Tumgik
#Despotluk
yurekbali · 2 years
Video
Harika bir video. İzleyin, göreceksiniz. * * * "Kanunlar niçin var?" * * * - “Evlilik Hakkında Her Şey” dizi filminin 31 Mayıs 2022 tarihinde FOX TV’de yayımlanan 33. Final Bölümünden...
113 notes · View notes
musfika-hanim · 1 year
Text
insan çocukken yara aldığı tüm olaylardan ders alıyor, ders alması gerekiyor. küçükken haksız tüm kısıtlanmalarım çocuklarımın üzerinde zıttıyla bir uygulama şekline dönüştü. herhangi bir konuda koyduğunuz sınırın ve kısıtlanmanın mantıklı blr açıklaması olması icap eder. çevre faktörü ve "millet ne der" zihniyeti geçersiz bir bahanedir. ne tamamen gevşeklik ne tamamen disipline ediliş. ortasını bulduğunuzda aldığınız kararlar iki tarafı da mutlu edecek bir güzelliğe dönüşüyor. anne baba olmak otorite olmak değil, despotluk değil. anlama yoluna giderek ortak bir kararla, mevzulara net bakarak, önyargısız, sade bir anlayışla yaklaşımdır. muhakkak karşılıklı hatalarımız olacaktır ama bunu da kabul etmekle çözüme ulaşırız. ebeveynler de hata yapar, kusursuz değillerdir ve evlatlarından özür dilerler. hatta en çok evlatlarından akıl alabilirler. ben öyle yapıyorum ve hiç hüsrana uğramadım :) akıl hocalarımı seviyorum 🤍 cağnım kızlarım
11 notes · View notes
seslimeram · 8 months
Text
Kırılgan Demokrasi - Geleceksiz Ülke
Tumblr media
Kötürüm kılınmış olagelen demokrasi mefhumunun eksiltildiği her geçen gün daha bariz kılınıyor. Yeni bir yüzyılın kapısının açıldığı zikredilen bir zeminde demokrasinin geçmiş olana ait bir edime indirgenmesi her günü açmazlara çıkartıyor. Bedene, akla ve eylem ve yaşama istemine yönelik, en başta sıradan olanın hiçe sayıldığı bir devinim hali içerisinde o açmazlar daha belirgin kılınıyor artık. Yeni ülke eskinin sınırlarından ilerlerken, onun var ettiği her fecaati yeniden sahiplenirken, oradan çıkagelen acıyı oarmak bir yana yine yeniden imal etmeye girişen bir denkliği bildirir. Demokrasi sıradan insanın elinden açık bir biçimde çalınır. Erk, muktedir, iktidar elinde bir zorbalık pratiği, bütün o yıkım halin güzelleyen bir paratoner olarak kullanılır. Cerahat hemen her yerdedir. Cürümler sahicidir ve gerçekliğimiz olarak bina edilendir. Ceberut olagelen devlet aklı hayatı kuşatandır iş bu raddede. Demokrasi tüm bu pratiklerle birlikte, ismi yeni denilen sahnede kenar süsü kılınmaya devam olunur. Eksiksiz kılınmış olagelen her hamlede bu dönüşüm nüvesi bir kere daha karanlığın sınırlarıyla buluşturulmak istenir. Kötürüm kılınmış demokrasi edimi bir hakikatken yol / yordam / anlam çaba ve sair her şey boşa düşürülür. Bir cerahat halini tertipleyen / istifleyen akımın ortasına demirler ülke. Yönetim katının sunduğu hemen her pratikte / yönelimde bu döngü kalıcılaştırılır. Demokrasi kötürüm bir mefhum kılınırken yaşamsal idenin çürütülmesi / sınırlanması beşeri insanın gününü / geleceğini kapkaranlık kılar. Yirmi iki yıllık iktidar pratiğiyle ak parti ister tek isterse de şu anki gibi ırkçı / dinci olagelen koalisyon suretiyle birlikte bu hali bina etmeye devam ediyor.
Demokrasi mefhumu pratikte hayattan alınırken, yerine ikame edilenlerle tastamam derin, kalıcı bir otokrat bir rejimin binası sürgit devam olunandır. Despotluk sınırlarına varmış o aklın sunduğu şeylerle birlikte bu tahakküm hali dört bir yanda, yedi düvele düşmanlıkla, en başta da kendi içinde sesini itirazını yükseltenlere düşmanlıkla birlikte işlevselleştirilir. Bununla, tüm bu öngörüsünü yıkıcılık / nefret, ayrım ve şiddete dönüştürme istemiyle bir ve beraberce yineleyen menzilde demokrasi basit bir biçimde devre dışına taşınır. Kah bir biçimde Artsakh, Nagorno Karabakh’daki Ermeni nüfusun bir an önce tehcir edilmesinde, saldırdı Ermeniler yalanını vurgulayarak, üsteleyip bir de suç halini bile isteye var ederek Azeri devletinin pis işlerinin arkasını toplayarak bu habis tahakküm hali sahiplenir. Uzun uzadıya bir kere daha yazmaya hacet kalmamış bir biçimde 120 bin insanın hayatlarının ilelebet değişmesini, Xocalı’nın bedelini ödettik diye sevine duran bir baş amirin varlığı karşısında zaten hiçbir ilave söze hacet yoktur. Demokratik olmayı, kafasından topyekun silmiş olagelen bir akımın insanların haklarını / yer / yurt dediklerini muhafaza etmelerine dair seslenişlerine kayıtsızlıkları o zorbaların elinde bir kere daha acıya dönüştürülür. Bu ülkedeki baş efendinin, emir erlerinden iletişim işleri başkanı fahrettin efendinin var ettiği yalan haberler, sürekli ivmesi artan Ermeni nefretini yaygınlaştırma prensipleriyle zaten o yıkım buradaki Ermeni’ye bir sınav, Türk içinse var olmayan bir demokrasinin yaşatmak yerine ona mani olma hevesini görünür kılar. Bir kere daha sınav verememiş bir toplumun bir kere daha bir kez olsun yaratılan cehenneme karşı sesini yükseltmemiş, çoğu zaman ol yavşak medya söylemlerindeki iletişim başkanlığının dozunu ayarladığı nefrete iman ede duranların elinde Türk (hepsi) ile Ermeni arasındaki bağ da kopup gider. Ulaşılan merhale bunun en net örneğidir. Yayında yapımda emeği geçenler kına yakabilirler artık. Geçemiyor olsak da geçelim bir kere daha... Onca acı, elem / kötülük nasıl aşılabilirse...
