı ve sevgi hakkı olabilir mi?
Asla! Neden? Çünkü baba, evladı ile gereken sıcak ilişkiyi kuramamıştır. Baba-oğul arasında fevkalâde lüzumlu olan alâkayı tesis edememiştir. Evladın kendisine gereği gibi bağlayamamıştır. Onun yüreğini Allah ve Rasûlüllah sevgisi ile asla dağlayamamıştır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes
Photo
Tumblr media
İslamiyet’te Olması Gereken Baba-Oğul İlişkisi
Kendisine ait olmayan herhangi bir kadınlarla cinsi münasebet kurmanın zina olduğunu, zinanın ise Kur’an da kesinlikle yasak kılındığını ve zinanın pek çirkin bir şey olduğunu, birçok yuva ve ailelerin yıkılmasına, bir o, kadar da ocakların sönmesine vasiyle teşkil ettiğini hülâsa zinanın bütün zararlarını henüz yeni akılbalığ olan oğluna anlatması lâzımdır.
Bugün bu görevi yapan babalara pek ender rastlanmaktadır.  Halbuki babanın başlıca görevlerinden bir tanesi de budur. Birçok gencin zinaya itilmesinin, umumhanelere koşmasının, yabancı kadınlarla ilişki kurmasının sebebi budur.
Zavallılar bilmiyorlar. Hatta yabancı kadın veya kızla ilişki kurmanın dinde yasak olduğunu bilmeyen nice delikanlılara şahit olmuşuzdur. Öyleyse delikanlı camiye gitmezse, okulda ve evde de babasından bu gibi şeylerin İslam’da yasak olduğunu öğrenmezse, nereden öğrenecek?
Çocuklarımızı maalesef kendi ellerimizle bozuyoruz. Ahlaklarının bozulmasına biz sebep oluyoruz. Hep onların maddî hayat ve istikballeri ile ilgileniyoruz. Manevi hayatları ile ilgilenmek bizim için adeta büyük bir külfet haline gelmiştir.
Böyle yapmakla acaba sorumluluktan kurtulacağımızı mı sanıyoruz. Nerde? Allah teâla ve tekkaddes hazretleri bütün bunları bizden soracaktır. O büyük günün büyük hesabını göz önünde tutarak her baba oğluna bu hususta gerekli bilgileri vermelidir. Onu her bakımdan aydınlatmalıdır.
Tabii yukarıda da arz ettiğimiz gibi bu hususları erkek çocuğa anne söyleyemez. Fakat baba söyleyebilir. İzah edip öğretebilir. Bir baba evladına vakti gelince bunları öğretmezse, görevini ihmal etmiş olur. Allah katında sorumlu duruma düşer. Allah katında bunun hesabını verir
Ey babalar şimdi görev sırası sizde işte! Oğullarınızla sıcak ve samimi ilişkiler kurun. Onlara dinini öğretin, Dinde cahil olmasınlar. Din cahilliği başka cahilliğe katiyen benzemez. Dikkat edin. Yavrularınızın ahiret istikbalini kendi ellerinizle yıkmayın! Mesül olursunuz.
Şunu da tekrar edelim ki, bugün milletimiz ne çekiyorsa bu yüzden çekiyor. Çocuklarımız bunalımlara, babalarını o kritik devrelerde yanlarında bulamadıkları, ellerinden tutup kurtarmadıkları için sürükleniyorlar.
Onun için bunalım çağlarında, yavrularımızın ellerinden tutalım; kötü yollara sapmalarını önleyelim. Onları kötü arkadaşlarına karşı uyaralım. Kötü kadınların şerrinden koruyalım. Şeytan ve nefsin tuzağına düşmemesi için azam!  Gayret gösterelim.
Doğru olanı öğretelim ki, eğriden kaçsınlar. Yanlış yolu gösterelim ki, doğru yolu bulsunlar. Haramları da bildirelim ki, Helâlleri sevsinler. Kumarın, zinanın, içkinin ve benzeri menhiyatın kötülüklerini, zararlarını sık sık tekrarlayalım ki, onlardan nefret duysunlar. Aldanıp da o menhiyatı irtikâp etmesinler.
Evet eğer baba-oğul ilişkilerinin düzelmesini, kuvvetlenmesini, sarsılmaz ve kopmaz bağlarla takviye edilmesini istiyorsak ki elbette istiyoruz- çocuklarımızı, ihmal etmeyelim. Onları Allah’a, Rasülüllah’a, Kur’ana bağlamak ve bütün mukaddesata gönül verdirmek, bizim en büyük görevimiz olmalıdır.
Şunu da hatırdan çıkarmayalım ki: ne ekersek onu biçeriz. Allah yardımcımız olsun.  Amin.
0 notes