Tumgik
#yürüteç
fiyonka · 6 months
Text
Bebeğinizin İlk Adımları: Ne Zaman ve Nasıl Yürümeye Başlar?
Bebeğinizin ilk adımlarını atması, ebeveynler için heyecan verici bir kilometre taşıdır. Bu, bebeğinizin bağımsızlığını kazanmaya başladığı ve dünyayı keşfetmeye hazır olduğunun bir işaretidir. Peki, bebekler ne zaman yürümeye başlar ve bu süreci nasıl destekleyebilirsiniz? Bebekler Ne Zaman Yürümeye Başlar? Her bebek farklıdır ve kendi hızında gelişir. Bebeğinizin yürümeye başlaması için kesin…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
omrumuzun-son-demi · 2 years
Text
Witra Medikal
Witra Medikal, sağlık sektörüne adanmış lider bir e-ticaret platformudur. Hastalar için özel olarak tasarlanmış hava yatakları, bastonlar ve tuvaletler gibi en iyi ürünleri müşterilerimize sunmaya çalışıyoruz.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Şişme yataklarımız rahat ve kullanışlı olup, kullanıcılarının vücut pozisyonunu ayarlamaya yardımcı olan havalandırma sistemleri sağlar. Bu nedenle, bu şilteler, hastaların kendileri için en uygun pozisyonları bulmalarına yardımcı olmak için çok önemlidir.
1 note · View note
estellamila · 1 year
Text
Sanal dosti taneciklerim bu tumblrinanız kırık bavulu sürükleye sürükleye de olsa oturma izninin bitimine iki gün kala da olsa sonunda totişini İtalya'ya atabildi. Yani o 25 kg bavul sürüklemekten yüz kiloya çıktı. Attım eskiydi zaten, resmen bir ayağı çukurdaydı altı iyice kırılmıştı. Iki günde deliler gibi kol kası yaptım istemeden...
Ayaklarım davul gibi, ayak serçe parmaklarımı hissetmiyorum gibi bir şey ama iş arkadaşlarım çok tatlı, en azından şimdilik, zaman ne gösterir bilemiyorum. Ben yarın iş başı yapacağım, umarım her şey yolunda gider iyi dileklerinize beni de katabilirsiniz, ben de sizi katarım benimkilere.
Ay bu arada yolculuk aşırı kolay geçti hep iyi insanlara denk geldim, uçuş günü reglimin ilk günü olduğu gerçeğini ve Çin marketteki ablayı saymazsak tabii... taksi çağırabilir misiniz ya da bana bir taksi numarası verebilir misiniz dedim, yok ben bilmiyorum dedi direkt... Sonra ne buldum tahmin edin ✨Turkish Market✨ sjskfocx abim bana taksiciyi eliyle tuttu getirdi, benim yerime pazarlık bile yaptı sjjfkwjfw Benim bar var orda kahve iç git ikram dedi ama çok yorgundum gidemedim Brescia'ya gidince uğrarım kesin yanına, abim bana bir kilo ince bulgur, seksen kilo türk kahvesi sjkfwkkds
Sonra ilk defa pamuk gibi bir Poste italiane çalışanına denk geldim, pasaportu görür görmez bana şey diyo hemen bizim televizyonlarda şu şu kanalda şu saatte türk filmi veriyorlar skkfkskcs abim keşke bilsem kesin dando bir şeydir ama napıcan sen seviyorsan o pamuk gözlerinle izle diyemedim italyancam bu kadar ilerlemedi daha ama onu da halledicez.
Sonra çalışacağım yere gelecekken hostelden bavullarla ayrıldım ve yürüteç mi yoksa başka bir şey mi dendiğini bilmediğim bir aletle yürüyen yaşlı bir dedoli yardım teklif etti sjfjejfjev pamuk dedoli yakınsa gideceğin yer bavulun birini bu aletin üstüne koyalım diyo ya sen melek misin dedolim???
Daha minik minik şeyler var ama ben çok yorgunum. Hepinize iyi geceler diliyorum sanal dostilerim, kendinize iyi bakın, esen kalın skkfkec
45 notes · View notes
Text
Walker (Yürüteç) Nasıl Kullanılır?
Yürüteç, hareket kabiliyeti kısıtlı insanların yürüme becerilerini geliştirmek için kullanılan bir araçtır. Walker ve yürüteç, birçok insan tarafından aynı şey olarak düşünülse de aslında farklı kullanım alanlarına sahiptirler. Yürüteç, üst kısmında iki adet tutma yerine sahip olan bir çerçeve şeklindedir. İnsanlar yürüteç üzerinde yürüyebilir ve hareket kabiliyetlerini artırabilirler. Hasta…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
Omuriliğine yerleştirilen pil sayesinde sağlığına kavuştu
https://pazaryerigundem.com/haber/180642/omuriligine-yerlestirilen-pil-sayesinde-sagligina-kavustu/
Omuriliğine yerleştirilen pil sayesinde sağlığına kavuştu
Tumblr media
2014 yılında geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu omurilik felci geçiren Okan Kurt (51), yıllarca tekerlekli sandalyeye bağımlı yaşadı. Okan Kurt, omuriliğine yerleştirilen pil sayesinde sağlığına tekrar kavuştu.