Demokrasi idesinin nüfuz ettiği bir sahne olmaktan alıkonulan menzilde var edilmiş her eylem biraz daha derin açmazlara yollanan ülkeyi de göstere gelir. Tümüyle başka yerlere dair konuşmalar var edilirken dönülüp de sınırın içinden bakıldığında hiçbir şeyin ama hiçbir şeyin yerli yerinde olmadığı / kalmadığı görünür. Müşterek bir ide olagelen hakkın da hukukun da birleştiği demokrasi edimi, eylemi topyekun naçar kılınır. İzi vardır kendisi seksen darbesinin mimarı evren zırtapozu elinde oyuncak kılınmış kes yapıştır bir anayasa metninin içerisinde un ufak edilmiş olandır. Bugünün ülkesinin istikametinin her nasıl bir biçimsizliği var ettiği orada temelleri atılandan belirgindir. Bir kısacık haber bile olan / yönlendirilen ülke gerçekliğine dair yetkin bir kanıt olacaktır. Bianet’ten aktaralım: “Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında, Osman Kavala'nın müebbet, TİP Milletvekili, avukat Can Atalay, TMMOB yöneticisi şehir plancısı Tayfun Kahraman, film yapımcısı Çiğdem Mater ve sinemacı Mine Özerden'in 18'er yıl ağır hapis cezalarını onadı.
Daire, Yiğit Ekmekçi, mimar Mücella Yapıcı ile Açık Toplum Vakfı yöneticisi Hakan Altınay'ın mahkumiyet hükümlerini bozdu ve adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyelerini kararlaştırdı.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Daire, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25 Nisan 2022'de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini tamamladı ve Türk Ceza Kanunu'nun 312/1 maddesi gereğince, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Kavala hakkındaki mahkumiyet hükmünü onadı.
Daire, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18'er yıl hapis cezası verilen Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin de onanmasına karar verdi.
Daire Atalay ve Kahraman'ın "bir plan ve organizasyon dahilinde gerçekleştirilen Gezi Parkı olaylarının başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında" eylemlerinin bulunduğuna hükmetti.
AA'nın aktardığı kararına göre, Daire, "Atalay ve Kahraman'ın, "Gezi Parkı eylemlerinin gerçekleştirilmesindeki organizasyonda baş aktör olan ve bu eylemleri finanse eden diğer sanık Mehmet Osman Kavala ile de irtibatlı olarak birlikte hareket ettikleri[nin anlaşıldığına]" karar verdi. Daire daha da ileri giderek Atalay ve Kahraman'ın eylemlerinin "TCK'nın 312/1. ve 37/1. maddeleri kapsamında hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu oluşturduğu halde, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan mahkumiyetlerine karar veril[diğini]" ancak "aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılma[dığını]" ileri sürdü.
Daha basit bir ifadeyle Daire Atalay ve Kahraman'ın da esasında Kavala gibi "müebbet ağır hapisle cezalandırılmaları gerekirken 18 yılla kaldıkları" yargısını ileri sürdü.
Bozma kararları
Yargıtay 3. Ceza Dairesi Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkındaki 18'er yıl hapis cezalarını bozdu.
Daire sanıkların eylemlerinin, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" kapsamında olmadığına, bu üç sanığın eylemlerinin, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti.
Daire, mahkumiyet hükümlerini bozduğu sanıklar Yapıcı ile Altınay'ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı.
Arka plan
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanık Osman Kavala'yı, TCK'nin 312/1 maddesi gereğince, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmış, "siyasal veya askeri casusluk" suçundan ise beraatine hükmetmişti.
Heyet, sanıklar Can Atalay, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Ayşe Mücella Yapıcı ve Yiğit Ali Ekmekçi'nin "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18'er yıl hapisle cezalandırılmalarına ve bu suçtan tutuklanmalarına karar vermişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu.
Sanıklardan Can Atalay, 14 Mayıs'taki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde TİP'ten Hatay milletvekili seçilmiş, bunun üzerine avukatları yargılamanın durması ve tahliyesine yönelik Yargıtaya başvuru yapmıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise talebin reddine hükmetmişti.”
