Tumgik
#Bebekler ne zaman yürümeye başlar?
fiyonka · 6 months
Text
Bebeğinizin İlk Adımları: Ne Zaman ve Nasıl Yürümeye Başlar?
Bebeğinizin ilk adımlarını atması, ebeveynler için heyecan verici bir kilometre taşıdır. Bu, bebeğinizin bağımsızlığını kazanmaya başladığı ve dünyayı keşfetmeye hazır olduğunun bir işaretidir. Peki, bebekler ne zaman yürümeye başlar ve bu süreci nasıl destekleyebilirsiniz? Bebekler Ne Zaman Yürümeye Başlar? Her bebek farklıdır ve kendi hızında gelişir. Bebeğinizin yürümeye başlaması için kesin…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hazirbilgi · 4 years
Link
Bebekler Ne Zaman Yürümeye Başlar? https://cintakvimi.net/bebekler-ne-zaman-yurumeye-baslar/
0 notes
fatmazehraakyigit · 4 years
Text
BELKİ HAÇÇE NENEYE KAHVE ÇARPINTI YAPIYORDUR
Hadi biraz özeleştiri yapalım. Inkar edecek değilim insanlardan biraz güzel yorum alınca bu çok hoşuma gitti. En çok da kendi gönlümden kopanların bir tane bile olsa başka gönüllere de dokunmuş olması beni çok mutlu etti. 
.
Benim kalemim çok mevsimlidir. Bazen gördüğüm kadarıyla çoğunluğun duymak istediği görmek istediği gibi neşelidir. Çoğu zaman da sorgularla düşüncelerle derin izdihamlı serin kara kıştır. 
.
Yazmak benim hayatımın ana damarlarından biridir. Ruhumun özgürlüğünün mekanıdır. Kendimce merak ederim kendimi, hayatı, insanları... zamanla değişirim gelişirim. Bazen düşerim. Bazen düşmekten korktuğum olur. Bazen çıktığıma sevinsem mi sevinmesem mi şaşırırım. En son da yolu kendimi rahat bırakmakta bulurum. Yeminle, dünyanın en kötü felaket senaryolarını çize çize kendime zalım cellat olduğum olmuştur. 
.
Bir şey söyleyeyim mi hocam çok fazla özeleştiri de vesveseye kaçıyor bir süre sonra. Bu defa hiçbir icraate geçemiyor insan. Dedim "fza nolacaksa olur. Yaşayarak öğren. Üzgünsen üzül. Mutluysan gül yani. Kime ne zararın var? Ne yaparsan kendine. Bir faydan bir gönüldaşlığın dokunacaksa da bir insana ne âlâ." Böyle böyle hata yapma izni verdim kalemime. 
.
Valla yürümeyi öğrenirken adım atar ya bebekler. Arada bir de çişli bezinin üstüne bi düşüverir. Tıs tıs geri kalkmaya uğraşır. Yine düşer derken başlar sizin benim gibi yürümeye. Onun gibi yani. Şimdi yetişkinler yürümeyi biliyor da hiç mi kapıya duvara çarpıp merdivenden koltuktan (çift taraflı anlayın bu kelimeyi) düşüp yaralanmıyor? Hayır efendim, takılıyor da düşüyor da yaralanıyor da. Siz napıyonuz onları yaralanınca? "Bak bak şuna gözün kör müydü de düştün!?" diye azarlıyor musunuz? Yoksa ona sağlık ocağının hastanenin sınıkçının (kırık çıkıkçı demek) yolunu mu tarif ediyorsunuz? 
.
Ya şimdi her açıdan bakmak lazım olaya. Belki yaralanan kişinin hatalarından alacağı dersler var. Belki Allah onun bir şeylerin farkına varmasını istiyor. Belki bu konu sadece takıldığı malzemeyle falan değil de bambaşka bir şeyle alakalı. 
.
