Tumgik
#Bahriye Üçok
okuryazarlar · 1 year
Text
Tumblr media
Türkiye’nin İlahiyat Fakültesi nezdinde ilk kadın akademisyeni, tarihçi yazar Bahriye Üçok, 33 yıl evvel bugün katledilmişti.
Cinayeti İslami Hareket adlı örgüt üstlenmiş, 6 Ekim 1990 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde çalan telefonun ucundaki ses, Bahriye Üçok’u “Tesettür konusundaki düşünceleri yüzünden cezalandırdığını” söylemişti.
"Türkiye Müslümanlarının dinsel alanda zaman zaman karşılaştıkları çalkantılar, gruplaşmalar, yabancılaşmalar, tarikatçılığa itilmeler, dinini kendi öz dilinde, kendi yazısı ile okuyup anlayamamasından doğmaktadır." diyerek gerçekçi bir tespitle toplumun fotoğrafını çeken Üçok, aydın kişiliği ile dinin siyasete ve toplumun gerçek dinini öğrenmeyip din kisvesi altındaki kendisine empoze edilen gericiliğe ve cehalete nasıl alet edileceğini fark etmişti.
Kendinde, beğenmediği fikirleri cezalandırma hakkı bulan zihniyet, belki de planlı bir gelecek için Türkiye Cumhuriyet'ini modern çizgiden İslamcı ve gitgide gericiliğin hüküm süreceği bir noktaya giden yolda hain planla Bahriye Üçok’u o gün katletmişti.
Korkunç bir planın kurbanı değerli aydın Bahriye Üçok'un bu kaybı aynı zamanda evladına bir ömür boyu travma yaşatacaktı. O günü Kumru Üçok şöyle anlatıyor;
”Bombayı anneme ellerimle verdim, kargo şirketi anneme gönderilen paketi evimize iki kere getirmiş. Bizi evde bulamamışlar. İkinci gelişlerinde eve ihbarname bırakmışlar. Ben de kargo şirketine gidip paketi aldım ve eve getirdim. O paketle de 15 dakika kadar seyahat ettim. Paketi anneme verdikten sonra arkamı döndüm ve alt kata yöneldim. Annem o sırada paketi açmaya çalışıyordu. Arkamı döner dönmez bir patlama sesi duydum. Bu olayı unutmak mümkün değil. Her gün her an aklımda. Her gün rüyalarıma giriyor.”
Fikirleri ve yazdıkları için katledilmiş değerli aydın, Bahriye Üçok'u aramızdan ayrılışının 33. yılında saygıyla anıyoruz.
69 notes · View notes
insanzee · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yayınımı rb yapıp altına kocaman harflerle diamond tema ya dediği gibi evrim ağacının videosunda ki çağrı ya ve bana gerizekalı diyen ileri zekalı @mustang035 bak yavrucum biz senin gibi iki tıkla ulaşılan google bilgisiyle değil hem matbuu hem görsel kaynaklardan faydalanarak bişeyler konuşuruz.
Yukarıdaki kitaplar sadece yanımda olanlar ve bunlar hiç bişey değil. Senin alim diye peşinden koştuğun adamların kitaplarına da çuval dolusu para harcadım. Sadece bu bizden deyip taraflı yayınları okumadım, dinlemedim. Sen de evrim hakkında, Darwin hakkında, din ve bilim hakkında saçmalayıp kendini rezil etmemek adına en azından yukarıya bıraktığım kitapları bile okusan saçmalamamış olursun. Son görsel de ki insan beyni kitabı ve parmağımı özellikle o fındık beynine soktum ki önüne gelene beyinsiz, mercimek beyinli demeyesin.
Zamana ve ruh halime göre yoruma da bişeyler ilave edermiyim bilmiyorum. Bilimde ve insanlıkta kalın, esen kalın.
31 notes · View notes
lg-izmir · 6 months
Photo
Tumblr media
Bahriye Üçok LG Televizyon Servisi, İzmir'in Karşıyaka ilçesinde hizmet veren güvenilir bir teknik servistir. LG marka televizyonlar için uzmanlaşmış olan Bahriye Üçok Televizyon Servisi, geniş bir tecrübeye sahip ve müşteri memnuniyetini ön planda tutmaktadır. Bahriye Üçok LG Televizyon Servisi, profesyonel ekibiyle her türlü televizyon arızasını hızlı ve etkili bir şekilde çözmektedir. LG Bahriye Üçok Televizyon Servisi, günün her saati müşterilerine yardımcı olmak için hazır bekleyen bir ekipten oluşmaktadır. Bahriye Üçok Televizyon Servisi'nin İzmir'in Karşıyaka ilçesinde bulunması, bölge sakinlerinin teknik servis ihtiyaçlarını hızlı ve kolay bir şekilde karşılamalarını sağlamaktadır. LG marka televizyon sahipleri için Bahriye Üçok Lg Televizyon Servisi, en son teknolojiye sahip ekipmanları ve detaylı bilgi birikimi ile donanımlı bir hizmet sunmaktadır. Bahriye Üçok Lg Televizyon Servisi, müşterilerine garanti kapsamında ve garanti dışı arızalar için tamir ve bakım hizmetleri sunmaktadır. Lg Bahriye Üçok Televizyon Servisi, hızlı, güvenilir ve kaliteli hizmet anlayışıyla televizyonlarınızın sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamaktadır.
0 notes
sezginer35 · 8 months
Text
Tumblr media
Uğradığı bombalı saldırı sonucu 24 Ocak 1993’de yaşamını yitiren Gazeteci Uğur Mumcu’yu 31.yılında saygı ve özlemle anıyoruz.
Demokrasimizin güçlenmesi ve halkın doğru bilgi alması adına verdiği onurlu mücadelesinden bir adım olsun geri atmayan basın tarihimizin değerli kalemi Uğur Mumcu’yu kaybetmenin üzüntüsünü hala yaşıyoruz.
Uğur Mumcu, ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini uluslararası sermayeye ve yerli sermaye şirketlerine peşkeş çekilmesine karşı çıkarak, “Ben antiemperyalist ve Tam Bağımsız Türkiye’den yanayım!” diyerek ilkeli duruş sergilemiştir.
Mafya ve siyaset ilişkisine, teröre, yolsuzluğa, kökten dinci akımlara karşı, somut belgelere dayalı çalışmaları ve yayınladığı eserleriyle, hayatını, derin yapıların ortaya çıkarılmasına adayan Mumcu, bu yapıların ortaya çıkmasından korkan alçaklar tarafından katledilmiştir. Gazeteci ve aydın cinayetleri karanlık düzenin susturma yöntemidir.