İstemsiz değil yok yere hiç değil bariz bir biçimde demokrasi ediminin boşa düşürülmesi için o Gezi direnişi sırasında ortaya çıkan iradenin ilelebet sönümlenmesi için elindeki tüm imkanları kullana gelen ak partinin var ettiği yargı bunca açık bir infazla çıka gelir. Tümüyle baş amirin direktifleri doğrultusunda insanların eyledikleri itiraz haklarını tüm o kurulmuş düzen diye var edilmiş, çeteleşmiş, yoz, kendisinden saymadıklarına hayatı açık bir biçimde zindan eden anlayışa karşı sürgit yinelenen dönüşüm çağrılarına yanıtı alenen, kestirmeden mahpus kılarak bildiren bir anlayış ortaya çıkar. Bununla bir yönelim ya da bir gelecek pratiğinin söz konusu edilemeyeceği muhakkaktır. Gel gelelim burası Türkiye olduğu için iyiliği, desteklenmiş bir imece / kolektif isyanı fonlamak gibi garip, akıl dışı bir yaftalama / iddianame diye rol kesen abuklama hallerinde Kavala gibi bir insan müebbet hapse mahkum edilir. Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’in on sekiz yıl tutsak edileceği tescillenir. Hayat idesi bunca alenen un ufak edilirken bir ihtimali, sorgulayarak, yaşanabilir bir ülkeye varma umudunun da çer çöp haline indirgenmesinin utancı da ilavesidir. Tümüyle nobran bir tahayyülle birlikte bir kere daha devletlinin hiddeti diye var edilen şey / şekilsiz bir sınırlama halinin ta kendisini bildirir. Kimselere hayat hakkı tanımayan bir cerahat erkinin elinde her gün biri ya da birilerinin hedefe kılınması kesintisizdir. Düşman aramaya hacet kalmaksızın, her bir bireyin sınandığı bir mezalim sahnesi kalıcılaştırılır, gerisi lafı güzaf!
Demokrasinin eksiltildiği bir güncelliği idame ediyor şu ülke, bu mavi küre. Artık baskın bir despotizm, kesintisiz kılına gelen bir tahakküm ve tehditler aralıksız şok doktrinlerinin ortasına terk edilen sıradan insanların hayat hakları alt üst ediliyor. Düzen denilegelen şey bir biçimde başkası / öteki sandığına hayatı dar ederek yolunu açmayı tercih edenlerin hal ve meseli kılınıyor. Tümüyle darmaduman edilmiş bir hakkaniyetin karşısında aralıksız bir halde yenilenme denilerek çürüme var ediliyor. Memleket memleket değil, gidişat hiç gidişat değil, söz söz değil, eylem zaten sizlere ömür kılınmışken hem nalına hem mıhına bir tahakküm tezgahta işlenmeye devam olunuyor. Kötürüm kılınan demokrasi çeperinin her gün biraz daha arttırıldığı bir zeminde hayatın mahvına zemin / geleceğine ipotek / tümden yok oluşuna ihtimal var edilmeye devam olunuyor. Umursuyor musunuz bütün bu fecaatler sarmalını, şu ülkenin yönetim katının ettiklerini, ektiği nefretin var edeceği fırtına biçmeyi... sahiden... sahiden...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: İstiklal Caddesi Gezi Parkı Protestolarından ::: Güzelbirdünya ::: Vikipedi
1 note · View note
apsny-news · 1 year
Text
Kurumların çöküşü herkesi ilgilendirir - Bülent Danışoğlu
 Fotoğraf: Anadolu Ajansı Abdülhamit despotizmine karşı muhalefet başladığından bu yana –aşağı yukarı 150 yıl boyunca- istibdat sözcüğü baskıcılık, zorbalık, despotluk, mutlakiyetçilik anlamında kullanılıyor. Yanlış bir kullanım değil fakat istibdat kelimesinin kökeni, Arapçada başına buyrukluk, kural tanımazlık, keyfilik anlamını taşıyor. Yani bir yönetim biçimi istibdat olarak tanımlandığında,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hertaraf2023 · 1 year
Link
Despotluk putperestliğin çeşitlerinden biridir. Zira putperestliğin itikadi ve siyasi olmak üzere iki sınıfı vardır ve Kur'an'ı Kerim'in ifade ettiği üzere putperestlik köklerini cehaletten alır:
0 notes
ulaksancak · 1 year
Photo
Tumblr media
... Bunu iyi Okuyun Analizini Yapın ve Ona Göre Hazırlık Yapın ... KENDİNİ BİR GÜÇ GÖREN YÖNETİCİ KİSVESİ ALTINDA DESPOTLUK YAPANLAR PEKİ GEÇMİŞİNİZDE YAPTIĞINIZ HATALARI VE İHANETLERİ SİZİN KÜÇÜK GÖRDÜĞÜNÜZ AMMA SİZDEN ÇOK DAHA BÜYÜK GÜCE SAHİP OLANLARIN ORTAYA ÇIKARIP SİZİ DEVİRECEĞİNİ NEDEN DÜŞÜNMEZSİNİZ. SEBEBİ BASİT GÜÇ SARHOŞLUĞU👍👍👍 (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CmLaAfsqmcr/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
sorasblogsstuff · 2 years
Text
KÜÇÜK PRENS VE FELSEFE
Her bölümde anlatılan olaylar, ilişkiler, düşünceler, kitabın «dostluk yoluyla yenilen yalnızlık» olan ana temasını değişik biçimlerde işlemektedir. Küçük Prens’in daha iyi insan olma yolunda bize öğrettiği değerler: sevgi, sadakat, bağlılık, dostluk, söz verme, sorumluluk, şefkat, saflık, masumiyet, güven, alçak gönüllülük ve hoşgörüdür. Konular bu erdemler etrafında gelişir. Okuyan kişiyi hayatın anlamını sorgulamaya, aramaya ve düşünmeye yönlendirir. Küçük Prens kitapta, kendi gezegeninde üç volkanı olan, gezegendeki kötü otları söken ve güneşin batışını izleyen biri olarak tarif edilir.