Neyse işte hasılı kelam, rahat yazmaya karar verdim arkadaş. Zaten defterlerim bilir en rahat olduğum yer kalemimle defterim klavyemle bilgisayarım. Şimdi böyle bazen yazılarımı insanlarla da paylaşmaya başladım ya biraz çekindim önce. " edebiyatın iletişimin bilmem nelerin kuralları gerekleri vesairi var malum. şöyle acık usturuplu yaz" dedim kendime. Sonra baktım olmuyor :) Alışık değilim öyle yazmaya. En son da dedim işte " okumayacak olana okutup da ne yapacaksın? Rahat bırak şu insanları relax ol. Sen yaz. Burası senin arka bahçen. Çayını kahvesini alan gelsin oh hoşbeş muhabbet tamam. (Bu arada havam ancak yazıya. konuşmak yorucu yaa) Bütün mahalleyi nasıl razı edeceksin? Hayır yani belki Haççe Neneye kahve çarpıntı yapıyor. Belki çay Abuziddin Emminin uykusunu kaçırıyor. Belki Huriye Ablayı kaynanası göndermiyor yani nereden biliyorsun değil mi ama. Iyisi mi sen koy ateşe içindekileri, at sandalyeyi arka bahçeye, gelene "hoşgeldin" de gelmeyene hoşçakal rahat ettiğin yerde kal" de. Hoşgör kendini. Hoşgör insanları. Üç günlük dünya evlat" falan dedim. 
.
Heh heh :) tabi bu da kaç gün giderse. Bi melankolik meltem esince hepsi tersine dönebiliyor. Bu defa olay " kızım ölsene sen. Niye yaşıyorsun" lara falan dönüyor. Tabi takmıyorum ve yazıyorum. Yazmak güzel. Yazmak iyidir. Yazıp rahatlayınca her şey All is well :) Üç idiotsu izlemiş miydiniz? Neyse ne alaka şimdi? Dağılıyor bizim mevzu. Fza kaçar. 
.
(Bu arada Allaha şükür, babamın telefonundan bağlandım internete ley ley ! Dün de arkadaşımdan bağlandım loy loy! Sonrasına da Allah Kerim ahey ahey!)
.
FATMA ZEHRA AKYIGIT
FZA
Tumblr media
0 notes
bebeklerhakkinda · 7 years
Text
Bebek Ne Zaman Yürür?
New Post has been published on https://bebekler.name.tr/bebek-ne-zaman-yurur.html
Bebek Ne Zaman Yürür?
Bacak kasları yürüme olgunluğuna yaklaşınca bebek yürüme denemeleri yapar; birinci yaşını doldurmasına doğru bir yere tutunarak ayağa kalkar, otururken kendiliğinden çömelmeye çalışır. On ikinci ile on beşinci ay arasında da yürümeye başlar. Bu aylardan birkaç ay önce ve sonra yürümeye başlayanlar olabilir.
Yürümek, bebeğin bedeninin ve bacaklarının büyüdüğünü gösteren biyolojik bir olaydır. Bazı sabırsız ana-babalar bebeğin kaslarının güçlenmesini beklemeden onu ayakta durdurmaya, değişik araçlarla yürütmeye çalışarak zorlar. Böylesine zorlamalar bebeğe zarar verebilir ve onun yürümesini geciktirebilir.
Bebeğin yürüme denemelerinin görülmesiyle birlikte ailede bir bayram havası başlar; yürüme denemeleri heyecanla izlenir. Bebek büyük bir başarı elde etmiş gibi onun rasgele yaptığı her hareketine bir anlam verilir.
Yürümek, bebek için büyümenin önemli bir aşamasıdır. Yürüyen bebekle, yatan bebekten daha çok ilgileniriz. Paytak paytak yürümesi, bizimle oynaması, bir şeyler taşıması, koşarak bizimle kucaklaşması daha çok hoşumuza gider. Bebek de yürüdüğünden dolayı kendine daha başka davranıldığını sezer.
