Tumgik
#Esnafa
medyatekhaber · 2 months
Text
Adıyaman Belediyesi’nden esnafa destek toplantısı
Adıyaman Belediyesi’nden esnafa destek toplantısı Adıyaman Belediyesi, 2025-2029 Stratejik Plan Süreci kapsamında esnafa yönelik kalkındırma ve bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin başkanlığında Belediye Toplantı Salonunda gerçekleştirilen toplantıya, belediye başkan yardımcıları, birim müdürleri esnaf STK’larının temsilcileri ve çok sayıda esnaf…
0 notes
turkudostu61 · 2 years
Text
0 notes
harepare · 2 years
Text
ufuk abiye animelerin kokenini anlattim
0 notes
noksanbiri · 9 months
Text
yaaani.
biraz iç dökümü gibi mi olacak? genelde benim iç dökümlerim sayfalarca oluyor ama kendime dönük yapıyorum bunu. gün içinde ne olursa olsun kafamı yastığa koyduğum zaman iki üç dakikada uyuyan insanım. bu huyumu seviyorum. yoksa bazı zamanlar hiç uyuyamayacak olmamı düşünmek korkunç. sabah uyandım ama nasıl uyanmak. biraz gergin sinirli garip bu ruh hali. hiç affedemeyeceğim birisi var. gerçek anlamda var. düşüncemde. her anım değil ama çoğu zaman. gel gitlerle aklıma gelen. insanın savunmasız olması da ayrı bir olay zaten oraya girersem eğer hiçbir zaman çıkamam. neyse kaşlar çatık falan bir bardak çay içtim. bugün hastaneye gitmeyeyim dedim kalabalık olacağını düşünerek ee dedim epeydir gitmediğim Çiğbörek yemeye gidelim. biraz uzak aslında ama abartısız Eskişehir’de olan en iyi Çiğbörek. genelde buraya gezmeye gelenler çarşının göbeğinde olan papağan çiğböreğe gidip yağlı tatsız bir şey yiyip beğenmeyip şehirlerine geri dönüyorlar. bir ananemin çiğböreği bi de Alpu'da olan Mehmet amcanın çiğböreği enfes bir şey. gittik işte. Alpu'ya. ama içimde hala garip bir duygu var. birikmişlik. sinir. nefret demek istemiyorum çünkü ben birisinden nefret edebilecek bir insan değilim ama ona yakın bir his işte. geçmiyor daralıyor beni başka mekanlarda bile. galiba kimseye karşı bu kadar negatif duygular beslemedim. bi yandan da kendime kızıyorum. nedir bu diye. alışık değilim çünkü. sinirlerim. kızarım. yeri geldiğinde bağırırım ama bu bu kadar uzun olmaz. biliyorum kendimi. süre gelen bir şey zaten. galiba böyle de gidecek o insan için bu negatif duygularım. neyse. yedik kalktık çok şükür. markete girelim dedik. eneeee iki tane şekerden tatlı küçük köpek yavruları baktılar baktılar baktılar. girdim ekmek aldım küçük küçük parçalayıp verdim önlerine. ilk başta yerken garip garip sesler çıkarttılar sonra alıştılar herhalde bana normal yemeye başladılar. bırakıp tekrar markete girdim. alacaklarımı aldım kasaya doğru baktım köpek mamaları var küçüklerinden aldım çıktım döktüm önlerine. tabii bunu gören üç beş tane büyük köpeklerden gelenler oldu falan bu küçük miniklere rahat vermediler. bunlarda kaçmadı ama kenarıya doğru çekildi. orada olan iki üç esnafa sordum anneleri yokmuş. gelen giden besliyor dediler. arabaya binerken son bir kez bakayım dedim. ama yemin ederim böyle masum bir bakış olamaz. bak yemin ederim. bunları orada bıraksam kesin bir hafta boyunca aklımdan çıkmazdı. eminim buna. ikiside oturmuş boyunları hafif eğri bana bakıyorlar. geri dönüp attım ikisinide bagaja. kaçırdım yani binevi. getirdim eve yol boyunca ise hiç ses etmediler bi ara durdum iyiler mi diye kontrol bile ettim öyle güzellerdi. bıraktım bahçeye. iki üç kediyle şimdiden kanki oldular bile. kümese girdiler tavuklar biraz sevmedi ama zararsızlar. yaaani yazımı söyle sonlandırayım. sabah uyandığımda içimde oluşan duygular birden bire farklı duygulara evrildi. ben oraya gideceğim de bu yavruları bulup geleceğim eve he? kader biraz da böyle herhalde. şimdi bu küçük yavruları birkaç tane isim türetmenizi isteyeceğim. benim fikrim çok standart ama bir anlamı var. birisinin burun ve vücud kısmı siyah diğerinin ise daha beyaz olduğu için. karabaş - akbaş olsun diyorum. sizlerin fikirleri varsa eğer yoruma yazabilirsiniz. sevgiyle.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
123 notes · View notes
bugunbirazleylayim · 9 months
Text
En yavaş çalışan esnafa en aceleniz olduğunda rast gelirsiniz bu isimlendirilmemis kanunlardan biridir
26 notes · View notes
yasamsallik · 1 year
Text
"Alıntı" Haydar Köse...