Küçük Prens, kendini tanıma yolculuğuna atılmış insanın sembolüdür. Zor zamanlarda ortaya çıkan “içsel insandır”, hayatta iyi nedir, kötü nedir diye soran, acı çeken ve bu acının sebebini arayan, merak eden, öğrenmek isteyen herkestir. Sokrates gibi herkese sorular sorar, zaten sürekli soru sormak, buna karşılık pek seyrek yanıt almak kitapta görülen özelliklerden biridir. Anlamsız dünyalarda yaşayan yalnız karakterlere, varoluşsal boşluklarının üzüntüsü ile yaşayan insanların gezegenlerine seyahat eder. Uğradığı her bir gezegende tek bir yetişkin yaşamaktadır. Onları tanımak, uğraşlarını öğrenmek için onlara sorular sorar. Gezegenden gezegene yaptığı yolculuk kendi içine yönelttiği bir bakıştır. Bu gezegenlerin her birinde oturan yetişkinlerin birbirinden değişik uğraşları vardır ancak hemen hepsinde görünen ortak özellik kendilerine dönüklük ve yalnızlıktır.
İçinde görünen tüm karakterler, belirli insan ve zihniyet türlerini temsil eder:
Çiçek; sevilen kişi,
Tilki; gerçek dost ve bilge danışman,
Susuzluğu gidermek için hap satan kişi; tüketici zihniyeti,
Fenerci; görev adamı,
Kral; sevgi yoksunluğu, despotluk,
İş adamı; içsel fakirliğini mülkiyet ve kibirle gideren insanı…
Öykünün anlatıcısı olan pilot, yetişkin bir insandır ama içindeki çocuğu korumayı başarmıştır. Pilot, kendini tanıma yolunda olan, araştırmakta olan insandır. Hepimizde var olan çocuğu korumaya çalışan bir yetişkindir. Bunu kurduğu şu cümlelerden anlayabiliriz. Deseniz ki: “Kırmızı kiremitli güzel bir ev gördüm. Pencerelerinde saksılar, çatısında kumrular vardı”, bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. Ama “Yüz bin liralık bir ev gördüm,” deyin, bakın nasıl “Aman ne güzel ev” diye haykıracaklardır.
Küçük Prensin gezegeninde bir gün bir çiçek doğar. Küçük Prens ona bakar ama çiçek çok nazlıdır ve bundan rahatsız olur, gezegenini terk eder çünkü bütün iyi niyetine ve sevgisine rağmen gülünden şüphe etmiştir. Bununla ilgili “onu sevmeyi bilmek için çok gençtim” der.
Hikâyenin anlatıcısı Pilot, bir kaza geçirir ve birden mutlak hiçlikle çevrili bir çölde bulur kendini. Kendi deyimiyle “Büyük Çöl üstünde uçağım kazaya uğrayana kadar, içimi dökecek gerçek bir dostum olmadan yapayalnız yaşadım. Motorumun bir parçası kırılmıştı”. Biraz dinlendikten sonra “tuhaf sesler” duymaya başlayınca uyandım: “Lütfen, bir koyun çizer misiniz?” İşte Küçük Prens ile tanışması böyle olur.
0 notes
tp-yasam · 4 years
Link
1 note · View note
denizbolg · 3 years
Text
“Halk hükümetinden korktuğu zaman despotluk, hükümet halkından korktuğu zaman özgürlük vardır.”
#Thomas Jefferson
66 notes · View notes
denizeyuruyen · 4 years
Text
“Ne yaparsa yapsın (...), insanlara istemedikleri şeyleri yaptıran, konuşma haklarını ellerinden alan o şeyle -zorbalık, despotluk diyordu buna- mücadele edecek, onu bulup çıkartacak ve kafasını ezecekti.”
- Virginia Woolf - Deniz Feneri
13 notes · View notes
sarhosumastroloji · 3 years
Text
🌈GEZEGENLER VE ANAHTAR KELİMELER🌈
⚡️GÜNEŞ
TEMEL - Bireysellik,canlılık, irade, başlıca hırslar, otoritede olanlar, erkekler.
POZİTİF - Cömertlik, haysiyet.
NEGATİF - Despotluk, kibir, gösteriş, hırs eksikliği, hayvani nitelikler.
⚡️AY
TEMEL - Kişilik, hayal gücü, içgüdüsel zihin, duygular, değişim, doğurganlık, insanlar, kadınlar.
POZİTİF - Pozitif psişik nitelikler, kişisel manyetizma.
OLUMSUZ - Olumsuzluk, vizyonerlik, rüya görme, kararsızlık, anlamsızlık, huysuzluk, erteleme, kararsızlık, yanlış izlenimler.