Ana-baba, yürüyen bebekle başa çıkmanın daha zor olduğunu kısa sürede anlayıverir. Yürüyen bebeğin gidebileceği yer, emekleyen bebeğe göre, giderek genişler. Bu alan içinde bebek, gelişen kaslarıyla kırmasını, yırtmasını, atıp dökmesini de artırır. Eline geçeni önce ağzına götürüp tadar, ısıramaz, ememezse atıp kıran Bunu gören ana-babanın sesi eskisine göre daha sert çıkar, bazen bağırmaya dönüşür. Bundan sonra ana-babanın diline YAPMA sözü yapışıverir.
Bazı örnekler:
Manisa’da İlayda Özdemir’in beş aylık bebeği Eser, gündüz gözüyle karyolasından başının üzerine düştü, bebek hastaneye kaldırıldı. Denizli’de sekiz aylık bir bebek çengelli iğneye takılı altınla oynarken çengelli iğneyi yuttu. Çengel,’ iğne hastanede ameliyatla bebeğin yemek borusundan çıkarıldı.
Yozgat Boğazlayanda bir yaşındaki bebek sehpanın örtüsünü çekerek üzerindeki televizyonu başına düşürdü.
Mersin’de bir buçuk yaşındaki bebek yalnız başına banyoya gitti, su dolu kovaya baş üstü düştü.
Fethiye’de iki yaşındaki kız bebek bilyeyle oynarken bilye boğazına kaçtı, hastanede bütün çabalara rağmen bilye çıkarılamadı.
Başlangıçta yapma sözünün anlamını pek anlamayan bebek, ana-babasıyla alay edercesine, çıldırtan davranışlarını sürdürür. Ama giderek sert ve yüksek sesle söylenmesinden yapmanın bir emir olduğunu ve pek sevgi dolu olmadığını sezer, yüksek sesle söylenen yapma sözünden hoşlanmamaya başlar.
Daha önce bebeğini yürümeye canı gönülden teşvik eden ana-baba, artık yürümeyi yasaklayıcı bir ana-babaya dönüşür. Bebek evin dokunulması yasak eşyalarının kendinden daha değerli olduğunu sezer. Daha önce yapma emrinin anlamını bilmeden eşyalara dokunan bebek, bu sefer ana-babadan intikam alırcasına eşyalara dokunmaya başlar. Özellikle bunu, evde konuklar varken ya da başka bir eve konuk gittiklerinde yapmaya bayılır. Böylece ana-baba ile bebek arasında çatışmalar ortaya çıkar. Bu çatışma, ailede babaerkillik ya da anaerkillik ile çocuk erkilliğinin karşılıklı güç gösterisidir. Kazanan çocuk olduğunda ailede çocukerkillik sürüp gider.
Bebeğin ana-babasıyla çatışması, yalnızca kırdıklarıyla, döküp saçtıklarıyla ve gittiği köşe bucaklarla sınırlı kalmaz. Yürüyen çocuk, giysilerini, elini yüzünü, çevresini daha çok kirletir. Özellikle anne buna hiç katlanamaz. Gerçi bebeğini sever ama bu kirlenme çekilecek gibi değildir. Bebek de annesinin kendisini sevdiğini bilir ama bu titizliğinin nedenini anlayamaz; çünkü kirlenmenin, kirletmenin ne olduğunu bilemez.
Özgürlüğe ilk adım:
Bir yerlere giderken kucağa alınan bebek, çocukluk dönemine girdiğinde artık yürütülür. Çocuk ana-babanın yürüme hızına uyamaz; çabuk yorulur. Kucakta olmanın rahatlığını aradığında, ana-baba ile çocuk arasında kucağa alınıp alınmama savaşı başlar.
Dört yaşlarına doğru çocuk için sokak merak edileceklerle doludur. Çocuk çevresini sokağa kadar genişletmek ister.