İSTANBUL (İGFA) – Trafik kazası sonucu C5-6 omurilik hasarı meydana gelen Okan Kurt, hayatının en güzel yıllarında engellerle boğuşmak zorunda kaldı. Omuriliğinde meydana gelen hasar sebebiyle, ellerini dahi kullanmayan Kurt, hayatının uzun bir süresini fizik tedavi alarak geçirdi.
2023 yılında araştırmaları sonucu ulaştığı Beyin ve Sinir Cerrahi Op. Dr. Aslıhan Çevik ile Kurt’a yeni bir tedavi planı yapıldı. Dr. Çevik kısa vadede kaybedilen hissiyatın yeniden gelmesi, istemli kas hareketlerinin tekrar başlaması için omurilik pili uygulamaya karar verdi.
Bu tedavi omuriliğe yerleştirilen özel bir pil ve hastaya özgü haritalama ile sinir uyarımını gerçekleştirerek kaybedilen hareket yeteneğini geri kazanmaya yardımcı olmaktadır. Dr. Çevik, bu yöntemin kullanımıyla birçok hastanın yaşamında önemli iyileşmeler sağladığını belirtiyor.
Tumblr media
Ameliyatın üzerinden henüz 4 ay geçmesine rağmen Dr. Çevik’in kliniğinde yapılan kontrolde Okan Kurt, desteksiz walker yürüteç ile rahat bir şekilde yürümeyi başardı. Ameliyatın hemen ardından yavaş yavaş ayaklarına his geldiğini anlatan Kurt, “His gelmesiyle başlayan süreçte başta ufak hareketler geldi, kaslarım kasıldı. Hocamın haritalandırmaları sayesinde ilk adımlamalarım başladı ve akabinde tuvalet sorunum sona erdi. Ailem, hocam bu süreçte benimle yakından ilgilendi. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Her geçen gün daha da güçleniyorum, ilerliyorum. Bu uzun bir süreç ama güzel bir süreç”dedi.
“İYİLEŞMEYE DEVAM EDİYOR”
Op. Dr. Aslıhan Çevik, Okan Kurt’un tedavisinin devam ettiğini belirterek, “Bu tedavi de yüksek moral, iyileşme isteği ve tabi ki en büyük destecimiz ailemiz bize çok yardımcı oldu. Hastamızın hisleri giderek artıyor. Güçlenmeye devam ettikçe yürüyüşümüz daha da ilerleyecek, ilk başta amaç walker yürüteç ile desteksiz yürümekti ama şimdi hedef yürüteç olmadan yürümek” diye konuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
teknolojihaber · 5 months
Text
P1 yürüteç her türlü arazide başarılı bir şekilde gezinebiliyor
Tumblr media
LimX Dynamics, yeni P1 robotunun test edildiği bir video yayınladı. Tasarım için Star Wars evrenindeki AT-ST yürüyüşçülerinden ilham alınmış. Robot, test sırasında gösterilen, alışılmadık arazilere uyum sağlamak için depolamalı bir öğrenme sistemine sahiptir. Robot, Shenzhen'deki LimX Dynamics genel merkezinden vahşi doğada bulunan Tanglang Dağı'na götürüldü. Elektronik beyni ve şasisi ilk kez burada taş, çalılık, kök ve çalı yığınıyla, sık sık yükseklik değişiklikleriyle ve düşen yapraklardan oluşan dengesiz bir örtüyle karşılaştı. Islak toprak ve gevşek kum dahil olmak üzere farklı toprak türlerinin yanı sıra. Robot görevi başarıyla tamamladı ve yeni koşullarda hareket etmeye hızla adapte olmayı başardı. Bu, deneyin yazarları için yeterli değildi, bu yüzden robotu güç açısından test etmeye başladılar. Robot kasıtlı olarak tekmelendi, taşıma halkalarından sürüklendi ve ormanda bulunan sopalarla itildi. P1 tüm testleri başarıyla geçti ve hareket etme yeteneğini korudu. https://www.youtube.com/watch?v=HZLSZbDRtuI Read the full article
0 notes
dakikamagazin · 6 months
Link
Nadir görülen rahatsızlıkla mücadele eden yetişkin film yıldızı Jenna Jameson, aldığı kilolarla dikkat çekti
0 notes
dailydanielgillies · 2 years
Link
0 notes
terasmagazin · 2 years
Text
2022 Dünya Kupası'nda ABD Takımını Temsil Eden Futbol Yıldızlarıyla Tanışın
2022 Dünya Kupası’nda ABD Takımını Temsil Eden Futbol Yıldızlarıyla Tanışın
Güne futbolla başlamak her zaman kazandırır. 2022 Dünya Kupası resmi olarak burada ve ABD erkek milli takımının oyuncuları, 21 Kasım’da Galler ile oynayacakları ilk maçları için Katar’a geldi. Bu yılki kadroda Los Angeles Futbol Kulübü orta saha oyuncusu da dahil olmak üzere Major League Soccer’dan birkaç tanıdık yüz var Kellyn Acosta ve Nashville Futbol Kulübü savunucusu Yürüteç Zimmerman. Aynı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