⚡️MERKÜR
TEMEL -her türlü kendini ifade etme; konuşma, yazma, jestler; akıl yoluyla bilgi.
POZİTİF - Hızlı zekâ, güzel söz, edebi yetenek, el becerisi.
NEGATİF - Huzursuzluk, dedikodu, küfür, demagoji, sahtekarlık, aldatma, sinirlilik, endişe, kararsızlık, unutkanlık, sakarlık.
💖VENÜS
TEMEL - Cazibe, uyum, koalisyon, kişisel aşk, sosyal içgüdüler ve etkinlikler, sanat, süsleme, güzellik.
POZİTİF - Uyum, sanatsal yetenek, neşe, nezaket.
NEGATİF - Duygusallık, ahlaksızlık, bayağılık, tembellik, tembellik, duygusallık, kibir, tutarsızlık.
🔥 MARS
TEMEL - Dinamik enerji.
POZİTİF - Yapıcılık, cesaret, girişim, coşku, yiğitlik.
NEGATİF - Mücadele, sürtünme, öfke, yıkıcılık, tutku, şehvet, dürtüsellik, cüretkarlık, kabalık, egoizm.
⚡️JÜPİTER
TEMEL - Genişleme, vizyon, iyimserlik, fikir, ortodoks dini eğilimler.
POZİTİF - Yardımseverlik, açık fikirlilik, yasal yetenek, hukuka saygı, onur, hayırseverlik, saygı, muhafazakarlık, zenginlik, popülerlik, başarı.
NEGATİF - Aşırı güven, savurganlık, tembellik, savurganlık, gösteriş, gösteriş, dağılma, sportiflik, kanunsuzluk, erteleme.
🪐SATÜRN
TEMEL - Kasılma, sebat, dikkat.
POZİTİF - Sadakat, istikrar, konsantrasyon, analiz sistemi, yapı nitelikleri, incelik, diplomasi, adalet, tasarruf, ekonomi, müzakere, muhafazakarlık, dayanıklılık, disiplin.
NEGATİF - Kristalleşme, engelleme, bencillik, yavaşlık, korku, sınırlama, materyalizm, melankoli, karamsarlık, açgözlülük, gizlilik, şüphe, ciddiyet, alaycılık.
⚡️URANÜS
TEMEL ; fedakarlık, yaratıcılık, özgünlük, ani eylem, alışılmadıklık.
POZİTİF - İlerleme, evrensellik, evrensel insanlık sevgisi, kişiliksizlik, bağımsızlık, özgürlük sevgisi, romantizm, sezgi.
NEGATİF - Eksantriklik, spazmodik eylem, bohemlik, fanatizm, sorumsuzluk, ahlaksızlık, anarşi.
⚡️NEPTÜN
TEMEL - Tüm derecelerdeki süperfiziksel varlıklar ve bunlardan gelen izlenimler. İlahiyat, okültizm, aklın üzerindeki kaynaklardan bilgi, yani süperfiziksel varlıklar.
POZİTİF - Maneviyat, sezgi, ilham, basiret, kehanet, bağlılık, müzik,ruhsal yetenekler,Sezgisel yetenekler doğuştan gelen
OLUMSUZ - Sanrılar, kaotik zihinsel koşullar, hastalık, dolandırıcılık, tutarsızlık, aldatma, sahtekârlık, medyumluk.
⚡️PLÜTON
TEMEL - Yenileme, canlandırma, kırılma, filizlenme, püskürme, yeniden düzenleme, kışkırtma, geçiş.
POZİTİF - Yenilenme, dönüşüm, pozitif basiret, yeniden canlanma, evrensel refah, manevi güç için çaba gösterme motivasyonu.
NEGATİF - Kuvvet, meydan okuma, ölüm, yıkım, fanatizm, mücadele, duygusallık, alay, yeraltı, kara büyü, ayrışma.
6 notes · View notes
musfika-hanim · 2 years
Text
Ebeveyn olmak; yasaklar getirmek, sınırlar koymak, sert uslup, çatık kaş, anlayışsız tavır, farkında olmamak, görmemek, hissetmemek, empati kurmamak, alttan almamak, bağırmak, sevgisini saklamak, teşvik etmemek, kutlamamak, şımarır diye takdir etmekten korkmak, teşekkür etmemek, üstten bakıp ego tatmini, yersiz eleştiri, küçümseme, hor görme vs vs vs..
Anne baba olmak bu değil, bunun adı despotluk.
17 notes · View notes
seslimeram · 3 years
Text
Kelimeler...
Tumblr media
Kelimeler tükeniyor. Anlam, bağlam ve anlatımın kıyıdan köşeden törpülenmesi, yerilip, yıkılması bu sahnedeki kelamı tüketiyor. Denizi kaplayan o meşum salya gibi bir ülkenin düşünselliği / gelecek tahayyülü de bunca bariz çürümeye sevk olunuyor. Büyük ülke lafı, nidası var edilirken, sırtı piş piş edilmiş, haznesi zenginleştirilmiş bir avuç zevatın alenen ezberleriyle oluşturulmuş bir karanlık birlikteliği olduğu gözlerden kaçırılıyor. Atılan laf, nidalar silsilesi, var edilen esip gürleme halleri her dem bir örnek ve değişme tahayyüller kervana dizilirken çürüme evre evre yaygınlaştırılıyor. Kelimeler tutsak ediliyor. Yenilik diye atfedilen neo-liberal akımın, ezberci şablonları yinelenirken hayatın mahvedilmesi hiç aralıksız kılınıyor.