Diyanet İşleri Başkanlığı, 130 bin imamı (eşleriyle birlikte) günlüğü 920 liradan, antlaşma yaptıkları 5 yıldızlı otellerde bir haftalık tatile gönderiyor..!
Ülke ekonomik buhran içinde, yoksulluk ve işsizlik diz boyu..
Pandemi de küçük esnafa yapılmayan yardımın parasıyla, imamlara süper lüx tatil yaptırılıyor..
Anlaşma yapılan otellerin sahibi de kimmiş yahu diye sorarsanız.?
TBMM eski başkanı, Atatürk'e kin ve nefret kusan İsmail Kahraman.!!
Şimdi, maaşlarımızdan kesilen vergiler, alışverişlerde ödediğimiz KDV'ler, ÖTV'lerin bu ''the imams holiday'' için harcanacak. Gidecek parayı bir hesaplayalım..
920 X 7 = 6.440 TL (bir imam için)
920 X 7 = 6.440 TL (bir imam eşi için)
130.000 imam X 12.880 TL = 1.674.440.000 TL...
Bir milyar, altıyüz yetmişdört milyon, dörtyüz bin LİRA..
Söylenecekler bu kadar.. Şimdi dağılabilirsiniz..!!
31 notes · View notes
birguzelllincirkini · 4 months
Text
Kediler ile başım belada.
Cumartesi sabah apar topar evden çıktım daha sokaktan çıkacakken kedi sesi duyar gibi oldum neyse devam ettim bir daha duydum.
Arabanın motoruna kedimi girdi dedim ama aklima alt korumasi olduğu geldi.
Neyse durdum arabanın kaputunu açtım motora baktım pisi pisi dedim tık yok.
Bastım ofise gittim arabayı otoparka park ettim tee aksam 8 gibi otoparka gidip bindim.
Ulan bir daha kedi sesi eğildim arabanın altına baktim yine bişey yok kaputa vurdum ses seda yok.
Neyse bizim arkeolog tutturdu kahve, dedim dur geliyorum.
Gittim aldim kafeye gidiyoruz baktım diyor,dur dur arabaya kenara çek
Çektim arabayi kenara ,dedi arabadan kedi sesi geliyor, sende duydunmu yooo dedimm.
O bakti ben baktim yine bişey yok.
Neyse bak bisey yok diyorum.
Kadinlarin kedi manyakliği malum.Aldi kontak anahtarini vala surdurmem demez mi.Yok itfaye çagiracam yok hayko mayko falan.
Dur dedim bastim arabanin motoruna suyu.
Bir baktim kedi yavrusu firladi.
Yakalasam skcem belasini o kadar kizdirdi beni.
Baya bir kovaladim oedini.
Neyse arabayi az ileri cekip yakinda ki kafede oturduk kahveler içildi falan kaltik.
Birde ne göreyim oe kedi arabanin yaninda duruyor.
Pist pist falan derken bir daha arabanin altina kaçti
Yarim saat öyle uğrastik kaçinca firti firti arabayi çalistirip kaçtim.
Neyse eve geldim gecenin bir saati
La kapida durdum arabanin etrafini kediler sardi.
Baktim bir tanesi arabayi kokluyor 2 kedi yavrusu da ilerde bekliyor.
Oc anne kedi iki gündur ben eve gelince gelip arabann yaninda ayrilmiyor.
Vicdan yaptim aq kaltim kedi yavrusunu kovaladigim yere geldim esnafa kül rengi beyaz benekli bir kedi yavrusu gördünüzmü dedim.
Gündüz buralarda vardı dedi.
Aradım bulamadim.
Yarin kızları alim gidim bulayim şu serefsizi yoksa anne kedinin peşimi bırakacaği yok.
8 notes · View notes
doriangray1789 · 10 months
Text
VİCDAN Diye bir ekonomi terimi ya da kaidesi yok. Var diyosan önce Asgari ücretliye emekliye is bulamayan gençlere vergisini ödeyemeyen esnafa iki ayda % 100 artan benzine yurt dışına giden nitelikli iş gücüne ideolojik nedenlerle işinden gücünden edilen liyakatli personele ucuz ekmek kuyruğunda bekleyenlere et yiyemeyen çocuğunun cebine harçlık koyamayanlara... ( Liste uzayıp gidiyor ) bakacaksın.
Bir evin yaklaşık 20 yıllik kira getirisi evin fiyatını verir Türkiye'de.
Bu süre uzadıkça yatırım rantabl olmaktan çıkar.