Bebekler yürürken sık sık düşer. Ana-babalar, düşen bebeği azarlar, bazen de hırpalar. Düşmek bebeği yeterince üzerken, bu yetmezmiş gibi bir de ana-babalar üzer.
Bebeğin yürümesine sevinmek yetmez, yürümesinin getirdiği sıkıntılara da katlanmak gerekir. Yürüme bebeğin kazaya uğrama olasılığını artırır. Bizim görevimiz evde bebeğimizi kazaya uğratmayacak bir çevre düzenlemektir. Ama yürürken düştüğünde de telaşa kapılmadan onun kendi başına ayağa kalkmasını beklemeliyiz. Düşmek doğal olduğu gibi, düşenin ayağa kalkması da doğaldır. Ayrıca “çocuğun düşe kalka büyüyeceğini” de unutmamalıyız.
0 notes
cehrenet-blog · 7 years
Text
Bebekler Ne Zaman Oturur?
Anne ve babalar, doğumdan sonra yeni doğan bebeklerine, büyük özen göstererek hayata tutunmalarına yardımcı olurlar. Bebekler büyürken birtakım yollardan geçerler. Agular yapması, hareketlenmesi, emeklemesi derken Bebekler Ne Zaman Oturur? sorusu akla gelir. Bilmeyen veya tecrübesiz yeni anne adayları için bebeklerin oturması 6 aydan sonra doktorlar tarafından tavsiye edilir. Bu dönemden sonra bebekler yavaş yavaş oturtulmaya başlanır. Yürümeye doğru giden bu yolculuk sürecinin başlaması, anne ve babayı heyecanlandırır. Ebeveynler bebeklerinin büyüyüp, gelişmesiyle mutlu olurlar.
Bebekler Ne Zaman Yürürler?
6 aydan sonra oturmaya başlayan bebekler, artık emeklemeye de başlar. Koltuklara tutunarak ayağa kakmaya çalışır. Kendini geliştirdikçe, tutunarak yürürler en başlarda. Daha sonra öz güvenleri yerine geldikçe yürümeye çalışırlar. Bu süreçte düşüp kalkmaları normaldir. Böylelikle düşe-kalka yürümeyi öğreneceklerdir. Anne ve babalar bebeklerini uzaktan da izlemeli, neler yapabileceklerine izin vermelidir. Her düşmelerinde yanında olmak, bebekleri anneye babaya muhtaç hissettirir. 1 yaşında artık kendi başlarına yürürler. Bu durum her bebekte farklılık gösterebilir. Bu nedenle endişelenmemeli, 1,5 yaşından sonra bile yürümeleri normal karşılanır.
Bebeklerin Konuşmaya Başlaması
Bebekler agulardan sonra tek kelimelerle anne, baba, mama, dede gibi sözcüklerle konuşmaya başlarlar. 1,5 yaşından sonra iki kelime konuşurlar. Örneğin; anne gel, baba bak gibi. 2-3 yaşından sonra artık kendilerini ifade etmeye başlarlar.
Bebeklerde Tuvalet Alışkanlığı
Bebeklerin tuvalet ihtiyacını bir yerlere saklanarak yapıyorsa alışma zamanı gelmiş demektir. Bunu anlama süreci 2 yaşında başlar. Çişini söyleme alışkanlığının anne tarafından öğretilmesi gerekir. Gece yatmadan önce ve gece uykusunun ortalarında tuvaletini yaptırmak, gece ıslanmalarına karşı önlem almada yardımcı olur. Bebeklerin yürümesi, konuşması, tuvalet alışkanlığını yapması, onların hayata karşı alışmasını sağlar. Annenin bu durumda bazı sorumlulukları azalır ve bebeklerinin kendi ihtiyaçlarını kendi karşılaması mutluluk verir.
Bebekler Ne Zaman Oturur?