Bir cerahat sarmalından mülhem yerin hikayesi, yeni, yepyeni diye pazarlanıyor. Var edilen karanlık ulu orta yüceltilen madun siyasetin yeni zorbalıkları, dahili ve harici güncellenen çökülecekler listesi, bir karanlığın sultasında ellerine tam anlamıyla kan oturanlar ile mutlak, doğrudan bir karanlık bina edilmeye devam olunuyor. Kelimeler kirletiliyor. Cerahatin boyunduruğuna rehin edilmiş, peyderpey eylemlerin habercisi kılınan nutuklar ile bir yaşama akdi var edilmiyor artık. Bir örnek, çokça benzeş tavır, tahayyül ve söz dizilimlerinde kelimelere kan, irin ve gözyaşı sıçratılıyor. Muktedir, iktidar ve tüm bileşenleri bu katran karası hali tam da ol karanlık çağ tiradını, vaveyla değil, ünleme değil, doğrudan biçimini, buradaki sabitliğini var ediyor artık. Mutlak olan o doğru, kesintisiz tek yön, tek devlet, tek uzam ve tek gelecek bildiğiniz çürümenin bizzat kendisine çıkıyor.
Tek adamın, tekil bir rotada, tek tip bir hizadan ülke değerlendirmesinin hali daimi bir hal içinde mahva çıkıyor. Görünen köy kılavuz istemezken, örtbas edilmiş koronavirüs salgın güncesinden, adım atılan her normalleşme halinde bu bahis biraz daha görünür kılıınır. 20 koca yıllık devri sabık iktidar tahayyülünün en korkunç işlemleri, en korkunç yağmalarını var etmiş bunlar kesmemiş, ırkçılıktan yoksulluğa, cinai şebekelere hamilikten kara para ve uyuşturucu ve silah ticaretlerine aracılıklara, her şeyden komisyon, herkesten apayrı ama apayrı rantiye bedel / diyetler söğüşlenen, talep olunan bir sahnede istikameti bırakılır mı hiç ama hiçbir zaman? Düzen kendi ezberleriyle yaşamı deniz salyası gibi en olmadık anda boğmaya, kuşatmaya, ezmeye çalışırken, baş efendi ve baş faşistin ortaklık ile kotardığı, bir rüyaydı bugünler dediği mesel bariz bir düş kırımı sahnesidir. Adıyla ve sanıyla cehennemin ta kendisidir.
Cürmü var edenlerin lekelediği kelimeler çıkageliyor. Demokrasi, adalet, eşitlik, hürriyet, hak ve hukuk, yer, yurt ve anlamından yeterince kopartılmış bir faşizm / despotluk rejimi dahilinde çürüme kalıcılaştırılıyor. Baş amir ve sultasının oluşturduğu, her köşeyi hemen her şekilde tutmuş, sömüren, daha da çok yağmalayan, yedikçe coşan, coştukça irini de o kiri de önemsemeyen, ellerine bulaşan kanla abdest tazeleyenlerin, haramları götürdükleri bir sahnenin hakikati var ediliyor. Yer, gök kan kırmızı, içi dışı kapkaranlık bir zilleti var etmiş kapkaranlık bir sarmalda kelimeler kifayetsiz konuluyor. Siyasetin pragmatist halini adam sende, kaykılıp duruyoruz şu koltuklarda mabadımızı büyütüp, midemizi geliştirip, ona buna çöküyoruz geçinip gidiyoruz diyenlerin refakatinde bir ülke kalır mı? Sahiden de böyle ülke olur mu bırakılır mı?
Daha yeni birkaç gün önce siyasi iradenin, ortaklaşa hedef gösterdiği, dahası cinayetin hemen ardından da kapatma davası için baskı kurduğu, Deniz Poyraz’ın katledilmesi, HDP’nin kapatılması isteminin neden gümbürtüde var edilmek istendiğini fark ediyor muyuz? Beyefendinin oğlunun Kartal İmam Hatip Lisesi’ndeki ekabir, kitabına uygun, dibine kadar çürük, gel gelelim ümmetin helal süt emmiş diye kodlanmış suretlerinin ol makamdan şu makama teşriflerinin var edildiği yerde kelimeler yeterli midir? Yaraları kanatabilmek için en olmadık hamleleri var ederken dahi çalmaya / çırpmaya en az üç çocuktan, en az üç farklı yerden maaşa terfi etmiş bir zümrenin varlığında adalet nedir, nerededir? Bir cinayet sarmalını konuşturmamak için, sorgulatmamak için eldeki hemen tüm imkanların seferber eden ve Deniz Poyraz’ın katili olan Onur Gencer’in Suriye’deki maceralarına dahi engelleme getiren, sırtını sıvazlayıp, aferin çekilen bir menzilde hangi kelimeler kirlenmemiştir ki sahiden?