Buna göre ; Ortalama Ev fiyatlarının 4.000.000 TL. Olduğu yerde ortalama kira da 15.000 TL nin altında olmaz. Bu durumda yapılması gereken ; diğer değişkenler ceteris paribus olsun, HANE HALKI GELİRİNİ ARTIRMAN gerekir . Kişi başına düşen gelir artmadan barınma sorununu vicdanla hamasi laflarla - ecek, - acak larla çözemeyiz. Diğer tüm ekonomik sorunları da bu şekilde çözemeyiz. * Peki neyle çözeriz ? * Elbette ki Akılla çözeriz...Rasyonalite ile çözeriz .. iktisat basit bşr bilimsel terimdir ancak anlamak için bilgi ve akıl gerekir * Var mı?
bu notunda buraya derc edelim
Tumblr media
17 notes · View notes
silentnotes · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
dün akşam ekmek alırken esnafa 1 lira diye 1 riyal i verdiğimi fark ettim. bozuk 1 liram yoktu cüzdanımda. esnafta bana demir 5 tl verdi. şaşırdım çünkü sadece televizyonda görmüştüm. harcamaya kıyamayacağım için saklamaya karar verdim.
geldiğimden beri çok dışarı çıkmadım. 2 gün önce ablama gittim kalmak için ama hemen eve dönmek istedim. eve çok mu alışıyorum? istifa ederken aklımda hep evde kalmak vardı. bazı günler evde çok boğulmuş hissediyorum. günlerim verimli geçirmiyorum hissi berbat bi his. bu aralar sık sık bunu düşünüyorum. kursa ya da spora mı gitsem? kendime yeni bir hobi mi edinsem? yoksa kitaplığımdan okumadığım 10larca kitaplardan birine mi başlasam?? çalışırken bütün gün evde durmanın hayalini kurardım. çok yoğun çalışıyordum ve bünyem artık bunu kaldırmıyordu. kendime yeni bir uğraş bulmam lazım.
10 notes · View notes
acz1kul · 2 years
Text
ÇAY OCAKLARI SAHA İZLENİMLERİ
1) Biz ayağa kalkınca siz oturacaksınız.
Sizin oyunlarınız, bizim izin verdiğimiz yere kadardır.
Deprem gecesi NATO savaş gemisi ve savaş uçakları çıkardı yola, deprem de ülke savunması zayıflar ve İŞGALE uğrar bahanesiyle.
Aslında işgali kendi yapacaktı..
2) O konteynerlerin yanması ve olmayan BARAJ patladı söylentisi ile şehre girişin engellenmesi istendi.
PKK’nın yardım tırlarına el koyması, CHP li başkanların erzakları ortadan kaybedip halka ulaşmasını engellemesi, MLKP ile PKK’nın YAĞMA girişimleri ile halkı tedirgin etmesi..
3) Asker ilk 3 saat havayı kokladı ve İŞGAL önlemi aldı, sonrada depreme yardıma koştu. 4 koldan devleti karalama kampanyası yürüttü millet ittifakı. Depremde psikolojisi bozulmuş milletimizi bilerek sosyal patlama ile ayaklanmaya ittiler..
4) Tehlikeyi gördük ve ilk anda lojistik stratejik yerleri ayağa kaldırdık, Afrin'e kadar gittik ve haram ilçeside dahil sistemi ayağa kaldırdık.
Hızlıca aksiyon alıp YAĞMANIN önüne geçtik. Sahada kestik cezayı ilk önce ibreti alem için, onlar biliyorlar..
5) Sonra yardımları koordine eden ekipleri bölgeye ulaştırdık HIZLICA ENKAZ çalışması ile yardım kumanyalarını bölgeye ilk ulaştıran olduk.
Fahiş fiyat satıcı dükkanlar önüne seyyar mutfaklar,kumanya kolileri enteg kurup VİCDANSZ esnafa size burda EKMEK yedirmeyiz mesajı verdik.
6) Kısa zamanda İstanbul Ankara ve diğer illerden ÇEVİK KUVVET personeli ile tüm EMNİYET birimlerini bölgeye kaydırdı devlet.
TSK olası bir İŞGAL planına ve planlı yağmaya karşı sokak sokak önlem aldı. Bölge dronelar ile izlendi. Enkaza giren sivil gruplar gizlice takip edildi.
7) Helikopterler ulaşılamayan bölgelere ACİL erzak ve çadır bıraktı.
Trafiği KASITLI olarak tıkayan ve yardımın ulaşmasını engelleyen gruplar şiddetle tazyik edildi. İkinci ekip 6 saatlik yolu 18 saatte zor geldi.
8: Deprem bölgesine ULAŞILMASIN diye sürekli sosyal medya üzerinden kışkırtmalar yapıldı ve kışkırtmalar sahada devam etti.
İlk gün deprem değil SAVAŞ vardı sanki. Depremin isyana evrilmesi için muhalifler ağız birliği yapmıştı sanki..
Oğuzhan o kadar tweti neden sildi?
9) Hızlıca devletin karar mekanizması devreye sokuldu ve şehirden ayrılmak isteyen kişilere ÜCRETSİZ mazot verildi benzin istasyonlarından.
Bidonu alan istasyona koştu ve yakıtını ücretsiz alıp şehri terketti.
10) Şehre ilk anda 50.000 litre mazot tankeri sokup, sahada çalışan arama timlerinin araçlarını besledik.
GSM şirketlerinin vericilerini atağa kaldırması için destek verildi.
Enkazdan kurtulanların cep telefonlarının sathına kadar devlet en ufak ayrıntıyı hesap etti…
11) İlk bölgeye girdiğimizde kendi çadır, konteyner ve erzakları depremzedelere tahsis ettik, stratejik/ korumak ve ayağa kaldırmak için gittiğimiz istasyon 9.2 şiddetinde depreme dayanıklı yapılı olduğu için sahanın dış tarafında ki binalarımızı dahil depremzede ailelere açtık.