Güçlüden yana değil haklıdan yana olan bir kalem olarak bu ülkenin menfaatlerini savunmuştur. 
Uğur Mumcu, gazeteciliğin yanında Atatürkçülüğü, barışı, düşünce özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünü savundu. İlkeli duruşu ve halkın yararına kullandığı kalemi daima onurlu şekilde var olmaya sürdürecektir.
Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ile Cumhuriyet için sözlerini sakınmayan demokrasi şehitlerimiz Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu, Turan Dursun ve Çetin Emeç’in yanı sıra faili meçhul cinayete kurban giden tüm  aydınlarımızı saygı ile anıyoruz.
Uğur Mumcu'nun katledilmesinin üzerinden yıllar geçse de üzerindeki sis perdesinin bilinçli olarak kaldırılmadığını bilmekteyiz. Bu cinayeti azmettirenler hala yargılanmamış olsa da, günü gelecek, tarih önünde aydınlara karşı yapılan katliamların mutlaka hesabını vereceklerinin altını çiziyoruz.
Alıntı
youtube
69 notes · View notes
spayki · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Türkiye'nin ilk ''Kadın Müzesi'' İzmir'de ..
En güzel müze ..
Dünya'da 70 ülkede Kadın Müzesi var..
Türkiye'de ilk ...
Basmane'de , tarihi Tilkilik semtinde ..
Girişte, o efsane fotoğraf karşılıyor sizi..
Mustafa Kemal Atatürk 'ün, 1929'da, Ankara Palas' ta, manevi kızının düğününde, manevi kızı Nebile Hanım'a dans ederken çekilmiş fotoğrafı..
Kimler yok ki ?
Kurtuluş Savaşı Gazisi Kara Fatma gerçek ismi Fatma Seher , İlk Kadın pilot Sabiha Gökçen , Bombalı suikaste kurban verdiğimiz Bahriye Üçok , Türkan Saylan , Dünya güzelimiz Kerime Halis Ece , La Diva Turca Leyle Gencer ..
Birde ilkler ?
ilk kadın Doktor Safiye Ali
ilk kadın Hemşire Esma Deniz
İlk kadın Tiyatro sanatçısı Afife Jale
İlk kadın Gravürcü Aliye Berger
İlk kadın Romancı Fatma Aliye Topuz
İlk kadın Büyükelçi Filiz Dinçmen
İlk kadın Muhtar Gül Esin
İlk kadın Kaymakam Özlem Bozkurt Gevrek
İlk kadın Vali Lale Aytamam
İlk kadın Belediye Başkanı Müfide İlhan
İlk kadın Bakanı Türkan Akyol
İlk kadın Mimar Leyla Asım Turgut
İlk kadın Ressam Mihri Müşfik
İlk kadın Fotoğrafçı Naciye Suman
İlk kadın astrofizikçi Nüzhet Gündoğan
İlk kadın heyeltraş Sabiha Bengütaş
İlk kadın veteriner Sabine Aydemir
İlk kadın Rektör Ayşe Saffet Rıza
Alpar
İlk kadın Gazeteci Selma Rıza Faraceli
İlk kadın Karikatürcü Selma Emircioğlu
İlk kadın Kaptan İlgi Öztuncer
İlk kadın Subay Ülkü Sema Aydın
İlk kadın Polis Fikret Hanım
İlk kadın Polis Komseri Hikmet Cengiz
İlk kadın Emniyet Müdürü Feriha Sanerk
İlk kadın Arkeoloğ Halet Çambel
İlk kadın Orkestra Şefi İnci Özdil
İlk kadın Opera Sanatçısı Semiha Berksoy
İlk kadın Türkiye Güzeli Ferha Tevfik
İlk kadın Hakim Suat Berk
İlk kadın Avukat Süreyya Ağaoğlu
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın,
İlk kadın Yargıtay üyesi Hakimi Melahat Ruacan
İlk kadın Sendikacı Zehra Kosava Duman
İlk kadın Sendika Başkanı Dervişe Koç
İlk kadın Dünya şampiyonu Sporcu Tennur Yerlisu
Otomobil Sürücü Ehliyeti olan ilk kadın Asıme Şahsuvaroğlu
Medeni Kanun'la evlenen Türkiye tarihinde ilk resmi nikahlı kadın Zehra Say
Anlatmakla bitecek gibi değil..
Denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hemde deniz kokan İzmir de..
Türkiye'nin ilk Kadın Müzesin de..
Türkiye'nin olağan üstü kadınlarıyla sizleri bekliyor..
Tumblr media
22 notes · View notes
baybaykus · 2 days
Text
Tumblr media
İktidarın Etki Ajan Yasası ile Emekli Generalleri TV'lerde susturmak istemesinin sebebi belli oldu!
E. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Türkiye'nin asıl sorununu canlı yayında açıkladı:
"Türkiye'de bir derin devlet vardır
ama bu Amerikan derin devletinin uzantılarıdır.
Millî bir derin devlet yoktur.
Derin millet vardır.
Türkiye'nin millî bir derin devleti olsaydı, 1970-1980 arasındaki olayları,
12 Eylül'ü ve diğer müdahaleleri ve
15 Temmuz'u yaşamazdık"
Habertürk'teki "Türkiye'nin Nabzı" programında Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını cevaplandıran Pekin'in değerlendirmelerinden bazıları şöyle:
"Türkiye'de silâhlı kuvvetler veya askerî öğrenciler içinden seçilen gençlere Seferberlik Tetkik Kurulu ve sonra da Özel Harp Dairesi'nde görev verilirdi.
Bunların kim olduğunu sadece
MİT bilirdi. MİT ise zaten CIA ile Ankara'da aynı binada altlı üstlü çalışırdı. Maaşlarını ABD verirdi.
Bu kadrolar içinden devşirilen insanları sonra ABD ve İngiliz istihbaratı Türkiye aleyhine kullandı.
Muammer Aksoy, Uğur Mumcu,
Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu gibi kamuoyunu uyarmaya çalışan değerlerin ortadan kaldırılmasında bu yapının rolü vardır.
Türkiye 12 Eylül'e bu kadrolar tarafından sürüklenmiştir.
Fetullah Gülen, Mehmet Şevket Eygi gibi isimler 1959'da bu yapı içinde görevlendirildi.
Görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle mücadele faaliyetleriydi.
12 Eylül'den sonra yakalanan
Fetullah Gülen'in serbest bırakılması için Genelkurmay Başkanı aradı ve serbest bırakıldı.
Bu tür insanların bir kısmı CIA tarafından devşirildi ve şimdi FETÖ dediğimiz istihbarat örgütü kuruldu."