karadenizmedikal · 2 years
Photo
Tumblr media
PR-888 Alüminyum Walker
PR-888 #Rollator yürüme zorluğu çeken kişilerin yürümesini kolaylaştırmak amacı ile dizayn edilmiştir. Hafif alüminyum yapısı sayesinde kolay sürüş imkanı sağlamaktadır. Yüksekliği ayarlanabilen tutamaçları ergonomik yapıdadır. Fren kilit sistemi ile kullanıcıyı güvende hissettirir. 200*50 patlamayan Pu tekerlekleri uzun süreli kullanıma uygundur. #loco PR-888 Rollatör hem iç mekan kullanımına hem de dış mekan kullanımına uygundur. Kolay katlanabilen yapısı ile depolama ve transfer kolaylığı sağlamaktadır. Kullanıcının eşyalarını koyabilmesi için ön tarafında sepeti bulunmaktadır. https://www.karadenizmed.com/pr-888-rollator
0 notes
fiyonka · 6 months
Text
1 Yaş Bebeğinizin Gelişimini Destekleyecek 5 Ürün
1 yaşındaki bebekler, dünyayı keşfetmeye ve yeni beceriler öğrenmeye heveslidir. Bu gelişimsel aşamada, doğru ürünler bebeğinizin öğrenmesini ve büyümesini desteklemek için çok önemlidir. İşte 1 yaşındaki bebeğinizin gelişimini destekleyecek 5 ürün önerisi: 1. Etkinlik Masası: Etkinlik masaları, bebeklerin duyusal ve motor becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan çok yönlü oyun alanlarıdır.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
oyuncaksa-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
Fisher Price Eğlenceli Aktivite Yürüteci FYK65 149,99 TL. Bebeğiniz ilk adımlarını Fisher Price Eğlenceli Aktivite Yürüteci ile atacak!   Fisher Price Eğlenceli Aktivite Yürüteci, oturma oyunu ve gezinme eğlencesini bir araya getirerek büyüyen bebeğinizi oyun boyunca meşgul tutar. Oturan bebekler üç adet şekilli bloğu alıp yerleştirebilir, fırıldağı döndürebilir, makarayı kaydırabilir ve minik ellere uygun olan kitabın sayfalarını çevirebilir.   Bebeğiniz büyürken, yürümeye başladığında kolayca kavrayabileceği tutma kolu, ilk adımlarını sağlam atmasına yardımcı olmaktadır.   Yürütece ek olarak da set içerisinde 3 farklı şekilli bloklar yer almaktadır. Bebeğiniz geometrik şekilli blokları yerlerine yerleştirebilir ve hayal güçlerini geliştirerek yaratıcı oyunlar oynayabilirler.   Bebeğinizin; kaba motor becerilerini,  denge koordinasyonunu, el becerilerini, hayal güçlerinin ve yaratıcılıklarının gelişmesine yardımcı olmaktadır.   Kaba Motor Becerileri: Yürüteç bebeğiniz ayağa kalkmaya ve ilk adımlarını atmaya başladığında, dengesini sağlamasına ve koordinasyon geliştirmesine yardımcı olur.   Düşünme Becerileri: Şekil dizme, çocuğunuzun hangi şeklin hangi delikten gireceğini keşfetmesini sağlayarak problem çözme becerilerini geliştirir.   Kutu ölçüsü: 45,5 x 14 x 41 cm. #oyuncaksa #FP #fisherprice #bebek #yürüteç #eğiticioyuncaklar #bebekoyuncakları (Mecidiyeköy) https://www.instagram.com/p/B8ZZehsB3i1/?igshid=1ih5gy3g5496x
0 notes
medikalportali-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
Yürüteç... #yürüteç #yürüteçmodelleri #yürüteçkullanımı #yurutecmodelleri #yürüteççeşitler #walker #hastayürüteci #hastabakımı #rollator #medikalyürüteç #medikalportalı https://www.instagram.com/p/B8J9xeGpSlI/?igshid=1lxo7t51lun73
0 notes
habersunum · 5 years
Photo
Tumblr media
Vestel’in engelli hayvanları hayata bağlayan yürüteç projesine İngiltere’den ödül geldi
0 notes
akin-ci · 3 years
Text
Tumblr media
İSMAİL'İN BABAANNESİ...
Gözyaşlarıma hakim olamadan okuduğum bir yazı.
Bana, “sen de kimsin?” der gibi baktığınızı hissediyorum. Ben İsmail`in babannesiyim. Seksen yaşında, parkinson hastası bir kadınım. Sabah yediden gece yarısına kadar, belli saatlerde kullanmam gereken bir çok ilaç var. Alzheimerle karıştırılır hastalığım. Unutkan biri değilim fakat bakışlarım donuk olur bazen, ağzım sıkça kurur, sesim cılız çıkar ve ha deyince yürüyemem; bir durdum mu bir iki saat durduğum oluyor son zamanlarda!