0 notes
sosyalmedyablog · 8 years
Text
New Post has been published on Sevgili Bebeğim
New Post has been published on http://sevgilibebegim.com/bebeginizin-huzursuz-olmasinin-7-nedeni/
Bebeğinizin huzursuz olmasının 7 nedeni
Bebeğiniz sinirli mi sinirli… Kucağa alındığında kendini atmaya çalışıyor… Mamasını tükürüyor veya eliyle çıkarıp atıyor… Sizi itiyor, ısırıp, tırmalıyor… ara sıra yaşadığınız bu tür durumlarda onu sakinleştirmek bir türlü mümkün olmuyor… Peki lakin hemen her ebeveynin tanımlama ettiği bu “asabiyetin” nedenleri neler olabilir?
Şahsiyet yapısı zaman içerisinde şeklini alsa da bir takım şahsiyet özelliklerini doğuştan olan getiririz. Bu bakış açısı ile baktığımızda bir takım bebekler diğerlerine tarafından daha hırçın, daha asabi tabiatlı olabiliyor. Psikolog Sena Sivri bebeklerin dünyaya dair ön bilgiye sahip olmadan hayata başladıklarını, deneyimledikleri şeylerin anlamlarını zaman içerisinde, bilinçleri oluşup neden-netice ilişkilerine vakıf epeyce anladıklarını belirterek, “Anlayamadıkları noktada ise sinirlenebiliyor, hırçınlaşabiliyor ve üzülebiliyorlar” diyor. Bunun dışındaki durumlarda hırçınlıklarının başka sebepleri de olabildiğine dikkat çeken Psikolog Sena Sivri, bebeğinizi sinirlendirebilen durumları anlattı, onu nasıl sakinleştirebileceğiniz konusunda önerilerde bulundu.
Yemek Yemek konusunda ısrar ediyorsunuzdur
Aç olduğunu düşündüğünüzde gerçekten bebeğiniz tok olabilir ve ısrarla verdiğiniz gıdayı reddeder. Eğer onu zorlarsanız sinirlenebilir.
Ne yapmalısınız?
Bebeğiniz hırçınlaştığında ısrarcı olmayın, dikkatini dağıtıp birazcık süre geçtikten daha sonra yemek yedirmeyi her tarafta deneyin.
Başarısızlık duygusuyla tanışmıştır
Hareket kabiliyeti gelişmeye başladıkça daha fazla yol almak ister. Ancak yürümeye başlamasıyla birlikte başarısızlık duygusuyla tanışır. Her ayaklanıp attığı birkaç adımdan sonra düşmek onu mutsuz eder ve bu da sinirli, acıklı olmasına, ağlamasına sebep olur.
Ne yapmalısınız?
Yürümeye çalışıp düştüğünde ve buna sinirlenip ağladığında onu motive edin, destekleyin.
Hareketlerini engellemeye çalışıyorsunuzdur
Mama kaşığını veya oyuncaklarını yere atmak gibi davranışlar sergileyebilir. Birincil seferinde bir şey demeyip, attığı nesneleri geri verip, ikincisinde ise otoriter ya da sinirli bir şekilde “hayır” demeniz, onun ne olduğunu anlamamasına ve engellenme hissiyle hırçınlaşmasına niçin olabilir.
Ne yapmalısınız?
Psikolog Sena Sivri bu durumda onu cezalandırmamanız gerektiğini belirterek şunları söylüyor: “Oyuncağını sinirlenip yere attığında oyuncağı kaldırmayın. Atma, kırma, vurma gibi davranışlarda bulunduğunda dikkatini başka şeye çekmeye çalışın; en sevdiği oyuncağı ile oyalamaya niyetlenmek gibi. Daha da önemlisi niçin sinirlendiğine odaklanın. Şayet de mama koltuğunda oturmaktan çok sıkılmıştır. “
Kendini açıklama edemiyordur
Konuşmaya başlamasıyla beraber kendini ifade etmenin mutluluğunu yaşarken, bir yana da sözcük dağarcığı kısıtlı olduğu için kendini ifade edemediği, doğru kelimeyi bulamadığı zamanlar olur. Bunlar da onun sinirlenmesine ve hırçın tepkiler vermesine yol açabilir.