***
Biz devletin ele geçirilmiş olduğunu
son 20 yıldır defalarca gündeme getirdik ama gerçekleri komplo teorisi diye gösteren gazeteciler de bu
yapının elemanıydı...
Devletin omurgası ele geçirilmişse, siyasi yapı bu işin dışında tutulabilir miydi? Siyaset de ele geçirilmiş olduğu için Türkiye 1952'den beri savrulmaktadır.
Biz bu konuyu yakın tarihte şöyle yansıtmıştık:
FETÖ'nün darbe girişimi ile ilgili değerlendirmelerin hiçbiri meselenin esasına girmiyor.
Bir defa 1960 darbesinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde ağını kurmuş bir örgütten, Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, Genelkurmay Başkanlarının ve MİT Müsteşarlarının haberdar olmaması mümkün değildir❗️
Soru şudur: Devlet bunu neden yaptı❓
Bülent Ecevit, ilk başbakanlığı sırasında, "kontrgerilla"nın varlığından tesadüfen haberi olduğunu söylemişti.
Özel Harp Dairesi Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu ise kendisine teminat vermiş, devletin siyasi partiler içinde de örgütlenme yaptığını, hatta çeşitli partilerden birçok milletvekilinin bu yapının üyesi olduğunu söylemişti.
Fetullah Gülen ve Müslüm Gündüz ise daha askerlik çağında iken 1960-61'de keşfedildiler.
İskenderun'da birlikte askerlik yaparken, eğitime alındılar.
Fetullah Gülen, askerlikten sonra da kendisi gibi bir "görevli" olan ve tahsili yeterli olmadığı halde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı'na getirilen
Yaşar Tunagür'ün açtığı yolda ilerledi.
Türk Cumhuriyetleri'nde okullar açmak için ilgili ülkelerin devlet başkanlarına tavsiye mektuplarını Turgut Özal ve Süleyman Demirel yazdı.
Abdullah Gül de Dışişleri teşkilâtına cemaate yardımcı olmaları için talimat verdi.
Devleti yönetenler, bu işleri, kendi akıllarıyla yapmadı.
Devleti yönetenler, NATO'nun Gladio yapısı ile birlikte Türkiye'nin bütün istihbaratını avucunun içine almış olan ABD'nin taleplerini yerine getirdi!
Devlet, Abdullah Öcalan'ı nasıl kontrolden kaçırıp Türkiye'nin başına belâ ettiyse Fetullah Gülen'in de aynı şekilde bir bumerang gibi dönüp devleti vurmasına yol açtı!
***
Türkiye'nin, kuruluş ilkelerine sarılmaktan başka çaresi yoktur ama şimdiki yapılanma da FETÖ artıkları ve federasyonculardan oluşturuldu.
Bu da bir Amerikan-İngiliz ortak yapımıdır. Görevleri, Türk egemenliğini yıkmak ve Orta Doğu Birleşik Devletleri'ne zemin hazırlamaktır!
Çözüm milletin beynindedir,
başka yerde değil.
Kaynak: yenicaggazetesi.com.tr/derin-devlet-k…
6 notes · View notes
olumsuzsozler · 5 months
Text
Tumblr media
İnsanlar eğitilmedikçe hiçbir işe yaramazlar.  Bahriye Üçok
2 notes · View notes
tferyal · 7 months
Text
Tumblr media
'' KADIN MÜZESİ ''🌹❤ Türkiye'nin ilk ''Kadın Müzesi'' İzmir'de .. En güzel müze .. Dünya'da 70 ülkede Kadın Müzesi var.. Türkiye'de ilk ... Basmane'de , tarihi Tilkilik semtinde ..
Girişte, o efsane fotoğraf karşılıyor sizi.. Mustafa Kemal Atatürk 'ün, 1929'da, Ankara Palas' ta, manevi kızının düğününde, manevi kızı Nebile Hanım'a dans ederken çekilmiş fotoğrafı..
Kimler yok ki ..?
Kurtuluş Savaşı Gazisi Kara Fatma gerçek ismi Fatma Seher , İlk Kadın pilot Sabiha Gökçen , Bombalı suikaste kurban verdiğimiz Bahriye Üçok , Türkan Saylan , Dünya güzelimiz Kerime Halis Ece , La Diva Turca Leyle Gencer ..
Birde ilkler ..?
ilk kadın Doktor Safiye Ali ilk kadın Hemşire Esma Deniz İlk kadın Tiyatro sanatçısı Afife Jale İlk kadın Gravürcü Aliye Berger İlk kadın Romancı Fatma Aliye Topuz İlk kadın Büyükelçi Filiz Dinçmen İlk kadın Muhtar Gül Esin İlk kadın Kaymakam Özlem Bozkurt Gevrek İlk kadın Vali Lale Aytamam İlk kadın Belediye Başkanı Müfide İlhan İlk kadın Bakanı Türkan Akyol İlk kadın Mimar Leyla Asım Turgut İlk kadın Ressam Mihri Müşfik İlk kadın Fotoğrafçı Naciye Suman İlk kadın astrofizikçi Nüzhet Gündoğan İlk kadın heyeltraş Sabiha Bengütaş İlk kadın veteriner Sabine Aydemir İlk kadın Rektör Ayşe Saffet Rıza Alpar İlk kadın Gazeteci Selma Rıza Faraceli İlk kadın Karikatürcü Selma Emircioğlu İlk kadın Kaptan İlgi Öztuncer İlk kadın Subay Ülkü Sema Aydın İlk kadın Polis Fikret Hanım İlk kadın Polis Komseri Hikmet Cengiz İlk kadın Emniyet Müdürü Feriha Sanerk İlk kadın Arkeoloğ Halet Çambel İlk kadın Orkestra Şefi İnci Özdil İlk kadın Opera Sanatçısı Semiha Berksoy İlk kadın Türkiye Güzeli Ferha Tevfik İlk kadın Hakim Suat Berk İlk kadın Avukat Süreyya Ağaoğlu Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın, İlk kadın Yargıtay üyesi Hakimi Melahat Ruacan İlk kadın Sendikacı Zehra Kosava Duman İlk kadın Sendika Başkanı Dervişe Koç İlk kadın Dünya şampiyonu Sporcu Tennur Yerlisu Otomobil Sürücü Ehliyeti olan ilk kadın Asıme Şahsuvaroğlu Medeni Kanun'la evlenen Türkiye tarihinde ilk resmi nikahlı kadın Zehra Say
Anlatmakla bitecek gibi değil..
Denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hem de deniz kokan İzmir de..
Türkiye'nin ilk Kadın Müzesin de.. Türkiye'nin olağan üstü kadınlarıyla sizleri bekliyor..