Tam üç yıl oldu torunumu yitireli. Halsizlikten ve vücudundaki ağrılardan şikayet edip, tetkikler sonucunda kendisine kanser teşhisi konulduktan iki ay sonra mektuplarımı yollayamayacağım bir yere gitti…
Mektuplar yazıyorum İsmail`e; bazen uydurma da olsa iyi haberler veriyorum kendimle ilgili ve beraber çekildiğimiz fotoğrafın başucunda okuyorum mektuplarımı ona. İsmail`e yazdığım son mektubu okuyacağım size; onun da sizinle paylaşmamı isteyeceğinden emin olarak.
İsmail,Pır pır ediyor kalbim bu mektubu yazarken. Pikapta yine Zeki Müren plağı çalıyor tahmin edeceğin gibi. Sana teşekkür etmek istiyorum; odanda, kendi başına kaldığında rock dinleyen sen, benimle sanat müziği plakları dinledin ve bir kez olsun sitem bile etmedin bana.
Babannesiyle sanat müziği plakları dinleyen ve kış için kurutma hazırlayan yirmi üç yaşındaki gencecik bir adamın nefesi nasıl tükenir, gözü nasıl kapanıverir diye çok düşündüm ve küçük bir sebep buldum kendimce.Hatırlıyor musun İsmail, bir sabah, kahvaltıda, “Şimdi Uzaklardasın” şarkısını söylüyordu Zeki Müren. Sen bana demiştin ki, “babanne, bu akşam seni rock bara götüreyim mi?” “Deli deli konuşma, benim ne işim olur öyle yerlerde!” diye çıkışmıştım sana. Gülümsemiştin… “Çok isterim bana eşlik etmeni” demiştin de, yine azarlamıştım seni.Odanda, senden kalan hatıralara usulca dokunurken, gittiğin rock bara ait kartviziti gördüm geçen gün. Varlığında fark edemediğim önyargılarımı, tutuculuğumu yokluğunda fark edebilmek acıtıyor içimi… Evden zar zor çıkabilen ben, bayram günüymüş gibi giyinip kuşandım dün akşam, taksi çağırdım ve zemin katta oturmama rağmen, evin kapısından çıkıp da taksiye binene kadar sanırım on beş dakika geçti. Şöför bey de, kapıcımız da bana yardım etmek istedi fakat kabul etmedim bunu. Dün akşama dair sana anlatacağım her şeyi tek başıma becerdim!
Dilim dönmedi rock barın adına;Türkçe ve İngilizce karışımı bir adı vardı ve adresi de ezberleyemediğim için doğrudan kartviziti uzattım şöför beye, “kartvizitte yazılı yere gideceğiz” dedim. Şaşkınlıkla baktı adam, “ne yapacaksınız orada?” diye sordu. “Rock dinlemek istiyorum” dedim. Normal karşılamayacağını tahmin ediyordum zaten bu durumu! Neyse, başka bir şey demedi ve yol boyu Ferdi Tayfur dinleyerek ulaştık mekana. Zar zor indim taksiden yardım teklifini reddederek. Baston da işe yaramıyor artık; sanırım yürüteç kullanmalıyım. Birkaç basamak çıkmam gerekiyordu bardan içeri girmem için. Korktum İsmail; çok korktum basamakları ağır ağır çıkarken…İçeri girdiğimde loş bir ışık, beynimi delercesine bir elektro gitar sesi, başlarını bir o yana, bir bu yana sallayan gencecik insanlar ve bir çok bira şişesi…İlk hissettiğim, gözlemlediğim bunlardı. Kapıda kalakaldım… “İsmail,neredesin?”dedim…”Babannen geldi İsmail” dedim…Bir anda bir çok bakış yöneldi üzerime. Gençlerden biri, “ohaa, gelene bak!” dedi. Bir başkası, “hanginizin ninesi lan bu?” dedi; gülüşmeler, alaylar, beni süzmeler…Bir barmen geldi yanıma, “teyze, yanlış geldin sen; koluna gireyim de çıkartayım seni” dedi. “Hayır” dedim, “doğru geldim, rock dinleyeceğim” Güldü, “yapma teyze, burası sana göre değil!” dedi. Kolumdan tuttu.”Bırak beni” dedim. Sesimi duyuramıyorum da; hem müzik, hem de biliyorsun, sesim bazen çok cılız çıkıyor hastalıktan ötürü. Anlamadı, birkaç kez dedim “bırak beni” diye. Bıraktı…Gözüm seni aradı İsmail… Yadırganacağımı