Ne yapmalısınız?
Kendini ifade edemediğinde hırçınlaşmasının adi olduğunu unutmayın, sabırlı davranın. Dil becerisini geliştirmek için ona masal okumayı, bir şeyler anlatmayı, iletişim halinde olmayı deneyin.
Bitkin olabilir
Hareket kabiliyetinin kısıtlılığına ast olarak kendini engellenmiş hisseder ve bu dönemde bebek arabasına bindirilmek, banyo yaptırılması, üstünün değiştirilmesi gibi eylemler anne babanın belirlediği saat ve kontrollerde olduğu için onu yorabilir. Bu dermansızlık şehvetli de sinirlenmesine sebep olur.
Ne yapmalısınız?
Israrcı olmayın. Zorunluluk gerektirmeyen durumlar açık havada (bir yere gidilmesi, üstünü kirlettiğinde değişmesinin gerekmesi vb) yaptırmaya çalıştığınız hareketi yapması için onu zorlamayın, yerini değiştirmeyin, yattığı / oturduğu yerden kalkmak istemiyorsa ısrar etmeyin, dinlenmesine fırsat tanıyın.
Yabancıların kucağına gitmek istemiyordur
6-7 aylık iken anne babasını diğer yabancılardan ayırmaya başlar ve onlar hariç kimsenin kucağına gitmek istemez. Çünkü yabancılar kadar kucağa alındığında kendini güvensiz hisseder, sinirlenir, tepkisini göstermek için de ağlar ya da bağırır.
Ne yapmalısınız?
“Yabancıların kucağına gitmek istemediğinde ısrarcı olmayın.” Uyarısında bulunan Psikolog Sena Sivri, “Sizin için anneniz ve arkadaşlarınız fazla yakınınızdır. Oysa bebeğiniz için sizin haricinizdeki herkesin bir yabancı olduğunu unutmayın.” diyor.
Somut bir sorun yaşıyor olabilir
Bebekler de yetişkinler gibi somut değişimlerden etkilenirler. Büyüme sürecinde diş çıkarmak gibi kendisini tedirgin eden yeni fiziki değişikliklerle karşılaşır ve tanışır. Bu da hırçınlaşmasına sebep olabilir. Örneğin yeni çıkardığı dişlere alışmaya çalışırken ağrı ve batma duygusal onu fazla rahatsız edebilir. aynı zamanda hastalandığında, ateşlendiğinde, ağrısı ya da gaz sorunu olduğunda fazla tedirgin olabilir. Yetişkinler bile sancı ve rahatsızlığı hissedip huzursuzluğa kapılırken, bebekler kendilerini açıklama edemedikleri için bu problem daha da yoğun yaşanır.
Ne yapmalısınız?
Bebeğinizin tepkilerine sağduyu olup sıkıntı yaşadığı durumu anlayın ve hekimin tavsiyesi doğrultusunda onu rahatlatacak yöntemleri uygulayın, en önemlisi de sabırlı olun.
0 notes
bebeklerhakkinda · 7 years
Text
Emekleme ve Harekete Geçiş Dönemi
New Post has been published on https://bebekler.name.tr/emekleme-harekete-gecis-donemi.html
Emekleme ve Harekete Geçiş Dönemi
Bebek doğduğunda bedenini denetleyemez; refleksleriyle hareket eder. Birinci ayın sonuna doğru başını yattığı yerden ilgi duyduğu tarafa çevirebilir; yüzükoyun yatırıldığında başını yukarı doğru kaldırabilir. Altıncı ay dolaylarında yüzükoyun yere yatırıldığında sürünebilir. Böylece bebek giderek bedeni üzerindeki denetimini artırır.