12) Araç ve Makine ihtiyacımız oldu. Bölgede ki çaycılardan temin ettik ivedi şekilde
Bir tanesinin şu sözünü unutmam, fabrikada ne araç varsa alın feda olsun devletime, Gizli Arşive selam
O forklift olmasa yolu kapatan araçları kenara cekemezdik 2 saat içinde sıkıntı büyürdü..
13) ÖSO bölgesi ile bağlantı kurduk ilk gün, PKK’nın yardım tırları göndereceğini fakat içinde ağır silahlı teröristler olacağı istihbaratından bahsettiler. Ve menbiç’ten girmek isteyen bölgede ki PKK bayrağı asılı centcom yardım tırlarının içeri girmesi kabul edilmedi.
14) Dokuz gündür bekliyor idi tırlar bugün PKK geri çekti tırları.
Kobani'ye onlarca yardım tırı gönderen HDP ve CHP belediyelerinin deprem bölgesine dostlar alışverişte görsün diye birer tane yardım tırı göndermesini esefle kınıyoruz..
15) AFAD tarafından hazırlanan bölgeye bir kaç çadır kurup , 200 kişiyi barındırıyoruz diyen İBB yi kınıyoruz. Koskoca İstanbul'un gücü 200 kişimi? Selçuk Bayraktar tek başına 17000 kişiyi barındırıyor şu anda ve bu sayı 30. 000 olacak.
16) HDP belediyelerine otobüsler kamyonlar hediye eden İBB, bir tane halk ekmek kamyonuna ekmek yükleyip yollamış, ekmeğin bedelinden fazla mazot parası ödetti istanbulluya.
O da yetmezmiş gibi o ekmek arabasının reklamı için bir kamyon parası harcadı.
17) Yıkılan bölgede ki bina ruhsatlarını Hatay CHP belediyesi vermiş.
Yapı denetimleri yine partizan şirketlerce yapılmış. En bilinen örnek rönesans rezidans.
Bölgede ki kentsel dönüşüme engel olmak için halkı örgütleyenler TİP CHP HDP siyasileri ve gizli STK örgütleri!
18) Hangi görüşten, ırktan , dilden olursa olsun, Türk bayrağı altında yaşayan herkes, Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvencesi bu altındadır
Kim bayrağa ihanet ederse bedelini ödeyecek!
Çok kişi yurtdışına kaçacak...
7 tanesi yakalandı bile. Zamanı gelince açıklanır isimleri..
19) Deprem günü Ege ve Akdeniz'e NATO adı altında savaş gemisi indiren ülkeleride not ettik.
Ahbapları üzerinden ülkemize para sokup FETÖ’ye yeni bir kalkışma için dağıtmak isteyen yapıyıda biliyoruz!
Devlet 7/24 görevi başında. Devlet her daim 18 yaşında.
Biz sizi izliyoruz
20) Devletin konteynerinde kalıyor, devletin verdiği kuş sütü eksik olmayan erzağı yiyor, devletin koyduğu soba ile ısınıyor, devletin verdiği elbiseleri giyiyor,..
Muhalif medya kameralarına devlet burada yok diyor.
21) Atalım şunu konteyner kentten dedik herif bariz Kahpe PKK lı..
Durup durup ziyarete gelen devlet erkanına saldırıp sonrada psikolojim bozuk diyor. Malzeme veriyor hainlere. Onu bile atmadı devlet, çocukları belki vatansever olur denilerek.
İşte devletin şefkati..
22)Lakin depremden sonra devletin TOKATINI göreceksiniz. Şimdi yaraları sarıyor devlet ve notunu alıyor!
Yaraların sarılması gereken şu günlerde acımasızca HANÇERİ vuruyorlar . Devlete olan güvenin sarsılması için her tuzağı kurup/ iftirayı atıyorlar..
Şimdi Sabrediyoruz…
Not: kopyala yapan arkadaşlar lütfen kaynağı yazınız. Sonuçta bu bizim yaşadıklaızmız.
Size her hangi bir soru sorulduğunda vereceğiniz cevabınız ne olacak!
Sorayım kopyalarım geleyim mi?
Ömer Sait Dündar GİZLİ ARŞİV
21 notes · View notes
deactivated12334 · 6 months
Text
Neden tamir olmuyorum ben ha !!
Bu yaşıma geldim..
Niye değişmez insan, neden yolculukları, barikatları, aşkları özler halen..
Dur bi di mi, hıyar, begonya filan yetiştir,
fesleğenleri sula,
selam ver küçük esnafa..
Yok! İlle de hareket, devinim, sorgulama...