Kürd’e ve tüm öteki addedilen halklara karşı var edilen bu tahakküm etme hallerinin bir sonrasında çıkagelen ol Suriye’de, Rojava topraklarındaki yağmanın, barış götürüyoruz!, savaşa nihai çözümü var ediyoruz derken kurumsallaştırılan cihatçı tayfaların, buralı ya da burada ikamet eden silah tüccarlarının, çetelerin birbirileriyle danışıklı haraç mezat ol toprakları yağmalaması varken tek başına söz neye yarar. Gazetecilik titrini hala taşıyan birkaç temsilin, Kürd özgür basının yıllar yılıdır yaza geldiklerini ancak fark eden bir yer olabilir mi? Böyle afaki bir çürümenin içerisinde debelenirken haysiyet celladı olmuş ol siyaset erkanının, atanmış içişleri bakanından, ekran yüzüyüm ben deyip, konuşma kaydı yayınlanmış olagelen abdurrahman veyis meczup sıfatsız suretine, insanlıktan çıkmış ola gelmiş her bir türevine, benzeri ve ötesinde yıkımda iş peşinde koşan atmacaya memleket diye çıkılan düzlemin vardığı odakta hangi kelimeler kirlenmemiştir ki, sahiden ama sahi ama sahiden? Kendi foyası ortaya döküldüğü için olmadık yakıştırmaları sırf o ‘pazarlık’ kaydını paylaştığı için Ahmet Şık’a yönlendiren veyis gibi meymenetsizler elinde ne hak, ne hukuk bırakılır, nasıl olsa her yalana inanacak bir kitle var edilikten sonra değil mi?
Bir çürüme tiradıdır güncellenen aslında. Ankara’daki Deniz Poyraz’ı anma etkinliğinde şu akıl dışı şiddet pratiği var edilir. 10 dakika boyunca ensesine oturan polisin sinkaflı küfürlerine maruz kaldığını aktaran Saçılık, şu bahsi not düşer Twitter hesabından: “Yara bere önemli değil. Benim on yaşındaki kız çocuğuma galiz küfürler eden o şerefsiz polisin yakasını bırakmayacağım. Ona bu emri veren emniyet amiri sarı çiyanı elbet yargılatacağım, yakalarını bırakmayacağım. Dün on dakika boyunca enseme oturup pedofil, pornografik küfürler eden sivil polisin yanında onlarca polis vardı. İçlerinden bir tanesi bile müdahale etmedi. Adalet sisteminin ekarte edilmesi sonucunda suç işleme özgürlükleri oldukları saplantısına kapılmışlar.” Adaletin geriye konulmadığı yerde suçu yeniden ve yeniden imal etmek söz konusudur. Şiddetin işkenceye dönüştürülmesi daha önceki eylemlerde de hedef kılınmış olan Saçılık’a bu defa da kızına küfürler saçılarak bir eşik daha aşılır. Bunca afaki kötülüğün var edilebildiği yerde kelimelerin temizliği kalmaz. Böylesine kendisinin de kayıt altına aldığı gibi pornografik, çocuğa şiddetin ta kendisini taarruz ederek tasavvur eyleyen kolluğun olduğu bir sahnede kimse güvende değildir, bu kadar kesindir!
Mezopotamya Ajansı'ndan aktaralım: “Batman Barış Anneleri Meclisi üyelerinin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’ne yönelik saldırıda Deniz Poyraz’ın katledilmesini protesto etmek amacıyla dün yaptığı kitlesel açıklamaya yönelik polis müdahalesinde, 16 kişi darp edilerek gözaltına alındı. HDP milletvekilleri Mehmet Rüştü Tiryaki ve Necdet İpekyüz’ü de darp eden polis, Batman Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Demir ile birlikte çok sayıda kişiyi yerlerde sürükleyerek gözaltına aldı.
Emniyette alınan ifadesinin ardından serbest bırakılan Batman Belediye Eşbaşkanı Demir, polis şiddetini anlattı. Poyraz’ın katledilmesine ilişkin milletvekilli, belediye eşbaşkanları, barış anneleri, kadınlar ile çok sayıda yurttaşın katılımıyla yapmak istedikleri açıklama öncesi polislerce abluka altına alındıklarını belirten Demir, yapılan müdahalede darp edilerek gözaltı alındıklarını söyledi.
“İşkenceye varan müdahaleyle gözaltına alındık” diyen Demir, Onlarca polis, beni sürükleyerek aracın içine attı. Yere attılar, sürüklediler, darp ettiler. Daha sonra emniyette götürdüler. Emniyette ifademizi almak istediler. Onlara bize bu işkenceyi uygulayan ve hukuku ayaklar altına alanlara ifade vermeyeceğimizi belirtik, ifade vermedik” dedi.
Devlet-mafya-siyaset ilişkisinin yeniden ortaya saçıldığı bir dönemde HDP’nin hedef gösterildiğini ve bunun sonucunda yapılan saldırıda Deniz Poyraz’ın katledildiğini ifade eden Demir, “Cinayet işleyenlerinin önlerine halı sermedikleri kaldı. ‘Abicim ismin ne’ diye katilli kucaklayanlar, dün Batman’ın iradesi olan milletvekilli ve belediye eşbaşkanlarına pervasızca saldırıda bulundu. Katile ‘Abicim’ diyenlerin, katilin sırtını sıvazlayanların, demokratik bir hak olan basın açıklamasına nasıl saldırdığını tüm kamuoyu gördü. Partimizi hedef gösterenler ile tetiği çekenlerin zihniyeti aynı. Her ikisi de bizden nefret ediyor” ifadelerini kullandı.”