biliyordum fakat içine girmeyince anlayamıyor insan. Öyle çok iğnelediler ki, öyle çok alay ettiler ki benimle… Ve birden müzik kesildi. Solist kadının bana doğru geldiğini gördüm. Hışımla geliyordu benden yana, korktum, elimle yüzümü kapadım…Öyle bir bağırdı ki, “insan mısınız be, ne istiyorsunuz teyzemden!” diye. O bağırdıkça, o kızdıkça nasıl rahatladım biliyor musun İsmail! Fakat elim yüzümdeydi hala ve gözlerimi kapamıştım…”Korkma teyzem” dedi kadın. Elimi çekti yüzümden. “Hadi aç gözlerini teyzem” dedi. Açtım…Kimseden çıt çıkmıyordu. “Hoş geldin, ben Pınar” dedi gülümseyerek. “Hoş buldum kızım” dedim. “Nereye oturmak istersin söyle, doluysa bile boşaltırız!” dedi. Baktım masalara öylece, bütün masalar doluydu ve herkes bana bakıyordu, “Boşver bu şerefsizleri, gel seni sahneye çıkartayım, yanımda otur” dedi. “Yok kızım, sağol, oturt beni bir köşeye” dedim. Duymadı beni. Tekrarladım yine birkaç kez. Bir genç adam çıkıştı Pınar`a, “sen kime şerefsiz diyorsun!” dedi. Bir masadan bira şişesi aldı Pınar, çarptı masaya, ikiye bölündü şişe, bira masaya döküldü olduğu gibi. “Pislik herif, fırlatayım mı bunu yüzüne !” dedi. “Sakin ol be, tamam, yok bir sorun “derken, bu sefer adam kapamıştı eliyle kendi yüzünü. Beraber sahneye çıktık Pınar`la. “Teyzem, seni zor duyuyorum, dur bir yaka mikrofonu takayım sana “ dedi. Yanımdan ayrılmasıyla gelmesi bir oldu sanki. Bluzumun üst kısmına küçük bir mikrofon taktı. “Herkes adına özür dilerim senden, misafirimizsin teyzem, rahat ol benim yanımda” dedi. “Teşekkür ederim kızım” dedim. Korkum geçti iyice. “Biliyorum beni yadırgadınız” dedim. “Seni kim yadırgadıysa, bir parça delikanlıysa söylesin yüzüme!” dedi Pınar. Kimseden ses seda yok! “İsmail çok gelirmiş buraya; hem kendim için, hem de onun için geldim” dedim. “İsmail kim?” diye sordu. “Torunum” dedim, “üç yıl önce vefat etti” dedim…”Başın sağolsun teyzem” dedi, “ben bir aydır sahne alıyorum burada” dedi. “Beni getirmek istemişti buraya da ben istememiştim” dedim. Helal olsun İsmail`e!” dedi. Sarıldı bana. “Helal olsun sana da teyzem, geldin işte” dedi. Elimi öptü…Birden alkış sesleri koptu kıyamet gibi! Benimle alay edenler bile alkışladı beni. “Soft rock sever misin?” diye sordu bana. “Sen söyle kızım, dinlerim ben” dedim. Yine gülüşmeler; ama kaba saba değil öyle. Gülümsedi Pınar. “İsmail için söylüyorum teyzem” dedi. Konuşur gibi, hatta mırıldanır gibi, sakin sakin söylemeye başladı şarkısını.
Karalara büründük
Kıyılara varmalı
Bizi mahvetti şehir
Artık mavilenmeli
Bir gemiye binelim
Derya deniz gezelim
Zaman,mekan silinsin
Kendimizden geçelim
Bir parça incelik beklediğimiz
Bir parça mutluluk dilediğimiz
Bir parça özgürlük istediğimiz
Bir parça da sevda düşlediğimiz
El yazımızla yazmalı artık…
Yıprandık be yıprandık
Buralardan göçmeli
Dünya üç günlük dünya
Artık yenilenmeli
Bir buluta girelim
Yağmur olup düşelim
Yeryüzüne değil de
Yar yüzüne değelim
Bir parça incelik beklediğimiz… diye süren bir güzelim şarkı…
“Sevdin mi teyzem?” dedi Pınar. “Ne rocktı bu?” dedim, “Soft rock teyzem” dedi. “Güftesi, bestesi kimin?” dedim. “Ben kendi şarkılarımı söylüyorum teyzem” dedi. “Aferin sana kızım” dedim. Orkestra, Pınar, gençler, barmenler, herkes beni sahiplenmişti; böyle hissettim bir anda. Birkaç şarkı daha söyledi Pınar. Hepsi çok güzeldi. Ah İsmail, hayatta olaydın bu kızla evlenmeni çok isterdim!