Alıntı
4 notes · View notes
hacegah · 2 years
Text
Tumblr media
Hrant Dink, katledilmesinden bir kaç gün önce Agos Gazetesinde 10 Ocak 2007 günü ‘’Ruh halimin güvercin tedirginliği’��� başlıklı bir yazı kaleme almıştı.
Şöyle diyordu Hrant yazısında: “Muhtemelen 2007 benim açımdan daha da zor bir yıl olacak. Yargılanmalar sürecek, yeniler başlayacak. Kim bilir daha ne gibi haksızlıklarla karşı karşıya kalacağım? Ama tüm bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım. Evet, kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin taa içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.”
Yazısından dokuz gün sonra katledildi. Katiller tanıdıktır aslında. Sözde katil yakalansa da azmettiriciler asla bulunamadı daha doğrusu bulunmadı. Tıpkı Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Tahir Elçi, Turan Dursun, Muhsin Yazıcıoğu suikastlerinde olduğu gibi...
6 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Gayri Nizami Harp soğuk savaş dönemi boyunca literatüre giren bir tabir, tek kutuplu dünya düzeninden sonra girift mafyatik ilişkiler, derin devlet vb Noam Chomsky nin '' Düşük Yoğunluklu Demokrasi'' kitabını L.A.Müller'in ''Gladio'' okuduktan sonra Binbaşı Ahmet Cem Ersever'in, ''Binbaşı Ersever'in itirafları'' adlı kitabı okumuştum ardından Hanefi Avcı'nın ''Haliç'te Yaşayan Simonlar & Dün Devlet Bugün Cemaat'' kitabı geldi konu derinleşt,kçe ilgimi daha fazla çekti, eski mossad ajanı Richard Beacon'ın 'İsrail Gizli servisi'' ve Ümit Sayın'ın ''dünyayı yöneten gizli güçler'' Paul Graig Roberts'ın ''Yeni Muhafazakar Tehdit, Doğu Avrupadan ortadoğu ya Washington'un üstünlük savaşı'' Suat parlar'ın ''Kontrgerilla Kıskacında Türkiye'' Zeitgeist Belgeselleri vb... derken siyasete, kültürel yaşama, okuduğum, gördüğüm, dinlediğim bir habere bakış açım değişti, ortalıkta dolaşan komplo teorileri ni akıl süzgecinden geçirip daha iyi tahlil etmeye başladım, Adolf Hitleri'in ''kavgam'' ve Goebbels'in ''büyük yalanlar'' Mussolini'nin ''faşizm Doktirini' okuduğumda ise mesele -Haaa, hadi canım boyutuna geldi... 3 Kasım 1996 ya geri saydım meşhur '' Susurluk Kazası'' ve okuduklarımın gerçek olduğunu teyit ettim.. çünkü o zamanlar 13 yaşında bir çocuk olarak gece ışıkları açma kapama sadece hoşuma giden bir eylemdi... kaseti susurluktan da daha geriye sardığımda mesela 1980 öncesi 70 li yıllarada bir süre durdum ülkenin darbe sürecini bilerek sokulduğu ve natocu darbenin ''olgunlaşmasının'' beklendiğini gördüm keşke zaman makinası olsaymış da o dönemlere gidip- kardeşim birbirinizi vurmayın bu ileriki zamanlar için hazırlanmış bir tezgah- diyebilseydim...aslınd abandı geriye sarsak taaa Natoya giriş sürecimize kadar iner de çok uzatmış olurum KONJONKTÜR UYGUN OLMADIĞINDAN zaten üstü kapalı geçiştirdiğimi fark etmişsinizdir neyse zaman tüneli isimli bandımız ileriye saralım, yeni BİN yılın başlangıcı-inanç sistemlerinin Armagedondan - Evanjelizm'e oradan kabalaya kadar mesihin beklendiği yeni bin yıl.... neyse 2000 li yıllara girildiğinde 'globalleşme'' adıyla kendine yer bulan ekolojik dengelerin ticari dengelerin hatta ulus devletlerinin tehdit edildiği bir dönemin kapılarının açıldığı Dünya Ticaret Kulelerinin YIKTIRILMASI ( özellikle yıktırılması tabirini kullandım zira el-kaide denen örgütün- talebanın yeşil kuşak projesi kapsamında bizzat ABD tarafından oluşturulduğunu biliyordum tıpkı IŞİT gibi yada Yaser Arafat'ın Filistin Kurtuluş ordusuna karşı bizzat mossad tarafından kurulan islami Cihat örgütleri gibi) olayı.. tabi bu olaylar spontane gelişmiyor 20-50-100 yıllık yani 1-4 nesil sürdürülebilir siyasi mühendisliklerle yapılan planlamalardır burayı biraz hızlı atlarsak işin ucu Arap baharına oradan ABD ile ortak kurulan ÖSO ya ve mehdi için ortamı hazırlayan SADAT a kadar gelir ( Gölge Ordu SADAT’ın Sır Perdesi Aralanıyor ve Kozmik Albay kitaplarını okumanızı öneririrm) bu yazıyı yazmamın sebebi  Sinan Ateş cinayetidir... Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Çetin Emeç vb cinayetlerin sebeplerinin tahlilini yapabildiğimi önceki yazımda söylemiştim faili meçhullerle geçen 90 lı yıllar neyin, kimin kime ne için yapıldığı bir hazırlık dönemi idi Eşref Bitlis paşanın öldürülmesine kadar birbiriyle bağlantılı olayların silah-uyuşturucu kaçakçılığı ve terör üçgeninde geçen bir planlamalar sinsilesi içinde üst yapının aklı olduğu açıktı açık olmayan ve sadece tahminde bulunabildiğimiz ülke içindeki işbirlikçilerdi... Sinan Ateş'in katil zanlısı eray özyağcı ve doğukan çep nereden hatırlarsınız: ''İstanbul’un Maltepe ilçesindeki Gülsuyu’nda yapılan uyuşturucu karşıtı eylem sonrası eylemcilerin üzerine kimliği belirsiz kişilerce ateş açıldı. Başından dört kurşunla vurulan 21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik hayatını kaybetti, dört kişi yaralandı.'' bu haberi hatırladınız mı? yıl 30 Eylül 2013... 2010 yılında kentsel dönüşüme geçirilen yani yeni bir rant kapısının açıldığı Gülsuyu... dün izlediğim haberlerde o yıllarda, oranın halkı şu açıklamayı yapmış: ''kim olduğu belirsiz kişiler türemeye başladı gece kimlik kontrolü dahi yapıyorlar sokaklarda uyuşturucu satılıyor can güvenliğimiz yok'' bu haberler aklımızda dursun peki Sinan Ateş sıradan bir kişi değil, Hacettepe Üniversitesinde öğretim görevlisi Doçent ve siyasi bir kişilik Ülkü Ocakları eski başkanı... neden bir uyuşturucu satıcısı tetikçisi kullanıldı acaba derinlemesine incelense 1996 yapısı gibi bir oluşuma karşı mı çıkmıştı...zaman bize gösterecek... Sinan Ateş ile fikirsel bir birlikteliğim yoktu karşıt fikirde de olsam ortada bir cinayet ve iki küçük çocuğun göz yaşları var, - ki ben buna kayıtsız kalsaydım karşı çıktığım herşeye dönüşürdüm... TÜM FAİLİ MEÇHULLER İÇİN... 