5 notes · View notes
medyatekhaber · 3 months
Text
Başkan Tutdere ‘Kent Meydanı Projesi’ni esnafa sordu
Başkan Tutdere ‘Kent Meydanı Projesi’ni esnafa sordu Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılacak olan ‘Kent Meydanı Projesi’ hakkında esnafın görüşlerini aldı. Her fırsatta kenti hemşehrileriyle birlikte yöneteceğini dile getiren Başkan Tutdere, katılımcı demokrasi örneği sergileyerek Çevre, Şehircilik ve  İklim…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hendelin · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
22 ramazan 1444,
bu seriyi belki dokuzuncu (abartmıyorum) izlemeye başlayışım. ilk defa kafamı verebiliyorum. ilk defa stres komasında değilim çünkü ne kadar kuvvetim kaldıysa hepsini kendimi sakinleştirmek için kullanıyorum. sakin, stabil, mutmain kalabilmek için. dualar ve rabbimin de ihsanıyla biraz biraz başarıyor gibiyim.
mevcut hayatıma 7/10 vermem beni şaşırtmadı. her şey içimde. sahip olmak istediğim ne varsa onları isteyecek kişi içimde. neyi seveceğini, neyi isteyeceğini, nasıl davranacağını bilen içimde. içerde böyle bir yapı varken dış şartlar en fazla onda üç etkileyebilir, üç puanı da dış şartlardan değil birkaç kendilik hesaplaşmasından dolayı kırdığımı söyleyebilirim. ben yerimden memnunum, hep oldum. hiçbir zaman menfi olarak neden buradayım gibi bir derdim olmadı. buradaysam burada olmalıyımdır, değişmeyen yegane fikir, işte o içsel yapı bu. şimdi konuşuyorsam, hala yaşamaya çalışıyor, kendimi şu masaya oturtacak, sokağa çıkıp esnafa selam verecek kuvveti bulabiliyorsam, bunu o içerde inşa edilmiş şeye borçluyum. onu ben istedim (istemek de o'nun ihsanıdır), Allah verdi. sağladı. içerde hâlâ aynı şeyi isteyebildiğim sürece hep minimum onda yedi olacak, sinir krizleri geçireceğim şeyler yaşasam, o ruh hâline bürünebilecek zayıflıkta olsam dahi. belki elif'in ekran fotoğrafını gönderip "saç beyazlatır" yazdığı o eşikte işte on.
11 notes · View notes
name-ihumayun · 2 years
Text
NATO İŞGALİ NASIL ÖNLENDİ...!!!
1) Biz ayağa kalkınca siz oturacaksınız.
Sizin oyunlarınız, bizim izin verdiğimiz yere kadardır.
Deprem gecesi NATO savaş gemisi ve savaş uçakları çıkardı yola, deprem de ülke savunması zayıflar ve İŞGALE uğrar bahanesiyle.
Aslında işgali kendi yapacaktı..
2) O konteynerlerin yanması ve olmayan BARAJ patladı söylentisi ile şehre girişin engellenmesi istendi.
PKK’nın yardım tırlarına el koyması, CHP li başkanların erzakları ortadan kaybedip halka ulaşmasını engellemesi, MLKP ile PKK’nın YAĞMA girişimleri ile halkı tedirgin etmesi..
3) Asker ilk 3 saat havayı kokladı ve İŞGAL önlemi aldı, sonrada depreme yardıma koştu. 4 koldan devleti karalama kampanyası yürüttü millet ittifakı. Depremde psikolojisi bozulmuş milletimizi bilerek sosyal patlama ile ayaklanmaya ittiler..
4) Tehlikeyi gördük ve ilk anda lojistik stratejik yerleri ayağa kaldırdık, Afrin'e kadar gittik ve haram ilçeside dahil sistemi ayağa kaldırdık.
Hızlıca aksiyon alıp YAĞMANIN önüne geçtik. Sahada kestik cezayı ilk önce ibreti alem için, onlar biliyorlar..
5) Sonra yardımları koordine eden ekipleri bölgeye ulaştırdık HIZLICA ENKAZ çalışması ile yardım kumanyalarını bölgeye ilk ulaştıran olduk.
Fahiş fiyat satıcı dükkanlar önüne seyyar mutfaklar,kumanya kolileri enteg kurup VİCDANSZ esnafa size burda EKMEK yedirmeyiz mesajı verdik.
6) Kısa zamanda İstanbul Ankara ve diğer illerden ÇEVİK KUVVET personeli ile tüm EMNİYET birimlerini bölgeye kaydırdı devlet.
TSK olası bir İŞGAL planına ve planlı yağmaya karşı sokak sokak önlem aldı. Bölge dronelar ile izlendi. Enkaza giren sivil gruplar gizlice takip edildi.
7) Helikopterler ulaşılamayan bölgelere ACİL erzak ve çadır bıraktı.
Trafiği KASITLI olarak tıkayan ve yardımın ulaşmasını engelleyen gruplar şiddetle tazyik edildi. İkinci ekip 6 saatlik yolu 18 saatte zor geldi.
8: Deprem bölgesine ULAŞILMASIN diye sürekli sosyal medya üzerinden kışkırtmalar yapıldı ve kışkırtmalar sahada devam etti.
İlk gün deprem değil SAVAŞ vardı sanki. Depremin isyana evrilmesi için muhalifler ağız birliği yapmıştı sanki..
Oğuzhan o kadar tweti neden sildi?