“Şimdi, benimki gibi bir mikrofon vereceğim sana teyzem” dedi Pınar. Şaşırdım. “Beraber bir şarkı söyleyeceğiz” dedi. “Ben söyleyemem kızım, sesim çıkmıyor zaten” dedim. Duymazlıktan geldi beni. Tutuşturdu elime bir mikrofon. “Söyle teyzem, ben eşlik ederim sana “ dedi. Utandım…”Ben sanat müziği severim “dedim. “Söyle be, sanat müziği söylesin teyzem “dedi. Seni düşündüm İsmail…Boğazım düğüm düğüm oldu… Birden alkış sesleri…Baktım gencecik canlara, her biri İsmail`di sanki, her birinde seni gördüm…
“Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu…”
Sesime Pınar`ın sesi eklendi, Pınar`ın sesine bardaki gençlerin sesi eklendi, onların sesine senin sesin eklendi İsmail…
“Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu…”
Ağladım İsmail; ben ağladım, Pınar ağladı, gencecik çocuklar ağladı… Sarıldılar bana İsmail, öptüler elimi, saçımı okşadılar, babanneni çok sevdiler İsmail…Pınar, kendisi bıraktı beni eve dün gece. Bende kaldı, ona baktıkça seni yad ettim. Kahvaltımı hazırladı bu sabah; kahvaltıda soft rock şarkılar dinledik beraber… Bana “babanne” dedi… Çok mutlu oldum ben…
Babannesiyle sanat müziği plakları dinleyen ve kış için kurutma hazırlayan yirmi üç yaşındaki gencecik bir adamın nefesi nasıl tükenir, gözü nasıl kapanıverir diye çok düşündüm ve küçük bir sebep buldum kendimce.Senin ruhunda sanat müziğinden de, rocktan da,bütün müziklerden de çok ayrı bir müzik vardı; evrenin müziği vardı senin ruhunda. Ruhunda böyle bir müzik olanlar, ruhundaki müzikle yaşamı, doğayı, evreni hissedenler öyle nadir, öyle naif ki, senin gibi çekiliveriyor canları bu dünyadan.
Benim seçimlerime, yaşam tarzıma, dinlediğim müziğe hep saygılı oldun sen fakat ben beceremedim bunu. Senin ruhunda hissettiğin müzik öyle sarıp sarmalayıcı, öyle barışçıl ve evrensel ki, ben, müziği, duyduğum ve duyulabilen müziklerden ibaret sanmışım bunca yıldır.Senden özür diliyorum İsmail; ruhundaki müzikle, ruhundaki yaşamla, doğayla, evrenle yaşayan ve yaşamış bütün canlardan özür diliyorum. Beni affet sevgili torunum, beni affedin canlar…Bana, “sen de kimsin?” der gibi baktığınızı hissediyorum. Ben İsmail`in babannesiyim. Seksen yaşında, parkinson hastası bir kadınım. Kalan ömrümü ruhumda dirilen müzikle geçireceğim.
Seksen yaşında öğrendim müziğin evrensel olduğunu; bana ne mutlu ki, huzur içinde öleceğim…''ERGÜR ALTAN''
22 notes · View notes
aynurant · 4 years
Text
Tumblr media
İSMAİL'İN BABAANNESİ...
Gözyaşlarıma hakim olamadan okuduğum bir yazı.
Bana, “sen de kimsin?” der gibi baktığınızı hissediyorum. Ben İsmail`in babannesiyim. Seksen yaşında, parkinson hastası bir kadınım. Sabah yediden gece yarısına kadar, belli saatlerde kullanmam gereken bir çok ilaç var. Alzheimerle karıştırılır hastalığım. Unutkan biri değilim fakat bakışlarım donuk olur bazen, ağzım sıkça kurur, sesim cılız çıkar ve ha deyince yürüyemem; bir durdum mu bir iki saat durduğum oluyor son zamanlarda!
Tam üç yıl oldu torunumu yitireli. Halsizlikten ve vücudundaki ağrılardan şikayet edip, tetkikler sonucunda kendisine kanser teşhisi konulduktan iki ay sonra mektuplarımı yollayamayacağım bir yere gitti…
Mektuplar yazıyorum İsmail`e; bazen uydurma da olsa iyi haberler veriyorum kendimle ilgili ve beraber çekildiğimiz fotoğrafın başucunda okuyorum mektuplarımı ona. İsmail`e yazdığım son mektubu okuyacağım size; onun da sizinle paylaşmamı isteyeceğinden emin olarak.
İsmail,Pır pır ediyor kalbim bu mektubu yazarken. Pikapta yine Zeki Müren plağı çalıyor tahmin edeceğin gibi. Sana teşekkür etmek istiyorum; odanda, kendi başına kaldığında rock dinleyen sen, benimle sanat müziği plakları dinledin ve bir kez olsun sitem bile etmedin bana.
Babannesiyle sanat müziği plakları dinleyen ve kış için kurutma hazırlayan yirmi üç yaşındaki gencecik bir adamın nefesi nasıl tükenir, gözü nasıl kapanıverir diye çok düşündüm ve küçük bir sebep buldum kendimce.Hatırlıyor musun İsmail, bir sabah, kahvaltıda, “Şimdi Uzaklardasın” şarkısını söylüyordu Zeki Müren. Sen bana demiştin ki, “babanne, bu akşam seni rock bara götüreyim mi?” “Deli deli konuşma, benim ne işim olur öyle yerlerde!” diye çıkışmıştım sana. Gülümsemiştin… “Çok isterim bana eşlik etmeni” demiştin de, yine azarlamıştım seni.Odanda, senden kalan hatıralara usulca dokunurken, gittiğin rock bara ait kartviziti gördüm geçen gün. Varlığında fark edemediğim önyargılarımı, tutuculuğumu yokluğunda fark edebilmek acıtıyor içimi… Evden zar zor çıkabilen ben, bayram günüymüş gibi giyinip kuşandım dün akşam, taksi çağırdım ve zemin katta oturmama rağmen, evin kapısından çıkıp da taksiye binene kadar sanırım on beş dakika geçti. Şöför bey de, kapıcımız da bana yardım etmek istedi fakat kabul etmedim bunu. Dün akşama dair sana anlatacağım her şeyi tek başıma becerdim!