Tumblr media
2 notes · View notes
veganlogicdinamo · 2 years
Text
LAİKLİK ÜZERİNE ZAR ATILIR MI?
Türkiye’de laikliği sahipsiz bırakmayacak olan azımsanamayacak devrimci bir damar var.
Onlar laikliğin pazarlık konusu yapılamayacağını ve güç denemesine malzeme edilemeyeceğini...
Laikliğin Türkiye’deki herkesin, özellikle kadınların özgürlüğü için hayati derecede önem taşıyan anayasal bir ilke olduğunu...
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran devrimci kadroların laikliği anayasaya sokmak için canları pahasına çok büyük mücadeleler verdiğini...
Doç. Dr. Bahriye Üçok’un, kadınları örtünmeye zorlayanların bunu siyasi amaçları için kullandığını anlattığı için 32 yıl önce katledildiğini biliyor.
Laiklik üzerine zar atılamayacağını bilenler, anayasadaki laik devlet ilkesi tartışılır hale getirilirse, Kubilay, Turan Dursun, bu gazetenin yazarları olan Prof. Dr. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı ile Sivas, Çorum ve Malatya katliamlarında canları alınan insanlara ihanet edileceğini biliyor!
Manzara nettir.
Uğur Mumcu’nun dediği gibi; “Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil.”
Laiklik konusunda kimler kararlı ve devrimci artık kristal berraklığında nettir.
4 notes · View notes
okuryazarlar · 11 months
Text
Tumblr media
Türkiye’nin bugünkü duruma gelmesinde; Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Abdi İpekçi, Necip Hablemitoğlu ve Ahmet Taner Kışlalı gibi öncü aydınların menfur cinayetlere kurban edilmesinin çok büyük önemi vardı.
Bir anlamda değerli aydınların yok edilmesi; aşılması gereken en önemli kilometre taşlarındandı. On yıllara yayılan süreçte birer birer cinayetlere kurban verdiğimiz aydınların ortak değerleri; Atatürk, aydınlanma, Cumhuriyet, laiklik, tam bağımsızlık ve antiemperyalizmdi.
Yaşamını Atatürk devrim ve ilkelerine; çağdaşlaşma ile aydınlanma mücadelesine adayan değerli aydın, bilim insanı, eski Kültür Bakanı ve yazar Ahmet Taner Kışlalı'yı bombalı suikast ile katledilişinin 24. yılında saygıyla anıyor, kaybettiğimiz tüm aydınlarımızı bir kez daha özlemle yad ediyoruz. 🥀
85 notes · View notes
insanzee · 1 year
Text
Tumblr media
Saygıyla anıyorum🙏
Katletmekle bitiremediğiniz gibi 33 yılda ne turan dursun'lar, ilhan arsel'ler, bahariye üçok'lar, arif tekin'ler, uğur mumcu'lar yetişti. Arkalarında aydınlık yarınlar için okuyanı aydınlatan harika eserler bıraktılar.
Karanlığınızda boğulun katiller...
18 notes · View notes
by-hulusi · 2 years
Text
OKUNMASI GEREKEN, ÖNEMLİ BİR YAZI.
•Alıntıdır
İLBER NEDEN DANIŞMAN OLDU
Aydınsız Cumhuriyetçiler: İlber Ortaylı ve Celal Şengör’e
“Cumhuriyetçi aydın” muamelesi yapmaktadır.
Entelektüel karanlığı gören değil, karanlıkta görendir.
Ö. İnce
Kendini Kemalist, Atatürkçü ya da cumhuriyetçi olarak tanımlayan okurlara şunları sormak isterim.
- Deniz Gezmiş’e eşkıya diyebilecek kaç Atatürkçü vardır?
- Fethullah Gülen’i övebilecek kaç cumhuriyetçi vardır?
- “Kenan Evren’in 12 Eylül’de her yaptığını onaylıyorum” diyecek kaç tane Kemalist vardır?
- “Bir insana dışkısını yedirmek işkence değildir” diyecek kaç “insan” vardır?
*
Son yazıma çok sayıda olumlu ve olumsuz tepki geldi (1).
Bu tepkilerin odağı Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. İlber Ortaylı idi. Yazımı olumsuz olarak eleştirenlerin ezici bir çoğunluğu kendisini Kemalist, Atatürkçü ya da cumhuriyetçi olarak tanımlayan okurlardı. Bu okurların hemen hemen hiçbiri yazılanların yanlış olduğunu söylemiyor ama “cumhuriyetçi” iki bilim insanının bu şekilde suçlanmasını eleştiriyorlardı.
*
Bir kitleyi dönüştürmek isterseniz o kitlenin aydınlarını, kanaat önderlerini, düşünce üreticilerini değiştirmeniz gerekir. Bir kitleyi körleştirmek isterseniz yapacağınız tek şey o kitleyi aydınsız bırakmaktır. Aydın, toplumun gözüdür.
Gazeteci-yazar Hrant Dink öldürüldüğünde Agos Gazetesi’nin başına onun yerine Etyen Mahçupyan getirilmişti. Kendisini sosyalist olarak tanımlayan, yüreği, midesi ve beyni bu topraklarda olan H. Dink’in yerine 1994 yılından beri İslamcı partilere oy verdiğini söyleyen başbakan danışmanı E. Mahçupyan (2)…
Soros’u öve öve bitiremeyen E. Mahçupyan (3) ile H. Dink’in Ermeni olmaları dışında ortak noktaları neydi acaba?
H. Dink öldürüldü ve onun yerini E. Mahçupyan aldı.
*
Cumhuriyetçi, Atatürkçü, Kemalist kitlelerin düşünsel önderleri Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu gibi yazarlar sırayla katledildi.