9) Hızlıca devletin karar mekanizması devreye sokuldu ve şehirden ayrılmak isteyen kişilere ÜCRETSİZ mazot verildi benzin istasyonlarından.
Bidonu alan istasyona koştu ve yakıtını ücretsiz alıp şehri terketti.
10) Şehre ilk anda 50.000 litre mazot tankeri sokup, sahada çalışan arama timlerinin araçlarını besledik.
GSM şirketlerinin vericilerini atağa kaldırması için destek verildi.
Enkazdan kurtulanların cep telefonlarının sathına kadar devlet en ufak ayrıntıyı hesap etti…
11) İlk bölgeye girdiğimizde kendi çadır, konteyner ve erzakları depremzedelere tahsis ettik, stratejik/ korumak ve ayağa kaldırmak için gittiğimiz istasyon 9.2 şiddetinde depreme dayanıklı yapılı olduğu için sahanın dış tarafında ki binalarımızı dahil depremzede ailelere açtık.
12) Araç ve Makine ihtiyacımız oldu. Bölgede ki çaycılardan temin ettik ivedi şekilde
Bir tanesinin şu sözünü unutmam, fabrikada ne araç varsa alın feda olsun devletime, Gizli Arşive selam
O forklift olmasa yolu kapatan araçları kenara cekemezdik 2 saat içinde sıkıntı büyürdü..
13) ÖSO bölgesi ile bağlantı kurduk ilk gün, PKK’nın yardım tırları göndereceğini fakat içinde ağır silahlı teröristler olacağı istihbaratından bahsettiler. Ve menbiç’ten girmek isteyen bölgede ki PKK bayrağı asılı centcom yardım tırlarının içeri girmesi kabul edilmedi.
14) Dokuz gündür bekliyor idi tırlar bugün PKK geri çekti tırları.
Kobani'ye onlarca yardım tırı gönderen HDP ve CHP belediyelerinin deprem bölgesine dostlar alışverişte görsün diye birer tane yardım tırı göndermesini esefle kınıyoruz..
15) AFAD tarafından hazırlanan bölgeye bir kaç çadır kurup , 200 kişiyi barındırıyoruz diyen İBB yi kınıyoruz. Koskoca İstanbul'un gücü 200 kişimi? Selçuk Bayraktar tek başına 17000 kişiyi barındırıyor şu anda ve bu sayı 30. 000 olacak.
16) HDP belediyelerine otobüsler kamyonlar hediye eden İBB, bir tane halk ekmek kamyonuna ekmek yükleyip yollamış, ekmeğin bedelinden fazla mazot parası ödetti istanbulluya.
O da yetmezmiş gibi o ekmek arabasının reklamı için bir kamyon parası harcadı.
17) Yıkılan bölgede ki bina ruhsatlarını Hatay CHP belediyesi vermiş.
Yapı denetimleri yine partizan şirketlerce yapılmış. En bilinen örnek rönesans rezidans.
Bölgede ki kentsel dönüşüme engel olmak için halkı örgütleyenler TİP CHP HDP siyasileri ve gizli STK örgütleri!
18) Hangi görüşten, ırktan , dilden olursa olsun, Türk bayrağı altında yaşayan herkes, Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvencesi bu altındadır
Kim bayrağa ihanet ederse bedelini ödeyecek!
Çok kişi yurtdışına kaçacak...
7 tanesi yakalandı bile. Zamanı gelince açıklanır isimleri..
19) Deprem günü Ege ve Akdeniz'e NATO adı altında savaş gemisi indiren ülkeleride not ettik.
Ahbapları üzerinden ülkemize para sokup FETÖ’ye yeni bir kalkışma için dağıtmak isteyen yapıyıda biliyoruz!
Devlet 7/24 görevi başında. Devlet her daim 18 yaşında.
Biz sizi izliyoruz
20) Devletin konteynerinde kalıyor, devletin verdiği kuş sütü eksik olmayan erzağı yiyor, devletin koyduğu soba ile ısınıyor, devletin verdiği elbiseleri giyiyor,..
Muhalif medya kameralarına devlet burada yok diyor.
21) Atalım şunu konteyner kentten dedik herif bariz Kahpe PKK lı..
Durup durup ziyarete gelen devlet erkanına saldırıp sonrada psikolojim bozuk diyor. Malzeme veriyor hainlere. Onu bile atmadı devlet, çocukları belki vatansever olur denilerek.
İşte devletin şefkati..
22)Lakin depremden sonra devletin TOKAT’INI göreceksiniz. Şimdi yaraları sarıyor devlet ve notunu alıyor!
Yaraların sarılması gereken şu günlerde acımasızca HANÇERİ vuruyorlar . Devlete olan güvenin sarsılması için her tuzağı kurup/ iftirayı atıyorlar..
Şimdi Sabrediyoruz…
Not: kopyala yapan arkadaşlar lütfen kaynağı yazınız. Sonuçta bu bizim yaşadıklarımız.
Size her hangi bir soru sorulduğunda vereceğiniz cevabınız ne olacak!
Sorayım kopyalayıp geleyim mi?