Dilim dönmedi rock barın adına;Türkçe ve İngilizce karışımı bir adı vardı ve adresi de ezberleyemediğim için doğrudan kartviziti uzattım şöför beye, “kartvizitte yazılı yere gideceğiz” dedim. Şaşkınlıkla baktı adam, “ne yapacaksınız orada?” diye sordu. “Rock dinlemek istiyorum” dedim. Normal karşılamayacağını tahmin ediyordum zaten bu durumu! Neyse, başka bir şey demedi ve yol boyu Ferdi Tayfur dinleyerek ulaştık mekana. Zar zor indim taksiden yardım teklifini reddederek. Baston da işe yaramıyor artık; sanırım yürüteç kullanmalıyım. Birkaç basamak çıkmam gerekiyordu bardan içeri girmem için. Korktum İsmail; çok korktum basamakları ağır ağır çıkarken…İçeri girdiğimde loş bir ışık, beynimi delercesine bir elektro gitar sesi, başlarını bir o yana, bir bu yana sallayan gencecik insanlar ve bir çok bira şişesi…İlk hissettiğim, gözlemlediğim bunlardı. Kapıda kalakaldım… “İsmail,neredesin?”dedim…”Babannen geldi İsmail” dedim…Bir anda bir çok bakış yöneldi üzerime. Gençlerden biri, “ohaa, gelene bak!” dedi. Bir başkası, “hanginizin ninesi lan bu?” dedi; gülüşmeler, alaylar, beni süzmeler…Bir barmen geldi yanıma, “teyze, yanlış geldin sen; koluna gireyim de çıkartayım seni” dedi. “Hayır” dedim, “doğru geldim, rock dinleyeceğim” Güldü, “yapma teyze, burası sana göre değil!” dedi. Kolumdan tuttu.”Bırak beni” dedim. Sesimi duyuramıyorum da; hem müzik, hem de biliyorsun, sesim bazen çok cılız çıkıyor hastalıktan ötürü. Anlamadı, birkaç kez dedim “bırak beni” diye. Bıraktı…Gözüm seni aradı İsmail… Yadırganacağımı biliyordum fakat içine girmeyince anlayamıyor insan. Öyle çok iğnelediler ki, öyle çok alay ettiler ki benimle… Ve birden müzik kesildi. Solist kadının bana doğru geldiğini gördüm. Hışımla geliyordu benden yana, korktum, elimle yüzümü kapadım…Öyle bir bağırdı ki, “insan mısınız be, ne istiyorsunuz teyzemden!” diye. O bağırdıkça, o kızdıkça nasıl rahatladım biliyor musun İsmail! Fakat elim yüzümdeydi hala ve gözlerimi kapamıştım…”Korkma teyzem” dedi kadın. Elimi çekti yüzümden. “Hadi aç gözlerini teyzem” dedi. Açtım…Kimseden çıt çıkmıyordu. “Hoş geldin, ben Pınar” dedi gülümseyerek. “Hoş buldum kızım” dedim. “Nereye oturmak istersin söyle, doluysa bile boşaltırız!” dedi. Baktım masalara öylece, bütün masalar doluydu ve herkes bana bakıyordu, “Boşver bu şerefsizleri, gel seni sahneye çıkartayım, yanımda otur” dedi. “Yok kızım, sağol, oturt beni bir köşeye” dedim. Duymadı beni. Tekrarladım yine birkaç kez. Bir genç adam çıkıştı Pınar`a, “sen kime şerefsiz diyorsun!” dedi. Bir masadan bira şişesi aldı Pınar, çarptı masaya, ikiye bölündü şişe, bira masaya döküldü olduğu gibi. “Pislik herif, fırlatayım mı bunu yüzüne !” dedi. “Sakin ol be, tamam, yok bir sorun “derken, bu sefer adam kapamıştı eliyle kendi yüzünü. Beraber sahneye çıktık Pınar`la. “Teyzem, seni zor duyuyorum, dur bir yaka mikrofonu takayım sana “ dedi. Yanımdan ayrılmasıyla gelmesi bir oldu sanki. Bluzumun üst kısmına küçük bir mikrofon taktı. “Herkes adına özür dilerim senden, misafirimizsin teyzem, rahat ol benim yanımda” dedi. “Teşekkür ederim kızım” dedim. Korkum geçti iyice. “Biliyorum beni yadırgadınız” dedim. “Seni kim yadırgadıysa, bir parça delikanlıysa söylesin yüzüme!” dedi Pınar. Kimseden ses seda yok! “İsmail çok gelirmiş buraya; hem kendim için, hem de onun için geldim” dedim. “İsmail kim?” diye sordu. “Torunum” dedim, “üç yıl önce vefat etti” dedim…”Başın sağolsun teyzem” dedi, “ben bir aydır sahne alıyorum burada” dedi. “Beni getirmek istemişti buraya da ben istememiştim” dedim. Helal olsun İsmail`e!” dedi. Sarıldı bana. “Helal olsun sana da teyzem, geldin işte” dedi. Elimi öptü…Birden alkış sesleri koptu kıyamet gibi! Benimle alay edenler bile alkışladı beni. “Soft rock sever misin?” diye sordu bana. “Sen söyle kızım, dinlerim ben” dedim. Yine gülüşmeler; ama kaba saba değil öyle. Gülümsedi Pınar. “İsmail için söylüyorum teyzem” dedi. Konuşur gibi, hatta mırıldanır gibi, sakin sakin söylemeye başladı şarkısını.