Bu bir dönüştürmedir. Bugün, sağdan sola siyasal yelpazenin değişik yerlerinde duran A. T. Kışlalı, U. Mumcu, B. Üçok, Türkan Saylan, N. Hablemitoğlu gibi aydınların boşalttığı yerlere Celal Şengör ve İlber Ortaylı gibi yazarlar konumlanmıştır. Cumhuriyetçi, Atatürkçü ve Kemalist kitleler artık bu kişilerin düşüncelerini dikkate almaktadır.
Peki, bu insanlar kimdir?
*
EVREN'İN 12 EYLÜL DÖNEMİNDE YAPTIĞI HER ŞEYİ ONAYLIYORUM!
Bir söyleşide Prof. Dr. Celal Şengör (CŞ) şunları söylemişti:
CŞ: Kenan Evren’in 12 Eylül döneminde yaptığı her şeyi onaylıyorum. Evet, istisnasız.
- Şaka yapıyorsunuz.
CŞ: Hayır, efendim.
- İnsanlara dışkısını yedirmek?
CŞ: Hayır, hayır bir dakika. Bir kere dışkısını yedirmek işkence değil (4).
*
DENİZ GEZMİŞ EŞKİYADIR!
Prof. Dr. Celal Şengör aynı söyleşide şunları da söyler:
Yani ben bu memlekette, Deniz Gezmiş gibi bir eşkıyaya kahraman denildiğini gördüm!
*
Bu sözlere “cımbızlama” diyebilecek okurlar, linkteki söyleşinin tamamını okuyabilirler.
Sadece Mamak ve Diyarbakır cezaevlerinde neler yaşandığına şöyle bir göz atmak bile bu cümleden ve bunu söyleyenden tiksinmeniz için yeterlidir. Oralarda tutuklu ve hükümlülere neler yapıldığı, o insanların yazdıkları ve anlattıkları C. Şengör’ün ilgisini çeker mi acaba?
C. Şengör, cumhuriyetin tabutuna çivi çakan, bu ülkeyi tepeden tırnağa yeniden dizayn eden bir CIA darbesinde yapılanları onaylamaktadır; hem de “istisnasız” vurgusuyla.
Sayısız yargısız infazlar, en aşağılık işkenceler, sayısız işkenceden ölümler bile C. Şengör için “istisna” olmaya yetmemektedir. Kira davalarının bile en az 2 yıl sürdüğü bir ülkede, hiçbir kanıt incelenmeden 41 günde verilmiş bir idam kararıyla Erdal Eren’in asılması da bir istisna değildir.
12 Eylül’ün ve Kenan Evren’in yaptıklarının, dolayısıyla C. Şengör’ün “istisnasız” bir şekilde onayladıklarının listesi layıkıyla sıralanacak olsa koskoca bir ansiklopedi yazılması gerekir. Bu ansiklopedinin her cümlesi, insanı C. Şengör’ün bu cümlesinden daha fazla tiksindirecek kadar utançla dolu olur.
Bu bir kötülüktür. Bu, yüz binlerce insanın acısıyla alay etmek ve üzerinde tepinmektir.
Bugün cumhuriyeti zerrece savunan birinin 12 Eylül’e sempati duyması için ya çok bilgisiz ya çok vicdansız olması ya da aklını yitirmesi gerekir.
*
FETHULLAH GÜLEN ÖVÜCÜSÜ CUMHURİYETÇİ!
Bir söyleşide Fethullah Gülen’le görüşüp görüşmediği sorusunu İ. Ortaylı, gerek İstanbul'da gerekse Amerika'da fırsat buldukça F. Gülen'le görüştüğünü söyleyerek yanıtlar.
Prof. Dr. İ. Ortaylı, F. Gülen’le ilgili olarak şöyle devam eder:
"Ben Türk coğrafyası üzerine konuştum, eksik olmasın o da ilgiyle dinledi. Zaten her görüşmemizde bunları konuşuruz. Okulları konuşuruz. 1,5-2 saatlik görüşme yaptık.
Ben her zaman için söylerim, kendisi inanıyor. Sakin birisi. Belirgin konularda hassas. Bu eğitim konusunda falan. Merak ederim sorarım, bana anlatır. Bu çok önemli bir şey, bir cemaat liderinin, her şeyden önce bir öğretmenin sakin ve sabırlı olması lazım. Mühim meselesi bu. Gerisi ilgilendirmez kimseyi. (5)”
*
İ. Ortaylı bunları söylediğinde Yarbay Ali Tatar, ayrıntıları artık bilinen komplolarla hapse atılmış, bu durumu onuruna yedirememiş ve protesto etmek için yaşamına son vermişti. İ. Ortaylı’nın ekranda F. Gülen’i övdüğü o günlerde, F. Gülen’in müritleri, yüzlerce insanı sahte delillerle hapse atıyor, işkence yapıyor, anaokulları giriş sorularına kadar her türlü sınav sorusunu çalarak yandaşlarını devletin kılcal damarlarına kadar yerleştiriyorlardı.
*
Bir an düşünün:
U. Mumcu’nun F. Gülen’i övdüğü bir satır, bir cümle, bir yazı ya da bir ima var mıdır?
A. T. Kışlalı’nın böyle bir şey yaptığını aklınıza getirebilir misiniz?
Kemalistlerin geçmişteki kanaat önderlerinden herhangi birinin F. Gülen’i övdüğünü okudunuz mu?
Aksine T. Saylan’dan N. Hablemitoğlu’na U. Mumcu’dan A. T. Kışlalı’ya kadar her biri Fethullahçı çeteye karşı yıllarca ısrarlı bir şekilde toplumu uyardı. 1999 yılında T. Saylan bu tehlikeyi dillendirdiğinde onu din düşmanı ilân ettiler (6). N. Hablemitoğlu, 1999 yılında aşağıda linkleri verilen programlarda yaptığı uyarılardan 3 yıl sonra katledildi (7,8).
U. Mumcu’nun bu konuda sayısız yazı yazdığını bilmeyen yoktur.
Bugün isimlerini art arda sıraladığımız bu Kemalist/cumhuriyetçi yazarların ortak noktası öldürülmüş olmalarının yanında siyasal İslam’a ve Fethullahçı çeteye karşı açıkça, kıvırtmadan net tavır almaları ve bu tehlikelere karşı toplumu ısrarla, yılmadan ve bıkmadan uyarmalarıydı.