Bir yaş dolaylarında sürünmeden emeklemeye geçmeye başlayan bebekler, dizleri ve elleri üzerinde ileriye doğru emekler. Ama bazıları ayakları ve elleri üzerinde (dört ayak), bazı bebekler geriye, sağa, sola doğru emekler. En ilginç olanı bebeğin elinin yardımıyla poposu üzerinde emeklemesidir. Emeklemenin zamanı ve biçimi bebeğin kas gelişimine bağlıdır. Bu yüzden bebekler arasında emeklemede farklılık görülür.
Emeklemeye başlayan bebek, becerisini artırdıkça evin içinde dokunmadığı eşya, gitmediği köşe bucak bırakmaz; bazen kapıyı aralık bulursa dışarıya da çıkar. Bebek kendine çekici gelen her şeye uzanır, her şeyi çeker, istediğini elde etmek için elinden geleni yapar; yakaladıklarını ağzına sokar, sallar, çarpar, yere atar, yırtar.
Bu durum karşısında bazı ana-babalar bebeği çocuk parkına koyar. Bebeğin sürekli çocuk parkında hapsedilmesi belki ana-babayı rahatlatır; ama onda bazı duygusal sorunlar da yaratır. Bebeğin evin içinde özgür emeklemesi ise birçok tehlikeyi birlikte getirir. Ayakaltında dolaşarak ana-babaya engeller. Bunun ikisi de sakıncalıdır; ama orta bir yol bulunabilir. Bebeğin, ne zaman çocuk parkına alınacağı, ne zaman evin neresinde serbest bırakılacağı, nelere dokunmaması gerektiği kararlaştırılmandır.
Emeklemeye başlamasıyla bebeğe, ailenin disiplin kurallarını öğretmeye başlamalıyız. Bebeğin kaza ve tehlikelerden korunması için yasakları öğrenme zamanıdır. Kuşkusuz bebek bunların ne olduğunu başında anlayamaz ama sezebilir.
Bebeğe koyacağımız yasakları bir kere değil çok kere düşünmeliyiz
Akıllıca vereceğimiz kararlar onun iyi yetişmesi için gereklidir, sıkboğaz etmek için değil. Bu yüzden acımasız görünse bile iyi düşünülmüş yasakları uygulamakta kararlı olmalıyız. Eğer bir kere kuralımızı bozarsak bunun arkasının geleceğini unutmamalıyız.
Yasaklar bebeğimizin can güvenliğini sağlamalı ve yerine getirilemeyecek zararlar vermeyi önlemeli, onun evin içinde merakını doyuracağı, çevresini tanıyabileceği yerlere gitmesini, nesnelere dokunmasını engellememelidir. Bu onun çevresini öğrenme hakkıdır.
Yasaklar bizim için de bebek için de sevimsizdir. Yasaklara karşı bebeğin tepkisi ağlamaktır. Ağladığını görünce belki koyduğumuz yasaklar bizi de üzer ama iyi düşünülerek konulan yasaklar hem onun bakımını ve yetişmesini kolaylaştırmak hem de onu evcilleştirmek içindir.
Emekleyen bebeği kazalardan korumak önemli bir sorundur. Bebeği hem korumamız hem de onu aşırı korumaktan kaçınmamız gerekir. Bebeği korumayı ihmal etmek, onun can güvenliği için tehlikelidir. Ama aşırı korumak da yetişmesini engeller. Aşırı korumacılık, aşırı yasakçılık kadar tehlikelidir.
Bebeği emeklemeye cesaretlendirmek onun gelişimi için önemlidir. Ama emeklemeye ce9retlendirelim derken zorlamamalıyız. Zaten kas olgunluğuna ulaşamayan bebeği ne kadar zorlarsak zorlayalım onu emekletemeyiz. Bu bizi üzmesin çünkü bazı bebekler emeklemeden yürümeye başlar.
0 notes