Bitimsiz konulmuş, hedeften / yeni ülke denilen şablondan ne zaman uzaklaşılmış olsa devreye konan HDP’yi kapatma, terörize etme halinin belki de en ağır karşılığı tetikçi eliyle işlenmiş olan cinayette karşımıza çıkartılır. Bir asırdır bir türlü demokrasi namına tek bir hamlenin doğru düzgün var edilemediği bir yerde sözüne sahip çıkan, bütün kara şu kapkaranlığa rağmen halkların umudunu simgeleştiren, altı milyondan fazla oy almış bir siyasi parti katliamlarla hizaya konulmak istenir.
2015’in karanlık girdabını hemen her türden bet / feci olanı bir biçimde var etmiş olan, seçim kazanabilmek için yurttaş canının hiçe sayıldığı katliamlara imza atmış, Cizir’den, Gever’e, Colemerg’ten Amed’in Sur’una kadar kentleri abluka altına alıp, bodrumlarda diri diri insan yakıp, sokağında yaşayan ve olan biten yıkıma isyan eden yurttaşı terörist ilan edecek kadar zıvanadan çıkmış olagelen o iktidarın cürmü yeniden karşımızadır. Buna itiraz etmek söz konusu edilmesin diye her kentte, Deniz Poyraz’ın katli ardından başlayan protestolarda şiddet işkenceye vardırılır. Elih’te meydana gelen de bunun bir başka uzantısıdır. Demokrasi, eşitlik, adalet, hak, hukuk ve sair tanımlar sabah akşam her bir akparti kurmayı dile getirirken, ortaya çıkan şiddet mefhumu bütün bu ülkenin de her nasıl bir çürümeye tabi tutulduğunu örnekler.
Bir milli mutabakat kırımının sorgulanmasının, makamlardan hesap vermesini talep etme halinin dahi bile isteye kriminalize edildiği yerde kelimeler çürümeye çıkar. Devletlinin bir gazeteci titri bahşettiği maşası, tek kurşunu alnında sıkması gerekirken neden on kurşun gibi kadük bir argümanla çıkagelirken ekrandan bütün çürüme de layığıyla görünür, herkes bilir. Bir başka sekansta, konu HDP’nin kapatılmasının bunca afaki bir cinayete rehin edilirken insanlar, son anda bir katliamdan dönülmüşken onlar da PKK ile aralarına mesafe koysuncularla ekranlar kuşatılırken bir ağıt bir yara bir kere daha bir yas gümbürtüye konulur. Şiddetle bu bahisler hiç konuşturulmasın istenir. Bakur Kürdistan’ı ya da Türkiye’nin kalanında var edilmiş bu kötücül düzen daha fazla can yakabilsin diye oluşturulan bu sarmal / kör karanlık, kıtal ve yıkım daha kaç zaman can yakacaktır sahi ama sahiden?
Kelimeler kirleniyor. Cürmün, suçla birlikte oluşturulan bir ülke tahayyülünün zehirli bir sarmaşık gibi memleket denileni yuttuğu günlerden geçiyoruz. Hayat bunca ucuz kılınmış bir mesel addedilirken, her şeyin / insanî standartlardan alıkonulduğu bir katran karası hal gidişat iyi olacak denilip hala pazarlanırken ne temiz kalabilir. Erk, muktedir, iktidar tüm o beraberinde tetikçi tayfası, gazeteciyim diye gezinen avantacılar takımı, düşkünlükleri bir yana halkın yoksunluğunu / yoksulluğunu kendilerine servet edinmek için, makamları ömrü billah kendilerinin tapusuna geçirmiş addedenler eliyle bir kelam kalmaz. Çürüme, yıkım ve yıldırı aralıksız her gün güncellenirken cürmün, yok etmenin, zor ve feci kılınan her şeyin buradaki sabitliği düşündürücüdür. Bu kadar afaki olana karşı müştereklerimize dair bir savunma mekanizması, adalet tahayyülüne dair doğrudan bir seslenişi var etmez ise şu ülkenin gidişatında daha çok kelimeler kaybolacak, kirlenecek ve kıyılacaktır. Sahi ama sahiden önemsiyor musunuz? Kaybedilecek daha çok Deniz Poyraz’ımız var mıdır? Sahiden önemsiyor musunuz? Kelimeler kayboluyor, hayat çürütülüyor, kapkaranlık bir yer bugün hakikat kılınıyor, sahiden önemsiyor musunuz? Neredesiniz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021
Görsel: Evrensel Gazetesi
0 notes
bocekcicek · 4 years
Text
Fikir beyan etmek despotluk olmuş. Bu millet mal olalım her denileni yapalım istiyor. Çok beklersin.
#x
14 notes · View notes
etaali · 4 years
Text
İnsanların durumuna "cehalet" eklendiğinde, bakın nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor:
Cehalet + Fakirlik = Suç
Cehalet + Zenginlik = Fesat
Cehalet + Özgürlük = Hercümerç
Cehalet + Güç = Despotluk ve istibdat
Cehalet + Din = Bağnazlık ve terörizm...
Şimdi de "cehalet" yerine "ilim" koyalım, bakalım nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor:
İlim + Fakirlik = Kanaat
İlim + Zenginlik = Yenilik ve gelişim
İlim + Özgürlük = Mutluluk
İlim + Güç = Adalet
İlim + Din = İstikamet ve direniş
8 notes · View notes
baybaykus · 5 years
Text
3 notes · View notes