Bu aydınlar yıllar öncesinden canları pahasına bu uyarıları yaparken 2006 yılında Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Toktamış Ateş ile birlikte editörlüğünü üstlendiği “Barış Köprüleri” adlı bir kitapta Fethullah Gülen’i ve okullarını övüyordu:
“Buna karşın bir takım insanların inandığı, beğendiği bazı şeyler olunca, inanılmaz derecede yardım sağlanıyorsa, keseyi açıyorsa burada dikkat edilmesi gereken bir şey var demektir. Şimdi Fethullah Gülen Hoca “okul açınız! Bu lazımdır!” dediği an bir sürü insan keseyi açıyorsa bunu önemsemek lazım. (9)“
*
Elbette hepimiz gibi İ. Ortaylı’nın da yanılma hakkı vardır. Ancak bu konuda herhangi bir özeleştiri yaptığını gördünüz mü? Güçten ve güçlüden yana olmak, nabza göre şerbet vermek bir aydın tutumu olamaz. Hiçbir kitle, bu tip kanaat önderlerine layık değildir.
İ. Ortaylı, özeleştiri yapmayı bir kenara bırakın, Fethullahçılar suç örgütü ilan edildikten sonra bile bu konuyu gündeme getirenlere kızgınlık göstermektedir (10).
AKP’lilerin, Fethullahçılarla olan yakın ilişkilerinden sıyrılmak için “kandırıldık” demesi, sık sık alay konusu edilir. İ. Ortaylı’nın böyle bir beyanı dahi yoktur.
F. Gülen’e yaptığı övgüleri, onun okullarını övmek için yazdığı kitap, “tarihçidir, herkesle görüşmesi normaldir” diye açıklanabilir mi? “Kandırıldık” diyen AKP’lilerle alay ediliyorsa “kandırıldım bile demeyen” İ. Ortaylı’ya gösterilen bu sınırsız hoşgörü neyin nesidir?
Bu, kendini kandırmaktır.
*
“HÖDÜK”, “BİR B.K BİLMEZ” AMA BİRLİKTE KİTAP YAZILIR!
Mustafa Armağan adlı kişinin Atatürk ile ilgili hakaretlerine İ. Ortaylı şöyle yanıt verir:
“Herif kendine göre tarihi çarpıtıyor. Bunlar cahil adamlar, ne bilirler tarihi. Bir b.k bildikleri yok. Ne okuyacak ne bilecek. Allah'ın hödüğü suratına baksan halde turp sattırmazsın. (11)”
Cumhuriyetçi kitleler de bu sözleri alkışlamaktadır. Ancak burada “küçük” birkaç ayrıntı vardır.
İ. Ortaylı “hödük”, “cahil”, “bir b.k bilmeyen”, “pazarda turp bile satamayacak adam” dediği bu kişiyle birlikte “Resmi Tarih Yalanları” ve “Tarihin Sınırlarına Yolculuk” adlı iki kitap yazmıştır (12,13).
Ayrıca İ. Ortaylı, “Gelenekten Geleceğe” adlı kitabının önsözünde, “hödük”, “cahil”, “bir b.k bilmeyen” ve “pazarda turp bile satamayacak adama”, “Dostum Mustafa Armağan” diye hitap eder (14). Resmi Tarih Yalanları kitabının editörü Cem Küçük olup yazarları arasında Mehmet Şevket Eygi, Yavuz Bahadıroğlu, Nevval Sevindi gibi isimler de vardır.
İ. Ortaylı, “hödük”, “cahil”, “bir b.k bilmeyen” ve “pazarda turp bile satamayacak adam” diye nitelediği M. Armağan’ın “Petersburg’da Osmanlı İzleri” adlı kitabına önsöz de yazmıştır (15).
Bu durumda İ. Ortaylı’ya şu soruyu sormak gerekir:
Bu M. Armağan ne zaman “cahil” ve “hödük” oldu?
Birlikte kitap yazdığınızda “bilgili” ve “turp satabilir halde” miydi?
“Dostum” diye hitap ettiğiniz kişi, birlikte kitap yazdıktan hemen sonra mı “hödükleşti”?
M. Armağan’ın kitabına önsöz yazdığınız sırada M. Armağan “tarihten anlıyor” muydu?
*
NABZA GÖRE ŞERBET VERME ÜSTADI
Hiç kıvırtmaya gerek yok; bu nabza göre şerbet vermektir. M. Armağan eskiden neyse şimdi de odur, ne olduğu o zaman da ortadaydı, şimdi de ortadadır.
Hesap yapan İ. Ortaylı’dır. Dün çıkarları gereği her türlü işbirliğine girdiği kişileri, aralarında sanki hiçbir ilişki yaşanmamış gibi bugün aşağılaması bir aydın tutumu değildir.
İ. Ortaylı bütün bu manevraların sonunda ve hesapçılık sayesinde mutlu sona ulaşmış ve tarih alanında 2017 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü almıştır (16).
İ. Ortaylı’yı ateşli bir şekilde savunan bazı cumhuriyetçilerin bu ödülü şaşkınlıkla karşılaması çok gariptir. İ. Ortaylı, kendi içinde gayet tutarlıdır. Tuhaf olan İ. Ortaylı’nın yaptıkları değil, kimi cumhuriyetçilerin ona “cumhuriyet aydını” muamelesi yapmasıdır.
*
Hiçbir yükseliş ya da cinayet boşa değildir.
Onlarca Fethullahçıyı göz göre göre general yapan sistem, sakıncalı oldukları gerekçesiyle H. Dink ve U. Mumcu’yu onbaşı dahi yapmamıştı. Kimin ne kadar sakıncalı olduğunu anlamak için 15 Temmuz’u yaşamaya gerek yoktu.
Katledilen aydınlar, bunları yıllar öncesinden açıkça söylemiş, yazmış, ortaya koymuştu.
*
KARANLIĞA AYDINLIK DİYEN “AYDIN”
Aydın, karanlığı gören değil, karanlıkta görendir. Cumhuriyetçi kitlelerin “karanlığı gören” aydınlarını tek tek katlettiler. Onların yerini alanların bir kısmı, bırakınız karanlığı görmeyi, bu topluma “karanlığı aydınlık” diye gösterdiler.
*
Bugün cumhuriyetçi kitlelerin kanaat önderi olarak aldığı bu yazarlar, liberallerin “bayrak sallayan, cırtlak sesli İzmirli Kemalist teyze” diye karikatürize ederek aşağıladığı o sıradan vatandaş kadar bile öngörülü değillerdi. Olur olmaz yere onu bunu “cahil” diye aşağılayan, şimdilerde her gün televizyonlarda konuşan ve cumhuriyetçilerin kanaat önderi muamelesi gören İ. Ortaylı, o “teyze” kadar bile refleks göstermemiş, aksine cumhuriyet yıkıcılarıyla açıkça işbirliği yapmıştır.