Ömer Sait Dündar GİZLİ ARŞİV
9 notes · View notes
caginmumineleri · 1 year
Text
Tumblr media
Ramazan ayında dönem dönem belli başlı bazı adetler olmuştur. Bu adetler bizlere Ramazan ayında olduğumuzu hatırlatan şeylerdir. Elbette birçok adeti ve geleneği olan Osmanlı’nın da Ramazan’a ait adetleri vardır bunlardan bazıları;
• Sahur vaktine kadar büyük küçük herkesin sokaklara inip panayır yerine dönen şehrin tadını doyasıya çıkarmaları.
• Kahveleri dolaşan sanatçıların kukla gösterileri ve gölge oyunları oynamaları.
• Büyük konaklarda her akşam halk için mükellef bir iftar sofrası kurulup, kapıya gelen herkesin içeri buyur edilmesi. Hatta ev sahibinin iftara gelen tüm misafirlere özel keseler içinde altın ya da gümüş akçeler hediye etmesi.
• Ramazan ayında mahallede durumu iyi olanların bakkallara gidip ihtiyaç sahiplerinin borçlarını kapatmaları. ‘Zimem Defteri’ denen bu geleneğin en güzel yanı ise borcu ödeyenin borçluyu, borçlunun da borcu ödeyeni bilmemesi.
• Akşam ezanıyla birlikte iftar saatini duyurmak için top atılması. Sahur vaktinde de davulcuların gelip her gece birbirinden güzel manilere tokmakları ile eşlik ederek, uykuda olanları uyandırmaları.
• Kadınların iftardan sonra pişi hamuru hazırlayıp, sahur zamanı kızartmaları. Ardından sıcacık pişileri mahalleliye, esnafa ve tabi ki sahurda evine yetişemeyen davulculara dağıtmaları...
Osmanlı döneminden kalma bu güzel adetler aslında bizlere o zamanda ki sıkı olan komşuluk, dostluk ve akrabalık bağlarını göstermektedir. Ayrıca birlik ve beraberliği anlatırken aynı zamanda İslamın kardeşlik bağının ne denli güçlü olduğunu da hissettirmektedir.
Şimdi ise bu birliğimiz unutulmuş halde. Oysa o zamanlar ne de güzelmiş kardeşliğimiz…
Rabbim bizlere İslam devletinin çatısı altında, yeniden birlik ve beraberlikle kardeşçe geçirebileceğimiz Ramazanlarımızı görmeyi yakın zamanda tekrar nasip etsin inşAllah.
5 notes · View notes
screamingpear · 2 years
Text
Fethiyeli Yiğido
2022 Ağustos ortasında bir akşam Fethiye'deki Paspatur'dan geçerken tabelasını gördük önce. Önünden geçtik gittik çarşıyı gezdikten sonra sahilde bir cafede çay kahve içmek beklentisiyle. Önce güzel bir yürüyüş yaptık, biz yürüdükçe gece ilerledi. Dönüşte cafelerin bir bir kapandığını görünce yaşadık işte bazı hayalkırıklıkları; ama otele dönmeden önce o çay ille de içilecekti. O yüzden tekrar girdik Paspatur sokaklarına. En kötü, diyordum, bir esnafa soracağım nerede çay içebiliriz diye. Derken tekrar karşımıza çıktı Yiğido Cafe Ünal'ın Yeri.
Kırmızı levha tabelasına büyük puntolarla yazılmıştı bu isim. Küçücük bir çay ocağı olduğunu görebiliyordunuz. İçeride bir köşe duvar, bir tarafında Sivas Spor diğer tarafında Fethiye Spor futbol takımlarının fotoğrafları... ve bir kırmızı siyah Sivas Spor atkısı asılmıştı bir duvardan diğerine. Tezgahın arkasında genç bir çocuk, önündeki iskemlede ise orta yaşlarda bir abi. "Çayın var mı?" diyerek girdik muhabbete, insanların içinden ne hikayeler çıkabileceğini zaman zaman unuttuğumuz o anlardan birinde olduğumuzu fark etmeden. Yanımdaki arkadaşım Sivaslı olunca başlandı neresinden, içinden, kimlerdensin, şunlardanım muhabbetlerine. Öğrendik ki küçük oğluymuș içerideki genç çocuk bizim Ünal Abi'nin. Saat gecenin 11'iydi; ama sardı muhabbet hepimizi. Hadi madem, dedik, son bir Türk kahvesi içelim. O arada gözüm takıldı tebeşirle kara tahta levhaya yazılmış "tava dondurma" yazısına. Genç çocuk heveslendi. Abla, dedi, Tayland usulü bu taze dondurma. Dedim, nasıl öğrendin? Dedi, Youtube'da videolar izledik. Fethiye'de tekmiș, Türkiye'de ise tek tük. Meraktan bir hevesle girmişler bu işe; ama baba gururla gösteriyor sosyal medyadaki övgü dolu yorumları. Hadi, dedim, bana da yap bir dondurma. Çocuk tek tek meyveler koydu -25 derecelik metal tavasına. Üzerine salepli süt ekledi, başladı bir kokoreççi gibi meyveleri elindeki metal spatulalarla parçalamaya ve salepli süt karışımıyla karıştırmaya. Sivas'tan geleli daha 1 ay olmuştu. Çok hevesliydi umut ederek başladığı iş tuttuğu için.