Karalara büründük
Kıyılara varmalı
Bizi mahvetti şehir
Artık mavilenmeli
Bir gemiye binelim
Derya deniz gezelim
Zaman,mekan silinsin
Kendimizden geçelim
Bir parça incelik beklediğimiz
Bir parça mutluluk dilediğimiz
Bir parça özgürlük istediğimiz
Bir parça da sevda düşlediğimiz
El yazımızla yazmalı artık…
Yıprandık be yıprandık
Buralardan göçmeli
Dünya üç günlük dünya
Artık yenilenmeli
Bir buluta girelim
Yağmur olup düşelim
Yeryüzüne değil de
Yar yüzüne değelim
Bir parça incelik beklediğimiz… diye süren bir güzelim şarkı…
“Sevdin mi teyzem?” dedi Pınar. “Ne rocktı bu?” dedim, “Soft rock teyzem” dedi. “Güftesi, bestesi kimin?” dedim. “Ben kendi şarkılarımı söylüyorum teyzem” dedi. “Aferin sana kızım” dedim. Orkestra, Pınar, gençler, barmenler, herkes beni sahiplenmişti; böyle hissettim bir anda. Birkaç şarkı daha söyledi Pınar. Hepsi çok güzeldi. Ah İsmail, hayatta olaydın bu kızla evlenmeni çok isterdim!
“Şimdi, benimki gibi bir mikrofon vereceğim sana teyzem” dedi Pınar. Şaşırdım. “Beraber bir şarkı söyleyeceğiz” dedi. “Ben söyleyemem kızım, sesim çıkmıyor zaten” dedim. Duymazlıktan geldi beni. Tutuşturdu elime bir mikrofon. “Söyle teyzem, ben eşlik ederim sana “ dedi. Utandım…”Ben sanat müziği severim “dedim. “Söyle be, sanat müziği söylesin teyzem “dedi. Seni düşündüm İsmail…Boğazım düğüm düğüm oldu… Birden alkış sesleri…Baktım gencecik canlara, her biri İsmail`di sanki, her birinde seni gördüm…
“Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu…”
Sesime Pınar`ın sesi eklendi, Pınar`ın sesine bardaki gençlerin sesi eklendi, onların sesine senin sesin eklendi İsmail…
“Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu…”
Ağladım İsmail; ben ağladım, Pınar ağladı, gencecik çocuklar ağladı… Sarıldılar bana İsmail, öptüler elimi, saçımı okşadılar, babanneni çok sevdiler İsmail…Pınar, kendisi bıraktı beni eve dün gece. Bende kaldı, ona baktıkça seni yad ettim. Kahvaltımı hazırladı bu sabah; kahvaltıda soft rock şarkılar dinledik beraber… Bana “babanne” dedi… Çok mutlu oldum ben…
Babannesiyle sanat müziği plakları dinleyen ve kış için kurutma hazırlayan yirmi üç yaşındaki gencecik bir adamın nefesi nasıl tükenir, gözü nasıl kapanıverir diye çok düşündüm ve küçük bir sebep buldum kendimce.Senin ruhunda sanat müziğinden de, rocktan da,bütün müziklerden de çok ayrı bir müzik vardı; evrenin müziği vardı senin ruhunda. Ruhunda böyle bir müzik olanlar, ruhundaki müzikle yaşamı, doğayı, evreni hissedenler öyle nadir, öyle naif ki, senin gibi çekiliveriyor canları bu dünyadan.
Benim seçimlerime, yaşam tarzıma, dinlediğim müziğe hep saygılı oldun sen fakat ben beceremedim bunu. Senin ruhunda hissettiğin müzik öyle sarıp sarmalayıcı, öyle barışçıl ve evrensel ki, ben, müziği, duyduğum ve duyulabilen müziklerden ibaret sanmışım bunca yıldır.Senden özür diliyorum İsmail; ruhundaki müzikle, ruhundaki yaşamla, doğayla, evrenle yaşayan ve yaşamış bütün canlardan özür diliyorum. Beni affet sevgili torunum, beni affedin canlar…Bana, “sen de kimsin?” der gibi baktığınızı hissediyorum. Ben İsmail`in babannesiyim. Seksen yaşında, parkinson hastası bir kadınım. Kalan ömrümü ruhumda dirilen müzikle geçireceğim.
Seksen yaşında öğrendim müziğin evrensel olduğunu; bana ne mutlu ki, huzur içinde öleceğim…''ERGÜR ALTAN''
5 notes · View notes