İ. Ortaylı, sözcüklerden yapılmış cilalarla, canavarı parlatıp topluma şirinmiş gibi göstermiştir. İ. Ortaylı, “dikkat canavar var” diyerek toplumu uyaran insanların yanında olmadığı gibi, uyaranları yutmak için açılan canavarın ağzındaki dişlere övgüler düzmüştür.
Canavara karşı çıkanların kılavuzu, canavarı besleyip büyütenler olamaz.
*
AYDINSIZ CUMHURİYETÇİLER
Prof. Dr. İ. Ortaylı kendi alanında önemli bir kişidir. Prof. Dr. C. Şengör jeoloji ve doğa bilimleri konusunda son derece bilgilidir ve değerli bilgiler vermektedir. Zaten hiç kimse bu bilim insanlarının kendi uzmanı olduğu alanlardaki beyanlarına söz söylememektedir.
Ancak aydın olmak, mükemmel bir jeolog ya da seçkin bir tarihçi olmak demek değildir. Aydın olmak bir tutumdur. İ. Ortaylı ve C. Şengör’ün tutumları, “cumhuriyetçi aydın” sıfatıyla tamamen ilgisizdir.
Sadece bir saptama olarak şu rahatlıkla söylenebilir:
Bugün kendine cumhuriyetçi, Kemalist, Atatürkçü diyen kitlelerin aydınları yoktur. Bu kitleler aydınsızdır. Milyonlarca cumhuriyetçi, el yordamıyla aydınlarını aramakta ve ne yazık ki İ. Ortaylı gibi kişilere sarılmakta, bu insanlarda keramet aramaktadır.
Bu ülkenin en canlı kesimlerinden yüzü Aydınlanmaya, akla ve bilime dönük milyonlarca insan, bu değerleri sahiplenmeyen kişiler tarafından yönlendirilmektedir.
Cumhuriyetçi kitleler bugün bu yazarların hipnozundan çıkmalı ve reflekslerini en azından o “İzmirli teyze”nin refleks düzeyine yükseltmelidir.
Cumhuriyetçi kitleler aydınlarını ve kanaat önderlerini seçerken çok dikkatli olmaları olmak zorundadır.
Çünkü aydınını doğru seçmeyen kitleler körleşirler.
2 notes · View notes
pazaryerigundem · 2 months
Text
Bursalı kadınlar eşitlik ve özgürlük için Osmangazi'de hem eğlendi, hem öğrendi
https://pazaryerigundem.com/haber/185981/bursali-kadinlar-esitlik-ve-ozgurluk-icin-osmangazide-hem-eglendi-hem-ogrendi/
Bursalı kadınlar eşitlik ve özgürlük için Osmangazi'de hem eğlendi, hem öğrendi
Tumblr media
Bursa’da Osmangazi Belediyesi, Eşitlikçi Kadınlar Derneği (DEMETER) işbirliğiyle Bursa Kadın ve Yaşam Forumu düzenledi. Foruma katılan kadınlar, açılan atölyelerde öğrenme ve eğlenmenin keyfini bir arada yaşadı.
BURSA (İGFA) – Merinos Parkı’nda düzenlenen Bursa Kadın ve Yaşam Forumu’na katılan kadınlar, Türkan Saylan Taş Boyama, Bahriye Üçok Resim, Cahide Sonku Doğanın Dili Geri Dönüşüm, Afife Jale doğaçlama atölyelerinde alanında uzman eğitmenlerden bilgiler alıp pratik yapma imkânı buldu.
Etkinlik kapsamında Bursa Barosu’ndan 4 avukat, kadın ve çocuk hakları konusunda bilgilendirmede bulundu.
Tumblr media
Konusunda uzman doktorlar ise kadın kanserleri hakkında bilgiler verdi.Kadınlarboyalarabasarak kumaşın üzerine ayak izlerini bıraktı. Kadınların eşitlik ve özgürlük için bıraktığı ayak izleri Osmangazi ilçesinin en görünen yerlerinde sergilenecek.Foruma katılan kadınlar müzik eğlencesi ve ritim gösterisi eşliğinde keyifli vakit geçirdi.
Osmangazi Belediyesi ile birlikte bir kadın buluşmasına ev sahipliği yaptıklarını ifade eden DEMETER Başkanı Nilgün Arslanoğlu, “Etkinlik kapsamında çeşitli atölyeler açtık. Kadınlar burada hem eğlenip hem de öğrenme imkanı buldu. Müzik eğlencesi ve ritim gösterisi eşliğinde kadınlarımız burada keyifli vakit geçirdiler.Kadınlarımızın eşitlik ve özgürlük adına bıraktığı ayak izleri, kentin en görünen yerinde Osmangazi Belediyemiz tarafından vatandaşlarımıza gösterilecek” dedi.
Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz ise yaptığı konuşmada, Osmangazi Belediyesi ve DEMETER Derneği’nin düzenlediği anlamlı etkinliğe katılmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Zor günlerden geçiyoruz. Kadın cinayetleri ve kadın yoksunluğu derken biz hangisiyle mücadele edeceğimizi bilemiyoruz. Bunun için her alanda bir olmalıyız. Kol kola ve yan yana olmalıyız. Hep birlikte birbirimize destek olalım bu mücadelemizi hep birlikte birçok alanda beraber yürütelim” ifadelerini
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
morkedisblog · 8 months
Text
ben de Kilisede saldırı haberini ilk duyduğumda Taksim Santa Maria Kilisesi sandım meğer Sarıyerdekiymiş LATİN KATOLİK VATANDAŞLARIMIZIN BAŞLARI SAĞOLSUN KİLİSE CEMAÂTİNE GEÇMİŞ OLSUN💔Naçizane ben bu saldırın��n seçim kaosu yaratmak veya Hristiyan Vatandaşlara yönelik mi ya da kişisel bir hesaplaşma mı yoksa mafya-alacak verecek senet cinayeti mi olduğunu anlayamadım nereye çeksen gidiyor? Sonuçta böyle olaylar her zaman örtbas edilir: Uğur Mumcu/Bahriye Üçok/Çetin Emeç/Hrant Dink vs cinayetleri gibi her zaman kandırılan ya da parayla alınan tetikçiler vardır olayın derinliği gerçek emir verenler bulunamaz İNŞAALLAH bir daha olmaz🙏Bir de habere yayın yasağı getirdiler yok böyle bir saçmalık Almanyada Fransada protestocu çiftçiler hükümet binalarına hayvan dışkısı püskürtüyorlar Usada sınıra kamyonlar gidiyor 25 eyalet ayakta siz neyin peşindesiniz hıhıhı doğru okudunuz Vallahi mantıklı olun gık demem😤😠😈
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
instagram
0 notes