O sırada Ünal Abiyle muhabbet sürüyordu. Tam bir Sivas aşığı olduğundan memleketinden bahsederken gözleri ışıl ışıldı. Arkadaşım ise Sivas'ı terk edip İstanbul'a yerleşeli 20 yıl olmuştu. Ünal Abi'ye sormuş bulunduk "Senin ne işin var peki Fethiye'de madem Sivas'ı bu kadar çok seviyordun da?" diye. Derin bir ah çekti ve dertlendi birden Ünal Abi... ve anlatmaya başladı Sivas'tan daha çok sevdiği tek şeyin peşinden Fethiye'ye geliş hikayesini. 30 yıl evli kalmıştı 14 yaşında tanıştığı ilk sevgilisiyle. Gencecik yaşta evlenmișlerdi kızın babasının rızasıyla. Sonrası işte, uzun bir evlilik hikayesi, kadın çocuklar yapmıştı; Ünal Abi de bazı hatalar ve haksızlıklar. Kadın yine de 30 yıl gık dememişti. Kadının ailesi çok uzun yıllardır Fethiye'de yaşıyordu. Senelerce eşi için ailesi ve akrabalarıyla görüșmemiști bile gönüllü olarak. Evinin yuvasının derdindeydi ve her ne yaparsa yapsın çok iyi bakmış ve davranmıştı Ünal Abi'ye. Ünal Abi ise zamanında Sivas'in en büyük kabzımallarındandı. O zamanlar para bok. Dedi, herkesi bozduğu gibi beni de bozdu para. Yanlışlar yaptım karıma, bilemedim kıymetini. Ben, dedi, ona çok yanlış yaptım, o ise hep bana baktı gözümü gözledi. Tüm çevresinden ailesinden kıskandım da sırf gönlümü kırmamak için hepsinden uzak durdu. Derken aradan 30 yıl geçti gitti. Kayınvalide vefat etti. Kayınpeder alzheimer hastası oldu. Karım ona bakmak için Fethiye'ye gelmek istedi. Kalktık geldik beraber. Geldik ki boşandı benden burada. Ne için geldik ne bulduk Fethiye'de; ama, dedi, "kısmet". 10 yıldır, dedi, onu bekliyorum beni affetsin diye ve ömrüm boyunca da onu hep bekleyeceğim.
Nuh diyor peygamber demiyormuș abla. Çocukları falan şaşkın babalarının bu aşkına; ama kadın inat etmiş bir kere ve de atmış bazı adımları ileri gitmiş dönemiyor sözünden de geri, affetmiyor ne yapsa Ünal Abiyi. Ünal Abi büyük bir boşluğa düşüyor bu durumun üstüne. Çok kötü bir haldeyken bir gün çevrede edindiği birkaç arkadaşı tutup kolundan atıyorlar Paspatur'daki caminin kapısından içeriye. Al, diyorlar, senin tek ilacın burada. Gözlerini açtığında caminin hocasıyla buluşuyor bakışları ilk ve tüm o yalnızlık, umutsuzluk ve hüsran içerisindeyken kendini buluyor inancında. Şimdilerde işinde gücünde, ibadetinde, bir de her gün yolunu uzatıp biricik sevdiğinin camının önünden sonsuz bir umutla geçmenin derdinde. Arada umutsuzluğa kapılsa hemen sığınağına koşuyor ve ona daha çok dua ediyor kalbini sevdiğinden hiç uzaklaştırmasın diye.
İşte böyle sıcak bir yaz akşamında sadece çay tiryakisi olduğumuz için gözleri ışıl ışıl parlayan o iki insanın küçücük cafesine tesadüfen girmemizle rastlaștık bu üzücü ama bir o kadar samimi hikayeyle. Birileri onu dinlesin istiyordu Ünal Abi, tek derdi buydu belki de. Birileri onu duysun, tüm dünya yaptığı hatalarından pişmanlığını bilsin, umudunu diri tutabilsin diye anlattı belki de. Ama benim tarafımda yüreğimin içi sızladı dinlerken. Umuduna umut katmak istedim, farkında olmadan ben hayata dair biraz daha umutlanırken. Ünal Abi o 2 çay 1 kahvelik kısa zaman diliminde vahiy gibi geldi bana. Pes etmemeyi ve hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmamayı bana ve insanlara tembihleyen bir melek gibiydi adeta.
İnsanın ne olursa olsun, ne kadar geç kalmış olursa olsun ya da ne kadar kirlenmiş olursa olsun ruhunu istediğinde piripak temizleyebilmesi ne müthiş bir yetenek... Ne olursa olsun hatalarımızdan, yanlıșlarımızdan dönebileceğimizi bilmek, kendimize ve değer verdiklerimize karşı affedici ve şefkatli olabilmek ise ne kadar hayat kurtarıcı... Birbirimizi dinleyebilmek ve dersler çıkarabilmek, birbirimizden dünyayı ve hayatı öğrenebilmek de çok büyük bir lütuf... Umutla ve sevgiyle kal Ünal Abi, tanıştığımıza çok ama çok memnun oldum.
2 notes · View notes